ABOUT THE SPEAKER
Jessica Jackley - Microlender
Jessica Jackley is the co-founder of Kiva.org, an online community that helps individuals loan small amounts of money, called microloans, to entrepreneurs throughout the world.

Why you should listen

Seven years ago, Jessica Jackley heard a speech by Grameen Bank founder Muhammad Yunus, an economist from Bangladesh who had developed the idea of microcredit: loans offered to entrepreneurs too poor to qualify for traditional bank loans. She says, "I was so completely blown away by the idea that I quit my job, dropped everything and moved to East Africa to help." In late 2005 she co-founded Kiva.org with Matt Flannery.

Kiva uses a peer-to-peer model in which lenders sort through profiles of potential borrowers -- be they a farmer in Cambodia, a pharmacist in Sierra Leone, or a shopkeeper in Mongolia -- and make loans to those they find most appealing. The minimum loan is $25, and the interest rate is 0%. The repayment rate for loans is more than 98%, Jackley says, and since the group was founded almost 700,000 people have pledged $128 million in loans to more than 325,000 people. Jackley's latest project is ProFounder, a new platform that helps small businesses in the United States access startup funding through community investing.

More profile about the speaker
Jessica Jackley | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2010

Jessica Jackley: Poverty, money -- and love

Jessica Jackley: Yoksulluk, para -- ve sevgi

Filmed:
1,531,149 views

Yoksul insanlar sizce nasıl kimseler? Belki siz de Jessica Jackley gibi, "onların", "bizim" vereceğimiz birkaç kuruş sadakaya muhtaç insanlar olduğunu düşünmektesiniz. Kiva.org 'un kurucularından Jackley, hem kendi bakış açısının hem de Kiva.org sayesinde, günde birkaç dolarlık bütçeyle yaşayan insanların hayatlarının nasıl değiştiğini anlatıyor.
- Microlender
Jessica Jackley is the co-founder of Kiva.org, an online community that helps individuals loan small amounts of money, called microloans, to entrepreneurs throughout the world. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:16
The storieshikayeleri we tell about eachher other
0
1000
2000
Biribirimize dair öykülerimiz
00:18
mattermadde very much.
1
3000
3000
çok önemlidir.
00:21
The storieshikayeleri we tell ourselveskendimizi about our ownkendi liveshayatları mattermadde.
2
6000
3000
Kendi hayatımızın ne kadar önemli olduğunu birbirimize anlatırız.
00:24
And mostçoğu of all,
3
9000
2000
ve en büyük önemi de
00:26
I think the way that we participatekatılmak in eachher other'sdiğer en storieshikayeleri
4
11000
2000
birbirimizin hayatlarına nasıl katkı sağladığımız
00:28
is of deepderin importanceönem.
5
13000
3000
taşır.
00:31
I was sixaltı yearsyıl oldeski
6
16000
2000
Yoksulluktan bahsedildiğini ilk duyduğumda
00:33
when I first heardduymuş storieshikayeleri about the poorfakir.
7
18000
2000
altı yaşındaydım.
00:35
Now I didn't hearduymak those storieshikayeleri from the poorfakir themselveskendilerini,
8
20000
2000
Şu anda yoksul insanlardan duyduklarım
00:37
I heardduymuş them from my SundayPazar schoolokul teacheröğretmen
9
22000
3000
kilise okulundaki öğretmenden dinlediklerime hiç benzemiyor.
00:40
and Jesusİsa, kindtür of viaüzerinden my SundayPazar schoolokul teacheröğretmen.
10
25000
3000
tabii kilise öğretmeni vasıtasıyla İsa'nın anlattıklarına da.
00:43
I rememberhatırlamak learningöğrenme that people who were poorfakir
11
28000
3000
Yoksulların eşyaya gereksinimi vardır
00:46
neededgerekli something materialmalzeme --
12
31000
2000
diye öğretildiğini hatırlıyorum,
00:48
foodGıda, clothingGiyim, shelterbarınak -- that they didn't have.
13
33000
2000
yiyecek, giyecek, barınma gibi sahip olmadıkları nesnelere.
00:50
And I alsoAyrıca was taughtöğretilen, coupledbirleştiğinde with that,
14
35000
3000
ve bununla birlikte, bu işin yani yardımın
00:53
that it was my job -- this classroomsınıf fulltam of fivebeş and sixaltı year-oldyaş childrençocuklar --
15
38000
3000
benim, hatta bir sınıf dolusu beş - altı yaşındaki arkadaşımın
00:56
it was our job, apparentlygörünüşe göre, to help.
16
41000
2000
görevi olduğunu düşünürdüm.
00:58
This is what Jesusİsa askeddiye sordu of us.
17
43000
2000
İsa'nın bizden beklediği buydu.
01:00
And then he said, "What you do for the leasten az of these, you do for me."
18
45000
3000
İsa "yoksullar için yapacağınız her şey, benim için yapılmış sayılır" diyordu.
01:03
Now I was prettygüzel psychedheyecanlı.
19
48000
2000
Dünyada faydalı olmak için
01:05
I was very eageristekli to be usefulişe yarar in the worldDünya --
20
50000
2000
çok istekli ve inançlıydım.
01:07
I think we all have that feelingduygu.
21
52000
2000
Bence bu duygu hepimizde var.
01:09
And alsoAyrıca, it was kindtür of interestingilginç that God neededgerekli help.
22
54000
2000
Üstelik Tanrının da yardımıma ihtiyacı vardı ki,
01:11
That was newshaber to me,
23
56000
2000
böyle bir görev üstlenmek
01:13
and it feltkeçe like it was a very importantönemli thing to get to participatekatılmak in.
24
58000
2000
benim için son derece önemli ve heyecan vericiydi.
01:15
But I alsoAyrıca learnedbilgili very soonyakında thereafterBundan sonra
25
60000
2000
Ama sonradan öğrendim ki,
01:17
that Jesusİsa alsoAyrıca said, and I'm paraphrasingsözcüklerle,
26
62000
2000
İsa fakirlerin hep var olacağını
01:19
the poorfakir would always be with us.
27
64000
2000
daima aramızdan birilerinin yoksul olacağını da söylemiş.
01:21
This frustratedhayal kırıklığına uğramış and confusedŞaşkın me;
28
66000
2000
Kolum kanadım kırılmış, kafam karışmıştı.
01:23
I feltkeçe like I had been just givenverilmiş a homeworkev ödevi assignmentatama
29
68000
2000
Sanki bana seveceğim, heyecan verici
01:25
that I had to do, and I was excitedheyecanlı to do,
30
70000
2000
bir ödev verilmiş de, ne yaparsam yapayım
01:27
but no mattermadde what I would do, I would failbaşarısız.
31
72000
3000
ödevimi başaramayacakmışım gibi geldi.
01:30
So I feltkeçe confusedŞaşkın, a little bitbit frustratedhayal kırıklığına uğramış and angrykızgın,
32
75000
3000
Aklım karışmış, içimi bir yılgınlık ve öfke kaplamıştı
01:33
like maybe I'd misunderstoodyanlış something here.
33
78000
2000
ve birşeyleri yanlış anladığımı düşünmeye başlamıştım.
01:35
And I feltkeçe overwhelmedboğulmuş.
34
80000
2000
Bunalmıştım.
01:37
And for the first time,
35
82000
2000
Hayatımda ilk defa
01:39
I beganbaşladı to fearkorku this groupgrup of people
36
84000
2000
yoksul insanlardan korkmaya
01:41
and to feel negativenegatif emotionduygu towardskarşı a wholebütün groupgrup of people.
37
86000
3000
ve onlara karşı olumsuz duygular beslemeye başlamıştım.
01:44
I imaginedhayal in my headkafa, a kindtür of long linehat of individualsbireyler
38
89000
3000
Kafamda adeta asla eksilmeyecek
01:47
that were never going away, that would always be with us.
39
92000
2000
bir yoksullar listesi belirmişti.
01:49
They were always going to asksormak me to help them and give them things,
40
94000
3000
Daima benden birşeyler isteyecek, yardım dileneceklerdi
01:52
whichhangi I was excitedheyecanlı to do,
41
97000
2000
ki, aslında yardım etmeyi çok istiyordum ama
01:54
but I didn't know how it was going to work.
42
99000
2000
bu işin nasıl olacağını bilemiyordum.
01:56
And I didn't know what would happenolmak when I ranran out of things to give,
43
101000
3000
Verebileceklerim tükenince ne olacaktı?
02:01
especiallyözellikle if the problemsorun was never going away.
44
106000
2000
Üstelik bütün eşyalarımı versem de bu sorun çözülmeyecekti.
02:03
In the yearsyıl followingtakip etme,
45
108000
2000
İzleyen yıllarda
02:05
the other storieshikayeleri I heardduymuş about the poorfakir growingbüyüyen up
46
110000
2000
yoksul kimselerin yaşantısına dair dinlediklerim
02:07
were no more positivepozitif.
