ABOUT THE SPEAKER
Gordon Brown - British Prime Minister
Britain's former prime minister Gordon Brown played a key role in shaping the G20 nations' response to the world's financial crisis, and was a powerful advocate for a coordinated global response to problems such as climate change, poverty and social justice.

Why you should listen

During his long term of office, former UK prime minister Gordon Brown became one of the world's most experienced political leaders, with a deep understanding of the global economy based on 10 years' experience as Great Britain's Chancellor of the Exchequer. He has been a key architect of the G8's agreements on poverty and climate change, and has provided a passionate voice to encourage the developed world to aid struggling African countries. He is an advocate of global solutions for global problems -- through both the reinvention of international institution and the advancement of a global ethics.

While prime minister, Brown promoted technology as a tool for economic (and environmental) recovery. With his charge to "count the carbon and the pennies," research on electric cars and residential energy efficiency are slated to become a major part of the UK's recovery plan. He pushed for universal broadband and a general increase in spending on science. And he sought to use new communication tools like Twitter and YouTube as a means to communicate government policy.

More profile about the speaker
Gordon Brown | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2009

Gordon Brown: Global ethic vs. national interest

Gordon Brown: Küresel etik ulusal çıkara karşı

Filmed:
627,152 views

Tek başına bir ulusun çıkarları, insanlığın daha büyük menfaatleri ile uzlaştırılabilir mi? Vatansever, milletçe seçilmiş bir politikacı gerçekten de başka ülkelerde yaşayan insanlara da aynı derecede önem verebilir mi? Küresel bir ahlak çağrısında bulunduğu TED söyleşisinde, Birleşik Krallık Başbakanı Gordon Brown, TED temsilcisi Chris Anderson'un yönelttiği soruları yanıtlıyor.
- British Prime Minister
Britain's former prime minister Gordon Brown played a key role in shaping the G20 nations' response to the world's financial crisis, and was a powerful advocate for a coordinated global response to problems such as climate change, poverty and social justice. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

Chris Anderson: Çok teşekkür ederim
sayın Başbakan.
00:25
ChrisChris AndersonAnderson: Thank you so much, PrimeBaşbakan MinisterBakanı,
0
8000
2000
Gercekten çok etkiliyeci
ve ilham vericiydi.
00:27
that was bothher ikisi de fascinatingbüyüleyici and quiteoldukça inspiringilham verici.
1
10000
2000
00:29
So, you're callingçağrı for a globalglobal ethicetik.
2
12000
4000
Küresel bir ahlak
çağrısında bulunuyorsunuz.
00:33
Would you describetanımlamak that as globalglobal citizenshipvatandaşlık?
3
16000
4000
Bunu küresel vatandaşlık
olarak mı tanımlardınız?
00:37
Is that an ideaFikir that you believe in, and how would you definetanımlamak that?
4
20000
3000
Bu düşünceye inanıyor musunuz
ve açıklamak ister misiniz?
Gordon Brown: Bence bu mesele,
küresel vatandışlıkla ve
00:40
GordonGordon BrownBrown: I think it is about globalglobal citizenshipvatandaşlık. It's about recognizingtanıyan
5
23000
2000
00:42
our responsibilitiessorumluluklar to othersdiğerleri.
6
25000
2000
başkalarına karşı sorumluluklarımızın
farkına varmakla ilgili.
00:44
There is so much to do over the nextSonraki fewaz yearsyıl
7
27000
4000
Pek çoğumuzun malumu olduğu üzere,
daha iyi bir dünya inşa etmek için
00:48
that is obviousaçık to so manyçok of us
8
31000
3000
önümüzdeki yıllarda yapılacak çok şey var.
00:51
to buildinşa etmek a better worldDünya.
9
34000
2000
00:53
And there is so much sharedpaylaşılan senseduyu
10
36000
2000
Yapılması gerekenin ne olduğu konusunda
öylesine hemfikiriz ki,
00:55
of what we need to do,
11
38000
2000
00:57
that it is vitalhayati that we all come togetherbirlikte.
12
40000
2000
bir araya gelmemiz hayati önem arz ediyor.
00:59
But we don't necessarilyzorunlu olarak have the meansanlamına geliyor to do so.
13
42000
3000
Ancak, bunları gerçekleştirecek
imkanların mevcut olduğu söylenemez.
01:02
So there are challengeszorluklar to be metmet.
14
45000
2000
Önümüzde aşılması gereken zorluklar var.
01:04
I believe the conceptkavram of globalglobal citizenshipvatandaşlık
15
47000
3000
İnanıyorum ki küresel vatandaşlık kavramı,
01:07
will simplybasitçe growbüyümek out of people talkingkonuşma to eachher other acrosskarşısında continentskıtalar.
16
50000
4000
kıtalararası görüşen insanlardan
doğal olarak ortaya çıkacaktır.
01:11
But then, of coursekurs, the taskgörev is to createyaratmak the institutionskurumlar
17
54000
2000
Elbette yapılması gereken,
küresel toplumun işlemesini
sağlayacak kurumları yaratmaktır.
01:13
that make that globalglobal societytoplum work.
18
56000
2000
01:15
But I don't think we should underestimateAzımsamak the extentderece to whichhangi
19
58000
2000
Fakat teknolojideki büyük değişikliklerin
01:17
massivemasif changesdeğişiklikler in technologyteknoloji
20
60000
3000
insanları birbirlerine bağlamayı
ne ölçüde mümkün kıldığını
01:20
make possiblemümkün the linkingbağlayıcı up of people acrosskarşısında the worldDünya.
21
63000
3000
küçümsemememiz gerektiğini düşünmüyorum.
01:23
CACA: But people get excitedheyecanlı about this ideaFikir of globalglobal citizenshipvatandaşlık,
22
66000
4000
CA: Küresel vatandaşlık fikri
insanları heyecanlandırıyor
01:27
but then they get confusedŞaşkın a bitbit again
23
70000
2000
ama vatanseverliği ve
bu ikisinin nasıl birleşeceğini
01:29
when they startbaşlama thinkingdüşünme about patriotismVatanseverlik,
24
72000
2000
düşünmeye başlayınca akıllar karışıyor.
01:31
and how to combinebirleştirmek these two.
25
74000
2000
Yani siz, Britanya'yı ilerletesiniz
diye Başbakan seçildiniz.
01:33
I mean, you're electedseçildi as PrimeBaşbakan MinisterBakanı
26
76000
2000
01:35
with a briefkısa to batyarasa for Britainİngiltere.
27
78000
3000
Bu iki şeyi nasıl uzlaştırıyorsunuz?
01:38
How do you reconcileuzlaştırmak the two things?
28
81000
4000
GB: Elbette ulusal kimlik önemini koruyor.
01:42
GBGB: Well, of coursekurs nationalUlusal identityKimlik remainskalıntılar importantönemli.
29
85000
3000
Ancak küresel sorumluluklarını kabul
eden insanlar pahasına değil.
01:45
But it's not at the expensegider of people acceptingkabul etme theironların globalglobal responsibilitiessorumluluklar.
30
88000
3000
01:48
And I think one of the problemssorunlar of a recessiondurgunluk
31
91000
4000
Ve bence (ekonomik) durgunluğun
problemlerinden biri de
01:52
is that people becomeolmak more protectionistkorumacı,
32
95000
3000
insanların daha korumacı olmalarıdır.
01:55
they look in on themselveskendilerini,
33
98000
2000
Kendi içlerine kapanıyorlar.
