ABOUT THE SPEAKER
Olafur Eliasson - Sculptor of light and space
The transparent simplicity and experiential nature of his work has built Olafur Eliasson's reputation as one of the world's most accessible creators of contemporary art.

Why you should listen

Denmark-born Icelander Olafur Eliasson has taken the art world by storm -- and the meteorological dimensions of that statement are appropriate. His immensely popular The Weather Project, at London's Tate Museum, immersed spectators in an artificial mirrored environment with its own looming sun (and its own analog of London fog), and attracted 2 million visitors in the process. In the summer of 2008, his four massive waterfalls spectacularly punctuated key sites in New York's harbor -- including one pouring from beneath the Brooklyn Bridge.

Eliasson's works emphasize tricks of light, refraction and scale, and tend to involve each viewer in his or her own unique experience, as in Beauty, which, by passing light through a wall of fine mist, produces a different rainbow when viewed from different points in the gallery. And his works engage passers-by in urban environments -- Eye See You,  a project for Louis Vuitton (and meant to publicize 121 Ethiopia, an African nonprofit  Eliasson co-founded with his wife), grabs viewers in the street with a beam of light shot from the window by an eye-shaped lamp.

More profile about the speaker
Olafur Eliasson | Speaker | TED.com
TED2009

Olafur Eliasson: Playing with space and light

Olafur Eliasson: Mekan ve ışıkla oynamak

Filmed:
660,505 views

New York limanındaki "Şelaleler" gibi büyük ölçekli muhteşem projeleri ile meşhur olan Olafur Eliasson mekan, mesafe, renk ve ışıktan oluşan bir paletten sanat oluşturuyor. Bu fikir dolu konuşma algılamanın doğası ile ilgili bir deney ile başlıyor.
- Sculptor of light and space
The transparent simplicity and experiential nature of his work has built Olafur Eliasson's reputation as one of the world's most accessible creators of contemporary art. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:18
I have a studiostüdyo in BerlinBerlin --
0
0
3000
Berlin'de bir stüdyom var --
00:21
let me cueisteka on here --
1
3000
2000
ekranda göstereyim,
00:23
whichhangi is down there in this snowkar, just last weekendhafta sonu.
2
5000
4000
şurada karlarla kaplı, geçen haftaya ait bir resim bu.
00:27
In the studiostüdyo we do a lot of experimentsdeneyler.
3
9000
2000
O stüdyoda bir çok deney yapıyoruz.
00:29
I would considerdüşünmek the studiostüdyo more like a laboratorylaboratuvar.
4
11000
2000
Stüdyoyu daha çok bir laboratovuar olarak görüyorum.
00:31
I have occasionalara sıra meetingstoplantılar with scientistsBilim adamları.
5
13000
3000
Arada bilim adamlarıyla toplantılar yapıyorum.
00:34
And I have an academyAkademi, a partBölüm of the UniversityÜniversitesi of Fine ArtsSanat in BerlinBerlin.
6
16000
4000
Ve Berlin'deki Güzel Sanatlar Üniversitesinde hocalık yapıyorum.
00:38
We have an annualyıllık gatheringtoplama of people,
7
20000
2000
Mekanda Yaşam isimli yıllık yaptığımız
00:40
and that is calleddenilen Life in SpaceUzay.
8
22000
2000
bir toplantımız oluyor.
00:42
Life in SpaceUzay is really not necessarilyzorunlu olarak about
9
24000
4000
Mekanda Yaşam işleri nasıl yaptığımızla ilgili değil,
00:46
how we do things, but why we do things.
10
28000
4000
neden yaptığımızla ilgili.
00:50
Do you mindus looking, with me, at that little crossçapraz in the centermerkez there?
11
32000
3000
Şu ortadaki delikten benimle birlikte bakabilir misin?
00:53
So just keep looking. Don't mindus me.
12
35000
3000
Bakmaya devam et, beni önemseme.
00:56
So you will have a yellowSarı circledaire, and we will do an after-imageardıl görüntü experimentdeney.
13
38000
4000
Sarı bir çember görüyorsun. Şimdi görüntü-sonrası deneyi yapacağız.
01:00
When the circledaire goesgider away you will have anotherbir diğeri colorrenk, the complementarytamamlayıcı colorrenk.
