ABOUT THE SPEAKER
James Cameron - Director
James Cameron is the director of Avatar, Titanic, Terminator, The Abyss and many other blockbusters. While his outsize films push the bounds of technology, they're always anchored in human stories with heart and soul.

Why you should listen

James Cameron has written and directed some of the largest blockbuster movies of the last 20 years, including The Terminator, Aliens, The Abyss, Terminator 2: Judgment Day, Titanic, and Avatar. His films  pushed the limits of special effects, and his fascination with technical developments led him to co-create the 3-D Fusion Camera System. He has also contributed to new techniques in underwater filming and remote vehicle technology.

Although now a major filmmaker, Cameron's first job was as a truck driver and he wrote only in his spare time. After seeing Star Wars, he quit that job and wrote his first science fiction script for a ten-minute short called Xenogenesis. Soon after, he began working with special effects, and by 1984 he had written and directed the movie that would change his life -- The Terminator. Today, he has received three Academy Awards, two honorary doctorates and sits on the NASA Advisory Council. 

Read more about Cameron's planned trip to the Challenger Deep, the deepest point yet reached in the ocean »

More profile about the speaker
James Cameron | Speaker | TED.com
TED2010

James Cameron: Before Avatar ... a curious boy

James Cameron: Avatar'dan önce...meraklı bir çocuk

Filmed:
2,210,851 views

James Cameron's big-budget (and even bigger-grossing) films create unreal worlds all their own. In this personal talk, he reveals his childhood fascination with the fantastic -- from reading science fiction to deep-sea diving -- and how it ultimately drove the success of his blockbuster hits "Aliens," "The Terminator," "Titanic" and "Avatar."
- Director
James Cameron is the director of Avatar, Titanic, Terminator, The Abyss and many other blockbusters. While his outsize films push the bounds of technology, they're always anchored in human stories with heart and soul. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:15
I grewbüyüdü up on a steadyistikrarlı dietdiyet of scienceBilim fictionkurgu.
0
0
5000
Ben bilim-kurguyla büyüdüm.
00:20
In highyüksek schoolokul, I tookaldı a busotobüs to schoolokul
1
5000
3000
Ortaokuldayken, okula otobüsle giderdim;
00:23
an hoursaat eachher way everyher day.
2
8000
2000
her gün 2 saatim yolda geçerdi.
00:25
And I was always absorbedemilir in a bookkitap,
3
10000
2000
Ve hep kendimi bir kitaba kaptırırdım--
00:27
scienceBilim fictionkurgu bookkitap,
4
12000
2000
beni başka dünyalara götüren
00:29
whichhangi tookaldı my mindus to other worldsdünyalar,
5
14000
3000
ve içimdeki doyumsuz merakı
00:32
and satisfiedmemnun, in a narrativeöykü formform,
6
17000
4000
öyküler aracılığıyla yatıştıran
00:36
this insatiabledoyumsuz senseduyu of curiositymerak that I had.
7
21000
5000
bir bilim-kurgu kitabına.
00:41
And you know, that curiositymerak alsoAyrıca manifestedkendini gösteren itselfkendisi
8
26000
3000
Bu merak, kendisini başka türlü de belli ederdi.
00:44
in the factgerçek that wheneverher ne zaman I wasn'tdeğildi in schoolokul
9
29000
3000
Okulda olmadığım zamanlarda,
00:47
I was out in the woodsWoods,
10
32000
2000
ormana gidip,
00:49
hikingHiking and takingalma "samplesörnekler" --
11
34000
4000
yürüyüş yapıyor ve "numune" topluyordum.
00:53
frogskurbağalar and snakesyılan and bugsböcek and pondgölet waterSu --
12
38000
2000
Kurbağalar, yılanlar, böcekler, gölet suyu.
00:55
and bringinggetiren it back, looking at it underaltında the microscopemikroskop.
13
40000
3000
Bunları eve getirip, mikroskopta inceliyordum.
00:58
You know, I was a realgerçek scienceBilim geekinek.
14
43000
2000
Tam bir bilim hastasıydım.
01:00
But it was all about tryingçalışıyor to understandanlama the worldDünya,
15
45000
3000
Ama bütün bunlar dünyayı anlamak,
01:03
understandanlama the limitssınırları of possibilityolasılık.
16
48000
4000
olanakların sınırlarını anlamak içindi.
01:07
And my love of scienceBilim fictionkurgu
17
52000
4000
Ve benim bilim-kurguya olan tutkunluğum,
01:11
actuallyaslında seemedgibiydi mirroredYansıtılmış in the worldDünya around me,
18
56000
3000
sanki etrafımda olup bitene de yansımıştı,
01:14
because what was happeningolay, this was in the lategeç '60s,
19
59000
2000
çünkü 1960ların sonlarında,
01:16
we were going to the moonay,
20
61000
3000
aya gidiyorduk,
01:19
we were exploringkeşfetmek the deepderin oceansokyanuslar.
21
64000
2000
okyanusun derinliklerini keşfediyorduk.
01:21
JacquesJacques CousteauCousteau was cominggelecek into our livingyaşam roomsOdalar
22
66000
3000
Jacques Cousteau, inanılmaz programlarıyla
01:24
with his amazingşaşırtıcı specialsÖzel Ürünler that showedgösterdi us
23
69000
3000
evlerimize girip bize, daha önceden
01:27
animalshayvanlar and placesyerler and a wondrousHarika worldDünya
24
72000
2000
hayal edemeyeceğimiz hayvanatı, yerleri,
01:29
that we could never really have previouslyÖnceden imaginedhayal.
25
74000
3000
olağandışı bir dünyayı gösteriyordu.
01:32
So, that seemedgibiydi to resonateyankılamak
26
77000
2000
Ve bu da işin
01:34
with the wholebütün scienceBilim fictionkurgu partBölüm of it.
27
79000
3000
bilim-kurgu tarafıyla benzeşiyordu.
01:37
And I was an artistsanatçı.
28
82000
2000
Ve ben bir ressamdım.
01:39
I could drawçekmek. I could paintboya.
29
84000
2000
Çizebiliyordum, resim yapabiliyordum.
01:41
And I foundbulunan that because there weren'tdeğildi videovideo gamesoyunlar
30
86000
3000
Ve anladım ki, bilgisayar oyunları,
01:44
and this saturationdoygunluk of CGCG moviesfilmler and all of this
31
89000
4000
özel efektli filmler, ve medyada şimdiki kadar
01:48
imagerygörüntüler in the mediamedya landscapepeyzaj,
32
93000
3000
görsel malzeme olmadığı için
01:51
I had to createyaratmak these imagesGörüntüler in my headkafa.
33
96000
2000
bu görüntüleri zihnimde oluşturmalıydım.
01:53
You know, we all did, as kidsçocuklar havingsahip olan to
