ABOUT THE SPEAKER
Melissa Fleming - Voice for refugees
Melissa Fleming sheds light on their devastating plight and remarkable resilience of refugees.

Why you should listen

Almost 60 million people in the world today have been forcefully displaced from their home - a level not seen since WWII. As many as four million Syrian refugees have sought refuge in neighboring countries. In Lebanon, half of these refugees are children; only 20 percent are in school.

Melissa Fleming, Head of Communications and Spokesperson for the High Commissioner at UN's High Commission for Refugees (UNHCR), calls on all of us to make sure that refugee camps are healing places where people can develop the skills they'll need to rebuild their hometowns. Investing in this, she says, may well be the most effective relief effort there is. This inspires her and the teams at the UNHCR to tell stories of the individuals who are displaced.

Fleming's 2017 book, A Hope More Powerful Than the Sea, was born out of the story of Doaa Al Zamel, told her in TED Talk.

Fleming was named senior advisor and spokesperson for UN Secretary-General, António Guterres, in October 2016.

More profile about the speaker
Melissa Fleming | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2014

Melissa Fleming: Let's help refugees thrive, not just survive

Melissa Fleming: Mültecilere yeniden yapılanma yolunda nasıl yardımcı olunabilir

Filmed:
1,341,791 views

Bugün dünyada 50 milyon insan evlerinden zorla atıldı — 2. Dünya Savaşı'ndan beri böyle bir değer görülmemişti. Şu anda, 3 milyondan fazla Suriyeli mülteci komşu ülkelerden sığınma talep ediyor. Lübnan'daki mültecilerin yarısı çocuk; yalnızca %20'si okula gidiyor. BM'in mülteci temsilcisi Melissa Fleming, mülteci kamplarının kişilerin yurtlarını yeniden yapılandırmaları yolunda kendilerini geliştirebilecekleri iyileştirici yerler olmaları davasında herkese sesleniyor.
- Voice for refugees
Melissa Fleming sheds light on their devastating plight and remarkable resilience of refugees. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
So I startedbaşladı workingçalışma
0
812
1637
Farklılık yaratmak adına,
00:14
with refugeesmülteciler because I wanted
1
2449
1884
mültecilerle çalışmaya başladım
00:16
to make a differencefark,
2
4333
2340
ve fark yaratmak
00:18
and makingyapma a differencefark startsbaşlar
3
6673
1407
onların hikâyelerini
00:20
with tellingsöylüyorum theironların storieshikayeleri.
4
8080
2356
aktarmaktan geçiyor.
00:22
So when I meetkarşılamak refugeesmülteciler,
5
10436
1490
Mülteciler ile buluştuğumda,
00:23
I always asksormak them questionssorular.
6
11926
2800
her daim onlara sorular sorarım.
00:26
Who bombedbombalanmış your houseev?
7
14726
2318
Evini kim bombaladı?
00:29
Who killedöldürdü your sonoğul?
8
17044
2653
Evladını kim öldürdü?
00:31
Did the restdinlenme of your familyaile make it out alivecanlı?
9
19697
4044
Ailenin kalan üyeleri hayatta kalmayı
başarabildi mi?
00:35
How are you copingbaşa çıkma
10
23741
1986
Sürgündeki hayatın üstesinden
00:37
in your life in exilesürgün?
11
25727
2531
nasıl gelebiliyorsun?
00:40
But there's one questionsoru that always seemsgörünüyor to me
12
28258
3003
Fakat şu kilit soru, bana göre
00:43
to be mostçoğu revealingaçıklayıcı, and that is:
13
31261
2464
gerçekleri en doğru
şekilde ortaya koyuyor:
00:45
What did you take?
14
33725
2182
Yanına ne aldın?
00:47
What was that mostçoğu importantönemli thing
15
35907
2250
Yaşadığın yerde bombalar patlarken
00:50
that you had to take with you
16
38157
2072
ve silahlı çeteler evine yol alırken
00:52
when the bombsbombalar were explodingpatlayan in your townkasaba,
17
40229
3406
yanında almak zorunda kaldığın
00:55
and the armedSilahlı gangsçeteler were approachingyaklaşıyor your houseev?
18
43635
4425
o en önemli şey neydi?
01:00
A SyrianSuriye refugeemülteci boyoğlan I know
19
48060
2605
Tanıdığım Suriyeli bir genç,
01:02
told me that he didn't hesitatetereddüt
20
50665
2690
hayatı mutlak tehlike içindeyken
01:05
when his life was in imminentyakın dangerTehlike.
21
53355
3790
tereddüt etmediğini söyledi.
01:09
He tookaldı his highyüksek schoolokul diplomaDiploma,
22
57145
2981
Lise diplomasını aldı
01:12
and latersonra he told me why.
23
60126
1929
ve bana nedenini anlattı.
01:14
He said, "I tookaldı my highyüksek schoolokul diplomaDiploma
24
62055
3208
''Lise diplomamı aldım;
01:17
because my life dependedbağlı on it."