14
42000
5000
Çemberler uzaklaşırken ikinci bir renk göreceksin, tamamlayıcı renk.
01:05
I am sayingsöz something. And your eyesgözleri and your brainbeyin are sayingsöz something back.
15
47000
4000
Ben bir şey söylüyorum, gözlerin ve beynin karşılık veriyor.
01:09
This wholebütün ideaFikir of sharingpaylaşım, the ideaFikir of constitutingoluşturan realitygerçeklik
16
51000
3000
Bütün bu benim söylediklerim ile senin
01:12
by overlappingörtüşen what I say and what you say --
17
54000
4000
söylediklerinin birleşmesiyle gerçeklik oluşturulacağı fikrini
01:16
think of a moviefilm.
18
58000
2000
bir film olarak düşünebilirsin.
01:18
SinceBeri two yearsyıl now, with some stipendsBurslar from the scienceBilim ministryBakanlığı in BerlinBerlin,
19
60000
3000
İki yıldan beri Berlin'de Bilim Bakanlığı'nın
01:21
I've been workingçalışma on these filmsfilmler
20
63000
4000
verdiği maddi destekle ortaklaşa yaptğımız
01:25
where we produceüretmek the filmfilm togetherbirlikte.
21
67000
3000
filmler üzerinde çalışıyorum.
01:28
I don't necessarilyzorunlu olarak think the filmfilm is so interestingilginç.
22
70000
2000
Filmin çok ilginç olduğunu düşünmüyorum.
01:30
ObviouslyBelli ki this is not interestingilginç at all in the senseduyu of the narrativeöykü.
23
72000
3000
Hikaye yönünden bunun da ilginç olmadığı apaçık ortada.
01:33
But neverthelessyine de, what the potentialpotansiyel is --
24
75000
2000
Ama yine de burada potansiyel olan --
01:35
and just keep looking there --
25
77000
2000
ve bakmaya devam edin --
01:37
what the potentialpotansiyel is, obviouslybelli ki,
26
79000
2000
potansiyel olan izleyici ile
01:39
is to kindtür of movehareket the bordersınır of who is the authoryazar,
27
81000
2000
yazar arasındaki sınırı
01:41
and who is the receiveralıcı.
28
83000
2000
hareket ettirmektir.
01:43
Who is the consumertüketici, if you want,
29
85000
3000
Tüketici kim ya da
01:46
and who has responsibilitysorumluluk for what one seesgörür?
30
88000
3000
kimin ne göreceğinden kim sorumlu?
01:49
I think there is a socializingsosyalleşme dimensionboyut
31
91000
3000
Bence bu bahsettiğim sınırı
01:52
in, kindtür of, movinghareketli that bordersınır.
32
94000
3000
hareket ettirmenin sosyal bir yönü var.
01:55
Who decideskarar what realitygerçeklik is?
33
97000
2000
Gerçekliğin ne olduğuna kim karar veriyor?
01:57
This is the TateTate ModernModern in LondonLondra.
34
99000
2000
Bu London'daki Tate Modern (müzesi).
01:59
The showgöstermek was, in a senseduyu, about that.
35
101000
3000
Şov bununla ilgili.
02:02
It was about a spaceuzay in whichhangi I put halfyarım a semi-circularyarı dairesel yellowSarı diskdisk.
36
104000
5000
Benim ortasına sarı renkli yarım çember bir disk çizdiğim bir alan.
02:07
I alsoAyrıca put a mirrorayna in the ceilingtavan, and some fogsis, some hazepus.
37
109000
3000
Aynı zamanda tavana bir ayna koydum, ve biraz sis ekledim.
02:10
And my ideaFikir was to make the spaceuzay tangiblesomut.
38
112000
3000
Amacım bu alanı hissedilir hale getirmek.
02:13
With suchböyle a bigbüyük spaceuzay, the problemsorun is
39
115000
2000
Bu kadar büyük bir alandaki problem
02:15
obviouslybelli ki that there is a discrepancytutarsızlık
40
117000
2000
vücudunun ne hissedebildiği ile
02:17
betweenarasında what your bodyvücut can embracekucaklamak,
41
119000
2000
alanın gerçekten ne olduğu
02:19
and what the spaceuzay, in that senseduyu, is.
42
121000
2000
arasındaki uyuşmazlıktır.
