ABOUT THE SPEAKER
Mandy Len Catron - Writer
Mandy Len Catron explores love stories.

Why you should listen

Originally from Appalachian Virginia, Mandy Len Catron is a writer living and working in Vancouver, British Columbia. Her book How to Fall in Love with Anyone, is available for preorder on Amazon. Catron's writing has appeared in the New York Times, The Washington Post, and The Walrus, as well as literary journals and anthologies. She writes about love and love stories at The Love Story Project and teaches English and creative writing at the University of British Columbia. Her article "To Fall in Love with Anyone, Do This" was one of the most popular articles published by the New York Times in 2015.

More profile about the speaker
Mandy Len Catron | Speaker | TED.com
TEDxSFU

Mandy Len Catron: A better way to talk about love

Mandy Len Catron: Sevgiye dair konuşmanın daha güzel yolu

Filmed:
2,605,858 views

Aşıkken "düşeriz". Vuruluruz, eziliriz, bayılırız. Tutkuyla yanarız. Aşk bizi çılgına döndürür, hasta eder. Kalbimiz ağrır, sonra kırılır. Yazar Mandy Len Catron, aşk konusunda böyle konuşmanın aşkı yaşama şeklimizi de şekillendirdiğini söylüyor. Bu konuşmada Catron, deli gibi aşık olan herkese için aşkı daha keyifli ve daha az acı verici görmemize yardımcı olacak farklı bir benzetmenin altını çiziyor.
- Writer
Mandy Len Catron explores love stories. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
OK, so todaybugün I want to talk
about how we talk about love.
0
553
4300
Bugün aşkı konuşma şeklimizden
söz etmek istiyorum.
00:17
And specificallyözellikle,
1
5237
1150
Özellikle de
00:18
I want to talk about what's wrongyanlış
with how we talk about love.
2
6411
3435
aşkı konuşma şeklimizde
yanlış olan şeyleri konuşmak istiyorum.
00:22
MostÇoğu of us will probablymuhtemelen
falldüşmek in love a fewaz timeszamanlar
3
10673
3407
Muhtemelen bir çoğumuz hayatı boyunca
00:26
over the coursekurs of our liveshayatları,
4
14104
1465
birkaç kez aşık olur
00:27
and in the Englishİngilizce languagedil,
this metaphormecaz, fallingdüşen,
5
15593
4210
ve İngiliz dilindeki
bu "düşmek" benzetmesi
00:31
is really the mainana way that we
talk about that experiencedeneyim.
6
19827
3014
gerçekten bu tecrübemizi anlatmanın
esas yoludur.
00:35
I don't know about you,
7
23592
1151
Sizi bilmem ama,
00:36
but when I conceptualizeconceptualize this metaphormecaz,
8
24767
1927
bu mecazı canlandırdığımda
00:38
what I pictureresim is straightDüz
out of a cartoonkarikatür --
9
26718
2878
hayalimdeki resim bir karikatürden
çıkma gibi;
00:42
like there's a man,
10
30076
1296
sanki bir adam var,
00:43
he's walkingyürüme down the sidewalkkaldırım,
11
31396
1717
kaldırımda yürüyor,
00:45
withoutolmadan realizingfark it, he crosseshaçlar
over an openaçık manholeKuyu,
12
33137
3112
farkında olmadan açık
bir rögarın üstünden geçiyor
00:48
and he just plummetsplummets into the sewerlağım belowaltında.
13
36273
3661
ve altındaki kanalizasyona düşüyor.
00:51
And I pictureresim it this way
because fallingdüşen is not jumpingatlama.
14
39958
4080
Bunu böyle resmediyorum çünkü,
düşmek atlamak değil.
00:56
FallingDüşen is accidentalkaza sonucu,
15
44769
2032
Düşmek kazara olur,
00:58
it's uncontrollablekontrol edilemeyen.
16
46825
1902
önlenemez.
01:00
It's something that happensolur to us
withoutolmadan our consentrazı olmak.
17
48751
3525
Rızamız dışında başımıza gelir.
01:04
And this --
18
52300
1193
Ve bu,
01:05
this is the mainana way we talk
about startingbaşlangıç a newyeni relationshipilişki.
19
53517
3567
yeni bir ilişkiye başlama konusunda
ilk konuşma şeklimizdir.
01:10
I am a writeryazar and I'm alsoAyrıca
an Englishİngilizce teacheröğretmen,
20
58336
3767
Ben bir yazarım,
ayrıca İngilizce öğretmeniyim,
01:14
whichhangi meansanlamına geliyor I think
about wordskelimeler for a livingyaşam.
21
62127
2285
yani kelimeleri düşünmek benim mesleğim.
01:16
You could say that I get paidödenmiş
to arguetartışmak that the languagedil we use mattershususlar,
22
64436
4150
Kullandığımız dilin önemini savunmaktan
para kazandığımı söyleyebilirsiniz.
01:20
and I would like to arguetartışmak
that manyçok of the metaphorsmetaforlar we use
23
68610
4200
Ben de aşkla ilgili
kullandığımız mecazların,
01:24
to talk about love --
24
72834
1567
üztelik bir çoğunun
01:26
maybe even mostçoğu of them --
25
74425
1823
problemli olduğunu
01:28
are a problemsorun.
26
76272
1401
savunmak istiyorum.
01:30
So, in love, we falldüşmek.
27
78700
1893
Aşıkken, düşeriz.
01:33
We're struckvurdu.
28
81766
1465
Vuruluruz.
01:35
We are crushedezilmiş.
29
83255
1396
Çarpılırız.
01:37
We swoonbaygınlık.
30
85331
1370
Bayılırız.
01:39
We burnyanmak with passiontutku.
31
87186
1797
Tutkuyla yanıp tutuşuruz.