01:57
they try to protectkorumak theironların ownkendi nationulus,
34
100000
2000
Başka uluslara zarar verme ihtimaline rağmen
01:59
perhapsbelki at the expensegider of other nationsmilletler.
35
102000
3000
kendi uluslarını korumaya çalışıyorlar.
02:02
When you actuallyaslında look at the motormotor of the worldDünya economyekonomi,
36
105000
3000
Dünya ekonomisinin gerçekte
nasıl işlediğine bakarsanız,
02:05
it cannotyapamam movehareket forwardileri unlessolmadıkça
37
108000
2000
farklı ülkeler arasında ticaret yoksa
02:07
there is tradeTicaret betweenarasında the differentfarklı countriesülkeler.
38
110000
3000
motorun teklediğini görürsünüz.
02:10
And any nationulus that would becomeolmak protectionistkorumacı over the nextSonraki fewaz yearsyıl
39
113000
3000
Ve önümüzdeki birkaç yıl boyunca
korumacı olacak herhangi bir ülke
02:13
would deprivemahrum itselfkendisi of the chanceşans of gettingalma the benefitsfaydaları
40
116000
3000
gelişen dünya ekonomisinin meyvelerini
toplamaktan kendini mahrum bırakacaktır.
02:16
of growthbüyüme in the worldDünya economyekonomi.
41
119000
2000
02:18
So, you've got to have a healthysağlıklı senseduyu of patriotismVatanseverlik;
42
121000
3000
Yani sağlıklı bir vatanseverlik
duygusuna sahip olmalısınız.
Bu kesinlikle önemli.
02:21
that's absolutelykesinlikle importantönemli.
43
124000
2000
Ancak dünyanın kökten değiştiğini
ve sorunlarımızın tek bir ülkenin
02:23
But you've got to realizegerçekleştirmek that this worldDünya has changeddeğişmiş fundamentallyesasen,
44
126000
3000
02:26
and the problemssorunlar that we have cannotyapamam be solvedçözülmüş
45
129000
2000
yalnız başına gayretleriyle
çözülemeyeceğini farketmelisiniz.
02:28
by one nationulus and one nationulus aloneyalnız.
46
131000
2000
02:30
CACA: Well, indeedaslında. But what do you do
47
133000
3000
CA: Doğru. Ama bu ikisi ihtilafa düşerse
02:33
when the two come into conflictfikir ayrılığı and you're forcedzorunlu to make a decisionkarar
48
136000
3000
ve bir karar vermek zorunda
kalırsanız ne yaparsınız?
02:36
that eitherya is in Britain'sİngiltere'nin interestfaiz,
49
139000
3000
Yani " ya Britanya ve
Britanyalılar'ın çıkarları,
02:39
or the interestfaiz of BritonsBriton,
50
142000
2000
02:41
or citizensvatandaşlar elsewherebaşka yerde in the worldDünya?
51
144000
2000
ya da dünyanın herhangi bir
yerinde yaşayan insanlar?"
02:43
GBGB: Well I think we can persuadeikna etmek people
52
146000
2000
GB: Bence, insanları Britanya'nın
uzun vade çıkarları için,
02:45
that what is necessarygerekli for Britain'sİngiltere'nin long-termuzun vadeli interestsilgi,
53
148000
4000
02:49
what is necessarygerekli for America'sAmerika'nın long-termuzun vadeli interestsilgi,
54
152000
2000
Amerika'nın uzun vade çıkarları için,
02:51
is properuygun engagementnişan with the restdinlenme of the worldDünya,
55
154000
2000
dünyanın geri kalanıyla
düzgün ilişkiler kurmanın
02:53
and takingalma the actionaksiyon that is necessarygerekli.
56
156000
5000
ve gerekli adımları atmanın
şart olduğuna ikna etmeliyiz.
02:58
There is a great storyÖykü, again, told about RichardRichard NixonNixon.
57
161000
5000
Richard Nixon'la ilgili
harika bir hikaye vardır.
03:03
1958, GhanaGana becomesolur independentbağımsız,
58
166000
4000
Sene 1958. Gana bağımsız olur,
03:07
so it is just over 50 yearsyıl agoönce.
59
170000
3000
yani 50 küsür yıl öncesi.
03:10
RichardRichard NixonNixon goesgider to representtemsil etmek the UnitedAmerika StatesBirleşik governmenthükümet
60
173000
4000
Nixon Birleşik Devletler'i temsil için
03:14
at the celebrationskutlamalar for independencebağımsızlık in GhanaGana.
61
177000
3000
Gana'daki bağımsızlık kutlamalarına gider.
03:17
And it's one of his first outingsgezileri as ViceYardımcısı PresidentBaşkan to an AfricanAfrika countryülke.
62
180000
5000
Bu onun başkan yardımcısı olarak
bir Afrika ülkesine ilk gezisidir.
03:22
He doesn't quiteoldukça know what to do, so he startsbaşlar going around the crowdkalabalık
63
185000
3000
Ne yapacağını tam olarak bilemediğinden
kalabalığın arasında dolaşmaya
03:25
and startsbaşlar talkingkonuşma to people in the crowdkalabalık
64
188000
2000
ve etraftaki insanlarla konuşmaya başlar.
03:27
and he saysdiyor to people in this ratherdaha doğrusu uniquebenzersiz way,
65
190000
2000
Kendine has üslubuyla
03:29
"How does it feel to be freeücretsiz?"
66
192000
3000
" Özgür olmak nasıl bir his?" diye sorar.
03:32
And he's going around, "How does it feel to be freeücretsiz?"
67
195000
2000
Ve etrafta dolaşıp durur,
" Özgür olmak nasıl bir his?"
03:34
"How does it feel to be freeücretsiz?"
68
197000
2000
"Özgür olmak nasıl bir his?"
03:36
And then someonebirisi saysdiyor, "How should I know? I come from AlabamaAlabama."
69
199000
3000
Ve sonra biri der ki,
"Ben nerden bileyim? Ben Alabama'lıyım."
03:39
(LaughterKahkaha)
70
202000
3000
(kahkahalar)
03:42
And that was the 1950s.
71
205000
3000
Bu olay 1950'lerde gerçekleşiyor.
03:45
Now, what is remarkabledikkat çekici
72
208000
3000
Şimdi burada dikkate değer olan,
Amerika'da zencilerin medeni haklarını
03:48
is that civilsivil rightshaklar in AmericaAmerika were achievedelde in the 1960s.
73
211000
6000
1960'larda kazanılmış olması.
03:54
But what is equallyaynı derecede remarkabledikkat çekici
74
217000
2000
Fakat bir o kadar dikkate
değer bir durum da
03:56
is socioeconomicsosyo-ekonomik rightshaklar in AfricaAfrika
75
219000
2000
Afrika'da sosyal ve ekonomik hakların
03:58
have not movedtaşındı forwardileri very fasthızlı
76
221000
3000
sömürgecilik çağından bu yana
çok hızlı ilerlememiş olmasıdır.
04:01
even sincedan beri the ageyaş of colonialismsömürgecilik.
77
224000
3000
Ama yine de Amerika ve Afrika'nın
ortak bir çıkarı var.
04:04
And yethenüz, AmericaAmerika and AfricaAfrika
78
227000
2000
04:06
have got a commonortak interestfaiz.
