ABOUT THE SPEAKER
Tom Honey - Priest
The Vicar of St David's Church, Exeter, in the UK, is unafraid to take on some of religion's tougher issues.

Why you should listen

Tom Honey's appeal goes far beyond his own congregation. For years he was the vicar of the church in Oxford attended decades earlier by the Christian thinker C.S. Lewis. As Reverend, Honey built a reputation there for thoughtful sermons that disdained cliche or easy answers. They were often willing to grapple with the darker side of life -- pain, loss, grief -- and the challenges these presented to the concept of a loving God.

These challenges were dramatically highlighted by the devastation of the Indian Ocean tsunami of late 2004 in which some 300,000 people died, making it one of the worst natural disasters in human history. The sermon penned by Honey shortly after was eloquent and powerful enough to win him an invitation to come speak at TED.

More profile about the speaker
Tom Honey | Speaker | TED.com
TED2005

Tom Honey: Why would God create a tsunami?

Tom Honey, Tanrı ve tsunami üzerine

Filmed:
683,538 views

Güney Asya'da 2004 yılında meydana gelen trajik tsunamiden sonraki günlerde, rahip Tom Honey "Seven bir Tanrı bunu nasıl yapmış olabilir?" sorusu üzerine uzun süre kafa yordu. İşte soruya kendisinin verdiği cevap;
- Priest
The Vicar of St David's Church, Exeter, in the UK, is unafraid to take on some of religion's tougher issues. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:25
I am a vicarPapaz in the ChurchKilise of Englandİngiltere.
0
0
2000
Ben İngiltere kilisesinde çalışan bir piskopos yardımcısıyım
00:27
I've been a priestrahip in the ChurchKilise for 20 yearsyıl.
1
2000
5000
20 yıldır kilisede papazlık yapıyorum
00:33
For mostçoğu of that time, I've been strugglingmücadele and grapplingfilika
2
8000
4000
Bu sürenin çoğunu Tanrı'nın doğası hakkında sorularla mücadele ederek ve
00:37
with questionssorular about the naturedoğa of God. Who is God?
3
12000
5000
cebelleşerek geçirdim. Tanrı kimdir?
00:43
And I'm very awarefarkında that when you say the wordsözcük "God,"
4
18000
5000
Ve siz Tanrı kelimesini söylediğinizde dahi, eminim ki
00:48
manyçok people will turndönüş off immediatelyhemen.
5
23000
3000
pek çok insanın o anda keyfi kaçacaktır.
00:51
And mostçoğu people, bothher ikisi de withiniçinde and outsidedışında the organizedörgütlü churchkilise,
6
26000
5000
Ve organize kiliseye bağlı olan veya olmayan pek çok insan,
00:56
still have a pictureresim of a celestialGöksel controllerdenetleyicisi,
7
31000
6000
hala kutsal bir kontrol makamının resmedeceklerdir©
01:02
a rulekural makeryapıcı, a policemanpolis in the skygökyüzü who ordersemirler everything,
8
37000
6000
bir kural koyucu, gökyüzünden herşeyi emreden bir polis,
01:08
and causesnedenleri everything to happenolmak.
9
43000
2000
ve herşeyin olmasına o neden olan.
01:10
He will protectkorumak his ownkendi people,
10
45000
4000
Kendi insanlarını koruyacak
01:14
and answerCevap the prayersnamaz of the faithfulsadık.
11
49000
2000
ve inançlı insanların dualarına cevap verecektir.
01:18
And in the worshipibadet of my churchkilise,
12
53000
2000
Benim kilisemdeki ibadetlerde
01:20
the mostçoğu frequentlysık sık used adjectiveSıfat about God is "almightyYüce."
13
55000
5000
Tanrı için en sık "Herşeye Kadir olan" sıfatı kullanılır
01:26
But I have a problemsorun with that.
14
61000
3000
Fakat benim bununla ilgili bir sorunum var.
01:29
I have becomeolmak more and more uncomfortablerahatsız
15
64000
3000
Yıllar içinde bu şekilde bir Tanrı algısı ile ilgili
01:32
with this perceptionalgı of God over the yearsyıl.
16
67000
4000
rahatsızlıklarım giderek arttı
01:36
Do we really believe that God is the kindtür of maleerkek bosspatron that we'vebiz ettik been presentingtakdim
17
71000
9000
Gerçekten ayinlerimizde ve ibadetlerimizde bahsettiğimiz Tanrı'nın bir çeşit erkek patron
01:45
in our worshipibadet and in our liturgiesayinlerinde over all these yearsyıl?
18
80000
3000
olduğuna mı inanıyoruz?
01:49
Of coursekurs, there have been thinkersdüşünürler
19
84000
2000
Elbette, Tanrı'ya farklı
01:51
who have suggestedönerdi differentfarklı waysyolları of looking at God.
20
86000
5000
şekillerde bakmamızı önerenler düşünürler oldu.
01:57
ExploringKeşfetmek the femininekadınsı, nurturingbesleyici sideyan of divinityİlahiyat.
21
92000
5000
İlahi gücün dişiliğini, besleyip büyüten yönünü araştırdılar.
02:02
SuggestingDüşündüren that God expressesanlatırken kullanılır HimselfKendini or HerselfKendini throughvasitasiyla powerlessnessçaresizlik,
22
97000
7000
Tanrı'nın kendisini güçten ziyade
02:09
ratherdaha doğrusu than powergüç.
23
104000
2000
güçsüzlük içinden ifade ettiğini öne sürdüler
02:13
AcknowledgingKabul that God is unknownBilinmeyen and unknowablebilinemeyen by definitiontanım.
24
108000
5000
Tanrı'nın bilinmezliği ve tanımlanamazlığını kabul ederek.
02:18
FindingBulma deepderin resonancesrezonanslar with other religionsdinler and philosophiesfelsefeleri
25
113000
7000
Diğer dinler ve felsefeler ile derin rezonans içinde
02:25
and waysyolları of looking at life as partBölüm of what is a universalevrensel and globalglobal searcharama for meaninganlam.
