ABOUT THE SPEAKER
Rebecca Brachman - Neuroscientist, writer, entrepreneur
Rebecca Brachman is a pioneer in the field of preventative psychopharmacology, developing drugs to enhance stress resilience and prevent mental illness.

Why you should listen

Current treatments for mood disorders only suppress symptoms without addressing the underlying disease, and there are no known cures. The drugs Rebecca Brachman is developing would be the first to prevent psychiatric disorders such as post-traumatic stress disorder (PTSD) and depression.

Brachman completed her PhD at Columbia University, prior to which she was a fellow at the National Institutes of Health, where she discovered that immune cells carry a memory of psychological stress and that white blood cells can act as antidepressants and resilience-enhancers. Brachman's research has been featured in The Atlantic, WIRED and Business Insider, and her work was recently described by Dr. George Slavich on NPR as a "moonshot project that is very much needed in the mental health arena."

In addition to conducting ongoing research at Columbia, Brachman is an NYCEDC Entrepreneurship Lab Fellow and cofounder of Paravax -- a biotech startup developing vaccine-like prophylactic drugs ("paravaccines") -- along with her scientific collaborator, Christine Ann Denny. She is also working on a non-profit venture to repurpose existing generic drugs for use as prophylactics, and previously served as the Interim Program Director for Outreach at the Zuckerman Institute at Columbia University.

Brachman is also a playwright and screenwriter. She holds Bachelor's degrees in both neuroscience and creative wWriting, and she is currently working on a tech-focused writing project with her long-time writing partner, Sean Calder ("Grimm," "Damages," "ER"). She served as the director of NeuWrite, a national network of science-writing groups that fosters ongoing collaboration between scientists, writers and artists, and she has been featured as a storyteller at The Story Collider.

(Photo: Kenneth Willardt)

More profile about the speaker
Rebecca Brachman | Speaker | TED.com
TEDxNewYork

Rebecca Brachman: Could a drug prevent depression and PTSD?

Rebecca Brachman: Bir İlaç Depresyonu ve TSSB'yi Önleyebilir mi?

