ABOUT THE SPEAKER
John Maeda - Artist
John Maeda, the former president of the Rhode Island School of Design, is dedicated to linking design and technology. Through the software tools, web pages and books he creates, he spreads his philosophy of elegant simplicity.

Why you should listen

When John Maeda became president of the legendary Rhode Island School of Design (RISD) in 2008, he told the Wall Street Journal, "Everyone asks me, 'Are you bringing technology to RISD?' I tell them, no, I'm bringing RISD to technology."

In his fascinating career as a programmer and an artist, he's always been committed to blurring the lines between the two disciplines. As a student at MIT, studying computer programming, the legendary Muriel Cooper persuaded him to follow his parallel passion for fine art and design. And when computer-aided design began to explode in the mid-1990s, Maeda was in a perfect position at the MIT Media Lab to influence and shape the form, helping typographers and page designers explore the freedom of the web.

Maeda is leading the "STEAM" movement--adding an "A" for Art to the education acronym STEM (Science, Technology, Engineering, and Math)--and experiencing firsthand the transformation brought by social media. After leaving his post as RISD's president, Maeda is turning his attention to Silicon Valley, where is is working as a Design Partner for Kleiner, Perkins, Caulfield and Byers. He is also consulting for eBay, where he is the chair of the Design Advisory Board.

More profile about the speaker
John Maeda | Speaker | TED.com
Serious Play 2008

John Maeda: My journey in design

John Maeda tasarım serüveni hakkında

Filmed:
294,185 views

Tasarımcı John Maeda Seattle'daki tofu fabrikasından 2008 yılında başkanı olduğu Rhode Island Tasarım Okulu'na giden yolu anlatıyor. Yorulmak bilmez bir deneyimci ve nüktedan bir gözlemci olan Maeda, tasarımın bilgisayarlarla karşılaştığı hayati anı araştırıyor.
- Artist
John Maeda, the former president of the Rhode Island School of Design, is dedicated to linking design and technology. Through the software tools, web pages and books he creates, he spreads his philosophy of elegant simplicity. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:16
I'm kindtür of tiredyorgun of talkingkonuşma about simplicitybasitlik, actuallyaslında,
0
0
3000
Aslına bakarsanız basitlik hakkında konuşmaktan yoruldum,
00:19
so I thought I'd make my life more complexkarmaşık, as a seriousciddi playoyun.
1
3000
3000
o yüzden hayatı daha karmaşık hale getirebileceğimi düşündüm, ciddi bir oyun olarak.
00:22
So, I'm going to, like, go throughvasitasiyla some slidesslaytlar
2
6000
2000
Yani, bazı slaytların üzerinden geçeceğim
00:24
from way back when,
3
8000
2000
eskiden bu güne,
00:26
and walkyürümek throughvasitasiyla them to give you a senseduyu of how I endson up here.
4
10000
3000
ve onlar arasında yürüyerek nasıl bu noktaya geldiğimi göstereceğim.
00:29
So, basicallytemel olarak it all beganbaşladı with
5
13000
2000
Yani, temel olarak asıl
00:31
this wholebütün ideaFikir of a computerbilgisayar.
6
15000
2000
bilgisayar fikrinden başladı.
00:33
Who has a computerbilgisayar? Yeah.
7
17000
3000
Kimin bilgisayarı var? Evet.
00:36
O.K., so, everyoneherkes has a computerbilgisayar.
8
20000
2000
Tamam, yani herkesin bilgisayarı var.
00:38
Even a mobileseyyar phonetelefon, it's a computerbilgisayar.
9
22000
2000
Bir cep telefonu bile, bir bilgisayar.
00:40
And -- anyonekimse rememberhatırlamak this workbookçalışma kitabı,
10
24000
3000
Ve - herkes hatırlayacaktır ki bu çalışma kitabı,
00:43
"InstantAnlık ActivitiesEtkinlikler for Your AppleElma" --
11
27000
2000
'Apple'ınız için anlık aktiviteler' --
00:45
freeücretsiz posterafiş in eachher bookkitap?
12
29000
2000
her kitapta bedava poster değil mi?
00:47
This was how computingbilgi işlem beganbaşladı.
13
31000
2000
Bu bilgisayarın başlangıcıdır.
00:49
Don't forgetunutmak: a computerbilgisayar camegeldi out; it had no softwareyazılım.
14
33000
4000
Unutmayın: bilgisayar ortaya çıktığında, yazılımı yoktu.
00:53
You'dOlur buysatın almak that thing, you'dşimdi etsen bringgetirmek it home, you'dşimdi etsen plugfiş it in,
15
37000
3000
Satın alır, evinize götürür, fişe takardınız,
00:56
and it would do absolutelykesinlikle nothing at all.
16
40000
2000
ve kesinlikle hiçbir şey yapmazdı.
00:58
So, you had to programprogram it,
17
42000
2000
Bu nedenle, programlamak zorundaydınız,
01:00
and there were great programmingprogramlama, like, tutorialsÖğreticiler, like this.
18
44000
2000
ve harika programlar vardı, bu eğitici kitapçıklar gibi.
01:02
I mean, this was great.
19
46000
2000
Demek istediğim, bu harikaydı.
01:04
It's, like, you know, HerbieHerbie the AppleElma IIII.
20
48000
2000
Sanki, bilirsiniz, Herbie Apple II gibi.
01:06
It's suchböyle a great way to --
21
50000
2000
Bu öyle harika bir yoldu ki --
01:08
I mean, they should make JavaJava bookskitaplar like this,
22
52000
3000
yani, böyle Java kitapları yapmaları gerek,
01:11
and we'vebiz ettik have no problemsorun learningöğrenme a programprogram.
23
55000
2000
ve bir programı öğrenmekle ilgili bir sorunumuz olmadı.
01:13
But this was a great, grandbüyük time of the computerbilgisayar,
24
57000
2000
Ama bu bilgisayarın harika, müthiş zamanıydı,
01:15
when it was just a rawçiğ, rawçiğ, what is it? kindtür of an eraçağ.
25
59000
4000
sadece bu kadar ham, işlenmemiş, ne denir, bir dönemdi.
01:19
And, you see,
26
63000
3000
Ve, gördüğünüz gibi,
01:22
this eraçağ coincidedaynı zamana denk geldi with my ownkendi childhoodçocukluk.
27
66000
2000
bu dönem benim çocukluğumla çakıştı.
01:24
I grewbüyüdü up in a tofutofu factoryfabrika in SeattleSeattle.
28
68000
3000
Seattle'da bir tofu fabrikasında büyüdüm.
01:27
Who of you grewbüyüdü up in a familyaile business,
29
71000
2000
Aranızda kim aile işinde büyüdü,
01:30
sufferedacı the tortureişkence? Yes, yes.
30
74000
2000
işkence çekti? Evet, evet.
01:32
The tortureişkence was good. Wasn'tDeğildi it good tortureişkence?
31
76000
3000
İşkence iyiydi. İyi işkence değil miydi?
01:35
It was just life-changingdeğişen yaşam, you know. And so, in my life, you know, I was in the tofutofu;
32
79000
3000
Hayatını değiştiren bir şeydi, bilirsiniz. Ve, böylece hayatımda, tofu işindeydim;
01:38
it was a familyaile business.
33
82000
2000
bir aile işiydi.
01:40
And my motheranne was a kindtür of a designertasarımcı, alsoAyrıca.
34
84000
3000
Ve annem de bir tür tasarımcıydı.
01:43
She'dOnun böyle birşey yapacağını make this kindtür of, like, wallduvar of tofutofu cookingyemek pişirme,
35
87000
3000
Tofu yemeğinden bir tür duvar yapardı,
01:46
and it would confusekarıştırmayın the customersmüşteriler,
36
90000
2000
ve bu müşterilerin kafasını karıştırırdı,
01:48
because they all thought it was a restaurantrestoran.
37
92000
2000
çünkü hepsi buranın bir restoran olduğunu düşünürdü.
01:50
A badkötü sortçeşit of brandingdağlama thing, or whateverher neyse.
38
94000
2000
Kötü bir tür markalaşma, ya da her neyse.