47
112000
2000
hiç de olumlu, iç açıcı şeyler değildi.
02:09
For exampleörnek, I saw picturesresimler and imagesGörüntüler
48
114000
3000
Mesela gördüğüm o mahzun
02:12
frequentlysık sık of sadnessüzüntü and sufferingçile.
49
117000
2000
ve acı çeken yüzlerin resimleri.
02:14
I heardduymuş about things that were going wrongyanlış in the liveshayatları of the poorfakir.
50
119000
3000
Yoksul insanların hayatı hep ters gidiyordu.
02:17
I heardduymuş about diseasehastalık, I heardduymuş about warsavaş --
51
122000
2000
Hastalıklara, savaşa dair öyküler dinledim.
02:19
they always seemedgibiydi to be kindtür of relatedilgili.
52
124000
2000
sanki felaketler hep onların başına geliyordu.
02:21
And in generalgenel,
53
126000
2000
ve yoksulların hayatlarının
02:23
I got this sortçeşit of ideaFikir
54
128000
2000
acı ve üzüntüyle
02:25
that the poorfakir in the worldDünya livedyaşamış liveshayatları
55
130000
2000
yoğurulduğu
02:27
that were wroughtdövme with sufferingçile and sadnessüzüntü,
56
132000
2000
genellemesine
02:29
devastationyıkım, hopelessnessumutsuzluk.
57
134000
3000
kani oldum.
02:32
And after a while, I developedgelişmiş what I think manyçok of us do,
58
137000
2000
Derken şöyle bir tutum gelişti bende:
02:34
is this predictabletahmin edilebilir responsetepki,
59
139000
2000
sanırım hepimizin yaptığı gibi
02:36
where I startedbaşladı to feel badkötü everyher time I heardduymuş about them.
60
141000
3000
onlar hakkındaki her bilgi kendimi
02:39
I startedbaşladı to feel guiltysuçlu for my ownkendi relativebağıl wealthservet,
61
144000
3000
kötü ve suçlu hissetmeme yol açıyor,
02:42
because I wasn'tdeğildi doing more, apparentlygörünüşe göre, to make things better.
62
147000
3000
kendi görece servetimden dolayı suçluluk duyuyordum.
02:45
And I even feltkeçe a senseduyu of shameutanç because of that.
63
150000
3000
Hatta utanç duyuyordum.
02:48
And so naturallydoğal olarak,
64
153000
2000
Ve doğal olarak
02:50
I startedbaşladı to distancemesafe myselfkendim.
65
155000
2000
kendimi uzak tutmaya başladım.
02:52
I stoppeddurduruldu listeningdinleme to theironların storieshikayeleri
66
157000
2000
Yoksulluğa ve yoksullara eskisi kadar
02:54
quiteoldukça as closelyyakından as I had before.
67
159000
2000
kulak vermemeye başladım.
02:56
And I stoppeddurduruldu expectingbekliyor things to really changedeğişiklik.
68
161000
3000
Birşeylerin değişeceğine inancım kalmadı.
02:59
Now I still gaveverdi -- on the outsidedışında it lookedbaktı like I was still quiteoldukça involvedilgili.
69
164000
3000
Yine de birşeyler veriyordum. Görüntüde çok yardımseverdim.
03:02
I gaveverdi of my time and my moneypara,
70
167000
2000
zamanımı, paramı sakınmıyordum.
03:04
I gaveverdi when solutionsçözeltiler were on saleSatılık.
71
169000
2000
Ucuz çözümlere katkı sağlıyordum.
03:06
The costmaliyet of a cupFincan of coffeeKahve can savekayıt etmek a child'sçocuğun life, right.
72
171000
2000
Bir fincan kahve bir çocuğun hayatını kurtarır ya.
03:08
I mean who can arguetartışmak with that?
73
173000
2000
Yani, kim buna itiraz edebilir ki?
03:10
I gaveverdi when I was corneredköşeye, when it was difficultzor to avoidönlemek
74
175000
3000
Kaçınamadığım, kıstırıldığım noktalarda sadaka kabilinden birşeyler veriyordum
03:13
and I gaveverdi, in generalgenel, when the negativenegatif emotionsduygular builtinşa edilmiş up enoughyeterli
75
178000
3000
suçluluk duygusu benliğimi sardığında ufak bir sadaka verip
03:16
that I gaveverdi to relieverahatlatmak my ownkendi sufferingçile,
76
181000
2000
vicdanımı rahatlatıyordum.
03:18
not someonebirisi else'sbaşka var.
77
183000
2000
ama kendi vicdanımı, başkasınınkini değil.
03:20
The truthhakikat be told, I was givingvererek out of that placeyer,
78
185000
3000
doğrusu, yardımseverliğimin kaynağı bu suçluluk duygusuydu,
03:23
not out of a genuinehakiki placeyer of hopeumut
79
188000
3000
gerçekten birşeylerin değişeceğine
03:26
and excitementheyecan to help and of generositycömertlik.
80
191000
2000
samimiyetle inanıyor değildim.
03:28
It becameoldu a transactionişlem for me,
81
193000
2000
Bir alış verişe dönüşmüştü benim için
03:30
becameoldu sortçeşit of a tradeTicaret.
82
195000
2000
bir tür ticaret gibi,
03:32
I was purchasingSatın alma something --
83
197000
2000
gündelik hayatıma
03:34
I was buyingalış my right to go on with my day
84
199000
3000
rahat bir vicdanla devam edebilmek için
03:37
and not necessarilyzorunlu olarak be botheredrahatsız by this badkötü newshaber.
85
202000
3000
birşey satın alıyor, bütün kötü haberlerden böylece uzak kalıyordum.
03:40
And I think the way that we go throughvasitasiyla that sometimesara sıra
86
205000
3000
Seçtiğimiz bu yol, herşeyden önce
03:43
can, first of all,
87
208000
2000
dünyanın bir ucundaki bir grup insanı gözümüzde
03:45
disembodydisembody a groupgrup of people, individualsbireyler out there in the worldDünya.
88
210000
3000
sahici insanlar olmaktan çıkarabiliyor.
03:48
And it can alsoAyrıca turndönüş into a commodityemtia,
89
213000
2000
Hatta bir emtia haline getirebiliyor ki,
03:50
whichhangi is a very scarykorkutucu thing.
90
215000
2000
bu son derece korkunç.
03:52
So as I did this, and as I think manyçok of us do this,
91
217000
3000
Ben bu yola saptım, sanırım bir çoğumuz da öyle.
03:55
we kindtür of buysatın almak our distancemesafe,
92
220000
2000
Yoksullarla aramıza koyacak bir mesafe satın aldık,
03:57
we kindtür of buysatın almak our right to go on with our day.
93
222000
2000
gündelik hayatımıza dönme hakkını satın aldık.
03:59
I think that exchangedeğiş tokuş can actuallyaslında get in the way of the very thing that we want mostçoğu.
94
224000
3000
Bence bu değiş tokuş, hayatta en çok isteyeceğimiz şeyle aramıza bir engel koyuyor
04:02
It can get in the way of our desirearzu etmek
95
227000
2000
Bir başkasının hayatında anlam taşıma,
04:04
to really be meaningfulanlamlı and usefulişe yarar in anotherbir diğeri person'skişiler life
96
229000
3000
bir başkasına yararlı olma arzumuza, kısaca sevgi ihtiyacımıza
04:07
and, in shortkısa to love.
97
232000
3000
ket vuruyor.
04:10
ThankfullyNeyse ki, a fewaz yearsyıl agoönce, things shiftedkaydırılır for me
98
235000
2000
Çok şükür ki birkaç yıl önce, benim açımdan bu durum değişti.
04:12
because I heardduymuş this gentlemanbeyefendi speakkonuşmak, DrDr. MuhammadMuhammed YunusYunus.
99
237000
3000
Bu beyefendinin bir konuşmasını dinledim, Dr. Muhammed Yunus'un.
04:15
I know manyçok in the roomoda probablymuhtemelen know exactlykesinlikle who he is,
100
240000
3000
Sanırım aranızdan pek çoğu onun kim olduğunu biliyor
04:18
but to give the shorthandsteno versionversiyon
101
243000
2000
yine de herhangi konuşmasını dinlemeyenler için
04:20
for any who have not heardduymuş him speakkonuşmak,
102
245000
2000
kısaca tanıtayım.
04:22
DrDr. YunusYunus wonwon the NobelNobel PeaceBarış PrizeÖdülü a fewaz yearsyıl agoönce
103
247000
2000
Dr. Yunus, birkaç yıl önce mikro finans üzerine öncülük ettiği
04:24
for his work pioneeringöncü modernmodern microfinancemikrofinans.
104
249000
3000
çalışmasıyla Nobel ödülüne layık görüldü.
