ABOUT THE SPEAKER
Sherwin Nuland - Doctor
A practicing surgeon for three decades, Sherwin Nuland witnessed life and death in every variety. Then he turned to writing, exploring what there is to people beyond just anatomy.

Why you should listen

Sherwin Nuland was a practicing surgeon for 30 years and treated more than 10,000 patients -- then became an author and speaker on topics no smaller than life and death, our minds, our morality, aging and the human spirit.

His 1994 book How We Die: Reflections of Life's Final Chapter demythologizes the process of dying. Through stories of real patients and his own family, he examines the seven most common causes of death: old age, cancer, AIDS, Alzheimer's, accidents, heart disease and stroke, and their effects. The book, one of more than a dozen he wrote, won the National Book Award, was a finalist for the Pultizer Prize, and spent 34 weeks on the New York Times best-seller list. Other books include How We Live, The Art of Aging: A Doctor's Prescription for Well-Being; and The Soul of Medicine: Tales from the Bedside.

More profile about the speaker
Sherwin Nuland | Speaker | TED.com
TED2003

Sherwin Nuland: The extraordinary power of ordinary people

Sherwin Nuland: Umut üzerine

Filmed:
492,041 views

Cerrah ve yazar olan Sherwin Nuland konuşmasında, kendimizi ve dünyayı daha iyi hale getirmek arzusu olarak tanımladığı umut kavramını irdeliyor. Yolunuza daha iyi odaklanmanızı sağlayacak 12 dakikalık düşündüren bir konuşma.
- Doctor
A practicing surgeon for three decades, Sherwin Nuland witnessed life and death in every variety. Then he turned to writing, exploring what there is to people beyond just anatomy. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
You know, I am so badkötü at techteknoloji
0
0
5000
Teknoloji konusunda o kadar kötüyüm ki
00:17
that my daughterkız evlat -- who is now 41 --
1
5000
2000
şu an 41 yaşında olan kızımı
00:19
when she was fivebeş, was overheardkulak misafiri by me
2
7000
3000
beş yaşındayken arkadaşına benimle
00:22
to say to a friendarkadaş of hersonunki,
3
10000
2000
ilgili şöyle derken duymuştum:
00:24
If it doesn't bleedtaşma payı when you cutkesim it,
4
12000
2000
Eğer bir şey kestiğinde kanamıyorsa,
00:26
my daddyBaba doesn't understandanlama it.
5
14000
2000
babam kesildiğini anlamaz.
00:28
(LaughterKahkaha)
6
16000
1000
(Kahkahalar)
00:29
So, the assignmentatama I've been givenverilmiş
7
17000
2000
Dolayısıyla, bana verilen ödev
00:31
mayMayıs ayı be an insuperableaşılamaz obstacleengel for me,
8
19000
2000
benim için aşılamaz bir engel gibi
00:33
but I'm certainlykesinlikle going to try.
9
21000
3000
görünse de elimden geleni yapmaya çalışacağım.
00:36
What have I heardduymuş
10
24000
2000
Bu geçen dört gün
00:38
duringsırasında these last fourdört daysgünler?
11
26000
3000
boyunca neler duydum?
00:41
This is my thirdüçüncü visitziyaret etmek to TEDTED.
12
29000
2000
Bu TED'e üçüncü ziyaretim.
00:43
One was to TEDMEDTEDMED, and one, as you've heardduymuş,
13
31000
2000
Birinde TEDMED'deydim, birinde de bildiğiniz gibi,
00:45
was a regulardüzenli TEDTED two yearsyıl agoönce.
14
33000
2000
iki yıl önce normal TED'e geldim.
00:47
I've heardduymuş what I considerdüşünmek an extraordinaryolağanüstü thing
15
35000
3000
Sıradışı olarak nitelendirebileceğim bir şey duydum
00:50
that I've only heardduymuş a little bitbit in the two previousönceki TEDsTEDs,
16
38000
4000
bu konunun ancak çok az bir bölümünü önceki iki TED ziyaretimde duymuştum,
00:54
and what that is is an interweavingbirbirinin içine girme
17
42000
3000
işte bu, birbiriyle örülmüş
00:57
and an interlardinginterlarding, an intermixingintermixing,
18
45000
3000
iç içe geçmiş
01:00
of a senseduyu of socialsosyal responsibilitysorumluluk
19
48000
3000
bir sosyal sorumluluk bilinci
01:03
in so manyçok of the talksgörüşmeler --
20
51000
3000
pek çok konuşmada karşımıza çıkan--
01:06
globalglobal responsibilitysorumluluk, in factgerçek,
21
54000
3000
aslında küresel bir sorumluluk anlayışı,
01:09
appealingçekici to enlightenedAydın self-interestkişisel çıkar,
22
57000
4000
kişisel çıkardan uzaklaştırmak üzere aydınlatmayı hedefleyen,
01:13
but it goesgider faruzak beyondötesinde enlightenedAydın self-interestkişisel çıkar.
