ABOUT THE SPEAKER
Rory Stewart - Politician
Rory Stewart -- a perpetual pedestrian, a diplomat, an adventurer and an author -- is the member of British Parliament for Penrith and the Border.

Why you should listen

Now the member of British Parliament for Penrith and the Border, in rural northwest England, Rory Stewart has led a fascinatingly broad life of public service. He joined the Foreign Office after school, then left to begin a years-long series of walks across the Muslim world. In 2002, his extraordinary walk across post-9/11 Afghanistan resulted in his first book, The Places in Between. After the invasion of Iraq in 2003, he served as a Deputy Governorate Co-Ordinator in Southern Iraq for the coalition forces, and later founded a charity in Kabul. 

To secure his Conservative seat in Parliament, he went on a walking tour of Penrith, covering the entire county as he talked to voters. In 2008, Esquire called him one of the 75 most influential people of the 21st century.

He says: "The world isn't one way or another. Things can be changed very, very rapidly by someone with sufficient confidence, sufficient knowledge and sufficient authority." 

More profile about the speaker
Rory Stewart | Speaker | TED.com
TEDxHousesOfParliament

Rory Stewart: Why democracy matters

Rory Stewart: Demokrasi neden önemli

Filmed:
959,226 views

Halkın demokrasiye inancı zayıflıyor diyor İngiliz Parlamenter Rory Stewart. Irak ve Afganistan'ın yeni demokrasileri derinden yozlaşmış durumda. İngilizlerin yüzde 84'ü de demokrasiye güvenlerinin azaldığını belirtiyor. Bu önemli konuşmada Stewart, demokrasinin bir araç olarak değil, bir ideal olarak neden önemli olduğunu ve nasıl inşa edilmesi gerektiği üzerine bir çağrıda bulunuyor.
- Politician
Rory Stewart -- a perpetual pedestrian, a diplomat, an adventurer and an author -- is the member of British Parliament for Penrith and the Border. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:16
So little BillyBilly goesgider to schoolokul,
0
803
2784
Küçük Billy okula gider,
00:19
and he sitsoturur down and the teacheröğretmen saysdiyor,
1
3587
2757
sırasına oturur ve öğretmen sorar:
00:22
"What does your fatherbaba do?"
2
6344
3005
"Senin baban ne iş yapar?"
00:25
And little BillyBilly saysdiyor, "My fatherbaba playsoyunlar the pianopiyano
3
9349
3657
Küçük Billy cevap verir:
00:28
in an opiumafyon denden."
4
13006
3106
"Bir esrarkeş kahvehanesinde piyano çalar"
00:32
So the teacheröğretmen ringshalkalar up the parentsebeveyn, and saysdiyor,
5
16112
1989
Bunun üzerine öğretmen Billy'nin ailesini arar ve şöyle der:
00:34
"Very shockingşok edici storyÖykü from little BillyBilly todaybugün.
6
18101
3254
"Bugün küçük Billy'nin hakkınızda söyledikleri karşısında şoke oldum.
00:37
Just heardduymuş that he claimediddia etti that you playoyun the pianopiyano
7
21355
3749
Sizin bir esrarkeş kahvehanesinde
00:41
in an opiumafyon denden."
8
25104
2160
piyano çaldığınızı söyledi."
00:43
And the fatherbaba saysdiyor, "I'm very sorry. Yes, it's truedoğru, I liedYalan.
9
27264
3859
Baba cevap verir: "Evet doğru. Yalan söyledim.
00:47
But how can I tell an eight-year-oldSekiz yaşında boyoğlan
10
31123
3631
Bunun için çok üzgünüm. Fakat sekiz yaşındaki bir çocuğa
00:50
that his fatherbaba is a politicianpolitikacı?" (LaughterKahkaha)
11
34754
4409
babasının bir politikacı olduğunu nasıl söyleyebilirdim ki?" (Gülüşmeler)
00:55
Now, as a politicianpolitikacı myselfkendim, standingayakta in frontön of you,
12
39163
3248
Şimdi ben, karşınızda duran bir politikacı olarak
00:58
or indeedaslında, meetingtoplantı any strangeryabancı anywhereherhangi bir yer in the worldDünya,
13
42411
3655
ya da rasgele bir yabancıyla dünyanın herhangi bir yerinde karşılaştığımda,
01:01
when I eventuallysonunda revealortaya çıkartmak the naturedoğa of my professionmeslek,
14
46066
2576
mesleğimin doğasını anlattığımda
01:04
they look at me as thoughgerçi I'm somewherebir yerde betweenarasında
15
48642
3094
bana, sanki ben bir yılan, bir maymun ve bir iguana
01:07
a snakeYılan, a monkeymaymun and an iguanaIguana,
16
51736
4754
karışımı biriymişim gibi bakıyorlar.
01:12
and throughvasitasiyla all of this, I feel, stronglyşiddetle,
17
56490
3942
Ve ben bütün bunlardan dolayı şunu hissediyorum:
01:16
that something is going wrongyanlış.
18
60432
2982
Bir şeyler yanlış gidiyor.
01:19
FourDört hundredyüz yearsyıl of maturingolgunlaşması democracydemokrasi,
19
63414
3196
