ABOUT THE SPEAKER
Thandie Newton - Actor
Swinging from Hollywood blockbusters to sensitive indie films, Thandie Newton brings thoughtfulness and delicate beauty to her work.

Why you should listen

Filmgoers first encountered Thandie Newton in the 1991 film Flirting, a tender and skin-crawlingly honest film about young love and budding identity. In her career since then, she’s brought that same intimate touch even to big Hollywood films (she was the moral center of Mission: Impossible II, for instance, and the quiet heart of the head-banging 2012), while maintaining a strong sideline in art films, like the acclaimed Crash and last year’s adaptation of Ntozake Shange’s For colored girls ...  

Born in England, her mother is Zimbabwean, and Newton is active in nonprofit work across the African continent. In 2008, she visited Mali for a campaign to bring clean water to six African nations, and as a V Day board member, Newton visited the Congo earlier this year to raise awareness of the chronic issue of sexual violence toward women and girls.

More profile about the speaker
Thandie Newton | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2011

Thandie Newton: Embracing otherness, embracing myself

Thandie Newton: Ötekiliği kucaklamak, kendimi kucaklamak

Filmed:
3,029,159 views

Oyuncu Thandie Newton kendi "ötekilik"ini bulma hikâyesini anlatıyor. Önce, iki farklı kültürün içinde büyüyen bir çocuk olarak, sonra da birçok farklı benliği oynayan bir oyuncu olarak. TEDGlobal 2011 sahnesinden taze, sıcak ve bilgece bir konuşma.
- Actor
Swinging from Hollywood blockbusters to sensitive indie films, Thandie Newton brings thoughtfulness and delicate beauty to her work. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:15
EmbracingKucaklayan othernessötekilik.
0
0
3000
Ötekiliği kucaklamak.
00:18
When I first heardduymuş this themetema,
1
3000
2000
Bu konuyu ilk duyduğumda
00:20
I thought, well, embracingkucaklama othernessötekilik
2
5000
2000
şöyle düşündüm: "Ötekiliği kucaklamak
00:22
is embracingkucaklama myselfkendim.
3
7000
3000
kendimi kucaklamaktır işte."
00:25
And the journeyseyahat to that placeyer
4
10000
2000
Ve anlamanın ve kabulün
00:27
of understandinganlayış and acceptancekabul
5
12000
2000
gerçekleştiği o yere yaptığım yolculuk
00:29
has been an interestingilginç one for me,
6
14000
3000
benim için ilginç oldu;
00:32
and it's givenverilmiş me an insightIçgörü
7
17000
2000
ve bana, tüm "benlik" kavramı üzerine
00:34
into the wholebütün notionkavram of selföz,
8
19000
2000
bir içgörü sağladı;
00:36
whichhangi I think is worthdeğer sharingpaylaşım with you todaybugün.
9
21000
4000
bunun, bugün sizinle paylaşmaya değer olduğunu düşünüyorum.
00:40
We eachher have a selföz,
10
25000
2000
Her birimizin bir benliği var
00:42
but I don't think that we're borndoğmuş with one.
11
27000
3000
fakat bununla birlikte doğduğumuzu düşünmüyorum.
00:45
You know how newbornYeni doğan babiesbebekler
12
30000
2000
Yeni doğmuş bebeklerin kendilerini
00:47
believe they're partBölüm of everything;
13
32000
2000
her şeyin bir parçası olarak gördüklerini bilirsiniz;
00:49
they're not separateayrı?
14
34000
2000
ayrı değillerdir.
00:51
Well that fundamentaltemel senseduyu of onenessbirliğini
15
36000
3000
İşte bu temel birlik hissi,
00:54
is lostkayıp on us very quicklyhızlı bir şekilde.
16
39000
2000
bizde çok çabuk kayboluyor.
00:56
It's like that initialilk stageevre is over --
17
41000
2000
Sanki o başlangıç aşaması bitiyormuş gibi,
00:58
onenessbirliğini: infancybebeklik,
18
43000
2000
birlik, çocukluk,
01:00
unformedşekilsiz, primitiveilkel.
19
45000
2000
biçimlenmemiş, ilkel.
01:02
It's no longeruzun validgeçerli or realgerçek.
20
47000
3000
Artık geçerli ya da gerçek değil.
01:05
What is realgerçek is separatenessayrılık,
21
50000
2000
Gerçek olan durum, ayrı olmak.
01:07
and at some pointpuan in earlyerken babyhoodBabe,
22
52000
2000
Ve bebekliğin bir noktasında
01:09
the ideaFikir of selföz
23
54000
2000
benlik fikri
01:11
startsbaşlar to formform.
24
56000
2000
biçimlenmeye başlıyor.
01:13
Our little portionkısım of onenessbirliğini is givenverilmiş a nameisim,
25
58000
3000
Birliğin sahip olduğumuz küçük parçasına bir ad veriliyor;
01:16
is told all kindsçeşit of things about itselfkendisi,
26
61000
3000
ona "kendi"yle ilgili her türlü şey anlatılıyor.