Filmed:
1,563,420 views

Daha iyi ilaçlara giden yol, tesadüfi fakat devrimsel keşiflerle doludur. Nörolog Rebecca Brachman, bilimin nasıl gerçekleştiğini anlatan bu hikâyede, depresyon ve TSSB gibi zihinsel rahatsızlıkların gelişmesini bile önleyebilecek olan tesadüfen keşfedilmiş ve çığır açan bir tedavi hakkındaki yenilikleri paylaşıyor. Hikâyeyi dinlerken, beklenmedik - ve tartışmalı - bir değişime hazırlıklı olun.
- Neuroscientist, writer, entrepreneur
Rebecca Brachman is a pioneer in the field of preventative psychopharmacology, developing drugs to enhance stress resilience and prevent mental illness. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
This is a tuberculosisTüberküloz wardkoğuş,
0
1060
3015
Bu bir tüberküloz koğuşu
00:16
and at the time this pictureresim was takenalınmış
in the lategeç 1800s,
1
4100
3816
ve 1880'lerin sonunda
bu fotoğraf çekildiğinde,
00:19
one in sevenYedi of all people
2
7939
2617
buradaki her yedi kişiden biri
00:22
diedvefat etti from tuberculosisTüberküloz.
3
10580
1760
tüberkülozdan öldü.
00:24
We had no ideaFikir
what was causingneden olan this diseasehastalık.
4
12780
2760
Hastalığa neden olan şey
hakkında hiçbir fikrimiz yoktu.
00:28
The hypothesishipotez was actuallyaslında
5
16140
2056
Aslında sizi duyarlı kılan şeyin
00:30
it was your constitutionanayasa
that madeyapılmış you susceptibleduyarlı.
6
18220
3256
sizin yapınız olduğu varsayıldı.
00:33
And it was a highlybüyük ölçüde romanticizedromantik diseasehastalık.
7
21500
2736
Ve fazlasıyla da
romantikleştirilmiş bir hastalık.
00:36
It was alsoAyrıca calleddenilen consumptiontüketim,
8
24260
2816
Ayrıca verem olarak da adlandırılıyor
00:39
and it was the disorderdüzensizlik of poetsşairler
9
27100
3136
ve şairlerin,
sanatçıların, entelektüellerin de
00:42
and artistssanatçılar and intellectualsaydınlar.
10
30260
2736
rahatsızlığı bu.
00:45
And some people actuallyaslında thought
it gaveverdi you heightenedartan sensitivityduyarlılık
11
33020
3736
Ve bazı insanlar bunun
kişiye abartılmış bir hassasiyet ve
00:48
and conferreddoğan creativeyaratıcı geniusdeha.
12
36780
2200
yaratıcı dehalık verdiğini düşündüler.
00:52
By the 1950s,
13
40700
2136
1950'lere kadar
00:54
we insteadyerine knewbiliyordum
that tuberculosisTüberküloz was causedneden oldu
14
42860
2576
tüberkülozun nispeten daha az
romantik olan,
00:57
by a highlybüyük ölçüde contagiousbulaşıcı
bacterialbakteri infectionenfeksiyon,
15
45460
3376
bulaşıcı bir bakteri enfeksiyonundan
kaynaklandığını biliyorduk,
01:00
whichhangi is slightlyhafifçe lessaz romanticromantik,
16
48860
2176
fakat onu tedavi etmek için
01:03
but that had the upsideüst taraf
17
51060
2256
ilaç üretebilme ihtimalimiz
01:05
of us beingolmak ableyapabilmek to maybe
developgeliştirmek drugsilaçlar to treattedavi etmek it.
18
53340
3336
her şeyi tersine çevirdi.
01:08
So doctorsdoktorlar had discoveredkeşfedilen
a newyeni drugilaç, iproniazidiproniazid,
19
56700
3016
Böylece doktorlar iproniazit
adında yeni bir ilaç keşfetti ve
01:11
that they were optimisticiyimser
mightbelki cureÇare tuberculosisTüberküloz,
20
59740
3376
tüberkülozu tedavi edebileceği
konusunda olumlu düşünüyorlardı,
01:15
and they gaveverdi it to patientshastalar,
21
63140
1776
ilacı hastalara verdiler ve
01:16
and patientshastalar were elatedsevinçli.
22
64940
1776
hastalar memnun olmuştu.
01:18
They were more socialsosyal, more energeticenerjik.
23
66740
3496
Daha sosyal, daha enerjiklerdi.
01:22
One medicaltıbbi reportrapor actuallyaslında saysdiyor
they were "dancingdans in the hallssalonları."
24
70260
4600
Tıbbi bir raporda hastaların
"koridorlarda dans ettikleri" söylenmişti.
01:27
And unfortunatelyne yazık ki,
25
75500
1616
Ve ne yazık ki
01:29
this was not necessarilyzorunlu olarak
because they were gettingalma better.
26
77140
2720
bunun nedeni iyileşiyor olmaları değildi.
01:32
A lot of them were still dyingölen.
27
80420
2200
Çoğu hâlâ ölüyordu.
01:35
AnotherBaşka bir medicaltıbbi reportrapor describesaçıklar them
as beingolmak "inappropriatelyuygunsuz bir şekilde happymutlu."
28
83660
6600
Başka bir tıbbi rapor onların
"uygunsuzca mutlu" olduklarını söylüyordu.
01:43
And that is how the first
antidepressantantidepresan was discoveredkeşfedilen.
29
91220
3600
Ve antidepresan bu şekilde keşfedildi.
01:47
So accidentalkaza sonucu discoverykeşif
is not uncommonnadir in scienceBilim,
30
95980
4056
Bilimde tesadüfi
keşif alışılmış bir şeydir,
01:52
but it requiresgerektirir more
than just a happymutlu accidentkaza.
31
100060
3136
fakat bunun için sevindirici
bir tesadüften fazlası gerekir.
01:55
You have to be ableyapabilmek to recognizetanımak it
for discoverykeşif to occurmeydana.
32
103220
3440
Keşfin meydana gelmesi
için onu anlayabilmeniz gerekir.
01:59
As a neuroscientistsinirbilimci,
I'm going to talk to you a little bitbit
33
107500
2736
Bir nörolog olarak sizlere
birinci ağızdan tecrübelerimi
02:02
about my firsthandilk elden experiencedeneyim
34
110260
1416
anlatacağım,
02:03
with whateverher neyse you want to call
the oppositekarşısında of dumbdilsiz luckşans --
35
111700
3216
dilerseniz buna acemi şansının
tam tersi diyebilirsiniz --
02:06
let's call it smartakıllı luckşans.
36
114940
1616
en iyisi zekâ şansı diyelim.
02:08
But first, a bitbit more backgroundarka fon.
37
116580
2720
Öncelikle biraz daha
arka plandan bahsedeceğim.
02:12
ThankfullyNeyse ki, sincedan beri the 1950s,
38
120460
2656
Neyse ki, 1950'lerden bu yana
02:15
we'vebiz ettik developedgelişmiş some other drugsilaçlar
and we can actuallyaslında now cureÇare tuberculosisTüberküloz.
39
123140
3976
başka ilaçlar geliştirdik ve
artık tüberkülozu tedavi edebiliyoruz.
02:19
And at leasten az in the UnitedAmerika StatesBirleşik,
thoughgerçi not necessarilyzorunlu olarak in other countriesülkeler,
40
127140
3655
Diğer ülkelerde olmasa bile,
en azından Amerika'da,
02:22
we have closedkapalı our sanitoriumssanitoriums
41
130820
1496
sanatoryumlarımızı kapattık
02:24
and probablymuhtemelen mostçoğu of you
are not too worriedendişeli about TBTB.
42
132340
3680
ve muhtelemen çoğunuz
tüberküloz endişesi duymuyor.
02:28
But a lot of what was truedoğru
in the earlyerken 1900s
43
136900
2656
Fakat 1900'lerin
başında bulaşıcı hastalıkla ilgili
02:31
about infectiousbulaşıcı diseasehastalık,
44
139580
1856
doğru olan şeyler,
02:33
we can say now
about psychiatricpsikiyatrik disordersbozukluklar.
45
141460
2640
artık psikiyatrik
hastalıklar için geçerli.
02:36
We are in the middleorta
of an epidemicsalgın of moodruh hali disordersbozukluklar
46
144820
3016
Depresyon, travma sonrası
stres bozukluğu ya da TSSB gibi
02:39
like depressiondepresyon and post-traumaticTravma sonrası
stressstres disorderdüzensizlik, or PTSDTSSB.
47
147860
3760
duygu bozuklarının bir salgına
dönüştüğü zamanın tam ortasındayız.
02:44
One in fourdört of all adultsyetişkinler
in the UnitedAmerika StatesBirleşik
48
152300
3856
Amerika'da her dört yetişkinden birisi
02:48
suffersuğrar from mentalzihinsel illnesshastalık,
49
156180
1480
ruhsal bozukluktan muzdarip,
02:50
whichhangi meansanlamına geliyor that if you haven'tyok
experienceddeneyimli it personallyŞahsen
50
158180
3136
yani kişisel olarak tecrübe
etmemiş olsanız bile veya ailenizde
02:53
or someonebirisi in your familyaile hasn'tdeğil sahiptir,
51
161340
2296
birisinin başına gelmemiş olsa bile,
02:55
it's still very likelymuhtemelen
that someonebirisi you know has,
52
163660
3256
tanıdığınız birisinin başına
gelmiş olma ihtimali oldukça yüksek ve
02:58
thoughgerçi they mayMayıs ayı not talk about it.
53
166940
1640
size bahsetmemiş olabilirler.
03:02
DepressionDepresyon has actuallyaslında now surpassedaştı
54
170220
3296
Depresyon artık dünya çapında
03:05
HIVHIV/AIDSAIDS, malariasıtma, diabetesdiyabet and warsavaş
55
173540
4856
maluliyetin başlıca nedeni olarak
HIV/AIDS, sıtma, diyabet
03:10
as the leadingönemli causesebeb olmak
of disabilitysakatlık worldwideDünya çapında.
56
178420
3256
ve savaşı geride bıraktı.
03:13
And alsoAyrıca, like tuberculosisTüberküloz in the 1950s,
57
181700
3616
Ayrıca, tıpkı 1950'lerin tüberkülozu gibi,
03:17