02:21
So here I had the hopeumut that by insertingekleme some naturaldoğal elementselementler,
43
123000
4000
Bu yüzden bazı doğal maddelerle, mesela sis,
02:25
if you want -- some fogsis -- I could make the spaceuzay tangiblesomut.
44
127000
3000
bu ortamı elle tutulur hale getirmeyi planladım.
02:28
And what happensolur is that people, they startbaşlama to see themselveskendilerini in this spaceuzay.
45
130000
3000
Ve sonuç olarak bazı insanlar kendilerini bu alanda görmeye başladılar.
02:31
So look at this. Look at the girlkız.
46
133000
2000
Şu kıza bakın. Tabii ki
02:33
Of coursekurs they have to look throughvasitasiyla a bloodykanlı camerakamera
47
135000
2000
müzenin içinde bir kameradan bakmaları
02:35
in a museummüze. Right? That's how museumsMüze are workingçalışma todaybugün.
48
137000
3000
lazım, değil mi? Bugünkü müzeler böyle çalışıyor.
02:38
But look at her faceyüz there,
49
140000
2000
Ama kızın yüzüne bakın,
02:40
as she's checkingkontrol etme out, looking at herselfkendini in the mirrorayna.
50
142000
2000
kendisine aynadan bakıyor.
02:42
"Oh! That was my footayak there!"
51
144000
2000
"Şu benim ayağımdı!"
02:44
She wasn'tdeğildi really sure whetherolup olmadığını she was seeinggörme herselfkendini or not.
52
146000
3000
Kendisini görüp görmediğinden emin değil aslında.
02:47
And in that wholebütün ideaFikir,
53
149000
4000
Ve [burada soru şu ki]
02:51
how do we configureyapılandırma the relationshipilişki betweenarasında our bodyvücut and the spaceuzay?
54
153000
4000
Bedeniniz ile alan arasındaki ilişkiyi nasıl ayarlayacağız?
02:55
How do we reconfigureyeniden yapılandırın it?
55
157000
2000
Nasıl tekrar ayarlayacağız?
02:57
How do we know that beingolmak in a spaceuzay makesmarkaları a differencefark?
56
159000
3000
Alanda bulunmanın bir farklılık oluşturduğunu nasıl bileceğiz?
03:00
Do you see when I said in the beginningbaşlangıç, it's about
57
162000
3000
Hatırlarsanız başta amacın
03:03
why, ratherdaha doğrusu than how?
58
165000
2000
nedenden ziyade niye ile ilgili olduğunu söylemiştim.
03:05
The why meantdemek really,
59
167000
2000
"Niye" şu anlama geliyor,
03:07
"What consequencessonuçları does it have when I take a stepadım?"
60
169000
3000
"Adım atmamın sonuçları ne olur?"
03:10
"What does it mattermadde?"
61
172000
2000
"Ne önemi var?"
03:12
"Does it mattermadde if I am in the worldDünya or not?"
62
174000
3000
"Dünyada olup olmamamın bir önemi var mı?"
03:15
"And does it mattermadde whetherolup olmadığını the kindtür of actionseylemler I take
63
177000
3000
"Yaptığım davranışların sorumluluk taşıyıp
03:18
filterfiltre into a senseduyu of responsibilitysorumluluk?"
64
180000
3000
taşımadığının bir önemi var mı?"
03:21
Is artSanat about that?
65
183000
2000
Sanat bununla mı ilgili?
03:23
I would say yes. It is obviouslybelli ki about
66
185000
2000
Evet öyle diyorum. Kesinlikle sadece
03:25
not just about decoratingDekorasyon the worldDünya, and makingyapma it look even better,
67
187000
3000
dünyayı donatıp daha da güzelleştirmekle ilgili değil.
03:28
or even worsedaha da kötüsü, if you asksormak me.
68
190000
2000
Ya da bana soracak olursanız daha da kötü yapmakla.
03:30
It's obviouslybelli ki alsoAyrıca about takingalma responsibilitysorumluluk,
69
192000
3000
sanat sorumluluk almakla da ilgili.
03:33
like I did here when throwingatma some greenyeşil dyeboya in the rivernehir
70
195000
2000
Burada diğer şehirlerde olduğu gibi
03:35
in L.A., StockholmStockholm, NorwayNorveç and TokyoTokyo,
71
197000
4000
L.A., Stockholm, Norveç ve Tokyo'da
03:39
amongarasında other placesyerler.
