ABOUT THE SPEAKER
Steven Pinker - Psychologist
Steven Pinker is a professor of cognitive science (the study of the human mind) who writes about language, mind and human nature.

Why you should listen

Steven Pinker grew up in the English-speaking community of Montreal but has spent his adult life bouncing back and forth between Harvard and MIT. He is interested in all aspects of human nature: how we see, hear, think, speak, remember, feel and interact.

To be specific: he developed the first comprehensive theory of language acquisition in children, used verb meaning as a window into cognition, probed the limits of neural networks and showed how the interaction between memory and computation shapes language. He has used evolution to illuminate innuendo, emotional expression and social coordination. He has documented historical declines in violence and explained them in terms of the ways that the violent and peaceable components of human nature interact in different eras. He has written books on the language instinct, how the mind works, the stuff of thought and the doctrine of the blank slate, together with a guide to stylish writing that is rooted in psychology.

In his latest book, Enlightenment Now: The Case for Reason, Science, Humanism, and Progress, he writes about progress -- why people are healthier, richer, safer, happier and better educated than ever. His other books include The Language InstinctHow the Mind Works, The Blank Slate: The Modern Denial of Human NatureThe Stuff of Thought, and The Better Angels of Our Nature.

More profile about the speaker
Steven Pinker | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2005

Steven Pinker: What our language habits reveal

Steven Pinker dil ve düşünce hakkında

Filmed:
2,457,061 views

Steven Pinker, "Düşünme Araçları" kitabının özel bir tanıtımı olarak, dilimizin, aklımızdan geçenleri nasıl ifade ettiğine ve seçtiğimiz kelimelerin aslında bizim sandığımızdan daha fazla iletişim kurduklarına dikkat çekiyor.
- Psychologist
Steven Pinker is a professor of cognitive science (the study of the human mind) who writes about language, mind and human nature. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:26
This is a pictureresim of MauriceMaurice DruonDruon,
0
1000
2000
Bu Maurice Druon'un bir resmi.
00:28
the HonoraryFahri PerpetualSürekli SecretarySekreter of L'AcademieÜn francaiseFrancaise,
1
3000
4000
Fransız Akademisi, L'Academie Francaise'in
00:32
the FrenchFransızca AcademyAkademi.
2
7000
2000
daimi onursal başkanı
00:34
He is splendidlygörkemli attiredgiydirilmesi in his 68,000-dollar-dolar uniformüniforma,
3
9000
5000
Görkemli bir şekilde 68.000 dolarlık üniformasının içinde
00:39
befittingyakışır the rolerol of the FrenchFransızca AcademyAkademi
4
14000
3000
Fransız Akademisi'nin rolüne uygun bir şekilde
00:42
as legislatinghükmeden the
5
17000
3000
Fransızca'nın doğru kullanımı
00:45
correctdoğru usagekullanım in FrenchFransızca
6
20000
2000
ve dilin devamlılığının
00:47
and perpetuatingsürdürmekte the languagedil.
7
22000
2000
sağlanması yasasını kanunlaştırıyor.
00:49
The FrenchFransızca AcademyAkademi has two mainana tasksgörevler:
8
24000
3000
Fransız Akademisi'nin 2 önemli görevi var:
00:52
it compilesderler a dictionarysözlük of officialresmi FrenchFransızca.
9
27000
3000
1930'da başladıkları ve P harfine kadar hazırlayabildikleri
00:55
They're now workingçalışma on theironların ninthdokuzuncu editionbaskı,
10
30000
3000
ki şu anda 9. baskı üzerinde çalışıyorlar,
00:58
whichhangi they beganbaşladı in 1930, and they'veonlar ettik reachedulaştı the lettermektup P.
11
33000
3000
Resmi Fransızca sözlüğünü hazırlıyorlar.
01:02
They alsoAyrıca legislateyasamak on correctdoğru usagekullanım,
12
37000
3000
Bir de dilin doğru kullanımını yönetirler.
01:05
suchböyle as the properuygun termterim for what the FrenchFransızca call "emailE-posta,"
13
40000
4000
Örneğin Fransızların, "email" dedikleri kelimenin daha uygun
01:09
whichhangi oughtgerektiğini to be "courrielcourriel."
14
44000
2000
bir kelime olarak "courriel" olması,
01:11
The WorldDünya WideGeniş WebWeb, the FrenchFransızca are told,
15
46000
2000
Aynı şekilde The World Wide Web'in de
01:13
oughtgerektiğini to be referredsevk to as
16
48000
2000
"la toile d'araignee mondiale" -- Küresel Örümcek Ağı --
01:15
"laLa toileToile d'araigneed'araignee mondialeMondiale" -- the GlobalKüresel SpiderÖrümcek WebWeb --
17
50000
4000
olarak söylenmesinin gerekliliği gibi Fransızların
01:19
recommendationstavsiyeler that the FrenchFransızca gailyşen şakrak ignorealdırmamak.
18
54000
4000
genellikle aldırmadığı önerilerde bulunurlar.
01:24
Now, this is one modelmodel of how languagedil comesgeliyor to be:
19
59000
4000
Şimdi bu, dilin ne hale geldiğinin bir modeli:
01:28
namelyyani, it's legislatedyasalaşması by an academyAkademi.
20
63000
3000
yani, bir akademi tarafından yönlendiriliyor.
01:31
But anyonekimse who looksgörünüyor at languagedil realizesanlar
21
66000
3000
Ama dili inceleyen herhangi bir kimse bunun
01:34
that this is a ratherdaha doğrusu sillysaçma conceitkibir,
22
69000
4000
biraz aptalca bir kibir olduğunu anlayabilir.
01:38
that languagedil, ratherdaha doğrusu, emergesortaya from humaninsan mindszihinler interactingetkileşim from one anotherbir diğeri.
23
73000
3000
Aksine dil, insanların zihninde, birbirleriyle olan ilişkilerinden doğar
01:41
And this is visiblegözle görülür in the unstoppabledurdurulamaz changedeğişiklik in languagedil --
24
76000
4000
Dilin önlenemez değişimine bakılırsa bu açıkça görülebilir.
01:45
the factgerçek that by the time the AcademyAkademi finishestamamlandıktan theironların dictionarysözlük,
25
80000
3000
Akademi sözlüğünü bitirdiği gün, zaten güncelliğini
01:48
it will alreadyzaten be well out of datetarih.
26
83000
2000
çoktan yitirmiş olacağı da düşünülürse.
01:50
We see it in the
27
85000
2000
Bunu argo ve
01:52
constantsabit appearancegörünüm of slangArgo and jargonjargon,
28
87000
4000
devamlı olarak çeşitli jargonların ortaya çıkışında,
01:56
of the historicaltarihi changedeğişiklik in languagesdiller,
29
91000
2000
dillerin tarihi değişimlerinde,
01:58
in divergenceuyuşmazlık of dialectslehçeleri
30
93000
2000
lehçeler arasındaki ayrılıklarda,
02:00
and the formationformasyon of newyeni languagesdiller.
31
95000
3000
ve yeni dillerin şekillenmesinde de görürüz.
02:03
So languagedil is not so much a creatoryaratıcı or shaperşekillendirici of humaninsan naturedoğa,
32
98000
3000
Bu yüzden dil, insan doğasını şekillendiren veya yaratan bir şey değil,
02:06
so much as a windowpencere ontoüstüne humaninsan naturedoğa.
33
101000
3000
daha çok insan doğasına açılan bir pencere.
02:09
In a bookkitap that I'm currentlyşu anda workingçalışma on,
34
104000
3000
Halen üzerinde çalıştığım bir kitapta,
02:12
I hopeumut to use languagedil to sheddöken lightışık on
35
107000
3000
dili, insanların dünyayı kavramlaştırdığı
02:15
a numbernumara of aspectsyönleri of humaninsan naturedoğa,
36
110000
2000
bilişsel mekaniği ve insan etkileşimini
02:17
includingdahil olmak üzere the cognitivebilişsel machinerymakinalar
37
112000
2000
yönlendiren ilişki türlerini de içeren
02:19
with whichhangi humansinsanlar conceptualizeconceptualize the worldDünya
38
114000
3000
insan doğasının bir dizi yönüne
02:22
and the relationshipilişki typestürleri that governyönetmek humaninsan interactionetkileşim.