Dört yüz yıldan beri olgunlaşan demokrasi
01:22
colleaguesmeslektaşlar in ParliamentParlamento who seemgörünmek to me, as individualsbireyler,
20
66610
2868
ve Parlamento'daki meslektaşlarım -ki bu insanlar
01:25
reasonablymakul impressiveetkileyici, an increasinglygiderek educatedeğitimli,
21
69478
3578
tek tek incelediğimde bana epey etkileyici, eğitimli
01:28
energeticenerjik, informedbilgili populationnüfus, and yethenüz
22
73056
4647
enerjik, bilgili insanlar olarak görünüyorlar -
01:33
a deepderin, deepderin senseduyu of disappointmenthayal kırıklığı.
23
77703
4904
derin mi derin bir hayal kırıklığı demek oluyor.
01:38
My colleaguesmeslektaşlar in ParliamentParlamento includeDahil etmek, in my newyeni intakealımı,
24
82607
3972
Şu an, benim Parlamento'daki arkadaşlarım arasında
01:42
familyaile doctorsdoktorlar, businesspeopleiş adamları, professorsprofesörler,
25
86579
4754
aile hekimleri, işadamları, profesörler,
01:47
distinguishedseçkin economistsekonomistler, historianstarihçiler, writersyazarlar,
26
91333
4223
seçkin ekonomistler, tarihçiler, yazarlar,
01:51
armyordu officersgörevlileri rangingarasında değişen from colonelsalbaylar down to regimentalalay sergeantÇavuş majorsana dal.
27
95556
5002
albaydan, alaydaki çavuşa kadar ordu mensupları var.
01:56
All of them, howeverancak, includingdahil olmak üzere myselfkendim, as we walkyürümek underneathaltında
28
100558
3661
Fakat bunların hepsi, ben de dahil, bu tipsiz garip
02:00
those strangegarip stonetaş gargoylesgargoyles just down the roadyol,
29
104219
4108
insan heykellerinin altından geçtiğimizde, sonunda
02:04
feel that we'vebiz ettik becomeolmak lessaz than the sumtoplam of our partsparçalar,
30
108327
4026
bu kişilerin toplamından daha az bir şeye dönüştüğümüzü hissediyorum ve
02:08
feel as thoughgerçi we have becomeolmak profoundlyderinden diminishedazaltılmış.
31
112353
5673
ciddi manada "azaldığımızı" hissediyorum.
02:13
And this isn't just a problemsorun in Britainİngiltere.
32
118026
4128
Ve bu sadece İngiltere'ye has bir sorun değil.
02:18
It's a problemsorun acrosskarşısında the developinggelişen worldDünya,
33
122154
2733
Bu gelişen dünyada da olan bir problem,
02:20
and in middleorta incomegelir countriesülkeler too. In JamaicaJamaika,
34
124887
2634
orta gelirli ülkelerde de. Mesela Jamaika,
02:23
for exampleörnek -- look at JamaicanJamaika membersüyeler of ParliamentParlamento,
35
127521
3308
Jamaikalı Parlemento üyelerine bir bakın,
02:26
you meetkarşılamak them, and they're oftensık sık people who are
36
130829
2980
onlara bakıyorsunuz, genellikle bu insanlar
02:29
RhodesRhodes ScholarsBilim adamları, who'veettik kim studiedokudu at HarvardHarvard or at PrincetonPrinceton,
37
133809
5444
Rodos Bilimadamları, Harvard'da, Princeton'da okumuş insanlar.
02:35
and yethenüz, you go down to downtownşehir merkezinde KingstonKingston,
38
139253
3061
Ama Kingston'ın şehir merkezine bir gidin,
02:38
and you are looking at one of the mostçoğu depressingiç karartıcı sitesSiteler
39
142314
3644
karşınızda herhangi orta gelir düzeyindeki ülkede görebileceğiniz
02:41
that you can see in any middle-incomeorta gelirli countryülke in the worldDünya:
40
145958
4085
en bunaltıcı yerlerden birini bulacaksınız.
02:45
a dismalkasvetli, depressingiç karartıcı landscapepeyzaj
41
150043
2763
Yarı terkedilmiş, yanmış binaların olduğu
02:48
of burntyanmış and half-abandonedyarı-terk buildingsbinalar.
42
152806
3190
kasvetli, bunaltıcı bir yer.
02:51
And this has been truedoğru for 30 yearsyıl, and the handoverDevir teslim
43
155996
3128
Ve bu 30 yıldır böyle. Başkanlık, 1979 - 1980'de
02:55
in 1979, 1980, betweenarasında one JamaicanJamaika leaderlider who was
44
159124
4266
bir Rodos Bilimadamı'nın oğlu ve bir kraliyet hukukçusu (Q.C) olan
02:59
the sonoğul of a RhodesRhodes ScholarBilim adamı and a Q.C. to anotherbir diğeri
45
163390
3475
Jamaikalı bir liderden, Harvard'da ekonomi doktorası yapmış
03:02
who'dkim olur donetamam an economicsekonomi bilimi doctoratedoktora at HarvardHarvard,
46
166865
3230
birisine geçmiş.
03:05
over 800 people were killedöldürdü in the streetssokaklar
47
170095
3003
Ve o dönemde, sokaklarda 800'den fazla insan
03:08
in drug-relateduyuşturucuya bağlı violenceşiddet.
48
173098
3527
uyuşturucuyla alakalı olaylardan öldü.
03:12
TenOn yearsyıl agoönce, howeverancak, the promisesöz vermek of democracydemokrasi
49
176625
3482
Bununla birlikte, 10 sene önce, demokrasi olağanüstü
03:16
