ABOUT THE SPEAKER
Jonathan Marks - Bioethicist, lawyer
Jonathan Marks works at the intersections of ethics, law and policy -- writing and speaking about torture, obesity, fracking, health care and other pressing issues of our time.

Why you should listen

After studying law at Oxford University, Jonathan Marks qualified as a barrister and mediator, and he spent a decade in full-time practice in London. He became an expert on human rights, working on cases about torture (the Pinochet case), the protection of privacy and personal data, and the regulation of food, drugs and the environment.

The Greenwall Fellowship in Bioethics and Health Policy at Johns Hopkins and Georgetown Universities led to his current appointment as Director of the Bioethics Program at Penn State University, where he is also affiliated with the Rock Ethics Institute, Penn State Law and the School of International Affairs. He remains an academic member of Matrix, a London barristers' chambers with offices in Geneva.

Marks is passionate about teaching and lecturing, as his TED talk, and an article in the New York Times both attest. The talk offers a preview of his book manuscript, The Perils of Partnership. It also draws on research he conducted during his six-year affiliation with the Edmond J. Safra Center for Ethics at Harvard and during residencies at the Hastings Center and at the Brocher Foundation in Geneva.

Learn more about Marks's ideas from several articles, essays, and op-eds here


More profile about the speaker
Jonathan Marks | Speaker | TED.com
TEDxPSU

Jonathan Marks: In praise of conflict

Jonathan Marks: Hükümetler şirketler ile savaşmalı, işbirliği yapmamalı

Filmed:
1,369,835 views

Çatışma kötü; uzlaşma, konsensus be işbirliği iyi veya bize o şekilde söyleniyor. Avukat ve Bioetikçi Jonathan Marks bu geleneksel düşünce ile mücadele ediyor, hükumetlerin endüstri ile ortaklığa gittiğinde nasıl halk sağlığını , insan haklarını ve çevreyi tehlikeye attığını gösteriyor. Önemli ve zamanında bir hatırlatma da, ortak fayda ile ortak payda aynı şey değillerdir.
- Bioethicist, lawyer
Jonathan Marks works at the intersections of ethics, law and policy -- writing and speaking about torture, obesity, fracking, health care and other pressing issues of our time. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
TwentyYirmi yearsyıl agoönce,
0
640
1456
Yirmi yıl önce
00:14
when I was a barristeravukat
and humaninsan rightshaklar lawyeravukat
1
2120
2936
Ben Londradaki tam günlü yasal uygulamalarda
00:17
in full-timetam zamanlı legalyasal practiceuygulama in LondonLondra,
2
5080
2975
insan hakları avukatı iken
00:20
and the highesten yüksek courtmahkeme in the landarazi
3
8080
2176
ve bölgedeki en yüksek mahkeme
00:22
still convenedtoplandı, some would say
by an accidentkaza of historytarih,
4
10280
4416
hâlâ toplanırken, bazıları
bir tarih kazası ile açıklayabilir,
00:26
in this buildingbina here,
5
14720
1320
burada, bu binada
00:28
I metmet a younggenç man
who had just quitçıkmak his job
6
16840
3056
henüz İngiliz Dış işleri ofisindeki
işini bırakmış
00:31
in the Britishİngiliz ForeignYabancı OfficeOffice.
7
19920
1429
genç bir adamla tanıştım.
00:33
When I askeddiye sordu him, "Why did you leaveayrılmak,"
8
21920
2296
Ona neden bıraktığını sorduğumda
00:36
he told me this storyÖykü.
9
24240
1200
bana hikayesini anlattı.
00:38
He had gonegitmiş to his bosspatron
one morningsabah and said,
10
26520
2696
Bir sabah patronuna gitmiş ve
00:41
"Let's do something
about humaninsan rightshaklar abusesihlalleri in ChinaÇin."
11
29240
4120
"Çin'deki insan hakları ihlalleri ile
ilgili bir şeyler yapalım." demiş.
00:46
And his bosspatron had repliedcevap verdi,
12
34200
1976
Ve patronu cevaplamış:
"Çin'deki insan hakları ihlalleri
ile ilgili bir şeyler yapamayız."
00:48
"We can't do anything
about humaninsan rightshaklar abusesihlalleri in ChinaÇin
13
36200
2696
00:50
because we have
tradeTicaret relationsilişkiler with ChinaÇin."
14
38920
2600
Çünkü Çin ile ticaret ilişkimiz var.
00:54
So my friendarkadaş wentgitti away
with his tailkuyruk betweenarasında his legsbacaklar,
15
42680
2576
Arkadaşım da kuyruğunu
kıstırarak oradan uzaklaşmış,
00:57
and sixaltı monthsay latersonra,
he returnediade again to his bosspatron,
16
45280
3160
ve altı ay sonra
tekrar patronuna dönmüş
01:01
and he said this time,
17
49240
1616
ve bu sefer:
01:02
"Let's do something
about humaninsan rightshaklar in BurmaBurma,"
18
50880
3496
daha önce söylendiği gibi
01:06
as it was then calleddenilen.
19
54400
1200
"Burma'daki insan hakları hakkında
birşeyler yapalım." demiş
01:08
His bosspatron oncebir Zamanlar again pauseddurdurulmuş
20
56400
2136
Patronu bir defa daha duraksamış
01:10
and said, "Oh, but we can't
do anything about humaninsan rightshaklar in BurmaBurma
21
58560
4016
ve "Fakat Burma'daki insan hakları ile
ilgili bir şey yapamayız.
01:14
because we don't have
any tradeTicaret relationsilişkiler with BurmaBurma."
22
62600
3656
Çünkü Burma ile herhangi bir
ticari ilişkimiz yok." demiş
01:18
(LaughterKahkaha)
23
66280
1656
(Gülüşmeler)
01:19
This was the momentan
he knewbiliyordum he had to leaveayrılmak.
24
67960
2096
O anda ayrılmak zorunda olduğunu anlamış.
01:22
It wasn'tdeğildi just the hypocrisyikiyüzlülük
