ABOUT THE SPEAKER
Wade Davis - Anthropologist, ethnobotanist
A National Geographic Explorer-in-Residence, Wade Davis has been described as “a rare combination of scientist, scholar, poet and passionate defender of all of life’s diversity.”

Why you should listen

Wade Davis is perhaps the most articulate and influential western advocate for the world's indigenous cultures. A National Geographic Explorer-in-Residence, he has been described as “a rare combination of scientist, scholar, poet and passionate defender of all of life’s diversity.” Trained in anthropology and botany at Harvard, he travels the globe to live alongside indigenous people, and document their cultural practices in books, photographs, and film. His stunning photographs and evocative stories capture the viewer's imagination. As a speaker, he parlays that sense of wonder into passionate concern over the rate at which cultures and languages are disappearing -- 50 percent of the world's 7,000 languages, he says, are no longer taught to children. He argues, in the most beautiful terms, that language is much more than vocabulary and grammatical rules. Every language is an old-growth forest of the mind.  

Indigenous cultures are not failed attempts at modernity, let alone failed attempts to be us. They are unique expressions of the human imagination and heart, unique answers to a fundamental question: What does it mean to be human and alive? When asked this question, the peoples of the world respond in 7,000 different voices, and these collectively comprise our human repertoire for dealing with all the challenges that will confront us as a species over the coming centuries.

Davis is the author of 15 books including The Serpent and the RainbowOne River, and The Wayfinders. His many film credits include Light at the Edge of the World, an eight-hour documentary series produced for the National Geographic. In 2009 he received the Gold Medal from the Royal Canadian Geographical Society for his contributions to anthropology and conservation, and he is the 2011 recipient of the Explorers Medal, the highest award of the Explorers’ Club, and the 2012 recipient of the Fairchild Medal for Plant Exploration. His latest books are Into the Silence: The Great War, Mallory and the Conquest of Everest and The Sacred Headwaters: the Fight to Save the Stikine, Skeena and the Nass.

