ABOUT THE SPEAKER
Barry Schwartz - Psychologist
Barry Schwartz studies the link between economics and psychology, offering startling insights into modern life. Lately, working with Ken Sharpe, he's studying wisdom.

Why you should listen

In his 2004 book The Paradox of Choice, Barry Schwartz tackles one of the great mysteries of modern life: Why is it that societies of great abundance — where individuals are offered more freedom and choice (personal, professional, material) than ever before — are now witnessing a near-epidemic of depression? Conventional wisdom tells us that greater choice is for the greater good, but Schwartz argues the opposite: He makes a compelling case that the abundance of choice in today's western world is actually making us miserable.

Infinite choice is paralyzing, Schwartz argues, and exhausting to the human psyche. It leads us to set unreasonably high expectations, question our choices before we even make them and blame our failures entirely on ourselves. His relatable examples, from consumer products (jeans, TVs, salad dressings) to lifestyle choices (where to live, what job to take, who and when to marry), underscore this central point: Too much choice undermines happiness.

Schwartz's previous research has addressed morality, decision-making and the varied inter-relationships between science and society. Before Paradox he published The Costs of Living, which traces the impact of free-market thinking on the explosion of consumerism -- and the effect of the new capitalism on social and cultural institutions that once operated above the market, such as medicine, sports, and the law.

Both books level serious criticism of modern western society, illuminating the under-reported psychological plagues of our time. But they also offer concrete ideas on addressing the problems, from a personal and societal level.

