ABOUT THE SPEAKER
Audrey Choi - Sustainable investment expert
Audrey Choi is a thought leader on how finance can be harnessed to address public policy challenges.

Why you should listen
Audrey Choi is CEO of Morgan Stanley's Institute for Sustainable Investing. She is also Managing Director and Head of Morgan Stanley's Global Sustainable Finance Group. In these roles, she oversees the firm's efforts to support resilient communities and promote economic opportunity and global sustainability through the capital markets.

Prior to joining Morgan Stanley, Audrey held senior policy positions in the Clinton Administration, the Commerce Department and the Federal Communications Commission. While at the White House, she served as Chief of Staff of the Council of Economic Advisers and Domestic Policy Advisor to the Vice President. 

Previously, Audrey was a foreign correspondent and bureau chief at The Wall Street Journal. She is currently a member of President Obama's US Community Development Advisory Board and on the boards of several national nonprofits focused on education, conservation and impact investing. Audrey is a graduate of Harvard College and Harvard Business School.
More profile about the speaker
Audrey Choi | Speaker | TED.com
TED@State Street Boston

Audrey Choi: How to make a profit while making a difference

Audrey Choi: Fark yaratırken kar nasıl elde edilir

Filmed:
1,877,012 views

Global sermaye piayasaları sosyal değişim için katalizör olabilirler mi? Yatırım uzmanı Audrey Choi'ye göre, devamlılığa ve sosyal değerlere sahip şirketlere yatırım yaparak fark yaratacak gücü onlara vererek bireyler global sermayenin yarısına sahip olurlar. "Kararlar vermek için şu ana dek sahip olabileceğimiz en fazla fırsatlara sahibiz," diyor. "Bu yüzden bakış açınızı değiştirin. "Dünya da görmek istediğiniz değişime yatırım yapın."
- Sustainable investment expert
Audrey Choi is a thought leader on how finance can be harnessed to address public policy challenges. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

Büyük kurumların değişim yaratmak için
00:13
I believe bigbüyük institutionskurumlar
0
1040
2016
büyük potansiyallere sahip olduğuna,
00:15
have uniquebenzersiz potentialpotansiyel to createyaratmak changedeğişiklik,
1
3080
2616
ve biz bireylerin de
bu kurumların gideceği yön üzerinde
00:17
and I believe that we as individualsbireyler
2
5720
1976
00:19
have uniquebenzersiz powergüç
3
7720
1296
eşsiz bir etkiye sahip olduğumuza
inanıyorum.
00:21
to influenceetki the directionyön
that those institutionskurumlar take.
4
9040
2720
Aslına bakarsanız bu bana kendiliğinden
gelmiş bir inanış değil
00:24
Now, these beliefsinançlar did not
come naturallydoğal olarak to me,
5
12720
2336
00:27
because trustinggüvenme bigbüyük institutionskurumlar,
6
15080
2576
çünkü büyük kurumlara güvenmek
pek de aile mirasımın parçası değil.
00:29
not really partBölüm of my familyaile legacymiras.
7
17680
1800
00:32
My motheranne escapedkaçtı NorthKuzey KoreaKore
8
20640
2096
Annem 10 yaşındayken
00:34
when she was 10 yearsyıl oldeski.
9
22760
1856
Güney Kore'den kaçtı.
00:36
To do so, she had to eludekurtulmak
everyher bigbüyük institutionkurum in her life:
10
24640
4016
Bunu yapabilmek içinse hayatındaki
her büyük kurumdan saklanmalıydı;
00:40
repressivebastırıcı governmentshükümetler, occupyingişgal armiesorduları
11
28680
2856
baskılayıcı hükümetler, işgalci ordular
00:43
and even armedSilahlı bordersınır patrolsdevriye.
12
31560
1920
hatta sınır devriyeleri.
00:46
LaterDaha sonra, when she decidedkarar she wanted
to emigrategöç to the UnitedAmerika StatesBirleşik,
13
34720
3696
Sonra, Amerika'ya gitmeye karar verdiğinde
genç kızların asla daha iyi ve daha parlak
00:50
she had to defykarşı gelmek an entiretüm culturekültür
14
38440
2056
00:52
that said the girlskızlar would never
be the besten iyi and brightestparlak.
15
40520
3520
olamayacağı denilen bir kültüre
meydan okumak zorunda kalmıştı.
00:56
Only because her nameisim
happensolur to soundses like a boy'sçocuğun
16
44680
2936
Çünkü hükümet göç sınavına girebilmek için
00:59
was she ableyapabilmek to finaglekandırmak her way
into the governmenthükümet immigrationGöçmenlik examsınav
17
47640
3256
adını erkek adı olarak değiştirdi,
01:02
to come to the UnitedAmerika StatesBirleşik.
18
50920
1600
Amerika'ya gitmek için.
01:05
Because of her braverycesaret and passiontutku,
19
53600
2376
Onun cesareti ve tutkusu sebebiyle
01:08
I've had all the opportunitiesfırsatlar
that she never did,
20
56000
2856
sahip olamadığı fırsatlara sahip oldum ki,
01:10
and that has madeyapılmış my storyÖykü so differentfarklı.
21
58880
2520
benim hikayemi farklı kılan budur.
01:14
InsteadBunun yerine of runningkoşu away
from bigbüyük institutionskurumlar,
22
62080
2376
Büyük kurumlardan kaçmak yerine
01:16
I've actuallyaslında runkoş towardkarşı them.
23
64480
1816
aslında, onlara doğru yöneldim.
01:18
I've had the chanceşans
over the coursekurs of my careerkariyer
24
66320
2256
Yüksek kariyer yapma şansına sahip oldum,
01:20
to work for The WallDuvar StreetSokak JournalGünlük,
25
68600
1816
"Wall Street" gazetesinde,
01:22
the WhiteBeyaz HouseEv
26
70440
1216
Beyaz Saray'da,
01:23
and now one of the largesten büyük
financialmali institutionskurumlar in the worldDünya,
27
71680
2976
ve şimdi yatırımlarının
devamına öncülük ettiğim
01:26
where I leadöncülük etmek sustainablesürdürülebilir investingyatırım.