34
98000
2000
Kitap okumak zorunda kalan
01:55
readokumak a bookkitap, and throughvasitasiyla the author'syazarın descriptionaçıklama,
35
100000
3000
her çocuk gibi hepimiz, yazarın betimlemelerini
01:58
put something on the moviefilm screenekran in our headskafalar.
36
103000
4000
zihnimizdeki sinema perdesine yansıttık.
02:02
And so, my responsetepki to this was to paintboya, to drawçekmek
37
107000
3000
Bunun üzerine ben,
02:05
alienyabancı creaturesyaratıklar, alienyabancı worldsdünyalar,
38
110000
2000
uzaylı yaratıklar, robotlar ve
02:07
robotsrobotlar, spaceshipsuzay gemileri, all that stuffşey.
39
112000
2000
uzay gemileri çizmeye başladım.
02:09
I was endlesslySonsuz bir şekilde gettingalma bustedbaskın in mathmatematik classsınıf
40
114000
3000
Matematik dersinde sürekli
02:12
doodlingdoodling behindarkasında the textbookders kitabı.
41
117000
3000
kitabın arkasını karalarken yakalanıyordum.
02:15
That was -- the creativityyaratıcılık
42
120000
3000
Yani, yaratıcılık
02:18
had to find its outletçıkış somehowbir şekilde.
43
123000
4000
ortaya çıkacak yer arıyordu.
02:22
And an interestingilginç thing happenedolmuş: The JacquesJacques CousteauCousteau showsgösterileri
44
127000
3000
Ve ilginçtir, Jacques Cousteau'nun programları
02:25
actuallyaslında got me very excitedheyecanlı about the factgerçek that there was
45
130000
3000
beni, yeryüzünde farklı bir dünya
02:28
an alienyabancı worldDünya right here on EarthDünya.
46
133000
2000
olduğuna inandırdı.
02:30
I mightbelki not really go to an alienyabancı worldDünya
47
135000
3000
Bir gün gerçekten bir uzay aracıyla
02:33
on a spaceshipuzay gemisi somedaybirgün --
48
138000
2000
bir bambaşka bir dünyaya gidemem.
02:35
that seemedgibiydi prettygüzel darniğne ile örerek onarmak unlikelyolası olmayan.
49
140000
3000
Bu hiç de mümkün görünmüyordu.
02:38
But that was a worldDünya I could really go to,
50
143000
2000
Ama o, gerçekten gidebileceğim bir dünyaydı,
02:40
right here on EarthDünya, that was as richzengin and exoticegzotik
51
145000
2000
burada, yeryüzünde; kiatplarda okuduklarımın
02:42
as anything that I had imaginedhayal
52
147000
3000
zihnimde canlandırdıkları kadar
02:45
from readingokuma these bookskitaplar.
53
150000
2000
renkli ve farklı.
02:47
So, I decidedkarar I was going to becomeolmak a scubatüplü diverdalgıç
54
152000
2000
Bunun üzerine, bir dalgıç olmaya karar verdim
02:49
at the ageyaş of 15.
55
154000
2000
15 yaşındayken.
02:51
And the only problemsorun with that was that I livedyaşamış
56
156000
2000
Ve tek sorun:
02:53
in a little villageköy in CanadaKanada,
57
158000
2000
Kanada'nı bir köyünde,
02:55
600 milesmil from the nearesten yakın oceanokyanus.
58
160000
3000
okyanustan 600 mil uzakta yaşıyordum.
02:58
But I didn't let that dauntpes me.
59
163000
2000
Ama pes etmedim.
03:00
I pesteredpestered my fatherbaba untila kadar he finallyen sonunda foundbulunan
60
165000
3000
Babamın başını etini yedim ve sonunda
03:03
a scubatüplü classsınıf in BuffaloBuffalo, NewYeni YorkYork,
61
168000
2000
Buffalo, New York'ta, sınırın hemen karşısında
03:05
right acrosskarşısında the bordersınır from where we livecanlı.
62
170000
2000
bir dalgıçlık okulu buldu.
03:07
And I actuallyaslında got certifiedSertifikalı
63
172000
3000
Ve sonuçta lisansımı aldım,
03:10
in a poolhavuz at a YMCAYMCA in the deadölü of winterkış
64
175000
2000
Buffalo, New York'un cansız kışında
03:12
in BuffaloBuffalo, NewYeni YorkYork.
65
177000
2000
bir YMCA havuzunda.
03:14
And I didn't see the oceanokyanus, a realgerçek oceanokyanus,
66
179000
3000
Ve gerçek bir okyanusu
03:17
for anotherbir diğeri two yearsyıl,
67
182000
2000
2 sene sonra gördüm,
03:19
untila kadar we movedtaşındı to CaliforniaCalifornia.
68
184000
2000
California'ya taşındığımızda.
03:21
SinceBeri then, in the interveningmüdahale
69
186000
3000
O zamandan beri, aradan geçen
03:24
40 yearsyıl,
70
189000
2000
40 sene boyunca,
03:26
I've spentharcanmış about 3,000 hourssaatler underwatersualtı,
71
191000
4000
yaklaşık 3.000 saat sualtında kaldım.
03:30
and 500 hourssaatler of that was in submersiblessubmersibles.
72
195000
3000
Bunun 500 saati denizaltı araçlarındaydı.
03:33
And I've learnedbilgili that that deep-oceanderin okyanus environmentçevre,
73
198000
3000
Ve öğrendim ki derin sularda,
03:36
and even the shallowsığ oceansokyanuslar,
74
201000
2000
hatta sığ bölgeler bile,
03:38
are so richzengin with amazingşaşırtıcı life
75
203000
4000
hayal bile edemeyeceğimiz
03:42
that really is beyondötesinde our imaginationhayal gücü.
76
207000
3000
çok zengin bir yaşam var.
03:45
Nature'sDoğa'nın imaginationhayal gücü is so boundlesssınırsız
77
210000
4000
Doğanın hayalgücü sınır tanımaz,
03:49
comparedkarşılaştırıldığında to our ownkendi
78
214000
2000
hele bizim kupkuru
03:51
meageryetersiz humaninsan imaginationhayal gücü.
79
216000
2000
insansı hayalgücümüze kıyasla.
03:53
I still, to this day, standdurmak in absolutekesin awehuşu
80
218000
2000
Ben, bugün bile daldığımda
03:55
of what I see when I make these divesDalış.
81
220000
3000
gördüklerime hayret ediyorum.
03:58
And my love affairilişki with the oceanokyanus is ongoingdevam eden,
82
223000
3000
Okyanusa olan sevgim
04:01
and just as stronggüçlü as it ever was.
83
226000
2000
her zamankinden daha fazla.
04:03
But when I choseseçti a careerkariyer as an adultyetişkin,
84
228000
3000
Ama kariyerimi, bir yetişkin olarak,
04:06
it was filmmakingfilm yapımı.
85
231000
3000
sinemada yapmayı tercih ettim.
04:09
And that seemedgibiydi to be the besten iyi way to reconcileuzlaştırmak
86
234000
3000
Bu, hikâye anlatma dürtümü gidermek,
04:12
this urgedürtü I had to tell storieshikayeleri
87
237000
2000
görüntüler ortaya çıkarmak için
04:14
with my urgesçağrısı to createyaratmak imagesGörüntüler.
88
239000
4000
en iyi yol gibiydi.
04:18
And I was, as a kidçocuk, constantlysürekli drawingçizim comickomik bookskitaplar, and so on.
89
243000
3000
Çocukken sürekli karikatürler falan çiziyordum.
04:21
So, filmmakingfilm yapımı was the way to put picturesresimler and storieshikayeleri