01:52
But, anywayneyse, that's where I grewbüyüdü up,
39
96000
2000
Ama, neyse, burası büyüdüğüm yerdi,
01:54
in this little tofutofu factoryfabrika in SeattleSeattle,
40
98000
2000
Seattle’deki bu küçük tofu fabrikası,
01:56
and it was kindtür of like this:
41
100000
3000
ve şuna benzer bir şeydi:
01:59
a smallküçük roomoda where I kindtür of grewbüyüdü up. I'm bigbüyük there in that pictureresim.
42
103000
3000
küçük bir oda, büyüdüğüm yer. Bu resimde burada büyüğüm.
02:02
That's my dadbaba. My dadbaba was kindtür of like MacGyverMacGyver, really:
43
106000
3000
Bu babam. Babam bir nevi MacGyver gibiydi, gerçekten:
02:05
he would inventicat etmek, like, waysyolları to make things heavyağır.
44
109000
2000
şeyleri ağırlaştırmanın yollarını icat ederdi mesela.
02:08
Like back here, there's like, concretebeton blockblok technologyteknoloji here,
45
112000
3000
Buradaki gibi, beton blok teknolojisi var burada,
02:11
and he would need the concretebeton blocksbloklar to pressbasın the tofutofu,
46
115000
3000
ve tofuyu sıkıştırmak için beton bloklara ihtiyaç duyardı,
02:14
because tofutofu is actuallyaslında kindtür of a liquidyŞu typetip of thing,
47
118000
3000
çünkü tofu aslında sıvı türde bir şeydir,
02:17
and so you have to have heavyağır stuffşey
48
121000
2000
bu yüzden sıvı kısmını çıkarmak ve
02:19
to pushit out the liquidsıvı and make it hardzor.
49
123000
2000
daha katı hale getirmek için ağır şeylere ihtiyaç vardır.
02:21
TofuTofu comesgeliyor out in these bigbüyük batchestoplu işlemleri,
50
125000
3000
Tofu büyük parçalar halinde gelir
02:24
and my fatherbaba would sortçeşit of cutkesim them by handel.
51
128000
3000
ve babam onları kendi elleriyle keserdi.
02:27
I can't tell you -- familyaile business storyÖykü: you'dşimdi etsen understandanlama this --
52
131000
3000
Size söyleyemem -- aile işi hikayesi: anlayacaksınız --
02:30
my fatherbaba was the mostçoğu sinceresamimi man possiblemümkün.
53
134000
3000
babam olabilecek en samimi insandı.
02:33
He walkedyürüdü into a SafewaySafeway oncebir Zamanlar on a rainyYağmurlu day,
54
137000
3000
Bir keresinde yağmurlu bir günde bir Safeway markete
02:36
slippedkaydı, brokekırdı his armkol, rushedkoştu out:
55
140000
2000
girdi, ayağı kaydı, kolunu kırdı ve hemen dışarı çıktı:
02:38
he didn't want to inconveniencerahatsızlık SafewaySafeway.
56
142000
2000
Markete rahatsızlık vermek istemiyordu.
02:41
So, insteadyerine, you know, my father'sbabanın, like, arm'ssilâh brokenkırık
57
145000
2000
Yani, babamın, bilirsiniz, yani kırık koluyla
02:43
for two weekshaftalar in the storemağaza, and that weekhafta --
58
147000
3000
iki hafta dükkanda olduğu sürece ve bu hafta --
02:46
now, those two weekshaftalar were when my olderdaha eski brothererkek kardeş and I
59
150000
2000
şimdi, onun yerine ağabeyim ve ben, bu iki hafta
02:48
had to do everything.
60
152000
2000
her şeyi yapmak zorunda kaldık.
02:50
And that was tortureişkence, realgerçek tortureişkence.
61
154000
3000
Ve bu işkenceydi, gerçek bir işkence.
02:53
Because, you see, we'devlenmek seengörüldü my fatherbaba
62
157000
2000
Çünkü, görüyorsunuz, babamı büyük bir tofu bloğunu
02:55
takingalma the bigbüyük blockblok of tofutofu and cuttingkesim it,
63
159000
2000
alıp kestiğini izlemiştik, yani bıçakla
02:57
like, knifebıçak in, zapZap, zapZap, zapZap. We thought, wowvay.
64
161000
3000
tak tak tak. Düşündük ki, vay.
03:00
So, the first time I did that, I wentgitti, like, whoaçüş! Like this.
65
164000
2000
Böylece, ilk kez bunu yaptığımda, vay, dedim. Böyle.
03:03
BadKötü blocksbloklar. But anywaysneyse,
66
167000
2000
Kötü bloklar. Ama yine de,
03:06
the tofutofu to me was kindtür of my originMenşei, basicallytemel olarak.
67
170000
3000
benim için tofu benim bir tür doğuşumdu, temel olarak.
03:10
And because workingçalışma in a storemağaza was so hardzor,
68
174000
3000
Ve dükkanda çalışmak çok zor olduğundan,
03:13
I likedsevilen going to schoolokul; it was like heavencennet.
69
177000
2000
okula gitmeyi severdim; cennet gibiydi.
03:16
And I was really good at schoolokul.
70
180000
2000
Ve okulda gerçekten iyiydim.
03:18
So, when I got to MITMIT, you know,
71
182000
2000
Yani, MIT'ye gittiğimde, bilirsiniz,
03:20
as mostçoğu of you who are creativesReklam öğeleri,
72
184000
2000
çoğunuz yaratıcı insanlar olduğunuzdan,
03:22
your parentsebeveyn all told you not to be creativeyaratıcı, right?
73
186000
3000
hepinizin ana babaları yaratıcı olmama söyledi, değil mi?
03:25
So, sameaynı way, you know,
74
189000
2000
Yani, aynı şekilde, bilirsiniz,
03:27
I was good at artSanat and good at mathmatematik, and my fatherbaba saysdiyor, he's --
75
191000
2000
sanatta iyiydim ve matematikte iyiydim, ve babam dedi ki, o --
03:29
John'sJohn's good at mathmatematik.
76
193000
2000
John matematikte iyi.
03:31
I wentgitti to MITMIT, did my mathmatematik,
77
195000
2000
MIT'ye gittim, matematik çalıştım,
03:33
but I had this wonderfulolağanüstü opportunityfırsat,
78
197000
2000
ama bu harika fırsata sahip oldum,
03:35
because computersbilgisayarlar had just becomeolmak visualgörsel.
79
199000
3000
çünkü bilgisayarlar yeni görülüyordu.
03:38
The AppleElma -- MacintoshMacintosh just camegeldi out;
80
202000
2000
Apple -- Macintosh yeni çıkmıştı;
03:40
I had a MacMac in handel when I wentgitti to MITMIT.
81
204000
2000
MIT'ye gittiğimde elimde bir tane Mac vardı.
03:42
And it was a time when a guy who, kindtür of,
82
206000
2000
Ve öyle bir zamandı ki, bir kişi, bir tür,
03:44
could crossçapraz the two sidestaraf --
83
208000
2000
iki tarafa da geçebilirdi --
03:46
it was a good time.
84
210000
2000
güzel bir zamandı.
03:48
And so, I rememberhatırlamak that my first majormajör pieceparça of softwareyazılım
85
212000
3000
Ve yani, ilk önemli yazılımımın o zamanki Aldus PageMaker'ın
03:51
was on a directdirekt copykopya of then-Alduso-Aldous PageMakerPageMaker.
86
215000
3000
direk kopyası olduğunu hatırlıyorum.
03:54
I madeyapılmış a desktopMasaüstü publishingyayıncılık systemsistem way back when,
87
218000
3000
O zamanlar bir masaüstü yayımcılık sistemi yapmıştım,
03:57
and that was, kindtür of, my first stepadım into figuringendam out how to --
88
221000
3000
ve bu bir tür, benim bu iki tarafı karıştırmanın aslında
04:00
oh, these two sidestaraf are kindtür of funeğlence to mixkarıştırmak.
89
224000
2000
keyifli olduğunu fark etmemin ilk adımlarıydı.
04:02
And the problemsorun when you're youngerdaha genç --
90
226000
2000
Ve genç olduğunuzda asıl sorun --
04:04
for all you studentsöğrencilerin out there --
91
228000
2000
tüm buradaki öğrenciler için --
04:06
is, your headkafa getsalır kindtür of bigbüyük really easykolay.