01:19
and these detailsayrıntılar,
27
64000
2000
Ve bu detaylar,
01:21
opinionsgörüşler and ideasfikirler
28
66000
2000
görüşler ve düşünceler
01:23
becomeolmak factsGerçekler,
29
68000
2000
kendimizi, kimliklerimizi
01:25
whichhangi go towardskarşı buildingbina ourselveskendimizi,
30
70000
2000
kurmaya götüren
01:27
our identityKimlik.
31
72000
2000
gerçeklere dönüşüyor.
01:29
And that selföz becomesolur the vehiclearaç
32
74000
2000
Ve bu benlik, sosyal dünyamızda
01:31
for navigatinggezinme our socialsosyal worldDünya.
33
76000
3000
yönümüzü bulduğumuz aracımıza dönüşüyor.
01:34
But the selföz is a projectionprojeksiyon
34
79000
3000
Fakat bu benlik, başkalarının
01:37
basedmerkezli on other people'sinsanların projectionsprojeksiyonlar.
35
82000
2000
projeksiyonlarına dayanan bir projeksiyon.
01:39
Is it who we really are?
36
84000
3000
Bu gerçekten biz miyiz?
01:42
Or who we really want to be, or should be?
37
87000
3000
Ya da olmak istediğimiz ya da olmamız gereken mi?
01:45
So this wholebütün interactionetkileşim
38
90000
3000
İşte, büyürken yaşadığım,
01:48
with selföz and identityKimlik
39
93000
2000
benlik ve kimlikle olan
01:50
was a very difficultzor one for me growingbüyüyen up.
40
95000
2000
tüm bu etkileşim benim için çok zordu.
01:52
The selföz that I attemptedteşebbüs to take out into the worldDünya
41
97000
3000
Dünyaya çıkarmaya çalıştığım benlik,
01:55
was rejectedreddedilen over and over again.
42
100000
3000
tekrar tekrar reddedilmişti.
01:58
And my panicPanik
43
103000
2000
Ve uymayan bir benliğe
02:00
at not havingsahip olan a selföz that fituygun,
44
105000
2000
sahip olmamdan gelen paniğim
02:02
and the confusionkarışıklık that camegeldi
45
107000
2000
ve benliğimin reddedilişinden
02:04
from my selföz beingolmak rejectedreddedilen,
46
109000
2000
gelen kafa karışıklığı,
02:06
createdoluşturulan anxietyanksiyete, shameutanç
47
111000
3000
uzunca bir süre beni bir anlamda belirlemiş
02:09
and hopelessnessumutsuzluk,
48
114000
2000
bir kaygı,
02:11
whichhangi kindtür of definedtanımlanmış me for a long time.
49
116000
3000
utanç ve umutsuzluğu oluşturdu.
02:14
But in retrospectgeriye doğru bakıldığında,
50
119000
2000
Fakat geçmişe bakıldığında,
02:16
the destructionimha of my selföz was so repetitivetekrarlayan
51
121000
3000
benliğimin tahrip edilişi o kadar fazla tekrar ediyordu ki
02:19
that I startedbaşladı to see a patternmodel.
52
124000
2000
bunun bir yapısı olduğunu görmeye başladım.
02:21
The selföz changeddeğişmiş,
53
126000
3000
Benlik değişmiş,
02:24
got affectedetkilenmiş, brokenkırık, destroyedyerlebir edilmiş,
54
129000
3000
etkilenmiş, kırılmış, yıkılmıştı
02:27
but anotherbir diğeri one would evolvegelişmek --
55
132000
3000
fakat yeni bir tanesi gelişmişti,
02:30
sometimesara sıra strongergüçlü,
56
135000
2000
bazen daha güçlü,
02:32
sometimesara sıra hatefulnefret dolu,
57
137000
2000
bazen nefret dolu,
02:34
sometimesara sıra not wantingeksik to be there at all.
58
139000
2000
bazen de hiç var olmak istemeyen bir tanesi.
02:36
The selföz was not constantsabit.
59
141000
3000
Benlik, değişmez değildi.
02:40
And how manyçok timeszamanlar
60
145000
2000
Ve benliğimin, onun aslında hiçbir
02:42
would my selföz have to dieölmek
61
147000
2000
zaman yaşamamış olduğunu
02:44
before I realizedgerçekleştirilen
62
149000
2000
fark etmeme kadar
02:46
that it was never alivecanlı in the first placeyer?
63
151000
3000
kaç kere ölmesi gerekiyordu?
02:49
I grewbüyüdü up on the coastsahil of Englandİngiltere
64
154000
2000
Ben, 70'lerde İngiltere'nin kıyı
02:51
in the '70s.
65
156000
2000
bölgesinde büyüdüm.
02:53
My dadbaba is whitebeyaz from CornwallCornwall,
66
158000
3000
Babam, Cornwall'dan bir beyaz
02:56
and my momanne is blacksiyah from ZimbabweZimbabve.
67
161000
4000
ve annem Zimbabveli bir siyah.
03:00
Even the ideaFikir of us as a familyaile
68
165000
2000
Böyle bir ailenin olması fikri bile
03:02
was challengingmeydan okuma to mostçoğu people.
69
167000
3000
çoğu insana zor geliyordu.
03:05
But naturedoğa had its wickedkötü way,
70
170000
2000
Ama doğanın hınzır yöntemleri vardı
03:07
and brownkahverengi babiesbebekler were borndoğmuş.