that got to him.
25
70080
2360
Canını sıkan sadece iki yüzlülük değildi.
01:25
It was the unwillingnessisteksizlik of his governmenthükümet
26
73160
3256
Bu, hükumetin diğer hükumetler ile
çatışmaya,
01:28
to engagetutmak in conflictfikir ayrılığı
with other governmentshükümetler,
27
76440
2616
yoğun tartışmaya girmedeki
01:31
in tensegergin discussionstartışmalar,
28
79080
1776
gönülsüzlüğüdür,
01:32
all the while, innocentmasum people
were beingolmak harmedzarar.
29
80880
3800
tüm süreç boyunca, masum insanlar
zarar gördü.
01:37
We are constantlysürekli told
30
85600
2536
Bize sürekli
01:40
that conflictfikir ayrılığı is badkötü
31
88160
2080
çatışmanın kötü olduğu söylenir,
01:42
that compromisetaviz is good;
32
90920
2040
uzlaşmanınsa iyi olduğu.
01:45
that conflictfikir ayrılığı is badkötü
33
93640
1656
Çatışma kötüdür
01:47
but consensusfikir birliği is good;
34
95320
2120
fakat mutabakat iyidir.
01:50
that conflictfikir ayrılığı is badkötü
35
98120
2216
Çatışma kötüdür
01:52
and collaborationişbirliği is good.
36
100360
2560
ve işbirliği iyidir.
01:56
But in my viewgörünüm,
37
104040
1296
Fakat bana göre,
01:57
that's faruzak too simplebasit
a visionvizyon of the worldDünya.
38
105360
2376
bu çok fazla basit bir dünya vizyonudur.
01:59
We cannotyapamam know
39
107760
1896
Kimin savaştığını,
02:01
whetherolup olmadığını conflictfikir ayrılığı is badkötü
40
109680
2056
niçin savaştığını
02:03
unlessolmadıkça we know who is fightingkavga,
41
111760
2816
ve nasıl savaştığını bilmedikçe
02:06
why they are fightingkavga
42
114600
2136
çatışmanın kötü olup olmadığını
02:08
and how they are fightingkavga.
43
116760
1856
bilemeyiz.
02:10
And compromisesuzlaşma can be thoroughlyiyice rottençürük
44
118640
3456
Eğer masada olmayan, savunmasız,
02:14
if they harmzarar people
who are not at the tabletablo,
45
122120
2680
güçsüz kılınmış, korumakla
yükümlü olduğumuz insanlara
02:17
people who are vulnerablesavunmasız, disempowereddisempowered,
46
125600
2415
zarar verirlerse
uzlaşmalar tamamen çürümüş olabilir.
02:20
people whomkime we have
an obligationyükümlülük to protectkorumak.
47
128039
3281
02:24
Now, you mightbelki be
somewhatbiraz skepticalşüpheci of a lawyeravukat
48
132480
3056
Şimdi, çatışmanın faydaları
hakkında tartışan
02:27
arguingTartışan about the benefitsfaydaları of conflictfikir ayrılığı
49
135560
3176
ve uzlaşma için problem yaratan
bir avukat hakkında
02:30
and creatingoluşturma problemssorunlar for compromisetaviz,
50
138760
2616
şüpheleriniz olabilir,
fakat aynı zamanda
02:33
but I did alsoAyrıca qualifynitelemek as a mediatorarabulucu,
51
141400
1816
nitelikli bir arabulucuyum
ve bu günlerde
02:35
and these daysgünler, I spendharcamak my time
givingvererek talksgörüşmeler about ethicsetik for freeücretsiz.
52
143240
3280
zamanımı etik hakkında ücretsiz
konuşmalar yaparak geçiriyorum.
02:39
So as my bankbanka managermüdür likesseviyor to remindhatırlatmak me,
I'm downwardlydownwardly mobileseyyar.
53
147160
3080
Banka müdürünün hatırlatmaktan
hoşlandığı gibi gittikçe fakirleşiyorum.
02:44
But if you acceptkabul etmek my argumenttartışma,
54
152280
3016
Fakat, benim argümanımı kabul ederseniz
02:47
it should changedeğişiklik not just the way
we leadöncülük etmek our personalkişisel liveshayatları,
55
155320
3176
sadece kişisel hayatımızı yönlendirme
şeklini değiştirmemeli
02:50
whichhangi I wishdilek to put
to one sideyan for the momentan,
56
158520
2320
-ki bunu şimdilik bir kenara
bırakmak istiyorum-
02:53
but it will changedeğişiklik the way
we think about majormajör problemssorunlar
57
161600
3776
fakat bu bizim halk sağlığı ve çevrenin
temel problemleri hakkında
02:57
of publichalka açık healthsağlık and the environmentçevre.
58
165400
2760
düşünme şeklimizi değiştirecektir.
03:01
Let me explainaçıklamak.
59
169440
1200
Açıklayayım.
03:04
EveryHer middleorta schoolerise Schooler
in the UnitedAmerika StatesBirleşik,
60
172360
2376
Birleşik Devletlerdeki
tüm orta okul öğrencileri
03:06
my 12-year-old-yaşında daughterkız evlat includeddahil,
61
174760
2656
ki buna benim 12 yaşındaki
kızım dahil
03:09
learnsöğrenir that there are
threeüç branchesdalları of governmenthükümet,
62
177440
3856
yönetimin 3 erki olduğunu öğrenir.
03:13
the legislativeyasama, the executiveyönetici
and the judicialyargı branchşube.
63
181320
3840
Yasama, yürütme ve yargı.
03:17
JamesJames MadisonMadison wroteyazdı,
64
185840
1416
James Madison şöyle yazdı:
03:19
"If there is any principleprensip
more sacredkutsal in our ConstitutionAnayasa,
65
187280
5016
"Anayasamızda ve aslında
herhangi bir özgür anayasada
03:24
and indeedaslında in any freeücretsiz constitutionanayasa,
66
192320
2736
daha kutsal olan bir prensip varsa,
03:27
than any other,
67
195080
1496
o da yasama,
03:28
it is that whichhangi separatesayıran
68
196600
2496
yürütme ve yargı güçlerini
03:31
the legislativeyasama, the executiveyönetici
and the judicialyargı powersgüçler."
69
199120
4120
birbirinden ayıran prensiptir."
03:36
Now, the framersFramers were not just concernedilgili
70
204080
3256
Şimdi, Kurucular sadece gücün
toplanması ve
03:39
about the concentrationkonsantrasyon
and exerciseegzersiz of powergüç.
71
207360
4096
uygulaması hakkında endişelenmemişlerdi.
