ABOUT THE SPEAKER
Julia Sweeney - Actor, comedian, playwright
Julia Sweeney creates comedic works that tackle deep issues: cancer, family, faith.

Why you should listen

Julia Sweeney is a writer, director, actress, comedian and monologist. She is known for being a cast member on Saturday Night Live from 1990 to 1995, where she created and popularized the androgynous character, Pat. She is also well known for her comedic and dramatic monologues. God Said Ha! is a monologue about serious illness, her brother's lymphoma and her own cancer, and her family's crazy reactions to this crisis as they soldiered their way through struggle, confusion and death. This play was performed all over the U.S. and on Broadway at the Lyceum Theater. It was made into a film produced by Quentin Tarantino, and the comedy album from the show was nominated for a Grammy.

Sweeney's second monologue, In the Family Way, played in theatrical runs in New York and Los Angeles. It was ultimately fashioned into a book, a memoir titled If It's Not One Thing, It's Your Mother. Sweeney's third monologue, Letting Go of God, chronicled her journey from Catholicism to atheism. It was made into a film that played on Showtime.

More profile about the speaker
Julia Sweeney | Speaker | TED.com
TED2006

Julia Sweeney: Letting go of God

Julia Sweeney ile Tanrı'dan vazgeçmek üzerine

Filmed:
4,604,979 views

Julia Sweeney (Tanrı "Hah!" dedi) 2006 yılındaki solo gösterisi olan "Tanrı'dan Vazgeçmek" şovunun ilk 15 dakikasını sergiliyor. Bir gün kapısını çalan iki genç Mormon misyoner, onu kendi inançlarını yeniden irdelemek yolunda bir arayışa yöneltiyor.
- Actor, comedian, playwright
Julia Sweeney creates comedic works that tackle deep issues: cancer, family, faith. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:25
On SeptemberEylül 10, the morningsabah of my seventhyedinci birthdaydoğum günü,
0
0
3000
Bir 10 Eylül sabahı, yedinci yaşgünümde,
00:28
I camegeldi downstairsalt kat to the kitchenmutfak, where my motheranne was washingyıkama the dishesbulaşıklar
1
3000
4000
alt kata, annemin bulaşık yıkadığı mutfağa indim,
00:32
and my fatherbaba was readingokuma the paperkâğıt or something,
2
7000
3000
babam da gazete ya da benzer bir şey okuyordu,
00:35
and I sortçeşit of presentedsunulan myselfkendim to them in the doorwaykapı, and they said,
3
10000
3000
kapı ağzında durup kendimi gösterdiğimde bana
00:38
"Hey, happymutlu birthdaydoğum günü!" And I said, "I'm sevenYedi."
4
13000
5000
"Hey, doğum günün kutlu olsun." dediler. Bende " Artık yedi yaşımdayım." dedim.
00:43
And my fatherbaba smiledgülümsedi and said,
5
18000
2000
Babam güldü ve dedi ki
00:45
"Well, you know what that meansanlamına geliyor, don't you?"
6
20000
2000
"Ee, bunun ne anlama geldiğini biliyorsun, değil mi?"
00:47
And I said, "Yeah, that I'm going to have a partyParti and a cakekek
7
22000
3000
Bende "Evet, bir yaşgünü partisi, pasta ve
00:50
and get a lot of presentshediyeler?" And my dadbaba said, "Well, yes.
8
25000
4000
pek çok hediyem olacak, değil mi?" Babam " Evet, tabii ki.
00:54
But, more importantlyönemlisi, beingolmak sevenYedi meansanlamına geliyor that you've reachedulaştı the ageyaş of reasonneden,
9
29000
5000
Ama daha da önemlisi, yedi yaşında olmak demek artık akıl çağında olmak demek,
00:59
and you're now capableyetenekli of committingişlemekle any and all sinsgünahları againstkarşısında God and man."
10
34000
4000
artık insanlara ve Tanrı'ya karşı günah işleme yetin var."
01:03
(LaughterKahkaha)
11
38000
3000
( Gülüşmeler)
01:06
Now, I had heardduymuş this phraseifade, "ageyaş of reasonneden," before.
12
41000
3000
Şimdi, bu "akıl çağı" deyimini daha önce duymuştum.
01:09
SisterKız kardeşi MaryMary KevinKevin had been bandyingbandying it about
13
44000
3000
Rahibe Mary Kevin, okulda, ben ikinci sınıftayken
01:12
my second-gradeikinci sınıf classsınıf at schoolokul. But when she said it,
14
47000
2000
bunu anlatıp duruyordu. Ama, bunu söylediğinde,
01:14
the phraseifade seemedgibiydi all caughtyakalandı up in the excitementheyecan of preparationshazırlıklar
15
49000
3000
bu deyim ilk komünyon ve ilk günah çıkarma ayinimizin
01:17
for our first communioncemaat and our first confessionitiraf,
16
52000
2000
hazırlıklarına ait heyecanın içinde yitip gitmişti,
01:19
and everybodyherkes knewbiliyordum that was really all about the whitebeyaz dresselbise and the whitebeyaz veilpeçe,
17
54000
5000
herkes bunun sadece giyeceğimiz beyaz elbise ve beyaz peçe ile ilgili olduğunu düşünüyordu,
01:24
and anywayneyse, I hadn'tolmasaydı really paidödenmiş all that much attentionDikkat to that phraseifade, "ageyaş of reasonneden."
18
59000
4000
her neyse, bu deyime, "akıl çağı"na çok da kafa yormamıştım.
01:28
So, I said, "Yeah, yeah, ageyaş of reasonneden. What does that mean again?"
19
63000
5000
Dedim ki "Evet, evet, akıl çağı. Ne demekti tekrar anlatır mısın?"
01:33
And my dadbaba said, "Well, we believe in the CatholicKatolik ChurchKilise
20
68000
3000
Babam dedi ki, "Biz, Katolik kilisesinde şuna inanırız
01:36
that God knowsbilir that little kidsçocuklar don't know the differencefark betweenarasında right and wrongyanlış,
21
71000
4000
Tanrı, küçük çocukların doğru ile yanlışı ayırdetme yetisi olmadığını bilir,
01:40
but when you're sevenYedi, you're oldeski enoughyeterli to know better.
22
75000
2000
ama artık yedi yaşındasın, bunları anlayacak kadar büyüdün.
01:42
So, you've grownyetişkin up, and reachedulaştı the ageyaş of reasonneden, and now
23
77000
4000
Artık akıl çağına gelecek kadar büyüdün ve bundan böyle
01:46
God will startbaşlama keepingkoruma notesnotlar on you and beginbaşla your permanentkalıcı recordkayıt."
24
81000
4000
Tanrı senin hakkında not tutmaya ve sicilini takip etmeye başlayacak."
01:50
(LaughterKahkaha)
25
85000
1000
(Gülüşmeler)
01:51
And I said, "Oh. Wait a minutedakika. You mean all that time,
26
86000
7000
Ben ise " Ah, bir dakika. Yani, bütün bu zaman,
01:58
up tillkadar todaybugün, all that time I was so good, God didn't noticeihbar it?"
27
93000
6000
bu güne dek, iyi bir çocuk olduğum zamanlar, Tanrı bunu fark etmedi mi?"
02:04
And my momanne said, "Well, I noticedfark it."
28
99000
3000
Ve annem dedi ki, "Ama, ben fark ettim."
