ABOUT THE SPEAKER
Gordon Brown - British Prime Minister
Britain's former prime minister Gordon Brown played a key role in shaping the G20 nations' response to the world's financial crisis, and was a powerful advocate for a coordinated global response to problems such as climate change, poverty and social justice.

Why you should listen

During his long term of office, former UK prime minister Gordon Brown became one of the world's most experienced political leaders, with a deep understanding of the global economy based on 10 years' experience as Great Britain's Chancellor of the Exchequer. He has been a key architect of the G8's agreements on poverty and climate change, and has provided a passionate voice to encourage the developed world to aid struggling African countries. He is an advocate of global solutions for global problems -- through both the reinvention of international institution and the advancement of a global ethics.

While prime minister, Brown promoted technology as a tool for economic (and environmental) recovery. With his charge to "count the carbon and the pennies," research on electric cars and residential energy efficiency are slated to become a major part of the UK's recovery plan. He pushed for universal broadband and a general increase in spending on science. And he sought to use new communication tools like Twitter and YouTube as a means to communicate government policy.

More profile about the speaker
Gordon Brown | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2009

Gordon Brown: Wiring a web for global good

Gordon Brown: Küresel fayda için bir ağ örmek

Filmed:
1,004,492 views

Birtanya Başbakan'ı Gordon Brown, tarihin benzersiz bir dönemindeyiz diyor ve ekliyor: günümüzün iletişim imkanlarını kullanarak küresel bir ahlak geliştirebilir ve birlikte çalışarak yoksulluk, güvenlik, iklim değişikliği ve ekonomi gibi sorunların üstesinden gelebiliriz.
- British Prime Minister
Britain's former prime minister Gordon Brown played a key role in shaping the G20 nations' response to the world's financial crisis, and was a powerful advocate for a coordinated global response to problems such as climate change, poverty and social justice. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
Can I say how delightedmemnun olmak I am to be away
0
1000
4000
Westminster ve Whitehall'ın sakin ortamından uzaklaştığım
00:17
from the calmsakin of WestminsterWestminster and WhitehallWhitehall? (LaughterKahkaha)
1
5000
3000
için ne kadar mutlu olduğumu söyleyebilir miyim?
00:22
This is KimKim, a nine-year-oldDokuz yaşında VietnamVietnam girlkız,
2
10000
4000
Bu, Kim. Dokuz yaşında Vietnam'lı bir kız çocuğu,
00:26
her back ruinedharap by napalmNapalm,
3
14000
5000
sırtı napalmla mahvolmuş,
00:31
and she awakeneduyanmış the consciencevicdan of the nationulus of AmericaAmerika
4
19000
4000
ve o, Amerikan ulusunun vicdanını uyandırarak
00:35
to beginbaşla to endson the VietnamVietnam WarSavaş.
5
23000
3000
Vietnam savaşının sonunu başlattı.
00:38
This is BirhanBirhan, who was the EthiopianEtiyopya girlkız
6
26000
5000
Bu da Birhan, 1980'lerdeki Live Aid'i başlatan
00:43
who launchedbaşlattı LiveCanlı AidYardım in the 1980s,
7
31000
4000
Etiyopya'lı kız,
00:47
15 minutesdakika away from deathölüm when she was rescuedkurtarıldı,
8
35000
3000
kurtarıldığında ölümden sadece on beş dakika uzaklıktaydı,
00:50
and that pictureresim of her beingolmak rescuedkurtarıldı is one that wentgitti roundyuvarlak the worldDünya.
9
38000
4000
ve kurtarıldığındaki fotoğraf tüm dünyayı dolaştı.
00:55
This is TiananmenTiananmen SquareKare.
10
43000
3000
Burası Tiananmen Meydanı.
00:58
A man before a tanktank becameoldu a pictureresim
11
46000
4000
Tankın önündeki bir adam, tüm dünyaya
01:02
that becameoldu a symbolsembol for the wholebütün worldDünya of resistancedirenç.
12
50000
4000
direnişin bir resmi, bir sembolü oldu.
01:06
This nextSonraki is the SudaneseSudan girlkız,
13
54000
4000
Sonraki ise Sudanlı kız,
01:10
a fewaz momentsanlar from deathölüm,
14
58000
3000
ölümünden birkaç dakika önce,
01:13
a vultureAkbaba hoveringhovering in the backgroundarka fon,
15
61000
3000
peşinde bir akbaba dolanırken,
01:16
a pictureresim that wentgitti roundyuvarlak the worldDünya
16
64000
3000
Öyle bir resim ki, tüm dünyayı dolaşıp
01:19
and shockedşok people into actionaksiyon on povertyyoksulluk.
17
67000
3000
insanları şok ederek, yoksulluğa karşı hareketi başlatan.
01:23
This is NedaNeda, the Iranianİran girlkız
18
71000
3000
Bu da Neda, sadece birkaç hafta önce
01:26
who was shotatış while at a demonstrationgösteri with her fatherbaba in Iranİran
19
74000
4000
babasıyla birlikte katıldığı bir gösteri de vurularak öldürülen İranlı kız,
01:30
only a fewaz weekshaftalar agoönce, and she is now the focusodak, rightlyhaklı olarak so,
20
78000
5000
doğal olarak, YouTube neslinin şimdiki
01:35
of the YouTubeYouTube generationnesil.
21
83000
3000
odak noktası olmuş durumda.
01:38
And what do all these picturesresimler and eventsolaylar have in commonortak?
22
86000
5000
Peki, tüm bu fotoğraflar ve olayların ortak noktası nedir?
01:43
What they have in commonortak is what we see unlockskilidini açar
23
91000
3000
Hepsinin ortak noktası, gördüklerimizin önceden
01:46
what we cannotyapamam see.
24
94000
3000
göremediklerimizi ortaya çıkarmasıdır.
01:49
What we see unlockskilidini açar the invisiblegörünmez tieskravatlar
25
97000
5000
Ortaya çıkansa: Bizleri bir insan topluluğu
01:54
and bondstahviller of sympathysempati that bringgetirmek us togetherbirlikte
26
102000
3000
haline getiren sempati bağları ve
01:57
to becomeolmak a humaninsan communitytoplum.
27
105000
4000
şefkat bağlarıdır.
02:02
What these picturesresimler demonstrategöstermek is that
28
110000
3000
Bu fotoğraflar bizlerin
02:05
we do feel the painAğrı of othersdiğerleri,
29
113000
2000
başkalarının acılarını, uzaktan da olsa,
02:07
howeverancak distantlyUzaktan.
30
115000
2000
hissettiğimizi gösteriyor.