39
117000
3000
ışık tutacak şekilde kullanmayı umuyorum.
02:25
And I'm going to say a fewaz wordskelimeler about eachher one this morningsabah.
40
120000
3000
Bu sabah bu şeylerin her biri hakkında bir kaç şey söyleyeceğim.
02:28
Let me startbaşlama off with a technicalteknik problemsorun in languagedil
41
123000
2000
Bir süredir hakkında endişe duyduğum
02:30
that I've worriedendişeli about for quiteoldukça some time --
42
125000
2000
dildeki teknik bir problemle başlayayım --
02:32
and indulgeşımartmak me
43
127000
4000
umarım fiiller ve onların kullanılışına gösterdiğim
02:36
in my passiontutku for verbsfiiller and how they're used.
44
131000
3000
muazzam ilgi konusunda beni hoşgörürsünüz
02:39
The problemsorun is, whichhangi verbsfiiller go in whichhangi constructionskonstrüksiyonlar?
45
134000
3000
Sorun, hangi fiilin hangi yapılarla birlikte kullanıldığı?
02:42
The verbfiil is the chassisşasi of the sentencecümle.
46
137000
3000
Fiil bir cümlenin çatısıdır.
02:45
It's the frameworkiskelet ontoüstüne whichhangi the other partsparçalar are boltedcıvatalı.
47
140000
4000
Diğer parçaların üzerine bağlandığı bir çerçevedir.
02:49
Let me give you a quickhızlı reminderuyarı mektubu
48
144000
2000
Size uzun zaman önce unuttuğunuz
02:51
of something that you've long forgottenunutulmuş.
49
146000
2000
birşeyi hatırlatayım.
02:53
An intransitivegeçişsiz verbfiil, suchböyle as "dineyemek," for exampleörnek,
50
148000
3000
Geçişsiz bir fiil, örneğin "yemek yemek",
02:56
can't take a directdirekt objectnesne.
51
151000
2000
doğrudan nesne alamaz.
02:58
You have to say, "SamSam dinedyemek yedik," not, "SamSam dinedyemek yedik the pizzaPizza."
52
153000
3000
"Sam akşam yemeğini yedi" demeniz gerekir, "Sam pizzayı akşam yedi" değil.
03:01
A transitivegeçişli verbfiil mandatesgörev
53
156000
2000
Geçişli bir fiil, orada bir nesne
03:03
that there has to be an objectnesne there:
54
158000
2000
olması gerektiğini belirtir.
03:05
"SamSam devouredyiyip the pizzaPizza." You can't just say, "SamSam devouredyiyip."
55
160000
3000
"Sam pizzayı bir oturuşta yedi" gibi. "Sam bir oturuşta yedi" diyemezsiniz.
03:08
There are dozensonlarca or scoresSkorlar of verbsfiiller of this typetip,
56
163000
4000
İçinde bulunduğu cümleyi şekillendiren
03:12
eachher of whichhangi shapesşekiller its sentencecümle.
57
167000
2000
böyle düzinelerce, bir sürü fiil var.
03:14
So, a problemsorun in explainingaçıklayan how childrençocuklar learnöğrenmek languagedil,
58
169000
4000
Çocukların bir dili nasıl öğrendiğini açıklarken,
03:18
a problemsorun in teachingöğretim languagedil to adultsyetişkinler so that they don't make grammaticalgramatik errorshatalar,
59
173000
5000
yetişkinlere dilbilgisi hataları yapmadan dil öğretmeye çalışırken
03:23
and a problemsorun in programmingprogramlama computersbilgisayarlar to use languagedil is
60
178000
3000
ve dili kullanmaya programlanan bilgisayarlarda ortaya çıkan sorun
03:26
whichhangi verbsfiiller go in whichhangi constructionskonstrüksiyonlar.
61
181000
2000
hangi fiillerin hangi yapılarda kullanılması gerektiğidir.
03:29
For exampleörnek, the dativeyönelme constructioninşaat in Englishİngilizce.
62
184000
2000
Örneğin, İngilizce'de datif kullanımı --
03:31
You can say, "Give a muffinMuffin to a mousefare," the prepositionalprepositional dativeyönelme.
63
186000
3000
"Çöreği fare-ye ver", diyebilirsiniz, edatsı datif,
03:34
Or, "Give a mousefare a muffinMuffin," the double-objectÇift-nesne dativeyönelme.
64
189000
3000
ya da "fareye çöreği ver", çift-nesneli datif,
03:37
"PromiseSöz anything to her," "PromiseSöz her anything," and so on.
65
192000
4000
"Ona söz ver","Sözü ona ver", falan filan..
03:41
HundredsYüzlerce of verbsfiiller can go bothher ikisi de waysyolları.
66
196000
2000
Yüzlerce fiil bu şekilde her iki şekilde kullanılabilir.
03:43
So a temptingcazip generalizationgenelleme for a childçocuk,
67
198000
2000
Her türlü yapıda yer alabilen bir fiil
03:45
for an adultyetişkin, for a computerbilgisayar
68
200000
2000
bir çocuk, bir yetişkin veya
03:47
is that any verbfiil that can appeargörünmek in the constructioninşaat,
69
202000
2000
bir bilgisayar için çok cazip bir genellemedir.
03:49
"subject-verb-thing-to-a-recipientSubject-Verb-Thing-to-a-Recipient"
70
204000
3000
"özne-fiil-nesne-alıcı" kuruluş yapısı
03:52
can alsoAyrıca be expressedifade as "subject-verb-recipient-thingKonu-Fiil-alıcı-şey."
71
207000
3000
ayrıca "özne-fiil-alıcı-nesne" olarakta ifade edilebilir.
03:55
A handykullanışlı thing to have,
72
210000
2000
Bu çok kullanışlı bir şey
03:57
because languagedil is infinitesonsuz,
73
212000
2000
çünkü dilin kullanımı sonsuzdur
03:59
and you can't just parrotpapağan back the sentencescümleler that you've heardduymuş.
74
214000
3000
ve duyduğunuz bu cümleleri sürekli olarak tekrarlayıp duramazsınız.
04:02
You've got to extractözüt generalizationsgenelleme
75
217000
2000
Genellemeleri seçip çıkartmalısınız
04:04
so you can produceüretmek and understandanlama newyeni sentencescümleler.
76
219000
3000
ancak bu şekilde yeni cümleler üretebilir ve kavrayabilirsiniz.
04:07
This would be an exampleörnek of how to do that.
77
222000
2000
Bunun nasıl yapılacağına dair iyi bir örnek bu.
04:09
UnfortunatelyNe yazık ki, there appeargörünmek to be idiosyncratickendine has exceptionsözel durumlar.
78
224000
3000
Ne yazık ki, bu durumun özel istisnaları var gibi görünüyor.
04:12
You can say, "BiffBiff drovesürdü the cararaba to ChicagoChicago,"
79
227000
3000
"Biff arabayı Chicago'ya sürdü" diyebilirsiniz
04:15
but not, "BiffBiff drovesürdü ChicagoChicago the cararaba."
80
230000
3000
ama "Biff Chicago'yu sürdü," diyemezsiniz.
04:18
You can say, "SalSal gaveverdi JasonJason a headachebaş ağrısı,"
81
233000
3000
"Sal, Jason'a baş ağrısı verdi" diyebilirsiniz
04:21
but it's a bitbit oddgarip to say, "SalSal gaveverdi a headachebaş ağrısı to JasonJason."
82
236000
2000
ama "Sal başağrısını Jason'a yaptı" demek biraz garip kaçar.
04:24
The solutionçözüm is that these constructionskonstrüksiyonlar, despiterağmen initialilk appearancegörünüm,
83
239000
3000
Sonuç olarak tüm iç görünüşlerine rağmen, bu cümle yapıları
04:27
are not synonymouseşanlamlı,
84
242000
2000
eş anlamlı değildir.
04:29
that when you crankkrank up the microscopemikroskop
85
244000
2000
İnsan kavrayışı üzerine bir mikroskopla eğilirsek
04:31
on humaninsan cognitionbiliş, you see that there's a subtleince differencefark
86
246000
2000
bu iki cümle kuruluşu arasında çok ince bir anlam farklılığı
04:33
in meaninganlam betweenarasında them.
87
248000
2000
olduğunu görebilirsiniz.