03:43
They alsoAyrıca understoodanladım
the perilstehlikeler of influenceetki.
72
211480
4000
Onlar nüfuzun tehlikelerini de
anlamışlardı.
03:48
JudgesHakimler cannotyapamam determinebelirlemek
the constitutionalityanayasaya of lawsyasalar
73
216440
5096
Eğer yargıçlar kanun yapımına katılırlar ise
03:53
if they participatekatılmak in makingyapma those lawsyasalar,
74
221560
3776
ne yasaların anayasaya uygunluğunu
değerlendirebilirler,
03:57
norne de can they holdambar the other branchesdalları
of governmenthükümet accountablesorumlu
75
225360
3936
ne de yönetimin diğer erklerdeki
sorumluluğunu düzenleyebilirler.
04:01
if they collaborateişbirliği yapmak with them
76
229320
1936
Eğer bunlarla işbirliği yaparlar ise
04:03
or entergirmek into closekapat
relationshipsilişkiler with them.
77
231280
3160
veya yakın bir ilişkiye girişirler ise
04:07
The ConstitutionAnayasa is,
as one famousünlü scholarbilim adamı put it,
78
235480
3896
Anayasa, ünlü bir bilginin de
ifade ettiği gibi,
04:11
"an invitationdavet to strugglemücadele."
79
239400
2240
"mücadeleye bir davettir."
04:14
And we the people are servedhizmet
80
242240
2776
ve bu erkler bunu yaptığında daha doğrusu
birbirleri ile mücadele ettiklerinde
04:17
when those branchesdalları do, indeedaslında,
strugglemücadele with eachher other.
81
245040
4400
biz insanlara hizmet ederler.
04:23
Now, we recognizetanımak
the importanceönem of strugglemücadele
82
251280
3576
Şimdi, sadece kamu sektöründe değil
04:26
not just in the publichalka açık sectorsektör
83
254880
2896
yönetim erkleri arasında da
04:29
betweenarasında our branchesdalları of governmenthükümet.
84
257800
2376
yapılan mücadelenin önemini anlıyoruz.
04:32
We alsoAyrıca know it too in the privateözel sectorsektör,
85
260200
3336
Bu durumun özel sektörde,
04:35
in relationshipsilişkiler amongarasında corporationsşirketler.
86
263560
2600
şirketler arası ilişkilerde de
geçerli olduğunu biliyoruz.
04:39
Let's imaginehayal etmek that two AmericanAmerikan airlineshava Yolları
get togetherbirlikte and agreeanlaşmak
87
267360
5016
İki Amerikan hava yolu şirketinin
bir araya geldiğini ve uzlaştığını
04:44
that they will not dropdüşürmek the pricefiyat
88
272400
2176
düşünün, bu durumda
Ekonomik sınıf fiyatlarını
04:46
of theironların economyekonomi classsınıf airfaresuçak biletleri
belowaltında 250 dollarsdolar a ticketbilet.
89
274600
4360
250 dolar altına düşürmeyeceklerdir.
04:51
That is collaborationişbirliği,
some would say collusionhile,
90
279600
3856
Bu işbirliğidir,
bazıları bunu gizli anlaşma olarak tanımlar
04:55
not competitionyarışma,
91
283480
1336
rekabet olarak değil,
04:56
and we the people are harmedzarar
92
284840
2816
ve biz insanlar bundan zarar görürüz
04:59
because we payödeme more for our ticketsbiletler.
93
287680
1840
çünkü bilet için daha fazla öderiz.
05:02
ImagineHayal similarlybenzer şekilde
two airlineshava Yolları were to say,
94
290840
2256
Benzer şekilde hayal edin
iki hava yolu şirketi dese ki;
05:05
"Look, AirlineHavayolu A, we'lliyi take
the routerota from LALA to ChicagoChicago,"
95
293120
5016
"hey, Havayolu şirketi A, biz
LA'dan Şikago'ya olan rotayı alacağız,"
05:10
and AirlineHavayolu B saysdiyor, "We'llWe'll take
the routerota from ChicagoChicago to DCDC,
96
298160
3176
ve B şirketi " biz Şikago'dan DC'ye
olan rotayı alacağız,
05:13
and we won'talışkanlık competeyarışmak."
97
301360
1456
ve biz rekabet etmeyelim"
diye söylese.
05:14
OnceBir kez again, that's collaborationişbirliği
or collusionhile insteadyerine of competitionyarışma,
98
302840
4616
Bir defa daha tekrar edersek
bu rekabetin yerine
05:19
and we the people are harmedzarar.
99
307480
2720
işbirliği veya anlaşmadır,
ve bu insanlara zarar verir.
05:23
So we understandanlama
the importanceönem of strugglemücadele
100
311880
5456
Bu nedenle yönetim birimleri arasındaki
ilişkilere,
05:29
when it comesgeliyor to relationshipsilişkiler
betweenarasında branchesdalları of governmenthükümet,
101
317360
4240
kamu sektörüne gelince
05:35
the publichalka açık sectorsektör.
102
323080
1696
mücadelenin önemini anlıyoruz.
05:36
We alsoAyrıca understandanlama
the importanceönem of conflictfikir ayrılığı
103
324800
3416
Şirketler arasında ki ilişkilere,
05:40
when it comesgeliyor to relationshipsilişkiler
amongarasında corporationsşirketler,
104
328240
4336
özel sektöre gelince
05:44
the privateözel sectorsektör.
105
332600
1656
çatışmanın da önemini anlıyoruz.
05:46
But where we have forgottenunutulmuş it
106
334280
2576
Fakat bizim unutmuş olduğumuz şey
05:48
is in the relationshipsilişkiler
betweenarasında the publichalka açık and the privateözel.
107
336880
4416
kamu sektörü ile özel sektör
arasındaki ilişkisinin içindedir.
05:53
And governmentshükümetler all over the worldDünya
are collaboratingişbirliği with industrysanayi
108
341320
3696
Ve tüm dünyada ki yönetimler
05:57
to solveçözmek problemssorunlar of publichalka açık healthsağlık
and the environmentçevre,
109
345040
3776
halk sağlığı ve çevre sorunlarını çözmek
için endüstri ile işbirliği yapıyorlar,
06:00
oftensık sık collaboratingişbirliği
with the very corporationsşirketler
110
348840
2976
sıklıkla birçok şirket ile yapılan
işbirlikleri
06:03
that are creatingoluşturma or exacerbatingexacerbating
