ABOUT THE SPEAKER
Dan Barber - Chef
Dan Barber is a chef and a scholar -- relentlessly pursuing the stories and reasons behind the foods we grow and eat.

Why you should listen

Dan Barber is the chef at New York's Blue Hill restaurant, and Blue Hill at Stone Barns in Westchester, where he practices a kind of close-to-the-land cooking married to agriculture and stewardship of the earth. As described on Chez Pim: "Stone Barns is only 45 minutes from Manhattan, but it might as well be a whole different universe. A model of self-sufficiency and environmental responsibility, Stone Barns is a working farm, ranch, and a three-Michelin-star-worthy restaurant." It's a vision of a new kind of food chain.

Barber's philosophy of food focuses on pleasure and thoughtful conservation -- on knowing where the food on your plate comes from and the unseen forces that drive what we eat. He's written on US agricultural policies, asking for a new vision that does not throw the food chain out of balance by subsidizing certain crops at the expense of more appropriate ones.

In 2009, Barber received the James Beard award for America's Outstanding Chef, and was named one of the world's most influential people in Time’s annual "Time 100" list. In 2014 he published The Third Plate: Field Notes on the Future of Food.

More profile about the speaker
Dan Barber | Speaker | TED.com
Taste3 2008

Dan Barber: A foie gras parable

Dan Barber'in sürpriz foie gras hikayesi

Filmed:
1,525,293 views

Taste3 konferansında, şef Dan Barber insancıl yöntemlerle foie gras üretmeyi başaran küçük bir İspanyol çiftliğinin hikayesini anlatıyor. Kazlarını doğal bir ortamda yetiştiren çiftçi Eduardo Dousa, Barber'in yapılması gerektiğine inandığı tiple bir gıda üretimini hayata geçiriyor.
- Chef
Dan Barber is a chef and a scholar -- relentlessly pursuing the stories and reasons behind the foods we grow and eat. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:16
I wentgitti to Spainİspanya a fewaz monthsay agoönce
0
0
4000
Bir kaç ay evvel İspanya'daydım.
00:20
and I had the besten iyi foieKaz grasciğeri of my life.
1
4000
6000
ve şimdiye kadarki en iyi foie gras'yı orada tattım.
00:26
The besten iyi culinarymutfak experiencedeneyim of my life.
2
10000
3000
Gıda üzerine yaşadığım en iyi tecrübeydi.
00:30
Because what I saw, I'm convincedikna olmuş, is the futuregelecek of cookingyemek pişirme.
3
14000
7000
Çünkü orada gördüğüm ve ikna olduğum şey, aşçılığın geleceğiydi.
00:37
RidiculousÇok saçma, right?
4
21000
1000
Saçma, değil mi?
00:38
FoieKaz grasciğeri and the futuregelecek of cookingyemek pişirme.
5
22000
2000
Foie gras ve aşçılığın geleceği.
00:40
There's not a foodGıda todaybugün that's more malignedmaligned than foieKaz grasciğeri, right?
6
24000
3000
Günümüzde foie gras'dan daha günahkar bir yemek daha yok, değil mi?
00:43
I mean, it's crucifiedçarmıha.
7
27000
2000
Çarmıha gerilmeyi kastediyorum.
00:45
It was outlawedyasadışı in ChicagoChicago for a while.
8
29000
2000
Bir dönem Chicago'da yasaklanmıştı.
00:47
It's pendingkadar here in CaliforniaCalifornia, and just recentlyson günlerde in NewYeni YorkYork.
9
31000
5000
California'da halen beklemede, ve çok yakın zamanda New York'ta da öyle oldu.
00:52
It's like if you're a chefşef and you put it on your menumenü,
10
36000
3000
Şöyle ki eğer bir şef olarak bunu menünüze koyarsanız,
00:55
you riskrisk beingolmak attackedsaldırıya.
11
39000
2000
saldırılmayı göze alıyorsunuz demektir.
00:57
Really, it happenedolmuş here in SanSan FranciscoFrancisco to a famousünlü chefşef.
12
41000
4000
Gerçekten, San Francisco'daki ünlü bir şefin başına geldi.
01:01
I'm not sayingsöz that there's not a rationalegerekçe
13
45000
6000
Demeye çalıştığım şey, foie gras'ya
01:07
for beingolmak opposedkarşıt to foieKaz grasciğeri.
14
51000
2000
karşı çıkmak mantıksız, değil.
01:09
The reasonsnedenleri usuallygenellikle just boilkaynama down to the gavagesonda ile besleme, whichhangi is the forcekuvvet feedingbesleme.
15
53000
4000
Genelde karşı bu nedenler, "gavaj" denilen hayvanların zor kullanarak fazla besinle beslenmesine indirgeniyor.
01:13
BasicallyTemel olarak you take a gooseKaz or a duckördek
16
57000
2000
Yani basitçe, bir ördek veya kazı alıyorsunuz
01:15
and you forcekuvvet feedbesleme a tonton of graintahıl down its throatboğaz.
17
59000
5000
ve onun boğazından aşağı bir ton tahılı zorla geçiriyorsunuz.
01:20
More graintahıl in a coupleçift of weekshaftalar than it would ever get in a lifetimeömür.
18
64000
4000
Sadece bir kaç hafta içinde bütün hayatı boyunca yiyeceğinden çok daha fazla tahıl demek oluyor.
01:24
Its liverkaraciğer expandsgenişler by eightsekiz timeszamanlar.
19
68000
3000
Çiğeri sekiz kat büyüyor.
01:27
SufficeYeterli to say it's like -- it's not the prettiesten güzel pictureresim of sustainablesürdürülebilir farmingtarım.
20
71000
5000
Şunu söylemek yeterli -- sürdürülebilir çiftçilik için güzel bir tablo canlandırmıyor.
01:32
The problemsorun for us chefsşefler is that it's so freakin'hilkat garibesi deliciouslezzetli.
21
76000
6000
Biz şefler için sorun şu ki bu inanılmaz bir lezzet.
01:38
(LaughterKahkaha)
22
82000
3000
(Gülüşmeler)
01:41
I mean, I love the stuffşey.
23
85000
3000
Yani, bu şeye bayılıyorum.
01:44
It is fattyyağlı, it's sweettatlı, it's silkyipeksi, it's unctuousyağlı.
24
88000
5000
hem dolgun, hem tatlı, hem yumuşak, hem de yağlı
01:49
It makesmarkaları everything elsebaşka you put it with tastedamak zevki incredibleinanılmaz.
25
93000
5000
Beraber sunduğunuz her şeyin tadını inanılmaz yapıyor.
01:54
Can we produceüretmek a menumenü that's deliciouslezzetli withoutolmadan foieKaz grasciğeri?
26
98000
6000
Foie gras'sız bir menüyü lezzetli kılabilir miyiz?
02:00
Yes, sure.
27
104000
2000
Evet, elbette.
02:02
You can alsoAyrıca bikebisiklet the TourTur dede FranceFransa withoutolmadan steroidssteroidler, right?
28
106000
3000
Tour de France'da steriotsiz bisiklet sürebilirsiniz, değil mi?
02:05
(LaughterKahkaha)
29
109000
3000
(Gülüşmeler)
02:08
Not a lot of people are doing it.
30
112000
2000
Çok fazla bisikletçi bunu başaramıyor.
02:10
And for good reasonneden.
31
114000
2000
Ve bunun iyi bir sebebi var.
02:12
(LaughterKahkaha)
32
116000
1000
(Gülüşmeler)
02:13
So severalbirkaç monthsay agoönce, a friendarkadaş of mineMayın sentgönderilen me this linkbağlantı to this guy,
33
117000
5000
Derken aylar önce, bir arkadaşım benim bu adama ulaşmamı sağladı.
02:18
EduardoEduardo SousaSousa.
34
122000
3000
Eduardo Sousa.
02:21
EduardoEduardo is doing what he callsaramalar naturaldoğal foieKaz grasciğeri.
35
125000
4000
Eduardo, kendi tabiriyle, doğal foie gras yapıyor.
