ABOUT THE SPEAKER
Sugata Mitra - Education researcher
Educational researcher Sugata Mitra is the winner of the 2013 TED Prize. His wish: Build a School in the Cloud, where children can explore and learn from one another.

Why you should listen

In 1999, Sugata Mitra and his colleagues dug a hole in a wall bordering an urban slum in New Delhi, installed an Internet-connected PC and left it there, with a hidden camera filming the area. What they saw: kids from the slum playing with the computer and, in the process, learning how to use it -- then teaching each other. These famed “Hole in the Wall” experiments demonstrated that, in the absence of supervision and formal teaching, children can teach themselves and each other -- if they’re motivated by curiosity. Mitra, now a professor of educational technology at Newcastle University, called it "minimally invasive education."

Mitra thinks self-organized learning will shape the future of education. At TED2013, he made a bold TED Prize wish: Help me build a School in the Cloud where children can explore and learn on their own -- and teach one another -- using resouces from the worldwide cloud.

The School in the Cloud now includes seven physical locations -- five in India and two in the UK. At the same time, the School in the Cloud online platform lets students participate anywhere, with partner learning labs and programs in countries like Colombia, Pakistan and Greece. In 2016, Mitra held the first School in the Cloud conference in India. He shared that more than 16,000 SOLE sessions had taken place so far, with kids all around the world dipping their toes in this new education model.

More profile about the speaker
Sugata Mitra | Speaker | TED.com
LIFT 2007

Sugata Mitra: Kids can teach themselves

Sugata Mitra çocukların nasıl kendi kendilerini eğittiklerini bize gösteriyor

Filmed:
1,777,799 views

LIFT 2007'de konuşan Sugata Mitra, Duvardaki Delik Projesinden bahsediyor. Bu projedeki küçük çocuklar kişisel bir birgisayarın nasıl çalıştığını kendi kendilerine öğreniyorlar. Mitra, çocuklar başka neleri kendi kendine öğrenebilir diye soruyor.
- Education researcher
Educational researcher Sugata Mitra is the winner of the 2013 TED Prize. His wish: Build a School in the Cloud, where children can explore and learn from one another. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:16
I have a toughsert job to do.
0
0
3000
Zor bir işim var.
00:19
You know, when I lookedbaktı at the profileprofil of the audienceseyirci here,
1
3000
6000
Biliyorsunuz, buradaki dinleyicilerin profillerine baktığımda,
00:25
with theironların connotationsçağrışımları and designdizayn, in all its formsformlar,
2
9000
7000
ifadeleri ve tasarımlarıyla, her türlü şekilde,
00:32
and with so much and so manyçok people workingçalışma
3
16000
2000
işbirlikçi ve ağlarda çalışan çok ama çok insan
00:34
on collaborativeişbirlikçi and networksağlar, and so on, that I wanted to tell you,
4
18000
5000
vesaire, size söylemek istediğimse,
00:39
I wanted to buildinşa etmek an argumenttartışma for primarybirincil educationEğitim
5
23000
5000
çok özellikli bir bağlamda ilköğretim hakkında
00:44
in a very specificözel contextbağlam.
6
28000
2000
bir görüş ileri sürmek istiyorum.
00:46
In ordersipariş to do that in 20 minutesdakika, I have to bringgetirmek out fourdört ideasfikirler --
7
30000
4000
Bunu 20 dakika içinde yapabilmek için, dört fikir öne sürmeliyim-
00:50
it's like fourdört piecesparçalar of a puzzlebulmaca.
8
34000
3000
bir yapbozun dört parçası gibi.
00:53
And if I succeedbaşarılı olmak in doing that,
9
37000
3000
Ve eğer bunu yapmada başarılı olursam,
00:56
maybe you would go back with the thought
10
40000
3000
belki siz de üzerinde düşünebileceklerinizle
00:59
that you could buildinşa etmek on, and perhapsbelki help me do my work.
11
43000
3000
burayı terk eder ve işimi yapmamda bana yardımcı olursunuz.
01:06
The first pieceparça of the puzzlebulmaca is remotenessuzaklık
12
50000
3000
Yapbozun ilk parçası uzaklık ve
01:09
and the qualitykalite of educationEğitim.
13
53000
2000
eğitimin kalitesi.
01:11
Now, by remotenessuzaklık, I mean two or threeüç differentfarklı kindsçeşit of things.
14
55000
5000
Şimdi, uzaklık ile kastettiğim iki ya da üç farklı şey.
01:16
Of coursekurs, remotenessuzaklık in its normalnormal senseduyu, whichhangi meansanlamına geliyor
15
60000
3000
Elbette, uzaklık normal anlamda, yani
01:19
that as you go furtherayrıca and furtherayrıca away
16
63000
3000
şehir merkezinden giderek uzaklaştıkça
01:22
from an urbankentsel centermerkez, you get to remoterremoter areasalanlar.
17
66000
5000
daha uzak bölgelere ulaşırsınız.
01:27
What happensolur to educationEğitim?
18
71000
3000
Bu durumda eğitime ne olur?
01:30
The secondikinci, or a differentfarklı kindtür of remotenessuzaklık
19
74000
2000
İkinci ya da farklı bir uzaklık şudur;
01:32
is that withiniçinde the largegeniş metropolitanbüyükşehir areasalanlar all over the worldDünya,
20
76000
5000
tüm dünyadaki büyük anakentler içinde,
01:37
you have pocketscepler, like slumsgecekondu, or shantytownsshantytowns, or pooreryoksul areasalanlar,
21
81000
5000
cepler vardır, gecekondu mahalleleri, kenar mahalleler ya da daha fakir bölgeler,
01:42
whichhangi are sociallysosyal and economicallyekonomik biçimde remoteuzak
22
86000
4000
bunlar sosyal ve ekonomik olarak
01:46
from the restdinlenme of the cityŞehir, so it's us and them.
23
90000
3000
şehrin geri kalanından uzaktırlar, yani biz ve onlar.
01:49
What happensolur to educationEğitim in that contextbağlam?
24
93000
2000
Bu bağlamda eğitime ne olur?
01:51
So keep bothher ikisi de of those ideasfikirler of remotenessuzaklık.
25
95000
8000
Yani bu uzaklık fikirlerini akılda tutun.
01:59
We madeyapılmış a guesstahmin. The guesstahmin was that schoolsokullar in remoteuzak areasalanlar
26
103000
3000
Bir tahminde bulunduk. Tahmin, uzak bölgelerdeki okulların
02:02
do not have good enoughyeterli teachersöğretmenler.
27
106000
3000
yeterli derecede iyi öğretmenleri olmadığıydı.
02:05
If they do have, they cannotyapamam retaintutmak those teachersöğretmenler.
28
109000
2000
Eğer olsalar, bu öğretmenleri ellerinde tutamazlar;
02:07
They do not have good enoughyeterli infrastructurealtyapı.
29
111000
3000
yeterince iyi altyapıya sahip değiller.
02:10
And if they had some infrastructurealtyapı,
30
114000
2000
Ve eğer bir tür altyapıları varsa,
02:12
they have difficultyzorluk maintainingmuhafaza it.
31
116000
2000
bunu devam ettirmekte güçlük çekerler.
02:14
But I wanted to checkKontrol if this is truedoğru. So what I did last yearyıl was
32
118000
5000
Ama ben bunun doğruluğunu kontrol etmek istedim. Böylece geçen yıl
02:19
we hiredkiralanmış a cararaba, lookedbaktı up on GoogleGoogle,
33
123000
5000
bir araba kiraladık, Google'a baktık,
02:24
foundbulunan a routerota into northernkuzey IndiaHindistan from NewYeni DelhiDelhi
34
128000
5000
Yeni Delhi'den Güney Hindistan'a doğru bir rota bulduk,
02:29
whichhangi, you know, whichhangi did not crossçapraz any bigbüyük citiesşehirler
35
133000
5000
ki, bu rota herhangi bir büyük şehirden geçmez
02:34
or any bigbüyük metropolitanbüyükşehir centersmerkezleri. DroveSürdü out about 300 kilometerskilometre,
36
138000
6000
ya da herhangi büyük bir anakentsel bölgeden geçmez. Yaklaşık
02:40
and whereverher nerede we foundbulunan a schoolokul, administeredyönetilen a setset of standardstandart teststestler,
37
144000
5000
300 km sürdük ve nerede bir okul bulursak, bir grup standart test uyguladık,
02:45
and then tookaldı those testÖlçek resultsSonuçlar and plottedçizilen them on a graphgrafik.