the problemssorunlar they are tryingçalışıyor to solveçözmek.
111
351840
5840
ki bu çözmeye çalıştıkları problemleri
meydana getiriyor ve şiddetlendiriyor.
06:11
We are told that these relationshipsilişkiler
112
359080
3576
Bize bu ilişkinin kazan-kazan
06:14
are a win-winkazan-kazan.
113
362680
1680
olduğu söyleniyor.
06:17
But what if someonebirisi is losingkaybetme out?
114
365360
3160
Ancak ya birileri kaybediyorsa?
06:22
Let me give you some examplesörnekler.
115
370280
2320
Size bir takım örnekler vereyim.
06:25
A UnitedAmerika NationsMilletler agencyAjans
decidedkarar to addressadres a seriousciddi problemsorun:
116
373840
3496
Birleşmiş Milletler ajansı bazı
problemleri ilgilenmeye karar verdi:
06:29
poorfakir sanitationsanitasyon in schoolsokullar in ruralkırsal IndiaHindistan.
117
377360
3600
Hindistan'ın kırsal alanındaki okulların
kısıtlı hijyen işleri.
06:34
They did so not just in collaborationişbirliği
with nationalUlusal and localyerel governmentshükümetler
118
382200
4056
Bu sadece Birleşmiş Milletler
ve yerel yönetim işbirliği ile yapılmadı
06:38
but alsoAyrıca with a televisiontelevizyon companyşirket
119
386280
2496
bir televizyon şirketi ile
06:40
and with a majormajör
multinationalçok uluslu sodasoda companyşirket.
120
388800
3840
ve bir uluslar arası soda şirketi ile
yapıldı.
06:45
In exchangedeğiş tokuş for lessaz
than one millionmilyon dollarsdolar,
121
393640
3136
Bir milyon dolardan az bir bedelle
06:48
that corporationşirket receivedAlınan the benefitsfaydaları
of a months-longay-uzun promotionalPromosyon campaignkampanya
122
396800
4376
bu firma bir ay süreyle firma
logosu ve renklerini kullanan
06:53
includingdahil olmak üzere a 12-hour-saat telethontelevizyon dizisi
123
401200
2176
12 saatlik kamu spotunu
içeren tanıtım kampanyasından
06:55
all usingkullanma the company'sŞirket'in logologo
and colorrenk schemedüzen.
124
403400
3200
faydalandı.
07:00
This was an arrangementdüzenleme
125
408040
1520
Bu firmanın bakış açısından
07:02
whichhangi was totallybütünüyle understandableanlaşılabilir
126
410160
2856
tamamen anlaşılabilir
07:05
from the corporation'sCorporation'ın pointpuan of viewgörünüm.
127
413040
1936
bir anlaşmaydı.
07:07
It enhancesgeliştirir the reputationitibar of the companyşirket
128
415000
2536
Bu firmanın şöhretini artırdı
07:09
and it createsyaratır brandmarka loyaltysadakat
for its productsÜrünler.
129
417560
2520
ve kendi ürünleri için
marka güvenilirliği yarattı.
07:13
But in my viewgörünüm,
130
421360
1616
Benim açımdan;
07:15
this is profoundlyderinden problematicsorunsal
for the intergovernmentalhükümetler arası agencyAjans,
131
423000
3696
Hükumetler arası ajanslar
ve sürdürülebilir yaşamı
07:18
an agencyAjans that has a missionmisyon
to promotedesteklemek sustainablesürdürülebilir livingyaşam.
132
426720
4160
teşvik eden ajans için derin
bir problem sahasıdır.
07:23
By increasingartan consumptiontüketim
of sugar-sweetenedşeker-şekerli beveragesiçecekler
133
431880
3136
Kısıtlı yerel su kaynaklarından
yapılan ve halen obezite ile
07:27
madeyapılmış from scarcekıt localyerel waterSu suppliesgereçler
and drunksarhoş out of plasticplastik bottlesşişeler
134
435040
4296
uğraşan bir ülkede plastik şişeden
içilen şekerle tatlandırılmış
07:31
in a countryülke that is alreadyzaten
grapplingfilika with obesityşişmanlık,
135
439360
3016
içeceklerin tüketimini artırarak,
07:34
this is neitherne sustainablesürdürülebilir
from a publichalka açık healthsağlık
136
442400
3416
bu ne halk sağlığı ne de
çevre açısından
07:37
norne de an environmentalçevre pointpuan of viewgörünüm.
137
445840
2896
sürdürülebilir bir durum değildir.
07:40
And in ordersipariş to solveçözmek
one publichalka açık healthsağlık problemsorun,
138
448760
3336
Ve halk sağlığının bir
problemini çözmek için,
07:44
the agencyAjans is sowingEkim the seedstohumlar
139
452120
2296
ajans bir başka şeyin tohumlarını
07:46
of anotherbir diğeri.
140
454440
1200
ekiyor.
07:49
This is just one exampleörnek
of dozensonlarca I discoveredkeşfedilen
141
457480
4296
Yönetimler ve Endüstriler arasındaki
ilişki üzerine olan kitabı araştırırken
07:53
in researchingaraştırma a bookkitap on the relationshipsilişkiler
betweenarasında governmenthükümet and industrysanayi.
142
461800
5096
bu benim keşfettiği
düzineler içerisinden bir örnek.
07:58
I could alsoAyrıca have told you
about the initiativesgirişimler in parksparklar
143
466920
3776
Size egzersizi teşvik eden aynı
firmayı içeren Londra'da ve tüm ülkedeki
08:02
in LondonLondra and throughoutboyunca Britainİngiltere,
144
470720
1616
parklardaki girişimlerden veya
aslında endüstriyi düzenlemek
08:04
involvingiçeren the sameaynı companyşirket,
promotingteşvik exerciseegzersiz,
145
472360
2400
08:07
or indeedaslında of the Britishİngiliz governmenthükümet
creatingoluşturma voluntarygönüllü pledgessözü
146
475560
4856
yerine
endüstri ile ortaklık vaadinde
08:12
in partnershiportaklık with industrysanayi
147
480440
2176
bulunan İngiliz yönetiminden
08:14
insteadyerine of regulatingdüzenleyen industrysanayi.
148
482640
2736
bahsedebilirdim.
08:17
These collaborationsişbirlikleri or partnershipsortaklıklar
have becomeolmak the paradigmparadigma in publichalka açık healthsağlık,
149
485400
5656