02:25
NaturalDoğal foieKaz grasciğeri.
36
129000
2000
Doğal foie gras.
02:27
What's naturaldoğal about foieKaz grasciğeri?
37
131000
3000
Foie gras'da doğal olan nedir?
02:30
To take advantageavantaj of when the temperaturesıcaklık dropsdamla in the falldüşmek,
38
134000
4000
Hava sıcaklığının sonbaharda düşmesiyle beraber,
02:34
geesekazlar and ducksördekler gorgeGorge on foodGıda
39
138000
5000
kazlar ve ördekler kışın sertliğine hazırlıklı olmak için
02:39
to preparehazırlamak for the harshsert realitiesgerçekler of winterkış.
40
143000
5000
tıka basa yerler.
02:44
And the restdinlenme of the yearyıl they're freeücretsiz to roamgezme around Eduardo'sEduardo'nun landarazi
41
148000
5000
ve yılın geri kalan zamanında Eduardo'nun arazisinde gezinirler
02:49
and eatyemek what they want.
42
153000
2000
diledikleri kadar yerler.
02:51
So no gavagesonda ile besleme, no forcekuvvet feedingbesleme,
43
155000
1000
Onun için burada gavaj, yani zorla yedirme yok.
02:52
no factory-likeFabrika gibi conditionskoşullar, no crueltyacımasızlık.
44
156000
4000
Fabrikalardaki gibi gaddar koşullar yok.
02:56
And it's shockinglyşok edici not a newyeni ideaFikir.
45
160000
2000
ve bu şaşırtıcı şekilde yeni bir fikir de değil.
02:58
His great-granddadbüyük-büyükbaba startedbaşladı -- PaterPatería dede SousaSousa -- in 1812.
46
162000
6000
Eduardo'nun büyük büyükbabası -- Patería de Sousa -- bu işe 1812'de başlamış.
03:04
And they'veonlar ettik been doing it quietlysessizce ever sincedan beri.
47
168000
6000
ve o zamandan beri buna devam ediyorlar.
03:10
That is untila kadar last yearyıl,
48
174000
3000
Aslında, geçen seneye kadar,
03:13
when EduardoEduardo wonwon the CoupDarbe dede CoeurCoeur,
49
177000
5000
Eduardo Coup de Coeu denen
03:18
the covetedaçgözlü FrenchFransızca gastronomicGastronomi prizeödül.
50
182000
4000
çok prestijli Fransız gastronomi ödülünü alana kadar.
03:22
It's like the OlympicsOlimpiyatları of foodGıda productsÜrünler.
51
186000
3000
Buna yiyecek olimpiyatları da diyebiliriz.
03:25
He placedyerleştirilmiş first for his foieKaz grasciğeri.
52
189000
4000
Foie gras'sı birincilik ödülü aldı.
03:29
BigBüyük, bigbüyük problemsorun.
53
193000
2000
Büyük, büyük bir sorun.
03:31
As he said to me, that really pissedsarhoş the FrenchFransızca off.
54
195000
3000
Bana dediğine göre, bu Fransızları gerçekten kızdırmış.
03:34
(LaughterKahkaha)
55
198000
4000
(Gülüşmeler)
03:38
He said it sortçeşit of gleefullyneşeyle.
56
202000
2000
Bunu çok heyecanlı bir şekilde söylemişti.
03:40
It was all over the paperskâğıtlar.
57
204000
2000
Bir çok gazetede yayınlandı.
03:42
I readokumak about it. It was in LeLe MondeMonde.
58
206000
2000
Le Monde'da şöyle diyordu:
03:44
"Spanishİspanyolca chefşef accusedsanık ... " -- and the FrenchFransızca accusedsanık him.
59
208000
4000
"İspanyol şef ... suçlandı." -- yani Fransızlar onu suçladı.
03:48
"Spanishİspanyolca chefşef accusedsanık of cheatinghile."
60
212000
2000
"İspanyol şef sahtekarlıkla suçlandı."
03:50
They accusedsanık him of payingödeme yapan off the judgesyargıçlar.
61
214000
2000
Jüriye para yedirmekle suçladılar.
03:52
They implicatedkarıştığı actuallyaslında, the Spanishİspanyolca governmenthükümet, amazinglyinanılmaz.
62
216000
3000
Bunu inanılmaz bir şekilde İspanyol hükümeti ile ilişkilendirdiler.
03:56
Huh, amazingşaşırtıcı.
63
220000
2000
İnanılmaz.
03:58
A hugeKocaman scandalskandal for a fewaz weekshaftalar.
64
222000
1000
Bir kaç hafta süren bir skandaldı.
03:59
Couldn'tOlamaz find a shredpaçavra of evidencekanıt.
65
223000
3000
Ufacık bir kanıt bile bulamadılar.
04:02
Now, look at the guy.
66
226000
1000
Şimdi bu adama bakın.
04:03
He doesn't look like a guy who'skim payingödeme yapan off FrenchFransızca judgesyargıçlar
67
227000
2000
Fransız jürisine foie gras'sı için rüşvet veren birine
04:05
for his foieKaz grasciğeri.
68
229000
2000
pek benzemiyor.
04:07
So that diedvefat etti down, and very soonyakında afterwardsonra,
69
231000
3000
Bu yüzden iddialar söndü gitti, ve hemen sonrasında
04:10
newyeni controversytartışma.
70
234000
2000
başka bir tarışma başladı.
04:12
He shouldn'tolmamalı winkazanmak because it's not foieKaz grasciğeri.
71
236000
5000
O ödülü almamalıydı çünkü bu bir foie gras değildi.
04:17
It's not foieKaz grasciğeri because it's not gavagesonda ile besleme.
72
241000
2000
Foie gras sayılmaz çünkü gavaj yapılmamıştı.
04:19
There's no forcekuvvet feedingbesleme.
73
243000
2000
Zorla yedirme yoktu.
04:21
So by definitiontanım, he's lyingyalan söyleme and should be disqualifieddiskalifiye.
74
245000
5000
Dolayısıyla, tanım gereği yalan söylüyordu ve diskalifiye olmalıydı.
04:26
As funnykomik as it soundssesleri, articulatingeklemli it now and readingokuma about it --
75
250000
3000
Komik olduğu kadar, şimdi bunu dillendirdiğimize göre
04:29
actuallyaslında, if we had talkedkonuştuk about it before this controversytartışma,
76
253000
3000
bu tartışmayı daha önce konuşmuş olsaydık,
04:32
I would have said, "That's kindtür of truedoğru."
77
256000
2000
"bu doğru sayılır" derdim.
04:34
You know, foieKaz grasciğeri by definitiontanım, forcekuvvet feedingbesleme, it's gavagesonda ile besleme,
78
258000
2000
Malum, foie gras tanımı gereği gavaj, zorla yedirmenin ürünüdür
04:36
and that's what you get when you want foieKaz grasciğeri.
79
260000
6000
ve foie gras yapmak istersen bu gereklidir.
04:42
That is, untila kadar I wentgitti to Eduardo'sEduardo'nun farmÇiftlik in ExtremaduraExtremadura,
80
266000
5000
Ta ki Eduardo'nun Extremadura'daki
04:47
50 milesmil northkuzeyinde of SevilleSeville, right on the PortugalPortekiz bordersınır.
81
271000
4000
Portekiz sınırına yakın, Seville'nın 50 mil kuzeyine çiftliğine gidene kadar.
04:51
I saw first-handilk elden a systemsistem that is incrediblyinanılmaz complexkarmaşık
82
275000
4000
Burada, öncelikle çok karmaşık bir sistem gördüm
04:55
and then at the sameaynı time, like everything beautifulgüzel in naturedoğa,
83
279000
5000
ve aynı zamanda doğadaki güzel her şey gibi,
05:00
is utterlytamamen simplebasit.
84
284000
3000
çok da basit bir sistemdi.
05:04
And he said to me, really from the first momentan,
85
288000
2000
Ve bana geldi, ilk andan beri dedi ki
05:06
my life'shayatın work is to give the geesekazlar what they want.
86
290000
5000
benim amacım bu kazlara sadece istediklerini vermektir.