02:09
What I think these picturesresimler demonstrategöstermek
31
117000
3000
Bense tüm bu fotoğrafların, bizlerin kendimizden
02:12
is that we do believe in something biggerDaha büyük than ourselveskendimizi.
32
120000
4000
daha büyük bir şeylere inandığımızı gösterdiğine inanıyorum.
02:16
What these picturesresimler demonstrategöstermek is
33
124000
3000
Bu fotoğraflar,
02:19
that there is a moralmanevi senseduyu acrosskarşısında all religionsdinler, acrosskarşısında all faithsinanç,
34
127000
5000
tüm dinlerde, tüm inançlarda, tüm kıtalarda,
02:24
acrosskarşısında all continentskıtalar -- a moralmanevi senseduyu that
35
132000
4000
sadece başkalarının acılarını paylaşmanın,
02:28
not only do we sharepay the painAğrı of othersdiğerleri,
36
136000
2000
ve kendimizden daha büyük bir şeylere inanmanın yanında,
02:30
and believe in something biggerDaha büyük than ourselveskendimizi
37
138000
2000
bizlere, bir şeylerin yanlış olduğunu gördüğümüzde
02:32
but we have a dutygörev to actdavranmak when we see things
38
140000
2000
yanlışlıkları düzeltmek, sakatlıkları yoluna koymak
02:34
that are wrongyanlış that need righteddüzelttim,
39
142000
2000
ve sorunları ıslah etmek
02:36
see injuriesyaralanmalar that need to be correcteddüzeltilmiş,
40
144000
2000
adına bir görev yükleyen cinsten ahlaki bir
02:38
see problemssorunlar that need to be rectifieddoğrultucu.
41
146000
3000
anlayışın varolduğunu gösteriyor.
02:42
There is a storyÖykü about OlofOlof PalmePalme, the Swedishİsveç dili PrimeBaşbakan MinisterBakanı,
42
150000
4000
İsveç Başbakanı Olof Palme'nin Ronald Reagan'ı
02:46
going to see RonaldRonald ReaganReagan in AmericaAmerika in the 1980s.
43
154000
3000
1980'lerde Amerika'da ziyareti hakkında bir hikaye var.
02:49
Before he arrivedgeldi RonaldRonald ReaganReagan said --
44
157000
2000
Palme Amerika'ya varmadan Reagan sormuş -
02:51
and he was the Swedishİsveç dili SocialSosyal DemocraticDemokratik PrimeBaşbakan MinisterBakanı --
45
159000
2000
ki Olof Palme Sosyal Demokrat bir başbakandı -
02:53
"IsnISN’t this man a communistKomünist?"
46
161000
2000
"Bu adam komunist değil midir?"
02:56
The replycevap was, "No, MrBay PresidentBaşkan, he’s an anti-communistAnti-Komünist."
47
164000
4000
Cevap, "Hayır, Sayın Başkan, kendisi bir anti-komünist", olur.
03:00
And RonaldRonald ReaganReagan said, "I donDon’t carebakım what kindtür of communistKomünist he is!"
48
168000
3000
Ve Ronald Reagan şöyle der, "Ne tür bir komünist olduğu beni ilgilendirmez!"
03:03
(LaughterKahkaha)
49
171000
2000
(Gülüşmeler)
03:05
RonaldRonald ReaganReagan askeddiye sordu OlofOlof PalmePalme,
50
173000
3000
Ronald Reagan,
03:08
the SocialSosyal DemocraticDemokratik PrimeBaşbakan MinisterBakanı of Swedenİsveç,
51
176000
3000
İsveç'in Sosyal Demokrat Başbakanı Olaf Palme'ye,
03:11
"Well, what do you believe in? Do you want to abolishkaldırılması the richzengin?"
52
179000
4000
"Peki, siz neye inanıyorsunuz? Zenginleri lağvetmeği mi istiyorsunuz?", diye sorar.
03:15
He said, "No, I want to abolishkaldırılması the poorfakir."
53
183000
3000
O da, "Hayır, Ben yoksulları lağvetmek istiyorum." diye cevap verir.
03:18
Our responsibilitysorumluluk is to let everyoneherkes have the chanceşans
54
186000
3000
Bizim sorumluluğumuz, herkese kendi potansiyelini
03:21
to realizegerçekleştirmek theironların potentialpotansiyel to the fulltam.
55
189000
3000
gerçekleştirebilmesi için bir şans tanımaktır.
03:25
I believe there is a moralmanevi senseduyu and a globalglobal ethicetik
56
193000
4000
Bence, her ne dine mensup olursa olsun,
03:29
that commandskomutları attentionDikkat from people of everyher religiondin
57
197000
3000
inançlı ya da inançsız olsun, tüm insanların paylaştığı
03:32
and everyher faithinanç, and people of no faithinanç.
58
200000
3000
ortak bir ahlaki anlayış ve küresel bir etik var.
03:36
But I think what's newyeni is that we now have the capacitykapasite
59
204000
4000
Ama bence yeni olan şey, bugün bizler, tüm dünyayla
03:40
to communicateiletişim kurmak instantaneouslyhemen acrosskarşısında frontiersufuklar
60
208000
2000
anında ve sınırsız bir şekilde iletişim kurma
03:42
right acrosskarşısında the worldDünya.
61
210000
3000
yeterliliğine sahibiz.
03:45
We now have the capacitykapasite to find commonortak groundzemin
62
213000
2000
Bugün, bizler, yüzyüze asla buluşmadığımız,
03:47
with people who we will never meetkarşılamak,
63
215000
2000
fakat internet ya da diğer çağdaş iletişim araçlarıyla
03:49
but who we will meetkarşılamak throughvasitasiyla the InternetInternet and throughvasitasiyla
64
217000
5000
buluşabileceğimiz insanlarla ortak bir zemin bularak,
03:54
all the modernmodern meansanlamına geliyor of communicationiletişim;
65
222000
2000
organize olarak,
03:56
that we now have the capacitykapasite to organizedüzenlemek
66
224000
2000
ilgili olduğumuz adaletsizlikler
03:58
and take collectivetoplu actionaksiyon togetherbirlikte
67
226000
3000
ya da sorunlar hakkında
04:01
to dealanlaştık mı with the problemsorun or an injusticeadaletsizlik
68
229000
3000
kolektif bir hareket oluşturma
04:04
that we want to dealanlaştık mı with;
69
232000
2000
kapasitesine sahibiz.
04:06
and I believe that this makesmarkaları this a uniquebenzersiz ageyaş in humaninsan historytarih,
70
234000
3000
ve inanıyorum ki bu, insanlık tarihinde benzersiz bir çağ olabilir,
04:09
and it is the startbaşlama of what I would call
71
237000
3000
ve ben bunu gerçek küresel bir toplumun
04:12
the creationoluşturma of a trulygerçekten globalglobal societytoplum.