01:41
Love makesmarkaları us crazyçılgın,
32
89738
1977
Aşk bizi çılgınlaştırır
01:43
and it makesmarkaları us sickhasta.
33
91739
1564
ve hasta eder.
01:45
Our heartskalpler acheağrısı,
34
93796
1360
Kalplerimiz ağrır,
01:47
and then they breakkırılma.
35
95180
2006
sonra da kırılırlar.
01:50
So our metaphorsmetaforlar equateeşit
the experiencedeneyim of lovingseven someonebirisi
36
98226
3144
Yani kullandığımız mecazlar,
birini sevmeyi
01:53
to extremeaşırı violenceşiddet or illnesshastalık.
37
101394
2653
aşırı şiddet veya hastalıkla bir tutuyor.
01:56
(LaughterKahkaha)
38
104071
2085
(Gülüşmeler)
01:59
They do.
39
107101
1151
Öyle.
02:00
And they positionpozisyon us as the victimskurbanlar
40
108276
1983
Aynı zamanda, bizi beklenmeyen ve
02:02
of unforeseenbeklenmedik and totallybütünüyle
unavoidablekaçınılmaz circumstanceskoşullar.
41
110283
3359
tamamen önlenemez durumların
mağduru konumuna koyuyor.
02:06
My favoritesevdiğim one of these is "smittenvurulmuş,"
42
114547
2723
Bunlardan en sevdiğim "tutulmuş",
02:09
whichhangi is the pastgeçmiş participlezaman ortacı
of the wordsözcük "smiteçarpmak."
43
117294
2854
yani "tutulmak" fiilinin
geçmiş zamanı.
02:12
And if you look this wordsözcük up
in the dictionarysözlük --
44
120172
3068
Bu kelimeye sözlükten bakarsanız,
02:15
(LaughterKahkaha)
45
123264
1024
(Gülüşmeler)
02:16
you will see that it can be definedtanımlanmış
as bothher ikisi de "grievousağır afflictionızdırap,"
46
124312
4518
hem "ızdıraplı hastalık"
hem de "çok aşık olmak"
02:20
and, "to be very much in love."
47
128854
2851
olarak tanımlandığını görürsünüz.
02:25
I tendeğiliminde to associateilişkilendirme the wordsözcük "smiteçarpmak"
with a very particularbelirli contextbağlam,
48
133716
3344
"Tutulmak" kelimesini özel bir kaynakla
ilişkilendiririm;
02:29
whichhangi is the OldEski TestamentAhit.
49
137084
1564
yani Eski Ahit'le.
02:31
In the BookKitap of ExodusExodus aloneyalnız,
there are 16 referencesReferanslar to smitingSmiting,
50
139560
4748
Sadece Mısır'dan Çıkış bölümünde
tutulmaya 16 gönderme var,
02:36
whichhangi is the wordsözcük that the Bibleİncil useskullanımları
for the vengeanceintikam of an angrykızgın God.
51
144332
3773
yani İncil'de kızgın Tanrının intikamı
için kullanılan kelimedir.
02:40
(LaughterKahkaha)
52
148129
1721
(Gülüşmeler)
02:41
Here we are usingkullanma the sameaynı wordsözcük
to talk about love
53
149874
2705
Bugün çekirge istilasını
tarif etmek için kullandığımız kelimeyi
02:44
that we use to explainaçıklamak
a plagueveba of locustsÇekirge.
54
152603
2426
aynı zamanda aşkı
konuşurken de kullanıyoruz.
02:47
(LaughterKahkaha)
55
155053
1028
(Gülüşmeler)
02:48
Right?
56
156105
1256
Öyle değil mi?
02:49
So, how did this happenolmak?
57
157385
2092
Peki nasıl böyle oldu?
02:51
How have we come to associateilişkilendirme love
with great painAğrı and sufferingçile?
58
159501
3991
Nasıl oldu da aşkı derin acı ve
ızdırapla bağdaştırır olduk?
02:55
And why do we talk about
this ostensiblygörünüşte good experiencedeneyim
59
163516
3989
Neden görünüşte güzel olan
bu tecrübe hakkında
02:59
as if we are victimskurbanlar?
60
167529
2104
mağdurmuş gibi konuşuyoruz?
03:02
These are difficultzor questionssorular,
61
170556
1691
Bunlar zor sorular,
03:04
but I have some theoriesteoriler.
62
172271
1646
ama bazı teorilerim var.
03:05
And to think this throughvasitasiyla,
63
173941
1239
Bunları düşünürken
03:07
I want to focusodak on one
metaphormecaz in particularbelirli,
64
175204
2628
özellikle bir benzetmeye
odaklanmak istiyorum;
03:09
whichhangi is the ideaFikir of love as madnessMadness.
65
177856
2171
-aşk deliliktir- düşüncesi.
03:13
When I first startedbaşladı
researchingaraştırma romanticromantik love,
66
181088
2707
Romantik aşkı
ilk araştırmaya başladığımda,
03:15
I foundbulunan these madnessMadness
metaphorsmetaforlar everywhereher yerde.
67
183819
2761
her yerde bu delilik benzetmeleriyle
karşılaşıyordum.
03:18
The historytarih of WesternWestern culturekültür
68
186604
2103
Batı kültürünün tarihi,
03:20
is fulltam of languagedil that equateseşittir
love to mentalzihinsel illnesshastalık.
69
188731
3937
aşkı zihinsel hastalıkla bir tutan
kullanımlarla doludur.
03:25
These are just a fewaz examplesörnekler.
70
193440
1927
Sadece birkaç örnek:
03:27
WilliamWilliam ShakespeareShakespeare:
71
195391
1343
William Shakespeare:
03:28
"Love is merelysadece a madnessMadness,"
72
196758
1433
"Aşk sadece deliliktir.",
03:30
from "As You Like It."
