ABOUT THE SPEAKER
Tony Wyss-Coray - Brain scientist
At his lab at Stanford School of Medicine, Tony Wyss-Coray studies aging -- and potential cures for it.

Why you should listen

Professor of neurology at Stanford, Tony Wyss-Coray oversees an eponymous lab which studies immune and injury responses in aging and neurodegeneration.

Wyss-Coray initially studied at the Institute of Clinical Immunology at the University of Bern in Switzerland, but he now lives and works in California. At Stanford since 2002, he's also a health scientist at the Veterans Affairs Palo Alto Health Care System. Deeply interested in figuring out ways to combat diseases such as Alzheimer's, he serves on the scientific advisory board for the Alzheimer Research Consortium and on the international advisory board for Advances in Clinical and Experimental Medicine. In 2013, he was given a Transformative Research Award by the director of the National Institutes of Health.

More profile about the speaker
Tony Wyss-Coray | Speaker | TED.com
TEDGlobalLondon

Tony Wyss-Coray: How young blood might help reverse aging. Yes, really

Tony Wyss-Coray: Genç kan yaşlanmayı nasıl geciktirir? Gerçekten.

Filmed:
1,692,397 views

Tony Wyss-Coray yaşlanmanın insan vücudu ve beyni üzerindeki etkilerini çalışmakta ve bu şaşırtıcı konuşmada yaşlanmanın pek de hoş olmayan yönlerinin aslında içimizde yatanlardan kaynaklandığın gösteren, Stanford laboratuvarı ve başka gruplar tarafından yapılan yeni araştırmaları paylaşıyor.
- Brain scientist
At his lab at Stanford School of Medicine, Tony Wyss-Coray studies aging -- and potential cures for it. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
This is a paintingboyama from the 16thinci centuryyüzyıl
from LucasLucas CranachEski the ElderYaşlı.
0
1134
4659
Bu tablo, 16. yüzyıldan
Yaşlı Lucas Cranach'a ait.
00:18
It showsgösterileri the famousünlü FountainÇeşme of YouthGençlik.
1
6160
2766
Ünlü Gençlik Çeşmesi'ni anlatıyor.
00:21
If you drinkiçki its waterSu or you batheyıkanmak in it,
you will get healthsağlık and youthgençlik.
2
9308
5726
Suyu içer ya da içinde yıkanırsanız
sağlığa ve gençliğe kavuşuyorsunuz.
00:27
EveryHer culturekültür, everyher civilizationmedeniyet
has dreamedhayal of findingbulgu eternalsonsuz youthgençlik.
3
15857
5549
Her kültür, her uygarlık sonsuz
gençliğe ulaşmanın hayalini kurmuştur.
00:34
There are people like AlexanderAlexander the Great
or PoncePonce DeDe LeLeón, the explorerExplorer,
4
22044
4752
Büyük İskender ya da kâşif Ponce De Leon
gibi yaşamlarının çoğunu
00:38
who spentharcanmış much of theironların life
chasingtakip the FountainÇeşme of YouthGençlik.
5
26820
3431
Gençlik Çeşmesi'nin peşinde
harcamış insanlar var.
00:42
They didn't find it.
6
30726
1168
Onlar bulamadı.
00:45
But what if there was something to it?
7
33450
2600
Peki, ya bunda bir gerçeklik payı varsa?
00:48
What if there was something
to this FountainÇeşme of YouthGençlik?
8
36074
2699
Ya Gençlik Çeşmesi'nin
gerçeklik payı varsa?
00:51
I will sharepay an absolutelykesinlikle amazingşaşırtıcı
developmentgelişme in agingyaşlanma researchAraştırma
9
39284
5178
Yaşlanmayla ilgili araştırma hakkında
yaşlanmayla ilgili düşüncelerimizde
00:56
that could revolutionizedevrim
the way we think about agingyaşlanma
10
44486
3610
ve yaşlanmaya bağlı hastalıkları nasıl
iyileştirebileceğimiz hakkında
01:00
and how we mayMayıs ayı treattedavi etmek age-relatedyaşa bağlı
diseaseshastalıklar in the futuregelecek.
11
48120
3202
devrim yaratacak
bir gelişmeyi paylaşacağım.
01:04
It startedbaşladı with experimentsdeneyler that showedgösterdi,
12
52145
2509
Bu gelişmeye neden olan şey
01:06
in a recentson numbernumara
of studiesçalışmalar about growingbüyüyen,
13
54678
3294
büyümeyle ilgili yakın zamanlı
bir dizi çalışmada,
01:09
that animalshayvanlar -- oldeski micefareler --
that sharepay a bloodkan supplyarz with younggenç micefareler
14
57996
6001
genç farelerden kan desteği alan
yaşlı farelerin gençleşebildiğini
01:16
can get rejuvenatedgençleşmek.
15
64021
1604
gösteren bir deneydi.
01:18
This is similarbenzer to what you mightbelki see
in humansinsanlar, in SiameseSiyam twinsİkizler,
16
66148
4609
Bu insanlarda, Siyam ikizlerinde,
görülene benzer bir şey
01:22
and I know this soundssesleri a bitbit creepyürpertici.
17
70781
2088
ve biliyorum kulağa biraz
ürkütücü geliyor.