Schwartz is the author of the TED Book, Why We Work

More profile about the speaker
Barry Schwartz | Speaker | TED.com
TED2009

Barry Schwartz: Our loss of wisdom

Barry Schwartz: Bilgeliği Kaybedişimiz Üzerine

Filmed:
4,075,680 views

Barry Schwartz, bürokrasi yüzünden çılgınlığa süreklenmiş toplumumuza bir çare olarak bizi "pratik bilgeliğe" davet ediyor. Kuralların bizi yanılttığını, primlerin ve ödüllerin geri teptiğini; bu yüzden pratik, gündelik bilgeliğin dünyamızı yeniden kurmamıza yardımcı olacağını savunuyor.
- Psychologist
Barry Schwartz studies the link between economics and psychology, offering startling insights into modern life. Lately, working with Ken Sharpe, he's studying wisdom. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
In his inauguralaçılış addressadres,
0
0
2000
Başkan Barack Obama, ulusa seslenişi sırasında
00:14
BarackBarack ObamaObama appealedtemyiz to eachher of us to give our besten iyi
1
2000
4000
içinde bulunduğumuz finansal krizden çıkmaya gayret ederken
00:18
as we try to extricatekurtarmak ourselveskendimizi from this currentşimdiki financialmali crisiskriz.
2
6000
6000
her birimizin elinden geleni yapmasını istedi.
00:24
But what did he appealtemyiz to?
3
12000
2000
Bunun için bizden ne istedi?
00:26
He did not, happilymutlu, followtakip et in the footstepsayak sesleri of his predecessoröncül,
4
14000
4000
Neyse ki, önceki başkan gibi
00:30
and tell us to just go shoppingalışveriş yapmak.
5
18000
3000
bize "alışverişe çıkmamızı" söylemedi.
00:34
NorNe de did he tell us, "TrustGüven us. TrustGüven your countryülke.
6
22000
4000
Şunu da demedi: "Bize güvenin. Ülkenize güvenin.
00:38
InvestYatırım, investyatırmak, investyatırmak."
7
26000
3000
Yatırım yapın, yatırım yapın, yatırım yapın." da demedi.
00:42
InsteadBunun yerine, what he told us was to put asidebir kenara childishçocukça things.
8
30000
5000
Bunun yerine, çocuk oyunlarını bir yana bırakmamızı söyleyip,
00:47
And he appealedtemyiz to virtueErdem.
9
35000
3000
bize erdemden bahsetti.
00:51
VirtueErdem is an old-fashionedeski moda wordsözcük.
10
39000
4000
"Erdem", modası geçmiş bir kelime.
00:55
It seemsgörünüyor a little out of placeyer in a cutting-edgeson teknoloji environmentçevre like this one.
11
43000
5000
Burası gibi son derece modern bir yerde eğreti duruyor.
01:00
And besidesdışında, some of you mightbelki be wonderingmerak ediyor,
12
48000
3000
Dahası, aranızdan bazıları anlamını
01:03
what the hellcehennem does it mean?
13
51000
3000
merak ediyor olabilir.
01:06
Let me beginbaşla with an exampleörnek.
14
54000
3000
Bir örnekle anlatmaya başlayayım.
01:09
This is the job descriptionaçıklama of a hospitalhastane janitorKapıcı
15
57000
3000
Ekranda bir hastane hademesinin görev tanımı
01:12
that is scrollingkaydırma up on the screenekran.
16
60000
3000
geçiyor. (Ekranda yazanlar: "Yerleri cilala, temizlik ekipmanını çalıştır, tıkalı tuvaletleri aç, toz al, elektrik süpürgesiyle yerleri temizle, vs...")
01:15
And all of the itemsürün on it are unremarkablenormal sınırlarda.
17
63000
5000
Buradaki kalemlerin hepsi önemsiz.
01:20
They're the things you would expectbeklemek:
18
68000
3000
Bunlar, zaten bilinen şeyler:
01:23
moppaspas the floorskatlar, sweepsüpürme them, emptyboş the trashçöp, restockYeniden stoklama the cabinetsdolapları.
19
71000
5000
yerleri sil, sonra süpür, çöpleri boşalt, dolaplardaki malzemeler bittikçe yenilerini al.
01:28
It mayMayıs ayı be a little surprisingşaşırtıcı how manyçok things there are,
20
76000
3000
Bu kadar fazla iş olması biraz şaşırtıcı olabilir,
01:31
but it's not surprisingşaşırtıcı what they are.
21
79000
2000
ama hepsi bilinen şeyler.
01:33
But the one thing I want you to noticeihbar about them is this:
22
81000
3000
Fakat dikkatinizi çekmek istediğim bir şey var:
01:36
even thoughgerçi this is a very long listliste,
23
84000
3000
Çok uzun bir liste olsa da,
01:39
there isn't a singletek thing on it that involvesgerektirir other humaninsan beingsvarlıklar.
24
87000
5000
bu listenin içinde diğer insanları ilgilendiren hiçbir madde yok.
01:44
Not one.
25
92000
3000
Bir tane bile yok.
01:47
The janitor'sHademenin job could just as well be donetamam in a mortuarymorg as in a hospitalhastane.
26
95000
5000
Hademe, hastanede değil de morgda çalışsaydı da aynı işi yapacaktı.
01:52
And yethenüz, when some psychologistspsikologlar interviewedgörüşülen hospitalhastane janitorskapıcılar
27
100000
5000
Buna rağmen, psikologlar, hastane hademelerinin kendi işleri
01:57
to get a senseduyu of what they thought theironların jobsMeslekler were like,
28
105000
3000
hakkında ne düşündüklerini anlamak üzere araştırma yaparken
02:00
they encounteredkarşılaşılan MikeMike,
29
108000
3000
bir mülakat sırasında Mike ile karşılaştılar:
02:03
who told them about how he stoppeddurduruldu moppingpaspas the floorzemin
30
111000
3000
Mike onlara, Mr. Jones'un yatağından kalkıp da yeniden
02:06
because MrBay. JonesJones was out of his bedyatak gettingalma a little exerciseegzersiz,
31
114000
3000
gücünü kazanmak için biraz egzersiz yapabilmesi için
02:09
tryingçalışıyor to buildinşa etmek up his strengthkuvvet, walkingyürüme slowlyyavaşça up and down the hallsalon.
32
117000
4000
yerleri silmekten vazgeçtiğini anlattı.
02:13
And CharleneCharlene told them about how she ignoredihmal her supervisor'sDanışmanı admonitionöğüt
33
121000
6000
Charlene ise, bir hastanın aile fertleri günler boyunca devamlı lobide oldukları için,
02:19
and didn't vacuumvakum the visitor'sziyaretçi loungeLounge
34
127000
3000
uyurlarken elektrik süpürgesini çalıştırmak istemediğini
02:22
because there were some familyaile membersüyeler who were there all day, everyher day
35
130000
3000
ve bu yüzden, müdürünün uyarısına rağmen
02:25
who, at this momentan, happenedolmuş to be takingalma a napşekerleme.
36
133000
3000
temizlik yapmadığını anlattı.
02:28
And then there was LukeLuke,
37
136000
2000
Luke ise,
02:30
who washedyıkandı the floorzemin in a comatosekomada olan younggenç man'sadam roomoda twiceiki defa
38
138000
4000
komadaki bir gencin odasını iki kere temizlediğini söyledi:
02:34
because the man'sadam fatherbaba, who had been keepingkoruma a vigilgece nöbeti for sixaltı monthsay,
39
142000
5000
Çünkü altı aydır başında nöbet tutan babası, ilk seferinde
02:39
didn't see LukeLuke do it the first time,
40
147000
3000
Luke'un odayı temizlediğini görmemiş
02:42
and his fatherbaba was angrykızgın.
41
150000
2000
ve öfkelenmişti.
02:44
And behaviordavranış like this from janitorskapıcılar, from techniciansteknisyenleri, from nurseshemşireler
42
152000
6000
İşte bu tür davranışları, hademelerde, teknisyenlerde, hemşirelerde,
02:50
and, if we're luckyşanslı now and then, from doctorsdoktorlar,
43
158000
3000
bir de - arada bir şansımız yaver giderse - doktorlarda da görmek,
02:53
doesn't just make people feel a little better,
44
161000
3000
insanları biraz daha iyi hissettirmekle kalmaz,
02:56
it actuallyaslında improvesgeliştirir the qualitykalite of patienthasta carebakım
45
164000
3000
hasta bakımının kalitesini de gözle görülebilecek kadar arttırıp,
02:59
and enablessağlayan hospitalshastaneler to runkoş well.
46
167000
3000
hastanelerin düzgün çalışmalarını sağlar.
03:02
Now, not all janitorskapıcılar are like this, of coursekurs.
47
170000
3000
Kuşkusuz, bütün hademeler böyle davranış göstermez.
03:05
But the onesolanlar who are think that these sortssıralar of humaninsan interactionsetkileşimler
48
173000
6000
Ancak, bu tür şefkat, özen ve ilgi içeren insani ilişkileri,
03:11
involvingiçeren kindnessnezaket, carebakım and empathyempati
49
179000
3000
görevlerinin önemli bir bölümü olduğunu düşünenler,
03:14
are an essentialgerekli partBölüm of the job.
50
182000
2000
bu davranışları gösterirler.
03:16
And yethenüz theironların job descriptionaçıklama containsiçeren not one wordsözcük about other humaninsan beingsvarlıklar.
51
184000
5000
Oysa ki görev tanımları diğer insanlarla ilgili tek bir kelime içermemektedir.
03:21
These janitorskapıcılar have the moralmanevi will to do right by other people.
52
189000
6000
Bu hademelerin ahlaki iradeleri, diğer insanlara hakkaniyet gösterecek seviyededir.
03:27
