ABOUT THE SPEAKER
Keolu Fox - Geneticist, indigenous rights activist
Keolu Fox explores the links between human genetic variation and disease in underrepresented populations.

Why you should listen

Keolu Fox's research interests include genome sequencing technologies, genome editing and indigenizing medical research. Fox is currently a PhD Candidate at the University of Washington, Department of Genome Sciences working with experts at Bloodworks Northwest, in Seattle, WA. His work focuses on the application of genome sequencing to increase compatibility for blood transfusion therapy and organ transplantation.

Along with fellow indigenous geneticists Katrina Claw (PhD) and Joe Yracheta, Fox co-founded IndiGenomics, a tribal non-profit organization with a mission of bringing genomic expertise to indigenous communities, empowering indigenous research capacity and positively contributing to health research with indigenous communities for present and future generations.

Recently Fox's work has been in the international media spotlight, with recognition in outlets such as Wired, the BBC, CBC, NPR, The Atlantic, Forbes, Indian Country Today and others. He was named a TED Fellow in 2016.

More profile about the speaker
Keolu Fox | Speaker | TED.com
TED2016

Keolu Fox: Why genetic research must be more diverse

Keolu Fox: Genetik araştırmalar neden daha çeşitli olmalı

Filmed:
939,979 views

Genom çalışmalarının yüzde doksan altısı, Avrupa kökenli insanlar üzerinde yapılıyor. Dünyanın geri kalanı ise resmen gözardı ediliyor -- ve genetikçi ve TED Burslusu Keolu Fox, bunun tehlikeli bir durum olduğunu, çünkü vücudumuzun ilaçlara, genetik yapımıza göre farklı tepkiler gösterdiğini söylüyor. Fox genom dizilenmesinin demokratikleştirilmesini, sağlık eşitsizliğini ortadan kaldırmak amacıyla, özellikle yerli halkların araştırmalarda yer almasını savunuyor. "Araştırmacılar topluluğunun yerli kültürüyle bütünleşmesi veya bu yolda ölmesi gerekir" diyor.
- Geneticist, indigenous rights activist
Keolu Fox explores the links between human genetic variation and disease in underrepresented populations. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
As a little HawaiianHawaii,
0
866
1205
Küçük bir Hawaiili iken
00:14
my momanne and auntieTeyze always told me
storieshikayeleri about KalaupapaKalaupapa --
1
2095
3382
annem ve teyzem bana sürekli
Kalaupapa hakkında hikâyeler anlatırdı.
00:17
the HawaiianHawaii lepercüzamlı colonykoloni
2
5501
1321
Dünyanın en yüksek
00:18
surroundedçevrili by the highesten yüksek
seadeniz cliffsuçurumlar in the worldDünya --
3
6846
2827
deniz uçurumlarıyla çevrili
Hawaii cüzzamlılar topluluğunu
00:21
and FatherBaba DamienDamien,
4
9697
1412
ve Peder Damien'ı,
00:23
the BelgianBelçika missionaryMisyoner who gaveverdi his life
for the HawaiianHawaii communitytoplum.
5
11133
3428
hayatını Hawaii halkına adayan
Belçikalı misyoneri anlatırdı.
00:27
As a younggenç nursehemşire,
6
15102
1363
Teyzem genç bir hemşireyken
00:28
my auntteyze trainedeğitilmiş the nunsrahibeler
caringsempatik for the remainingkalan leperscüzamlılar
7
16489
2941
kalan cüzzamlıların bakımı için
rahibeleri eğitmiş.
00:31
almostneredeyse a 100 yearsyıl after
FatherBaba DamienDamien diedvefat etti of leprosycüzzam.
8
19454
3277
Peder Damien'in cüzzamdan
ölmesinden 100 yıl sonra
00:36
I rememberhatırlamak storieshikayeleri she told
9
24501
1671
teyzemin anlattıklarını
hatırladım.
00:38