we don't know what causesnedenleri it.
58
185340
2056
nedenini bilmiyoruz.
Bir kez gelişince kronik bir hâl alıyor,
03:19
OnceBir kez it's developedgelişmiş, it's chronicKronik,
59
187420
1936
03:21
lastssürer a lifetimeömür,
60
189380
1496
yaşam boyu sürüyor
03:22
and there are no knownbilinen cureskürler.
61
190900
2320
ve bilinen bir tedavisi yok.
03:26
The secondikinci antidepressantantidepresan we discoveredkeşfedilen,
62
194660
2216
1950'lerde kazara keşfettiğimiz
03:28
alsoAyrıca by accidentkaza, in the 1950s,
63
196900
2456
ikinci antidepresan ise,
03:31
from an antihistamineantihistaminik
that was makingyapma people manicmanik,
64
199380
3200
bir antihistaminden üretilen ve
insanları manikleştiren
03:35
imipramineimipramine.
65
203860
1200
imipramin idi.
03:38
And in bothher ikisi de the casedurum of the tuberculosisTüberküloz
wardkoğuş and the antihistamineantihistaminik,
66
206220
3656
Hem tüberküloz koğuşu,
hem de antihistamin durumlarında,
03:41
someonebirisi had to be ableyapabilmek to recognizetanımak
67
209900
1696
birisinin, bir şey yapmak için
03:43
that a drugilaç that was designedtasarlanmış
to do one thing --
68
211620
2416
tasarlanan bu ilacın --
tüberkülozu tedavi etmek
03:46
treattedavi etmek tuberculosisTüberküloz
or suppressbastırmak allergiesAlerji --
69
214060
2576
veya alerjiyi yok etmek --
aynı zamanda çok farklı bir
03:48
could be used to do
something very differentfarklı --
70
216660
2736
şey için kullanılabileceğini
bilmesi gerekiyordu --
03:51
treattedavi etmek depressiondepresyon.
71
219420
1200
depresyonu tedavi etmek.
03:53
And this sortçeşit of repurposingrepurposing
is actuallyaslında quiteoldukça challengingmeydan okuma.
72
221380
3016
Bu tür bir değişiklik
aslında oldukça zorludur.
03:56
When doctorsdoktorlar first saw
this mood-enhancingruh hali arttırıcı effectEfekt of iproniazidiproniazid,
73
224420
3936
Doktorlar iproniazitin
ruhsal durum geliştirici etkisini
04:00
they didn't really recognizetanımak
what they saw.
74
228380
2456
gördüklerinde,
gördükleri şeyin farkına varmadılar.
04:02
They were so used to thinkingdüşünme about it
75
230860
1856
İlacın bir tüberküloz ilacı olduğunu
04:04
from the frameworkiskelet
of beingolmak a tuberculosisTüberküloz drugilaç
76
232740
2776
düşünmeye alıştıkları için,
04:07
that they actuallyaslında just listedlistelenmiş it
77
235540
2056
diğer etkiyi
04:09
as a sideyan effectEfekt, an adverseolumsuz sideyan effectEfekt.
78
237620
2776
bir yan etki, ters etki
olarak kaydettiler.
04:12
As you can see here,
79
240420
1151
Gördüğünüz gibi,
04:13
a lot of these patientshastalar in 1954
are experiencingyaşandığı severeşiddetli euphoriaöfori.
80
241596
4024
1954'te bu hastaların çoğu
şiddetli mutluluk yaşıyorlardı.
04:18
And they were worriedendişeli
that this mightbelki somehowbir şekilde interferekarışmak
81
246900
3616
Bunun bir şekilde
tüberküloz tedavisine engel olacağı
04:22
with theironların recoveringKurtarma from tuberculosisTüberküloz.
82
250540
2856
endişesi duyuyorlardı.
04:25
So they recommendedÖnerilen that iproniazidiproniazid
only be used in casesvakalar of extremeaşırı TBTB
83
253420
6256
Dolayısıyla iproniazitin
yalnızca aşırı tüberküloz durumlarında
04:31
and in patientshastalar that were
highlybüyük ölçüde emotionallyduygusal yönden stablekararlı,
84
259700
3680
ve antidepresan kullanımının
tam tersi olarak, duygusal açıdan
04:36
whichhangi is of coursekurs the exactkesin oppositekarşısında
of how we use it as an antidepressantantidepresan.
85
264220
3896
oldukça durağan hastalarda
kullanılabileceğini öne sürdüler.
04:40
They were so used to looking at it
from the perspectiveperspektif of this one diseasehastalık,
86
268140
4456
İlaca tek bir hastalık
açısından bakmaya öyle alışkınlardı ki,
04:44
they could not see the largerdaha büyük implicationsetkileri
for anotherbir diğeri diseasehastalık.
87
272620
3920
başka bir hastalık için
var olan içeriğini göremediler.
04:49
And to be fairadil,
it's not entirelyBaştan sona theironların faulthatası.
88
277380
2696
Adil olmak gerekirse,
bu tamamen onların hatası değildi.
04:52
FunctionalFonksiyonel fixednesssabitlik
is a biasönyargı that affectsetkiler all of us.
89
280100
2776
İşlevsel sabitlik,
hepimizi etkileyen bir eğilimdir.
04:54
It's a tendencyeğilim to only
be ableyapabilmek to think of an objectnesne
90
282900
3456
Yani bir objeyi,
geleneksel kullanımı veya işlevi
04:58
in termsşartlar of its traditionalgeleneksel
use or functionfonksiyon.
91
286380
2600
bağlamında düşünme eğilimidir.
05:01
And mentalzihinsel setset is anotherbir diğeri thing. Right?
92
289740
1896
Zihinsel set de başka bir şey.
05:03
That's sortçeşit of this preconceivedönyargılı frameworkiskelet
93
291660
2016
Bu, sorunlara yaklaşımımıza dair önceden
05:05
with whichhangi we approachyaklaşım problemssorunlar.
94
293700
1776
edinilmiş bir çerçeve biçimidir.
05:07
And that actuallyaslında makesmarkaları repurposingrepurposing
prettygüzel hardzor for all of us,
95
295500
3256
Bu da değişimi bizler için
oldukça zorlaştırır ve sanırım
05:10
whichhangi is, I guesstahmin, why they gaveverdi
a TVTV showgöstermek to the guy who was,
96
298780
3536
değişim konusunda oldukça iyi
olan adama dair bir dizi çekmelerinin
05:14
like, really great at repurposingrepurposing.
97
302340
1800
nedeni de bu.
05:16
(LaughterKahkaha)
98
304660
1880
(Gülüşmeler)
05:19
So the effectsetkileri in bothher ikisi de the casedurum
of iproniazidiproniazid and imipramineimipramine,
99
307180
4336
Yani hem iproniazit,
hem de imipramin durumunda
05:23
they were so stronggüçlü --
100
311540
1376
etkiler çok güçlü --
05:24
there was maniaMania,
or people dancingdans in the hallssalonları.
101
312940
2216
maniklik ya da
koridorlarda dans eden insanlar.
05:27
It's actuallyaslında not that surprisingşaşırtıcı
they were caughtyakalandı.
102
315180
3136
Yakalandıkları şey
aslında çok da şaşırtıcı değil.
05:30
But it does make you wondermerak etmek
what elsebaşka we'vebiz ettik missedcevapsız.
103
318340
3480
Başka neyi kaçırdığınızı
merak etmenizi sağlıyor bu durum.
05:35
So iproniazidiproniazid and imipramineimipramine,
104
323020
2176
Yani iproniazit ve imipramin,
05:37
they're more than just
a casedurum studyders çalışma in repurposingrepurposing.
105
325220
2416
değişime dair çalışma
alanı olmaktan daha fazlası.
05:39
They have two other things in commonortak
that are really importantönemli.
106
327660
2976
İkisinin de çok
önemli iki ortak özelliği var.
Birincisi, korkunç yan etkileri var.
05:42
One, they have terriblekorkunç sideyan effectsetkileri.
107
330660
2496
05:45
That includesiçerir liverkaraciğer toxicitytoksisite,
108
333180
2616
Karaciğer zehirlenmesi,
05:47
weightağırlık gainkazanç of over 50 poundspound,
109
335820
2976
20 kilo üzerinde kilo alımı
ve intihar eğilimi
05:50
suicidalitySuicidality.
110
338820
1776
bunlardan birkaçı.
05:52
And two, they bothher ikisi de
increaseartırmak levelsseviyeleri of serotoninserotonin,
111
340620
4176
İkincisi, ikisi de serotonin
düzeyini yükseltiyor, serotonin de
05:56
whichhangi is a chemicalkimyasal signalişaret in the brainbeyin,
112
344820
2336
beyindeki kimyasal bir sinyal veya
05:59
or a neurotransmitternörotransmitter.
113
347180
1200
sinir ileticidir.
06:01
And those two things togetherbirlikte,
right, one or the two,
114
349380
2496
Bu ikisi, evet, birincisi veya ikincisi,
06:03
mayMayıs ayı not have been that importantönemli,
115
351900
1616
o kadar da önemli olmayabilir,
ama ikisi birden, daha güvenli
ilaçlar üretmemiz gerektiğini ifade eder
06:05
but the two togetherbirlikte meantdemek
that we had to developgeliştirmek saferdaha güvenli drugsilaçlar,
116
353540
3736
06:09
and that serotoninserotonin seemedgibiydi
like a prettygüzel good placeyer to startbaşlama.
117
357300
3520
ve serotonin güzel
bir başlangıç noktası olabilir.
06:13
So we developedgelişmiş drugsilaçlar
to more specificallyözellikle focusodak on serotoninserotonin,
118
361660
3896
Böylece spesifik olarak
serotonine, selektif seretonin geri alım
06:17
the selectiveSeçici serotoninserotonin
reuptakegeri Alım inhibitorsinhibitörler, so the SSRIsSSRI,