90
246000
2000
Filmcilik de hikâyeleri ve görüntüleri
04:23
togetherbirlikte, and that madeyapılmış senseduyu.
91
248000
2000
birleştirme işidir. Çok mantıklıydı.
04:25
And of coursekurs the storieshikayeleri that I choseseçti to tell
92
250000
3000
Ve anlatmayı tercih ettiğim hikâyeler elbette
04:28
were scienceBilim fictionkurgu storieshikayeleri: "TerminatorSonlandırıcı," "AliensUzaylılar"
93
253000
2000
bilim-kurgu hikâyeleriydi: Terminator, Aliens ve
04:30
and "The AbyssUçurum."
94
255000
2000
The Abyss.
04:32
And with "The AbyssUçurum," I was puttingkoyarak togetherbirlikte my love
95
257000
3000
Abyss'te, sualtı ve dalma sevdamı,
04:35
of underwatersualtı and divingDalış with filmmakingfilm yapımı.
96
260000
2000
filmcilikle buluşturmuş oluyordum.
04:37
So, you know, mergingBirleştirme the two passionstutkular.
97
262000
3000
İki tutkuyu bir araya getiriyordum.
04:40
Something interestingilginç camegeldi out of "The AbyssUçurum,"
98
265000
4000
Abyss'ten ilginç bir şey çıktı:
04:44
whichhangi was that to solveçözmek a specificözel narrativeöykü
99
269000
3000
O filmin hikâyesindeki bir sorunu
04:47
problemsorun on that filmfilm,
100
272000
3000
gidermemiz gerekiyordu,
04:50
whichhangi was to createyaratmak this kindtür of liquidsıvı waterSu creatureyaratık,
101
275000
4000
sıvı hâlinde bir yarattık yaratmalıydık,
04:54
we actuallyaslında embracedkucakladı computerbilgisayar generatedoluşturulan animationanimasyon, CGCG.
102
279000
6000
ve bilgisayar destekli animasyona başvurduk.
05:00
And this resultedsonuçlandı in the first soft-surfaceyumuşak yüzeyli
103
285000
5000
Ve bunun sonucunda, sinemadaki ilk
05:05
characterkarakter, CGCG animationanimasyon
104
290000
3000
yumuşak-yüzeyli, bilgisayar destekli
05:08
that was ever in a moviefilm.
105
293000
2000
karakter ortaya çıktı.
05:10
And even thoughgerçi the filmfilm didn't make any moneypara --
106
295000
2000
Ve film para kazanamasa da,
05:12
barelyzar zor brokekırdı even, I should say --
107
297000
3000
-hatta masrafını bile zor çıkardı-
05:15
I witnessedtanık something amazingşaşırtıcı, whichhangi is that the audienceseyirci,
108
300000
2000
inanılmaz bir şeye tanıklık ettim:
05:17
the globalglobal audienceseyirci, was mesmerizedmesmerized
109
302000
2000
seyirciler, bu sihir karşısında
05:19
by this apparentbelirgin magicsihirli.
110
304000
2000
büyülenmişlerdi.
05:21
You know, it's ArthurArthur Clarke'sClarke'nın lawhukuk
111
306000
2000
Arthur Clarke'ın yasasını bilirsiniz,
05:23
that any sufficientlyyeteri kadar advancedileri technologyteknoloji is indistinguishableayırt edilemez from magicsihirli.
112
308000
4000
yeterince gelişmiş her teknoloji sihirden farksızdır.
05:27
They were seeinggörme something magicalbüyülü.
113
312000
3000
Sihirli birşeyler görüyorlardı.
05:30
And so that got me very excitedheyecanlı.
114
315000
3000
Ve bu beni çok heyecanlandırdı.
05:33
And I thought, "WowVay canına, this is something that needsihtiyaçlar to be embracedkucakladı
115
318000
2000
"Vay! İşte bu gerçekten de sinema sanatıyla kucaklanması gereken
05:35
into the cinematicsinema artSanat."
116
320000
2000
bir şey!" diye düşündüm.
05:37
So, with "TerminatorSonlandırıcı 2," whichhangi was my nextSonraki filmfilm,
117
322000
2000
Böylece, bir sonraki filmim olan Terminatör 2 ile
05:39
we tookaldı that much fartherdaha uzağa.
118
324000
2000
daha fazla aşama kaydedebildik.
05:41
WorkingÇalışma with ILMILM, we createdoluşturulan the liquidsıvı metalmetal dudedostum
119
326000
3000
ILM ile çalışarak, filmdeki sıvı metal kankayı yarattık,
05:44
in that filmfilm. The successbaşarı hungasılı in the balancedenge
120
329000
2000
başarımız da efektlerin işe yarayıp yaramayacağına
05:46
on whetherolup olmadığını that effectEfekt would work.
121
331000
2000
bağlı dengelere endeksliydi.
05:48
And it did, and we createdoluşturulan magicsihirli again,
122
333000
2000
Ve işe yaradı. Yeniden sihir yapmıştık.
05:50
and we had the sameaynı resultsonuç with an audienceseyirci --
123
335000
2000
Seyircilerden de aynı sonuçları aldık.
05:52
althougholmasına rağmen we did make a little more moneypara on that one.
124
337000
2000
Yine de bu defa biraz daha fazla para kazanmış olduk.
05:54
So, drawingçizim a linehat throughvasitasiyla those two dotsnoktalar
125
339000
5000
Yani, bu iki deneyim noktası arasına bir
05:59
of experiencedeneyim
126
344000
3000
çizgi çekmek,
06:02
camegeldi to, "This is going to be a wholebütün newyeni worldDünya,"
127
347000
2000
film sanatçıları için, bu yaratıcılıkta yeni dünya,
06:04
this was a wholebütün newyeni worldDünya of creativityyaratıcılık
128
349000
2000
bambaşka ve yepyeni bir dünya olacak
06:06
for filmfilm artistssanatçılar.
129
351000
3000
noktasına vardı.
06:09
So, I startedbaşladı a companyşirket with StanStan WinstonWinston,
130
354000
2000
Bende Stan Winston ile bir şirket kurdum,
06:11
my good friendarkadaş StanStan WinstonWinston,
131
356000
2000
yakın arkadaşım Stan Winston,
06:13
who is the premierPremier make-upkalıcı makyaj and creatureyaratık designertasarımcı
132
358000
4000
o zamanlar baş makyöz ve yaratık tasarımcısıydı,
06:17
at that time, and it was calleddenilen DigitalDijital DomainEtki alanı.
133
362000
3000
şirketin adı Digital Domain'di.
06:20
And the conceptkavram of the companyşirket was
134
365000
2000
Firmanın konsepti ise geçmişte yapılmış
06:22
that we would leapfrogbirdirbir pastgeçmiş
135
367000
3000
olan analog süreçleri zurbağa
06:25
the analoganalog processessüreçler of opticaloptik printersYazıcılar and so on,
136
370000
3000
zıplayışı ile geçecektik ve dosdoğru dijital
06:28
and we would go right to digitaldijital productionüretim.
137
373000
2000
prodüksiyonun içine dalacaktık.
06:30
And we actuallyaslında did that and it gaveverdi us a competitiverekabetçi advantageavantaj for a while.
138
375000
4000
Aslında bunu yaptık da ve bu bize rekabette bir süre avantaj bile sağladı.
06:34
But we foundbulunan ourselveskendimizi laggingahşap kaplama in the midorta '90s
139
379000
3000