seemedgibiydi to be extraordinaryolağanüstü. GeorgeGeorge W. BushBush stooddurdu up
50
180107
3983
umut verici gibi görünüyordu. George W. Bush kalktı
03:19
in his StateDevlet of the UnionBirliği addressadres in 2003
51
184090
3160
ve 2003'teki Ulusa Sesleniş konuşmasında dedi ki
03:23
and said that democracydemokrasi was the forcekuvvet that would beatdövmek
52
187250
4029
demokrasi dünyadaki birçok hastalığı yenebilecek
03:27
mostçoğu of the illshastalıklar of the worldDünya. He said,
53
191279
3026
bir güçtür. Sonra da ekledi:
03:30
because democraticdemokratik governmentshükümetler respectsaygı theironların ownkendi people
54
194305
3773
demokratik hükümetler kendi halklarına ve komşularına
03:33
and respectsaygı theironların neighborsKomşular, freedomözgürlük will bringgetirmek peaceBarış.
55
198078
5734
saygı duyuyuyorlar ve bu özgürlük barışı getirecek.
03:39
DistinguishedSeçkin academicsakademisyenler at the sameaynı time arguedsavundu that
56
203812
3634
Seçkin akademisyenlerse şunu iddia ediyorlardı:
03:43
democraciesdemokrasilerin had this incredibleinanılmaz rangemenzil of sideyan benefitsfaydaları.
57
207446
3678
Demokrasiler beraberlerinde inanılmaz yararlar getiriyorlar.
03:47
They would bringgetirmek prosperityrefah, securitygüvenlik,
58
211124
3300
Refah, güvenlik,
03:50
overcomeüstesinden gelmek sectarianmezhep violenceşiddet,
59
214424
2821
mezhepçi kavgaların üstesinden gelme gücü getiriyorlar,
03:53
ensuresağlamak that statesdevletler would never again harborliman terroriststeröristler.
60
217245
4465
devletlerin tekrar terörist yatağı olmasını engelliyorlar.
03:57
SinceBeri then, what's happenedolmuş?
61
221710
2354
O zamandan beri, ne oldu?
03:59
Well, what we'vebiz ettik seengörüldü is the creationoluşturma, in placesyerler like IraqIrak
62
224064
3194
Yani, Irak ve Afganistan gibi yerlerde demokratik
04:03
and AfghanistanAfganistan, of democraticdemokratik systemssistemler of governmenthükümet
63
227258
3988
hükümet sistemlerinin kurulduğunu gördük,
04:07
whichhangi haven'tyok had any of those sideyan benefitsfaydaları.
64
231246
2890
ama hiçbiri bu sayılanları getirmedi.
04:10
In AfghanistanAfganistan, for exampleörnek, we haven'tyok just had one electionseçim
65
234136
2993
Mesela Afganistan'da sadece bir veya iki değil,
04:13
or two electionsseçimleri. We'veBiz ettik gonegitmiş throughvasitasiyla threeüç electionsseçimleri,
66
237129
2667
tam üç seçim gördük. Hem başkanlık, hem de
04:15
presidentialCumhurbaşkanlığı and parliamentaryParlamento. And what do we find?
67
239796
3127
parlamento seçimleriydi bunlar: Sonuç?
04:18
Do we find a flourishingBayındır civilsivil societytoplum, a vigorousdinç rulekural of lawhukuk
68
242923
3611
Yeşeren bir sivil toplum, hukukun üstünlüğü ve güvenlik var mı?
04:22
and good securitygüvenlik? No. What we find in AfghanistanAfganistan
69
246534
3461
Hayır. Afganistan'da olan şey,
04:25
is a judiciaryyargı that is weakzayıf and corruptyozlaşmış,
70
249995
4145
zayıf ve kokuşmuş bir hukuk sistemi,
04:30
a very limitedsınırlı civilsivil societytoplum whichhangi is largelybüyük oranda ineffectiveetkisiz,
71
254140
4185
büyük oranda etkisiz ve sınırlı sivil toplum,
04:34
a mediamedya whichhangi is beginningbaşlangıç to get ontoüstüne its feetayaklar
72
258325
3004
ayakları üzerine doğrulmaya başlayan bir medya,
04:37
but a governmenthükümet that's deeplyderinden unpopularpopüler olmayan,
73
261329
2825
fakat hiç benimsenmeyen, yolsuzluğun içine bodoslamasına
04:40
perceivedalgılanan as beingolmak deeplyderinden corruptyozlaşmış, and securitygüvenlik
74
264154
3768
dalmış bir hükümet, şoke edici bir güvenlik,
04:43
that is shockingşok edici, securitygüvenlik that's terriblekorkunç.
75
267922
3813
berbat bir güvenlik.
04:47
In PakistanPakistan, in lots of sub-SaharanSahra AfricaAfrika,
76
271735
4658
Pakistan'da ve Sahra-Altı Afrikanın birçok kısmında
04:52
again you can see democracydemokrasi and electionsseçimleri are compatibleuyumlu
77
276393
2992
yine böyle kokuşmuş hükümetler,
04:55
with corruptyozlaşmış governmentshükümetler, with statesdevletler that are unstablekararsız
78
279385
3849
tehlikeli ve istikrarsız ülkelerle
04:59
and dangeroustehlikeli.
79
283234
2857
birlikte yürüyen demokrasiyi ve seçimleri görebilirsiniz.
05:01
And when I have conversationskonuşmaları with people, I rememberhatırlamak
80
286091
2284
Ve insanlarla diyaloğa girdiğimde, hatırlıyorum,
05:04
havingsahip olan a conversationkonuşma, for exampleörnek, in IraqIrak,