04:27
When I heardduymuş him speakkonuşmak, it was threeüç yearsyıl before that.
105
252000
3000
Ödülden üç yıl önce kendisini dinlemiştim.
04:30
But basicallytemel olarak, microfinancemikrofinans -- if this is newyeni to you as well --
106
255000
3000
Siz de konuya yabancıysanız, mikro finansı
04:33
think of that as financialmali servicesHizmetler for the poorfakir.
107
258000
2000
yoksullar için bir finans hizmeti olarak görebilirsiniz.
04:35
Think of all the things you get at your bankbanka
108
260000
2000
Bankanızdan aldığınız tüm hizmetleri düşünün
04:37
and imaginehayal etmek those productsÜrünler and servicesHizmetler
109
262000
2000
ve bütün o ürünlerin ve hizmetlerin günde sadece birkaç dolarla
04:39
tailoredözel olarak tasarlanmış to the needsihtiyaçlar of someonebirisi livingyaşam on a fewaz dollarsdolar a day.
110
264000
2000
yaşayan birine göre yeniden şekillendirildiğini hayal edin.
04:41
DrDr. YunusYunus sharedpaylaşılan his storyÖykü,
111
266000
2000
O konuşmasında Dr. Yunus, fikrini paylaştı,
04:43
explainingaçıklayan what that was,
112
268000
2000
amacın ne olduğunu açıkladı
04:45
and what he had donetamam with his GrameenGrameen BankBanka.
113
270000
2000
ve Grameen Bankasında neler yaptığını anlattı.
04:47
He alsoAyrıca talkedkonuştuk about, in particularbelirli, microlendingmicrolending,
114
272000
2000
ve özellikle mikro kredi üzerinde durdu
04:49
whichhangi is a tinyminik loanborç
115
274000
2000
ki, bu minik kredi ile
04:51
that could help someonebirisi startbaşlama or growbüyümek a business.
116
276000
2000
birilerinin bir iş kurabileceğini gösterdi.
04:53
Now, when I heardduymuş him speakkonuşmak, it was excitingheyecan verici for a numbernumara of reasonsnedenleri.
117
278000
3000
Konuşmasının beni heyecanlandırmasının birkaç sebebi vardı.
04:56
First and foremostbaşta, I learnedbilgili about this newyeni methodyöntem of changedeğişiklik in the worldDünya
118
281000
3000
Öncelikle dünyayı değiştirebilecek bu yeni yöntemi öğrenmiştim
04:59
that, for oncebir Zamanlar, showedgösterdi me, maybe,
119
284000
2000
ki, bu yöntem bir kerecik olsun belki
05:01
a way to interactetkileşim with someonebirisi
120
286000
2000
biriyle etkileşim kurarak ona
05:03
and to give, to sharepay of a resourcekaynak in a way that wasn'tdeğildi weirdtuhaf
121
288000
2000
yardım edebilmemi ve tuhaf kaçmayacak ve hatta
05:05
and didn't make me feel badkötü --
122
290000
3000
kendimi kötü hissettirmeyecek bir paylaşımda bulunmamı sağlayacaktı.
05:08
that was excitingheyecan verici.
123
293000
2000
Çok heyecanlanmıştım.
05:10
But more importantlyönemlisi, he told storieshikayeleri about the poorfakir
124
295000
3000
Daha da önemlisi, yoksullar hakkında önceden
05:13
that were differentfarklı than any storieshikayeleri I had heardduymuş before.
125
298000
2000
hiç duymadığım türden öyküler anlatıyordu.
05:15
In factgerçek, those individualsbireyler he talkedkonuştuk about who were poorfakir was sortçeşit of a sideyan noteNot.
126
300000
4000
Hatta bahsettiği kimselerin vasıfları arasında yoksulluk son sıralardaydı.
05:19
He was talkingkonuşma about stronggüçlü, smartakıllı,
127
304000
2000
Her sabah uyanıp ailelerine daha iyi bir yaşam sağlamak için uğraşan
05:21
hardworkingçalışkan entrepreneursgirişimciler who wokeuyandı up everyher day
128
306000
3000
güçlü, zeki, çalışkan
05:24
and were doing things to make theironların liveshayatları and theironların family'sailenin liveshayatları better.
129
309000
3000
girişimcilerden bahsediyordu.
05:27
All they neededgerekli to do that more quicklyhızlı bir şekilde and to do it better
130
312000
3000
Tek eksikleri, bu uğraşı hızlandıracak ve geliştirecek
05:30
was a little bitbit of capitalBaşkent.
131
315000
2000
kadar, küçük bir sermayeydi.
05:32
It was an amazingşaşırtıcı sortçeşit of insightIçgörü for me.
132
317000
2000
Bu bakış açısından çok etkilendim.
05:34
And I, in factgerçek, was so deeplyderinden movedtaşındı by this --
133
319000
2000
Üzerimde yarattığı etkinin
05:36
it's hardzor to expressekspres now how much that affectedetkilenmiş me --
134
321000
3000
ne kadar güçlü olduğunu anlamam kolay değil.
05:39
but I was so movedtaşındı that I actuallyaslında quitçıkmak my job a fewaz weekshaftalar latersonra,
135
324000
3000
Ama şu kadarını söyleyeyim, mikro krediyi öğrendikten üç hafta sonra
05:42
and I movedtaşındı to EastDoğu AfricaAfrika
136
327000
2000
işimden istifa edip neler yapabileceğimi görmek için
05:44
to try to see for myselfkendim what this was about.
137
329000
2000
Doğu Afrika'ya taşındım.
05:46
For the first time, actuallyaslında, in a long time
138
331000
2000
Uzun zaman sonra ilk defa
05:48
I wanted to meetkarşılamak those individualsbireyler, I wanted to meetkarşılamak these entrepreneursgirişimciler,
139
333000
3000
bu insanlarla, bu girişimcilerle tanışmak,
05:51
and see for myselfkendim what theironların liveshayatları were actuallyaslında about.
140
336000
3000
hayatlarını kendi gözlerime müşahade etmek istiyordum.
05:54
So I spentharcanmış threeüç monthsay in KenyaKenya, UgandaUganda and TanzaniaTanzanya
141
339000
3000
Böylece Kenya, Uganda ve Tanzanya'da üç ay geçirdim.
05:57
interviewinggörüşme entrepreneursgirişimciler that had receivedAlınan 100 dollarsdolar
142
342000
2000
Bir iş kurmak için eline 100 dolar geçen
05:59
to startbaşlama or growbüyümek a business.
143
344000
2000
müteşebbislerle görüştüm.
06:01
And in factgerçek, throughvasitasiyla those interactionsetkileşimler,
144
346000
2000
ve bu sayede hayatımda ilk defa,
06:03
for the first time, I was startingbaşlangıç to get to be friendsarkadaşlar
145
348000
2000
o insanlarla, benden çok çok uzakta olduğunu düşündüğüm
06:05
with some of those people in that bigbüyük amorphousamorf groupgrup out there
146
350000
3000
o şekli şemali tarifsiz kitleyle
06:08
that was supposedsözde to be faruzak away.
147
353000
3000
arkadaşlık kurmaya başladım.
06:11
I was startingbaşlangıç to be friendsarkadaşlar and get to know theironların personalkişisel storieshikayeleri.
148
356000
3000
Dost olmaya, bireysel hikayelerini dinlemeye başladım.
06:14
And over and over again,
149
359000
2000
Onlarla tekrar tekrar görüşüp
06:16
as I interviewedgörüşülen them and spentharcanmış my daysgünler with them,
150
361000
2000
aralarında günler geçirdim ve
06:18
I did hearduymak storieshikayeleri of life changedeğişiklik
151
363000
2000
hayatlarının nasıl değiştiğini,
06:20
and amazingşaşırtıcı little detailsayrıntılar of changedeğişiklik.
152
365000
2000
o ufacık muhteşem değişim kıvılcımlarını gözlemledim.
06:22
So I would hearduymak from goatkeçi herdersçobanları
153
367000
2000
Keçi çobanlarından
06:24
who had used that moneypara that they had receivedAlınan to buysatın almak a fewaz more goatskeçiler.
154
369000
3000
elde ettikleri o parayla birkaç keçi daha alıp
06:27
TheirOnların business trajectoryYörünge would changedeğişiklik.
155
372000
2000
işlerinin yörüngesini nasıl değiştirdiklerini dinledim.
06:29
They would make a little bitbit more moneypara;
156
374000
2000
Böylece biraz daha fazla kazanç elde ediyor,
06:31
theironların standardstandart of livingyaşam
157
376000
2000
hayat standartlarını
06:33
would shiftvardiya and would get better.
158
378000
2000
bir parça ilerletebiliyorlardı.
06:35
And they would make really interestingilginç little adjustmentsayarlamalar in theironların liveshayatları,
159
380000
3000
Hayatlarında son derece ilginç küçük ayarlamalar yapıyor,
06:38
like they would startbaşlama to sendgöndermek theironların childrençocuklar to schoolokul.