119
365580
3656
engelleyiciye, yani SSRI'ye
odaklanan ilaçlar ürettik,
06:21
the mostçoğu famousünlü of whichhangi is ProzacProzac.
120
369260
2736
bunlardan en bilineni ise Prozac.
06:24
And that was 30 yearsyıl agoönce,
121
372020
1976
Bu 30 yıl önceydi ve o zamandan beri
06:26
and sincedan beri then we have mostlyçoğunlukla
just workedişlenmiş on optimizingEn iyi duruma getirme those drugsilaçlar.
122
374020
3200
en çok, bu ilaçları en
iyi hâle getirme üzerine çalıştık.
06:29
And the SSRIsSSRI, they are better
than the drugsilaçlar that camegeldi before them,
123
377740
3216
Ve SSRI'ler, kendisinden
önceki ilaçlardan daha iyiler, fakat
06:32
but they still have a lot of sideyan effectsetkileri,
124
380980
2096
yine de çok fazla yan etkileri var;
06:35
includingdahil olmak üzere weightağırlık gainkazanç, insomniauykusuzluk,
125
383100
2896
kilo alımı, uykusuzluk,
06:38
suicidalitySuicidality --
126
386020
1200
intihar eğilimi --
06:40
and they take a really long time to work,
127
388100
2336
ve işe yaraması uzun zaman alıyor,
06:42
something like fourdört to sixaltı weekshaftalar
in a lot of patientshastalar.
128
390460
2536
çoğu hastada dört ila
altı hafta arası gibi bir süre.
06:45
And that's in the patientshastalar
where they do work.
129
393020
2176
İşlev gösterdikleri yer, bu hastalar.
06:47
There are a lot of patientshastalar
where these drugsilaçlar don't work.
130
395220
2856
Bu ilaçların işe
yaramadığı birçok hasta var.
06:50
And that meansanlamına geliyor now, in 2016,
131
398100
3376
Yani şu an, 2016 yılında,
06:53
we still have no cureskürler
for any moodruh hali disordersbozukluklar,
132
401500
3816
herhangi bir ruhsal bozukluk
için hâlâ bir tedavimiz yok, yalnızca
06:57
just drugsilaçlar that suppressbastırmak symptomssemptomlar,
133
405340
2056
semptomları gizleyen ilaçlar var;
06:59
whichhangi is kindtür of the differencefark betweenarasında
takingalma a painkillerağrı kesici for an infectionenfeksiyon
134
407420
4056
yani bir enfeksiyon için ağrı kesici
içmek ve antibiyotik içmek arasındaki
07:03
versuse karşı an antibioticantibiyotik.
135
411500
1416
fark gibi.
07:04
A painkillerağrı kesici will make you feel better,
136
412940
1856
Ağrı kesici iyi hissettirecektir,
07:06
but is not going to do anything
to treattedavi etmek that underlyingtemel diseasehastalık.
137
414820
3080
fakat hastalığı tedavi etmek
için hiçbir şey yapmayacaktır.
07:10
And it was this flexibilityesneklik
in our thinkingdüşünme
138
418700
2336
İproniazit ve imipraminin bu şekilde
07:13
that let us recognizetanımak
that iproniazidiproniazid and imipramineimipramine
139
421060
2936
değiştirilebileceğini fark
etmemizi de bu düşünce esnekliği
07:16
could be repurposedrepurposed in this way,
140
424020
2096
sağlamıştı, bu da bizi,
07:18
whichhangi led us to the serotoninserotonin hypothesishipotez,
141
426140
1976
sonrasında üzerinde ironik olarak
07:20
whichhangi we then, ironicallyironik, fixatedsabitlenmiş on.
142
428140
3000
sabitlendiğimiz,
serotonin hipotezine yönlendirdi.
07:23
This is brainbeyin signalingsinyalizasyon, serotoninserotonin,
143
431980
2536
Bu, bir SSRI reklamından, serotonin
07:26
from an SSRISSRI commercialticari.
144
434540
1256
sinyali veren beyin.
07:27
In casedurum you're not clearaçık,
this is a dramatizationdramatizasyon.
145
435820
2360
Anlaşılmıyor olabilir,
bu abartılı bir gösterim.
07:30
And in scienceBilim, we try
and removeKaldır our biasönyargı, right,
146
438660
4056
Ve bilimde, iki taraflı deneyler
yaparak veya sonuçlarımıza istatistiksel
07:34
by runningkoşu double-blindedÇift kör experimentsdeneyler
147
442740
2376
olarak bilinemezci yaklaşarak,
07:37
or beingolmak statisticallyistatistiksel agnosticagnostik
as to what our resultsSonuçlar will be.
148
445140
3696
önyargılarımızı deniyor
ve ortadan kaldırıyoruz, evet.
07:40
But biasönyargı creepssürüngenler in more insidiouslysinsice
in what we chooseseçmek to studyders çalışma
149
448860
4296
Fakat önyargı, çalıştığımız
şeyin ve çalışma biçimimizin içerisine
07:45
and how we chooseseçmek to studyders çalışma it.
150
453180
1720
daha sinsice süzülüyor.
07:48
So we'vebiz ettik focusedodaklı on serotoninserotonin now
for the pastgeçmiş 30 yearsyıl,
151
456260
3576
Yani geçtiğimiz 30 yıl boyunca
genelde diğer şeyleri hariç tutarak
07:51
oftensık sık to the exclusionhariç tutma of other things.
152
459860
2240
serotonine odaklandık.
07:54
We still have no cureskürler,
153
462860
1360
Elimizde hâlâ bir tedavi yok
07:57
and what if serotoninserotonin
isn't all there is to depressiondepresyon?
154
465180
3416
ve depresyon için gereken
tek şey serotonin değilse ne olacak?
08:00
What if it's not even the keyanahtar partBölüm of it?
155
468620
2056
Onun kilit noktası değilse ne olacak?
08:02
That meansanlamına geliyor no mattermadde how much time
156
470700
2176
Bu demek oluyor ki, ne kadar zaman
08:04
or moneypara or effortçaba we put into it,
157
472900
2736
veya para veya efor harcarsak harcayalım,
08:07
it will never leadöncülük etmek to a cureÇare.
158
475660
1920
bir tedavi üretemeyeceğiz.
08:10
In the pastgeçmiş fewaz yearsyıl,
doctorsdoktorlar have discoveredkeşfedilen
159
478500
2576
Geçtiğimiz birkaç yılda
doktorlar muhtemelen SSRI'den
08:13
probablymuhtemelen what is the first trulygerçekten newyeni
antidepressantantidepresan sincedan beri the SSRIsSSRI,
160
481100
4920
bu yana bulunan ilk gerçek
antidepresanı, yani Calypsol'ü
08:18
CalypsolCalypsol,
161
486540
1296
keşfettiler ve bu ilaç
08:19
and this drugilaç worksEserleri very quicklyhızlı bir şekilde,
withiniçinde a fewaz hourssaatler or a day,
162
487860
3456
çok çabuk işe yarıyor,
birkaç saat ya da günde
08:23
and it doesn't work on serotoninserotonin.
163
491340
1896
ve serotonin üzerinde çalışmıyor.
08:25
It worksEserleri on glutamateGlutamat,
whichhangi is anotherbir diğeri neurotransmitternörotransmitter.
164
493260
2680
Diğer bir sinir iletici olan
glutamat üzerinde çalışıyor.
08:28
And it's alsoAyrıca repurposedrepurposed.
165
496380
1496
Ayrıca değiştirilmiş.
08:29
It was traditionallygeleneksel used
as anesthesiaanestezi in surgerycerrahlık.
166
497900
3080
Eskiden ameliyatlarda
anestezi olarak kullanılıyordu.
08:33
But unlikeaksine those other drugsilaçlar,
167
501540
1656
Fakat hemen fark ettiğimiz diğer
08:35
whichhangi were recognizedtanınan prettygüzel quicklyhızlı bir şekilde,
168
503220
1816
ilaçlardan farklı olarak,
08:37
it tookaldı us 20 yearsyıl
169
505060
1696
Calypsol'ün bir antidepresan
08:38
to realizegerçekleştirmek that CalypsolCalypsol
was an antidepressantantidepresan,
170
506780
2656
olduğunu anlamamız
20 yıl sürdü, ayrıca bu aslında,
08:41
despiterağmen the factgerçek that it's actuallyaslında
a better antidepressantantidepresan,
171
509460
2856
muhtemelen, diğer ilaçlardan daha
08:44
probablymuhtemelen, than those other drugsilaçlar.
172
512340
1616
iyi bir antidepresan.
08:45
It's actuallyaslında probablymuhtemelen because of the factgerçek
that it's a better antidepressantantidepresan
173
513980
4096
Bunun nedeni muhtemelen,
daha iyi bir antidepresan olduğu
08:50
that it was harderDaha güçlü for us to recognizetanımak.
174
518100
1895
için farkına varmamızın zor olması.
08:52
There was no maniaMania to signalişaret its effectsetkileri.
175
520019
2081
Etkilerini gösterecek bir maniklik yoktu.
08:54
So in 2013, up at ColumbiaColumbia UniversityÜniversitesi,
176
522580
3096
2013 yılında, Kolumbiya Üniversitesi'nde,
08:57
I was workingçalışma with my colleagueçalışma arkadaşı,
177
525700
1576
meslektaşım Dr. Christine Ann Denny ile
08:59
DrDr. ChristineChristine AnnAnn DennyDenny,
178
527300
1976
çalışıyordum
09:01
and we were studyingders çalışıyor CalypsolCalypsol
as an antidepressantantidepresan in micefareler.
179
529300
3800
ve farelerde bir antidepresan
olarak Calypsol'ü çalışıyorduk.
09:05
And CalypsolCalypsol has, like,
a really shortkısa half-lifeHalf-Life,
180
533660
2816
Ve Calypsol'ün gerçekten
çok az bir yarı-ömrü var,
09:08
whichhangi meansanlamına geliyor it's out of your bodyvücut
withiniçinde a fewaz hourssaatler.
181
536500
3056
yani birkaç saat
içerisinde vücudunuzdan atılıyor.