72
240000
4000
yaratımı olarak görüyorum.
04:16
Go back 200 yearsyıl when the slaveköle tradeTicaret was
73
244000
3000
İki yüz sene öncesine köle ticaretinin, William Wilberforce
04:19
underaltında pressurebasınç from WilliamWilliam WilberforceWilberforce and all the protestersprotestocular.
74
247000
4000
ve diğer protestocular tarafından baskılandığı döneme gidelim.
04:24
They protestedprotesto etti acrosskarşısında Britainİngiltere.
75
252000
2000
Tüm Britanya'da protestolar düzenlediler.
04:26
They wonwon publichalka açık opiniongörüş over a long perioddönem of time.
76
254000
3000
Uzun süre sonucunda kamuoyunu kazanabildiler.
04:29
But it tookaldı 24 yearsyıl for the campaignkampanya to be successfulbaşarılı.
77
257000
4000
Ama kampanyanın başarılı olması yirmi dört yılı buldu.
04:33
What could they have donetamam with the picturesresimler that they could have showngösterilen
78
261000
3000
Eğer, insanların kalplerini ve desteğini kazanabilmek için
04:36
if they were ableyapabilmek to use the modernmodern meansanlamına geliyor of communicationiletişim
79
264000
4000
çağdaş iletişim araçlarını kullanabilselerdi
04:40
to winkazanmak people’s heartskalpler and mindszihinler?
80
268000
2000
ellerindeki fotoğraflarla neler yapabilirlerdi?
04:42
Or if you take EglantyneEglantyne JebbJebb,
81
270000
2000
Eglantyne Jebb'i ele alalım,
04:44
the womankadın who createdoluşturulan SaveKaydet the ChildrenÇocuk 90 yearsyıl agoönce.
82
272000
3000
Save the Children'ı doksan sene önce kuran kadın.
04:47
She was so appalleddehşete by what was happeningolay in AustriaAvusturya
83
275000
4000
Avusturya'da, Birinci Dünya Savaşı nedeniyle
04:51
as a resultsonuç of the First WorldDünya WarSavaş and what was happeningolay to childrençocuklar
84
279000
4000
dağılan ailelerin çocuklarının başlarına gelenlerden o kadar
04:55
who were partBölüm of the defeatedyendi familiesaileleri of AustriaAvusturya,
85
283000
4000
etkilenmişti ki, kendisini Britanya'da
04:59
that in Britainİngiltere she wanted to take actionaksiyon,
86
287000
2000
bir şeyler yapmak zorunda hissetti
05:01
but she had to go houseev to houseev,
87
289000
2000
fakat halkı, sonucunda Save The Children'ın,
05:03
leafletFirma broşürü kapak sayfası to leafletFirma broşürü kapak sayfası, to get people to attendkatılmak a rallyRalli
88
291000
3000
ki şimdilerde iyi tanınan ve dünya üzerindeki en başarılı
05:06
in the RoyalRoyal AlbertAlbert HallHall
89
294000
3000
uluslararası kuruluşlardan biridir,
05:09
that eventuallysonunda gaveverdi birthdoğum to SaveKaydet the ChildrenÇocuk,
90
297000
3000
doğumuna sebep olacak olan, Royal Albert Hall'daki
05:12
an internationalUluslararası organizationorganizasyon that is now fullytamamen recognizedtanınan
91
300000
3000
yürüyüşe katılmaları için ev ev dolaşıp,
05:15
as one of the great institutionskurumlar in our landarazi and in the worldDünya.
92
303000
4000
broşür broşür bilgilendirmesi gerekti.
05:19
But what more could she have donetamam
93
307000
2000
Peki, eğer elinde günümüzün iletişim araçları olsaydı,
05:21
if she’d had the modernmodern meansanlamına geliyor of communicationsiletişim availablemevcut to her
94
309000
3000
hakkında hemen harekete geçilmesi gereken
05:24
to createyaratmak a senseduyu that the injusticeadaletsizlik that people saw
95
312000
3000
bu adaletsizlikle ilgili bir bilinç geliştirmek için
05:27
had to be actedhareket uponüzerine immediatelyhemen?
96
315000
2000
neler yapabilirdi?
05:29
Now look at what’s happenedolmuş in the last 10 yearsyıl.
97
317000
3000
Şimdi son on senede olanlara bakalım:
05:32
In PhilippinesFilipinler in 2001, PresidentBaşkan EstradaEstrada --
98
320000
3000
Yıl 2001, Filipinler, Başkan Estrada --
05:35
a millionmilyon people textedmesaj attım eachher other about the corruptionbozulma of that regimerejim,
99
323000
5000
Bir milyon insan, yapılan yolsuzluklar hakkında birbirlerine kısa mesaj gönderdi,
05:40
eventuallysonunda broughtgetirdi it down and it was, of coursekurs, calleddenilen the "coupdarbe dede textMetin." (LaughterKahkaha)
100
328000
5000
ve sonunda rejim yıkıldı, buna da "coup de text" (Kısa Mesaj Darbesi), dendi.
05:46
Then you have in ZimbabweZimbabve the first electionseçim underaltında RobertRobert MugabeMugabe a yearyıl agoönce.
101
334000
5000
Ardından geçtiğimiz sene Robert Mugabe yönetimindeki Zimbabve'nin ilk seçimi...
05:51
Because people were ableyapabilmek to take mobileseyyar phonetelefon photographsfotoğraflar
102
339000
3000
İnsanların cep telefonlarının kameralarını kullanarak,
05:54
of what was happeningolay at the pollingyoklama stationsistasyonlar, it was impossibleimkansız
103
342000
3000
oy merkezlerinde olan biteni fotoğraflamasından ötürü, başkanın seçimi
05:57
for that PremierPremier to fixdüzeltmek that electionseçim in the way that he wanted to do.
104
345000
4000
kendi istediği şekilde sonuçlandırması mümkün olmadı.
06:01
Or take BurmaBurma and the monkskeşişler that were bloggingblogging out,
105
349000
4000
Ya da blogcu Burma rahiplerini ele alalım,
06:05
a countryülke that nobodykimse knewbiliyordum anything about that was happeningolay, untila kadar these blogsbloglar
106
353000
4000
bu bloglar dünyaya ülkelerindeki baskı rejimini anlatana kadar
06:09
told the worldDünya that there was a repressionbaskı,
107
357000
2000
kimsenin hiçbir şeyden haberi yoktu,
06:11
meaninganlam that liveshayatları were beingolmak lostkayıp
108
359000
2000
ki insanların hayatlarını kaybetmesi,
06:13
and people were beingolmak persecutedzulüm and AungAung SanSan SuuSuu KyiKişi hayatını kaybetti,
109
361000
3000
ve Aung San Suu Kyi'deki insanlara yapılan zulüm,
06:16
who is one of the great prisonersmahkumlar of consciencevicdan of the worldDünya,
110
364000
4000
ki birçoğu vicdani suçludur,
06:20
had to be listeneddinlenen to.
