ABOUT THE SPEAKER
Abha Dawesar - Novelist
Abha Dawesar writes to make sense of the world -- herself included.

Why you should listen

Abha Dawesar began her writing career as an attempt to understand herself -- at age 7. It’s a goal that remains at the center of her work: Sensorium, her most recent novel, explores the nature of time, self, and uncertainty, using Hindu mythology and modern science as prisms. “At a very basic level, writing was always my way of apprehending the world,” she has said.

Dawesar moved from India to the United States to study at Harvard, and Delhi appears at the center of her novels Family Values and Babyji. But the oversimplified genres of immigrant fiction or ethnic fiction do not appeal to her. “Those looking for a constant South Asian theme or Diaspora theme or immigrant theme will just be disappointed in the long run from my work,” she has said. “The only label I can put up with is that of a writer. And my ideas come from everywhere.”

More profile about the speaker
Abha Dawesar | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2013

Abha Dawesar: Life in the "digital now"

Abha Dawesar: "Dijital şimdi"de yaşam

Filmed:
1,328,801 views

Bir yıl önce, Abha Dawesar; Sandy Kasırgası nedeniyle karanlıkta kalmış Manhattan'da, fellik fellik priz arıyordu. Bir roman yazarı olarak bu metafordan çok etkilendi: Bizler bir yandan gerçek olanı ıskalarken, acaba hayatlarımız da dijital olarak bağlanma arzusuna saplantılı hale mi geldi?
- Novelist
Abha Dawesar writes to make sense of the world -- herself included. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
I was in NewYeni YorkYork duringsırasında HurricaneKasırga SandySandy,
0
546
2247
Sandy kasırgası sırasında New York'daydım
00:14
and this little whitebeyaz dogköpek calleddenilen MauiMaui
1
2793
2240
ve Maui adındaki bu küçük beyaz köpek,
00:17
was stayingkalma with me.
2
5033
1885
benimle kalıyordu.
00:18
HalfYarısı the cityŞehir was darkkaranlık because of a powergüç cutkesim,
3
6918
2472
Elektrik kesintisi nedeniyle şehrin yarısı karanlıkta kalmıştı,
00:21
and I was livingyaşam on the darkkaranlık sideyan.
4
9390
2224
ve ben de karanlıkta kalan tarafta yaşıyordum.
00:23
Now, MauiMaui was terrifieddehşete of the darkkaranlık,
5
11614
2109
Maui karanlıktan ötürü çok korkmuştu;
00:25
so I had to carrytaşımak him up the stairsmerdiven,
6
13723
2104
dolayısı ile onu üst kata çıkarmak durumunda kaldım;
00:27
actuallyaslında down the stairsmerdiven first, for his walkyürümek,
7
15827
3088
daha doğrusu, önce yürüyüş için merdivenlerden aşağı indirdim,
00:30
and then bringgetirmek him back up.
8
18915
1888
ve sonra da tekrar yukarı çıkardım.
00:32
I was alsoAyrıca haulingÇekme gallonsgalon of bottlesşişeler of waterSu
9
20803
2981
Ayrıca her gün, galonlarca şişe suyu
00:35
up to the seventhyedinci floorzemin everyher day.
10
23784
2099
yedinci kata çıkarıyordum.
00:37
And throughvasitasiyla all of this,
11
25883
1573
Ve tüm bunları yaparken, bir yandan da
00:39
I had to holdambar a torchmeşale betweenarasında my teethdiş.
12
27456
2304
dişlerimin arasında bir el feneri taşımam gerekiyordu.
00:41
The storesdepolar nearbyyakında were out of flashlightsel feneri
13
29760
2644
Yakınlardaki dükkanlarda el feneri,
00:44
and batteriespiller and breadekmek.
14
32404
2937
pil ve ekmek tükenmişti.
00:47
For a showerduş, I walkedyürüdü 40 blocksbloklar
15
35341
2663
Duş almak için, üyesi olduğum spor salonunun bir şubesine kadar
00:50
to a branchşube of my gymspor salonu.
16
38004
1974
40 blok boyunca yürüdüm.
00:51
But these were not the majormajör preoccupationskaygılarını of my day.
17
39978
3079
Ama günümün ana meşgaleleri, bunlar değildi.
00:55
It was just as criticalkritik for me to be the first personkişi in
18
43057
3301
Çok sayıdaki elektronik aygıtımı şarj edebilmem için
00:58
at a cafeCafe nearbyyakında with extensionuzantı cordskordonlar and chargersşarj cihazları
19
46358
3292
uzatma kabloları ve şarj cihazları bulunan, civardaki bir kafeye varan ilk kişi olmak da
01:01
to juiceMeyve suyu my multipleçoklu devicescihazlar.
20
49650
1849
benim için aynı ölçüde önemliydi.
01:03
I startedbaşladı to prospectolasılık underaltında the benchesbanklar of bakeriesFırınlar
21
51499
2725
Fırın tezgahlarının altlarında ve
01:06
and the entrancesgiriş of pastrypasta shopsdükkanlar for plugfiş pointsmakas.
22
54224
3625
pastane dükkanlarının girişlerinde prizler aramaya başladım.
01:09
I wasn'tdeğildi the only one.
23
57849
1569
Bunu yapan tek kişi değildim.