More profile about the speaker
Wade Davis | Speaker | TED.com
TED2003

Wade Davis: Dreams from endangered cultures

Wade Davis tehlikede olan kültürler hakkında konuşuyor

Filmed:
4,012,783 views

Çarpıcı fotoğraf ve öyküleri ile, National Geographic Araştırmacısı Wade Davis, bu gezegenden bir endişe oranında yok olmakta olan, dünyanın en yerli kültürlerinin olağanüstü çeşitliliğini kutluyor.
- Anthropologist, ethnobotanist
A National Geographic Explorer-in-Residence, Wade Davis has been described as “a rare combination of scientist, scholar, poet and passionate defender of all of life’s diversity.” Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:25
You know, one of the intenseyoğun pleasureszevkler of travelseyahat
0
0
3000
Bilirsiniz, seyahatlerin büyük zevklerinden biri
00:28
and one of the delightslezzetleri of ethnographicetnografik researchAraştırma
1
3000
2000
ve etnografik araştırmaların güzelliklerinden biri
00:30
is the opportunityfırsat to livecanlı amongstarasında those
2
5000
2000
eski adetlerini unutmayanların,
00:32
who have not forgottenunutulmuş the oldeski waysyolları,
3
7000
2000
geçmişlerini hala rüzgarın esmesinde,
00:34
who still feel theironların pastgeçmiş in the windrüzgar,
4
9000
3000
yağmurun parlattığı taşlarda,
00:37
touchdokunma it in stonestaşlar polishedcilalı by rainyağmur,
5
12000
3000
bitkilerin acı yapraklarında hissedenlerin
00:40
tastedamak zevki it in the bitteracı leavesyapraklar of plantsbitkiler.
6
15000
2000
arasında yaşayabilme imkanıdır.
00:42
Just to know that JaguarJaguar shamansşamanlar still journeyseyahat beyondötesinde the MilkySütlü Way,
7
17000
4000
Şaman jaguarların halen Samanyolu’nun ötesine seyahat ettiğini
00:46
or the mythsmitler of the InuitInuit eldersyaşlılar still resonateyankılamak with meaninganlam,
8
21000
4000
veya İnuitlerin ataları ile ilgili mitlerin halen anlamlı şekilde yankılandığını,
00:50
or that in the HimalayaHimalaya,
9
25000
2000
veya Himalaya’da
00:53
the BuddhistsBudistler still pursuesürdürmek the breathnefes of the DharmaDharma,
10
28000
4000
Budistlerin halen Dharma’nın nefesini aramalarını bilmek
00:57
is to really rememberhatırlamak the centralmerkezi revelationvahiy of anthropologyantropoloji,
11
32000
3000
antropolojinin temel ilhamını hatırlamak içindir,
01:00
and that is the ideaFikir that the worldDünya in whichhangi we livecanlı
12
35000
2000
ve bu, yaşadığımız dünyanın,
01:03
does not existvar olmak in some absolutekesin senseduyu,
13
38000
2000
mutlak anlamda var olmadığı,
01:05
but is just one modelmodel of realitygerçeklik,
14
40000
1000
sadece gerçeğin bir örneği olduğu,
01:06
the consequencesonuç of one particularbelirli setset of adaptiveadaptif choicesseçimler
15
41000
4000
neslimizin pek çok kuşak önce başarıyla yapmış olduğu
01:10
that our lineagesoy madeyapılmış, albeitGerçi successfullybaşarılı olarak, manyçok generationsnesiller agoönce.
16
45000
4000
bir takım uygun seçimlerin sonucu oluştuğu anlamına gelmektedir.
01:15
And of coursekurs, we all sharepay the sameaynı adaptiveadaptif imperativeszorunluluklar.
17
50000
4000
Elbette ki hepimiz aynı uyum zorunluluğunu paylaşıyoruz.
01:19
We're all borndoğmuş. We all bringgetirmek our childrençocuklar into the worldDünya.
18
54000
2000
Hepimiz dünyaya geldik. Hepimiz dünyaya çocuk getiriyoruz.
01:21
We go throughvasitasiyla initiationbaşlatma ritesayinleri.
19
56000
2000
Başlama ritüellerini yaşıyoruz.
01:23
We have to dealanlaştık mı with the inexorableamansız separationayırma of deathölüm,
20
58000
2000
Ölümün değiştirilemez ayırıcılığıyla yaşamak zorundayız,
01:25
so it shouldn'tolmamalı surprisesürpriz us that we all singşarkı söyle, we all dancedans,
21
60000
4000
bu yüzden hepimizin şarkı söylemesi, hepimizin dans etmesi,
01:29
we all have artSanat.
22
64000
2000
hepimizin birer sanatkar olması bizi şaşırtmamalı.
01:31
But what's interestingilginç is the uniquebenzersiz cadenceritim of the songşarkı,
23
66000
3000
Esas ilginç olan şarkıların benzersiz ritmidir,
01:34
the rhythmritim of the dancedans in everyher culturekültür.
24
69000
2000
dansın bütün kültürlerdeki ritmidir.
01:36
And whetherolup olmadığını it is the PenanPan in the forestsormanlar of BorneoBorneo,
25
71000
3000
Ve bu ister Borneo ormanlarındaki Penan halkı olsun,
01:39
or the VoodooVoodoo acolytesyardımcıları in HaitiHaiti,
26
74000
3000
ister Haiti’deki vudu rahip yardımcıları olsun,
01:43
or the warriorssavaşçı in the KaisutKaisut desertçöl of NorthernKuzey KenyaKenya,
27
78000
4000
ister Kuzey Kenya’da Kaisut Çölü’ndeki savaşçılar olsun,
01:49
the CuranderoCurandero in the mountainsdağlar of the AndesAndes,
28
84000
2000
ister Andes Dağları’ndaki Curandero’lar olsun,
01:52
or a caravanseraikervansaray in the middleorta of the SaharaSahara --
29
87000
5000
ister Sahra’nın ortasındaki kervansaraylar olsun.
01:57
this is incidentallytesadüfen the fellowadam that I traveledseyahat into the desertçöl with
30
92000
2000
Bu, bir ay önce çölde
01:59
a monthay agoönce --
31
94000
1000
birlikte gezdiğim kişi,
02:00
or indeedaslında a yakyak herderçobanı in the slopesyamaçlar of QomolangmaQomolangma,
32
95000
3000
dünyanın tanrıça anası olan Everest,
02:03
EverestEverest, the goddesstanrıça motheranne of the worldDünya.
33
98000
2000
Qomolangma’nın eteklerinde birlikte gezdiğim yak çobanı.
02:05
All of these peopleshalklar teachöğretmek us that there are other waysyolları of beingolmak,
34
100000
3000
Tüm bu insanlar bize başka varoluş şekilleri,
02:08
other waysyolları of thinkingdüşünme,
35
103000
1000
başka düşünme şekilleri,
02:09
other waysyolları of orientingYönelen yourselfkendin in the EarthDünya.
36
104000
2000
kendinizi Dünya’da yönlendirmenin başka şekilleri olduğunu öğretiyor.
02:11
And this is an ideaFikir, if you think about it,
37
106000
2000
Ve eğer düşünürseniz, bu fikir
02:13
can only filldoldurmak you with hopeumut.
38
108000
2000
sizi ümitlendirebilir.
02:15
Now, togetherbirlikte the myriadsayısız cultureskültürler of the worldDünya
39
110000
3000
Günümüzde, dünyanın sayısız kültürleri
02:18
make up a web of spiritualmanevi life and culturalkültürel life
40
113000
4000
gezegeni kuşatan dinsel ve kültürel bir
02:22
that envelopszarflar the planetgezegen,
41
117000
2000
yaşam ağı oluşturuyor,
02:24
and is as importantönemli to the well-beingsağlık of the planetgezegen
42
119000
2000
ve bu gezegenin refahı için önemli,
02:26
as indeedaslında is the biologicalbiyolojik web of life that you know as a biospherebiyosfer.
43
121000
3000
tıpkı biyosfer olarak bildiğiniz yaşamın biyolojik ağının önemli olduğu gibi.
02:29
And you mightbelki think of this culturalkültürel web of life
44
124000
3000
Ve bu kültürel yaşam ağını
02:32
as beingolmak an ethnosphereethnosphere,
45
127000
1000
bir etnosfer olarak düşünebilirsiniz
02:33
and you mightbelki definetanımlamak the ethnosphereethnosphere
46
128000
2000
ve etnosferi,
02:35
as beingolmak the sumtoplam totalGenel Toplam of all thoughtsdüşünceler and dreamsrüyalar, mythsmitler,
47
130000
3000
bilincin doğuşundan beri insanın hayalgücü tarafından üretilen
02:38
ideasfikirler, inspirationsilham, intuitionssezgiler broughtgetirdi into beingolmak
48
133000
3000
tüm düşüncelerin ve rüyaların, mitlerin
02:41
by the humaninsan imaginationhayal gücü sincedan beri the dawnşafak of consciousnessbilinç.
49
136000
4000
fikirlerin, ilhamların, sezgilerin toplamı olarak tanımlayabilirsiniz.
02:45
The ethnosphereethnosphere is humanity'sinsanlığın great legacymiras.
50
140000
3000
Etnosfer insanlığın büyük mirasıdır.
02:48
It's the symbolsembol of all that we are
51
143000
2000
Şaşılacak derecede meraklı bir tür olan bizlerin ne olduğumuzun
02:50
and all that we can be as an astonishinglyşaşılacak derecede inquisitivemeraklı speciesTürler.
52
145000
4000
ve ne olabileceğimizin bir sembolü.
02:55
And just as the biospherebiyosfer has been severelyağır erodedaşınmış,
53
150000
3000
Tıpkı biyosferin ciddi oranda erozyona uğradığı gibi
02:58
so too is the ethnosphereethnosphere
54
153000
2000
etnosfer de erozyona uğruyor.
03:00
-- and, if anything, at a faruzak greaterbüyük rateoran.
55
155000
2000
ve belki de daha da hızlı bir şekilde.
03:02
No biologistsbiyologlar, for exampleörnek, would darecesaret suggestönermek
56
157000
2000
Örneğin hiçbir biyolog,
03:04
that 50 percentyüzde of all speciesTürler or more have been or are
57
159000
3000
bütün türlerin %50’sinin veya daha fazlasının tükenmenin eşiğinde
03:07
on the brinkkenar of extinctionsönme because it simplybasitçe is not truedoğru,
58
162000
2000
olduğunu ileri sürmeye cesaret edemez çünkü bu doğru değil,
03:09
and yethenüz that -- the mostçoğu apocalyptickıyamet scenariosenaryo
59
164000
2000
ve yinede bu, biyolojik çeşitlilik alanındaki
03:11
in the realmDiyar of biologicalbiyolojik diversityçeşitlilik --
60
166000
3000
en apokaliptik senaryo,
03:14
scarcelyhemen hemen approachesyaklaşımlar what we know to be the mostçoğu optimisticiyimser scenariosenaryo
61
169000
3000
kültürel çeşitlilik alanında en iyimser senaryo olarak bildiğimiz
03:17
in the realmDiyar of culturalkültürel diversityçeşitlilik.
62
172000
2000
senaryoya pek yaklaşmıyor.
03:19
And the great indicatorgösterge of that, of coursekurs, is languagedil losskayıp.
63
174000
3000
Ve bunun en büyük göstergesi elbette, dillerin kaybolmasıdır.
03:22
When eachher of you in this roomoda were borndoğmuş,
64
177000
3000
Bu odada bulunan sizler dünyaya geldiğiniz zaman,
03:25
there were 6,000 languagesdiller spokenkonuşulmuş on the planetgezegen.
65
180000
3000
gezegende 6:00 dil konuşulmaktaydı.
03:28
Now, a languagedil is not just a bodyvücut of vocabularykelime hazinesi
66
183000
3000
Şimdi, bir dil sadece sözcük yığınları değildir
03:31
or a setset of grammaticalgramatik ruleskurallar.
67
186000
2000
veya bir takım gramer kuralları değildir.
03:33
A languagedil is a flashflaş of the humaninsan spiritruh.
68
188000
2000
Dil, insan ruhunun bir kıvılcımıdır.
03:35
It's a vehiclearaç throughvasitasiyla whichhangi the soulruh of eachher particularbelirli culturekültür
69
190000
3000
Her kültürün ruhunu maddi dünyaya
03:38
comesgeliyor into the materialmalzeme worldDünya.
70
193000
1000
getiren bir araçtır.
03:39
EveryHer languagedil is an old-growthyaşlı forestorman of the mindus,
71
194000
3000
Her dil, ruhun asırlık ormanıdır,
03:42
a watersheddönüm noktası, a thought, an ecosystemekosistem of spiritualmanevi possibilitiesolasılıklar.
72
197000
4000
bir sınır, bir düşüncedir, ruhsal olanakların bir ekosistemidir.
03:46
And of those 6,000 languagesdiller, as we sitoturmak here todaybugün in MontereyMonterey,
73
201000
4000
Ve biz bugün Monterey’deyken, bu 6:00 dilin
03:50
fullytamamen halfyarım are no longeruzun beingolmak whisperedfısıldadı into the earskulaklar of childrençocuklar.
74
205000
4000
neredeyse yarısı artık çocukların kulaklarına fısıldanmıyor.
03:54
They're no longeruzun beingolmak taughtöğretilen to babiesbebekler,
75
209000
3000
Artık bebeklere öğretilmiyor,
03:57
whichhangi meansanlamına geliyor, effectivelyetkili bir şekilde, unlessolmadıkça something changesdeğişiklikler,
76
212000
2000
ve bu, gerçekten bir şeyler değişmediği sürece,
03:59
they're alreadyzaten deadölü.
77
214000
1000
bu dillerin öldüğü anlamına geliyor.
04:00
What could be more lonelyyalnız than to be envelopedzarflı in silenceSessizlik,
78
215000
4000
Sessizliğe boğulmak,
04:04
to be the last of your people to speakkonuşmak your languagedil,
79
219000
2000
halkının dilini konuşan son kişi olmak,
04:06
to have no way to passpas on the wisdombilgelik of the ancestorsatalarımız