about travelingseyahat down
switchbackkıvrımı cliffuçurum pathsyolları on a mulekatır,
10
26196
2952
Zigzaglı uçurumların kenarında
katır sırtında giderken
00:41
while my uncleamca dayı playedOyunun
her favoritesevdiğim hulaHula songsşarkılar on the ukuleleUkulele
11
29172
3131
dayım ukulele ile
teyzemin sevdiği şarkıları çalarmış
00:44
all the way down to KalaupapaKalaupapa.
12
32327
1677
Kalaupapa'ya ulaşana kadar.
00:46
You see, as a youngsterdelikanlı,
13
34730
1501
Gördüğünüz gibi, ben gençken
00:48
I was always curiousMeraklı about a fewaz things.
14
36255
1936
birkaç şeyi hep merak ettim.
00:50
First was why a BelgianBelçika missionaryMisyoner
choseseçti to livecanlı in completetamamlayınız isolationyalıtım
15
38681
5050
Birincisi, Belçikalı bir misyoner
neden tam bir tecrit içinde
00:55
in KalaupapaKalaupapa,
16
43755
1190
Kalaupapa'da yaşıyordu.
00:56
knowingbilme he would inevitablykaçınılmaz
contractsözleşme leprosycüzzam
17
44969
2230
Sonunda yardım
etmek istediği insanlardan,
00:59
from the communitytoplum of people
he soughtaranan to help.
18
47223
2380
cüzzam kapacağını bilirken.
01:02
And secondlyikinci olarak,
19
50256
2337
İkincisi,
01:04
where did the leprosycüzzam bacteriabakteriler come from?
20
52617
2361
bu cüzzam bakterisi nereden gelmişti?
01:07
And why were KānakaNaka MaoliMaoli,
21
55002
1755
Ve neden biz Kanaka Maoliler
01:08
the indigenousyerli people of HawaiiHawaii,
22
56781
2249
Hawaii'nin yerli halkı
01:11
so susceptibleduyarlı to developinggelişen
leprosycüzzam, or "maiMai PakePake?"
23
59054
4362
cüzzama, "mai Pake'ye" bu kadar
kolay yakalanıyorduk.
01:15
This got my curiousMeraklı about what
makesmarkaları us uniquebenzersiz as HawaiiansHawaii'liler --
24
63853
3730
Bu, biz Hawaiilileri benzersiz yapan
şeyi merak etmeme yol açtı,
01:19
namelyyani, our geneticgenetik makeupmakyaj.
25
67607
1841
yani genetik yapımızı.
01:22
But it wasn'tdeğildi untila kadar highyüksek schoolokul,
26
70964
1944
Ama okulda
01:24
throughvasitasiyla the Humanİnsan GenomeGenom ProjectProje,
27
72932
1612
İnsan Genomu Projesi'ni duyduğumda
01:26
that I realizedgerçekleştirilen I wasn'tdeğildi aloneyalnız
28
74568
2199
yalnız olmadığımı anladım.
01:28
in tryingçalışıyor to connectbağlamak
our uniquebenzersiz geneticgenetik ancestrysoy
29
76791
2828
Eşsiz ata genlerimizle
01:31
to our potentialpotansiyel healthsağlık,
wellnessSağlık and illnesshastalık.
30
79643
3682
sağlık potansiyelimiz ve hastalıkları
ilişkilendirmeye çalışırken.
01:36
You see,
31
84061
1150
Yani,
01:37
the 2.7 billion-dollarmilyar dolar projectproje
32
85235
1799
2,7 milyarlık bir proje
01:39
promisedsöz verdim an eraçağ of predictiveAkıllı
and preventativeönleyici medicinetıp
33
87058
3990
koruyucu ve önleyici tıp
çağını vaadediyordu,
01:43
basedmerkezli on our uniquebenzersiz geneticgenetik makeupmakyaj.
34
91072
2413
benzersiz genetik yapıya dayanarak.
01:45
So to me it always seemedgibiydi obviousaçık
35
93849
1676
Bence şu açıktı,
01:47
that in ordersipariş to achievebaşarmak this dreamrüya,
36
95549
2728
bu hayali gerçekleştirmek için
01:50
we would need to sequencesıra
a diverseçeşitli cohortkohort of people
37
98301
4013
çeşitli insan gruplarının
gen dizilerini çıkarmalıydık.
01:54
to obtainelde etmek the fulltam spectrumspektrum
of humaninsan geneticgenetik variationvaryasyon on the planetgezegen.
38
102338
3404
Gezegendeki insan geni varyasyonlarının
tam yelpazesini elde etmeliydik.