01:11
Even in the rainyağmur, people stooddurdu betweenarasında MadisonMadison and 5thinci AvenueAvenue
24
59418
3764
İnsanlar yağmur yağarken bile, şemsiyelerinin altında durup
01:15
underaltında theironların umbrellasşemsiye chargingdoldurma theironların cellhücre phonestelefonlar
25
63182
2464
Madison ve 5. Cadde'deki prizlerde
01:17
from outletsçıkışları on the streetsokak.
26
65646
2037
cep telefonlarını şarj ediyorlardı.
01:19
NatureDoğa had just remindedhatırlattı us
27
67683
2257
Doğa, teknolojimizden daha güçlü olduğunu
01:21
that it was strongergüçlü than all our technologyteknoloji,
28
69940
2316
bize hatırlatmıştı
01:24
and yethenüz here we were, obsessedkafayı takmış about beingolmak wiredtelli.
29
72256
3269
ve biz buna rağmen, bağlantıda kalmak/online olmak konusunda saplantılıydık.
01:27
I think there's nothing like a crisiskriz
30
75525
1876
Bence neyin önemli neyin önemsiz olduğunu,
01:29
to tell you what's really importantönemli and what's not,
31
77401
3189
bir krizden daha iyi gösterecek hiçbir şey yoktur
01:32
and SandySandy madeyapılmış me realizegerçekleştirmek that our devicescihazlar
32
80590
3562
ve Sandy Kasırgası da elektronik aletlerimizin ve onların bağlantılarının
01:36
and theironların connectivitybağlantı mattermadde to us
33
84152
2266
bizim için yemek ve barınak kadar
01:38
right up there with foodGıda and shelterbarınak.
34
86418
4518
önemli olduğunu fark etmemi sağladı.
01:42
The selföz as we oncebir Zamanlar knewbiliyordum it no longeruzun existsvar,
35
90936
3317
Bir zamanlar bildiğimiz şekliyle özbenlik, artık yok
01:46
and I think that an abstractsoyut, digitaldijital universeEvren
36
94253
2492
ve bence soyut, dijital bir evren
01:48
has becomeolmak a partBölüm of our identityKimlik,
37
96745
2525
kimliğimizin bir parçası olmuş
01:51
and I want to talk to you about what I think that meansanlamına geliyor.
38
99270
4252
ve size, bunun bana göre ne anlama geldiğini aktarmak istiyorum.
01:55
I'm a novelistroman yazarı, and I'm interestedilgili in the selföz
39
103522
2843
Ben bir roman yazarıyım ve özbenlik ile ilgileniyorum
01:58
because the selföz and fictionkurgu have a lot in commonortak.
40
106365
2469
çünkü kurgu ve özbenliğin bir çok ortak özelliği var.
02:00
They're bothher ikisi de storieshikayeleri, interpretationsYorumlar.
41
108834
3317
Her ikisi de birer hikaye ve yorumlama.
02:04
You and I can experiencedeneyim things withoutolmadan a storyÖykü.
42
112151
2453
Siz ve ben, hikaye olmadan da bir şeyler tecrübe edebiliriz.
02:06
We mightbelki runkoş up the stairsmerdiven too quicklyhızlı bir şekilde
43
114604
2082
Basamakları fazlasıyla hızlı çıkabilir
02:08
and we mightbelki get breathlessnefes nefese.
44
116686
1687
ve nefes nefese kalabiliriz.
02:10
But the largerdaha büyük senseduyu that we have of our liveshayatları,
45
118373
2530
Ama hayatımız hakkındaki, daha geniş
02:12
the slightlyhafifçe more abstractsoyut one, is indirectdolaylı.
46
120903
3360
-ve daha muğlak olan- algımız, dolaylıdır.
02:16
Our storyÖykü of our life is basedmerkezli on directdirekt experiencedeneyim,
47
124263
3120
Hayatımızın öyküsü, kişisel deneyimleme üzerine kuruludur
02:19
but it's embellishedsüslenmiş.
48
127383
1894
ama sanatsal öğeler de içerir.
02:21
A novelyeni needsihtiyaçlar scenefaliyet alani, sahne after scenefaliyet alani, sahne to buildinşa etmek,
49
129277
2848
Bir romanın inşaası için mizansen üzerine mizansen gerekir
02:24
and the storyÖykü of our life needsihtiyaçlar an arcArk as well.
50
132125
3148
ve bizim hayatımızın öyküsünün de adım adım ilerleyen bir kurguya ihtiyacı vardır.
02:27
It needsihtiyaçlar monthsay and yearsyıl.
51
135273
2691
Bunun için aylar, hatta yıllar gerekir.
02:29
DiscreteAyrık momentsanlar from our liveshayatları are its chaptersbölümler.
52
137964
3018
Hayatımızdaki benzersiz anlar, öykümüzün farklı bölümleridir.
02:32
But the storyÖykü is not about these chaptersbölümler.
53
140982
2590
Ama hikaye bu bölümler hakkında değildir.
02:35
It's the wholebütün bookkitap.
54
143572
1945
Aslolan kitabın tamamıdır.
02:37
It's not only about the heartbreakkalp kırıklığı and the happinessmutluluk,
55
145517
3343
Sadece kalp kırıklıkları, mutluluk,
02:40
the victorieszaferler and the disappointmentshayal kırıklıkları,
56
148860
2179
zaferler ya da üzüntüler hakkında değil,
02:43
but it's because how because of these,
57
151039
2205
nasıl olup da bunlar sayesinde
02:45
and sometimesara sıra, more importantlyönemlisi, in spitenispet of these,
58
153244
3153
ve bazen, daha da önemli olarak, bunlara rağmen,
02:48
we find our placeyer in the worldDünya
59
156397
2095
dünyadaki yerimizi bulduğumuz hakkındadır.