Bu ortaklık ve işbirliği halk sağlığında
paradigmik oluyor,
08:23
and oncebir Zamanlar again, they make senseduyu
from the pointpuan of viewgörünüm of industrysanayi.
150
491080
4056
ve bir kez daha, endüstri açısından
mantıklı oluyor.
08:27
It allowsverir them to frameçerçeve
publichalka açık healthsağlık problemssorunlar and theironların solutionsçözeltiler
151
495160
3616
Bu durum onlara halk sağlığı
problemlerini ve en az tehdit eden
08:30
in waysyolları that are leasten az threateningtehdit to,
152
498800
2136
yollarla kendi çözümlerini,
en uyuşan ticari çıkarlarını
08:32
mostçoğu consonantünsüz with
theironların commercialticari interestsilgi.
153
500960
2856
ifade etmelerine izin
veriyor.
08:35
So obesityşişmanlık becomesolur a problemsorun
154
503840
2576
Bu nedenle obezite bireysel karar
vermenin,
08:38
of individualbireysel decision-makingkarar verme,
155
506440
4256
kişisel davranışların, kişisel sorumlulukların
08:42
of personalkişisel behaviordavranış,
156
510720
2055
ve fiziksel aktivitelerinin
eksikliğinin
08:44
personalkişisel responsibilitysorumluluk
and lackeksiklik of physicalfiziksel activityaktivite.
157
512799
3177
problemi oluyor.
08:48
It is not a problemsorun,
158
516000
2096
Bu şekilde ifade edildiğinde
08:50
when framedçerçeveli this way,
159
518120
1415
bu durum
08:51
of a multinationalçok uluslu foodGıda systemsistem
involvingiçeren majormajör corporationsşirketler.
160
519559
3617
büyük şirketleri içeren uluslararası
yemek sisteminin problemi olmuyor.
08:55
And again, I don't blamesuçlama industrysanayi.
161
523200
1656
Ve bir kez daha, Endüstriyi
suçlamıyorum.
08:56
IndustrySanayi naturallydoğal olarak engagesyürütmektedir
in strategiesstratejiler of influenceetki
162
524880
3416
Doğal olarak endüstri
kendi ticari çıkarlarını desteklemek için
09:00
to promotedesteklemek its commercialticari interestsilgi.
163
528320
2480
etkileme stratejisine angaje
olacaktır.
09:03
But governmentshükümetler have a responsibilitysorumluluk
164
531560
3256
Fakat yönetimlerin, bizi ve
ortak faydayı korumak için
09:06
to developgeliştirmek counterstrategiescounterstrategies
165
534840
2056
yeni karşı stratejiler geliştirme
09:08
to protectkorumak us
166
536920
1816
sorumluluğu
09:10
and the commonortak good.
167
538760
2680
vardır.
09:14
The mistakehata that governmentshükümetler are makingyapma
168
542160
3560
Yönetimlerin endüstri ile bu yolla
09:18
when they collaborateişbirliği yapmak in this way
169
546480
2576
işbirliği yaparken
09:21
with industrysanayi
170
549080
1336
yaptığı hata şudur;
09:22
is that they conflateconflate
171
550440
2576
ortak fayda ile
09:25
the commonortak good
172
553040
1816
ortak paydayı
09:26
with commonortak groundzemin.
173
554880
1200
birleştrimek.
09:29
When you collaborateişbirliği yapmak with industrysanayi,
174
557080
2776
Endüstri ile işbirliği yaparken
09:31
you necessarilyzorunlu olarak put off the tabletablo
175
559880
2816
masa başı işleri ertelemelisiniz ki
09:34
things that mightbelki promotedesteklemek the commonortak good
to whichhangi industrysanayi will not agreeanlaşmak.
176
562720
3576
bu endüstrinin aynı fikirde olmadığı ortak
faydayı teşfik eder.
09:38
IndustrySanayi will not agreeanlaşmak
to increasedartmış regulationdüzenleme
177
566320
2776
Endüstri daha fazla düzenlemeyi
def edeceğine
09:41
unlessolmadıkça it believesinanır this will
staveÇıta off even more regulationdüzenleme
178
569120
4176
veya belki bazı rakiplerini market
dışına iteceğine inanmadıkça
09:45
or perhapsbelki knockKnock some competitorsrakipler
out of the marketpazar.
179
573320
3240
düzenlemenin artmasını
onaylamayacaktır.
09:49
NorNe de can companiesşirketler agreeanlaşmak
to do certainbelli things,
180
577960
2296
Firmalarda, örneğin sağlıksız ürünlerin
fiyatlarının artırılması gibi belirli
09:52
for exampleörnek raiseyükseltmek the pricesfiyatları
of theironların unhealthysağlıksız productsÜrünler,
181
580280
2976
şeylerin yapılmasını kabul
etmeyebilirler,
09:55
because that would violateihlal etmek
competitionyarışma lawhukuk,
182
583280
2136
çünkü bizim saptadığımız gibi
09:57
as we'vebiz ettik establishedkurulmuş.
183
585440
1200
bu rekabet kanununu
ihlal eder.
10:00
So our governmentshükümetler should not confoundLanet olsun
184
588560
3216
Bu nedenle bizim hükumetimiz,
10:03
the commonortak good and commonortak groundzemin,
185
591800
2456
özellikle ortak paydanın anlamı endüstri
anlaşmaya varmak olduğunda
10:06
especiallyözellikle when commonortak groundzemin
meansanlamına geliyor reachingulaşan agreementanlaşma with industrysanayi.
186
594280
5240
ortak fayda ile ortak paydayı
karıştırmamalıdır.
10:12
I want to give you anotherbir diğeri exampleörnek,
187
600520
1696
Size başka bir örnek vermek
istiyorum,
10:14
movinghareketli from high-profileyüksek profilli collaborationişbirliği
188
602240
2136
Yüksek profilli işbirliğinden
10:16
to something that is belowaltında groundzemin
189
604400
2496
alt seviye olana gidelim
10:18
bothher ikisi de literallyharfi harfine and figurativelyMecazi olarak:
190
606920
3256
Tam anlamıyla;
10:22
the hydraulicHidrolik fracturingkırılma of naturaldoğal gasgaz.
191
610200
2600
doğal gazın hidrolik kırılması.
10:25
ImagineHayal that you purchasesatın alma a plotarsa of landarazi