71
172000
2000
ve kahverengi bebekler doğuyordu.
03:09
But from about the ageyaş of fivebeş,
72
174000
2000
Ama beş yaşımdan sonra
03:11
I was awarefarkında that I didn't fituygun.
73
176000
3000
uymadığımın farkındaydım.
03:14
I was the blacksiyah atheistateist kidçocuk
74
179000
3000
Rahibeler tarafından işletilen,
03:17
in the all-whiteAll-beyaz CatholicKatolik schoolokul runkoş by nunsrahibeler.
75
182000
3000
tümüyle beyaz bir katolik okulundaki siyah ateist çocuktum.
03:20
I was an anomalyanomali,
76
185000
2000
Bir anomaliydim.
03:22
and my selföz was rootingköklenme around for definitiontanım
77
187000
4000
Ve benliğim, tanım bulmak için deli gibi aranıyordu
03:26
and tryingçalışıyor to plugfiş in.
78
191000
3000
ve dahil olmaya çalışıyordu.
03:29
Because the selföz likesseviyor to fituygun,
79
194000
2000
Çünkü benlik, uymayı sever,
03:31
to see itselfkendisi replicatedçoğaltılan,
80
196000
2000
kendisinin tekrarlandığını görmeyi,
03:33
to belongait.
81
198000
2000
ait olmayı.
03:35
That confirmsonaylar its existencevaroluş
82
200000
2000
Bu, onun varoluşunu
03:37
and its importanceönem.
83
202000
2000
ve önemini onaylar.
03:39
And it is importantönemli.
84
204000
2000
Ve bu önemlidir.
03:41
It has an extremelyson derece importantönemli functionfonksiyon.
85
206000
2000
İnanılmaz derecede önemli bir işlevi vardır.
03:43
WithoutOlmadan it, we literallyharfi harfine can't interfacearayüzey with othersdiğerleri.
86
208000
4000
Onsuz, gerçekten, başkalarıyla bir iletişim zemini bulamayız.
03:47
We can't hatchkapağı plansplanları
87
212000
2000
Planlar geliştiremeyiz
03:49
and climbtırmanış that stairwaymerdiven of popularitypopülerlik,
88
214000
3000
ve başarı ve popülaritenin o merdivenini
03:52
of successbaşarı.
89
217000
2000
çıkamayız.
03:54
But my skincilt colorrenk wasn'tdeğildi right.
90
219000
3000
Ama benim derimin rengi doğru değildi.
03:57
My hairsaç wasn'tdeğildi right.
91
222000
2000
Saçım doğru değildi.
03:59
My historytarih wasn'tdeğildi right.
92
224000
2000
Geçmişim doğru değildi.
04:01
My selföz becameoldu definedtanımlanmış
93
226000
2000
Benim benliğim, ötekilikle
04:03
by othernessötekilik,
94
228000
2000
tanımlanır hale gelmişti;
04:05
whichhangi meantdemek that, in that socialsosyal worldDünya,
95
230000
2000
bu da şu anlama geliyordu: O sosyal dünyada
04:07
I didn't really existvar olmak.
96
232000
2000
ben aslında yoktum.
04:09
And I was "other" before beingolmak anything elsebaşka --
97
234000
3000
Ve ben, başka her şey olmadan önce "öteki"ydim;
04:12
even before beingolmak a girlkız.
98
237000
3000
hatta bir kız olmadan da önce.
04:15
I was a noticeablefark nobodykimse.
99
240000
3000
Fark edilebilir bir hiç kimseydim.
04:18
AnotherBaşka bir worldDünya was openingaçılış up
100
243000
3000
Başka bir dünya açılıyordu
04:21
around this time:
101
246000
2000
bu zamanlarda:
04:23
performanceperformans and dancingdans.
102
248000
3000
Performans ve dans.
04:26
That naggingnagging dreaddehşet of self-hoodkendi kendine hood
103
251000
3000
Bireyselliğin o kusur bulucu dehşeti
04:29
didn't existvar olmak when I was dancingdans.
104
254000
3000
dans ederken yok oluyordu.
04:32
I'd literallyharfi harfine losekaybetmek myselfkendim.
105
257000
3000
Kendimi gerçekten kaybediyordum.
04:35
And I was a really good dancerdansçı.
106
260000
3000
Ve gerçekten iyi bir dansçıydım.
04:38
I would put
107
263000
2000
Bütün
04:40
all my emotionalduygusal expressionifade
108
265000
2000
duygusal ifademi
04:42
into my dancingdans.
109
267000
2000
dansıma yansıtıyordum.
04:44
I could be in the movementhareket
110
269000
3000
Gerçek hayatımda
04:47
in a way that I wasn'tdeğildi ableyapabilmek to be
111
272000
2000
kendi içimde olamadığım bir şekilde
04:49
in my realgerçek life, in myselfkendim.
112
274000
3000
hareketin içinde olabiliyordum.
04:52
And at 16,
113
277000
2000
Ve 16 yaşındayken,
04:54
I stumbledtökezledi acrosskarşısında anotherbir diğeri opportunityfırsat,
114
279000
3000
başka bir fırsat çıktı karşıma
04:57
and I earnedkazanılan my first actingoyunculuk rolerol in a filmfilm.