02:50
and we changedeğişiklik it and we changedeğişiklik ourselveskendimizi.
60
158492
3080
ve bunu değiştirdiğimizde, kendimizi de değiştiririz.
02:53
Our storyÖykü, thereforebu nedenle, needsihtiyaçlar two dimensionsboyutlar of time:
61
161572
3393
Hikayemiz, bu nedenle, iki farklı zamansal boyuta ihtiyaç duyar:
02:56
a long arcArk of time that is our lifespanömür,
62
164965
3015
Tüm hayatımıza karşılık gelen zaman, yani "ömür"
02:59
and the timeframezaman çerçevesi of directdirekt experiencedeneyim
63
167980
2503
ve doğrudan tecrübelerimizin karşılığı olan zaman
03:02
that is the momentan.
64
170483
1453
-yani içinde bulunduğumuz "an"
03:03
Now the selföz that experiencesdeneyimler directlydirekt olarak
65
171936
2130
(Hayatı, şeyleri) Doğrudan deneyimleyen özbenlik,
03:06
can only existvar olmak in the momentan,
66
174066
1901
sadece an'da mevcuttur,
03:07
but the one that narratesanlatıyor needsihtiyaçlar severalbirkaç momentsanlar,
67
175967
2762
Ancak anlatıcı, birden fazla an'a ihtiyaç duyar,
03:10
a wholebütün sequencesıra of them,
68
178729
2114
yani onların (an'ların) tüm dizilimine
03:12
and that's why our fulltam senseduyu of selföz
69
180843
2245
ve bu da bütüncül özbenlik algımızın
03:15
needsihtiyaçlar bothher ikisi de immersivesürükleyici experiencedeneyim
70
183088
2932
hem derinlemesine bir deneyimlemeye
03:18
and the flowakış of time.
71
186020
2445
hem de zamanın akışına ihtiyaç duyma sebebidir.
03:20
Now, the flowakış of time is embeddedgömülü in everything,
72
188465
3149
Zamanın akışı, her şeyin içinde yerleşiktir,
03:23
in the erosionerozyon of a graintahıl of sandkum,
73
191614
2568
Bir kum taneciğinin erezyonunda,
03:26
in the buddingtomurcuklanma of a little budBud into a rosegül.
74
194182
3792
Bir tomurcuğun güle dönüşmesinde.
03:29
WithoutOlmadan it, we would have no musicmüzik.
75
197974
2535
Onsuz, müziğimiz olmazdı.
03:32
Our ownkendi emotionsduygular and statebelirtmek, bildirmek of mindus
76
200509
2038
Duygularımız ve ruh halimiz
03:34
oftensık sık encodekodlamak time,
77
202547
2113
zamanı, çoğunlukla, yeniden kodlar:
03:36
regretpişman or nostalgianostalji about the pastgeçmiş,
78
204660
2558
geçmişi, nostalji ya da pişmanlık olarak,
03:39
hopeumut or dreaddehşet about the futuregelecek.
79
207218
3500
geleceği de umut ya da dehşet olarak...
03:42
I think that technologyteknoloji has altereddeğişmiş that flowakış of time.
80
210718
3945
Bence teknoloji, bu zaman akışını değiştirdi.
03:46
The overalltüm time that we have for our narrativeöykü,
81
214663
2523
Hikayemiz, yani ömrümüz için sahip olduğumuz toplam zaman
03:49
our lifespanömür, has been increasingartan,
82
217186
2174
artış gösteriyor
03:51
but the smallestEn küçük measureölçmek, the momentan, has shrunkFunda.
83
219360
3117
ama en küçük ölçü, yani AN, ufaldı.
03:54
It has shrunkFunda because our instrumentsenstrümanlar enableetkinleştirmek us
84
222477
2336
Ufaldı çünkü ölçümleme aletlerimiz,
03:56
in partBölüm to measureölçmek smallerdaha küçük and smallerdaha küçük unitsbirimler of time,
85
224813
3260
gitgide daha küçük zaman birimlerini ölçmemizi mümkün kıldı
04:00
and this in turndönüş has givenverilmiş us a more granulartaneli understandinganlayış
86
228073
3270
ve bu da, karşılık olarak, maddi dünyaya dair
04:03
of the materialmalzeme worldDünya,
87
231343
1873
daha parçalı bir kavrayış geliştirmemize yol açtı.
04:05
and this granulartaneli understandinganlayış
88
233216
1436
Bu parçalı anlayış
04:06
has generatedoluşturulan reamsreams of dataveri
89
234652
2303
beynimizin artık kavrayamayacağı
04:08
that our brainsbeyin can no longeruzun comprehendanlamak
90
236955
2361
bilgi tomarları oluşturdu
04:11
and for whichhangi we need more and more complicatedkarmaşık computersbilgisayarlar.
91
239316
3435
ve anlamak için giderek daha da karmaşık yapılı bilgisayarlara ihtiyaç duyuyoruz.
04:14
All of this to say that the gapboşluk
92
242751
2274
Sözün kısası,
04:17
betweenarasında what we can perceivealgıladıkları and what we can measureölçmek
93
245025
2581
algılayabildiğimiz ve ölçümleyebildiğimiz şeylerin arasındaki mesafe
04:19
is only going to widengenişletmek.
