ABOUT THE SPEAKER
Jeffrey Brown - Pastor
A key player in the "Boston miracle" that lowered the rate of youth crime and gang violence, Rev. Jeffrey Brown is a Baptist minister.

Why you should listen
Rev. Jeffrey Brown is the president of RECAP (Rebuilding Every Community Around Peace), a national organization that helps cities build partnerships between the faith-based community, government and law enforcement agencies to reduce gang violence. He is one of the co-founders of the Boston Ten Point Coalition, a faith-based group that was an integral part of the “Boston miracle,” a process through which the city experienced a 79% decline in violent crime in the '90s, and spawned countless urban collaborative efforts in subsequent years that followed the Boston Ceasefire model. He served as its Executive Director from 2005 to 2013.

Rev. Brown consults to municipalities and police departments nationwide on issues around youth violence and community mobilization. His current project is to convene a second national conference of faith leaders and law enforcement, and facilitate a national conversation on the importance of faith institutions in public safety.
More profile about the speaker
Jeffrey Brown | Speaker | TED.com
TED2015

Jeffrey Brown: How we cut youth violence in Boston by 79 percent

Rahip Jeffrey Brown: Boston'da genç şiddeti nasıl yüzde 79 azalttık

Filmed:
1,146,238 views

"Boston Mucizesi" mimarı Rahip Jeffrey Brown, genç bir vaiz iken çevresindeki Boston mahallelerinin gözü önünde çöküşünü izliyordu. Uyuşturucu ve şiddet sokaklardaki çocukları esir almıştı. Tedavi için ilk adım: Çocukları dinlemek, onlara nasihat etmemek ve mahallelerinde şiddetin azalmasında onlara yardım etmek. Bir değişim yapmak için dinlemek adına güçlü bir konuşma.
- Pastor
A key player in the "Boston miracle" that lowered the rate of youth crime and gang violence, Rev. Jeffrey Brown is a Baptist minister. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
I've learnedbilgili some of
my mostçoğu importantönemli life lessonsdersler
0
599
4781
Hayat derslerimden en önemlilerini
00:17
from drugilaç dealersbayiler
1
5380
2499
uyuşturucu tacirlerinden
00:19
and gangçete membersüyeler
2
7879
2371
ve çete üyelerinden
00:22
and prostitutesfahişeler,
3
10250
2253
ve fahişelerden öğrendim
00:24
and I've had some of my mostçoğu
profoundderin theologicalteolojik conversationskonuşmaları
4
12503
5627
ve en etkili teolojik
sohbetlerimden bazılarını
00:30
not in the hallowedKutsal hallssalonları of a seminarySeminer
5
18130
3574
kutsal papaz okulu koridorlarında değil
00:33
but on a streetsokak cornerköşe
6
21704
2416
sokak köşelerinde
00:36
on a FridayCuma night, at 1 a.m.
7
24120
2931
Cuma gecesi, saat 1'de yaptım.
00:39
That's a little unusualolağandışı, sincedan beri I am
a BaptistBaptist ministerbakan, seminary-trainedSeminer-Eğitim,
8
27701
6171
Okulda yetişmiş ve 20 yıldan fazla
bir süredir kilisede vaizlik yapan
00:45
and pastoredpastored a churchkilise for over 20 yearsyıl,
9
33872
4354
bir papaz olduğum için
bu biraz sıradışı
00:50
but it's truedoğru.
10
38226
1248
ama bu doğru.
00:52
It camegeldi as a partBölüm of my participationkatılım
11
40594
2670
Büyük bir şehirde sekiz yıllık süreçte
00:55
in a publichalka açık safetyemniyet
crimesuç reductionindirgeme strategystrateji
12
43264
4226
şiddet suçlarında yüzde 79 azalma sağlayan
00:59
that saw a 79 percentyüzde reductionindirgeme
in violentşiddetli crimesuç
13
47490
3757
bir halk güvenliği
suçu azaltma stratejisinin
01:03
over an eight-yearSekiz yıllık perioddönem in a majormajör cityŞehir.
14
51247
3278
bir parçası olmamla başladı.
01:07
But I didn't startbaşlama out wantingeksik to be
15
55385
1857
Fakat ben bu işe birilerinin
suçu azaltma stratejisinin
01:09
a partBölüm of somebody'sbiri var
crimesuç reductionindirgeme strategystrateji.
16
57242
3343
bir parçası olmayı isteyerek girmedim.
01:13
I was 25, had my first churchkilise.
17
61335
2885
25 yaşındaydım, ilk kilisemdi.
01:16
If you would have askeddiye sordu me
what my ambitionhırs was,
18
64220
2380
Tutkumun ne olduğunu soracak olsaydınız,
01:18
I would have told you
I wanted to be a megachurcheşini pastorPapaz.
19
66600
4317
size büyük kilise vaizi
olmak istediğimi söylerdim.
01:22
I wanted a 15-, 20,000-member-üye churchkilise.
20
70918
3947
15-20.000 üyesi olan bir kilise istedim.
01:26
I wanted my ownkendi televisiontelevizyon ministryBakanlığı.
21
74865
2810
Kendi televizyonumda vaizlik istedim.
01:29
I wanted my ownkendi clothingGiyim linehat.
22
77675
2716
Kendi giyisi markamı istedim.
01:32
(LaughterKahkaha)
23
80391
1356
(Gülüşmeler)
01:33
I wanted to be your long distancemesafe carriertaşıyıcı.
24
81747
2141
Sizin uzun mesafe kuryeniz olmak istedim.
01:35
You know, the wholebütün ninedokuz yardskilometre.
25
83888
1844
Ne var ne yok hepsi.
01:37
(LaughterKahkaha)
26
85732
2693
(Gülüşmeler)
01:40
After about a yearyıl of pastoringboşwer,
27
88425
3053
Yaklaşık bir yıllık vaizlikten sonra,
01:43
my membershipÜyelik wentgitti up about 20 membersüyeler.
28
91478
3622
üyelerim 20 kadar oldu.
01:47
So megachurchdommegachurchdom was way down the roadyol.
29
95100
3630
Yani büyük kilise hayali daha çok uzaktaydı.
01:50
But seriouslycidden mi, if you'dşimdi etsen have said,
"What is your ambitionhırs?"
30
98730
2824
Ama gerçekten, bana sorsaydınız
"Tutkun nedir?" diye,
01:53
I would have said just to be
a good pastorPapaz,
31
101554
2021
iyi bir vaiz olmak istediğimi söylerdim.