192
613320
3696
Mineral haklarının satıldığından
haberiniz olmadığı araziyi
10:29
not knowingbilme the mineralmineral rightshaklar
have been soldsatıldı.
193
617040
2216
satın aldığınızı düşünün.
10:31
This is before the frackingLânet olası boomBoom.
194
619280
1800
Bu petrol patlamasından önce.
10:34
You buildinşa etmek your dreamrüya home on that plotarsa,
195
622360
3016
Araziye hayalinizdeki evi yapıyorsunuz,
10:37
and shortlykısa bir süre afterwardssonradan,
196
625400
1616
ve kısa bir süre sonra,
10:39
you discoverkeşfetmek that a gasgaz companyşirket
is buildingbina a well padped on your landarazi.
197
627040
5400
petrol şirketinin sizin arazinize
petrol musluğu inşa ettiğini fark ediyorsunuz
10:45
That was the plightvâât
of the HallowichHallowich familyaile.
198
633040
3400
Bu Hallowich ailesinin durumuydu.
10:49
Withinİçinde a very shortkısa perioddönem of time,
199
637200
2816
Kısa bir süre içerisinde,
10:52
they beganbaşladı to complainşikayet of headachesbaş ağrısı,
200
640040
3216
gürültü , sallanma ve doğal gazın
alevinden çıkan parlak ışıklara
10:55
of soreBoğaz throatsBoğazı, of itchykaşıntılı eyesgözleri,
201
643280
3216
ilave olarak
baş ağrısı, boğaz ağrısı,
kaşınan gözlerden
10:58
in additionilave to the interferencegirişim
of the noisegürültü, vibrationtitreşim
202
646520
2816
11:01
and the brightparlak lightsışıklar
from the flaringışıl ışıl of naturaldoğal gasgaz.
203
649360
3136
şikayetçi olamaya başladılar.
11:04
They were very vocalvokal in theironların criticismseleştiriler,
204
652520
2320
Eleştirilerinde gayet sesliydiler,
11:07
and then they felldüştü silentsessiz.
205
655960
1360
ve ardından sessizleştiler.
11:10
And thanksTeşekkürler to the PittsburghPittsburgh Post-GazettePost gazetesi,
where this imagegörüntü appearedortaya çıktı,
206
658400
3256
Ve bu fotoğrafın görüldüğü Pittsburg
Post gazetesi ve bir başka gazete sayesinde
11:13
and one other newspapergazete,
we discoveredkeşfedilen why they felldüştü silentsessiz.
207
661680
2856
neden sessisleştiklerini fark ettik.
11:16
The newspapersgazeteler wentgitti to the courtmahkeme and said,
"What happenedolmuş to the HallowichesHallowiches?"
208
664560
3696
Gazeteler mahkemeye gitti ve
"Hallowich'lere ne oldu" dediler.
11:20
And it turneddönük out the HallowichesHallowiches
had madeyapılmış a secretgizli settlementyerleşme
209
668280
3376
Ve ortaya çıktı ki Hallowich'ler
gaz şirketi ile gizli anlaşma yapmış
11:23
with the gasgaz operatorsişleçler, and it was
a take-it-or-leave-itTake It-veya-bu settlementyerleşme.
210
671680
3896
ve bu da AL veya TERK ET anlaşmasıydı.
11:27
The gasgaz companyşirket said,
211
675600
1256
Gaz şirketi
11:28
you can have a six-figurealtı rakam sumtoplam
212
676880
2416
" Başka bir yere taşınmak ve
tekrar hayatınıza başlamanız için
altı rakamlı bir meblağa sahip
sahip olabilirsiniz" demiş
11:31
to movehareket elsewherebaşka yerde
and startbaşlama your liveshayatları again,
213
679320
2136
11:33
but in returndönüş
214
681480
1216
fakat karşılığında
11:34
you mustşart promisesöz vermek not to speakkonuşmak
of your experiencedeneyim with our companyşirket,
215
682720
3856
bizim şirketimiz ile olan tecrübenizden
konuşmayacağınıza söz vereceksiniz,
11:38
not to speakkonuşmak of your
experiencedeneyim with frackingLânet olası,
216
686600
2576
ve de medikal incelemeyle ortaya
çıkabilecek
11:41
not to speakkonuşmak about the healthsağlık consequencessonuçları
217
689200
3720
sağlık sorunları hakkında
11:45
that mightbelki have been revealedortaya
by a medicaltıbbi examinationmuayene.
218
693680
2920
konuşmayacaksınız" demiş.
11:49
Now, I do not blamesuçlama
the HallowichesHallowiches for acceptingkabul etme
219
697720
2816
Şimdi, AL veya TERK ET anlaşmasını
kabul ettiği ve
11:52
a take-it-or-leave-itTake It-veya-bu settlementyerleşme
220
700560
2816
herhangi bir yerde hayatlarına
başladıkları için
11:55
and startingbaşlangıç theironların liveshayatları elsewherebaşka yerde.
221
703400
2216
Hallowich'leri suçlamıyorum.
11:57
And one can understandanlama
222
705640
1216
Ve şirketin gıcırdayan tekerlekleri
niçin susturmak istediğini
11:58
why the companyşirket would wishdilek
to silenceSessizlik a squeakycızırtılı wheeltekerlek.
223
706880
2976
herhangi biri anlayabilir.
12:01
What I want to pointpuan the fingerparmak at
is the legalyasal and regulatorydüzenleyici systemsistem,
224
709880
3776
Burada parmak basmak istediğim nokta
yasal ve düzenleyici sistem,
12:05
a systemsistem in whichhangi there are
networksağlar of agreementsanlaşmalar
225
713680
2456
sistem ki içinde bunun gibi insanları
susturmaya ve
12:08
just like this one
226
716160
1896
halk sağlığı uzmanlarından ve
epidemiologlardan gelen
12:10
whichhangi serveservis to silenceSessizlik people
and sealfok balığı off dataveri pointsmakas
227
718080
3560
veri noktalarını kapatmaya
12:14
from publichalka açık healthsağlık expertsuzmanlar
and epidemiologistsepidemiyologlar,
228
722560
2656
hizmet eden,
12:17
a systemsistem in whichhangi regulatorsdüzenleyiciler
229
725240
1616
hatta sistem ki, eğer mülk sahipleri
12:18
will even refrainNakarat
from issuingveren a violationihlal noticeihbar
230
726880
3136
ve gaz şirketi anlaşmayı kabul ederse
12:22
in the eventolay of pollutionkirlilik