04:35
So, "give the X to the Y,"
88
250000
2000
Yani, "X'i Y'ye vermek" --
04:37
that constructioninşaat correspondstekabül to the thought
89
252000
3000
bu kuruluş yapısı şu düşünceyi dile getiriyor,
04:40
"causesebeb olmak X to go to Y." WhereasOysa "give the Y the X"
90
255000
3000
"X'in Y'ye gitmesine neden olmak". Diğer taraftan, "Y'ye X'i vermek"
04:43
correspondstekabül to the thought "causesebeb olmak Y to have X."
91
258000
4000
"Y'nin X'e sahip olması" anlamına geliyor.
04:47
Now, manyçok eventsolaylar can be subjectkonu to eitherya construalconstrual,
92
262000
4000
Şimdi, pek çok olay, bir çeşit klasik
04:51
kindtür of like the classicklasik figure-groundşekil-zemin reversaltersine çevirme illusionsillüzyonlar,
93
266000
3000
figür-zemin yanılsaması gibi içinde belli bir nesneye
04:54
in whichhangi you can eitherya payödeme attentionDikkat
94
269000
3000
dikkatinizi çekebileceğiniz
04:57
to the particularbelirli objectnesne,
95
272000
2000
bir çözümlemeye tabidir
04:59
in whichhangi casedurum the spaceuzay around it recedesdüzelir from attentionDikkat,
96
274000
4000
Bu durumda nesnenin çevresindeki zemin ilgi alanı dışındadır,
05:03
or you can see the facesyüzleri in the emptyboş spaceuzay,
97
278000
2000
ya da boş alanda yüzler görebilirsiniz
05:05
in whichhangi casedurum the objectnesne recedesdüzelir out of consciousnessbilinç.
98
280000
4000
nesne bilincin dışına çekilir.
05:09
How are these construalsconstruals reflectedyansıyan in languagedil?
99
284000
2000
Peki tüm bu çözümlemeler dile nasıl yansır?
05:11
Well, in bothher ikisi de casesvakalar, the thing that is construedyorumlanamaz as beingolmak affectedetkilenmiş
100
286000
4000
Her iki durumda da durumdan etkilendiği varsayılan şey
05:15
is expressedifade as the directdirekt objectnesne,
101
290000
2000
doğrudan nesne olarak belirtilir:
05:17
the nounad, sıfat after the verbfiil.
102
292000
2000
fiilden sonra gelen isim.
05:19
So, when you think of the eventolay as causingneden olan the muffinMuffin to go somewherebir yerde --
103
294000
4000
Bu yüzden, bir çöreğin bir yere gitmesine neden olan bir olay düşündüğünüzde --
05:23
where you're doing something to the muffinMuffin --
104
298000
2000
çöreğe birşey yaptığınızda (etki ettiğinizde) --
05:25
you say, "Give the muffinMuffin to the mousefare."
105
300000
2000
"Çöreği fareye ver" dersiniz.
05:27
When you construeyorumlamak it as "causesebeb olmak the mousefare to have something,"
106
302000
3000
"Farenin birşeye sahip olması" olarak yorumlarsanız,
05:30
you're doing something to the mousefare,
107
305000
2000
Fareye birşey yapıyorsunuz ki
05:32
and thereforebu nedenle you expressekspres it as, "Give the mousefare the muffinMuffin."
108
307000
3000
bunun için de, "Fareye çörek ver" diye ifade ediyorsunuz.
05:35
So whichhangi verbsfiiller go in whichhangi constructioninşaat --
109
310000
2000
Yani hangi fiilin hangi yapıda kullanıldığı ile ilgili
05:37
the problemsorun with whichhangi I beganbaşladı --
110
312000
2000
en başta sözünü ettiğim asıl sorun --
05:39
dependsbağlıdır on whetherolup olmadığını the verbfiil specifiesbelirtir a kindtür of motionhareket
111
314000
4000
fiilin bir çeşit hareket belirtip belirtmediğine ya da
05:43
or a kindtür of possessionmülk changedeğişiklik.
112
318000
2000
bir tür iyelik değişikliği içerip içermediğine bağlıdır.
05:45
To give something involvesgerektirir bothher ikisi de causingneden olan something to go
113
320000
3000
Birşey vermek, hem birşeyin gitmesi hem de birinin birşeye
05:48
and causingneden olan someonebirisi to have.
114
323000
2000
sahip olması anlamını içerir.
05:50
To drivesürücü the cararaba only causesnedenleri something to go,
115
325000
3000
Arabayı sürmek yalnızca birşeyin gitmesine neden olur
05:53
because Chicago'sChicago'nun not the kindtür of thing that can possesssahip olmak something.
116
328000
2000
çünkü Chicago bir şeye sahip olabilen bir nesne değildir.
05:55
Only humansinsanlar can possesssahip olmak things.
117
330000
3000
Yalnızca insanlar bir şeye sahip olabilir
05:58
And to give someonebirisi a headachebaş ağrısı causesnedenleri them to have the headachebaş ağrısı,
118
333000
2000
ve birine bir başağrısı vermek onların baş ağrısına sahip olmasına neden olur
06:00
but it's not as if you're takingalma the headachebaş ağrısı out of your headkafa
119
335000
3000
ama baş ağrısını başınızdan dışarı çekip alarak
06:03
and causingneden olan it to go to the other personkişi,
120
338000
2000
başka birine gitmesine ve onun kafasına
06:05
and implantingyerleştirilmesi it in them.
121
340000
2000
yerleşmesine neden olmuyorsunuz.
06:07
You mayMayıs ayı just be loudyüksek sesle or obnoxiousiğrenç,
122
342000
2000
Gürültücü veya tiksindirici olabilirsiniz
06:09
or some other way causingneden olan them to have the headachebaş ağrısı.
123
344000
2000
ya da bir başka şekilde onlara başağrısı, rahatsızlık veriyorsunuzdur.
06:11
So, that's
124
346000
4000
Aslında bu
06:15
an exampleörnek of the kindtür of thing that I do in my day job.
125
350000
2000
her gün benim çalışırken yaptığım türden bir örnek.
06:17
So why should anyonekimse carebakım?
126
352000
2000
Şimdi, neden bununla ilgilenesiniz?
06:19
Well, there are a numbernumara of interestingilginç conclusionssonuçlar, I think,
127
354000
3000
Sanırım, yüzlerce İngilizce fiilin bu ve buna benzer şekilllerde
06:22
from this and manyçok similarbenzer kindsçeşit of analysesanalizleri
128
357000
4000
farklı birçok analizinden ortaya çıkan
06:26
of hundredsyüzlerce of Englishİngilizce verbsfiiller.
129
361000
2000
bir dizi ilginç sonuca varıyoruz
06:28
First, there's a levelseviye of fine-grainedince taneli conceptualkavramsal structureyapı,
130
363000
3000
İlk olarak, dilimizi kullanma biçimimize yön veren bir cümle kurduğumuzda
06:31
whichhangi we automaticallyotomatik olarak and unconsciouslybilinçsizce computehesaplamak
131
366000
3000
ya da söylediğimizde otomotik olarak, bilinçsizce saydığımız
06:34
everyher time we produceüretmek or uttermutlak a sentencecümle, that governsyöneten our use of languagedil.
132
369000
4000
ince-taneli bir kavramsal yapı düzeyi vardır.
06:38
You can think of this as the languagedil of thought, or "mentalesementalese."
133
373000
4000
Bunu düşüncenin dili ya da "Mentalese" olarak düşünebilirsiniz.
06:42
It seemsgörünüyor to be basedmerkezli on a fixedsabit setset of conceptskavramlar,
134
377000
3000
Sadece ingilizce'de değil, diğer bütün dillerdeki
06:45
whichhangi governyönetmek dozensonlarca of constructionskonstrüksiyonlar and thousandsbinlerce of verbsfiiller --
135
380000
3000
binlerce fiil ve düzinelerce kuruluş yapısını düzenleyen
06:48
not only in Englishİngilizce, but in all other languagesdiller --
136
383000
3000
sabit kavramlar kümesi üzerine kuruludur.
06:51
fundamentaltemel conceptskavramlar suchböyle as spaceuzay,
137
386000
2000
Bu kavramlar mekan, zaman,
06:53
time, causationnedensellik and humaninsan intentionniyet,
138
388000
3000
neden ve niyet gibi temel kavramlardır.