01:55
to be ableyapabilmek to be with people
throughvasitasiyla all the passagespasajlar of life,
32
103575
4365
Her türlü insanla birlikte olabilmeyi,
01:59
to preachvaaz messagesmesajları that would have
an everydayher gün meaninganlam for folksarkadaşlar,
33
107940
4273
insanların hayatlarına etki edecek
mesajlar vaaz etmeyi
02:04
and in the African-AmericanAfrikalı-Amerikalı traditiongelenek,
34
112213
2902
ve Afro-Amerikan geleneğindeki gibi
02:07
to be ableyapabilmek to representtemsil etmek
the communitytoplum that I serveservis.
35
115115
4150
hizmet ettiğim topluluğu
temsil etmeyi isterdim.
02:11
But there was something elsebaşka
that was happeningolay in my cityŞehir
36
119265
5068
Fakat şehrimde başka bir şeyler oluyordu
02:16
and in the entiretüm metroMetro areaalan,
37
124333
2031
ve tüm metropol çevresinde
02:18
and in mostçoğu metroMetro areasalanlar
in the UnitedAmerika StatesBirleşik,
38
126364
3761
ve Birleşik Devletlerin
çoğu metropol alanında
02:22
and that was the homicidecinayet rateoran
startedbaşladı to riseyükselmek precipitouslyprecipitously.
39
130125
5409
cinayet oranı hızla yükselmeye başladı.
02:27
And there were younggenç people
who were killingöldürme eachher other
40
135534
2567
Ve gençler birbirlerini öldürüyorlardı.
02:30
for reasonsnedenleri that I thought
were very trivialönemsiz,
41
138101
2647
Lise koridorunda birine çarpmak gibi
02:32
like bumpingçarpmak into someonebirisi
in a highyüksek schoolokul hallwaykoridor,
42
140748
4894
bana göre önemsiz nedenlerle
02:37
and then after schoolokul,
shootingçekim the personkişi.
43
145652
3269
okul sonrası birini vuruyorlardı.
02:40
SomeoneBirisi with the wrongyanlış colorrenk shirtgömlek on,
44
148921
3506
Yanlış renkte bir tişört giyen,
02:44
on the wrongyanlış streetsokak cornerköşe
at the wrongyanlış time.
45
152427
4203
yanlış zamanda yanlış sokaktan geçen biri.
02:48
And something neededgerekli
to be donetamam about that.
46
156630
2948
Ve bununla ilgili bir şey
yapılması gerekiyordu.
02:52
It got to the pointpuan where it startedbaşladı
to changedeğişiklik the characterkarakter of the cityŞehir.
47
160548
4324
İş şehrin karakterinin değiştirmeye
başladığı bir noktaya geldi.
02:56
You could go to any housingKonut projectproje,
48
164872
2228
Herhangi bir sosyal konut projesine gidin,
02:59
for exampleörnek, like the one that was
down the streetsokak from my churchkilise,
49
167100
3159
mesela, kilisemin aşağı sokağındakine
03:02
and you would walkyürümek in,
and it would be like a ghosthayalet townkasaba,
50
170259
2902
ve içeri girdiğinizde bir hayalet kasabası gibidir
03:05
because the parentsebeveyn wouldn'tolmaz allowizin vermek
theironların kidsçocuklar to come out and playoyun,
51
173161
3622
çünkü aileler çocuklarının dışarı çıkıp
oynamasına izin vermez.
03:08
even in the summertimeYaz Zamanı,
because of the violenceşiddet.
52
176783
3064
Yazın bile, sebebi ise şiddet.
03:11
You would listen in the neighborhoodsmahalleler
on any givenverilmiş night,
53
179847
2752
Herhangi bir gece alışmamış bir kulağa
03:14
and to the untrainedeğitilmemiş earkulak,
it soundedkulağa like fireworkshavai fişek,
54
182599
3228
havai fişek gibi gelen sesler
03:17
but it was gunfiretop ateşi.
55
185827
1380
aslında tabanca sesidir.
03:19
You'dOlur hearduymak it almostneredeyse everyher night,
when you were cookingyemek pişirme dinnerakşam yemegi,
56
187207
3833
Neredeyse her gece duyarsınız;
yemek pişirirken,
03:23
tellingsöylüyorum your childçocuk a bedtimeYatma zamanı storyÖykü,
or just watchingseyretme TVTV.
57
191040
4022
çocuğunuza uyku masalı anlatırken
veya televizyon izlerken.
03:28
And you can go to any emergencyacil Servis
roomoda at any hospitalhastane,
58
196200
4794
Ve herhangi bir hastanenin
aciline gidebilirseniz
03:32
and you would see lyingyalan söyleme on gurneysSedyeler
59
200994
3129
sedye üzerinde yatan
genç siyahi ve Latin adamların
03:36
younggenç blacksiyah and LatinoLatino menerkekler
shotatış and dyingölen.
60
204123
3964
vurulmuş ve ölmek üzere
olduklarını görürsünüz.
03:40
And I was doing funeralsCenaze,
61
208697
1835
Cenazelere gidiyordum,
03:42
but not of the veneratedVenerated matriarchshafızalarına
and patriarchsPatrikler who'dkim olur livedyaşamış a long life
62
210532
4458
fakat hakkında çok şey
söylenebilecek, uzun yıllar yaşamış
03:46
and there's a lot to say.
63
214990
2902
saygı değer bayanlar ve adamlar değildi.
03:49
I was doing funeralsCenaze of 18-year-oldsyıllık bir-yaş,
64
217892
2856
18 yaşındakilerin cenazelerine gidiyordum,
03:52
17-year-oldsyıllık bir-yaş,
65
220748
1962
17 yaşında
03:54
and 16-year-oldsyıllık bir-yaş,
66
222710
1904
ve 16 yaşında
03:56
and I was standingayakta in a churchkilise
or at a funeralcenaze home
67
224614
4667
ve kilisede veya cenaze evinde dikilmiş
04:01
strugglingmücadele to say something
68
229281
2124
anlamlı bir etki oluşturabilecek
04:03
that would make some meaningfulanlamlı impactdarbe.
69
231405
3047
bir şeyler söylemeye çalışıyordum.