231
730040
1376
düzenleyiciler hava kirliliği
durumunda
12:23
if the landownertoprak sahibi and the gasgaz companyşirket
232
731440
2136
ihlali bildirmekten
12:25
agreeanlaşmak to settleyerleşmek.
233
733600
1576
sakınacaklardır.
12:27
This is a systemsistem whichhangi isn't just
badkötü from a publichalka açık healthsağlık pointpuan of viewgörünüm;
234
735200
3936
Bu sadece kamu sağlığı açısından
kötü olan bir sistem değil;
12:31
it exposesortaya çıkarır hazardstehlikeler to localyerel familiesaileleri
235
739160
3296
karanlıkta kalan yerel aileler
12:34
who remainkalmak in the darkkaranlık.
236
742480
2200
için tehlike ortaya çıkartmaktadır.
12:39
Now, I have givenverilmiş you two examplesörnekler
not because they are isolatedyalıtılmış examplesörnekler.
237
747200
4496
İzole edilmiş oldukları için
şimdi size iki örnek verdim.
12:43
They are examplesörnekler of a systemicsistemik problemsorun.
238
751720
2496
Verdim çünkü
bunlar sistematik problem örnekleridir.
12:46
I could sharepay some counterexamplescounterexamples,
239
754240
2376
Bazı karşı örnekleri de paylaşabilirim,
12:48
the casedurum for exampleörnek
of the publichalka açık officialresmi
240
756640
2976
kendi antidepresan ilaçlarının
yetişkinlerde intihar düşüncesini
12:51
who suesmahkemeye verdi the pharmaceuticalfarmasötik companyşirket
241
759640
3096
artırdığı gerçeğini gizleyen
12:54
for concealinggizlemek the factgerçek
242
762760
1616
ilaç şirketini mahkemeye veren
12:56
that its antidepressantantidepresan increasesartışlar
suicidalintihara meyilli thoughtsdüşünceler in adolescentsGençler.
243
764400
6576
kamu görevlisi örneği gibi.
13:03
I can tell you about the regulatorRegülatör
who wentgitti after the foodGıda companyşirket
244
771000
3896
Size kendi yoğurtlarının sözde
sağlığa faydalarını abartan
13:06
for exaggeratingabartarak the purportedsözde
healthsağlık benefitsfaydaları of its yogurtyoğurt.
245
774920
3736
yiyecek şirketlerini takip eden
düzenleyiciden bahsedebilirim.
13:10
And I can tell you about the legislatorkanun koyucu
246
778680
3456
Ve size koridorun iki tarafından
ağır lobicilik faaliyetine
13:14
who despiterağmen heavyağır lobbyingLobi
directedyönlendirilmiş at bothher ikisi de sidestaraf of the aislekoridor
247
782160
4296
maruz kalmasına rağmen
çevre koruması için iten
13:18
pushesiter for environmentalçevre protectionskorumaları.
248
786480
3920
milletvekillini söyleyebilirim.
13:23
These are isolatedyalıtılmış examplesörnekler,
249
791160
1736
Bunlar izole edilmiş örneklerdir,
13:24
but they are beaconsişaretleri of lightışık
in the darknesskaranlık,
250
792920
4176
fakat bunlar karanlıktaki
ışığın feneridir,
13:29
and they can showgöstermek us the way.
251
797120
3680
ve bize yolu gösterebilirler.
13:34
I beganbaşladı by suggestingdüşündüren that sometimesara sıra
we need to engagetutmak in conflictfikir ayrılığı.
252
802000
4280
Bazen çatışmaya girmemiz gerektiğini
ifade ederek başladım.
13:39
GovernmentsHükümetler should tusslemücâdele with,
253
807480
3536
Hükumetler uğraşmalı,
13:43
strugglemücadele with, at timeszamanlar engagetutmak
in directdirekt conflictfikir ayrılığı with corporationsşirketler.
254
811040
5800
mücadele etmeli, bazen şirketlerle
direkt çatışmaya girmeli.
13:49
This is not because governmentshükümetler
are inherentlydoğal olarak good
255
817960
4256
Bu yönetimlerin doğası gereği iyi olması
13:54
and corporationsşirketler are inherentlydoğal olarak evilkötülük.
256
822240
2256
ve şirketlerin doğası gereği kötü
olmasından kaynaklanmıyor.
13:56
EachHer is capableyetenekli of good or illhasta.
257
824520
4000
Her ikisi de iyi veya kötü olabilir.
14:01
But corporationsşirketler understandablyanlaşılır
actdavranmak to promotedesteklemek theironların commercialticari interestsilgi,
258
829440
4720
Fakat şirketler anlaşılır bir şekilde
kendi ticari çıkarlarını artırmak için hareket eder,
14:07
and they do so eitherya sometimesara sıra
underminingzarar or promotingteşvik the commonortak good.
259
835080
6056
ve bunu bazen ortak faydanın
altını oymak, bazen de desteklemek için yaparlar.
14:13
But it is the responsibilitysorumluluk
of governmentshükümetler
260
841160
3976
fakat ortak faydayı korumak ve desteklemek
14:17
to protectkorumak and promotedesteklemek the commonortak good.
261
845160
3216
yönetimlerin sorumluluğudur.
14:20
And we should insistısrar
262
848400
2696
Ve bunu yapmak için savaşmaları hususunda
14:23
that they fightkavga to do so.
263
851120
2400
ısrarcı olmalıyız.
14:26
This is because governmentshükümetler
264
854800
2496
Çünkü, yönetimler
14:29
are the guardiansVeliler
265
857320
1400
kamu sağlığının
14:31
of publichalka açık healthsağlık;
266
859600
1200
koruyucusudur;
14:33
governmentshükümetler are the guardiansVeliler
267
861920
2736
yönetimler çevrenin
14:36
of the environmentçevre;
268
864680
1856
koruyucularıdır;
14:38
and it is governmentshükümetler
269
866560
1816
Ve bizim ortak faydamızın
14:40
that are guardiansVeliler
270
868400
1296
önemli parçalarının koruyucusu
14:41
of these essentialgerekli partsparçalar
of our commonortak good.
271
869720
5360
yönetimlerdir.
14:47
Thank you.
272
875680
1216
Teşekkür Ederim.
14:48
(ApplauseAlkış)
273
876920
6228
(Alkış)
Translated by fatih Yürekli