81
288375
2881
mesela Irak'taki bir toplulukla olan bir
05:07
with a communitytoplum that askeddiye sordu me
82
291256
2689
diyalog sırasında
05:09
whetherolup olmadığını the riotisyan we were seeinggörme in frontön of us,
83
293945
3510
hemen orada gördüğümüz ayaklanmanın, il meclisi binasını
05:13
this was a hugeKocaman mobMafya ransackingransacking a provincialİl councilkonsey buildingbina,
84
297455
3823
alt üst eden büyük bir kalabalıktı,
05:17
was a signişaret of the newyeni democracydemokrasi.
85
301278
4692
yeni demokrasinin bir alameti olup olmadığı soruldu.
05:21
The sameaynı, I feltkeçe, was truedoğru in almostneredeyse everyher singletek one
86
305970
4141
Aynı şekilde, gittiğim gelişmekte olan veya yarı gelişmiş ülkelerde
05:26
of the middleorta and developinggelişen countriesülkeler that I wentgitti to,
87
310111
2948
yukarıdaki çıkarımların bir dereceye kadar
05:28
and to some extentderece the sameaynı is truedoğru of us.
88
313059
4051
doğru olduğunu görüyordum.
05:33
Well, what is the answerCevap to this? Is the answerCevap to just
89
317110
2576
Peki cevap ne olmalıydı?
05:35
give up on the ideaFikir of democracydemokrasi?
90
319686
2658
Cevap sadece demokrasiyi yayma fikrini bırakmak mı olmalıydı?
05:38
Well, obviouslybelli ki not. It would be absurdsaçma
91
322344
3742
Elbette hayır. Bu durum Irak ve Afganistan'da giriştiğimiz
05:41
if we were to engagetutmak again in the kindtür of operationsoperasyonlar
92
326086
2787
operasyonlar gibi mücadelelere girmemizi gerektirirdi ki,
05:44
we were engagednişanlı in, in IraqIrak and AfghanistanAfganistan
93
328873
3076
bu da kendimizi demokrasiyi empoze etme
05:47
if we were to suddenlyaniden find ourselveskendimizi in a situationdurum
94
331949
3520
fikrimizden bambaşka
05:51
in whichhangi we were imposingheybetli
95
335469
2675
bir durumda bulmamıza
05:54
anything other than a democraticdemokratik systemsistem.
96
338144
2439
neden olabilirdi.
05:56
Anything elsebaşka would runkoş contraryaksi to our valuesdeğerler,
97
340583
2552
Bunun dışındaki her şey bizim değerlerimize ters düşerdi.
05:59
it would runkoş contraryaksi to the wishesdilek of the people
98
343135
2251
Çıkarlarımıza ters düşerdi. Temsil ettiğimiz insanların
06:01
on the groundzemin, it would runkoş contraryaksi to our interestsilgi.
99
345386
3623
isteklerine ters düşerdi.
06:04
I rememberhatırlamak in IraqIrak, for exampleörnek, that we wentgitti throughvasitasiyla
100
349009
3307
Irak'ta örneğin, şunu net hatırlıyorum: Demokrasiyi biraz ertelesek
06:08
a perioddönem of feelingduygu that we should delaygecikme democracydemokrasi.
101
352316
2541
çok iyi olur.
06:10
We wentgitti throughvasitasiyla a perioddönem of feelingduygu that the lessonders learnedbilgili
102
354857
2692
Bosna'da mesela seçimleri erken yapıp ülkede sekter şiddeti ve
06:13
from BosniaBosna was that electionsseçimleri heldbekletilen too earlyerken
103
357549
3578
radikal partileri yaygınlaştırdığımız
06:17
enshrinedbenimsenen sectarianmezhep violenceşiddet, enshrinedbenimsenen extremistaşırı partiespartiler,
104
361127
4234
hissine kapıldığımı hatırlıyorum.
06:21
so in IraqIrak in 2003 the decisionkarar was madeyapılmış,
105
365361
2818
Irak'ta mesela 2003 yılında seçimlerin 2 yıl
06:24
let's not have electionsseçimleri for two yearsyıl. Let's investyatırmak in
106
368179
3117
ertelenmesine karar verildi. Haydi seçmeni eğitelim. Haydi
06:27
voterseçmen educationEğitim. Let's investyatırmak in democratizationdemokratikleşme.
107
371296
4172
demokratişleşmeye yatırım yapalım dendi.
06:31
The resultsonuç was that I foundbulunan stucksıkışmış outsidedışında my officeofis
108
375468
4018
Sonuç ise kalabalık bir insan güruhunun,
06:35
a hugeKocaman crowdkalabalık of people, this is actuallyaslında a photographfotoğraf
109
379486
2172
- bu fotoğraf Libya'da çekildi. Hoş durum aynıydı.-
06:37
takenalınmış in LibyaLibya but I saw the sameaynı scenefaliyet alani, sahne in IraqIrak
110
381658
3480
"Seçim Şimdi Hemen" diye ofisimin hemen yanında
06:41
of people standingayakta outsidedışında screamingbağıran for the electionsseçimleri,
111
385138
4125
bağırdıklarını görüyordum.
06:45
and when I wentgitti out and said, "What is wrongyanlış
112
389263
2766
Dışarı çıktım ve kalabalığa şöyle seslendim:
06:47
with the interimgeçici provincialİl councilkonsey?
113
392029
2960
"Geçici Kent Konseyinda yanlış giden birşeyler mi var?
06:50
What is wrongyanlış with the people that we have chosenseçilmiş?