06:56
suchböyle as, what is the meansanlamına geliyor and what is the endsuçları?
139
391000
3000
Yani ne anlama gelir ve nerede biter?
06:59
These are reminiscentanımsatan of the kindsçeşit of categorieskategoriler
140
394000
2000
Bu kavramlar Immanuel Kant'ın
07:01
that ImmanuelImmanuel KantKant arguedsavundu
141
396000
2000
insan düşüncesinin temel çerçevesi olduğunu
07:03
are the basictemel frameworkiskelet for humaninsan thought,
142
398000
3000
iddia ettiği kategorilerin kalıntılarıdır
07:06
and it's interestingilginç that our unconsciousbilinçsiz use of languagedil
143
401000
3000
ve ilginçtir ki dili bilinçsiz kullandığımız zamanlarda
07:09
seemsgörünüyor to reflectyansıtmak these KantianKantçı categorieskategoriler.
144
404000
3000
Kant'ın kategorilerinin yansımalarını görebiliriz.
07:12
Doesn't carebakım about perceptualalgısal qualitiesnitelikleri,
145
407000
2000
Fiillerin farklı yapılar içindeki kullanımını
07:14
suchböyle as colorrenk, texturedoku, weightağırlık and speedhız,
146
409000
2000
neredeyse asla değiştirmeyen
07:16
whichhangi virtuallyfiilen never differentiateayırt etmek
147
411000
2000
renk, doku, ağırlık ve hız gibi
07:18
the use of verbsfiiller in differentfarklı constructionskonstrüksiyonlar.
148
413000
2000
kavramsal niteliklerle ilgilenmez.
07:21
An additionalek twistTwist is that all of the constructionskonstrüksiyonlar in Englishİngilizce
149
416000
3000
Bu soruna eklenen bir diğer düğüm ise, İngilizce'deki yapıların
07:24
are used not only literallyharfi harfine,
150
419000
2000
tümü gerçek anlamlarının yanında
07:26
but in a quasi-metaphoricalyarı mecazi way.
151
421000
3000
bir de yarı mecazi anlamlarda kullanılırlar.
07:29
For exampleörnek, this constructioninşaat, the dativeyönelme,
152
424000
2000
Örneğin, bu yapı, datif hali,
07:31
is used not only to transferaktarma things,
153
426000
2000
yalnızca nesneleri transfer etmek için değil,
07:33
but alsoAyrıca for the metaphoricalMecazi transferaktarma of ideasfikirler,
154
428000
3000
düşüncelerin mecazen aktarımı için de kullanılır.
07:36
as when we say, "She told a storyÖykü to me"
155
431000
2000
Tıpkı, "Hikayeyi bana anlattı" ya da
07:38
or "told me a storyÖykü,"
156
433000
2000
"bana hikayeyi anlattı" derken.
07:40
"MaxMax taughtöğretilen Spanishİspanyolca to the studentsöğrencilerin" or "taughtöğretilen the studentsöğrencilerin Spanishİspanyolca."
157
435000
3000
"Max İspanyolcayı öğrencilere öğretti" veya "öğrencilere İspanyolca öğretti".
07:43
It's exactlykesinlikle the sameaynı constructioninşaat,
158
438000
2000
ikisi de kesinlikle aynı kuruluş
07:45
but no muffinsmuffins, no micefareler, nothing movinghareketli at all.
159
440000
4000
ama fare ve muffin yok. Aslında hiç bir şey hareket etmiyor.
07:49
It evokesçağrıştıran the containerkonteyner metaphormecaz of communicationiletişim,
160
444000
3000
Bu, fikirleri birer nesne, cümleleri de birer kap
07:52
in whichhangi we conceivegebe of ideasfikirler as objectsnesneleri,
161
447000
2000
ve iletişimi de bir gönderme durumu
07:54
sentencescümleler as containersKonteynerler,
162
449000
2000
olarak algıladığımız
07:56
and communicationiletişim as a kindtür of sendinggönderme.
163
451000
2000
iletişimdeki "içerik metaforu"nu hatırlatır.
07:58
As when we say we "gathertoplamak" our ideasfikirler, to "put" them "into" wordskelimeler,
164
453000
3000
Mesela dile "getirmek" istediğimiz düşüncelerimizi "toparlamak" dediğimizde,
08:01
and if our wordskelimeler aren'tdeğil "emptyboş" or "hollowiçi boş,"
165
456000
2000
ve eğer sözlerimiz "boş" ya da "aldatıcı" değillerse
08:03
we mightbelki get these ideasfikirler "acrosskarşısında" to a listenerdinleyici,
166
458000
3000
bu düşünceleri, kelimeler paketinindeki anlamı "çözebilen" ve
08:06
who can "unpackaçmak" our wordskelimeler to "extractözüt" theironların "contentiçerik."
167
461000
3000
içeriği "çekip alabilen" dinleyiciye "geçir"ebiliriz.
08:09
And indeedaslında, this kindtür of verbiageŞişirme is not the exceptionistisna, but the rulekural.
168
464000
3000
Böylesi bir laf kalabalığı bir istisna değil, bir kural.
08:12
It's very hardzor to find any exampleörnek of abstractsoyut languagedil
169
467000
3000
Bazı somut metaforlar üzerine kurulmayan
08:15
that is not basedmerkezli on some concretebeton metaphormecaz.
170
470000
3000
herhangi bir soyut dil örneği bulmak çok zordur.
08:18
For exampleörnek, you can use the verbfiil "go"
171
473000
3000
Mesela, "gitmek" fiilini ve "-e" ve "-den"
08:21
and the prepositionsedatlar "to" and "from"
172
476000
2000
hali ile birlikte mekansal anlamda
08:23
in a literalkelimesi kelimesine, spatialuzaysal senseduyu.
173
478000
2000
doğru olarak kullanabilirsiniz.
08:25
"The messengerMessenger wentgitti from ParisParis to IstanbulIstanbul."
174
480000
2000
"Haberci Paris'ten İstanbul'a gitti".
08:27
You can alsoAyrıca say, "BiffBiff wentgitti from sickhasta to well."
175
482000
3000
Ayrıca, "Biff iyileşti (iyiye gitti)" diyebilirsiniz.
08:30
He needn'tgerek yok go anywhereherhangi bir yer. He could have been in bedyatak the wholebütün time,
176
485000
3000
Aslında onun bir yere gitmesi gerekmiyor. Bütün gün boyunca yatakta olabilirdi
08:33
but it's as if his healthsağlık is a pointpuan in statebelirtmek, bildirmek spaceuzay
177
488000
2000
ancak sağlık durumu sanki uzayda bir noktaymışçasına
08:35
that you conceptualizeconceptualize as movinghareketli.
178
490000
2000
bir hareket gibi kavramlaştırılır.
08:37
Or, "The meetingtoplantı wentgitti from threeüç to fourdört,"
179
492000
2000
Veya, "Toplantı 3'ten 4'e kaydı",
08:39
in whichhangi we conceivegebe of time as stretchedgergin alonguzun bir a linehat.
180
494000
3000
burada zamanı bir hat boyunca uzayan birşey gibi algılarız.
08:42
LikewiseAynı şekilde, we use "forcekuvvet" to indicatebelirtmek
181
497000
3000
Aynı şekilde, "zorlamak" kelimesini
08:45
not only physicalfiziksel forcekuvvet,
182
500000
2000
"Rose kapıyı açmaya zorladı" cümlesinde olduğu gibi
08:47
as in, "RoseRose forcedzorunlu the doorkapı to openaçık,"
183
502000
2000
fiziksel bir gücü anlatmak için değil
08:49
but alsoAyrıca interpersonalkişiler arası forcekuvvet,
184
504000
2000
aynı zamanda "Rose Sadie'yi gitmeye zorladı"
08:51
as in, "RoseRose forcedzorunlu SadieSadie to go," not necessarilyzorunlu olarak by manhandlingmanhandling her,
185
506000
4000
cümlesinde olduğu gibi -- onu iterek değil elbette bir tehdite işaret ederek,
08:55
but by issuingveren a threattehdit.
186
510000
2000
kişiler arasındaki zorlamayı belirtmek için de kullanırız.