01:58
That's why 10 yearsyıl latersonra,
39
106303
2572
Bu nedenle on yıl sonra bile
02:00
it continuesdevam ediyor to shockşok me,
40
108899
1674
şu durum beni çok şaşırtıyor.
02:02
knowingbilme that 96 percentyüzde of genomegenom studiesçalışmalar
41
110597
3214
Gen çalışmalarının %96'sı
02:05
associatingilişkilendirme commonortak geneticgenetik variationvaryasyon
with specificözel diseaseshastalıklar
42
113835
3580
yaygın genetik varyasyonlarla, bazı
hastalıkları ilişkilendiren çalışmalar
02:09
have focusedodaklı exclusivelysadece
on individualsbireyler of EuropeanAvrupa ancestrysoy.
43
117439
3801
sadece Avrupa kökenli bireyler
üzerine odaklanıyor.
02:14
Now you don't need a PhDDoktora
44
122069
1409
Doktora derecesine gerek yok,
02:15
to see that that leavesyapraklar fourdört percentyüzde
for the restdinlenme of diversityçeşitlilik.
45
123502
3033
diğer çeşitlilik için kalanın %4
olduğunu anlamak için.
02:19
And in my ownkendi searchingArama,
46
127164
2128
Kendi araştırmalarımla,
02:21
I've discoveredkeşfedilen that faruzak lessaz
than one percentyüzde
47
129316
2509
bizim gibi yerli topluluklar için
%1'den çok daha az
02:23
have actuallyaslında focusedodaklı on indigenousyerli
communitiestopluluklar, like myselfkendim.
48
131849
3074
çalışma yapıldığını keşfettim.
02:27
So that begsyalvarır the questionsoru:
49
135481
2047
Öyleyse, şu soruyu sormak gerekiyor;
02:29
Who is the Humanİnsan GenomeGenom
ProjectProje actuallyaslında for?
50
137552
2547
İnsan Genomu Projesi kimin için?
02:32
Just like we have
differentfarklı coloredrenkli eyesgözleri and hairsaç,
51
140853
2358
Tıpkı, farklı göz ve saç rengine
sahip olup
ilaçları gen varyasyonlarımıza göre
02:35
we metabolizemetabolize drugsilaçlar differentlyfarklı olarak
52
143235
1508
02:36
basedmerkezli on the variationvaryasyon in our genomesgenomları.
53
144767
1867
farklı metabolize etmemiz gibi.
02:38
So how manyçok of you
would be shockedşok to learnöğrenmek
54
146978
3437
Peki kaçınız şunu öğrendiğinde
şok geçirmez,
02:42
that 95 percentyüzde of clinicalklinik trialsdenemeler
55
150439
2782
klinik deneylerin %95'i de
02:45
have alsoAyrıca exclusivelysadece featuredSeçme
individualsbireyler of EuropeanAvrupa ancestrysoy?
56
153245
4416
Avrupa kökenli bireyler
üzerine yapılmaktadır.
02:50
This biasönyargı
57
158387
1335
Bu taraflılık
02:51
and systematicsistematik lackeksiklik of engagementnişan
of indigenousyerli people
58
159746
3841
yerlileri sistematik biçimde
işin dışında tutma,
02:55
in bothher ikisi de clinicalklinik trialsdenemeler
and genomegenom studiesçalışmalar
59
163611
2984
hem klinik deneylerde,
hem de gen çalışmalarında
02:58
is partiallykısmen the resultsonuç
of a historytarih of distrustgüvensizlik.
60
166619
2940
kısmen tarihten gelen
güvensizliğin sonucu.
03:02
For exampleörnek,
61
170893
1150
Örneğin;
03:04
in 1989, researchersaraştırmacılar
from ArizonaArizona StateDevlet UniversityÜniversitesi
62
172067
3929
Arizona Devlet Üniversitesi
araştırmacıları 1989'da
03:08
obtainedelde edilen bloodkan samplesörnekler
from Arizona'sArizona'nın HavasupaiHavasupai tribekabile,
63
176020
3566
Arizona'nın yerli Havasupai kabilesinden
kan örnekleri aldılar.
03:11
promisingumut verici to alleviatehafifletmek the burdenyük
of typetip 2 diabetesdiyabet
64
179610
2934
Tip 2 diabeti azaltmak için dediler.
03:14
that was plaguingplaguing theironların communitytoplum,
65
182568
1860