And beyondötesinde this, they have the moralmanevi skillbeceri to figureşekil out what "doing right" meansanlamına geliyor.
53
195000
7000
Bunun da ötesinde, "hakkaniyetin" anlamını bilecek ahlaki becerileri vardır.
03:34
"PracticalPratik wisdombilgelik," AristotleAristoteles told us,
54
202000
5000
Aristo demiştir ki, "pratik bilgelik,"
03:39
"is the combinationkombinasyon of moralmanevi will and moralmanevi skillbeceri."
55
207000
3000
"ahlaki irade ve ahlaki becerinin birleşimidir."
03:42
A wisebilge personkişi knowsbilir when and how to make the exceptionistisna to everyher rulekural,
56
210000
7000
Bilge insan, bu hademelerin görevlerini başka amaçlar uğruna bırakacaklarını bildikleri gibi,
03:49
as the janitorskapıcılar knewbiliyordum when to ignorealdırmamak the job dutiesgörevleri in the servicehizmet of other objectiveshedefleri.
57
217000
6000
her bir kuralın ne zaman, nasıl bozulacağını bilir.
03:55
A wisebilge personkişi knowsbilir how to improviseuydurmak,
58
223000
4000
Bilge insan, Luke'un yeniden odayı temizlemesi gibi
03:59
as LukeLuke did when he re-washedyeniden yıkanmış the floorzemin.
59
227000
3000
kendiliğinden hareket etmesini bilir.
04:02
Real-worldGerçek problemssorunlar are oftensık sık ambiguousbelirsiz and ill-definedkötü tanımlanmış
60
230000
3000
Gerçek hayattaki sorunlar; belirsizdir, iyi tanımlanamazlar ve
04:05
and the contextbağlam is always changingdeğiştirme.
61
233000
3000
hep farklı koşullarda karşımıza çıkarlar.
04:08
A wisebilge personkişi is like a jazzcaz musicianmüzisyen --
62
236000
3000
Bilge insan, kağıttaki notaları kullansa da
04:11
usingkullanma the notesnotlar on the pagesayfa, but dancingdans around them,
63
239000
3000
aynen tekrarlamayıp kendi yorumunu yapan caz müzisyeni gibi
04:14
inventingicat combinationskombinasyonlar that are appropriateuygun for the situationdurum and the people at handel.
64
242000
7000
karşısındaki duruma ve insana uygun şekiller icat eder.
04:21
A wisebilge personkişi knowsbilir how to use these moralmanevi skillsbecerileri
65
249000
3000
Bilge insan, bu ahlaki becerileri doğru amaçlar için
04:24
in the servicehizmet of the right aimsamaçları.
66
252000
3000
nasıl kullanacağını bilir:
04:27
To serveservis other people, not to manipulateidare other people.
67
255000
4000
Başkalarına fayda için; kandırmak için değil.
04:31
And finallyen sonunda, perhapsbelki mostçoğu importantönemli,
68
259000
3000
Ve nihayet, belki de en önemlisi:
04:34
a wisebilge personkişi is madeyapılmış, not borndoğmuş.
69
262000
3000
bilge doğulmaz; bilge olunur.
04:37
WisdomBilgelik dependsbağlıdır on experiencedeneyim,
70
265000
3000
Bilgelik, deneyime dayanır;
04:40
and not just any experiencedeneyim.
71
268000
3000
ama doğru deneyimlerin yaşanması gerekir.
04:43
You need the time to get to know the people that you're servingservis.
72
271000
4000
Faydalı olduğun insanları tanımak için vakte ihtiyacın vardır.
04:47
You need permissionizin to be allowedizin to improviseuydurmak,
73
275000
3000
Doğaçlama yapabilmen için, yeni şeyler deneyip arada bir
04:50
try newyeni things, occasionallybazen to failbaşarısız and to learnöğrenmek from your failuresarızaları.
74
278000
5000
yanılıp hatalarından ders çıkarmak için izin verilmesi gerekir.
04:55
And you need to be mentoreddanışmanlık by wisebilge teachersöğretmenler.
75
283000
3000
Ayrıca kendileri de bilge olan akıl hocalarına ihtiyacın olur.
04:58
When you asksormak the janitorskapıcılar who behaveddavrandım like the onesolanlar I describedtarif edilen
76
286000
5000
Bu bahsettiğim hademelere,
05:03
how hardzor it is to learnöğrenmek to do theironların job,
77
291000
3000
işlerini öğrenmenin zor olup olmadığını sorarsanız,
05:06
they tell you that it takes lots of experiencedeneyim.
78
294000
3000
çok fazla deneyim gerektiğini söylerler.
05:09
And they don't mean it takes lots of experiencedeneyim to learnöğrenmek how to moppaspas floorskatlar and emptyboş trashçöp canskutular.
79
297000
4000
Çok fazla deneyim gerektiren, yerlerin silinip çöplerin boşaltılması değildir.
05:13
It takes lots of experiencedeneyim to learnöğrenmek how to carebakım for people.
80
301000
5000
İnsanlara özen göstermeyi öğrenmektir.
05:19
At TEDTED, brillianceparlaklık is rampantyaygın.
81
307000
4000
TED'de, parlak zeka diz boyu,
05:23
It's scarykorkutucu.
82
311000
2000
hem de insanı korkutacak kadar.
05:25
The good newshaber is you don't need to be brilliantparlak to be wisebilge.
83
313000
5000
İşin güzel yanı, bilgelik için zeka gerekmez.
05:30
The badkötü newshaber is that withoutolmadan wisdombilgelik,
84
318000
4000
Maalesef, bilgelik olmadan
05:34
brillianceparlaklık isn't enoughyeterli.
85
322000
3000
zeka yetersiz kalır.
05:37
It's as likelymuhtemelen to get you and other people into troublesorun as anything elsebaşka.
86
325000
6000
Aksine, sizin de, başkalarının da başına dert olur.
05:43
(ApplauseAlkış)
87
331000
3000
(Alkış)
05:46
Now, I hopeumut that we all know this.
88
334000
3000
Hepimizin bunu bildiğini ümit ediyorum.
05:49
There's a senseduyu in whichhangi it's obviousaçık,
89
337000
3000
Sanki bunlar bariz gerçeklermiş gibi görünüyor,
05:52
and yethenüz, let me tell you a little storyÖykü.
90
340000
3000
ama şimdi ufak bir öykü anlatacağım.
05:55
It's a storyÖykü about lemonadelimonata.
91
343000
3000
Bu bir limonata öyküsü.
05:58
A dadbaba and his seven-year-old7 yaş sonoğul were watchingseyretme a DetroitDetroit TigersKaplanlar gameoyun at the ballparkBasketbol Sahası.
92
346000
6000
Babası, 7 yaşındaki oğlunu Detroit Kaplanları'nın maçına götürmüş.
06:04
His sonoğul askeddiye sordu him for some lemonadelimonata
93
352000
2000
Çocuk limonata istemiş,
06:06
and DadBaba wentgitti to the concessionimtiyaz standdurmak to buysatın almak it.
94
354000
3000
babası da büfeye gidip limonata sormuş.
06:09
All they had was Mike'sMike'nın HardZor LemonadeLimonata,
95
357000
3000
Büfedekiler, sadece Mike'ın Sert Limonatası olduğunu söylemişler.
06:12
whichhangi was fivebeş percentyüzde alcoholalkol.
96
360000
3000
Meğer Mike'ın Sert Limonatası'nda yüzde beş alkol varmış.
06:15
DadBaba, beingolmak an academicakademik, had no ideaFikir that Mike'sMike'nın HardZor LemonadeLimonata containediçeriyordu alcoholalkol.
97
363000
6000
Baba - üniversite hocası olduğu için - Mike'ın Sert Limonatası'nda alkol olduğunu tahmin edememiş.
06:21
So he broughtgetirdi it back.
98
369000
3000
Oğluna götürmüş.
06:24
And the kidçocuk was drinkingiçme it, and a securitygüvenlik guardbekçi spottedBenekli it,
99
372000
3000
Çocuğu limonata içerken gören bir güvenlik görevlisi
06:27
and calleddenilen the policepolis, who calleddenilen an ambulanceambulans
100
375000
3000
polisi çağırmış, polis ambulans çağırmış.
06:30
that rushedkoştu to the ballparkBasketbol Sahası, whiskedsıçrattı the kidçocuk to the hospitalhastane.
101
378000
3000
Ambulans çocuğu kapıp hastaneye götürmüş.
06:33
The emergencyacil Servis roomoda ascertainedtespit that the kidçocuk had no alcoholalkol in his bloodkan.
102
381000
4000
Acil'deki doktor, çocuğun kanında alkol olmadığını söylemiş.
06:37
And they were readyhazır to let the kidçocuk go.
103
385000
3000
Çocuğu göndereceklermiş,
06:40
But not so fasthızlı.
104
388000
3000
ama öyle hemen olmaz:
06:43
The WayneWayne Countyİlçe ChildÇocuk WelfareRefah ProtectionKoruma AgencyAjansı said no.
105
391000
4000
Wayne Kazası'nın Çocuk Esirgeme Kurumu araya girmiş.
06:47
And the childçocuk was sentgönderilen to a fosterbeslemek home for threeüç daysgünler.
106
395000
4000
Çocuğu üç günlüğüne kendisine bakacak bir gönüllü aileye teslim etmişler.
06:51
At that pointpuan, can the childçocuk go home?
107
399000
3000
Üç günün sonunda çocuk evine dönebilmiş mi?
06:54
Well, a judgehakim said yes, but only if the dadbaba leavesyapraklar the houseev and checksdenetler into a motelMotel.
108
402000
9000
Valla, yargıç "evet" demiş, "ama baba evden çıkıp otelde kalırsa."
07:06
After two weekshaftalar, I'm happymutlu to reportrapor,
109
414000
3000
İki hafta sonunda, nihayet
07:09
the familyaile was reunitedtekrar bir araya.
110
417000
2000
aile bir araya gelebilmiş.
07:11
But the welfarerefah workersişçiler and the ambulanceambulans people
111
419000
3000
Ama, kurum çalışanları ve ambulanstakiler
07:14