25
65263
3206
çünkü hayatım buna bağlıydı.'' dedi.
01:20
And he would riskrisk his life to get that diplomaDiploma.
26
68469
3229
O diplomayı alabilmek
için hayatını riske atabilirdi.
01:23
On his way to schoolokul, he would dodgebirden kenara çekilip kurtulmak sniperskeskin nişancılar.
27
71698
3682
Okula giderken keskin nişancıları
atlatmak zorundaydı.
01:27
His classroomsınıf sometimesara sıra shooksalladı
28
75380
2515
Patlama ve bombardıman sesleri ile
01:29
with the soundses of bombsbombalar and shellingbombardımanı,
29
77895
3234
sınıfı zaman zaman sarsılıyordu
01:33
and his motheranne told me,
30
81129
2807
ve annesi bana şunu söylemişti:
01:35
"EveryHer day, I would say to him everyher morningsabah,
31
83936
3069
''Her gün, her sabah ona şunu söylerdim:
01:39
'HoneyTatlım, please don't go to schoolokul.'"
32
87005
2926
"Lütfen okula gitme yavrum''.
01:41
And when he insistedısrar, she said,
33
89931
3459
O ısrar ettiğindeyse, ''Ona son kez
01:45
"I would hugsarılmak him as if it were for the last time."
34
93390
3972
sarılıyormuş gibi sarılırdım.'' dedi.
01:49
But he said to his motheranne,
35
97362
2030
Annesine şunu söyledi,
01:51
"We're all afraidkorkmuş,
36
99392
1845
''Hepimiz korkuyoruz
01:53
but our determinationbelirleme to graduatemezun olmak
37
101237
2891
ama mezun olma kararlılığımız
01:56
is strongergüçlü than our fearkorku."
38
104128
3334
korkumuzdan daha güçlü.''.
01:59
But one day, the familyaile got terriblekorkunç newshaber.
39
107462
3336
Bir gün, bu aile korkunç haberi aldı.
02:02
Hany'sHany'nın auntteyze, his uncleamca dayı and his cousinhala kızı
40
110798
2734
Hany'nin halası, amcası ve kuzeni
02:05
were murderedöldürülmüş in theironların homesevler for refusingreddeden
41
113532
2689
evlerini terk etmeyi reddettikleri için
02:08
to leaveayrılmak theironların houseev.
42
116221
994
öldürülmüşlerdi.
02:09
TheirOnların throatsBoğazı were slityarık.
43
117215
2865
Boğazları kesilmişti.
02:12
It was time to fleekaçmak.
44
120080
2631
Gitmenin vakti gelmişti.
02:14
They left that day, right away, in theironların cararaba,
45
122711
3014
O gün çarçabuk arabalarıyla ayrıldılar,
02:17
HanyHany hiddengizli in the back because they were facingkarşı
46
125725
1861
Hany arkaya saklandı, çünkü tehditkâr
02:19
checkpointsDenetim noktaları of menacingtehditkar soldiersaskerler.
47
127586
3910
askerlerin olduğu
kontrol noktalarından geçiyorlardı.
02:23
And they would crossçapraz the bordersınır into LebanonLübnan,
48
131496
3712
Huzura kavuşacakları
02:27
where they would find peaceBarış.
49
135208
2696
Lübnan sınırını geçeceklerdi.
02:29
But they would beginbaşla a life of gruelingyorucu hardshipsıkıntı
50
137904
3682
Meşakkatli zorlukların
ve yeknesaklıkların olduğu
02:33
and monotonymonotonluk.
51
141586
3004
bir hayata başlayacaklardı.
02:36
They had no choiceseçim but to buildinşa etmek a shackkulübe
52
144590
2699
Çamurlu bir bölgeye baraka inşa etmekten
02:39
on the sideyan of a muddyçamurlu fieldalan,
53
147289
1333
başka bir seçenekleri yoktu,
02:40
and this is Hany'sHany'nın brothererkek kardeş AshrafEşref,
54
148622
2318
bu da dışarıda oyun oynayan
02:42
who playsoyunlar outsidedışında.
55
150940
1738
Hany'nin kardeşi Ashraf.
02:44
And that day, they joinedkatıldı
56
152678
2422
İşte o gün,
02:47
the biggesten büyük populationnüfus of refugeesmülteciler in the worldDünya,
57
155100
5204
dünyada en çok mülteci barındıran
02:52
in a countryülke, LebanonLübnan, that is tinyminik.
58
160304
3026
o küçük ülkeye, Lübnan'a katıldılar.
02:55
It only has fourdört millionmilyon citizensvatandaşlar,
59
163330
2651
Kendi nüfusu 4 milyon olmakla birlikte,
02:57
and there are one millionmilyon SyrianSuriye refugeesmülteciler livingyaşam there.
60
165981
3570
1 milyon Suriyeli mülteci barındırıyor.
03:01
There's not a townkasaba, a cityŞehir or a villageköy
61
169551
4094
Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapmayan
03:05
that is not hostevsahibi to SyrianSuriye refugeesmülteciler.
62
173645
4747
ne bir kasaba, şehir ne de bir köy var.
03:10
This is generositycömertlik and humanityinsanlık
63
178392
3195
Takdire şayan olansa
03:13
that is remarkabledikkat çekici.
64
181587
4374
bu cömertlik ve insanlık.
03:17
Think about it this way, proportionatelyorantılı olarak.
65
185961
2994
Oransal olarak düşünelim.
03:20
It would be as if
66
188955
1756
80 milyon nüfuslu Almanya'nın,
03:22