94
247606
1922
giderek genişleyecek.
04:21
ScienceBilim can do things with and in a picosecondPikosaniye,
95
249528
3036
Bilim bir pikosaniye içinde pek çok şey yapabilir
04:24
but you and I are never going to have the inner experiencedeneyim
96
252564
2703
ama siz ve ben, saniyenin milyonda birinin milyonda birinin
04:27
of a millionthmilyonuncu of a millionthmilyonuncu of a secondikinci.
97
255267
3186
içsel deneyimini yaşayamayız.
04:30
You and I answerCevap only to nature'sdoğanın rhythmritim and flowakış,
98
258453
4042
Biz yalnızca doğanın ritm ve akışına, güneşe, aya
04:34
to the sunGüneş, the moonay and the seasonsmevsim,
99
262495
2939
ve mevsimlere ayak uydurabiliriz.
04:37
and this is why we need that long arcArk of time
100
265434
2740
İşte bu yüzden de uzun bir zaman dilimine ihtiyacımız var:
04:40
with the pastgeçmiş, the presentmevcut and the futuregelecek
101
268174
2229
Geçmişi, bugünü ve geleceği kapsayan,
04:42
to see things for what they are,
102
270403
1764
nesneleri (şeyleri) oldukları gibi görmemizi;
04:44
to separateayrı signalişaret from noisegürültü
103
272167
1843
İşaretleri, gürültülerden
04:46
and the selföz from sensationsduyumları.
104
274010
2556
ve özbenliğimizi, hislerden ayrıştırmamızı sağlayacak...
04:48
We need time'szaman'ın arrowok to understandanlama causesebeb olmak and effectEfekt,
105
276566
3609
Sebep ve sonucu anlamak için zaman doğrusuna ihtiyaç duyarız.
04:52
not just in the materialmalzeme worldDünya,
106
280175
1755
Sadece nesneler dünyasında değil,
04:53
but in our ownkendi intentionsniyetleri and our motivationsmotivasyonları.
107
281930
3290
kişisel amaç ve motivasyonlarımızda da...
04:57
What happensolur when that arrowok goesgider awryters?
108
285220
3990
Bu doğru, bükülürse ne olur?
05:01
What happensolur when time warpsçözgü?
109
289210
3484
Zaman katlanırsa ne olur?
05:04
So manyçok of us todaybugün have the sensationduygu
110
292694
1949
Bugün birçoğumuz şu algıya sahip;
05:06
that time'szaman'ın arrowok is pointingişaret everywhereher yerde
111
294643
2244
zamanın yayı aynı zamanda hem her yeri
05:08
and nowhereHiçbir yerde at oncebir Zamanlar.
112
296887
2265
hem de hiçbir yeri işaret ediyor.
05:11
This is because time doesn't flowakış in the digitaldijital worldDünya
113
299152
2687
Bu algının nedeni, dijital dünyadaki zaman akışının
05:13
in the sameaynı way that it does in the naturaldoğal one.
114
301839
3989
doğal zaman akışıyla aynı olmayışı.
05:17
We all know that the InternetInternet has shrunkFunda spaceuzay
115
305828
2700
Hepimiz, internetin, zaman kadar mekân algısını da
05:20
as well as time.
116
308528
1230
daralttığının farkındayız.
05:21
FarÇok away over there is now here.
117
309758
2313
Bir zamanlar "çok uzak" dediğimiz, bugün yanıbaşımızda.
05:24
NewsHaberler from IndiaHindistan is a streamakım on my smartphoneSmartphone appUygulamanın
118
312071
2729
İster Yeni Delhi'de, ister New York'da olayım...
05:26
whetherolup olmadığını I'm in NewYeni YorkYork or NewYeni DelhiDelhi.
119
314800
2879
Hindistan'daki haberler, akıllı telefonumdaki uygulamanın içinde yer alan yayınlardan biri.
05:29
And that's not all.
120
317679
1435
Ve sadece bu kadar değil.
05:31
Your last job, your dinnerakşam yemegi reservationsrezervasyonları from last yearyıl,
121
319114
2469
Son işiniz, geçen seneki yemek rezervasyonunuz
05:33
your formereski friendsarkadaşlar, lieYalan on a flatdüz plainsade with today'sbugünkü friendsarkadaşlar,
122
321583
3276
eski arkadaşlarınız, bugünkülerin yanında uzanıyor.
05:36
because the InternetInternet alsoAyrıca archivesarşiv,
123
324859
2135
Çünkü internet aynı zamanda arşivliyor
05:38
and it warpsçözgü the pastgeçmiş.
124
326994
1794
ve geçmişi de kapsıyor.
05:40
With no distinctionayrım left betweenarasında the pastgeçmiş,
125
328788
2150
Geçmişle şimdi ve gelecek arasında,
05:42
the presentmevcut and the futuregelecek, and the here or there,
126
330938
3272
ve orası ile burası arasında hiçbir ayrım kalmaması sonucu,
05:46
we are left with this momentan everywhereher yerde,
127
334210
3816
her yerde, AN la başbaşayız,
05:50
this momentan that I'll call the digitaldijital now.
128
338026
2424
bu AN a artık "Dijital Şimdi" diyeceğim.
05:52
Just how can we prioritizeöncelik
129
340450
2168
Peki, Dijital Şimdi'nin alanında nasıl
05:54
in the landscapepeyzaj of the digitaldijital now?