114
394989
3668
Bizim seçtiğimiz adamlardaki sorun ne?
06:54
There is a SunniSünni sheikhŞeyh, there's a ShiiteŞii sheikhŞeyh,
115
398657
2745
Bir Sünni şeyhi, bir Şii şeyhi,
06:57
there's the sevenYedi -- leadersliderler of the sevenYedi majormajör tribeskabileler,
116
401402
3151
yedi tane de, büyük kabilelerden lider var.
07:00
there's a ChristianHıristiyan, there's a SabianSabian'ı,
117
404553
2554
Hristiyanı var, Sabyanı var. Kadın temsilciler var.
07:03
there are femalekadın representativestemsilcileri, there's everyher politicalsiyasi partyParti in this councilkonsey,
118
407107
4244
Seçtiğimiz konseyde her partiden ve türden adam var.
07:07
what's wrongyanlış with the people that we choseseçti?"
119
411351
2640
Öyleyse bizim seçtiklerimizde sıkıntı ne?"
07:09
The answerCevap camegeldi, "The problemsorun isn't the people
120
413991
3098
El cevap: "Sorun sizin seçtiğiniz insanlarda değil.
07:12
that you choseseçti. The problemsorun is that you choseseçti them."
121
417089
5801
Sizin seçmenizde."
07:18
I have not metmet, in AfghanistanAfganistan, in even the mostçoğu
122
422890
3432
Afganistan'ın en ücra köşelerinde bile
07:22
remoteuzak communitytoplum, anybodykimse who does not want
123
426322
3127
yöneticilerini seçmek istemeyen bir Allah'ın kuluyla
07:25
a say in who governsyöneten them.
124
429449
2784
karşılaşmadım.
07:28
MostÇoğu remoteuzak communitytoplum, I have never metmet a villagerköylü
125
432233
2061
En ücra topluluklarda bile, oy hakkı istemeyen
07:30
who does not want a voteoy.
126
434294
3582
bir köylüye rastlamadım.
07:33
So we need to acknowledgekabul
127
437876
3280
O zaman şunu kabul etmemiz lazım:
07:37
that despiterağmen the dubiousşüpheli statisticsistatistik, despiterağmen the factgerçek that
128
441156
3582
şüpheli istatistiklere rağmen,
07:40
84 percentyüzde of people in Britainİngiltere feel politicssiyaset is brokenkırık,
129
444738
5423
halkın yüzde 84'unun İngiliz politikacılarına inanılmaz kırgınlığına rağmen,
07:46
despiterağmen the factgerçek that when I was in IraqIrak, we did an opiniongörüş pollAnket
130
450161
2972
Irak'ta 2003'te yaptığımız ve insanlara hangi siyasi sistemi istiyorsunuz diye sorduğumuz ve
07:49
in 2003 and askeddiye sordu people what politicalsiyasi systemssistemler they preferredtercihli,
131
453133
4258
Iraklıların yüzde 7'sinin Amerika'nınkini,
07:53
and the answerCevap camegeldi back that
132
457391
2324
yüzde 5'inin Fransa'nınkini,
07:55
sevenYedi percentyüzde wanted the UnitedAmerika StatesBirleşik,
133
459715
3061
yüzde 3'unun İngiltere'ninkini
07:58
fivebeş percentyüzde wanted FranceFransa,
134
462776
2723
deyip, yüzde 40'inin ise
08:01
threeüç percentyüzde wanted Britainİngiltere,
135
465499
2655
demokratik olmayan ama gönenç içindeki
08:04
and nearlyneredeyse 40 percentyüzde wanted DubaiDubai, whichhangi is, after all,
136
468154
4355
küçük bir kraliyet olan
08:08
not a democraticdemokratik statebelirtmek, bildirmek at all but a relativelyNispeten prosperousmüreffeh
137
472509
2766
Dubai'ninki cevabını vermesine rağmen,
08:11
minorküçük monarchymonarşi, democracydemokrasi is a thing of valuedeğer
138
475275
4703
demokrasi yine de
08:15
for whichhangi we should be fightingkavga. But in ordersipariş to do so
139
479978
3162
uğruna mücadele edilecek bir değerdir. Bunun içinse ihtiyacımız olan
08:19
we need to get away from instrumentalenstrümantal argumentsargümanlar.
140
483140
3352
şey demokrasiyi araçsallaştıran zırvalıklardan uzaklaşmaktır.
08:22
We need to get away from sayingsöz democracydemokrasi mattershususlar
141
486492
3568
İhtiyacımız olan şey, "Demokrasi getirdiği
08:25
because of the other things it bringsgetiriyor.
142
490060
3107
tonla faydadan dolayı gereklidir." yaklaşımından kaçınmak.
08:29
We need to get away from feelingduygu, in the sameaynı way,
143
493167
2125
Aynı şekilde, "İnsan hakları getirdiği tonla
08:31
humaninsan rightshaklar mattershususlar because of the other things it bringsgetiriyor,
144
495292
3597
faydadan dolayı gereklidir." yaklaşımından kaçınmaktır.
08:34
or women'sBayanlar rightshaklar mattershususlar for the other things it bringsgetiriyor.
145
498889
3692
Yine kaçınmalıyız ki, "Kadın hakları getirdiği tonla fayda için gereklidir."
08:38
Why should we get away from those argumentsargümanlar?
146
502581
2304
Neden bu argümanları bırakmalıyız?
08:40
Because they're very dangeroustehlikeli. If we setset about sayingsöz,
147
504885
2404