05:11
He repeatedtekrarlanan that about 50 timeszamanlar in the two daysgünler I was with him.
87
295000
3000
Bunu onunla iki gün boyunca beraberken elli kadar kere falan tekrarladı.
05:14
I'm just here to give the geesekazlar what they want.
88
298000
4000
Sadece, bu kazlara istediklerini vermek için buradayım.
05:18
ActuallyAslında, when I showedgösterdi up he was lyingyalan söyleme down with the geesekazlar with his cellhücre phonetelefon
89
302000
3000
Aslında, ilk gittiğimde gördüm ki uzanmış
05:21
takingalma picturesresimler of them
90
305000
1000
telefonuyla kazların fotoğraflarını çekiyordu.
05:22
like his childrençocuklar in the grassçimen.
91
306000
2000
çimlerdeki çocukları gibi.
05:24
AmazingŞaşırtıcı.
92
308000
2000
İnanılmaz.
05:26
He's really just in love with -- he's at one with --
93
310000
2000
Gerçekten onlara aşık -- onlardan biri --
05:28
he's the gooseKaz whispererFısıldayan Adam.
94
312000
2000
O bir kaz terbiyecisi.
05:30
(LaughterKahkaha)
95
314000
2000
(Gülüşmeler)
05:36
And when I was speakingkonuşuyorum to him, you know, I thought,
96
320000
5000
Ve onunla konuşurken, yani,
05:41
like I'm speakingkonuşuyorum to you now, right,
97
325000
2000
şimdi sizinle konuştuğum gibi,
05:43
but sortçeşit of in the middleorta of my questionssorular, my excitedheyecanlı questionssorular,
98
327000
5000
sorularımla, yani bu heyecan verici soruları sordukça,
05:48
because the more I got to know him and his systemsistem,
99
332000
1000
onu ve onun sistemi hakkında daha çok şey öğrendikçe
05:49
the more excitingheyecan verici this wholebütün ideaFikir becameoldu.
100
333000
4000
bu durum bana daha da heyecan vermeye başladı.
05:53
He kepttuttu going like this to me.
101
337000
1000
Bana böyle yapıp durdu.
05:57
And I thought, OK, excitedheyecanlı JewYahudi from NewYeni YorkYork, right?
102
341000
4000
Ve dedim ki, heyecan dolu bir New Yorklu Yahudi oldum, değil mi?
06:01
I'm talkingkonuşma a little too aggressivelyagresif, whateverher neyse,
103
345000
4000
Biraz agresif falan gibi de konuşuyordum,
06:05
so you know, I slowedyavaşladı down.
104
349000
2000
o yüzden kendimi biraz frenledim.
06:07
And finallyen sonunda, by the endson of the day I was like,
105
351000
1000
Ve son olarak, işin sonunda dedim ki
06:08
Ed-uar-doEd-uar-do, you know like this?
106
352000
3000
E-du-ar-do, aynen böyle yaptım.
06:11
But he was still going like this.
107
355000
3000
Bana hala böyle yapmaya devam ediyordu.
06:14
I figuredanladım it out.
108
358000
2000
Sonunda anladım.
06:16
I was speakingkonuşuyorum too loudlyyüksek sesle.
109
360000
2000
Çok yüksek sesle konuşuyordum.
06:19
So I husheddingin my voiceses.
110
363000
2000
Bu yüzden, sesimi iyice kıstım.
06:21
I kindtür of like askeddiye sordu these questionssorular and chattedsohbet with him throughvasitasiyla a translatorçevirmen
111
365000
4000
Bir çevirmen aracılığıyla sorularımı sorarken ve sohbet ederken
06:25
in kindtür of a halfyarım whisperFısıltı.
112
369000
2000
fısıldar gibi konuşuyordum.
06:27
And he stoppeddurduruldu doing this.
113
371000
2000
ve böyle yapmayı bıraktı.
06:29
And amazinglyinanılmaz, the geesekazlar who were on the other sideyan of the paddockpadok when I was around --
114
373000
5000
ve inanılmaz bir şekide, ben buradayken meranın diğer tarafındaki kazlar
06:34
"Get the hellcehennem away from this kidçocuk!" --
115
378000
2000
"Bu çocuktan uzak durun!"
06:36
when I loweredalçaltılmış my voiceses, they all camegeldi right up to us.
116
380000
3000
Sesimi kıstığımda, hepsi yanımıza geldi
06:39
Right up to us, like right up to here.
117
383000
1000
Tam yanımıza, dibimize
06:40
Right alonguzun bir the fenceçit linehat.
118
384000
1000
Çit boyunca ilerleyerek.
06:41
And fenceçit linehat was amazingşaşırtıcı in itselfkendisi.
119
385000
3000
Ve çit de kendi başına inanılmazdı.
06:44
The fenceçit -- like this conceptionfikir of fenceçit that we have
120
388000
3000
Çit -- düşündüğümüz anlamda çit
06:47
it's totallybütünüyle backwardgeriye dönük with him.
121
391000
2000
onun açısından tam ters işliyoz.
06:49
The electricityelektrik on this fiberglassfiberglas fenceçit
122
393000
2000
Fiberglas çit üzerindeki elektrik akımı
06:51
is only on the outsidedışında.
123
395000
3000
sadece dış kısımda var.
06:54
He rewiredrotasyondan it. He inventedicat edildi it.
124
398000
3000
Yeniden döşenmiş. O icat etmiş.
06:57
I've never seengörüldü it. Have you?
125
401000
3000
Böyle bir şey hiç görmemiştim. Siz gördünüz mü?
07:00
You fenceçit in animalshayvanlar. You electrifyElektrik the insideiçeride.
126
404000
3000
Hayvanları çitle çevirirseniz içerisini elektrikle döşersiniz.
07:03
He doesn't.
127
407000
1000
O öyle yapmıyor.
07:04
He electrifiesmendil only the outsidedışında.
128
408000
3000
Dışarısını elektrikle döşüyor.
07:07
Why?
129
411000
1000
Neden?
07:08
Because he said to me that he feltkeçe like the geesekazlar --
130
412000
2000
Çünkü diyor ki, bir kaz gibi düşünüyor ---
07:10
and he provedkanıtlanmış this actuallyaslında, not just a conceitkibir, he provedkanıtlanmış this --
131
414000
5000
ve aslında bunu kanıtladı, kendini beğenmişlik değil, kanıtladı bunu --
07:15
the geesekazlar feltkeçe manipulatedmanipüle when they were imprisonedhapsedilmiş in theironların little paddockspaddocks.
132
419000
6000
kazlar, küçük meralara hapsolduklarında yönetildiklerini düşünüyorlar.
07:21
Even thoughgerçi they were imprisonedhapsedilmiş in this GardenBahçe of EdenEden
133
425000
2000
Cennet bahçesinde bulunsalar ve her şeye
07:23
with figsincir and everything elsebaşka.
134
427000
1000
sahip olsalar bile.
07:24
He feltkeçe like they feltkeçe manipulatedmanipüle.
135
428000
2000
Yönetilmiş hissediyorlar.
07:26
So he got ridkurtulmuş of the electricityelektrik,
136
430000
2000
Bu yüzden, Eduardo elektriği kaldırmış,
07:28
he got ridkurtulmuş of currentşimdiki on the insideiçeride
137
432000
3000
onu hattın iç tarafından almış
07:31
and kepttuttu it on the outsidedışında,
138
435000
1000
ve dış tarafına döşemiş,
07:32
so it would protectkorumak them againstkarşısında coyotesçakallar and other predatorsyırtıcı.
139
436000
3000
böylece onları kurtlara ve diğer yırtıcılara karşı koruyor.
07:35
Now, what happenedolmuş?
140
439000
2000
Şimdi, böylece ne oldu?
07:37
They ateyemek yedi, and he showedgösterdi me on a chartgrafik,
141
441000
2000
Kazlar yemlerini yedi ve Eduardo bana grafik üstünde gösterdiler ki
07:39
how they ateyemek yedi about 20 percentyüzde more feedbesleme to feedbesleme theironların liverskaraciğer.