Ama '90 ların ortasında kendimizi karakter ve yaratık
06:37
in the creatureyaratık and characterkarakter designdizayn stuffşey
140
382000
3000
tasarımı işiyle yalıtılmış halde buluverdik,
06:40
that we had actuallyaslında foundedkurulmuş the companyşirket to do.
141
385000
3000
aslında şirketi kurma amacımızda buydu.
06:43
So, I wroteyazdı this pieceparça calleddenilen "AvatarAvatar,"
142
388000
2000
Bende bu AVATAR isimli eseri yazdım,
06:45
whichhangi was meantdemek to absolutelykesinlikle pushit the envelopezarf
143
390000
4000
amacım görsel efekt zarfının daha ötesine geçip,
06:49
of visualgörsel effectsetkileri,
144
394000
2000
zarfı patlatmaktı. zorlanmasıydı.
06:51
of CGCG effectsetkileri, beyondötesinde,
145
396000
2000
CG ortamında yaratılan
06:53
with realisticgerçekçi humaninsan emotiveduygusal characterskarakterler
146
398000
4000
gerçekci insan duygulanımlı karakterlerle
06:57
generatedoluşturulan in CGCG,
147
402000
2000
kurgulanmıştı.
06:59
and the mainana characterskarakterler would all be in CGCG,
148
404000
2000
Ana karakterler CG ortamında olacaktı.
07:01
and the worldDünya would be in CGCG.
149
406000
2000
Yaşanan dünya CG ortamında olacaktı.
07:03
And the envelopezarf pusheditilmiş back,
150
408000
2000
Ama zarf geri tepti.
07:05
and I was told by the folksarkadaşlar at my companyşirket
151
410000
5000
Şirketti elemanlar bana böyle bir şeyi henüz
07:10
that we weren'tdeğildi going to be ableyapabilmek to do this for a while.
152
415000
2000
yapmalarının mümkün olmadığını söylediler.
07:12
So, I shelvedrafa it, and I madeyapılmış this other moviefilm about a bigbüyük shipgemi that sinkslavabo.
153
417000
4000
Bende rafa koydum ve batan büyük bir gemi hakkındaki diğer filmi yaptım.
07:16
(LaughterKahkaha)
154
421000
3000
(kahkahalar)
07:19
You know, I wentgitti and pitchedmeydan it to the studiostüdyo as "'Romeo' Romeo and Juliet'Juliet' on a shipgemi:
155
424000
3000
Bilirsiniz, stüdyoya gittim ve "Romeo and Juliet bir gemide" gibi filmi pazarladım.
07:22
"It's going to be this epicepik romanceromantik,
156
427000
2000
Bu epik aşk hikayesi olacaktı.
07:24
passionatetutkulu filmfilm."
157
429000
2000
Tutkulu bir film.
07:26
SecretlyGizlice, what I wanted to do was
158
431000
2000
Gizliden gizliye istediğim şey ise
07:28
I wanted to divedalış to the realgerçek wreckbatık of "TitanicTitanic."
159
433000
3000
Titanik'in gerçek batığına dalış yapma şansıydı.
07:31
And that's why I madeyapılmış the moviefilm.
160
436000
2000
Yani bu filmi aslında bundan yaptım.
07:33
(ApplauseAlkış)
161
438000
4000
(Alkışlar)
07:37
And that's the truthhakikat. Now, the studiostüdyo didn't know that.
162
442000
2000
Bu gerçek! Stüdyo tabi bunu bilmiyordu.
07:39
But I convincedikna olmuş them. I said,
163
444000
2000
Ben onları ikna ettim. Onlara
07:41
"We're going to divedalış to the wreckbatık. We're going to filmfilm it for realgerçek.
164
446000
2000
"Batığa dalacağız ve gerçekten de filmini çekeceğiz" dedim.
07:43
We'llWe'll be usingkullanma it in the openingaçılış of the filmfilm.
165
448000
3000
Ve filmin açılışında da bunu kullanacağız.
07:46
It will be really importantönemli. It will be a great marketingpazarlama hookkanca."
166
451000
2000
Bu gerçekten çok önemli. Muhteşem bir pazarlama oltası olacak"
07:48
And I talkedkonuştuk them into fundingfinansman an expeditionsefer.
167
453000
2000
Böylece onları yolculuğu finanse etmeleri için ikna ettim.
07:50
(LaughterKahkaha)
168
455000
2000
(Kahkahalar)
07:52
SoundsSesler crazyçılgın. But this goesgider back to that themetema
169
457000
2000
Çılgınca. Ama bu aslında gerçekliği yaratma hayaliniz
07:54
about your imaginationhayal gücü creatingoluşturma a realitygerçeklik.
170
459000
3000
ile ilgili bir şey.
07:57
Because we actuallyaslında createdoluşturulan a realitygerçeklik where sixaltı monthsay latersonra,
171
462000
2000
Çünkü, kendimi altı ay sonrasında Kuzey Altantikte 2.5 mil derinlikte
07:59
I find myselfkendim in a RussianRusça submersibledalgıç
172
464000
2000
bir Rus denizaltısının
08:01
two and a halfyarım milesmil down in the northkuzeyinde AtlanticAtlantik,
173
466000
3000
görüş değilinden gerçek Titanik'e
08:04
looking at the realgerçek TitanicTitanic throughvasitasiyla a viewgörünüm portLiman.
174
469000
2000
bakarken bulmuştum, yani gerçekliği yaratmıştık,
08:06
Not a moviefilm, not HDHD -- for realgerçek.
175
471000
3000
film değildi, HD değildi, gerçekti.
08:09
(ApplauseAlkış)
176
474000
3000
(alkışlar)
08:12
Now, that blewpatladı my mindus.
177
477000
2000
İşte bu aklımı yerinden oynattı.
08:14
And it tookaldı a lot of preparationhazırlık, we had to buildinşa etmek cameraskameralar
178
479000
2000
Bir sürü hazırlık yapmamız gerekti, kameraları kurduk,
08:16
and lightsışıklar and all kindsçeşit of things.
179
481000
2000
ışıkları ve benzer şeyleri hazırladık.
08:18
But, it struckvurdu me how much
180
483000
2000
Ama bu dalışların, bu derin
08:20
this divedalış, these deepderin divesDalış,
181
485000
2000
dalışların, uzaya göreve
08:22
was like a spaceuzay missionmisyon.
182
487000
2000
gitmeye bu derece benzemesine takıldım.
08:24
You know, where it was highlybüyük ölçüde technicalteknik,
183
489000
2000
Bilirsiniz, yüksek teknoloji kullanılıyordu,
08:26
and it requiredgereklidir enormousmuazzam planningplanlama.
184
491000
2000
ve inanılmaz planlamalar yapılması gerekliydi.
08:28
You get in this capsulekapsül, you go down to this darkkaranlık
185
493000
2000
Kapsüle biniyorsunuz ve karanlık ve düşmanca
08:30
hostiledüşmanca environmentçevre
186
495000
3000
görünen bu ortamda aşağıya iniyorsunuz,
08:33
where there is no hopeumut of rescuekurtarmak
187
498000
2000
kendi başınıza yukarı çıkamazsanız
08:35
if you can't get back by yourselfkendin.
188
500000
2000
kurtarılma şansınız bile yok.
08:37
And I thought like, "WowVay canına. I'm like,
189
502000
2000
"Vay be, bilim kurgu bir filmin
08:39
livingyaşam in a scienceBilim fictionkurgu moviefilm.
190
504000
2000
içinde yaşıyorum sanki" diye düşündüm.
08:41
This is really coolgüzel."
191
506000
2000