02:07
(LaughterKahkaha)
29
102000
2000
(Gülüşmeler)
02:09
And I thought, "How could I not have knownbilinen this before?
30
104000
2000
O an şunu düşündüm,"Bunu nasıl olur da önceden bilemedim?"
02:11
How could it not have sunkçökük in when they'dgittiklerini been tellingsöylüyorum me?
31
106000
2000
Daha önce bunu söyleyip durduklarında nasıl oldu da anlayamadım?
02:13
All that beingolmak good and no realgerçek creditkredi for it.
32
108000
3000
Bütün bu iyi olma olayının aslında hiçbir sevap yazmadığını.
02:16
And, worsten kötü of all, how could I not have realizedgerçekleştirilen this very importantönemli informationbilgi
33
111000
3000
Daha da fenası, bu önemli bilginin, benim için aslında bundan böyle
02:19
untila kadar the very day that it was basicallytemel olarak uselessyararsız to me?"
34
114000
4000
hiçbir işime yaramayacağı bu güne kadar nasıl da farkına varamadım"
02:23
So I said, "Well, MomAnne and DadBaba, what about SantaNoel Baba ClausBaba?
35
118000
3000
Sonra dedim ki, "Anne ve Baba, peki ya Noel Baba?
02:26
I mean, SantaNoel Baba ClausBaba knowsbilir if you're naughtyyaramaz or niceGüzel, right?"
36
121000
4000
Yani, Noel Baba yaramaz veya uslu olup olmadığını bilir ama değil mi?"
02:30
And my dadbaba said, "Yeah, but, honeybal,
37
125000
2000
Babam dedi ki, "Evet tatlım, ama,
02:32
I think that's technicallyteknik olarak just betweenarasında ThanksgivingŞükran günü and ChristmasNoel."
38
127000
3000
sanırım bu teknik olarak sadece Şükran Günü ile Noel arasındaki zaman için geçerli."
02:35
And my motheranne said, "Oh, BobBob, stop it. Let's just tell her.
39
130000
3000
Derken annem dedi ki, "Ah, Bob, yeter artık. Hadi söyleyelim ona.
02:38
I mean, she's sevenYedi. JulieJulie, there is no SantaNoel Baba ClausBaba."
40
133000
4000
Yani, artık yedi yaşında. Julie, Noel Baba diye biri yok."
02:42
(LaughterKahkaha)
41
137000
3000
(Gülüşmeler)
02:45
Now, this was actuallyaslında not that upsettingüzücü to me.
42
140000
4000
Şimdi, aslında bu benim için çok da üzücü değildi.
02:49
My parentsebeveyn had this wholebütün elaborateayrıntılı storyÖykü about SantaNoel Baba ClausBaba:
43
144000
2000
Ebeveynlerim, Noel Baba ile ilgili ayrıntılı bir hikaye anlatırlardı:
02:51
how they had talkedkonuştuk to SantaNoel Baba ClausBaba himselfkendisi and agreedkabul
44
146000
3000
Noel Baba ile nasıl konuştuklarını, ve Noel Baba'yla
02:54
that insteadyerine of SantaNoel Baba deliveringteslim our presentshediyeler over the night of ChristmasNoel EveHavva,
45
149000
3000
noel sabahı heyecanla akşam gelen sürpriz hediyelerini açan diğer
02:57
like he did for everyher other familyaile
46
152000
2000
ailelere yaptığı gibi bizim hediyelerimizi de
02:59
who got to openaçık theironların surprisessürprizler first thing ChristmasNoel morningsabah,
47
154000
3000
Noel arifesinde teslim etmek yerine
03:02
our familyaile would give SantaNoel Baba more time.
48
157000
3000
daha uzun sürede teslim etmesi konusunda anlaştıklarını söylerlerdi.
03:05
SantaNoel Baba would come to our houseev while we were at ninedokuz o'clocksaat highyüksek masskitle
49
160000
3000
Noel Baba, bizim evimize Noel sabahı saat dokuz ayininde
03:08
on ChristmasNoel morningsabah, but only if all of us kidsçocuklar did not make a fussyaygara.
50
163000
4000
o da ancak biz çocuklar fazla yaramazlık yapmazsak gelirdi.
03:12
WhichHangi madeyapılmış me very suspiciousşüpheli.
51
167000
3000
Bu beni epey şüphelendirmişti.
03:15
It was prettygüzel obviousaçık that it was really our parentsebeveyn givingvererek us the presentshediyeler.
52
170000
4000
Bize hediye verenlerin ebeveynlerimiz olduğu epey aşikardı,
03:19
I mean, my dadbaba had a very distinctiveayırıcı wrappingkaydırma stylestil,
53
174000
3000
yani, babamın çok kendine özgü bir hediye paketleme tarzı vardı
03:22
and my mother'sannenin handwritingel yazısı was so closekapat to Santa'sNoel Baba'nın.
54
177000
4000
ve annemin el yazısı da Noel Baba'nınkine fazlasıyla benziyordu.
03:26
PlusArtı, why would SantaNoel Baba savekayıt etmek time by havingsahip olan to loopdöngü back
55
181000
2000
Ayrıca, herkesin evine hediyelerini teslim eden Noel Baba
03:28
to our houseev after he'diçin ona gonegitmiş to everybodyherkes else'sbaşka var?
56
183000
3000
bizim evimiz için neden tekrar geri gelsin ki?
03:31
There's only one obviousaçık conclusionSonuç to reachulaşmak from this mountaindağ of evidencekanıt:
57
186000
4000
Bu dağ gibi kanıtlarla varılacak tek bir sonuç vardı:
03:35
our familyaile was too strangegarip and weirdtuhaf
58
190000
3000
ailemiz o kadar tuhaf ve sıradışıydı ki
03:38
for even SantaNoel Baba ClausBaba to come visitziyaret etmek,
59
193000
2000
Noel Baba bile bizim eve gelmiyordu,
03:40
and my poorfakir parentsebeveyn were tryingçalışıyor to protectkorumak us from the embarrassmentsıkıntı,
60
195000
3000
ve zavallı ebeveynlerim de sevecen Noel Baba tarafından yapılan
03:43
this humiliationaşağılama of rejectionret by SantaNoel Baba, who was jollyneşeli --
61
198000
4000
bu gurur kırıcı dışlanmanın utancından bizleri korumaya çalışıyordu.
03:47
but, let's faceyüz it, he was alsoAyrıca very judgmentalyargısal.
62
202000
3000
Ama, şunu kabul edelim, aynı zamanda çok da eleştireldi Noel Baba.
03:50
So, to find out that there was no SantaNoel Baba ClausBaba at all was actuallyaslında sortçeşit of a reliefkabartma.
63
205000
5000
Sonuçta, Noel Baba'nın gerçekte var olmadığını öğrenmek benim için aslında rahatlatıcı olmuştu.
03:55
I left the kitchenmutfak not really in shockşok about SantaNoel Baba,
64
210000
3000
Mutfaktan çıktığımda Noel Baba yüzünden değil ama,
03:58
but ratherdaha doğrusu I was just dumbfoundedşaşkın
65
213000
1000
bütün bu akıl çağı ile ilgili olayı
03:59
about how I could have missedcevapsız this wholebütün ageyaş of reasonneden thing.
66
214000
4000
nasıl olup da ıskaladığım için dumur olmuş vaziyetteydim.