142
443000
5000
karaciğerlerini yüzde 20 büyütecek kadar daha fazla yemek yemeye başlamışlar.
07:44
The landscapepeyzaj is incredibleinanılmaz.
143
448000
2000
Arazi müthişti.
07:46
I mean, his farmÇiftlik is incredibleinanılmaz.
144
450000
2000
Yani, çifliği müthişti.
07:48
It really is the GardenBahçe of EdenEden.
145
452000
2000
Gerçekten bir cennet bahçesi gibiydi.
07:50
There's figsincir and everything elsebaşka there for the takingalma.
146
454000
2000
Orada her şey istedikleri gibiydi.
07:52
And the ironyalay of ironiesIronies is because ExtremaduraExtremadura, the areaalan --
147
456000
2000
ve ironilerin ironisi olacak bir şekilde Extremadura öyle bir arazi ki --
07:54
what does ExtremaduraExtremadura mean?
148
458000
1000
Extremadura ne demek?
07:55
Extraİlave hardzor landarazi, right?
149
459000
3000
Extremadura ekstra sert arazi demek, değil mi?
07:58
Extraİlave difficultzor. Extraİlave hardzor.
150
462000
2000
Ekstra zor, ekstra sert.
08:00
But over fourdört generationsnesiller, he and his familyaile
151
464000
2000
Fakat dört jenerasyondan beri, o ve ailesi
08:02
have literallyharfi harfine transformeddönüştürülmüş this extraekstra hardzor landarazi into a tastingtatma menumenü.
152
466000
5000
bu sert araziyi kelimenin tam anlamıyla bir tadımlık menüye çevirmişler.
08:07
UpgradesYükseltmeleri the life for these geesekazlar.
153
471000
6000
Bu kazların hayatı kalitesini yükseltmişler.
08:13
And they are allowedizin to take whateverher neyse they want.
154
477000
2000
Ve ne isterlerse yapabilir durumdalar.
08:15
AnotherBaşka bir ironyalay, the doubleçift ironyalay
155
479000
1000
Başka bir ironi, çifte ironi
08:16
is that on the figsincir and the oliveszeytin,
156
480000
1000
şu ki oradaki incir ve zeytin ağaçlarından,
08:17
EduardoEduardo can make more moneypara sellingsatış those
157
481000
3000
Eduardo foie gras'dan
08:20
than he can on the foieKaz grasciğeri.
158
484000
2000
daha fazla para kazanabilir.
08:22
He doesn't carebakım.
159
486000
1000
Umursamıyor.
08:23
He letsHaydi them take what they want and he saysdiyor,
160
487000
2000
Kazlara ne isterlerse yapmalarına izin veriyor ve diyor ki
08:25
"UsuallyGenellikle, it's about 50 percentyüzde. They're very fairadil."
161
489000
3000
"Genelde yüzde 50'dir. Çok adilâne."
08:28
The other 50 percentyüzde, he takes and he sellssatar and he makesmarkaları moneypara on them.
162
492000
3000
Kalan yüzde 50 ile alıyor, satıyor ve para kazanıyor.
08:31
PartBölümü of the incomegelir for his farmÇiftlik.
163
495000
2000
Çiftliğinin bir kısım geliri bu.
08:33
A bigbüyük partBölüm of his incomegelir for his farmÇiftlik.
164
497000
2000
Çiftliğinin bir büyük bir kısmının geliri.
08:35
But he never controlskontroller it.
165
499000
2000
Fakat asla kontrol altında tutmuyor.
08:37
They get what they want,
166
501000
1000
İstediğini alıyorlar,
08:38
they leaveayrılmak the restdinlenme for me and I sellsatmak it.
167
502000
3000
geri kalanını bana bırakıyorlar ve ben de satıyorum.
08:41
His biggesten büyük obstacleengel, really, was the marketplacepazar,
168
505000
4000
Eduardo'nun önündeki en büyük engel pazar
08:45
whichhangi demandstalepler these daysgünler brightparlak yellowSarı foieKaz grasciğeri.
169
509000
5000
ki bu günlerde parlak, sarı foie gras talep ediliyor.
08:50
That's how I've been trainedeğitilmiş.
170
514000
1000
Bana da böyle öğrettiler.
08:51
You want to look and see what good foieKaz grasciğeri is,
171
515000
2000
Foie gras'nın nasıl bir şey olduğuna bakmak ve onu görmek istiyorsun,
08:53
it's got to be brightparlak yellowSarı.
172
517000
2000
parlak sarı olmak zorunda.
08:55
It's the indicationbelirti that it's the besten iyi foieKaz grasciğeri.
173
519000
4000
Bu en iyi kalite foie gras olduğuna işarettir.
08:59
Well, because he doesn't forcekuvvet feedbesleme,
174
523000
2000
Fakat zorla yedirme yoluna gitmediği için,
09:01
because he doesn't gavagesonda ile besleme tonston of cornMısır,
175
525000
4000
çünkü tonlarca mısırı gavaj etmediği için,
09:05
his liverskaraciğer were prettygüzel greygri.
176
529000
2000
ciğerleri oldukça gri oluyor.
09:07
Or they were.
177
531000
2000
Veya eskiden öyleydi diyelim.
09:09
But he foundbulunan this wildvahşi plantbitki calleddenilen the LupinLupin bushçalı.
178
533000
6000
Fakat o acıbakla (lupin) adınd yabani bir çalı buldu.
09:15
The LupinLupin bushçalı, it's all around ExtremaduraExtremadura.
179
539000
2000
Acıbakla, Extremadura'nın her tarafında mevcut.
09:17
He let it go to seedtohum, he tookaldı the seedstohumlar,
180
541000
2000
Bunların tohumları toplamış,
09:19
he plantedekili it on his 30 acresdönüm, all around.
181
543000
3000
Arazisinin 120 dönümlük kısmına ekmiş.
09:22
And the geesekazlar love the LupinLupin bushçalı.
182
546000
2000
ve kazlar acıbaklaya bayılmış.
09:24
Not for the bushçalı, but for the seedstohumlar.
183
548000
2000
Çalının kendisine değil, çekirdeklerine.
09:26
And when they eatyemek the seedstohumlar, theironların foieKaz grasciğeri turnsdönüşler yellowSarı.
184
550000
4000
Ve çekirdekleri yedikleri zaman foei gras sarıya dönmüş.
09:30
RadioactiveRadyoaktif yellowSarı.
185
554000
2000
Radyoaktif bir sarı.
09:32
BrightParlak yellowSarı.
186
556000
2000
Parlak bir sarı.
09:35
Of the highesten yüksek qualitykalite foieKaz grasciğeri yellowSarı I've ever seengörüldü.
187
559000
3000
Görebileceğiniz en iyi kalitede foie gras'ya.
09:38
(LaughterKahkaha)
188
562000
3000
(Gülüşmeler)
09:41
So I'm listeningdinleme to all this, you know, and I'm like,
189
565000
3000
Bunları dinledikçe kendi kendime düşünüyordum
09:44
is this guy for realgerçek? Is he makingyapma some of this up?
190
568000
3000
Bu adam gerçek mi? Söylediklerini uyduruyor mu?
09:47
Is he like, you know -- because he seemedgibiydi to have an answerCevap for everything,
191
571000
3000
Malum, her şeye bir cevabı olan bir adam gibi
09:50
and it was always naturedoğa.
192
574000
2000
ve ama bunu yapan zaten hep doğanın kendisiydi.
09:52
It was never him.
193
576000
2000
Hiç bir zaman o değildi, falan...
09:54
And I was like, you know, I always get a little, like,
194
578000
4000
Ve hep şunu düşünoyordum, yani,
09:58
weirdedgarip out by people who deflectsaptırmak everything away from themselveskendilerini.
195
582000
3000
her şeyi saptıran insanları garipserim.
10:01
Because, really, they want you to look at themselveskendilerini, right?
196
585000
2000
Çünkü, gerçekten, onlar sizin onlara bakmanızı isterler, değil mi?