73
198215
1317
"Nasıl Hoşunuza Giderse"den.
03:32
FriedrichFriedrich NietzscheNietzsche:
74
200092
1257
Friedrich Nietzsche:
03:33
"There is always some madnessMadness in love."
75
201373
2503
"Aşkta her zaman biraz delilik vardır."
03:36
"Got me looking, got me looking
so crazyçılgın in love -- "
76
204559
2866
"Aşkın beni çılgına çeviriyor.."
03:39
(LaughterKahkaha)
77
207449
2069
(Gülüşmeler)
03:41
from the great philosopherfilozof,
BeyoncBeyoncé KnowlesKnowles.
78
209542
2598
Meşhur filozof Beyoncé Knowles'den.
03:44
(LaughterKahkaha)
79
212164
1461
(Gülüşmeler)
03:47
I felldüştü in love for the first
time when I was 20,
80
215083
2834
İlk defa 20 yaşında aşık oldum,
03:49
and it was a prettygüzel turbulentçalkantılı
relationshipilişki right from the startbaşlama.
81
217941
3179
baştan sona
oldukça çalkantılı bir ilişkiydi.
03:53
And it was long distancemesafe
for the first coupleçift of yearsyıl,
82
221459
3205
İlk birkaç yıl uzun mesafe ilişkisiydi,
03:56
so for me that meantdemek very highyüksek highsyüksek
and very lowdüşük lowsalçak.
83
224688
4596
yani bu benim için derin iniş ve
çıkışlar demekti.
04:01
I can rememberhatırlamak one momentan in particularbelirli.
84
229794
2204
Bir ânı özellikle hatırlıyorum.
04:04
I was sittingoturma on a bedyatak
in a hostelHostel in SouthGüney AmericaAmerika,
85
232580
3345
Güney Amerika'da bir otelde
yatakta oturmuş,
04:07
and I was watchingseyretme the personkişi
I love walkyürümek out the doorkapı.
86
235949
3696
sevdiğim insanın
kapıdan çıkışını izliyorum.
04:12
And it was lategeç,
87
240151
1613
Geç bir saatti.
04:13
it was nearlyneredeyse midnightgece yarısı,
88
241788
1260
Neredeyse gece yarısıydı,
04:15
we'devlenmek gottenkazanılmış into an argumenttartışma over dinnerakşam yemegi,
89
243072
1977
yemekten sonra tartışmıştık
04:17
and when we got back to our roomoda,
90
245073
1949
ve odamıza geçtiğimizde,
04:19
he threwattı his things in the bagsırt çantası
and stormedakın ettiler out.
91
247046
2725
eşyalarını çantaya attı ve
çekip gitti.
04:23
While I can no longeruzun rememberhatırlamak
what that argumenttartışma was about,
92
251141
3259
Tartışma konusunu şimdi
hatırlayamıyorum ama
04:26
I very clearlyAçıkça rememberhatırlamak
how I feltkeçe watchingseyretme him leaveayrılmak.
93
254424
4055
o giderken nasıl hissettiğimi
çok net hatırlıyorum.
04:31
I was 22, it was my first time
in the developinggelişen worldDünya,
94
259122
3545
22 yaşındaydım, gelişen dünyada
ilk zamanlarımdı
04:35
and I was totallybütünüyle aloneyalnız.
95
263424
2255
ve tamamen yalnızdım.
04:38
I had anotherbir diğeri weekhafta untila kadar my flightuçuş home,
96
266412
3367
Eve dönmeme bir hafta daha vardı,
04:41
and I knewbiliyordum the nameisim
of the townkasaba that I was in,
97
269803
2368
bulunduğum yerin
04:44
and the nameisim of the cityŞehir
that I neededgerekli to get to to flyuçmak out,
98
272195
3583
ve gitmem gereken şehrin adını biliyordum,
04:47
but I had no ideaFikir how to get around.
99
275802
3256
fakat nasıl gideceğime dair
bir fikrim yoktu.
04:51
I had no guidebookRehber and very little moneypara,
100
279842
3177
Rehberim yoktu ve çok az param vardı.
04:55
and I spokekonuştu no Spanishİspanyolca.
101
283043
1770
İspanyolca da bimiyordum.
04:57
SomeoneBirisi more adventurousmaceracı than me
102
285547
2097
Benden daha maceracı olan biri,
04:59
mightbelki have seengörüldü this as
a momentan of opportunityfırsat,
103
287668
2430
bunu bir fırsat anı olarak görebilirdi.
05:02
but I just frozedondu.
104
290122
1830
Fakat ben donup kaldım.
05:04
I just satoturdu there.
105
292406
1817
Sadece oturdum.
05:06
And then I burstpatlamak into tearsgözyaşı.
106
294738
2043
Sonra göz yaşlarına boğuldum.
05:09
But despiterağmen my panicPanik,
107
297357
2371
Ancak paniklememe rağmen,
05:11
some smallküçük voiceses in my headkafa thought,
108
299752
2570
kafamda bir ses düşünüyordu:
05:14
"WowVay canına. That was dramaticdramatik.
109
302346
2337
"Vay be. Çok dramatikti.
05:16
I mustşart really be doing
this love thing right."
110
304707
2699
Bu aşk işinde bir şeyleri gerçekten
doğru yapıyorum."
05:19
(LaughterKahkaha)
111
307430
1788
(Gülüşmeler)
05:21
Because some partBölüm of me
wanted to feel miserablesefil in love.
112
309242
4520
Çünkü bir yanım aşıkken
acı çekmek istiyordu.
05:26
And it soundssesleri so strangegarip
to me now, but at 22,
113
314226
3440
Şimdi çok garip geliyor, ama 22 yaşında
05:29
I longedözlemi to have dramaticdramatik experiencesdeneyimler,
114
317690
3145
dramatik tecrübeler yaşamak istiyordum.