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Jonathan Marks - Bioethicist, lawyer
Jonathan Marks works at the intersections of ethics, law and policy -- writing and speaking about torture, obesity, fracking, health care and other pressing issues of our time.

Why you should listen

After studying law at Oxford University, Jonathan Marks qualified as a barrister and mediator, and he spent a decade in full-time practice in London. He became an expert on human rights, working on cases about torture (the Pinochet case), the protection of privacy and personal data, and the regulation of food, drugs and the environment.

The Greenwall Fellowship in Bioethics and Health Policy at Johns Hopkins and Georgetown Universities led to his current appointment as Director of the Bioethics Program at Penn State University, where he is also affiliated with the Rock Ethics Institute, Penn State Law and the School of International Affairs. He remains an academic member of Matrix, a London barristers' chambers with offices in Geneva.

Marks is passionate about teaching and lecturing, as his TED talk, and an article in the New York Times both attest. The talk offers a preview of his book manuscript, The Perils of Partnership. It also draws on research he conducted during his six-year affiliation with the Edmond J. Safra Center for Ethics at Harvard and during residencies at the Hastings Center and at the Brocher Foundation in Geneva.

Learn more about Marks's ideas from several articles, essays, and op-eds here


More profile about the speaker
Jonathan Marks | Speaker | TED.com