38
149000
6000
ve sonra bu test sonuçlarına bakarak bir grafiğe yerleştirdik.
02:51
The graphgrafik was interestingilginç, althougholmasına rağmen you need to considerdüşünmek it carefullydikkatlice.
39
155000
4000
Grafik ilginçti, ancak dikkatli bir şekilde değerlendirmeniz gerekir.
02:55
I mean, this is a very smallküçük sampleNumune; you should not generalizegenellemek from it.
40
159000
4000
Yani, bu çok küçük bir örnek; bundan genellemeye gidilmemeli.
02:59
But it was quiteoldukça obviousaçık, quiteoldukça clearaçık,
41
163000
2000
Ama bu seçtiğim bu belirli rota için
03:01
that for this particularbelirli routerota that I had takenalınmış,
42
165000
4000
çok ortadaydı, açıktı,
03:05
the remoterremoter the schoolokul was, the worsedaha da kötüsü its resultsSonuçlar seemedgibiydi to be.
43
169000
5000
okul uzakta oldukça, sonuçlar daha kötü görünüyordu.
03:10
That seemedgibiydi a little damningezici,
44
174000
2000
Biraz tahrip edici görünüyordu,
03:12
and I trieddenenmiş to correlateilişkilendirmek it with things like infrastructurealtyapı,
45
176000
5000
ve bunu altyapı gibi şeylerle ilişkilendirmeye çalıştım,
03:17
or with the availabilitykullanılabilirlik of electricityelektrik, and things like that.
46
181000
3000
ya da elektriğin ulaşılabilirliği gibi şeylerle.
03:20
To my surprisesürpriz, it did not correlateilişkilendirmek.
47
184000
3000
Şaşırtıcı şekilde, ilişkisi yoktu.
03:23
It did not correlateilişkilendirmek with the sizeboyut of classroomsderslik.
48
187000
3000
Sınıfların büyüklüğüyle ilişkisi yoktu.
03:26
It did not correlateilişkilendirmek with the qualitykalite of the infrastructurealtyapı.
49
190000
5000
Altyapının kalitesiyle ilişkisi yoktu.
03:31
It did not correlateilişkilendirmek with the povertyyoksulluk levelsseviyeleri. It did not correlateilişkilendirmek.
50
195000
4000
Fakirlik düzeyleriyle ilişkisi yoktu. İlişki yoktu.
03:35
But what happenedolmuş was that when I administeredyönetilen a questionnairesoru formu
51
199000
4000
Ama ne oldu; ben bu okulların her biri için birer anket hazırladım,
03:39
to eachher of these schoolsokullar, with one singletek questionsoru for the teachersöğretmenler -- whichhangi was,
52
203000
4000
her bir öğretmene birer soru olmak üzere ki bu soru şuydu;
03:43
"Would you like to movehareket to an urbankentsel, metropolitanbüyükşehir areaalan?" --
53
207000
5000
şehir merkezine, anakente taşınmak ister misiniz?
03:48
69 percentyüzde of them said yes. And as you can see from that,
54
212000
5000
Yüzde 69'u evet dedi ve buradan gördüğünüz gibi,
03:53
they say yes just a little bitbit out of DelhiDelhi,
55
217000
6000
Delhi'nin biraz dışına evet dediler,
03:59
and they say no when you hitvurmak the richzengin suburbsbanliyöler of DelhiDelhi --
56
223000
3000
ve Delhi'nin zengin banliyöleri söz konusu olduğunda hayır dediler -
04:02
because, you know, those are relativelyNispeten better off areasalanlar --
57
226000
3000
çünkü biliyorsunuz, bunlar göreceli daha iyi bölgeler.
04:05
and then from 200 kilometerskilometre out of DelhiDelhi, the answerCevap is consistentlysürekli olarak yes.
58
229000
4000
Ve sonra Delhi'den 200 km uzağı için cevap kesinlikle evetti.
04:09
I would imaginehayal etmek that a teacheröğretmen who comesgeliyor or walksyürüyüşleri into classsınıf
59
233000
3000
Bir öğretmenin her gün sınıfa keşke başka bir okuldaydım
04:12
everyher day thinkingdüşünme that, I wishdilek I was in some other schoolokul,
60
236000
4000
diye geldiğini ve girdiğini hayal edebiliyorum,
04:16
probablymuhtemelen has a deepderin impactdarbe on what happensolur to the resultsSonuçlar.
61
240000
4000
muhtemelen sonuçlara derin bir etkisi oluyordur.
04:20
So it lookedbaktı as thoughgerçi teacheröğretmen motivationmotivasyon and teacheröğretmen migrationgöç
62
244000
5000
Yani öğretmen motivasyonu ve öğretmen göçü güçlü bir şekilde
04:25
was a powerfullygüçlü bir şekilde correlatedkorelasyon thing with what was happeningolay in primarybirincil schoolsokullar,
63
249000
5000
ilköğretimde neler olduğuyla ilişkili gibi görünüyor,
04:30
as opposedkarşıt to whetherolup olmadığını the childrençocuklar have enoughyeterli to eatyemek,
64
254000
3000
çocukların yeterince yiyip yemedikleri ve sınıfta
04:33
and whetherolup olmadığını they are packedpaketlenmiş tightlysıkıca into classroomsderslik
65
257000
2000
itiş tepiş oturup oturmadıklarına karşılık
04:35
and that sortçeşit of thing. It appearsbelirir that way.
66
259000
4000
ve buna benzer şeyler. Bu şekilde görünüyor.
04:39
When you take educationEğitim and technologyteknoloji, then I find in the literatureEdebiyat that,
67
263000
5000
Eğitim ve teknolojiyi ele aldığınızda, sonra kaynaklarda,
04:44
you know, things like websitesweb siteleri, collaborativeişbirlikçi environmentsortamları --
68
268000
3000
internet siteleri, işbirlikçi çevreler gibi şeyler buldum -
04:47
you've been listeningdinleme to all that in the morningsabah --
69
271000
2000
bunun hepsini sabahtan beri dinliyorsunuz -
04:49
it's always pilotedPilot first in the besten iyi schoolsokullar, the besten iyi urbankentsel schoolsokullar,
70
273000
6000
her zaman en iyi okullarda, en iyi şehir okullarında pilot uygulama yapılır,
04:55
and, accordinggöre to me, biasesönyargıların the resultsonuç.
71
279000
3000
ve bana göre, sonuç önyargıdır.
04:58
The literatureEdebiyat -- one partBölüm of it, the scientificilmi literatureEdebiyat --
72
282000
4000
Kaynaklar - bilimsel kaynakların bazısı,
05:02
consistentlysürekli olarak blamessuçluyor ETET as beingolmak over-hypedaşırı sinirli and under-performingaltında gerçekleştirme.
73
286000
5000
sürekli olarak ET (Eğitim teknolojisi)'yi aşırı sinirli ve düşük performanslı olmakla suçlar.
05:07
The teachersöğretmenler always say, well, it's fine, but it's too expensivepahalı for what it does.
74
291000
6000
Öğretmenler her zaman, peki, iyi, ama bu yaptığı işe göre çok pahalı derler.
05:13
Because it's beingolmak pilotedPilot in a schoolokul where the studentsöğrencilerin are alreadyzaten gettingalma,
75
297000
3000
Çünkü öğrencilerin zaten yapabileceklerinin, diyelim yüzde 80'ini, yapabildiği
05:16
let's say, 80 percentyüzde of whateverher neyse they could do.
76
300000
3000
okullarda pilot uygulamaları yapılır.