04:03
It was too lategeç for me, but maybe I could help someonebirisi elsebaşka,
67
218000
3000
Benim için artık çok geçti, ama belki bir başkasına yardım edebilirdim
04:06
someonebirisi who could use the informationbilgi.
68
221000
2000
bu bilgiden faydalanabilecek başka birine.
04:08
They had to fituygun two criteriakriterleri:
69
223000
2000
İki kritere uyması gerekliydi bu kişinin:
04:10
they had to be oldeski enoughyeterli to be ableyapabilmek to understandanlama
70
225000
2000
bu akıl çağı kavramının ne olduğunu anlayacak kadar
04:12
the wholebütün conceptkavram of the ageyaş of reasonneden, and not yethenüz sevenYedi.
71
227000
4000
büyük olması, ama yedi yaşından da küçük olması gerekiyordu.
04:16
The answerCevap was clearaçık: my brothererkek kardeş BillBill. He was sixaltı.
72
231000
3000
Tek bir aday vardı: erkek kardeşim Bill. Henüz altı yaşındaydı.
04:19
Well, I finallyen sonunda foundbulunan BillBill about a blockblok away from our houseev
73
234000
3000
Sonunda Bill'i bizim evin bir blok uzağında, devlet okulunun
04:22
at this publichalka açık schoolokul playgroundoyun alanı. It was a SaturdayCumartesi,
74
237000
2000
oyun bahçesinde buldum. Günlerden Cumartesi idi,
04:24
and he was all by himselfkendisi, just kickingtekme a balltop againstkarşısında the sideyan of a wallduvar.
75
239000
4000
tek başınaydı, duvarın kenarına doğru bir topa tekme atıp duruyordu.
04:28
I ranran up to him and said, "BillBill!
76
243000
2000
Ona doğru koştum ve dedim ki, "Bill!"
04:30
I just realizedgerçekleştirilen that the ageyaş of reasonneden startsbaşlar when you turndönüş sevenYedi,
77
245000
3000
"Yeni fark ettim ki akıl çağı yedi yaşına girince başlıyor,
04:33
and then you're capableyetenekli of committingişlemekle any and all sinsgünahları
78
248000
2000
ve ondan sonra insan ve Tanrı'ya karşı her türlü günahı
04:35
againstkarşısında God and man." And BillBill said, "So?" And then I said,
79
250000
4000
işleme yetisine sahip olacaksın. Bill bana dedi ki: "Eee?" Bende ona dedim ki,
04:39
"So, you're sixaltı. You have a wholebütün yearyıl to do anything you want to
80
254000
4000
"Ee'si şu, altı yaşındasın. Önünde canın ne isterse yapmak için bir yıl var
04:43
and God won'talışkanlık noticeihbar it." And he said, "So?" And I said,
81
258000
4000
ve Tanrı fark bile etmeyecek. Tekrar "Eee?" dedi. Bende dedim ki,
04:47
"So? So everything!" And I turneddönük to runkoş. I was so angrykızgın with him.
82
262000
6000
"Eee mi? Eee'si bu işte!" Ve arkamı dönüp koştum. Ona öyle kızmıştım ki.
04:53
But when I got to the topüst of the stepsadımlar, I turneddönük around dramaticallydramatik
83
268000
2000
Tam merdivenin tepesine varınca durdum, dramatik bir şekilde arkamı döndüm
04:55
and said, "Oh, by the way, BillBill, there is no SantaNoel Baba ClausBaba."
84
270000
5000
ve dedim ki "Ah, aklıma gelmişken, Bill, Noel Baba diye biri yok."
05:00
(LaughterKahkaha)
85
275000
2000
(Gülüşmeler)
05:02
Now, I didn't know it at the time,
86
277000
2000
Şimdi, aslında o zamanlar bilmiyordum ama,
05:04
but I really wasn'tdeğildi turningdöndürme sevenYedi on SeptemberEylül 10.
87
279000
3000
ben 10 Eylül günü yedi yaşıma girmiyordum.
05:07
For my 13thinci birthdaydoğum günü, I plannedplanlı a slumberPijama partyParti with all of my girlfriendsKız,
88
282000
4000
13. yaşgünümde kızlarla birlikte bir pijama partisi yapmayı planlamıştım,
05:11
but a coupleçift of weekshaftalar beforehandönceden my motheranne tookaldı me asidebir kenara and said,
89
286000
3000
ama birkaç hafta önce annem beni kenara çekti ve dedi ki,
05:14
"I need to speakkonuşmak to you privatelyözel.
90
289000
4000
"Seninle özel olarak konuşmamız lazım.
05:18
SeptemberEylül 10 is not your birthdaydoğum günü. It's OctoberEkim 10." And I said, "What?"
91
293000
6000
Senin yaşgünün 10 Eylül değil, 10 Ekim."..."Ne?" dedim.
05:24
(LaughterKahkaha)
92
299000
1000
(Gülüşmeler)
05:25
And she said, "Listen. The cut-offkesme datetarih to startbaşlama kindergartenAnaokulu was SeptemberEylül 15."
93
300000
8000
Sonra bana dedi ki "Dinle. Anaokuluna kaydolmak için 15 Eylül'den önce doğmuş olman gerekiyordu."
05:33
(LaughterKahkaha)
94
308000
1000
(Gülüşmeler)
05:34
"So, I told them that your birthdaydoğum günü was on SeptemberEylül 10,
95
309000
3000
"Bende onlara, yaşgününün 10 Eylül olduğunu söyledim,
05:37
and then I wasn'tdeğildi sure that you weren'tdeğildi just going to go blabgeveze it all over the placeyer,
96
312000
4000
sonra da ortalıkta dolanıp gevezelik edebilirsin diye düşünüp sana da
05:41
so I startedbaşladı to tell you your birthdaydoğum günü was SeptemberEylül 10.
97
316000
4000
10 Eylül'de doğduğunu söylemeye başladım.
05:45
But, JulieJulie, you were so readyhazır to startbaşlama schoolokul, honeybal. You were so readyhazır."
98
320000
4000
Ama Julie, bu sayede o yıl okula başlayabildin tatlım. Öylesine hazırdın ki."
05:49
I thought about it, and when I was fourdört,
99
324000
2000
Bir an düşündüm, ben dört yaşındayken
05:51
I was alreadyzaten the oldesten eski of fourdört childrençocuklar,
100
326000
2000
dört kardeşten en büyüğü idim,
05:53
and my motheranne even had anotherbir diğeri childçocuk to come,
101
328000
2000
hatta beşincisi de yoldaydı,
05:55
so what I think she understandablyanlaşılır really meantdemek was that she was so readyhazır,
102
330000
3000
bu nedenle sanırım anlaşılır bir şekilde aslında kendisinin hazır olduğunu söylüyordu
05:58
she was so readyhazır. Then she said,
103
333000
3000
benim anaokuluna başlamama o çok hazırdı.
06:01
"Don't worryendişelenmek, JulieJulie, everyher yearyıl on OctoberEkim 10 when it was your birthdaydoğum günü
104
336000
3000
Sonra "Ama üzülme Julie, her yıl 10 Ekim'de, yaşgününde
06:04
but you didn't realizegerçekleştirmek it, I madeyapılmış sure
105
339000
2000
sen fark etmedin ama, ben o gün bir şekilde
06:06
that you ateyemek yedi a pieceparça of cakekek that day."
106
341000
3000
pasta yemen için elimden geleni yaptım." dedi.