111
368000
2000
dinlenilmesi gereken olaylardır.
06:22
Then take Iranİran itselfkendisi, and what people are doing todaybugün:
112
370000
4000
Ya da İran'ı ele alalım, ve insanların İran'da
06:26
followingtakip etme what happenedolmuş to NedaNeda,
113
374000
3000
Neda'nın başına gelenlerden sonra yaptıklarını,
06:29
people who are preventingönlenmesi the securitygüvenlik servicesHizmetler of Iranİran findingbulgu those people
114
377000
6000
İran hakkında eleştirel blog yazarlarının
06:35
who are bloggingblogging out of Iranİran, any by everybodyherkes who is bloggingblogging,
115
383000
3000
adreslerini Tahran, İran olarak değiştirerek,
06:38
changingdeğiştirme theironların addressadres to TehranTehran, Iranİran,
116
386000
3000
blogcuların güvenlik kuvvetleri tarafından
06:41
and makingyapma it difficultzor for the securitygüvenlik servicesHizmetler.
117
389000
2000
bulunmalarını zorlaştıran insanların yaptıklarını.
06:43
Take, thereforebu nedenle, what modernmodern technologyteknoloji is capableyetenekli of:
118
391000
4000
Bu yüzdendir ki çağdaş teknolojinin yapabileceklerine bakalım:
06:47
the powergüç of our moralmanevi senseduyu alliedmüttefik to the powergüç of communicationsiletişim
119
395000
7000
ahlaki anlayışımızın gücüyle birlikte çağdaş iletişimin gücü
06:54
and our abilitykabiliyet to organizedüzenlemek internationallyuluslararası.
120
402000
3000
ve uluslararası olarak organize olabilme kabiliyetimiz.
06:57
That, in my viewgörünüm, givesverir us the first opportunityfırsat as a communitytoplum
121
405000
4000
Bu, bana kalırsa, bizlere bir topluluk olarak
07:01
to fundamentallyesasen changedeğişiklik the worldDünya.
122
409000
4000
tüm dünyayı temelde değiştirme imkanı tanıyor.
07:05
ForeignYabancı policypolitika can never be the sameaynı again. It cannotyapamam be runkoş by elitesElitler;
123
413000
3000
Dış politika elitlerin hüküm sürdüğü şekliyle artık mümkün değil;
07:08
it’s got to be runkoş by listeningdinleme to the publichalka açık opinionsgörüşler of peopleshalklar who are bloggingblogging,
124
416000
5000
dünya çapında birbirleriyle iletişim kuran blogcular aracılığıyla
07:13
who are communicatingiletişim with eachher other around the worldDünya.
125
421000
3000
halkın sesini dinleyerek ancak mümkündür.
07:16
200 yearsyıl agoönce the problemsorun we had to solveçözmek was slaverykölelik.
126
424000
3000
İkiyüz sene önce sorunumuz kölelikti.
07:20
150 yearsyıl agoönce I supposevarsaymak the mainana problemsorun in a countryülke like oursbizim
127
428000
4000
Yüzelli sene önce bizimkisi gibi bir ülkede ana sorun,
07:24
was how younggenç people, childrençocuklar, had the right to educationEğitim.
128
432000
3000
gençlerin ve çocukların eğitim hakkıydı.
07:27
100 yearsyıl agoönce in mostçoğu countriesülkeler in EuropeEurope, the pressurebasınç was for the right to voteoy.
129
435000
5000
Yüz sene önce Avrupa'daki çoğu ülkenin sorunu seçme ve seçilme hakkıydı.
07:32
50 yearsyıl agoönce the pressurebasınç was for the right to socialsosyal securitygüvenlik and welfarerefah.
130
440000
5000
Elli sene önce kişinin sosyal güvenlik ve refah elde etme hakkıydı.
07:37
In the last 50-60 yearsyıl we have seengörüldü fascismFaşizm, anti-SemitismAnti-semitizm, racismırkçılık, apartheidırk ayrımı,
131
445000
6000
Son elli altmış senede, faşizm, antisemitizm, ırçılık, apartayd,
07:43
discriminationayrımcılık on the basistemel of sexseks and genderCinsiyet and sexualitycinsellik;
132
451000
5000
cinsiyet, cinsellik, ve cinsel seçimler üzerinden ayrımcılık gördük;
07:48
all these have come underaltında pressurebasınç
133
456000
2000
bunların hepsi insanların düzenlediği dünyayı değiştiren
07:50
because of the campaignskampanyalar that have been runkoş by people to changedeğişiklik the worldDünya.
134
458000
4000
kampanyalar sayesinde çözülen sorunlar oldu.
07:54
I was with NelsonNelson MandelaMandela a yearyıl agoönce, when he was in LondonLondra.
135
462000
4000
Geçtiğimiz sene Londra'da Nelson Mandela'yla birlikteydim.
07:58
I was at a concertkonser that he was attendingkatılıyor to markişaret his birthdaydoğum günü
136
466000
5000
Doğumgünü ve vakfı için toparlanacak yeni kaynaklar için
08:03
and for the creationoluşturma of newyeni resourceskaynaklar for his foundationvakıf.
137
471000
5000
düzenlenen bir konserdeydim.
08:08
I was sittingoturma nextSonraki to NelsonNelson MandelaMandela -- I was very privilegedayrıcalıklı to do so --
138
476000
4000
Amy Winehouse sahneye çıktığında Nelson Mandela'nın yanında oturuyordum,
08:12
when AmyAmy WinehouseWinehouse camegeldi ontoüstüne the stageevre. (LaughterKahkaha)
139
480000
3000
ki büyük bir ayrıcalıktır, ve şarkıcının görünümüne şaşıran
08:15
And NelsonNelson MandelaMandela was quiteoldukça surprisedşaşırmış at the appearancegörünüm of the singerşarkıcı
140
483000
4000
Nelson Mandela'ya durumu anlatmaya çalışıyordum,
08:19
and I was explainingaçıklayan to him at the time who she was.
141
487000
4000
tam o sırada Amy Winehouse,
08:24
AmyAmy WinehouseWinehouse said, "NelsonNelson MandelaMandela and I have a lot in commonortak.