05:19
You put in this newyeni super-dupersüper kandırılan technologyteknoloji, and now they get 83 percentyüzde.
77
303000
4000
Bunu şu süper müper teknolojiye koyarsınız ve şimdi yüzde 83'e ulaşırlar.
05:23
So the principalAsıl adı looksgörünüyor at it and saysdiyor,
78
307000
2000
Böylece müdür buna bakar ve
05:25
3 percentyüzde for 300,000 dollarsdolar? ForgetUnut it.
79
309000
3000
yüzde 3 için 300.000 dolar mı? der. Unutun bunu.
05:28
If you tookaldı the sameaynı technologyteknoloji and pilotedPilot it into one of those remoteuzak schoolsokullar,
80
312000
5000
Eğer aynı teknolojiyi alır ve skorun yüzde 30 olduğu bu uzak okullardan birinde
05:33
where the scoreGol was 30 percentyüzde, and, let's say, tookaldı that up to 40 percentyüzde --
81
317000
5000
diyelim ki, yüzde 40'a çıkarmak için kullansanız
05:38
that will be a completelytamamen differentfarklı thing.
82
322000
2000
bu tamamen farklı bir şey olacaktır.
05:40
So the relativebağıl changedeğişiklik that ETET, EducationalEğitim TechnologyTeknoloji, would make,
83
324000
4000
Böylece ET'nin yapacağı bu görece değişiklik
05:44
would be faruzak greaterbüyük at the bottomalt of the pyramidpiramit than at the topüst,
84
328000
3000
piramidin en altında, en üstünde olacağından çok daha büyük olacaktır,
05:47
but we seemgörünmek to be doing it the other way about.
85
331000
3000
ama bunu diğer şekilde yapıyoruz gibi görünüyor.
05:50
So I camegeldi to this conclusionSonuç that ETET should reachulaşmak
86
334000
3000
Yani ET önce imkânları kısıtlı olanlara ulaşmalı,
05:53
the underprivilegedfakir first, not the other way about.
87
337000
3000
diğer şekilde değil, sonucuna ulaştım.
05:56
And finallyen sonunda camegeldi the questionsoru of, how do you tackleele almak teacheröğretmen perceptionalgı?
88
340000
3000
Ve sonunda, öğretmenin görüşü konusunu nasıl çözeriz, sorusu geliyor.
05:59
WheneverNe zaman you go to a teacheröğretmen and showgöstermek them some technologyteknoloji,
89
343000
2000
Ne zaman bir öğretmene gitseniz ve biraz teknoloji gösterseniz
06:01
the teacher'söğretmenin first reactionreaksiyon is,
90
345000
2000
öğretmenin ilk tepkisi şu;
06:03
you cannotyapamam replacedeğiştirmek a teacheröğretmen with a machinemakine -- it's impossibleimkansız.
91
347000
6000
öğretmeni bir makineyle değiştiremezsiniz - bu imkânsız.
06:09
I don't know why it's impossibleimkansız, but, even for a momentan,
92
353000
2000
Neden bunun imkânsız olduğunu bilmiyorum, ama bir an için hatta
06:11
if you did assumeüstlenmek that it's impossibleimkansız -- I have a quotationalıntı from SirEfendim ArthurArthur C. ClarkeClarke,
93
355000
5000
eğer imkânsız olduğunu düşündünüzse - Arthur C. Clarke'dan bir alıntı yapacağım,
06:16
the scienceBilim fictionkurgu writeryazar whomkime I metmet in ColomboColombo,
94
360000
4000
Colombo'da tanıştığım bilimkurgu yazarı,
06:20
and he said something whichhangi completelytamamen solvesçözer this problemsorun.
95
364000
4000
ve sorunu tamamıyla çözen bir şey söyledi.
06:24
He said a teacheröğretmen than can be replaceddeğiştirilir by a machinemakine, should be.
96
368000
6000
Bir öğretmenin bir makineyle değiştirilebileceği değil değişmesi gerektiğini söyledi.
06:30
So, you know, it putskoyar the teacheröğretmen into a toughsert bindbağlamak, you have to think.
97
374000
6000
Yani, bilirsiniz, öğretmenin elini ayağını bağlıyor, eğer düşünürseniz.
06:36
AnywayYine de, so I'm proposingöneren that an alternativealternatif primarybirincil educationEğitim,
98
380000
3000
Her neyse, yani ben alternatif bir ilköğretim teklif ediyorum,
06:39
whateverher neyse alternativealternatif you want, is requiredgereklidir where schoolsokullar don't existvar olmak,
99
383000
5000
her ne alternatif isterseniz, okulların olmadığı, okulların yeterince iyi olmadığı,
06:44
where schoolsokullar are not good enoughyeterli, where teachersöğretmenler are not availablemevcut
100
388000
3000
öğretmenlerin olmadığı ya da öğretmenlerin yeterince iyi olmadığı
06:47
or where teachersöğretmenler are not good enoughyeterli, for whateverher neyse reasonneden.
101
391000
3000
durumlarda ya da her ne nedenle olursa olsun ihtiyaç duyulan bir alternatif.
06:50
If you happenolmak to livecanlı in a partBölüm of the worldDünya where noneYok of this appliesgeçerlidir,
102
394000
4000
Eğer bunların hiçbirisinin geçerli olmadığı dünyanın bir noktasında yaşıyorsanız,
06:54
then you don't need an alternativealternatif educationEğitim.
103
398000
2000
o zaman alternatif bir eğitime ihtiyacınız olmayacaktır.
06:56
So faruzak I haven'tyok come acrosskarşısında suchböyle an areaalan, exceptdışında for one casedurum. I won'talışkanlık nameisim the areaalan,
104
400000
6000
Şimdiye kadar böyle bir bölgeye rastlamadım, biri dışında. İsmini vermeyeceğim,
07:02
but somewherebir yerde in the worldDünya people said, we don't have this problemsorun,
105
406000
3000
ama dünyanın bir noktasında insanlar, böyle bir sorunumuz yok, diyorlar,
07:05
because we have perfectmükemmel teachersöğretmenler and perfectmükemmel schoolsokullar.
106
409000
4000
çünkü mükemmel öğretmenlerimiz, mükemmel okullarımız var.
07:09
There are suchböyle areasalanlar, but -- anywayneyse, I'd never heardduymuş that anywhereherhangi bir yer elsebaşka.
107
413000
6000
Böyle bölgeler var, ama - her neyse, başka hiçbir yerde görmedim.
07:15
I'm going to talk about childrençocuklar and self-organizationkendi kendine organizasyon,
108
419000
3000
Çocuklar ve kendi kendini düzenleme ile ilgili konuşacağım,
07:18
and a setset of experimentsdeneyler whichhangi sortçeşit of led to this ideaFikir
109
422000
4000
ve alternatif bir eğitim nasıl olabilir fikrine götüren
07:22
of what mightbelki an alternativealternatif educationEğitim be like.
110
426000
4000
bir dizi deneyden bahsedeceğim.
07:26
They're calleddenilen the hole-in-the-wallDuvardaki delik experimentsdeneyler.
111
430000
2000
Duvardaki delik deneyleri diyoruz bunlara.
07:28
I'll have to really rushacele throughvasitasiyla this. They're a setset of experimentsdeneyler.
112
432000
5000
Bunu gerçekten hızlıca anlatmam gerekecek. Bir grup deney var.
07:33
The first one was donetamam in NewYeni DelhiDelhi in 1999.
113
437000
6000
İlki, Yeni Delhi'de 1999'da yapıldı.
07:39
And what we did over there was prettygüzel much simplebasit.
114
443000
4000
Ve orada yaptığımız gayet basitti.
07:43
I had an officeofis in those daysgünler whichhangi borderedsınırlanmıştır a slumgecekondu, an urbankentsel slumgecekondu,
115
447000
4000
O zamanlar bir ofisim vardı, bir gecekondu mahallesinin sınırındaydı,
07:47
so there was a dividingbölen wallduvar betweenarasında our officeofis and the urbankentsel slumgecekondu.