01:25
But what TomTom RandoRando, a stem-cellkök hücre
researcheraraştırmacı, reportedrapor in 2007,
18
73338
5947
Ama kök hücre araştırmacısı Tom Rando
2007'de, bir fareye ait yaşlı bir kasın
01:31
was that oldeski musclekas from a mousefare
can be rejuvenatedgençleşmek
19
79309
3500
genel dolaşımda genç bir
kana maruz bırakıldığında
01:34
if it's exposedmaruz to younggenç bloodkan
throughvasitasiyla commonortak circulationdolaşım.
20
82833
4629
gençleştiğini söylemiştir.
01:39
This was reproducedçoğaltılamaz by AmyAmy WagersBahisler
at HarvardHarvard a fewaz yearsyıl latersonra,
21
87903
4643
Bu birkaç yıl önce Harvard'da Amy Wagers
tarafından tekrar gündeme getirilmişti
01:44
and othersdiğerleri then showedgösterdi that similarbenzer
rejuvenatinggençleştirici effectsetkileri could be observedgözlenen
22
92570
4595
ve diğerleri pankreasta, karaciğerde
ve kalpte de benzer gençleşme etkilerinin
01:49
in the pancreaspankreas, the liverkaraciğer and the heartkalp.
23
97189
2786
gözlemlenebileceğini gösterdiler.
01:52
But what I'm mostçoğu excitedheyecanlı about,
and severalbirkaç other labslaboratuarları as well,
24
100974
4097
Ama beni ve aynı zamanda diğer birkaç
laboratuvarı asıl heyecanlandıran şey,
01:57
is that this mayMayıs ayı even applyuygulamak to the brainbeyin.
25
105095
2419
bunun beyne bile uygulanabilmesi.
02:00
So, what we foundbulunan is that an oldeski mousefare
exposedmaruz to a younggenç environmentçevre
26
108715
5331
Yani, bu parabiosis denilen modelde
genç çevreye maruz bırakılmış
02:06
in this modelmodel calleddenilen parabiosisparabiosis,
27
114070
3013
yaşlı farenin genç bir beyne--
02:09
showsgösterileri a youngerdaha genç brainbeyin --
28
117107
1792
işlevlerini daha iyi yerine getiren
02:10
and a brainbeyin that functionsfonksiyonlar better.
29
118923
2182
bir beyne sahip olduğunu bulduk.
02:13
And I repeattekrar et:
30
121966
1590
Tekrar ediyorum:
02:15
an oldeski mousefare that getsalır younggenç bloodkan
throughvasitasiyla sharedpaylaşılan circulationdolaşım
31
123580
6213
Dolaşımına genç kanı dâhil edilen
yaşlı fare daha genç görünür
02:21
looksgörünüyor youngerdaha genç and functionsfonksiyonlar
youngerdaha genç in its brainbeyin.
32
129817
2984
ve beyninde daha genç
işlevler gerçekleşir.
02:25
So when we get olderdaha eski --
33
133998
1532
Yani yaşlandığımızda,
02:27
we can look at differentfarklı aspectsyönleri
of humaninsan cognitionbiliş,
34
135554
2672
insanın bilme yetisinin farklı
yönlerine bakabileceğiz
02:30
and you can see on this slidekaymak here,
35
138250
1753
ve bu slaytta
02:32
we can look at reasoningmuhakeme,
verbalsözlü abilitykabiliyet and so forthileri.
36
140027
3383
muhakemeyi, konuşma yeteneğini vb.
inceleyebildiğimizi göreceksiniz.
02:35
And up to around ageyaş 50 or 60,
these functionsfonksiyonlar are all intactsağlam,
37
143899
5279
50-60 yaşa kadar bu işlevler tastamamdır
02:41
and as I look at the younggenç audienceseyirci
here in the roomoda, we're all still fine.
38
149202
4482
ve odadaki genç seyircilere bakarak
söylüyorum ki hâlâ hiçbir problemimiz yok.
02:45
(LaughterKahkaha)
39
153708
1008
(Gülüşmeler)
02:46
But it's scarykorkutucu to see
how all these curveseğrileri go southgüney.
40
154740
3807
Ama bu yayların güneye
doğru gittiğini görmek korkutucu.
02:50
And as we get olderdaha eski,
41
158571
1589
Yaşlandıkça,
02:52
diseaseshastalıklar suchböyle as Alzheimer'sAlzheimer
and othersdiğerleri mayMayıs ayı developgeliştirmek.
42
160184
4051
Alzheimer ve diğer hastalıklar
ortaya çıkabiliyor.
02:57
We know that with ageyaş,
the connectionsbağlantıları betweenarasında neuronsnöronlar --
43
165004
3571
Biliyoruz ki yaşla beraber,
nöronlar arasındaki bağlantılar--
03:00
the way neuronsnöronlar talk to eachher other,
the synapsessinapsların -- they startbaşlama to deterioratebozulmaya;
44
168599
4651
nöronların birbiriyle konuşma biçimi,
sinapslar-- kötüye gitmeye başlar;
03:05
neuronsnöronlar dieölmek, the brainbeyin startsbaşlar to shrinkküçültmek,
45
173274
3306
nöronlar ölür, beyin ufalmaya başlar
03:08
and there's an increasedartmış susceptibilityduyarlılık
for these neurodegenerativenörodejeneratif diseaseshastalıklar.
46
176604
3992
ve bu sinir dokusunun bozulumuyla ilgili
hastalıklara karşı hassasiyet artar.