and the judgehakim all said the sameaynı thing:
112
422000
3000
ve hatta yargıç aynı şeyi söylemiş:
07:17
"We hatenefret to do it but we have to followtakip et procedureprosedür."
113
425000
4000
"Nefret ediyoruz, ama kurallara uymamız gerekli."
07:21
How do things like this happenolmak?
114
429000
4000
Bu olaylar nasıl oluyor?
07:25
ScottScott SimonSimon, who told this storyÖykü on NPRNPR,
115
433000
4000
Bu öyküyü NPR radyosunda anlatan Scott Simon,
07:29
said, "RulesKuralları and proceduresyordamlar mayMayıs ayı be dumbdilsiz,
116
437000
4000
"Kurallar ve yordamlar aptalca olabilir,
07:33
but they spareyedek you from thinkingdüşünme."
117
441000
3000
ama en azından düşünmene gerek kalmaz" diyor.
07:36
And, to be fairadil, ruleskurallar are oftensık sık imposeddayatılan
118
444000
2000
İşin doğrusu, kurallar genelde memurlar
07:38
because previousönceki officialsYetkililer have been laxgevşek
119
446000
3000
işlerine liyakat göstermediklerden, bir zamanlar bir çocuğun
07:41
and they let a childçocuk go back to an abusivekötü niyetli householdev halkı.
120
449000
3000
kötü bir ebeveyne teslim edilmesine göz yumduklarından konmuştur.
07:44
FairAdil enoughyeterli.
121
452000
1000
Kabul.
07:45
When things go wrongyanlış, as of coursekurs they do,
122
453000
3000
İşler yolunda gitmediğinde - ki elbet bazen işler yolunda gitmez -
07:48
we reachulaşmak for two toolsaraçlar to try to fixdüzeltmek them.
123
456000
4000
yeniden yola sokmak için iki araç kullanırız.
07:52
One toolaraç we reachulaşmak for is ruleskurallar.
124
460000
3000
Sarıldığımız bir araç kurallar:
07:55
Better onesolanlar, more of them.
125
463000
3000
daha fazla kural koyalım, daha iyi kurallar koyalım.
07:58
The secondikinci toolaraç we reachulaşmak for is incentivesteşvikler.
126
466000
3000
Sarıldığımız diğer araç da ödüllendirme:
08:01
Better onesolanlar, more of them.
127
469000
3000
Daha fazla ödüllendirelim, daha güzel ödüller verelim.
08:04
What elsebaşka, after all, is there?
128
472000
3000
Zaten yapacak başka ne var ki?
08:07
We can certainlykesinlikle see this in responsetepki to the currentşimdiki financialmali crisiskriz.
129
475000
5000
Finansal krize verilen tepki de bu şekilde.
08:12
RegulateDüzenleyen, regulatedüzenleyen, regulatedüzenleyen.
130
480000
3000
Kural koy, kural koy, kural koy.
08:15
FixDüzeltme the incentivesteşvikler, fixdüzeltmek the incentivesteşvikler, fixdüzeltmek the incentivesteşvikler ...
131
483000
3000
Ödül ver, ödül ver, ödül ver...
08:18
The truthhakikat is that neitherne ruleskurallar norne de incentivesteşvikler
132
486000
3000
İşin gerçeği, ne kurallar, ne de ödüller işleri
08:21
are enoughyeterli to do the job.
133
489000
2000
yoluna sokmak için yeterlidir.
08:23
How could you even writeyazmak a rulekural that got the janitorskapıcılar to do what they did?
134
491000
4000
Hademelerin yaptıklarını anlatacak bir kural yazabilir misiniz?
08:27
And would you payödeme them a bonusbonus for beingolmak empathicempati?
135
495000
3000
Şefkat göstermeleri için maaşlarına bonus mu eklersiniz?
08:30
It's preposterousakıl almaz on its faceyüz.
136
498000
4000
Bu, işin doğasına aykırı.
08:34
And what happensolur is that as we turndönüş increasinglygiderek to ruleskurallar,
137
502000
5000
Sorun şu ki, kurallardan gittikçe daha çok medet umdukça
08:39
ruleskurallar and incentivesteşvikler mayMayıs ayı make things better in the shortkısa runkoş,
138
507000
4000
kısa vadede sorunları çözüyorlar, ama uzun vadede
08:43
but they createyaratmak a downwardaşağı doğru spiralsarmal
139
511000
3000
daha da büyük sorunlar yaratıp,
08:46
that makesmarkaları them worsedaha da kötüsü in the long runkoş.
140
514000
2000
işleri sarpa sardırıyorlar.
08:48
MoralAhlaki skillbeceri is chippedyontma away by an over-relianceaşırı güven on ruleskurallar
141
516000
5000
Kurallara aşırı bir itimat, aşırı bir güven ve bağlılık,
08:53
that deprivesyoksun bıraktığı us of the opportunityfırsat
142
521000
2000
ahlaki becerinin yerini alıp,
08:55
to improviseuydurmak and learnöğrenmek from our improvisationsdoğaçlamalar.
143
523000
3000
hatalarımızdan öğrenme imkanımızı ortadan kaldırıyor.
08:58
And moralmanevi will is underminedzarar
144
526000
3000
Ödüllendirmeye ve primlere abartıyla başvurmak,
09:01
by an incessantsürekli appealtemyiz to incentivesteşvikler
145
529000
3000
ahlaki irademizin yerini alıp
09:04
that destroyyıkmak our desirearzu etmek to do the right thing.
146
532000
3000
"doğru olanı yapma" isteğimizi yok ediyor.
09:07
And withoutolmadan intendingmüstakbel it,
147
535000
2000
İstemeden de olsa,
09:09
by appealingçekici to ruleskurallar and incentivesteşvikler,
148
537000
4000
kurallara ve ödüllendirmeye başvurarak
09:13
we are engagingçekici in a warsavaş on wisdombilgelik.
149
541000
2000
bilgeliğe karşı savaş açıyoruz.
09:15
Let me just give you a fewaz examplesörnekler,
150
543000
3000
Önce kurallar ve ahlaki beceriye açılan savaş ile ilgili
09:18
first of ruleskurallar and the warsavaş on moralmanevi skillbeceri.
151
546000
3000
birkaç örnek vereyim:
09:21
The lemonadelimonata storyÖykü is one.
152
549000
2000
Limonata öyküsü bunlardan biri.
09:23
Secondİkinci, no doubtşüphe more familiartanıdık to you,
153
551000
3000
İkincisi, sizin de iyi bildiğiniz,
09:26
is the naturedoğa of modernmodern AmericanAmerikan educationEğitim:
154
554000
3000
modern Amerikan eğitiminin hali:
09:29
scriptedkomut dosyası, lock-stepkilit-adım curriculamüfredat.
155
557000
3000
ezberci, ayak bağı müfredat.
09:32
Here'sİşte an exampleörnek from ChicagoChicago kindergartenAnaokulu.
156
560000
3000
İşte Chicago'da bir anaokulundan örnek:
09:35
ReadingOkuma and enjoyingkeyfi literatureEdebiyat
157
563000
2000
Günün Dersi/Edebiyat okuma ve sevme
09:37
and wordskelimeler that beginbaşla with 'B' B.'
158
565000
2000
'B' harfiyle başlayan kelimeler.
09:39
"The BathBanyo:" AssembleBir araya studentsöğrencilerin on a rugHalı
159
567000
3000
'Banyo': "Öğrencileri halının üzerinde toplayın
09:42
and give studentsöğrencilerin a warninguyarı about the dangerstehlikeleri of hotSıcak waterSu.
160
570000
2000
ve sıcak suyun tehlikelerini anlatın."
09:44
Say 75 itemsürün in this scriptkomut dosyası to teachöğretmek a 25-page-sayfa pictureresim bookkitap.
161
572000
5000
25 sayfalık resimli kitabı öğretmek için bu metindeki 75 maddeyi söyleyin.
09:49
All over ChicagoChicago in everyher kindergartenAnaokulu classsınıf in the cityŞehir,
162
577000
3000
Chicago'nun her tarafındaki bütün anaokullarında
09:52
everyher teacheröğretmen is sayingsöz the sameaynı wordskelimeler in the sameaynı way on the sameaynı day.
163
580000
7000
bütün öğretmenler, aynı günde, aynı kelimeleri, aynı şekilde söylüyor.
09:59
We know why these scriptskomut dosyaları are there.
164
587000
4000
Bu metinlerin niye burada olduklarını biliyoruz.
10:03
We don't trustgüven the judgmentyargı of teachersöğretmenler enoughyeterli
165
591000
3000
Öğretmenlerin muhakeme yeteneklerine,
10:06
to let them loosegevşek on theironların ownkendi.
166
594000
3000
onları salıverecek kadar güvenmiyoruz.
10:09
ScriptsKomut dosyaları like these are insurancesigorta policiespolitikaları againstkarşısında disasterafet.
167
597000
3000
Bu tür metinler, felaketlere karşı sigorta poliçesidir.
10:12
And they preventönlemek disasterafet.
168
600000
3000
Gerçekten de felaketleri önlerler.
10:15
But what they assuresağlamak in its placeyer is mediocritysıradanlık.
169
603000
5000
Ancak felaketlerin yerine vasatlığı garanti ederler.
10:20
(ApplauseAlkış)
170
608000
7000
(Alkış)
10:27
Don't get me wrongyanlış. We need ruleskurallar!
171
615000
2000
Yanlış anlamayın. Kurallar gereklidir!
10:29
JazzCaz musiciansmüzisyenler need some notesnotlar --
172
617000
2000
Caz müzisyenlerine nota gerekir -
10:31
mostçoğu of them need some notesnotlar on the pagesayfa.
173
619000
2000
çoğu sayfa üzerinde nota ister.
10:33
We need more ruleskurallar for the bankersbankacılar, God knowsbilir.
174
621000
2000
Allah için, bankacılara daha da fazla kural koymak gerek.
10:35
But too manyçok ruleskurallar preventönlemek accomplishedbaşarılı jazzcaz musiciansmüzisyenler
175
623000
4000
Ama çok fazla kural, yetenekli caz müzisyenlerinin
10:39
from improvisingdoğaçlama.
176
627000
2000