28
74680
2136
dünyanın en büyük
finansal kurumunda çalışarak.
01:28
Now, these institutionskurumlar are like tankerstankerleri,
29
76840
2416
Halen, bu finansal kurumlar
tanker gibidir,
01:31
and workingçalışma insideiçeride of them,
30
79280
1416
ve onların içinde çalışmak,
01:32
I've come to appreciateanlamak
what largegeniş wakesuyanır they can leaveayrılmak,
31
80720
3616
takdir etmeliyim ki, bırakabilecekleri
ne büyük sermaye!
01:36
and I've becomeolmak convincedikna olmuş
32
84360
1296
Şuna eminim,
01:37
that the institutionkurum
of the globalglobal capitalBaşkent marketspiyasalar,
33
85680
2736
dünya sermaye piyasaları kurumu
01:40
the nearlyneredeyse 290 trilliontrilyon dollarsdolar
of stockshisse senetleri and bondstahviller in the worldDünya,
34
88440
4896
dünyada yaklaşık 290 trilyon dolar
sermaye ve senete sahip,
01:45
that that mayMayıs ayı be one
of our mostçoğu powerfulgüçlü forcesgüçler
35
93360
2856
bu belki de bizim en güçlü
kudretlerimizden biri olabilir
01:48
for positivepozitif socialsosyal changedeğişiklik
at our disposalelden çıkarma,
36
96240
2576
pozitif sosyal değişim için
elimizin altında olabilir,
01:50
if we asksormak it to be.
37
98840
1240
eğer olmasını istersek.
01:52
Now, I know some of you are thinkingdüşünme,
38
100920
1856
Şu an, bazılarınızın aklından
geçeni biliyorum,
01:54
globalglobal capitalBaşkent marketspiyasalar,
positivepozitif socialsosyal changedeğişiklik,
39
102800
2496
dünya sermaye piyasaları ve
pozitif sosyal değişim,
01:57
not usuallygenellikle in the sameaynı sentencecümle
or even the sameaynı paragraphparagraf.
40
105320
3816
bunlar aynı paragrafta bulunamayacağı
gibi aynı cümlede de yer almazlar.
02:01
I think manyçok people think
of the capitalBaşkent marketspiyasalar
41
109160
2336
Sanırım, pek çok insan
sermaye piyasalarıni
02:03
kindtür of like an oceanokyanus.
42
111520
1296
bir okyanus gibi düşünüyor.
02:04
It's a vastgeniş, impersonalkişiliksiz,
uncaringuncaring forcekuvvet of naturedoğa
43
112840
3816
Devasa, başıboş, yeryüzünün
en başıbozuk gücü
02:08
that is not affectedetkilenmiş
by our wishesdilek or desiresarzuları.
44
116680
2656
bizim isteklerimizden ve
arzularımızdan etkilenmeyen.
02:11
So the besten iyi that our
little savingstasarruf accountshesapları
45
119360
2336
Şu an için en iyi şey,
küçük tasarruf hesaplarımızı
02:13
or retirementemeklilik accountshesapları can do
46
121720
1696
ve emeklilik hesaplarımızı
yapabilmek için
02:15
is to try to catchyakalamak some wavesdalgalar
in the good cyclesdöngüleri
47
123440
2576
iyi döngülerdeki bazı dalgaları
yakalayabilmek
02:18
and hopeumut that we don't get
inundatedistila in the turbulentçalkantılı onesolanlar,
48
126040
2761
ve fırtınalı durumlardan
kurtulmayı umut etmektir,
02:20
but certainlykesinlikle our decisionskararlar on how
to steerSteer our little retirementemeklilik accountshesapları
49
128826
4230
ama şüphesiz, bizim küçük emeklilik
hesaplarımızın nasıl
olacağı yönündeki kararlarımız
02:25
don't affectetkilemek the tidesgelgit,
50
133080
1496
gelgitlerden etkilenmez,
02:26
don't changedeğişiklik the shapeşekil or sizeboyut
or directionyön of the wavesdalgalar.
51
134600
3400
dalgaların yönünü, boyutunu veya
şeklini değiştirmeye çalışmayın!
02:31
But why is that?
52
139800
1216
Peki neden?
02:33
Because actuallyaslında,
one thirdüçüncü of this oceanokyanus of capitalBaşkent
53
141040
3336
Çünkü aslında, bu okyanus
sermayenin üçte biri
02:36
actuallyaslında belongsaittir to individualsbireyler like us,
54
144400
3616
bizim gibi bireylere aittir
02:40
and mostçoğu of the restdinlenme
of the capitalBaşkent marketspiyasalar
55
148040
2056
ve geri kalan sermaye piyasalarının çoğu
02:42
is controlledkontrollü by the institutionskurumlar
that get theironların powergüç and authorityyetki
56
150120
3216
güçlerini ve otoritelerini
korumaya çalışan kurumlar
tarafından kontrol edilir
02:45
and theironların capitalBaşkent from us,
57
153360
1776
ve bizden aldıkları sermayelerini
02:47
as membersüyeler, participantskatılımcılar,
beneficiariesyararlananlar, shareholderspay sahipleri or citizensvatandaşlar.
58
155160
4136
üyeler, katılımcılar, lehtarlar,
hissedarlar ve vatandaşlar olarak.
02:51
So if we are the ultimatenihai ownerssahipleri
of the capitalBaşkent marketspiyasalar,
59
159320
2840
Eğer sermaye piyasalarının
asıl sahibi bizler isek;
02:55
why aren'tdeğil we ableyapabilmek
to make our voicessesleri heardduymuş?
60
163240
2120
niçin sesimizi duyuramayalım?
02:58
Why can't we make some wavesdalgalar?