92
230000
3000
kafanız kolayca gerçekten kocaman olur.
04:09
And when I was makingyapma iconssimgeler, I was, like,
93
233000
2000
Ve ne zaman ikonlar yapsam, sanki,
04:11
the iconikon masterana,
94
235000
2000
ikon ustası gibiydim,
04:13
and I was, like, yeah, I'm really good at this, you know.
95
237000
2000
ve sanki, evet, gerçekten iyiyim, bilirsiniz.
04:15
And then luckilyiyi ki, you know,
96
239000
2000
Ve sonra şansıma, bilirsiniz,
04:17
I had the fortuneservet of going to something calleddenilen a librarykütüphane,
97
241000
3000
kütüphane denen yere gitme şansına eriştim,
04:20
and in the librarykütüphane I camegeldi uponüzerine this very bookkitap.
98
244000
3000
ve kütüphanede bu kitabın kendisiyle karşılaştım.
04:23
I foundbulunan this bookkitap. It's calleddenilen,
99
247000
2000
Bu kitabı buldum. Adı,
04:25
"ThoughtsDüşünceler on DesignTasarım," by a man namedadlı PaulPaul RandRand.
100
249000
3000
Paul Rand isimli birinin yazdığı 'Tasarım üzerine Düşünceler'di.
04:28
It's a little slimince volumehacim; I'm not sure if you've seengörüldü this.
101
252000
2000
İnce bir ciltti; gördüğünüzden emin değilim.
04:30
It's a very niceGüzel little bookkitap. It's about this guy, PaulPaul RandRand,
102
254000
3000
Çok güzel küçük bir kitap. En büyük grafik tasarımcılardan
04:33
who was one of the greatestEn büyük graphicGrafiği designerstasarımcılar,
103
257000
2000
biri olan Paul Rand hakkında, ve iyi de
04:35
and alsoAyrıca a great writeryazar as well.
104
259000
2000
bir yazardır.
04:37
And when I saw this man'sadam work,
105
261000
2000
Ve bu adamın işini gördüğümde,
04:39
I realizedgerçekleştirilen how badkötü I was at designdizayn,
106
263000
3000
tasarımda ne kadar kötü olduğumu fark ettim,
04:42
or whateverher neyse I calleddenilen it back then,
107
266000
2000
ya da o zamanlar nasıl isimlendiriyorsam,
04:44
and I suddenlyaniden had a kindtür of careerkariyer goalhedef,
108
268000
2000
ve birdenbire bir tür kariyer amacım oldu,
04:46
kindtür of in hotSıcak pursuitkovalama.
109
270000
2000
bir tür sıcak takip.
04:50
So I kindtür of switchedanahtarlamalı. I wentgitti to MITMIT, finishedbitmiş.
110
274000
3000
Böylece yer değiştirdim. MIT'ye gittim, bitirdim.
04:54
I got my mastersyüksek lisans,
and then wentgitti to artSanat schoolokul after that.
111
278000
2000
Mastır derecemi aldım ve sonra sanat okuluna gittim.
04:58
And just beganbaşladı to designdizayn stuffşey,
112
282000
2000
Ve şeyler tasarlamaya başladım,
05:00
like chopstickçubuk wrapperssarma, napkinspeçete, menusmenüler -- whateverher neyse I could get a handlesap on:
113
284000
2000
yemek çubuğu paketleri, peçeteler, mönüler -- elime ne geçerse:
05:02
sortçeşit of wheel-and-dealtekerlek ve anlaşma, movehareket up in the designdizayn worldDünya, whateverher neyse.
114
286000
3000
bir tür ne iş gelirse, tasarım dünyasında ilerlemek, neyse.
05:05
And isn't it that strangegarip momentan when you publishyayınlamak your designdizayn?
115
289000
3000
Ve tasarımınızı yayınladığınızdaki an tuhaf değil midir?
05:08
RememberHatırlıyorum that momentan -- publishingyayıncılık your designstasarımlar?
116
292000
2000
O anı hatırlayın -- tasarımlarınızı yayınlamak?
05:10
RememberHatırlıyorum that momentan? It feltkeçe so good, didn't it?
117
294000
3000
O anı hatırlıyor musunuz? Çok güzel bir histi, değil mi?
05:13
So, I was publishedyayınlanan, you know,
118
297000
1000
Böylece, yayınlandı, bilirsiniz,
05:14
so, wowvay, my design'sTasarım'ın in a bookkitap, you know?
119
298000
2000
böylece, vay, tasarımım bir kitapta?
05:16
After that, things kindtür of got strangegarip,
120
300000
2000
Bundan sonra tuhaf şeyler oldu,
05:18
and I got thinkingdüşünme about the computerbilgisayar,
121
302000
2000
ve bilgisayarla ilgili düşünmeye başladım,
05:20
because the computerbilgisayar to me always, kindtür of, botheredrahatsız me.
122
304000
3000
çünkü bilgisayar benim için biraz can sıkıcıydı.
05:23
I didn't quiteoldukça get it. And PaulPaul RandRand
123
307000
2000
Tam olarak anlamamıştım. Ve Paul Rand
05:25
was a kindtür of crustyhuysuz designertasarımcı,
124
309000
3000
biraz aksi bir tasarımcıydı,
05:28
you know, a crustyhuysuz designertasarımcı, like a good -- kindtür of like a good FrenchFransızca breadekmek?
125
312000
3000
bilirsiniz, aksi bir tasarımcı, sanki güzel bir, güzel bir Fransız ekmeği gibi?
05:31
You know, he wroteyazdı in one of his bookskitaplar:
126
315000
2000
Bilirsiniz, kitaplarından birinde şöyle yazmıştı:
05:33
"A YaleYale studentÖğrenci oncebir Zamanlar said,
127
317000
2000
'Yale'den bir öğrenci bir keresinde
05:35
'I camegeldi here to learnöğrenmek how to designdizayn, not how to use a computerbilgisayar.'
128
319000
3000
'Buraya tasarım yapmayı öğrenmeye geldim, bilgisayarı değil.'
05:38
DesignTasarım schoolsokullar take heedkulak verin."
129
322000
2000
Tasarım okulları ciddiye aldı.'
05:40
This is in the '80s,
130
324000
2000
Bu 80'lerdi,
05:42
in the great clashçatışma of computerbilgisayar/non-computerolmayan bilgisayar people.
131
326000
3000
bilgisayar-sevenler ve bilgisayar-sevmeyenlerin büyük çatışması.
05:45
A very difficultzor time, actuallyaslında.
132
329000
2000
Çok zor bir zamandı aslında.
05:47
And this to me was an importantönemli messagemesaj from RandRand.
133
331000
2000
Ve bu benim için Rand'dan önemli bir mesajdı.
05:51
And so I beganbaşladı to sortçeşit of messdağınıklık with the computerbilgisayar at the time.
134
335000
3000
Ve böylece bilgisayara bulaşmaya başladım o zamanlar.
05:54
This is the first sortçeşit of playoyun thing I did, my ownkendi seriousciddi playoyun.
135
338000
3000
Bu ilk yaptığım, bir tür oyun şeyiydi, benim ciddi oyunum.
05:57
I builtinşa edilmiş a workingçalışma versionversiyon of an AdobeAdobe Illustrator-ishİllustrator-ish thing.
136
341000
4000
Adobe Illustratorımsı bir şeyin çalışan bir versiyonunu kurmuştum.
06:01
It looksgörünüyor like IllustratorIllustrator; it can, like, drawçekmek.
137
345000
2000
Illustrator gibi görünüyor; yani çizebiliyor.
06:03
It was very hardzor to make this, actuallyaslında.
138
347000
2000
Bunu yapmak aslına bakarsanız zordu.
06:05
It tookaldı a monthay to make this partBölüm.
139
349000
2000
Bu parçayı yapmak bir ay sürdü.
06:07
And then I thought, what if I addedkatma this featureözellik,
140
351000
2000
Ve sonra düşündüm, bu özelliği eklersem ne olur,
06:09
where I can say, this pointpuan,
141
353000
2000
bu noktada diyebilirim ki,
06:11
you can flyuçmak like a birdkuş. You're freeücretsiz, kindtür of thing.