80
221000
3000
atalarının bilgeliğini aktaramamak
04:09
or anticipatetahmin etmek the promisesöz vermek of the childrençocuklar?
81
224000
3000
veya bunu bekleyen çocuklar olmamasından daha yalnız nasıl hisseder insan?
04:12
And yethenüz, that dreadfulkorkunç fatekader is indeedaslında the plightvâât of somebodybirisi
82
227000
3000
Hal böyleyken, bu korkunç kader her iki haftada bir
04:15
somewherebir yerde on EarthDünya roughlykabaca everyher two weekshaftalar,
83
230000
2000
dünyanın herhangi bir yerinden bir kişinin ümitsizliği,
04:17
because everyher two weekshaftalar, some elderyaşça büyük dieskalıp
84
232000
2000
çünkü her iki haftada bir, bir ihtiyar ölüyor
04:19
and carriestaşır with him into the gravemezar the last syllableshece
85
234000
2000
ve eski bir dilin son hecelerini kendisiyle birlikte
04:21
of an ancienteski tonguedil.
86
236000
2000
mezara götürüyor.
04:23
And I know there's some of you who say, "Well, wouldn'tolmaz it be better,
87
238000
2000
Ve biliyorum ki aranızda bazılarınız: “Daha iyi değil mi?
04:25
wouldn'tolmaz the worldDünya be a better placeyer
88
240000
1000
Hepimiz bir tek dil konuşsaydık eğer,
04:26
if we all just spokekonuştu one languagedil?" And I say, "Great,
89
241000
3000
dünya çok daha iyi bir yer haline gelmez miydi?” diyor. Ben de diyorum ki: “Harika,
04:29
let's make that languagedil YorubaYoruba dili. Let's make it CantoneseKanton.
90
244000
3000
o dil o zaman Yoruba dili olsun. Kanton dili olsun.
04:32
Let's make it KogiKOGI."
91
247000
1000
Kogi dili olsun.”
04:33
And you'llEğer olacak suddenlyaniden discoverkeşfetmek what it would be like
92
248000
2000
Ve sizler de birden kendi dilinizi konuşamamanın
04:35
to be unableaciz to speakkonuşmak your ownkendi languagedil.
93
250000
3000
ne demek olduğunu anlarsınız.
04:38
And so, what I'd like to do with you todaybugün
94
253000
3000
Bugün sizlerle beraber yapmak istediğim
04:41
is sortçeşit of take you on a journeyseyahat throughvasitasiyla the ethnosphereethnosphere,
95
256000
4000
sizleri etnosferde bir çeşit yolculuğa çıkarmak,
04:45
a briefkısa journeyseyahat throughvasitasiyla the ethnosphereethnosphere,
96
260000
2000
etnosferde kısa bir yolculuk yapmak,
04:47
to try to beginbaşla to give you a senseduyu of what in factgerçek is beingolmak lostkayıp.
97
262000
4000
sizlere aslında neyin kaybolduğunu anlatmaya çalışmak istiyorum.
04:52
Now, there are manyçok of us who sortçeşit of forgetunutmak
98
267000
7000
Şimdi, aramızda bazılarımız,
04:59
that when I say "differentfarklı waysyolları of beingolmak,"
99
274000
2000
“varoluşun farklı şekilleri” dediğim zaman,
05:01
I really do mean differentfarklı waysyolları of beingolmak.
100
276000
2000
gerçekten de varoluşun farklı şekillerini anlatmak istediğimi unutuyor.
05:04
Take, for exampleörnek, this childçocuk of a BarasanaBarasana in the NorthwestKuzeybatı AmazonAmazon,
101
279000
5000
Örneğin, kuzeybatı Amazon’da Barasana’daki çocuğu düşünün,
05:09
the people of the anacondaanakonda
102
284000
1000
anakonda halkını,
05:10
who believe that mythologicallymitolojik olarak they camegeldi up the milkSüt rivernehir
103
285000
2000
mitolojik olarak süt nehrinden geldiklerine,
05:12
from the eastDoğu in the bellygöbek of sacredkutsal snakesyılan.
104
287000
3000
doğudan aziz yılanların karnından çıktıklarına inanan halkı düşünün.
05:15
Now, this is a people who cognitivelybilişsel
105
290000
3000
Şimdi, bu halk bilişsel olarak
05:18
do not distinguishayırmak the colorrenk bluemavi from the colorrenk greenyeşil
106
293000
2000
mavi ile yeşil renk arasında ayrım yapmıyor
05:20
because the canopygölgelik of the heavensgökler
107
295000
2000
çünkü gökyüzünün örtüsü
05:22
is equatedeşdeğer to the canopygölgelik of the forestorman
108
297000
1000
ormanın örtüsüne eşit tutuluyor
05:23
uponüzerine whichhangi the people dependbağımlı.
109
298000
2000
ve halk buna bağlı.
05:25
They have a curiousMeraklı languagedil and marriageevlilik rulekural
110
300000
3000
İlginç bir dil ve evlilik kuralları var
05:28
whichhangi is calleddenilen "linguisticdilbilimsel exogamydışardan evlenme:"
111
303000
2000
ve buna dilbilimsel dış evlilik deniyor:
05:30
you mustşart marryevlenmek someonebirisi who speakskonuşur a differentfarklı languagedil.
112
305000
3000
başka bir dil konuşan biriyle evlenmek zorundasın.
05:33
And this is all rootedköklü in the mythologicalmitolojik pastgeçmiş,
113
308000
2000
Ve bunun kökleri mitolojik geçmişte
05:35
yethenüz the curiousMeraklı thing is in these long housesevler,
114
310000
2000
ancak ilginç olan, bu uzun evlerde
05:37
where there are sixaltı or sevenYedi languagesdiller spokenkonuşulmuş
115
312000
2000
yabancılarla yapılan evliliklerden dolayı
05:39
because of intermarriageyabancı ile evlenme,
116
314000
2000
altı veya yedi tane dil konuşulmakta.
05:41
you never hearduymak anyonekimse practicingalıştırma yapmak a languagedil.
117
316000
3000
asla kimsenin dil çalıştığını duyamazsınız.
05:44
They simplybasitçe listen and then beginbaşla to speakkonuşmak.
118
319000
3000
Sadece dinliyorlar ve sonra konuşmaya başlıyorlar.
05:47
Or, one of the mostçoğu fascinatingbüyüleyici tribeskabileler I ever livedyaşamış with,
119
322000
2000
Veya birlikte yaşadığım en ilginç kabilelerinden biri
05:49
the WaoraniWaorani of northeasternkuzeydoğu EcuadorEkvador,
120
324000
4000
Ekvator’un kuzeydoğusundaki Waorani halkı,
05:53
an astonishingşaşırtıcı people first contactedtemas peacefullybarışçıl in 1958.
121
328000
3000
ilk kez 1958 yılında irtibat kurulan hayret verici bir halk.
05:56
In 1957, fivebeş missionariesmisyonerler attemptedteşebbüs contacttemas
122
331000
4000
1957 yılında beş misyoner irtibat kurmaya çalışmış
06:00
and madeyapılmış a criticalkritik mistakehata.
123
335000
1000
ve tehlikeli bir hata yapmıştır.
06:01
They droppeddüştü from the airhava
124
336000
1000
Havadan kendilerine ait
06:02
8 x 10 glossyparlak photographsfotoğraflar of themselveskendilerini
125
337000
2000
sekiz ila on fotoğraf atmışlar,
06:04
in what we would say to be friendlyarkadaş canlısı gesturesmimik,
126
339000
2000
dostane jest olarak nitelendirebileceğimiz bir çabayla,
06:06
forgettingunutma that these people of the rainforestyağmur ormanı
127
341000
2000
ama bu yağmur ormanı halkının
06:08
had never seengörüldü anything two-dimensionaliki boyutlu in theironların liveshayatları.
128
343000
3000
hayatlarında asla iki boyutlu bir şey görmediğini düşünmemişler.
06:11
They pickedseçilmiş up these photographsfotoğraflar from the forestorman floorzemin,
129
346000
2000
Ormanın zeminine düşen fotoğrafları almışlar,
06:13
trieddenenmiş to look behindarkasında the faceyüz to find the formform or the figureşekil,
130
348000
3000
herhangi bir şekil veya figür bulabilmek için simalara bakmaya çalışmışlar,
06:16
foundbulunan nothing, and concludedsonucuna that these were callingçağrı cardskartları
131
351000
2000
hiç bir şey bulamamışlar ve bunların şeytan tarafından gönderilen kartlar olduğuna
06:18
from the devilşeytan, so they spearedmızrakladı the fivebeş missionariesmisyonerler to deathölüm.
132
353000
3000
karar vermişler, sonra da beş misyoneri mızraklarıyla öldürmüşler.
06:22
But the WaoraniWaorani didn't just spearmızrak outsidersdışarıdan.
133
357000
2000
Ama Waorani’ler sadece yabancıları mızrakla vurmazlarmış.
06:24
They spearedmızrakladı eachher other.
134
359000
1000
Birbirlerini de mızrakla vururlarmış.
06:25
54 percentyüzde of theironların mortalityölüm oranı was duenedeniyle to them spearingzıpkınla eachher other.
135
360000
3000
Ölümlerin %54’ü birbirlerini mızrakla vurmaktan kaynaklanırmış.
06:28
We tracedtakip genealogiesgenealogies back eightsekiz generationsnesiller,
136
363000
3000
Sekiz kuşak öncesine kadar soy araştırması yaptık
06:31
and we foundbulunan two instancesörnekleri of naturaldoğal deathölüm
137
366000
2000
ve iki doğal ölüm vakasına rastladık.
06:33
and when we pressuredbasınçlı the people a little bitbit about it,
138
368000
2000
Halkı konuşmaya biraz zorladıktan sonra
06:35
they admittedkabul edilmiş that one of the fellowsarkadaşlar had gottenkazanılmış so oldeski
139
370000
2000
kişilerden birinin çok yaşlandığını ve yaşlılıktan dolayı öldüğünü
06:37
that he diedvefat etti gettingalma oldeski, so we spearedmızrakladı him anywayneyse. (LaughterKahkaha)
140
372000
4000
ve onu buna rağmen mızrakla vurduklarını itiraf ettiler. (Gülüşmeler.)
06:41
But at the sameaynı time they had a perspicaciouszeki knowledgebilgi
141
376000
3000
Ama aynı zamanda orman hakkında şaşırtıcı derecede
06:44
of the forestorman that was astonishingşaşırtıcı.
142
379000
1000
akıllıca bilgilere sahipler.
06:45
TheirOnların huntersavcılar could smellkoku animalhayvan urineidrar at 40 pacesadım
143
380000
3000
Avcılar, 40 adım öteden hayvan idrarını koklayabiliyor
06:48
and tell you what speciesTürler left it behindarkasında.
144
383000
3000
ve size bunun hangi tür tarafından bırakıldığını söyleyebiliyor.
06:51
In the earlyerken '80s, I had a really astonishingşaşırtıcı assignmentatama
145
386000
2000
80’li yılların başlarında hayret verici bir görev aldım;
06:53
when I was askeddiye sordu by my professorprofesör at HarvardHarvard
146
388000
2000
Harvard’daki profesörüm bana
06:55
if I was interestedilgili in going down to HaitiHaiti,
147
390000
2000
Haiti’ye gidip
06:58
infiltratinginfiltre the secretgizli societiestoplumlar
148
393000
2000
Duvalier’in gücü
07:00
whichhangi were the foundationvakıf of Duvalier'sDuvalier'ın strengthkuvvet
149
395000
2000
ve Tonton Macoute’lerin kurucuları olan
07:02
and TontonTonton MacoutesMacoutes,
150
397000
1000
gizli toplumların arasına sızmaya
07:03
and securingsabitleme the poisonzehir used to make zombieszombiler.
151
398000
3000
ve zombi yaratmak için kullanılan zehri ele geçirmeye ilgi duyup duymadığımı sormuştu.
07:06
In ordersipariş to make senseduyu out of sensationduygu, of coursekurs,
152
401000
3000
Elbette, bu duygudan bir anlam çıkarmak amacıyla
07:09
I had to understandanlama something about this remarkabledikkat çekici faithinanç
153
404000
3000
Vodoun’un bu tuhaf inancını anlamam gerekirdi.
07:12
of VodounVodoun. And VoodooVoodoo is not a blacksiyah magicsihirli culttarikat.
154
407000
3000
Vudu bir kara büyü inancı değil.
07:15
On the contraryaksi, it's a complexkarmaşık metaphysicalmetafiziksel worldviewdünya görüşü.
155
410000
3000
Tam aksine, karışık bir doğaüstü dünya görüşü.
07:18
It's interestingilginç.
156
413000
1000
Enteresan.
07:19
If I askeddiye sordu you to nameisim the great religionsdinler of the worldDünya,
157
414000
1000
Sizden dünyanın büyük dinlerini söylemenizi istesem,
07:20
what would you say?
158
415000
1000
ne dersiniz?
07:21
ChristianityHıristiyanlık, IslamIslam, BuddhismBudizm, JudaismYahudilik, whateverher neyse.
159
416000
3000
Hristiyanlık, İslam, Budizm, Yahudilik vs.
07:24
There's always one continentkıta left out,
160
419000
2000
Her zaman bir kıta unutuluyor,
07:26
the assumptionvarsayım beingolmak that sub-SaharanSahra AfricaAfrika
161
421000
2000
Sahra altı Afrika’nın dini inançları
07:28
had no religiousdini beliefsinançlar. Well, of coursekurs, they did
162
423000
2000
olmadığı varsayılıyor. Hoş, elbette ki var
07:30
and VoodooVoodoo is simplybasitçe the distillationdamıtma
163
425000
2000
ve vudu çok basit bir şekilde,
07:33
of these very profoundderin religiousdini ideasfikirler
164
428000
1000
kölelik döneminde yapılan trajik diaspora zamanında oluşan
07:34
that camegeldi over duringsırasında the tragictrajik DiasporaDiaspora of the slaverykölelik eraçağ.