04:07
And so while my colleaguesmeslektaşlar were buildingbina
these cathedralskatedraller great and talluzun boylu
70
235300
5990
Yani meslektaşlarım büyük ve uzun
katedraller inşa ederken
04:13
and buyingalış propertyözellik outsidedışında of the cityŞehir
71
241290
3338
ve şehrin dışından taşınmazlar alırken
04:16
and movinghareketli theironların congregationscemaat out
72
244628
2570
ve cemaatlerini dışarı taşırken
04:19
so that they could createyaratmak
or recreateyeniden oluşturun theironların citiesşehirler of God,
73
247198
5139
ve böylece Tanrının şehirlerini
oluştururken,
04:24
the socialsosyal structuresyapıları in the inner citiesşehirler
74
252337
3157
iç şehirlerdeki sosyal yapılar
04:27
were saggingsarkma underaltında the weightağırlık
of all of this violenceşiddet.
75
255494
3337
tüm bu şiddetin
ağırlığı altında eziliyordu.
04:31
And so I stayedkaldı, because somebodybirisi
neededgerekli to do something,
76
259411
2887
Ben kaldım çünkü birileri
bir şeyler yapmalıydı
04:34
and so I had lookedbaktı at what I had
and movedtaşındı on that.
77
262298
3552
ve elimde olanlara bakarak
harekete geçtim.
04:37
I startedbaşladı to preachvaaz decryingdecrying
the violenceşiddet in the communitytoplum.
78
265850
4342
Toplumdaki şiddeti kınayan
vaazlar vermeye başladım.
04:42
And I startedbaşladı to look
at the programmingprogramlama in my churchkilise,
79
270192
2554
Ve kilisemin programını düzenledim.
04:44
and I startedbaşladı to buildinşa etmek programsprogramlar
that would catchyakalamak the at-riskrisk altındaki youthgençlik,
80
272746
3901
Tehlikede olan gençliği çekecek
programlar yapmaya başladım.
04:48
those who were on the fenceçit
to the violenceşiddet.
81
276647
2929
Bu gençler şiddetin eşiğindeydiler.
04:52
I even trieddenenmiş to be innovativeyenilikçi
in my preachingvaaz.
82
280106
2160
Vaazlarımda yenilikçi olmayı da denedim.
04:54
You all have heardduymuş of raptıklatma musicmüzik, right?
83
282266
2229
Hepiniz rap müziği duydunuz, değil mi?
04:56
RapRap musicmüzik?
84
284495
1230
Rap müziği?
04:57
I even trieddenenmiş to raptıklatma sermonvaaz one time.
85
285725
2578
Bir kere rap vaazı bile denedim.
05:00
It didn't work, but at leasten az I trieddenenmiş it.
86
288303
3735
İşe yaramadı, ama en azından denedim.
05:04
I'll never forgetunutmak the younggenç personkişi
who camegeldi to me after that sermonvaaz.
87
292038
4206
O vaazdan sonra yanıma gelen
genç adamı hiç unutmuyorum.
05:08
He waitedbekledi untila kadar everybodyherkes was gonegitmiş,
88
296244
1880
Herkes gidene kadar bekledi
05:10
and he said, "RevRev, raptıklatma sermonvaaz, huh?"
And I was like, "Yeah, what do you think?"
89
298124
3832
ve bana: "Rahip, rap vaaz, he?" dedi.
Ben de: "Evet, nasıldı?" dedim.
05:13
And he said, "Don't do that again, RevRev."
90
301956
3041
O da bana: "Bir daha yapma, rahip." dedi.
05:16
(LaughterKahkaha)
91
304997
2335
(Gülüşmeler)
05:20
But I preachedvaaz and I builtinşa edilmiş these programsprogramlar,
92
308132
2333
Fakat vaazlara ve
bu programlara devam ettim
05:22
and I thought maybe if
my colleaguesmeslektaşlar did the sameaynı
93
310465
2438
ve belki eğer meslektaşlarım
aynısını yapsaydı
05:24
that it would make a differencefark.
94
312903
2206
bir fark yaratabilirdik diye düşündüm.
05:27
But the violenceşiddet just
careenedcareened out of controlkontrol,
95
315109
3991
Fakat şiddet kontrolden çıkmıştı
05:31
and people who were not involvedilgili in
the violenceşiddet were gettingalma shotatış and killedöldürdü:
96
319100
4733
ve şiddete bulaşmayan insanlar
vurulup öldürülüyordu.
Birisi bakkaldan bir paket sigara alacaktır
05:35
somebodybirisi going to buysatın almak a packpaket
of cigarettesSigara at a conveniencekolaylık storemağaza,
97
323833
5829
05:41
or someonebirisi who was sittingoturma
at a busotobüs stop just waitingbekleme for a busotobüs,
98
329662
3999
veya birisi durakta otobüs bekliyordur
05:45
or kidsçocuklar who were playingoynama in the parkpark,
99
333661
2159
veya çocuklar parkta oynuyordur
05:47
oblivioushabersiz to the violenceşiddet
on the other sideyan of the parkpark,
100
335820
3297
ve parkın diğer tarafındaki
şiddetten bihaberdir
05:51
but it cominggelecek and visitingziyaret them.
101
339117
2694
fakat onları gelip ziyaret eder.
05:53
Things were out of controlkontrol,
102
341811
2554
İşler kontrolden çıktı
05:56
and I didn't know what to do,
103
344365
2438
ve ne yapacağımı bilemedim
05:58
and then something happenedolmuş
that changeddeğişmiş everything for me.
104
346803
3987
ve sonra benim için
her şeyi değiştiren bir şey oldu.
06:03
It was a kidçocuk by the nameisim of JesseJesse McKieMcKie,
105
351795
2925
Jesse McKie adında bir çocuktu.
06:06
walkingyürüme home with his friendarkadaş
RigobertoRigoberto CarrionLeş
106
354720
2926
Arkadaşı Rigoberto Carrion ile
kilisemin aşağısındaki
06:09
to the housingKonut projectproje
down the streetsokak from my churchkilise.
107
357646
3704
sosyal konuttaki evine yürüyordu.
06:13
They metmet up with a groupgrup of youthgençlik
who were from a gangçete in DorchesterDorchester,
108
361350
4399
Dorchester'daki bir çeteden olan
bir grup gençle karşılaştılar
06:17
and they were killedöldürdü.
109
365749
2371
ve öldürüldüler.
06:20
But as JesseJesse was runningkoşu
from the scenefaliyet alani, sahne mortallyölümcül woundedyaralı,
110
368120
2760
Fakat Jesse ölümcül yarasıyla
olay yerinden kaçarken
06:22
he was runningkoşu in the directionyön
of my churchkilise,
111
370880
2369
kiliseme doğru koşuyordu
06:25
and he diedvefat etti some 100, 150 yardskilometre away.