03:13
One bigbüyük problemsorun we have -- to try
to understandanlama how this really worksEserleri
47
181573
4909
Bunun moleküler ve mekanik seviyelerde
nasıl çalıştığını anlamaya
03:18
at a very molecularmoleküler, mechanisticmekanik levelseviye --
48
186506
2596
çalışırken karşılaştığımız
büyük bir problem şu ki,
03:21
is that we can't studyders çalışma the brainsbeyin
in detaildetay, in livingyaşam people.
49
189126
4050
yaşayan insanlarda beyinde
detaylı bir şekilde çalışamıyoruz.
03:26
We can do cognitivebilişsel teststestler,
we can do imaginggörüntüleme --
50
194033
2986
Zihinsel testler ve görüntüleme gibi,
03:29
all kindsçeşit of sophisticatedsofistike testingtest yapmak.
51
197043
2696
her türlü karmaşık testi yapabiliyoruz.
03:31
But we usuallygenellikle have to wait
untila kadar the personkişi dieskalıp
52
199763
3618
Ama beyni alıp yaşla ve
hastalıkla gerçekten nasıl değiştiğini
03:35
to get the brainbeyin and look at how it really
changeddeğişmiş throughvasitasiyla ageyaş or in a diseasehastalık.
53
203405
5094
görebilmek için genellikle kişi ölene
kadar beklemek zorunda kalıyoruz.
03:40
This is what neuropathologistsneuropathologists
do, for exampleörnek.
54
208888
3064
Örneğin, nevropatolojistlerin
yaptığı şey bu.
03:44
So, how about we think of the brainbeyin
as beingolmak partBölüm of the largerdaha büyük organismorganizma.
55
212333
5667
Peki, beyni daha büyük bir organizmanın
parçası olarak düşünürsek ne olur?
03:50
Could we potentiallypotansiyel understandanlama more
56
218024
2477
Eğer beyni tüm vücudun bir parçası
03:52
about what happensolur in the brainbeyin
at the molecularmoleküler levelseviye
57
220525
2929
olarak görürsek beyinde moleküler seviyede
03:55
if we see the brainbeyin
as partBölüm of the entiretüm bodyvücut?
58
223478
3586
neler olup bittiğini
daha iyi anlayabilir miyiz?
03:59
So if the bodyvücut agesyaşlar or getsalır sickhasta,
does that affectetkilemek the brainbeyin?
59
227088
4877
Peki vücut yaşlanırsa ya da
hastalanırsa bu beyni etkiler mi?
04:03
And vicemengene versatersi: as the brainbeyin getsalır olderdaha eski,
does that influenceetki the restdinlenme of the bodyvücut?
60
231989
4423
Ya da aksine, beyin yaşlandığında
bu vücudun geri kalanını etkiler mi?
04:09
And what connectsbağlandığı all the differentfarklı
tissuesdokular in the bodyvücut
61
237050
3491
Vücuttaki bütün farklı
dokuları birleştiren şey,
04:12
is bloodkan.
62
240565
1150
kandır.
04:14
BloodKan is the tissuedoku that not only carriestaşır
cellshücreler that transporttaşıma oxygenoksijen, for exampleörnek,
63
242366
5825
Kan, sadece oksijen taşıyan bir
doku değildir, örneğin,
04:20
the redkırmızı bloodkan cellshücreler,
64
248215
1241
kırmızı kan hücresi taşır
04:21
or fightskavgalar infectiousbulaşıcı diseaseshastalıklar,
65
249480
2200
ya da bulaşıcı hastalıklarla savaşır
04:23
but it alsoAyrıca carriestaşır messengerMessenger moleculesmoleküller,
66
251704
4271
ama aynı zamanda hormon benzeri,
04:27
hormone-likehormon benzeri factorsfaktörler
that transporttaşıma informationbilgi
67
255999
3912
beyin de dâhil bir hücreden diğerine,
04:31
from one cellhücre to anotherbir diğeri,
from one tissuedoku to anotherbir diğeri,
68
259935
4133
bir dokudan diğerine bilgi taşıyan
04:36
includingdahil olmak üzere the brainbeyin.
69
264092
1457
mesajcı molekülleri de taşır.
04:37
So if we look at how the bloodkan
changesdeğişiklikler in diseasehastalık or ageyaş,
70
265573
5138
Hastalıkta ya da yaşlanmada kanın
nasıl değiştiğini incelersek,
04:42
can we learnöğrenmek something about the brainbeyin?
71
270735
2363
beyin hakkında bir şey öğrenebilir miyiz?
04:45
We know that as we get olderdaha eski,
the bloodkan changesdeğişiklikler as well,
72
273651
4836
Şunu biliyoruz ki, biz yaşlandıkça
kanımızda ona göre değişir.
04:50
so these hormone-likehormon benzeri factorsfaktörler
changedeğişiklik as we get olderdaha eski.
73
278511
2959
Bu yüzden hormon benzeri faktörler de
biz yaşlandıkça değişir.
04:53
And by and largegeniş,
factorsfaktörler that we know are requiredgereklidir
74
281494
4199
Genellikle de dokuların gelişimi
04:57
for the developmentgelişme of tissuesdokular,
for the maintenancebakım of tissuesdokular --
75
285717
3421
ve dokuların bakımı için gerekli
olduğunu bildiğimiz faktörler de
05:01
they startbaşlama to decreaseazaltmak as we get olderdaha eski,
76
289162
2877
biz yaşlandıkça azalır.