10:03
But he deflectedbükülmesi everything away from his ingenuitymarifet
197
587000
2000
Ama o, bunları kendi ustalığından
10:05
into workingçalışma with his landscapepeyzaj.
198
589000
3000
arazisine yansıtıyordu.
10:08
So it's like, here I am, I'm on the fenceçit about this guy,
199
592000
3000
Böylece, bu adamla birlikteydim
10:11
but increasinglygiderek, eatingyemek yiyor up his everyher wordsözcük.
200
595000
3000
ve söylediği her şeye inanıyordum.
10:14
And we're sittingoturma there, and I hearduymak [clappingAlkışlar] from a distancemesafe, so I look over.
201
598000
6000
Ve orada oturuyorken, uzaktan alkış sesi duydum ve oraya doğru bakıyordum.
10:20
And he grabskapmak my armkol and the translator'sçevirmen,
202
604000
3000
Derken benim ve çevirmenimin kolunu yakalıdı,
10:23
and ducksördekler us underaltında a bushçalı and saysdiyor, "Watch this."
203
607000
2000
ördekler çalının altındayken "Seyret." dedi
10:25
"ShushSus," he saysdiyor again for the 500thinci time to me.
204
609000
2000
"Şşş" dedi yine bana 500. kez.
10:27
"ShushSus, watch this."
205
611000
3000
"Şşş, seyret."
10:30
And this squadronFilo of geesekazlar come over.
206
614000
2000
Ve uçan kaz sürüsü üzerimize doğru geldi.
10:32
[ClappingAlkışlar]
207
616000
1000
[El çırpma sesi]
10:33
And they're gettingalma louderyüksek sesle, louderyüksek sesle, louderyüksek sesle, like really loudyüksek sesle, right over us.
208
617000
5000
Ve sesleri yükseldi, yükseldi, yükseldi, çok şiddetli bir şekilde tam üzerimize doğru.
10:38
And like airporthavalimanı traffictrafik controlkontrol, as they startbaşlama to go pastgeçmiş us
209
622000
6000
Ve bir havaalanı trafik kontrol birimi gibi, bizim üzerimizden geçtikleri sırada
10:44
they're calleddenilen back -- and they're calleddenilen back and back and back.
210
628000
4000
geri çağırıldılar --- geri, geri, geri,
10:48
And then they circledaire around.
211
632000
1000
Derken bir daire oldular.
10:49
And his geesekazlar are callingçağrı up now to the wildvahşi geesekazlar.
212
633000
3000
Ve Eduardo'nun kazları yabani kazları çağırmaya başladı.
10:52
[ClappingAlkışlar]
213
636000
1000
[El çırpma sesi]
10:53
And the wildvahşi geesekazlar are callingçağrı down.
214
637000
1000
Ve yabani kazlar aşağı gelmeye başladı.
10:54
[ClappingAlkışlar]
215
638000
1000
[El çırpma sesi]
10:55
And it's gettingalma louderyüksek sesle and louderyüksek sesle and they circledaire and circledaire
216
639000
2000
Ve sesleri yükseldi ve yükseldi, çember oldular
10:57
and they landarazi.
217
641000
1000
ve yere kondular.
10:58
And I'm just sayingsöz, "No way."
218
642000
2000
Ve orada "Yok artık." dedim.
11:00
(LaughterKahkaha)
219
644000
3000
(Gülüşmeler)
11:03
No way.
220
647000
2000
Yok artık
11:05
And I look at EduardoEduardo, who'skim nearyakın tearsgözyaşı looking at this,
221
649000
5000
Eduardo'ya baktım, neredeyse ağlamak üzereydi,
11:10
and I say, "You're tellingsöylüyorum me that your geesekazlar are callingçağrı to the wildvahşi geesekazlar
222
654000
4000
ve dedim ki, "yabani kazlar, senin kazları
11:14
to say come for a visitziyaret etmek?"
223
658000
2000
ziyarete mi geldi şimdi?"
11:16
And he saysdiyor, "No, no, no.
224
660000
2000
Dedi ki "Hayır, hayır, hayır.
11:18
They'veOnlar ettik come to staykalmak."
225
662000
3000
Burada kalmaya geldiler."
11:21
They'veOnlar ettik come to staykalmak?
226
665000
2000
Kalmaya mı geldiler?
11:23
(LaughterKahkaha)
227
667000
2000
(Gülüşmeler)
11:25
It's like the DNADNA of a gooseKaz is to flyuçmak southgüney in the winterkış, right?
228
669000
6000
Bir kazın DNA'sı onun güneye göç etmesini sağlar, değil mi?
11:31
I said that. I said "Isn't that what they're put on this EarthDünya for?
229
675000
3000
Bunu söyledim. Dedim ki, "Dünyaya bu yüzden gelmediler mi?
11:34
To flyuçmak southgüney in the winterkış and northkuzeyinde when it getsalır warmIlık, hafif sıcak?"
230
678000
2000
Kışın güneye için ve havalar ısındığında kuzeye uçmak için?"
11:36
He said, "No, no, no.
231
680000
2000
Dedi ki, "Hayır, hayır, hayır.
11:38
TheirOnların DNADNA is to find the conditionskoşullar that are conduciveyardım eden to life.
232
682000
4000
Onların DNA'ları yaşanacak koşulları bulmasını sağlar.
11:42
To happinessmutluluk.
233
686000
3000
Mutlu olmak için.
11:45
They find it here.
234
689000
2000
Burayı buldular.
11:47
They don't need anything more."
235
691000
2000
Ötesine ihtiyaçları yok."
11:49
They stop. They matedostum with his domesticatedEvcil geesekazlar,
236
693000
4000
Durdular. Evcil kazlarla çiftleştiler,
11:53
and his flockakın continuesdevam ediyor.
237
697000
3000
ve onun sürüsü devam etti.
11:56
Think about that for a minutedakika.
238
700000
2000
Bunu bir dakikalığına düşünün.
11:58
It's brilliantparlak, right?
239
702000
1000
Harika, değil mi?
11:59
ImagineHayal -- I don't know, imaginehayal etmek a hogdomuz farmÇiftlik
240
703000
4000
Düşünün -- bilmiyorum, bir domuz çiftliği düşünün
12:03
in, like, NorthKuzey CarolinaCarolina,
241
707000
1000
Kuzey California'da olsun,
12:04
and a wildvahşi pigdomuz comesgeliyor uponüzerine a factoryfabrika farmÇiftlik
242
708000
5000
ve bir yabani domuz gelip bu fabrika çiftlikte
12:09
and decideskarar to staykalmak.
243
713000
2000
kalmaya karar versin.
12:11
(LaughterKahkaha)
244
715000
1000
(Gülüşmeler)
12:12
So how did it tastedamak zevki?
245
716000
2000
Nasıl bir tadı olur?
12:14
I finallyen sonunda got to tastedamak zevki it before I left.
246
718000
2000
Oradan ayrılmadan, tatma şansını buldum.
12:16
He tookaldı me to his neighborhoodKomşuluk restaurantrestoran
247
720000
3000
Beni mahallesindeki bir restorana götürdü
12:19
and he servedhizmet me some of his foieKaz grasciğeri, confitConfit dede foieKaz grasciğeri.
248
723000
4000
ve kendi yağından yapılmış foie gras'sından ikram etti.
12:23
It was incredibleinanılmaz.
249
727000
2000
İnanılmazdı.
12:25
And the problemsorun with sayingsöz that, of coursekurs, is that
250
729000
3000
Ve buradaki sorun, elbette ki, şu
12:28
you know, at this pointpuan it risksriskler hyperboleabartılı really easilykolayca.
251
732000
5000
malum, bu noktada tüm hikayeyi abarttığı kolayca ortaya çıkabilirdi.
12:33
And I'd like to make a metaphormecaz, but I don't have one really.
252
737000
4000
Ve burada bir metafor yapmak isterdim, ama gerçekten yok.
12:37
I was drinkingiçme this guy'sadam Kool-AidKool-Aid so much,
253
741000
3000
Bu adamın Kool-Aid'inden (bir meşrubat) fazla içmiştim,
12:40
he could have servedhizmet me gooseKaz featherstüyler and I would have been like,
254
744000
4000
bana kaz tüyü de ikram edebilirdi, ve ben de
12:44
this guy'sadam a geniusdeha, you know?