72
201000
2000
nehiri yeşile boyarken yaptığım gibi.
03:41
The greenyeşil dyeboya is not environmentallyçevresel olarak dangeroustehlikeli,
73
203000
2000
Yeşil boya çevresel olarak zaralı değil
03:43
but it obviouslybelli ki looksgörünüyor really ratherdaha doğrusu frighteningkorkutucu.
74
205000
2000
ama kesinlikle ürkütücü gözüküyor.
03:45
And it's on the other sideyan alsoAyrıca, I think, quiteoldukça beautifulgüzel,
75
207000
4000
Diğer taraftan da çok güzel göründüğünü düşünüyorum.
03:49
as it somehowbir şekilde showsgösterileri the turbulencetürbülans in these kindtür of downtownşehir merkezinde areasalanlar,
76
211000
5000
Dünyanın bu değişik bölgelerindeki şehir merkezlerindeki
03:54
in these differentfarklı placesyerler of the worldDünya.
77
216000
2000
kargaşayı gösteriyor.
03:56
The "GreenYeşil rivernehir," as a kindtür of activisteylemci ideaFikir, not a partBölüm of an exhibitionsergi,
78
218000
4000
Hiç bir gösterinin parçası olmadan aktivist bir fikir olarak "Yeşil Nehir"'in
04:00
it was really about showinggösterme people,
79
222000
3000
amacı insanlara bu şehirde yürürken
04:03
in this cityŞehir, as they walkyürümek by,
80
225000
3000
mekanın boyutları olduğunu göstermekti.
04:06
that spaceuzay has dimensionsboyutlar. A spaceuzay has time.
81
228000
5000
Mekanda zaman da var.
04:11
And the waterSu flowsakar throughvasitasiyla the cityŞehir with time.
82
233000
3000
Zamanla su şehir içinden akıyor.
04:14
The waterSu has an abilitykabiliyet to make
83
236000
2000
Suyun şehri görüşülebilir,
04:16
the cityŞehir negotiablepazarlık, tangiblesomut.
84
238000
2000
hissedilebilir yapma özelliği var.
04:18
NegotiablePazarlık meaninganlam that it makesmarkaları a differencefark
85
240000
2000
Görüşülebilir ile demek istediğim bir şeyi
04:20
whetherolup olmadığını you do something or not.
86
242000
2000
yapmakla yapmamanın fark yaratması.
04:22
It makesmarkaları a differencefark whetherolup olmadığını you say, "I'm a partBölüm of this cityŞehir.
87
244000
2000
Şu sözü söylemen bir fark yaratır: "Ben bu şehrin bir parçasıyım.
04:24
And if I voteoy it makesmarkaları a differencefark.
88
246000
2000
ve oy verip vermemem bir fark yaratır.
04:26
If I take a standdurmak, it makesmarkaları a differencefark."
89
248000
2000
kendimi ifade etmem bir fark yaratır."
04:28
This wholebütün ideaFikir of a cityŞehir not beingolmak a pictureresim is,
90
250000
4000
Şehrin bir resim olmadığı fikri
04:32
I think, something that artSanat, in a senseduyu,
91
254000
2000
bence sanatın her zaman
04:34
always was workingçalışma with.
92
256000
2000
dikkate aldığı bir fikirdi.
04:36
The ideaFikir that artSanat can actuallyaslında evaluatedeğerlendirmek the relationshipilişki
93
258000
3000
Sanatın, resmin içinde olmakla
04:39
betweenarasında what it meansanlamına geliyor to be in a pictureresim,
94
261000
5000
mekanın içinde olmak arasındaki ilişkiyi
04:44
and what it meansanlamına geliyor to be in a spaceuzay. What is the differencefark?
95
266000
2000
değerlendirebilmesi fikri. Aradaki fark ne?
04:46
The differencefark betweenarasında thinkingdüşünme and doing.
96
268000
3000
Düşünmekle yapmak arasındaki fark.
04:49
So these are differentfarklı experimentsdeneyler with that. I won'talışkanlık go into them.
97
271000
3000
Bunlar bu fikirle ilgili değişik deneyler. Detayına girmeyeceğim.