116
451000
4000
yani ofisi ve şehirdeki bu gecekondu mahallesini ayıran bir duvar vardı.
07:51
They cutkesim a holedelik insideiçeride that wallduvar --
117
455000
2000
Duvarda bir delik açtılar -
07:53
whichhangi is how it has got the nameisim hole-in-the-wallDuvardaki delik --
118
457000
2000
bu nedenle deneyi bu şekilde adlandırdık -
07:55
and put a prettygüzel powerfulgüçlü PCPC into that holedelik, sortçeşit of embeddedgömülü into the wallduvar
119
459000
5000
ve bu deliğe gayet güçlü bir PC koydular, duvara gömdüler diyebiliriz
08:00
so that its monitorizlemek was stickingyapışkan out at the other endson,
120
464000
3000
böylece monitör diğer taraftan taşıyordu,
08:03
a touchpaddokunmatik yüzey similarlybenzer şekilde embeddedgömülü into the wallduvar,
121
467000
3000
aynı şekilde duvara bir touchpad gömüldü,
08:06
put it on high-speedyüksek hız InternetInternet, put the InternetInternet ExplorerExplorer there,
122
470000
6000
yüksek hızda bir internet bağlantısı, Internet Explorer kondu,
08:12
put it on AltavistaAltaVista.comcom -- in those daysgünler -- and just left it there.
123
476000
3000
Altavista.com - o günlerde - açık olarak o şekilde bırakıldı.
08:15
And this is what we saw.
124
479000
5000
Ve gördüğümüz bu oldu.
08:20
So that was my officeofis in IITIIT. Here'sİşte the hole-in-the-wallDuvardaki delik.
125
484000
9000
Bu IT'deki benim ofisim. Bu da duvardaki delik.
08:29
About eightsekiz hourssaatler latersonra, we foundbulunan this kidçocuk.
126
493000
6000
Yaklaşık sekiz saat sonra bu çocuğu bulduk.
08:35
To the right is this eight-year-oldSekiz yaşında childçocuk who --
127
499000
5000
Sağda, sekiz yaşındaki çocuk -
08:40
and to his left is a six-year-oldaltı yaşında girlkız, who is not very talluzun boylu.
128
504000
5000
ve onun solundaki altı yaşında bir kız çocuğu, pek uzun değil.
08:45
And what he was doing was, he was teachingöğretim her to browseGözat.
129
509000
4000
Ve büyük çocuk küçük kıza nasıl internette gezileceğini gösteriyor.
08:49
So it sortçeşit of raisedkalkık more questionssorular than it answeredcevap.
130
513000
5000
Yani cevapladığından çok soru ortaya çıkarıyor.
08:54
Is this realgerçek? Does the languagedil mattermadde,
131
518000
2000
Bu gerçek mi?
08:56
because he's not supposedsözde to know Englishİngilizce?
132
520000
2000
çünkü çocuğun İngilizce bilmesi beklenemez değil mi?
08:58
Will the computerbilgisayar last, or will they breakkırılma it and stealçalmak it
133
522000
3000
Bilgisayar kalacak mı, ya da bozacaklar mı, çalacaklar mı,
09:01
-- and did anyonekimse teachöğretmek them?
134
525000
2000
- ve herhangi biri onlara öğretti mi?
09:03
The last questionsoru is what everybodyherkes said, but you know,
135
527000
2000
Sonuncu soru, herkesin söylediği ama
09:05
I mean, they mustşart have pokeduzaklarda bir yerlere uzanıp theironların headkafa over the wallduvar
136
529000
2000
yani, kafalarını duvardan içeri sokup
09:07
and askeddiye sordu the people in your officeofis,
137
531000
2000
ofisteki insanlara nasıl yapıldığını
09:09
can you showgöstermek me how to do it, and then somebodybirisi taughtöğretilen him.
138
533000
3000
gösterir misiniz diye sormaları gerekir ki birileri onlara öğretmiş olsun.
09:12
So I tookaldı the experimentdeney out of DelhiDelhi and repeatedtekrarlanan it,
139
536000
3000
Böylece deneyi Delhi dışına çıkarıp tekrar ettim,
09:15
this time in a cityŞehir calleddenilen ShivpuriShivpuri in the centermerkez of IndiaHindistan,
140
539000
6000
bu sefer Chifpuri, Hindistan'ın merkezindeki bir şehirde
09:21
where I was assuredgüvence verdi that nobodykimse had ever taughtöğretilen anybodykimse anything.
141
545000
5000
kimsenin kimseye asla bir şey öğretmediği konusunda ikna edildiğim bir şehir.
09:26
(LaughterKahkaha)
142
550000
4000
(Gülüşmeler)
09:30
So it was a warmIlık, hafif sıcak day, and the holedelik in the wallduvar
143
554000
5000
Sıcak bir gündü ve duvardaki delik
09:35
was on that decrepitEli ayağı tutmaz oldeski buildingbina. This is the first kidçocuk who camegeldi there;
144
559000
5000
bu eski yıkı duvar üzerindeydi. Gelen ilk çocuk buydu;
09:40
he latersonra on turneddönük out to be a 13-year-old-yaşında schoolokul dropoutçıkarma.
145
564000
2000
daha sonra 13 yaşında, okulu terk etmiş bir çocuk olduğu anlaşıldı.
09:42
He camegeldi there and he startedbaşladı to fiddleKeman around with the touchpaddokunmatik yüzey.
146
566000
6000
Geldi ve touchpad'le oynamaya başladı.
09:48
Very quicklyhızlı bir şekilde, he noticedfark that when he moveshamle his fingerparmak on the touchpaddokunmatik yüzey
147
572000
3000
Çok hızlı bir şekilde, parmağını touchpad üzerinde gezdirdiğinde
09:51
something moveshamle on the screenekran --
148
575000
1000
ekranda bir şeyin hareket ettiğini fark etti -
09:52
and latersonra on he told me, "I have never seengörüldü a televisiontelevizyon
149
576000
3000
ve daha sonra bana, daha önce bir şey yapabileceğin
09:55
where you can do something."
150
579000
1000
bir televizyon görmemiştim, dedi.
09:56
So he figuredanladım that out. It tookaldı him over two minutesdakika
151
580000
3000
Yani çözmüştü. İki dakikadan biraz fazla zamanını
09:59
to figureşekil out that he was doing things to the televisiontelevizyon.
152
583000
3000
aldı bunları televizyona yapıyor olduğunu anlamak.
10:02
And then, as he was doing that, he madeyapılmış an accidentalkaza sonucu clicktık
153
586000
3000
Ve sonra, bunu yaparken, yanlışlıkla touchpad'e hızlıca vurmasıyla
10:05
by hittingisabet the touchpaddokunmatik yüzey -- you'llEğer olacak see him do that.
154
589000
7000
bir klik yaptı - bunu yaparken göreceksiniz.
10:12
He did that, and the InternetInternet ExplorerExplorer changeddeğişmiş pagesayfa.
155
596000
6000
Bunu yaptı ve Internet Explorer sayfa değiştirdi.
10:18
EightSekiz minutesdakika latersonra, he lookedbaktı from his handel to the screenekran,
156
602000
4000
Sekiz dakika sonra, elinden ekrana baktı,
10:22
and he was browsingTarama: he was going back and forthileri.
157
606000
4000
ve geziyordu: ileri ve geri gidiyordu.
10:26
When that happenedolmuş, he startedbaşladı callingçağrı all the neighborhoodKomşuluk childrençocuklar,
158
610000
5000
Bu olduğunda, tüm mahalle çocuklarını çağırmaya başladı,
10:31
like, childrençocuklar would come and see what's happeningolay over here.
159
615000
7000
sanki çocuklar gelmeli ve neler olduğunu görmeli gibi.
10:38
And by the eveningakşam of that day, 70 childrençocuklar were all browsingTarama.
160
622000
4000
Ve o günün akşamında, 70 çocuk internette geziyordu.
10:42
So eightsekiz minutesdakika and an embeddedgömülü computerbilgisayar
161
626000
4000
Yani sekiz dakika ve gömülmüş bir bilgisayarın
10:46
seemedgibiydi to be all that we neededgerekli there.