05:04
while factorsfaktörler involvedilgili in repaironarım,
in injuryhasar and in inflammationinflamasyon --
77
292063
4703
Öte yandan, yaralanma ve iltihap
tamirinde etkili olan faktörler de
05:08
they increaseartırmak as we get olderdaha eski.
78
296790
1950
biz yaşlandıkça artar.
05:10
So there's this unbalancedengesizlik of good
and badkötü factorsfaktörler, if you will.
79
298764
5042
Yani iyi ve kötü faktörlerin dengesizliği
söz konusu da diyebilirsiniz.
05:16
And to illustrateörneklemek what we can do
potentiallypotansiyel with that,
80
304988
2993
Şimdi bu bilgiyle
ne yapacağımıza gelirsek,
05:20
I want to talk you throughvasitasiyla
an experimentdeney that we did.
81
308005
2652
size yaptığımız bir deneyden bahsedeceğim.
05:22
We had almostneredeyse 300 bloodkan samplesörnekler
from healthysağlıklı humaninsan beingsvarlıklar
82
310681
3649
20 ila 89 yaş arası sağlıklı insanlardan
05:26
20 to 89 yearsyıl of ageyaş,
83
314354
2517
300'e yakın kan numunesi aldık.
05:28
and we measuredölçülü over 100
of these communicationiletişim factorsfaktörler,
84
316895
3895
Bu iletişim faktörlerinden,
dokular arası bilgi taşıyan proteinlerden
05:32
these hormone-likehormon benzeri proteinsproteinler that
transporttaşıma informationbilgi betweenarasında tissuesdokular.
85
320814
4094
100'den fazlasını ölçtük.
05:37
And what we noticedfark first
86
325266
1676
İlk fark ettiğimiz şey
05:38
is that betweenarasında the youngestEn genç
and the oldesten eski groupgrup,
87
326966
2817
en genç ve en yaşlı grup
arasındaki faktörlerin
05:41
about halfyarım the factorsfaktörler
changeddeğişmiş significantlyanlamlı.
88
329807
3297
yaklaşık yarısının ciddi
değişiklikler gösterdiğiydi.
05:45
So our bodyvücut liveshayatları in a very
differentfarklı environmentçevre as we get olderdaha eski,
89
333128
3135
Yani bu faktörler göz önüne alındığında
vücudumuz yaşlanınca
05:48
when it comesgeliyor to these factorsfaktörler.
90
336287
1751
çevresi de değişir.
05:50
And usingkullanma statisticalistatistiksel
or bioinformaticsBiyoinformatik programsprogramlar,
91
338062
3496
İstatistik ve biyoenformatik
programlar kullanarak
05:53
we could try to discoverkeşfetmek
those factorsfaktörler that besten iyi predicttahmin ageyaş --
92
341582
4694
yaşı belirleyen bu faktörleri
keşfedebilir,
05:58
in a way, back-calculatearka-hesaplayın
the relativebağıl ageyaş of a personkişi.
93
346300
3643
bir bakıma bir kişinin görece yaşını
geriye dönük hesaplayabiliriz.
06:02
And the way this looksgörünüyor
is showngösterilen in this graphgrafik.
94
350337
2856
Bunun neye benzediğini
bu grafikten görebilirsiniz.
06:05
So, on the one axiseksen you see
the actualgerçek ageyaş a personkişi livedyaşamış,
95
353618
5369
Grafiğin bir ekseninde
bir kişinin gerçek yaşını,
06:11
the chronologicalkronolojik ageyaş.
96
359011
1305
yaş kronolojisini,
06:12
So, how manyçok yearsyıl they livedyaşamış.
97
360340
1722
yani yaşını görebilirsiniz.
06:14
And then we take these topüst factorsfaktörler
that I showedgösterdi you,
98
362086
2708
Sonra size gösterdiğim
bu başlıca faktörleri ele alıp
06:16
and we calculatehesaplamak theironların relativebağıl ageyaş,
theironların biologicalbiyolojik ageyaş.
99
364818
4844
kişinin görece yaşı ve
biyolojik yaşını hesaplıyoruz.
06:22
And what you see is that
there is a prettygüzel good correlationbağıntı,
100
370708
3634
Arada açık bir bağıntının
olduğunu fark edeceksiniz.
06:26
so we can prettygüzel well predicttahmin
the relativebağıl ageyaş of a personkişi.
101
374366
3315
Yani bir kişinin görece yaşını oldukça
iyi tahmin edebiliriz,
06:29
But what's really excitingheyecan verici
are the outliersaykırı,
102
377705
3915
fakat daha da heyecan verici olan ise
06:33
as they so oftensık sık are in life.
103
381644
1804
hayatta da olduğu gibi
aykırı değerler.
06:35
You can see here, the personkişi
I highlightedvurgulanmış with the greenyeşil dotnokta
104
383922
4568
Burada, yeşil nokta ile
işaretlediğim kişiye bakarsanız
06:40
is about 70 yearsyıl of ageyaş
105
388514
2596
yaklaşık 70 yaşında olduğunu,
06:43
but seemsgörünüyor to have a biologicalbiyolojik ageyaş,
if what we're doing here is really truedoğru,
106
391134
5006
fakat her şeyi doğru yapmışsak
bu kişinin biyolojik yaşının
06:48
of only about 45.
107
396164
2043
sadece 45 olduğunu göreceksiniz.