the entiretüm populationnüfus of GermanyAlmanya,
67
190711
2991
sadece 3 yıl içerisinde,
03:25
80 millionmilyon people,
68
193702
1865
Birleşik Devletler'e sığınması gibi
03:27
would fleekaçmak to the UnitedAmerika StatesBirleşik in just threeüç yearsyıl.
69
195567
5390
olurdu.
03:32
HalfYarısı of the entiretüm populationnüfus of SyriaSuriye
70
200957
3161
Suriye nüfusunun yarısı
03:36
is now uprootedsökülüp,
71
204118
2430
yerinden yurdundan edildi,
03:38
mostçoğu of them insideiçeride the countryülke.
72
206548
1755
çoğu da ülke içinde.
03:40
SixAltı and a halfyarım millionmilyon people
73
208303
2295
Altı buçuk milyon insan,
03:42
have fledkaçtı for theironların liveshayatları.
74
210598
2722
hayatlarını kurtarmak için kaçtılar.
03:45
Over and well over threeüç millionmilyon people
75
213320
2890
Üç milyonun üzerinde insan
03:48
have crossedçarpı the borderssınırlar
76
216210
1722
sınırları geçti
03:49
and have foundbulunan sanctuarySanctuary
in the neighboringkomşu countriesülkeler,
77
217932
3543
ve komşu ülkelere
sığınmacı olarak yerleşti
03:53
and only a smallküçük proportionoran, as you see,
78
221475
2925
ve gördüğünüz üzere sadece küçük bir kısmı
03:56
have movedtaşındı on to EuropeEurope.
79
224400
4134
Avrupa'ya yerleşti.
04:00
What I find mostçoğu worryingendişe verici
80
228534
2671
Beni en çok endişelendiren durum,
04:03
is that halfyarım of all SyrianSuriye refugeesmülteciler are childrençocuklar.
81
231205
3926
bütün Suriyeli mültecilerin
yarısının çocuk olması.
04:07
I tookaldı this pictureresim of this little girlkız.
82
235131
2238
Bu küçük kızın, bu fotoğrafını çektim.
04:09
It was just two hourssaatler after she had arrivedgeldi
83
237369
2925
Suriye'den Ürdün'e yaptığı o uzun
04:12
after a long trekTrek from SyriaSuriye into JordanÜrdün.
84
240294
4342
yolculuktan sadece 2 saat sonrasıydı.
04:16
And mostçoğu troublingrahatsız of all
85
244636
3425
En tedirgin edicisiyse
04:20
is that only 20 percentyüzde of
SyrianSuriye refugeemülteci childrençocuklar
86
248061
3741
Suriyeli mülteci çocukların, yalnızca
04:23
are in schoolokul in LebanonLübnan.
87
251802
3475
%20'si, Lübnan'da eğitim görüyor.
04:27
And yethenüz, SyrianSuriye refugeemülteci childrençocuklar,
88
255277
2933
Buna rağmen, Suriyeli mülteci çocuklar,
04:30
all refugeemülteci childrençocuklar tell us
89
258210
2298
bütün mülteci çocuklar,
04:32
educationEğitim is the mostçoğu importantönemli thing in theironların liveshayatları.
90
260508
5066
eğitimin hayatlarındaki en önemli şey
olduğunu söylüyorlar.
04:37
Why? Because it allowsverir them to think of theironların futuregelecek
91
265574
4181
Neden? Çünkü bu,
geçmişin kâbusundan sıyrılıp
04:41
ratherdaha doğrusu than the nightmarekâbus of theironların pastgeçmiş.
92
269755
3395
bir gelecek kurma hayali veriyor onlara.
04:45
It allowsverir them to think of hopeumut ratherdaha doğrusu than hatredkin.
93
273150
5634
Nefrettense, umut sahibi oluyorlar.
04:50
I'm remindedhatırlattı of a recentson visitziyaret etmek I tookaldı
94
278784
2029
Yakın zamanda, Kuzey Irak'taki
04:52
to a SyrianSuriye refugeemülteci campkamp in northernkuzey IraqIrak,
95
280813
3577
bir mülteci kampına
yaptığım bir ziyareti anımsadım,
04:56
and I metmet this girlkız,
96
284390
1812
bu kız ile tanışmıştım.
04:58
and I thought, "She's beautifulgüzel,"
97
286202
1777
''Ne kadar da güzel,'' diye düşündüm
04:59
and I wentgitti up to her and askeddiye sordu her,
98
287979
1707
yanına gidip
05:01
"Can I take your pictureresim?"
99
289686
1948
''Fotoğrafını çekebilir miyim?'' dedim.
05:03
And she said yes,
100
291634
1699
Kabul etti,
05:05
but she refusedreddetti to smilegülümseme.
101
293333
3037
ama gülmeyi reddetti.
05:08
I think she couldn'tcould,
102
296370
3049
Yapamadığını düşünüyorum,
05:11
because I think she mustşart realizegerçekleştirmek that she representstemsil
103
299419
3506
çünkü kendisi
yansıttığı tablonun farkında;
05:14
a lostkayıp generationnesil of SyrianSuriye refugeemülteci childrençocuklar,
104
302925
4444
Suriyeli göçmen çocuklardan oluşan
kayıp bir nesil,
05:19
a generationnesil isolatedyalıtılmış and frustratedhayal kırıklığına uğramış.
105
307369
4581
dışlanmış ve hüsran dolu bir nesil.
05:23
And yethenüz, look at what they fledkaçtı:
106
311950
3546
Yine de nelerden kaçtıklarına bakın:
05:27
uttermutlak destructionimha,
107
315496
1839
Büyük bir yıkım,
05:29