06:09
(LaughterKahkaha)
107
344000
3000
(Gülüşmeler)
06:12
WhichHangi was comfortingrahatlatıcı, but troublingrahatsız.
108
347000
2000
Bu teselli edici olduğu kadar sıkıntılı bir durumdu.
06:14
My motheranne had been celebratingkutlama my birthdaydoğum günü with me, withoutolmadan me.
109
349000
5000
Annem, benimle ama benim haberim yokken yaşgünümü kutlamıştı bunca zaman.
06:19
What was so upsettingüzücü about this newyeni pieceparça of informationbilgi
110
354000
3000
Bu yeni bilgi ile ilgili hayal kırıcı olay ise
06:22
was not that I was going to have to changedeğişiklik the datetarih of my slumberPijama partyParti
111
357000
2000
bütün kız arkadaşlarımın geleceği pijama partimin
06:24
with all of my girlfriendsKız,
112
359000
2000
gününü değiştirmek zorunda olmamdı.
06:26
what was mostçoğu upsettingüzücü was that this meantdemek that I was not a VirgoBaşak.
113
361000
4000
ama en hayal kırıcı olan, bu ben Başak burcu değilim demekti.
06:30
I had a hugeKocaman VirgoBaşak posterafiş in my bedroomyatak odası,
114
365000
3000
Yatak odamda dev bir başak burcu posteri asılıydı,
06:33
and I readokumak my horoscopeburç everyher singletek day, and it was so totallybütünüyle me.
115
368000
5000
ve her gün burcumu okuyordum, ve aynen beni anlatıyordu.
06:38
(LaughterKahkaha)
116
373000
2000
(Gülüşmeler)
06:40
And this meantdemek that I was a LibraTerazi?
117
375000
2000
Ve bu aslında ben Terazi burcuyum demekti?
06:42
So, I tookaldı the busotobüs downtownşehir merkezinde to get the newyeni LibraTerazi posterafiş.
118
377000
4000
Bende otobüse atlayıp şehire indim ve bir Terazi burcu posteri satın aldım.
06:46
The VirgoBaşak posterafiş is a pictureresim of a beautifulgüzel womankadın with long hairsaç,
119
381000
3000
Başak burcu posteri üzerinde uzun saçlı güzel bir kadının resmi vardı,
06:49
sortçeşit of lounginguzanmanız by some waterSu,
120
384000
2000
bir su kenarında keyif yapıyordu.
06:51
but the LibraTerazi posterafiş is just a hugeKocaman scaleölçek.
121
386000
3000
oysa Terazi burcu posteri üzerinde kocaman bir terazi resmi vardı.
06:54
This was around the time that I startedbaşladı fillingdolgu out physicallyfiziksel olarak,
122
389000
2000
O zamanlar tam fiziksel olarak dolgunlaştığım zamanlardı,
06:56
and I was fillingdolgu out a lot more than a lot of the other girlskızlar,
123
391000
3000
ve diğer kızlardan çok daha hızlı dolgunlaşıyordum,
06:59
and, franklyaçıkçası, the wholebütün ideaFikir that my astrologicalastrolojik signişaret was a scaleölçek
124
394000
4000
ve, doğrusunu isterseniz, burç sembolümün bir terazi olması
07:03
just seemedgibiydi ominousuğursuz and depressingiç karartıcı.
125
398000
3000
bana sadece uğursuz ve moral bozucu gelmişti.
07:06
(LaughterKahkaha)
126
401000
3000
(Gülüşmeler)
07:09
But I got the newyeni LibraTerazi posterafiş,
127
404000
2000
Ama, yine de Terazi posterini aldım,
07:11
and I startedbaşladı to readokumak my newyeni LibraTerazi horoscopeburç,
128
406000
3000
ve fallarda yeni burcumu, terazi burcunu okumaya başladım.
07:14
and I was astonishedhayret to find that it was alsoAyrıca totallybütünüyle me.
129
409000
6000
ve hayretle gördüm ki o da aynen beni anlatıyor.
07:20
It wasn'tdeğildi untila kadar yearsyıl latersonra, looking back
130
415000
2000
Yıllar sonra, geriye dönüp
07:22
on this wholebütün age-of-reasonnedeni yaş/change-of-birthdayDoğum Değiştir thing,
131
417000
3000
bütün bu akıl-çağı/yaşgünü-değişimi olaylarını anımsadığımda
07:25
that it dawneddank etti on me: I wasn'tdeğildi turningdöndürme sevenYedi
132
420000
2000
kafama dank etti, yedi yaşına girdiğimi düşündüğüm gün
07:27
when I thought I turneddönük sevenYedi. I had a wholebütün other monthay
133
422000
3000
aslında yedi yaşıma girmiyordum. Aslında önümde Tanrı hakkımda
07:30
to do anything I wanted to before God startedbaşladı keepingkoruma tabssekmeleri on me.
134
425000
4000
notlar tutmaya başlamadan önce canımın istediğini yapabileceğim koskoca bir ay daha vardı!
07:34
Oh, life can be so cruelacımasız.
135
429000
4000
Ah, hayat bazen ne kadar da zalim olabiliyor.
07:38
One day, two MormonMormon missionariesmisyonerler camegeldi to my doorkapı.
136
433000
4000
Bir gün, kapıma iki Mormon misyoner geldi,
07:42
Now, I just livecanlı off a mainana thoroughfareişlek cadde in LosLos AngelesAngeles,
137
437000
2000
Bakın, ben Los Angeles'ta işlek bir ana cadde üzerine oturuyorum,
07:44
and my blockblok is -- well, it's a naturaldoğal beginningbaşlangıç
138
439000
3000
ve oturduğum blok da -- yani, kapı kapı dolanan
07:47
for people who are peddlingufak things doorkapı to doorkapı.
139
442000
3000
bu tip insalar için doğal bir başlangıç noktası.
07:50
SometimesBazen I get little oldeski ladiesBayan from the SeventhYedinci Day AdventistAdventist ChurchKilise
140
445000
3000
Bazen Seventh Day Adventist kilisesine mensup yaşlı teyzeler gelip
07:53
showinggösterme me these cartoonkarikatür picturesresimler of heavencennet.
141
448000
2000
bana karton cennet resimleri gösteriyorlar.
07:55
And sometimesara sıra I get teenagersgençler who promisesöz vermek me that they won'talışkanlık joinkatılmak a gangçete
142
450000
4000
Bazen de gençler kapımı çalıyor, eğer satmaya çalıştıkları dergilerden
07:59
and just startbaşlama robbingsoymak people if I only buysatın almak
143
454000
2000
birine abone olursam çetelere katılmayacakları veya insanları soymayacakları
08:01
some magazinedergi subscriptionsabonelikleri from them.
144
456000
2000
konusunda söz veriyorlar.
08:03
So, normallynormalde I just ignorealdırmamak the doorbellKapı zili, but on this day I answeredcevap.
145
458000
5000
Bu nedenle genelde kapı ziline aldırmam, ama o gün cevap veresim tuttu.