61
166360
1560
Neden bazı dalgalanmalar
yapamayalım?
03:00
So let me asksormak you a differentfarklı questionsoru:
62
168960
1896
Şimdi size farklı bir
soru sormama izin verin:
03:02
did any of you buysatın almak fairadil tradeTicaret coffeeKahve
63
170880
2216
sizden herhangi biriniz son
zamanlarda bulunduğunuz
03:05
the last time you were
at a supermarketsüpermarket or at StarbucksStarbucks?
64
173120
2656
bir süpermarketten veya Starbucks'tan
kaliteli bir kahve satın aldınız mı
03:07
OK. Do any of you go to the restaurantrestoran
65
175800
2416
Peki. Herhangi biriniz bir restoranta gidip
03:10
and ordersipariş the sustainablysürdürülebilir farmedçiftlik troutAlabalık
66
178240
2656
iyi yetiştirilmiş bir çiftlik alabalığı sipariş verdiniz mi,
03:12
insteadyerine of the miso-glazedMiso-sırlı
ChileanŞili seadeniz bassbas
67
180920
2536
miso şirülü Şili levrek balığı yerine
03:15
that you really wishdilek you could have?
68
183480
1720
gerçekten almak istediğiniz?
03:17
Do any of you drivesürücü hybridmelez carsarabalar
or even electricelektrik carsarabalar?
69
185960
2880
Sizden herhangi biriniz hibrit araba
veya elektrikli araba kullanıyor mu?
03:21
So why do we do these things?
70
189440
2096
Peki biz bunları neden yapıyoruz?
03:23
Right? One electricelektrik cararaba doesn't amounttutar
to much in a fleetFilo of 1.2 billionmilyar
71
191560
3856
Doğru değil mi? Bir elektrikli araba
03:27
combustionyanma enginemotor vehiclesAraçlar.
72
195440
1480
1.2 milyar değerinde yanmalı
motorlu araca denk gelmez.
03:29
One fishbalık is just one fishbalık in the seadeniz.
73
197760
2680
Bir balık, denizde sadece bir balıktır.
03:33
And one cupFincan of coffeeKahve
74
201160
2176
Ve bir fincan kahve
03:35
doesn't amounttutar to a hillTepe of beansfasulye
in this crazyçılgın worldDünya.
75
203360
2560
bu çılgın dünyada bir fasulye yığını etmez.
03:39
But we do these things
because we believe they mattermadde,
76
207400
2536
Ama biz bunları yapıyoruz,
çünkü bunların önemli
olduğuna inanıyoruz,
03:41
that our actionseylemler addeklemek up,
77
209960
1256
birlikte yaptığımız eylemlerimiz
03:43
that our choicesseçimler mightbelki influenceetki othersdiğerleri
78
211240
1896
ve seçimlerimiz başkalarını etkileyebilir
03:45
and collectivelytopluca,
what an impactdarbe we can have.
79
213160
2160
ve kollektif bir şekilde tesir edebiliriz.
03:48
So, in my bagsırt çantası I have a coffeeKahve mugKupa
that I boughtsatın a coupleçift of yearsyıl agoönce.
80
216440
3416
Bir kaç yıl önce satın aldığım
kahve kupasını halen yanımda taşıyorum.
03:51
It's a reusableyeniden kullanılabilir mugKupa.
It has all these things printedbasılı on it.
81
219880
2936
Bu yeniden kullanılabilir bir kupadır.
Onun üzerine basılmış bir şeyler var.
03:54
Look at some of the things
that are on it, that it saysdiyor.
82
222840
3096
Üzerine yazılmış olan şu şeylere bakın:
03:57
"This one cupFincan can be used
again and again."
83
225960
2536
"Bu bir fincan tekrar tekrar kullanılabilir"
04:00
"This one cupFincan mayMayıs ayı inspireilham vermek othersdiğerleri
to use one too."
84
228520
3856
"Bu bir fincan bir şeyi çok kullanmak konusunda başkalarına ilham verebilir"
04:04
"This one cupFincan helpsyardım eder savekayıt etmek the planetgezegen."
85
232400
2296
"Bu bir fincan gezegeni
korumaya yardımcı olur,"
04:06
I had no ideaFikir this plasticplastik cupFincan
was so powerfulgüçlü.
86
234720
2456
Bu plastik fincanın bu kadar
güçlü olduğunu bilmezdim.
04:09
(LaughterKahkaha)
87
237200
1096
(Gülüşmeler)
04:10
So why do we think that our choiceseçim
88
238320
1896
Peki niçin şunu düşünüyoruz;
04:12
of a fourdört dollardolar shade-grownGölge yetiştirilen
fairadil tradeTicaret artisanalzanaat cupFincan of coffeeKahve
89
240240
3816
gölgede yetişmiş, ticaret için uygun
bir fincan kahve sadece
dört dolara tercihimiz,
04:16
in a reusableyeniden kullanılabilir mugKupa mattershususlar,
90
244080
2176
tekrar kullanılabilir kupa içerisinde,
04:18
but what we do with 4,000 dollarsdolar
in our investmentyatırım accounthesap
91
246280
2762
peki yatırım hesabımızdaki 4 bin dolar ile ne yapıyoruz,
04:21
for our IRAIRA doesn't?
92
249066
1400
bizim IRA için, öyle değil mi?
04:23
Why can't we tell the supermarketsüpermarket
and the capitalBaşkent marketspiyasalar
93
251800
3096
Biz niçin süpermarketlere ve sermaye piyasalarına
04:26
that we carebakım,
94
254920
1416
adil çalışma standartlarını,
04:28
that we carebakım about fairadil laboremek standardsstandartlar,
95
256360
2256
üretim yöntemlerini desteklemeyi,
04:30
that we carebakım about sustainablesürdürülebilir
productionüretim methodsyöntemleri
96
258640
2336
ve sağlıklı toplulukları
04:33
and about healthysağlıklı communitiestopluluklar?