08:57
Or, "RoseRose forcedzorunlu herselfkendini to go,"
187
512000
2000
Ya da "Rose kendini gitmeye zorladı"
08:59
as if there were two entitieskişiler insideiçeride Rose'sRose'un headkafa,
188
514000
2000
sanki Rose'un kafasında birbiriyle çekişme içinde olan
09:02
engagednişanlı in a tugrömorkör of a warsavaş.
189
517000
2000
iki farklı kişilik varmış gibi.
09:04
Secondİkinci conclusionSonuç is that the abilitykabiliyet to conceivegebe
190
519000
3000
Vardığımız 2. sonuç anlatılan bir olayı
09:07
of a givenverilmiş eventolay in two differentfarklı waysyolları,
191
522000
3000
iki farklı şekilde algılama durumudur.
09:10
suchböyle as "causesebeb olmak something to go to someonebirisi"
192
525000
2000
şöyle ki: "bir şeyin birine gitmesine neden olmak"
09:12
and "causingneden olan someonebirisi to have something,"
193
527000
2000
ve "birinin birşeye sahip olmasına neden olmak"
09:14
I think is a fundamentaltemel featureözellik of humaninsan thought,
194
529000
4000
sanırım bu insan düşüncesinin temel özelliklerinden biri
09:18
and it's the basistemel for much humaninsan argumentationyargılama,
195
533000
3000
ve insan yargısının temelini oluşturuyor
09:21
in whichhangi people don't differfarklılık so much on the factsGerçekler
196
536000
3000
insanlar olaylar karşısında, onların nasıl çözümlenmesi
09:24
as on how they oughtgerektiğini to be construedyorumlanamaz.
197
539000
2000
gerektiği konusunda olduğu gibi farklılaşmıyorlar.
09:26
Just to give you a fewaz examplesörnekler:
198
541000
2000
bir kaç örnek daha vermek gerekirse
09:28
"endingbitirme a pregnancygebelik" versuse karşı "killingöldürme a fetusfetus;"
199
543000
2000
"hamileliği sona erdirmek" ve "fetus'u öldürmek"
09:30
"a balltop of cellshücreler" versuse karşı "an unborndoğmamış childçocuk;"
200
545000
3000
"hücre topluluğu" ve "doğmamış çocuk"
09:33
"invadingistila IraqIrak" versuse karşı "liberatingkurtarıcı IraqIrak;"
201
548000
2000
"Irak'ı işgal etmek" ve "Irak'ı özgürleştirmek"
09:35
"redistributingyeniden dağıtma wealthservet" versuse karşı "confiscatingmüsadere earningskazanç."
202
550000
4000
"zenginlik dağıtmak", "kazanca el koymak"
09:39
And I think the biggesten büyük pictureresim of all
203
554000
2000
Bana göre bu durumu ciddi bir şekilde yansıtan
09:41
would take seriouslycidden mi the factgerçek
204
556000
3000
en önemli konu şu:
09:44
that so much of our verbiageŞişirme about abstractsoyut eventsolaylar
205
559000
3000
soyut olaylar hakkındaki kelime haznemizin çoğu
09:47
is basedmerkezli on a concretebeton metaphormecaz
206
562000
2000
somut benzetmelere dayanır.
09:49
and see humaninsan intelligencezeka itselfkendisi
207
564000
2000
İnsan aklının kendisi, nesneler, uzay,
09:51
as consistingoluşan of a repertoirerepertuar of conceptskavramlar --
208
566000
3000
zaman, nedensellik ve amaç gibi
09:54
suchböyle as objectsnesneleri, spaceuzay, time, causationnedensellik and intentionniyet --
209
569000
3000
bir dizi kavramlar repetuvarından oluşur. Evrim sürecini --
09:57
whichhangi are usefulişe yarar in a socialsosyal, knowledge-intensivebilgi-yoğun speciesTürler,
210
572000
4000
rahatlıkla hayal edebileceğiniz, sosyal ve bilgi bakımından yoğun
10:01
whosekimin evolutionevrim you can well imaginehayal etmek,
211
576000
2000
canlı türleri için bu çok faydalıdır.
10:03
and a processsüreç of metaphoricalMecazi abstractionsoyutlama
212
578000
3000
Mecazi soyutlama uzay, zaman ve güç gibi
10:06
that allowsverir us to bleachçamaşır suyu these conceptskavramlar
213
581000
2000
kavramları orijinal kavramsal içerikten
10:08
of theironların originalorijinal conceptualkavramsal contentiçerik --
214
583000
3000
ayırmamıza ve onları yeni soyut
10:11
spaceuzay, time and forcekuvvet --
215
586000
3000
alanlarda kullanmamıza yarar
10:14
and applyuygulamak them to newyeni abstractsoyut domainsetki alanları,
216
589000
2000
Bu şekilde taş ve aletlerle haşır neşir
10:16
thereforebu nedenle allowingizin a speciesTürler that evolvedgelişti
217
591000
3000
olarak evrim geçiren bir türün
10:19
to dealanlaştık mı with rockskayalar and toolsaraçlar and animalshayvanlar,
218
594000
2000
matematik, fizik, hukuk gibi konularda ve
10:21
to conceptualizeconceptualize mathematicsmatematik, physicsfizik, lawhukuk
219
596000
3000
diğer soyut alanlarda düşüncelerini
10:24
and other abstractsoyut domainsetki alanları.
220
599000
3000
oluşturabilmesine olanak tanır.
10:27
Well, I said I'd talk about two windowspencereler on humaninsan naturedoğa --
221
602000
3000
İnsan doğasındaki 2 pencere hakkında konuşacağımı söylemiştim:
10:30
the cognitivebilişsel machinerymakinalar with whichhangi we conceptualizeconceptualize the worldDünya,
222
605000
3000
dünyayı kavramlaştırmamıza yarayan bilişsel mekanik
10:33
and now I'm going to say a fewaz wordskelimeler about the relationshipilişki typestürleri
223
608000
2000
ve bir de insanın sosyal etkileşimini yöneten
10:35
that governyönetmek humaninsan socialsosyal interactionetkileşim,
224
610000
2000
ilişki türleri hakkında birşeyler söyleyeceğim
10:37
again, as reflectedyansıyan in languagedil.
225
612000
2000
elbette dile yansıdığı şekliyle.
10:40
And I'll startbaşlama out with a puzzlebulmaca, the puzzlebulmaca of indirectdolaylı speechkonuşma actseylemler.
226
615000
4000
Bir puzzle ile başlayalım: dolaylı anlatım şekilleriyle ilgili bir puzzle.
10:44
Now, I'm sure mostçoğu of you have seengörüldü the moviefilm "FargoFargo."
227
619000
2000
Eminim bir çoğunuz "Fargo" filmini görmüştür.
10:46
And you mightbelki rememberhatırlamak the scenefaliyet alani, sahne in whichhangi
228
621000
2000
Araba içindeki suçlunun bir polis memuru tarafından
10:48
the kidnapperadam kaçıran is pulledçekti over by a policepolis officersubay,
229
623000
3000
kenara çekildiği sahneyi hatırlarsınız.
10:51
is askeddiye sordu to showgöstermek his driver'ssürücü licenselisans
230
626000
2000
Polisin, ehliyetini göstermesini istediği sahnede
10:53
and holdstutar his walletm-cüzdan out
231
628000
2000
50 dollarlık bir banknot
10:55
with a 50-dollar-dolar billfatura extendinguzatma
232
630000
3000
köşesinden hafifçe dışarı çıkmış bir şekilde cüzdanını dışarı uzatır
10:58
at a slighthafif angleaçı out of the walletm-cüzdan.
233
633000
2000
bir şekilde cüzdanı dışarı uzatır,
11:00
And he saysdiyor, "I was just thinkingdüşünme
234
635000
2000
ve şöyle der, "düşünüyordum da
11:02
that maybe we could take carebakım of it here in FargoFargo,"
235
637000
2000
belki bu konuyla burada, Fargo'da ilgilenebiliriz" --
11:04
whichhangi everyoneherkes, includingdahil olmak üzere the audienceseyirci,
236
639000
3000
İzleyici dahil herkes
11:07
interpretsYorumlar as a veiledörtülü briberüşvet.
237
642000
3000
bunun örtülü bir rüşvet olduğunu kestirebilir.
11:10
This kindtür of indirectdolaylı speechkonuşma is rampantyaygın in languagedil.
238
645000
4000
Bu tip bir dolaylı anlatım dilde çok sık kullanılır.