05:32
and in that momentan, I was irrationalirrasyonel
and furiousöfkeli and devastatedharap,
115
320859
5198
Ve o zaman mantıksız, öfkeli, mahvolmuş
05:38
and weirdlygarip bir şekilde enoughyeterli,
116
326081
1224
ve yeterince tuhaftım.
05:39
I thought that this somehowbir şekilde
legitimizedlegitimized the feelingsduygular I had
117
327329
3376
Bunun bir şekilde beni henüz
terk eden adamla ilgili hislerimi
05:42
for the guy who had just left me.
118
330729
1839
temize çıkardığını düşündüm.
05:46
I think on some levelseviye I wanted
to feel a little bitbit crazyçılgın,
119
334163
4363
Sanırım biraz çılgınlık istiyordum,
05:50
because I thought that
that was how lovedsevilen workedişlenmiş.
120
338550
3532
çünkü aşkın işleyiş şeklinin
böyle olduğunu düşünüyordum.
05:55
This really should not be surprisingşaşırtıcı,
121
343141
1807
Bu gerçekten şaşırtıcı değildi,
05:56
consideringdikkate alınarak that accordinggöre to WikipediaWikipedia,
122
344972
2454
bunu Wikipedia'ya göre düşününce,
05:59
there are eightsekiz filmsfilmler,
123
347450
2273
sekiz film,
06:01
14 songsşarkılar,
124
349747
1997
14 şarkı,
06:03
two albumsalbüm and one novelyeni
with the titleBaşlık "CrazyDeli Love."
125
351768
3197
iki albüm ve
"Çılgın Aşk" adlı bir roman vardı.
06:07
About halfyarım an hoursaat latersonra,
he camegeldi back to our roomoda.
126
355837
3126
Yaklaşık bir saat sonra
odamıza geri döndü.
06:10
We madeyapılmış up.
127
358987
1151
Barıştık.
06:12
We spentharcanmış anotherbir diğeri mostlyçoğunlukla
happymutlu weekhafta travelingseyahat togetherbirlikte.
128
360162
2817
Beraber gezerek
mutlu bir hafta daha geçirdik.
06:15
And then, when I got home,
129
363003
1432
Sonra eve döndüğümde,
06:16
I thought, "That was so
terriblekorkunç and so great.
130
364459
4984
"Çok müthiş ve harikaydı.
Gerçek romantizm bu olmalı."
06:21
This mustşart be a realgerçek romanceromantik."
131
369989
1715
diye düşündüm.
06:25
I expectedbeklenen my first love
to feel like madnessMadness,
132
373006
2700
İlk aşkımı delilik gibi
hissetmeyi umuyordum
06:27
and of coursekurs, it metmet
that expectationbeklenti very well.
133
375730
3780
ve tabii ki bu beklentimi
çok güzel karşılamıştı.
06:31
But lovingseven someonebirisi like that --
134
379941
1691
Fakat birini böyle sevmek,
06:33
as if my entiretüm well-beingsağlık dependedbağlı
on him lovingseven me back --
135
381656
4095
-sanki bütün varlığım onun da beni
sevmesine bağlıymış gibi-
06:37
was not very good for me
136
385775
2093
benim ya da onun için
06:39
or for him.
137
387892
1150
pek de iyi değildi.
06:41
But I suspectşüpheli this experiencedeneyim of love
is not that unusualolağandışı.
138
389850
3701
Fakat sanırım bu aşk deneyimi
o kadar olağandışı değil.
06:46
MostÇoğu of us do feel a bitbit maddeli
in the earlyerken stagesaşamaları of romanticromantik love.
139
394026
4211
Çoğumuz romantik aşkın ilk evrelerinde
biraz deli hissederiz.
06:50
In factgerçek, there is researchAraştırma to confirmonaylamak
that this is somewhatbiraz normalnormal,
140
398815
3816
Aslında bunun normal olduğunu doğrulayan
bir araştırma var.
06:55
because, neurochemicallyneurochemically speakingkonuşuyorum,
141
403280
1886
Nörokimyasal olarak söylemek gerekirse,
06:57
romanticromantik love and mentalzihinsel illnesshastalık
are not that easilykolayca distinguishedseçkin.
142
405190
4562
romantik aşk ve zihinsel hastalığı
ayrıştırmak o kadar kolay değil.
07:03
This is truedoğru.
143
411046
1151
Bu doğru.
07:04
This studyders çalışma from 1999 used bloodkan teststestler
144
412221
4559
1999 yılında yapılan bu araştırmada,
07:08
to confirmonaylamak that the serotoninserotonin
levelsseviyeleri of the newlyYeni in love
145
416804
3094
yeni aşık olan kişilerin
serotonin düzeyiyle
07:11
very closelyyakından resembledandıran
the serotoninserotonin levelsseviyeleri
146
419922
2797
obsesif kompulsif bozukluk teşhisi konulan
kişilerin serotonin düzeyinin
07:14
of people who had been diagnosedtanısı
with obsessive-compulsiveobsesif kompulsif disorderdüzensizlik.
147
422743
3305
çok benzediğini doğrulamak için
kan testleri kullandılar.
07:18
(LaughterKahkaha)
148
426072
1008
(Gülüşmeler)
07:19
Yes, and lowdüşük levelsseviyeleri of serotoninserotonin
149
427104
2697
Evet, düşük serotonin düzeyleri de
07:21
are alsoAyrıca associatedilişkili
with seasonalMevsimlik affectiveduygusal disorderdüzensizlik
150
429825
3602
dönemsel duygusal bozukluk ve depresyonla
07:25
and depressiondepresyon.
151
433451
1280
bağlantılıydı.