26
120000
8000
"Hayatın anlamı"nı bulma yolundaki evrensel ve global arayışa başka bakış açıları getirdiler
02:33
These ideasfikirler are well knownbilinen in liberalliberal academicakademik circlesçevreler,
27
128000
5000
Bu fikirler liberal akademik cemiyetlerde çok iyi bilinmekle birlikte
02:38
but clergydin adamları like myselfkendim have been reluctantisteksiz to airhava them,
28
133000
6000
ruhban sınıfına ait birisi olarak ben bu fikirleri dile getirme konusunda gönülsüzdüm;
02:44
for fearkorku of creatingoluşturma tensiongerginlik and divisionbölünme in our churchkilise communitiestopluluklar,
29
139000
6000
Kilise cemiyetimizde tansiyonu arttırıp bölünme yaratma korkusuyla,
02:50
for fearkorku of upsettingüzücü the simplebasit faithinanç of more traditionalgeleneksel believersEy iman edenler.
30
145000
6000
çoğunluğu oluşturan geleneksel imanlıların inançlarına ihanet etme korkusuyla
02:57
I have chosenseçilmiş not to rockKaya the boattekne.
31
152000
2000
işleri karıştırmamaya karar vermiştim.
03:04
Then, on DecemberAralık 26thinci last yearyıl, just two monthsay agoönce,
32
159000
4000
Derken, geçen yıl 26 Aralıkta, henüz iki ay önce
03:08
that underwatersualtı earthquakedeprem triggeredtetiklenir the tsunamitsunami.
33
163000
5000
denizin altında meydana gelen o deprem tsunamiye neden oldu.
03:13
And two weekshaftalar latersonra, SundayPazar morningsabah, 9thinci of JanuaryOcak,
34
168000
5000
Ve iki hafta sonra, 9 Ocak günü pazar sabahı
03:18
I foundbulunan myselfkendim standingayakta in frontön of my congregationcemaat --
35
173000
3000
kendimi cemaatimin önünde ayakta dururken buldum;
03:21
intelligentakıllı, well meaninganlam, mostlyçoğunlukla thoughtfuldüşünceli ChristianHıristiyan people --
36
176000
6000
zeki, iyi niyetli, çoğunlukla düşünceli hristiyan insanlar--
03:27
and I neededgerekli to expressekspres, on theironların behalfadına, our feelingsduygular and our questionssorular.
37
182000
8000
ve onların adına duygularımızı ve sorularımızı ifade etmem gerekti
03:35
I had my ownkendi personalkişisel responsesyanıt-e doğru, but I alsoAyrıca have a publichalka açık rolerol,
38
190000
7000
Benim kendime ait tepkilerimin yanı sıra, toplumsal bir rolüm de vardı
03:42
and something neededgerekli to be said.
39
197000
2000
ve birşeylerin söylenmesi gerekliydi.
03:44
And this is what I said.
40
199000
4000
Ve benim söylediklerim şunlar oldu;
03:50
ShortlyKısa bir süre after the tsunamitsunami I readokumak a newspapergazete articlemakale
41
205000
3000
Tsunamiden kısa süre sonra gazetede bir makale okudum
03:53
writtenyazılı by the ArchbishopBaşpiskopos of CanterburyCanterbury -- fine titleBaşlık --
42
208000
3000
Canterbury Başpiskoposu tarafından yazılmış olan --güzel başlık--
03:56
about the tragedytrajedi in SouthernGüney AsiaAsya.
43
211000
3000
Güney Asya'da meydana gelen trajedi ile ilgiliydi
04:02
The essenceöz of what he said was this:
44
217000
3000
Yazıda anlattıklarının ana fikri şuydu;
04:05
the people mostçoğu affectedetkilenmiş by the devastationyıkım and losskayıp of life
45
220000
5000
bu yıkımdan en çok etkilenmiş ve hayat kaybına uğramış bu insanlar
04:10
do not want intellectualentellektüel theoriesteoriler about how God let this happenolmak.
46
225000
6000
Tanrı'nın bunun olmasına nasıl izin verdiği hakkında entellektüel teoriler istemiyor
04:16
He wroteyazdı, "If some religiousdini geniusdeha did come up with an explanationaçıklama
47
231000
6000
Şöyle yazmış; "Eğer dindar bir dahi ortaya çıkıp
04:22
of exactlykesinlikle why all these deathsölümler madeyapılmış senseduyu,
48
237000
6000
bütün bu ölümlerin ne anlamlı olduğunu açıklamaya kalkarsa
04:28
would we feel happierdaha mutlu, or saferdaha güvenli, or more confidentkendine güvenen in God?"
49
243000
5000
daha mı mutlu hissederiz, daha mı güvende? Veya Tanrı inancımız daha mı artar?"
04:35
If the man in the photographfotoğraf that appearedortaya çıktı in the newspapersgazeteler,
50
250000
3000
Gazetede fotoğrafı çıkan o adam
04:38
holdingtutma the handel of his deadölü childçocuk was standingayakta in frontön of us now,
51
253000
6000
ölen çocuğunun elini tutarken tam önümüzde duruyor olsaydı
04:44
there are no wordskelimeler that we could say to him.
52
259000
4000
ona söyleyebilecek tek kelimemiz olmazdı
04:48
A verbalsözlü responsetepki would not be appropriateuygun.
53
263000
3000
Konuşarak verilecek bir tepki uygun olmazdı.
04:51
The only appropriateuygun responsetepki would be a compassionateşefkatli silenceSessizlik
54
266000
7000
Tek uygun tepki merhamet ve şefkat dolu bir sessizlik olurdu
04:58
and some kindtür of practicalpratik help.
55
273000
2000
ve işine yarayacak bir yardım olurdu.
05:00
It isn't a time for explanationaçıklama, or preachingvaaz, or theologyteoloji;
56
275000
6000
Açıklamalar yapmak, vaaz vermek veya teoloji için uygun zaman olmazdı.
05:06
it's a time for tearsgözyaşı.