08:08
And there stooddurdu two boysçocuklar, eachher about 19,
146
463000
2000
Kapıda iki delikanlı vardı, 19 yaşında gibiydiler
08:10
in whitebeyaz starchedkolalı short-sleevedkısa kollu shirtsshirtler, and they had little nameisim tagsEtiketler
147
465000
4000
beyaz kolalı gömlekler giymişlerdi ve yakalarında isimleri yazılı kartlar vardı
08:14
that identifiedtespit them as officialresmi representativestemsilcileri
148
469000
2000
kartlarda, Jesus Christ Latter-day Saint (Mormon) kilisesi
08:16
of the ChurchKilise of Jesusİsa Christİsa of Latter-dayİkinci gün SaintsAzizler,
149
471000
4000
resmi temsilcileri oldukları yazılıydı,
08:20
and they said they had a messagemesaj for me from God.
150
475000
3000
ve bana Tanrı'dan bir mesaj getirdiklerini söylediler.
08:23
I said, "A messagemesaj for me? From God?" And they said, "Yes."
151
478000
6000
"Tanrı'dan bir mesaj mı? Bana mı?" dedim. "Evet." dediler.
08:29
Now, I was raisedkalkık in the PacificPasifik NorthwestKuzeybatı,
152
484000
2000
Şimdi bakın ben Kuzeybatı Pasifik kıyısında
08:31
around a lot of ChurchKilise of Latter-dayİkinci gün SaintsAzizler people and, you know,
153
486000
3000
pek çok Mormon'un arasında büyüdüm, ve bilirsiniz ya,
08:34
I've workedişlenmiş with them and even datedtarihli them,
154
489000
2000
onlarla çalıştım, hatta flört ettim
08:36
but I never really knewbiliyordum the doctrinedoktrin or what they said to people
155
491000
2000
ama misyonerlik yaparken aktardıkları öğretilerini veya
08:38
when they were out on a missionmisyon, and I guesstahmin I was, sortçeşit of, curiousMeraklı,
156
493000
3000
diğer insanlara ne anlattıklarını hiç bilmiyordum, ve sanırım biraz meraklanmıştım
08:41
so I said, "Well, please, come in." And they lookedbaktı really happymutlu,
157
496000
3000
onun için "Peki, içeri girmez misiniz?" dedim. Birden çok mutlu oldular,
08:44
because I don't think this happensolur to them all that oftensık sık.
158
499000
3000
sanırım eve davet edilmek pek sık başlarına gelmiyor.
08:47
(LaughterKahkaha)
159
502000
2000
(Gülüşmeler)
08:49
And I satoturdu them down, and I got them glassesgözlük of waterSu --
160
504000
4000
Onları koltuğa buyur ettim ve bir bardak su ikram ettim--
09:03
OK, I got it. I got them glassesgözlük of waterSu.
161
518000
3000
Tamam, hallettim. Onlara su ikram ettim.
09:06
Don't touchdokunma my hairsaç, that's the thing.
162
521000
2000
Saçıma dokunma, en önemlisi bu.
09:08
(LaughterKahkaha)
163
523000
3000
(Gülüşmeler)
09:11
You can't put a videovideo of myselfkendim in frontön of me
164
526000
3000
Önüme kendimi gösteren bir video koyup benden
09:14
and expectbeklemek me not to fixdüzeltmek my hairsaç.
165
529000
2000
saçımı düzeltmememi bekleyemezsiniz ama.
09:16
(LaughterKahkaha)
166
531000
1000
(Gülüşmeler)
09:17
OK. So I satoturdu them down and I got them glassesgözlük of waterSu,
167
532000
6000
Neyse, onları oturttum ve su ikram ettim
09:23
and after nicetiesincelikler they said, "Do you believe that God lovessever you with all his heartkalp?"
168
538000
5000
biraz hoşbeşten sonra dediler ki, "Tanrı'nın bütün kalbi ile seni sevdiğine inanıyor musun?"
09:28
And I thought, "Well, of coursekurs I believe in God,
169
543000
4000
Şöyle düşündüm, "Elbette ki Tanrı'ya inanıyorum,
09:32
but, you know, I don't like that wordsözcük, heartkalp,
170
547000
2000
ama anlıyorsunuz ya, bu kalp kelimesi hoşuma gitmedi
09:34
because it anthropomorphizesanthropomorphizes God,
171
549000
3000
çünkü Tanrı'yı insanileştiriyor,
09:37
and I don't like the wordsözcük, 'his' onun,' eitherya, because that sexualizescinselleştiren God."
172
552000
4000
ayrıca onu erkeksileştiriyor da."
09:41
But I didn't want to arguetartışmak semanticssemantik with these boysçocuklar,
173
556000
3000
Ama elbette bu semantik detayları bu delikanlılarla tartışmak istemiyordum,
09:44
so after a very long, uncomfortablerahatsız pauseDuraklat, I said
174
559000
3000
bu nedenle uzun ve rahatsız bir suskunluktan sonra dedim ki,
09:47
"Yes, yes, I do. I feel very lovedsevilen."
175
562000
5000
"Evet, evet, hissediyorum. Kendimi çok sevilmiş hissediyorum."
09:52
And they lookedbaktı at eachher other and smiledgülümsedi,
176
567000
1000
Birbirlerine baktılar ve verdiğim cevabın doğru
09:53
like that was the right answerCevap. And then they said,
177
568000
3000
olduğunu onaylarcasına gülümsediler. Daha sonra dediler ki,
09:56
"Do you believe that we're all brothersKardeşler and sisterskız kardeşler on this planetgezegen?"
178
571000
3000
"Bu gezegende yaşayan herkesin kardeş olduğuna inanıyor musun?"
09:59
And I said, "Yes, I do. Yes, I do." And I was so relievedrahatladım
179
574000
2000
"Evet, evet inanıyorum." dedim. Çok rahatlamıştım
10:01
that it was a questionsoru I could answerCevap so quicklyhızlı bir şekilde.
180
576000
3000
çünkü hemen cevap verebileceğim bir soruydu.
10:04
And they said, "Well, then we have a storyÖykü to tell you."
181
579000
4000
Sonra bana "O zaman senin için bir hikayemiz var." dediler.
10:08
And they told me this storyÖykü all about this guy namedadlı LehiLehi,
182
583000
3000
Ve bana Milattan önce 600 yılında Kudüs'te yaşamış olan
10:11
who livedyaşamış in JerusalemJerusalem in 600 BCM.Ö..
183
586000
3000
Lehi adındaki bir adamın hikayesini anlattılar.
10:14
Now, apparentlygörünüşe göre in JerusalemJerusalem in 600 BCM.Ö.,
184
589000
2000
Anlaşılan o ki, MÖ 600 yılında Kudüs'te
10:16
everyoneherkes was completelytamamen badkötü and evilkötülük. EveryHer singletek one of them:
185
591000
3000
herkes kötü ve şeytani imiş. Bütün insanlar:
10:19
man, womankadın, childçocuk, infantbebek, fetusfetus.
186
594000
3000
erkekler, kadınlar, çocuklar, bebekler ve fetüsler.
10:22
And God camegeldi to LehiLehi and said to him, "Put your familyaile on a boattekne
187
597000
3000
Ve Tanrı Lehi'ye demiş ki, "Aileni bir kayığa yükle,
10:25
and I will leadöncülük etmek you out of here." And God did leadöncülük etmek them.
188
600000
4000
ben sizi buradan kurtaracağım." Ve kurtarmış da.
10:29
He led them to AmericaAmerika.
189
604000
3000
Onların Amerika'ya varmalarını sağlamış.
10:32
I said, "AmericaAmerika? From JerusalemJerusalem to AmericaAmerika by boattekne in 600 BCM.Ö.?"