160
383000
2000
mesela çocuklarını okula göndermeye başlıyorlardı.
06:40
They mightbelki be ableyapabilmek to buysatın almak mosquitosivrisinek netsfileler.
161
385000
2000
Sivrisineklerden korunmak için cibinlik satın almaları,
06:42
Maybe they could affordparası yetmek a lockkilitlemek for the doorkapı and feel securegüvenli.
162
387000
3000
kapıya bir kilit asarak güvenlik duygusunu güçlendirmeleri mümkün oluyordu.
06:45
Maybe it was just that they could put sugarşeker in theironların teaÇay
163
390000
2000
Hatta bu parayala belki sadece, evlerine misafir olduğumda
06:47
and offerteklif that to me when I camegeldi as theironların guestKonuk
164
392000
2000
ikram ettikleri çaya bir parça şeker atabilimekten
06:49
and that madeyapılmış them feel proudgururlu.
165
394000
2000
dolayı gurur duyuyorlardı.
06:51
But there were these beautifulgüzel detailsayrıntılar, even if I talkedkonuştuk to 20 goatkeçi herdersçobanları in a rowsıra,
166
396000
3000
Görüştüğüm 20 keçi çobanı için bu güzel ayrıntılar
06:54
and some daysgünler that's what happenedolmuş --
167
399000
2000
anlamlıydı,
06:56
these beautifulgüzel detailsayrıntılar of life changedeğişiklik
168
401000
2000
hayatı bu küçük detaylar
06:58
that were meaningfulanlamlı to them.
169
403000
2000
güzelleştiriyordu.
07:00
That was anotherbir diğeri thing that really touchedmüteessir me.
170
405000
2000
İşte beni derinden etkileyen diğer şey de bu oldu.
07:02
It was really humblinghumbling to see for the first time,
171
407000
2000
Elime bir sihirli değnek alıp bütün sorunları
07:04
to really understandanlama
172
409000
2000
bir anda ortadan kaldırmış olsam bile
07:06
that even if I could have takenalınmış a magicsihirli wanddeğnek and fixedsabit everything,
173
411000
3000
birçok hata yapabileceğini bilmek,
07:09
I probablymuhtemelen would have gottenkazanılmış a lot wrongyanlış.
174
414000
2000
bunu ilk defa anlamak insanı küçültüyor.
07:11
Because the besten iyi way for people to changedeğişiklik theironların liveshayatları
175
416000
3000
Çünkü insanlar için yapabileceğiniz en iyi şey, onların kendi hayatlarını kontrol edebilmelerini ve
07:14
is for them to have controlkontrol and to do that in a way that they believe is besten iyi for them.
176
419000
3000
kendileri için istedikleri şeyleri elde etmelerini sağlamak olacaktır.
07:17
So I saw that and it was very humblinghumbling.
177
422000
3000
Bu şekilde olmayan her yardımın, insanı nasıl aşağıladığını gördüm.
07:20
AnywayYine de, anotherbir diğeri interestingilginç thing happenedolmuş while I was there.
178
425000
3000
Neyse, oradayken yaşadığım bir başka tecrübe de,
07:23
I never oncebir Zamanlar was askeddiye sordu for a donationbağış,
179
428000
3000
kimsenin benden bağış talep etmemesi oldu.
07:26
whichhangi had kindtür of been my modekip, right.
180
431000
2000
Halbuki sadaka vermeye alışkındım, değil mi?
07:28
There's povertyyoksulluk, you give moneypara to help --
181
433000
2000
Fakirlere para verirsin, yardım etmiş olursun.
07:30
no one askeddiye sordu me for a donationbağış.
182
435000
2000
Hiç kimse benden bağış istemedi.
07:32
In factgerçek, no one wanted me to feel badkötü for them at all.
183
437000
3000
Aslında kimse, onlar için üzülmemi de istemiyordu.
07:35
If anything, they just wanted to be ableyapabilmek to do more of what they were doing alreadyzaten
184
440000
2000
Sadece kendi kabiliyetleri dahilinde yapmakta oldukları işleri
07:37
and to buildinşa etmek on theironların ownkendi capabilitiesyetenekleri.
185
442000
2000
geliştirecek bir şeye ihtiyaçları vardı.
07:39
So what I did hearduymak, oncebir Zamanlar in a while,
186
444000
2000
Böylece orada duyduklarımın ardından
07:41
was that people wanted a loanborç --
187
446000
2000
borç isteyenlere kredi açmanın
07:43
I thought that soundedkulağa very reasonablemakul and really excitingheyecan verici.
188
448000
3000
mantıklı ve heyecan verici olduğunu düşünerek zaman geçirdim.
07:46
And by the way, I was a philosophyFelsefe and poetryşiir majormajör in schoolokul,
189
451000
3000
Bu arada, okulda şiir ve felsefe eğitimi aldığımdan
07:49
so I didn't know the differencefark betweenarasında profitkâr and revenuegelir when I wentgitti to EastDoğu AfricaAfrika.
190
454000
3000
başlangıçta kâr ile gelir arasındaki farktan bile habersizdim.
07:52
I just got this impressionizlenim that the moneypara would work.
191
457000
3000
Para varsa tamamdır diye düşünüyordum.
07:55
And my introductionGiriş to business
192
460000
2000
İş hayatına girişim
07:57
was in these $100 little infusesinfuses of capitalBaşkent.
193
462000
3000
işte bu 100 dolarlık minik sermayelerle oldu.
08:00
And I learnedbilgili about profitkâr and revenuegelir, about leverageKaldıraç, all sortssıralar of things,
194
465000
3000
Zamanla kârın, gelirin, borcun sermayeye oranının ne demek olduğunu
08:03
from farmersçiftçiler, from seamstressesseamstresses, from goatkeçi herdersçobanları.
195
468000
3000
çiftçilerden, terzilerden, keçi çobanlarından öğrendim.
08:06
So this ideaFikir
196
471000
2000
Sonra bu fikrin,
08:08
that these newyeni storieshikayeleri of business and hopeumut
197
473000
3000
iş kurmaya ve umuda dair bu yeni hikayelerin
08:11
mightbelki be sharedpaylaşılan with my friendsarkadaşlar and familyaile,
198
476000
2000
arkadaşlarla ve ailemle paylaşılabileceğini düşünüp
08:13
and throughvasitasiyla that, maybe we could get some of the moneypara that they neededgerekli
199
478000
3000
belki bu sayede ihtiyaç duydukları krediyi bulabilirim
08:17
to be ableyapabilmek to continuedevam et theironların businessesişletmeler as loanskrediler,
200
482000
3000
böylece ticari faaliyetlerini geliştirebilirler dedim.
08:20
that's this little ideaFikir that turneddönük into KivaKiva.
201
485000
2000
İşte bu küçük fikirle Kiva doğdu.
08:22
A fewaz monthsay latersonra, I wentgitti back to UgandaUganda
202
487000
2000
Birkaç ay sonra, basit bir web sitesi ve bir dijital fotograf makinesiyle
08:24
with a digitaldijital camerakamera and a basictemel websiteWeb sitesi
203
489000
3000
birlikte Uganda'ya döndüm
08:27
that my partnerortak, MatthewMatthew, and I had kindtür of builtinşa edilmiş,
204
492000
2000
web sitesini ortağım Matthew'la kurduk, fotograf makinesiyle
08:29
and tookaldı picturesresimler of sevenYedi of my newyeni friendsarkadaşlar,
205
494000
3000
yeni yedi arkadaşımın fotograflarını çektim ve
08:32
postedgönderildi theironların storieshikayeleri, these storieshikayeleri of entrepreneurshipGirişimcilik, up on the websiteWeb sitesi,
206
497000
4000
işlerini nasıl kurduklarına dair hikayeleri web sitesine yerleştirdim.
08:36
spammedspammed friendsarkadaşlar and familyaile and said, "We think this is legalyasal.
207
501000
2000
bilgileri arkadaşlara e postalar atarak "gerçi henüz resmi onay gelmedi ama
08:38
Haven'tDeğil heardduymuş back yethenüz from SECSN on all the detailsayrıntılar,
208
503000
3000
bunun yasal olduğu kanısındayız. Ne dersin?
08:41
but do you say, do you want to help participatekatılmak in this,
209
506000
2000
Bu işe katkı verir misin? İhtiyaç duydukları krediyi
08:43
providesağlamak the moneypara that they need?"
210
508000
2000
açar mısın?" dedik.
08:45
The moneypara camegeldi in basicallytemel olarak overnightbir gecede.
211
510000
2000
Para bir gecede geldi.
08:47
We sentgönderilen it over to UgandaUganda.
212
512000
2000
Kredileri hemen Uganda'ya yolladık.