165
429000
3000
çok derin dini fikirlerin damıtılmış hali.
07:37
But, what makesmarkaları VoodooVoodoo so interestingilginç
166
432000
2000
Ama vuduyu bu kadar ilginç yapan
07:39
is that it's this livingyaşam relationshipilişki
167
434000
2000
canlılar ile ölüler arasındaki
07:41
betweenarasında the livingyaşam and the deadölü.
168
436000
1000
bu canlı ilişkidir.
07:42
So, the livingyaşam give birthdoğum to the spiritsalkollü içkiler.
169
437000
1000
Yani, canlılar ruhları doğuruyor.
07:43
The spiritsalkollü içkiler can be invokedçağrılan from beneathaltında the Great WaterSu,
170
438000
3000
Ruhlar “Büyük Sular”dan çağrılıyor,
07:46
respondingtepki vermek to the rhythmritim of the dancedans
171
441000
2000
dansın ritmine cevap veriyorlar
07:48
to momentarilyanlık olarak displaceyerinden çıkarmak the soulruh of the livingyaşam,
172
443000
2000
ve bir an için canlıların ruhlarının yerine geçiyorlar
07:50
so that for that briefkısa shiningparlıyor momentan, the acolyterahip yardımcısı becomesolur the god.
173
445000
4000
ve o kısa nurani an boyunca rahip yardımcısı tanrı oluyor.
07:54
That's why the VoodooistsVoodooists like to say
174
449000
2000
Vuducular bu yüzden şöyle demeyi severler:
07:56
that "You whitebeyaz people go to churchkilise and speakkonuşmak about God.
175
451000
3000
”Siz beyaz insanlar, kiliseye gidin, Tanrı hakkında konuşun.
07:59
We dancedans in the templetapınak and becomeolmak God."
176
454000
2000
Biz tapınağımızda dans ediyoruz ve Tanrı oluyoruz.”
08:01
And because you are possesseddeli, you are takenalınmış by the spiritruh --
177
456000
3000
Ve ruh sizin içinize girdikten sonra, ruh tarafından ele geçirilmenizden sonra,
08:04
how can you be harmedzarar?
178
459000
1000
nasıl zarar görebilirsiniz?
08:05
So you see these astonishingşaşırtıcı demonstrationsgösteriler:
179
460000
3000
Bu hayret verici gösterileri görüyorsunuz;
08:08
VoodooVoodoo acolytesyardımcıları in a statebelirtmek, bildirmek of trancetrans
180
463000
2000
Vudu rahip yardımcıları trans halinde
08:10
handlingkullanma burningyanan embersköz with impunitycezasız kalma,
181
465000
3000
yanan közleri rahatça ellerinde tutuyorlar,
08:13
a ratherdaha doğrusu astonishingşaşırtıcı demonstrationgösteri of the abilitykabiliyet of the mindus
182
468000
3000
oldukça şaşırtıcı olan bu gösteri,
08:16
to affectetkilemek the bodyvücut that bearsayılar it
183
471000
1000
aşırı uyarım halinde katalize edilmiş iken buna dayanan
08:17
when catalyzedkatalize in the statebelirtmek, bildirmek of extremeaşırı excitationuyarma.
184
472000
3000
bedeni nasıl etkilediğini gösteriyor.
08:21
Now, of all the peopleshalklar that I've ever been with,
185
476000
2000
Beraber yaşadığım insanlardan
08:23
the mostçoğu extraordinaryolağanüstü are the KogiKOGI
186
478000
2000
en olağanüstü olanı Kogi’lerdi,
08:25
of the SierraSierra NevadaNevada dede SantaNoel Baba MartaMarta in northernkuzey ColombiaKolombiya.
187
480000
3000
Kuzey Kolombiya’da bulunan Sierra Nevada de Santa Marta’da yaşıyorlar.
08:28
DescendantsTorunları of the ancienteski TaironaTairona civilizationmedeniyet
188
483000
3000
Bunlar bir zamanlar fethin ardından
08:31
whichhangi oncebir Zamanlar carpetedhalı the CaribbeanKarayipler coastalsahil plainsade of ColombiaKolombiya,
189
486000
3000
Kolombiya’nın Karayip kıyılarına yerleşen
08:34
in the wakeuyanmak of the conquestfetih,
190
489000
1000
eski zalim toplumun torunları,
08:35
these people retreatedgeri çekildi into an isolatedyalıtılmış volcanicvolkanik massifkitle
191
490000
3000
bu toplum, Karayip kıyılarına yükselen
08:38
that soarsyükseliyor aboveyukarıdaki the CaribbeanKarayipler coastalsahil plainsade.
192
493000
2000
tenha bir yanardağa çekilmiş.
08:40
In a bloodstainedkanlı continentkıta,
193
495000
2000
Kana bulanmış olan bu kıtada,
08:42
these people aloneyalnız were never conqueredfethetti by the Spanishİspanyolca.
194
497000
3000
bu toplum asla İspanyol’lar tarafından ele geçirilememiş.
08:45
To this day, they remainkalmak ruledçizgili by a ritualayin priesthoodrahiplik
195
500000
3000
Bugüne dek hep törensel bir rahiplik tarafından yönetilmişler
08:48
but the trainingEğitim for the priesthoodrahiplik is ratherdaha doğrusu extraordinaryolağanüstü.
196
503000
2000
ama rahiplik eğitimleri oldukça olağanüstü.
08:51
The younggenç acolytesyardımcıları are takenalınmış away from theironların familiesaileleri
197
506000
2000
Genç rahip yardımcıları üç veya dört yaşlarında iken
08:53
at the ageyaş of threeüç and fourdört,
198
508000
2000
ailelerinin yanlarından alınıp,
08:55
sequesteredmünzevi in a shadowygölgeli worldDünya of darknesskaranlık
199
510000
2000
kör ve karanlık bir dünyaya götürülür,
08:57
in stonetaş hutskulübe at the basebaz of glaciersbuzullar for 18 yearsyıl:
200
512000
4000
buzulların eteğinde taştan yapılmış evlerde 18 yaşına kadar tutulurlar.
09:01
two nine-yeardokuz yıllık periodsdönemleri
201
516000
1000
Her biri, iki dokuz yıllık bir dönemi kapsayan
09:02
deliberatelykasten chosenseçilmiş to mimicmimik the ninedokuz monthsay of gestationgebelik
202
517000
3000
doğal annelerinin rahminde geçirdikleri dokuz aylık gebelik süresini
09:05
they spendharcamak in theironların naturaldoğal mother'sannenin wombrahim;
203
520000
2000
bilinçli olarak taklit etmeyi seçerler.
09:07
now they are metaphoricallymecazi olarak in the wombrahim of the great motheranne.
204
522000
3000
Şimdi artık mecazi olarak büyük annelerinin rahminde bulunuyorlar.
09:10
And for this entiretüm time,
205
525000
1000
Ve tüm bu süre boyunca,
09:12
they are inculturatedinculturated into the valuesdeğerler of theironların societytoplum,
206
527000
3000
kendilerine toplumlarının değerleri öğretiliyor,
09:15
valuesdeğerler that maintainsürdürmek the propositionönerme that theironların prayersnamaz
207
530000
2000
onların dualarının ve de sadece onların dualarının
09:17
and theironların prayersnamaz aloneyalnız maintainsürdürmek the cosmickozmik --
208
532000
3000
evrensel veya belki ekolojik dengeyi
09:20
or we mightbelki say the ecologicalekolojik -- balancedenge.
209
535000
2000
ayakta tuttuğunu savunan değerler.
09:23
And at the endson of this amazingşaşırtıcı initiationbaşlatma,
210
538000
1000
Ve bu ilginç başlangıcın sonunda,
09:24
one day they're suddenlyaniden takenalınmış out
211
539000
2000
günün birinde birden dışarı çıkarılıyorlar
09:26
and for the first time in theironların liveshayatları, at the ageyaş of 18,
212
541000
3000
ve hayatlarında ilk kez, 18 yaşında,
09:29
they see a sunrisegündoğumu. And in that crystalkristal momentan of awarenessfarkında olma
213
544000
4000
güneşin doğuşunu görüyorlar. Ve güneşin,
09:33
of first lightışık as the SunGüneş beginsbaşlar to batheyıkanmak the slopesyamaçlar
214
548000
3000
o nefes kesici güzel manzaranın eteklerine
09:36
of the stunninglyşaşırtıcı beautifulgüzel landscapepeyzaj,
215
551000
1000
vurduğu ilk ışıkları gördükleri o berrak anda,
09:38
suddenlyaniden everything they have learnedbilgili in the abstractsoyut
216
553000
2000
karanlıkta öğrendikleri her şey birden
09:40
is affirmedteyit in stunningçarpıcı gloryşan. And the priestrahip stepsadımlar back
217
555000
3000
çarpıcı bir mutlulukla onaylanıyor. Ve rahip geri adım atıp
09:43
and saysdiyor, "You see? It's really as I've told you.
218
558000
2000
“Görüyor musunuz? Gerçekten size anlattığım gibi.
09:45
It is that beautifulgüzel. It is yoursseninki to protectkorumak."
219
560000
3000
O kadar güzel. Bunu korumak sizin göreviniz.” diyor.
09:48
They call themselveskendilerini the "elderyaşça büyük brothersKardeşler"
220
563000
2000
Kendilerine abiler adını veriyorlar
09:50
and they say we, who are the youngerdaha genç brothersKardeşler,
221
565000
3000
ve diyorlar ki; küçük kardeşler olan bizler,
09:53
are the onesolanlar responsiblesorumluluk sahibi for destroyingtahrip the worldDünya.
222
568000
3000
dünyada yıkımdan sorumlu olan kişileriz.
09:57
Now, this levelseviye of intuitionsezgi becomesolur very importantönemli.
223
572000
2000
Sezginin bu seviyesi oldukça önemli oluyor.
09:59
WheneverNe zaman we think of indigenousyerli people and landscapepeyzaj,
224
574000
2000
Ne zaman yerli halkı ve manzaraları düşünsek,
10:01
we eitherya invokeçağırmak RousseauRousseau
225
576000
2000
ya Rousseau’yu ve
10:03
and the oldeski canarduydurma of the "nobleasil savagevahşi,"
226
578000
3000
soylu vahşilerin eski oyunlarını hatırlıyoruz
10:06
whichhangi is an ideaFikir racistırkçı in its simplicitybasitlik,
227
581000
2000
ki bu basit ifadesiyle ırkçı bir fikir,
10:08
or alternativelyalternatif olarak, we invokeçağırmak ThoreauThoreau
228
583000
3000
veya alternatif olarak, Thoreau’yu hatırlıyoruz
10:11
and say these people are closeryakın to the EarthDünya than we are.
229
586000
2000
ve bu insanlar dünyaya bizden daha yakın diyoruz.
10:13
Well, indigenousyerli people are neitherne sentimentalduygusal
230
588000
2000
Yerli halk duygusal değil,
10:15
norne de weakenedzayıflamış by nostalgianostalji.
231
590000
2000
nostaljiden dolayı da güçsüzleşmemiş.
10:17
There's not a lot of roomoda for eitherya
232
592000
2000
Her ikisi içinde fazla yer yok;
10:19
in the malarialsıtmalı swampsbataklıklar of the AsmatAsmat
233
594000
2000
ne Asmat’ların sıtmalı bataklıklarında
10:21
or in the chillingsoğuk windsrüzgarlar of TibetTibet, but they have, neverthelessyine de,
234
596000
3000
ne de Tibet’in dondurucu rüzgarlarında ama onlar yinede,
10:24
throughvasitasiyla time and ritualayin, forgeddövme a traditionalgeleneksel mystiqueesrarlı hava of the EarthDünya
235
599000
4000
zamanla ve törenlerinden dolayı, Dünya hakkında geleneksel bir sır oluşturmuşlar
10:28
that is basedmerkezli not on the ideaFikir of beingolmak self-consciouslysıkılgan closekapat to it,
236
603000
3000
ve bu sır, Dünya’ya bilinçli olarak yakın olma fikrine değil de,
10:31
but on a faruzak subtlerincelikli intuitionsezgi:
237
606000
2000
daha çok ince bir sezgiye dayanıyor.
10:33
the ideaFikir that the EarthDünya itselfkendisi can only existvar olmak
238
608000
3000
Dünya’nın sadece insan bilinci
10:37
because it is breathednefes into beingolmak by humaninsan consciousnessbilinç.
239
612000
2000
sayesinde var olabileceğine dayanan bir varsayım.
10:39
Now, what does that mean?
240
614000
2000
Şimdi, bu ne anlama geliyor?
10:41
It meansanlamına geliyor that a younggenç kidçocuk from the AndesAndes
241
616000
2000
Bu, dağın Apu’nun ruhu olduğu
10:43
who'skim raisedkalkık to believe that that mountaindağ is an ApuApu spiritruh
242
618000
2000
ve kaderini onun belirleyeceği
10:45
that will directdirekt his or her destinyKader
243
620000
2000
inancıyla büyütülen And Dağları’ndan küçük bir çocuğun,
10:47
will be a profoundlyderinden differentfarklı humaninsan beingolmak
244
622000
3000
Montana’da dağın, maden olarak kazılmaya hazır bir taş yığını olduğu
10:50
and have a differentfarklı relationshipilişki to that resourcekaynak
245
625000
3000
inancıyla büyütülen küçük bir çocuktan
10:53
or that placeyer than a younggenç kidçocuk from MontanaMontana
246
628000
2000
tamamen farklı bir insan olacağı ve o kaynağa
10:55
raisedkalkık to believe that a mountaindağ is a pileistif of rockKaya
247
630000
3000
veya o yere karşı farklı bir ilişkisi olacağı
10:58
readyhazır to be minedmayınlı.
248
633000
1000
anlamına geliyor.
10:59
WhetherOlup olmadığı it's the abodeikametgâh of a spiritruh or a pileistif of orecevher is irrelevantilgisiz.
249
634000
4000
Bir ruhun meskeni veya maden yığını olması konu dışı.
11:03
What's interestingilginç is the metaphormecaz that definestanımlar the relationshipilişki