Hastalık bu toplulukta çok yaygındı
03:16
only to turndönüş around and use
those exactkesin sameaynı samplesörnekler --
66
184452
3885
ama dönüp bu aynı örnekleri
-Havasupailerin rızası olmadan-
03:20
withoutolmadan the Havasupai'sHavasupai'nın consentrazı olmak --
67
188361
1703
şizofreni ve akraba evliliği
03:22
to studyders çalışma ratesoranları
of schizophreniaşizofreni, inbreedingakraba evliliği,
68
190088
3505
oranlarını incelemede ve
03:25
and challengemeydan okuma
the Havasupai'sHavasupai'nın originMenşei storyÖykü.
69
193617
2975
Havasupailerin kökenlerini
araştırmada kullandılar.
03:29
When the HavasupaiHavasupai foundbulunan out,
70
197319
2542
Havasupailer bunu öğrendi ve
03:31
they sueddava successfullybaşarılı olarak for $700,000,
71
199885
3193
700.000 dolar tazminat aldı
03:35
and they bannedyasaklı ASUASU from conductingiletken
researchAraştırma on theironların reservationrezervasyon.
72
203102
5343
ve üniversiteyi rezervasyonda (özel bölge)
araştırma yapmaktan men ettiler.
03:40
This culminatedsonuçlandı in a sortçeşit of dominoDomino effectEfekt
73
208961
3254
Bu dava Güneybatı eyaletlerindeki
kabileler arasında
03:44
with localyerel tribeskabileler in the SouthwestGüneybatı --
74
212239
1762
en geniş yerel kabilelerden olan
03:46
includingdahil olmak üzere the NavajoNavajo NationUlus,
75
214025
1429
Navajo Toplumu dâhil
03:47
one of the largesten büyük
tribeskabileler in the countryülke --
76
215478
2087
bir domino etkisi yarattı
03:49
puttingkoyarak a moratoriummoratoryum on geneticgenetik researchAraştırma.
77
217589
2247
ve genetik araştırmalar askıya alındı.
03:51
Now despiterağmen this historytarih of distrustgüvensizlik,
78
219860
2881
Tarihten gelen bu güvensizliğe rağmen,
03:54
I still believe that indigenousyerli people
can benefityarar from geneticgenetik researchAraştırma.
79
222765
4475
yerli toplumların genetik araştırmalardan
yararlanabileceğine hâlâ inanıyorum.
03:59
And if we don't do something soonyakında,
80
227264
2245
Eğer geç kalmadan bir şeyler yapmazsak,
04:01
the gapboşluk in healthsağlık disparitiesfarklılıkların
is going to continuedevam et to widengenişletmek.
81
229533
2867
sağlık eşitsizliği artmaya devam edecek.
04:05
HawaiiHawaii, for exampleörnek,
82
233113
1405
Örneğin Hawaii' ye bakalım.
04:06
has the longestEn uzun life expectancybeklenti
on averageortalama of any statebelirtmek, bildirmek in the US,
83
234542
3707
Amerika'daki en uzun ortalama
ömür beklentisine sahip eyalettir,
04:10
yethenüz nativeyerli HawaiiansHawaii'liler like myselfkendim
84
238273
2857
ancak benim gibi yerli Hawaiililer
04:13
dieölmek a fulltam decadeonyıl
before our non-nativeYerel olmayan counterpartsmuadilleri,
85
241154
3086
yerli olmayan komşularından
on yıl önce ölüyor.
04:16
because we have some
of the highesten yüksek ratesoranları of typetip 2 diabetesdiyabet,
86
244264
4051
Bunun nedeni, bizim en yüksek tip 2
diyabet oranlarından birine sahip olmamız
04:20
obesityşişmanlık,
87
248339
1151
ve obezitedir.
04:21
and the numbernumara one and numbernumara
two killerskatiller in the US:
88
249514
2525
ABD'nin 1 ve 2 numaralı katilleri ise:
04:24
cardiovascularkardiyovasküler diseasehastalık and cancerkanser.
89
252063
1839
Kalp damar hastalıkları ve kanserdir.
04:25
So how do we ensuresağlamak
90
253926
1719
Öyleyse ne yapacağız,
04:27
the populationspopülasyonları of people
that need genomegenom sequencingdizileme the mostçoğu
91
255669
3151