57
281000
2000
bu gözyaşları için uygun bir zaman...
05:10
This is truedoğru. And yethenüz here we are, my churchkilise in OxfordOxford,
58
285000
6000
Bu doğru. Yine de burada, Oxford'daki kilisemde
05:16
semi-detachedyarı müstakil from eventsolaylar that happenedolmuş a long way away,
59
291000
5000
çok uzaklarda meydana gelen olaylardan yarı kopuk haldeyken bile
05:21
but with our faithinanç bruisedbereli.
60
296000
3000
inancımız zedelendi.
05:24
And we want an explanationaçıklama from God.
61
299000
3000
Ve Tanrı'dan bie açıklama istiyoruz.
05:27
We demandtalep an explanationaçıklama from God.
62
302000
3000
Tanrı'dan bir açıklama talep ediyoruz.
05:33
Some have concludedsonucuna that we can only believe in a God who shareshisseleri our painAğrı.
63
308000
4000
Bazılarımız sadece acımızı paylaşan bir Tanrı'ya inanabileceğine ikna oldu.
05:37
In some way, God mustşart feel the anguishacı, and griefkeder,
64
312000
6000
Bir şekilde, Tanrı keder ve azabı hissediyor olmalı.
05:43
and physicalfiziksel painAğrı that we feel.
65
318000
2000
ve fiziksel olarak çektiğimiz acıyı da.
05:45
In some way the eternalsonsuz God mustşart be ableyapabilmek to entergirmek into the soulsruhlar of humaninsan beingsvarlıklar
66
320000
9000
Bir şekilde, ebedi tanrı yaşayanların ruhlarına girebiliyor
05:54
and experiencedeneyim the tormentKabir azabı withiniçinde.
67
329000
4000
ve içimizde çektiğimiz işkenceyi deneyimleyebiliyor olmalı
05:58
And if this is truedoğru, it mustşart alsoAyrıca be that God knowsbilir the joysevinç and exaltationyüceltme
68
333000
6000
Ve eğer bu doğruysa, yine aynı Tanrı insan ruhundaki
06:04
of the humaninsan spiritruh, as well.
69
339000
3000
neşe ve coşkuyu da biliyor olmalı.
06:10
We want a God who can weepağla with those who weepağla,
70
345000
3000
Biz ağlayan herkesle birlikte ağlayan
06:13
and rejoicesevinirler with those who rejoicesevinirler.
71
348000
4000
ve sevinen herkesle birlikte sevinebilen bir Tanrı istiyoruz
06:17
This seemsgörünüyor to me bothher ikisi de a deeplyderinden movinghareketli and a convincinginandırıcı re-statementyeniden deyim
72
352000
6000
Bu bence, Hristiyanların Tanrı ile ilgili inançlarını hem derinden etkileyen
06:23
of ChristianHıristiyan beliefinanç about God.
73
358000
2000
hemde bu konuda onları ikna eden yeniden şekillenmiş bir ifade.®
06:25
For hundredsyüzlerce of yearsyıl, the prevailinggeçerli orthodoxyOrtodoks, the acceptedkabul edilmiş truthhakikat,
74
360000
6000
Yüzlerce yıl boyunca, ortodoksluğun hüküm sürdüğü dönemler boyu, kabul gören gerçek
06:31
was that God the FatherBaba, the CreatorCreator, is unchangingdeğişmeyen
75
366000
4000
Baba Tanrı, yaratıcı, değişmeden kalmıştır
06:35
and thereforebu nedenle by definitiontanım cannotyapamam feel painAğrı or sadnessüzüntü.
76
370000
6000
ve bu sebeple de tanımlanmış şekliyle acı veya mutsuzluk hissedemez.
06:41
Now the unchangingdeğişmeyen God feelshissediyor a bitbit coldsoğuk and indifferentkayıtsız to me.
77
376000
4000
Şimdi, bu hiç değişmeyen Tanrı bana biraz soğuk ve kayıtsız geliyor
06:45
And the devastatingyıkıcı eventsolaylar of the 20thinci centuryyüzyıl
78
380000
5000
Ve 20. yüzyılın yıkıcı olayları
06:51
have forcedzorunlu people to questionsoru the coldsoğuk, unfeelingduygusuz God.
79
386000
3000
insanları bu soğuk ve hissiz Tanrı'yı sorgulamaya itmiştir.
06:54
The slaughterkatliam of millionsmilyonlarca in the trenchessiperler and in the deathölüm campskampları
80
389000
6000
Ölüm kamplarında ve hendeklerde milyonların kıyıma uğraması
07:00
have causedneden oldu people to asksormak, "Where is God in all this?
81
395000
4000
insanların "Tanrı bütün bu olayların neresinde" sorusunu sormasına neden oldu
07:04
Who is God in all this?"
82
399000
2000
Bütün bunların içindeki Tanrı kim?
07:07
And the answerCevap was, "God is in this with us,
83
402000
6000
Ve cevap şuydu; "Tanrı tüm bu olan bitende bizimle beraber
07:13
or God doesn't deservehak etmek our allegiancebağlılık anymoreartık."
84
408000
5000
veya Tanrı bizim bağlılığımızı artık hak etmiyor"
07:18
If God is a bystanderseyirci, observinggözleme but not involvedilgili,
85
413000
4000
Eğer Tanrı sadece durup olayları izleyense ve olaylara dahil değilse,
07:23
then God mayMayıs ayı well existvar olmak, but we don't want to know about Him.
86
418000
4000
o zaman Tanrı elbette var olabilir ama biz onu tanımak istemiyoruz
07:27
ManyBirçok JewsYahudiler and ChristiansHıristiyanlar now feel like this, I know.
87
422000
5000
Pek çok Yahudi ve Hristiyanın böyle hissettiğini biliyorum
07:32
And I am amongarasında them.
88
427000
2000
Ve bende onların arasındayım
07:35
So we have a sufferingçile God --
89
430000
2000
Yani zarar görmüş bir Tanrı'mız var.
07:37
a God who is intimatelyyakından connectedbağlı with this worldDünya and with everyher livingyaşam soulruh.