255
748000
2000
bu adam bir dahi, diyebilirdim.
12:46
I'm really in love with him at this pointpuan.
256
750000
2000
Bu açıdan ona bayılıyorum.
12:48
But it trulygerçekten was the besten iyi foieKaz grasciğeri of my life.
257
752000
3000
Fakat, kesinlikle hayatımda yediğim en iyi foie gras'ydı.
12:51
So much so that I don't think I had ever really had foieKaz grasciğeri untila kadar that momentan.
258
755000
4000
O kadar iyiydi ki, o ana kadar gerçek bir foie gras yemedeğimi düşünüyorum.
12:55
I'd had something that was calleddenilen foieKaz grasciğeri.
259
759000
3000
Foie gras adında bir şey yiyormuşum.
12:58
But this was transformativedönüştürücü. Really transformativedönüştürücü.
260
762000
2000
Fakat gerçekten dönüştürücü bir tecrübeydi.
13:00
And I say to you, I mightbelki not stickÇubuk to this,
261
764000
4000
Ve diyorum ki, bununla kalmamalıydım,
13:04
but I don't think I'll ever serveservis foieKaz grasciğeri on my menumenü again
262
768000
5000
ama Eduardo ile yaşadığım bu tecrübeden sonra
13:09
because of that tastedamak zevki experiencedeneyim with EduardoEduardo.
263
773000
6000
menümde tekrar foie gras sunacağımı sanmıyorum.
13:15
It was sweettatlı, it was unctuousyağlı.
264
779000
1000
Tatlıydı ve yağlıydı.
13:16
It had all the qualitiesnitelikleri of foieKaz grasciğeri,
265
780000
3000
Foie gras'nın tüm özelliklerine sahipti,
13:19
but its fatşişman had a lot of integritybütünlük and a lot of honestyDürüstlük.
266
783000
5000
ama ondaki yağ bütün güvenirliğe ve dürüstlüğe sahipti.
13:24
And you could tastedamak zevki herbsotlar, you could tastedamak zevki spicesbaharat.
267
788000
3000
Ve içindeki otları alabiliyordunuz, baharatları da alabiliyordunuz.
13:27
And I kepttuttu -- I said, you know, I swearyemin etmek to God I tastedtadı starstar aniseAnason.
268
791000
6000
Ve yeme devam ettikçe, yemin ederim yıldız anasonun tadını bile alabiliyordum.
13:33
I was sure of it.
269
797000
1000
Emindim.
13:34
And I'm not like some superSüper tasterÇeşnicibaşı, you know?
270
798000
2000
Ve ben süper tat alan birisi değilim.
13:36
But I can tastedamak zevki things.
271
800000
2000
Ama tat alabiliyorum tabi ki.
13:38
There's 100 percentyüzde starstar aniseAnason in there.
272
802000
2000
Orada yüzde yüz yıldız anason vardı.
13:40
And he saysdiyor, "No."
273
804000
2000
Ve Eduardo dedi ki, "Hayır."
13:42
And I endedbitti up like going down the spicesbaharat,
274
806000
1000
Ve tüm baharatları saymayı bitirdim,
13:43
and finallyen sonunda, it was like, OK, salttuz and pepperbiber,
275
807000
3000
ve sonunda, en azından tuzlayıp, kara biber koyduğunu düşünerek
13:46
thinkingdüşünme he's saltedtuzlu and pepperedbiberli his liverkaraciğer.
276
810000
2000
tuz ve biberi de saydım.
13:48
But no.
277
812000
1000
Ama hayır.
13:49
He takes the liverkaraciğer when he harvestshasat the foieKaz grasciğeri,
278
813000
3000
Foie gras için karaciğeri çıkardığında,
13:52
he stickssopa them in this jarkavanoz
279
816000
2000
bunu bir kavanoza koyuyor
13:54
and he confitsconfits it.
280
818000
2000
ve kendi yağında bekletiyor.
13:56
No salttuz, no pepperbiber, no oilsıvı yağ, no spicesbaharat.
281
820000
3000
Tuz yok, karabiber yok, yağ yok, baharat yok.
13:59
What?
282
823000
2000
Ne var?
14:01
We wentgitti back out for the finalnihai tourtur of the farmÇiftlik,
283
825000
3000
Çiftlikte son bir tur atmak için geri döndüğümüzde,
14:04
and he showedgösterdi me the wildvahşi pepperbiber plantsbitkiler
284
828000
2000
bana yabani biber bitkilerini gösterdi
14:06
and the plantsbitkiler that he madeyapılmış sure existedvar on his farmÇiftlik for salinitytuzluluk.
285
830000
5000
ve bu bitkiler onun orada tuz için tuttuğu bitkilermiş.
14:11
He doesn't need salttuz and pepperbiber.
286
835000
1000
Tuza ve bibere bile ihtiyacı yok.
14:12
And he doesn't need spicesbaharat, because he's got this potpourripotpuri of herbsotlar and flavorstatlar
287
836000
6000
Ve baharata da, çünkü kazlarının yemeye bayıldığı
14:18
that his geesekazlar love to gorgeGorge on.
288
842000
4000
otlardan ve çeşitli bitkilerden bir karışımı zaten var.
14:22
I turneddönük to him at the endson of the mealyemek,
289
846000
1000
Yemeğin sonunda ona döndüm,
14:23
and it's a questionsoru I askeddiye sordu severalbirkaç timeszamanlar,
290
847000
2000
ve defalarca sorduğum ve bir şekilde
14:25
and he hadn'tolmasaydı, kindtür of, answeredcevap me directlydirekt olarak,
291
849000
2000
doğrudan cevaplamadığı o soruyu tekrar sormak için
14:27
but I said, "Now look, you're in Spainİspanya,
292
851000
3000
dedim ki, "Şimdi bak, sen İspanya'dasın,
14:30
some of the greatestEn büyük chefsşefler in the worldDünya are --
293
854000
2000
dünyanın en iyi şeflerinden bazıları --
14:32
FerranFerran AdriaAdria, the preeminentönde gelen chefşef of the worldDünya todaybugün, not that faruzak from you.
294
856000
8000
Ferran Adria, bugün dünyanın en büyük şefi, senden çok uzakta değil.
14:40
How come you don't give him this?
295
864000
2000
Nasıl oluyor da, bundan ona da vermiyorsun?
14:42
How come no one'sbiri really heardduymuş of you?"
296
866000
3000
Nasıl oluyor da, kimse senin kim olduğunu bilmiyor?
14:45
And it mayMayıs ayı be because of the wineşarap,
297
869000
1000
Ve sanırım biraz da şaraptan,
14:46
or it mayMayıs ayı be because of my excitementheyecan,
298
870000
1000
veya benim heyecanımdan da olabilir,
14:47
he answeredcevap me directlydirekt olarak and he said, "Because chefsşefler don't deservehak etmek my foieKaz grasciğeri."
299
871000
5000
bana doğrudan dedi ki, "Çünkü şefler benim foie gras'mı haketmiyor."
14:52
(LaughterKahkaha)
300
876000
3000
(Gülüşmeler)
14:55
And he was right.
301
879000
1000
Ve haklıydı da.
14:56
He was right.
302
880000
1000
Haklıydı.
14:57
ChefsŞefler take foieKaz grasciğeri and they make it theironların ownkendi.
303
881000
4000
Şefler foie gras'yı satın alır ve kendilerinin yaparlar.
15:01
They createyaratmak a dishtabak
304
885000
2000
Bir yemek ortaya çıkarttığında
15:03
where all the vectorsvektörel çizimler pointpuan at us.
305
887000
4000
bütün yönleriyle bize aittir.
15:07
With EduardoEduardo it's about the expressionifade of naturedoğa.
306
891000
5000
Eduardo için ise bu doğanın bir kendini ifade edişidir.