buildingsbinalar, industriesEndüstriyel, schoolsokullar, roadsyollar, homesevler.
108
317335
5579
binalar, endüstri, okullar, yollar, evler.
05:34
Hany'sHany'nın home was alsoAyrıca destroyedyerlebir edilmiş.
109
322914
2679
Hany'nin evi de harap olmuş.
05:37
This will need to be rebuiltyeniden
110
325593
3213
Hepsinin mimar, mühendis, teknisyen
05:40
by architectsmimarlar, by engineersmühendisler, by electricianselektrikçiler.
111
328806
4831
eliyle yeniden yaratılması gerekiyor.
05:45
CommunitiesTopluluklar will need teachersöğretmenler and lawyersavukatları
112
333637
3647
Toplumların intikam değil,
uzlaşma güdüsüyle hareket edecek
05:49
and politicianssiyasetçiler interestedilgili in reconciliationmutabakat
113
337284
4241
öğretmen, avukat ve politikacılara
05:53
and not revengeintikam.
114
341525
2644
ihtiyacı vardır.
05:56
Shouldn'tGerekmez this be rebuiltyeniden
115
344169
1755
Bu yeniden yapılandırma
05:57
by the people with the largesten büyük stakekazık,
116
345924
3091
en umut dolu insanlar
tarafından yapılmamalı mı,
06:01
the societiestoplumlar in exilesürgün, the refugeesmülteciler?
117
349015
5865
sürgünde olan
toplumlar, mülteciler tarafından?
06:06
RefugeesMülteciler have a lot of time
118
354880
2754
Geri dönüşlerini hazırlamak adına
06:09
to preparehazırlamak for theironların returndönüş.
119
357634
2246
mültecilerin çok zamanı var.
06:11
You mightbelki imaginehayal etmek that beingolmak a refugeemülteci
120
359880
2715
Mülteci olmanın
06:14
is just a temporarygeçici statebelirtmek, bildirmek.
121
362595
2508
geçici bir durum
olduğunu düşünebilirsiniz.
06:17
Well faruzak from it.
122
365103
2941
Uzaktan yakından alakası yok.
06:20
With warssavaşlar going on and on,
123
368044
3516
Süregelen savaşlar ile birlikte,
06:23
the averageortalama time a refugeemülteci will spendharcamak in exilesürgün
124
371560
3802
bir mültecinin sürgünde geçirdiği
06:27
is 17 yearsyıl.
125
375362
3465
ortalama süre 17 yıldır.
06:30
HanyHany was into his secondikinci yearyıl in limboLimbo
126
378827
3588
Hany'yi en son ziyaret ettiğimde,
06:34
when I wentgitti to visitziyaret etmek him recentlyson günlerde,
127
382415
2374
belirsizlik içindeki ikinci yılındaydı
06:36
and we conductedyürütülen our entiretüm conversationkonuşma in Englishİngilizce,
128
384789
3757
ve bütün konuşmayı İngilizce sürdürdük
06:40
whichhangi he confesseditiraf etti to me he learnedbilgili
129
388546
1889
ki bana Dan Brown romanları okuyarak
06:42
from readingokuma all of DanDan Brown'sBrown'ın novelsroman
130
390435
3654
ve Amerikan rap parçaları dinleyerek
06:46
and from listeningdinleme to AmericanAmerikan raptıklatma.
131
394089
4355
dili söktüğünü itiraf etti.
06:50
We alsoAyrıca spentharcanmış some niceGüzel momentsanlar of laughterkahkaha
132
398444
2745
Ayrıca değerli kardeşi Ashraf ile de
06:53
and funeğlence with his belovedsevgili brothererkek kardeş AshrafEşref.
133
401189
4634
eğlenceli ve güzel vakit geçirdik.
06:57
But I'll never forgetunutmak what he told me
134
405823
1621
O gün konuşmamız bittiğinde
06:59
when we endedbitti our conversationkonuşma that day.
135
407444
3424
bana söylediği şeyi unutmayacağım.
07:02
He said to me,
136
410868
2413
Dedi ki,
07:05
"If I am not a studentÖğrenci, I am nothing."
137
413281
5529
''Öğrenci değilsem, bir hiçim.''
07:10
HanyHany is one of 50 millionmilyon people
138
418810
3717
Hany, yerinden yurdundan edilen
07:14
uprootedsökülüp in this worldDünya todaybugün.
139
422527
3578
50 milyon insandan sadece biri.
07:18
Never sincedan beri WorldDünya WarSavaş IIII
140
426105
2779
2. Dünya Savaşı'ndan bu yana
07:20
have so manyçok people been forciblyzorla displacedyerinden.
141
428884
5267
hiçbir zaman, bu kadar
insan zorla yerinden edilmedi.
07:26
So while we're makingyapma sweepingNefes kesici progressilerleme
142
434151
2629
Sağlık, teknoloji, eğitim
07:28
in humaninsan healthsağlık,
143
436780
2101
ve tasarım alanında
07:30
in technologyteknoloji, in educationEğitim and designdizayn,
144
438881
4994
köklü gelişimlerde bulunurken;
07:35
we are doing dangerouslytehlikeli little
145
443875
3363
mağdurlara karşı
07:39
to help the victimskurbanlar
146
447238
3308
çok ama çok az yardım eli uzatıyor
07:42
and we are doing faruzak too little
147
450546
2699
ve onları evlerinden sürükleyen
07:45
to stop and preventönlemek
148
453245
2036
bu savaşı durdurmak ve önlemek adına
07:47
the warssavaşlar that are drivingsürme them from theironların homesevler.