gen dizilenmesine en çok ihtiyaç
duyan insanların en sona
04:30
are not the last to benefityarar?
92
258844
1420
kalmamasını nasıl sağlayacağız.
04:32
My visionvizyon is to make
geneticgenetik researchAraştırma more nativeyerli,
93
260671
4723
Vizyonum, genetik araştırmaları
daha yerli hâle getirmek
04:37
to indigenizeindigenize genomegenom
sequencingdizileme technologyteknoloji.
94
265418
2411
ve gen dizileme teknolojilerini
yerlileştirmektir.
04:40
TraditionallyGeleneksel olarak, genomesgenomları
are sequencedsıralanmış in laboratorieslaboratuarlar.
95
268902
3031
Genlerin dizilimi, geleneksel olarak
laboratuvarlarda yapılır.
04:44
Here'sİşte an imagegörüntü of your classicklasik
genomegenom sequencerSequencer.
96
272555
2588
Klasik bir genom dizilimi görüyorsunuz.
04:47
It's hugeKocaman.
97
275167
1151
Çok büyük,
04:48
It's the sizeboyut of a refrigeratorbuzdolabı.
98
276342
1752
bir buzdolabı boyutlarında.
04:50
There's this obviousaçık physicalfiziksel limitationsınırlama.
99
278750
2067
Fiziksel zorluk açık seçik ortada.
04:53
But what if you could sequencesıra
genomesgenomları on the flyuçmak?
100
281321
3119
Peki, genleri anında dizilebilsek
nasıl olurdu?
04:57
What if you could fituygun a genomegenom
sequencerSequencer in your pocketcep?
101
285210
3301
Bir genom dizilimini cebimizde
taşıyabilsek nasıl olurdu?
05:03
This nanopore-basednanopore tabanlı sequencerSequencer
102
291848
2398
Bu nano gözenekli dizileyici
05:06
is one 10,000thinci the sizeboyut
of your traditionalgeleneksel genomegenom sequencerSequencer.
103
294270
4485
geleneksel bir dizileyicinin
on binde biri kadar
05:10
It doesn't have the sameaynı
physicalfiziksel limitationssınırlamaları,
104
298779
2221
fiziksel kısıtlamaları yok,
05:13
in that it's not tetheredkaşif Balonlu keşif to a lablaboratuvar benchBank
with extraneouskonu ile ilgisi olmayan cordskordonlar,
105
301024
4276
laboratuvar masasına kablolarla
bağlanması da gerekmiyor,
05:17
largegeniş vatsfıçılar of chemicalskimyasallar
or computerbilgisayar monitorsmonitörler.
106
305324
2525
kimyasal hazneleri ve bilgisayar
ekranı da yok.
05:20
It allowsverir us to de-blackde-siyah boxkutu genomegenom
sequencingdizileme technologyteknoloji developmentgelişme
107
308456
5151
Bu, genom dizilimi teknolojisi gelişiminde
kara kutuyu çözmemizi sağlıyor,
05:25
in way that's immersivesürükleyici and collaborativeişbirlikçi,
108
313631
2612
kapsayıcı bir işbirliği yoluyla,
05:28
activatingaktive and empoweringgüçlendirici
indigenousyerli communitiestopluluklar ...
109
316267
2738
yerli toplulukları harekete geçirerek
ve güçlendirerek,
05:32
as citizenvatandaş scientistsBilim adamları.
110
320476
1441
vatandaş bilim insanı olarak.
05:35
100 yearsyıl latersonra in KalaupapaKalaupapa,
111
323092
2556
Kalaupapa'dan 100 yıl sonra
05:37
we now have the technologyteknoloji to sequencesıra
leprosycüzzam bacteriabakteriler in realgerçek time,
112
325672
4239
artık cüzzam bakterisini gerçek
zamanlı dizileyecek teknolojimiz var,
05:41
usingkullanma mobileseyyar genomegenom sequencersSequencer,
113
329935
2888
taşınabilir gen dizileyicilerimiz ile
05:44
remoteuzak accesserişim to the InternetInternet
114
332847
3009
internete uzaktan erişim
05:47
and cloudbulut computationhesaplama.
115
335880
1412
ve bulut bilgi işlemi yoluyla.
05:50
But only if that's what
HawaiianHawaii people want.
116
338440
2588
Ancak sadece Hawaii halkının
istediği şey buysa,
05:54