15:12
And as he said, I think fittinglyfittingly,
307
896000
4000
Ve dediği gibi, bence çok uyuyor,
15:16
it's a gifthediye from God, with God sayingsöz, you've donetamam good work.
308
900000
6000
Tanrı'nın bir hediyesidir, ve onun iyi bir iş çıkarttığını sana göstermesidir.
15:22
SimpleBasit.
309
906000
1000
Basit.
15:24
I flewuçtu home, I'm on the flightuçuş with my little blacksiyah bookkitap
310
908000
2000
Evime geri döndüm ve uçakta küçük kara kitabıma
15:26
and I tookaldı, you know, pagessayfalar and pagessayfalar of notesnotlar about it.
311
910000
3000
bununla ilgili sayfalarca yazdım ve yazdım.
15:29
I really was movedtaşındı.
312
913000
2000
Çok duygulanmıştım.
15:31
And in the cornerköşe of one of these -- one of my notesnotlar,
313
915000
5000
Ve yazdıklarımdan birinin köşesine,
15:36
is this noteNot that saysdiyor, when askeddiye sordu,
314
920000
4000
bu not, şu soruya bir cevap aslında,
15:40
what do you think of conventionalKonvansiyonel foieKaz grasciğeri?
315
924000
1000
geleneksel foie gras hakkında ne düşünüyorsun?
15:41
What do you think of foieKaz grasciğeri that
316
925000
1000
Dünyanın yüzde 99.99999'unun yediği
15:42
99.99999 percentyüzde of the worldDünya eatsyiyor?
317
926000
5000
foie gras hakkında ne düşünüyorsun?
15:47
He said, "I think it's an insulthakaret to historytarih."
318
931000
3000
Demişti ki, "Bence bu tarihe bir hakarettir."
15:50
And I wroteyazdı, insulthakaret to historytarih.
319
934000
3000
Ve ben de öyle yazmışım.
15:53
I'm on the planeuçak and I'm just tearingkocaman my hairsaç out.
320
937000
2000
Uçaktaydım, ve saçlarımı yolmak üzereydim.
15:55
It's like, why didn't I followtakip et up on that?
321
939000
1000
Neden devamını da yazmadım?
15:56
What the hellcehennem does that mean?
322
940000
1000
Bu ne demek oluyor olabilir şimdi?
15:57
InsultHakaret to historytarih.
323
941000
3000
Tarihe hakaret.
16:00
So I did some researchAraştırma when I got back,
324
944000
2000
O yüzden, geri dönünce biraz araştırma yaptım,
16:02
and here'sburada what I foundbulunan.
325
946000
2000
ve işte bunu buldum.
16:04
The historytarih of foieKaz grasciğeri.
326
948000
1000
Foie gras'nın tarihi.
16:05
JewsYahudiler inventedicat edildi foieKaz grasciğeri.
327
949000
4000
Yahudiler foie gras'yı icat etmiş.
16:09
TrueGerçek storyÖykü.
328
953000
1000
Gerçek bir hikaye.
16:10
TrueGerçek storyÖykü.
329
954000
1000
Gerçek bir hikaye.
16:11
By accidentkaza.
330
955000
2000
Kazara.
16:13
They were looking for an alternativealternatif to schmaltzaşırı duygusallık.
331
957000
4000
Alternatif bir schmaltz (tavuk yağı veya lard) peşindelermiş.
16:17
GottenKazanılmış sickhasta of the chickentavuk fatşişman.
332
961000
1000
Tavuk yağından hastalanmalar başlayınca
16:18
They were looking for an alternativealternatif.
333
962000
1000
bir alternatif arıyorlarmış.
16:19
And they saw in the falldüşmek that there was this naturaldoğal,
334
963000
2000
Sonbaharda görmüşler ki, bu doğal
16:21
beautifulgüzel, sweettatlı, deliciouslezzetli fatşişman from geesekazlar.
335
965000
4000
güzel, tatlı, lezzetli kaz yağı olabilir.
16:25
And they slaughteredkesilen them, used the fatşişman throughoutboyunca the winterkış for cookingyemek pişirme.
336
969000
4000
Kazları kesmişler, yağını kış boyunca yemeklerde kullamak için ayırmışlar.
16:29
The PharaohFiravun got windrüzgar of this --
337
973000
2000
Firavun bunun haberini almış --
16:31
This is truedoğru, right off the InternetInternet.
338
975000
2000
Gerçek bu, internetten baktım.
16:33
The PharaohFiravun got -- (LaughterKahkaha)
339
977000
3000
Firavun -- (Gülüşmeler)
16:36
I swearyemin etmek to God.
340
980000
2000
Yemin ediyorum.
16:38
(LaughterKahkaha)
341
982000
1000
(Gülüşmeler)
16:39
The PharaohFiravun got windrüzgar of this and wanted to tastedamak zevki it.
342
983000
4000
Firavun bunu duymuş ve tadına bakmak istemiş.
16:43
He tastedtadı it and felldüştü in love with it.
343
987000
2000
Denemiş ve bayılmış.
16:45
He startedbaşladı demandingzahmetli it.
344
989000
1000
Bunu talep etmeye başlamış.
16:46
And he didn't want it just in the falldüşmek, he wanted it all yearyıl roundyuvarlak.
345
990000
3000
Sadece sonbaharda değil, tüm yıl boyunca olmasını istemiş.
16:49
And he demandedtalep that the JewsYahudiler supplyarz enoughyeterli for everyoneherkes.
346
993000
4000
Ve Yahudilerin bunu herkese tedarik etmesini emretmiş.
16:53
And the JewsYahudiler, fearingkorkarak for theironların life,
347
997000
2000
Ve hayatlarından endişe eden Yahudiler,
16:55
had to come up with an ingenioushünerli ideaFikir,
348
999000
2000
dahice bir fikir bulmuşlar,
16:57
or at leasten az try and satisfytatmin etmek the Pharaoh'sPharaoh'ın wishesdilek, of coursekurs.
349
1001000
4000
veya en azından, Firavun'un isteklerini yerine getirmek için, elbette ki.
17:01
And they inventedicat edildi, what? GavageSonda ile besleme.
350
1005000
2000
Ve neyi icat etmişler? Gavaj.
17:03
They inventedicat edildi gavagesonda ile besleme in a great momentan of fearkorku for theironların liveshayatları,
351
1007000
8000
Gavaj tekniğini hayatlarından endişe ettikleri bir dönemde icat etmişler,
17:11
and they providedsağlanan the PharaohFiravun with gavagesonda ile besleme liverkaraciğer,
352
1015000
3000
ve Firavun'a bunu gavaj çiğeriyle sunmuşlar,
17:14
and the good stuffşey they kepttuttu for themselveskendilerini.
353
1018000
2000
ve güzel olan kısmını kendilerine ayırmışlar.
17:16
SupposedlySözde, anywayneyse. I believe that one.
354
1020000
3000
Söylendiğine göre yani, neyse. Ben inandım buna.
17:19
That's the historytarih of foieKaz grasciğeri.
355
1023000
3000
İşte foie gras'nın hikayesi bu.
17:22
And if you think about it,
356
1026000
1000
Ve düşünürseniz,
17:23
it's the historytarih of industrialSanayi agriculturetarım.
357
1027000
5000
endüstriyel tarımın da hikayesi bu.
17:28
It's the historytarih of what we eatyemek todaybugün.
358
1032000
3000
Bugün yediklerimizin tarihi.
17:31
MostÇoğu of what we eatyemek todaybugün.
359
1035000
2000
Bu yediğimiz çoğu şeyin yani.
17:33
Mega-farmsMega-çiftlikleri, feedbesleme lots, chemicalkimyasal amendmentsdeğişiklikler,
360
1037000
4000
Dev çiftlikler, ağıllar, kimyasal müdahaleler,
17:37
long-distanceuzun mesafe travelseyahat, foodGıda processingişleme.
361
1041000
3000
uzun tedarik yolculukları, işlenmiş gıdalar.
17:40
All of it, our foodGıda systemsistem.
362
1044000
2000
Hepsi, bizim gıda sistemimiz.
17:42
That's alsoAyrıca an insulthakaret to historytarih.