97
261000
1856
önemsediğimizi söylemiyoruz?
04:34
Why aren'tdeğil we votingoylama
with our investmentyatırım dollarsdolar,
98
262880
3016
Niçin yatırım dolarlarımızla seçim yapamıyoruz,
04:37
but we would voteoy with our lattesLattes?
99
265920
1640
sütlü kahvemizle seçim yapabiliyorken?
04:40
So I think it has something
to do with the mythsmitler,
100
268520
3216
Masallarla yapılacak bir şeyler
olduğunu düşünüyorum,
04:43
the fablesmasal that we all carrytaşımak around
in our collectivetoplu consciousnessbilinç.
101
271760
3216
Masallar hepimizi kollektif
bir şuura yönlendirir.
04:47
Do you rememberhatırlamak the Grimm'sGrimm's fairyperi talemasal
about the magicsihirli porridgehapsedilme pottencere?
102
275000
3576
Grimm'inin sihirli yulaflı kap
hakkındaki peri masalını hatırlıyor musunuz?
04:50
If you said to the pottencere,
"BoilKaynatın, little pottencere, boilkaynama,"
103
278600
2376
Eğer siz kaba "Kayna, küçük kap,
kayna" derseniz
04:53
it would filldoldurmak up with sweettatlı porridgehapsedilme.
104
281000
2296
kap tatlı yulafla dolacaktır.
04:55
And if you said, "Stop, little pottencere, stop,"
105
283320
2096
Ve siz "dur, küçük kap, dur" derseniz,
04:57
it would stop.
106
285440
1200
o duracaktır.
04:59
But if you got the wordskelimeler wrongyanlış,
it wouldn'tolmaz listen,
107
287440
3176
Fakat yanlış kelimeler söylerseniz,
dinlemeyecektir,
05:02
and things could go terriblyson derece awryters.
108
290640
1760
ve bir şeyler ters gidebilir.
05:05
So I think when it comesgeliyor to marketspiyasalar,
109
293640
1736
Sermaye piyasalarına
gelinecek olursa,
05:07
we have a little bitbit
of a similarbenzer fablefabl in our headskafalar.
110
295400
2496
bu masalın bir benzerinin
zihnimizde oluştuğunu düşünüyorum.
05:09
We believe that the marketspiyasalar
is this magicsihirli pottencere
111
297920
2336
Pazarların bu sihirli kap gibi
olduğuna inanıyoruz,
05:12
that obeysitaat eder only one commandkomuta:
112
300280
1856
sadece bir emre itaat eder:
05:14
make more moneypara.
113
302160
2040
Daha çok para kazanmak.
05:16
Only those wordskelimeler said exactlykesinlikle that way
114
304920
2896
Sadece bu kelimeler
05:19
will make the pottencere filldoldurmak up with goldaltın.
115
307840
1840
kabın altın ile dolmasını
sağlayacak asıl yoldur.
05:22
AddEkle in some extraekstra wordskelimeler
like "protectkorumak the environmentçevre,"
116
310640
3336
"Çevreyi koru!" gibi fazla sözcükler ekleyin,
05:26
the spellbüyü mightbelki not work.
117
314000
1640
büyü işe yaramayabilir.
05:28
Put in the wrongyanlış wordskelimeler
like "promotedesteklemek socialsosyal justiceadalet,"
118
316400
2760
"Sosyal adaleti destekle!"
gibi yanlış sözcükler koy,
05:32
and you mightbelki see your goldaltın coinsmadeni para shrinkküçültmek
119
320560
2016
altın paraların küçüldüğünü görebilirsin
05:34
or even vanishkaybolmak entirelyBaştan sona,
accordinggöre to this fablefabl.
120
322600
2840
veya bu masala göre tamamen kaybolur.
05:38
So we askeddiye sordu people,
what do you really think?
121
326440
2776
Bu yüzden insanlara şunu sorduk,
gerçekten ne düşünüyorsunuz?
05:41
And we actuallyaslında wentgitti out and polledyokladı
a thousandbin individualbireysel investorsyatırımcılar,
122
329240
4216
Nihayetinde özel olarak bin
kadar yatırımcının nabzını yokladık
05:45
and we foundbulunan something fascinatingbüyüleyici.
123
333480
2016
ve şaşırtıcı bir şeyler bulduk.
05:47
OverwhelminglyEzici bir çoğunlukla,
124
335520
1496
Ezici bir çoğunlukla,
05:49
people wanted to addeklemek
those extraekstra wordskelimeler into the formulaformül.
125
337040
3616
insanlar bu formüle fazladan
kelime eklemek istediler.
05:52
71 percentyüzde of people said yes,
126
340680
3056
İnsanların % 71'i "evet" dedi,
05:55
they were interestedilgili
in sustainablesürdürülebilir investingyatırım,
127
343760
2576
,kaliteli yatırım sürecinde en iyisini
alarak tanımladığımız
05:58
whichhangi we definetanımlamak as takingalma the besten iyi
in classsınıf investmentyatırım processsüreç
128
346360
2936
öyle ki, geleneksel olarak
sizin sahip olduğunuz
06:01
that you alreadyzaten have traditionallygeleneksel
129
349320
1736
ve ek olarak fazladan
bilgi alabileceğiniz ve
06:03
and addingekleme in the extraekstra
informationbilgi you get
130
351080
2056
sosyal çevreyi ve iyi denetimi
düşündüğünüz zaman,
06:05
when you think about the environmentçevre
and societytoplum and good governanceYönetim.
131
353160
3256
desteklenebilir yatırım ile ilgilendiler.
06:08
71 percentyüzde wanted that.
132
356440
1736
% 71' i bunu istedi.
06:10
72 percentyüzde said that they believe
that companiesşirketler who did that
133
358200
3656
% 72'si finansal olarak daha iyisini yapabilen
06:13
would actuallyaslında do better financiallymali.
134
361880
1816
şirketlere güvendiklerini söyledi.