04:52
Icelandİzlanda, loweralt right cornerköşe, my favoritesevdiğim placeyer.
98
274000
4000
Sağ alttaki yer İzlanda, benim favori yerim.
04:56
These kindsçeşit of experimentsdeneyler, they filterfiltre into architecturalmimari modelsmodeller.
99
278000
5000
Bu deneyler mimari modellerin içine karşıyor.
05:01
These are ongoingdevam eden experimentsdeneyler.
100
283000
3000
Bunlar sürmekte olan deneyler.
05:04
One is an experimentdeney I did for BMWBMW,
101
286000
3000
Deneylerden bir tanesini BMW için yaptım,
05:07
an attemptgirişim to make a cararaba.
102
289000
2000
araba yapma denemesi.
05:09
It's madeyapılmış out of icebuz.
103
291000
2000
Buzdan yapıldı.
05:11
A crystallinekristal stackableistiflenebilir principleprensip in the centermerkez on the topüst,
104
293000
3000
En üstte konser salonuna
05:14
whichhangi I am tryingçalışıyor to turndönüş into a concertkonser hallsalon in Icelandİzlanda.
105
296000
3000
çevirmeye çalıştığım buzdan bir sütun.
05:17
A sortçeşit of a runkoş trackiz, or a walkyürümek trackiz,
106
299000
3000
Danimarka'da bir müzenin üzerinde
05:20
on the topüst of a museummüze in DenmarkDanimarka,
107
302000
2000
koşu ya da yürüme pisti.
05:22
whichhangi is madeyapılmış of coloredrenkli glassbardak, going all around.
108
304000
4000
etrafını renkli camlar sarıyor.
05:26
So the movementhareket with your legsbacaklar
109
308000
2000
Böylelikle ayağınızla yaptığınız hareketler
05:28
will changedeğişiklik the colorrenk of your horizonufuk.
110
310000
2000
ufkunuzun rengini değiştirecek.
05:30
And two summersYazları agoönce at the HydeHyde ParkPark in LondonLondra,
111
312000
2000
İki yaz öncesi, London'daki Hyde Park'ta
05:32
with the SerpentineSerpantin GalleryGaleri:
112
314000
2000
Serpentine Galerisi ile beraber:
05:34
a kindtür of a temporalgeçici pavilionPavilion where
113
316000
2000
Sadece yürürken görebileceğiniz
05:36
movinghareketli was the only way you could see the pavilionPavilion.
114
318000
4000
geçici bir köşk.
05:40
This summeryaz, in NewYeni YorkYork:
115
322000
2000
Bu yaz, New York:
05:42
there is one thing about fallingdüşen waterSu whichhangi is very much about
116
324000
2000
Suyun düşmesiyle çok ilgili bir şey var,
05:44
the time it takes for waterSu to falldüşmek.
117
326000
2000
suyun düşmesi için gereken zaman.
05:46
It's quiteoldukça simplebasit and fundamentaltemel.
118
328000
3000
Çok basit ve temel.
05:49
I've walkedyürüdü a lot in the mountainsdağlar in Icelandİzlanda.
119
331000
2000
İzlanda'da defalarca dağlarda yürüdüm.
05:51
And as you come to a newyeni valleyvadi,
120
333000
2000
Yeni bir mekana geldiğiniz, yeni bir
05:53
as you come to a newyeni landscapepeyzaj, you have a certainbelli viewgörünüm.
121
335000
2000
manzarayı gördüğünüzde belirli bir bakış açınız oluyor.
05:55
If you standdurmak still, the landscapepeyzaj
122
337000
2000
Sabit durursanız manzara size
05:57
doesn't necessarilyzorunlu olarak tell you how bigbüyük it is.
123
339000
4000
ne kadar büyük olduğunu söylemiyor.
06:01
It doesn't really tell you what you're looking at.
124
343000
3000
Size neye baktığınızı söylemiyor.
06:04
The momentan you startbaşlama to movehareket, the mountaindağ startsbaşlar to movehareket.
125
346000
3000
Yürümüye başladığınız zaman dağ da yürümeye başlıyor.
06:07
The bigbüyük mountainsdağlar faruzak away, they movehareket lessaz.
126
349000
2000
Uzaktaki dağlar daha az yürüyor.