79
229000
2000
Şunun farkına varmalıyız ki;
04:08
And we have got to realizegerçekleştirmek that if we don't linkbağlantı up
80
231000
3000
Afrika'daki mantıklı ve demokrat insanlarla
04:11
with those people who are sensiblemantıklı voicessesleri and democraticdemokratik voicessesleri in AfricaAfrika,
81
234000
4000
ortak amaçlar etrafında birleşmezsek,
04:15
to work togetherbirlikte for commonortak causesnedenleri,
82
238000
2000
El Kaide ve benzeri grupların
04:17
then the dangerTehlike of AlAl QaedaKaide and relatedilgili groupsgruplar
83
240000
3000
Afrika'da ilerleme tehlikesi büyüyecektir.
04:20
makingyapma progressilerleme in AfricaAfrika is very bigbüyük.
84
243000
2000
04:22
So, I would say that what seemsgörünüyor sometimesara sıra
85
245000
2000
Yani diyeceğim o ki, Afrika'ya ve
04:24
to be altruismözgecilik, in relationilişkisi to AfricaAfrika,
86
247000
3000
diğer gelişmekte ülkelere davranışınız,
bazen diğerkamlık gibi görünse de
04:27
or in relationilişkisi to developinggelişen countriesülkeler,
87
250000
2000
aslında daha öte bir şeydir.
04:29
is more than that. It is enlightenedAydın self-interestkişisel çıkar
88
252000
2000
Diğer ülkelerle birlikte çalışmak,
kendi çıkarımızadır.
04:31
for us to work with other countriesülkeler.
89
254000
2000
04:33
And I would say that nationalUlusal interestfaiz
90
256000
2000
Ve diyeceğim o ki, ulusal çıkarlar ve
04:35
and, if you like, what is the globalglobal interestfaiz
91
258000
2000
yoksulluk ve iklim değişikliği
problemlerini çözme küresel çıkarı
04:37
to tackleele almak povertyyoksulluk and climateiklim changedeğişiklik
92
260000
2000
04:39
do, in the long runkoş, come togetherbirlikte.
93
262000
3000
uzun vadede tek bir çıkar haline gelir.
İklim değişikliği için atılacak adımların
04:42
And whateverher neyse the short-runkısa vadede pricefiyat for takingalma actionaksiyon on climateiklim changedeğişiklik
94
265000
3000
veya güvenlikle ilgili ya da insanlara
eğitim fırsatı sağlamak üzere
04:45
or takingalma actionaksiyon on securitygüvenlik, or takingalma actionaksiyon to providesağlamak opportunitiesfırsatlar
95
268000
2000
04:47
for people for educationEğitim,
96
270000
2000
atılacak adımların kısa vadede
bedeli ne olursa olsun,
04:49
these are pricesfiyatları that are worthdeğer payingödeme yapan
97
272000
2000
insanların birbirleriyle rahat edeceği,
04:51
so that you buildinşa etmek a strongergüçlü globalglobal societytoplum
98
274000
3000
farklı ülkelerin gerçek anlamda
daha güçlü bağlar geliştirecek şekilde
04:54
where people feel ableyapabilmek to feel comfortablerahat with eachher other
99
277000
3000
birbirleri ile iletişim kurabilmeleri için
04:57
and are ableyapabilmek to communicateiletişim kurmak with eachher other in suchböyle a way
100
280000
3000
ödenmeye değer olan bedellerdir bunlar.
05:00
that you can actuallyaslında buildinşa etmek strongergüçlü linksbağlantılar betweenarasında differentfarklı countriesülkeler.
101
283000
3000
05:03
CACA: We're in OxfordOxford, whichhangi is the home
102
286000
2000
CA: Ben bu konuyu biraz daha
açmak istiyorum.
05:05
of philosophicalfelsefi thought experimentsdeneyler.
103
288000
3000
Diyelim ki hoş bir plajda tatildesiniz.
05:08
And so here is one that kindtür of goesgider --
104
291000
2000
Çok büyük bir deprem olduğu
05:10
I still just want to drawçekmek out on this issuekonu.
105
293000
3000
ve sahile doğru ilerleyen
bir tusunami olduğu haberi geliyor.
05:13
So, you're on vacationtatil at a niceGüzel beachplaj,
106
296000
4000
Sahilin bir ucunda
beş kişilik bir Nijerya'lı aile,
05:17
and wordsözcük comesgeliyor throughvasitasiyla that there's been a massivemasif earthquakedeprem
107
300000
3000
ve sahilin diğer ucunda da
tek bir Britanyalı var.
05:20
and that there is a tsunamitsunami advancingilerleyen on the beachplaj.
108
303000
2000
05:22
One endson of the beachplaj there is a houseev
109
305000
3000
(Kahkahalar)
Yalnızca birini uyarmaya vaktiniz var.
05:25
containingiçeren a familyaile of fivebeş NigeriansNijeryalılar.
110
308000
2000
05:27
And at the other endson of the beachplaj
111
310000
2000
05:29
there is a singletek BritBrit.
112
312000
2000
Ne yaparsınız?
05:31
You have time to --
113
314000
2000
GB: Modern haberleşme de var.
05:33
(LaughterKahkaha)
114
316000
1000
05:34
you have time to alertAlarm one houseev. What do you do?
115
317000
3000
(Alkışlar)
İkisini de uyarırım.
05:37
(LaughterKahkaha)
116
320000
2000
(Alkışlar)
05:39
GBGB: ModernModern communicationsiletişim.
117
322000
2000
05:41
(ApplauseAlkış)
118
324000
3000
Öncelikli sorumluluğumun,
05:44
AlertUyar bothher ikisi de.
119
327000
2000
ülkemizdeki insanların güvenliğini
sağlamak olduğunu kabul ediyorum.
05:46
(ApplauseAlkış)
120
329000
4000
Burada söylediğim hiçbir şeyin de
05:50
I do agreeanlaşmak that my responsibilitysorumluluk
121
333000
3000
her bir liderin kendi ülkesine karşı
05:53
is first of all to make sure that people in our countryülke are safekasa.
122
336000
3000
sorumluluğunun önemini
küçümsüyormuşum gibi
05:56
And I wouldn'tolmaz like anything that is said todaybugün to suggestönermek
123
339000
4000
anlaşılmasını istemem.
Ama daha önce hiç karşımıza çıkmamış olan
06:00
that I am diminishingazalan the importanceönem of the responsibilitysorumluluk
124
343000
2000
büyük bir fırsatla karşılaştığımızı
belirtmeye çalışıyorum.
06:02
that eachher individualbireysel leaderlider has for theironların ownkendi countryülke.
125
345000
3000
Sınır tanımayan iletişim gücü
dünyayı farklı bir şekilde
06:05
But I'm tryingçalışıyor to suggestönermek that there is a hugeKocaman opportunityfırsat
126
348000
3000
düzenlememize imkan sağlıyor.
06:08
openaçık to us that was never openaçık to us before.
127
351000
2000
Ve bence- Şu tusunami mesela:
klasik bir örnek bu.
06:10
But the powergüç to communicateiletişim kurmak acrosskarşısında borderssınırlar
128
353000
2000
06:12
allowsverir us to organizedüzenlemek the worldDünya in a differentfarklı way.
129
355000
4000
Erken uyarı sistemleri neredeydi?
İklim değişikliği ihtimalinin yanı sıra
deprem ihtimalinden
06:16
And I think, look at the tsunamitsunami, it's a classicklasik exampleörnek.
130
359000
4000
kaynaklandığı bilinen
problemlerle mücadele için
06:20
Where was the earlyerken warninguyarı systemssistemler?