06:50
So is this a personkişi that actuallyaslında
looksgörünüyor much youngerdaha genç than theironların ageyaş?
108
398231
3484
Şimdi bu kişi yaşından
çok daha genç gösteren biri mi?
06:54
But more importantlyönemlisi: Is this a personkişi
who is maybe at a reducedindirimli riskrisk
109
402183
4516
Daha da önemlisi, bu kişinin
yaşlanmaya bağlı hastalıklara
06:58
to developgeliştirmek an age-relatedyaşa bağlı diseasehastalık
and will have a long life --
110
406723
3324
yakalanma riski düşük mü ve
bu kişi uzun bir hayat sürebilir ve
07:02
will livecanlı to 100 or more?
111
410071
1495
100 ve üstüne kadar yaşar mı?
07:04
On the other handel, the personkişi here,
highlightedvurgulanmış with the redkırmızı dotnokta,
112
412402
4561
Öte yandan, burada
kırmızı ile işaretlenmiş kişi
07:08
is not even 40,
but has a biologicalbiyolojik ageyaş of 65.
113
416987
4906
40'ında bile değil,
fakat biyolojik yaşı 65.
07:13
Is this a personkişi at an increasedartmış riskrisk
of developinggelişen an age-relatedyaşa bağlı diseasehastalık?
114
421917
4398
Bu kişinin de yaşlanmaya bağlı hastalık
geliştirme olasılığı yüksek mi?
07:18
So in our lablaboratuvar, we're tryingçalışıyor
to understandanlama these factorsfaktörler better,
115
426339
3656
İşte laboratuvarımızda bu faktörleri
daha iyi anlamaya çalışıyoruz.
07:22
and manyçok other groupsgruplar
are tryingçalışıyor to understandanlama,
116
430019
2238
Diğer birçok grubun da
anlamaya çalıştığı şey,
07:24
what are the truedoğru agingyaşlanma factorsfaktörler,
117
432281
2076
yaşlanmanın gerçek faktörleri nelerdir
07:26
and can we learnöğrenmek something about them
to possiblybelki predicttahmin age-relatedyaşa bağlı diseaseshastalıklar?
118
434381
4973
ve bunlardan yaşlanmaya bağlı hastalıkları
tahmin edebilir miyiz sorularıdır.
07:32
So what I've showngösterilen you so faruzak
is simplybasitçe correlationalbağlantılı, right?
119
440281
4062
Size şu ana kadar gösterdiklerim
sadece bağıntısal, değil mi?
07:36
You can just say,
"Well, these factorsfaktörler changedeğişiklik with ageyaş,"
120
444367
4031
"Eh, bu faktörler yaşla birlikte değişir"
diyebilirsiniz,
07:40
but you don't really know
if they do something about agingyaşlanma.
121
448422
3655
ama yaşlanmayı etkiler mi
pek de bilemezsiniz.
07:45
So what I'm going to showgöstermek you now
is very remarkabledikkat çekici
122
453031
3048
İşte size göstereceğim şey
cidden kayda değer
07:48
and it suggestsanlaşılacağı that these factorsfaktörler
can actuallyaslında modulatemodüle the ageyaş of a tissuedoku.
123
456103
5071
ve bu faktörlerin gerçekten
doku yaşını değiştirebildiğini gösteriyor.
07:53
And that's where we come back
to this modelmodel calleddenilen parabiosisparabiosis.
124
461845
3298
Burada parabiosis isimli
modele geri dönüyoruz.
07:57
So, parabiosisparabiosis is donetamam in micefareler
125
465167
2540
Parabiosis sayesinde iki fareyi
07:59
by surgicallycerrahi olarak connectingbağlantı
the two micefareler togetherbirlikte,
126
467731
4912
ameliyatla birbirine bağlayarak
08:04
and that leadspotansiyel müşteriler then
to a sharedpaylaşılan bloodkan systemsistem,
127
472667
2333
ortak bir dolaşım sistemi elde edilir.
08:07
where we can now asksormak,
"How does the oldeski brainbeyin get influencedetkilenmiş
128
475024
4787
Şimdi şunu sorabiliriz
"Yaşlı beyin genç kana maruz kalmaktan
08:11
by exposurePozlama to the younggenç bloodkan?"
129
479835
1738
nasıl etkilenir?"
08:14
And for this purposeamaç, we use younggenç micefareler
130
482144
2204
Bu amaçla 20'li yaşlarda insanlara
08:16
that are an equivalencyEşdeğerlik
of 20-year-old-yaşında people,
131
484372
3453
denk genç fareler ve insan yaşıyla kabaca
08:19
and oldeski micefareler that are roughlykabaca
65 yearsyıl oldeski in humaninsan yearsyıl.
132
487849
4336
65 yaşındaki yaşlı fareleri kullanıyoruz.
08:24
What we foundbulunan is quiteoldukça remarkabledikkat çekici.
133
492958
2826
Bulduğumuz şey kayda değer.
08:27
We find there are more neuralsinirsel stemkök cellshücreler
that make newyeni neuronsnöronlar
134
495808
3720
Bulgularımıza göre bu yaşlı beyinlerde
yeni nöronlar üreten kök hücre
08:31
in these oldeski brainsbeyin.
135
499552
1332
sayısı daha fazladır.