142
355000
3000
bir kuş gibi uçabilirsiniz. Özgürsünüz, böyle bir şey.
06:14
So I could, sortçeşit of, changedeğişiklik the kindtür of stabilityistikrar
143
358000
4000
Böylece, bir tür kararlılığı tuştaki küçük bir
06:18
with a little controlkontrol there on the dialArama,
144
362000
2000
kontrolle değiştirebilecek gibiydim,
06:20
and I can sortçeşit of watch it flipfiske around.
145
364000
2000
ve etrafında dönmesini izleyebilirdim.
06:22
And this is in 1993.
146
366000
3000
Ve bu 1993'te.
06:25
And when my professorsprofesörler saw this, they were very upsetüzgün at me.
147
369000
4000
Ve profesörlerim bunu gördüklerinde, hayal kırıklığına uğramışlardı.
06:29
They were sayingsöz, Why'sNeden it movinghareketli?
148
373000
2000
Neden hareket ediyor? diyorlardı.
06:32
They were sayingsöz, Make it stop now.
149
376000
3000
Durdur şunu hemen, diyorlardı.
06:35
Now, I was sayingsöz, Well, that's the wholebütün pointpuan: it's movinghareketli.
150
379000
2000
Şimdi, diyordum ki, Evet aslında anlamı bu: hareket ediyor.
06:37
And he saysdiyor, Well, when'sNe zaman'ın it going to stop?
151
381000
2000
Ve, Peki, ne zaman duracak? diye sordu.
06:39
And I said, Never.
152
383000
1000
Ve, Asla, dedim.
06:40
And he said, Even worsedaha da kötüsü. Stop it now.
153
384000
3000
Ve, Daha da kötü, dedi. Şimdi durdur.
06:43
I startedbaşladı studyingders çalışıyor this wholebütün ideaFikir,
154
387000
2000
Bu bilgisayar nedir fikrinin kendisi
06:45
of like, what is this computerbilgisayar? It's a strangegarip mediumorta.
155
389000
3000
üzerinde çalışmaya başladım. Tuhaf bir araç.
06:48
It's not like printbaskı. It's not like videovideo.
156
392000
3000
Baskı gibi değil. Video gibi değil.
06:51
It lastssürer foreversonsuza dek. It's a very strangegarip mediumorta.
157
395000
3000
Sonsuza dek kalıyor. Çok tuhaf bir araç.
06:54
So, I wentgitti off with this,
158
398000
2000
Böylece, bununla devam ettim,
06:56
and beganbaşladı to look for things even more.
159
400000
2000
ve daha da fazla şeylere bakmaya başladım.
06:58
And so in JapanJaponya, I beganbaşladı to experimentdeney with people.
160
402000
3000
Ve sonra Japonya'da, insanlarla deney yapmaya başladım.
07:01
This is actuallyaslında badkötü: humaninsan experimentsdeneyler.
161
405000
3000
Bu aslında kötü: insan deneyleri.
07:04
I would do these things where I'd have studentsöğrencilerin becomeolmak penskalemler:
162
408000
3000
Öğrencilerimin kalemler olduğu şöyle şeyler yaptım;
07:07
there's bluemavi pendolma kalem, redkırmızı pendolma kalem, greenyeşil pendolma kalem, blacksiyah pendolma kalem.
163
411000
3000
mavi kalem, kırmızı kalem, yeşil kalem, siyah kalem.
07:10
And someonebirisi sitsoturur down and drawsberabere a pictureresim.
164
414000
3000
Ve biri oturur ve bir resim çizer.
07:18
They're laughinggülme because he said,
165
422000
2000
Gülüyorlar çünkü orta-sağdan ortaya
07:20
drawçekmek from the middle-rightOrta sağ to the middleorta, and he kindtür of messedhaberci up.
166
424000
3000
doğru çizin dedi, ve biraz karıştırdı.
07:23
See, humansinsanlar don't know how to take ordersemirler;
167
427000
2000
Görüyorsunuz, insanlar emir almayı bilmezler;
07:25
the computer'sbilgisayarın so good at it.
168
429000
2000
bilgisayarlar bu konuda çok iyidirler.
07:27
This guy figuredanladım out how to get the computerbilgisayar to drawçekmek with two penskalemler at oncebir Zamanlar:
169
431000
3000
Bu adam bilgisayara iki kalemle aynı anda nasıl çizdirebileceğini çözmüş:
07:30
you know, you, pendolma kalem, do this, and you, pendolma kalem, do this.
170
434000
3000
bilirsiniz, sen, kalem, bunu yap; sen, kalem, bunu yap.
07:33
And so beganbaşladı to have multipleçoklu penskalemler on the pagesayfa --
171
437000
3000
Ve böylece sayfada birçok kalem kullanmaya başladım --
07:36
again, hardzor to do with our handseller.
172
440000
3000
yine, ellerle yapmak zor bunu.
07:39
And then someonebirisi discoveredkeşfedilen this "a-habir-ha momentan"
173
443000
2000
Ve sonra biri koordine sistemleri kullanabileceğiniz
07:41
where you could use coordinatekoordinat systemssistemler.
174
445000
3000
bu 'a ha anını' keşfetti.
07:44
We thought, ahAh, this is when it's going to happenolmak.
175
448000
2000
İşte bu olacak olandır, diye düşündük.
07:46
In the endson, he drewdrew a houseev. It was the mostçoğu boringsıkıcı thing.
176
450000
3000
Sonunda, bir ev çizdi. Olabilecek en sıkıcı şeydi.
07:49
It becameoldu computerishcomputerish; we beganbaşladı to think computerishcomputerish --
177
453000
3000
Bilgisayarımsı oldu; bilgisayarımsı düşünmeye başlamıştık --
07:52
the X, Y systemsistem -- and so that was kindtür of a revelationvahiy.
178
456000
3000
X, Y sistemi -- ve bu da bir tür açıklamaydı yani.
07:55
And after this I wanted to buildinşa etmek a computerbilgisayar out of people,
179
459000
3000
Ve bundan sonra insandan bir bilgisayar kurmak istedim,
07:58
calleddenilen a human-poweredinsan destekli computerbilgisayar.
180
462000
2000
insan-gücüyle işleyen bilgisayar adında.
08:00
So, this happenedolmuş in 1993.
181
464000
3000
Bu da 1993'te gerçekleşti.
08:04
SoundSes down, please.
182
468000
1000
Sessizlik lütfen.
08:05
It's a computerbilgisayar where the people are the partsparçalar.
183
469000
4000
İnsanların parçalar olduğu bir bilgisayar bu.
08:09
I have behindarkasında this wallduvar a diskdisk drivesürücü, a CPUCPU,
184
473000
4000
Bu duvarın arkasında bir disk sürücü, bir CPU,
08:13
a graphicsgrafik cardkart, a memorybellek systemsistem.
185
477000
2000
bir grafik kart, bir hafıza sistemine sahibim.
08:15
They're pickingtoplama up a giantdev floppydisket diskdisk madeyapılmış of cardboardkarton.
186
479000
3000
Kartondan yapılmış dev bir disketi alıyorlar.
08:18
It's put insideiçeride the computerbilgisayar.
187
482000
3000
Bilgisayarın içine yerleştirilmiş.
08:21
And that little program'sprogramın on that cardboardkarton diskdisk.
188
485000
3000
Ve bu küçük program karton diskin üzerinde.
08:24
So, she wearsgiyer the diskdisk,
189
488000
3000
Yani, diski kullanıyor,
08:27
and readsokur the dataveri off the sectorsSektörler of the diskdisk,
190
491000
4000
ve diskin bölümlerindeki veriyi okuyor,
08:31
and the computerbilgisayar startsbaşlar up; it sortçeşit of bootsbot ayakkabı up, really.
191
495000
3000
ve bilgisayar açılıyor; yükleniyor gibi aslında.