162
630000
4000
tek ihtiyacımız olduğu görülüyor.
10:50
So we thought that this is what was happeningolay:
163
634000
3000
Neler olduğu konusunda fikrimiz şu:
10:53
that childrençocuklar in groupsgruplar can self-instructkendi kendine talimat themselveskendilerini
164
637000
3000
gruplar halindeki çocuklar kendi kendilerini
10:56
to use a computerbilgisayar and the InternetInternet. But underaltında what circumstanceskoşullar?
165
640000
8000
bilgisayar ve internet kullanmak konusunda eğitebilirler. Ama hangi koşullarda?
11:04
At this time there was a -- the mainana questionsoru was about Englishİngilizce.
166
648000
6000
Bu sırada temel bir soru İngilizce hakkındaydı.
11:10
People said, you know, you really oughtgerektiğini to have this in IndianHint languagesdiller.
167
654000
4000
İnsanlar, bunu Hintçe hazırlasanız iyi olur, dediler,
11:14
So I said, have what, shall-acak I translateÇevirmek the InternetInternet
168
658000
3000
ben de, nasıl, Internet’i bir Hint diline mi
11:17
into some IndianHint languagedil? That's not possiblemümkün.
169
661000
3000
tercüme edeyim? dedim. Bu imkânsız.
11:20
So, it has to be the other way about.
170
664000
2000
Yani diğer şekilde olmalıydı.
11:22
But let's see, how do the childrençocuklar tackleele almak the Englishİngilizce languagedil?
171
666000
4000
Ama bakalım, çocuklar İngilizceyi nasıl çözmüşler?
11:26
I tookaldı the experimentdeney out to northeasternkuzeydoğu IndiaHindistan,
172
670000
3000
Deneyi Kuzeydoğu Hindistan'daki Madantusi
11:29
to a villageköy calleddenilen MadantusiMadantusi,
173
673000
2000
adlı bir köye taşıdım,
11:31
where, for some reasonneden, there was no Englishİngilizce teacheröğretmen,
174
675000
4000
bir şekilde, hiç İngilizce öğretmenleri yoktu,
11:35
so the childrençocuklar had not learnedbilgili Englishİngilizce at all.
175
679000
3000
yani çocuklar hiç İngilizce öğrenmemişlerdi.
11:38
And I builtinşa edilmiş a similarbenzer hole-in-the-wallDuvardaki delik.
176
682000
4000
Ve benzer şekilde duvara bir delik açtım.
11:42
One bigbüyük differencefark in the villagesköyler, as opposedkarşıt to the urbankentsel slumsgecekondu:
177
686000
2000
Şehirdeki gecekonduların aksine köyde büyük bir farklılık vardı,
11:44
there were more girlskızlar than boysçocuklar who camegeldi to the kioskbüfe.
178
688000
4000
erkeklerden çok kız çocukları kioska geliyordu.
11:48
In the urbankentsel slumsgecekondu, the girlskızlar tendeğiliminde to staykalmak away.
179
692000
4000
Şehirdeki kenar mahallelerde kız çocukları uzak durma eğilimdeydi.
11:52
I left the computerbilgisayar there with lots of CDsCD -- I didn't have any InternetInternet --
180
696000
5000
Bilgisayarı orada birçok CD ile birlikte bıraktım - Internet yoktu -
11:57
and camegeldi back threeüç monthsay latersonra.
181
701000
4000
ve üç ay sonra geri döndüm.
12:01
So when I camegeldi back there, I foundbulunan these two kidsçocuklar,
182
705000
4000
Geri döndüğümde, iki çocuk gördüm,
12:05
eight-sekiz- and 12-year-oldsyıllık bir-yaş, who were playingoynama a gameoyun on the computerbilgisayar.
183
709000
4000
sekiz ve on iki yaşında, bilgisayarda bir oyun oynuyorlardı.
12:09
And as soonyakında as they saw me they said,
184
713000
4000
Ve beni görür görmez dediler ki,
12:13
"We need a fasterDaha hızlı processorişlemci and a better mousefare."
185
717000
3000
daha hızlı bir işlemci ve daha iyi bir fareye ihtiyacımız var.
12:16
(LaughterKahkaha)
186
720000
4000
(Gülüşmeler)
12:20
I was realgerçek surprisedşaşırmış.
187
724000
2000
Gerçekten şaşırmıştım.
12:22
You know, how on earthtoprak did they know all this?
188
726000
3000
Yani, tüm bunları nasıl bilebilirler?
12:25
And they said, "Well, we'vebiz ettik pickedseçilmiş it up from the CDsCD."
189
729000
2000
Ve CD'lerden öğrendik dediler.
12:27
So I said, "But how did you understandanlama what's going on over there?"
190
731000
3000
Ben de, neler olup bittiğini nasıl anladınız, diye sordum.
12:30
So they said, "Well, you've left this machinemakine
191
734000
2000
Dediler ki, sadece İngilizce konuşan bu makineyi
12:32
whichhangi talksgörüşmeler only in Englishİngilizce, so we had to learnöğrenmek Englishİngilizce."
192
736000
3000
bıraktınız ve biz de İngilizce öğrenmek zorunda kaldık.
12:35
So then I measuredölçülü, and they were usingkullanma 200 Englishİngilizce wordskelimeler with eachher other
193
739000
4000
Sonra ölçtüğümde, kendi aralarında 200 kadar İngilizce kelime kullanıyorlardı
12:39
-- mispronouncedyanlış telaffuz, but correctdoğru usagekullanım --
194
743000
3000
- yanlış telaffuz ama doğru kullanımla -
12:42
wordskelimeler like exitçıkış, stop, find, savekayıt etmek, that kindtür of thing,
195
746000
6000
çıkış, dur, bul, kaydet gibi kelimeler,
12:48
not only to do with the computerbilgisayar but in theironların day-to-dayGünden güne conversationskonuşmaları.
196
752000
3000
sadece bilgisayarla ilgili değil, günlük konuşmalarında da.
12:51
So, MadantusiMadantusi seemedgibiydi to showgöstermek that languagedil is not a barrierbariyer;
197
755000
4000
Yani, Madantusi dilin bir engel olmadığını gösterir gibi görünüyor;
12:55
in factgerçek they mayMayıs ayı be ableyapabilmek to teachöğretmek themselveskendilerini the languagedil
198
759000
2000
aslında eğer isterlerse birbirlerine
12:57
if they really wanted to.
199
761000
3000
dil öğretebilirler.
13:00
FinallySon olarak, I got some fundingfinansman to try this experimentdeney out
200
764000
5000
Sonunda, bu deneyi sonuçlar tekrar edecek mi diye
13:05
to see if these resultsSonuçlar are replicableyinelenebilir, if they happenolmak everywhereher yerde elsebaşka.
201
769000
4000
denemek için biraz destek buldum; her yerde tekrar edecek mi diye.
13:09
IndiaHindistan is a good placeyer to do suchböyle an experimentdeney in,
202
773000
3000
Hindistan bu tür bir deneyi yapmak için uygun bir yer
13:12
because we have all the ethnicetnik diversitiesfarklılıkların, all the -- you know,
203
776000
3000
çünkü tüm etnik farklılıklara sahibiz, tüm
13:15
the geneticgenetik diversityçeşitlilik, all the racialırk diversitiesfarklılıkların,
204
779000
3000
genetik çeşitliliğe, tüm ırksal çeşitliliğe,
13:18
and alsoAyrıca all the socio-economicsosyo-ekonomik diversitiesfarklılıkların.
205
782000
2000
ve tüm sosyoekonomik çeşitliliğe de.
13:20
So, I could actuallyaslında chooseseçmek samplesörnekler to coverkapak a crossçapraz sectionBölüm
206
784000
5000
Aslında böylece pratik olarak tüm dünyayı kapsayacak bir kesit
13:25
that would coverkapak practicallypratikte the wholebütün worldDünya.
207
789000
4000
alabileceğim örnekleri seçebilirdim.