190
607000
8000
"Amerika mı? MÖ 600 yılında, kayıkla, Kudüs'ten taa Amerika'ya?"
10:40
And they said, "Yes."
191
615000
2000
"Evet." dediler.
10:42
(LaughterKahkaha)
192
617000
2000
(Gülüşmeler)
10:44
Then they told me how LehiLehi and his descendantstorunları
193
619000
2000
Daha sonra bana Lehi ve soyunun 600 yıl boyunca
10:46
reproducedçoğaltılamaz and reproducedçoğaltılamaz, and over the coursekurs of 600 yearsyıl
194
621000
3000
üreyerek ve üreyerek.. iki büyük ırkı yarattığını
10:49
there were two great racesyarışları of them, the NephitesNephites and the LamanitesLamanites,
195
624000
3000
anlattılar: Nephites ve Lamanites,
10:52
and the NephitesNephites were totallybütünüyle, totallybütünüyle good -- eachher and everyher one of them --
196
627000
3000
Nepithes'lerin tamamı iyi idi -- her biri, tek tek--
10:55
and the LamanitesLamanites were totallybütünüyle badkötü and evilkötülük --
197
630000
2000
ve Lamanites'lerin de her biri kötü ve şeytani idi--
10:57
everyher singletek one of them just badkötü to the bonekemik.
198
632000
2000
kötülük her birinin kemiklerine kadar işlemişti.
10:59
(LaughterKahkaha)
199
634000
1000
(Gülüşmeler)
11:00
Then, after Jesusİsa diedvefat etti on the crossçapraz for our sinsgünahları,
200
635000
3000
Derken, İsa günahlarımız için çarmıha gerilip öldükten hemen sonra
11:03
on his way up to heavencennet he stoppeddurduruldu by AmericaAmerika and visitedziyaret the NephitesNephites.
201
638000
4000
cennete yükselirken yol üzerinde Amerika'ya uğrayıp Nephite'leri ziyaret etmiş.
11:07
(LaughterKahkaha)
202
642000
1000
(Gülüşmeler)
11:08
And he told them that if they all remainedkalmıştır totallybütünüyle, totallybütünüyle good --
203
643000
3000
ve onlara eğer hepsi böyle iyi, tamamen iyi kalırlarsa--
11:11
eachher and everyher one of them --
204
646000
2000
her biri tek tek--
11:13
they would winkazanmak the warsavaş againstkarşısında the evilkötülük LamanitesLamanites.
205
648000
3000
kötücül Lamanit'lere karşı olan savaşı kazanacaklarını söylemiş.
11:16
But apparentlygörünüşe göre somebodybirisi blewpatladı it,
206
651000
3000
Ama görünen o ki biri yüzüne gözüne bulaştırmış,
11:19
because the LamanitesLamanites were ableyapabilmek to killöldürmek all the NephitesNephites.
207
654000
2000
çünkü sonunda Lamanit'ler tüm Nephite'leri öldürmüşler.
11:21
All but one guy, this guy namedadlı MormonMormon,
208
656000
2000
Sadece bir kişi, adı Mormon olan bu adam
11:23
who managedyönetilen to survivehayatta kalmak by hidinggizleme in the woodsWoods.
209
658000
3000
ormana saklanarak hayatta kalmayı başarmış.
11:26
And he madeyapılmış sure this wholebütün storyÖykü was writtenyazılı down
210
661000
3000
Ve bu hikayeyi yazıya dökerek
11:29
in reformedreform EgyptianMısır hieroglyphicshiyeroglif chiseledkeskin ontoüstüne goldaltın platesplakaları,
211
664000
4000
altın levhaların üzerine modernize edilmiş Mısır hiyeroglifleri ile kazımış,
11:33
whichhangi he then buriedgömülü nearyakın PalmyraPalmyra, NewYeni YorkYork.
212
668000
4000
daha sonra da bu levhaları da New York'ta, Palmyra yakınlarına gömmüş.
11:37
(LaughterKahkaha)
213
672000
5000
(Gülüşmeler)
11:42
Well, I was just on the edgekenar of my seatoturma yeri.
214
677000
3000
Ağzım açık dinliyordum.
11:45
(LaughterKahkaha)
215
680000
3000
(Gülüşmeler)
11:48
I said, "What happenedolmuş to the LamanitesLamanites?"
216
683000
3000
"Peki, Lamanite'lere ne olmuş?" diye sordum.
11:51
And they said, "Well, they becameoldu our NativeYerli AmericansAmerikalılar here in the U.S."
217
686000
3000
Dediler ki, "Onlar burada, Amerika'daki Kızılderililer haline geldiler."
11:54
And I said, "So, you believe the NativeYerli AmericansAmerikalılar are descendedindi
218
689000
4000
Bunun üzerine dedim ki, "Yani siz, Kızılderililerin tamamen kötücül olan
11:58
from a people who were totallybütünüyle evilkötülük?" And they said, "Yes."
219
693000
4000
bu insanların soyundan geldiklerine mi inanıyorsunuz?" Ve bana "Evet." dediler.
12:02
Then they told me how this guy namedadlı JosephJoseph SmithSmith
220
697000
3000
Daha sonra bana Joseph Smith adlı bir adamın
12:05
foundbulunan those buriedgömülü goldaltın platesplakaları right in his backyardarka bahçe,
221
700000
4000
arka bahçesinde gömülü olan bu altın levhaları nasıl keşfettiğini anlattılar.
12:09
and he alsoAyrıca foundbulunan this magicsihirli stonetaş back there that he put into his hatşapka
222
704000
3000
Levhalarla beraber aynı zamanda bahçede sihirli bir taş da bulmuş,
12:12
and then buriedgömülü his faceyüz into, and this allowedizin him
223
707000
3000
öyle ki bu taşı şapkasının içine koyup yüzünü şapkasına gömdüğünde
12:15
to translateÇevirmek the goldaltın platesplakaları from the reformedreform EgyptianMısır into Englishİngilizce.
224
710000
4000
modernize Hiyerogliflerle yazılı olan altın levhaları İngilizce olarak okuyabilir olmuş.
12:19
Well, at this pointpuan I just wanted to give these two boysçocuklar
225
714000
3000
İşte bu noktada, bu iki gence
12:22
some advicetavsiye about theironların pitchzift.
226
717000
2000
tarzları hakkında biraz nasihat vermeye karar verdim.
12:24
(LaughterKahkaha)
227
719000
3000
(Gülüşmeler)
12:27
I wanted to say, "OK, don't startbaşlama with this storyÖykü."
228
722000
7000
Aslında şunu demek istiyordum, "Tamam, ama konuşmaya bu hikaye ile başlamayın."
12:34
I mean, even the ScientologistsTarikatından know to startbaşlama with a personalitykişilik testÖlçek before they startbaşlama --
229
729000
5000
Yani, Scientologistler bile başlamadan önce kişilik testi ile açılış yapmayı biliyorlar--
12:39
(ApplauseAlkış)
230
734000
2000
(Alkışlar)
12:41
-- tellingsöylüyorum people all about XenuXenu, the evilkötülük intergalacticgalaksiler arası overlordOverlord.
231
736000
5000
-- insanlara Xenu'yu, kötü intergalaktik hükümdarı anlatmazdan önce yapıyorlar bunu.