11:14
For exampleörnek, in politekibar requestsistekler,
239
649000
2000
Örneğin, kibarca birşey isterken,
11:16
if someonebirisi saysdiyor, "If you could passpas the guacamoleguacamole,
240
651000
2000
birisi " bana guacamole sosunu uzatabilirseniz,
11:18
that would be awesomemüthiş,"
241
653000
2000
bu harika olurdu" der.
11:20
we know exactlykesinlikle what he meansanlamına geliyor,
242
655000
2000
Ne demek istediğini açıkça anlarız.
11:22
even thoughgerçi that's a ratherdaha doğrusu bizarretuhaf
243
657000
2000
Her ne kadar ifade ediş biçimi
11:24
conceptkavram beingolmak expressedifade.
244
659000
2000
biraz garip olsa da.
11:26
(LaughterKahkaha)
245
661000
3000
(Gülüşmeler)
11:29
"Would you like to come up and see my etchingsoyma?"
246
664000
2000
"Yukarı gelmek ve gravürlerimi görmek ister misin?"
11:31
I think mostçoğu people
247
666000
2000
Sanırım birçok kişi
11:33
understandanlama the intentniyet behindarkasında that.
248
668000
3000
bunun arkasındaki niyeti anlayabilir
11:36
And likewiseaynı şekilde, if someonebirisi saysdiyor,
249
671000
2000
Keza aynı şekilde bir başkası:
11:38
"NiceGüzel storemağaza you've got there. It would be a realgerçek shameutanç if something happenedolmuş to it" --
250
673000
3000
"Güzel bir dükkanın var. Eğer ona birşey olsaydı, gerçekten yazık olurdu" --
11:41
(LaughterKahkaha) --
251
676000
1000
(Gülüşmeler)
11:42
we understandanlama that as a veiledörtülü threattehdit,
252
677000
2000
Varsayımsal bir olasılığın tahmininden ziyade
11:44
ratherdaha doğrusu than a musingmusing of hypotheticalfarazi possibilitiesolasılıklar.
253
679000
3000
bunun gizli bir tehdit olduğunu anlarız.
11:47
So the puzzlebulmaca is, why are bribesrüşvet,
254
682000
3000
Bu yüzden puzzle şu: neden rüşvet,
11:50
politekibar requestsistekler, solicitationstacizlerinin and threatstehditler so oftensık sık veiledörtülü?
255
685000
3000
kibar ricalar, tahrik ve tehdit bu kadar sıkça üstü örtülü dile getiriliyor?
11:53
No one'sbiri fooledaptal.
256
688000
2000
Kimse aptal değil,
11:55
BothHer ikisi de partiespartiler know exactlykesinlikle what the speakerkonuşmacı meansanlamına geliyor,
257
690000
3000
her iki tarafta konuşanın ne ima ettiğini açıkça anlıyor,
11:58
and the speakerkonuşmacı knowsbilir the listenerdinleyici knowsbilir
258
693000
2000
ve konuşan kişi, dinleyen kişinin konuşanın
12:00
that the speakerkonuşmacı knowsbilir that the listenerdinleyici knowsbilir, etcvb., etcvb.
259
695000
3000
ne ima ettiğini anladığını bildiğini bildiğini biliyor vs...vs.
12:03
So what's going on?
260
698000
2000
Peki ne oluyor?
12:05
I think the keyanahtar ideaFikir is that languagedil
261
700000
2000
Sanırım anahtar düşünce dilin
12:07
is a way of negotiatingmüzakere relationshipsilişkiler,
262
702000
2000
ilişkiler konusunda bir tartışma aracı olması
12:09
and humaninsan relationshipsilişkiler falldüşmek into a numbernumara of typestürleri.
263
704000
3000
ve insanlar arasındaki ilişkinin birçok şekli var.
12:12
There's an influentialetkili taxonomytaksonomisi by the anthropologistantropolog AlanAlan FiskeFiske,
264
707000
4000
Anthropogist Alan Fiske tarafından öne sürülen etkili bir sınıflandırma var.
12:16
in whichhangi relationshipsilişkiler can be categorizedkategorize, more or lessaz,
265
711000
3000
Bu sınıflandırmada ilişkiler, prensipte işe yarayan bir
12:19
into communalitycommunality, whichhangi worksEserleri on the principleprensip
266
714000
2000
müşterekleştirme içinde az çok categorilere ayrılabiliyor.
12:21
"what's mineMayın is thineİşte senin, what's thineİşte senin is mineMayın,"
267
716000
3000
"Benim olan senin, senin olan benimdir" prensibine dayanır --
12:24
the kindtür of mindsetzihniyet that operatesfaaliyet withiniçinde a familyaile, for exampleörnek;
268
719000
4000
Bir aile içinde ratlayabileceğimiz türde bir düşünce yapısı, örneğin --
12:28
dominanceüstünlük, whosekimin principleprensip is "don't messdağınıklık with me;"
269
723000
3000
Baskınlık: kural "Bana bulaşma"dır.
12:31
reciprocitykarşılıklılık, "you scratchçizik my back, I'll scratchçizik yoursseninki;"
270
726000
4000
Karşılıklılık:" beni desteklersen, bende seni desteklerim"
12:35
and sexualitycinsellik, in the immortalölümsüz wordskelimeler of ColeCole PorterPorter, "Let's do it."
271
730000
5000
ve Cinsellik: Cole Porter'ın ölümsüz sözleriyle, "Hadi yapalım şunu."
12:40
Now, relationshipilişki typestürleri can be negotiatedmüzakere.
272
735000
3000
Şimdi, ilişki çeşitleri tartışılabilir.
12:43
Even thoughgerçi there are defaultVarsayılan situationsdurumlar
273
738000
3000
Böyle bir düşünce şeklinin uygulanabildiği
12:46
in whichhangi one of these mindsetsmindsets can be applieduygulamalı,
274
741000
2000
belli başlı durumlar olsa da
12:48
they can be stretchedgergin and extendedGenişletilmiş.
275
743000
3000
yine de esneyebilir ve uzatılabilirler.
12:51
For exampleörnek, communalitycommunality appliesgeçerlidir mostçoğu naturallydoğal olarak
276
746000
3000
Mesela müşterekleştirme en doğal şekliyle
12:54
withiniçinde familyaile or friendsarkadaşlar,
277
749000
2000
aile ve arkadaş çevresi içinde uygulanabilir
12:56
but it can be used to try to transferaktarma
278
751000
2000
Ancak "paylaşım zihniyetini"
12:58
the mentalityzihniyet of sharingpaylaşım
279
753000
2000
normalde bunu denemeye istekli olmayan
13:00
to groupsgruplar that ordinarilynormalde would not be disposedbertaraf to exerciseegzersiz it.
280
755000
4000
topluluklara transfer etmeye çalışmak için de bu yöntemi kullanılabilirsiniz
13:04
For exampleörnek, in brotherhoodstarikatlar, fraternalkardeşçe organizationsorganizasyonlar,
281
759000
4000
Örneğin; birlik, kardeş kuruluşlar
13:08
sororitiesKardeşlik, locutionslocutions like "the familyaile of man,"
282
763000
3000
kız öğrenci yurtları, "adamın ailesi" gibi anlatış tarzlarıyla,
13:11
you try to get people who are not relatedilgili
283
766000
2000
çoğunlukla yakın akrabalar arasında olan
13:13
to use the relationshipilişki typetip that would ordinarilynormalde
284
768000
4000
bu ilişki türüne bağlı olmayan
13:17
be appropriateuygun to closekapat kinkin.
285
772000
2000
insanları kazanmaya çalışırsınız.
13:19
Now, mismatchesuyuşmazlıkları -- when one personkişi assumesvarsayar one relationshipilişki typetip,
286
774000
3000
Ama yanlış eşleşmeler biraz tuhaf olabilir -- bir kişi bir ilişki türünü,
13:22
and anotherbir diğeri assumesvarsayar a differentfarklı one -- can be awkwardgarip.
287
777000
3000
kabul ederken, diğeri farklı bir ilişki olduğunu varsayar.
13:25
If you wentgitti over and you helpedyardım etti yourselfkendin
288
780000
2000
Gittiniz ve patronunuzun tabağından
13:27
to a shrimpkarides off your boss'Patronun plateplaka,
289
782000
2000
kendinize bir karides aldınız örneğin,
13:29
for exampleörnek, that would be an awkwardgarip situationdurum.