23
61000
4000
hatta bunun da ötesine geçen.
01:17
One of the mostçoğu impressiveetkileyici things
24
65000
2000
En etkileyici noktalardan biri
01:19
about what some, perhapsbelki 10,
25
67000
3000
belki bir 10 kişinin
01:22
of the speakershoparlörler have been talkingkonuşma about
26
70000
3000
konuşmasında dile getirdiği,
01:25
is the realizationgerçekleşme, as you listen to them carefullydikkatlice, that they're not sayingsöz:
27
73000
3000
onları dikkatlice dünlediğinizde ortaya çıkan; bu insanlar şunu söylemiyorlar:
01:28
Well, this is what we should do; this is what I would like you to do.
28
76000
3000
İşte bakın yapmamız gereken budur, ya da sizden yapmanızı istediğim budur.
01:31
It's: This is what I have donetamam
29
79000
2000
Diyorlar ki: İşte bu benim yaptığım şey,
01:33
because I'm excitedheyecanlı by it,
30
81000
2000
çünkü bunu yapmak beni heyecanlandırıyor,
01:35
because it's a wonderfulolağanüstü thing, and it's donetamam something for me
31
83000
3000
çünkü bu harika bir şey ve bunun bana getirileri oldu
01:38
and, of coursekurs, it's accomplishedbaşarılı a great dealanlaştık mı.
32
86000
3000
ve elbette ki çok çok şey kazandırdı.
01:41
It's the oldeski conceptkavram, the realgerçek GreekYunanca conceptkavram,
33
89000
3000
Aslında kastedilen eski bir kavram, bir eski Yunan anlayışı olan
01:44
of philanthropyhayırseverlik in its originalorijinal senseduyu:
34
92000
4000
özgün anlamıyla insancıllık, yani:
01:48
phil-anthropyPhil-anthropy, the love of humankindinsanlık.
35
96000
3000
insana duyulan sevgi.
01:51
And the only explanationaçıklama I can have
36
99000
2000
Ve yapabileceğim tek açıklama,
01:53
for some of what you've been hearingişitme in the last fourdört daysgünler
37
101000
3000
geçen dört gündür duyduğum bazı şeylerle ilgili olarak,
01:56
is that it arisesortaya çıkan, in factgerçek, out of a formform of love.
38
104000
4000
aslında bunların bir tür sevgiden kaynağını aldığı olur.
02:00
And this givesverir me enormousmuazzam hopeumut.
39
108000
3000
Ve işte bu bana inanılmaz büyük bir umut veriyor.
02:03
And hopeumut, of coursekurs, is the topickonu
40
111000
2000
Ve anlaşıldığı üzere,umut
02:05
that I'm supposedsözde to be speakingkonuşuyorum about,
41
113000
2000
bugün benim hakkında konuşacağım konu;
02:07
whichhangi I'd completelytamamen forgottenunutulmuş about untila kadar I arrivedgeldi.
42
115000
4000
ancak buraya gelinceye kadar tamamen aklımdan çıkmıştı.
02:11
And when I did, I thought,
43
119000
2000
Hatırladığımda da,
02:13
well, I'd better look this wordsözcük up in the dictionarysözlük.
44
121000
3000
kelimenin anlamı için sözlüğe baksam iyi olur diye düşündüm.
02:16
So, SarahSarah and I -- my wifekadın eş -- walkedyürüdü over to the publichalka açık librarykütüphane,
45
124000
3000
Bunun üzerine, eşim Sarah ile birlikte biraz ilerideki
02:19
whichhangi is fourdört blocksbloklar away, on PacificPasifik StreetSokak, and we got the OEDOED,
46
127000
4000
Pacific Caddesi'ndeki halk kütüphanesine gittik ve OED sözlüğünü aldık,
02:23
and we lookedbaktı in there, and there are 14 definitionstanımlar of hopeumut,
47
131000
4000
ve sözlükten baktığımızda umut kelimesinin 14 farklı tanımını gördük.
02:27
noneYok of whichhangi really hitsisabetler you
48
135000
3000
Ancak hiçbiri tam olarak
02:30
betweenarasında the eyesgözleri as beingolmak the appropriateuygun one.
49
138000
3000
uygun olan tanım olduğu hissini vermedi.
02:33
And, of coursekurs, that makesmarkaları senseduyu,
50
141000
2000
Aslında bu da anlaşılır bir durum
02:35
because hopeumut is an abstractsoyut phenomenonfenomen; it's an abstractsoyut ideaFikir,
51
143000
3000
çünkü umut soyut bir olgu, soyut bir kavramdır;
02:38
it's not a concretebeton wordsözcük.