250
638000
3000
İlginç olan, şahıs ile doğal dünya
11:06
betweenarasında the individualbireysel and the naturaldoğal worldDünya.
251
641000
2000
arasındaki ilişkiyi tanımlayan mecazdır.
11:08
I was raisedkalkık in the forestsormanlar of Britishİngiliz ColumbiaColumbia
252
643000
2000
Ben İngiliz Kolombiyası’nın ormanlarında
11:10
to believe those forestsormanlar existedvar to be cutkesim.
253
645000
2000
ormanların kesilmek için var oldukları inancıyla büyütüldüm.
11:12
That madeyapılmış me a differentfarklı humaninsan beingolmak
254
647000
2000
Bu beni Kwagiulth’lu
11:14
than my friendsarkadaşlar amongstarasında the KwagiulthKwagiulth
255
649000
2000
arkadaşlarımdan daha farklı bir insan yaptı.
11:16
who believe that those forestsormanlar were the abodeikametgâh of HuxwhukwHuxwhukw
256
651000
2000
Onlar bu ormanların, Hukuk’un meskeni olduğuna
11:18
and the CrookedYamuk BeakGaga of HeavenCennet
257
653000
1000
ve göğün eğri gagası olduğuna
11:19
and the cannibalyamyam spiritsalkollü içkiler that dwelleddwelled at the northkuzeyinde endson of the worldDünya,
258
654000
3000
ve dünyanın kuzeyinde yaşayan, Hamatsa törenleri boyunca
11:22
spiritsalkollü içkiler they would have to engagetutmak duringsırasında theironların HamatsaHamatsa initiationbaşlatma.
259
657000
4000
kullanmaları gereken ruhlar olan yamyam ruhların meskeni olduğuna inanırlar.
11:26
Now, if you beginbaşla to look at the ideaFikir
260
661000
2000
Bu kültürlerin farklı gerçekler yaratabilecekleri
11:28
that these cultureskültürler could createyaratmak differentfarklı realitiesgerçekler,
261
663000
2000
fikrini düşünmeye başlarsanız eğer,
11:30
you could beginbaşla to understandanlama
262
665000
1000
onların olağanüstü
11:31
some of theironların extraordinaryolağanüstü discoverieskeşifler. Take this plantbitki here.
263
666000
5000
buluşlarını anlamaya başlarsınız. Örneğin bu bitki.
11:36
It's a photographfotoğraf I tookaldı in the NorthwestKuzeybatı AmazonAmazon just last AprilNisan.
264
671000
2000
Geçen nisan ayında Amazon’un kuzeybatısında çektiğim bir fotoğraf.
11:38
This is ayahuascaAyahuasca, whichhangi manyçok of you have heardduymuş about,
265
673000
3000
Çoğunuzun duymuş olduğu gibi bu bir ayahuskadır,
11:41
the mostçoğu powerfulgüçlü psychoactivepsikoaktif preparationhazırlık
266
676000
3000
şamanların dağarcığının
11:44
of the shaman'sşaman en repertoirerepertuar.
267
679000
2000
en güçlü psikoaktif preparatı.
11:46
What makesmarkaları ayahuascaAyahuasca fascinatingbüyüleyici
268
681000
2000
Ayahuskayı büyüleyici kılan
11:48
is not the sheersırf pharmacologicalfarmakolojik potentialpotansiyel of this preparationhazırlık,
269
683000
4000
sadece preparatın farmakolojik gücü değil,
11:52
but the elaborationözen of it. It's madeyapılmış really of two differentfarklı sourceskaynaklar:
270
687000
4000
karmaşık ayrıntılarıdır. İki farklı kaynaktan yapılır.
11:56
on the one handel, this woodyodunsu lianatropik sarmaşık
271
691000
2000
Bir yandan, bu odunsu sarmaşık,
11:58
whichhangi has in it a seriesdizi of beta-carbolinesbeta-karbolinler,
272
693000
2000
içinde beta karbolinler,
12:00
harmineharmin, harmalineharmalin, mildlykibarca hallucinogenichalüsinojenik --
273
695000
3000
harmin, harmalin serisi bulunur ve hafif halüsinojeniktir.
12:03
to take the vineasma aloneyalnız
274
698000
2000
Sadece ana sapına bakarsak eğer,
12:05
is ratherdaha doğrusu to have sortçeşit of bluemavi hazypuslu smokeduman
275
700000
2000
sanki daha çok şuurunuzun içine akan
12:07
driftsürüklenme acrosskarşısında your consciousnessbilinç --
276
702000
2000
bir çeşit ince duman gibidir,
12:09
but it's mixedkarışık with the leavesyapraklar of a shrubçalı in the coffeeKahve familyaile
277
704000
3000
ama Psychotria viridis diye adlandırılan bir kahve ailesinin
12:12
calleddenilen PsychotriaPsychotria viridisviridis.
278
707000
2000
ağaç yapraklarıyla karıştırılır.
12:14
This plantbitki had in it some very powerfulgüçlü tryptaminestriptaminler,
279
709000
3000
Bu bitkinin içinde bir takım çok güçlü triptaminler var,
12:17
very closekapat to brainbeyin serotoninserotonin, dimethyltryptaminedımetiltnptamın,
280
712000
4000
beyin serotoninine, dimetiltriptamin-5’e,
12:21
5-methoxydimethyltryptamine-methoxydimethyltryptamine.
281
716000
1000
metoksidimetiltriptamine çok benziyor.
12:22
If you've ever seengörüldü the YanomamiYanomami
282
717000
2000
Yanomami’leri o otu burunlarına
12:24
blowingüfleme that snuffenfiye up theironların nosesburunlar,
283
719000
2000
çekerken görmüşsünüzdür belki,
12:26
that substancemadde they make from a differentfarklı setset of speciesTürler
284
721000
3000
çeşit çeşit baharatlardan hazırladıkları o madde
12:29
alsoAyrıca containsiçeren methoxydimethyltryptaminemethoxydimethyltryptamine.
285
724000
4000
içinde aynı zamanda metoksidimetiltriptamine de bulunduruyor.
12:33
To have that powderpudra blownşişmiş up your noseburun
286
728000
2000
O tozu burnuna çekmek
12:35
is ratherdaha doğrusu like beingolmak shotatış out of a rifletüfek barrelvaril
287
730000
4000
sanki etrafı barok resimleriyle çevrilmiş olan
12:39
linedastarlı with baroquebarok paintingsresimlerinde and landinginiş on a seadeniz of electricityelektrik. (LaughterKahkaha)
288
734000
7000
bir tüfek namlusundan fırlatılıp, bir elektrik denizine düşmeye benziyor. (Gülüşmeler.)
12:46
It doesn't createyaratmak the distortionçarpıtma of realitygerçeklik;
289
741000
2000
Gerçeği çarpıtmıyor,
12:48
it createsyaratır the dissolutionçözünme of realitygerçeklik.
290
743000
1000
sadece gerçeği dağıtıyor.
12:49
In factgerçek, I used to arguetartışmak with my professorprofesör, RichardRichard EvanEvan ShultesShultes --
291
744000
3000
Aslında, hocam Richard Evan Shultes ile eskiden tartışırdım,
12:52
who is a man who sparkedyol açtı the psychedelicpsychedelic eraçağ
292
747000
2000
kendisi, Meksiko’da 1930 yılında
12:54
with his discoverykeşif of the magicsihirli mushroomsmantarlar
293
749000
2000
yapmış olduğu sihirli mantar buluşuyla
12:56
in MexicoMeksika in the 1930s --
294
751000
2000
psikedelik dönemi başlatmıştır.
12:58
I used to arguetartışmak that you couldn'tcould classifysınıflandırmak these tryptaminestriptaminler
295
753000
2000
Eskiden bu triptaminleri sanrıya sebep olarak sınıflandıramayacağınızı
13:00
as hallucinogenichalüsinojenik because by the time you're underaltında the effectsetkileri
296
755000
3000
iddia ederdim, çünkü etkisi altına girdikten sonra
13:03
there's no one home anymoreartık to experiencedeneyim a hallucinationsanrı. (LaughterKahkaha)
297
758000
4000
evde halüsinasyon görecek kimse kalmıyor. (Gülüşmeler.)
13:07
But the thing about tryptaminestriptaminler is they cannotyapamam be takenalınmış orallysözlü olarak
298
762000
3000
Ama bu triptaminler ağızdan alınamıyor
13:10
because they're denatureddenatüre by an enzymeenzim
299
765000
2000
çünkü bunlar insanın bağırsaklarında doğal olarak bulunan
13:12
foundbulunan naturallydoğal olarak in the humaninsan gutbağırsak calleddenilen monoaminemonoamin oxidaseoksidaz.
300
767000
3000
monoamin oksidiz isminde bir enzim tarafından denatüre ediliyorlar.
13:15
They can only be takenalınmış orallysözlü olarak if takenalınmış in conjunctionbağlaç
301
770000
3000
Oral olarak sadece MAO’yu denatüre
13:18
with some other chemicalkimyasal that denaturesdenatüre the MAOMAO.
302
773000
3000
eden bazı kimyasallar ile birlikte alınabilirler.
13:21
Now, the fascinatingbüyüleyici things
303
776000
1000
Şimdi, ilginç olan,
13:22
are that the beta-carbolinesbeta-karbolinler foundbulunan withiniçinde that lianatropik sarmaşık
304
777000
4000
sarmaşığın içinde bulunan beta-karbolinler
13:26
are MAOMAO inhibitorsinhibitörler of the precisekesin sortçeşit necessarygerekli
305
781000
3000
triptaminin gücünü arttırmak için gerekli olan belirli
13:30
to potentiatepotentiate the tryptaminetryptamine. So you asksormak yourselfkendin a questionsoru.
306
785000
3000
bir çeşidin MAO inhibitörleridir. Kendinize bir soru sorun.
13:33
How, in a florabitki örtüsü of 80,000 speciesTürler of vasculardamar plantsbitkiler,
307
788000
4000
Nasıl oluyor da 80:00 çeşit kısıtlı bitki barındıran bir bitki örtüsünde
13:37
do these people find these two morphologicallymorfolojik unrelatedilgisiz plantsbitkiler
308
792000
4000
hiç bir morfolojik benzerliği olmayan iki bitki bulunuyor
13:41
that when combinedkombine in this way,
309
796000
1000
ve bunlar bu şekilde birleştirildikleri zaman
13:42
createdoluşturulan a kindtür of biochemicalbiyokimyasal versionversiyon
310
797000
2000
bir çeşit biyokimyasal tür oluşturuyorlar
13:44
of the wholebütün beingolmak greaterbüyük than the sumtoplam of the partsparçalar?
311
799000
2000
ve bu bütün, her iki parçanın toplamından daha da önemli oluyor?
13:46
Well, we use that great euphemismedebikelâm, "trialDeneme and errorhata,"
312
801000
3000
Hemen o kolaycı ifadeye başvururuz, anlamsızlığı ifade eden
13:49
whichhangi is exposedmaruz to be meaninglessanlamsız.
313
804000
1000
deneme-yanılma yöntemi.
13:51
But you asksormak the IndiansKızılderililer, and they say, "The plantsbitkiler talk to us."
314
806000
3000
Ama Kızılderililere sorarsanız, onlar “bitkiler bizimle konuşuyor” der.
13:54
Well, what does that mean?
315
809000
1000
Peki bu ne anlama geliyor?
13:55
This tribekabile, the CofanCofan, has 17 varietiesçeşitleri of ayahuascaAyahuasca,
316
810000
4000
Bu sınıf, Cofangiller, 17 çeşit ayahuska barındırıyor.
13:59
all of whichhangi they distinguishayırmak a great distancemesafe in the forestorman,
317
814000
3000
Tüm bunları ormanın en uzak derinliklerinden ayırt edebiliyorlar.
14:03
all of whichhangi are referablebakılabilir to our eyegöz as one speciesTürler.
318
818000
4000
Bunlar bizim gözümüze tek bir çeşitmiş gibi görünür.
14:07
And then you asksormak them how they establishkurmak theironların taxonomytaksonomisi
319
822000
2000
Ve ardından türüne göre sınıflandırmasını nasıl yaptıklarını sorduğum zaman
14:09
and they say, "I thought you knewbiliyordum something about plantsbitkiler.
320
824000
3000
“Bitkiler hakkında bir şeyler bildiğinizi sanıyordum.
14:12
I mean, don't you know anything?" And I said, "No."
321
827000
2000
Yani, hiçbir şey bilmiyor musunuz?” dediler. Ve ben “hayır” dedim.
14:14
Well, it turnsdönüşler out you take eachher of the 17 varietiesçeşitleri
322
829000
3000
Aslında, dolunaylı bir gecede bu 17 çeşidin her birini ele alırsınız
14:17
in the night of a fulltam moonay, and it singsşarkı söyler to you in a differentfarklı keyanahtar.
323
832000
3000
çıkardıkları melodilerin farklı olduğunu görürsünüz.
14:20
Now, that's not going to get you a PhPH.D. at HarvardHarvard,
324
835000
2000
Hoş, bu şekilde Harvard Üniversitesinde doktora derecesi alamazsınız
14:22
but it's a lot more interestingilginç than countingsayma stamensStamenler. (LaughterKahkaha)
325
837000
4000
ama bu, stamenleri saymaktan çok daha ilginç.
14:26
Now --
326
841000
1000
Şimdi,
14:27
(ApplauseAlkış) --
327
842000
3000
(Alkış.)
14:30
the problemsorun -- the problemsorun is that even those of us
328
845000
2000
sorun, aramızda yerli halkın
14:32
sympatheticsempatik with the plightvâât of indigenousyerli people
329
847000
2000
zor durumlarına acıyan bazılarımız bile,
14:34
viewgörünüm them as quaintantika and colorfulrenkli
330
849000
1000
onları garip ve rengarenk buluyor
14:35
but somehowbir şekilde reducedindirimli to the marginsmarjlar of historytarih
331
850000
2000
ve gerçek dünya, yani bizim dünyamız, dönmeye devam ederken
14:37
as the realgerçek worldDünya, meaninganlam our worldDünya, moveshamle on.