130
342618
2359
önceliklendirme yapabiliriz?
05:56
This digitaldijital now is not the presentmevcut,
131
344977
1905
Bu, Dijital Şimdi, şimdiki zaman değil
05:58
because it's always a fewaz secondssaniye aheadönde,
132
346882
2053
çünkü halihazırda öne çıkmış olan Twitter gönderilerinde
06:00
with TwitterTwitter streamsakışları that are alreadyzaten trendingeğilimleri
133
348935
1833
ve diğer zaman dilimlerinden gelen haberlerde
06:02
and newshaber from other time zonesbölgeleri.
134
350768
1977
daima birkaç saniye ileride.
06:04
This isn't the now of a shootingçekim painAğrı in your footayak
135
352745
2710
Bu, ayağının ağrıdığı zamanın
06:07
or the secondikinci that you biteısırmak into a pastrypasta
136
355455
2488
veya bir pastayı ısırdığın anın
06:09
or the threeüç hourssaatler that you losekaybetmek yourselfkendin in a great bookkitap.
137
357943
3337
ya da etkileyici bir kitapta kendini kaybettiğin 3 saatin "şimdi"si değil.
06:13
This now bearsayılar very little physicalfiziksel
138
361280
1852
Bu "Şimdi", mevcut durumumuza çok az fiziksel
06:15
or psychologicalpsikolojik referencereferans to our ownkendi statebelirtmek, bildirmek.
139
363132
2941
ve psikolojik referans teşkil edebilir.
06:18
Its focusodak, insteadyerine, is to distractdikkatini dağıtmak us
140
366073
2260
Bilakis onun odağı, yoldaki her dönüşte
06:20
at everyher turndönüş on the roadyol.
141
368333
1950
bizim dikkatimizi dağıtmaktır.
06:22
EveryHer digitaldijital landmarkSimgesel Yapı is an invitationdavet
142
370283
2171
Her dijital dönüm noktası,
06:24
to leaveayrılmak what you are doing now to go somewherebir yerde elsebaşka
143
372454
2415
şu an her ne yapıyorsanız bırakıp başka bir yere gitmeniz
06:26
and do something elsebaşka.
144
374869
1619
veya başka bir şey yapmanız için bir davettir.
06:28
Are you readingokuma an interviewröportaj by an authoryazar?
145
376488
1993
Bir yazarın röportajını mı okuyorsunuz?
06:30
Why not buysatın almak his bookkitap? TweetTweet it. SharePaylaş it.
146
378481
2640
Neden kitabını almayasınız? Hakkında tweet atın. Paylaşın.
06:33
Like it. Find other bookskitaplar exactlykesinlikle like his.
147
381121
2729
Beğenin. Tam O'nun kitaplarına benzeyen kitapları bulun.
06:35
Find other people readingokuma those bookskitaplar.
148
383850
2868
Bu kitapları okuyan diğer insanları bulun.
06:38
TravelSeyahat can be liberatingkurtarıcı,
149
386718
2044
Seyahat özgürleştirici olabilir,
06:40
but when it is incessantsürekli, we becomeolmak
150
388762
1761
ama sürekli olduğunda,
06:42
permanentkalıcı exilessürgünler withoutolmadan reposeyaslanmak.
151
390523
2227
huzur yoksunu, ebedi sürgünler haline geliriz.
06:44
ChoiceSeçim is freedomözgürlük, but not when it's constantlysürekli
152
392750
2744
Seçim, özgürlüktür ama bu, kendi iyiliği için,
06:47
for its ownkendi sakeuğruna.
153
395494
2047
sürekli olmadığı durumda geçerlidir.
06:49
Not just is the digitaldijital now faruzak from the presentmevcut,
154
397541
2588
Dijital Şimdi bugünden sadece uzak değildir,
06:52
but it's in directdirekt competitionyarışma with it,
155
400129
2662
bugünle direkt bir rekabet içindedir.
06:54
and this is because not just am I absentyok from it,
156
402791
2382
ve sadece ben onun içinde olmadığım için değil
06:57
but so are you.
157
405173
1093
siz de içinde olmadığınız için...
06:58
Not just are we absentyok from it, but so is everyoneherkes elsebaşka.
158
406266
2791
Biz içinde olmadığımız için değil, hiçkimse içinde olmadığı için.
07:01
And thereinOrada liesyalanlar its greatestEn büyük conveniencekolaylık and horrorkorku.
159
409057
3690
Ve orada O'nun en büyük konfor ve dehşeti durur.
07:04
I can ordersipariş foreignyabancı languagedil bookskitaplar in the middleorta of the night,
160
412747
2828
Geceyarısında, yabancı dilde kitaplar sipariş edebilirim;
07:07
shopDükkan for ParisianParis macaronsmacarons,
161
415575
1799
Paris işi makaron satın alabilirim
07:09
and leaveayrılmak videovideo messagesmesajları that get pickedseçilmiş up latersonra.
162
417374
2457
ve daha sonra bakılmak üzere video mesajı bırakabilirim.
07:11
At all timeszamanlar, I can operateişletmek
163
419831
1975
Tüm bu zamanlarda,
07:13
at a differentfarklı rhythmritim and pacehız from you,
164
421806
2236
sizden farklı bir hızda ve ritmde çalışabilirim
07:16
while I sustainsürdürmek the illusionyanılsama
165
424042
1917
ve bunu gerçek zamanda sizinle olma İllüzyonunu
07:17
that I'm tappeddağılmış into you in realgerçek time.