52
146000
3000
somut bir kelime değil umut.
02:41
Well, it remindshatırlatır me a little bitbit of surgerycerrahlık.
53
149000
3000
Bu durum bana ameliyatları hatırlatıyor.
02:44
If there's one operationoperasyon for a diseasehastalık, you know it worksEserleri.
54
152000
4000
Bilirsiniz, bir hastalık için tek bir ameliyat varsa o işe yarar.
02:48
If there are 15 operationsoperasyonlar, you know that noneYok of them work.
55
156000
2000
Ama 15 farklı ameliyat varsa hiçbiri işe yaramaz.
02:50
And that's the way it is with definitionstanımlar of wordskelimeler.
56
158000
3000
İşte aynı durum kelime tanımlarında da olur.
02:53
If you have appendicitisApandisit, they take your appendixek out, and you're curedtedavi.
57
161000
4000
Apandisitinizde sorun varsa onu alırlar ve böylece tedavi edilirsiniz.
02:57
If you've got refluxreflü oesophagitisoesophagitis, there are 15 proceduresyordamlar,
58
165000
3000
Ama reflü sorununuz varsa, 15 farklı tedavi vardır,
03:00
and JoeJoe SchmoGerizekalı does it one way
59
168000
2000
ve işte Joe Schmo bir yolu tercih eder
03:02
and Will BlowDarbe does it anotherbir diğeri way,
60
170000
2000
Will Blow bir başka yolu,
03:04
and noneYok of them work, and that's the way it is with this wordsözcük, hopeumut.
61
172000
3000
ancak hiçbiri işe yaramaz; işte umut kelimesinde de aynısı olur.
03:07
They all come down to the ideaFikir of an expectationbeklenti
62
175000
3000
Tüm tanımlar en nihayetinde şu noktada birleşir:
03:10
of something good that is duenedeniyle to happenolmak.
63
178000
3000
iyi bir şey olacak beklentisi.
03:13
And you know what I foundbulunan out?
64
181000
2000
Ve ne buldum biliyor musunuz?
03:15
The Indo-EuropeanHint-Avrupa rootkök of the wordsözcük hopeumut
65
183000
3000
Umut kelimesinin Hint-Avrupa dillerindeki kökü
03:18
is a stemkök, K-E-UK-E-U --
66
186000
2000
K-E-U şeklinde hecelenen ve
03:20
we would spellbüyü it K-E-UK-E-U; it's pronouncedtelaffuz koyJan --
67
188000
5000
-koy- diye söylenen bir kelimedir,
03:25
and it is the sameaynı rootkök from whichhangi the wordsözcük curveeğri comesgeliyor from.
68
193000
4000
ve aynı kökten kavis, eğri kelimesi de gelir.
03:29
But what it meansanlamına geliyor in the originalorijinal Indo-EuropeanHint-Avrupa
69
197000
4000
Ancak Hint-Avrupa kökenindeki anlamı,
03:33
is a changedeğişiklik in directionyön, going in a differentfarklı way.
70
201000
4000
yöndeki bir değişiklik, farklı yönde gitmek demektir.
03:37
And I find that very interestingilginç and very provocativekışkırtıcı,
71
205000
3000
Ben bu durumu çok ilgi çekici ve etkileyici buluyorum,
03:40
because what you've been hearingişitme in the last coupleçift of daysgünler
72
208000
3000
çünkü son birkaç gündür duyduklarınız,
03:43
is the senseduyu of going in differentfarklı directionstalimatlar:
73
211000
4000
farklı yönlere gitme anlayışı aslında:
03:47
directionstalimatlar that are specificözel and uniquebenzersiz to problemssorunlar.
74
215000
3000
sorunlara özgü ve birbirinden farklı yönler.
03:50
There are differentfarklı paradigmsparadigmalar.
75
218000
2000
Farklı paradigmalar vardır.
03:52
You've heardduymuş that wordsözcük severalbirkaç timeszamanlar in the last fourdört daysgünler,
76
220000
2000
son dört gündür bu kelimeyi birkaç defa duydunuz,
03:54
and everyone'sherkesin var familiartanıdık with KuhnianKuhnian paradigmsparadigmalar.
77
222000
3000
ve zaten herkes Kuhn'ün paradigmalarına aşinadır.
03:57
So, when we think of hopeumut now,
78
225000
2000
Dolayısıyla şimdi biz umut kavramını düşündüğümüzde,
03:59
we have to think of looking in other directionstalimatlar
79
227000
3000
bunu, bakmakta olduğumuz yönlerden farklı yönlere bakmak
04:02
than we have been looking.