332
852000
3000
onları tarihin sınırlarına gömüyor.
14:40
Well, the truthhakikat is the 20thinci centuryyüzyıl, 300 yearsyıl from now,
333
855000
2000
Gerçek şu ki bundan 300 yıl sonra 20. asır,
14:42
is not going to be rememberedhatırladı for its warssavaşlar
334
857000
3000
savaşları ile
14:45
or its technologicalteknolojik innovationsyenilikler,
335
860000
1000
veya teknolojik buluşları ile hatırlanmayacak,
14:46
but ratherdaha doğrusu as the eraçağ in whichhangi we stooddurdu by
336
861000
2000
daha çok içinde yaşamış olduğumuz bir çağ olarak
14:49
and eitherya activelyaktif endorsedonaylanan or passivelypasif acceptedkabul edilmiş
337
864000
2000
ve gezegendeki hem biyolojik hem kültürel çeşitliliğin
14:51
the massivemasif destructionimha of bothher ikisi de biologicalbiyolojik and culturalkültürel diversityçeşitlilik
338
866000
3000
muazzam tükenişini ya aktif olarak destekleyen, ya da pasif olarak kabul eden
14:54
on the planetgezegen. Now, the problemsorun isn't changedeğişiklik.
339
869000
3000
bir çağ olarak hatırlanacak. Günümüzdeki sorun değişim değil.
14:57
All cultureskültürler throughvasitasiyla all time
340
872000
2000
Zamanla bütün kültürler
14:59
have constantlysürekli been engagednişanlı in a dancedans
341
874000
3000
sürekli hayatın yeni imkanlarını içeren bir dansa
15:02
with newyeni possibilitiesolasılıklar of life.
342
877000
1000
katılmışlardır.
15:04
And the problemsorun is not technologyteknoloji itselfkendisi.
343
879000
2000
Ve sorun teknolojinin kendisi değildir.
15:07
The SiouxSioux IndiansKızılderililer did not stop beingolmak SiouxSioux
344
882000
2000
Sioux Kızılderililer yay ve oklarını terk etmeleriyle
15:09
when they gaveverdi up the bowyay and arrowok
345
884000
1000
Sioux olmaktan vazgeçmemiştir,
15:10
any more than an AmericanAmerikan stoppeddurduruldu beingolmak an AmericanAmerikan
346
885000
2000
Amerikalılar at ve at arabalarını terk etmeleriyle
15:12
when he gaveverdi up the horseat and buggyböcekli.
347
887000
2000
Amerikalılıktan çıkmamıştır.
15:14
It's not changedeğişiklik or technologyteknoloji
348
889000
1000
Etnosferin bütünlüğünü tehdit eden
15:15
that threatenstehdit the integritybütünlük of the ethnosphereethnosphere. It is powergüç,
349
890000
4000
değişim veya teknoloji değil. Bunu yapan güç.
15:19
the crudeham faceyüz of dominationegemenlik.
350
894000
2000
Egemenliğin sert yüzüdür.
15:21
WhereverHer yerde you look around the worldDünya,
351
896000
2000
Ve dünyaya baktığınız zaman bunların yok olmaya
15:23
you discoverkeşfetmek that these are not cultureskültürler destinedkaderinde to fadekarartmak away;
352
898000
3000
mahkum kültürler olmadıklarını görürsünüz.
15:26
these are dynamicdinamik livingyaşam peopleshalklar
353
901000
2000
Bu canlı, dinamik insanlar,
15:28
beingolmak driventahrik out of existencevaroluş by identifiableteşhis edilebilir forcesgüçler
354
903000
3000
uyum kapasitesini aşan belirli güçler
15:31
that are beyondötesinde theironların capacitykapasite to adaptuyarlamak to:
355
906000
2000
tarafından hayattan çıkarılıyorlar.
15:33
whetherolup olmadığını it's the egregiousyaman deforestationorman açma
356
908000
2000
Bu, Penan’ların anavatanlarındaki korkunç
15:36
in the homelandvatan of the PenanPan --
357
911000
2000
ormansızlaştırma faaliyetleri olsun…
15:38
a nomadicgöçebe people from SoutheastGüneydoğu AsiaAsya, from SarawakSarawak --
358
913000
3000
Penan’lar Güneydoğu Asya’dan, Sarawak’tan gelen bir göçebe toplum.
15:41
a people who livedyaşamış freeücretsiz in the forestorman untila kadar a generationnesil agoönce,
359
916000
4000
Bir kuşak öncesine kadar ormanlarda özgürce yaşayan bir toplum idi,
15:45
and now have all been reducedindirimli to servitudekölelik and prostitutionfuhuş
360
920000
3000
ve şimdi nehirlerin kıyılarında
15:48
on the banksbankalar of the riversnehirler,
361
923000
2000
köleliğe ve fuhşa düşürülmüşler.
15:50
where you can see the rivernehir itselfkendisi is soiledkirli with the siltalüvyon
362
925000
4000
Orada nehrin çamurla kirlenmişliğini görürsünüz
15:54
that seemsgörünüyor to be carryingtaşıma halfyarım of BorneoBorneo away
363
929000
2000
ve sanki bunun Borneo’nun yarısını
15:56
to the SouthGüney ChinaÇin SeaDeniz,
364
931000
1000
Çin’in güneyindeki denize götürdüğü hissine kapılırsınız,
15:57
where the JapaneseJaponca freightersFreigters hangasmak lightışık in the horizonufuk
365
932000
2000
ve orada Japonya’nın yük gemileri ufuğa açılmış
15:59
readyhazır to filldoldurmak theironların holdstutar with rawçiğ logsgünlükleri rippedsökülmüş from the forestorman --
366
934000
4000
ormandan kesilen ağaçları ambarlarına yüklemeyi bekliyorlar.
16:03
or, in the casedurum of the YanomamiYanomami,
367
938000
1000
Veya Yanomami’lerin durumunda,
16:04
it's the diseasehastalık entitieskişiler that have come in,
368
939000
2000
altının bulunuşunun ardından
16:06
in the wakeuyanmak of the discoverykeşif of goldaltın.
369
941000
2000
aniden çıkan bir hastalık söz konusudur.
16:08
Or if we go into the mountainsdağlar of TibetTibet,
370
943000
2000
Ya da şu anda birçok araştırma yaptığım
16:10
where I'm doing a lot of researchAraştırma recentlyson günlerde,
371
945000
2000
Tibet dağlarına gitsek,
16:13
you'llEğer olacak see it's a crudeham faceyüz of politicalsiyasi dominationegemenlik.
372
948000
3000
politik egemenliğin sert yüzünü görürsünüz.
16:16
You know, genocidesoykırım, the physicalfiziksel extinctionsönme of a people
373
951000
2000
Bilirsiniz, soykırım, insanların fiziksel olarak yok edilmesi
16:18
is universallyevrensel condemnedmahkum, but ethnocideetnikleştirme,
374
953000
2000
dünyaca kınanıyor ama etnosit,
16:21
the destructionimha of people'sinsanların way of life, is not only not condemnedmahkum,
375
956000
3000
insanların hayat biçimlerinin yok edilmesi, sadece kınanmamakla kalmıyor
16:24
it's universallyevrensel, in manyçok quarterskışla, celebratedünlü
376
959000
3000
aynı zamanda gelişim stratejisinin bir parçası varsayılarak
16:27
as partBölüm of a developmentgelişme strategystrateji.
377
962000
2000
birçok yerde, evrensel olarak kutlanılıyor.
16:29
And you cannotyapamam understandanlama the painAğrı of TibetTibet
378
964000
3000
Tibetlilerin acısını, ta ki en son seviyesini
16:32
untila kadar you movehareket throughvasitasiyla it at the groundzemin levelseviye.
379
967000
2000
görene kadar anlayamazsınız.
16:34
I oncebir Zamanlar travelledseyahat 6,000 milesmil from ChengduChengdu in WesternWestern ChinaÇin
380
969000
4000
Bir zamanlar genç bir arkadaşla beraber, Batı Çin’deki Chengdu’dan
16:38
overlandkara throughvasitasiyla southeasterngüneydoğu TibetTibet to LhasaLhasa
381
973000
3000
Tibet’in güneydoğusundaki Lhasa’ya kadar 6:00 mil karadan seyahat ettim
16:41
with a younggenç colleagueçalışma arkadaşı, and it was only when I got to LhasaLhasa
382
976000
4000
ve Lhasa’ya vardığım zaman
16:45
that I understoodanladım the faceyüz behindarkasında the statisticsistatistik
383
980000
3000
bizlere anlatılan istatistiklerin arkasında
16:48
you hearduymak about:
384
983000
1000
yatanları anladım.
16:49
6,000 sacredkutsal monumentsanıtlar tornyırtık apartayrı to dusttoz and ashesküller,
385
984000
4000
6:00 kutsal anıt paramparça toz duman edilmiş.
16:53
1.2 millionmilyon people killedöldürdü by the cadreskadrolar
386
988000
3000
Kültür İhtilali esnasında kadroların
16:56
duringsırasında the CulturalKültürel RevolutionDevrim.
387
991000
1000
öldürdüğü 1,2 milyon insan.
16:58
This younggenç man'sadam fatherbaba had been ascribedsisteminin birtakım to the PanchenPanchen LamaLama.
388
993000
2000
Bu genç adamın babası Panchen Lama’ya ithaf edilmiş.
17:00
That meantdemek he was instantlyanında killedöldürdü
389
995000
2000
Yani Çin kuşatması başlatıldığı zaman
17:02
at the time of the ChineseÇince invasionistila.
390
997000
2000
hemen öldürülmüş.
17:04
His uncleamca dayı fledkaçtı with His HolinessPapa Hazretleri in the DiasporaDiaspora
391
999000
2000
Amcası, insanları Nepal’a götüren papaz cenaplarının
17:06
that tookaldı the people to NepalNepal.
392
1001000
3000
başlattıkları diaspora ile kaçmış.
17:09
His motheranne was incarceratedhapsedilen
393
1004000
2000
Annesi, zengin olmak
17:11
for the crimesuç of beingolmak wealthyzengin.
394
1006000
2000
suçundan hapse atılmış.
17:14
He was smuggledkaçak into the jailhapis at the ageyaş of two
395
1009000
2000
O da iki yaşlarındayken hapse girmiş,
17:16
to hidesaklamak beneathaltında her skirtetek tailsfrak
396
1011000
2000
annesinin eteklerinin arkasına saklanmış,
17:18
because she couldn'tcould bearayı to be withoutolmadan him.
397
1013000
2000
çünkü annesi onsuz kalmaya dayanamamış.
17:20
The sisterkız kardeş who had donetamam that bravecesur deedtapu
398
1015000
2000
O cesur hareketi yapan kız kardeşi ise
17:22
was put into an educationEğitim campkamp.
399
1017000
1000
bir eğitim kampına gönderilmiş.
17:23
One day she inadvertentlyyanlışlıkla steppedbasamaklı on an armbandpazıbent
400
1018000
2000
Günün birinde yanlışlıkla Mao’nun bileziğinin üstüne basmış
17:26
of MaoMao, and for that transgressiongünah,
401
1021000
2000
ve bu kuralı çiğnemesinden dolayı
17:28
she was givenverilmiş sevenYedi yearsyıl of hardzor laboremek.
402
1023000
3000
yedi yıl ağır çalışma cezasına çarptırılmış.
17:31
The painAğrı of TibetTibet can be impossibleimkansız to bearayı,
403
1026000
3000
Tibetlilerin acısına dayanmak imkansız olabilir
17:34
but the redemptivekurtarıcı spiritruh of the people is something to beholdişte.
404
1029000
3000
ama yine de insanların kurtarıcı ruhu dikkate alınması gereken bir şeydir.
17:38
And in the endson, then, it really comesgeliyor down to a choiceseçim:
405
1033000
3000
Ve sonuç olarak, bir seçim yapılması gerekiyor.
17:41
do we want to livecanlı in a monochromatictek renkli worldDünya of monotonymonotonluk
406
1036000
3000
Tek renkli bir dünyada mı yaşamak istiyoruz
17:44
or do we want to embracekucaklamak a polychromaticrenkliden worldDünya of diversityçeşitlilik?
407
1039000
3000
yoksa çeşitlilik içeren çok renkli bir dünyaya mı sarılmak istiyoruz?
17:47
MargaretMargaret MeadMead, the great anthropologistantropolog, said, before she diedvefat etti,
408
1042000
3000
Büyük antropolog Margaret Mead ölmeden önce
17:50
that her greatestEn büyük fearkorku was that as we driftedsürüklendi towardskarşı
409
1045000
3000
en büyük korkusunun, bizler bu sıkıcı
17:53
this blandlyblandly amorphousamorf genericgenel worldDünya viewgörünüm
410
1048000
2000
düzensiz genel dünya bakışına kaydıkça
17:55
not only would we see the entiretüm rangemenzil of the humaninsan imaginationhayal gücü
411
1050000
5000
sadece insanın hayalgücünün çok daha
18:00
reducedindirimli to a more narrowdar modalityyöntem of thought,
412
1055000
4000
dar görüşlü bir düşünce şekline dönüşeceğini görmekle kalmayıp
18:04
but that we would wakeuyanmak from a dreamrüya one day
413
1059000
1000
günün birinde uykudan uyandığımızda
18:05
havingsahip olan forgottenunutulmuş there were even other possibilitiesolasılıklar.
414
1060000
3000
başka imkanların var olduğunu da unutmamız olduğunu söylemiş.
18:09
And it's humblinghumbling to rememberhatırlamak that our speciesTürler has, perhapsbelki,
415
1064000
3000
Ve türümüzün belki 600:00 yıldır var olduğunu
18:12
been around for [150,000] yearsyıl.
416
1067000
2000
hatırlamak aşağılayıcı.
18:14
The NeolithicNeolitik RevolutionDevrim -- whichhangi gaveverdi us agriculturetarım,
417
1069000
3000
Tohuma taptığımız zamanda
18:17
at whichhangi time we succumbedyenik to the culttarikat of the seedtohum;
418
1072000