112
373249
2788
ve 100 metre kadar sonra öldü.
06:28
If he would have gottenkazanılmış to the churchkilise,
it wouldn'tolmaz have madeyapılmış a differencefark,
113
376657
3539
Eğer kiliseye varsaydı,
değişen bir şey olmayacaktı,
06:32
because the lightsışıklar were out;
nobodykimse was home.
114
380196
2421
çünkü elektrikler yoktu;
evde kimse yoktu.
06:35
And I tookaldı that as a signişaret.
115
383077
2424
Ve bunu bir işaret olarak algıladım.
06:38
When they caughtyakalandı some of the youthgençlik
that had donetamam this deedtapu,
116
386230
3005
Bu işi yapan gençlerden
birkaçını yakaladılar ve
06:41
to my surprisesürpriz, they were around my ageyaş,
117
389235
3668
meğerse benim yaşlarımdalarmış
06:44
but the gulfkörfez that was betweenarasında us was vastgeniş.
118
392903
3622
fakat aramızdaki uçurum çok büyüktü.
06:48
It was like we were in two
completelytamamen differentfarklı worldsdünyalar.
119
396525
4203
Sanki tamamen farklı
iki dünyadan gibiydik.
06:52
And so as I contemplateddüşünürken all of this
120
400728
3002
Tüm bunları etraflıca düşündüm
06:55
and lookedbaktı at what was happeningolay,
121
403730
2408
ve neler olduğuna baktım,
06:58
I suddenlyaniden realizedgerçekleştirilen that there was
a paradoxparadoks that was emerginggelişmekte olan insideiçeride of me,
122
406138
6282
birden içimde ortaya çıkan
bir paradoks olduğunu fark ettim
ve paradoks da şuydu:
tüm bu vaazlarda,
07:04
and the paradoxparadoks was this:
in all of those sermonsVaazlar
123
412420
2416
07:06
that I preachedvaaz decryingdecrying the violenceşiddet,
124
414836
1983
şiddeti kınayan vaazlarımda,
07:08
I was alsoAyrıca talkingkonuşma about
buildingbina communitytoplum,
125
416819
4342
toplumu inşa etmekten de bahsediyordum
07:13
but I suddenlyaniden realizedgerçekleştirilen
126
421161
2182
fakat birden fark ettim ki
07:15
that there was a certainbelli
segmentbölüm of the populationnüfus
127
423343
3089
belli bir kesim vardı
07:18
that I was not includingdahil olmak üzere
in my definitiontanım of communitytoplum.
128
426432
3509
ve ben onları toplum
tanımım içine dahil etmiyordum.
07:22
And so the paradoxparadoks was this:
129
430621
1399
Yani paradoks şuydu:
07:24
If I really wanted the communitytoplum
that I was preachingvaaz for,
130
432020
3699
Eğer vaaz ettiğim toplumu
gerçekten isteseydim
07:27
I neededgerekli to reachulaşmak out
131
435719
2020
tanımımdan çıkardığım bu gruba da
07:29
and embracekucaklamak this groupgrup
that I had cutkesim out of my definitiontanım.
132
437739
4313
ulaşmalı ve sahiplenmeliydim.
07:34
WhichHangi meantdemek not about buildingbina programsprogramlar
133
442912
2617
Yani şiddetin eşiğinde olanları
07:37
to catchyakalamak those who were
on the fencesçitler of violenceşiddet,
134
445529
3599
yakalamak için programlar yapmak değil,
07:41
but to reachulaşmak out and to embracekucaklamak those
who were committingişlemekle the actseylemler of violenceşiddet,
135
449128
5032
şiddet eylemlerini yapanlara
ulaşmak ve onları kucaklamak;
07:46
the gangçete bangersçete üyeleri, the drugilaç dealersbayiler.
136
454160
2746
çete üyelerini, uyuşturucu tacirlerini.
07:48
As soonyakında as I camegeldi to that realizationgerçekleşme,
a quickhızlı questionsoru camegeldi to my mindus.
137
456906
4588
Bunu fark eder etmez,
hemen aklıma bir soru geldi.
07:53
Why me?
138
461494
1524
Neden ben?
07:55
I mean, isn't this a lawhukuk
enforcementzorlama issuekonu?
139
463358
2045
Yani, bu emniyet teşkilatının işi değil mi?
07:57
This is why we have the policepolis, right?
140
465403
1890
Polis bu yüzden var, değil mi?
08:00
As soonyakında as the questionsoru, "Why me?" camegeldi,
the answerCevap camegeldi just as quicklyhızlı bir şekilde:
141
468233
4736
"Neden ben?" sorusu gelir gelmez
cevabı da bir o kadar hızlı geldi:
08:04
Why me? Because I'm the one who
can't sleepuyku at night thinkingdüşünme about it.
142
472969
4947
Neden ben? Çünkü gece bunu
düşünmekten uyuyamayan benim.
08:10
Because I'm the one looking around sayingsöz
somebodybirisi needsihtiyaçlar to do something about this,
143
478666
4187
Çünkü bununla ilgili birilerinin bir şeyler
yapması gerektiğini söyleyen benim
08:14
and I'm startingbaşlangıç to realizegerçekleştirmek
that that someonebirisi is me.
144
482853
3514
ve o birisinin ben olduğumu
fark etmeye başlıyorum.
08:18
I mean, isn't that how
movementshareketler startbaşlama anywayneyse?
145
486367
2325
Zaten hareketler de böyle başlamıyor mu?
08:20
They don't startbaşlama with a grandbüyük conventionKongre
and people cominggelecek togetherbirlikte
146
488692
4234
Bu şeyler büyük kongrelerle
ve bir araya gelen insanların
08:24
and then walkingyürüme in lockstepilişki
with a statementaçıklama.
147
492926
3214
kortej eşliğinde yürüyüp
bildirge okumalarıyla başlamıyor.
08:28
But it startsbaşlar with just a fewaz,
or maybe just one.
148
496749
4800
Birkaç belki de sadece bir kişiyle başlıyor.
08:33
It startedbaşladı with me that way,
149
501924
2151
Bu da benimle başladı.