Bu gerçekten çok havalıydı.
08:43
And so, I really got bittenısırıldı by the bugböcek of deep-oceanderin okyanus explorationkeşif.
192
508000
3000
Derin okyanus keşfi düşüncesi bir böcek gibi beni ısırmıştı.
08:46
Of coursekurs, the curiositymerak, the scienceBilim componentbileşen of it --
193
511000
3000
Elbette, merak ve olayın bilimsel yönü de var.
08:49
it was everything. It was adventuremacera,
194
514000
2000
Yani herşey vardı. Maceraydı,
08:51
it was curiositymerak, it was imaginationhayal gücü.
195
516000
2000
Meraktı. Hayal etmekti.
08:53
And it was an experiencedeneyim that
196
518000
3000
Ve Hollywood'un bana sunamayacağı
08:56
HollywoodHollywood couldn'tcould give me.
197
521000
2000
bir deneyimdi.
08:58
Because, you know, I could imaginehayal etmek a creatureyaratık and we could
198
523000
2000
Yani, ben bir yaratık imgelerim ve sonra gidip onun için vir
09:00
createyaratmak a visualgörsel effectEfekt for it. But I couldn'tcould imaginehayal etmek what I was seeinggörme
199
525000
2000
görsel efekt yaratırız. Ama burada pencereden gördüğüm şeyleri
09:02
out that windowpencere.
200
527000
2000
hayal edemezdim.
09:04
As we did some of our subsequentSonraki expeditionsseferler,
201
529000
3000
Mütaakip yolculuklarımızı yaptığımız sırada
09:07
I was seeinggörme creaturesyaratıklar at hydrothermalhidrotermal ventsHavalandırma
202
532000
2000
hidrotermal ağızları olan yaratıklar görüyordum
09:09
and sometimesara sıra things that I had never seengörüldü before,
203
534000
4000
ve bazen de hayatım boyu görmediğim şeyleri,
09:13
sometimesara sıra things that no one had seengörüldü before,
204
538000
2000
hatta bazen bizim gördüğümüz zaman kadar
09:15
that actuallyaslında were not describedtarif edilen by scienceBilim
205
540000
2000
kimsenin görmemiş olduğu ve
09:17
at the time that we saw them and imagedyansıma them.
206
542000
3000
bilimsel olarak tanımlanmamış şeyleri görüyordum.
09:20
So, I was completelytamamen smittenvurulmuş by this,
207
545000
3000
Yani buna tamamen vurulmuştum,
09:23
and had to do more.
208
548000
2000
ve daha fazlasını yapmalıydım.
09:25
And so, I actuallyaslında madeyapılmış a kindtür of curiousMeraklı decisionkarar.
209
550000
2000
Ve aslında meraklı bir tercih yaptığımı söyleyebilirim.
09:27
After the successbaşarı of "TitanicTitanic,"
210
552000
2000
Titanik'in başarısı sonrasında,
09:29
I said, "OK, I'm going to parkpark my day job
211
554000
3000
"Tamam, gündüzleri Hollywood sinema
09:32
as a HollywoodHollywood moviefilm makeryapıcı,
212
557000
2000
yapımcılığı olan işimi biraz kenara koyup,
09:34
and I'm going to go be a full-timetam zamanlı explorerExplorer for a while."
213
559000
4000
bir süre tam zamanlı kaşif olarak çalışacağım".
09:38
And so, we startedbaşladı planningplanlama these
214
563000
2000
Sonrasında bu keşif yolculuklarını
09:40
expeditionsseferler.
215
565000
2000
planlamaya başladık.
09:42
And we woundyara up going to the BismarkBismark,
216
567000
2000
Bismark'a gidip robot aletlerle
09:44
and exploringkeşfetmek it with roboticrobotik vehiclesAraçlar.
217
569000
4000
keşfini yapmak için uçuşa geçtik.
09:48
We wentgitti back to the TitanicTitanic wreckbatık.
218
573000
2000
Titanik'in enkazına geri döndük.
09:50
We tookaldı little botsbotlar that we had createdoluşturulan
219
575000
2000
Fiber optik kablosunu makaraya saran
09:52
that spooledbiriktirilen a fiberelyaf opticoptik.
220
577000
2000
küçük robotlar yarattık.
09:54
And the ideaFikir was to go in and do an interior
221
579000
2000
Amacımız içine girmek ve geminin içini
09:56
surveyanket of that shipgemi, whichhangi had never been donetamam.
222
581000
4000
incelemekti, bu daha önce yapılmamıştı.
10:00
NobodyKimse had ever lookedbaktı insideiçeride the wreckbatık. They didn't have the meansanlamına geliyor to do it,
223
585000
2000
Kimse enkazın içine girmemişti. Çünkü bunu yapabilecek araçları yoktu,
10:02
so we createdoluşturulan technologyteknoloji to do it.
224
587000
3000
bizde bu teknolojiyi yaratıp öyle gittik.
10:05
So, you know, here I am now, on the deckgüverte
225
590000
2000
Ve, biliyorsunuz, şimdi burada Titanik'in
10:07
of TitanicTitanic, sittingoturma in a submersibledalgıç,
226
592000
3000
güvertesindeyim, bir denizaltı'da oturuyor,
10:10
and looking out at planksplakalar that look much like this,
227
595000
3000
ve daha önce orkestranın çalmış olduğu yerdeki
10:13
where I knewbiliyordum that the bandgrup had playedOyunun.
228
598000
3000
tahtalara bakınıyorum.
10:16
And I'm flyinguçan a little roboticrobotik vehiclearaç
229
601000
2000
Ve küçük bir robot makina ile uçuyorum
10:18
throughvasitasiyla the corridorkoridor of the shipgemi.
230
603000
3000
koridorlarda geziniyorum.
10:21
When I say, "I'm operatingişletme it,"
231
606000
3000
Kontrol bende diyorum ama
10:24
but my mindus is in the vehiclearaç.
232
609000
3000
aklım zaten o robot makinanın içinde.
10:27
I feltkeçe like I was physicallyfiziksel olarak presentmevcut
233
612000
2000
Yani fiziksel olarak da Titanik'in
10:29
insideiçeride the shipwreckbatık of TitanicTitanic.
234
614000
2000
batık enkazında bulunduğumu hissediyorum.
10:31
And it was the mostçoğu surrealgerçeküstü kindtür
235
616000
2000
Ve bu şimdiye dek yaşadığım en gerçek dışı
10:33
of dejaDeja vuVu experiencedeneyim I've ever had,
236
618000
2000
deja vu deneyimidir.
10:35
because I would know before I turneddönük a cornerköşe
237
620000
4000
çünkü aracın ışıkları henüz şu köşeden dönünce
10:39
what was going to be there before the lightsışıklar
238
624000
2000
göreceğim şeyi göstermeden önce
10:41
of the vehiclearaç actuallyaslında revealedortaya it,
239
626000
2000
orada ne olduğunu biliyorum,
10:43
because I had walkedyürüdü the setset for monthsay
240
628000
2000
çünkü filmi yaparken bu sette aylar
10:45
when we were makingyapma the moviefilm.
241
630000
3000
boyunca gezinmiştim.
10:48
And the setset was basedmerkezli as an exactkesin replicayineleme
242
633000
2000
Ve set bire bir replika şeklinde
10:50
on the blueprintsplanları of the shipgemi.
243
635000
2000