08:49
And over the nextSonraki sixaltı monthsay, a beautifulgüzel thing happenedolmuş;
213
514000
2000
İzleyen altı ay içinde harika şeyler oldu.
08:51
the entrepreneursgirişimciler receivedAlınan the moneypara,
214
516000
2000
Girişimciler krediyi aldı,
08:53
they were paidödenmiş, and theironların businessesişletmeler, in factgerçek, grewbüyüdü,
215
518000
3000
daha doğrusu işleri kredilendirildi,
08:56
and they were ableyapabilmek to supportdestek themselveskendilerini
216
521000
2000
işlerini geliştirme, hayatlarını idame ettirme
08:58
and changedeğişiklik the trajectoryYörünge of theironların liveshayatları.
217
523000
2000
ve yaşam yörüngelerini dönüştürme imkanı buldular.
09:01
In OctoberEkim of '05,
218
526000
2000
Ekim 2005'te
09:03
after those first sevenYedi loanskrediler were paidödenmiş,
219
528000
2000
bu yedi kredi verildikten sonra
09:05
MattMatt and I tookaldı the wordsözcük betabeta off of the siteyer.
220
530000
2000
Matt ile birlikte web sitemizi deneme aşamasından çıkardık,
09:07
We said, "Our little experimentdeney has been a successbaşarı.
221
532000
2000
"küçük deneyimiz başarılı oldu. Şimdi sahicisine başlayabilir,
09:09
Let's startbaşlama for realgerçek." That was our officialresmi launchbaşlatmak.
222
534000
3000
yasal olarak faaliyete geçebiliriz" dedik.
09:12
And then that first yearyıl, OctoberEkim '05 throughvasitasiyla '06,
223
537000
2000
Ve Ekim 2005'ten 2006'ya kadar geçen ilk yılda,
09:14
KivaKiva facilitatedkolaylaştırılmış $500,000 in loanskrediler.
224
539000
3000
Kiva 500.000 dolarlık kredi temin etti.
09:17
The secondikinci yearyıl, it was a totalGenel Toplam of 15 millionmilyon.
225
542000
3000
İkinci yıl toplam rakam 15 milyona ulaştı.
09:20
The thirdüçüncü yearyıl, the totalGenel Toplam was up to around 40.
226
545000
2000
Üçüncü yılda genel toplam 40 milyon civarındaydı.
09:22
The fourthdördüncü yearyıl, we were just shortkısa of 100.
227
547000
2000
Dördüncü yıl 100 milyonun biraz altındaydık.
09:24
And todaybugün, lessaz than fivebeş yearsyıl in,
228
549000
2000
ve bugün, beş yıldan kısa zamanda
09:26
Kiva'sKiva's facilitatedkolaylaştırılmış
229
551000
2000
Kiva, 25 dolarlık kredi birimlerinden oluşan toplam 150 milyon dolarlık güce ulaşarak
09:28
more than 150 millionmilyon dollarsdolar, in little 25-dollar-dolar bitsbit,
230
553000
3000
borç verenlerle
09:31
from lenderskredi and entrepreneursgirişimciler --
231
556000
2000
girişimcileri buluşturuyor ve
09:33
more than a millionmilyon of those, collectivelytopluca in 200 countriesülkeler.
232
558000
2000
200 ülkede bir milyondan fazla insana ulaşıyor.
09:35
So that's where KivaKiva is todaybugün, just to bringgetirmek you right up to the presentmevcut.
233
560000
3000
İşte Kiva'nın bugünlere geliş öyküsü böyle.
09:38
And while those numberssayılar and those statisticsistatistik
234
563000
2000
Her ne kadar bu rakamlar ve istatistiklerden
09:40
are really funeğlence to talk about and they're interestingilginç,
235
565000
3000
bahsetmesi eğlenceli olsa ve bana çok
09:43
to me, Kiva'sKiva's really about storieshikayeleri.
236
568000
3000
ilginç gelse de, Kiva esasen insan öyküleriyle inşa edilmiştir.
09:46
It's about retellingyeniden anlatma
237
571000
2000
Mesele yoksulluğu bambaşka bir dille
09:48
the storyÖykü of the poorfakir,
238
573000
2000
yeniden anlatmakta.
09:50
and it's about givingvererek ourselveskendimizi
239
575000
2000
Kendimize, onların gururunu incitmeden
09:52
an opportunityfırsat to engagetutmak
240
577000
2000
bildiğimiz hayırseverliğin sebep olabileceği tuhaflıklardan
09:54
that validatesdoğrular theironların dignityhaysiyet,
241
579000
2000
sakınarak ve ast - üst hiyerarşisinden uzak kalarak,
09:56
validatesdoğrular a partnershiportaklık relationshipilişki,
242
581000
2000
ortaklık zemininde etkileşim kurma
09:58
not a relationshipilişki that's basedmerkezli
243
583000
2000
ve yardımcı olma
10:00
on the traditionalgeleneksel sortçeşit of donordonör beneficiaryhak sahibi
244
585000
3000
fırsatı
10:03
weirdnesstuhaflık that can happenolmak.
245
588000
2000
sağlamaktayız, böylece.
10:05
But insteadyerine a relationshipilişki that can promotedesteklemek respectsaygı
246
590000
3000
Bu sayede aramızdaki ilişiki
10:08
and hopeumut
247
593000
2000
karşılıklı saygıya, umuda ve
10:10
and this optimismiyimserlik
248
595000
2000
iyimserliğe dayanabiliyor,
10:12
that togetherbirlikte we can movehareket forwardileri.
249
597000
3000
birlikte mesafe katedebiliyoruz.
10:15
So what I hopeumut is that,
250
600000
2000
Umuyorum ki Kiva,
10:17
not only can the moneypara keep flowingakan forthileri throughvasitasiyla KivaKiva --
251
602000
2000
üzerinden akan paranın yanı sıra
10:19
that's a very positivepozitif and meaningfulanlamlı thing --
252
604000
2000
fakir ile zengin arasındaki o bildik sınırı silikleştirecek,
10:21
but I hopeumut KivaKiva can blurbulanıklık those lineshatlar, like I said,
253
606000
2000
daha önce bahsettiğim gibi bize öğretilenden farklı olarak
10:23
betweenarasında the traditionalgeleneksel richzengin and poorfakir categorieskategoriler
254
608000
2000
dünyayı bu ikilikten bağımsız bir gözle
10:25
that we're taughtöğretilen to see in the worldDünya,
255
610000
2000
görmemizi sağlayacaktır.
10:27
this falseyanlış dichotomyikilemi of us and them, have and have not.
256
612000
3000
Bu yanlış ikiliğin silinmesinde
10:30
I hopeumut that KivaKiva can blurbulanıklık those lineshatlar.
257
615000
2000
Kiva'nın etkili olacağını umuyorum.
10:32
Because as that happensolur,
258
617000
2000
Çünkü bu ayrım ortadan kalktıkça
10:34
I think we can feel freeücretsiz to interactetkileşim
259
619000
2000
birbirimizle iletişim kurmamız kolaylaşacak,
10:36
in a way that's more openaçık, more just and more creativeyaratıcı,
260
621000
3000
birbirimize karşı daha açık, adil ve yaratıcı
10:39
to engagetutmak with eachher other and to help eachher other.
261
624000
3000
yollardan yardım etmemiz mümkün olacak.
10:42
ImagineHayal how you feel
262
627000
2000
Sokakta bir dilenci görüdüğünüzü
10:44
when you see somebodybirisi on streetsokak who is beggingyalvarıyor
263
629000
3000
hayal edin. Nasıl duygular içindesiniz?
10:47
and you're about to approachyaklaşım them.
264
632000
2000
ve ona doğru yaklaşıyorsunuz.
10:49
ImagineHayal how you feel;
265
634000
2000
Ne hissediyorsunuz?
10:51
and then imaginehayal etmek the differencefark when you mightbelki see somebodybirisi
266
636000
2000
Şimdi de bir başkasını canlandırın gözünüzde
10:53
who has a storyÖykü of entrepreneurshipGirişimcilik and hardzor work
267
638000
3000
size işinden ve ne çok çalıştığından
10:56
who wants to tell you about theironların business.
268
641000
3000
bahseden bir müteşebbis düşünün.
10:59
Maybe they're smilinggülümseyen, and they want to talk to you about what they'veonlar ettik donetamam.
269
644000
3000
Muhtemelen gülümseyerek neler başardığını anlatıyor size.