06:09
The smallküçük mountainsdağlar in the foregroundön plan, they movehareket more.
127
351000
2000
Yakındaki küçük dağlar daha fazla yürüyor.
06:11
And if you stop again, you wondermerak etmek,
128
353000
2000
Tekrar durduğunuzda şunu merak ediyorsunuz:
06:13
"Is that a one-hourbir saat valleyvadi?
129
355000
2000
"Bu bir saatlik bir vadi mi?"
06:15
Or is that a three-hourÜç saatlik hikeyürüyüş, or is that a wholebütün day I'm looking at?"
130
357000
3000
"Yoksa bu 3 saatlik bir yürüyüş mü, ya da bütün bir güne mi bakıyorum?"
06:18
If you have a waterfallşelale in there,
131
360000
2000
Eğer horizonda bir şelale varsa
06:20
right out there at the horizonufuk; you look at the waterfallşelale
132
362000
2000
ve siz o şelaleye bakıyorsanız
06:22
and you go, "Oh, the waterSu is fallingdüşen really slowlyyavaşça."
133
364000
4000
diyorsunuz ki: "Su çok yavaş akıyor!" Ve diyorsunuz ki :
06:26
And you go, "My god it's really faruzak away and it's a giantdev waterfallşelale."
134
368000
3000
"Aman Allahım, çok uzakta ve çok büyük bir şelale."
06:29
If a waterfallşelale is fallingdüşen fasterDaha hızlı,
135
371000
3000
Eğer şelale daha hızlı akıyorsa
06:32
it's a smallerdaha küçük waterfallşelale whichhangi is closeryakın by --
136
374000
3000
daha yakındaki daha küçük bir şelaledir--
06:35
because the speedhız of fallingdüşen waterSu is prettygüzel constantsabit everywhereher yerde.
137
377000
4000
çünkü suyun düşme hızı her yerde aynıdır.
06:39
And your bodyvücut somehowbir şekilde knowsbilir that.
138
381000
3000
Ve sizin vücudunuz bir şekilde bunu biliyor.
06:42
So this meansanlamına geliyor a waterfallşelale is a way of measuringölçme spaceuzay.
139
384000
4000
Bu da şelalenin bir mekan ölçme aracı olduğunu gösteriyor.
06:46
Of coursekurs beingolmak an iconicikonik cityŞehir like NewYeni YorkYork,
140
388000
4000
New York gibi bir sembolik bir şehirin,
06:50
that has had an interestfaiz in somehowbir şekilde
141
392000
2000
mekan ile oynama isteği olabilir,
06:52
playingoynama around with the senseduyu of spaceuzay, you could say that NewYeni YorkYork
142
394000
3000
diyebilirsiniz ki New York olabildiği kadar
06:55
wants to seemgörünmek as bigbüyük as possiblemümkün.
143
397000
2000
büyük gözükmek istiyor.
06:57
AddingEkleme a measurementÖlçüm
144
399000
2000
Bunu ölçmek
06:59
to that is interestingilginç:
145
401000
2000
ilginç bir durum:
07:01
the fallingdüşen waterSu suddenlyaniden givesverir you a senseduyu
146
403000
2000
düşen su size şu fikri veriyor:
07:03
of, "Oh, BrooklynBrooklyn is exactlykesinlikle this much --
147
405000
2000
"Brooklyn tam olarak şu kadar --
07:05
the distancemesafe betweenarasında BrooklynBrooklyn and ManhattanManhattan, in this casedurum
148
407000
3000
bu durumda Brooklyn ile Manhattan arasındaki mesafe,
07:08
the loweralt EastDoğu RiverNehir is this bigbüyük."
149
410000
3000
aşağı East River bu kadar büyük.
07:11
So it was not just necessarilyzorunlu olarak about puttingkoyarak naturedoğa into the citiesşehirler.
150
413000
3000
Bu yüzden amaç sadece doğayı şehirlere yerleştirmek değildi.
07:14
It was alsoAyrıca about givingvererek the cityŞehir a senseduyu of dimensionboyut.
151
416000
2000
Aynı zamanda da şehre bir boyut kazandırmaktı.
07:16
And why would we want to do that?
152
418000
2000
Peki bunu niye yapmak istiyoruz?