363
1046000
4000
Bu da bir tarihe hakarettir.
17:46
It's an insulthakaret to the basictemel lawsyasalar of naturedoğa
364
1050000
4000
Doğanın temel kanunlarına hakarettir
17:50
and of biologyBiyoloji.
365
1054000
4000
ve biyolojinin.
17:54
WhetherOlup olmadığı we're talkingkonuşma about beefsığır eti cattlesığırlar
366
1058000
3000
İster sığırlar hakkında konuşuyor olalım
17:57
or we're talkingkonuşma about chickenstavuklar,
367
1061000
3000
veya tavuklar,
18:00
or we're talkingkonuşma about broccolibrokoli or BrusselsBrüksel sproutsBrüksel lahanası,
368
1064000
4000
veya brokoli, veya brüksel lahanası,
18:04
or in the casedurum of this morning'ssabah'ın NewYeni YorkYork TimesKez, catfishYayın balığı --
369
1068000
4000
veya bu sabahki New York Times'ta bahsedilen yayınbalığı hakkında --
18:09
whichhangi wholesaleToptan are going out of business.
370
1073000
4000
ki toptan satışı piyasadan kalkıyormuş.
18:13
WhateverNe olursa olsun it is, it's a mindsetzihniyet that is reminiscentanımsatan of GeneralGenel MotorsMotorlar.
371
1077000
5000
Ne olursa olsun, bu General Motors'u hatırlatan bir şey.
18:18
It's rootedköklü in extractionayıklama.
372
1082000
3000
Özünü bir şey zorla çekip çıkarmaktan alan bir şey.
18:21
Take more, sellsatmak more, wasteatık more.
373
1085000
3000
Daha fazla al, daha fazla sat, daha fazla israf et.
18:24
And for the futuregelecek it won'talışkanlık serveservis us.
374
1088000
4000
Ve gelecekte, bu artık bize hizmet edemeyecek.
18:28
JonasJonas SalkSalk has a great quotealıntı.
375
1092000
2000
Jonas Salk'in harika bir sözü var.
18:30
He said, "If all the insectshaşarat disappearedkayboldu,
376
1094000
2000
Diyor ki, "Bütün böcekler yok olursa,
18:32
life on EarthDünya as we know it would disappearkaybolmak withiniçinde 50 yearsyıl.
377
1096000
7000
dünyamızdaki yaşam, bildiğimiz gibi, elli yıl içinde biter.
18:39
If humaninsan beingsvarlıklar disappearedkayboldu, life on EarthDünya as we know it would flourishgüzelleşmek."
378
1103000
7000
İnsanoğlu yok olursa, bildiğimiz gibi, yaşam gelişir."
18:46
And he's right.
379
1110000
2000
Haklı.
18:50
We need now to adoptbenimsemek a newyeni conceptionfikir of agriculturetarım.
380
1114000
6000
Yeni bir dünşünsel altyapıyla tarım yapmalıyız.
18:56
Really newyeni.
381
1120000
1000
Gerçkten yeni ama.
18:57
One in whichhangi we stop treatingtedavi the planetgezegen
382
1121000
3000
Öyle ki, gezegenimize
19:00
as if it were some kindtür of business in liquidationtasfiye.
383
1124000
4000
akıp duran bir iş kolu gibi bakmadığımız şekilde.
19:04
And stop degradingonur kırıcı resourceskaynaklar underaltında the guisedış görünüş of
384
1128000
4000
Ve kaynaklarımızı ucuz gıda aldatmacasıyla
19:08
cheapucuz foodGıda.
385
1132000
2000
bozmamalıyız.
19:10
We can startbaşlama by looking to farmersçiftçiler like EduardoEduardo.
386
1134000
4000
Eduardo gibi çiftçileri bularak bu işe başlayabiliriz.
19:14
FarmersÇiftçiler that relygüvenmek on naturedoğa
387
1138000
1000
Çözümler ve cevaplar için
19:15
for solutionsçözeltiler, for answerscevaplar,
388
1139000
4000
doğaya bir şeyler dayatmak yerine
19:19
ratherdaha doğrusu than imposingheybetli solutionsçözeltiler on naturedoğa.
389
1143000
3000
doğaya sırtını vermiş çiftçilerle bu işi yapmalıyız.
19:22
ListeningDinleme as JanineJanine BenyusBenyus,
390
1146000
2000
Janine Benyus diyor ki,
19:24
one of my favoritesevdiğim writersyazarlar and thinkersdüşünürler about this topickonu saysdiyor,
391
1148000
3000
benim bu konu hakkında söz söyleyen favori yazar ve düşünürlerimdendir,
19:27
"ListeningDinleme to nature'sdoğanın operatingişletme instructionstalimatlar."
392
1151000
3000
"Doğanın çalışma prensiplerini anlamaya çalışmak"
19:30
That's what EduardoEduardo does, and does so brilliantlyışıl ışıl.
393
1154000
3000
Bu Eduardo'nun yaptığı bir şey, ve bu konuda çok başarılı.
19:33
And what he showedgösterdi me and what he can showgöstermek all of us, I think,
394
1157000
2000
Ve bana gösterdiği ve hepimize gösterebileceği, bence,
19:35
is that the great thing for chefsşefler, the great blessingnimet for chefsşefler,
395
1159000
7000
şu ki şefler için büyük bir lütuftur,
19:42
and for people that carebakım about foodGıda and cookingyemek pişirme,
396
1166000
7000
ve yemeye ve pişirmeye önem veren insanlar için de öyle,
19:49
is that the mostçoğu ecologicalekolojik choiceseçim for foodGıda
397
1173000
3000
gıda için en ekolojik seçim
19:52
is alsoAyrıca the mostçoğu ethicalahlâki choiceseçim for foodGıda.
398
1176000
3000
aynı zamanda en ahlaklı seçimdir.
19:55
WhetherOlup olmadığı we're talkingkonuşma about BrusselsBrüksel sproutsBrüksel lahanası or foieKaz grasciğeri.
399
1179000
3000
İster brüksel lahanası için olsun isterse de foie gras için.
19:58
And it's alsoAyrıca almostneredeyse always, and I haven'tyok foundbulunan an exampleörnek otherwiseaksi takdirde,
400
1182000
4000
Ve neredeyse tamamen, ve başka bir örneğini bulamadığım,
20:02
but almostneredeyse always, the mostçoğu deliciouslezzetli choiceseçim.
401
1186000
5000
ama neredeyse tamamen, en lezzetli seçimdir.
20:07
That's serendipitousserendipitous.
402
1191000
1000
Bu beklenmedik güzellikte şeyler ortaya çıkaracak bir şey.
20:08
Thank you.
403
1192000
1000
Teşekkür ederim
20:09
(ApplauseAlkış)
404
1193000
6000
(Alkışlar)
Translated by Bulut Aslan
Reviewed by Sancak Gülgen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Dan Barber - Chef
Dan Barber is a chef and a scholar -- relentlessly pursuing the stories and reasons behind the foods we grow and eat.

Why you should listen

Dan Barber is the chef at New York's Blue Hill restaurant, and Blue Hill at Stone Barns in Westchester, where he practices a kind of close-to-the-land cooking married to agriculture and stewardship of the earth. As described on Chez Pim: "Stone Barns is only 45 minutes from Manhattan, but it might as well be a whole different universe. A model of self-sufficiency and environmental responsibility, Stone Barns is a working farm, ranch, and a three-Michelin-star-worthy restaurant." It's a vision of a new kind of food chain.

Barber's philosophy of food focuses on pleasure and thoughtful conservation -- on knowing where the food on your plate comes from and the unseen forces that drive what we eat. He's written on US agricultural policies, asking for a new vision that does not throw the food chain out of balance by subsidizing certain crops at the expense of more appropriate ones.

In 2009, Barber received the James Beard award for America's Outstanding Chef, and was named one of the world's most influential people in Time’s annual "Time 100" list. In 2014 he published The Third Plate: Field Notes on the Future of Food.

More profile about the speaker
Dan Barber | Speaker | TED.com