131
363000
2000
06:22
You know? Where was the worldDünya actingoyunculuk togetherbirlikte
132
365000
3000
beraberce hareket eden dünya neredeydi?
06:25
to dealanlaştık mı with the problemssorunlar that they knewbiliyordum aroseortaya çıkan
133
368000
3000
Dünya birlikte hareket etmeye başlarsa,
daha iyi erken uyarı sistemleriyle,
06:28
from the potentialpotansiyel for earthquakesDepremler,
134
371000
2000
bu sorunların bazıları
daha iyi şekilde ele alınabilir.
06:30
as well as the potentialpotansiyel for climateiklim changedeğişiklik?
135
373000
2000
İşbirliği yapma yetisinin bize sağladığı
muazzam fırsatları görmüyoruz.
06:32
And when the worldDünya startsbaşlar to work togetherbirlikte,
136
375000
2000
06:34
with better earlyerken warninguyarı systemssistemler,
137
377000
2000
06:36
then you can dealanlaştık mı with some of these problemssorunlar in a faruzak better way.
138
379000
2000
-ki düşünün, eskiden ya kendini dışa kapatma
06:38
I just think we're not seeinggörme, at the momentan,
139
381000
2000
ya da gerçekte temel sorunları
çözmekle hiç ilgisi olmayan,
06:40
the hugeKocaman opportunitiesfırsatlar openaçık to us
140
383000
2000
06:42
by the abilitykabiliyet of people to cooperateişbirliği
141
385000
3000
kolaylık olduğu için yapılan
kısıtlı ittifakların olduğu bir dünyada vardı.
06:45
in a worldDünya where eitherya there was isolationismİzolasyon before
142
388000
3000
CA: Sizin konuştuğunuz bu dili seven,
buradaki seyirciler gibi
06:48
or there was limitedsınırlı alliancesittifaklar basedmerkezli on conveniencekolaylık
143
391000
3000
06:51
whichhangi never actuallyaslında tookaldı you to dealanlaştık mı with some of the centralmerkezi problemssorunlar.
144
394000
4000
bir çok insanın yaşadığı
hayal kırıklığı da bu bence.
06:55
CACA: But I think this is the frustrationhüsran that perhapsbelki
145
398000
2000
İlham verici.
Çoğumuz, dünyanın geleceğinin
böyle olması gerektiğine inanıyoruz.
06:57
a lot people have, like people in the audienceseyirci here,
146
400000
2000
06:59
where we love the kindtür of languagedil that you're talkingkonuşma about.
147
402000
3000
Fakat durum değişince,
bir anda politikacıların
07:02
It is inspiringilham verici. A lot of us believe
148
405000
2000
"bir Amerikan askerinin hayatı
sayısız Iraklı sivilinkine bedeldir"
07:04
that that has to be the world'sDünyanın en futuregelecek.
149
407000
3000
07:07
And yethenüz, when the situationdurum changesdeğişiklikler,
150
410000
3000
gibi konuşmalarını duyuyorsunuz mesela.
07:10
you suddenlyaniden hearduymak politicianssiyasetçiler talkingkonuşma as if,
151
413000
3000
Yani biliyorsunuz, iş sıkıya gelince
idealizm camdan atılabiliyor.
07:13
you know, for exampleörnek, the life of one AmericanAmerikan soldierasker
152
416000
3000
07:16
is worthdeğer countlesssayısız numberssayılar of IraqiIrak civilianssivil.
153
419000
3000
Sizce bu zamanla değişebilir mi?
07:19
When the pedalpedal hitsisabetler the metalmetal,
154
422000
4000
07:23
the idealismidealizm can get movedtaşındı away.
155
426000
3000
İleride, Britanya'da bu tutumun
değiştiğini ve insanların
07:26
I'm just wonderingmerak ediyor how --
156
429000
3000
bu bahsettiğiniz türden küresel etiği
gerçekten desteklediğini
07:29
whetherolup olmadığını you can see that changingdeğiştirme over time,
157
432000
2000
07:31
whetherolup olmadığını you see in Britainİngiltere
158
434000
2000
öngörebiliyor musunuz merak ediyorum.
07:33
that there are changingdeğiştirme attitudestutumlar, and that people are actuallyaslında
159
436000
3000
GB: Bence her dinde, her inançta,
07:36
more supportivedestekleyici of the kindtür of globalglobal ethicetik that you talk about.
160
439000
5000
-- ve burada sadece dindar veya inançlı
insanlara hitap etmiyorum.--
imanının özünde bu küresel etik vardır.
07:41
GBGB: I think everyher religiondin, everyher faithinanç,
161
444000
3000
Yahudi, Müslüman, Hindu, ya da Sih...
07:44
and I'm not just talkingkonuşma here to people of faithinanç or religiondin --
162
447000
3000
07:47
it has this globalglobal ethicetik at the centermerkez
163
450000
2000
07:49
of its credoAmentü.
164
452000
2000
Bu dinlerin her birinin özünde
aynı küresel etik vardır.
07:51
And whetherolup olmadığını it's JewishYahudi or whetherolup olmadığını it's MuslimMüslüman
165
454000
3000
07:54
or whetherolup olmadığını it's HinduHindu, or whetherolup olmadığını it's SikhSih,
166
457000
3000
Yani bence insanların içgüdüsel olarak,
07:57
the sameaynı globalglobal ethicetik is at the heartkalp
167
460000
2000
kendi ahlak anlayışlarının parçası olarak
gördüğü bir şeye değiniyorsunuz.
07:59
of eachher of these religionsdinler.
168
462000
3000
Salt kişisel çıkar olmayan
bir temel üzerine inşa ediyorsunuz.
08:02
So, I think you're dealingmuamele with something
169
465000
2000
08:04
that people instinctivelyiçgüdüsel
170
467000
2000
08:06
see as partBölüm of that moralmanevi senseduyu.
171
469000
3000
Belki de bazı durumlarda
cılız bir ışık veren mumların,
08:09
So you're buildingbina on something that is not puresaf self-interestkişisel çıkar.
172
472000
4000
insanların fikirlerinin, değerlerinin
üzerine ilave yapıyorsunuz.
08:13
You're buildingbina on people'sinsanların ideasfikirler and valuesdeğerler --
173
476000
4000
Ancak bu benim açımdan, asla
söndürülemeyecek bir değerler bütünüdür.
08:17
that perhapsbelki they're candlesmumlar that
174
480000
2000
08:19
burnyanmak very dimlyloş on certainbelli occasionsdurumlar.
175
482000
4000
Bu durumda şunu sormak gerekiyor;
bu değişikliği
nasıl gerçekleştireceksiniz?
08:23
But it is a setset of valuesdeğerler that cannotyapamam, in my viewgörünüm, be extinguishedsönmüş.
176
486000
4000
İnsanları, bu sağlam inşaatın
kendi çıkarlarına olduğuna
08:27
Then the questionsoru is,
177
490000
2000
nasıl ikna edeceksiniz?
08:29
how do you make that changedeğişiklik happenolmak?
178
492000
3000
Bakın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra
kurumlar inşa ettik:
08:32
How do you persuadeikna etmek people
179
495000
2000
Birleşmiş Milletler, IMF, Dünya Bankası,
08:34
that it is in theironların interestfaiz
180
497000
2000
08:36
to buildinşa etmek stronggüçlü ... After the Secondİkinci WorldDünya WarSavaş,
181
499000
3000
Dünya Ticaret Örgütü, Marshall Planı...