doğaçlama yapmasını engeller.
10:41
And as a resultsonuç, they losekaybetmek theironların giftsHediyeler,
177
629000
3000
Sonunda, yeteneklerini kaybederler,
10:44
or worsedaha da kötüsü, they stop playingoynama altogethertamamen.
178
632000
3000
veya daha vahimi, çalmaktan tümüyle vazgeçerler.
10:47
Now, how about incentivesteşvikler?
179
635000
3000
Peki ya ödüllendirme?
10:50
They seemgörünmek clevererzeki.
180
638000
2000
Sanki daha akıllıca gibi görünüyor.
10:52
If you have one reasonneden for doing something
181
640000
2000
Eğer bir işi yapmak için zaten bir sebebiniz varsa,
10:54
and I give you a secondikinci reasonneden for doing the sameaynı thing,
182
642000
3000
ben de size ikinci bir sebep verirsem,
10:57
it seemsgörünüyor only logicalmantıksal that two reasonsnedenleri are better than one
183
645000
3000
iki sebep, bir sebepten iyi olduğundan,
11:00
and you're more likelymuhtemelen to do it.
184
648000
3000
mantıken yapma ihtimaliniz artacaktır.
11:03
Right?
185
651000
2000
Değil mi?
11:05
Well, not always.
186
653000
2000
Bazen değil!
11:07
SometimesBazen two reasonsnedenleri to do the sameaynı thing seemgörünmek to competeyarışmak with one anotherbir diğeri
187
655000
3000
Bazen aynı işi yapmak için iki sebep, birbirini desteklemek yerine
11:10
insteadyerine of complimentingövgü,
188
658000
2000
birbirleriyle çelişir
11:12
and they make people lessaz likelymuhtemelen to do it.
189
660000
3000
ve insanları o işi yapmamaya iter.
11:15
I'll just give you one exampleörnek because time is racingyarış.
190
663000
3000
Vakit az olduğu için sadece bir örnek vereceğim.
11:18
In Switzerlandİsviçre, back about 15 yearsyıl agoönce,
191
666000
3000
15 sene önce İsviçre'de nükleer çöplük yeri
11:21
they were tryingçalışıyor to decidekarar ver where to siteyer nuclearnükleer wasteatık dumpsdöker.
192
669000
3000
bulmaya gayret ediyorlardı.
11:24
There was going to be a nationalUlusal referendumReferandum.
193
672000
3000
Referanduma gidilecekti.
11:27
Some psychologistspsikologlar wentgitti around and polledyokladı citizensvatandaşlar who were very well informedbilgili.
194
675000
3000
Bir grup psikolog, konuyu iyi bilen vatandaşlarla mülakat yaptılar;
11:30
And they said, "Would you be willingistekli to have a nuclearnükleer wasteatık dumpçöplük in your communitytoplum?"
195
678000
3000
ve "ilçenizde bir nükleer çöplük olmasına razı olur musunuz?" diye sordular.
11:33
AstonishinglyŞaşırtıcı derecede, 50 percentyüzde of the citizensvatandaşlar said yes.
196
681000
5000
İnanılmaz bir şekilde, yüzde ellisi "evet" dedi.
11:38
They knewbiliyordum it was dangeroustehlikeli.
197
686000
2000
Hepsi bunun tehlikeli olduğunu biliyordu.
11:40
They thought it would reduceazaltmak theironların propertyözellik valuesdeğerler.
198
688000
3000
Emlaklarının değerlerini düşüreceğini de düşünüyorlardı.
11:43
But it had to go somewherebir yerde
199
691000
3000
Ama çöplüğün bir yere yapılması gerekliydi
11:46
and they had responsibilitiessorumluluklar as citizensvatandaşlar.
200
694000
3000
ve vatandaş olarak sorumlulukları vardı.
11:49
The psychologistspsikologlar askeddiye sordu other people a slightlyhafifçe differentfarklı questionsoru.
201
697000
4000
Psikologlar, başkalarına, biraz daha farklı bir soru sordular.
11:53
They said, "If we paidödenmiş you sixaltı weeks'Haftalık salarymaaş everyher yearyıl
202
701000
3000
"Eğer size her sene aylık maaşınızın bir buçuk katını ödesek
11:56
would you be willingistekli to have a nuclearnükleer wasteatık dumpçöplük in your communitytoplum?"
203
704000
4000
ilçenizde bir nükleer çöplük olmasına razı olur musunuz?"
12:00
Two reasonsnedenleri. It's my responsibilitysorumluluk and I'm gettingalma paidödenmiş.
204
708000
4000
İki sebep var: Hem benim sorumluluğum, hem de bana para veriyorlar.
12:04
InsteadBunun yerine of 50 percentyüzde sayingsöz yes,
205
712000
3000
Bu sefer, yüzde 50 "evet" diyeceğine,
12:07
25 percentyüzde said yes.
206
715000
3000
yüzde 25 "evet" dedi.
12:10
What happensolur is that
207
718000
3000
İşin sırrı şu:
12:13
the secondikinci this introductionGiriş of incentiveözendirici getsalır us
208
721000
4000
Bu primi gördüğümüz anda içimize işliyor;
12:17
so that insteadyerine of askingsormak, "What is my responsibilitysorumluluk?"
209
725000
3000
biz de "Sorumluluk neyi gerektirir?" diye soracağımıza,
12:20
all we asksormak is, "What servesvermektedir my interestsilgi?"
210
728000
3000
"İşime gelen nedir?" diye soruveriyoruz.
12:23
When incentivesteşvikler don't work,
211
731000
2000
Primler çalışmayınca,
12:25
when CEOsCEO'ları ignorealdırmamak the long-termuzun vadeli healthsağlık of theironların companiesşirketler
212
733000
3000
müdürler, şirketlerinin geleceğini düşünmeyip de,
12:28
in pursuitkovalama of short-termkısa dönem gainskazançlar that will leadöncülük etmek to massivemasif bonusesikramiye,
213
736000
4000
kocaman ödüller veren kısa vadeli çıkarlar peşinde koştukça
12:32
the responsetepki is always the sameaynı.
214
740000
4000
cevap hep aynı oluyor:
12:36
Get smarterdaha akıllı incentivesteşvikler.
215
744000
3000
Daha da iyi ödüller bulalım.
12:40
The truthhakikat is that there are no incentivesteşvikler that you can devisevasiyetle
216
748000
3000
Doğrusu o ki, tasarlanacak ödüller asla
12:43
that are ever going to be smartakıllı enoughyeterli.
217
751000
3000
yeterince iyi olmayacak.
12:46
Any incentiveözendirici systemsistem can be subverteduğratmadan by badkötü will.
218
754000
4000
Bütün ödüllendirme düzenekleri kötü niyetle bozulabilir.
12:50
We need incentivesteşvikler. People have to make a livingyaşam.
219
758000
4000
Ödüller gereklidir. İnsanlar parayı hakederler.
12:54
But excessiveaşırı reliancegüven on incentivesteşvikler
220
762000
2000
Ancak ödüllere fazla başvurursak, bu sefer
12:56
demoralizesdemoralizes professionalprofesyonel activityaktivite
221
764000
3000
profesyonel faaliyetlerin hevesi kaçar.
12:59
in two sensesduyular of that wordsözcük.
222
767000
3000
Her iki anlamda da hevesi kaçar.
13:02
It causesnedenleri people who engagetutmak in that activityaktivite to losekaybetmek moralemoral
223
770000
4000
İşle uğraşan insanların hevesi kaçar.
13:06
and it causesnedenleri the activityaktivite itselfkendisi to losekaybetmek moralityahlâk.
224
774000
4000
Faaliyette de heves edilecek bir şey kalmaz.
13:10
BarackBarack ObamaObama said, before he was inauguratedaçılışını yaptı,
225
778000
5000
Başkanlık'a başlamadan önce Barack Obama,
13:15
"We mustşart asksormak not just 'Is' Olduğunu it profitablekârlı?' but 'Is' Olduğunu it right?'"
226
783000
4000
"Sadece 'kârlı mı?' değil, 'doğru mu?' diye de sormalıyız." dedi.
13:19
And when professionsmeslekler are demoralizeddemoralize,
227
787000
3000
Mesleklerin hevesi kaçtığında,
13:22
everyoneherkes in them becomesolur dependentbağımlı on -- addictedbağımlı to -- incentivesteşvikler
228
790000
5000
o meslekleri icra edenler de verilecek ödüllere bağımlılaşır
13:27
and they stop askingsormak "Is it right?"
229
795000
3000
ve "doğru mu?" sorusunu sormayı bırakırlar.
13:30
We see this in medicinetıp.
230
798000
3000
Bunu tıpta görüyoruz:
13:33
("AlthoughHer ne kadar it's nothing seriousciddi, let's keep an eyegöz on it to make sure it doesn't turndönüş into a majormajör lawsuitdava.")
231
801000
4000
("Ciddi bir durumunuz yok; ama yine de mahkemeye kadar gitmemesi için takip edelim.")
13:37
And we certainlykesinlikle see it in the worldDünya of business.
232
805000
2000
İş hayatında da görüyoruz:
13:39
("In ordersipariş to remainkalmak competitiverekabetçi in today'sbugünkü marketplacepazar, I'm afraidkorkmuş we're going to have to replacedeğiştirmek you with a sleezeballaldırmazsa.")
233
807000
6000
("Üzgünüm, ama bugünün pazar şartlarında rekabetçi olabilmek için senin yerine kişiliksiz birini almamız gerekiyor.")
13:45
("I soldsatıldı my soulruh for about a tenthonuncu of what the damnLanet olsun things are going for now.")
234
813000
5000
("Ruhumu şimdiki fiyatının onda birine satmak zorunda kaldım.")
13:50
It is obviousaçık that this is not the way people want to do theironların work.
235
818000
3000
İnsanların mesleklerini bu şekilde icra etmek istemedikleri bariz.
13:53
So what can we do?
236
821000
3000
O zaman ne yapabiliriz?