115
282000
4000
ve bir filmde ilk rolümü elde ettim.
05:01
I can hardlyzorlukla find the wordskelimeler
116
286000
2000
Oynarken hissettiğim
05:03
to describetanımlamak the peaceBarış I feltkeçe
117
288000
3000
huzuru tanımlamak için
05:06
when I was actingoyunculuk.
118
291000
2000
sözcük bulmakta zorlanıyorum.
05:08
My dysfunctionalişlevsel olmayan selföz
119
293000
2000
İşlevini yerine getiremeyen benliğim,
05:10
could actuallyaslında plugfiş in
120
295000
2000
benim olmayan, başka bir benliğe
05:12
to anotherbir diğeri selföz, not my ownkendi,
121
297000
2000
gerçekten bağlanabiliyordu.
05:14
and it feltkeçe so good.
122
299000
3000
Ve bu o kadar iyi hissettiriyordu ki.
05:17
It was the first time that I existedvar
123
302000
2000
İlk defa, tam çalışan bir benliğin
05:19
insideiçeride a fully-functioningtam işlev gören selföz --
124
304000
3000
içinde var oluyordum;
05:22
one that I controlledkontrollü,
125
307000
3000
kendi kontrol ettiğim,
05:25
that I steeredkumanda,
126
310000
2000
yönettiğim,
05:27
that I gaveverdi life to.
127
312000
3000
hayat verdiğim bir benlik...
05:30
But the shootingçekim day would endson,
128
315000
2000
Ama çekim günü biterdi
05:32
and I'd returndönüş
129
317000
2000
ve ben
05:34
to my gnarlygnarly, awkwardgarip selföz.
130
319000
3000
karışık, sıkıntılı benliğime geri dönerdim.
05:37
By 19,
131
322000
3000
19'umda,
05:40
I was a fully-fledgedtam teşekküllü moviefilm actoraktör,
132
325000
2000
tamamen olgunlaşmış bir film oyuncusuydum
05:42
but still searchingArama for definitiontanım.
133
327000
3000
ama halâ bir açıklama arıyordum.
05:45
I applieduygulamalı to readokumak anthropologyantropoloji
134
330000
2000
Üniversitede antropoloji okumak için
05:47
at universityÜniversite.
135
332000
2000
başvurdum.
05:49
DrDr. PhyllisPhyllis LeeLee gaveverdi me my interviewröportaj,
136
334000
3000
Dr. Phyllis Lee mülâkatıma girmişti
05:52
and she askeddiye sordu me, "How would you definetanımlamak raceyarış?"
137
337000
4000
ve bana "Irkı nasıl tanımlarsın?" diye sordu.
05:56
Well, I thought I had the answerCevap to that one,
138
341000
2000
Yani, buna verecek cevabım var diye düşündüm.
05:58
and I said, "SkinCilt colorrenk."
139
343000
3000
Ve "ten rengi" dedim.
06:01
"So biologyBiyoloji, geneticsgenetik?" she said.
140
346000
4000
"Yani biyoloji, genetik?" dedi.
06:05
"Because, ThandieThandie, that's not accuratedoğru.
141
350000
2000
"Çünkü, Thandie, bu doğru değil.
06:07
Because there's actuallyaslında more geneticgenetik differencefark
142
352000
3000
Çünkü aslında, siyah bir Kenyalı'yla
06:10
betweenarasında a blacksiyah KenyanKenya
143
355000
2000
siyah bir Ugandalı arasındaki
06:12
and a blacksiyah UgandanUganda
144
357000
2000
genetik farklılık,
06:14
than there is betweenarasında a blacksiyah KenyanKenya
145
359000
3000
siyah Kenyalı'yla diyelim ki beyaz bir Norveçli
06:17
and, say, a whitebeyaz NorwegianNorveç dili.
146
362000
2000
arasındakinden daha fazla.
06:19
Because we all stemkök from AfricaAfrika.
147
364000
2000
Çünkü hepimiz Afrika'dan geliyoruz.
06:21
So in AfricaAfrika,
148
366000
2000
Yani Afrika'da
06:23
there's been more time
149
368000
2000
genetik farklılıkların oluşması için
06:25
to createyaratmak geneticgenetik diversityçeşitlilik."
150
370000
2000
daha fazla zaman geçti.
06:27
In other wordskelimeler,
151
372000
2000
Diğer bir deyişle,
06:29
raceyarış has no basistemel
152
374000
2000
ırkın, biyolojik ya da bilimsel
06:31
in biologicalbiyolojik or scientificilmi factgerçek.
153
376000
3000
olarak bir tabanı yok."
06:34
On the one handel, resultsonuç.
154
379000
3000
Bir taraftan, netice...
06:37
Right?
155
382000
2000
Değil mi?
06:39
On the other handel, my definitiontanım of selföz
156
384000
3000
Diğer taraftan ise benim benlik tanımım
06:42
just lostkayıp a hugeKocaman chunkyığın of its credibilitygüvenilirlik.
157
387000
3000
güvenilirliğinden koskoca bir parça kaybetti.