11:02
ImagineHayal if you're speakingkonuşuyorum with somebodybirisi
270
647000
2000
Mesela ekin eken ve işleyen,
11:04
who'skim growingbüyüyen things and makingyapma them flourishgüzelleşmek,
271
649000
3000
onları yetiştiren biriyle konuşuyorsunuz,
11:07
somebodybirisi who'skim usingkullanma theironların talentsyetenekleri
272
652000
3000
yeteneğini kullanarak
11:10
to do something productiveüretken,
273
655000
2000
üretken olan biriyle,
11:12
somebodybirisi who'skim builtinşa edilmiş theironların ownkendi business from scratchçizik,
274
657000
3000
hiç yoktan bir iş kurabilen biriyle
11:15
someonebirisi who is surroundedçevrili by abundancebolluk,
275
660000
2000
varlıkla çevrelenmiş biri,
11:17
not scarcitykıtlık,
276
662000
2000
kıtlıkla değil,
11:19
who'skim in factgerçek creatingoluşturma abundancebolluk,
277
664000
2000
hatta varlık üreten biriyle
11:21
somebodybirisi with fulltam handseller with something to offerteklif,
278
666000
3000
elleri sunacak şeylerle dolu biri,
11:24
not emptyboş handseller
279
669000
2000
elinde avucunda birşey olmayan
11:26
askingsormak for you to give them something.
280
671000
3000
ve sizden birşey vermenizi isteyen biri değil, konuştuğunuz.
11:29
ImagineHayal if you could hearduymak a storyÖykü you didn't expectbeklemek
281
674000
2000
Her sabah kalkıp
11:31
of somebodybirisi who wakesuyanır up everyher day
282
676000
2000
hayatını yaşanabilir kılmak için çok fazla çalışan
11:33
and worksEserleri very, very hardzor to make theironların life better.
283
678000
3000
birinin hikayesini dinlemeyi hayal edin.
11:36
These storieshikayeleri can really changedeğişiklik the way that we think about eachher other.
284
681000
3000
Destekleyici bir toplum anlayışını harekete geçirebilir
11:39
And if we can catalyzekatalizler
285
684000
2000
ve bu insanları onunla çevreleyebilirsek,
11:41
a supportivedestekleyici communitytoplum to come around these individualsbireyler
286
686000
3000
bu hikayeler cidden birbirimiz hakkındaki fikrimizi değiştirebilir.
11:44
and to participatekatılmak in theironların storyÖykü
287
689000
2000
Verilecek küçük bir borçla
11:46
by lendingborç verme a little bitbit of moneypara,
288
691000
2000
bu hikayeye katkı sağlayabilir ve
11:48
I think that can changedeğişiklik the way we believe in eachher other
289
693000
2000
birbirimiz hakkında ve
11:50
and eachher other'sdiğer en potentialpotansiyel.
290
695000
2000
birbirimizin potansiyeli hakkındaki inançlarımızı değiştirebiliriz.
11:52
Now for me, KivaKiva is just the beginningbaşlangıç.
291
697000
2000
Kiva benim için sadece bir başlangıç.
11:54
And as I look forwardileri to what is nextSonraki,
292
699000
2000
Gelecekte neler olacağını görmek için
11:56
it's been helpfulfaydalı to reflectyansıtmak on the things I've learnedbilgili so faruzak.
293
701000
3000
buraya kadar neler öğrendiğime dönüp bakmayı yararlı görüyorum:
11:59
The first one is, as I mentionedadı geçen, entrepreneurshipGirişimcilik was a newyeni ideaFikir to me.
294
704000
3000
İlk olarak, belirttiğim gibi girişimcilik fikri yeni öğrendiğim birşeydi.
12:02
KivaKiva borrowersborçlulara, as I interviewedgörüşülen them and got to know them over the last fewaz yearsyıl,
295
707000
3000
Girişimciliğin ne olduğunu bana, son yıllarda tanıştığım
12:05
have taughtöğretilen me what entrepreneurshipGirişimcilik is.
296
710000
2000
ve Kiva'dan kredi alan insanlar öğretti.
12:07
And I think, at its coreçekirdek, it's decidingkarar that you want your life to be better.
297
712000
3000
bence girişimcilik fikrinin temelinde hayatını daha iyiye taşıma kararlılığı yatıyor.
12:10
You see an opportunityfırsat
298
715000
2000
Bir fırsat görüyorsunuz
12:12
and you decidekarar ver what you're going to do to try to seizeele geçirmek that.
299
717000
2000
ve onu elde etmek için ne yapacağınıza karar veriyorsunuz.
12:14
In shortkısa, it's decidingkarar that tomorrowyarın can better than todaybugün
300
719000
2000
Kısaca yarının bugünden daha güzel olacağına karar vermek
12:16
and going after that.
301
721000
2000
ve bunu uygulamak demek, girişimcilik.
12:18
Secondİkinci thing that I've learnedbilgili is that loanskrediler are a very interestingilginç toolaraç for connectivitybağlantı.
302
723000
3000
İkinci olarak öğrendim ki, borç vermek teması sürdürmeye yarayan çok ilginç bir araç.
12:21
So they're not a donationbağış.
303
726000
2000
Verdiğiniz sadaka değil.
12:23
Yeah, maybe it doesn't soundses that much differentfarklı.
304
728000
2000
Belki kulağa pek farklı gelmiyor ama
12:25
But in factgerçek, when you give something to someonebirisi
305
730000
2000
aslında birine bir şey verip
12:27
and they say, "Thanksteşekkürler," and let you know how things go,
306
732000
2000
teşekkürünü aldıktan sonra işlerin nasıl gittiğini
12:29
that's one thing.
307
734000
2000
sormak tamamen farklı bir süreç.
12:31
When you lendödünç them moneypara, and they slowlyyavaşça payödeme you back over time,
308
736000
3000
Onlara borç veriyorsunuz ve size yıllar içinde yavaş yavaş geri ödüyorlar.
12:34
you have this excusebahane to have an ongoingdevam eden dialoguediyalog.
309
739000
2000
bu sayede uzun süreli bir diyalog içine giriyorsunuz.
12:36
This continueddevam etti attentionDikkat -- this ongoingdevam eden attentionDikkat --
310
741000
2000
bu süren, süregelen bir ilgi.
12:38
is a really bigbüyük dealanlaştık mı
311
743000
2000
cidden çok önemli.
12:40
to buildinşa etmek differentfarklı kindsçeşit of relationshipsilişkiler amongarasında us.
312
745000
3000
aranızda değişik ilişkiler kuruluyor.
12:43
And then thirdüçüncü, from what I've heardduymuş from the entrepreneursgirişimciler I've gottenkazanılmış to know,
313
748000
3000
Ve üçüncü olarak girişimcilerden öğredim ki,
12:46
when all elsebaşka is equaleşit,
314
751000
2000
sonuçları hiç fark etmeyecek de olsa
12:48
givenverilmiş the optionseçenek to have just moneypara to do what you need to do,
315
753000
3000
sırf borç para alıp ne isterlerse yapmak yerine
12:51
or moneypara plusartı the supportdestek and encouragementteşvik
316
756000
3000
hem borçlanmayı hem de küresel bir toplumun
12:54
of a globalglobal communitytoplum,
317
759000
2000
destek ve teşvikini almayı
12:56
people chooseseçmek the communitytoplum plusartı the moneypara.
318
761000
2000
tercih ediyorlar.
12:58
That's a much more meaningfulanlamlı combinationkombinasyon, a more powerfulgüçlü combinationkombinasyon.
319
763000
3000
Bu çok daha anlamlı, çok daha güçlü bir bileşim.
13:01
So with that in mindus, this particularbelirli incidentolay
320
766000
2000
İşte aklımda bu fikirle bir vak'adan yola çıkıp
13:03
has led to the things that I'm workingçalışma on now.
321
768000
3000
şimdi üzerinde çalıştıklarıma kadar geldim.
13:06
I see entrepreneursgirişimciler everywhereher yerde now, now that I'm tunedayarlanmış into this.
322
771000
2000
Artık her yerde girişimciler görüyorum, tümüyle buna odaklandım.
13:08
And one thing that I've seengörüldü
323
773000
2000
Gördüğüm bir başka şey de
13:10
is there are a lot of supportivedestekleyici communitiestopluluklar that alreadyzaten existvar olmak in the worldDünya.
324
775000
2000
dünyanın her yerinde destekçi topluluklar olduğu.
13:12
With socialsosyal networksağlar,
325
777000
2000
sosyal ağlar sayesinde
13:14
it's an amazingşaşırtıcı way, growingbüyüyen the numbernumara of people that we all have around us
326
779000
3000
çevremizdeki destekçi sayısının
13:17
in our ownkendi supportivedestekleyici communitiestopluluklar, rapidlyhızla.
327
782000
3000
inanılmaz bir hızla arttığını tespit ettik.
13:20
And so, as I have been thinkingdüşünme about this,
328
785000
2000
Onları düşündükçe merak ediyorum
13:22
I've been wonderingmerak ediyor: how can we engagetutmak these supportivedestekleyici communitiestopluluklar
329
787000
3000
bu destekçi toplulukları nasıl bir araya getirir,
13:25
to catalyzekatalizler even more entrepreneurialgirişimci ideasfikirler
330
790000
2000
nasıl daha da girişimci fikirler
13:27
and to catalyzekatalizler all of us
331
792000
2000
üreterek yarını bugünden daha güzel
13:29
to make tomorrowyarın better than todaybugün?