08:36
and so I decidedkarar to figureşekil out
the culturekültür of violenceşiddet
150
504075
4355
Böylece gençlerin işlediği şiddetin kültürünü
08:40
in whichhangi these younggenç people
who were committingişlemekle them existedvar,
151
508430
2871
çözmeye karar verdim
08:43
and I startedbaşladı to volunteergönüllü
at the highyüksek schoolokul.
152
511301
2174
ve lisede gönüllü oldum.
08:45
After about two weekshaftalar
of volunteeringgönüllü at the highyüksek schoolokul,
153
513475
2695
Lisede gönüllülüğümün
yaklaşık iki hafta sonrasında
08:48
I realizedgerçekleştirilen that the youthgençlik
that I was tryingçalışıyor to reachulaşmak,
154
516170
2485
ulaşmaya çalıştığım gençliğin
08:50
they weren'tdeğildi going to highyüksek schoolokul.
155
518655
2447
liseye gitmediğini fark ettim.
08:53
I startedbaşladı to walkyürümek in the communitytoplum,
156
521102
2699
Toplumun içinde yürümeye başladım
08:55
and it didn't take a rocketroket scientistBilim insanı
to realizegerçekleştirmek that they weren'tdeğildi out
157
523801
3388
ve gün boyunca dışarı çıkmadıklarını
fark etmek için bilim adamı olmaya
08:59
duringsırasında the day.
158
527189
2647
gerek yoktu.
09:01
So I startedbaşladı to walkyürümek the streetssokaklar
at night, lategeç at night,
159
529836
4635
Böylece gece geç vakitlerde
sokaklarda yürümeye başladım,
09:06
going into the parksparklar where they were,
160
534471
2639
bulundukları parklara gittim,
09:09
buildingbina the relationshipilişki
that was necessarygerekli.
161
537110
3128
gerekli olan ilişkiyi kurmak için.
09:12
A tragedytrajedi happenedolmuş in BostonBoston
that broughtgetirdi a numbernumara of clergydin adamları togetherbirlikte,
162
540238
4972
Boston'da bir trajedi meydana geldi,
bir grup rahip bir araya geldi
09:17
and there was a smallküçük cadrekadro of us
who camegeldi to the realizationgerçekleşme
163
545210
3994
ve küçük bir grubumuz
ibadethanelerimizden
dışarı çıkmamız gerektiğini fark etti.
09:21
that we had to come out
of the fourdört wallsduvarlar of our sanctuarySanctuary
164
549204
2985
09:24
and meetkarşılamak the youthgençlik where they were,
165
552189
1679
Ve onları içeri getirmenin
yollarını aramak yerine
09:25
and not try to figureşekil out
how to bringgetirmek them in.
166
553868
3457
onların bulunduğu yere gitmek gerekiyordu.
09:29
And so we decidedkarar to walkyürümek togetherbirlikte,
167
557735
2704
Ve böylece beraber yürüme kararı aldık
09:32
and we would get togetherbirlikte
168
560439
1981
ve şehrin
09:34
in one of the mostçoğu dangeroustehlikeli
neighborhoodsmahalleler in the cityŞehir
169
562420
2732
en tehlikeli mahallelerinden birinde
09:37
on a FridayCuma night and on a SaturdayCumartesi night
170
565152
2415
Cuma ve Cumartesi geceleri saat 10'da
09:39
at 10 p.m.,
171
567567
1962
bir araya gelir
09:41
and we would walkyürümek
untila kadar 2 or 3 in the morningsabah.
172
569529
2861
ve sabah 2 veya 3'e kadar yürürdük.
09:44
I imaginehayal etmek we were quiteoldukça the anomalyanomali
when we first startedbaşladı walkingyürüme.
173
572390
3222
Düşünüyorum da ilk yürümeye
başladığımızda oldukça anormaldik.
09:47
I mean, we weren'tdeğildi drugilaç dealersbayiler.
174
575612
2322
Yani, biz uyuşturucu taciri değildik.
09:49
We weren'tdeğildi drugilaç customersmüşteriler.
175
577934
1875
Uyuşturucu müşterisi değildik.
09:51
We weren'tdeğildi the policepolis. Some of us
would have collarsyaka on.
176
579809
2757
Polis değildik. Kimisinin
yakalığı üzerindeydi.
09:54
It was probablymuhtemelen a really oddgarip thing.
177
582566
2577
Muhtemelen gerçekten garip bir şeydi.
09:57
But they startedbaşladı speakingkonuşuyorum
to us after a while,
178
585143
3204
Fakat bir süre sonra bizimle
konuşmaya başladılar
10:00
and what we foundbulunan out is that
179
588347
1927
ve gördük ki
10:02
while we were walkingyürüme,
they were watchingseyretme us,
180
590274
3689
biz yürürken bizi izliyorlardı
10:05
and they wanted to make sure
of a coupleçift of things:
181
593963
2537
birkaç şeyden emin olmak istiyorlardı:
10:08
that numbernumara one, we were going
to be consistenttutarlı in our behaviordavranış,
182
596500
5171
birincisi, davranışlarımızda tutarlı olacaktık,
10:13
that we would keep cominggelecek out there;
183
601671
1713
yani oraya gitmeye devam edecektik
10:15
and then secondlyikinci olarak,
they had wanted to make sure
184
603384
2191
ve ikincisi, oraya onları
10:17
that we weren'tdeğildi out there to exploitsömürmek them.
185
605575
2555
istismar etmek için gitmediğimizden
emin olmak istiyorlardı.
10:20
Because there was always
somebodybirisi who would say,
186
608130
2280
Çünkü sürekli birileri gelip
10:22
"We're going to take back the streetssokaklar,"
187
610410
1864
"Sokakları geri kazanacağız" diyorlardı
10:24
but they would always seemgörünmek to have
a televisiontelevizyon camerakamera with them,
188
612274
3124
fakat beraberlerinde daima bir kamera
10:27
or a reportermuhabir,
189
615398
1833
veya bir muhabir vardı
10:29
and they would enhanceartırmak
theironların ownkendi reputationitibar
190
617231
2508
ve kendi itibarlarını artırıyorlardı
10:31
to the detrimentzarar of those on the streetssokaklar.
191
619739
2507
sokaktakilere zarar vermek pahasına.
10:34
So when they saw that we had noneYok of that,
192
622246
2555
Ve bizim bunlardan hiçbiri
olmadığımızı görünce
10:36
they decidedkarar to talk to us.
193
624801
2309
bizimle konuşmaya karar verdiler.
Daha sonra vaizler için
şaşırtıcı bir şey yaptık.