80
230000
3000
olarak düşünmeliyiz.
04:05
There's anotherbir diğeri -- not definitiontanım, but descriptionaçıklama, of hopeumut
81
233000
3000
Bir başka tasviri, tanımdan ziyade tasviri, var umut kelimesinin
04:08
that has always appealedtemyiz to me, and it was one by Václavclav HavelHavel
82
236000
4000
bana çok daha fazla hitap eden; Václav Havel'in bir tasviri,
04:12
in his perfectlykusursuzca spectacularmuhteşem bookkitap "BreakingKırma the PeaceBarış,"
83
240000
4000
olağanüstü kitabı "Sessizliği Bozmak" ta geçen.
04:16
in whichhangi he saysdiyor that hopeumut
84
244000
2000
Ona göre umut,
04:18
does not consistoluşmaktadır of the expectationbeklenti that things will
85
246000
3000
her şeyin tam olarak olması gerektiği gibi
04:21
come out exactlykesinlikle right,
86
249000
2000
olması beklentisini içermez;
04:23
but the expectationbeklenti that they will make senseduyu
87
251000
3000
her nasıl olurlarsa olsunlar
04:26
regardlessne olursa olsun of how they come out.
88
254000
3000
bir şey ifade edebilmeleri beklentisini içerir.
04:29
I can't tell you how reassuredgüvence verdi I was
89
257000
3000
Beni ne kadar rahatlattığını anlatamam
04:32
by the very last sentencecümle
90
260000
3000
bir kaç gün önce Dean Kamen'in görkemli sunumundaki
04:35
in that gloriousşanlı presentationsunum by DeanDean KamenKamen a fewaz daysgünler agoönce.
91
263000
5000
şu son cümlenin.
04:40
I wasn'tdeğildi sure I heardduymuş it right,
92
268000
2000
Doğru duyduğumdan emin olamadığım için
04:42
so I foundbulunan him in one of the inter-sessionsarası oturumlar.
93
270000
4000
oturum arasında onu buldum.
04:46
He was talkingkonuşma to a very largegeniş man, but I didn't carebakım.
94
274000
3000
İrice bir adamla konuşuyordu ama umursamadım.
04:49
I interruptedkesintiye, and I said, "Did you say this?"
95
277000
2000
Konuşmalarını bölerek, "Bunu mu dediniz?" diye sordum.
04:51
He said, "I think so."
96
279000
2000
"Sanırım öyle," dedi.
04:53
So, here'sburada what it is: I'll repeattekrar et it.
97
281000
2000
Şimdi aynen tekrarlıyorum:
04:55
"The worldDünya will not be savedkaydedilmiş by the InternetInternet."
98
283000
4000
"Dünyayı Internet kurtarmayacak."
04:59
It's wonderfulolağanüstü. Do you know what the worldDünya will be savedkaydedilmiş by?
99
287000
4000
Bu muhteşem bir ifade. Dünyayı neyin kurtaracağını biliyor musunuz?
05:03
I'll tell you. It'llİtll ' be savedkaydedilmiş by the humaninsan spiritruh.
100
291000
2000
Size söyleyeyim. Dünyayı insan ruhu kurtaracak.
05:05
And by the humaninsan spiritruh, I don't mean anything divineilahi,
101
293000
3000
İnsan ruhuyla kast ettiğim kutsal bir şey değil,
05:08
I don't mean anything supernaturaldoğaüstü --
102
296000
2000
doğaüstü bir şeyi de kast etmiyorum--
05:10
certainlykesinlikle not cominggelecek from this skeptickuşkucu.
103
298000
4000
kesinlikle böyle kuşkucu birinden bu tür bir ifade çıkmaz.
05:14
What I mean is this abilitykabiliyet
104
302000
2000
Bahsettiğim,
05:16
that eachher of us has
105
304000
2000
her birimizde olan bu yetenek,
05:18
to be something greaterbüyük than herselfkendini or himselfkendisi;
106
306000
6000
olduğundan çok daha büyük bir şey olma yeteneği;
05:24
to ariseortaya out of our ordinarysıradan selvescanlarından and achievebaşarmak something
107
312000
4000
kendi sıradan benliğimizden sıyrılarak başlangıçta
05:28
that at the beginningbaşlangıç we thought perhapsbelki we were not capableyetenekli of.
108
316000
4000
yapamayacağımızı sandığımız bir şeyleri başarmak.
05:32
On an elementalElemental levelseviye, we have all feltkeçe
109
320000
3000
Bu duyguyu hepimiz
05:35
that spiritualitytinsellik at the time of childbirthDoğum.
110
323000
3000
çocuk doğumu esnasında hissederiz.