149
455281
3409
neredeyse hiçbir şey yapmıyoruz.
07:50
And there are more and more victimskurbanlar.
150
458690
4443
Her geçen gün mağdurlar artıyor.
07:55
EveryHer day, on averageortalama,
151
463133
3134
Ortalama her gün,
07:58
by the endson of this day,
152
466267
2182
bu günün sonuna kadar.
08:00
32,000 people will be forciblyzorla displacedyerinden
153
468449
3848
32.000 insan zorla
evlerinden olacaklar ---
08:04
from theironların homesevler
154
472297
2035
08:06
32,000 people.
155
474332
2912
32.000 insan.
08:11
They fleekaçmak acrosskarşısında borderssınırlar like this one.
156
479271
3749
Bu şekilde sınırlardan kaçıyorlar.
08:15
We capturedyakalanan this on the SyrianSuriye bordersınır to JordanÜrdün,
157
483020
3695
Ürdün tarafındaki
Suriye sınırından bir kesit
08:18
and this is a typicaltipik day.
158
486715
2960
ve bu sıradan bir gün.
08:25
Or they fleekaçmak on unseaworthyunseaworthy and overcrowdedkalabalık boatstekneler,
159
493588
4904
Denize çıkmaya elverişsiz
ve aşırı kalabalık botlar ile,
08:30
riskingriske theironların liveshayatları in this casedurum
160
498492
1800
Avrupa'daki güvenli ortama kavuşabilme
08:32
just to reachulaşmak safetyemniyet in EuropeEurope.
161
500292
2631
adına hayatlarını tehlikeye atıyorlar.
08:34
This SyrianSuriye younggenç man
162
502923
1715
Bu Suriyeli genç,
08:36
survivedhayatta one of these boatstekneler that capsizedalabora
163
504638
2786
alabora olan botlardan birinden kurtuldu,
08:39
mostçoğu of the people drownedboğuldu
164
507424
1623
insanların çoğu boğulmuştu
08:41
and he told us,
165
509047
2215
ve bize şunları söyledi,
08:43
"SyriansSuriyeliler are just looking for a quietsessiz placeyer
166
511262
4159
''Suriyeliler kimsenin
onları incitmeyeceği,
08:47
where nobodykimse hurtscanı yanmak you,
167
515421
2869
kimsenin onları aşağılamayacağı
08:50
where nobodykimse humiliatesküçük düşüren you,
168
518290
2542
ve kimsenin canlarını almayacağı,
08:52
and where nobodykimse killsöldürür you."
169
520832
2711
sessiz sakin bir yer umudundalar.''
08:55
Well, I think that should be the minimumasgari.
170
523543
3218
En temelinde böyle olduğunu düşünüyorum.
08:58
How about a placeyer of healingşifa,
171
526761
3127
Sağlık imkânlarının olduğu,
09:01
of learningöğrenme,
172
529888
1878
eğitim olan
09:03
and even opportunityfırsat?
173
531766
3394
ve imkânlar sunacak bir yer neden olmasın?
09:08
AmericansAmerikalılar and EuropeansAvrupalılar
174
536832
2024
Amerikalılar ve Avrupalılar,
09:10
have the impressionizlenim that proportionallyorantılı olarak
175
538856
3251
ülkelerine nispeten çok sayıda
09:14
hugeKocaman numberssayılar of refugeesmülteciler are cominggelecek
176
542107
2373
mülteci geleceklerini
zannediyorlar, ama işin
09:16
to theironların countryülke,
177
544480
2020
aslı şu ki, mültecilerin
09:18
but the realitygerçeklik is
178
546500
2142
büyük bir kısmı,
09:20
that 86 percentyüzde, the vastgeniş majorityçoğunluk of refugeesmülteciler,
179
548642
3645
%86'sı kendi emniyetsizliği ile cebelleşen
09:24
are livingyaşam in the developinggelişen worldDünya,
180
552287
2680
gelişmekte olan ülkelerde yaşıyorlar,
09:26
in countriesülkeler strugglingmücadele with theironların ownkendi insecuritygüvensizlik,
181
554967
4553
büyük kitlelere yardım konusunda
09:31
with theironların ownkendi issuessorunlar of helpingyardım ediyor theironların ownkendi populationspopülasyonları
182
559520
4019
zorluklar yaşayan
09:35
and povertyyoksulluk.
183
563539
2123
ve fakirlikle mücadele eden ülkelerde.
09:37
So wealthyzengin countriesülkeler in the worldDünya should recognizetanımak
184
565662
3273
Bu kadar çok mülteciye kapı açan
09:40
the humanityinsanlık and the generositycömertlik of the countriesülkeler
185
568935
3701
bu ülkelerdeki insaniyeti ve cömertliği,
09:44
that are hostingHosting so manyçok refugeesmülteciler.
186
572636
4118
refah seviyesine ulaşmış
diğer ülkelerin tanıması gerekir.
09:48
And all countriesülkeler should make sure that no one
187
576754
3632
Bütün ülkeler,
zulümden veya savaştan kaçan
09:52
fleeingkaçan warsavaş and persecutionzulüm
188
580386
2553
hiç kimsenin, karşısında
09:54
arrivesgeldiğinde at a closedkapalı bordersınır.
189
582939
3713
kapalı bir sınır bulmamasını sağlamalıdır.
09:58
(ApplauseAlkış)
190
586652
2630
(Alkış)
10:01
Thank you.
191
589282
3237
Teşekkür ederim.
10:06
But there is something more that we can do
192
594200
2305