08:33
There's an increasedartmış
activityaktivite of the synapsessinapsların,
136
501351
2582
Sinapslarda, yani nöronlar arası
bağlantılarda da
08:35
the connectionsbağlantıları betweenarasında neuronsnöronlar.
137
503957
2039
hareket artışı gözlemlenir.
08:38
There are more genesgenler expressedifade
that are knownbilinen to be involvedilgili
138
506020
3285
Yeni anıların oluşumunda rol alan
gen ifadelerinde de
08:41
in the formationformasyon of newyeni memorieshatıralar.
139
509329
1747
bir artış görülür.
08:43
And there's lessaz of this badkötü inflammationinflamasyon.
140
511659
2508
Bu kötü huylu iltihap vakalarında
azalma görülür.
08:47
But we observedgözlenen that there are no cellshücreler
enteringgirme the brainsbeyin of these animalshayvanlar.
141
515427
6496
Fakat gözlemlerimize göre bu hayvanların
beyinlerine hiçbir hücre girişi yoktur.
08:53
So when we connectbağlamak them,
142
521947
1386
Genç fareye bağlandığında,
08:55
there are actuallyaslında no cellshücreler
going into the oldeski brainbeyin, in this modelmodel.
143
523357
5376
bu modele göre aslında yaşlı
beyne giden hücre yoktur.
09:01
InsteadBunun yerine, we'vebiz ettik reasonedgerekçeli, then,
that it mustşart be the solubleçözünür factorsfaktörler,
144
529379
3661
Demek ki bu, çözünebilir faktörlerin
işi diye düşündük,
09:05
so we could collecttoplamak simplybasitçe the solubleçözünür
fractionkesir of bloodkan whichhangi is calleddenilen plasmaPlazma,
145
533064
4783
yani sadece kanın plazma denilen
çözünebilir parçasını alıp
09:09
and injectenjekte etmek eitherya younggenç plasmaPlazma
or oldeski plasmaPlazma into these micefareler,
146
537871
3944
bu farelere ya genç plazma ya da
yaşlı plazma enjekte edebiliriz
09:13
and we could reproduceçoğaltmak
these rejuvenatinggençleştirici effectsetkileri,
147
541839
2368
ve de bu gençleşme etkisini
yeniden yaratabiliriz,
09:16
but what we could alsoAyrıca do now
148
544231
1714
fakat bir şeyi daha yapabiliriz.
09:17
is we could do memorybellek teststestler with micefareler.
149
545969
2450
Farelere hafıza testi yapabiliriz.
09:20
As micefareler get olderdaha eski, like us humansinsanlar,
they have memorybellek problemssorunlar.
150
548443
3853
Fareler yaşlandıkça biz insanlar gibi,
hafıza problemi yaşar.
09:24
It's just harderDaha güçlü to detectbelirlemek them,
151
552818
1593
Lakin bunun tespiti daha zordur,
09:26
but I'll showgöstermek you in a minutedakika
how we do that.
152
554435
2344
fakat az sonra nasıl
yaptığımızı göstereceğim.
09:28
But we wanted to take this
one stepadım furtherayrıca,
153
556803
2695
Hatta bunu bir adım ileriye,
insanlarla alakasına biraz
09:31
one stepadım closeryakın to potentiallypotansiyel
beingolmak relevantuygun to humansinsanlar.
154
559522
4040
daha yakınlaştıracak bir
adıma taşımak istedik.
09:35
What I'm showinggösterme you now
are unpublishedyayınlanmamış studiesçalışmalar,
155
563586
3197
Size şimdi gösterdiklerim
yayımlanmamış araştırmalar.
09:38
where we used humaninsan plasmaPlazma,
younggenç humaninsan plasmaPlazma,
156
566807
4533
İnsan plazması, genç insan plazması
ve kontrol grubu olarak
09:43
and as a controlkontrol, salineSerum,
157
571364
1849
tuz kullandık
09:45
and injectedenjekte it into oldeski micefareler,
158
573237
1876
ve yaşlı farelere enjekte ettik
09:47
and askeddiye sordu, can we again
rejuvenategençleştirmek these oldeski micefareler?
159
575137
4852
ve bu fareleri gençleştirebilir miyiz
sorusunu sorduk.
09:52
Can we make them smarterdaha akıllı?
160
580013
1660
Zekâlarını geliştirebilir miyiz?
09:54
And to do this, we used a testÖlçek.
It's calleddenilen a BarnesBarnes mazeLabirent.
161
582104
3289
Bunu öğrenmek için Barnes labirenti
adlı bir test kullandık.
09:57
This is a bigbüyük tabletablo
that has lots of holesdelikler in it,
162
585417
3155
Testte içinde birçok delik olan
bir masa var
10:00
and there are guidekılavuz marksizler around it,
163
588596
3483
ve etrafında yön işaretleri var
10:04
and there's a brightparlak lightışık,
as on this stageevre here.
164
592103
2606
ve bir de bu sahnedeki gibi
parlak bir ışık var.
10:06
The micefareler hatenefret this and they try to escapekaçış,
165
594733
3133
Fareler bu ışıktan nefret eder ve kaçmaya
10:09
and find the singletek holedelik that you see
pointedişaretlendi at with an arrowok,
166
597890
4256
ve resimde okla işaretli deliği
bulmaya çalışır.
10:14
where a tubetüp is mountedMonte underneathaltında
167
602170
1945
Deliğin altında içinden rahatlıkla
10:16
where they can escapekaçış
and feel comfortablerahat in a darkkaranlık holedelik.