13:29
So I did this for almostneredeyse fivebeş yearsyıl, and this experimentdeney
208
793000
4000
Böylece bunu neredeyse beş yıl boyunca yaptım ve bu deney
13:33
really tookaldı us all the way acrosskarşısında the lengthuzunluk and breadthetki derecesini elde of IndiaHindistan.
209
797000
3000
hepimizin Hindistan'ı gerçekten enine ve boyuna geçmemizi sağladı.
13:36
This is the HimalayasHimalayalar. Up in the northkuzeyinde, very coldsoğuk.
210
800000
3000
Bunlar Himalayalar. Kuzey'de yukarıda, çok soğuk.
13:39
I alsoAyrıca had to checkKontrol or inventicat etmek an engineeringmühendislik designdizayn
211
803000
3000
Ayrıca dışarıda dayanacak mühendislik tasarımını
13:42
whichhangi would survivehayatta kalmak outdoorsaçık havada, and I was usingkullanma regulardüzenli, normalnormal PCsPC'ler,
212
806000
4000
icat etmek zorundaydım ve sıradan, normal PC'ler kullanıyordum,
13:46
so I neededgerekli differentfarklı climatesİklimler, for whichhangi IndiaHindistan is alsoAyrıca great,
213
810000
3000
yani farklı iklimlere dayanmalıydı, Hindistan çok büyük olduğundan
13:49
because we have very coldsoğuk, very hotSıcak, and so on.
214
813000
3000
çok soğuk, çok sıcak, vesaire olabilir.
13:52
This is the desertçöl to the westbatısında. NearYakın: the PakistanPakistan bordersınır.
215
816000
12000
Burası Pakistan sınırında batıya doğru bir çöl.
14:04
And you see here a little clipklips of -- one of these villagesköyler --
216
828000
4000
Ve - bu köylerde birisinin - küçük bir klipini görüyorsunuz
14:08
the first thing that these childrençocuklar did was to find a websiteWeb sitesi
217
832000
3000
çocukların yaptığı ilk iş kendilerine İngilizce alfabesini
14:11
to teachöğretmek themselveskendilerini the Englishİngilizce alphabetalfabe.
218
835000
4000
öğretecek bir internet sitesi bulmak oldu.
14:15
Then to centralmerkezi IndiaHindistan -- very warmIlık, hafif sıcak, moistnemli, fishingBalık tutma villagesköyler,
219
839000
4000
Sonra Hindistan'ın merkezi - çok sıcak, nemli, balıkçı köyleri,
14:19
where humidityNem oranı is a very bigbüyük killerkatil of electronicselektronik.
220
843000
4000
nem oranı elektronik aletleri öldürebilir.
14:23
So we had to solveçözmek all the problemssorunlar we had
221
847000
3000
Bizim tüm bu sorunları havalandırma olmadan
14:26
withoutolmadan airhava conditioningşartlandırma and with very poorfakir powergüç,
222
850000
2000
ve çok zayıf güçle çözmemiz gerekiyordu,
14:28
so mostçoğu of the solutionsçözeltiler that camegeldi out used little blastspatlamaların of airhava
223
852000
5000
böylece çözüm olarak bulduğumuz makineleri çalışır tutmak için
14:33
put at the right placesyerler to keep the machinesmakineler runningkoşu.
224
857000
3000
doğru yerlere koyup rüzgârdan yaralanmak oldu.
14:36
I want to just cutkesim this shortkısa. We did this over and over again.
225
860000
5000
Bunu kısa kesmek istiyorum. Bunu defalarca yaptık.
14:41
This sequencesıra is alsoAyrıca niceGüzel. This is a smallküçük childçocuk, a six-year-oldaltı yaşında,
226
865000
4000
Bu sekans da hoş. Bu küçük bir çocuk, altı yaşında,
14:45
tellingsöylüyorum his eldesten büyükleri sisterkız kardeş what to do.
227
869000
2000
büyük kız kardeşine ne yapacağını söylüyor.
14:47
And this happensolur very oftensık sık with these computersbilgisayarlar,
228
871000
2000
Ve bu bilgisayarla bu çok sık oluyor,
14:49
that the youngerdaha genç childrençocuklar are foundbulunan teachingöğretim the olderdaha eski onesolanlar.
229
873000
6000
daha çok küçük çocukların büyük çocuklara öğrettikleri görülür.
14:55
What did we find? We foundbulunan that six-altı- to 13-year-oldsyıllık bir-yaş can self-instructkendi kendine talimat
230
879000
5000
Ne bulduk? Altı ila 13 yaşlarındaki çocuklar ağa bağlı bir ortamda
15:00
in a connectedbağlı environmentçevre,
231
884000
2000
kendi kendilerine öğretebilirler,
15:02
irrespectivebakılmaksızın of anything that we could measureölçmek.
232
886000
5000
ölçebileceğimiz herhangi bir şeyden bağımsız olarak.
15:07
So if they have accesserişim to the computerbilgisayar, they will teachöğretmek themselveskendilerini, includingdahil olmak üzere intelligencezeka.
233
891000
5000
Yani, eğer bilgisayara ulaşma imkânı varsa, birbirlerine öğreteceklerdir, zekâ da dâhil.
15:12
I couldn'tcould find a singletek correlationbağıntı with anything, but it had to be in groupsgruplar.
234
896000
5000
Herhangi bir şeyle tek bir ilişki dahi bulamadım, ama gruplar halinde olmalı.
15:17
And that mayMayıs ayı be of great, you know, interestfaiz to this groupgrup,
235
901000
4000
Ve bu da belki, bilirsiniz, bu grup için ilgi çekici olabilir
15:21
because all of you are talkingkonuşma about groupsgruplar.
236
905000
2000
çünkü hepiniz gruplar hakkında konuşuyorsunuz.
15:23
So here was the powergüç of what a groupgrup of childrençocuklar can do,
237
907000
4000
Burada gördüğümüz bir grup çocuğun yapabileceklerinin gücü,
15:27
if you liftasansör the adultyetişkin interventionmüdahale.
238
911000
3000
eğer yetişkin müdahalesini kaldırırsanız.
15:30
Just a quickhızlı ideaFikir of the measurementsölçümler.
239
914000
4000
Sadece küçük bir ölçüm fikri.
15:34
We tookaldı standardstandart statisticalistatistiksel techniquesteknikleri, so I'm going to not talk about that.
240
918000
4000
Standart istatistik teknikleri aldık, bu nedenle bununla ilgili konuşmayacağım.
15:38
But we got a cleantemiz learningöğrenme curveeğri,
241
922000
3000
Ama temiz bir öğrenme eğrisi elde ettik,
15:41
almostneredeyse exactlykesinlikle the sameaynı as what you would get in a schoolokul.
242
925000
3000
sizin bir okuldan elde edeceğinizin neredeyse aynısı olan bir eğri.
15:44
I'll leaveayrılmak it at that,
243
928000
2000
Bunu burada bırakacağım,
15:46
because, I mean, it sortçeşit of saysdiyor it all, doesn't it?
244
930000
3000
çünkü yani, her şeyi kendisi söylüyor, değil mi?
15:49
What could they learnöğrenmek to do?
245
933000
2000
Neyi yapmayı öğrenebilirlerdi?
15:51
BasicTemel WindowsWindows functionsfonksiyonlar, browsingTarama, paintingboyama, chattingsohbet and emailE-posta,
246
935000
5000
Temel Windows fonksiyonları, internette gezme, sohbet ve e-posta,
15:56
gamesoyunlar and educationaleğitici materialmalzeme, musicmüzik downloadsindirme, playingoynama videovideo.
247
940000
3000
oyunlar ve eğitim malzemeleri, müzik indirme, video oynatma.
15:59
In shortkısa, what all of us do.
248
943000
2000
Kısacası, hepimizin yaptığı şeyler.
16:01
And over 300 childrençocuklar will becomeolmak computerbilgisayar literateokur
249
945000
4000
Ve 300 çocuktan fazlası bilgisayar kullanıcısı oldu
16:05
and be ableyapabilmek to do all of these things in sixaltı monthsay with one computerbilgisayar.