332
794000
3000
kılmamızı sağlayabiliriz?
13:32
As I've researchedaraştırılmış what's going on in the UnitedAmerika StatesBirleşik,
333
797000
2000
ABD'de neler yapıldığını araştırınca
13:34
a fewaz interestingilginç little insightsanlayışlar have come up.
334
799000
2000
ilginç bir takım teşviklerin ortaya atıldığını gördüm.
13:36
So one is that, of coursekurs, as we all mightbelki expectbeklemek,
335
801000
3000
Bunlardan biri, elbette, bekleneceği gibi,
13:39
manyçok smallküçük businessesişletmeler in the U.S. and all over the worldDünya
336
804000
2000
ABD'de ve dünyanın her yerinde birçok küçük işletmenin
13:41
still need moneypara to growbüyümek and to do more of what they want to do
337
806000
3000
gelişmek ve istediklerini yapabilmek için
13:44
or they mightbelki need moneypara duringsırasında a hardzor monthay.
338
809000
2000
ya da zor bir ayı atlatabilmek için paraya ihtiyacı olduğu.
13:46
But there's always a need for resourceskaynaklar closekapat by.
339
811000
3000
Ancak kaynakların daima el altında olması gerek.
13:49
AnotherBaşka bir thing is, it turnsdönüşler out,
340
814000
2000
Bir başka husus, bu kaynakların
13:51
those resourceskaynaklar don't usuallygenellikle come from the placesyerler you mightbelki expectbeklemek --
341
816000
3000
her zaman bankalar, bankerler,
13:54
banksbankalar, venturegirişim capitalistskapitalistler,
342
819000
2000
başka kuruluşlar ve destekçi yapılanmalar gibi
13:56
other organizationsorganizasyonlar and supportdestek structuresyapıları --
343
821000
2000
olması beklenen yerde bulunmaması,
13:58
they come from friendsarkadaşlar and familyaile.
344
823000
2000
yardımcı kaynağın aileden ve arkadaşlardan gelmesi.
14:00
Some statisticsistatistik say 85 percentyüzde or more of fundingfinansman for smallküçük businessesişletmeler
345
825000
2000
Bazı istatistikler, küçük işletmelere akan fonların %85 ya da fazlasının
14:02
comesgeliyor from friendsarkadaşlar and familyaile.
346
827000
2000
aile ve dost çevresinden geldiğini gösteriyor.
14:04
That's around 130 billionmilyar dollarsdolar a yearyıl --
347
829000
2000
Bu rakam yılda 130 milyar dolar civarında.
14:06
it's a lot.
348
831000
2000
Çok para.
14:08
And thirdüçüncü, so as people are doing this friendsarkadaşlar and familyaile fundraisingbağış toplama processsüreç,
349
833000
3000
üçüncü olarak aile ve arkadaş çevresinden fonlanan bu kimselerin
14:11
it's very awkwardgarip, people don't know exactlykesinlikle what to asksormak for,
350
836000
2000
tam olarak ne isteyeceğini,
14:13
how to asksormak, what to promisesöz vermek in returndönüş,
351
838000
2000
nasıl isteyeceğini, karşılığında ne vaad edeceğini
14:15
even thoughgerçi they have the besten iyi of intentionsniyetleri
352
840000
2000
en iyi niyetlerle de olsa
14:17
and want to thank those people that are supportingDestek them.
353
842000
3000
kendilerini destekeleyene nasıl teşekkür edeceğini bilmemesi çok tuhaf.
14:20
So to harnesskoşum the powergüç of these supportivedestekleyici communitiestopluluklar in a newyeni way
354
845000
3000
O halde bu destekçi topluluğun gücüne gem vuralım,
14:23
and to allowizin vermek entrepreneursgirişimciler to decidekarar ver for themselveskendilerini
355
848000
2000
ve girişimcilerin kendi kararlarını vermesini sağlayalım.
14:25
exactlykesinlikle what that financialmali exchangedeğiş tokuş should look like,
356
850000
2000
Tam olarak nasıl bir değiş tokuşa ihtiyaçları olduğuna,
14:27
exactlykesinlikle what fitsnöbetleri them and the people around them,
357
852000
3000
kendilerine ve çevrelerine tam olarak neyin uygun olacağına, bırakalım, kendileri karar versin.
14:30
this weekhafta actuallyaslında,
358
855000
2000
Aslında bu hafta
14:32
we're quietlysessizce doing a launchbaşlatmak of ProfounderProfounder,
359
857000
2000
"Profounder"ın kuruluş haftası
14:34
whichhangi is a crowdkalabalık fundingfinansman platformplatform for smallküçük businessesişletmeler to raiseyükseltmek what they need
360
859000
3000
küçük işletmeler, bu toplu fon platformu üzerinden, aile ve dost çevrelerinden
14:37
throughvasitasiyla investmentsyatırımlar from theironların friendsarkadaşlar and familyaile.
361
862000
2000
nasıl bir yatırım istediklerini beyan ediyorlar.
14:39
And it's investmentsyatırımlar, not donationsbağış, not loanskrediler,
362
864000
2000
söz konusu olan yatırım. borç değil, sadaka değil.
14:41
but investmentsyatırımlar that have a dynamicdinamik returndönüş.
363
866000
2000
ama yatırımın dinamik bir geri dönüşü oluyor.
14:43
So the mappingharitalama of participatingkatılan in the storyÖykü,
364
868000
2000
Bu katkı haritasının oluşumu
14:45
it actuallyaslında flowsakar with the up and down.
365
870000
2000
hem yukarı hem aşağı doğru işliyor.
14:47
So in shortkısa, it's a do-it-yourself-it-yourself toolaraç
366
872000
3000
Kısacası bu platform, küçük işletmelerin
14:50
for smallküçük businessesişletmeler to raiseyükseltmek these fundspara.
367
875000
2000
kendi fonlarını yaratmalarını sağlayacak bir araç.
14:52
And what you can do is go ontoüstüne the siteyer, createyaratmak a profileprofil,
368
877000
3000
yapmanız gereken tek şey siteye girip bir profil oluşturmak
14:55
createyaratmak investmentyatırım termsşartlar in a really easykolay way.
369
880000
2000
yatırım şartlarınızı yaratmak gerçekten çok kolay.
14:57
We make it really, really simplebasit for me
370
882000
2000
Benim bile yapabileceğim kadar kolay olmasını istedik ki,
14:59
as well as anyonekimse elsebaşka who wants to use the siteyer.
371
884000
2000
başka herkes de kullanabilsin.
15:01
And we allowizin vermek entrepreneursgirişimciler to sharepay a percentageyüzde of theironların revenuesgelirleri.
372
886000
2000
Girişimcilerin kârdan ne hisse paylaşacağını da belirlemesine imkan veriyor.
15:03
They can raiseyükseltmek up to a millionmilyon dollarsdolar
373
888000
2000
akredite ya da sofistike olmayan sayısız yatırımcıdan
15:05
from an unlimitedsınırsız numbernumara of unaccreditedunaccredited, unsophisticateddeneyimsiz investorsyatırımcılar --
374
890000
3000
en çok bir milyon dolara kadar fon toplayabiliyorlar
15:08
everydayher gün people, heavencennet forbidyasaklamak --
375
893000
2000
sıradan kimseler, kendi belirledikleri şartlara uygun olcak şekilde
15:10
and they can sharepay those returnsdöner over time --
376
895000
2000
bu hisselerin geri dönüşünü
15:12
again, whateverher neyse termsşartlar they setset.
377
897000
2000
zaman içinde alıyorlar.
15:14
As investorsyatırımcılar chooseseçmek to becomeolmak involvedilgili
378
899000
2000
Sisteme giren yatırımcılar
15:16
basedmerkezli on those termsşartlar,
379
901000
2000
bu şartlar çerçevesinde
15:18
they can eitherya take theironların rewardsödüller back as cashnakit,
380
903000
2000
isterlerse ödüllerini nakit olarak alabiliyor
15:20
or they can decidekarar ver in advanceilerlemek
381
905000
2000
ya da önceden karar vererek
15:22
to give those returnsdöner away to a non-profitkar amacı gütmeyen.
382
907000
2000
bunu bir hayır kurumuna bağışlayabiliyorlar.
15:24
So they can be a cashnakit, or a causesebeb olmak, investorYatırımcı.
383
909000
3000
Böylece ya nakitçi ya da hayırcı yatırımcı olabiliyorlar.