10:39
And then we did
an amazingşaşırtıcı thing for preachersVaiz.
194
627400
3855
10:43
We decidedkarar to listen and not preachvaaz.
195
631255
4097
Vaaz etmeye değil de
dinlemeye karar verdik.
10:47
Come on, give it up for me.
196
635352
1871
Hadi, alkış istiyorum.
10:49
(LaughterKahkaha) (ApplauseAlkış)
197
637223
3459
(Gülüşmeler) (Alkışlar)
10:52
All right, come on, you're cuttingkesim
into my time now, okay? (LaughterKahkaha)
198
640682
4110
Pekala, tamam, zamanım azalıyor.
(Gülüşmeler)
10:56
But it was amazingşaşırtıcı.
199
644792
1820
Ama bu hayret vericiydi.
10:58
We said to them, "We don't know
our ownkendi communitiestopluluklar after 9 p.m. at night,
200
646612
6307
Onlara dedik ki: "Akşam saat 9'dan sonra,
akşam 9 ve sabah 5 arasında
11:04
betweenarasında 9 p.m. and 5 a.m.,
201
652919
2840
toplumumuz ne yapıyor bilmiyoruz
11:07
but you do.
202
655759
1050
ama siz biliyorsunuz.
11:09
You are the subjectkonu mattermadde expertsuzmanlar,
if you will, of that perioddönem of time.
203
657389
5162
Bu zaman diliminde, eğer isterseniz,
konunun uzmanı sizlersiniz.
11:14
So talk to us. TeachÖğretmek us.
204
662551
2836
Bizimle konuşun. Bize öğretin.
11:17
Help us to see what we're not seeinggörme.
205
665387
2090
Görmediğimiz şeyleri görmemizde
bize yardımcı olun.
11:19
Help us to understandanlama
what we're not understandinganlayış."
206
667477
3785
Anlamadığımız şeyleri anlamada
bize yardımcı olun."
11:23
And they were all too happymutlu to do that,
207
671262
2415
Ve hepsi bunu memnuniyetle yaptılar
11:25
and we got an ideaFikir of what life
on the streetssokaklar was all about,
208
673677
4759
ve sokaklardaki hayatla ilgili
bir fikrimiz oluştu,
11:30
very differentfarklı than what you see
on the 11 o'clocksaat newshaber,
209
678436
3808
11 haberlerinde gördüğünüzden
çok daha farklı,
11:34
very differentfarklı than what is portrayedtasvir
in popularpopüler mediamedya and even socialsosyal mediamedya.
210
682244
6236
popüler ve hatta sosyal medyada
gösterildiğinden çok daha farklı idi.
11:40
And as we were talkingkonuşma with them,
211
688480
2216
Ve onlarla konuşurken,
11:42
a numbernumara of mythsmitler were dispelleddispelled
about them with us.
212
690696
4203
bizimle onlar hakkındaki
birkaç efsane de çürüdü.
11:46
And one of the biggesten büyük mythsmitler was
that these kidsçocuklar were coldsoğuk and heartlesskalpsiz
213
694899
6677
En büyük efsanelerden biri
bu çocukların soğuk ve kalpsiz
11:53
and uncharacteristicallyalışılmadık boldcesur
in theironların violenceşiddet.
214
701576
3864
ve şiddetlerinde görülmedik
şekilde cesur olduklarıydı.
11:57
What we foundbulunan out was the exactkesin oppositekarşısında.
215
705440
3297
Gördüğümüz şey ise tam tersiydi.
12:00
MostÇoğu of the younggenç people
who were out there on the streetssokaklar
216
708737
2740
Sokaklarda olan genç insanların çoğu
12:03
are just tryingçalışıyor to make it on the streetssokaklar.
217
711477
3065
sokaklarda hayatta kalmaya çalışıyor.
12:06
And we alsoAyrıca foundbulunan out
218
714542
1950
Ve ayrıca gördük ki
12:08
that some of the mostçoğu
intelligentakıllı and creativeyaratıcı
219
716492
3560
karşılaştığımız en akıllı ve yaratıcı
12:12
and magnificentmuhteşem and wisebilge
220
720052
6927
ve fevkalade ve mahir
12:18
people that we'vebiz ettik ever metmet
221
726979
2493
insanların bazıları
12:21
were on the streetsokak,
engagednişanlı in a strugglemücadele.
222
729472
4185
sokaklardaydı,
bir mücadelenin içindeydi.
12:26
And I know some of them call it survivalhayatta kalma,
but I call them overcomersOvercomers,
223
734247
4143
Onlardan bazıları buna hayatta kalma diyor
fakat ben onlara mücadeleci diyorum
12:30
because when you're in
the conditionskoşullar that they're in,
224
738390
3040
çünkü onların bulunduğu durumda olunca,
12:33
to be ableyapabilmek to livecanlı everyher day
is an accomplishmentbaşarı of overcomingüstesinden.
225
741430
5179
yaşadığınız her gün bir mücadele başarısıdır.
12:39
And as a resultsonuç of that, we said to them,
226
747669
2154
Ve sonuç olarak, onlara şöyle dedik:
12:41
"How do you see this churchkilise,
how do you see this institutionkurum
227
749823
3448
"Bu duruma yardım eden
bu kiliseyi nasıl görüyorsunuz,
12:45
helpingyardım ediyor this situationdurum?"
228
753271
3041
bu kurumu nasıl görüyorsunuz?"
12:48
And we developedgelişmiş a planplan
in conversationkonuşma with these youthsGençler.
229
756312
3808
Bu gençlerle yaptığımız konuşmalardan
hareketle bir plan geliştirdik.
12:52
We stoppeddurduruldu looking at them
as the problemsorun to be solvedçözülmüş,
230
760610
4154
Onlara çözülmesi gereken bir problem
olarak bakmayı bıraktık
12:56
and we startedbaşladı looking at them
as partnersortaklar, as assetsvarlıklar,
231
764764
5178
ve onlara bir ortak, bir servet,
13:01
as co-laborerseş işçi in the strugglemücadele
to reduceazaltmak violenceşiddet in the communitytoplum.
232
769942
5712
toplumdaki şiddeti azaltmak için mücadele
içinde olan emekçiler olarak bakmaya başladık.