13:56
A fewaz sourceskaynaklar of hopeumut:
237
824000
3000
Birkaç umut ışığı:
13:59
we oughtgerektiğini to try to re-moralizeyeniden moralize work.
238
827000
3000
Çalışma hayatına yeniden heves katmalıyız.
14:02
One way not to do it: teachöğretmek more ethicsetik coursesdersler.
239
830000
6000
İşe yaramayacak bir yöntem: Ahlak Bilgisi dersleri vermek.
14:08
(ApplauseAlkış)
240
836000
3000
(Alkış)
14:11
There is no better way to showgöstermek people that you're not seriousciddi
241
839000
3000
Ciddi olmadığını göstermenin en iyi yolu,
14:14
than to tiekravat up everything you have to say about ethicsetik
242
842000
3000
ahlakla ilgili söylenebilecek her şeyi ufak bir pakete koyup,
14:17
into a little packagepaket with a bowyay and consignConsign it to the marginsmarjlar as an ethicsetik coursekurs.
243
845000
5000
"Ahlak Bilgisi" adı altında rafa kaldırmaktır.
14:22
What to do insteadyerine?
244
850000
2000
Bunun yerine ne yapmalı?
14:24
One: CelebrateKutlamak moralmanevi exemplarstürkü.
245
852000
4000
Bir: Ahlak timsallerini tebrik edin.
14:28
AcknowledgeKabul, when you go to lawhukuk schoolokul,
246
856000
3000
Kabul etmek gerekir ki, hukuk okumaya başladığınızda,
14:31
that a little voiceses is whisperingFısıldayan in your earkulak
247
859000
3000
kulağınıza bir ses Atticus Finch'in ismini fısıldar.
14:34
about AtticusAtticus FinchFinch.
248
862000
3000
(Ç.N.: Atticus Finch, 'Bülbülü Öldürmek' kitabındaki erdemli avukatın adıdır.)
14:37
No 10-year-old-yaşında goesgider to lawhukuk schoolokul to do mergersbirleşme and acquisitionssatın almalar.
249
865000
3000
Kimse on yaşındayken icra takibi ve şirket alımları için avukat olmayı düşlemez.
14:40
People are inspiredyaratıcı by moralmanevi heroeskahramanlar.
250
868000
3000
İnsanlar, ahlak timsallerinden esinlenirler.
14:43
But we learnöğrenmek that with sophisticationyapmacıklık
251
871000
3000
Fakat hayat kavgasında gide gele,
14:46
comesgeliyor the understandinganlayış that you can't acknowledgekabul that you have moralmanevi heroeskahramanlar.
252
874000
4000
ahlak timsallerinin varlığını kabul etmemeye başlarız.
14:50
Well, acknowledgekabul them.
253
878000
2000
Valla, kabul edin!
14:52
Be proudgururlu that you have them.
254
880000
2000
Ahlak timsalleriyle gurur duyun.
14:54
CelebrateKutlamak them.
255
882000
2000
Kutlayın.
14:56
And demandtalep that the people who teachöğretmek you acknowledgekabul them and celebratekutlamak them too.
256
884000
3000
Size aksini öğretenlere de bu insanların varlığını gösterin ve onların da kutlamalarını isteyin.
14:59
That's one thing we can do.
257
887000
3000
Bu, yapılabileceklerden biri.
15:02
I don't know how manyçok of you rememberhatırlamak this:
258
890000
3000
Kaçınız hatırlar bilmiyorum:
15:05
anotherbir diğeri moralmanevi herokahraman, 15 yearsyıl agoönce, AaronAaron FeuersteinFeuerstein,
259
893000
4000
On beş önceki bir ahlak timsali Aaron Feuerstein'dır.
15:09
who was the headkafa of MaldenMalden MillsMills in MassachusettsMassachusetts --
260
897000
3000
O dönemde, Massachusetts'de Malden Mills'in başındaydı.
15:12
they madeyapılmış PolartecPolartec --
261
900000
2000
Polartec isimli sentetik kumaşları imal ediyorlardı.
15:14
The factoryfabrika burnedyanmış down.
262
902000
2000
Fabrikaları yandı.
15:16
3,000 employeesçalışanlar. He kepttuttu everyher one of them on the payrollBordro.
263
904000
3000
Üç bin çalışanın hiç birini çıkarmadı; hepsine maaşlarını vermeye devam etti.
15:19
Why? Because it would have been a disasterafet for them
264
907000
3000
Neden? Çünkü işten çıkarılmak, hem işçiler için,
15:22
and for the communitytoplum if he had let them go.
265
910000
3000
hem de toplum için bir felaket olacaktı.
15:25
"Maybe on paperkâğıt our companyşirket is worthdeğer lessaz to WallDuvar StreetSokak,
266
913000
4000
"Belki şirketimiz yatırımcılara kağıt üzerinde daha değersiz görünüyor.
15:29
but I can tell you it's worthdeğer more. We're doing fine."
267
917000
4000
ama eskisinden daha bile değerli olduğunu ben size söyleyebilirim. İşimiz iyi gidiyor."
15:33
Just at this TEDTED we heardduymuş talksgörüşmeler from severalbirkaç moralmanevi heroeskahramanlar.
268
921000
4000
Bu TED'de bile bir çok ahlak timsalinden konuşmalar dinledik.
15:37
Two were particularlyözellikle inspiringilham verici to me.
269
925000
3000
İki tanesi bana esin kaynağı oldu.
15:40
One was RayRay AndersonAnderson, who turneddönük --
270
928000
3000
Biri Ray Anderson'dı ...
15:43
(ApplauseAlkış)
271
931000
3000
(Alkış)
15:46
-- turneddönük, you know, a partBölüm of the evilkötülük empireimparatorluk
272
934000
3000
Ray Anderson, etrafına zararlı bir imparatorluğun bir kısmını
15:49
into a zero-footprintsıfır ayak izi, or almostneredeyse zero-footprintsıfır ayak izi business.
273
937000
3000
doğaya zararsız, en azından çok az zararlı bir işe çevirdi.
15:52
Why? Because it was the right thing to do.
274
940000
4000
Neden? Çünkü doğru olan buydu.
15:56
And a bonusbonus he's discoveringkeşfetmek is
275
944000
3000
Bir de üzerine fark ediyor ki
15:59
he's actuallyaslında going to make even more moneypara.
276
947000
3000
aslında daha da fazla para kazanacak.
16:02
His employeesçalışanlar are inspiredyaratıcı by the effortçaba.
277
950000
3000
Çalışanları, çabasından ilham alıyorlar.
16:05
Why? Because there happymutlu to be doing something that's the right thing to do.
278
953000
4000
Neden? Çünkü doğru olanı yapmak adamları mutlu ediyor.
16:09
YesterdayDün we heardduymuş WillieWillie SmitsSmits talk about re-forestingyeniden foresting in IndonesiaEndonezya.
279
957000
5000
Dün, Willie Smiths'in Endonezya'nın yeniden ağaçlandırılması üzerine konuşmasını dinledik.
16:14
(ApplauseAlkış)
280
962000
3000
(Alkış)
16:17
In manyçok waysyolları this is the perfectmükemmel exampleörnek.
281
965000
3000
Bir çok açıdan en mükemmel örnek bu.
16:20
Because it tookaldı the will to do the right thing.
282
968000
3000
Çünkü doğru olanı yapmak için irade gerekliydi.
16:23
God knowsbilir it tookaldı a hugeKocaman amounttutar of technicalteknik skillbeceri.
283
971000
3000
Allah bilir, çok da teknik bilgi gerektirmiştir.
16:26
I'm boggledKarma at how much he and his associatesortakları neededgerekli to know
284
974000
3000
Kendisi ve iş arkadaşlarının, böyle bir işin altından kalkmak için ne kadar çok şey
16:29
in ordersipariş to plotarsa this out.
285
977000
3000
bilmeleri gerekir - hayrete düşüyorum.
16:32
But mostçoğu importantönemli to make it work --
286
980000
3000
Ancak, en önemlisi,
16:35
and he emphasizedvurguladı this --
287
983000
2000
zaten kendi de vurgulamıştı,
16:37
is that it tookaldı knowingbilme the people in the communitiestopluluklar.
288
985000
3000
gittikleri yerdeki toplumu tanımaktı.
16:40
UnlessSürece the people you're workingçalışma with are behindarkasında you,
289
988000
5000
Beraber çalıştığın insanlar seni desteklemezse,
16:45
this will failbaşarısız.
290
993000
2000
işler başarısız olur.
16:47
And there isn't a formulaformül to tell you how to get the people behindarkasında you,
291
995000
3000
Üstelik, insanların seni desteklemelerini sağlamanın da bir formülü yok,
16:50
because differentfarklı people in differentfarklı communitiestopluluklar
292
998000
3000
çünkü farklı cemiyetlerdeki farklı insanlar,
16:53
organizedüzenlemek theironların liveshayatları in differentfarklı waysyolları.
293
1001000
3000
hayatlarını farklı şekillerde düzenlerler.
16:56
So there's a lot here at TEDTED, and at other placesyerler, to celebratekutlamak.
294
1004000
3000
Dolayısıyla, burada da, başka yerlerde kutlanacak çok insan var.
16:59
And you don't have to be a mega-heroMega-kahraman.
295
1007000
3000
Masallardaki gibi bir kahraman olmak gerekli değil.
17:02
There are ordinarysıradan heroeskahramanlar.
296
1010000
2000
Bu insanlar, "gündelik kahramanlar".
17:04
OrdinarySıradan heroeskahramanlar like the janitorskapıcılar who are worthdeğer celebratingkutlama too.
297
1012000
3000
Anlattığım hademeler gibi "gündelik kahramanlar" da kutlamaya değerdir.
17:07
As practitionersuygulayıcıları eachher and everyher one of us should strivegayret
298
1015000
3000
Mesleğini icra eden insanlar olarak, hepimiz ve herbirimiz,
17:10
to be ordinarysıradan, if not extraordinaryolağanüstü heroeskahramanlar.