06:15
So people really do believe
that you can do well by doing good.
135
363720
3656
Böylece insanlar şuna inanır:
iyisini yaparak daha iyisini yapabilirsin.
06:19
But here was the weirdtuhaf thing:
136
367400
1416
Fakat burada garip bir şey vardı:
06:20
54 percentyüzde of the people
137
368840
1536
insanların % 54'u hala şunu söylüyor;
06:22
still said if they put theironların moneypara
in those kindsçeşit of stockshisse senetleri,
138
370400
4176
eğer paralarını bu çeşit
sermaye içine koyarlarsa,
06:26
they thought that they
would make lessaz moneypara.
139
374600
2120
daha az para kazanacaklarını düşünüyorlar.
06:29
So is it truedoğru?
140
377880
1616
Yani bu doğru mudur?
06:31
Do you get lessaz sweettatlı porridgehapsedilme
if you investyatırmak in shade-grownGölge yetiştirilen coffeeKahve
141
379520
3776
Gölgede yetişmiş kahveye yatırım yaparsanız,
daha az tatlı püre alır mısınız,
06:35
insteadyerine of drinkingiçme it?
142
383320
1240
ya da kahveyi içmek yerine?
06:37
Well, you know, the investorsyatırımcılar
in companiesşirketler like Burt'sBurt'ın BeesArılar
143
385840
3176
Evet, bilirsiniz, Burt's Bees veya Ben & Jerry's gibi şirketlerdeki yatırımcılar
06:41
or BenBen & Jerry'sJerry'nin wouldn'tolmaz say so.
144
389040
1776
böyle söylemeyeceklerdir.
06:42
Right? BothHer ikisi de of those startedbaşladı out
as smallküçük, sociallysosyal consciousbilinçli companiesşirketler
145
390840
3976
Öyle değil mi? Bu şirketlerin
her ikisi küçük,
olarak başladılar, sosyal sorumluluk
sahibi şirketler
06:46
that endedbitti up becomingolma
so popularpopüler with consumerstüketicilerin
146
394840
3136
öyle ki, çok popüler müşterilere
sahip olarak sonuçlandılar
06:50
that the giantsDevler UnileverUnilever
and CloroxClorox boughtsatın them
147
398000
3056
büyük Ünilever ve
Clorox onların herbirini
06:53
for hundredsyüzlerce of millionsmilyonlarca of dollarsdolar
148
401080
2160
yüz milyonlarca dolara
06:55
eachher.
149
403880
1200
satın aldı.
06:57
But here'sburada the importantönemli thing.
150
405840
1536
Fakat burada önemli bir şey var.
06:59
Those corporationsşirketler realizedgerçekleştirilen
151
407400
1336
Bu şirketler şunun farkına vardılar;
07:00
that if they wanted to protectkorumak
the valuedeğer of theironların investmentsyatırımlar,
152
408760
2936
eğer onlar yatırımlarının değerini
korumak isteselerdi,
07:03
they had to preservekorumak
that sociallysosyal consciousbilinçli missionmisyon.
153
411720
2496
sosyal sorumluluk görevini
korumak zorunda kalırlardı.
07:06
If they didn't keep addingekleme in
those extraekstra wordskelimeler
154
414240
2216
Eğer onlar fazladan sözler eklemeselerdi,
07:08
of environmentallyçevresel olarak friendlyarkadaş canlısı
and sociallysosyal consciousbilinçli,
155
416480
2416
çevre dostu ve sosyal bilince
sahip olarak,
07:10
those brandsmarkalar wouldn'tolmaz make more moneypara.
156
418920
2080
bu markalar daha fazla
para kazanamazlardı.
07:14
But maybe this is just the exceptionistisna
the proveskanıtlıyor the rulekural, right?
157
422440
3336
Bu belki kuralı ispat eden
tek bir istisna olabilir.
Öyle değil mi?
07:17
The seriousciddi companiesşirketler
that fundfon, sermaye our economyekonomi
158
425800
2536
Ciddi şirketler ekonomimizin kaynağıdır,
07:20
and that fundfon, sermaye our retirementsçekilme
and that really make the worldDünya go roundyuvarlak,
159
428360
3296
emekliliğimizin kaynağıdır ve
gerçekten dünyanın her yerinde böyledir,
07:23
they need to stickÇubuk to makingyapma more moneypara.
160
431680
2440
daha fazla para kazanmaları
için ayrılmamaları gerekir.
07:26
So, HarvardHarvard Businessİş SchoolOkul
actuallyaslında researchedaraştırılmış this,
161
434960
2696
Harvard Ticaret Üniversitesi
bunun üzerine bir araştırma yapmış
07:29
and they foundbulunan something fascinatingbüyüleyici.
162
437680
1762
ve ilginç bir şey bulmuşlar.
07:31
If you had investedyatırım a dollardolar 20 yearsyıl agoönce
163
439466
2630
Eğer siz 20 yıl önce bir dolar
yatırım yapmış olsaydınız,
07:34
in a portfolioPortföy of companiesşirketler
164
442120
1656
şirketlerin belgelerinde
07:35
that focusedodaklı narrowlydar on makingyapma more moneypara
165
443800
2216
daha fazla para kazanmak
üzerine dar bir çerçevede odaklanan
07:38
quarterçeyrek by quarterçeyrek,
166
446040
1936
kuruş kuruş,
07:40
that one dollardolar
167
448000
1416
bu bir dolar,
07:41
would have grownyetişkin
to 14 dollarsdolar and 46 centscent.
168
449440
3856
14 dolar ve 46 sente kadar büyümüş olurdu.