geminin projesine göre hazırlanmıştı.
10:52
So, it was this absolutelykesinlikle remarkabledikkat çekici experiencedeneyim.
244
637000
3000
Yani bu kesinlikle olağanüstü bir deneyimdi.
10:55
And it really madeyapılmış me realizegerçekleştirmek that
245
640000
2000
Ve bu bana yarattığımız bu robotik
10:57
the telepresenceTelepresence experiencedeneyim --
246
642000
2000
avatarlara sahip olup, bilincinizin
10:59
that you actuallyaslında can have these roboticrobotik avatarsAvatarlar,
247
644000
2000
bu araçlara aktarılması sonucunda bu farklı
11:01
then your consciousnessbilinç is injectedenjekte into the vehiclearaç,
248
646000
5000
var oluş biçiminin, teleprezasyonun
11:06
into this other formform of existencevaroluş.
249
651000
2000
yaşayabileceğimizi anlamamı sağladı.
11:08
It was really, really quiteoldukça profoundderin.
250
653000
2000
Bu gerçek anlamda, cidden çok derin bir deneyimdi.
11:10
And it mayMayıs ayı be a little bitbit of a glimpsebelirti as to what mightbelki be happeningolay
251
655000
3000
Bu ayrıca, bir bilim kurgu hayranı olarak bana, onlarca yıl sonrasında,
11:13
some decadeson yıllar out
252
658000
2000
pek çok şeyin araştırılması
11:15
as we startbaşlama to have cyborgCyborg bodiesbedenler
253
660000
3000
için cyborg vücutlara sahip olmamızla
11:18
for explorationkeşif or for other meansanlamına geliyor
254
663000
2000
veya insan ötesi gelecekte ilgili
11:20
in manyçok sortçeşit of
255
665000
2000
kurabildiğim
11:22
post-humanpost-insan futuresvadeli işlem
256
667000
2000
pek çok hayale de
11:24
that I can imaginehayal etmek,
257
669000
2000
küçük bir ışık
11:26
as a scienceBilim fictionkurgu fanyelpaze.
258
671000
2000
tutmuş oldu.
11:28
So, havingsahip olan donetamam these expeditionsseferler,
259
673000
5000
Bu yolculukları yaptıktan sonra orada aşağıda
11:33
and really beginningbaşlangıç to appreciateanlamak what was down there,
260
678000
4000
olan şeyleri gerçekten kavrayıp anlamaya başladım,
11:37
suchböyle as at the deepderin oceanokyanus ventsHavalandırma
261
682000
3000
örneğin derin okyanus ağızları gibi,
11:40
where we had these amazingşaşırtıcı, amazingşaşırtıcı animalshayvanlar --
262
685000
3000
inanılmaz, hayran bırakan hayvanlar gördüm.
11:43
they're basicallytemel olarak aliensuzaylılar right here on EarthDünya.
263
688000
2000
Bunlar basitce Dünyamız'da yaşayan uzaylılardı.
11:45
They livecanlı in an environmentçevre of chemosynthesisKemosentez.
264
690000
3000
Kemosentez ortamında yaşıyorlar.
11:48
They don't survivehayatta kalmak on sunlight-basedgüneş ışığı tabanlı
265
693000
2000
Bizim gibi güneş ışığına bağlı
11:50
systemsistem the way we do.
266
695000
2000
sistemlerde hayatta kalamıyorlar.
11:52
And so, you're seeinggörme animalshayvanlar that are livingyaşam nextSonraki to
267
697000
2000
Ve 500 derece santigratlık bir su bacasının
11:54
a 500-degree-Centigrade-derece-santigrat
268
699000
2000
yanıbaşında yaşayan
11:56
waterSu plumestüyleri.
269
701000
2000
hayvanlar görüyorsunuz.
11:58
You think they can't possiblybelki existvar olmak.
270
703000
2000
Var olma ihtimallerinin olmadığını düşünüyorsunuz.
12:00
At the sameaynı time
271
705000
2000
Aynı dönemde ayrıca
12:02
I was gettingalma very interestedilgili in spaceuzay scienceBilim as well --
272
707000
3000
uzay bilimi ile de yakınen ilgilenmeye başlamıştım,
12:05
again, it's the scienceBilim fictionkurgu influenceetki, as a kidçocuk.
273
710000
3000
elbette yine bilim kurgunun etkisi, çocuğum ya.
12:08
And I woundyara up gettingalma involvedilgili with
274
713000
2000
Ve uzay cemiyetine mensup kişilerle
12:10
the spaceuzay communitytoplum,
275
715000
2000
gerçekten NASA'ya mensup olanlarla
12:12
really involvedilgili with NASANASA,
276
717000
2000
bağlantıya geçmek için çırpınıyordum.
12:14
sittingoturma on the NASANASA advisorydanışma boardyazı tahtası,
277
719000
3000
NASA danışmanlık meclisinde oturup
12:17
planningplanlama actualgerçek spaceuzay missionsmisyonlar,
278
722000
2000
gerçek uzay görevleri planlamak,
12:19
going to RussiaRusya, going throughvasitasiyla the pre-cosmonautöncesi kozmonot
279
724000
2000
Rusya'ya gitmek, pre-kozmonot olmak,
12:21
biomedicalBiyomedikal protocolsiletişim kuralları,
280
726000
2000
biomedikal protokoller belirlemek
12:23
and all these sortssıralar of things,
281
728000
2000
ve tüm benzer şeyleri yapmak,
12:25
to actuallyaslında go and flyuçmak to the internationalUluslararası spaceuzay stationistasyon
282
730000
2000
daha sonra da gerçekten kendi 3 boyutlu kameralarımızı alıp
12:27
with our 3D camerakamera systemssistemler.
283
732000
2000
uluslararası uzay istasyonuna uçmak istiyordum.
12:29
And this was fascinatingbüyüleyici.
284
734000
2000
Ve bu çok büyüleyiciydi.
12:31
But what I woundyara up doing was bringinggetiren spaceuzay scientistsBilim adamları
285
736000
2000
Ama benim asıl delice istediğim şey, bu uzay bilimcilerini
12:33
with us into the deepderin.
286
738000
3000
bizimle beraber derinlere indirmekti.
12:36
And takingalma them down so that they had accesserişim --
287
741000
3000
Onları aşağıya indirecektim ki bu ekstrem ortamlarla ilgilenen
12:39
astrobiologistsastrobiyolojisti, planetarygezegen scientistsBilim adamları,
288
744000
3000
astrobiologlar, gezegen bilimciler
12:42
people who were interestedilgili in these extremeaşırı environmentsortamları --
289
747000
3000
aşağıdaki ağızları görebilsinler,
12:45
takingalma them down to the ventsHavalandırma, and lettingicar them see,
290
750000
3000
ve bunlardan örnekler alsınlar,
12:48
and take samplesörnekler and testÖlçek instrumentsenstrümanlar, and so on.
291
753000
2000
test malzemeleri edinsinler ve benzeri şeyler.
12:50
So, here we were makingyapma documentarybelgesel filmsfilmler,
292
755000
2000
Ve işte dökümantasyon filmler yapmaya başlamıştık,
12:52
but actuallyaslında doing scienceBilim,
293
757000
2000
ama aslında bilim yapıyorduk,
12:54
and actuallyaslında doing spaceuzay scienceBilim.
294
759000
2000
ve aslında uzay bilimi yapıyorduk.
12:56
I'd completelytamamen closedkapalı the loopdöngü
295
761000