12:46
Well, then they said, "Do you believe that God speakskonuşur to us
232
741000
2000
Sonra gençler dedi ki, "Tanrının bizlerle bu erdemli peygamberler
12:48
throughvasitasiyla his righteousdoğru prophetspeygamberler?" And I said, "No, I don't."
233
743000
3000
aracılığı ile konuştuğuna inanıyor musunuz?" Bende, "Hayır, inanmıyorum." dedim.
12:51
Because I was, sortçeşit of, upsetüzgün about this LamaniteLamanite storyÖykü
234
746000
2000
Çünkü, Lamanitler ile ilgili hikaye ve çılgın altın levhalarla
12:53
and this crazyçılgın goldaltın plateplaka storyÖykü, but the truthhakikat was,
235
748000
3000
ilgili hikayeler nedeniyle biraz keyfim kaçmıştı, ama aslında gerçek şu,
12:56
I hadn'tolmasaydı really thought this throughvasitasiyla, so I backpedaledbackpedaled a little and I said,
236
751000
4000
bu konuyu daha önce hiç düşünmemiştim, bu nedenle bir adım geri atarak,
13:00
"Well, what exactlykesinlikle do you mean by righteousdoğru?
237
755000
3000
"Peki, erdemli derken neyi kastediyorsunuz?" dedim.
13:03
And what do you mean by prophetspeygamberler? Like, could the prophetspeygamberler be womenkadınlar?"
238
758000
4000
"Ve peygamber derken ne demek istiyorsunuz? Mesela kadınlardan peygamber olamaz mı?"
13:07
And they said, "No." And I said, "Why?" And they said,
239
762000
4000
Dediler ki, "Hayır, olamaz." Bende sordum, "Neden?" Dediler ki,
13:11
"Well, it's because God gaveverdi womenkadınlar a gifthediye that is so spectacularmuhteşem,
240
766000
5000
"Çünkü Tanrı kadınlara o kadar muhteşem, öyle inanılmaz
13:16
it is so wonderfulolağanüstü, that the only gifthediye he had left over to give menerkekler
241
771000
5000
bir hediye bahşetti ki, erkeklere verebileceği tek hediye
13:21
was the gifthediye of prophecyKehanet."
242
776000
3000
olarak elinde peygamberlik kaldı."
13:24
What is this wonderfulolağanüstü gifthediye God gaveverdi womenkadınlar, I wonderedmerak?
243
779000
2000
Tanrının kadınlara bahşettiği bu muhteşem hediye nedir diye merak ettim.
13:26
Maybe theironların greaterbüyük abilitykabiliyet to cooperateişbirliği and adaptuyarlamak?
244
781000
5000
Belki işbirliği yapmak ve uyum sağlamak konusundaki yetenekleri?
13:31
Women'sKadın longeruzun lifespanömür? The factgerçek that womenkadınlar tendeğiliminde to be
245
786000
3000
Ya da daha uzun yaşam süresi? Erkeklere göre çok daha az
13:34
much lessaz violentşiddetli than menerkekler? But, no, it wasn'tdeğildi any of these giftsHediyeler.
246
789000
4000
şiddete başvurmaları? Ama hayır, bu hediye bunlardan biri değildi.
13:38
They said, "Well, it's her abilitykabiliyet to bearayı childrençocuklar."
247
793000
3000
Dediler ki, "Bu, kadınların doğurma yetisi."
13:41
I said, "Oh, come on. I mean, even if womenkadınlar trieddenenmiş to have a babybebek
248
796000
3000
"Ah, hadi ama." dedim, yani, diyelim ki kadınlar 15 yaşında başlayıp
13:44
everyher singletek yearyıl from the time they were 15 to the time they were 45,
249
799000
4000
45 yaşına kadar her bir yıl bir çocuk sahibi olmaya çalışsalar bile,
13:48
assumingvarsayarak they didn't dieölmek from exhaustionyorgunluk,
250
803000
2000
bu sırada tükenip ölmediklerini farz edelim,
13:50
it still seemsgörünüyor like some womenkadınlar would have some time left over
251
805000
3000
yine de bazı kadınların Tanrı'nın kelamını duymak için
13:53
to hearduymak the wordsözcük of God." And they said, "No."
252
808000
4000
epey vakitleri artıyor." Dediler ki, "Hayır."
13:57
(LaughterKahkaha)
253
812000
3000
(Gülüşmeler)
14:00
Well, then they didn't look so fresh-facedtaze yüzlü and cuteşirin to me any more,
254
815000
2000
İşte o andan sonra gözüme o kadar da temiz yüzlü ve efendi görünmez oldular
14:02
but they had more to say.
255
817000
2000
ama daha söyleyecekleri bitmemişti.
14:04
They said, "Well, we alsoAyrıca believe that if you're a MormonMormon
256
819000
3000
Dediler ki, "Biz ayrıca şuna da inanırız, eğer Mormon iseniz
14:07
and if you're in good standingayakta with the churchkilise, when you dieölmek
257
822000
2000
ve kiliseye düzenli devam ederseniz, öldüğünüzde
14:09
you get to go to heavencennet and be with your familyaile for all eternitysonsuzluk."
258
824000
5000
cennete gidersiniz ve sonsuza dek ailenizle bir arada yaşarsınız."
14:14
And I said, "Oh, dearSayın --
259
829000
2000
"Amanın--" dedim.
14:16
(LaughterKahkaha)
260
831000
7000
(Gülüşmeler)
14:23
-- that wouldn'tolmaz be suchböyle a good incentiveözendirici for me."
261
838000
2000
"-- bu benim için çok da cazip bir teklif değil."
14:25
(LaughterKahkaha)
262
840000
1000
(Gülüşmeler)
14:26
And they said, "Oh -- hey, well, we alsoAyrıca believe
263
841000
5000
Dediler ki, "Ah, --bir de cennete gittiğinizde
14:31
that when you go to heavencennet you get your bodyvücut restoredgeri
264
846000
2000
vücudunuz iyileştirilecek ve olduğu en
14:33
to you in its besten iyi originalorijinal statebelirtmek, bildirmek.
265
848000
3000
sağlıklı hali ile size geri verilecek.
14:36
Like, if you'dşimdi etsen lostkayıp a legbacak, well, you get it back.
266
851000
2000
Mesela, bacağınızı kaybettiyseniz, geri alacaksınız.
14:38
Or, if you'dşimdi etsen gonegitmiş blindkör, you could see."
267
853000
2000
Ya da kör olduysanız, görebiliyor olacaksınız."
14:40
I said, "Oh -- now, I don't have a uterusRahim because I had cancerkanser
268
855000
4000
Dedim ki, "Ah, şimdi, benim rahmim yok çünkü bir kaç yıl önce
14:44
a fewaz yearsyıl agoönce. So, does this mean that if I wentgitti to heavencennet
269
859000
3000
kansere yakalandım. Şimdi bu şu mu demek, ben cennete gidersem
14:47
I would get my oldeski uterusRahim back?" And they said, "Sure."
270
862000
4000
rahimimi geri mi alacağım yani?" Dediler ki, "Elbette."
14:51
And I said, "I don't want it back. I'm happymutlu withoutolmadan it." GoshTanrım.
271
866000
6000
Dedim ki "Onu geri istemiyorum ki, onsuz gayet mutluyum ben."
14:57
What if you had a noseburun job and you likedsevilen it?
272
872000
3000
Burnuza estetik yaptırsanız ve yeni halini beğenirseniz ne olacak peki?