08:34
And it's a sortçeşit of a workingçalışma computerbilgisayar. And when I builtinşa edilmiş this computerbilgisayar,
192
498000
3000
Ve bir tür çalışan bilgisayar. Ve bu bilgisayarı yaptığımda,
08:37
I had a momentan of -- what is it calleddenilen? --
193
501000
2000
bir an yaşadım -- nasıl derler? --
08:39
the epiphanygörünüş where I realizedgerçekleştirilen that the computer'sbilgisayarın just so fasthızlı.
194
503000
4000
aydınlanma anı yaşadım, bilgisayarın çok hızlı olduğunu anladığımda.
08:43
This computerbilgisayar appearsbelirir to be fasthızlı - she's workingçalışma prettygüzel hardzor,
195
507000
4000
Bu bilgisayar çok hızlı görünüyor -- çok fazla çalışıyor,
08:47
and people are runningkoşu around, and we think, wowvay, this is happeningolay at a fasthızlı rateoran.
196
511000
3000
ve insanlar etrafta koşuşuyor, ve vay, diye düşündük, bu yüksek bir hızda oluyor.
08:51
And this computer'sbilgisayarın programmedprogramlanmış to do only one thing, whichhangi is,
197
515000
3000
Ve bu bilgisayar sadece tek şeyi yapmak üzere programlandı,
08:54
if you movehareket your mousefare, the mousefare changesdeğişiklikler on the screenekran.
198
518000
3000
bu da eğer fareyi oynatırsanız, fare ekranda değişiyor.
08:57
On the computerbilgisayar, when you movehareket your mousefare, that arrowok moveshamle around.
199
521000
3000
Bilgisayarda, farenizi oynattığınızda, bu ok hareket eder.
09:01
On this computerbilgisayar, if you movehareket the mousefare, it takes halfyarım an hoursaat
200
525000
2000
Bu bilgisayarda, eğer fareyi oynatırsanız, farenin imlecinin değişmesi
09:03
for the mousefare cursorimleç to changedeğişiklik.
201
527000
2000
yarım saat alıyor.
09:05
To give you a senseduyu of the speedhız, the scaleölçek:
202
529000
2000
Hız konusunda fikir vermek için, oran:
09:07
the computerbilgisayar is just so amazinglyinanılmaz fasthızlı, O.K.?
203
531000
3000
bilgisayar inanılmaz derecede hızlı, tamam mı?
09:10
And so, after this I beganbaşladı to do experimentsdeneyler for differentfarklı companiesşirketler.
204
534000
3000
Ve böylece, bundan sonra farklı şirketler için deneyler yapmaya başladım.
09:13
This is something I did for SonySony in 1996.
205
537000
3000
Bu Sony için 1996'da yaptığım bir şey.
09:16
It was threeüç SonySony "H" devicescihazlar
206
540000
2000
Sese cevap veren
09:18
that respondedcevap to soundses.
207
542000
2000
üç Sony 'H' aygıtıydı.
09:20
So, if you talk into the mikeMike,
208
544000
2000
Yani, eğer mikrofona konuşursanız,
09:22
you'llEğer olacak hearduymak some musicmüzik in your headphoneskulaklıklar;
209
546000
2000
kulaklıklarınızdan müzik sesi duyacaksınız;
09:24
if you talk in the phonetelefon, then videovideo would happenolmak.
210
548000
2000
eğer telefona konuşursanız, o zaman video oynayacak.
09:26
So, I beganbaşladı to experimentdeney with industrysanayi in differentfarklı waysyolları
211
550000
2000
Yani, endüstriyle farklı yollarda bu tür karışık yeteneklerle
09:28
with this kindtür of mixturekarışım of skillsbecerileri.
212
552000
3000
deneyler yapmaya başladım.
09:31
I did this adilan. I don't believe in this kindtür of alcoholalkol, but I do drinkiçki sometimesara sıra.
213
555000
4000
Bu reklamı yaptım. Bu tarz alkole inanmam ama bazen ben de içerim.
09:35
And ChanelChanel. So, gettingalma to do differentfarklı projectsprojeler.
214
559000
2000
Ve Chanel. Yani, farklı projeler yapmaya başlıyordum.
09:37
And alsoAyrıca, one thing I realizedgerçekleştirilen is that
215
561000
2000
Ve ayrıca, fark ettiğim bir şey
09:39
I like to make things.
216
563000
2000
şeyler yapmayı seviyor olduğumdu.
09:41
We like to make things. It's funeğlence to make things.
217
565000
3000
Bir şeyler yapmayı severiz. Bir şeyler yapmak keyiflidir.
09:44
And so I never developedgelişmiş the abilitykabiliyet to have a staffpersonel.
218
568000
2000
Ve bu yüzden personel edinme yeteneğimi asla geliştiremedim.
09:46
I have no staffpersonel; it's all kindtür of madeyapılmış by handel --
219
570000
2000
Personelim yok; hepsi elle yapılan --
09:48
these sortçeşit of brokenkırık handseller.
220
572000
2000
bu tür kırık ellerle yapılan şeyler.
09:50
And these handseller were influencedetkilenmiş
221
574000
3000
Ve bu adam, Mr. Inami Naomi
09:53
by this man, MrBay. InamiInami NaomiNaomi.
222
577000
3000
bu elleri etkiledi.
09:56
This guy was my kindtür of like mentorakıl hocası.
223
580000
2000
Bu adam benim akıl hocamdı.
09:58
He was the first digitaldijital mediamedya produceryapımcı in TokyoTokyo.
224
582000
3000
Tokyo'daki ilk dijital medya yapımcısıydı.
10:01
He's the guy that kindtür of discoveredkeşfedilen me,
225
585000
2000
Benim keşfeden adamdır denebilir,
10:03
and kindtür of got me going in digitaldijital mediamedya.
226
587000
2000
ve benim dijital medyayla devam etmemi saylayan kişidir.
10:05
He was suchböyle an inspirationalilham verici guy.
227
589000
3000
Öylesine ilham verici bir adamdır ki.
10:08
I rememberhatırlamak, like, we'devlenmek be in his studiostüdyo, like, at 2 a.m.,
228
592000
3000
Hatırlıyorum, stüdyodaydık, saat gece yarısından sonra 2 gibiydi,
10:11
and then he'diçin ona showgöstermek up from some clientmüşteri meetingtoplantı.
229
595000
3000
ve sonra birden bir müşteri toplantısından geldi.
10:14
He'dO istiyorsunuz come in and say, you know,
230
598000
2000
Geldi ve dedi ki, bilirsiniz,
10:16
If I am here, everything is okay.
231
600000
3000
buradaysam, her şey yolunda demektir.
10:19
And you'dşimdi etsen feel so much better, you know.
232
603000
2000
Ve çok daha iyi hissedeceksinizdir.
10:21
And I'll never forgetunutmak how, like, but -- I'll never forgetunutmak how, like,
233
605000
4000
Ve asla unutmayacağım nasıl, ama -- asla unutmayacağım nasıl,
10:25
he had a suddenani situationdurum with his -- he had an aneurysmanevrizma.
234
609000
3000
ani bir durum yaşadı kendi -- bir anevrizması vardı.
10:28
He wentgitti into a comakoma.
235
612000
2000
Komaya girdi.
10:30
And so, for threeüç yearsyıl he was out, and he could only blinkgoz kirpmak,
236
614000
3000
Ve sonra, üç yıl boyunca sadece gözünü kırpabiliyordu,
10:33
and so I realizedgerçekleştirilen at this momentan, I thought, wowvay --
237
617000
2000
ve o an anladım ki, düşündüm, vay --
10:35
how fragilekırılgan is this thing we're wearinggiyme,
238
619000
2000
bu üzerimize giydiğimiz şey ne kadar kırılgan,
10:37
this bodyvücut and mindus we're wearinggiyme,
239
621000
2000
bu giyindiğimiz beden ve zihin,
10:39
and so I thought, How do you go for it more?
240
623000
2000
ve düşündüm, Daha fazlası için nasıl yapmak gerek?
10:41
How do you take that time you have left and go after it?
241
625000
3000
Sana kalan zamanı nasıl alır ve peşinden gidebilirsin?
10:44
So, NaomiNaomi was pivotalçok önemli in that.
242
628000
2000
Yani, Naomi bunda kilit konumdaydı.
10:46
And so, I beganbaşladı to think more carefullydikkatlice about the computerbilgisayar.