142
492000
6000
"Nelson Mandela ve benim birçok ortak noktamız var." dedi ve ekledi;
08:30
My husbandkoca too has spentharcanmış a long time in prisonhapis."
143
498000
5000
"Benim de kocam uzun süreler hapis yattı."
08:35
(LaughterKahkaha)
144
503000
3000
(Gülüşmeler)
08:38
NelsonNelson MandelaMandela then wentgitti down to the stageevre
145
506000
4000
Sonra Nelson Mandela sahneye çıktı ve
08:42
and he summarizedözetlenen the challengemeydan okuma for us all.
146
510000
3000
tümümüzü ilgilendiren mücadelenin ne olduğunu özetledi.
08:45
He said in his lifetimeömür he had climbedtırmandı a great mountaindağ, the mountaindağ
147
513000
4000
Hayatında koca bir dağa tırmandığını, ve bu dağın
08:49
of challengingmeydan okuma and then defeatingyenerek racialırk oppressionbaskı and defeatingyenerek apartheidırk ayrımı.
148
517000
4000
ırkçı baskıları ve apartaydı önce reddetmek ve sonra altetmek olduğunu söyledi.
08:53
He said that there was a greaterbüyük challengemeydan okuma aheadönde,
149
521000
3000
Daha büyük meydan okumaların, yoksulluk
08:56
the challengemeydan okuma of povertyyoksulluk, of climateiklim changedeğişiklik -- globalglobal challengeszorluklar
150
524000
4000
iklim değişikliği, küresel çözümler ve
09:00
that neededgerekli globalglobal solutionsçözeltiler
151
528000
2000
gerçekten küresel bir topluma ihtiyaç duyan
09:02
and neededgerekli the creationoluşturma of a trulygerçekten globalglobal societytoplum.
152
530000
4000
küresel sorunların olduğunu söyledi.
09:06
We are the first generationnesil whichhangi is in a positionpozisyon to do this.
153
534000
4000
Bizler, bunu başarabilecek ilk nesil konumundayız.
09:10
CombineBirleştirmek the powergüç of a globalglobal ethicetik
154
538000
3000
Küresel bir ahlak ve
09:13
with the powergüç of our abilitykabiliyet to communicateiletişim kurmak
155
541000
5000
iletişim kabiliyetlerimizin güçlerini birleştirin,
09:18
and organizedüzenlemek globallyküresel, with the challengeszorluklar that we now faceyüz,
156
546000
4000
ve şu anda karşı karşıya kaldığımız, çoğu küresel çaptaki,
09:22
mostçoğu of whichhangi are globalglobal in theironların naturedoğa.
157
550000
3000
sorunlara karşı küresel olarak organize olun.
09:25
Climateİklim changedeğişiklik cannotyapamam be solvedçözülmüş in one countryülke,
158
553000
3000
İklim değişikliği tek bir ülkede çözülemez
09:28
but has got to be solvedçözülmüş by the worldDünya workingçalışma togetherbirlikte.
159
556000
3000
ancak tüm dünya birlikte çalışırsa çözülebilir.
09:31
A financialmali crisiskriz, just as we have seengörüldü, could not be solvedçözülmüş
160
559000
2000
Finansal kriz, ki hepimiz gördük, yalnız Amerika ya da Avrupa
09:33
by AmericaAmerika aloneyalnız or EuropeEurope aloneyalnız;
161
561000
2000
tarafından çözülemez;
09:35
it neededgerekli the worldDünya to work togetherbirlikte.
162
563000
2000
dünyanın birlikte çalışması gerekir.
09:37
Take the problemssorunlar of securitygüvenlik and terrorismterörizm and, equallyaynı derecede,
163
565000
3000
Güvenlik, terörizm, insan hakları ve kalkınma
09:40
the problemsorun of humaninsan rightshaklar and developmentgelişme:
164
568000
2000
sorunlarını ele alalım:
09:42
they cannotyapamam be solvedçözülmüş by AfricaAfrika aloneyalnız;
165
570000
2000
yalnız başına Afrika'da çözülemezler;
09:44
they cannotyapamam be solvedçözülmüş by AmericaAmerika or EuropeEurope aloneyalnız.
166
572000
4000
ya da yalnız başına Amerika ya da Avrupa tarafından çözülemezler.
09:48
We cannotyapamam solveçözmek these problemssorunlar unlessolmadıkça we work togetherbirlikte.
167
576000
3000
Birlikte çalışmadan bu sorunları çözmemiz mümkün değildir.
09:51
So the great projectproje of our generationnesil, it seemsgörünüyor to me,
168
579000
3000
O zaman, bana göre, neslimizin en büyük projesi,
09:54
is to buildinşa etmek for the first time, out of a globalglobal ethicetik
169
582000
3000
ilk kez küresel bir ahlak inşaa edilmesi,
09:57
and our globalglobal abilitykabiliyet to communicateiletişim kurmak
170
585000
2000
ve küresel çapta iletişim kurma ve organize
09:59
and organizedüzenlemek togetherbirlikte, a trulygerçekten globalglobal societytoplum,
171
587000
3000
olma kabiliyetimizdir; gerçek anlamda küresel bir toplum,
10:02
builtinşa edilmiş on that ethicetik but with institutionskurumlar
172
590000
4000
bu ahlakı temel alan ve küresel çapta
10:06
that can serveservis that globalglobal societytoplum and make for a differentfarklı futuregelecek.
173
594000
4000
hizmet verebilecek kurumlarla birlikte gelişebilir.
10:10
We have now, and are the first generationnesil with, the powergüç to do this.
174
598000
5000
Bunu yapma gücünde olan ilk nesil biziz.
10:15
Take climateiklim changedeğişiklik. Is it not absolutelykesinlikle scandalousskandal
175
603000
2000
İklim değişikliğini ele alın. İklim değişikliği
10:17
that we have a situationdurum
176
605000
2000
diye bir sorunla
10:19
where we know that there is a climateiklim changedeğişiklik problemsorun,
177
607000
4000
karşı karşıya olduğumuz gerçeğini biliyoruz, aynı zamanda
10:23
where we know alsoAyrıca that that will mean we have to give more resourceskaynaklar
178
611000
3000
küresel bir karbon pazarı kurduğumuzda bununla başa çıkabilmeleri için
10:26
to the poorestyoksul countriesülkeler to dealanlaştık mı with that,
179
614000
2000
dünyanın en fakir ülkelerine daha çok kaynak
10:28
when we want to createyaratmak a globalglobal carbonkarbon marketpazar,
180
616000
3000
aktarmamız gerektiğini de biliyoruz, fakat insanların
10:31
but there is no globalglobal institutionkurum
181
619000
2000
üzerinde hemfikir olduğu
10:33
that people have been ableyapabilmek to agreeanlaşmak uponüzerine
182
621000
2000
bir sorunla başa çıkabilecek bir kurumun halen olmaması
10:35
to dealanlaştık mı with this problemsorun?