90
432000
6000
Bu dünya ve yaşayan her bir ruh ile çok yakın bağlantısı olan bir Tanrı.
07:43
I very much relateilgili to this ideaFikir of God.
91
438000
4000
Ben kesinlikle böyle bir Tanrı fikrine bağlıyım
07:47
But it isn't enoughyeterli. I need to asksormak some more questionssorular,
92
442000
5000
Ama bu yeterli değil. Başka sorular da sormam lazım,
07:52
and I hopeumut they are questionssorular that you will want to asksormak, as well,
93
447000
3000
ve bunların sizlerin de soruları olmasını umud ediyorum
07:55
some of you.
94
450000
2000
en azından bazılarınızın
07:58
Over the last fewaz weekshaftalar I have been struckvurdu by the numbernumara of timeszamanlar
95
453000
4000
Son birkaç hafta içinde ibadetimiz sırasında pek çok defa
08:02
that wordskelimeler in our worshipibadet have feltkeçe a bitbit inappropriateuygunsuz, a bitbit dodgyçok tehlikeli.
96
457000
4000
kelimelerimin uygunsuz, şüpheli kaçtığı hissiyle sarsıldım.
08:06
We have a pramçocuk arabası servicehizmet on TuesdaySalı morningsSabahları for mumsAnneler and theironların pre-schoolokul öncesi childrençocuklar.
97
461000
6000
Salı sabahları anneler ve onların okul öncesi çağı çocukları için servisimiz var.
08:12
And last weekhafta we sangşarkı söyledi with the childrençocuklar one of theironların favoritesevdiğim songsşarkılar,
98
467000
4000
Geçen hafta çocuklarla onların en favori şarkılarından birini söylüyorduk.
08:16
"The WiseBilge Man Builtİnşa His HouseEv UponÜzerine the RockKaya."
99
471000
3000
"Evini kayaların üstüne inşa eden bilge adam"
08:19
PerhapsBelki de some of you know it. Some of the wordskelimeler go like this:
100
474000
3000
Belki bazılarınız biliyordur. Bazı sözleri şöyle devam eder;
08:22
"The foolishaptalca man builtinşa edilmiş his houseev uponüzerine the sandkum /
101
477000
3000
"Akılsız adam evini kumun üstüne inşa etti/
08:25
And the floodssel camegeldi up / And the houseev on the sandkum wentgitti crashkaza."
102
480000
6000
Ve sular yükseldi/Ve kumların üstündeki evini yıktı"
08:31
Then in the sameaynı weekhafta, at a funeralcenaze,
103
486000
5000
Sonra aynı hafta, bir cenazede
08:36
we sangşarkı söyledi the familiartanıdık hymnilahi "We PlowPulluk the FieldsAlanları and ScatterDağılım,"
104
491000
5000
benzer bir ilahiyi söyledik "Biz tarlaları sürdük ve serptik"
08:41
a very Englishİngilizce hymnilahi.
105
496000
2000
Oldukça İngiliz bir ilahidir.
08:43
In the secondikinci verseayet comesgeliyor the linehat, "The windrüzgar and wavesdalgalar obeyitaat etmek Him."
106
498000
5000
İkinci kıtada şu mısra geliyor "Rüzgar ve dalgalar ona itaat eder"
08:48
Do they? I don't feel we can singşarkı söyle that songşarkı again in churchkilise,
107
503000
7000
Öyle mi? Bu şarkıyı artık kilisede söyleyebileceğimizi sanmıyorum
08:55
after what's happenedolmuş.
108
510000
2000
bütün o olan bitenden sonra...
08:58
So the first bigbüyük questionsoru is about controlkontrol.
109
513000
3000
Yani, ilk büyük soru kontrol ile ilgili.
09:01
Does God have a planplan for eachher of us? Is God in controlkontrol?
110
516000
4000
Tanrı'nın hepimiz için ayrı ayrı planları mı var? Kontrol Tanrı'da mı?
09:06
Does God ordersipariş eachher momentan? Does the windrüzgar and the wavesdalgalar obeyitaat etmek Him?
111
521000
6000
Her dakikayı Tanrı mı düzenliyor? Rüzgar ve dalgalar ona itaat mi ediyor?
09:13
From time to time,
112
528000
2000
Zaman zaman
09:15
one hearsduyar ChristiansHıristiyanlar tellingsöylüyorum the storyÖykü of how God organizedörgütlü things for them,
113
530000
5000
Hristiyanların kendileri için şeyleri nasıl organize ettiğine dair bir hikaye duyarız
09:20
so that everything workedişlenmiş out all right --
114
535000
2000
yani herşey iyi sonuçlanmıştır.
09:22
some difficultyzorluk overcomeüstesinden gelmek, some illnesshastalık curedtedavi, some troublesorun avertedönlendi,
115
537000
5000
Bazı zorluklar atlatılmış, bazı hastalıklar iyileşmiş, bazı belalar engellenmiş
09:27
a parkingotopark spaceuzay foundbulunan at a crucialçok önemli time.
116
542000
4000
can alıcı bir zamanda bir park yeri bulunmuş
09:31
I can rememberhatırlamak someonebirisi sayingsöz this to me,
117
546000
4000
Birisinin bana bunu söylediğini anımsıyorum,
09:35
with her eyesgözleri shiningparlıyor with enthusiasmcoşku at this wonderfulolağanüstü confirmationOnayla of her faithinanç
118
550000
6000
inancının onaylanmasından ve Tanrı'nın iyiliğinden dolayı
09:41
and the goodnessiyilik of God.
119
556000
3000
gözleri heyecanla parlıyordu
09:46
But if God can or will do these things --
120
561000
2000
Fakat eğer Tanrı bunları yapabiliyor veya yapacaksa
09:49
intervenearaya girmek to changedeğişiklik the flowakış of eventsolaylar --
121
564000
3000
olayların akışına müdahele edip değiştirebiliyorsa
09:52
then surelyelbette he could have stoppeddurduruldu the tsunamitsunami.