299
1018000
3000
mümkünse olağan dışı, ama değilse olağan kahramanlar olmaya gayret göstermeliyiz.
17:13
As headskafalar of organizationsorganizasyonlar,
300
1021000
2000
Kurumların başındaki insanlar olarak,
17:15
we should strivegayret to createyaratmak environmentsortamları
301
1023000
2000
ahlaki beceri ve ahlaki iradeyi cesaretlendiren
17:17
that encourageteşvik etmek and nurturebeslemek bothher ikisi de moralmanevi skillbeceri and moralmanevi will.
302
1025000
5000
ve körükleyen ortamlar yaratmaya gayret etmeliyiz.
17:22
Even the wisestbilge and mostçoğu well-meaningiyi niyetli people
303
1030000
3000
En bilge ve en iyi niyetli insanlar bile,
17:25
will give up if they have to swimyüzmek againstkarşısında the currentşimdiki
304
1033000
3000
içindeki çalıştıkları kurumlarda
17:28
in the organizationsorganizasyonlar in whichhangi they work.
305
1036000
3000
akıntıya karşı yüzmek zorunda kalırlarsa sonunda vazgeçerler.
17:31
If you runkoş an organizationorganizasyon, you should be sure
306
1039000
3000
Eğer bir kurumu idare ediyorsanız, işlerin hiç birini
17:34
that noneYok of the jobsMeslekler -- noneYok of the jobsMeslekler --
307
1042000
3000
- ama hiç birini -
17:37
have job descriptionsaçıklamaları like the job descriptionsaçıklamaları of the janitorskapıcılar.
308
1045000
3000
yukarıdaki hademeninki gibi tanımlamamalısınız.
17:40
Because the truthhakikat is that
309
1048000
3000
Çünkü, aslında insanlarla ilişkiye
17:43
any work that you do that involvesgerektirir interactionetkileşim with other people
310
1051000
3000
geçmeyi gerektiren her iş,
17:46
is moralmanevi work.
311
1054000
3000
bir ahlaki görevdir.
17:49
And any moralmanevi work dependsbağlıdır uponüzerine practicalpratik wisdombilgelik.
312
1057000
4000
Ve bütün ahlaki görevler, "pratik bilgeliği" gerektirir.
17:53
And, perhapsbelki mostçoğu importantönemli,
313
1061000
3000
Ve en önemlisi,
17:56
as teachersöğretmenler, we should strivegayret to be the ordinarysıradan heroeskahramanlar,
314
1064000
3000
öğretmenler olarak, öğrettiğimiz insanlar için
17:59
the moralmanevi exemplarstürkü, to the people we mentorakıl hocası.
315
1067000
4000
"gündelik kahramanlar", ahlak timsalleri olmalıyız.
18:03
And there are a fewaz things that we have to rememberhatırlamak as teachersöğretmenler.
316
1071000
3000
Ve öğretmenler olarak hatırlamamız gereken bir kaç şey var.
18:06
One is that we are always teachingöğretim.
317
1074000
4000
Biri, sürekli bir şeyler öğretmeye devam ettiğimiz.
18:10
SomeoneBirisi is always watchingseyretme.
318
1078000
3000
Her zaman izleyen birileri vardır.
18:13
The camerakamera is always on.
319
1081000
2000
Kamera her zaman çalışmaktadır.
18:15
BillBill GatesGates talkedkonuştuk about the importanceönem of educationEğitim
320
1083000
3000
Bill Gates, eğitimin öneminden bahsetti,
18:18
and, in particularbelirli, the modelmodel that KIPPKIPP was providingsağlama:
321
1086000
3000
özellikle KIPP'in sunduğu eğitim modelinden.
18:21
"KnowledgeBilgi is powergüç."
322
1089000
2000
"Bilgi güçtür."
18:24
And he talkedkonuştuk about a lot of the wonderfulolağanüstü things
323
1092000
3000
KIPP'in yaptığı bir çok muhteşem işten de
18:27
that KIPPKIPP is doing
324
1095000
2000
bahsetti.
18:29
to take inner-cityşehir içi kidsçocuklar and turndönüş them in the directionyön of collegekolej.
325
1097000
4000
Kenar mahalle çocuklarını alıp üniversite için hazırlamışlar.
18:33
I want to focusodak on one particularbelirli thing KIPPKIPP is doing
326
1101000
3000
Ben, KIPP'in yaptığı, ama Bill'in bahsetmediği bir şeyi
18:36
that BillBill didn't mentionsöz etmek.
327
1104000
2000
anlatmak istiyorum.
18:39
That is that they have come to the realizationgerçekleşme
328
1107000
2000
Fark ettiler ki, çocukların öğrenmesi gereken
18:42
that the singletek mostçoğu importantönemli thing kidsçocuklar need to learnöğrenmek
329
1110000
2000
tek önemli şey,
18:44
is characterkarakter.
330
1112000
1000
kişilik bütünlüğü.
18:45
They need to learnöğrenmek to respectsaygı themselveskendilerini.
331
1113000
3000
Kendilerine saygı duymayı öğrenmeliler.
18:48
They need to learnöğrenmek to respectsaygı theironların schoolmatesokul.
332
1116000
3000
Arkadaşlarına saygı duymayı öğrenmeliler.
18:51
They need to learnöğrenmek to respectsaygı theironların teachersöğretmenler.
333
1119000
3000
Öğretmenlerine saygı duymayı öğrenmeliler.
18:54
And, mostçoğu importantönemli, they need to learnöğrenmek to respectsaygı learningöğrenme.
334
1122000
3000
En önemlisi, öğrenmeye saygı duymayı öğrenmeliler.
18:57
That's the principleprensip objectiveamaç.
335
1125000
2000
En önemli amaç budur.
18:59
If you do that, the restdinlenme is just prettygüzel much a coastsahil downhillyokuş aşağı.
336
1127000
4000
Bunu yaparsak, geri kalanları çorap söküğü gibi gelecektir.
19:03
And the teachersöğretmenler: the way you teachöğretmek these things to the kidsçocuklar
337
1131000
3000
Öğretmenlerin bunu yapması, hem sizin, hem de bütün eğitim
19:06
is by havingsahip olan the teachersöğretmenler and all the other staffpersonel embodysomutlaştırmak it everyher minutedakika of everyher day.
338
1134000
7000
çalışanlarının her günün her dakikası bunu yaşamalarıdır.
19:13
ObamaObama appealedtemyiz to virtueErdem.
339
1141000
2000
Obama erdemden bahsetti.
19:15
And I think he was right.
340
1143000
2000
Haklı olduğunu düşünüyorum.
19:17
And the virtueErdem I think we need aboveyukarıdaki all othersdiğerleri is practicalpratik wisdombilgelik,
341
1145000
4000
Ve en önemli erdemin de "pratik bilgelik" olduğunu düşünüyorum.
19:21
because it's what allowsverir other virtueserdemleri -- honestyDürüstlük, kindnessnezaket, couragecesaret and so on --
342
1149000
7000
çünkü bu, dürüstlük, şefkat, cesaret gibi diğer erdemlerin
19:28
to be displayedgörüntülenen at the right time and in the right way.
343
1156000
3000
doğru zamanda ve doğru yerde gösterilmesini sağlar.
19:31
He alsoAyrıca appealedtemyiz to hopeumut.
344
1159000
3000
Obama, umuttan da bahsetti.
19:34
Right again.
345
1162000
2000
Bu konuda da hak veriyorum.
19:36
I think there is reasonneden for hopeumut.
346
1164000
3000
Umut için sebeplerimiz var.
19:39
I think people want to be allowedizin to be virtuousErdemli.
347
1167000
3000
İnsanların, erdemli olması için imkan istediklerini düşünüyorum.
19:42
In manyçok waysyolları, it's what TEDTED is all about.
348
1170000
4000
TED bir çok anlamda bu amaca hizmet ediyor:
19:46
Wantingİsteyen to do the right thing
349
1174000
3000
Doğru olanı, doğru şekilde,
19:49
in the right way
350
1177000
2000
doğru sebepler için
19:51
for the right reasonsnedenleri.
351
1179000
2000
yapmayı istemek.
19:53
This kindtür of wisdombilgelik is withiniçinde the graspkavramak of eachher and everyher one of us
352
1181000
3000
Bu tür bir bilgelik, her birimizin elinde -
19:56
if only we startbaşlama payingödeme yapan attentionDikkat.
353
1184000
3000
- sadece özen göstermemiz gerekli.
19:59
PayingÖdeme attentionDikkat to what we do,
354
1187000
3000
Ne yaptığımıza, nasıl yaptığımıza
20:02
to how we do it,
355
1190000
2000
ve en önemlisi,
20:04
and, perhapsbelki mostçoğu importantlyönemlisi,
356
1192000
2000
çalıştığımız kurumların yapısına
20:06
to the structureyapı of the organizationsorganizasyonlar withiniçinde whichhangi we work,
357
1194000
3000
özen göstermeliyiz. Ancak bu özeni göstererek
20:09
so as to make sure that it enablessağlayan us and other people to developgeliştirmek wisdombilgelik
358
1197000
5000
kendimizin ve başkalarının bilgeliklerini geliştirmesine fırsat veren kurumların
20:14
ratherdaha doğrusu than havingsahip olan it suppressedbastırılmış.
359
1202000
3000
oluşmasını sağlayabiliriz.
20:17
Thank you very much.
360
1205000
2000
Çok teşekkür ederim.
20:20
Thank you.
361
1208000
2000
Teşekkürler.
20:22
(ApplauseAlkış)
362
1210000
3000
(Alkış)
20:25
ChrisChris AndersonAnderson: You have to go and standdurmak out here a secsek.
363
1213000
3000
Chris Anderson: Bitene dek biraz daha durabilir misiniz?
20:31
BarryBarry SchwartzSchwartz: Thank you very much.
364
1219000
2000
Barry Schwartz: Çok teşekkür ederim.
20:33
(ApplauseAlkış)
365
1221000
6000
(Alkış)
Translated by Sinan Özel
Reviewed by Ahmet Yükseltürk