243
630000
3000
Ve böylece bilgisayar konusunda daha dikkatli bir şekilde düşünmeye başladım.
10:49
This was a momentan where I was thinkingdüşünme about,
244
633000
2000
Bir an geldi, şöyle düşünüyordum,
10:51
so, you have a computerbilgisayar programprogram,
245
635000
2000
eğer bir bilgisayar programın varsa,
10:53
it respondsyanıt verir to motionhareket -- X and Y --
246
637000
4000
harekete cevap veriyorsa - X ve Y --
10:57
and I realizedgerçekleştirilen that eachher computerbilgisayar programprogram
247
641000
2000
ve her bilgisayar programının tüm bu imgelere
10:59
has all these imagesGörüntüler insideiçeride the programprogram.
248
643000
3000
program içinde sahip olduğunu fark ettim.
11:02
So, if you can see here, you know,
249
646000
2000
Yani, burada görebiliyorsanız, bilirsiniz,
11:04
that programprogram you're seeinggörme in the cornerköşe,
250
648000
2000
köşede gördüğünüz şu program,
11:06
if you spreadYAYILMIŞ it out, it's all these things all at oncebir Zamanlar.
251
650000
3000
eğer onu dağıtırsanız, tek bir anda tüm bu şeylerdir.
11:09
It's realgerçek simultaneityeşzamanlılık. It's nothing we're used to workingçalışma with.
252
653000
4000
Gerçek eşzamanlılık. Bu çalışmaya alışkın olduklarımızdan değil.
11:13
We're so used to workingçalışma in one vectorvektör.
253
657000
2000
Biz tek bir vektörle çalışmaya alışkınız.
11:15
This is all at the sameaynı time.
254
659000
2000
Bunda her şey aynı anda.
11:17
The computerbilgisayar liveshayatları in so manyçok dimensionsboyutlar.
255
661000
2000
Bilgisayar çok farklı boyutlarda yaşar.
11:19
And alsoAyrıca, at the sameaynı time I was frustratedhayal kırıklığına uğramış,
256
663000
2000
Ve ayrıca, aynı zamanda ben sinirliydim,
11:21
because I would go to all these artSanat and designdizayn schoolsokullar everywhereher yerde,
257
665000
2000
çünkü her yerdeki tüm bu sanat ve tasarım okullarına gidebilirdim,
11:23
and there were these, like, "the computerbilgisayar lablaboratuvar," you know,
258
667000
3000
ve şu 'bilgisayar laboratuarları' vardı, bilirsiniz,
11:26
and this is, like, in the lategeç 1990s,
259
670000
3000
ve bu, 1990'ların sonralarına doğru gibi,
11:29
and this is in BaselBasel,
260
673000
2000
ve bu Bas el’de,
11:31
a great graphicGrafiği designdizayn schoolokul.
261
675000
2000
harika bir grafik tasarım okulu.
11:33
And here'sburada this, like, dirtykirli, kindtür of, shoddyçaput,
262
677000
2000
Ve burada da şu kirli, sanki pespaye gibi,
11:35
kindtür of, darkkaranlık computerbilgisayar roomoda.
263
679000
3000
karanlık gibi olan bilgisayar odası.
11:38
And I beganbaşladı to wondermerak etmek, Is this the goalhedef?
264
682000
2000
Ve ben düşünmeye başladım, Amaç bu mu?
11:40
Is this what we want, you know?
265
684000
3000
İstediğimiz bu mu?
11:43
And alsoAyrıca, I beganbaşladı to be fascinatedbüyülenmiş by machinesmakineler --
266
687000
3000
Ve ayrıca, makinelere hayranlık duymaya başladım --
11:46
you know, like copykopya machinesmakineler -- and so this is actuallyaslında in BaselBasel.
267
690000
3000
bilirsiniz, kopyalama makineleri gibi -- ve bu aslında Bas el’de.
11:49
I noticedfark how we spentharcanmış so much time on makingyapma it interactiveinteraktif --
268
693000
3000
Etkileşimli hale getirmek için ne kadar fazla zaman harcadığımızı fark ettim --
11:52
this is, like, a touchdokunma screenekran --
269
696000
2000
bu, bir dokunmatik ekran gibi --
11:54
and I noticedfark how you can only touchdokunma fivebeş placesyerler,
270
698000
2000
ve nasıl sadece beş yere dokunabileceğinizi fark ettim,
11:56
and so, "why are we wastingisraf so much interactivityetkileşim everywhereher yerde?"
271
700000
3000
ve böylece, 'neden her yerde çok fazla etkileşim kullanıyoruz?'
11:59
becameoldu a questionsoru. And alsoAyrıca, the soundses:
272
703000
3000
sorusu gelişti. Ve ayrıca, ses:
12:02
I discoveredkeşfedilen I can make my ThinkPadThinkPad pretendtaklit it's a telephonetelefon.
273
706000
4000
ThinkPad'imin bir telefon gibi davranmasını sağlayabileceğimi keşfettim.
12:07
You get it? No? O.K.
274
711000
2000
Anladınız mı? Hayır? Peki.
12:09
And alsoAyrıca, I discoveredkeşfedilen in LoganLogan airporthavalimanı,
275
713000
3000
Ve ayrıca, Logan havaalanında şunu keşfettim,
12:12
this was, like, callingçağrı out to me.
276
716000
3000
sanki beni çağırıyordu.
12:20
Do you hearduymak that? It's like cowsinekler. This is at 4 a.m. at LoganLogan.
277
724000
3000
Duydunuz mu? İnekler sanki. Bu Logan'da sabaha karşı 4.
12:23
So, I was wonderingmerak ediyor, like,
278
727000
2000
Böylece, merak ediyordum,
12:25
what is this thing in frontön of me, this computerbilgisayar thing?
279
729000
3000
bu önümde duran şey, bu bilgisayar şeyi nedir?
12:28
It didn't make any senseduyu.
280
732000
2000
Bir anlamı yoktu.
12:30
So, I beganbaşladı to make things again. This is anotherbir diğeri seriesdizi of objectsnesneleri
281
734000
2000
Böylece, bir şeyler yapmaya başladım tekrar. Bu bodrumdaki
12:32
madeyapılmış of oldeski computersbilgisayarlar from my basementBodrum kat.
282
736000
2000
bilgisayarlardan yaptığım objelerin başka bir dizisi.
12:34
I madeyapılmış -- I tookaldı my oldeski MacintoshesMacintosh'larda
283
738000
2000
Eski Macintoshlarımı aldım ve
12:36
and madeyapılmış differentfarklı objectsnesneleri out of them from TokyoTokyo.
284
740000
3000
Tokyo'da bunlardan farklı objeler yaptım.
12:39
I beganbaşladı to be very disinterestedilgisiz in computersbilgisayarlar themselveskendilerini,
285
743000
3000
Bilgisayarların kendileriyle çok az ilgilenir olmaya başlamıştım,
12:42
so I beganbaşladı to make paintingsresimlerinde out of PalmPilotsPalmPilots.
286
746000
2000
böylece PalmPilotlardan resimler yapmaya başladım.
12:44
I madeyapılmış this seriesdizi of worksEserleri.
287
748000
2000
Bu bir dizi çalışmayı yaptım.
12:46
They're paintingsresimlerinde I madeyapılmış and put a PalmPilotPalmPilot in the middleorta
288
750000
3000
Bunlar yaptığım resimler ve ortalarına bir tür düşünmeyi gösteren
12:49
as a kindtür of displayGörüntüle that's sortçeşit of thinkingdüşünme,
289
753000
2000
PalmPilotlar yerleştirdim,
12:51
I'm abstractsoyut artSanat. What am I? I'm abstractsoyut.
290
755000
3000
ben kavramsal sanatım. Neyim ben? Kavramsal.
12:54
And so it keepstutar thinkingdüşünme out loudyüksek sesle of its ownkendi abstractionsoyutlama.
291
758000
3000
Ve böylece kendi kavramsallığı içinde yüksek sesle düşünmeye devam etti.