07:27
So there is some evidencekanıt
152
435687
2260
Dolayısıyla aşkın ruhsal durumumuz ve
07:29
that love is associatedilişkili with changesdeğişiklikler
to our moodsruh halleri and our behaviorsdavranışlar.
153
437971
4348
davranışlarımızdaki değişimlerle bağlantılı
olduğuna dair bazı kanıtlar var.
07:34
And there are other studiesçalışmalar to confirmonaylamak
154
442343
4007
Çoğu ilişkinin
böyle başladığını doğrulayan
07:38
that mostçoğu relationshipsilişkiler beginbaşla this way.
155
446374
3690
başka araştırmalar da var.
07:42
ResearchersAraştırmacılar believe
that the lowdüşük levelsseviyeleri of serotoninserotonin
156
450660
4163
Araştırmacılar, düşük serotonin düzeyinin
aşık olunan kişi hakkında
07:46
is correlatedkorelasyon with obsessiveobsesif thinkingdüşünme
about the objectnesne of love,
157
454847
4035
obsesif düşünmekle ilişkili
olduğuna inanıyor,
07:50
whichhangi is like this feelingduygu that someonebirisi
has setset up campkamp in your brainbeyin.
158
458906
4058
bu ise birinin beyninizde kamp kurduğunu
hissetmek gibi bir şey.
07:54
And mostçoğu of us feel this way
when we first falldüşmek in love.
159
462988
2931
Pek çoğumuz ilk aşık olduğunda
böyle hisseder.
07:57
But the good newshaber is,
it doesn't always last that long --
160
465943
3126
Fakat güzel haber şu;
bu her zaman çok uzun sürmez,
08:01
usuallygenellikle from a fewaz monthsay
to a coupleçift of yearsyıl.
161
469093
3173
genellikle birkaç ay ile
birkaç yıl arasıdır.
08:05
When I got back from my tripgezi
to SouthGüney AmericaAmerika,
162
473352
2808
Güney Amerika seyahatimden döndüğümde,
08:08
I spentharcanmış a lot of time aloneyalnız in my roomoda,
163
476184
3577
odamda çok yalnız vakit geçirdim.
08:11
checkingkontrol etme my emailE-posta,
164
479785
1340
Sevdiğim adamdan çaresizce
haber almayı bekleyerek
08:13
desperateumutsuz to hearduymak from the guy I lovedsevilen.
165
481149
2363
e-postalarımı kontrol ettim.
08:16
I decidedkarar that if my friendsarkadaşlar could not
understandanlama my grievousağır afflictionızdırap,
166
484545
5348
Arkadaşlarım cidden aşık olduğumu
anlamıyorsa o zaman arkadaşlıklarına
08:21
then I did not need theironların friendshipdostluk.
167
489917
1949
ihtiyacım olmadığına karar verdim.
08:23
So I stoppeddurduruldu hangingasılı out
with mostçoğu of them.
168
491890
2083
Böylece bir çoğuyla görüşmeyi kestim.
08:26
And it was probablymuhtemelen the mostçoğu
unhappymutsuz yearyıl of my life.
169
494387
4194
Belki de hayatımın en mutsuz yılıydı.
08:31
But I think I feltkeçe like
it was my job to be miserablesefil,
170
499086
4114
Sanırım acı çekmenin
benim işim olduğunu hissediyordum.
08:35
because if I could be miserablesefil,
171
503849
1792
Çünkü acı çekersem,
08:37
then I would provekanıtlamak how much I lovedsevilen him.
172
505665
2667
onu ne kadar çok sevdiğimi
kanıtlayacaktım.
08:40
And if I could provekanıtlamak it,
173
508356
1885
Kanıtlayabilirsem de
08:42
then we would have to endson up
togetherbirlikte eventuallysonunda.
174
510265
2954
sonunda beraber olacaktık.
08:46
This is the realgerçek madnessMadness,
175
514050
2088
Esas delilik bu,
08:48
because there is no cosmickozmik rulekural
176
516162
2395
çünkü büyük acılar,
08:50
that saysdiyor that great sufferingçile
equalseşittir great rewardödül,
177
518581
3362
büyük mükafatlara eşittir diye
evrensel bir kural yok.
08:54
but we talk about love as if this is truedoğru.
178
522478
3904
Ancak aşk konusunda sanki bu doğruymuş
gibi konuşuyoruz.
08:59
Our experiencesdeneyimler of love
are bothher ikisi de biologicalbiyolojik and culturalkültürel.
179
527463
3676
Yaşadığımız aşklar hem biyolojik
hem de kültüreldir.
09:03
Our biologyBiyoloji tellsanlatır us that love is good
180
531774
2459
Biyolojimiz beynimizde
09:06
by activatingaktive these rewardödül
circuitsdevreler in our brainbeyin,
181
534257
3154
bu mükafat döngüsünü başlatarak
bize aşkın güzel olduğunu söyler.
09:09
and it tellsanlatır us that love is painfulacı verici
when, after a fightkavga or a breakupayrılık,
182
537435
4620
Aşkın bir tartışma veya ayrılık
sonrasında ızdıraplı olduğunu söyler,
09:14
that neurochemicalnörokimyasal rewardödül is withdrawngeri alınmış.
183
542079
2610
böylece nörokimyasal ödül geri çekilir.
09:17
And in factgerçek -- and maybe
you've heardduymuş this --
184
545155
2442
Aslında, -belki duymuşsunuzdur-
09:19
neurochemicallyneurochemically speakingkonuşuyorum,
185
547621
1844
nörokimyasal olarak söylenirse,
09:21
going throughvasitasiyla a breakupayrılık is a lot
like going throughvasitasiyla cocainekokain withdrawalPara Çekme,
186
549489
3434
bir ayrılık yaşamak
kokainden uzaklaşmaya çok benzer,
09:25
whichhangi I find reassuringgüven verici.