Çünkü bu argümanlar çok tehlikeli. Mesela işkence
08:43
for exampleörnek, tortureişkence is wrongyanlış because it doesn't extractözüt
148
507289
4693
istihbarat toplamada yanlış istihbarata yol açıyor dersek,
08:47
good informationbilgi, or we say, you need women'sBayanlar rightshaklar
149
511982
5198
veya kadın haklarına ihtiyacımız var çünkü kadın emeği
08:53
because it stimulatesuyarır economicekonomik growthbüyüme by doublingikiye katlama the sizeboyut of the work forcekuvvet,
150
517180
4680
ekonomik büyümeyi ikiye çarpacak güçtür dediğinizde,
08:57
you leaveayrılmak yourselfkendin openaçık to the positionpozisyon where
151
521860
1657
Kuzey Kore dönüp de,
08:59
the governmenthükümet of NorthKuzey KoreaKore can turndönüş around and say,
152
523517
2093
"Biz işkenceyle güzel istihbarat topluyoruz.
09:01
"Well actuallyaslında, we're havingsahip olan a lot of successbaşarı extractingayıklama
153
525610
2863
İşimize yarıyor."
09:04
good informationbilgi with our tortureişkence at the momentan,"
154
528473
2501
dediğinde
09:06
or the governmenthükümet of SaudiSuudi ArabiaArabistan to say, "Well,
155
530974
1960
veya Suudi Arabistan
09:08
our economicekonomik growth'sbüyüme'nın okay, thank you very much,
156
532934
1729
"Ben ekonomik büyümemden memnunum.
09:10
considerablyönemli ölçüde better than yoursseninki,
157
534663
1460
Hatta seninkini çarpar." dediğinde
09:12
so maybe we don't need to go aheadönde with this programprogram on women'sBayanlar rightshaklar."
158
536123
4806
kendimizi çok zayıf bir pozisyonda buluruz.
09:16
The pointpuan about democracydemokrasi is not instrumentalenstrümantal.
159
540929
3681
Demokrasi konusunda mesele demokrasiyi araçsallaştırmak değil.
09:20
It's not about the things that it bringsgetiriyor.
160
544610
2789
Demokrasi konusunda mesele araçsal olarak ne getireceği değil.
09:23
The pointpuan about democracydemokrasi is not that it deliversteslim
161
547399
2565
Demokrasi konusunda mesele meşru, verimli, hukukun
09:25
legitimatemeşru, effectiveetkili, prosperousmüreffeh rulekural of lawhukuk.
162
549964
6244
üstünlüğüne dayalı bir yönetim biçimini getirmesi değil.
09:32
It's not that it guaranteesgaranti eder peaceBarış with itselfkendisi or with its neighborsKomşular.
163
556208
4645
Demokrasi konusunda mesele iç ve dış barışı getirecek olması değil.
09:36
The pointpuan about democracydemokrasi is intrinsiciçsel.
164
560853
2917
Demokrasi konusunda meselemiz şu olmalı: "Demokrasi içseldir."
09:39
DemocracyDemokrasi mattershususlar because it reflectsyansıtır an ideaFikir of equalityeşitlik
165
563770
5331
Demokrasi önemlidir çünkü eşitlik fikrini içinde taşır.
09:45
and an ideaFikir of libertyözgürlük. It reflectsyansıtır an ideaFikir of dignityhaysiyet,
166
569101
4408
Özgürlük fikrini içinde taşır. Bireyin birey olmasından dolayı
09:49
the dignityhaysiyet of the individualbireysel, the ideaFikir that eachher individualbireysel
167
573509
3870
kutsallığı fikrini içinde taşır. Her bireyin eşit oyu olduğu ve bu
09:53
should have an equaleşit voteoy, an equaleşit say,
168
577379
3601
eşit oyla kendini yöneten hükümeti
09:56
in the formationformasyon of theironların governmenthükümet.
169
580980
3995
oluşturabileceği fikrini içinde taşır.
10:00
But if we're really to make democracydemokrasi vigorousdinç again,
170
584975
4066
Demokrasiyi yeniden muzaffer bir edaya büründürmek istiyorsak,
10:04
if we're readyhazır to revivifydiriltmek it, we need to get involvedilgili
171
589041
2613
demokrasiye yeniden hayat vermek istiyorsak, yeni bir demokrasi projesinin içine halkla ve siyasetçilerle
10:07
in a newyeni projectproje of the citizensvatandaşlar and the politicianssiyasetçiler.
172
591654
4801
girmeye ihtiyacımız var.
10:12
DemocracyDemokrasi is not simplybasitçe a questionsoru of structuresyapıları.
173
596455
4388
Demokrasi sadece oluşturulmuş yapılar demek değil.
10:16
It is a statebelirtmek, bildirmek of mindus. It is an activityaktivite.
174
600843
4017
Bir yaşam biçimi ve zihne sindirme durumu.
10:20
And partBölüm of that activityaktivite is honestyDürüstlük.
175
604860
3791
Bunun bir parçası da dürüstlük.
10:24
After I speakkonuşmak to you todaybugün, I'm going on a radioradyo programprogram
176
608651
3538
Burada size attığım nutuktan sonra, bir radyo programına katılacağım. Programın adı da: "Soru Var mı?"
10:28
calleddenilen "Any QuestionsSorular," and the thing you will have noticedfark
177
612189
2303
bir şeyin farkına varın. Bu tür programlarda