05:38
Some of you have feltkeçe it in laboratorieslaboratuarlar;
111
326000
2000
Kiminiz bunu laboratuvarlarda,
05:40
some of you have feltkeçe it at the workbenchtezgah.
112
328000
2000
kiminiz iş tezgahlarında hissettiniz.
05:42
We feel it at concertskonser.
113
330000
2000
Bunu konserlerde hissederiz.
05:44
I've feltkeçe it in the operatingişletme roomoda, at the bedsidebaşucu.
114
332000
3000
Ameliyathanede, yatağın başında hissettim ben bunu.
05:47
It is an elevationyükseklik of us beyondötesinde ourselveskendimizi.
115
335000
3000
Kendimizin ötesinde bir yükselme durumu bu.
05:50
And I think that it's going to be, in time,
116
338000
4000
Ve inanıyorum ki, zamanla,
05:54
the elementselementler of the humaninsan spiritruh that we'vebiz ettik been hearingişitme about
117
342000
4000
son bir kaç gündür pek çok konuşmacıdan hakkında parça parça şeyler duyduğumuz
05:58
bitbit by bitbit by bitbit from so manyçok of the speakershoparlörler in the last fewaz daysgünler.
118
346000
5000
insan ruhunun ögeleri bunu oluşturacak.
06:03
And if there's anything that has permeatednüfuz this roomoda,
119
351000
4000
Ve bu odaya nüfuz eden bir şey varsa,
06:07
it is preciselytam that.
120
355000
3000
o da tam olarak budur.
06:10
I'm intriguedilgisini by
121
358000
3000
Beni çok etkileyen
06:13
a conceptkavram that was broughtgetirdi to life
122
361000
3000
bir kavram var;
06:16
in the earlyerken partBölüm of the 19thinci centuryyüzyıl --
123
364000
2000
19. yüzyılın başlarında -
06:18
actuallyaslında, in the secondikinci decadeonyıl of the 19thinci centuryyüzyıl --
124
366000
4000
hatta ikinci 10 yılında-
06:22
by a 27-year-old-yaşında poetşair
125
370000
3000
27 yaşında Percy Shelley
06:25
whosekimin nameisim was PercyPercy ShelleyShelley.
126
373000
2000
adında bir şair tarafından hayat verilen.
06:27
Now, we all think that ShelleyShelley
127
375000
2000
Hepimiz Shelley'i
06:29
obviouslybelli ki is the great romanticromantik poetşair that he was;
128
377000
3000
önemli bir romantik şair olarak tanıyoruz;
06:32
manyçok of us tendeğiliminde to forgetunutmak that he wroteyazdı
129
380000
5000
ancak çoğumuz onun aynı zamanda
06:37
some perfectlykusursuzca wonderfulolağanüstü essaysdenemeler, too,
130
385000
3000
mükemmel makalelerinin de olduğunu unutuyoruz.
06:40
and the mostçoğu well-rememberediyi anımsanan essaykompozisyon
131
388000
3000
Kendisinin en çok hatırlanan makalesi
06:43
is one calleddenilen "A DefenceSavunma of PoetryŞiir."
132
391000
4000
"Şiiri Savunma" dır.
06:47
Now, it's about fivebeş, sixaltı, sevenYedi, eightsekiz pagessayfalar long,
133
395000
3000
Makale yaklaşık beş, altı, yedi, sekiz sayfa uzunluğunda
06:50
and it getsalır kindtür of deepderin and difficultzor after about the thirdüçüncü pagesayfa,
134
398000
3000
ve yaklaşık üçüncü sayfadan itibaren de derinleşiyor ve anlaşılması güçleşiyor,
06:53
but somewherebir yerde on the secondikinci pagesayfa
135
401000
4000
ancak ikinci sayfada bir yerlerde
06:57
he beginsbaşlar talkingkonuşma about the notionkavram
136
405000
4000
"ahlaki hayal gücü" diye adlandırdığı
07:01
that he callsaramalar "moralmanevi imaginationhayal gücü."
137
409000
5000
bir düşünceden bahsetmeye başlıyor.
07:06
And here'sburada what he saysdiyor, roughlykabaca translatedtercüme:
138
414000
5000
Ve aşağı yukarı şöyle bir şey diyor:
07:11
A man -- genericgenel man --
139
419000
4000
Bir insanın -genel anlamda insandan bahsediyor-
07:15
a man, to be greatlyçokça good,
140
423000
3000
çok iyi olması için,
07:18
mustşart imaginehayal etmek clearlyAçıkça.
141
426000
3000
açık ve net olarak hayal etmesi gerekir.