06:45
But what was credibleinandırıcı,
158
390000
2000
Ama inandırıcı olan,
06:47
what is biologicalbiyolojik and scientificilmi factgerçek,
159
392000
3000
biyolojik ve bilimsel olan,
06:50
is that we all stemkök from AfricaAfrika --
160
395000
3000
hepimizin Afrika'dan geldiği;
06:53
in factgerçek, from a womankadın calleddenilen MitochondrialMitokondrial EveHavva
161
398000
3000
aslında, 160,000 yıl önce yaşamış Mitokondriyal Havva
06:56
who livedyaşamış 160,000 yearsyıl agoönce.
162
401000
3000
diye adlandırılan bir kadından.
06:59
And raceyarış is an illegitimategayri meşru conceptkavram
163
404000
3000
Ve ırk, bizim korkularımızdan ve
07:02
whichhangi our selvescanlarından have createdoluşturulan
164
407000
2000
cahilliğimizden yarattığımız
07:04
basedmerkezli on fearkorku and ignorancecehalet.
165
409000
4000
gayrı meşru bir kavram.
07:08
StrangelyGarip bir şekilde, these revelationsâyetlerini
166
413000
2000
Garip olan, bu keşifler,
07:10
didn't cureÇare my lowdüşük self-esteembenlik saygısı,
167
415000
3000
benim düşük özsaygımı,
07:13
that feelingduygu of othernessötekilik.
168
418000
3000
o ötekilik hissimi iyileştirmedi.
07:16
My desirearzu etmek to disappearkaybolmak
169
421000
2000
Kaybolma arzum
07:18
was still very powerfulgüçlü.
170
423000
2000
halâ çok güçlüydü.
07:20
I had a degreederece from CambridgeCambridge;
171
425000
2000
Cambridge'den bir diplomam vardı;
07:22
I had a thrivinggelişen careerkariyer,
172
427000
2000
gelişen bir kariyerim vardı
07:24
but my selföz was a cararaba crashkaza,
173
429000
3000
ama benliğim bir araba kazasıydı
07:27
and I woundyara up with bulimiaBulimia
174
432000
2000
ve kendimi bulimia olmuş bir şekilde
07:29
and on a therapist'sterapist 's couchkanepe.
175
434000
2000
bir terapist koltuğunda buldum.
07:31
And of coursekurs I did.
176
436000
2000
Ve tabii ki devam ettim.
07:33
I still believedinanılır
177
438000
2000
Halâ sadece benliğimden
07:35
my selföz was all I was.
178
440000
2000
ibaret olduğuma inanıyordum.
07:37
I still valueddeğerli self-worthöz-değer
179
442000
2000
Halâ özdeğerimi, diğer tüm
07:39
aboveyukarıdaki all other worthdeğer,
180
444000
2000
değerlerden daha fazla önemsiyordum.
07:41
and what was there to suggestönermek otherwiseaksi takdirde?
181
446000
3000
Ve başka türlüsünü gösteren ne vardı ki?
07:44
We'veBiz ettik createdoluşturulan entiretüm valuedeğer systemssistemler
182
449000
2000
Benliğin değerini desteklemek için
07:46
and a physicalfiziksel realitygerçeklik
183
451000
2000
koca değerler sistemleri ve
07:48
to supportdestek the worthdeğer of selföz.
184
453000
2000
fiziksel bir gerçeklik yarattık.
07:50
Look at the industrysanayi for self-imageözeleştiri
185
455000
2000
Kişisel imaj sektörüne
07:52
and the jobsMeslekler it createsyaratır,
186
457000
2000
ve yarattığı işlere bakın,
07:54
the revenuegelir it turnsdönüşler over.
187
459000
3000
çevirdiği hasılata bakın.
07:57
We'dBiz istiyorsunuz be right in assumingvarsayarak
188
462000
2000
Benliğin gerçekten yaşayan
07:59
that the selföz is an actualgerçek livingyaşam thing.
189
464000
2000
bir şey olduğunu farz etmekte haklı olabilirdik.
08:01
But it's not. It's a projectionprojeksiyon
190
466000
3000
Ama değil. O, akıllı beyinlerimizin
08:04
whichhangi our cleverzeki brainsbeyin createyaratmak
191
469000
2000
bizi, ölümün gerçekliğiyle ilgili
08:06
in ordersipariş to cheathile ourselveskendimizi
192
471000
2000
kandırmak için yarattığı
08:08
from the realitygerçeklik of deathölüm.
193
473000
3000
bir projeksiyon.
08:12
But there is something
194
477000
2000
Ama benliğe, nihai ve sonsuz
08:14
that can give the selföz
195
479000
2000
bir bağlantı verebilecek
08:16
ultimatenihai and infinitesonsuz connectionbağ --
196
481000
3000
bir şey var:
08:19
and that thing is onenessbirliğini,
197
484000
2000
Ve o şey de bir olma,
08:21
our essenceöz.
198
486000
2000
özümüz.
08:23
The self'sSelf'in strugglemücadele
199
488000
2000
Benliğin, gerçeklik ve tanım
08:25
for authenticityOrijinallik Sertifikası and definitiontanım
200
490000
2000
için mücadelesi
08:27
will never endson
201
492000
2000
hiç bitmeyecek,
08:29
unlessolmadıkça it's connectedbağlı to its creatoryaratıcı --
202
494000
2000
taa ki yaratıcısına -size ve bana-
08:31
to you and to me.