183
623000
2000
tam bir skandal değil midir?
10:37
One of the things that has got to come out of CopenhagenCopenhagen in the nextSonraki fewaz monthsay
184
625000
3000
Birkaç ay sonra Kopenhag'dan çıkacak sonuçlardan biri de,
10:40
is an agreementanlaşma that there will be
185
628000
2000
tüm dünyanın iklim değişikliği ajandasında
10:42
a globalglobal environmentalçevre institutionkurum
186
630000
2000
ilerlemesini engelleyen sorunlarla
10:44
that is ableyapabilmek to dealanlaştık mı
187
632000
2000
başa çıkabilecek
10:46
with the problemssorunlar of persuadingikna the wholebütün of the worldDünya
188
634000
3000
küresel bir çevre ajansı
10:49
to movehareket alonguzun bir a climate-changeİklim değişikliği agendaGündem.
189
637000
2000
kurulacağına dair bir anlaşmadır.
10:52
(ApplauseAlkış)
190
640000
5000
(Alkışlar)
10:58
One of the reasonsnedenleri why an institutionkurum is not in itselfkendisi enoughyeterli
191
646000
5000
Sadece kurumların yeterli olmamalarının nedeniyse şudur:
11:03
is that we have got to persuadeikna etmek people around the worldDünya
192
651000
2000
insanların davranışlarını değiştirmek için
11:05
to changedeğişiklik theironların behaviordavranış as well,
193
653000
2000
onları ikna etmelisiniz,
11:07
so you need that globalglobal ethicetik of fairnessAdalet and responsibilitysorumluluk
194
655000
3000
bundan ötürüdür ki, sorumluluk ve doğrulukla oluşan
11:10
acrosskarşısında the generationsnesiller.
195
658000
2000
küresel ahlaka nesiller boyunca ihtiyaç duyuyoruz.
11:12
Take the financialmali crisiskriz.
196
660000
2000
Finansal krizi ele alalım.
11:14
If people in pooreryoksul countriesülkeler can be hitvurmak by a crisiskriz that startsbaşlar in NewYeni YorkYork
197
662000
6000
Eğer fakir ülkelerdeki insanlar New York'ta ya da Amerika'daki
11:20
or startsbaşlar in the sub-primeAlt Başbakan marketpazar of the UnitedAmerika StatesBirleşik of AmericaAmerika.
198
668000
4000
sub-prime morgıç pazarında başlayan bir krizden etkilenebiliyorsa,
11:24
If people can find that that sub-primeAlt Başbakan productürün
199
672000
2000
eğer insanların bu sub-prime ürününün
11:26
has been transferredtransfer acrosskarşısında nationsmilletler
200
674000
2000
tüm ülkeler arasında defalarca dolaşıp
11:28
manyçok, manyçok timeszamanlar untila kadar it endsuçları up in banksbankalar in Icelandİzlanda
201
676000
2000
İzlanda bankalarına, ya da Britanya bankalarına
11:30
or the restdinlenme in Britainİngiltere,
202
678000
2000
ulaşmasından ötürü,
11:32
and people'sinsanların ordinarysıradan savingstasarruf are affectedetkilenmiş by it,
203
680000
3000
en ufak tasarrufları bile kötü etkileniyorsa,
11:35
then you cannotyapamam relygüvenmek on a systemsistem of nationalUlusal supervisiongözetim.
204
683000
3000
işte o zaman ulusal denetleme sistemlerine bel bağlayamazsınız.
11:38
You need in the long runkoş for stabilityistikrar, for economicekonomik growthbüyüme,
205
686000
3000
Uzun vadede istikrar, ekonomik büyüme
11:41
for jobsMeslekler, as well as for financialmali stabilityistikrar,
206
689000
3000
istihdam ve finansal istikrar için,
11:44
globalglobal economicekonomik institutionskurumlar that make sure
207
692000
3000
büyümeyi destekleyebilecek ve bu büyümenin
11:47
that growthbüyüme to be sustainedsürekli has to be sharedpaylaşılan,
208
695000
2000
dünyanın refahı lehine paylaştırılması prensibine sahip
11:49
and are builtinşa edilmiş on the principleprensip
209
697000
2000
küresel ekonomik kurumlara
11:51
that the prosperityrefah of this worldDünya is indivisiblebölünmez.
210
699000
3000
ihtiyacımız var.
11:54
So anotherbir diğeri challengemeydan okuma for our generationnesil is to createyaratmak globalglobal institutionskurumlar
211
702000
3000
O zaman bizim neslimiz için bir diğer meydan okuma da,
11:57
that reflectyansıtmak our ideasfikirler of fairnessAdalet and responsibilitysorumluluk,
212
705000
4000
yakın zamanlarda gerçekleşen finansal kalkınmanın
12:01
not the ideasfikirler that were the basistemel
213
709000
2000
son seviyesini oluşturan fikirlerden ziyade,
12:03
of the last stageevre of financialmali developmentgelişme over these recentson yearsyıl.
214
711000
5000
doğruluk ve sorumluluk gibi fikirlerimizi yansıtan küresel kurumlar oluşturmaktır.
12:08
Then take developmentgelişme and take the partnershiportaklık we need betweenarasında our countriesülkeler
215
716000
4000
Sonra, kalkınma konusunu ve ülkelerimizle dünyanın geri kalanıyla,
12:12
and the restdinlenme of the worldDünya, the poorestyoksul partBölüm of the worldDünya.
216
720000
5000
en fakir kısmıyla arasında oluşturulması gereken ortaklıkları ele alalım.
12:17
We do not have the basistemel of a properuygun partnershiportaklık for the futuregelecek,
217
725000
4000
Bu idealler için gereken temeller hazır olmamasına rağmen, gelecekte
12:21
and yethenüz, out of people’s desirearzu etmek for a globalglobal ethicetik
218
729000
3000
insanların küresel bir ahlak için arzusu ve
12:24
and a globalglobal societytoplum that can be donetamam.
219
732000
3000
küresel bir toplum kurmak mümkündür.
12:27
I have just been talkingkonuşma to the PresidentBaşkan of SierraSierra LeoneLeone.
220
735000
3000
Sierra Leone Devlet Başkanıyla görüşüyordum.