07:18
Because I think it makesmarkaları a differencefark
153
420000
2000
Çünkü bana göre
07:20
whetherolup olmadığını you have a bodyvücut
154
422000
3000
kendini mekanın bir parçası olarak hisseden
07:23
that feelshissediyor a partBölüm of a spaceuzay,
155
425000
2000
bir beden ile sadece bir resmin önündeki bir beden
07:25
ratherdaha doğrusu than havingsahip olan a bodyvücut whichhangi is just in frontön of a pictureresim.
156
427000
2000
olmak arasında büyük bir fark var.
07:27
And "Ha-haHa-ha, there is a pictureresim and here is I. And what does it mattermadde?"
157
429000
3000
Ve " ha-ha, orada bir resim var ve orada ben varım. Bunun anlamı ne?"
07:30
Is there a senseduyu of consequencessonuçları?
158
432000
3000
Burada bir sonuç mantığı var mı?
07:33
So if I have a senseduyu of the spaceuzay,
159
435000
2000
Yani eğer mekan algım varsa,
07:35
if I feel that the spaceuzay is tangiblesomut,
160
437000
2000
mekanın elle tutulur olduğunu hissediyorsam,
07:37
if I feel there is time,
161
439000
2000
zaman kavramını algılıyorsam,
07:39
if there is a dimensionboyut I could call time,
162
441000
2000
zaman diye anlandırabileceğim bir boyut varsa,
07:41
I alsoAyrıca feel that I can changedeğişiklik the spaceuzay.
163
443000
2000
o zaman mekanı değiştirebileceğimi de hissederim.
07:43
And suddenlyaniden it makesmarkaları a differencefark
164
445000
2000
Bu da bir anda mekanı ulaşılabilir hale
07:45
in termsşartlar of makingyapma spaceuzay accessibleulaşılabilir.
165
447000
3000
getirme yönünden bir fark yaratır.
07:48
One could say this is about
166
450000
2000
Bunun topluluk,
07:50
communitytoplum, collectivitykolektivite.
167
452000
2000
birliktelikle ilgili olduğu söylenebilir.
07:52
It's about beingolmak togetherbirlikte.
168
454000
2000
Bu birlikte olmakla ilgili.
07:54
How do we createyaratmak publichalka açık spaceuzay?
169
456000
3000
Nasıl halk alanı oluşturabiliriz?
07:57
What does the wordsözcük "publichalka açık" mean todaybugün anywayneyse?
170
459000
2000
Bugün halk ne anlama geliyor?
07:59
So, askeddiye sordu in that way,
171
461000
2000
Bu şekilde sorulduğunda,
08:01
I think it raisesyükseltmeler great things about
172
463000
2000
siyasi düşünceler, demokrasi, halk alanı,
08:03
parliamentaryParlamento ideasfikirler, democracydemokrasi, publichalka açık spaceuzay,
173
465000
3000
birlikte olma, bireysel olma gibi
08:06
beingolmak togetherbirlikte, beingolmak individualbireysel.
174
468000
2000
önemli kavramlar ortaya konuluyor.
08:08
How do we createyaratmak
175
470000
3000
Hem bireyselliğe hem de topluma
08:11
an ideaFikir whichhangi is bothher ikisi de toleranthoşgörülü to individualitybireysellik,
176
473000
3000
duyarlı olan bir fikri
08:14
and alsoAyrıca to collectivitykolektivite,
177
476000
2000
bu iki kavramı
08:16
withoutolmadan polarizingpolarize the two
178
478000
2000
kutuplaştırmadan
08:18
into two differentfarklı oppositeszıt kutuplar birbirini?
179
480000
3000
nasıl yaratabiliriz?
08:21
Of coursekurs the politicalsiyasi agendasgündemler in the worldDünya
180
483000
3000
Tabii ki dünyadaki politik merciler
08:24
has been very obsessedkafayı takmış, polarizingpolarize the two againstkarşısında eachher other
181
486000
3000
bu iki kavramı kutuplaştırıp iki bambaşka kavram haline
08:27
into differentfarklı, very normativenormatif ideasfikirler.
182
489000
2000
getirmek için inanılmaz gayret gösteriyorlar.