168
604139
3193
kaçabilecekleri bir tüp vardır.
10:19
So we teachöğretmek them, over severalbirkaç daysgünler,
169
607977
1802
Fareleri birkaç gün bu deliği
10:21
to find this spaceuzay
on these cuesİpuçları in the spaceuzay,
170
609803
2903
ip uçlarını kullanarak
bulmaları için eğitiyoruz.
10:24
and you can comparekarşılaştırmak this for humansinsanlar,
171
612730
2794
Bunu insanlarda şuna benzetebiliriz:
10:27
to findingbulgu your cararaba in a parkingotopark lot
after a busymeşgul day of shoppingalışveriş yapmak.
172
615548
4230
Yoğun bir günün ardından
otoparkta arabanı aramak.
10:31
(LaughterKahkaha)
173
619802
1001
(Kahkahalar)
10:32
ManyBirçok of us have probablymuhtemelen had
some problemssorunlar with that.
174
620827
3751
Pek çoğumuzun benzer sorunu olmuştur.
10:36
So, let's look at an oldeski mousefare here.
175
624602
2018
Şimdi, yaşlı bir fareye göz atalım.
10:38
This is an oldeski mousefare
that has memorybellek problemssorunlar,
176
626954
2176
Bu, birazdan fark edersiniz,
10:41
as you'llEğer olacak noticeihbar in a momentan.
177
629154
1689
hafıza problemi olan yaşlı bir fare.
10:43
It just looksgörünüyor into everyher holedelik,
but it didn't formform this spacialSpacial mapharita
178
631305
4724
Tüm deliklere bakıyor fakat
önceki denemede ve önceki gün
10:48
that would remindhatırlatmak it where it was
in the previousönceki trialDeneme or the last day.
179
636053
5247
nerede olduğunu gösterecek mekânsal
haritayı oluşturamıyor.
10:53
In starkStark contrastkontrast, this mousefare here
is a siblingkardeş of the sameaynı ageyaş,
180
641873
5467
Bunun tam aksine, buradaki fare
diğerinin aynı yaştaki kardeşi,
10:59
but it was treatedişlenmiş with younggenç
humaninsan plasmaPlazma for threeüç weekshaftalar,
181
647364
5419
fakat buna 3 hafta boyunca 3 günde bir
11:04
with smallküçük injectionsenjeksiyonları everyher threeüç daysgünler.
182
652807
2533
genç insan plazması veriliyor.
11:07
And as you noticedfark, it almostneredeyse
looksgörünüyor around, "Where am I?" --
183
655741
4223
Fark ettiğiniz gibi, neredeyse dönüp
"Neredeyim ben?" diyor ve
11:11
and then walksyürüyüşleri straightDüz
to that holedelik and escapeskaçar.
184
659988
2907
doğrudan o deliğe gidip kaçıyor.
11:14
So, it could rememberhatırlamak where that holedelik was.
185
662919
2864
Yani deliğin nerede olduğunu
hatırlayabiliyor.
11:18
So by all meansanlamına geliyor, this oldeski mousefare
seemsgörünüyor to be rejuvenatedgençleşmek --
186
666742
3688
Yani belli ki bu yaşlı fare
gençleşmiş görünüyor.
11:22
it functionsfonksiyonlar more like a youngerdaha genç mousefare.
187
670454
2379
Daha çok genç bir fare gibi
hareket ediyor.
11:24
And it alsoAyrıca suggestsanlaşılacağı
that there is something
188
672857
2706
Bu ayrıca gösteriyor ki sadece
genç fare değil,
11:27
not only in younggenç mousefare plasmaPlazma,
but in younggenç humaninsan plasmaPlazma
189
675587
4991
genç insan plazmasında da
yaşlı beynine yardımcı olma
11:32
that has the capacitykapasite
to help this oldeski brainbeyin.
190
680602
3660
kapasitesi var.
11:36
So to summarizeözetlemek,
191
684834
1152
Özetle,
11:38
we find the oldeski mousefare, and its brainbeyin
in particularbelirli, are malleabledövülebilir.
192
686010
4199
bulgularımıza göre yaşlı fare
ve de beyni yoğrulabilir.
11:42
They're not setset in stonetaş;
we can actuallyaslında changedeğişiklik them.
193
690233
3451
Sabit, değişmez değiller.
11:45
It can be rejuvenatedgençleşmek.
194
693708
1473
Gençleştirilebilirler.
11:47
YoungGenç bloodkan factorsfaktörler can reverseters agingyaşlanma,
195
695680
2597
Genç kan faktörleri yaşlanmayı
tersine döndürebilir.
11:50
and what I didn't showgöstermek you --
196
698301
1712
Size göstermediğim şeye gelince,
11:52
in this modelmodel, the younggenç mousefare actuallyaslında
suffersuğrar from exposurePozlama to the oldeski.
197
700037
5222
bu modelde, genç fare yaşlı olana
maruz kaldığında kötüye gidiyor.
11:57
So there are old-bloodeski-kan factorsfaktörler
that can acceleratehızlandırmak agingyaşlanma.
198
705283
3380
Yani yaşlı kan faktörleri
yaşlanmayı hızlandırabilir.
12:01
And mostçoğu importantlyönemlisi,
humansinsanlar mayMayıs ayı have similarbenzer factorsfaktörler,
199
709725
4317
Daha da önemlisi,
insanların da benzer faktörleri olabilir.