12:30
This is a countryülke of sixaltı and a halfyarım millionmilyon people,
221
738000
3000
Bu altı buçuk milyon nüfuslu bir ülke,
12:33
but it has only 80 doctorsdoktorlar; it has 200 nurseshemşireler;
222
741000
4000
fakat sadece seksen doktor, iki yüz hemşire,
12:37
it has 120 midwivesEbe.
223
745000
3000
ve yüz yirmi ebeleri var.
12:40
You cannotyapamam beginbaşla to buildinşa etmek a healthcaresağlık hizmeti systemsistem for sixaltı millionmilyon people
224
748000
4000
Bu kadar kısıtlı imkanlarla altı buçuk milyon
12:44
with suchböyle limitedsınırlı resourceskaynaklar.
225
752000
3000
insan için bir sağlık sistemi oluşturamazsınız.
12:47
Or take the girlkız I metmet when I was in TanzaniaTanzanya,
226
755000
2000
Ya da Tanzanya'da tanıştığım,
12:49
a girlkız calleddenilen MiriamMiriam.
227
757000
2000
Miriam isimli kızı ele alalım.
12:51
She was 11 yearsyıl oldeski; her parentsebeveyn had bothher ikisi de diedvefat etti from AIDSAIDS,
228
759000
4000
On bir yaşındaydı, ve her iki ebeveyni de AIDSten ölmüştü,
12:55
her motheranne and then her fatherbaba.
229
763000
2000
hem annesi hem babası.
12:57
She was an AIDSAIDS orphanyetim beingolmak handedeli
230
765000
3000
Farklı bakıcı aileler aracılığıyla
13:00
acrosskarşısında differentfarklı extendedGenişletilmiş familiesaileleri to be caredbakım for.
231
768000
3000
büyütülmeye çalışılan bir AIDS yetimiydi.
13:03
She herselfkendini was sufferingçile from HIVHIV;
232
771000
2000
Hem HIV, hem de
13:05
she was sufferingçile from tuberculosisTüberküloz.
233
773000
2000
hastasıydı.
13:07
I metmet her in a fieldalan, she was raggedhizalayıp düzensiz bırakmak, she had no shoesayakkabı.
234
775000
4000
Bir tarlada karşılaştık, pejmürde bir haldeydi, ayakkabıları dahi yoktu.
13:11
When you lookedbaktı in her eyesgözleri, any girlkız at the ageyaş of elevenOnbir
235
779000
3000
Onbir yaşındaki herhangi bir kızın gözlerine baktığınızda
13:14
is looking forwardileri to the futuregelecek,
236
782000
3000
geleceğe doğru baktıklarını görebilirsiniz,
13:17
but there was an unreachableulaşılamaz sadnessüzüntü in that girlkız’s eyesgözleri
237
785000
4000
fakat o kızın gözlerinde ayrıca ulaşılamaz bir üzüntü vardı
13:21
and if I could have translatedtercüme that to the restdinlenme of the worldDünya for that momentan,
238
789000
5000
ve o anda o üzüntüyü tüm dünyaya anlatabilseydim,
13:26
I believe that all the work that it had donetamam for the globalglobal HIVHIV/AIDSAIDS fundfon, sermaye
239
794000
4000
inanıyorum ki tüm HIV/AIDS fonlarının ihtiyacı olan bağışları
13:30
would be rewardedödüllendirdi by people beingolmak preparedhazırlanmış to make donationsbağış.
240
798000
3000
elde etmek için gerekli olanın tümünü yapmış olurdum.
13:33
We mustşart then buildinşa etmek a properuygun relationshipilişki betweenarasında the richestEn zengin and
241
801000
4000
En zenginle en fakir ülkeler arasında, fakir ülkelerin kendi kendilerine
13:37
the poorestyoksul countriesülkeler
242
805000
2000
yetebilecekleri bilinciyle
13:39
basedmerkezli on our desirearzu etmek that they are ableyapabilmek to fendbakmak for themselveskendilerini
243
807000
3000
ve tarım için gerekli yatırımı da sağlayarak
13:42
with the investmentyatırım that is necessarygerekli in theironların agriculturetarım,
244
810000
3000
bir köprü kurmalıyız,
13:45
so that AfricaAfrika is not a net importerİthalatçı of foodGıda, but an exporterihracatçı of foodGıda.
245
813000
4000
böylece Afrika yiyecek ithalatçısı değil de, yiyecek ihracatçısı olsun.
13:49
Take the problemssorunlar of humaninsan rightshaklar and
246
817000
2000
Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde yaşanan
13:51
the problemssorunlar of securitygüvenlik in so manyçok countriesülkeler around the worldDünya.
247
819000
3000
insan hakları ve güvenlik sorunlarını ele alalım.
13:54
BurmaBurma is in chainszincirler, ZimbabweZimbabve is a humaninsan tragedytrajedi,
248
822000
5000
Burma zincirlenmiş halde, Zimbabve ise bir insanlık trajedisi,
13:59
in SudanSudan thousandsbinlerce of people have diedvefat etti unnecessarilyboşu boşuna
249
827000
3000
Sudan'da önleyebileceğimiz savaşlardan ötürü
14:02
for warssavaşlar that we could preventönlemek.
250
830000
3000
binlerce insan sebepsiz yere katloldu.
14:05
In the RwandaRuanda Children'sÇocuk MuseumMüze,
251
833000
3000
Rwanda Çocukları Müzesinde
14:08
there is a photographfotoğraf of a 10-year-old-yaşında boyoğlan
252
836000
4000
on yaşında bir çocuğun fotoğrafı vardır
14:12
and the Children'sÇocuk MuseumMüze is commemoratinganısına the liveshayatları that were lostkayıp
253
840000
6000
ve Müze de bir milyon insanın öldüğü
14:18
in the RwandanRuanda genocidesoykırım where a millionmilyon people diedvefat etti.
254
846000
4000
Rwanda soykırımında yaşamını yitirenlerin anısına yapılmıştır.
14:22
There is a photographfotoğraf of a boyoğlan calleddenilen DavidDavid.
255
850000
3000
David adında bir çocuğun fotoğrafı.
14:25
BesideYanında that photographfotoğraf there is the informationbilgi about his life.
256
853000
4000
Fotoğrafın yanında çocuğun yaşamı hakkında bilgiler var.
14:29
It said "DavidDavid, ageyaş 10."
257
857000
3000
"David, yaş on."
14:32
DavidDavid: ambitionhırs to be a doctordoktor.
258
860000
3000
David: doktor olmak isterdi.
14:35
FavoriteFavori sportspor: footballFutbol. What did he enjoykeyfini çıkarın mostçoğu?
259
863000
4000
En sevdiği sport: football. En çok neden hoşlanır?
14:39
MakingYapma people laughgülmek.