İnsanların yoktan var etmekten
bahsettikleri bir dönem vardı
08:39
we builtinşa edilmiş institutionskurumlar, the UnitedAmerika NationsMilletler,
182
502000
3000
08:42
the IMFIMF, the WorldDünya BankBanka,
183
505000
2000
çünkü bu kurumar yepyeniydi.
08:44
the WorldDünya TradeTicaret OrganizationOrganizasyon, the MarshallMarshall PlanPlanı.
184
507000
2000
Fakat şimdi demode oldular.
08:46
There was a perioddönem in whichhangi people talkedkonuştuk about an actdavranmak of creationoluşturma,
185
509000
4000
Sorunlarımızla baş edemiyorlar.
Söylediğim gibi, çevre
probleminin üstesinden
08:50
because these institutionskurumlar were so newyeni.
186
513000
2000
mevcut kurumlar vasıtasıyla gelemezsiniz.
08:52
But they are now out of datetarih. They don't dealanlaştık mı with the problemssorunlar.
187
515000
2000
Güvenlik sorunuyla
gerektiği gibi baş edemezsiniz.
08:54
As I said, you can't dealanlaştık mı with the environmentalçevre problemsorun
188
517000
2000
Ekonomik, finansal sorunla
baş edemezsiniz.
08:56
throughvasitasiyla existingmevcut institutionskurumlar.
189
519000
2000
Demek ki küresel kuruluşlarımızı
günümüzün zorluklarına uygun olarak
08:58
You can't dealanlaştık mı with the securitygüvenlik problemsorun in the way that you need to.
190
521000
4000
yeniden inşa etmek zorundayız.
09:02
You can't dealanlaştık mı with the economicekonomik and financialmali problemsorun.
191
525000
2000
Önümüzdeki en büyük sorun,
09:04
So we have got to rebuildyeniden inşa etmek our globalglobal institutionskurumlar,
192
527000
3000
bu kuralları temel alan kurumlarıyla
09:07
buildinşa etmek them in a way that is suitableuygun to the challengeszorluklar of this time.
193
530000
3000
sahiden küresel bir toplum
inşa edebileceğimize itimat etmeye
09:10
And I believe that if you look at the biggesten büyük challengemeydan okuma we faceyüz,
194
533000
3000
09:13
it is to persuadeikna etmek people to have the confidencegüven
195
536000
3000
insanları ikna etmektir.
Yani başladığım noktaya dönüyorum.
09:16
that we can buildinşa etmek a trulygerçekten globalglobal societytoplum
196
539000
3000
Bazı şeyler imkansız görünebilir.
09:19
with the institutionskurumlar that are foundedkurulmuş on these ruleskurallar.
197
542000
3000
50 yıl önce hiç kimse,
(Güney Afrika'daki) ırk ayrımının
1990'da bitmiş olacağını veya
09:22
So, I come back to my initialilk pointpuan.
198
545000
2000
80'lerden 90'lara gelirken,
Berlin Duvarı'nın yıkılacağını veya
09:24
SometimesBazen you think things are impossibleimkansız.
199
547000
2000
09:26
NobodyKimse would have said 50 yearsyıl agoönce
200
549000
2000
çocuk felcinin kökünün
kazınacığını öngöremezdi.
09:28
that apartheidırk ayrımı would have gonegitmiş in 1990,
201
551000
2000
60 yıl önce hiç kimse insanoğlunun
Ay'a gideceğini söyleyemezdi.
09:30
or that the BerlinBerlin wallduvar would have fallendüşmüş
202
553000
2000
09:32
at the turndönüş of the '80s and '90s,
203
555000
3000
Bunların hepsi oldu.
İmkansızı çözmeye çalışarak,
imkansızı mümkün kılarsınız.
09:35
or that polioçocuk felci could be eradicatederadike, or that perhapsbelki 60 yearsyıl agoönce
204
558000
3000
09:38
nobodykimse would have said that a man could have gonegitmiş to the moonay.
205
561000
2000
CA: Tam da bundan bahseden
bir konuşmacımız vardı.
09:40
All these things have happenedolmuş.
206
563000
2000
09:42
By tacklingmücadele the impossibleimkansız, you make the impossibleimkansız possiblemümkün.
207
565000
3000
Hemen akabinde bir kılıç yuttu.
Ki oldukça etkileyiciydi. (Kahkahalar)
09:45
CACA: And we have had a speakerkonuşmacı who said that very thing,
208
568000
4000
GB: Ardından da benim kılıç yutmam geldi.
(Kahkahalar)
09:49
and swallowedyutulması a swordkılıç right after that, whichhangi was quiteoldukça dramaticdramatik.
209
572000
3000
CA: Ama elbette gerçek küresel etik,
"Ben gezegendeki her insanın hayatının,
din ve milliyetine bakmaksızın,
09:52
(LaughterKahkaha)
210
575000
1000
09:53
GBGB: FollowedTakip my swordkılıç will swallowyutmak.
211
576000
3000
09:56
CACA: But, surelyelbette a truedoğru globalglobal ethicetik
212
579000
3000
aynı değerde olduğuna ve
aynı derecede saygı hakkettiğine
09:59
is for someonebirisi to say,
213
582000
2000
inanıyorum." demektir.
10:01
"I believe the life of everyher humaninsan on the planetgezegen
214
584000
3000
Bir de seçilmiş politikacılar var.
Siz de seçildiniz.
10:04
is worthdeğer the sameaynı, equaleşit considerationdüşünce,
215
587000
3000
Bir anlamda, siz bunu söyleyemezsiniz.
10:07
regardlessne olursa olsun of nationalityMilliyet and religiondin."
216
590000
3000
İnsanlık gereği buna inansanız bile,
bunu dillendiremezsiniz.
10:10
And you have politicianssiyasetçiler who have --
217
593000
3000
10:13
you're electedseçildi. In a way, you can't say that.
218
596000
3000
Britanya'nın çıkarları için seçildiniz.
GB: Bizim görevimiz korumak. Yani bakın,
10:16
Even if, as a humaninsan beingolmak, you believe that,
219
599000
2000
1918 Versay Anlaşması'na ve
ondan önceki bütün anlaşmalara bakın,
10:18
you can't say that. You're electedseçildi for Britain'sİngiltere'nin interestsilgi.
220
601000
3000
10:21
GBGB: We have a responsibilitysorumluluk to protectkorumak.
221
604000
3000
Vestfalya Anlaşması ve
diğer hepsi,
10:24
I mean look, 1918, the TreatyAntlaşması of VersaillesVersailles,
222
607000
4000
ülkelerin kendi istediklerini
yapabilmeleri için,
egemenlik haklarını korumakla ilgiliydi.
10:28
and all the treatiesantlaşmalar before that, the TreatyAntlaşması of WestphaliaWestphalia and everything elsebaşka,
223
611000
3000
O vakitten beri, dünya çok yol aldı.
Kısmen Holokost'ta yaşananların ve
10:31
were about protectingkoruyucu the sovereignegemen right of individualbireysel countriesülkeler
224
614000
3000
korunmaya ihtiyaç duydukları bölgelerde
birey haklarını koruma endişesinin,
10:34
to do what they want.
225
617000
2000
10:36
SinceBeri then, the worldDünya has movedtaşındı forwardileri,
226
619000
2000
10:38
partlykısmen as a resultsonuç of what happenedolmuş with the HolocaustHolokost,
227
621000
3000
kısmen Ruanda'da gördüklerimizin,
Bosna'da gördüklerimizin sonucu olarak.