In our spaceuzay,
117
342074
1296
kendi yerimizde
05:55
on our termsşartlar.
118
343394
1450
ve kendi şartlarımıza göre.
05:58
IndiGenomicsIndiGenomics is about scienceBilim
for the people by the people.
119
346367
5805
IndiGenomics, halk için
halk tarafından yapılan bilimdir.
06:04
We'llWe'll be startingbaşlangıç with a tribalkabile
consultationDanışma resourcekaynak,
120
352196
3945
Bir kabile toplantısı (istişare)
ile başlayacağız,
06:08
focusedodaklı on educatingyetiştirmek
indigenousyerli communitiestopluluklar
121
356165
3211
yerli topluluklarda eğitimi ele alacağız
06:11
on the potentialpotansiyel use and misuseyanlış kullanım
of geneticgenetik informationbilgi.
122
359400
3019
ve genetik bilgilerin iyi veya kötü
kullanılma potansiyellerini,
06:14
EventuallySonunda we'devlenmek like to have our ownkendi
IndiGenomicsIndiGenomics researchAraştırma instituteenstitü
123
362861
3310
gelecekte, kendi IndiGenomics araştırma
enstitümüzün olmasını istiyoruz,
06:18
to conductkuralları our ownkendi experimentsdeneyler
124
366195
1429
kendi deneylerimizi yürütmek
06:19
and educateEğitmek the nextSonraki generationnesil
of indigenousyerli scientistsBilim adamları.
125
367648
3135
ve bir sonraki yerli bilim insanı kuşağını
eğitmek istiyoruz.
06:23
In the endson,
126
371523
1561
Son olarak,
06:25
indigenousyerli people need to be partnersortaklar in
and not subjectskonular of geneticgenetik researchAraştırma.
127
373108
4592
yerli insanların genetik araştırmalarda
denek değil, paydaş olması gerekiyor.
06:30
And for those on the outsidedışında,
128
378179
1953
Dışarıdan olanlar içinse
06:32
just as FatherBaba DamienDamien did,
129
380156
1484
Peder Damien'in yaptığı gibi,
06:34
the researchAraştırma communitytoplum needsihtiyaçlar
to immersebatırmak itselfkendisi in indigenousyerli culturekültür
130
382625
4358
araştırmacılar topluluğu yerli kültürü
ile bütünleşmeli
06:39
or dieölmek tryingçalışıyor.
131
387007
1953
veya bu yolda ölmelidir.
06:40
MahaloMahalo.
132
388984
1205
Mahalo (teşekkürler).
06:42
(ApplauseAlkış)
133
390213
5000
(Alkışlar)
Translated by berat güven
Reviewed by kevser taslik

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Keolu Fox - Geneticist, indigenous rights activist
Keolu Fox explores the links between human genetic variation and disease in underrepresented populations.

Why you should listen

Keolu Fox's research interests include genome sequencing technologies, genome editing and indigenizing medical research. Fox is currently a PhD Candidate at the University of Washington, Department of Genome Sciences working with experts at Bloodworks Northwest, in Seattle, WA. His work focuses on the application of genome sequencing to increase compatibility for blood transfusion therapy and organ transplantation.

Along with fellow indigenous geneticists Katrina Claw (PhD) and Joe Yracheta, Fox co-founded IndiGenomics, a tribal non-profit organization with a mission of bringing genomic expertise to indigenous communities, empowering indigenous research capacity and positively contributing to health research with indigenous communities for present and future generations.

Recently Fox's work has been in the international media spotlight, with recognition in outlets such as Wired, the BBC, CBC, NPR, The Atlantic, Forbes, Indian Country Today and others. He was named a TED Fellow in 2016.

More profile about the speaker
Keolu Fox | Speaker | TED.com