166
425959
3528
sürdürürken yapabilirim.
07:21
SandySandy was a reminderuyarı mektubu
167
429487
1609
Sandy, bu illüzyonun
07:23
of how suchböyle an illusionyanılsama can shatterparamparça.
168
431096
2105
bozulabileceğine dair bir hatırlatma idi.
07:25
There were those with powergüç and waterSu,
169
433201
1864
Enerji ve suya sahip olanlar
07:27
and those withoutolmadan.
170
435065
1496
ve olmayanlar vardı.
07:28
There are those who wentgitti back to theironların liveshayatları,
171
436561
2333
Bunca aydan sonra,
07:30
and those who are still displacedyerinden
172
438894
2037
hayatlarına geri dönenler
07:32
after so manyçok monthsay.
173
440931
2355
ve halen yersiz yurtsuz olanlar var.
07:35
For some reasonneden, technologyteknoloji seemsgörünüyor to perpetuatesürdürmek
174
443286
2702
Nedense teknoloji, bunlara sahip olanların içinde bulunduğu;
07:37
the illusionyanılsama for those who have it that everyoneherkes does,
175
445988
3446
herkesin onlarla aynı imkânlara sahip olduğuna dair sanrıyı devam ettiriyor gibi gözüküyor
07:41
and then, like an ironicİronik slaptokat in the faceyüz,
176
449434
2628
ve sonra bu, yüze inen ironik bir tokat gibi,
07:44
it makesmarkaları it truedoğru.
177
452062
2118
gerçek oluyor.
07:46
For exampleörnek, it's said that there are more people
178
454180
1677
Örneğin, Hindistan'da cep telefonuna erişimi olanların sayısının,
07:47
in IndiaHindistan with accesserişim to cellhücre phonestelefonlar than toiletstuvaletler.
179
455857
3134
tuvalete erişimi olanların sayısından fazla olduğu söylenir.
07:50
Now if this riftyarık, whichhangi is alreadyzaten so great
180
458991
2422
Dünyanın birçok yerinde
07:53
in manyçok partsparçalar of the worldDünya,
181
461413
1462
altyapı eksikliği ile teknolojinin yayılması arasındaki
07:54
betweenarasında the lackeksiklik of infrastructurealtyapı and the spreadYAYILMIŞ of technologyteknoloji,
182
462875
3355
halihazırda yeterince büyük olan yarık
07:58
isn't somehowbir şekilde bridgedKöprü,
183
466230
1582
bir şekilde kapatılmazsa
07:59
there will be rupturesyırtığı betweenarasında the digitaldijital
184
467812
2051
dijital ve gerçek olan arasında
08:01
and the realgerçek.
185
469863
2175
kopukluk olacaktır.
08:04
For us as individualsbireyler who livecanlı in the digitaldijital now
186
472038
3638
Dijital Şimdi'de yaşayan ve
08:07
and spendharcamak mostçoğu of our wakinguyanma momentsanlar in it,
187
475676
2479
ve uyanık olduğumuz zamanların çoğunu orada harcayan
08:10
the challengemeydan okuma is to livecanlı in two streamsakışları of time
188
478155
2177
bireyler olarak bizim için zorluk; paralel
08:12
that are parallelparalel and almostneredeyse simultaneouseşzamanlı.
189
480332
2944
ve neredeyse eş zamanlı iki farklı zaman akışında yaşamak.
08:15
How does one livecanlı insideiçeride distractionoyalama?
190
483276
4100
İnsan sürekli bir dikkat dağılması içinde nasıl yaşayabilir?
08:19
We mightbelki think that those youngerdaha genç than us,
191
487376
1950
Bizden daha genç ve bunun içine doğmuş olanların
08:21
those who are borndoğmuş into this, will adaptuyarlamak more naturallydoğal olarak.
192
489326
3614
buna daha doğal şekilde adapte olacağını düşünebiliriz.
08:24
PossiblyMuhtemelen, but I rememberhatırlamak my childhoodçocukluk.
193
492940
3138
Büyük ihtimalle böyle olacak ancak çocukluğumda
08:28
I rememberhatırlamak my grandfatherBüyük baba revisinggözden geçirilmesi
194
496078
1704
büyükbabamın bana dünyadaki başkentleri
08:29
the capitalsbüyük harfler of the worldDünya with me.
195
497782
2262
saydırdığını hatırlıyorum.
08:32
BudaBuda and PestHaşere were separatedayrıldı by the DanubeDanube,
196
500044
2750
Buda ve Peşte Tuna nehri ile ayrılırdı
08:34
and ViennaViyana had a Spanishİspanyolca ridingbinme schoolokul.
197
502794
2775
Viyana'da İspanyol binicilik okulu vardı.
08:37
If I were a childçocuk todaybugün, I could easilykolayca learnöğrenmek this informationbilgi
198
505569
2899
Bugün çocuk olsam, bu bilgileri
08:40
with appsuygulamaların and hyperlinksköprüler,
199
508468
2165
aplikasyonlar ve internetteki bağlantılarla kolayca öğrenebilirdim
08:42
but it really wouldn'tolmaz be the sameaynı,
200
510633
1911
ancak aslına bakarsak, aynı şey olmazdı
08:44
because much latersonra, I wentgitti to ViennaViyana,
201
512544
2280
çünkü seneler sonra Viyana'ya gittim
08:46
and I wentgitti to the Spanishİspanyolca ridingbinme schoolokul,
202
514824
1968
ve İspanyol binicilik okulunu ziyaret ettim
08:48
and I could feel my grandfatherBüyük baba right besideyanında me.