15:00
(LaughterKahkaha)
273
875000
2000
(Gülüşmeler)
15:02
Would God forcekuvvet you to get your oldeski noseburun back?
274
877000
3000
Tanrı, sizi eski burnunuzu kabul etmek için zorlayacak mı?
15:05
Well, then they gaveverdi me this BookKitap of MormonMormon,
275
880000
2000
Neyse, sonra bana Mormon'ların kutsal kitabını verdiler.
15:07
and they told me to readokumak this chapterbölüm and that chapterbölüm,
276
882000
2000
ve bu kitabı bölüm bölüm okumamı söylediler,
15:09
and they said they'dgittiklerini come back some day and checkKontrol in on me,
277
884000
2000
sonra da bir süre sonra geri gelip tekrar beni ziyaret edeceklerini söylediler.
15:11
and I think I said something like, "Please don't hurryacele,"
278
886000
2000
Sanırım "Lütfen acele etmeyin." gibi birşeyler söyledim
15:13
or maybe it was just, "Please don't," and they were gonegitmiş.
279
888000
4000
ya da sadece "Lütfen...,"dedim, gitmişlerdi bile.
15:17
OK, so, I initiallybaşlangıçta feltkeçe really superiorüstün to these boysçocuklar,
280
892000
3000
Tamam, şimdi ilk başta bu gençlere göre kendimi daha üstün hissettim,
15:20
and smugkendini beğenmiş in my more conventionalKonvansiyonel faithinanç. But then,
281
895000
3000
daha alışılagelmiş inanç sistemimle övündüm. Ama sonra,
15:23
the more I thought about it, the more I had to be honestdürüst with myselfkendim.
282
898000
3000
bu konuyu düşündükçe, kendime karşı daha dürüst olmam gerekti.
15:26
If someonebirisi camegeldi to my doorkapı and I was hearingişitme CatholicKatolik theologyteoloji
283
901000
3000
Eğer biri kapıma gelse ve Hristiyan dini ve inancı ile ilgili
15:29
and dogmaDogma for the very first time, and they said,
284
904000
3000
şeyleri ilk defa duyuyor olsaydım, ve bana deselerdi ki,
15:32
"We believe that God impregnatedemprenye a very younggenç girlkız
285
907000
3000
"Biz Tanrıinın genç bir kızı cinsel ilişkiye girmeden
15:35
withoutolmadan the use of intercoursecinsel ilişki,
286
910000
2000
hamile bıraktığına inanıyoruz,
15:37
and the factgerçek that she was a virginbakire is maniacallymanyakça zıpladı importantönemli to us --
287
912000
3000
ve bu kızın bakire olması da bizim için delice bir önem taşıyor--
15:40
(LaughterKahkaha)
288
915000
1000
(Gülüşmeler)
15:41
-- and she had a babybebek, and that's the sonoğul of God,"
289
916000
3000
-- bu kızın bir bebeği oldu, ve bu bebek Tanrı'nın oğluydu,"
15:44
I mean, I would think that's equallyaynı derecede ridiculousgülünç.
290
919000
3000
Yani, bu hikayeyi de diğeri kadar gülünç bulurdum.
15:47
I'm just so used to that storyÖykü.
291
922000
2000
Sadece bu hikayeye alışkınım, o kadar.
15:49
(LaughterKahkaha)
292
924000
1000
(Gülüşmeler)
15:50
So, I couldn'tcould let myselfkendim feel condescendingKendini üstün görüyorsun towardskarşı these boysçocuklar.
293
925000
3000
Bu nedenle bu gençleri küçümsemeye yeltenmedim.
15:53
But the questionsoru they askeddiye sordu me when they first arrivedgeldi
294
928000
2000
Ama ilk geldiklerinde sordukları soru
15:55
really stucksıkışmış in my headkafa:
295
930000
2000
aklıma takıldı:
15:57
Did I believe that God lovedsevilen me with all his heartkalp?
296
932000
4000
Tanrı'nın beni bütün kalbiyle sevdiğine inanıyor muydum?
16:01
Because I wasn'tdeğildi exactlykesinlikle sure how I feltkeçe about that questionsoru.
297
936000
2000
Çünkü bu soru karşısında ne hissettiğimi tam bilmiyordum.
16:03
Now, if they'dgittiklerini askeddiye sordu me,
298
938000
2000
Şimdi, eğer bana,
16:05
Do you feel that God lovessever you with all his heartkalp?
299
940000
4000
Tanrı'nın seni bütün kalbiyle sevdiğini HİSSEDİYOR MUSUN? diye sorsalardı
16:09
Well, that would have been much differentfarklı, I think I would have instantlyanında answeredcevap,
300
944000
3000
çok daha farklı olurdu, sanırım o zaman hemen cevap verebilirdim,
16:12
"Yes, yes, I feel it all the time. I feel God'sTanrı'nın love when I'm hurtcanını yakmak and confusedŞaşkın,
301
947000
5000
"Evet, evet, her an hissediyorum. Üzgün ve kafam karışık olduğunda Tanrı'nın bana olan sevgisini hiisediyorum,
16:17
and I feel consoledteselli and caredbakım for. I take shelterbarınak in God'sTanrı'nın love
302
952000
5000
Kendimi avunmuş ve ilgilenilmiş hissediyorum. Bir trajedi olup da
16:22
when I don't understandanlama why tragedytrajedi hitsisabetler,
303
957000
2000
nedenini anlamadığımda Tanrı'nın sevgisine sığınıyorum,
16:24
and I feel God'sTanrı'nın love when I look with gratitudeŞükran at all the beautygüzellik I see."
304
959000
4000
ve etrafımdaki güzelliklere şükranla bakarken de Tanrı'nın sevgisini hissediyorum."
16:28
But sincedan beri they askeddiye sordu me that questionsoru with the wordsözcük believe in it,
305
963000
3000
Ama bana bu soruyu İNANIYOR MUSUN? diye sordukları için
16:31
somehowbir şekilde it was all differentfarklı,
306
966000
2000
her şey farklıydı,
16:33
because I wasn'tdeğildi exactlykesinlikle sure if I believedinanılır what I so clearlyAçıkça feltkeçe.
307
968000
6000
çünkü bu açıkça hissettiğim şeye inanıp inanmadığımdan emin değildim.
Translated by Isil Arican
Reviewed by Seda Demirel

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Julia Sweeney - Actor, comedian, playwright
Julia Sweeney creates comedic works that tackle deep issues: cancer, family, faith.

Why you should listen

Julia Sweeney is a writer, director, actress, comedian and monologist. She is known for being a cast member on Saturday Night Live from 1990 to 1995, where she created and popularized the androgynous character, Pat. She is also well known for her comedic and dramatic monologues. God Said Ha! is a monologue about serious illness, her brother's lymphoma and her own cancer, and her family's crazy reactions to this crisis as they soldiered their way through struggle, confusion and death. This play was performed all over the U.S. and on Broadway at the Lyceum Theater. It was made into a film produced by Quentin Tarantino, and the comedy album from the show was nominated for a Grammy.

Sweeney's second monologue, In the Family Way, played in theatrical runs in New York and Los Angeles. It was ultimately fashioned into a book, a memoir titled If It's Not One Thing, It's Your Mother. Sweeney's third monologue, Letting Go of God, chronicled her journey from Catholicism to atheism. It was made into a film that played on Showtime.

More profile about the speaker
Julia Sweeney | Speaker | TED.com