12:06
because we can take younggenç humaninsan
bloodkan and have a similarbenzer effectEfekt.
200
714066
4078
Çünkü genç insan kanını alıp
benzer bir etki sağlayabiliriz.
12:10
OldEski humaninsan bloodkan, I didn't showgöstermek you,
does not have this effectEfekt;
201
718592
3556
Yaşlı insan kanı, ki göstermedim henüz,
bu etkiye sahip değil.
12:14
it does not make the micefareler youngerdaha genç.
202
722172
1762
Fareyi gençleştirmiyor.
12:17
So, is this magicsihirli transferabletransfer edilebilir to humansinsanlar?
203
725071
3628
Peki bu mucize insanlarda da işe yarar mı?
12:20
We're runningkoşu a smallküçük
clinicalklinik studyders çalışma at StanfordStanford,
204
728723
3629
Stanford'ta yaptığımız küçük çaplı
klinik çalışmada,
12:24
where we treattedavi etmek Alzheimer'sAlzheimer patientshastalar
with mildhafif diseasehastalık
205
732376
3876
orta derece Alzheimer hastalarına
4 hafta boyunca haftada bir
12:28
with a pintbira bardağı of plasmaPlazma
from younggenç volunteersgönüllüler, 20-year-oldsyıllık bir-yaş,
206
736276
6610
20'li yaşlardaki genç gönüllülerden
aldığımız yarım litre plazma
12:34
and do this oncebir Zamanlar a weekhafta for fourdört weekshaftalar,
207
742910
2595
vererek onları tedavi ediyoruz,
12:37
and then we look
at theironların brainsbeyin with imaginggörüntüleme.
208
745529
3163
sonra da beyin aktivitelerini
görüntülüyoruz.
12:41
We testÖlçek them cognitivelybilişsel,
209
749050
1844
Bilişsel testler yapıyoruz
12:42
and we asksormak theironların caregiversbakıcılar
for dailygünlük activitiesfaaliyetler of livingyaşam.
210
750918
4006
ve bakıcılarına günlük aktiviteleri
konusunda sorular soruyoruz.
12:46
What we hopeumut is that there are
some signsişaretler of improvementgelişme iyilesme duzelme ilerleme
211
754948
3919
Umuyoruz bu tedavi ile bu aktivitelerde
12:50
from this treatmenttedavi.
212
758891
1364
gelişme gözlemleyebiliriz.
12:52
And if that's the casedurum,
that could give us hopeumut
213
760758
2556
Bu gerçekleşirse size gösterdiğim gibi
12:55
that what I showedgösterdi you worksEserleri in micefareler
214
763338
2420
farelerde işe yarayan şeyin insanlarda da
12:57
mightbelki alsoAyrıca work in humansinsanlar.
215
765782
1778
gerçekleşmesi mümkün görünecek.
13:00
Now, I don't think we will livecanlı foreversonsuza dek.
216
768478
2358
Şimdi, sonsuza kadar
yaşayacağımızı sanmam.
13:03
But maybe we discoveredkeşfedilen
217
771955
2337
Fakat belki de şunu keşfettik:
13:06
that the FountainÇeşme of YouthGençlik
is actuallyaslında withiniçinde us,
218
774316
3087
Gençlik Çeşmesi aslında içimizde
13:09
and it has just driedkurutulmuş out.
219
777427
1738
ve kurumuş hâlde.
13:11
And if we can turndönüş it
back on a little bitbit,
220
779574
2828
Bu çeşmeden biraz su yürütebilirsek
13:14
maybe we can find the factorsfaktörler
that are mediatingaracılık these effectsetkileri,
221
782426
4627
belki de bu etkilere aracılık eden
faktörleri bulabilir,
13:19
we can produceüretmek these factorsfaktörler syntheticallysentetik
222
787077
2587
bu faktörleri yapay olarak üretebiliriz
13:21
and we can treattedavi etmek diseaseshastalıklar of agingyaşlanma,
suchböyle as Alzheimer'sAlzheimer diseasehastalık
223
789688
4013
ve yaşlanma, Alzheimer ve benzeri
bunama hastalıklarını
13:25
or other dementiasdemans.
224
793725
1230
tedavi edebiliriz.
13:27
Thank you very much.
225
795282
1151
Çok teşekkür ederim.
13:28
(ApplauseAlkış)
226
796457
3293
(Alkışlar)
Translated by erhan guzel
Reviewed by Yunus Aşık

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Tony Wyss-Coray - Brain scientist
At his lab at Stanford School of Medicine, Tony Wyss-Coray studies aging -- and potential cures for it.

Why you should listen

Professor of neurology at Stanford, Tony Wyss-Coray oversees an eponymous lab which studies immune and injury responses in aging and neurodegeneration.

Wyss-Coray initially studied at the Institute of Clinical Immunology at the University of Bern in Switzerland, but he now lives and works in California. At Stanford since 2002, he's also a health scientist at the Veterans Affairs Palo Alto Health Care System. Deeply interested in figuring out ways to combat diseases such as Alzheimer's, he serves on the scientific advisory board for the Alzheimer Research Consortium and on the international advisory board for Advances in Clinical and Experimental Medicine. In 2013, he was given a Transformative Research Award by the director of the National Institutes of Health.

More profile about the speaker
Tony Wyss-Coray | Speaker | TED.com