203
496000
3000
bağlanana kadar.
08:34
And that can happenolmak with awarenessfarkında olma --
204
499000
3000
Ve bu, farkındalıkla, bir olmanın gerçekliğinin
08:37
awarenessfarkında olma of the realitygerçeklik of onenessbirliğini
205
502000
3000
farkındalığıyla ve bireyselliğin
08:40
and the projectionprojeksiyon of self-hoodkendi kendine hood.
206
505000
3000
projeksiyonuyla mümkün olabilir.
08:43
For a startbaşlama, we can think about
207
508000
2000
Bir başlangıç için kendimizi
08:45
all the timeszamanlar when we do losekaybetmek ourselveskendimizi.
208
510000
3000
kaybettiğimiz bütün o zamanları düşünebiliriz.
08:48
It happensolur when I dancedans,
209
513000
2000
Dans ettiğim,
08:50
when I'm actingoyunculuk.
210
515000
2000
oyunculuk yaptığım zamanlarda olur.
08:52
I'm earthedTopraklamalı in my essenceöz,
211
517000
2000
Özümün içinde topraklanırım
08:54
and my selföz is suspendedaskıya alındı.
212
519000
3000
ve benliğim geçici olarak durur.
08:57
In those momentsanlar,
213
522000
2000
O anlarda,
08:59
I'm connectedbağlı to everything --
214
524000
2000
her şeye bağlanırım,
09:01
the groundzemin, the airhava,
215
526000
3000
yere, havaya,
09:04
the soundssesleri, the energyenerji from the audienceseyirci.
216
529000
2000
seslere, izleyicilerin enerjisine...
09:06
All my sensesduyular are alertAlarm and alivecanlı
217
531000
4000
Tüm duyularım tetikte ve diri,
09:10
in much the sameaynı way as an infantbebek mightbelki feel --
218
535000
3000
küçük bir çocuğun hissedebileceğiyle aşağı yukarı aynı şekilde,
09:13
that feelingduygu of onenessbirliğini.
219
538000
3000
o bir olma hissi...
09:16
And when I'm actingoyunculuk a rolerol,
220
541000
3000
Ve bir rolü oynadığım zaman
09:19
I inhabityaşamak anotherbir diğeri selföz,
221
544000
2000
başka bir benliğin içinde yaşarım
09:21
and I give it life for awhilebir süre,
222
546000
2000
ve ona bir süre için yaşam veririm.
09:23
because when the selföz is suspendedaskıya alındı
223
548000
3000
Çünkü benlik geçici olarak durduğunda
09:26
so is divisivenessdivisiveness
224
551000
2000
ayrıştırıcılık
09:28
and judgmentyargı.
225
553000
2000
ve yargılama da durur.
09:30
And I've playedOyunun everything
226
555000
2000
Ve ben kölelik zamanındaki
09:32
from a vengefulintikamcı ghosthayalet in the time of slaverykölelik
227
557000
2000
intikamcı bir hayaletten 2004'teki dışişleri bakanına
09:34
to SecretarySekreter of StateDevlet in 2004.
228
559000
4000
kadar her şeyi oynadım.
09:38
And no mattermadde how other
229
563000
2000
Ve ne kadar farklı da olsa
09:40
these selvescanlarından mightbelki be,
230
565000
2000
bu benlikler, hepsi
09:42
they're all relatedilgili in me.
231
567000
4000
içimde ilişkili.
09:46
And I honestlydürüstçe believe
232
571000
2000
Ve tüm kalbimle inanıyorum ki
09:48
the keyanahtar to my successbaşarı as an actoraktör
233
573000
2000
oyuncu olarak başarımın
09:50
and my progressilerleme as a personkişi
234
575000
2000
ve bir kişi olarak ilerlememin
09:52
has been the very lackeksiklik of selföz
235
577000
3000
anahtarı, kendimi bu kadar kaygılı
09:55
that used to make me feel
236
580000
2000
ve güvensiz hissettiren
09:57
so anxiousendişeli and insecuregüvensiz.
237
582000
2000
benliğin yokluğuydu.
09:59
I always wonderedmerak
238
584000
2000
Her zaman, nasıl başkalarının
10:01
why I could feel others'başkalarının painAğrı so deeplyderinden,
239
586000
4000
acılarını bu kadar derinden hissedebildiğimi,
10:05
why I could recognizetanımak
240
590000
2000
hiç kimsenin içindeki birisini
10:07
the somebodybirisi in the nobodykimse.
241
592000
3000
nasıl fark ettiğimi merak ettim.
10:10
It's because I didn't have a selföz to get in the way.
242
595000
4000
Nedeni, araya girecek bir benliğimin olmayışıydı.
10:14
I thought I lackedyoksun substancemadde,
243
599000
3000
Özümün eksik olduğunu düşündüm;
10:17
and the factgerçek that I could feel others'başkalarının
244
602000
2000
ve başkalarınınkini hissedebilmem,
10:19
meantdemek that I had nothing of myselfkendim to feel.
245
604000
3000
kendimde hissedecek bir şey olmadığı anlamına geliyordu.
10:22
The thing that was a sourcekaynak of shameutanç
246
607000
3000
Bir utanç kaynağı olan bu şey
10:25
was actuallyaslında a sourcekaynak of enlightenmentaydınlatma.