09:11
And we were just pilotingPilot.
182
539580
1416
Biz de deney yapıyorduk.
09:13
So we would give an injectionenjeksiyon to micefareler,
183
541020
2256
Fareye bir kez enjekte ediyorduk ve
09:15
and then we'devlenmek wait a weekhafta,
184
543300
1296
bir hafta bekliyorduk,
09:16
and then we'devlenmek runkoş
anotherbir diğeri experimentdeney to savekayıt etmek moneypara.
185
544620
2680
daha sonra, tasarruf
etmek için, başka deney yapıyorduk.
09:20
And one of the experimentsdeneyler I was runningkoşu,
186
548020
2136
Yaptığım deneylerden birisinde
09:22
we would stressstres the micefareler,
187
550180
1656
fareye baskı yapıyorduk ve onu
09:23
and we used that as a modelmodel of depressiondepresyon.
188
551860
2216
bir depresyon modeli olarak kullanıyorduk.
09:26
And at first it kindtür of just lookedbaktı
like it didn't really work at all.
189
554100
3336
Aslında ilk başlarda
işe yaramıyormuş gibi göründü.
09:29
So we could have stoppeddurduruldu there.
190
557460
1520
O noktada bırakabilirdik.
09:31
But I have runkoş this modelmodel
of depressiondepresyon for yearsyıl,
191
559540
2896
Fakat bu depresyon
modelini yıllarca sürdürdüm ve
09:34
and the dataveri just lookedbaktı kindtür of weirdtuhaf.
192
562460
1896
veriler tuhaf görünüyordu.
09:36
It didn't really look right to me.
193
564380
1856
Bana doğruymuş gibi görünmüyorlardı.
09:38
So I wentgitti back,
194
566260
1216
Geri döndüm ve
09:39
and we reanalyzedreanalyzed it
195
567500
1496
bir hafta önceden
09:41
basedmerkezli on whetherolup olmadığını or not they had gottenkazanılmış
that one injectionenjeksiyon of CalypsolCalypsol
196
569020
3816
bir kez Calypsol enjekte edilip
edilmediğine odaklanarak yeniden
09:44
a weekhafta beforehandönceden.
197
572860
1200
analiz ettik.
09:46
And it lookedbaktı kindtür of like this.
198
574940
2016
Ortaya böyle bir şey çıktı.
09:48
So if you look at the faruzak left,
199
576980
2136
En sola bakarsanız,
09:51
if you put a mousefare in a newyeni spaceuzay,
200
579140
2496
bir fareyi yeni bir alana koyarsanız,
09:53
this is the boxkutu, it's very excitingheyecan verici,
201
581660
2256
kutu bu şekilde, çok heyecanlı,
09:55
a mousefare will walkyürümek around and explorekeşfetmek,
202
583940
2136
fare etrafta gezinerek keşfedecektir ve
09:58
and you can see that pinkpembe linehat
is actuallyaslında the measureölçmek of them walkingyürüme.
203
586100
4296
pembe çizginin, onların
yürüme ölçüleri olduğunu görebilirsiniz.
10:02
And we alsoAyrıca give it
anotherbir diğeri mousefare in a pencilkalem cupFincan
204
590420
3176
Ayrıca bir kalemlik içinde
duran diğer bir fareye de verdik ve
10:05
that it can decidekarar ver to interactetkileşim with.
205
593620
2056
etkileşime geçme kararı ona aitti.
10:07
This is alsoAyrıca a dramatizationdramatizasyon,
in casedurum that's not clearaçık.
206
595700
3216
Anlaşılmıyor olabilir,
bu da abartılı bir gösterim.
10:10
And a normalnormal mousefare will explorekeşfetmek.
207
598940
3696
Normal bir fare keşfeder.
10:14
It will be socialsosyal.
208
602660
1240
Sosyal olur.
10:16
CheckOnay out what's going on.
209
604620
1376
Bakın neler oluyor.
10:18
If you stressstres a mousefare
in this depressiondepresyon modelmodel,
210
606020
2896
Ortadaki kutuda bulunan
bu depresyon modelinde bir fareye
10:20
whichhangi is the middleorta boxkutu,
211
608940
1280
baskı yaparsanız,
10:23
they aren'tdeğil socialsosyal, they don't explorekeşfetmek.
212
611100
1896
sosyalleşmezler ve keşfetmezler.
10:25
They mostlyçoğunlukla just kindtür of hidesaklamak
in that back cornerköşe, behindarkasında a cupFincan.
213
613020
3280
Çoğunlukla bir bardağın
arkasına, arka köşeye saklanırlar.
10:29
YetHenüz the micefareler that had gottenkazanılmış
that one injectionenjeksiyon of CalypsolCalypsol,
214
617020
3096
Bir kez Calypsol enjekte edilmiş fareler,
10:32
here on your right,
215
620140
1200
sağınızdaki,
10:34
they were exploringkeşfetmek, they were socialsosyal.
216
622060
1960
keşfediyorlar ve sosyaller.
10:36
They lookedbaktı like they
had never been stressedvurguladı at all,
217
624740
2480
Daha önce hiç stresli
olmamış gibi görünüyorlar,
10:40
whichhangi is impossibleimkansız.
218
628020
1200
bu imkânsız.
10:42
So we could have just stoppeddurduruldu there,
219
630260
1720
Bu noktada durabilirdik,
10:44
but ChristineChristine had alsoAyrıca used
CalypsolCalypsol before as anesthesiaanestezi,
220
632780
4296
fakat Christine Calypsol'ü daha
önce anestezi olarak da kullanmıştı ve
10:49
and a fewaz yearsyıl agoönce she had seengörüldü
221
637100
1576
birkaç yıl önce bunun,
10:50
that it seemedgibiydi to have
some weirdtuhaf effectsetkileri on cellshücreler
222
638700
2376
ilaç alındıktan sonra
belki de birkaç hafta süren,
10:53
and some other behaviordavranış
223
641100
1216
hücreler üzerinde
10:54
that alsoAyrıca seemedgibiydi to last
long after the drugilaç,
224
642340
3016
bazı tuhaf etkilere ve
diğer davranışlara neden
10:57
maybe a fewaz weekshaftalar.
225
645380
1256
olduğunu gördü.
10:58
So we were like, OK,
226
646660
1256
Pekâlâ, belki de bu
10:59
maybe this is not completelytamamen impossibleimkansız,
227
647940
2176
tamamen imkânsız değildir dedik,
11:02
but we were really skepticalşüpheci.
228
650140
1496
ama gerçekten şüpheliydik.
11:03
So we did what you do in scienceBilim
when you're not sure,
229
651660
2536
Bilimde emin olunmadığı
zaman yapılan şeyi yaptık,
11:06
and we ranran it again.
230
654220
1200
yani tekrar deney yaptık.
11:08
And I rememberhatırlamak beingolmak in the animalhayvan roomoda,
231
656460
3016
Hayvan odasında fareleri test etmek için
11:11
movinghareketli micefareler from boxkutu to boxkutu
to testÖlçek them,
232
659500
3656
bir kutudan diğerine
taşıdığımı hatırlıyorum ve
11:15
and ChristineChristine was actuallyaslında sittingoturma
on the floorzemin with the computerbilgisayar in her lapkucak
233
663180
3616
Christine de farelerin onu
görmemesi için, kucağında bilgisayarla
11:18
so the micefareler couldn'tcould see her,
234
666820
1416
yerde oturuyordu ve
11:20
and she was analyzinganaliz
the dataveri in realgerçek time.
235
668260
2256
verileri gerçek zamanlı analiz ediyordu.
11:22
And I rememberhatırlamak us yellingseslenme,
236
670540
1376
Bağırdığımızı hatırlıyorum,
11:23
whichhangi you're not supposedsözde to do
in an animalhayvan roomoda where you're testingtest yapmak,
237
671940
3296
test yaparken hayvan odasında
bunu yapmamanız gerekir, bağırdık
11:27
because it had workedişlenmiş.
238
675260
1576
çünkü işe yaramıştı.
11:28
It seemedgibiydi like these micefareler
were protectedkorumalı againstkarşısında stressstres,
239
676860
4376
Fareler strese karşı korunmuş
gibiydi veya uygunsuz bir şekilde
11:33
or they were inappropriatelyuygunsuz bir şekilde happymutlu,
howeverancak you want to call it.
240
681260
3056
neşelilerdi, nasıl adlandırmak isterseniz.
11:36
And we were really excitedheyecanlı.
241
684340
2440
Çok heyecanlıydık.
11:39
And then we were really skepticalşüpheci,
because it was too good to be truedoğru.
242
687820
3480
Sonrasında şüphe duyduk, çünkü
gerçek olamayacak kadar güzeldi.
11:43
So we ranran it again.
243
691860
1200
Ve tekrar denedik.
11:45
And then we ranran it again in a PTSDTSSB modelmodel,
244
693740
2736
Bir TSSB modelinde tekrar denedik
11:48
and we ranran it again
in a physiologicalfizyolojik modelmodel,
245
696500
2416
ve fizyolojik bir modelde tekrar denedik,
11:50
where all we did was give stressstres hormoneshormonlar.
246
698940
2216
burada yalnızca stres hormonu verdik.
11:53
And we had our undergradsundergrads runkoş it.
247
701180
1616
Öğrencilerimiz de bunu yürüttü.
11:54
And then we had our collaboratorsortak çalışanlar
halfwayyarım acrosskarşısında the worldDünya in FranceFransa runkoş it.
248
702820
4120
Daha sonra Fransa'da bunu yürüten
dünyanın her yerinden ortaklarımız oldu.
11:59
And everyher time someonebirisi ranran it,
they confirmedonaylı the sameaynı thing.
249
707780
3216
Ne zaman birisi yürütse,
aynı şeyi onayladılar.
12:03
It seemedgibiydi like
this one injectionenjeksiyon of CalypsolCalypsol
250
711020
2816
Bir Calypsol enjektesi