Mültecilerin yalnızca
hayatta kalmalarından öte
10:08
than just simplybasitçe helpingyardım ediyor refugeesmülteciler survivehayatta kalmak.
193
596505
4410
çok daha fazlasını yapabiliriz.
10:12
We can help them thrivegelişmek.
194
600915
3531
Gelişmelerine katkıda bulunabiliriz.
10:16
We should think of refugeemülteci campskampları and communitiestopluluklar
195
604446
3060
Mülteci kamp ve topluluklarını,
10:19
as more than just temporarygeçici populationnüfus centersmerkezleri
196
607506
4207
insanların savaşın bitmesini beklerken
10:23
where people languishçürümek
197
611713
2160
süründükleri, geçici
topluluk birimlerimden
10:25
waitingbekleme for the warsavaş to endson.
198
613873
2909
ibaret görmemeliyiz.
10:28
RatherDaha doğrusu, as centersmerkezleri of excellencemükemmellik,
199
616782
3729
Başarının arz ettiği,
10:32
where refugeesmülteciler can triumphzafer over theironların traumaTravma
200
620511
3948
mültecilerin travmalarını yenip
10:36
and traintren for the day that they can go home
201
624459
3184
olumlu değişim ve
toplumsal dönüşüm timsalleri olarak
10:39
as agentsajanları of positivepozitif changedeğişiklik
202
627643
3081
evlerine gidebilecekleri güne dek
10:42
and socialsosyal transformationdönüşüm.
203
630724
4398
gelişecekleri merkezler olabilirler.
10:47
It makesmarkaları so much senseduyu,
204
635122
2386
Çok mantıklı gelse de
10:49
but I'm remindedhatırlattı of the terriblekorkunç warsavaş in SomaliaSomali
205
637508
4309
22 yıldır Somali'de süregelen
10:53
that has been ragingşiddetli on for 22 yearsyıl.
206
641817
3924
dehşet savaş beliriyor aklımda.
10:57
And imaginehayal etmek livingyaşam in this campkamp.
207
645741
2509
Bu kampta yaşadığınızı hayal edin.
11:00
I visitedziyaret this campkamp.
208
648250
1573
Orayı ziyaret etmiştim.
11:01
It's in DjiboutiCibuti, neighboringkomşu SomaliaSomali,
209
649823
1877
Somali yakınlarındaki Dijibouti burası
11:03
and it was so remoteuzak
210
651700
2544
ve o kadar uzak ki
11:06
that we had to take a helicopterhelikopter to flyuçmak there.
211
654244
2441
oraya ancak helikopter ile ulaşabildik.
11:08
It was dustytozlu and it was terriblyson derece hotSıcak.
212
656685
3446
Tozluydu ve dehşet bir sıcak vardı.
11:12
And we wentgitti to visitziyaret etmek a schoolokul
213
660131
2294
Bir okulu ziyarete gittik
11:14
and startedbaşladı talkingkonuşma to the childrençocuklar,
214
662425
1917
ve çocuklarla konuşmaya başladım
11:16
and then I saw this girlkız acrosskarşısında the roomoda
215
664342
2594
ve odanın karşısındaki,
11:18
who lookedbaktı to me to be the sameaynı ageyaş
216
666936
1849
kızımla neredeyse aynı yaşta olan
11:20
as my ownkendi daughterkız evlat, and I wentgitti up and talkedkonuştuk to her.
217
668785
3281
ve bana bakan
bu kızı gördüm, yanına gittim.
11:24
And I askeddiye sordu her the questionssorular
218
672066
1544
Yetişkinlerin küçüklere sorduğu
11:25
that grown-upsYetişkinler asksormak kidsçocuklar,
219
673610
2179
sorulardan sordum;
11:27
like, "What is your favoritesevdiğim subjectkonu?"
220
675789
1923
''En sevdiğin ders hangisi?'',
11:29
and, "What do you want to be when you growbüyümek up?"
221
677712
2655
''Büyüyünce ne olmak istersin?'' gibi.
11:32
And this is when her faceyüz turneddönük blankboş,
222
680367
3297
Suratında hiçbir ifade oluşmadı
11:35
and she said to me,
223
683664
2050
ve şunları söyledi,
11:37
"I have no futuregelecek.
224
685714
2471
''Benim geleceğim yok.
11:40
My schoolingeğitim daysgünler are over."
225
688185
2977
Okul günlerim bitti.''
11:43
And I thought, there mustşart be some misunderstandingyanlış anlama,
226
691162
1648
Bir yanlış anlaşılma olduğunu
11:44
so I turneddönük to my colleagueçalışma arkadaşı
227
692810
2309
düşünerek arkadaşıma sordum,
11:47
and she confirmedonaylı to me
228
695119
2098
dediğimi onayladı,
11:49
there is no fundingfinansman for secondaryikincil educationEğitim
229
697217
2693
bu kampta ortaokul eğitimi için
11:51
in this campkamp.
230
699910
2270
fon sağlanmamış.
11:54
And how I wisheddiledi at that momentan
231
702180
1469
O anda, ona
11:55
that I could say to her,
232
703649
2318
şunu demeyi öylesine istedim ki,
11:57
"We will buildinşa etmek you a schoolokul."
233
705967
2405
''Sana bir okul inşa edeceğiz.''
12:00
And I alsoAyrıca thought, what a wasteatık.
234
708372
4174
Aynı zamanda,
nasıl bir kayıp yaşandığını düşündüm.
12:04
She should be and she is
235
712546
3048