2000
bizlere tarımcılığı getiren,
18:19
the poetryşiir of the shamanşaman was displacedyerinden
419
1074000
2000
şamanların şiirlerinin yerine
18:21
by the prosenesir of the priesthoodrahiplik;
420
1076000
1000
papazların nesrini geçiren,
18:22
we createdoluşturulan hierarchyhiyerarşi specializationuzmanlaşma surplusartı --
421
1077000
3000
hiyerarşide uzmanlığı arttıran Neolitik İhtilal
18:25
is only 10,000 yearsyıl agoönce.
422
1080000
2000
sadece 10:00 yıl önceydi.
18:27
The modernmodern industrialSanayi worldDünya as we know it
423
1082000
2000
Bildiğimiz modern endüstriyel dünya
18:29
is barelyzar zor 300 yearsyıl oldeski.
424
1084000
2000
daha sadece 300 yaşında.
18:31
Now, that shallowsığ historytarih doesn't suggestönermek to me
425
1086000
2000
Şimdi, bu sığ tarih
18:33
that we have all the answerscevaplar for all of the challengeszorluklar
426
1088000
3000
gelecek milenyumlarda önümüze çıkacak olan tüm zorluklara
18:36
that will confrontkarşısına çıkmak us in the ensuingBunu takip eden millenniabin yıl.
427
1091000
2000
cevabımız olduğu anlamına gelmiyor.
18:38
When these myriadsayısız cultureskültürler of the worldDünya
428
1093000
2000
Dünyadaki bu sayısız kültürlere
18:40
are askeddiye sordu the meaninganlam of beingolmak humaninsan,
429
1095000
3000
insan olmanın anlamı nedir diye sorulduğu zaman
18:43
they respondyanıtlamak with 10,000 differentfarklı voicessesleri.
430
1098000
2000
10:00 farklı sesle cevap vereceklerdir.
18:45
And it's withiniçinde that songşarkı that we will all rediscoveryeniden keşfetmek the possibilityolasılık
431
1100000
6000
Ve biz hepimiz o şarkı içinde ne olduğumuzun ihtimallerini
18:51
of beingolmak what we are: a fullytamamen consciousbilinçli speciesTürler,
432
1106000
3000
yeniden bulacağız: Tamamen bilinçli bir tür,
18:54
fullytamamen awarefarkında of ensuringsağlanması that all peopleshalklar and all gardensbahçeleri
433
1109000
3000
bütün toplumların ve bütün bahçelerin gelişmek için bir yol bulmalarını
18:57
find a way to flourishgüzelleşmek. And there are great momentsanlar of optimismiyimserlik.
434
1112000
6000
sağlayacak kadar bilinçli bir tür. Ve iyimserlik diz boyu.
19:03
This is a photographfotoğraf I tookaldı at the northernkuzey tipbahşiş of BaffinBaffin IslandAda
435
1118000
3000
Bu fotoğrafı Baffin Adası’nın kuzey uç noktasında
19:06
when I wentgitti narwhalboynuzlu balina huntingavcılık with some InuitInuit people,
436
1121000
2000
bir takım İnuit fertleriyle denizgergedanı avlamaya gittiğim zaman çekmiştim.
19:09
and this man, OlayukOlayuk, told me a marvelousharika storyÖykü of his grandfatherBüyük baba.
437
1124000
3000
Bu adam, Olayuk, bana büyükbabası hakkında muhteşem bir hikaye anlatmıştı.
19:13
The CanadianKanada governmenthükümet has not always been kindtür
438
1128000
2000
Kanada hükümeti İnuit halkına hep iyi davranmamış,
19:15
to the InuitInuit people, and duringsırasında the 1950s,
439
1130000
2000
ve 1950’li yıllarda,
19:17
to establishkurmak our sovereigntyegemenlik, we forcedzorunlu them into settlementsyerleşim.
440
1132000
3000
egemenliğimizi kabul ettirmek için onları zorla kolonize ettik.
19:20
This oldeski man'sadam grandfatherBüyük baba refusedreddetti to go.
441
1135000
4000
Bu yaşlı adamın büyükbabası gitmeyi reddetmiş.
19:24
The familyaile, fearfulkorkunç for his life, tookaldı away all of his weaponssilahlar,
442
1139000
4000
Hayatından endişe eden aile bütün silahlarını
19:28
all of his toolsaraçlar.
443
1143000
1000
ve bütün aletlerini almış.
19:30
Now, you mustşart understandanlama that the InuitInuit did not fearkorku the coldsoğuk;
444
1145000
2000
Böylece, İnuitlerin soğuktan korkmadıklarını anlamalısınız;
19:32
they tookaldı advantageavantaj of it.
445
1147000
1000
soğuktan faydalanmışlar.
19:33
The runnerskoşucu of theironların sledskızaklarımız were originallyaslında madeyapılmış of fishbalık
446
1148000
3000
Kızaklarının ayakları ren geyiği
19:36
wrappedörtülü in caribouRen geyiği hidesaklamak.
447
1151000
1000
derisiyle sarılan balıktan yapılırmış.
19:37
So, this man'sadam grandfatherBüyük baba was not intimidatedkorkutmak by the ArcticArctic night
448
1152000
5000
Ve bu adamın büyükbabası kutup gecesinden
19:42
or the blizzardBlizzard that was blowingüfleme.
449
1157000
2000
veya kar fırtınasından korkmuyormuş.
19:44
He simplybasitçe slippedkaydı outsidedışında, pulledçekti down his sealskinsealskin trouserspantolon
450
1159000
3000
Dışarı çıkmış, fok kürkünden pantolonunu indirmiş
19:48
and defecatedpisliyorsunuz into his handel. And as the fecesdışkı beganbaşladı to freezedonmak,
451
1163000
3000
ve eline büyük tuvaletini yapmış. Dışkı donmaya başladığında,
19:51
he shapedbiçimli it into the formform of a bladebıçak.
452
1166000
3000
bunu bir bıçak şekline sokmuş.
19:54
He put a spraysprey of salivatükürük on the edgekenar of the shitbok knifebıçak
453
1169000
2000
Bu bok bıçağının kenarına tükürmüş
19:56
and as it finallyen sonunda frozedondu solidkatı, he butcheredKasap a dogköpek with it.
454
1171000
3000
ve nihayet donup katılaştıktan sonra, bununla bir köpeği kesmiş.
19:59
He skinnedderili the dogköpek and improviseddoğaçlama a harnesskoşum,
455
1174000
3000
Köpeğin derisini soymuş ve bir zırh geliştirmiş,
20:02
tookaldı the ribcageGöğüs kafesi of the dogköpek and improviseddoğaçlama a sledkızak,
456
1177000
3000
köpeğin göğüs kafesini almış ve bir kızak geliştirmiş,
20:06
harnessedharnessed up an adjacentbitişik dogköpek,
457
1181000
1000
başka bir köpeği kızağa bağlamış
20:07
and disappearedkayboldu over the icebuz floeskütleleri, shitbok knifebıçak in beltkemer.
458
1182000
4000
ve beline taktığı bok bıçağıyla buz kütleleri üzerinden kayarak kaybolmuş.
20:11
Talk about gettingalma by with nothing. (LaughterKahkaha)
459
1186000
4000
Hiç bir şeysiz çekip gitmekten bahsederiz bir de. (Gülüşmeler.)
20:15
And this, in manyçok waysyolları --
460
1190000
1000
Ve bu, her şekilde,
20:16
(ApplauseAlkış) --
461
1191000
2000
(Alkış.)
20:18
is a symbolsembol of the resilienceesneklik of the InuitInuit people
462
1193000
2000
İnuit halkının ve dünyadaki
20:20
and of all indigenousyerli people around the worldDünya.
463
1195000
3000
tüm yerli halkların direnç sembolüdür.
20:23
The CanadianKanada governmenthükümet in AprilNisan of 1999
464
1198000
2000
Kanada hükümeti 1999 yılının Nisan ayında
20:25
gaveverdi back to totalGenel Toplam controlkontrol of the InuitInuit
465
1200000
3000
İnuitler’e, California ve Teksas’ın toplam
20:28
an areaalan of landarazi largerdaha büyük than CaliforniaCalifornia and TexasTexas put togetherbirlikte.
466
1203000
3000
büyüklüğünden daha büyük bir arazi verdi.
20:31
It's our newyeni homelandvatan. It's calleddenilen NunavutNunavut.
467
1206000
2000
Burası bizim yeni yurdumuz. Adı Nunavut.
20:34
It's an independentbağımsız territorybölge. They controlkontrol all mineralmineral resourceskaynaklar.
468
1209000
3000
Bağımsız bir bölge. Tüm madeni kaynaklar onların elinde.
20:37
An amazingşaşırtıcı exampleörnek of how a nation-stateulus-devlet
469
1212000
2000
Bir ülkenin devletinin halkının üzerinde nasıl egemenlik kurduğunun, halkı ile nasıl
20:39
can seekaramak restitutioniadesi with its people.
470
1214000
4000
yeniden kaynaşacağını araştırmasına ilişkin muhteşem bir örnek.
20:44
And finallyen sonunda, in the endson, I think it's prettygüzel obviousaçık
471
1219000
3000
Ve sonuç olarak, sanıyorum ki çok açık,
20:47
at leasten az to all of all us who'veettik kim traveledseyahat
472
1222000
1000
en azından aramızda gezegenin bu uzak noktalarında
20:48
in these remoteuzak reachesulaşır of the planetgezegen,
473
1223000
2000
seyahat edenler için oraların hiç de
20:52
to realizegerçekleştirmek that they're not remoteuzak at all.
474
1227000
1000
uzak olmadığını anlamak zor değil.
20:53
They're homelandsyurtlarından of somebodybirisi.
475
1228000
2000
Oralar birilerinin anavatanı.
20:55
They representtemsil etmek branchesdalları of the humaninsan imaginationhayal gücü
476
1230000
2000
İnsanın hayalgücünün
20:57
that go back to the dawnşafak of time. And for all of us,
477
1232000
4000
ilk çağlara giden dallarını temsil ediyorlar. Ve hepimiz için
21:01
the dreamsrüyalar of these childrençocuklar, like the dreamsrüyalar of our ownkendi childrençocuklar,
478
1236000
3000
bu çocukların hayalleri, tıpkı kendi çocuklarınızın hayalleri gibi
21:04
becomeolmak partBölüm of the nakedçıplak geographyCoğrafya of hopeumut.
479
1239000
3000
umudun yalın coğrafyasının bir parçası haline geliyor.
21:07
So, what we're tryingçalışıyor to do at the NationalUlusal GeographicCoğrafi, finallyen sonunda,
480
1242000
4000
Yani, neticede National Geographic’de yapmaya çalıştığımız şey şu,
21:11
is, we believe that politicianssiyasetçiler will never accomplishbaşarmak anything.
481
1246000
4000
siyasilerin asla bir şey yapacaklarına inanmıyoruz.
21:15
We think that polemicspolemik --
482
1250000
1000
Polemiklerin,
21:16
(ApplauseAlkış) --
483
1251000
2000
(Alkış.)
21:18
we think that polemicspolemik are not persuasiveikna edici,
484
1253000
2000
polemiklerin ikna edici olmadığını düşünüyoruz,
21:20
but we think that storytellinghikaye anlatımı can changedeğişiklik the worldDünya,
485
1255000
3000
ama hikayeler anlatmanın dünyayı değiştirebileceğini düşünüyoruz,
21:23
and so we are probablymuhtemelen the besten iyi storytellinghikaye anlatımı institutionkurum
486
1258000
3000
ve sanırım biz dünya üzerindeki en iyi hikaye anlatan
21:26
in the worldDünya. We get 35 millionmilyon hitsisabetler on our websiteWeb sitesi everyher monthay.
487
1261000
3000
kuruluşuz. Her ay web sayfamız 35 milyon ziyaretçiye ulaşıyor.
21:29
156 nationsmilletler carrytaşımak our televisiontelevizyon channelkanal.
488
1264000
3000
Televizyon kanalımız 156 ülkede yayın yapıyor.
21:33
Our magazinesdergiler are readokumak by millionsmilyonlarca.
489
1268000
2000
Dergilerimiz milyonlarca insan tarafından okunuyor.
21:35
And what we're doing is a seriesdizi of journeysyolculuklarda
490
1270000
3000
Ve etnosfere bir takım yolculuklar yapıyoruz,
21:38
to the ethnosphereethnosphere where we're going to take our audienceseyirci
491
1273000
2000
dinleyicilerimizi kültürel harikalar diyarlarına
21:40
to placesyerler of suchböyle culturalkültürel wondermerak etmek
492
1275000
2000
götürüyoruz
21:43
that they cannotyapamam help but come away dazzledkamaştırdı
493
1278000
2000
ve bu gördükleri onları, ellerinde olmadan, büyülüyor
21:45
by what they have seengörüldü, and hopefullyinşallah, thereforebu nedenle,
494
1280000
2000
ve umuyoruz ki, bu sebepten dolayı,
21:47
embracekucaklamak graduallykademeli olarak, one by one,
495
1282000
3000
her biri, antropolojinin
21:50
the centralmerkezi revelationvahiy of anthropologyantropoloji:
496
1285000
2000
temel ilhamını giderek anlayacak:
21:52
that this worldDünya deserveshak ediyor to existvar olmak in a diverseçeşitli way,
497
1287000
4000
Bu dünyanın bütün çeşitlikleriyle var olmayı hak ediyor
21:56
that we can find a way to livecanlı
498
1291000
1000
ve ortak refahımıza katkıda bulunabilen
21:57
in a trulygerçekten multiculturalçok kültürlü, pluralisticçoğulcu worldDünya
499
1292000
3000
bütün toplumların bilgeliğini barındıran
22:00
where all of the wisdombilgelik of all peopleshalklar
500
1295000
2000
gerçekten çok kültürlü çoğulcu dünyada
22:02
can contributekatkıda bulunmak to our collectivetoplu well-beingsağlık.
501
1297000
3000
yaşayabilmenin bir yolunu bulabiliriz.
22:05
Thank you very much.
502
1300000
1000
Çok teşekkür ederim.
22:06
(ApplauseAlkış)
503
1301000
2000
(Alkış.)
Reviewed by Koray Al