12:58
I beganbaşladı to be fascinatedbüyülenmiş by plasticplastik,
292
762000
3000
Plastiğe hayranlık duymaya başladım,
13:01
so I spentharcanmış fourdört monthsay makingyapma eightsekiz plasticplastik blocksbloklar
293
765000
3000
böylece mükemmel bir şekilde optik olarak saydam
13:04
perfectlykusursuzca opticallyoptik transparentşeffaf,
294
768000
2000
sekiz plastik blok yaparak dört ayımı geçirdim,
13:06
as a kindtür of releaseserbest bırakmak of stressstres.
295
770000
3000
bir tür stres atma gibi.
13:09
Because of that, I becameoldu interestedilgili in bluemavi tapebant,
296
773000
3000
Bu nedenle, mavi bantlara merak sardım,
13:12
so in SanSan FranciscoFrancisco, at C.C., I had a wholebütün exhibitionsergi on bluemavi tapebant.
297
776000
3000
böylece San Francisco'da, Kaliforniya Eyaletinde, tümü mavi bantlarla bir sergim oldu.
13:15
I madeyapılmış a wholebütün installationKurulum out of bluemavi tapebant -- bluemavi painters'Ressamlar tapebant.
298
779000
2000
Tümünü mavi bantla yaptığım bir enstelasyon oldu -- mavi boya bandı.
13:17
And at this pointpuan my wifekadın eş kindtür of got worriedendişeli about me,
299
781000
3000
Ve bu noktada karım benim için endişelenmeye başladı,
13:20
so I stoppeddurduruldu doing bluemavi tapebant and beganbaşladı to think,
300
784000
2000
ben de mavi bantlarla çalışmayı bıraktım ve düşünmeye başladım,
13:22
Well, what elsebaşka is there in life?
301
786000
2000
Peki, hayatta başka ne var?
13:24
And so computersbilgisayarlar, as you know,
302
788000
2000
Ve bilgisayarlar, bildiğiniz gibi,
13:27
these bigbüyük computersbilgisayarlar, there are now tinyminik computersbilgisayarlar.
303
791000
2000
bu büyük bilgisayarlar, şimdi ufak bilgisayarlar var.
13:29
They're littlerdaha küçük computersbilgisayarlar, so the one-chipbir küçük parça computersbilgisayarlar,
304
793000
2000
Bunlar daha da küçük bilgisayarlar, yani tek çip bilgisayarlar,
13:31
I beganbaşladı to programprogram one-chipbir küçük parça computersbilgisayarlar
305
795000
2000
tek çip bilgisayarlar programlamaya başladım,
13:33
and make objectsnesneleri out of P.C. boardspanoları, LEDsLED'ler.
306
797000
4000
ve bilgisayar panellerinden, LEDlerden şeyler yapmaya başladım.
13:37
I beganbaşladı to make LED sculpturesheykeller
307
801000
2000
MDFden küçük kutular içinde yaşayacak
13:39
that would livecanlı insideiçeride little boxeskutuları out of MDFMDF.
308
803000
3000
LED heykelleri yapmaya başladım.
13:42
This is a seriesdizi of lightışık boxeskutuları I madeyapılmış for a showgöstermek in Italyİtalya.
309
806000
3000
Bunlar İtalya'daki bir gösteri için yaptığım bir dizi ışık kutusu.
13:46
Very simplebasit boxeskutuları: you just pressbasın one buttondüğme and some LED interactionetkileşim occursoluşur.
310
810000
3000
Çok basit kutular: tek bir düğmeye basıyorsunuz ve bir takım LED etkileşimi oluyor.
13:49
This is a seriesdizi of lampslambalar I madeyapılmış. This is a BentoBento boxkutu lamplamba:
311
813000
3000
Bu yaptığım bir dizi lamba. Bu Bento kutusu lambası:
13:52
it's sortçeşit of a plasticplastik ricepirinç lamplamba;
312
816000
3000
bir nevi plastik pirinç lambası;
13:55
it's very friendlyarkadaş canlısı.
313
819000
2000
çok arkadaşça.
13:57
I did a showgöstermek in LondonLondra last yearyıl madeyapılmış out of iPodsiPod --
314
821000
3000
Geçen yıl Londra'da iPodlardan yapılmış bir gösteri yaptım --
14:00
I used iPodsiPod as a materialmalzeme.
315
824000
2000
malzeme olarak iPodları kullandım.
14:02
So I tookaldı 16 iPodiPod NanosNanos
316
826000
2000
Yani 16 iPod Nano aldım
14:04
and madeyapılmış a kindtür of a NanoNano fishbalık, basicallytemel olarak.
317
828000
2000
ve bir nevi Nano balık yaptım, temel olarak.
14:06
RecentlySon zamanlarda, this is for ReebokReebok.
318
830000
2000
Yakın zamanda, bu Reebok için.
14:08
I've donetamam shoesayakkabı for ReebokReebok as well,
319
832000
2000
Reebok için ayakkabı da yaptım,
14:10
as a kindtür of a hobbyhobi for apparelgiyim.
320
834000
2000
kıyafet için bir nevi hobi olarak.
14:12
So anywaysneyse, there are all these things you can do,
321
836000
3000
Yani neyse, yapabileceğiniz tüm bu şeyler bunlar,
14:15
but the thing I love the mostçoğu is to
322
839000
2000
ama en çok sevdiğim şey
14:17
experiencedeneyim, tastedamak zevki the worldDünya.
323
841000
2000
deneyimlemek, dünyayı tatmak.
14:19
The worldDünya is just so tastylezzetli.
324
843000
2000
Dünya öylesine tatlı ki.
14:21
We think we'lliyi go to a museummüze; that's where all the tastestadı are.
325
845000
2000
Bir müzeye gideceğimizi düşündük; tüm tatların olduğu yer burası.
14:23
No, they're all out there.
326
847000
2000
Hayır, hepsi ortada.
14:25
So, this is, like, in frontön of the EiffelEiffel TowerKule, really,
327
849000
2000
Yani, bu, sanki, Eiffel Kulesi'nin önünde, gerçekten,
14:27
actuallyaslında, around the LouvreLouvre areaalan.
328
851000
2000
aslında, Louvre çevresinde.
14:29
This I foundbulunan, where naturedoğa had madeyapılmış a pictureresim for me.
329
853000
2000
Bulduğum bu, doğanın benim için bir resim yaptığı yer.
14:31
This is a perfectmükemmel 90-degree-Derecesi angleaçı by naturedoğa.
330
855000
2000
Bu doğal bir mükemmel 90 derecelik açı.
14:33
In this strangegarip momentan where, like, these things kindtür of appearedortaya çıktı.
331
857000
3000
Her türde şeyin ortaya çıktığı bu tuhaf anda.
14:36
We all are creativeyaratıcı people.
332
860000
2000
Hepimiz yaratıcı insanlarız.
14:38
We have this genegen defectkusur in our mindus.
333
862000
3000
Zihnimizde şu genetik kusura sahibiz.
14:41
We can't help but stop, right? This feeling'sduygu 's a wonderfulolağanüstü thing.
334
865000
3000
Elimizde değil, durduramayız değil mi? Bu his muhteşem.
14:44
It's the forever-always-onsonsuza kadar-her zaman açık museummüze.
335
868000
3000
Bu müzelerde sonsuza dek-her zaman.
14:47
This is from the CapeCape last yearyıl.
336
871000
2000
Bu geçen sene Cape'ten.
14:49
I discoveredkeşfedilen that I had to find the equationdenklem of artSanat and designdizayn,
337
873000
3000
Sanat ve tasarım denklemini bulmak zorunda olduğumu keşfettim,
14:52
whichhangi we know as circle-triangle-squareüçgen kare daire.
338
876000
3000
ki bu çember-üçgen-kare olarak bilinir.
14:55
It's everywhereher yerde on the beachplaj, I discoveredkeşfedilen.
339
879000
2000
Kumsalda her yer olduğunu keşfettim.
14:57
I beganbaşladı to collecttoplamak everyher instanceörnek of circle-triangle-squareüçgen kare daire.
340
881000
3000
Çember-üçgen-kare'nin her anını toplamaya başladım.
15:00
I put these all back, by the way.
341
884000
2000
Bunların hepsini geri koydum, bu arada.
15:02
And I alsoAyrıca discoveredkeşfedilen how .