13:07
ImagineHayal developinggelişen a planplan,
233
775654
2182
Bir plan geliştirdiğinizi düşünün,
13:09
you have one ministerbakan at one tabletablo
and a heroineroin dealersatıcı at the other tabletablo,
234
777836
5109
masanın bir ucunda bir rahip
ve diğer ucunda da uyuşturucu taciri,
13:14
cominggelecek up with a way in whichhangi the churchkilise
can help the entiretüm communitytoplum.
235
782945
5472
kilisenin toplumun tamamına
yardım edebileceği bir yol arıyor.
13:21
The BostonBoston MiracleMucize was about
bringinggetiren people togetherbirlikte.
236
789510
4278
Boston Mucizesi
insanları bir araya getirmekti.
13:25
We had other partnersortaklar.
237
793788
1857
Başka ortaklarımız vardı.
13:27
We had lawhukuk enforcementzorlama partnersortaklar.
238
795645
1603
Emniyet gücü ortağımızdı.
13:29
We had policepolis officersgörevlileri.
239
797248
2912
Polis memurlar vardı.
13:32
It wasn'tdeğildi the entiretüm forcekuvvet,
240
800160
2150
Tamamı değildi
13:34
because there were still some who still
had that lock-'em-upkilit-onları-up mentalityzihniyet,
241
802310
4690
çünkü bazılarında hâlâ
içeri tıkma zihniyeti vardı.
13:39
but there were other copspolisler
242
807000
2136
Fakat başka polisler de vardı.
13:41
who saw the honorOnur in partneringOrtaklık
with the communitytoplum,
243
809136
5085
Toplumla ortak olmayı onur addeden,
13:46
who saw the responsibilitysorumluluk from themselveskendilerini
244
814221
3186
toplumdaki şiddeti azaltma adına
13:49
to be ableyapabilmek to work as partnersortaklar
with communitytoplum leadersliderler and faithinanç leadersliderler
245
817407
6553
inanç ve toplum liderleriyle
ortak çalışabilme sorumluluğunu
13:55
in ordersipariş to reduceazaltmak violenceşiddet
in the communitytoplum.
246
823960
2530
kendilerinde gören polisler.
13:58
SameAynı with probationDenetimli serbestlik officersgörevlileri,
247
826490
2451
Aynı şekilde gözetim memurları,
14:00
sameaynı with judgesyargıçlar,
248
828941
1881
hakimler,
14:02
sameaynı with folksarkadaşlar who were
up that lawhukuk enforcementzorlama chainzincir,
249
830822
3738
emniyet teşkilatı zincirinde
elini taşın altına koyanlar.
14:06
because they realizedgerçekleştirilen, like we did,
250
834560
2183
Çünkü onlar da bizim gibi
14:08
that we'lliyi never arresttutuklamak ourselveskendimizi
out of this situationdurum,
251
836743
3692
kendimizi bu olayın dışında
tutamayacağımızı,
14:12
that there will not be
enoughyeterli prosecutionskovuşturma madeyapılmış,
252
840435
5879
ceza davaları açılarak,
14:18
and you cannotyapamam filldoldurmak these jailshapishanelerinde up enoughyeterli
253
846314
5448
hapishaneleri ağzına kadar doldurarak
14:23
in ordersipariş to alleviatehafifletmek the problemsorun.
254
851762
3185
bu problemin çözülemeyeceğini
fark ettiler.
14:27
I helpedyardım etti to startbaşlama an organizationorganizasyon
255
855897
3740
Bir organizasyonun
başlamasına yardım ettim,
14:31
20 yearsyıl agoönce, a faith-basedinanca dayalı organizationorganizasyon,
to dealanlaştık mı with this issuekonu.
256
859637
4806
bu sorunla başa çıkma adına, 20 yıl önce,
inanç tabanlı bir organizasyon.
14:36
I left it about fourdört yearsyıl agoönce
257
864443
3297
Dört yıl kadar önce ayrıldım
14:39
and startedbaşladı workingçalışma in citiesşehirler
acrosskarşısında the UnitedAmerika StatesBirleşik,
258
867740
3100
ve Birleşik Devletler çapında
şehirlerde çalışmaya başladım.
14:42
19 in totalGenel Toplam,
259
870840
1939
Toplamda 19
14:44
and what I foundbulunan out
was that in those citiesşehirler,
260
872779
2820
ve bu şehirlerde gördüğüm şey,
14:47
there was always this componentbileşen
of communitytoplum leadersliderler
261
875599
4830
toplum liderlerinin etkisiydi.
14:52
who put theironların headskafalar down
and theironların noseburun to the grindstonedeğirmentaşı,
262
880429
4295
Başını eğip harıl harıl çalışan,
14:56
who checkedkontrol theironların egosegoları at the doorkapı
263
884724
2966
egolarını kapıda bırakan
ve bir bütünü, parçalarının
toplamından daha büyük gören
14:59
and saw the wholebütün as greaterbüyük
than the sumtoplam of its partsparçalar,
264
887690
3257
15:02
and camegeldi togetherbirlikte and foundbulunan waysyolları
to work with youthgençlik out on the streetssokaklar,
265
890947
5619
ve bir araya gelerek sokaklardaki gençlerle
çalışmanın yollarını arayan,
15:08
that the solutionçözüm is not more copspolisler,
266
896566
4783
çözümün daha fazla polis değil
15:13
but the solutionçözüm is miningmadencilik the assetsvarlıklar
that are there in the communitytoplum,
267
901349
5294
toplumda yer alan değerleri
ortaya çıkarmak,
15:18
to have a stronggüçlü communitytoplum componentbileşen
268
906643
3738
şiddeti azaltma etrafında işbirliği için
15:22
in the collaborationişbirliği
around violenceşiddet reductionindirgeme.
269
910381
4992
sağlam bir toplum bileşenine
sahip olmak olduğunu düşünen liderler.
15:27
Now, there is a movementhareket
in the UnitedAmerika StatesBirleşik
270
915373
4332
Şu an, Birleşik Devletlerde
daha iyi bir toplum olmamız için
15:31
of younggenç people who I am very proudgururlu of
who are dealingmuamele with the structuralyapısal issuessorunlar
271
919705
6594
değişmesi gereken
yapısal meselelerle uğraşan
15:38
that need to changedeğişiklik if we're going
to be a better societytoplum.
272
926299
4457
gurur duyduğum gençlerin
oluşturduğu bir hareket var.
15:42
But there is this politicalsiyasi ploymanevra
to try to pitçukur policepolis brutalityvahşeti
273
930756
4899
Fakat siyasi bir hile ile
polis barbarlığını
15:47
and policepolis misconductgörevi kötüye kullanma
againstkarşısında black-on-blacksiyah siyah violenceşiddet.