10:41
and people'sinsanların concernilgilendirmek about the rightshaklar of individualsbireyler
228
624000
3000
10:44
withiniçinde territoriesbölgeler where they need protectionkoruma,
229
627000
3000
İnsani risk altında olan tüm bireyleri
koruma sorumluluğu fikri
10:47
partlykısmen because of what we saw in RwandaRuanda,
230
630000
3000
10:50
partlykısmen because of what we saw in BosniaBosna.
231
633000
2000
şu an dünyayı yönlendirecek
bir ilke olarak tesis edilmekte.
10:52
The ideaFikir of the responsibilitysorumluluk to protectkorumak
232
635000
2000
10:54
all individualsbireyler who are in situationsdurumlar
233
637000
2000
Her ne kadar Britanya'nın
10:56
where they are at humanitarianinsancıl riskrisk
234
639000
2000
herhangi bir ülkenin
herhangi bir vatandaşına yardım için
10:58
is now beingolmak establishedkurulmuş as a principleprensip whichhangi governsyöneten the worldDünya.
235
641000
3000
ileri atılacağını otomatikman
söyleyemesem de şunu söyleyebilirim:
11:01
So, while I can't automaticallyotomatik olarak say
236
644000
4000
soykırım veya insanlık suçlarının
mağdurlarına yardım etme sorumluluğunun
11:05
that Britainİngiltere will rushacele to the aidyardım
237
648000
3000
11:08
of any citizenvatandaş of any countryülke, in dangerTehlike,
238
651000
3000
bütün dünya tarafından
kabul edilmesi için
11:11
I can say that Britainİngiltere is in a positionpozisyon
239
654000
3000
Britanya diğer ülkelerle
işbirliği halindedir.
11:14
where we're workingçalışma with other countriesülkeler
240
657000
2000
11:16
so that this ideaFikir that you have a responsibilitysorumluluk
241
659000
2000
11:18
to protectkorumak people who are victimskurbanlar of eitherya genocidesoykırım
242
661000
3000
Sonuçta, ancak uluslararası kurumlarınız
11:21
or humanitarianinsancıl attacksaldırı,
243
664000
3000
yeteri kadar iyi çalışırsa
başarılabilir bu.
11:24
is something that is acceptedkabul edilmiş by the wholebütün worldDünya.
244
667000
2000
Mesele, Birleşmiş Milletlerin
gelecekteki rolünün ne olacağı
11:26
Now, in the endson, that can only be achievedelde
245
669000
2000
11:28
if your internationalUluslararası institutionskurumlar work well enoughyeterli
246
671000
2000
ve ne yapabileceğidir.
Fakat koruma sorumluluğu, bir anlamda,
11:30
to be ableyapabilmek to do so.
247
673000
2000
11:32
And that comesgeliyor back to what the futuregelecek rolerol of the UnitedAmerika NationsMilletler,
248
675000
3000
uluslararası bir prensip olarak,
halkların kendi kaderini tayini etmesi
11:35
and what it can do, actuallyaslında is.
249
678000
2000
11:37
But, the responsibilitysorumluluk to protectkorumak
250
680000
2000
fikrinden devralınmış yeni bir fikir.
11:39
is a newyeni ideaFikir that is, in a senseduyu,
251
682000
2000
CA: Sizce, herhangi bir politikacının,
miting kürsüsünden,
11:41
takenalınmış over from the ideaFikir of
252
684000
2000
11:43
self-determinationkendi kaderini tayin as the principleprensip governingyöneten the internationalUluslararası communitytoplum.
253
686000
4000
bütünüyle küresel etik ve küresel
vatandaşlıktan bahsettiğini görmeye
11:47
CACA: Can you pictureresim, in our lifetimesyaşam süreleri,
254
690000
2000
ömrümüz vefa eder mi?
11:49
a politicianpolitikacı ever going out on a platformplatform
255
692000
3000
Yani, "Ben dünyadaki herkesin
aynı derecede önemli olduğuna inanıyorum.
11:52
of the kindtür of full-formtam biçimli globalglobal ethicetik, globalglobal citizenshipvatandaşlık?
256
695000
5000
İktidara gelirsek,
buna göre davranacağız.
11:57
And basicallytemel olarak sayingsöz that "I believe that all people acrosskarşısında the planetgezegen
257
700000
6000
Ayrıca, bu ülkenin insanlarının da
artık küresel vatandaşlar olduğuna ve
12:03
have equaleşit considerationdüşünce, and if in powergüç
258
706000
2000
bu etiği destekleyeceğine
inanıyoruz." denir mi?
12:05
we will actdavranmak in that way.
259
708000
2000
GB: İklim değişiklinden bahsederken
bizim yaptığımız bu değil mi?
12:07
And we believe that the people of this countryülke
260
710000
2000
12:09
are alsoAyrıca now globalglobal citizensvatandaşlar and will supportdestek that ethicetik ..."
261
712000
3000
İklim değişikliği probleminin
tek bir ülke içinde çözülemeyeceğini,
12:12
GBGB: Is that not what we're doing
262
715000
2000
bütün ülkeleri dahil etmek
gerektiğini söylüyoruz.
12:14
in the debatetartışma about climateiklim changedeğişiklik?
263
717000
2000
12:16
We're sayingsöz that you cannotyapamam solveçözmek the problemsorun of climateiklim changedeğişiklik in one countryülke;
264
719000
5000
İklim değişikliğinin getirdiği
sorunlarla mücadeleyi
kendi başına karşılayamayacak
ülkelere yardım etmemiz gerektiğini,
12:21
you've got to involvedahil all countriesülkeler.
265
724000
2000
12:23
You're sayingsöz that you mustşart, and you have a dutygörev to help
266
726000
4000
bunun görevimiz olduğunu söylüyorsunuz.
Dünyadaki bütün ülkelerle,
tek yumruk halinde
12:27
those countriesülkeler that cannotyapamam affordparası yetmek to dealanlaştık mı with
267
730000
2000
12:29
the problemssorunlar of climateiklim changedeğişiklik themselveskendilerini.
268
732000
2000
bütün dünyaya faydalı olacak şekilde
karbon salınımlarını kısacak bir anlaşma
12:31
You're sayingsöz you want a dealanlaştık mı with all the differentfarklı countriesülkeler of the worldDünya
269
734000
4000
istediğinizi söylüyorsunuz.
12:35
where we're all boundciltli togetherbirlikte
270
738000
2000
Şimdiye kadar bunu yapamadık
çünkü Kyoto başarısız oldu.
12:37
to cuttingkesim carbonkarbon emissionsemisyonları in a way that is to the benefityarar of the wholebütün worldDünya.
271
740000
4000
Kopenhag'da insanların onayladığı
bir anlaşma yapabilirsek,
12:41
We'veBiz ettik never had this before because KyotoKyoto didn't work.
272
744000
4000
A) karbon salınımını azaltmak için
uzun vadeli hedefler var.
12:45
If you could get a dealanlaştık mı at CopenhagenCopenhagen,
273
748000
3000
B) ulaşılması şart olan
kısa vadeli hedefler var.
12:48
where people agreedkabul, A, that there was
274
751000
2000
Yani sadece soyut şeyler değil.
12:50
a long-termuzun vadeli targethedef for carbonkarbon emissionemisyon cutskeser,
275
753000
2000
Bugün bir fark yaratacak kararları,
bugün alacak insanlar var.