342
886000
2000
Ve nasıl olduğunu keşfettim.
15:04
some rockskayalar are twinsİkizler separatedayrıldı at birthdoğum.
343
888000
3000
Bazı taşlar doğuştan ayrılan ikizler.
15:07
This is alsoAyrıca out there, you know.
344
891000
3000
Bu da var orada, biliyorsunuz.
15:10
I'm, like, how did this happenolmak, kindtür of thing?
345
894000
2000
Bu nasıl mümkün olur diye sordum kendime?
15:12
I broughtgetirdi you guys togetherbirlikte again.
346
896000
2000
Sizi tekrar bir araya getirdim arkadaşlar.
15:14
So, threeüç yearsyıl agoönce I discoveredkeşfedilen, the lettersharfler M-I-TM-I-T
347
898000
3000
Yani, üç yıl önce, M-I-T harflerinin basitlik ve
15:17
occurringmeydana gelen in simplicitybasitlik and complexitykarmaşa.
348
901000
2000
karmaşıklık içinde oluştuğunu keşfettim.
15:19
My almaalma materMater, MITMIT, and I had this momentan --
349
903000
2000
Mezun olduğum MIT ve ben böyle bir an yaşadık --
15:21
a kindtür of M. Night ShayamalanShayamalan momentan --
350
905000
1000
bir nevi M. Night Shayamalan anı --
15:22
where I thought, WhoaVay canına! I have to do this.
351
906000
3000
vay diye düşündüm o an, bunu yamak zorundayım.
15:25
And I wentgitti after it with passiontutku.
352
909000
3000
Ve ardından tutkuyla gittim.
15:28
HoweverAncak, recentlyson günlerde this RISDRISD opportunityfırsat kindtür of aroseortaya çıkan --
353
912000
4000
Ancak, yakın zamanda Rhode Island Tasarım Okuluna
15:32
going to RISDRISD -- and I couldn'tcould reconcileuzlaştırmak this realgerçek easykolay,
354
916000
3000
gitme fırsatı çıktı -- ve bunu o kadar kolay halledemedim,
15:35
because the lettersharfler had told me, MITMIT foreversonsuza dek.
355
919000
4000
çünkü harfle bana söylemişti, sonsuza dek MIT.
15:39
But I discoveredkeşfedilen in the FrenchFransızca wordsözcük raisonvaroluş d'd'êtreTre.
356
923000
3000
Ama bir Fransızca kelime olan raison d'être'i keşfettim.
15:42
I was, like, ahaaha, wait a secondikinci.
357
926000
2000
Ahha, bir dakika dedim.
15:44
And there RISDRISD appearedortaya çıktı.
358
928000
3000
Ve RISD ortaya çıktı.
15:47
And so I realizedgerçekleştirilen it was O.K. to go.
359
931000
2000
Ve gitmenin uygun olduğunu fark ettim.
15:49
So, I'm going to RISDRISD, actuallyaslında.
360
933000
4000
Yani, RISD'ye gidiyorum aslında.
15:53
Who'sKim'ın a RISDRISD alumŞap out there?
361
937000
2000
RISD mezunu kim var burada?
15:55
RISDRISD alumsAlüminyum? Yeah, RISDRISD. There we go, RISDRISD. WooWoo, RISDRISD.
362
939000
3000
RISD mezunu? Evet, RISD. İşte burada, RISD. Heyy, RISD.
15:58
I'm sorry, I'm sorry, ArtSanat CenterMerkezi -- ArtSanat CenterMerkezi is good, too.
363
942000
2000
Affedersiniz, affedersiniz -- Sanat Merkezi de güzel.
16:00
RISDRISD is kindtür of my newyeni kindtür of passiontutku,
364
944000
4000
RISD benim yeni tutkum denebilir,
16:04
and I'll tell you a little bitbit about that.
365
948000
3000
ve size bundan biraz bahsedeceğim.
16:07
So, RISDRISD is --
366
951000
2000
Yani, RISD --
16:09
I was outsidedışında RISDRISD,
367
953000
2000
RISD dışındaydım,
16:11
and some studentÖğrenci wroteyazdı this on some blockblok, and I thought,
368
955000
2000
ve bazı öğrenciler şunu bazı bloklara yazmışlar, ve düşündüm ki,
16:13
WowVay canına, RISDRISD wants to know what itselfkendisi is.
369
957000
3000
Vay, RISD ne olduğunu bilmek istiyor.
16:16
And I have no ideaFikir what RISDRISD should be, actuallyaslında,
370
960000
2000
Ve RISD'nin aslında ne olması gerektiği konusunda
16:18
or what it wants to be, but one thing I have to tell you is that
371
962000
2000
ya da ne olmak istediği konusunda bir fikrim yok, ama söylemem gereken tek şey
16:21
althougholmasına rağmen I'm a technologistTeknoloji uzmanı, I don't like technologyteknoloji very much.
372
965000
3000
teknoloji uzmanı olmama rağmen, teknolojiyi çok da sevmiyorum.
16:24
It's a, kindtür of, the qiQi thing, or whateverher neyse.
373
968000
2000
Bir tür çi şeyi, ya da neyse.
16:26
People say,
374
970000
2000
İnsanlar,
16:28
Are you going to bringgetirmek RISDRISD into the futuregelecek?
375
972000
2000
RISD'yi geleceğe taşıyacak mısınız, diye soruyorlar.
16:30
And I say, well, I'm going to bringgetirmek the futuregelecek back to RISDRISD.
376
974000
3000
Ve ben de, peki, RISD'ye geleceği taşıyacağım, diyorum.
16:33
There's my perspectiveperspektif. Because in realitygerçeklik,
377
977000
3000
Perspektifim bu. Çünkü gerçekte,
16:36
the problemsorun isn't how to make the worldDünya more technologicalteknolojik.
378
980000
3000
sorun dünyayı nasıl daha teknolojik hale getireceğimiz değil.
16:40
It's about how to make it more humaneinsancıl again.
379
984000
2000
Bunu nasıl daha insani hale getirmekle ilgili.
16:42
And if anything, I think RISDRISD has a strangegarip DNADNA.
380
986000
4000
Ve RISD'nin garip bir DNA'sı olduğunu düşünüyorum.
16:46
It's a strangegarip exuberancetaşkınlık
381
990000
2000
Bu materyallerle ilgili, dünyayla
16:48
about materialsmalzemeler, about the worldDünya:
382
992000
2000
ilgili tuhaf bir taşkınlık:
16:50
a fascinationhayranlık that I think the worldDünya needsihtiyaçlar
383
994000
2000
dünyanın şu anda çokça ihtiyacı olduğunu
16:52
quiteoldukça very much right now.
384
996000
2000
düşündüğüm bir büyülenme.
16:54
So, thank you everyoneherkes.
385
998000
2000
Herkese teşekkürler.
Translated by Serap Cakil
Reviewed by Sancak Gülgen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
John Maeda - Artist
John Maeda, the former president of the Rhode Island School of Design, is dedicated to linking design and technology. Through the software tools, web pages and books he creates, he spreads his philosophy of elegant simplicity.

Why you should listen

When John Maeda became president of the legendary Rhode Island School of Design (RISD) in 2008, he told the Wall Street Journal, "Everyone asks me, 'Are you bringing technology to RISD?' I tell them, no, I'm bringing RISD to technology."

In his fascinating career as a programmer and an artist, he's always been committed to blurring the lines between the two disciplines. As a student at MIT, studying computer programming, the legendary Muriel Cooper persuaded him to follow his parallel passion for fine art and design. And when computer-aided design began to explode in the mid-1990s, Maeda was in a perfect position at the MIT Media Lab to influence and shape the form, helping typographers and page designers explore the freedom of the web.

Maeda is leading the "STEAM" movement--adding an "A" for Art to the education acronym STEM (Science, Technology, Engineering, and Math)--and experiencing firsthand the transformation brought by social media. After leaving his post as RISD's president, Maeda is turning his attention to Silicon Valley, where is is working as a Design Partner for Kleiner, Perkins, Caulfield and Byers. He is also consulting for eBay, where he is the chair of the Design Advisory Board.

More profile about the speaker
John Maeda | Speaker | TED.com