Somali'nin geleceği olmalı,
12:07
the futuregelecek of SomaliaSomali.
236
715594
4331
ki öyle de.
12:11
A boyoğlan namedadlı JacobJacob AtemAtem
237
719925
3206
Jacob Atem isimli bir çocuk
12:15
had a differentfarklı chanceşans, but not before he experienceddeneyimli
238
723131
3195
talihsiz facia ile karşılaşmadan önce,
12:18
terriblyson derece tragedytrajedi.
239
726326
2092
farklı bir şansa sahipti.
12:20
He watchedizledi — this is in SudanSudan
240
728418
2464
Köyünün — burası Sudan —
12:22
as his villageköy — he was only sevenYedi yearsyıl oldeski
241
730882
2294
yerle bir olmasına —7 yaşındaydı —
12:25
burnedyanmış to the groundzemin, and he learnedbilgili
242
733176
2382
şahit oldu
12:27
that his motheranne and his fatherbaba
243
735558
1839
ve anne babasının
12:29
and his entiretüm familyaile
244
737397
1989
ve bütün ailesinin
12:31
were killedöldürdü that day.
245
739386
1864
o gün öldürüldüklerini öğrendi.
12:33
Only his cousinhala kızı survivedhayatta, and the two of them
246
741250
1790
Sadece kuzeni hayatta kaldı ve ikisi
12:35
walkedyürüdü for sevenYedi monthsay
247
743040
2280
7 ay boyunca yürüdüler —
12:37
this is boysçocuklar like him —
248
745320
1850
— onun gibi diğer çocuklar —
12:39
chasedkovaladı and pursuedpeşine by wildvahşi
animalshayvanlar and armedSilahlı gangsçeteler,
249
747170
3208
vahşi hayvanlar ve silahli çetelerce
kovalanan ve izlenenler
12:42
and they finallyen sonunda madeyapılmış it to refugeemülteci campskampları
250
750378
2360
ve sonunda güvenli ortam bulabildikleri
12:44
where they foundbulunan safetyemniyet,
251
752738
1533
mülteci kampına ulaştılar
12:46
and he would spendharcamak the nextSonraki sevenYedi yearsyıl
252
754271
2123
ve Hany gelecek 7 yılını
12:48
in KenyaKenya in a refugeemülteci campkamp.
253
756394
3187
Kenya'daki bu kampta sürdürdü.
12:51
But his life changeddeğişmiş
254
759581
2528
Birleşik Devletler'e yerleşme
12:54
when he got the chanceşans to be resettledİskan
255
762109
2103
imkânı bulunca hayatı değişti,
12:56
to the UnitedAmerika StatesBirleşik,
256
764212
2205
koruyucu bir ailede sevgiyi buldu
12:58
and he foundbulunan love in a fosterbeslemek familyaile
257
766417
2696
ve tekrar okula gidebildi
13:01
and he was ableyapabilmek to go to schoolokul,
258
769113
2588
ve üniversiteden mezun olduğu
13:03
and he wanted me to sharepay with you
259
771701
2294
bu gurur dolu anını
13:05
this proudgururlu momentan
260
773995
1568
sizler ile
13:07
when he graduatedmezun from universityÜniversite.
261
775563
2305
paylaşmamı istedi.
13:09
(ApplauseAlkış)
262
777868
3942
(Alkış)
13:15
I spokekonuştu to him on SkypeSkype the other day,
263
783829
2414
Geçen gün Skype üzerinden konuştuk,
13:18
and he was in his newyeni universityÜniversite in FloridaFlorida
264
786243
4994
Florida'da yeni üniversitesinde,
13:23
pursuingpeşinde his PhPH.D. in publichalka açık healthsağlık,
265
791237
2999
Kamu Sağlığı üzerine doktorasını yaptığını
13:26
and he proudlygururla told me how he was ableyapabilmek to raiseyükseltmek
266
794236
3070
ve Amerikan halkı ile birlikte
13:29
enoughyeterli fundspara from the AmericanAmerikan publichalka açık
267
797306
2684
köyü için bir sağlık kliniği açma yolunda
13:31
to establishkurmak a healthsağlık clinicklinik back in his villageköy
268
799990
4585
yeteri kadar bağış toplayabildiğini
13:36
back home.
269
804575
3080
gururla söyledi.
13:39
So I want to take you back to HanyHany.
270
807655
3284
Sizleri tekrar Hany'e götürmek istiyorum.
13:42
When I told him I was going to have the chanceşans
271
810939
2221
TED sahnesinde sizler ile
13:45
to speakkonuşmak to you here on the TEDTED stageevre,
272
813160
2717
konuşma şansını yakaladığımı söylediğimde,
13:47
he allowedizin me to readokumak you a poemşiir
273
815877
2295
bana e-posta olarak gönderdiği bir şiirini
13:50
that he sentgönderilen in an emailE-posta to me.
274
818172
3360
paylaşmama izin verdi.
13:53
He wroteyazdı:
275
821532
2917
Şöyle yazdı:
13:57
"I missbayan myselfkendim,
276
825270
2560
''Kendimi özlüyorum,
13:59
my friendsarkadaşlar,
277
827830
2505
arkadaşlarımı,
14:02
timeszamanlar of readingokuma novelsroman or writingyazı poemsşiirler,
278
830335
4255
roman okuyup şiir yazdığım zamanları,
14:06
birdskuşlar and teaÇay in the morningsabah.
279
834590
4925
kuşların çay ile eşlik ettiği sabahları.
14:11
My roomoda, my bookskitaplar, myselfkendim,
280
839515
4949
Kendi odamı, kendi kitaplarımı, kendimi