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Barry Schwartz - Psychologist
Barry Schwartz studies the link between economics and psychology, offering startling insights into modern life. Lately, working with Ken Sharpe, he's studying wisdom.

Why you should listen

In his 2004 book The Paradox of Choice, Barry Schwartz tackles one of the great mysteries of modern life: Why is it that societies of great abundance — where individuals are offered more freedom and choice (personal, professional, material) than ever before — are now witnessing a near-epidemic of depression? Conventional wisdom tells us that greater choice is for the greater good, but Schwartz argues the opposite: He makes a compelling case that the abundance of choice in today's western world is actually making us miserable.

Infinite choice is paralyzing, Schwartz argues, and exhausting to the human psyche. It leads us to set unreasonably high expectations, question our choices before we even make them and blame our failures entirely on ourselves. His relatable examples, from consumer products (jeans, TVs, salad dressings) to lifestyle choices (where to live, what job to take, who and when to marry), underscore this central point: Too much choice undermines happiness.

Schwartz's previous research has addressed morality, decision-making and the varied inter-relationships between science and society. Before Paradox he published The Costs of Living, which traces the impact of free-market thinking on the explosion of consumerism -- and the effect of the new capitalism on social and cultural institutions that once operated above the market, such as medicine, sports, and the law.

Both books level serious criticism of modern western society, illuminating the under-reported psychological plagues of our time. But they also offer concrete ideas on addressing the problems, from a personal and societal level.

Schwartz is the author of the TED Book, Why We Work

More profile about the speaker
Barry Schwartz | Speaker | TED.com