290
784000
2000
Bu çok garip bir durum olacaktır.
13:31
Or if a dinnerakşam yemegi guestKonuk after the mealyemek
291
786000
2000
Ya da akşam yemeğine davetli bir konuk, yemekten sonra
13:33
pulledçekti out his walletm-cüzdan and offeredsunulan to payödeme you for the mealyemek,
292
788000
3000
cüzdanını çıkartarak size yemeğin parasını ödemeyi teklif ederse,
13:36
that would be ratherdaha doğrusu awkwardgarip as well.
293
791000
2000
bu da fazlasıyla garip bir durum olur.
13:38
In lessaz blatantbariz casesvakalar,
294
793000
3000
Daha az bariz durumlarda,
13:41
there's still a kindtür of negotiationmüzakere that oftensık sık goesgider on.
295
796000
3000
çoğunlukla devam eden bir uzlaşma şekli vardır.
13:44
In the workplaceiş yeri, for exampleörnek,
296
799000
2000
Çalışma ortamında, mesela
13:46
there's oftensık sık a tensiongerginlik over whetherolup olmadığını an employeeişçi
297
801000
2000
bir çalışanın patronuyla daha samimi olması
13:48
can socializeSosyalizm with the bosspatron,
298
803000
2000
ya da ona ilk ismiyle
13:50
or referbaşvurmak to him or her
299
805000
2000
hitap edip etmemesi konusunda
13:52
on a first-nameilk adı basistemel.
300
807000
2000
çoğu kez tereddütte kalınır.
13:54
If two friendsarkadaşlar have a
301
809000
2000
Eğer iki arkadaş
13:56
reciprocalkarşılıklı transactionişlem, like sellingsatış a cararaba,
302
811000
2000
araba satışı gibi karşılıklı ticari bir ilişkiye girdiyse
13:58
it's well knownbilinen that this can be a sourcekaynak
303
813000
2000
bu durumun karşılıklı gerginlik ve tuhaf
14:00
of tensiongerginlik or awkwardnessbeceriksizlik.
304
815000
2000
durumlara yol açabileceği bilinir.
14:02
In datingescort, the transitiongeçiş
305
817000
2000
Randevularda,
14:04
from friendshipdostluk to sexseks
306
819000
2000
arkadaşlıktan sekse geçiş
14:06
can leadöncülük etmek to, notoriouslyRootkitler, variousçeşitli formsformlar of awkwardnessbeceriksizlik,
307
821000
3000
herkesin bildiği gibi çeşitli acayipliklere yol açabilir.
14:09
and as can sexseks in the workplaceiş yeri,
308
824000
2000
ve hatta işyerinde sekse varabilir,
14:11
in whichhangi we call the conflictfikir ayrılığı betweenarasında a
309
826000
2000
ki baskın ve seksüel bir ilişki arasındaki
14:13
dominantbaskın and a sexualcinsel relationshipilişki "sexualcinsel harassmenttaciz."
310
828000
4000
anlaşmazlığa "cinsel taciz" diyoruz.
14:17
Well, what does this have to do with languagedil?
311
832000
2000
Bunun dil ile bir alakası var mı?
14:19
Well, languagedil, as a socialsosyal interactionetkileşim,
312
834000
2000
Sosyal bir etkileşim olarak dil,
14:21
has to satisfytatmin etmek two conditionskoşullar.
313
836000
2000
2 şartı yerine getirmeli.
14:23
You have to conveyiletmek the actualgerçek contentiçerik --
314
838000
3000
Gerçek içeriği iletmek zorundasınız --
14:26
here we get back to the containerkonteyner metaphormecaz.
315
841000
2000
burada "içerik metaforu"na geri dönüyoruz.
14:28
You want to expressekspres the briberüşvet, the commandkomuta, the promisesöz vermek,
316
843000
3000
Rüşveti, emri, sözü, davetkar bir konuşmayı...vs
14:31
the solicitationtalep and so on,
317
846000
2000
dile getirmek istiyorsunuz
14:33
but you alsoAyrıca have to negotiategörüşmek
318
848000
2000
ama aynı zamanda bir anlaşmaya varmalı
14:35
and maintainsürdürmek the kindtür of relationshipilişki
319
850000
2000
ve diğer kişiyle kurduğunuz ilişkinin
14:37
you have with the other personkişi.
320
852000
2000
türünü de sürdürmelisiniz.
14:39
The solutionçözüm, I think, is that we use languagedil at two levelsseviyeleri:
321
854000
3000
Bunun yanıtı, sanırım dili 2 seviyede de kullanıyoruz:
14:42
the literalkelimesi kelimesine formform signalssinyalleri
322
857000
2000
Gerçek şekli dinleyici ile
14:44
the safestEn güvenli relationshipilişki with the listenerdinleyici,
323
859000
2000
en güvenli ilişki şeklini belirler
14:46
whereasbuna karşılık the implicatedkarıştığı contentiçerik --
324
861000
2000
oysa üstü kapalı içerik --
14:49
the readingokuma betweenarasında the lineshatlar that we countsaymak on the listenerdinleyici to performyapmak --
325
864000
2000
dinleyicinin satır aralarını okuyabilmesini bekleriz --
14:52
allowsverir the listenerdinleyici to derivetüretmek the interpretationyorumu
326
867000
2000
dinleyen kişinin içeriğe en yakın anlamı
14:54
whichhangi is mostçoğu relevantuygun in contextbağlam,
327
869000
2000
yorumlayarak çıkartabilmesini sağlar
14:56
whichhangi possiblybelki initiatesbaşlatır a changeddeğişmiş relationshipilişki.
328
871000
3000
ve muhtemelen farklı bir ilişki türünü başlatır.
14:59
The simplestEn basit exampleörnek of this is in the politekibar requestistek.
329
874000
4000
Nazikçe bir şeyi istemek bunun en basit örneğidir.
15:03
If you expressekspres your requestistek as a conditionalKoşullu --
330
878000
3000
isteğinizi koşullu bir şekilde ifade ederseniz:
15:06
"if you could openaçık the windowpencere, that would be great" --
331
881000
3000
"Şu pencereyi açabilirsen, memnun olurum"
15:09
even thoughgerçi the contentiçerik is an imperativezorunlu,
332
884000
2000
içerik emir kipi olmasına rağmen,
15:11
the factgerçek that you're not usingkullanma the imperativezorunlu voiceses
333
886000
2000
emir kipi kullanmama nedeniniz
15:14
meansanlamına geliyor that you're not actingoyunculuk as if you're in a relationshipilişki of dominanceüstünlük,
334
889000
3000
egemen bir tavır içinde olmadığınız anlamına geliyor
15:18
where you could presupposeön the complianceuyum of the other personkişi.
335
893000
3000
öyle olsaydı karşınızdaki kişinin emre uyacağını bilebilirdiniz.
15:21
On the other handel, you want the damnLanet olsun guacamoleguacamole.
336
896000
2000
Diğer taraftan, şu lanet guacamole sosundan istiyorsunuz
15:23
By expressingifade eden it as an if-thenIf-then statementaçıklama,
337
898000
3000
"eğer-sonra" ifadesini kullanarak bunu ifade ettiğinizde,
15:26
you can get the messagemesaj acrosskarşısında
338
901000
2000
mesajınızı patronluk taslıyormuş gibi görünmeden
15:28
withoutolmadan appearinggörünen to bosspatron anotherbir diğeri personkişi around.
339
903000
4000
karşı tarafa ulaştırabilirsiniz.
15:32
And in a more subtleince way, I think, this worksEserleri
340
907000
2000
Daha zekice bir ifadeyle, bence
15:34
for all of the veiledörtülü speechkonuşma actseylemler
341
909000
2000
rüşvet, tehdit, öneri, taciz gibi konularda
15:36
involvingiçeren plausiblemakul deniabilityinkar:
342
911000
2000
makul bir inkar şansı tanıyan
15:38
the bribesrüşvet, threatstehditler, propositionsönermeler,
343
913000
2000
bu üstü kapalı konuşma şekli
15:40
solicitationstacizlerinin and so on.
344
915000
2000
işe yarıyor.