bir şekilde haftalarca stresten
12:05
was somehowbir şekilde protectingkoruyucu
againstkarşısında stressstres for weekshaftalar.
251
713860
2760
korunma sağlıyor gibiydi.
12:09
And we only publishedyayınlanan this a yearyıl agoönce,
252
717180
1856
Bunu yalnızca bir yıl önce yayınladık,
12:11
but sincedan beri then other labslaboratuarları
have independentlybağımsız olarak confirmedonaylı this effectEfekt.
253
719060
4080
ondan sonra diğer laboratuvarlar da
bağımsız olarak bu etkiyi onayladı.
12:15
So we don't know what causesnedenleri depressiondepresyon,
254
723940
1920
Yani depresyona neyin
sebep olduğunu bilmiyoruz,
12:18
but we do know that stressstres
is the initialilk triggertetik
255
726460
3696
fakat olayların %80'inde
stresin öncü neden olduğunu biliyoruz
12:22
in 80 percentyüzde of casesvakalar,
256
730180
2336
ve depresyon ile
12:24
and depressiondepresyon and PTSDTSSB
are differentfarklı diseaseshastalıklar,
257
732540
2216
TSSB farklı hastalıklardır,
12:26
but this is something
they sharepay in commonortak.
258
734780
2016
fakat bu paylaştıkları bir şeydir.
12:28
Right? It is traumatictravmatik stressstres
259
736820
1816
Değil mi? Travma sonrası
stres bozukluğuna
12:30
like activeaktif combatsavaş or naturaldoğal disastersafetler
260
738660
2896
neden olan şey aktif savaşlar
12:33
or communitytoplum violenceşiddet or sexualcinsel assaultsaldırı
261
741580
2456
veya doğal afetler ya da toplum şiddeti
12:36
that causesnedenleri post-traumaticTravma sonrası
stressstres disorderdüzensizlik,
262
744060
2280
veya cinsel saldırı gibi şeylerdir
12:38
and not everyoneherkes that is exposedmaruz to stressstres
developsgeliştirir a moodruh hali disorderdüzensizlik.
263
746980
5616
ve strese maruz kalan herkes
ruhsal bir bozukluk geliştirmez.
12:44
And this abilitykabiliyet to experiencedeneyim
stressstres and be resilientesnek
264
752620
2896
Stresi deneyimleme, dirençlilik,
12:47
and bouncehemen çıkma back and not developgeliştirmek
depressiondepresyon or PTSDTSSB
265
755540
4160
sonra geriye dönme ve
depresyon geliştirmeme veya TSSB,
12:52
is knownbilinen as stressstres resilienceesneklik,
266
760500
2256
stres direnci olarak bilinmektedir
12:54
and it variesdeğişir betweenarasında people.
267
762780
1856
ve insandan insana değişim gösterir.
12:56
And we have always thought of it
as just sortçeşit of this passivepasif propertyözellik.
268
764660
3336
Bunu her zaman bir tür pasif
sahiplik olarak düşünmüşüzdür.
13:00
It's the absenceyokluk of susceptibilityduyarlılık factorsfaktörler
269
768020
2536
Aslında bu rahatsızlıklar
için gereken hassaslık ve
13:02
and riskrisk factorsfaktörler for these disordersbozukluklar.
270
770580
2080
risk faktörlerinin eksikliğidir.
13:05
But what if it were activeaktif?
271
773620
1880
Aktif olsa ne olurdu?
13:08
Maybe we could enhanceartırmak it,
272
776420
1496
Belki de geliştirebilirdik,
13:09
sortçeşit of akinakın to puttingkoyarak on armorzırh.
273
777940
2160
zırhla kaplamaya benzer bir şekilde.
13:13
We had accidentallyyanlışlıkla discoveredkeşfedilen
the first resilience-enhancingesneklik arttırıcı drugilaç.
274
781220
4600
Tesadüfen, ilk dirençlilik-geliştiren
ilacı keşfettik.
13:18
And like I said, we only gaveverdi
a tinyminik amounttutar of the drugilaç,
275
786740
2776
Ve dediğim gibi,
ilacın çok azını veriyorduk ve
13:21
and it lastedsürdü for weekshaftalar,
276
789540
1576
etkisi haftalarca sürdü,
13:23
and that's not like anything
you see with antidepressantsantidepresanlar.
277
791140
3216
yani antidepresanlarda
gördüğünüz şeyler gibi değiller.
13:26
But it is actuallyaslında kindtür of similarbenzer
to what you see in immunebağışık vaccinesaşılar.
278
794380
4320
Aslında daha çok, bağışıklık
aşısında gördüğünüz şeylere benziyor.
13:31
So in immunebağışık vaccinesaşılar,
you'llEğer olacak get your shotsçekim,
279
799180
2936
Bağışıklık aşılarında
aşınızı vuruluyorsunuz
13:34
and then weekshaftalar, monthsay, yearsyıl latersonra,
280
802140
3376
ve haftalar, aylar, yıllar sonra,
13:37
when you're actuallyaslında exposedmaruz to bacteriabakteriler,
281
805540
2336
gerçekten bakteriye maruz kaldığınızda
13:39
it's not the vaccineaşı in your bodyvücut
that protectskorur you.
282
807900
2456
sizi koruyan şey aşı olmuyor.
13:42
It's your ownkendi immunebağışık systemsistem
283
810380
1376
Bakteriyi yok eden şey,
13:43
that's developedgelişmiş resistancedirenç and resilienceesneklik
to this bacteriabakteriler that fightskavgalar it off,
284
811780
4136
dirençlilik geliştirmiş olan
bağışıklık sisteminiz ve
13:47
and you actuallyaslında never get the infectionenfeksiyon,
285
815940
2136
hiçbir zaman mikrop kapmıyorsunuz,
13:50
whichhangi is very differentfarklı
from, say, our treatmentstedaviler. Right?
286
818100
3056
bizim tedavilerimizden
oldukça farklı. Değil mi?
13:53
In that casedurum, you get the infectionenfeksiyon,
you're exposedmaruz to the bacteriabakteriler,
287
821180
3816
Bu durumda enfeksiyon kapıyorsunuz,
bakteriye maruz kalıyor ve
13:57
you're sickhasta, and then you take,
say, an antibioticantibiyotik whichhangi cureskürler it,
288
825020
3856
hasta oluyorsunuz, daha sonra,
diyelim ki, bir antibiyotik alıyorsunuz
14:00
and those drugsilaçlar are actuallyaslında workingçalışma
to killöldürmek the bacteriabakteriler.
289
828900
3240
ve bu ilaçlar da
bakteriyi öldürmeye uğraşıyorlar.
14:04
Or similarbenzer to as I said before,
with this palliativePalyatif,
290
832780
2496
Veya daha önce
söylediğim gibi, bu hafifletici ile,
14:07
you'llEğer olacak take something
that will suppressbastırmak the symptomssemptomlar,
291
835300
2856
semptomları gizleyecek
bir şey almış oluyorsunuz,
14:10
but it won'talışkanlık treattedavi etmek
the underlyingtemel infectionenfeksiyon,
292
838180
2696
fakat altında yatan enfeksiyonu
tedavi etmeyecek ve yalnızca
14:12
and you'llEğer olacak only feel better
duringsırasında the time in whichhangi you're takingalma it,
293
840900
3336
ilacı içtiğiniz zaman iyi hissedeceksiniz,
14:16
whichhangi is why you have to keep takingalma it.
294
844260
1936
sürekli içmenizin nedeni de bu.
14:18
And in depressiondepresyon and PTSDTSSB --
295
846220
2696
Depresyon ve TSSB'de
14:20
here we have your stressstres exposurePozlama --
296
848940
1976
-- burada strese maruz kalıyorsunuz --
14:22
we only have palliativePalyatif carebakım.
297
850940
2616
yalnızca hafifletici tedavimiz var.
14:25
AntidepressantsAntidepresanlar only suppressbastırmak symptomssemptomlar,
298
853580
2496
Antidepresanlar
yalnızca semptomları gizlerler ve
14:28
and that is why you basicallytemel olarak
have to keep takingalma them
299
856100
2856
hastalık boyunca ilaçları
içmeye devam edip durmanızın
14:30
for the life of the diseasehastalık,
300
858980
1696
nedeni budur, hastalığın ömrü ise
14:32
whichhangi is oftensık sık
the lengthuzunluk of your ownkendi life.
301
860700
2200
genelde sizin ömrünüz kadardır.
14:35
So we're callingçağrı our resilience-enhancingesneklik arttırıcı
drugsilaçlar "paravaccinesparavaccines,"
302
863940
4216
Direnç-geliştiren ilaçlarımıza
"yan aşı" yani "paravaccine" adını verdik,
14:40
whichhangi meansanlamına geliyor vaccine-likeaşı gibi,
303
868180
1536
bu, aşıya benzeyen anlamına geliyor,
14:41
because it seemsgörünüyor
like they mightbelki have the potentialpotansiyel
304
869740
2496
çünkü strese karşı koruma
potansiyeline sahip olabilirler
14:44
to protectkorumak againstkarşısında stressstres
305
872260
1816
ve farelerin
14:46
and preventönlemek micefareler from developinggelişen
306
874100
3416
depresyon ve travma sonrası
14:49
depressiondepresyon and post-traumaticTravma sonrası
stressstres disorderdüzensizlik.
307
877540
2760
stres bozukluğu
geliştirmelerini engelleyebilirler.
14:52
AlsoAyrıca, not all antidepressantsantidepresanlar
are alsoAyrıca paravaccinesparavaccines.
308
880780
3440
Ayrıca, her antidepresan
"paravaccine" değildir.
14:57
We trieddenenmiş ProzacProzac as well,
309
885300
1616
Prozac'ı da denedik,
14:58
and that had no effectEfekt.
310
886940
1360
hiçbir etkisi olmadı.
15:01
So if this were to translateÇevirmek into humansinsanlar,
311
889060
3016