10:30
about politicianssiyasetçiler on these kindsçeşit of radioradyo programsprogramlar
178
614492
3800
politikacılar asla ve asla
10:34
is that they never, ever say that they don't know the answerCevap
179
618292
3465
sorulan sorulara cevap vermez. Cevabı da bilmez.
10:37
to a questionsoru. It doesn't mattermadde what it is.
180
621757
1635
Önemli de değildir bu.
10:39
If you asksormak about childçocuk taxvergi creditskredi, the futuregelecek of the penguinsPenguenler
181
623392
3352
Çocuk kredileri hakkında sorun, Güney Antartika'nın geleceği hakkında sorun,
10:42
in the southgüney AntarcticAntarktika, askeddiye sordu to holdambar forthileri on whetherolup olmadığını or not
182
626744
4622
Chongqing bölgesindeki
10:47
the developmentsgelişmeler in ChongqingChongqing contributekatkıda bulunmak
183
631366
2632
karbon salimininin sürdürülebilir
10:49
to sustainablesürdürülebilir developmentgelişme in carbonkarbon captureele geçirmek,
184
633998
2334
kalkınmaya sekte vurup vurmayacağı hakkında sorun,
10:52
and we will have an answerCevap for you.
185
636332
2762
Hepsi için cevabımız hazır.
10:54
We need to stop that, to stop pretendingdavranarak to be
186
639094
3185
Artık buna son vermenin zamanı geldi.
10:58
omniscienther şeyi bilen beingsvarlıklar.
187
642279
1885
Her şeyi bilen yaratıklar gibi davranmayı politikacılar olarak bırakmalıyız artık.
11:00
PoliticiansPolitikacılar alsoAyrıca need to learnöğrenmek, occasionallybazen, to say that
188
644164
3560
Politikacılar şunu artık öğrenmeli: Ara sıra da olsa,
11:03
certainbelli things that votersSeçmenler want, certainbelli things that votersSeçmenler
189
647724
3746
seçmenlerin bazı kesin istekleri ve
11:07
have been promisedsöz verdim, mayMayıs ayı be things
190
651470
3863
seçmenlere verilmiş bazı kesin sözler
11:11
that we cannotyapamam deliverteslim etmek
191
655333
3145
belki de
11:14
or perhapsbelki that we feel we should not deliverteslim etmek.
192
658478
3782
yerine getiremeyeceğimiz sözlerdir.
11:18
And the secondikinci thing we should do is understandanlama
193
662260
2891
İkinci öğrenmemiz gerekense,
11:21
the geniusdeha of our societiestoplumlar.
194
665151
2992
halkımızın dahi olduğu.
11:24
Our societiestoplumlar have never been so educatedeğitimli, have never
195
668143
4029
Halklarımız hiçbir zaman bu kadar eğitimli, bu kadar enerjik,
11:28
been so energizedenerji verilmiş, have never been so healthysağlıklı,
196
672172
2936
bu kadar sağlıklı, bu kadar çok bilen, umursayan
11:31
have never knownbilinen so much, caredbakım so much,
197
675108
2948
bu kadar çok isteyen olmadı.
11:33
or wanted to do so much, and it is a geniusdeha of the localyerel.
198
678056
5896
Bu bir yerel zekadir.
11:39
One of the reasonsnedenleri why we're movinghareketli away
199
683952
2698
Ziyafet salonlarından ve
11:42
from banquetingZiyafet hallssalonları suchböyle as the one in whichhangi we standdurmak,
200
686650
3501
kraliyet tahtından ve süslü tavanlarından
11:46
banquetingZiyafet hallssalonları with extraordinaryolağanüstü imagesGörüntüler on the ceilingtavan
201
690151
4476
inmemizin
11:50
of kingskrallar enthronedbaş tacı,
202
694627
1775
bir nedeni de bu.
11:52
the entiretüm dramadram playedOyunun out here on this spaceuzay,
203
696402
3152
Bütün oyun artık bu sahnede oynanıyor.
11:55
where the KingKral of Englandİngiltere had his headkafa loppedlopped off,
204
699554
2859
İngiltere Kralı'nın kafasının uçurulduğu,
11:58
why we'vebiz ettik movedtaşındı from spacesalanlarda like this, thronestahtlar like that,
205
702413
4331
benim bulunduğum yerlerde.
12:02
towardskarşı the townkasaba hallsalon, is we're movinghareketli more and more
206
706744
3725
Gitgide halkın enerjisine doğru yol almak zorundayız.
12:06
towardskarşı the energiesenerjileri of our people, and we need to tapmusluk that.
207
710469
3948
Ve buna ziyadesiyle ihtiyacımız var.
12:10
That can mean differentfarklı things in differentfarklı countriesülkeler.
208
714417
2790
Bu belki farklı ülkelerde farklı anlamlara gelebilir ama,
12:13
In Britainİngiltere, it could mean looking to the FrenchFransızca,
209
717207
3313
İngiltere'de bu
12:16
learningöğrenme from the FrenchFransızca,
210
720520
1743
Fransıza bakıp, Fransızca öğrenmek demek.
12:18
gettingalma directlydirekt olarak electedseçildi mayorsBelediye başkanları in placeyer
211
722263
3629
Fransız Komün sistemindeki gibi
12:21
in a FrenchFransızca communekomün systemsistem.
212
725892