14:16
and everything that was makingyapma me smilegülümseme.
281
844464
5658
ve beni mutlu eden diğer her şeyi.
14:22
Oh, oh, I had so manyçok dreamsrüyalar
282
850122
4128
Ah, ah, kavuşacağım
14:26
that were about to be realizedgerçekleştirilen."
283
854250
3546
o kadar hayalim vardı ki.''
14:31
So here is my pointpuan:
284
859323
2228
Demek istediğim şu:
14:33
Not investingyatırım in refugeesmülteciler
285
861551
2046
Mültecilere yatırım yapmamak
14:35
is a hugeKocaman missedcevapsız opportunityfırsat.
286
863597
5644
kaçırılan büyük bir şans.
14:41
LeaveBırakın them abandonedterkedilmiş,
287
869241
1851
Onları terk ederseniz,
14:43
and they riskrisk exploitationistismar and abusetaciz,
288
871092
5347
sömürge ve suistimale açık olurlar
14:48
and leaveayrılmak them unskilledvasıfsız and uneducatedeğitimsiz,
289
876439
3273
ve onları niteliksiz
ve eğitimsiz bırakırsanız,
14:51
and delaygecikme by yearsyıl the returndönüş
290
879712
2553
ülkelerindeki barış ve refahı
14:54
to peaceBarış and prosperityrefah in theironların countriesülkeler.
291
882265
5850
yıllarca ertelemiş olursunuz.
15:00
I believe how we treattedavi etmek the uprootedsökülüp
292
888115
3284
Sürgündekilere olan tavrımızın
15:03
will shapeşekil the futuregelecek of our worldDünya.
293
891399
4573
geleceğimizi
şekillendireceğine inanıyorum.
15:07
The victimskurbanlar of warsavaş can holdambar the keysanahtarları
294
895972
2954
Savaş mağdurları, sonsuz barışın
15:10
to lastingkalıcı peaceBarış,
295
898926
2521
anahtarını taşıyor olabilir
15:13
and it's the refugeesmülteciler
296
901447
1809
ve şiddetin döngüsünü kıracak kişiler
15:15
who can stop the cycledevir of violenceşiddet.
297
903256
3667
mültecilerdir.
15:18
HanyHany is at a tippingboşaltma pointpuan.
298
906923
3021
Hany bardağın taşma noktasında.
15:21
We would love to help him go to universityÜniversite
299
909944
2265
Onun üniversiteye gidip
15:24
and to becomeolmak an engineermühendis,
300
912209
3060
mühendis olmasını isteriz,
15:27
but our fundspara are prioritizedöncelik for the basicstemel bilgiler in life:
301
915269
3847
ama bağışlarımız
sadece temel şeyleri baz alıyor:
15:31
tentsçadır and blanketsbattaniye and mattressesşilteler and kitchenmutfak setskümeler,
302
919116
4047
Çadır ve battaniyeler,
yatak ve kap kaçaklar,
15:35
foodGıda rationserzak and a bitbit of medicinetıp.
303
923163
4356
erzak ve bir miktar ilaç.
15:39
UniversityÜniversitesi is a luxurylüks.
304
927519
3397
Üniversite onlar için bir lüks.
15:42
But leaveayrılmak him to languishçürümek in this muddyçamurlu fieldalan,
305
930916
4337
Onun bu çamurlu alanda
sürünmesine göz yumarsanız,
15:47
and he will becomeolmak a memberüye
306
935253
1961
kayıp bir neslin
15:49
of a lostkayıp generationnesil.
307
937214
3422
bir diğer üyesi olur.
15:52
Hany'sHany'nın storyÖykü is a tragedytrajedi,
308
940636
4704
Hany'nin hikâyesi bir trajedi,
15:57
but it doesn't have to endson that way.
309
945340
3733
ama öyle sonlanmak zorunda değil.
16:01
Thank you.
310
949073
2377
Teşekkürler.
16:03
(ApplauseAlkış)
311
951450
3595
(Alkış)
Translated by Esra Çakmak
Reviewed by Yakup Mete EZIN

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Melissa Fleming - Voice for refugees
Melissa Fleming sheds light on their devastating plight and remarkable resilience of refugees.

Why you should listen

Almost 60 million people in the world today have been forcefully displaced from their home - a level not seen since WWII. As many as four million Syrian refugees have sought refuge in neighboring countries. In Lebanon, half of these refugees are children; only 20 percent are in school.

Melissa Fleming, Head of Communications and Spokesperson for the High Commissioner at UN's High Commission for Refugees (UNHCR), calls on all of us to make sure that refugee camps are healing places where people can develop the skills they'll need to rebuild their hometowns. Investing in this, she says, may well be the most effective relief effort there is. This inspires her and the teams at the UNHCR to tell stories of the individuals who are displaced.

Fleming's 2017 book, A Hope More Powerful Than the Sea, was born out of the story of Doaa Al Zamel, told her in TED Talk.

Fleming was named senior advisor and spokesperson for UN Secretary-General, António Guterres, in October 2016.

More profile about the speaker
Melissa Fleming | Speaker | TED.com