07:45
That's not badkötü untila kadar you considerdüşünmek
169
453320
2256
Göz önünde bulundurana kadar
bu birikim fena değil,
07:47
that if insteadyerine
you'dşimdi etsen investedyatırım that sameaynı dollardolar
170
455600
3016
bunun yerine aynı dolarıa
yatırım yapmış olsaydın,
07:50
in a portfolioPortföy of companiesşirketler
171
458640
1656
şirketlerin belgelerinde
07:52
that focusedodaklı on growingbüyüyen theironların business
172
460320
1810
işlerini büyütmeye odaklanmış olsalardı
07:54
and on the mostçoğu importantönemli
environmentalçevre and socialsosyal issuessorunlar,
173
462154
3240
ve en önemlisi çevresel ve
sosyal konular üzerinde olsalardı,
07:58
that one dollardolar would have grownyetişkin
174
466040
2176
bu bir dolar
08:00
to 28 dollarsdolar and 36 centscent.
175
468240
3440
28 dolar ve 36 sente kadar
büyümüş olacaktı.
08:04
almostneredeyse twiceiki defa as much sweettatlı porridgehapsedilme.
176
472240
2896
neredeyse iki katı kadar tatlı püresi.
08:07
Now, let's be clearaçık, they didn't make
that outperformanceoutperformance
177
475160
2976
Şimdi, açık olalım,
iyi bir vatandaş olabilmek için
08:10
by givingvererek away moneypara
to seemgörünmek like a niceGüzel corporatetüzel citizenvatandaş.
178
478160
2896
yatırım yaparak daha iyisini yapmadılar.
08:13
They did it by focusingodaklanma on the things
that mattermadde to theironların business,
179
481080
3216
Onlar kendi çıkarlarına odaklandılar,
08:16
like wastingisraf lessaz energyenerji and waterSu
180
484320
2416
daha az enerji ve su kullanarak
08:18
in theironların manufacturingimalat processessüreçler;
181
486760
1776
kendi üretim süreçlerinde
08:20
like makingyapma sure the CEOCEO contractssözleşmeler
had the CEOsCEO'ları incentivizedIncentivized
182
488560
3376
CEO sözleşmelerinden emin olmak için,
o sözleşmeler;
08:23
for the long-termuzun vadeli resultsSonuçlar of the companyşirket
and the communitiestopluluklar they servedhizmet,
183
491960
3456
şirketin uzun vadeli sonuçları
ve topluluklarına
hizmet için teşvik edilmiş CEO lara sahip
08:27
not just quarterlyüç aylık resultsSonuçlar;
184
495440
1376
sadece üç aylık sonuçlar için değil,
08:28
or buildingbina a first classsınıf culturekültür
185
496840
2296
birinci sınıf medeniyet inşa etmek için
08:31
that would have higherdaha yüksek employeeişçi loyaltysadakat,
186
499160
2336
ki, böylece daha yüksek işçi sadakatine,
08:33
retentionsaklama and productivityverimlilik.
187
501520
1960
koruma ve üreticilik anlayışına sahip olurlar.
08:36
Now, Harvard'sHarvard'ın not aloneyalnız.
188
504480
1256
Şimdi Harvard yalnız değil.
08:37
OxfordOxford alsoAyrıca did a researchAraştırma studyders çalışma
where they examinedincelenen 120 differentfarklı studiesçalışmalar
189
505760
4016
120 farklı çalışmaların yapıldığı
Oxford'da da bir araştırma yapıldı;
08:41
looking at the effectEfekt
of sustainabilitySürdürülebilirlik and economicekonomik resultsSonuçlar,
190
509800
3456
desteklenebilir etkilerini ve
ekonomik sonuçlarını inceleyerek,
08:45
and they foundbulunan
time and time and time again
191
513280
2776
ve tekrar zaman, zaman ve zaman buldular.
08:48
that the companiesşirketler that caredbakım
about these kindsçeşit of importantönemli things
192
516080
3856
Şirketler şu çeşit önemli
şeyleri önemsediler;
08:51
actuallyaslında had better
operationalişletme efficiencyverim,
193
519960
2040
aslında işletim verimliliği
açısından daha iyi olan,
08:54
loweralt costmaliyet of capitalBaşkent
194
522600
1816
sermayenin düşük fiyatı
08:56
and better performanceperformans
in theironların stockStok pricefiyat.
195
524440
2240
ve stok fiyatlarında daha iyi performans.
08:59
And then there's AlAl GoreGore.
196
527320
1536
Ve sonra, Al Gore var.
09:00
So 20 yearsyıl agoönce, when I workedişlenmiş
for AlAl GoreGore in the WhiteBeyaz HouseEv,
197
528880
2936
20 sene önce Beyaz Saray'da
Al Gore için çalıştığım zamanlarda
09:03
he was one of the earlyerken pioneersÖncüler
pleadingyalvaran with businessesişletmeler and governmentshükümetler
198
531840
3456
o, ilk çığır açanlardan biriydi
09:07
to payödeme attentionDikkat to the challengeszorluklar
of climateiklim changedeğişiklik.
199
535320
2696
iklim değişikliğinin
zorluklarına işletmelerin ve
hükümetlerin dikkatlerini
çekmeye çalışarak.
09:10
Post-WhiteSonrası beyaz HouseEv, he openedaçıldı
an investmentyatırım firmfirma calleddenilen GenerationÜretimi,
200
538040
3048
Post-Beyaz Saray,
09:13
where he bakedpişmiş environmentalçevre
sustainabilitySürdürülebilirlik and other things
201
541112
3264
çevrenin desteklenmesini ve
diğer şeyleri masaya yatırdığı yer olan
09:16
right into the coreçekirdek investmentyatırım processsüreç.
202
544400
1880
yatırım sürecinin özünde Jenerasyon
adında bir yatırım şirketi açtı,
09:18
And at the time there was
a good bitbit of skepticismşüphecilik about his viewsgörünümler.
203
546840
3656
Ve o zaman onun görüşlerinde
biraz şüphecilik vardı.
09:22
TenOn yearsyıl latersonra, his trackiz recordkayıt
is one more proofkanıt pointpuan
204
550520
3736
On yıl sonra, onun sicili
başka bir kanıtı gösterir;
09:26
that sustainablesürdürülebilir investingyatırım donetamam right
can be soundses investingyatırım.