122
567000
3000
o zaman kesinlikle tsunamiyi de durdurabilirdi.
09:55
Do we have a localyerel God who can do little things like parkingotopark spacesalanlarda,
123
570000
5000
Park yeri bulmak gibi küçük işler yapan, sınırlı bir Tanrı'mız mı var,
10:00
but not bigbüyük things like 500 mile-per-hourmil saatte wavesdalgalar?
124
575000
4000
ama saatte 500 mil hızla giden dalgalar gibi büyük işler hariç
10:04
That's just not acceptablekabul edilebilir to intelligentakıllı ChristiansHıristiyanlar,
125
579000
5000
Bu akıllı Hristiyanlar için kabul edilebilir bir şey değil,
10:09
and we mustşart acknowledgekabul it.
126
584000
2000
ve bizler bunu onaylamak zorundayız.
10:11
EitherHer iki God is responsiblesorumluluk sahibi for the tsunamitsunami,
127
586000
3000
Ya Tanrı tsunamiden sorumlu
10:14
or God is not in controlkontrol.
128
589000
2000
yada olayları yönlendiren Tanrı değil.
10:18
After the tragedytrajedi, survivalhayatta kalma storieshikayeleri beganbaşladı to emergeçıkmak.
129
593000
3000
Trajedi sonrasında, hayatta kalma hikayeleri gelmeye başladı.
10:21
You probablymuhtemelen heardduymuş some of them:
130
596000
2000
Muhtemelen bir kaçını duymuşsunuzdur.
10:23
the man who surfedsörf the wavedalga,
131
598000
2000
Dalga ile sörf yapan adam.
10:25
the teenagegenç girlkız who recognizedtanınan the dangerTehlike
132
600000
3000
Tehlikeyi fark eden genç kız
10:28
because she had just been learningöğrenme about tsunamisTsunami at schoolokul.
133
603000
3000
okulda daha yeni tsunami ile ilgili derse girmişti.
10:31
Then there was the congregationcemaat who had left theironların usualolağan churchkilise buildingbina on the shoreShore
134
606000
5000
Ayrıca dağlarda yeni bir servis mekanı edinip kıyıdaki olağan kiliselerini
10:36
to holdambar a servicehizmet in the hillstepeler.
135
611000
2000
bırakan kilise cemaati.
10:38
The preacherVaiz deliveredteslim an extraekstra long sermonvaaz,
136
613000
4000
Vaiz, ekstra uzun bir vaaz vermişti,
10:42
so that they were still out of harm'szarar 's way when the wavedalga struckvurdu.
137
617000
4000
ve böylelikle dalgalar çarptığında hala tehlikeden uzak bir yerdeydiler.
10:46
AfterwardsDaha sonra someonebirisi said that God mustşart have been looking after them.
138
621000
6000
Sonrasında birisi Tanrı'nın onları gözetmiş olması gerektiğini söylemişti
10:54
So the nextSonraki questionsoru is about partialitydüşkünlük.
139
629000
3000
Yani bir sonraki soru taraf tutmayla ile ilgili.
10:57
Can we earnkazanmak God'sTanrı'nın favoriyilik by worshippingibadet Him or believinginanan in Him?
140
632000
5000
Tanrı'nın lütfuna dua ederek mi, inanarak mı ulaşacağız?
11:02
Does God demandtalep loyaltysadakat, like any medievalOrtaçağ tyranttiran?
141
637000
4000
Tanrı bir ortaçağ zorbası gibi itaati şart mı koşuyor?
11:06
A God who looksgörünüyor after His ownkendi, so that ChristiansHıristiyanlar are OK,
142
641000
7000
Tanrı kendisine ait olanlara sahip çıkıyor, o zaman Hristiyanlar tamam,
11:13
while everyoneherkes elsebaşka perishesinsaoğlunun?
143
648000
2000
fakat geriye kalan herkes telef mi olacak?
11:15
A cosmickozmik us and them, and a God who is guiltysuçlu of the worsten kötü kindtür of favoritismkayırma?
144
650000
10000
kozmik bir biz ve onlar, ve suçu en kötü şekilde iltimas geçmesi olan bir Tanrı?
11:25
That would be appallingkorkunç,
145
660000
2000
Bu son derece korkunç,
11:27
and that would be the pointpuan at whichhangi I would handel in my membershipÜyelik.
146
662000
5000
ve işte bu nokta benim kendimi geri çektiğim nokta
11:32
SuchBöyle a God would be morallymanevi olarak inferioraşağı to the highesten yüksek idealsidealleri of humanityinsanlık.
147
667000
7000
Böyle bir tanrı insanlığın yüce ideallerine kıyasla ahlaken daha aşağıda olurdu.
11:40
So who is God, if not the great puppet-masterKuklacı or the tribalkabile protectorkoruyucu?
148
675000
6000
Bir kabile koruyucusu veya büyük kukla ustası değilse, o zaman Tanrı kim?
11:47
PerhapsBelki de God allowsverir or permitsizinler terriblekorkunç things to happenolmak,
149
682000
4000
Belki Tanrı berbat şeylerin olmasına izin veriyor veya olanak tanıyor,
11:51
so that heroismkahramanlık and compassionmerhamet can be showngösterilen.
150
686000
4000
böylece şevkat ve kahramanlıklar gözükebiliyor.
11:55
PerhapsBelki de God is testingtest yapmak us: testingtest yapmak our charitysadaka, or our faithinanç.
151
690000
4000
Belki de Tanrı bizi deniyor; hayırseverliğimiz veya inancımız deneniyor.
12:00
PerhapsBelki de there is a great, cosmickozmik planplan that allowsverir for horriblekorkunç sufferingçile
152
695000
4000
Belki de büyük ve kozmik bir plan korkunç acıların yaşanmasına izin veriyor
12:04
so that everything will work out OK in the endson.