2000
Yani halkayı tamamen kapatmış oldum
12:58
betweenarasında beingolmak the scienceBilim fictionkurgu fanyelpaze,
296
763000
2000
bilim kurgu hayranı olmak ile
13:00
you know, as a kidçocuk,
297
765000
2000
bilirsiniz, çocukken öyleydim,
13:02
and doing this stuffşey for realgerçek.
298
767000
2000
bu tarz şeyleri gerçekten yapıyor olmak.
13:04
And you know, alonguzun bir the way in this journeyseyahat
299
769000
3000
Bu keşfetme yolculuğu
13:07
of discoverykeşif,
300
772000
2000
esnasında,
13:09
I learnedbilgili a lot.
301
774000
2000
çok şey öğrendim.
13:11
I learnedbilgili a lot about scienceBilim. But I alsoAyrıca learnedbilgili a lot
302
776000
2000
Bilim hakkında çok şey öğrendim. Ama aslında en çok
13:13
about leadershipliderlik.
303
778000
3000
lider olmayı öğrendim.
13:16
Now you think directoryönetmen has got to be a leaderlider,
304
781000
2000
Direktörün lider olması gerektiğinizi düşünüyorsunuz,
13:18
leaderlider of, captainKaptan of the shipgemi, and all that sortçeşit of thing.
305
783000
2000
geminin kaptanı gibi, buna benzer şeyler.
13:20
I didn't really learnöğrenmek about leadershipliderlik
306
785000
2000
Bu yolculuklar öncesinde lider olmayı
13:22
untila kadar I did these expeditionsseferler.
307
787000
3000
gerçekten öğrenmediğimi anladım.
13:25
Because I had to, at a certainbelli pointpuan, say,
308
790000
3000
Bir anlamda mecbur kaldım, yani,
13:28
"What am I doing out here?
309
793000
2000
"Burada benim işim ne yahu?"
13:30
Why am I doing this? What do I get out of it?"
310
795000
3000
Bunu neden yapıyorum? Bundan ne kazanıyorum?
13:33
We don't make moneypara at these damnLanet olsun showsgösterileri.
311
798000
3000
Bu filmlerden para kazanmıyoruz ki.
13:36
We barelyzar zor breakkırılma even. There is no fameşöhret in it.
312
801000
2000
Anca kafa kafaya denk geliyoruz. Bir şöhret de yok.
13:38
People sortçeşit of think I wentgitti away
313
803000
2000
İnsanlar benim Titanik ve Avatar arasındaki süreçte
13:40
betweenarasında "TitanicTitanic" and "AvatarAvatar" and was buffingpolisaj my nailsçivi
314
805000
2000
bir yerde deniz kenarında yayılıp oturmuş
13:42
someplacebir yere, sittingoturma at the beachplaj.
315
807000
2000
tırnaklarımı törüplediğimi düşündüler.
13:44
MadeYapılan all these filmsfilmler, madeyapılmış all these documentarybelgesel filmsfilmler
316
809000
3000
Tüm bu filmleri, tüm bu dökümanter filmleri çok kısıtlı bir
13:47
for a very limitedsınırlı audienceseyirci.
317
812000
2000
izleyici kapasitesi için yaptım.
13:49
No fameşöhret, no gloryşan, no moneypara. What are you doing?
318
814000
3000
Şöhret, zafer, para yok. Ne yapıyorsun?
13:52
You're doing it for the taskgörev itselfkendisi,
319
817000
2000
Bunu projenin kendisi için yapıyorsun,
13:54
for the challengemeydan okuma --
320
819000
2000
meydan okumak için--
13:56
and the oceanokyanus is the mostçoğu challengingmeydan okuma environmentçevre there is --
321
821000
3000
ve okyanus olabilecek en meydan okuyucu ortam,
13:59
for the thrillheyecan of discoverykeşif,
322
824000
3000
özellikle keşfin heyecanı ve
14:02
and for that strangegarip bondbağ that happensolur
323
827000
3000
o küçük insan topluluğu sıkıca örülmüş bir ekip
14:05
when a smallküçük groupgrup of people formform a tightlysıkıca knitörgü örmek teamtakım.
324
830000
3000
haline geldiğinde ortaya çıkan tuhaf bağlantı için.
14:08
Because we would do these things with 10, 12 people,
325
833000
3000
Çünkü bunların hepsini 10-12 kişi yaptık, ve yıllarca
14:11
workingçalışma for yearsyıl at a time,
326
836000
2000
birlikte çalıştık.
14:13
sometimesara sıra at seadeniz for two, threeüç monthsay at a time.
327
838000
4000
Zaman zaman denizde 2-3 ay geçirdik.
14:17
And in that bondbağ, you realizegerçekleştirmek
328
842000
3000
Bu kurulan bağda, en önemli şeyin
14:20
that the mostçoğu importantönemli thing
329
845000
2000
bu insanlara karşı
14:22
is the respectsaygı that you have for them
330
847000
2000
hissettiğim ve onların da bana karşı
14:24
and that they have for you, that you've donetamam a taskgörev
331
849000
3000
duymakta olduğu saygı olduğunu farkettim, bir görev
14:27
that you can't explainaçıklamak to someonebirisi elsebaşka.
332
852000
2000
yapıyorsunuz ve bunu kimseye açıklayamıyorsunuz.
14:29
When you come back to the shoreShore and you say,
333
854000
2000
Kıyıya vardığınızda şöyle diyorsunuz,
14:31
"We had to do this, and the fiberelyaf opticoptik, and the attentuationatenü,
334
856000
2000
"Bunu yapmak zorundaydık, fiber optik ve atenü etmek,
14:33
and the this and the that,
335
858000
2000
ve buna benzer şeyleri,
14:35
all the technologyteknoloji of it, and the difficultyzorluk,
336
860000
2000
tüm bunların teknolojisini ve güçlüğünü,
14:37
the human-performanceinsan-performans aspectsyönleri of workingçalışma at seadeniz,"
337
862000
3000
denizde çalışmanın insan performansına etkisini,
14:40
you can't explainaçıklamak it to people. It's that thing that
338
865000
2000
bunları insanlara açıklayamazsın. Polislerde olan
14:42
maybe copspolisler have, or people in combatsavaş that have gonegitmiş throughvasitasiyla something togetherbirlikte
339
867000
4000
şey gibi olabilir, veya bir şeye karşı savaşa giren dayanışma içindeki insanlarda
14:46
and they know they can never explainaçıklamak it.
340
871000
2000
olan şey gibi, bunu açıklayamazlar.
14:48
CreatesOluşturur a bondbağ, createsyaratır a bondbağ of respectsaygı.
341
873000
2000
Bu bir bağ yaratıyor, bir saygı bağı.
14:50
So, when I camegeldi back to make my nextSonraki moviefilm,
342
875000
2000
Yani bir sonraki filmimi yapmak için döndüğümde,
14:52
whichhangi was "AvatarAvatar,"
343
877000
3000
ki bu film Avatar'dı,
14:55
I trieddenenmiş to applyuygulamak that sameaynı principleprensip of leadershipliderlik,
344
880000
3000
aynı liderlik prensiplerini uygulamaya çalıştım
14:58
whichhangi is that you respectsaygı your teamtakım,
345
883000
2000
yani takımınıza saygı duyarsanız,
15:00
and you earnkazanmak theironların respectsaygı in returndönüş.
346
885000
2000
böylece onların da saygısını kazanırsınız.