15:42
One way of thinkingdüşünme about it is to imaginehayal etmek what it would be like
345
917000
2000
Bir de şunu düşünün, eğer dil sadece gerçek anlamıyla
15:44
if languagedil -- where it could only be used literallyharfi harfine.
346
919000
3000
kullanılabiliyor olsaydı nasıl olurdu?
15:47
And you can think of it in termsşartlar of a
347
922000
2000
Bunu oyun teorisindeki pay-off matrix
15:49
game-theoreticoyun-teorik payoffhesabı kapatmak matrixmatris.
348
924000
3000
açısından düşünebilirsiniz.
15:52
Put yourselfkendin in the positionpozisyon of the
349
927000
2000
Kendinizi polis memuruna
15:54
kidnapperadam kaçıran wantingeksik to briberüşvet the officersubay.
350
929000
3000
rüşvet vermek isteyen adamın yerine koyun.
15:57
There's a highyüksek stakeskazıklar
351
932000
2000
Karşınızda dürüst bir polis memuru
15:59
in the two possibilitiesolasılıklar
352
934000
3000
ile dürüst olmayan bir polis memuru
16:02
of havingsahip olan a dishonestdürüst olmayan officersubay or an honestdürüst officersubay.
353
937000
3000
olması olasılıkları çok yüksek.
16:05
If you don't briberüşvet the officersubay,
354
940000
3000
Eğer polise rüşvet vermezseniz
16:08
then you will get a traffictrafik ticketbilet --
355
943000
2000
bir trafic cezası alacaksınız --
16:10
or, as is the casedurum of "FargoFargo," worsedaha da kötüsü --
356
945000
2000
ya da "Fargo"daki gibi, daha kötüsü --
16:12
whetherolup olmadığını the honestdürüst officersubay
357
947000
2000
Memur ister dürüst olsun ister olmasın
16:14
is honestdürüst or dishonestdürüst olmayan.
358
949000
2000
hiçbir şeyi tehlikeye atmaz
16:16
Nothing venturedcesaret, nothing gainedkazanmış.
359
951000
2000
ama hiçbir şey de kazanmazsınız.
16:18
In that casedurum, the consequencessonuçları are ratherdaha doğrusu severeşiddetli.
360
953000
3000
Bu durumda, sonuçlar oldukça kesindir.
16:21
On the other handel, if you extenduzatmak the briberüşvet,
361
956000
2000
Öte yandan, rüşveti uzatırsanız
16:23
if the officersubay is dishonestdürüst olmayan,
362
958000
2000
memur da dürüst değilse,
16:25
you get a hugeKocaman payoffhesabı kapatmak of going freeücretsiz.
363
960000
3000
elinden kurtulmak için yüklü bir ödeme yaparsınız.
16:28
If the officersubay is honestdürüst, you get a hugeKocaman penaltyceza
364
963000
3000
Eğer memur dürüst biriyse, rüşvet vermekten
16:31
of beingolmak arrestedtutuklandı for briberyrüşvet.
365
966000
2000
tutuklanmak gibi büyük bir ceza alırsınız.
16:33
So this is a ratherdaha doğrusu fraughtdolu situationdurum.
366
968000
2000
Bu oldukça endişe verici bir durum.
16:35
On the other handel, with indirectdolaylı languagedil,
367
970000
2000
Buna karşılık, dolaylı anlatım sayesinde
16:37
if you issuekonu a veiledörtülü briberüşvet,
368
972000
2000
gizli bir rüşvet teklif ederseniz
16:39
then the dishonestdürüst olmayan officersubay
369
974000
2000
dürüst olmayan bu memur
16:41
could interpretyorumlamak it as a briberüşvet,
370
976000
2000
bunu bir rüşvet olarak yorumlar
16:43
in whichhangi casedurum you get the payoffhesabı kapatmak of going freeücretsiz.
371
978000
3000
bu durumda da bir mebla ödersiniz.
16:46
The honestdürüst officersubay can't holdambar you to it as beingolmak a briberüşvet,
372
981000
3000
dürüst memur ise sizi bu rüşvete bağlı olarak alı koyamaz
16:49
and thereforebu nedenle, you get the nuisancebaş belası of the traffictrafik ticketbilet.
373
984000
3000
ve böylece baş belası bir trafik cezasını alırsınız.
16:52
So you get the besten iyi of bothher ikisi de worldsdünyalar.
374
987000
3000
Böylece her iki dünyanında en iyisini elde edersiniz.
16:55
And a similarbenzer analysisanaliz, I think,
375
990000
2000
Buna benzer bir çözümleme
16:57
can applyuygulamak to the potentialpotansiyel awkwardnessbeceriksizlik
376
992000
2000
cinsel taciz durumunun olası
16:59
of a sexualcinsel solicitationtalep,
377
994000
2000
uygunsuzluğuna ve makul bir
17:01
and other casesvakalar where plausiblemakul deniabilityinkar is an assetvarlık.
378
996000
3000
inkar şansının mevcut olduğu diğer vakalara da uygulanabilir
17:04
I think this affirmsdoğruluyor
379
999000
2000
Sanırım bu durum
17:06
something that's long been knownbilinen by diplomatsDiplomatlar --
380
1001000
2000
uzunca bir süredir diplomatlar tarafından bilinen
17:08
namelyyani, that the vaguenessbelirsizlik of languagedil,
381
1003000
2000
bir şeyi doğruluyor. Yani, "dilin belirsizlik hali"
17:10
faruzak from beingolmak a bugböcek or an imperfectionkusurları,
382
1005000
3000
bir hata veya bir kusur olmaktan çok öte,
17:13
actuallyaslında mightbelki be a featureözellik of languagedil,
383
1008000
3000
gerçekte sosyal etkileşim sırasında
17:16
one that we use to our advantageavantaj in socialsosyal interactionsetkileşimler.
384
1011000
3000
kendi avantajımıza kullandığımız bir dil özelliği olabilir.
17:19
So to sumtoplam up: languagedil is a collectivetoplu humaninsan creationoluşturma,
385
1014000
3000
Özetlemek gerekirse; "dil", insan doğasını yansıtan
17:22
reflectingyansıtan humaninsan naturedoğa,
386
1017000
2000
gerçeği nasıl algıladığımızı,
17:24
how we conceptualizeconceptualize realitygerçeklik,
387
1019000
2000
dildeki karmaşıklıkları ve
17:26
how we relateilgili to one anotherbir diğeri.
388
1021000
2000
çeşitli tuhaflıkları analiz ederek
17:28
And then by analyzinganaliz the variousçeşitli quirkstuhaflıklar and complexitieskarmaşıklıklar of languagedil,
389
1023000
4000
onu bir diğeriyle nasıl ilişkilendirdiğimizi gösteren kolektif bir icattır.
17:32
I think we can get a windowpencere ontoüstüne what makesmarkaları us tickkene.
390
1027000
3000
Bizi motive eden şeyin üzerine bir pencere açabiliriz.
17:35
Thank you very much.
391
1030000
1000
Çok teşekkür ederim.
17:36
(ApplauseAlkış)
392
1031000
1000
(Alkışlar)
Translated by Esen Kılıç
Reviewed by osman oguz ahsen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Steven Pinker - Psychologist
Steven Pinker is a professor of cognitive science (the study of the human mind) who writes about language, mind and human nature.

Why you should listen

Steven Pinker grew up in the English-speaking community of Montreal but has spent his adult life bouncing back and forth between Harvard and MIT. He is interested in all aspects of human nature: how we see, hear, think, speak, remember, feel and interact.

To be specific: he developed the first comprehensive theory of language acquisition in children, used verb meaning as a window into cognition, probed the limits of neural networks and showed how the interaction between memory and computation shapes language. He has used evolution to illuminate innuendo, emotional expression and social coordination. He has documented historical declines in violence and explained them in terms of the ways that the violent and peaceable components of human nature interact in different eras. He has written books on the language instinct, how the mind works, the stuff of thought and the doctrine of the blank slate, together with a guide to stylish writing that is rooted in psychology.

In his latest book, Enlightenment Now: The Case for Reason, Science, Humanism, and Progress, he writes about progress -- why people are healthier, richer, safer, happier and better educated than ever. His other books include The Language InstinctHow the Mind Works, The Blank Slate: The Modern Denial of Human NatureThe Stuff of Thought, and The Better Angels of Our Nature.

More profile about the speaker
Steven Pinker | Speaker | TED.com