250
949000
5000
ve tüm bunları altı ay içinde tek bir bilgisayarla yaptılar.
16:10
So, how do they do that?
251
954000
1000
Peki, bunu nasıl yapıyorlar?
16:11
If you calculatedhesaplanan the actualgerçek time of accesserişim,
252
955000
2000
Eğer ulaşılırlığın kesin süresini hesaplarsanız,
16:13
it would work out to minutesdakika perbaşına day,
253
957000
2000
günde dakikalar şeklindedir,
16:15
so that's not how it's happeningolay.
254
959000
2000
yani bu nasıl olduğunu göstermiyor.
16:17
What you have, actuallyaslında, is there is one childçocuk operatingişletme the computerbilgisayar.
255
961000
5000
Aslında olan şu; bilgisayarı kullanan tek bir çocuk var.
16:22
And surroundingçevreleyen him are usuallygenellikle threeüç other childrençocuklar,
256
966000
2000
Ve onu çevreleyen diğer üç çocuk neler yapmaları
16:24
who are advisingdanışmanlık him on what they should do.
257
968000
4000
konusunda ona fikir veriyorlar.
16:28
If you testÖlçek them, all fourdört will get the sameaynı scoresSkorlar in whateverher neyse you asksormak them.
258
972000
4000
Eğer onları test ederseniz, ne sorarsanız sorun dördü de aynı skoru alacaktır.
16:32
Around these fourdört are usuallygenellikle a groupgrup of about 16 childrençocuklar,
259
976000
4000
Bu dördü etrafında genellikle yaklaşık 16 çocukluk bir grup var
16:36
who are alsoAyrıca advisingdanışmanlık, usuallygenellikle wronglyyanlış,
260
980000
3000
onlar da fikir veriyorlar, bilgisayarda olan biten
16:39
about everything that's going on on the computerbilgisayar.
261
983000
3000
her şey hakkında, genellikle yanlış bir şekilde.
16:42
And all of them alsoAyrıca will clearaçık a testÖlçek givenverilmiş on that subjectkonu.
262
986000
5000
Ve tümü de bu konuda yapılacak bir testi geçecektir.
16:47
So they are learningöğrenme as much by watchingseyretme as they learnöğrenmek by doing.
263
991000
4000
Yani yaparak öğrendikleri kadar izleyerek de öğreniyorlar.
16:51
It seemsgörünüyor counter-intuitivekarşı sezgisel to adultyetişkin learningöğrenme,
264
995000
3000
Yetişkin öğrenmesiyle beklenenin aksi gibi görünüyor,
16:54
but rememberhatırlamak, eight-year-oldssekiz yaşındakiler livecanlı in a societytoplum
265
998000
2000
ama hatırlayın, sekiz yaşındaki çoğu zaman
16:56
where mostçoğu of the time they are told, don't do this,
266
1000000
4000
şunu yapma, viski şişesine dokunma,
17:00
you know, don't touchdokunma the whiskeyviski bottleşişe.
267
1004000
2000
denen bir çevrede yaşıyorlar.
17:02
So what does the eight-year-oldSekiz yaşında do?
268
1006000
2000
Peki, sekiz yaşındaki ne yapıyor?
17:04
He observesgözlemler very carefullydikkatlice how a whiskeyviski bottleşişe should be touchedmüteessir.
269
1008000
4000
Bir viski şişesine nasıl dokunulması gerektiğini dikkatlice izliyor.
17:08
And if you testedtest edilmiş him,
270
1012000
1000
Ve eğer onu test ederseniz,
17:09
he would answerCevap everyher questionsoru correctlydoğru şekilde on that topickonu.
271
1013000
2000
bu konudaki her soruya doğru bir şekilde cevap verecektir.
17:11
So, they seemgörünmek to be ableyapabilmek to acquirekazanmak very quicklyhızlı bir şekilde.
272
1015000
6000
Yani çok hızlı bir şekilde alıyor gibi görünmekteler.
17:17
So what was the conclusionSonuç over the sixaltı yearsyıl of work?
273
1021000
3000
Peki, altı yıldan fazla süren bir çalışmanın sonucu nedir?
17:20
It was that primarybirincil educationEğitim can happenolmak on its ownkendi,
274
1024000
4000
İlköğretim kendi kendine gerçekleşebilir,
17:24
or partsparçalar of it can happenolmak on its ownkendi.
275
1028000
2000
ya da bazı parçaları kendi kendine olabilir.
17:26
It does not have to be imposeddayatılan from the topüst downwardsaşağıya doğru.
276
1030000
4000
Yukarıdan aşağıya doğru empoze edilmesi gerekli değildir.
17:30
It could perhapsbelki be a self-organizingkendi kendini organize systemsistem, so that was
277
1034000
6000
Kendi kendini düzenleyen bir sistem olabilir, bu öyleydi -
17:36
the secondikinci bitbit that I wanted to tell you,
278
1040000
2000
ve size söylemek istediğim ikinci kısmı,
17:38
that childrençocuklar can self-organizekendi kendine organize and attainulaşmak an educationaleğitici objectiveamaç.
279
1042000
4000
çocukların kendilerini düzenleyebilecekleri ve eğitimsel bir amaca ulaşabilecekleri.
17:42
The thirdüçüncü pieceparça was on valuesdeğerler, and again, to put it very brieflykısaca,
280
1046000
6000
Üçüncü kısım değerler üzerineydi ve yine, kısaca söylemek gerekirse,
17:48
I conductedyürütülen a testÖlçek over 500 childrençocuklar spreadYAYILMIŞ acrosskarşısında all over IndiaHindistan,
281
1052000
4000
tüm Hindistan'da 500'ü aşkın çocuk üzerinde bir test yaptım.
17:52
and askeddiye sordu them -- I gaveverdi them about 68 differentfarklı
282
1056000
3000
Ve onlara - 68 farklı değere yönelik
17:55
values-orienteddeğerleri odaklı questionssorular and simplybasitçe askeddiye sordu them theironların opinionsgörüşler.
283
1059000
4000
soru verdim ve basitçe fikirlerini sordum.
17:59
We got all sortssıralar of opinionsgörüşler. Yes, no or I don't know.
284
1063000
4000
Her türden fikir aldık. Evet, hayır ya da bilmiyorum.
18:03
I simplybasitçe tookaldı those questionssorular where I got 50 percentyüzde yesesEvetler and 50 percentyüzde noesHayır --
285
1067000
6000
Basitçe bu sorulardan yüzde 50 evetleri ve yüzde 50 hayırları aldım
18:09
so I was ableyapabilmek to get a collectionToplamak of 16 suchböyle statementsifadeleri.
286
1073000
4000
böylece bu 16 fikirden bir koleksiyon yapabilecektim.
18:13
These were areasalanlar where the childrençocuklar were clearlyAçıkça confusedŞaşkın,
287
1077000
4000
Bu alanlar çocukların gerçekten açıkça kafalarının karıştığı alanlardı,
18:17
because halfyarım said yes and halfyarım said no.
288
1081000
2000
çünkü yarısı evet, yarısı hayır dedi.
18:19
A typicaltipik exampleörnek beingolmak, "SometimesBazen it is necessarygerekli to tell liesyalanlar."
289
1083000
4000
Çok tipik bir örnek, bazen yalan söylemek gereklidir.
18:23
They don't have a way to determinebelirlemek whichhangi way to answerCevap this questionsoru;
290
1087000
5000
Bu soruyu cevaplayacak bir yol bulamadılar;
18:28
perhapsbelki noneYok of us do.
291
1092000
3000
belki hiçbirimiz yapamayız.
18:31
So I leaveayrılmak you with this thirdüçüncü questionsoru.
292
1095000
2000
Öyleyse sizi üçüncü soruyla bırakıyorum.
18:33
Can technologyteknoloji alterALTER the acquisitionsatın alma of valuesdeğerler?
293
1097000
4000
Teknoloji değerlerin edinilmesini engeller mi?