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Wade Davis - Anthropologist, ethnobotanist
A National Geographic Explorer-in-Residence, Wade Davis has been described as “a rare combination of scientist, scholar, poet and passionate defender of all of life’s diversity.”

Why you should listen

Wade Davis is perhaps the most articulate and influential western advocate for the world's indigenous cultures. A National Geographic Explorer-in-Residence, he has been described as “a rare combination of scientist, scholar, poet and passionate defender of all of life’s diversity.” Trained in anthropology and botany at Harvard, he travels the globe to live alongside indigenous people, and document their cultural practices in books, photographs, and film. His stunning photographs and evocative stories capture the viewer's imagination. As a speaker, he parlays that sense of wonder into passionate concern over the rate at which cultures and languages are disappearing -- 50 percent of the world's 7,000 languages, he says, are no longer taught to children. He argues, in the most beautiful terms, that language is much more than vocabulary and grammatical rules. Every language is an old-growth forest of the mind.  

Indigenous cultures are not failed attempts at modernity, let alone failed attempts to be us. They are unique expressions of the human imagination and heart, unique answers to a fundamental question: What does it mean to be human and alive? When asked this question, the peoples of the world respond in 7,000 different voices, and these collectively comprise our human repertoire for dealing with all the challenges that will confront us as a species over the coming centuries.

Davis is the author of 15 books including The Serpent and the RainbowOne River, and The Wayfinders. His many film credits include Light at the Edge of the World, an eight-hour documentary series produced for the National Geographic. In 2009 he received the Gold Medal from the Royal Canadian Geographical Society for his contributions to anthropology and conservation, and he is the 2011 recipient of the Explorers Medal, the highest award of the Explorers’ Club, and the 2012 recipient of the Fairchild Medal for Plant Exploration. His latest books are Into the Silence: The Great War, Mallory and the Conquest of Everest and The Sacred Headwaters: the Fight to Save the Stikine, Skeena and the Nass.

More profile about the speaker
Wade Davis | Speaker | TED.com