153
699000
3000
Öyle ki en sonunda herşey iyi bir şekilde bitecek
12:07
PerhapsBelki de, but these ideasfikirler are all just variationsvaryasyonlar on God controllingkontrol everything,
154
702000
9000
Belki, ama bu fikirlerin hepsi Tanrı'nın herşeyi kontrol etmesinin farklı versiyonları
12:16
the supremeyüce commanderKomutan toyingoynuyor with expendableharcanabilir unitsbirimler in a great campaignkampanya.
155
711000
7000
Büyük komutan büyük kampanyasında harcanabilir oyuncak üniteleri ile oynuyor
12:23
We are still left with a God who can do the tsunamitsunami and allowizin vermek AuschwitzAuschwitz.
156
718000
5000
Hala tsunami yaratan ve Auschwitz'e izin veren bir Tanrı ile başbaşa bırakılıyoruz.
12:31
In his great novelyeni, "The BrothersKardeşler KaramazovKaramazov," DostoevskyDostoyevski givesverir these wordskelimeler to IvanIvan,
157
726000
7000
Büyük romanı "Karamazov Kardeşler"'de Dostoevsky Ivan'a şöyle der,
12:38
addressedele to his naivesaf and devoutdindar youngerdaha genç brothererkek kardeş, AlyoshaSergey'in:
158
733000
6000
naif ve dindar küçük erkek kardeşi Alyosha'ya hitaben;
12:44
"If the sufferingsacılarını of childrençocuklar go to make up the sumtoplam of sufferingsacılarını
159
739000
3000
"Çocukların çektiği acıların tamamı toplansa
12:47
whichhangi is necessarygerekli for the purchasesatın alma of truthhakikat,
160
742000
3000
ve gerçeği satın alacak bir bedel olarak belirlense
12:50
then I say beforehandönceden that the entiretüm truthhakikat is not worthdeğer suchböyle a pricefiyat.
161
745000
8000
ben peşinen gerçekliğin tamamının beş para etmediğini söylüyorum.
12:58
We cannotyapamam affordparası yetmek to payödeme so much for admissiongiriş.
162
753000
4000
Kabul görmek için bu kadar bedel ödemeye gücümüz yetmez.
13:02
It is not God that I do not acceptkabul etmek.
163
757000
3000
Kabul etmediğim Tanrı değil,
13:05
I merelysadece, mostçoğu respectfullysaygıyla, returndönüş Him the ticketbilet."
164
760000
7000
Ben sadece, büyük bir saygıyla, O'na biletini iade ediyorum"
13:13
Or perhapsbelki God setset the wholebütün universeEvren going at the beginningbaşlangıç
165
768000
4000
Yada belki Tanrı bütün kainatı en başa dönmeye ayarlamıştır
13:17
and then relinquishedferagat controlkontrol foreversonsuza dek,
166
772000
2000
ve kontrolü tamamen bırakmıştır
13:20
so that naturaldoğal processessüreçler could occurmeydana, and evolutionevrim runkoş its coursekurs.
167
775000
5000
ve öyle ki doğal süreçler oluşup, evrim kendi yolunda akar.
13:25
This seemsgörünüyor more acceptablekabul edilebilir,
168
780000
2000
Bu daha kabul edilebilir,
13:27
but it still leavesyapraklar God with the ultimatenihai moralmanevi responsibilitysorumluluk.
169
782000
8000
ama buda hala Tanrı'yı nihai ahlaki sorumluluğu ile bırakıyor.
13:35
Is God a coldsoğuk, unfeelingduygusuz spectatorseyirci?
170
790000
4000
Tanrı soğuk, duygusuz bir izleyici mi?
13:39
Or a powerlessgüçsüz loversevgilisi, watchingseyretme with infinitesonsuz compassionmerhamet
171
794000
5000
Yada güçsüz bir aşık, kontrol edemediği ve değiştiremediği şeyleri
13:44
things God is unableaciz to controlkontrol or changedeğişiklik?
172
799000
4000
sonsuz bir şefkatle izleyen?
13:48
Is God intimatelyyakından involvedilgili in our sufferingçile,
173
803000
4000
Tanrı bizlerin acılarıyla yakından ilişkili mi,
13:52
so that He feelshissediyor it in His ownkendi beingolmak?
174
807000
4000
bunu kendi varlığında hissedecek kadar mı?
13:58
If we believe something like this, we mustşart let go of the puppet-masterKuklacı completelytamamen,
175
813000
6000
Eğer böyle bir şeye inanacaksak, kukla ustasından tamamen kurtulmalıyız
14:04
take our leaveayrılmak of the almightyYüce controllerdenetleyicisi, abandonterk traditionalgeleneksel modelsmodeller.
176
819000
5000
Herşeye kadir olan kontrolcüyü ve geleneksel modelleri terketmeliyiz.
14:09
We mustşart think again about God.
177
824000
4000
Tanrı hakkında yeniden düşünmeliyiz.
14:13
Maybe God doesn't do things at all.
178
828000
5000
Belki de Tanrı bunların hiç birini yapmıyor.
14:18
Maybe God isn't an agentAjan like all of us are agentsajanları.
179
833000
5000
Belki de Tanrı bizler gibi bir oyuncu değil.
14:23
EarlyErken religiousdini thought conceivedgebe God as a sortçeşit of superhumaninsanüstü personkişi,
180
838000
5000
Eski dini inanış, Tanrı'yı insan-üstü olarak düşünüp
14:28
doing things all over the placeyer.
181
843000
2000
her şeyi yapan biri olarak tasarlamıştır.
14:30
BeatingDayak up the EgyptiansMısırlılar, drowningboğulma them in the RedKırmızı SeaDeniz, wastingisraf citiesşehirler, gettingalma angrykızgın.
182
845000
7000
Mısır'lıları yeniyor, onları Kızıldeniz'de boğuyor, şehirleri yok ediyor, kızıyor.
14:37
The people knewbiliyordum theironların God by His mightygüçlü actseylemler.
183
852000
3000
İnsanlar Tanrı'larını muazzaam rolleriyle tanımışlar.
14:41
But what if God doesn't actdavranmak? What if God doesn't do things at all?
184
856000
7000
Ama ya Tanrı rol yapmıyorsa? Ya Tanrı hiç birşey yapmıyorsa?