18:37
FinallySon olarak, self-organizingkendi kendini organize systemssistemler,
294
1101000
2000
Sonuç olarak, kendi kendini düzenleyen sistemler,
18:39
about whichhangi, again, I won'talışkanlık say too much
295
1103000
2000
hangi konuda olduğunu yine fazla söyleyemeyeceğim
18:41
because you've been hearingişitme all about it.
296
1105000
4000
çünkü bununla ilgili sürekli duyuyorsunuz.
18:45
NaturalDoğal systemssistemler are all self-organizingkendi kendini organize:
297
1109000
2000
Doğal sistemler kendi kendini düzenler:
18:47
galaxiesgalaksiler, moleculesmoleküller, cellshücreler, organismsorganizmalar, societiestoplumlar --
298
1111000
3000
galaksiler, moleküller, hücreler, organizmalar, toplumlar -
18:50
exceptdışında for the debatetartışma about an intelligentakıllı designertasarımcı.
299
1114000
2000
zeki bir tasarımcı olduğuna dair tartışmaları hariç tutarak.
18:52
But at this pointpuan in time, as faruzak as scienceBilim goesgider,
300
1116000
3000
Ama zamanın bu noktasında, bilimin gidebildiği kadarıyla,
18:55
it's self-organizationkendi kendine organizasyon.
301
1119000
2000
bu kendi kendini düzenleme.
18:57
But other examplesörnekler are traffictrafik jamssıkışmaları, stockStok marketpazar, societytoplum
302
1121000
3000
Ama diğer örnekler, trafik sıkışıklığı, borsa, toplum
19:00
and disasterafet recoveryKurtarma, terrorismterörizm and insurgencyisyan.
303
1124000
6000
ve felaketleri atlatma, terörizm ve direniş.
19:06
And you know about the Internet-basedInternet tabanlı self-organizingkendi kendini organize systemssistemler.
304
1130000
4000
Ve internete dayalı kendi kendini düzenleyen sistemleri biliyorsunuz.
19:10
So here are my fourdört sentencescümleler then.
305
1134000
2000
Öyleyse işte benim dört cümlem.
19:12
RemotenessUzaklık affectsetkiler the qualitykalite of educationEğitim.
306
1136000
4000
Uzaklık eğitimin kalitesini etkiler.
19:16
EducationalEğitim technologyteknoloji should be introducedtanıtılan into remoteuzak areasalanlar first,
307
1140000
6000
Eğitim teknolojisi öncelikle uzak bölgelere ulaştırılmalı
19:22
and other areasalanlar latersonra.
308
1146000
3000
daha sonra diğer bölgelere.
19:25
ValuesDeğerleri are acquiredsatın aldı; doctrinedoktrin and dogmaDogma are imposeddayatılan --
309
1149000
6000
Değerler kazanılır; doktrin ve dogma empoze edilir -
19:31
the two opposingkarşı mechanismsmekanizmalar.
310
1155000
2000
iki karşıt mekanizma.
19:33
And learningöğrenme is mostçoğu likelymuhtemelen a self-organizingkendi kendini organize systemsistem.
311
1157000
5000
Ve öğrenme, büyük ihtimalle kendi kendini düzenleyen bir sistemdir.
19:38
If you put all the fourdört togetherbirlikte, then it givesverir -- accordinggöre to me --
312
1162000
5000
Eğer dördünü bir araya koyarsanız, bize - bana göre -
19:43
it givesverir us a goalhedef, a visionvizyon, for educationaleğitici technologyteknoloji.
313
1167000
4000
eğitim teknolojisi için bir amaç, bir vizyon verir.
19:47
An educationaleğitici technologyteknoloji and pedagogypedagoji that is digitaldijital, automaticOtomatik,
314
1171000
6000
Ve eğitim teknolojisi ve dijital, otomatik, yanlışa toleranslı, en az derecede girişimsel,
19:53
fault-toleranthataya dayanıklı, minimallyen az invasiveinvaziv, connectedbağlı and self-organizedkendi kendine organize.
315
1177000
6000
bağlı ve kendi kendini düzenleyen pedagoji.
19:59
As educationistseducationists, we have never askeddiye sordu for technologyteknoloji; we keep borrowingborçlanma it.
316
1183000
4000
Eğitimciler olarak, teknolojiyi asla talep etmiyoruz; ödünç almaya devam ediyoruz.
20:03
PowerPointPowerPoint is supposedsözde to be considereddüşünülen a great educationaleğitici technologyteknoloji,
317
1187000
4000
PowerPoint'in büyük bir eğitim teknolojisi olarak değerlendirilmesi gerekiyor,
20:07
but it was not meantdemek for educationEğitim, it was meantdemek for makingyapma boardroomToplantı odası presentationssunumlar.
318
1191000
4000
ancak eğitim için değil, toplantı odası sunumları için hazırlanmıştır.
20:11
We borrowedödünç aldım it. VideoVideo conferencingKonferans. The personalkişisel computerbilgisayar itselfkendisi.
319
1195000
4000
Onu ödünç aldık. Video konferans. Kişisel bilgisayar.
20:15
I think it's time that the educationistseducationists madeyapılmış theironların ownkendi specsgözlük,
320
1199000
3000
Bence eğitimcilerin kendi şartlarını belirlemelerinin zamanı geldi,
20:18
and I have suchböyle a setset of specsgözlük. This is a briefkısa look at that.
321
1202000
4000
ve ben böyle bir şartlar setine sahibim. Kısaca bakalım.
20:22
And suchböyle a setset of specsgözlük should produceüretmek the technologyteknoloji
322
1206000
4000
Ve bu tarz bir şartlar seti teknoloji üretmeli
20:26
to addressadres remotenessuzaklık, valuesdeğerler and violenceşiddet.
323
1210000
3000
uzaklığı, değerleri ve şiddeti ele alan bir teknoloji.
20:29
So I thought I'd give it a nameisim -- why don't we call it "outdoctrinationoutdoctrination."
324
1213000
6000
Ben de ona bir isim vermeliyim diye düşündüm - neden onu "doktrinasyon-dışı" diye isimlendirmiyoruz.
20:35
And could this be a goalhedef for educationaleğitici technologyteknoloji in the futuregelecek?
325
1219000
5000
Ve bu geleceğin eğitim teknolojisi için bir amaç mı olmalı
20:40
So I want to leaveayrılmak that as a thought with you.
326
1224000
3000
bunu size bir fikir olarak bırakmak istiyorum.
20:43
Thank you.
327
1227000
1000
Teşekkürler.
20:44
(ApplauseAlkış)
328
1228000
6000
(Alkışlar)
Translated by Serap Cakil
Reviewed by Sancak Gülgen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Sugata Mitra - Education researcher
Educational researcher Sugata Mitra is the winner of the 2013 TED Prize. His wish: Build a School in the Cloud, where children can explore and learn from one another.

Why you should listen

In 1999, Sugata Mitra and his colleagues dug a hole in a wall bordering an urban slum in New Delhi, installed an Internet-connected PC and left it there, with a hidden camera filming the area. What they saw: kids from the slum playing with the computer and, in the process, learning how to use it -- then teaching each other. These famed “Hole in the Wall” experiments demonstrated that, in the absence of supervision and formal teaching, children can teach themselves and each other -- if they’re motivated by curiosity. Mitra, now a professor of educational technology at Newcastle University, called it "minimally invasive education."

Mitra thinks self-organized learning will shape the future of education. At TED2013, he made a bold TED Prize wish: Help me build a School in the Cloud where children can explore and learn on their own -- and teach one another -- using resouces from the worldwide cloud.

The School in the Cloud now includes seven physical locations -- five in India and two in the UK. At the same time, the School in the Cloud online platform lets students participate anywhere, with partner learning labs and programs in countries like Colombia, Pakistan and Greece. In 2016, Mitra held the first School in the Cloud conference in India. He shared that more than 16,000 SOLE sessions had taken place so far, with kids all around the world dipping their toes in this new education model.

More profile about the speaker
Sugata Mitra | Speaker | TED.com