187
553675
1636
ki bunu rahatlatıcı buluyorum.
09:27
(LaughterKahkaha)
188
555335
1150
(Gülüşmeler)
09:29
And then our culturekültür useskullanımları languagedil
189
557066
2832
Sonra kültürümüz dili,
aşkla ilgili bu düşünceleri
09:31
to shapeşekil and reinforcepekiştirmek
these ideasfikirler about love.
190
559922
2781
şekillendirmek ve
kuvvetlendirmek için kullanır.
09:34
In this casedurum, we're talkingkonuşma
about metaphorsmetaforlar about painAğrı
191
562727
2624
Bu durumda acı, bağımlılık ve
delilikle ilgili
09:37
and addictionbağımlılığı and madnessMadness.
192
565375
1515
mecazlardan bahsediyoruz.
09:39
It's kindtür of an interestingilginç feedbackgeri bildirim loopdöngü.
193
567826
2444
Bir çeşit geri bildirim döngüsü.
09:42
Love is powerfulgüçlü and at timeszamanlar painfulacı verici,
194
570294
3517
Aşk, güçlü ve bazen acı vericidir,
09:45
and we expressekspres this
in our wordskelimeler and storieshikayeleri,
195
573835
2765
bunu kelimelerimiz ve
hikayelerimizle ifade ederiz,
09:49
but then our wordskelimeler and storieshikayeleri primeasal us
196
577182
2498
ancak sonra kelimeler ve hikayeler bizi
09:51
to expectbeklemek love to be powerfulgüçlü and painfulacı verici.
197
579704
3462
aşkın güçlü ve acı verici olduğunu
beklemeye hazırlar.
09:55
What's interestingilginç to me
is that all of this happensolur
198
583955
3173
Bana ilginç gelen, bütün bunların
09:59
in a culturekültür that valuesdeğerler
lifelongömür boyu monogamyTek eşlilik.
199
587152
2723
ömür boyu tek eşliliğe değer veren
bir kültürde olmasıdır.
10:02
It seemsgörünüyor like we want it bothher ikisi de waysyolları:
200
590658
2061
Bunu iki açıdan istiyoruz gibi:
10:04
we want love to feel like madnessMadness,
201
592743
2351
Deli gibi hissetmek ve
10:07
and we want it to last an entiretüm lifetimeömür.
202
595718
3146
tüm hayat boyu sürmesi için
aşık olmak istiyoruz.
10:11
That soundssesleri terriblekorkunç.
203
599561
1563
Korkunç geliyor.
10:13
(LaughterKahkaha)
204
601148
1529
(Gülüşmeler)
10:15
To reconcileuzlaştırmak this,
205
603853
1596
Bunu çözmek için,
10:17
we need to eitherya changedeğişiklik our culturekültür
or changedeğişiklik our expectationsbeklentileri.
206
605473
5025
ya kültürümüzü ya da beklentilerimizi
değiştirmemiz gerekiyor.
10:23
So, imaginehayal etmek if we were all
lessaz passivepasif in love.
207
611408
3593
Hepimiz aşıkken daha az pasif
olsaydık nasıl olurdu düşünün.
10:27
If we were more assertiveiddialı,
more open-mindedaçık fikirli, more generouscömert
208
615642
4146
Daha özgüvenli,
daha açık fikirli, daha cömert olsaydık
10:31
and insteadyerine of fallingdüşen in love,
209
619812
3301
ve aşık olmak yerine,
10:35
we steppedbasamaklı into love.
210
623137
2225
aşka dahil olsaydık.
10:38
I know that this is askingsormak a lot,
211
626223
1929
Bunun çok şey istemek olduğunu biliyorum
10:40
but I'm not actuallyaslında
the first personkişi to suggestönermek this.
212
628176
3474
ama bunu öneren ilk insan değilim.
10:45
In theironların bookkitap, "MetaphorsBenzetmeler We LiveCanlı By,"
213
633012
2509
"Metaforlar, Hayat, Anlam ve Dil"
10:47
linguistsDil bilimciler MarkMark JohnsonJohnson and GeorgeGeorge LakoffLakoff
suggestönermek a really interestingilginç solutionçözüm
214
635545
5114
adlı kitaplarında dil bilimci Mark Johnson
ve George Lakoff bu ikileme çok ilginç
10:52
to this dilemmaikilem,
215
640683
1218
bir çözüm sunuyor;
10:54
whichhangi is to changedeğişiklik our metaphorsmetaforlar.
216
642491
2416
kullandığımız mecazları değiştirmek.
10:57
They arguetartışmak that metaphorsmetaforlar really do shapeşekil
the way we experiencedeneyim the worldDünya,
217
645795
4417
Benzetmelerimizin dünyayı deneyimleme
şeklimizi etkilediğini iddia ediyorlar.
11:03
and that they can even actdavranmak
as a guidekılavuz for futuregelecek actionseylemler,
218
651071
3498
Hatta yapacağımız eylemlere rehber
olarak hareket ediyorlar,
11:06
like self-fulfillingkendi kendini gerçekleştiren prophecieskehanetleri.
219
654593
1888
kendini gerçekleştiren kehanetler gibi.
11:09
JohnsonJohnson and LakoffLakoff suggestönermek
a newyeni metaphormecaz for love:
220
657489
3556
Johnson ve Lakoff aşk için
yeni bir mecaz öneriyor:
11:13
love as a collaborativeişbirlikçi work of artSanat.
221
661977
2114
Ortak yapılan bir sanat eseri olarak aşk.
11:16
I really like this way
of thinkingdüşünme about love.
222
664872
3050
Aşkı böyle düşünme şeklini çok beğendim.