12:52
B, that there was short-rangekısa menzilli targetshedefler that had to be metmet
276
755000
3000
Biz iklim değişikliğiyle on yıllardır
baş etmeyi beceremediğimiz için
12:55
so this wasn'tdeğildi just abstractsoyut;
277
758000
2000
12:57
it was people actuallyaslında makingyapma decisionskararlar now
278
760000
2000
zarar görmüş olan
dünyanın en fakir ülkeleri var.
12:59
that would make a differencefark now,
279
762000
2000
13:01
and if you could then find a financingfinansman mechanismmekanizma
280
764000
2000
Enerji tasarruflu teknolojilere
geçiş yapabilmek ve
13:03
that meantdemek that the poorestyoksul countriesülkeler that had been hurtcanını yakmak
281
766000
3000
13:06
by our inabilityyetersizlik to dealanlaştık mı with climateiklim changedeğişiklik
282
769000
2000
karbon salınımını kısmayla uzun vadede
oluşacak mali yükleri karşılayabilmek için
13:08
over manyçok, manyçok yearsyıl and decadeson yıllar
283
771000
2000
13:10
are givenverilmiş specialözel help so that they can movehareket
284
773000
3000
bu ülkelerin hususi yardıma ihtiyacı var.
13:13
to energy-efficientenerji tasarruflu technologiesteknolojiler,
285
776000
2000
Bunlar yapmak için finansal
bir mekanizma bulunabilirse,
13:15
and they are in a positionpozisyon financiallymali
286
778000
3000
13:18
to be ableyapabilmek to affordparası yetmek the long-termuzun vadeli investmentyatırım
287
781000
2000
dünyanın her yerine ve
herkesin ihtiyaçlarına önem vererek,
13:20
that is associatedilişkili with cuttingkesim carbonkarbon emissionsemisyonları,
288
783000
3000
dünyaya eşit davranmış olursunuz.
13:23
then you are treatingtedavi the worldDünya equallyaynı derecede,
289
786000
4000
Bu herkesin tamamen aynı şeyi
yapacağı manasına gelmiyor,
Çünkü bu en yoksul ülkelere yardım için
13:27
by givingvererek considerationdüşünce to everyher partBölüm of the planetgezegen
290
790000
3000
13:30
and the needsihtiyaçlar they have.
291
793000
2000
finansal açıdan bizim
daha çok şey yapmamız gerekiyor.
13:32
It doesn't mean that everybodyherkes does exactlykesinlikle the sameaynı thing,
292
795000
2000
Ancak bu tek bir gezegendeki
insanların ihtiyaçlarına
13:34
because we'vebiz ettik actuallyaslında got to do more financiallymali
293
797000
3000
eşit özen gösterildiği
manasına geliyor.
13:37
to help the poorestyoksul countriesülkeler, but it does mean there is equaleşit considerationdüşünce
294
800000
3000
CA: Evet.
O zaman, milli çıkarları için mücadele
eden farklı ülkeler tarafından
13:40
for the needsihtiyaçlar of citizensvatandaşlar
295
803000
3000
benimsenmemesi hala söz konusu
bu görüşmelerin.
13:43
in a singletek planetgezegen.
296
806000
2000
13:45
CACA: Yes. And then of coursekurs the theoryteori is still
297
808000
2000
GB: Evet, ama bence Avrupa,
13:47
that those talksgörüşmeler get rentkira apartayrı by differentfarklı countriesülkeler
298
810000
3000
27 ülkenin zaten bir araya
geldiği bir konumda.
13:50
fightingkavga over theironların ownkendi individualbireysel interestsilgi.
299
813000
2000
Demek istediğim,
Avrupa'daki büyük sıkıntı şu:
13:52
GBGB: Yes, but I think EuropeEurope has got a positionpozisyon,
300
815000
2000
bir toplantıda 27 insan konuşursa,
o toplantı çok çok uzun sürer.
13:54
whichhangi is 27 countriesülkeler have alreadyzaten come togetherbirlikte.
301
817000
5000
Ancak iklim değişkiliğiyle ilgili
bir anlaşmaya vardık.
13:59
I mean, the great difficultyzorluk in EuropeEurope is if
302
822000
1000
14:00
you're at a meetingtoplantı and 27 people speakkonuşmak,
303
823000
2000
Amerika bu konuda ilk düzenlemesini yaptı
14:02
it takes a very very long time.
304
825000
2000
-ki burada, o tasarıyı mecliste onaylatan
Başkan Obama'nın takdir edilmesi gerekir.
14:04
But we did get an agreementanlaşma on climateiklim changedeğişiklik.
305
827000
4000
14:08
AmericaAmerika has madeyapılmış its first dispositionbırakma on this
306
831000
3000
Japonya bir duyuru yaptı.
14:11
with the billfatura that PresidentBaşkan ObamaObama should be congratulatedtebrik etti
307
834000
4000
Çin ve Hindistan
bilimsel kanıtları kabullendi.
14:15
for gettingalma throughvasitasiyla CongressKongre.
308
838000
2000
Şimdi, onları uzun vadeli bir hedefi ve
sonra da kısa vadeli bir dizi hedefi
14:17
JapanJaponya has madeyapılmış an announcementduyuru.
309
840000
2000
14:19
ChinaÇin and IndiaHindistan have signedimzalı up to the scientificilmi evidencekanıt.
310
842000
3000
kabullenmeye ikna etmeliyiz.
Ama fikrimce, son birkaç haftada,
14:22
And now we'vebiz ettik got to movehareket them to acceptkabul etmek
311
845000
3000
son birkaç yıldakinden daha fazla
ilerleme kaydedildi.
14:25
a long-termuzun vadeli targethedef, and then short-termkısa dönem targetshedefler.
312
848000
3000
Birlikte çalışırsak, Kopenhag'da
bu anlaşmayı sağlıyacağımıza inancım tam.
14:28
But more progressilerleme has been madeyapılmış, I think, in the last fewaz weekshaftalar
313
851000
2000
14:30
than had been madeyapılmış for some yearsyıl.
314
853000
2000
Şahsen, dünyanın en fakir bölgelerinin,
14:32
And I do believe
315
855000
2000
14:34
that there is a stronggüçlü possibilityolasılık
316
857000
2000
onların ihtiyaçlarının da
göz önünde bulundurulduğunu
14:36
that if we work togetherbirlikte, we can get that agreementanlaşma to CopenhagenCopenhagen.
317
859000
3000
görmesini sağlayacak
öneriler sunmaktayım.
14:39
I certainlykesinlikle have been puttingkoyarak forwardileri proposalsöneriler
318
862000
2000
14:41
that would have allowedizin the poorestyoksul partsparçalar of the worldDünya
319
864000
3000
Uyum sağlamalarına yardım edeceğiz.
Düşük karbonlu bir ekonomiye
geçiş yapmalarına yardım edeceğiz.
14:44
to feel that we have takenalınmış into accounthesap
320
867000
3000
14:47
theironların specificözel needsihtiyaçlar.
321
870000
2000
Uluslararası kurumlarımızın
reforme edilmesi
14:49
And we would help them adaptuyarlamak.
322
872000
2000
bu konuda hayati önem arz ediyor bence.
14:51
And we would help them make the transitiongeçiş to a lowdüşük carbonkarbon economyekonomi.
323
874000
3000
IMF 1940'larda kurulduğunda,
dünyadaki gayrisafi hasılanın
%5'i filan gibi bir kaynakla kurulmuştu.