Yani eğer bu insanlara çevrilseydi,
15:04
we mightbelki be ableyapabilmek to protectkorumak people
312
892100
2576
depresyon ve TSSB gibi stres içerikli
15:06
who are predictablytahmin edilebileceği gibi at riskrisk
313
894700
2256
rahatsızlıklara karşı risk taşıdığı
15:08
againstkarşısında stress-inducedstres kaynaklı disordersbozukluklar
like depressiondepresyon and PTSDTSSB.
314
896980
3856
tahmin edilen insanları koruyabilirdik.
15:12
So that's first responderscevaplama
and firefightersİtfaiye,
315
900860
3136
Yani ilk müdahale ekipleri ve itfaiye,
15:16
refugeesmülteciler, prisonersmahkumlar and prisonhapis guardsMuhafızlar,
316
904020
4136
göçmenler, mahkûmlar ve
hapishane gardiyanları,
15:20
soldiersaskerler, you nameisim it.
317
908180
2080
askerler, aklınıza gelen herkes.
15:23
And to give you a senseduyu
of the scaleölçek of these diseaseshastalıklar,
318
911220
3800
Bu hastalıklara dair
sizlere bir ölçek vermek için;
15:27
in 2010, the globalglobal burdenyük of diseasehastalık
319
915620
3056
2010 yılında, hastalığın dünya çapında
15:30
was estimatedtahmini at 2.5 trilliontrilyon dollarsdolar,
320
918700
3840
neden olduğu yük 2,5 trilyon dolar
olarak hesaplandı
15:35
and sincedan beri they are chronicKronik,
321
923060
1536
ve kronik olduğu için
15:36
that costmaliyet is compoundingBileşik
and is thereforebu nedenle expectedbeklenen to riseyükselmek
322
924620
3216
bu masraf şiddetlenmekte
ve dolayısıyla, önümüzdeki 15 yılda
15:39
up to sixaltı trilliontrilyon dollarsdolar
in just the nextSonraki 15 yearsyıl.
323
927860
3240
altı trilyon dolara
kadar yükselmesi bekleniyor.
15:44
As I mentionedadı geçen before,
324
932460
1579
Belirttiğim gibi,
15:46
repurposingrepurposing can be challengingmeydan okuma
because of our priorönceki biasesönyargıların.
325
934064
4076
önyargılarımız
yüzünden değişim çok zor olabilir.
15:50
CalypsolCalypsol has anotherbir diğeri nameisim,
326
938860
1520
Calypsol'ün başka bir adı da var,
15:53
ketamineketamin,
327
941100
1200
Ketamine
15:55
whichhangi alsoAyrıca goesgider by anotherbir diğeri nameisim,
328
943380
1560
ve bunun da başka bir adı var,
15:57
SpecialÖzel K,
329
945460
1416
Special K,
15:58
whichhangi is a clubkulüp drugilaç and drugilaç of abusetaciz.
330
946900
2400
bu bir uyuşturucu ve kötüye kullanılıyor.
16:02
It's still used acrosskarşısında the worldDünya
as an anestheticanestezi.
331
950540
3096
Tüm dünyada hâlâ
anestezi için kullanılıyor.
16:05
It's used in childrençocuklar.
We use it on the battlefieldsavaş.
332
953660
2856
Çocuklarda kullanılıyor.
Savaş alanlarında kullanıyoruz.
16:08
It's actuallyaslında the drugilaç of choiceseçim
in a lot of developinggelişen nationsmilletler,
333
956540
2976
Çoğu gelişen ülkede
tercih edilen bir ilaç aslında,
16:11
because it doesn't affectetkilemek breathingnefes.
334
959540
1856
çünkü nefes alışı etkilemiyor.
16:13
It is on the WorldDünya HealthSağlık OrganizationOrganizasyon
listliste of mostçoğu essentialgerekli medicinesilaçlar.
335
961420
4680
Dünya Sağlık Örgütü'nün
en önemli ilaçlar listesinde yer alıyor.
16:18
If we had discoveredkeşfedilen ketamineketamin
as a paravaccineparavaccine first,
336
966580
3560
Bir "paravaccine" olarak
ilk Ketamine'i keşfetmiş olsaydık,
16:22
it'do ediyorum be prettygüzel easykolay for us to developgeliştirmek it,
337
970820
2856
onu geliştirmemiz daha kolay olurdu,
16:25
but as is, we have to competeyarışmak
with our functionalfonksiyonel fixednesssabitlik
338
973700
3856
fakat şimdi bunu yapmak
için işlevsel durağanlığımızla ve
16:29
and mentalzihinsel setset that kindtür of interferekarışmak.
339
977580
2800
zihinsel setimizle
mücadele etmemiz gerekiyor.
16:33
FortunatelyNeyse ki, it's not
the only compoundbileşik we have discoveredkeşfedilen
340
981700
3856
Neyse ki bu önleyici,
"paravaccine" özelliklere sahip olan
16:37
that has these prophylactichastalık koruyucusu,
paravaccineparavaccine qualitiesnitelikleri,
341
985580
3440
keşfettiğimiz tek bileşim
bu değil, keşfettiğimiz diğer
16:41
but all of the other drugsilaçlar
we'vebiz ettik discoveredkeşfedilen,
342
989700
2200
tüm ilaçlar veya bileşimler,
hepsi tamamen yeni
16:44
or compoundsBileşikler if you will,
they're totallybütünüyle newyeni,
343
992780
2176
ve gıda ve ilaç
yönetiminin onay sürecinden
16:46
they have to go throughvasitasiyla
the entiretüm FDAFDA approvalonay processsüreç --
344
994980
3616
geçmek zorundalar --
insanlarda kullanılmadan önce
16:50
if they make it before
they can ever be used in humansinsanlar.
345
998620
3576
işe yarayıp yaramayacaklarının
anlaşılması için.
16:54
And that will be yearsyıl.
346
1002220
1656
Ve bu yıllar sürecek.
16:55
So if we wanted something soonerEr,
347
1003900
2256
Daha hızlı bir şey istiyorsak,
16:58
ketamineketamin is alreadyzaten FDA-approvedFDA onaylı.
348
1006180
2376
Ketamine yönetim
tarafından zaten onaylandı.
17:00
It's genericgenel, it's availablemevcut.
349
1008580
2696
Kapsamlı ve mevcut.
17:03
We could developgeliştirmek it for a fractionkesir
of the pricefiyat and a fractionkesir of the time.
350
1011300
4160
Onu maliyetinin çok altında
ve kısa zamanda geliştirebilirdik.
17:08
But actuallyaslında, beyondötesinde
functionalfonksiyonel fixednesssabitlik and mentalzihinsel setset,
351
1016380
4376
Fakat, işlevsel durağanlık
ve zihinsel setin de ötesinde,
17:12
there's a realgerçek other challengemeydan okuma
to repurposingrepurposing drugsilaçlar,
352
1020780
3576
ilaçlarda değişim konusunda
başka bir sıkıntı daha var,
17:16
whichhangi is policypolitika.
353
1024380
1199
o da politika.
17:18
There are no incentivesteşvikler in placeyer
354
1026179
2216
Kapsamlı bir ilaç
patentsiz kaldığında ve artık
17:20
oncebir Zamanlar a drugilaç is genericgenel and off patentpatent
and no longeruzun exclusiveözel
355
1028419
3736
piyasada bulunmadığında,
ilaç firmalarını bu ilaçları geliştirmeye
17:24
to encourageteşvik etmek pharmaPharma companiesşirketler
to developgeliştirmek them,
356
1032179
2337
teşvik edecek bir prim yok,
17:26
because they don't make moneypara.
357
1034540
1429
çünkü para kazanmıyorlar.
17:28
And that's not truedoğru for just ketamineketamin.
That is truedoğru for all drugsilaçlar.
358
1036380
3120
Bu yalnızca Ketamine için değil,
tüm ilaçlar için geçerli.
17:32
RegardlessNe olursa olsun, the ideaFikir itselfkendisi
is completelytamamen novelyeni in psychiatryPsikiyatri,
359
1040579
5657
Her şeye rağmen,
bu fikir psikiyatride oldukça yeni,
17:38
to use drugsilaçlar to preventönlemek mentalzihinsel illnesshastalık
360
1046260
3896
yani ilaçları zihinsel hastalığı
tedavi etmektense, onu önlemek için
17:42
as opposedkarşıt to just treattedavi etmek it.
361
1050180
1360
kullanma fikri.
17:44
It is possiblemümkün that 20, 50,
100 yearsyıl from now,
362
1052740
5056
Muhtemelen bundan 20, 50,
100 yıl sonra geçmişe baktığımızda
17:49
we will look back now
at depressiondepresyon and PTSDTSSB
363
1057820
4096
depresyon ve TSSB'yi,
tıpkı tüberküloz koğuşları gibi,
17:53
the way we look back
at tuberculosisTüberküloz sanitoriumssanitoriums
364
1061940
3216
geçmişte kalmış bir şey
olarak göreceğiz.
17:57
as a thing of the pastgeçmiş.
365
1065180
1200
17:59
This could be the beginningbaşlangıç of the endson
of the mentalzihinsel healthsağlık epidemicsalgın.
366
1067180
5240
Bu, zihinsel sağlık salgınında
sonunun başlangıcı olabilir.
18:05
But as a great scientistBilim insanı oncebir Zamanlar said,
367
1073380
3200
Fakat, büyük bir bilim
adamının da dediği gibi,
18:09
"Only a foolaptal is sure of anything.
368
1077900
2256
"Yalnızca bir budala her şeyden emindir.
18:12
A wisebilge man keepstutar on guessingtahmin."
369
1080180
2040
Bilge bir insan tahmin etmeye devam eder."
18:16
Thank you, guys.
370
1084044
1240
Teşekkürler arkadaşlar.
18:17
(ApplauseAlkış)
371
1085780
4066
(Alkışlar)
Translated by Gözde Zülal Solak
Reviewed by Ramazan Şen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Rebecca Brachman - Neuroscientist, writer, entrepreneur
Rebecca Brachman is a pioneer in the field of preventative psychopharmacology, developing drugs to enhance stress resilience and prevent mental illness.