14:48
What if God is in things?
185
863000
4000
Ya Tanrı olayların içindeyse?
14:52
The lovingseven soulruh of the universeEvren.
186
867000
3000
Kainatın sevgi dolu ruhunda.
14:55
An in-dwellingKonut compassionateşefkatli presencevarlık, underpinningDestek and sustainingbesleyici all things.
187
870000
8000
İçimize şefkatle işlenmiş bir varlık halinde; herşeye güç veren ve destekliyorsa
15:03
What if God is in things?
188
878000
3000
Ya Tanrı olayların içindeyse?
15:07
In the infinitelysonsuz complexkarmaşık network of relationshipsilişkiler and connectionsbağlantıları that make up life.
189
882000
6000
Hayatı oluşturan sonsuz kompleks ilişkiler ağı ve onun bağlantılarının sonsuzluğunda.
15:13
In the naturaldoğal cycledevir of life and deathölüm,
190
888000
4000
Yaşam ve ölümün doğal döngüsünde,
15:17
the creationoluşturma and destructionimha that mustşart happenolmak continuouslydevamlı olarak.
191
892000
5000
aralıksız olarak devam etmek zorunda olan yaratma ve yoketmede
15:23
In the processsüreç of evolutionevrim.
192
898000
2000
Gelişim sürecinin içinde.
15:25
In the incredibleinanılmaz intricacykarışıklık and magnificenceihtişam of the naturaldoğal worldDünya.
193
900000
6000
Doğal dünyanın inanılmaz karmaşası ve ihtişamında.
15:31
In the collectivetoplu unconsciousbilinçsiz, the soulruh of the humaninsan raceyarış.
194
906000
4000
Müştereken bilinçsiz olan, insan ırkının ruhunda
15:35
In you, in me, mindus and bodyvücut and spiritruh.
195
910000
7000
İçinizde, içimde; akıl, beden ve ruhumda
15:42
In the tsunamitsunami, in the victimskurbanlar. In the depthderinlik of things.
196
917000
5000
Tsunamide, kurbanlarda. Mevcudiyetin derinliğinde.
15:47
In presencevarlık and in absenceyokluk. In simplicitybasitlik and complexitykarmaşa.
197
922000
5000
Varlıkta ve yoklukta. Basitlikte ve karmaşada.
15:52
In changedeğişiklik and developmentgelişme and growthbüyüme.
198
927000
4000
Değişimde, gelişimde ve büyümede.
15:57
How does this in-nessness, this innernessinnerness, this interiorityinteriority of God work?
199
932000
5000
Bu iç-lik, bu içsellik, bu Tanrısal maneviyat nasıl çalışıyor?
16:02
It's hardzor to conceivegebe, and begsyalvarır more questionssorular.
200
937000
4000
Anlamak zor ve daha çok soruyu doğuruyor.
16:06
Is God just anotherbir diğeri nameisim for the universeEvren,
201
941000
3000
Tanrı, sadece kainat için başka bir isim mi?
16:09
with no independentbağımsız existencevaroluş at all?
202
944000
2000
hiç bir bireyselliği olmayan?
16:11
I don't know.
203
946000
2000
Bilmiyorum
16:13
To what extentderece can we ascribeatfetmek personalitykişilik to God?
204
948000
7000
Ne dereceye kadar Tanrı'ya bir kişilik yükleyebiliriz?
16:20
I don't know.
205
955000
2000
Bilmiyorum.
16:22
In the endson, we have to say, "I don't know."
206
957000
4000
En sonunda, söylemek zorundayız; "Bilmiyorum"
16:26
If we knewbiliyordum, God would not be God.
207
961000
2000
Bilseydik, Tanrı Tanrı olmazdı.
16:29
To have faithinanç in this God
208
964000
2000
Bu Tanrıya inanmak
16:31
would be more like trustinggüvenme an essentialgerekli benevolenceyardımseverlik in the universeEvren,
209
966000
5000
daha ziyade kainatta varlığı elzem olan bir cömertliğe güvenmek gibi,
16:37
and lessaz like believinginanan a systemsistem of doctrinaldoktriner statementsifadeleri.
210
972000
4000
ve kuramsal açıklamalara daha az inanmak gibi.
16:41
Isn't it ironicİronik that ChristiansHıristiyanlar who claimİddia to believe
211
976000
4000
Bu size de ironik gelmiyor mu, sonsuz ve bilinmez bir varlığa
16:45
in an infinitesonsuz, unknowablebilinemeyen beingolmak
212
980000
2000
inandığını iddia eden Hristiyanlar
16:47
then tiekravat God down in closedkapalı systemssistemler and rigidkatı doctrinesdoktrinler?
213
982000
6000
daha sonra .kapalı ve katı kuramlarla Tanrı'nın özgürlüğünü kıtladılar.
16:54
How could one practiceuygulama suchböyle a faithinanç?
214
989000
5000
Bu şekilde nasıl inançlı olunabilir?
16:59
By seekingarayan the God withiniçinde. By cultivatingkalkındırırken my ownkendi inwardnesssaflaştırılması.
215
994000
7000
Yüreğimdeki Tanrı'nın peşinden giderek. Kendi içselliğimi geliştirerek
17:07
In silenceSessizlik, in meditationmeditasyon, in my inner spaceuzay, in the me that remainskalıntılar
216
1002000
8000
Sessizlikte, meditasyonda, kendi iç dünyamda, benim içimde geriye kalan
17:15
when I gentlyYavaşça put asidebir kenara my passinggeçen emotionsduygular and ideasfikirler and preoccupationskaygılarını.
217
1010000
9000
fikirlerimi, zihinsel uğraşlarımı, geçici duygularımı yavaşca kenara koyduğumda.
17:24
In awarenessfarkında olma of the inner conversationkonuşma.
218
1019000
2000
İçimdeki sohbetin farkındalığında.
17:27
And how would we livecanlı suchböyle a faithinanç? How would I livecanlı suchböyle a faithinanç?