14:54
I do think a reformreform of the internationalUluslararası institutionskurumlar is vitalhayati to this.
324
877000
4000
IMF'nin bugün kaynakları kısıtlı: %1.
14:58
When the IMFIMF was createdoluşturulan in the 1940s,
325
881000
3000
Kriz döneminde
yapılması gerekeni yapıp
15:01
it was createdoluşturulan with resourceskaynaklar that were fivebeş percentyüzde or so of the world'sDünyanın en GDPGSYİH.
326
884000
3000
farklılık yaratabilecek
durumda değil.
15:04
The IMFIMF now has limitedsınırlı resourceskaynaklar, one percentyüzde.
327
887000
3000
Bu yüzden dünya kurumlarını
yeniden inşa etmeliyiz.
Bu da büyük bir iş:
15:07
It can't really make the differencefark that oughtgerektiğini to be madeyapılmış in a perioddönem of crisiskriz.
328
890000
3000
Bu kurumlarda farklı
farklı oy payları bulunan
15:10
So, we'vebiz ettik got to rebuildyeniden inşa etmek the worldDünya institutionskurumlar.
329
893000
3000
farklı ülkeleri yeniden
yapılanmaya ikna etmek.
Üç dünya lideriyle ilgili bir fıkra var.
15:13
And that's a bigbüyük taskgörev: persuadingikna
330
896000
2000
15:15
all the differentfarklı countriesülkeler with the differentfarklı votingoylama shareshisseleri
331
898000
2000
Tanrı'dan tavsiye isteme
fırsatı çıkar önlerine.
15:17
in these institutionskurumlar to do so.
332
900000
2000
15:19
There is a storyÖykü told about the threeüç worldDünya leadersliderler
333
902000
4000
Bill Clinton Tanrı'ya gider.
15:23
of the day gettingalma a chanceşans to get some advicetavsiye from God.
334
906000
5000
Ne zaman başarılı bir iklim değişikliği ve
düşük karbon ekonomisi olacağını sorar.
15:28
And the storyÖykü is told that BillBill ClintonClinton wentgitti to God
335
911000
3000
15:31
and he askeddiye sordu when there will be
336
914000
3000
Tanrı kafasını sallayıp,
"Bu yıl olmaz, bu onyılda da olmaz.
Hatta senin ömrün yetmez" der.
15:34
successfulbaşarılı climateiklim changedeğişiklik and a lowdüşük carbonkarbon economyekonomi.
337
917000
5000
Bill Clinton istediğini elde edemeyeceği
için göz yaşları içinde gider.
15:39
And God shooksalladı his headkafa and said, "Not this yearyıl,
338
922000
2000
15:41
not this decadeonyıl, perhapsbelki not even in your lifetimeömür."
339
924000
3000
Sonra, Avrupa Komisyonu Başkanı
Barroso Tanrı'ya sorar:
15:44
And BillBill ClintonClinton walkedyürüdü away in tearsgözyaşı
340
927000
3000
"Küresel büyüme ne zaman düzelecek?"
15:47
because he had failedbaşarısız oldu to get what he wanted.
341
930000
2000
15:49
And then the storyÖykü is that BarrosoBarroso, the presidentDevlet Başkanı of the EuropeanAvrupa CommissionKomisyon,
342
932000
3000
Tanrı der ki "Bu sene olmaz,
bu onyılda da olmaz.
15:52
wentgitti to God and he askeddiye sordu, he said,
343
935000
2000
Hatta senin ömrün de yetmez."
15:54
"When will we get a recoveryKurtarma of globalglobal growthbüyüme?"
344
937000
5000
Barroso da göz yaşları içinde ayrılır.
15:59
And God said, "Not this yearyıl, not in this decadeonyıl,
345
942000
2000
Son olarak da Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri Tanrı'ya gelir ve der ki:
16:01
perhapsbelki not in your lifetimeömür."
346
944000
2000
16:03
So BarrosoBarroso walkedyürüdü away cryingağlıyor and in tearsgözyaşı.
347
946000
4000
"Ne zaman uluslararası kurumlarımız
düzgün işleyecek?"
16:07
And then the secretarySekreter generalgenel of the UnitedAmerika NationsMilletler
348
950000
4000
Ve Tanrı ağlamaya başlar.
16:11
camegeldi up to speakkonuşmak to God and said,
349
954000
2000
(kahkahalar)
16:13
"When will our internationalUluslararası institutionskurumlar work?"
350
956000
4000
Şunu anlamamız çok önemli:
16:17
And God criedağladım.
351
960000
2000
Bu kurumların reformu,
üzerine inşa edeceğimiz
16:19
(LaughterKahkaha)
352
962000
2000
net bir etik temelde uzlaşmamızdan
sonraki safhadır.
16:21
It is very importantönemli to recognizetanımak
353
964000
5000
16:26
that this reformreform of institutionskurumlar
354
969000
3000
CA: Sayın Başbakan,
eminim seyircilerimizin çoğu,
16:29
is the nextSonraki stageevre after
355
972000
2000
16:31
agreeingkabul uponüzerine ourselveskendimizi
356
974000
2000
kendi başımıza açtığımız mali problemleri
çözme gayretinizi takdir ediyor.
16:33
that there is a clearaçık ethicetik uponüzerine whichhangi we can buildinşa etmek.
357
976000
3000
Ve yine eminim ki
seyircililerimizin arasında
16:36
CACA: PrimeBaşbakan MinisterBakanı, I think there are manyçok in the audienceseyirci who
358
979000
2000
16:38
are trulygerçekten appreciativeminnettar of the effortsçabaları you madeyapılmış
359
981000
2000
siz bu küresel etiği savunurken
ayakta alkışlayacaklar var.
16:40
in termsşartlar of the financialmali messdağınıklık we got ourselveskendimizi into.
360
983000
3000
TED'e geldiğiniz için çok teşekkürler.
16:43
And there are certainlykesinlikle manyçok people in the audienceseyirci
361
986000
3000
GB: Ben teşekkür ederim.
16:46
who will be cheeringtezahürat you on as you seekaramak to advanceilerlemek
362
989000
2000
(alkışlar)
16:48
this globalglobal ethicetik. Thank you so much for cominggelecek to TEDTED.
363
991000
3000
16:51
GBGB: Well, thank you.
364
994000
2000
16:53
(ApplauseAlkış)
365
996000
13000
Translated by Meral Öztürk
Reviewed by Sancak Gülgen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Gordon Brown - British Prime Minister
Britain's former prime minister Gordon Brown played a key role in shaping the G20 nations' response to the world's financial crisis, and was a powerful advocate for a coordinated global response to problems such as climate change, poverty and social justice.

Why you should listen

During his long term of office, former UK prime minister Gordon Brown became one of the world's most experienced political leaders, with a deep understanding of the global economy based on 10 years' experience as Great Britain's Chancellor of the Exchequer. He has been a key architect of the G8's agreements on poverty and climate change, and has provided a passionate voice to encourage the developed world to aid struggling African countries. He is an advocate of global solutions for global problems -- through both the reinvention of international institution and the advancement of a global ethics.

While prime minister, Brown promoted technology as a tool for economic (and environmental) recovery. With his charge to "count the carbon and the pennies," research on electric cars and residential energy efficiency are slated to become a major part of the UK's recovery plan. He pushed for universal broadband and a general increase in spending on science. And he sought to use new communication tools like Twitter and YouTube as a means to communicate government policy.

More profile about the speaker
Gordon Brown | Speaker | TED.com