Why you should listen

Current treatments for mood disorders only suppress symptoms without addressing the underlying disease, and there are no known cures. The drugs Rebecca Brachman is developing would be the first to prevent psychiatric disorders such as post-traumatic stress disorder (PTSD) and depression.

Brachman completed her PhD at Columbia University, prior to which she was a fellow at the National Institutes of Health, where she discovered that immune cells carry a memory of psychological stress and that white blood cells can act as antidepressants and resilience-enhancers. Brachman's research has been featured in The Atlantic, WIRED and Business Insider, and her work was recently described by Dr. George Slavich on NPR as a "moonshot project that is very much needed in the mental health arena."

In addition to conducting ongoing research at Columbia, Brachman is an NYCEDC Entrepreneurship Lab Fellow and cofounder of Paravax -- a biotech startup developing vaccine-like prophylactic drugs ("paravaccines") -- along with her scientific collaborator, Christine Ann Denny. She is also working on a non-profit venture to repurpose existing generic drugs for use as prophylactics, and previously served as the Interim Program Director for Outreach at the Zuckerman Institute at Columbia University.

Brachman is also a playwright and screenwriter. She holds Bachelor's degrees in both neuroscience and creative wWriting, and she is currently working on a tech-focused writing project with her long-time writing partner, Sean Calder ("Grimm," "Damages," "ER"). She served as the director of NeuWrite, a national network of science-writing groups that fosters ongoing collaboration between scientists, writers and artists, and she has been featured as a storyteller at The Story Collider.

(Photo: Kenneth Willardt)

More profile about the speaker
Rebecca Brachman | Speaker | TED.com