274
935655
5038
ve polis suistimalini siyahın siyaha
şiddeti ile örtmeye çalışıyorlar.
15:52
But it's a fictionkurgu.
275
940693
1904
Fakat bu bir kurgu.
15:54
It's all connectedbağlı.
276
942597
2020
Hepsi bağlantılı.
15:56
When you think about decadeson yıllar
of failedbaşarısız oldu housingKonut policiespolitikaları
277
944617
4714
Onlarca yıl süren başarısız
konut politikalarını
16:01
and poorfakir educationaleğitici structuresyapıları,
278
949331
3877
ve zayıf eğitim yapılarını düşünürseniz,
16:05
when you think about
persistentkalıcı unemploymentişsizlik
279
953208
3274
toplumdaki sürekli işsizliği
16:08
and underemploymentoranının in a communitytoplum,
280
956482
2878
ve eksik istihdamı düşünürseniz,
16:11
when you think about poorfakir healthcaresağlık hizmeti,
281
959360
2764
zayıf sağlık hizmetini düşünürseniz,
16:14
and then you throwatmak drugsilaçlar into the mixkarıştırmak
282
962124
3176
ve sonra ortaya uyuşturucuyu
16:17
and duffelSpor bagsçantalar fulltam of gunssilahlar,
283
965300
2048
ve silahlarla dolu
spor çantalarını atarsanız
16:19
little wondermerak etmek that you would see
this culturekültür of violenceşiddet emergeçıkmak.
284
967348
5434
şiddet kültürünün ortaya
çıktığını görmeniz sürpriz olmaz.
16:24
And then the responsetepki that comesgeliyor
from the statebelirtmek, bildirmek is more copspolisler
285
972782
4358
Ve sonra devletten gelen tepki de
daha fazla polis
16:29
and more suppressionbastırma of hotSıcak spotsnoktalar.
286
977140
3156
ve sıcak noktalara daha fazla baskı olur.
16:32
It's all connectedbağlı,
287
980296
2266
Hepsi bağlantılı
16:34
and one of the wonderfulolağanüstü things
that we'vebiz ettik been ableyapabilmek to do
288
982562
3778
ve yapabildiğimiz
en harika şeylerden biri de
16:38
is to be ableyapabilmek to showgöstermek the valuedeğer
of partneringOrtaklık togetherbirlikte --
289
986340
5133
şiddeti azaltmak için toplum,
emniyet teşkilatı,
16:43
communitytoplum, lawhukuk enforcementzorlama,
privateözel sectorsektör, the cityŞehir --
290
991473
5566
özel sektör ve şehir olarak
ortak çalışmanın değerini
16:49
in ordersipariş to reduceazaltmak violenceşiddet.
291
997039
1388
göstermek oldu.
16:50
You have to valuedeğer
that communitytoplum componentbileşen.
292
998427
3637
Toplum bileşenine değer vermelisiniz.
16:54
I believe that we can endson
the eraçağ of violenceşiddet in our citiesşehirler.
293
1002534
6106
İnanıyorum ki şehirlerimizdeki
şiddet çağını sona erdirebiliriz.
17:01
I believe that it is possiblemümkün
and that people are doing it even now.
294
1009154
5334
İnanıyorum ki bu mümkün ve
bu insanlar şimdi bunu yapıyor.
Fakat yardımınıza ihtiyacım var.
17:07
But I need your help.
295
1015144
1353
17:09
It can't just come from folksarkadaşlar
who are burningyanan themselveskendilerini out
296
1017537
4649
Sadece toplum için
kendini feda eden insanlar
17:14
in the communitytoplum.
297
1022186
1558
yeterli değil.
17:15
They need supportdestek. They need help.
298
1023744
2998
Desteğe ihtiyaçları var.
Yardıma ihtiyaçları var.
17:18
Go back to your cityŞehir.
299
1026742
1938
Şehrinize geri dönün.
17:20
Find those people.
300
1028680
1579
O insanları bulun.
17:22
"You need some help? I'll help you out."
301
1030259
2717
"Yardım lazım mı? Sana yardım edeceğim."
17:24
Find those people. They're there.
302
1032976
3204
O insanları bulun. Onlar orada.
17:28
BringGetir them togetherbirlikte with lawhukuk enforcementzorlama,
the privateözel sectorsektör, and the cityŞehir,
303
1036180
5357
Onları şehirdeki şiddeti azaltma amacı ile
emniyet teşkilatı, özel sektör
17:33
with the one aimamaç of reducingindirgen violenceşiddet,
304
1041537
2863
ve şehir ile bir araya getirin
17:36
but make sure that
that communitytoplum componentbileşen is stronggüçlü.
305
1044400
3946
ama toplum bileşeninin
sağlam olduğundan emin olun.
17:40
Because the oldeski adageatasözü
that comesgeliyor from BurundiBurundi is right:
306
1048346
3321
Çünkü eski bir Burundi atasözü çok doğru:
17:43
that you do for me,
withoutolmadan me, you do to me.
307
1051667
7743
Bana sormadan benim için
yaptığın şeyi, bana karşı yaparsın.
17:51
God blesskutsamak you. Thank you.
308
1059410
2125
Tanrı sizi kutsasın. Teşekkür ederim.
17:53
(ApplauseAlkış)
309
1061535
4000
(Alkışlar)
Translated by Melda Yildiz
Reviewed by Ramazan Şen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Jeffrey Brown - Pastor
A key player in the "Boston miracle" that lowered the rate of youth crime and gang violence, Rev. Jeffrey Brown is a Baptist minister.

Why you should listen
Rev. Jeffrey Brown is the president of RECAP (Rebuilding Every Community Around Peace), a national organization that helps cities build partnerships between the faith-based community, government and law enforcement agencies to reduce gang violence. He is one of the co-founders of the Boston Ten Point Coalition, a faith-based group that was an integral part of the “Boston miracle,” a process through which the city experienced a 79% decline in violent crime in the '90s, and spawned countless urban collaborative efforts in subsequent years that followed the Boston Ceasefire model. He served as its Executive Director from 2005 to 2013.

Rev. Brown consults to municipalities and police departments nationwide on issues around youth violence and community mobilization. His current project is to convene a second national conference of faith leaders and law enforcement, and facilitate a national conversation on the importance of faith institutions in public safety.
More profile about the speaker
Jeffrey Brown | Speaker | TED.com