205
554280
3696
doğru desteklenebilir yatırım
bir yatırımın sesi olabilir.
09:30
FarÇok from makingyapma lessaz sweettatlı porridgehapsedilme
206
558000
1856
Daha az tatlı püresi yapmaktan uzak.
09:31
because he addedkatma
sustainabilitySürdürülebilirlik into the mixkarıştırmak,
207
559880
2376
Çünkü o, desteklenebilirliği
karışımın içine ekledi,
09:34
he actuallyaslında significantlyanlamlı
outperformedgeride the benchmarkKıyaslama.
208
562280
2680
o aslında önemli ölçüde
kıyaslamayı daha iyi yaptı.
09:37
Now, sustainablesürdürülebilir investingyatırım,
209
565560
1536
Şimdi, desteklenebilir yatırımlar,
09:39
the good newshaber is
it doesn't requiregerektirir a magicsihirli spellbüyü
210
567120
2880
iyi haber şu ki, sihirli büyü ve
09:42
and it doesn't requiregerektirir
some investmentyatırım secretgizli,
211
570920
3176
yatırım sırrı gerektirmez,
09:46
and it's not just for the eliteseçkinler.
212
574120
1576
sadece seçkin sınıf için değildir.
09:47
It is not just about privateözel equityhisse senedi
for billionairesmilyarderler.
213
575720
3496
Özel sermaye milyarderleri için değildir.
09:51
It's not just groovy-soundinggroovy sondaj investmentsyatırımlar
like cleantemiz technologyteknoloji
214
579240
2953
kusursuz teknoloji gibi
modern şatafatlı yatırımlar için,
09:54
or microfinancemikrofinans in emerginggelişmekte olan marketspiyasalar
215
582217
1696
gelişmekte olan piyasalarda mikrofinans için
09:55
or artisanalzanaat bakeriesFırınlar in BrooklynBrooklyn.
216
583937
2223
veya Brooklyn'deki gibi
zanaat fırınları için değil.
09:59
It's about stockshisse senetleri and bondstahviller
and FortuneServet 500 companiesşirketler.
217
587000
3016
O, sermaye ve senetlerle ve
ilk 500 şirketlerin servetleri ile ilgilidir.
10:02
It's about mutualkarşılıklı fundspara.
218
590040
1216
O, ortak fonlarla alakalıdır.
10:03
It's about all the things
219
591280
1456
Bütün bunların hepsi
10:04
we alreadyzaten see in the marketpazar todaybugün.
220
592760
2160
bugün zaten piyasada
gördüğümüzle ilgilidir.
10:07
So here'sburada why I'm convincedikna olmuş
221
595520
1976
İşte burası benim ikna olduğum noktadır,
10:09
that we collectivelytopluca have the powergüç
222
597520
2136
sıradan yatırımları desteklemek için
10:11
to make sustainablesürdürülebilir investingyatırım
the newyeni normalnormal.
223
599680
3080
böylece biz toplu olarak bir güce sahip oluruz.
10:15
First, the proofkanıt pointsmakas
are cominggelecek out all the time
224
603560
4216
İlk olarak, her zaman kanıtlanmış olan şey şudur;
10:19
that sustainablesürdürülebilir investingyatırım donetamam right,
225
607800
2016
desteklenen yatırım, doğru yapılan yatırımdır,
10:21
preservingkoruma all the sameaynı
good principlesprensipler of investingyatırım,
226
609840
3216
yatırım ilkelerini aynı istikamette koruyabilmektir,
10:25
the traditionalgeleneksel sphereküre, can payödeme.
227
613080
1960
geleneksel çevre, buna değer.
10:27
It makesmarkaları senseduyu.
228
615520
1816
Mantıklı olan budur.
10:29
Secondlyİkinci olarak,
229
617360
1416
İkinci olarak,
10:30
the biggesten büyük obstacleengel standingayakta in our way
230
618800
2136
yolumuzda duran en büyük engel
10:32
mayMayıs ayı actuallyaslında just be in our headskafalar.
231
620960
2040
aslında bizim zihnimizdedir.
10:35
We just need to let go of that mythefsane
232
623520
2056
İhtiyacımız olan bu efsanenin
gitmesine izin vermek
10:37
that if you addeklemek your valuesdeğerler
into your investmentyatırım thinkingdüşünme,
233
625600
4256
böylece eğer yatırım düşüncelerinize
değerli fikirlerinizi eklerseniz,
10:41
that you get lessaz sweettatlı porridgehapsedilme.
234
629880
1616
daha az tatlı püresi alırsınız.
10:43
And oncebir Zamanlar you get ridkurtulmuş of the fablefabl,
235
631520
1656
Ve bir seferde
efsaneden kurtulursunuz,
10:45
you can actuallyaslında startbaşlama appreciatingtakdir
those factsGerçekler we'vebiz ettik been talkingkonuşma about.
236
633200
3456
aslında konuştuğumuz bu hakikatleri
takdir etmeye başlayabilirsiniz.
10:48
And thirdüçüncü, the futuregelecek is alreadyzaten here.
237
636680
1976
Üçüncüsü, gelecek zaten burada.
10:50
SustainableSürdürülebilir investmentyatırım todaybugün
is a 20 trilliontrilyon dollardolar marketpazar
238
638680
2976
Desteklenen yatırım bugün
20 trilyon dolarlık piyasadır
10:53
and it's the fastest-growinghızlı büyüyen segmentbölüm
of the investmentyatırım industrysanayi.
239
641680
3376
ve yatırım endüstrisinin en hızlı
büyüyen bölümüdür.
10:57
In the UnitedAmerika StatesBirleşik,
it has grownyetişkin enormouslyçok, as you can see.
240
645080
3216
Gördüğünüz gibi Amerika'da
o muazzam bir şekilde büyüdü.