203
516792
3365
ve büyükbabamı yanımda hissettim.
08:52
Night after night, he tookaldı me up on the terraceTeras,
204
520157
2570
Her gece beni omuzlarında terasa çıkarır
08:54
on his shouldersomuzlar, and pointedişaretlendi out JupiterJüpiter
205
522727
2778
Jupiter'i gösterirdi
08:57
and SaturnSaturn and the Great BearAyı to me.
206
525505
3228
ve Satürn ile Büyük Ayı'yı.
09:00
And even here, when I look at the Great BearAyı,
207
528733
2695
ve bugün bile ne zaman Büyük Ayı'ya baksam
09:03
I get back that feelingduygu of beingolmak a childçocuk,
208
531428
2756
çocuk olma duygusunu tekrar yaşarım;
09:06
hangingasılı ontoüstüne his headkafa and tryingçalışıyor to balancedenge myselfkendim
209
534184
2378
büyükbabamın omzunda, başını tutarak
09:08
on his shoulderomuz,
210
536562
2220
dengede kalmaya çalıştığım zamanı...
09:10
and I can get back that feelingduygu of beingolmak a childçocuk again.
211
538782
3200
ve çocuk olma duygusunu tekrar yaşayabilirim.
09:13
What I had with my grandfatherBüyük baba was wrappedörtülü
212
541982
2467
Büyükbabamla olan anılarım,
09:16
so oftensık sık in informationbilgi and knowledgebilgi and factgerçek,
213
544449
3242
yoğun olarak bilgide, tecrübede
09:19
but it was about so much more
214
547691
2024
ve gerçeklerde saklanmış durumda
09:21
than informationbilgi or knowledgebilgi or factgerçek.
215
549715
3790
ancak bundan çok daha fazlasıydı.
09:25
Time-warpingZaman-çözgü technologyteknoloji challengeszorluklar
216
553505
2124
Zamanı büken teknoloji
09:27
our deepesten derin coreçekirdek,
217
555629
1952
en derindeki özümüze meydan okuyor
09:29
because we are ableyapabilmek to archiveArşiv the pastgeçmiş
218
557581
3767
çünkü geçmişi arşivleyebiliyoruz
09:33
and some of it becomesolur hardzor to forgetunutmak,
219
561348
3241
ve bir bölümünü unutmak zor hale geliyor.
09:36
even as the currentşimdiki momentan
220
564589
2604
içinde bulunduğumuz an bile
09:39
is increasinglygiderek unmemorableunmemorable.
221
567193
2619
giderek hatırlanamaz hale gelmiş olsa da durum bu.
09:41
We want to clutchDebriyaj, and we are left insteadyerine
222
569812
2740
Yakalamak istiyoruz ve yakalamak yerine
09:44
clutchingtutarak at a seriesdizi of staticstatik momentsanlar.
223
572552
2463
statik anlar dizisinde bırakıldık.
09:47
They're like soapsabun bubbleskabarcıklar that disappearkaybolmak when we touchdokunma them.
224
575015
2706
Tıpkı dokunduğumuz zaman yok olan sabun köpükleri gibiler.
09:49
By archivingarşivleme everything, we think that we can storemağaza it,
225
577721
2793
Her şeyi arşivleyerek, depolayabileceğimizi düşünüyoruz
09:52
but time is not dataveri.
226
580514
1965
ancak zaman bir veri değildir.
09:54
It cannotyapamam be storeddepolanan.
227
582479
2133
Depolanamaz.
09:56
You and I know exactlykesinlikle what it meansanlamına geliyor like
228
584612
2016
Siz ve ben AN da gerçekten var olmanın
09:58
to be trulygerçekten presentmevcut in a momentan.
229
586628
1904
ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz.
10:00
It mightbelki have happenedolmuş while we were
230
588532
1217
Bir enstruman çalarken
10:01
playingoynama an instrumentEnstrüman,
231
589749
1759
veya
10:03
or looking into the eyesgözleri of someonebirisi we'vebiz ettik knownbilinen
232
591508
1848
tanıdığımız birinin gözlerine uzun uzun bakarken
10:05
for a very long time.
233
593356
2184
gerçeklemiş olabilir.
10:07
At suchböyle momentsanlar, our selvescanlarından are completetamamlayınız.
234
595540
3031
Öyle AN larda kendimizi bütünleşmiş hissederiz.
10:10
The selföz that liveshayatları in the long narrativeöykü arcArk
235
598571
2068
Uzun bir anlatıda yaşayan özbenlik
10:12
and the selföz that experiencesdeneyimler the momentan
236
600639
2083
ve AN ı deneyimleyen özbenlik
10:14
becomeolmak one.
237
602722
1392
bir bütün haline gelir.
10:16
The presentmevcut encapsulatesKapsüller the pastgeçmiş
238
604114
1942
Bugün, geçmiş zamanı
10:18
and a promisesöz vermek for the futuregelecek.
239
606056
2431
ve bir gelecek vaadini kapsar.
10:20
The presentmevcut joinskatılır a flowakış of time
240
608487
1968
Bugün, evvelden ezele
10:22
from before and after.
241
610455
2243
zamanın akışına katılır.
10:24
I first experienceddeneyimli these feelingsduygular with my grandmotherbüyükanne.