260
867000
3000
İnsanları güldürmekten.
14:42
How did he dieölmek?
261
870000
3000
Nasıl öldü?
14:45
Torturedİşkence to deathölüm.
262
873000
2000
Ölümüne işkence edilerek.
14:47
Last wordskelimeler said to his motheranne who was alsoAyrıca torturedişkence to deathölüm:
263
875000
5000
Yine işkence edilerek öldürülen annesine son sözleri:
14:52
"Don't worryendişelenmek. The UnitedAmerika NationsMilletler are cominggelecek."
264
880000
4000
"Merak etme. Birleşmiş Milletler geliyor."
14:56
And we never did.
265
884000
3000
Ve biz hiç gelmedik.
14:59
And that younggenç boyoğlan believedinanılır our promisessözler
266
887000
2000
O genç oğlan bizim Rwanda'daki zorluk içindeki insanlara
15:01
that we would help people in difficultyzorluk in RwandaRuanda,
267
889000
3000
yardım edeceğimize dair sözlerimize inandı,
15:04
and we never did.
268
892000
2000
ve biz yardım etmedik.
15:06
So we have got to createyaratmak in this worldDünya alsoAyrıca
269
894000
2000
O zaman bu dünyada aynı zamanda
15:08
institutionskurumlar for peacekeepingbarış and humanitarianinsancıl aidyardım,
270
896000
2000
çatışmayla kasıp kavrulan yerlerinde
15:11
but alsoAyrıca for reconstructionyeniden yapılanma and securitygüvenlik
271
899000
3000
barışı sağlamak ve insanı yardım için,
15:14
for some of the conflict-riddençakışma basmış statesdevletler of the worldDünya.
272
902000
3000
ve ayrıca yeniden yapılanma ve güvenlik için kurumları oluşturmalıyız.
15:17
So my argumenttartışma todaybugün is basicallytemel olarak this.
273
905000
3000
Bugünkü iddiam şudur.
15:20
We have the meansanlamına geliyor by whichhangi we could createyaratmak a trulygerçekten globalglobal societytoplum.
274
908000
3000
Gerçekten küresel bir toplum oluşturmak için gerekli araçlara sahibiz.
15:23
The institutionskurumlar of this globalglobal societytoplum can be createdoluşturulan by our endeavorsçabaları.
275
911000
6000
Bu küresel toplumun kurumlarını da gayretlerimizle kurabiliriz.
15:29
That globalglobal ethicetik can infusedemlemek the fairnessAdalet and responsibilitysorumluluk that is necessarygerekli
276
917000
4000
Küresel ahlak da doğruluk ve sorumluluğu bu kurumların çalışması için
15:33
for these institutionskurumlar to work,
277
921000
3000
kurumlara aşılayabilir,
15:36
but we should not losekaybetmek the chanceşans in this generationnesil,
278
924000
3000
ama bu neslin ve özellikle de bu on yılın
15:39
in this decadeonyıl in particularbelirli, with PresidentBaşkan ObamaObama in AmericaAmerika,
279
927000
4000
fırsatını, küresel çevre kurumları oluşturmak için,
15:43
with other people workingçalışma with us around the worldDünya,
280
931000
3000
ve finans için, güvenlik ve kalkınma için,
15:46
to createyaratmak globalglobal institutionskurumlar for the environmentçevre,
281
934000
2000
diğer insanlara karşı olan sorumluluklarımızı
15:48
and for financemaliye,
282
936000
2000
anlamak için,
15:50
and for securitygüvenlik and for developmentgelişme,
283
938000
2000
dünyayı birleştirme arzumuz, ve
15:52
that make senseduyu of our responsibilitysorumluluk to other peopleshalklar,
284
940000
3000
herkesin varolduğunda hemfikir sorunlarımızın çözümü için,
15:55
our desirearzu etmek to bindbağlamak the worldDünya togetherbirlikte, and
285
943000
3000
hele ki, Amerika'da Başkan Obama, ve dünyanın dört bir yanında
15:58
our need to tackleele almak problemssorunlar that everybodyherkes knowsbilir existvar olmak.
286
946000
4000
çalışan diğer insanlar varken, yitirmemeliyiz.
16:02
It is said that in AncientAntik RomeRoma that when CiceroCicero spokekonuştu to his audiencesizleyiciler,
287
950000
5000
Anlatılır ki, Eski Roma'da Çiçero konuştuğunda,
16:07
people used to turndönüş to eachher other and say about CiceroCicero, "Great speechkonuşma."
288
955000
6000
dinleyenler birbirlerine dönüp, "İyi konuşma", derlermiş.
16:13
But it is said that in AncientAntik GreeceYunanistan
289
961000
2000
Aynı zamanda, yine Eski Roma'da,
16:15
when DemosthenesDemosthenes spokekonuştu to his audiencesizleyiciler,
290
963000
3000
Demosthenes konuştuğunda,
16:18
people turneddönük to eachher other and didndeğil’t say "Great speechkonuşma."
291
966000
3000
dinleyenler birbirlerine dönüp, "İyi konuşma", demezlermiş.
16:21
They said, "Let's marchMart."
292
969000
2000
"Haydi yola koyulalım" derlermiş.
16:23
We should be marchingyürüyen towardskarşı a globalglobal societytoplum.
293
971000
3000
Küresel topluma doğru yürüyor olmalıyız.
16:26
Thank you.
294
974000
1000
Teşekkürler.
16:27
(ApplauseAlkış)
295
975000
6000
(Alkışlar)
Translated by Utku Oren
Reviewed by Barbaros YAZKAN

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Gordon Brown - British Prime Minister
Britain's former prime minister Gordon Brown played a key role in shaping the G20 nations' response to the world's financial crisis, and was a powerful advocate for a coordinated global response to problems such as climate change, poverty and social justice.

Why you should listen

During his long term of office, former UK prime minister Gordon Brown became one of the world's most experienced political leaders, with a deep understanding of the global economy based on 10 years' experience as Great Britain's Chancellor of the Exchequer. He has been a key architect of the G8's agreements on poverty and climate change, and has provided a passionate voice to encourage the developed world to aid struggling African countries. He is an advocate of global solutions for global problems -- through both the reinvention of international institution and the advancement of a global ethics.

While prime minister, Brown promoted technology as a tool for economic (and environmental) recovery. With his charge to "count the carbon and the pennies," research on electric cars and residential energy efficiency are slated to become a major part of the UK's recovery plan. He pushed for universal broadband and a general increase in spending on science. And he sought to use new communication tools like Twitter and YouTube as a means to communicate government policy.

More profile about the speaker
Gordon Brown | Speaker | TED.com