247
610000
3000
aslında bir aydınlanma kaynağıydı.
10:28
And when I realizedgerçekleştirilen
248
613000
2000
Ve benliğimin
10:30
and really understoodanladım
249
615000
2000
bir projeksiyon olduğunu ve
10:32
that my selföz is a projectionprojeksiyon and that it has a functionfonksiyon,
250
617000
3000
bir işlevi olduğunu fark ettiğimde
10:35
a funnykomik thing happenedolmuş.
251
620000
2000
komik bir şey oldu.
10:37
I stoppeddurduruldu givingvererek it so much authorityyetki.
252
622000
2000
Ona bu kadar yetki vermeyi bıraktım.
10:39
I give it its duenedeniyle.
253
624000
2000
Ona hakkını veririm.
10:41
I take it to therapyterapi.
254
626000
2000
Terapiye götürürüm.
10:43
I've becomeolmak very familiartanıdık
255
628000
2000
Bozuk davranışını gayet iyi
10:45
with its dysfunctionalişlevsel olmayan behaviordavranış.
256
630000
2000
anlar hale geldim.
10:47
But I'm not ashamedutanmış of my selföz.
257
632000
3000
Ama benliğimden utanmıyorum.
10:50
In factgerçek, I respectsaygı my selföz
258
635000
2000
Aslında, benliğime ve işlevine
10:52
and its functionfonksiyon.
259
637000
2000
saygı duyuyorum.
10:54
And over time and with practiceuygulama,
260
639000
3000
Zamanla ve pratikle,
10:57
I've trieddenenmiş to livecanlı
261
642000
2000
git gide daha fazla
10:59
more and more from my essenceöz.
262
644000
2000
özümden yaşar hale geldim.
11:01
And if you can do that,
263
646000
3000
Ve bunu yapabilirseniz
11:04
incredibleinanılmaz things happenolmak.
264
649000
2000
inanılmaz şeyler oluyor.
11:06
I was in CongoKongo Cumhuriyeti in FebruaryŞubat,
265
651000
3000
Şubat ayında Kongo'daydım,
11:09
dancingdans and celebratingkutlama
266
654000
2000
kendi benliklerinin yıkımından
11:11
with womenkadınlar who'veettik kim survivedhayatta
267
656000
2000
gerçekten inanılmaz yollarla
11:13
the destructionimha of theironların selvescanlarından
268
658000
2000
hayatta kalmış kadınlarla
11:15
in literallyharfi harfine unthinkabledüşünülemez waysyolları --
269
660000
3000
dans edip kutluyorduk,
11:18
destroyedyerlebir edilmiş because other brutalizeddönünce, psychopathicpsikopat selvescanlarından
270
663000
3000
yıkılmışlardı çünkü tüm o güzel toprakların üzerindeki
11:21
all over that beautifulgüzel landarazi
271
666000
3000
başka gaddarlaştırılmış, psikopat benlikler
11:24
are fuelingyakıt our selves'canlarından addictionbağımlılığı
272
669000
3000
bizim iPod'lara, Pad'lere ve aşırı lükse olan
11:27
to iPodsiPod, PadsYastıkları, and blingBling,
273
672000
3000
bağımlılığımızı besliyor
11:30
whichhangi furtherayrıca disconnectbağlantıyı kes ourselveskendimizi
274
675000
2000
ki bu da, bizim benliklerimizi, onların
11:32
from ever feelingduygu theironların painAğrı,
275
677000
2000
acılarını, ızdıraplarını, ölümlerini
11:34
theironların sufferingçile,
276
679000
2000
hissetmekten
11:36
theironların deathölüm.
277
681000
2000
daha da uzaklaştırıyor.
11:38
Because, hey,
278
683000
2000
Çünkü, dikkat,
11:40
if we're all livingyaşam in ourselveskendimizi
279
685000
2000
eğer hepimiz kendi içimizde yaşıyorsak
11:42
and mistakingmistaking it for life,
280
687000
2000
ve bunu hayat sanıyorsak
11:44
then we're devaluingdeğersizleştirmeliler
281
689000
2000
öyleyse hayatı değersizleştiriyoruz
11:46
and desensitizingdesensitizing life.
282
691000
2000
ve duyarsızlaştırıyoruz demektir.
11:48
And in that disconnectedbağlantı kesildi statebelirtmek, bildirmek,
283
693000
2000
Ve bu kopuk haldeyken,
11:50
yeah, we can buildinşa etmek factoryfabrika farmsçiftlikleri with no windowspencereler,
284
695000
4000
evet, penceresi olmayan fabrika çiftlikler kurabiliriz,
11:54
destroyyıkmak marineDeniz life
285
699000
2000
deniz yaşamını yok edebiliriz
11:56
and use rapekolza as a weaponsilah of warsavaş.
286
701000
3000
ve tecavüzü bir savaş silahı olarak kullanabiliriz.