08:29
I would claimİddia that artSanat and culturekültür,
183
491000
2000
Ben sanat ve kültürün,
08:31
and this is why artSanat and culturekültür are so incrediblyinanılmaz interestingilginç
184
493000
3000
ve sanat ve kültürün niye bu kadar ilgi çekici olduğunun sebebi bu,
08:34
in the timeszamanlar we're livingyaşam in now,
185
496000
2000
içinde yaşadığımız bu zamanda
08:36
have provenkanıtlanmış that one can
186
498000
2000
hem bireyselliğe hem de topluma duyarlı
08:38
createyaratmak a kindtür of a spaceuzay
187
500000
3000
bir mekan
08:41
whichhangi is bothher ikisi de sensitivehassas to individualitybireysellik
188
503000
2000
oluşturabileceğini
08:43
and to collectivitykolektivite.
189
505000
2000
iddia ediyorum.
08:45
It's very much about this causalitynedensellik, consequencessonuçları.
190
507000
3000
Olay sebep-sonuç ilişkisi ile ilgili.
08:48
It's very much about the way we linkbağlantı
191
510000
4000
Olay bizim düşünme ile yapma
08:52
thinkingdüşünme and doing.
192
514000
2000
arasındaki bağlantıyı kurmamızla ilgili.
08:54
So what is betweenarasında thinkingdüşünme and doing?
193
516000
2000
O zaman düşünme ile yapmanın arasında ne var?
08:56
And right in-betweenikisinin arasında thinkingdüşünme and doing,
194
518000
2000
Bence düşünme ile yapmanın tam ortasında
08:58
I would say, there is experiencedeneyim.
195
520000
2000
tecrübe var.
09:00
And experiencedeneyim is not just
196
522000
2000
Ve tecrübe sadece tarafsız
09:02
a kindtür of entertainmenteğlence in a non-casualraslantısal way.
197
524000
3000
olarak eğlenmenin bir çeşidi değil.
09:05
ExperienceDeneyim is about responsibilitysorumluluk.
198
527000
2000
Tecrübe sorumluluk demek.
09:07
HavingSahip an experiencedeneyim is takingalma partBölüm in the worldDünya.
199
529000
4000
Tecrübeli olmak dünyada yerini almaktır.
09:11
TakingAlma partBölüm in the worldDünya is really about sharingpaylaşım responsibilitysorumluluk.
200
533000
4000
Dünyada yerini almak, tecrübeni sorumlu bir şekilde paylaşmaktır.
09:15
So artSanat, in that senseduyu,
201
537000
2000
Bu yüzden sanat
09:17
I think holdstutar an incredibleinanılmaz relevanceilgi
202
539000
3000
yürümekte olduğumuz dünyada
09:20
in the worldDünya in whichhangi we're movinghareketli into,
203
542000
3000
inanılmaz bir yer tutuyor.
09:23
particularlyözellikle right now.
204
545000
2000
Özellikle de şu sıralar.
09:25
That's all I have. Thank you very much.
205
547000
2000
Bütün söylemek istediklerim bunlar. Çok teşekkür ederim.
09:27
(ApplauseAlkış)
206
549000
3000
(Alkışlar)
Translated by osman oguz ahsen
Reviewed by yasin alp aluç

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Olafur Eliasson - Sculptor of light and space
The transparent simplicity and experiential nature of his work has built Olafur Eliasson's reputation as one of the world's most accessible creators of contemporary art.

Why you should listen

Denmark-born Icelander Olafur Eliasson has taken the art world by storm -- and the meteorological dimensions of that statement are appropriate. His immensely popular The Weather Project, at London's Tate Museum, immersed spectators in an artificial mirrored environment with its own looming sun (and its own analog of London fog), and attracted 2 million visitors in the process. In the summer of 2008, his four massive waterfalls spectacularly punctuated key sites in New York's harbor -- including one pouring from beneath the Brooklyn Bridge.

Eliasson's works emphasize tricks of light, refraction and scale, and tend to involve each viewer in his or her own unique experience, as in Beauty, which, by passing light through a wall of fine mist, produces a different rainbow when viewed from different points in the gallery. And his works engage passers-by in urban environments -- Eye See You,  a project for Louis Vuitton (and meant to publicize 121 Ethiopia, an African nonprofit  Eliasson co-founded with his wife), grabs viewers in the street with a beam of light shot from the window by an eye-shaped lamp.

More profile about the speaker
Olafur Eliasson | Speaker | TED.com