07:21
He mustşart see himselfkendisi and the worldDünya
142
429000
5000
Kendisini ve dünyayı
07:26
throughvasitasiyla the eyesgözleri of anotherbir diğeri,
143
434000
3000
başkasının hatta başkalarının gözlerinden
07:29
and of manyçok othersdiğerleri.
144
437000
3000
görebilmelidir.
07:34
See himselfkendisi and the worldDünya -- not just the worldDünya, but see himselfkendisi.
145
442000
6000
Kendisini ve dünyayı -sadece dünyayı değil kendini de.
07:40
What is it that is expectedbeklenen of us
146
448000
3000
Bizden beklenen nedir
07:43
by the billionsmilyarlarca of people
147
451000
3000
bu milyarlarca insan tarafından?
07:46
who livecanlı in what LaurieLaurie GarrettGarrett the other day
148
454000
3000
Bu insanlar, önceki gün Laurie Garrett'in
07:49
so appropriatelyuygun olarak calleddenilen
149
457000
2000
çok uygun bir tabirle umutsuzluk ve eşitsizlik
07:51
despairumutsuzluk and disparityeşitsizlik?
150
459000
2000
içinde yaşayanlar diye nitelendirdiği insanlar.
07:53
What is it that they have everyher right
151
461000
4000
Onların çok haklı olarak
07:57
to asksormak of us?
152
465000
2000
bizden istedikleri nedir?
07:59
What is it that we have everyher right to asksormak of ourselveskendimizi,
153
467000
4000
Onların çok haklı olarak
08:03
out of our sharedpaylaşılan humanityinsanlık and out of the humaninsan spiritruh?
154
471000
5000
ortak insanlığımız ve insan ruhu adına bizden istedikleri nedir?
08:08
Well, you know preciselytam what it is.
155
476000
3000
Ne olduğunu tam olarak biliyorsunuz.
08:11
There's a great dealanlaştık mı of argumenttartışma
156
479000
2000
Çok fazla tartışma var
08:13
about whetherolup olmadığını we, as the great nationulus that we are,
157
481000
4000
büyük bir millet olarak
08:17
should be the policemanpolis of the worldDünya,
158
485000
3000
bizim dünyanın polisi, güvenlik teşkilatı olmamız
08:20
the world'sDünyanın en constabularyPolis Teşkilatı,
159
488000
3000
gerekip gerekmediği konusunda;
08:23
but there should be virtuallyfiilen no argumenttartışma
160
491000
4000
ancak, hakikaten bizim dünyanın yaralarını
08:27
about whetherolup olmadığını we should be the world'sDünyanın en healerşifacı.
161
495000
5000
saran olmamız gerekip gerekmediği konusunda hiç tartışma yok.
08:32
There has certainlykesinlikle been no argumenttartışma about that
162
500000
3000
Bu konuda kesinlikle hiç tartışma yaşanmadı
08:35
in this roomoda in the pastgeçmiş fourdört daysgünler.
163
503000
4000
son dört günde bu odada.
08:39
So, if we are to be the world'sDünyanın en healerşifacı,
164
507000
3000
Dolayısıyla, eğer dünyanın yaralarını saracaksak,
08:42
everyher disadvantageddezavantajlı personkişi in this worldDünya --
165
510000
3000
bu dünyadaki her mağdur insan -
08:45
includingdahil olmak üzere in the UnitedAmerika StatesBirleşik -- becomesolur our patienthasta.
166
513000
5000
bunlara Amerika'dakiler da dahil- bizim hastamızdır.
08:50
EveryHer disadvantageddezavantajlı nationulus, and perhapsbelki our ownkendi nationulus,
167
518000
4000
Her mağdur ulus ve belki kendi ulusumuz,
08:54
becomesolur our patienthasta.
168
522000
3000
hastamız olur.
08:57
So, it's funeğlence to think about the etymologyetimoloji of the wordsözcük "patienthasta."
169
525000
5000
Bu noktada "hasta" kelimesinin kökenine bakmak ilginç olur:
09:02
It comesgeliyor initiallybaşlangıçta from the LatinLatin patiorpatior, to enduretahammül, or to sufferacı çekmek.
170
530000
9000
Kelime ilk olarak Latince'deki dayanmak, acı çekmek anlamına gelen patior'dan geliyor.
09:11
So, you go back to the oldeski Indo-EuropeanHint-Avrupa rootkök again,
171
539000
3000
Yine eski Hint-Avrupa köküne baktığımızda,
09:14
and what do you find? The Indo-EuropeanHint-Avrupa stemkök is pronouncedtelaffuz payenPayen --
172
542000
4000
Hint-Avrupa dilinde payen diye söylenen
09:18
we would spellbüyü it P-A-E-NP-R-E-K -- and, lobak and beholdişte, mirabileMirabile dictudictu,
173
546000
5000
P-A-E-N diye hecelenen bir kelime olduğunu görüyoruz;
09:23
it is the sameaynı rootkök as the wordsözcük compassionmerhamet comesgeliyor from, P-A-E-NP-R-E-K.