15:02
And it really changeddeğişmiş the dynamicdinamik.
347
887000
2000
Ve bu dinamiği çok değiştirdi.,
15:04
So, here I was again with a smallküçük teamtakım,
348
889000
3000
Ve işte yine küçük bir ekiple keşfedilmemiş
15:07
in unchartedmeçhul territorybölge,
349
892000
2000
bir ülkede, Avatar'ı
15:09
doing "AvatarAvatar," cominggelecek up with newyeni technologyteknoloji
350
894000
2000
daha önce olmayan, yeni gelişmiş
15:11
that didn't existvar olmak before.
351
896000
2000
bir teknolojiyle yapıyordum.
15:13
TremendouslyMüthiş excitingheyecan verici.
352
898000
2000
Muhteşem bir heyecan.
15:15
TremendouslyMüthiş challengingmeydan okuma.
353
900000
2000
inanılmaz kamçılayıcı.
15:17
And we becameoldu a familyaile, over a four-and-halfdört-buçuk yearyıl perioddönem.
354
902000
2000
Ve biz bu dört buçuk yıllık sürede bir aile olduk.
15:19
And it completelytamamen changeddeğişmiş how I do moviesfilmler.
355
904000
3000
Ve buda filmleri nasıl yaptığımı tamamen değiştirdi.
15:22
So, people have commentedyorumladı on how, "Well, you know,
356
907000
2000
İnsanlar okyanus organizmalarını alıp
15:24
you broughtgetirdi back the oceanokyanus organismsorganizmalar
357
909000
3000
Pandora gezegenine yerleştirmemle ilgili
15:27
and put them on the planetgezegen of PandoraPandora."
358
912000
2000
yorumlar yaptılar.
15:29
To me, it was more of a fundamentaltemel way of doing business,
359
914000
2000
Bana göre bu iş yapma esasına dayanan bir şey olmaktan fazlasıydı,
15:31
the processsüreç itselfkendisi, that changeddeğişmiş as a resultsonuç of that.
360
916000
4000
yöntemin kendisiydi, sonuç olarak buda değişti.
15:35
So, what can we synthesizesentezlemek out of all this?
361
920000
2000
Peki tüm bunlardan sentezleyeceğimiz nedir?
15:37
You know, what are the lessonsdersler learnedbilgili?
362
922000
3000
Bilirsiniz, alınan dersler nelerdir?
15:40
Well, I think numbernumara one is
363
925000
2000
Bana göre bir numarada
15:42
curiositymerak.
364
927000
2000
merak var.
15:44
It's the mostçoğu powerfulgüçlü thing you ownkendi.
365
929000
3000
Sahip olduğunuz en güçlü şey.
15:47
ImaginationHayal gücü is a forcekuvvet
366
932000
3000
Hayal etmek bir güç
15:50
that can actuallyaslında manifestapaçık a realitygerçeklik.
367
935000
4000
ve gerçekliği doğurabiliyor.
15:54
And the respectsaygı of your teamtakım
368
939000
4000
Ve takımınıza duyduğunuz saygı,
15:58
is more importantönemli than all the
369
943000
2000
dünya üstündeki bütün
16:00
laurelsdefne in the worldDünya.
370
945000
3000
şöhretlerden çok daha önemli.
16:03
I have younggenç filmmakersfilm yapımcıları
371
948000
2000
Genç film yapımcıları
16:05
come up to me and say, "Give me some advicetavsiye for doing this."
372
950000
4000
bana gelip "Bunu yapmam için bana öğüt verir misin?" diyor.
16:09
And I say, "Don't put limitationssınırlamaları on yourselfkendin.
373
954000
4000
Ve bende, "Kendinize limit koymayın,
16:13
Other people will do that for you -- don't do it to yourselfkendin,
374
958000
2000
başkaları bunu sizin için zaten yapacaktır, bunu kendi kendinize
16:15
don't betbahis againstkarşısında yourselfkendin,
375
960000
2000
yapmayın, kendinize karşı olmayın,
16:17
and take risksriskler."
376
962000
2000
Ve risk almayı bilin" diyorum.
16:19
NASANASA has this phraseifade that they like:
377
964000
3000
NASA!da sevdikleri bir deyim var;
16:22
"FailureBaşarısızlık is not an optionseçenek."
378
967000
2000
Başarısızlık bir opsiyon değildir"
16:24
But failurebaşarısızlık has to be an optionseçenek
379
969000
3000
Ama başarısızlık bir opsiyon olmalı
16:27
in artSanat and in explorationkeşif, because it's a leapsıçrama of faithinanç.
380
972000
3000
sanatta ve araştırmada, çünkü bu bir inanç sıçraması.
16:30
And no importantönemli endeavorçaba
381
975000
2000
Ve yenilik gerektiren hiç bir
16:32
that requiredgereklidir innovationyenilik
382
977000
2000
önemli uğraş da
16:34
was donetamam withoutolmadan riskrisk.
383
979000
2000
risk alınmadan yapılamaz.
16:36
You have to be willingistekli to take those risksriskler.
384
981000
3000
Bu riskleri almaya gönüllü olacaksınız.
16:39
So, that's the thought I would leaveayrılmak you with,
385
984000
2000
İşte sizi başbaşa bırakmak istediğim düşünce bu,
16:41
is that in whateverher neyse you're doing,
386
986000
3000
ne yapıyor olursanız olun,
16:44
failurebaşarısızlık is an optionseçenek,
387
989000
3000
başarısızlık bir opsiyondur,
16:47
but fearkorku is not. Thank you.
388
992000
3000
ama KORKU opsiyon değildir. Teşekkürler.
16:50
(ApplauseAlkış)
389
995000
11000
(Alkışlar)
Translated by Seda Demirel
Reviewed by Müge Gür

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
James Cameron - Director
James Cameron is the director of Avatar, Titanic, Terminator, The Abyss and many other blockbusters. While his outsize films push the bounds of technology, they're always anchored in human stories with heart and soul.

Why you should listen

James Cameron has written and directed some of the largest blockbuster movies of the last 20 years, including The Terminator, Aliens, The Abyss, Terminator 2: Judgment Day, Titanic, and Avatar. His films  pushed the limits of special effects, and his fascination with technical developments led him to co-create the 3-D Fusion Camera System. He has also contributed to new techniques in underwater filming and remote vehicle technology.

Although now a major filmmaker, Cameron's first job was as a truck driver and he wrote only in his spare time. After seeing Star Wars, he quit that job and wrote his first science fiction script for a ten-minute short called Xenogenesis. Soon after, he began working with special effects, and by 1984 he had written and directed the movie that would change his life -- The Terminator. Today, he has received three Academy Awards, two honorary doctorates and sits on the NASA Advisory Council. 

Read more about Cameron's planned trip to the Challenger Deep, the deepest point yet reached in the ocean »

More profile about the speaker
James Cameron | Speaker | TED.com