11:21
LinguistsDil bilimciler talk about metaphorsmetaforlar
as havingsahip olan entailmentsentailments,
223
669028
3522
Dil bilimciler mecazlardan
gereklilik olarak bahseder;
11:24
whichhangi is essentiallyesasen a way of consideringdikkate alınarak
all the implicationsetkileri of,
224
672574
3796
temel olarak, içinde barındırdığı
tüm çağrışımları ve düşünceleri
11:28
or ideasfikirler containediçeriyordu
withiniçinde, a givenverilmiş metaphormecaz.
225
676394
2932
belli bir mecazla düşünme şekli.
11:31
And JohnsonJohnson and LakoffLakoff
talk about everything
226
679350
2909
Johnson ve Lakoff, ortak yapılan
bir sanat eserinin içerdiği
11:34
that collaboratingişbirliği
on a work of artSanat entailsüzerine kuruludur:
227
682283
2152
her şeye değinir:
11:36
effortçaba, compromisetaviz,
patiencesabır, sharedpaylaşılan goalshedefleri.
228
684976
4155
Çaba, anlaşma, sabır, ortak amaçlar.
11:41
These ideasfikirler alignhizalama nicelygüzelce
with our culturalkültürel investmentyatırım
229
689655
3830
Bu fikirler uzun,romantik
ilişkilerde kültürel yatırımımızla
11:45
in long-termuzun vadeli romanticromantik commitmenttaahhüt,
230
693509
2073
güzel bir şekilde düzene girer.
11:47
but they alsoAyrıca work well
for other kindsçeşit of relationshipsilişkiler --
231
695606
3611
Ayrıca başka ilişki türleri için de
işe yarar;
11:52
short-termkısa dönem, casualgündelik, polyamorousPolyamorous,
non-monogamousTek eşli, asexualaseksüel --
232
700020
5656
-kısa süreli, geçici, çok aşklı,
tek eşli olmayan, aseksüel-
11:57
because this metaphormecaz bringsgetiriyor
much more complexkarmaşık ideasfikirler
233
705700
3885
çünkü bu benzetmeler
başkasını sevme deneyimini
12:01
to the experiencedeneyim of lovingseven someonebirisi.
234
709609
2040
daha karmaşık fikirlere dönüştürür.
12:04
So if love is a collaborativeişbirlikçi work of artSanat,
235
712670
4394
Yani, aşk ortak yapılan bir sanat eseriyse
12:09
then love is an aestheticestetik experiencedeneyim.
236
717088
3412
aynı zamanda estetik bir deneyimdir.
12:13
Love is unpredictableöngörülemeyen,
237
721524
1895
Aşk öngörülemez,
12:16
love is creativeyaratıcı,
238
724153
2024
aşk yaratıcıdır,
12:18
love requiresgerektirir communicationiletişim
and disciplinedisiplin,
239
726898
4133
aşk iletişim ve disiplin gerektirir,
12:23
it is frustratingsinir bozucu
and emotionallyduygusal yönden demandingzahmetli.
240
731055
3189
sinir bozucu ve
duygusal olarak talep edicidir.
12:26
And love involvesgerektirir bothher ikisi de joysevinç and painAğrı.
241
734677
3350
Aşk hem neşeyi hem de acıyı barındırır.
12:30
UltimatelySonuçta, eachher experiencedeneyim
of love is differentfarklı.
242
738742
3619
Sonuç olarak, yaşanılan her aşk farklıdır.
12:35
When I was youngerdaha genç,
243
743759
1627
Gençken,
12:37
it never occurredoluştu to me that I was allowedizin
to demandtalep more from love,
244
745410
4668
aşktan daha fazlasını talep etmek
hiç aklıma gelmemişti.
12:42
that I didn't have to just acceptkabul etmek
whateverher neyse love offeredsunulan.
245
750102
3693
Oysa aşk ne sunarsa hemen
kabul etmek zorunda değildim.
12:46
When 14-year-old-yaşında JulietJuliet first meetskarşılayan --
246
754775
3329
14 yaşındaki Juliet ilk aşık olduğunda,
12:50
or, when 14-year-old-yaşında JulietJuliet
cannotyapamam be with RomeoRomeo,
247
758128
3925
ya da 14 yaşındaki Juliet,
daha dört gün önce tanıştığı
12:54
whomkime she has metmet fourdört daysgünler agoönce,
248
762077
2637
Romeo'dan ayrı kalamazken
12:56
she does not feel disappointedhayal kırıklığına uğramış or angstyErgenlik.
249
764738
3810
üzgün ya da endişeli hissetmiyordu.
13:01
Where is she?
250
769022
1357
Ne haldeydi?
13:02
She wants to dieölmek.
251
770403
1294
Ölmek istiyordu.
13:04
Right?
252
772236
1151
Değil mi?
13:05
And just as a refresherYenileyici,
at this pointpuan in the playoyun,
253
773411
2469
Küçük bir dipnot, oyunun üçüncü perde,
13:07
actdavranmak threeüç of fivebeş,
254
775904
1308
beşinci sahnesinde,
13:09
RomeoRomeo is not deadölü.
255
777236
1821
Romeo ölmemiş.
13:11
He's alivecanlı,
256
779641
1340
Yaşıyor,
13:13
he's healthysağlıklı,
257
781005
1388
sağlıklı,
13:14
he's just been banishedsürgün from the cityŞehir.
258
782417
2194
şehirden yeni sürülmüş.
13:17
I understandanlama that 16th-centuryinci yüzyıl VeronaVerona
is unlikeaksine contemporaryçağdaş NorthKuzey AmericaAmerika,
259
785853
6001
16. yy Verona'sının günümüz Kuzey
Amerika'sının tersi olduğunu anlıyorum.