2488
doğrudan seçilen belediye başkanları demek.
12:24
In AfghanistanAfganistan, it could have meantdemek insteadyerine of concentratingkonsantre
213
728380
2834
Afganistan'daysa bu, büyük başkanlık seçimlerine veya
12:27
on the bigbüyük presidentialCumhurbaşkanlığı and parliamentaryParlamento electionsseçimleri,
214
731214
2554
parlamento seçimlerine odaklanmaktansa,
12:29
we should have donetamam what was in the AfghanAfgan constitutionanayasa
215
733768
2317
Afgan Anayasası'nda ne yazıyorsa ona odaklanmaktır.
12:31
from the very beginningbaşlangıç, whichhangi is to get directdirekt localyerel electionsseçimleri going
216
736085
4680
Taa en başından, ki bu seçim bölgesi düzeyinde kasabanın .
12:36
at a districtilçe levelseviye and electElekt people'sinsanların provincialİl governorsvaliler.
217
740765
5547
yöneticisini seçmek kadar küçük adımlarla olabilir
12:42
But for any of these things to work,
218
746312
2723
Fakat tüm bu söylediklerimi etkili bir şekilde çalıştırabilmek için,
12:44
the honestyDürüstlük in languagedil, the localyerel democracydemokrasi,
219
749035
2823
dürüstçe söylemek gerekirse,
12:47
it's not just a questionsoru of what politicianssiyasetçiler do.
220
751858
2768
yerel demokrasi sadece politikacıların becerebileceği birşey değil.
12:50
It's a questionsoru of what the citizensvatandaşlar do.
221
754626
2068
Bu vatandaşların becerebileceği birşey.
12:52
For politicianssiyasetçiler to be honestdürüst, the publichalka açık needsihtiyaçlar to allowizin vermek them to be honestdürüst,
222
756694
4907
Politikacılar adına dürüst olmak gerekirse, kamuoyu onların dürüst olmasını bekliyor.
12:57
and the mediamedya, whichhangi mediatesaracılık eder betweenarasında the politicianssiyasetçiler
223
761601
2579
Medyanın, ki halkla politikacı arasındaki bağdır,
13:00
and the publichalka açık, needsihtiyaçlar to allowizin vermek those politicianssiyasetçiler to be honestdürüst.
224
764180
4631
politikacıların dürüst olmalarına izin vermesini ihtiyacımız var.
13:04
If localyerel democracydemokrasi is to flourishgüzelleşmek, it is about the activeaktif
225
768811
3622
Eğer yerel demokrasi yeşerteceksek, bu tamamiyle
13:08
and informedbilgili engagementnişan of everyher citizenvatandaş.
226
772433
4236
vatandaşların aktif ve bilgiyle donanmış bir şekilde katılımıyla olacaktır.
13:12
In other wordskelimeler, if democracydemokrasi is to be rebuiltyeniden,
227
776669
4401
Başka bir deyişle, eğer demokrasiyi yeniden muzaffer ve aktif
13:16
is to becomeolmak again vigorousdinç and vibrantcanlı,
228
781070
4324
katılımlı bir hale getirmek istiyorsak,
13:21
it is necessarygerekli not just for the publichalka açık
229
785394
3146
sadece halkın politikacılara
13:24
to learnöğrenmek to trustgüven theironların politicianssiyasetçiler,
230
788540
2914
güvenmesini beklememeliyiz.
13:27
but for the politicianssiyasetçiler to learnöğrenmek to trustgüven the publichalka açık.
231
791454
4872
Politikacıların da halka güvenmeyi öğrenmesini sağlamalıyız.
13:32
Thank you very much indeedaslında. (ApplauseAlkış)
232
796326
4000
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkış)
Translated by Abdullah OSKAY
Reviewed by Meric Aydonat

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Rory Stewart - Politician
Rory Stewart -- a perpetual pedestrian, a diplomat, an adventurer and an author -- is the member of British Parliament for Penrith and the Border.

Why you should listen

Now the member of British Parliament for Penrith and the Border, in rural northwest England, Rory Stewart has led a fascinatingly broad life of public service. He joined the Foreign Office after school, then left to begin a years-long series of walks across the Muslim world. In 2002, his extraordinary walk across post-9/11 Afghanistan resulted in his first book, The Places in Between. After the invasion of Iraq in 2003, he served as a Deputy Governorate Co-Ordinator in Southern Iraq for the coalition forces, and later founded a charity in Kabul. 

To secure his Conservative seat in Parliament, he went on a walking tour of Penrith, covering the entire county as he talked to voters. In 2008, Esquire called him one of the 75 most influential people of the 21st century.

He says: "The world isn't one way or another. Things can be changed very, very rapidly by someone with sufficient confidence, sufficient knowledge and sufficient authority." 

More profile about the speaker
Rory Stewart | Speaker | TED.com