242
612698
3557
Bu duyguyu ilk defa büyükannem ile deneyimledim.
10:28
I wanted to learnöğrenmek to skipatlamak, and she foundbulunan an oldeski ropeHalat
243
616255
2339
İp atlamayı öğrenmek istiyordum.
10:30
and she tuckedsıkışmış up her sariSari
244
618594
1352
O eski bir ip buldu ve Sari'sini sıkıştırıp
10:31
and she jumpedatladı over it.
245
619946
1728
ipin üzerinden atladı.
10:33
I wanted to learnöğrenmek to cookpişirmek, and she kepttuttu me in the kitchenmutfak,
246
621674
2654
Yemek pişirmeyi öğrenmek istiyordum ve O, bütün bir ay boyunca
10:36
cuttingkesim, cubingcubing and choppingdoğrama for a wholebütün monthay.
247
624328
4108
kesme, küp küp doğrama ve parçalama işlerini yapmam için beni mutfakta tuttu.
10:40
My grandmotherbüyükanne taughtöğretilen me that things happenolmak
248
628436
2407
Büyükannem bana her şeyin, olması gerektiği zamanda olduğunu;
10:42
in the time they take, that time can't be foughtkavga etti,
249
630843
3721
zamanla savaşılamayacağını;
10:46
and because it will passpas and it will movehareket,
250
634564
1833
(zaman) geçeceğinden ve ilerleyeceğinden ötürü
10:48
we oweborçlu the presentmevcut momentan our fulltam attentionDikkat.
251
636397
3114
şu AN'a tüm dikkatimizi vermekle yükümlü olduğumuzu öğretti.
10:51
AttentionDikkat is time.
252
639511
2644
Dikkat, Zamandır.
10:54
One of my yogaYoga instructorsöğretim elemanları oncebir Zamanlar said
253
642155
2183
Yoga öğretmenlerimden birinin, bir zamanlar söylediği gibi
10:56
that love is attentionDikkat,
254
644338
2243
Sevgi Dikkattir,
10:58
and definitelykesinlikle from my grandmotherbüyükanne,
255
646581
1834
ve elbette, büyükannemden öğrendiğim gibi
11:00
love and attentionDikkat were one and the sameaynı thing.
256
648415
4326
Sevgi ile Dikkat birdir ve aynı şeydir.
11:04
The digitaldijital worldDünya cannibalizescannibalizes time,
257
652741
2583
Dijital Dünya Zamanı öğütür
11:07
and in doing so, I want to suggestönermek
258
655324
3380
ve kanımca, böyle yaparak,
11:10
that what it threatenstehdit
259
658704
1674
tehdit ettiği şey
11:12
is the completenessbütünlüğü of ourselveskendimizi.
260
660378
2430
özbenliğimizin bütünlüğüdür.
11:14
It threatenstehdit the flowakış of love.
261
662808
2358
Sevginin Akışını tehdit eder.
11:17
But we don't need to let it.
262
665166
2021
Ancak buna izin vermek zorunda değiliz.
11:19
We can chooseseçmek otherwiseaksi takdirde.
263
667187
1468
Başka bir yol seçebiliriz.
11:20
We'veBiz ettik seengörüldü again and again
264
668655
2077
Yaratıcı teknolojinin nasıl olabileceğini;
11:22
just how creativeyaratıcı technologyteknoloji can be,
265
670732
2230
hayatımızda ve davranışlarımızda
11:24
and in our liveshayatları and in our actionseylemler,
266
672962
2240
bu çözümleri ve yaratıcılıkları seçebileceğimizi;
11:27
we can chooseseçmek those solutionsçözeltiler and those innovationsyenilikler
267
675202
3989
zamanın akışını sekteye uğratmak yerine
11:31
and those momentsanlar that restoregeri the flowakış of time
268
679191
3108
onaran, yeniden yapılandıran o anları
11:34
insteadyerine of fragmentingparçalanan it.
269
682299
3621
tekrar tekrar gördük.
11:37
We can slowyavaş down and we can tunenağme in
270
685920
2580
Yavaşlayabiliriz ve kendimizi,
11:40
to the ebbEbb and flowakış of time.
271
688500
2672
zamanın akışına göre ayarlayabiliriz.
11:43
We can chooseseçmek to take time back.
272
691172
3948
Zamanı geri almayı seçebiliriz.
11:47
Thank you.
273
695120
2200
Teşekkürler.
11:49
(ApplauseAlkış)
274
697320
4000
(Alkışlar)
Translated by Serden Ferhatoğlu
Reviewed by Gizem Dumlu

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Abha Dawesar - Novelist
Abha Dawesar writes to make sense of the world -- herself included.

Why you should listen

Abha Dawesar began her writing career as an attempt to understand herself -- at age 7. It’s a goal that remains at the center of her work: Sensorium, her most recent novel, explores the nature of time, self, and uncertainty, using Hindu mythology and modern science as prisms. “At a very basic level, writing was always my way of apprehending the world,” she has said.

Dawesar moved from India to the United States to study at Harvard, and Delhi appears at the center of her novels Family Values and Babyji. But the oversimplified genres of immigrant fiction or ethnic fiction do not appeal to her. “Those looking for a constant South Asian theme or Diaspora theme or immigrant theme will just be disappointed in the long run from my work,” she has said. “The only label I can put up with is that of a writer. And my ideas come from everywhere.”

More profile about the speaker
Abha Dawesar | Speaker | TED.com