13:23
and yethenüz when I first readokumak this playoyun,
260
791878
2978
Bu oyunu ilk okuduğumda,
13:26
alsoAyrıca at ageyaş 14,
261
794880
2393
14 yaşındayken
13:29
Juliet'sJuliet'in sufferingçile madeyapılmış senseduyu to me.
262
797297
2683
Juliet'in acı çekmesini anlıyordum.
13:33
ReframingReframing love as something
I get to createyaratmak with someonebirisi I admirebeğenmek,
263
801295
5357
Aşkı sadece kendi kontrolüm ve
rızam dışında başıma gelen bir şeydense,
13:38
ratherdaha doğrusu than something
that just happensolur to me
264
806676
2444
hayran olduğum biriyle ulaşacağım
bir şeymiş gibi,
13:41
withoutolmadan my controlkontrol or consentrazı olmak,
265
809144
2522
farklı bir çerçeveye oturtmak,
13:43
is empoweringgüçlendirici.
266
811690
1605
bana güç veriyor.
13:45
It's still hardzor.
267
813779
1618
Hâlâ zor.
13:47
Love still feelshissediyor totallybütünüyle maddeningçıldırtıcı
and crushingKırma some daysgünler,
268
815421
5532
Aşk hâlâ bütünüyle çıldırtıcı,
bazı günler ezici,
13:52
and when I feel really frustratedhayal kırıklığına uğramış,
269
820977
2115
çok üzgün hissettiğim zamanlarda,
13:55
I have to remindhatırlatmak myselfkendim:
270
823116
1330
kendime hatırlatmam gerekiyor:
13:56
my job in this relationshipilişki
is to talk to my partnerortak
271
824995
3344
Bu ilişkide benim görevim,
partnerimle beraber yapmak istediğim şeyi
14:00
about what I want to make togetherbirlikte.
272
828363
2051
konuşmak.
14:03
This isn't easykolay, eitherya.
273
831923
2334
Kolay da değil.
14:06
But it's just so much better
than the alternativealternatif,
274
834756
3447
Ancak delillik hissine
kapılma alternatifinden
14:10
whichhangi is that thing
that feelshissediyor like madnessMadness.
275
838672
2777
daha iyidir.
14:14
This versionversiyon of love is not about winningkazanan
or losingkaybetme someone'sbirisi var affectionsevgi.
276
842839
5357
Aşkı böyle yorumlamak, birinin sevgisini
kaybetme ya da kazanma konusu değil.
14:20
InsteadBunun yerine, it requiresgerektirir
that you trustgüven your partnerortak
277
848761
3598
Bunun yerine,partnerinize güvenmeyi
14:24
and talk about things
when trustinggüvenme feelshissediyor difficultzor,
278
852383
3074
ve güvenmenin zor olduğu zamanlarda
bunları konuşmayı gerektirir,
14:27
whichhangi soundssesleri so simplebasit,
279
855481
2446
ki bu çok basit geliyor.
14:29
but is actuallyaslında a kindtür
of revolutionarydevrimci, radicalradikal actdavranmak.
280
857951
4496
Fakat gerçekten devrim niteliğinde,
radikal bir tutum.
14:35
This is because you get to stop
thinkingdüşünme about yourselfkendin
281
863062
3264
Çünkü, kendinizi ve
ilişkinizde kazandığınız veya
14:39
and what you're gainingkazanma
or losingkaybetme in your relationshipilişki,
282
867230
3141
kaybettiğiniz şeyi düşünmeyi bırakmaya
14:42
and you get to startbaşlama thinkingdüşünme
about what you have to offerteklif.
283
870395
3397
ve ne vereceğinizi düşünmeye başlarsınız.
14:46
This versionversiyon of love
allowsverir us to say things like,
284
874811
3405
Aşkı böyle yorumlamak, "Hey,
biz pek de iyi ortaklar değiliz.
14:50
"Hey, we're not very good collaboratorsortak çalışanlar.
Maybe this isn't for us."
285
878240
4830
Belki de bu bize göre değil." gibi şeyler
söylememizi mümkün kılar.
14:55
Or, "That relationshipilişki
was shorterdaha kısa than I had plannedplanlı,
286
883733
3861
Ya da "Bu ilişki tahminimden
daha kısa sürdü,
14:59
but it was still kindtür of beautifulgüzel."
287
887618
2172
ama yine de güzeldi." deriz.
15:02
The beautifulgüzel thing
about the collaborativeişbirlikçi work of artSanat
288
890836
2790
Ortak sanat eserinin güzel yanı;
15:05
is that it will not paintboya
or drawçekmek or sculptheykel itselfkendisi.
289
893650
2891
kendi kendini boyamayacak, çizmeyecek
ya da yontmayacak olmasıdır.
15:09
This versionversiyon of love allowsverir us
to decidekarar ver what it looksgörünüyor like.
290
897098
3911
Aşkı böyle yorumlamak, nasıl görüneceğine
karar vermemizi mümkün kılar.
15:13
Thank you.
291
901033
1151
Teşekkür ederim.
15:14
(ApplauseAlkış)
292
902208
2023
(Alkışlar)
Translated by Selda Yener
Reviewed by Dilara Ün

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Mandy Len Catron - Writer
Mandy Len Catron explores love stories.

Why you should listen

Originally from Appalachian Virginia, Mandy Len Catron is a writer living and working in Vancouver, British Columbia. Her book How to Fall in Love with Anyone, is available for preorder on Amazon. Catron's writing has appeared in the New York Times, The Washington Post, and The Walrus, as well as literary journals and anthologies. She writes about love and love stories at The Love Story Project and teaches English and creative writing at the University of British Columbia. Her article "To Fall in Love with Anyone, Do This" was one of the most popular articles published by the New York Times in 2015.

More profile about the speaker
Mandy Len Catron | Speaker | TED.com