174
551000
6000
ve karşımıza ne çıksa beğenirsiniz, bu kökten merhamet kelimesi de geliyor.
09:29
So, the lessonders is very clearaçık. The lessonders is that our patienthasta --
175
557000
5000
Yani aslında çıkarılacak ders çok net: hastamız -
09:34
the worldDünya, and the disadvantageddezavantajlı of the worldDünya --
176
562000
4000
dünya ve mağdur dünya-
09:38
that patienthasta deserveshak ediyor our compassionmerhamet.
177
566000
5000
merhametimizi hak ediyor.
09:43
But beyondötesinde our compassionmerhamet, and faruzak greaterbüyük than compassionmerhamet,
178
571000
3000
Ama merhametimizin ötesinde ve ondan çok daha büyük olan
09:46
is our moralmanevi imaginationhayal gücü
179
574000
2000
bizim ahlaki hayal gücümüzdür;
09:48
and our identificationkimlik with eachher individualbireysel
180
576000
4000
ve bizim o dünyada yaşayan
09:52
who liveshayatları in that worldDünya,
181
580000
3000
her bireyle özdeşleşmemizdir;
09:55
not to think of them as a hugeKocaman forestorman,
182
583000
4000
onları büyük bir orman gibi değil,
09:59
but as individualbireysel treesağaçlar.
183
587000
3000
ayrı birer ağaç gibi düşünmemizdir.
10:02
Of coursekurs, in this day and ageyaş, the trickhile is not to let eachher treeağaç
184
590000
4000
Elbette bugün bu çağda, asıl mesele her bir ağacın
10:06
be obscuredgizlenmiş by that BushBush in WashingtonWashington that can get --
185
594000
4000
araya girebilecek Washington'daki Bush tarafından
10:10
can get in the way.
186
598000
2000
görünmez hale getirilmesine izin vermemektir.
10:12
(LaughterKahkaha)
187
600000
2000
(Kahkahalar)
10:14
So, here we are.
188
602000
2000
İşte burdayız.
10:16
We are, should be,
189
604000
3000
Biz,
10:19
morallymanevi olarak committedtaahhüt to
190
607000
3000
ahlaki açıdan kendimizi
10:22
beingolmak the healerşifacı of the worldDünya.
191
610000
4000
dünyanın yaralarını sarmaya adıyoruz, adamalıyız da.
10:26
And we have had examplesörnekler over and over and over again --
192
614000
4000
Ve tekrar tekrar duyduk örneklerini --
10:30
you've just heardduymuş one in the last 15 minutesdakika --
193
618000
4000
son 15 dakikada bir tanesini dinlediniz--
10:34
of people who have not only had that commitmenttaahhüt,
194
622000
4000
bu şekilde kendilerini adamanın yanı sıra
10:38
but had the charismaKarizma, the brillianceparlaklık --
195
626000
2000
o karizmaya ve zekaya sahip insanların örneklerini--
10:40
and I think in this roomoda it's easykolay to use the wordsözcük brilliantparlak, my God --
196
628000
4000
ve bence bu odada zeki kelimesini kullanmak çok kolay, Tanrım --
10:44
the brillianceparlaklık to succeedbaşarılı olmak at leasten az at the beginningbaşlangıç
197
632000
4000
başarmak için gereken zeka
10:48
of theironların questQuest,
198
636000
2000
en azından arayışlarının başlangıcında
10:50
and who no doubtşüphe will continuedevam et to succeedbaşarılı olmak,
199
638000
3000
ve kuşkusuz bu insanlar başarmaya devam edecek,
10:53
as long as more and more of us enlistlisteleme ourselveskendimizi in theironların causesebeb olmak.
200
641000
4000
her geçen gün daha çoğumuz onlara katıldıkça.
10:58
Now, if we're talkingkonuşma
201
646000
3000
Şimdi, tıptan
11:01
about medicinetıp,
202
649000
2000
bahsediyorsak,
11:03
and we're talkingkonuşma about healingşifa,
203
651000
3000
ve iyileştirmekten bahsediyorsak,
11:06
I'd like to quotealıntı someonebirisi who hasn'tdeğil sahiptir been quotedalıntı.
204
654000
4000
birinin, hiç alıntı yapılmamış birinin sözünü aktarmak istiyorum.