219
1022000
6000
Ve bu inancı nasıl yaşayabiliriz? Böylesi bir inancı ben nasıl yaşarım?
17:33
By seekingarayan intimatesamimi connectionbağ with your inwardnesssaflaştırılması.
220
1028000
5000
Maneviyatınızla çok yakın temas kurmanın yolunu arayarak
17:38
The kindtür of relationshipsilişkiler when deepderin speakskonuşur to deepderin.
221
1033000
4000
İç sesiniz derinlerde konuştuğunda onunla kurulabilen bir ilişkiyle.
17:42
If God is in all people, then there is a meetingtoplantı placeyer
222
1037000
4000
Eğer Tanrı her insandaysa, o zaman bir buluşma alanı var
17:46
where my relationshipilişki with you becomesolur a three-wayüç yollu encounterkarşılaşma.
223
1041000
5000
ve orada sizinle ilişkim üç yoldan bir rastlaşma.
17:51
There is an IndianHint greetingselamlama, whichhangi I'm sure some of you know:
224
1046000
6000
Hintçe bir selamlama var; bazılarınızın bildiğinden eminim,
17:57
"NamasteNamaste," accompaniedeşlik by a respectfulsaygılı bowyay,
225
1052000
4000
NAMASTE, ve bu kelimeyi saygı dolu bir selamlamayla tamamlıyorsunuz
18:01
whichhangi, roughlykabaca translatedtercüme meansanlamına geliyor,
226
1056000
4000
kabaca tercüme edildiğinde ise anlamı şu;
18:05
"That whichhangi is of God in me greetsselamlıyor that whichhangi of God is in you."
227
1060000
5000
"İçimdeki Tanrısal kısmımla, senin içindeki Tanrısal kısmı selamlıyorum"
18:10
NamasteNamaste.
228
1065000
3000
Namaste.
18:15
And how would one deependerinleştirmek suchböyle a faithinanç?
229
1070000
3000
Ve kişi bu inancı nasıl derinleştiebilir?
18:18
By seekingarayan the inwardnesssaflaştırılması whichhangi is in all things.
230
1073000
3000
Herşeyde zaten var olan maneviyatı arayarak.
18:21
In musicmüzik and poetryşiir, in the naturaldoğal worldDünya of beautygüzellik
231
1076000
5000
Müzik ve şiirde, doğal dünyanın güzelliğinde,
18:26
and in the smallküçük ordinarysıradan things of life,
232
1081000
3000
ve hayata dair küçük sıradan gündelik şeylerde,
18:29
there is a deepderin, indwellingkalıcı presencevarlık that makesmarkaları them extraordinaryolağanüstü.
233
1084000
5000
içlerinin derinliğine yerleşmiş ve onları sıradışı yapan derin ve kalıcı bir huzur var.
18:34
It needsihtiyaçlar a profoundderin attentivenessgüler and a patienthasta waitingbekleme,
234
1089000
7000
Son derece derin bir dikkat ve sabırlı bir bekleyiş gerektiriyor
18:41
a contemplativedalmış attitudetutum and a generositycömertlik and opennessaçıklık
235
1096000
5000
Deneyimleri benimkinden farklı olanlara karşı
18:46
to those whosekimin experiencedeneyim is differentfarklı from my ownkendi.
236
1101000
4000
düşünceli bir tutum, cömertlik ve açıklıkla yaklaşmak gerekiyor.
18:51
When I stooddurdu up to speakkonuşmak to my people about God and the tsunamitsunami,
237
1106000
3000
Cemaatimin karşısında, Tanrı ve tsunamiden bahsetmek için ayağa kalktığımda
18:54
I had no answerscevaplar to offerteklif them.
238
1109000
3000
onlara verecek bir cevabım olmadı.
18:58
No neattemiz packagespaketler of faithinanç, with Bibleİncil referencesReferanslar to provekanıtlamak them.
239
1113000
4000
İncil'den referanslar ile ispat edebileceğim güzel ambalajlı sözlerim yok.
19:03
Only doubtsşüpheler and questioningsorgulama and uncertaintybelirsizlik.
240
1118000
5000
Sadece şüpheler, sorular ve belirsizlik.
19:08
I had some suggestionsöneriler to make --
241
1123000
3000
Bazı önerilerim olabilirdi--
19:11
possiblemümkün newyeni waysyolları of thinkingdüşünme about God.
242
1126000
3000
Tanrıyı düşünmek için muhtemel yeni yollar
19:14
WaysYolları that mightbelki allowizin vermek us to go on, down a newyeni and unchartedmeçhul roadyol.
243
1129000
6000
Bizim devam etmemize izin veren, derinlere doğru yeni ve keşfedilmemiş bir yol.
19:20
But in the endson, the only thing I could say for sure was, "I don't know,"
244
1135000
8000
Ama en sonunda, emin olarak söyleyebileceğim tek şey var "Bilmiyorum"
19:28
and that just mightbelki be the mostçoğu profoundlyderinden religiousdini statementaçıklama of all.
245
1143000
5000
Ve sadece bu bütün hepsi içinde en içten dini söylem olabilir.
19:34
Thank you.
246
1149000
1000
Teşekkür ederim.
Translated by Seda Demirel
Reviewed by Müge Gür

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Tom Honey - Priest
The Vicar of St David's Church, Exeter, in the UK, is unafraid to take on some of religion's tougher issues.

Why you should listen

Tom Honey's appeal goes far beyond his own congregation. For years he was the vicar of the church in Oxford attended decades earlier by the Christian thinker C.S. Lewis. As Reverend, Honey built a reputation there for thoughtful sermons that disdained cliche or easy answers. They were often willing to grapple with the darker side of life -- pain, loss, grief -- and the challenges these presented to the concept of a loving God.

These challenges were dramatically highlighted by the devastation of the Indian Ocean tsunami of late 2004 in which some 300,000 people died, making it one of the worst natural disasters in human history. The sermon penned by Honey shortly after was eloquent and powerful enough to win him an invitation to come speak at TED.

More profile about the speaker
Tom Honey | Speaker | TED.com