12:00
So here'sburada a noteNot to selföz:
287
705000
3000
Öyleyse benliğe bir not:
12:03
The cracksçatlaklar have startedbaşladı to showgöstermek
288
708000
2000
Kurulmuş dünyamızda çatlaklar
12:05
in our constructedinşa worldDünya,
289
710000
3000
görünmeye başladı
12:08
and oceansokyanuslar will continuedevam et
290
713000
2000
ve o çatlaklardan okyanuslar
12:10
to surgedalgalanma throughvasitasiyla the cracksçatlaklar,
291
715000
2000
yükselmeye devam edecek
12:12
and oilsıvı yağ and bloodkan,
292
717000
3000
ve petrol ve kan,
12:15
riversnehirler of it.
293
720000
3000
nehirler dolusu.
12:18
CruciallyEn önemlisi, we haven'tyok been figuringendam out
294
723000
2000
Kritik olarak, Dünya'yla ve tüm diğer
12:20
how to livecanlı in onenessbirliğini
295
725000
2000
canlılarla nasıl birlik içinde
12:22
with the EarthDünya and everyher other livingyaşam thing.
296
727000
3000
yaşanacağını öğrenmiyoruz.
12:25
We'veBiz ettik just been insanelydelicesine tryingçalışıyor to figureşekil out
297
730000
3000
Sadece birbirimizle, kendimizden milyarlarcasıyla
12:28
how to livecanlı with eachher other -- billionsmilyarlarca of eachher other.
298
733000
3000
nasıl yaşayacağımızı delicesine anlamaya çalışıyoruz.
12:31
Only we're not livingyaşam with eachher other;
299
736000
2000
Yalnız, biz birbirimizle yaşamıyoruz;
12:33
our crazyçılgın selvescanlarından are livingyaşam with eachher other
300
738000
3000
bizim deli benliklerimiz birbirleriyle yaşıyorlar
12:36
and perpetuatingsürdürmekte an epidemicsalgın
301
741000
2000
ve bir kopukluk salgınını
12:38
of disconnectionbağlantı kesme.
302
743000
3000
ebedileştiriyorlar.
12:41
Let's livecanlı with eachher other
303
746000
3000
Hadi birbirimizle yaşayalım
12:44
and take it a breathnefes at a time.
304
749000
3000
ve bu sorunun altından yavaşça kalkalım.
12:47
If we can get underaltında that heavyağır selföz,
305
752000
4000
O ağır benliğin altına girebilsek,
12:51
lightışık a torchmeşale of awarenessfarkında olma,
306
756000
2000
bir farkındalık meşalesi yaksak
12:53
and find our essenceöz,
307
758000
2000
ve özümüzü bulsak,
12:55
our connectionbağ to the infinitesonsuz
308
760000
2000
sonsuzluğa ve tüm diğer
12:57
and everyher other livingyaşam thing.
309
762000
3000
canlılara olan bağımızı bulsak...
13:00
We knewbiliyordum it from the day we were borndoğmuş.
310
765000
2000
Onu doğduğumuz günden biliyoruz.
13:02
Let's not be freakedçıldırdı out
311
767000
2000
Cömert hiçliğimizden
13:04
by our bountifulbol nothingnesshiçlik.
312
769000
3000
dolayı çıldırmayalım.
13:07
It's more a realitygerçeklik
313
772000
2000
O, kendi yarattıklarımızdan
13:09
than the onesolanlar our selvescanlarından have createdoluşturulan.
314
774000
2000
daha fazla bir gerçekliğe karşılık geliyor.
13:11
ImagineHayal what kindtür of existencevaroluş we can have
315
776000
4000
Nasıl bir varoluşumuz olabileceğini bir düşünün
13:15
if we honorOnur inevitablekaçınılmaz deathölüm of selföz,
316
780000
4000
eğer benliğin kaçınılmaz ölümüne saygı gösterirsek,
13:19
appreciateanlamak the privilegeayrıcalık of life
317
784000
4000
yaşamın nasıl bir ayrıcalık olduğunu takdir edersek
13:23
and marvelmucize at what comesgeliyor nextSonraki.
318
788000
4000
ve sıradaki gelene şaşırabilirsek...
13:27
SimpleBasit awarenessfarkında olma is where it beginsbaşlar.
319
792000
3000
Bunun başladığı yer basit farkındalıktır.
13:30
Thank you for listeningdinleme.
320
795000
2000
Dinlediğiniz için teşekkür ederim.
13:32
(ApplauseAlkış)
321
797000
17000
(Alkış)
Translated by Some Anon
Reviewed by Meric Aydonat

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Thandie Newton - Actor
Swinging from Hollywood blockbusters to sensitive indie films, Thandie Newton brings thoughtfulness and delicate beauty to her work.

Why you should listen

Filmgoers first encountered Thandie Newton in the 1991 film Flirting, a tender and skin-crawlingly honest film about young love and budding identity. In her career since then, she’s brought that same intimate touch even to big Hollywood films (she was the moral center of Mission: Impossible II, for instance, and the quiet heart of the head-banging 2012), while maintaining a strong sideline in art films, like the acclaimed Crash and last year’s adaptation of Ntozake Shange’s For colored girls ...  

Born in England, her mother is Zimbabwean, and Newton is active in nonprofit work across the African continent. In 2008, she visited Mali for a campaign to bring clean water to six African nations, and as a V Day board member, Newton visited the Congo earlier this year to raise awareness of the chronic issue of sexual violence toward women and girls.

More profile about the speaker
Thandie Newton | Speaker | TED.com