11:00
It now representstemsil
one out of everyher sixaltı dollarsdolar
241
648320
2696
Desteklenen yatırım her altı dolarda
birini dışarıya sunuyor,
11:03
underaltında professionalprofesyonel managementyönetim
in the UnitedAmerika StatesBirleşik.
242
651040
2400
Amerika'da profesyonel yönetim altında.
11:06
So what are we waitingbekleme for?
243
654400
1320
Peki biz neyi bekliyoruz?
11:09
For me, it goesgider back to the inspirationilham
that I receivedAlınan from my motheranne.
244
657160
3334
Ben annemden aldığım ilhama dönüş yaparım.
11:13
She knewbiliyordum that she wanted a life
245
661240
1536
O, istediği hayatı biliyordu,
o hayat
11:14
where she would have the freedomözgürlük
to make her ownkendi choicesseçimler
246
662800
2640
kendi seçimlerini kendi yapabildiği
özgürlüğe sahip olduğu,
11:18
and to have her voiceses heardduymuş
and writeyazmak her ownkendi storyÖykü.
247
666280
3216
kalp sesini dinlediği ve
kendi hikayesini yazdığı yerdir.
11:21
She was passionatetutkulu about that goalhedef
248
669520
2456
O hedefine tutkuyla bağlıydı
11:24
and she was clearaçık that she would let
no armyordu, no obstacleengel,
249
672000
3616
ve o hiçbir silah ve engeli
tanımayacak kadar netti,
11:27
no bigbüyük institutionkurum standdurmak in her way.
250
675640
2520
hiçbir büyük kuruluş
onun yolunda duramazdı.
11:31
She madeyapılmış it to the StatesBirleşik,
251
679040
1856
Onu Amerika'da yaptı,
11:32
and she becameoldu a teacheröğretmen,
252
680920
1736
bir öğretmen oldu,
11:34
an award-winningödüllü authoryazar
253
682680
1696
ödüllü bir yazar oldu
11:36
and a motheranne,
254
684400
1256
bir anne oldu,
11:37
and endedbitti up sendinggönderme
her daughterskız çocukları to HarvardHarvard.
255
685680
2696
ve kızlarını Harvard'a
göndermesiyle sonuçlandı.
11:40
And these daysgünler, you can tell
that she is amplyfazlasıyla comfortablerahat
256
688400
3096
Şu anda, dünyanın en güçlü kurumu
olan mahkemede tutularak
11:43
holdingtutma courtmahkeme in the mostçoğu powerfulgüçlü
institutionskurumlar in the worldDünya.
257
691520
4056
onun çok rahat
olduğunu söyleyebilirsiniz
11:47
It seemsgörünüyor almostneredeyse too propheticKehanet
258
695600
1896
Çok kahince
11:49
that her nameisim in KoreanKore dili meansanlamına geliyor
259
697520
2296
isminin Korece'deki manasının
11:51
"passionatetutkulu clarityberraklık."
260
699840
1280
"berrak bir tutku" olması.
11:54
PassionateTutkulu clarityberraklık:
261
702280
1656
Berrak bir tutku:
11:55
that's what I think we need
to drivesürücü changedeğişiklik.
262
703960
2776
ihtiyacımız olan şeyin değişimi
sağlamaya çalışmamız olmasıdır.
11:58
PassionTutku about the changedeğişiklik
we want to see in the worldDünya,
263
706760
3336
Dünyada görmek istediğimiz değişim, tutku;
12:02
and clarityberraklık that we are ableyapabilmek
to help chartgrafik the coursekurs.
264
710120
3640
berraklık ise plan gidişatına
yardım edebilmektir.
12:06
We have more opportunityfırsat todaybugün
than ever before
265
714520
2976
Bugün seçim yapabilmek için
12:09
to make choicesseçimler.
266
717520
1240
dünden daha çok fırsata sahibiz.
12:11
We have more powergüç than ever before
to make our voicessesleri heardduymuş.
267
719160
3880
Kalbimizden geçeni yapmak için
bugün dünden daha çok güce sahibiz.
12:16
So changedeğişiklik your perspectiveperspektif.
268
724800
2320
Yani, perspektifinizi değiştirin.
12:20
VoteOy with your smallküçük changedeğişiklik.
269
728240
1696
Küçük değişikliklerinizi gözden geçirin.
12:21
InvestYatırım in the changedeğişiklik
you want to see in the worldDünya.
270
729960
2880
Dünyada görmek istediğiniz
değişikliğe yatırım yapın.
12:25
ChangeDeğiştir the fablesmasal
271
733800
1776
Masalları değiştirin
12:27
and changedeğişiklik the marketspiyasalar.
272
735600
1240
ve piyasayı değiştirin.
12:29
Thank you.
273
737280
1216
Teşekkür ederim.
12:30
(ApplauseAlkış)
274
738520
2800
(Alkış)
Translated by Hatice Yıldız
Reviewed by Sancak Gülgen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Audrey Choi - Sustainable investment expert
Audrey Choi is a thought leader on how finance can be harnessed to address public policy challenges.

Why you should listen
Audrey Choi is CEO of Morgan Stanley's Institute for Sustainable Investing. She is also Managing Director and Head of Morgan Stanley's Global Sustainable Finance Group. In these roles, she oversees the firm's efforts to support resilient communities and promote economic opportunity and global sustainability through the capital markets.

Prior to joining Morgan Stanley, Audrey held senior policy positions in the Clinton Administration, the Commerce Department and the Federal Communications Commission. While at the White House, she served as Chief of Staff of the Council of Economic Advisers and Domestic Policy Advisor to the Vice President. 

Previously, Audrey was a foreign correspondent and bureau chief at The Wall Street Journal. She is currently a member of President Obama's US Community Development Advisory Board and on the boards of several national nonprofits focused on education, conservation and impact investing. Audrey is a graduate of Harvard College and Harvard Business School.
More profile about the speaker
Audrey Choi | Speaker | TED.com