11:10
It seemsgörünüyor to me everybodyherkes in the world'sDünyanın en been quotedalıntı here:
205
658000
2000
Burada dünyadaki herkesten alıntı yapıldı gibi geliyor bana:
11:12
Pogo'sPogo'nın been quotedalıntı;
206
660000
2000
Pogo'dan yapıldı;
11:14
Shakespeare'sShakespeare'in been quotedalıntı backwardsgeriye doğru, forwardsiletir, insideiçeride out.
207
662000
4000
Shakespeare'den öyle çok alıntı yapıldı ki ters yüz edildi.
11:18
I would like to quotealıntı one of my ownkendi householdev halkı godstanrılar.
208
666000
3000
Bilindik bir tanrıdan alıntı yapmak istiyorum.
11:21
I suspectşüpheli he never really said this,
209
669000
3000
Bunu gerçekten söylediğini hiç sanmıyorum,
11:24
because we don't know what HippocratesHipokrat really said,
210
672000
3000
çünkü Hipokrat'ın gerçekte ne dediğini bilmiyoruz,
11:27
but we do know for sure that one of the great GreekYunanca physicianshekimler
211
675000
3000
ama büyük Yunan hekimlerinden birinin
11:30
said the followingtakip etme,
212
678000
3000
şunu dediğinden eminiz,
11:33
and it has been recordedkaydedilmiş in one of the bookskitaplar attributedatfedilen to HippocratesHipokrat,
213
681000
3000
ve bu Hipokrat'a atfedilen kitaplardan birinde geçiyor,
11:36
and the bookkitap is calleddenilen "PreceptsEmirleri."
214
684000
2000
ve bu kitabın adı "Temel İlkeler."
11:38
And I'll readokumak you what it is.
215
686000
3000
Şimdi size ne olduğunu okuyorum.
11:41
RememberHatırlıyorum, I have been talkingkonuşma about,
216
689000
3000
Öz itibariyle insan sevgisi üzerine
11:44
essentiallyesasen philanthropyhayırseverlik:
217
692000
2000
konuştuğumu unutmayın:
11:46
the love of humankindinsanlık, the individualbireysel humankindinsanlık
218
694000
5000
insanlığa, insanoğluna duyulan sevgi
11:51
and the individualbireysel humankindinsanlık
219
699000
2000
ve bu insanoğlu
11:53
that can bringgetirmek that kindtür of love
220
701000
2000
bu türden bir sevgiyi
11:55
translatedtercüme into actionaksiyon,
221
703000
3000
hayata geçirebilir,
11:58
translatedtercüme, in some casesvakalar, into enlightenedAydın self-interestkişisel çıkar.
222
706000
3000
kimi durumlarda kişisel çıkardan uzak aydınlanmaya ulaştırabilir.
12:01
And here he is, 2,400 yearsyıl agoönce:
223
709000
4000
İşte o, iki bin dört yüz yıl önce diyor ki:
12:06
"Where there is love of humankindinsanlık,
224
714000
4000
"İnsan sevgisinin olduğu yerde,
12:10
there is love of healingşifa."
225
718000
3000
iyileştirme isteği de vardır."
12:13
We have seengörüldü that here todaybugün
226
721000
3000
Bunu biz bugün burada gördük
12:16
with the senseduyu,
227
724000
2000
duyularımızla
12:18
with the sensitivityduyarlılık --
228
726000
3000
hassasiyetimizle
12:21
and in the last threeüç daysgünler,
229
729000
2000
ve son üç gündür
12:23
and with the powergüç of the indomitableyılmaz humaninsan spiritruh.
230
731000
4000
ve boyun eğmez insan ruhunun gücüyle.
12:27
Thank you very much.
231
735000
2000
Çok teşekkür ederim.
12:29
(ApplauseAlkış)
232
737000
2000
(Alkışlar)
Translated by Hatice Bayindir
Reviewed by yasin alp aluç

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Sherwin Nuland - Doctor
A practicing surgeon for three decades, Sherwin Nuland witnessed life and death in every variety. Then he turned to writing, exploring what there is to people beyond just anatomy.

Why you should listen

Sherwin Nuland was a practicing surgeon for 30 years and treated more than 10,000 patients -- then became an author and speaker on topics no smaller than life and death, our minds, our morality, aging and the human spirit.

His 1994 book How We Die: Reflections of Life's Final Chapter demythologizes the process of dying. Through stories of real patients and his own family, he examines the seven most common causes of death: old age, cancer, AIDS, Alzheimer's, accidents, heart disease and stroke, and their effects. The book, one of more than a dozen he wrote, won the National Book Award, was a finalist for the Pultizer Prize, and spent 34 weeks on the New York Times best-seller list. Other books include How We Live, The Art of Aging: A Doctor's Prescription for Well-Being; and The Soul of Medicine: Tales from the Bedside.

More profile about the speaker
Sherwin Nuland | Speaker | TED.com