15:27
It's my hopeumut that this kindtür of toolaraç can showgöstermek anybodykimse who has an ideaFikir
384
912000
3000
Umarım bu platform bir yol açar ve
15:30
a pathyol to go do what they want to do in the worldDünya
385
915000
2000
bir fikri olan herkes
15:32
and to gathertoplamak the people around them that they alreadyzaten have,
386
917000
2000
zaten sahip olduğu insanları,
15:34
the people that know them besten iyi
387
919000
2000
kendisini en iyi tanıyan insanları,
15:36
and that love them and want to supportdestek them,
388
921000
2000
kendisini seven ve destekleyen insanları,
15:38
to gathertoplamak them to make this happenolmak.
389
923000
2000
bir araya getirerek hayatının hayalini gerçekleştirebilir.
15:40
So that's what I'm workingçalışma on now.
390
925000
2000
İşte bu sıra bunun üzerinde çalışıyorum.
15:42
And to closekapat, I just want to say, look these are toolsaraçlar.
391
927000
2000
Son olarak, işte bakın diyorum, araçlar bunlar.
15:44
Right now, Profounder'sProfounder'ın right at the very beginningbaşlangıç,
392
929000
2000
Şimdilik Profounder henüz emekleme aşamasında
15:46
and it's very palpablesomut; it's very clearaçık to me, that it's just a vesseldamar, it's just a toolaraç.
393
931000
3000
gayet erişilebilir, gayet anlaşılır bir araç, bir vasıta.
15:49
What we need are for people to carebakım, to actuallyaslında go use it,
394
934000
3000
Tek isteğimiz insanların ilgisi, bu aracı kullanması
15:52
just like they'veonlar ettik caredbakım enoughyeterli to use KivaKiva
395
937000
2000
tıpkı Kiva'da olduğu gibi
15:54
to make those connectionsbağlantıları.
396
939000
2000
bu destek bağını kurması.
15:56
But the good newshaber is I don't think I need to standdurmak here and convinceikna etmek you to carebakım --
397
941000
2000
Neyse ki burada durup konuya ilgi gösterin diye sizleri ikna etmeme gerek yok.
15:58
I'm not even going to try.
398
943000
2000
Bunu denememe bile gerek yok.
16:00
I don't think, even thoughgerçi we oftensık sık hearduymak,
399
945000
2000
Hatta size etik açıdan, ahlaki açıdan,
16:02
you know, hearduymak the ethicalahlâki and moralmanevi reasonsnedenleri,
400
947000
2000
dini açıdan
16:04
the religiousdini reasonsnedenleri,
401
949000
2000
gerekçeler anlatıp
16:06
"Here'sİşte why caringsempatik and givingvererek will make you happierdaha mutlu."
402
951000
3000
"şefkat ve fedakarlık sizi daha mutlu kılar" dememe bile gerek yok.
16:09
I don't think we need to be convincedikna olmuş of that. I think we know;
403
954000
3000
Bu konuda ikna edilmeye muhtaç değiliz. Bunları zaten biliyoruz.
16:12
in factgerçek, I think we know so much,
404
957000
2000
aslında sanırım fazlaca biliyoruz
16:14
and it's suchböyle a realitygerçeklik
405
959000
2000
şefkat duyuyoruz,
16:16
that we carebakım so deeplyderinden,
406
961000
2000
gerçekten
16:18
that in factgerçek, what usuallygenellikle stopsdurak us
407
963000
2000
aslında bizi genellikle durduran
16:20
is that we're afraidkorkmuş to try and to messdağınıklık up,
408
965000
2000
deneyip başarısız olma ihtimali.
16:22
because we carebakım so very much about helpingyardım ediyor eachher other
409
967000
2000
birbirimizle yardımlaşmaya
16:24
and beingolmak meaningfulanlamlı in eachher other'sdiğer en liveshayatları.
410
969000
3000
birbirimizin hayatında anlamlı bir yer tutmaya aslında büyük önem veriyoruz.
16:27
So what I think I can do todaybugün,
411
972000
3000
Ve bence bugün
16:30
that besten iyi thing I can give you --
412
975000
2000
size sunabileceğim en iyi şey
16:32
I've givenverilmiş you my storyÖykü, whichhangi is the besten iyi I can do.
413
977000
2000
size hikayemi sundum gerçi, yapabileceğim en iyi şey oydu.
16:34
And I think I can remindhatırlatmak us that we do carebakım.
414
979000
3000
bunun dışında sanırım meseleyi önemsediğimizi hatırlatabilirim.
16:37
I think we all alreadyzaten know that.
415
982000
2000
Galiba bunu zaten biliyoruz da.
16:39
And I think we know that love is resilientesnek enoughyeterli
416
984000
3000
Bence sevgi o kadar dayanıklı bir bağ ki,
16:42
for us to get out there and try.
417
987000
2000
sonu ne olursa olsun yardımlaşmayı deneyebiliriz.
16:45
Just a secsek.
418
990000
2000
Bir dakika
16:51
(ApplauseAlkış)
419
996000
2000
(Alkış)
16:53
Thanksteşekkürler.
420
998000
2000
Sağ olun.
16:55
(ApplauseAlkış)
421
1000000
10000
(Alkış)
17:05
Thanksteşekkürler.
422
1010000
2000
Sağ olun.
17:07
(ApplauseAlkış)
423
1012000
2000
(Alkış)
17:09
For me, the besten iyi way to be inspiredyaratıcı to try
424
1014000
3000
Kanımca ilham almak için
17:12
is to stop and to listen
425
1017000
2000
durup bir başkasının
17:14
to someonebirisi else'sbaşka var storyÖykü.
426
1019000
2000
öyküsünü dinlemek gerekiyor.
17:16
And I'm gratefulminnettar that I've gottenkazanılmış to do that here at TEDTED.
427
1021000
3000
Bugün burada olabiliğim için TED'e müteşekkirim.
17:19
And I'm gratefulminnettar that wheneverher ne zaman I do that,
428
1024000
3000
Ayrıca ne zaman bir başkasını dinlesem,
17:22
guaranteedgarantili, I am inspiredyaratıcı --
429
1027000
2000
heyecan duyacağımı,
17:24
I am inspiredyaratıcı by the personkişi I am listeningdinleme to.
430
1029000
3000
dinlediğim kişiden ilham alacağımı bilmemi sağlayanlara da müteşekkirim.
17:27
And I believe more and more everyher time I listen
431
1032000
3000
İçinde dünyada büyük bir iş başarma
17:30
in that that person'skişiler potentialpotansiyel to do great things in the worldDünya
432
1035000
3000
potansiyeli olan her kimi dinlesem benim de yardım edebileceğim
17:33
and in my ownkendi potentialpotansiyel to maybe help.
433
1038000
3000
ihtimalinin arttığına inanıyorum.
17:36
And that --
434
1041000
2000
ve şu var ki,
17:38
forgetunutmak the toolsaraçlar, forgetunutmak the movinghareketli around of resourceskaynaklar --
435
1043000
2000
araçları boşverin, kaynaklar etrafında dolanmayı boşverin,
17:40
that stuff'sBunlar easykolay.
436
1045000
2000
bu kolay olanı
17:42
BelievingMümin in eachher other,
437
1047000
2000
Birbirimize inanmak
17:44
really beingolmak sure when pushit comesgeliyor to shovekıpırdamak
438
1049000
2000
itici bir güç geldiğinde
17:46
that eachher one of us can do amazingşaşırtıcı things in the worldDünya,
439
1051000
3000
her birimizin dünyada harika işler başaracağından emin olmak,
17:49
that is what can make our storieshikayeleri into love storieshikayeleri
440
1054000
3000
işte bu, ancak bu, kendi öykülerimizi birer sevgi öyküsü haline getirebilir.
17:52
and our collectivetoplu storyÖykü
441
1057000
2000
müşterek öykümüz
17:54
into one that continuallysürekli olarak perpetuatessürdürmektedir hopeumut
442
1059000
2000
süreğen ve ebedi umuda
17:56
and good things for all of us.
443
1061000
2000
ve her birimiz için iyiliğe dair.
17:58
So that, this beliefinanç in eachher other,
444
1063000
2000
ve işte birbirimize hiç şüphe etmeden
18:00
knowingbilme that withoutolmadan a doubtşüphe
445
1065000
2000
duyacağımız bu inanç, inanıyorum ki,
18:02
and practicingalıştırma yapmak that everyher day in whateverher neyse you do,
446
1067000
2000
her gün yaptığımız her işe bu inancı katmak,
18:04
that's what I believe will changedeğişiklik the worldDünya and make tomorrowyarın better than todaybugün.
447
1069000
3000
dünyayı değiştirecek ve yarını bugünden güzel kılacaktır.
18:07
Thank you.
448
1072000
2000
Teşekkür ederim.
18:09
(ApplauseAlkış)
449
1074000
17000
(Alkış)
Translated by Beril Devlet
Reviewed by Sancak Gülgen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Jessica Jackley - Microlender
Jessica Jackley is the co-founder of Kiva.org, an online community that helps individuals loan small amounts of money, called microloans, to entrepreneurs throughout the world.

Why you should listen

Seven years ago, Jessica Jackley heard a speech by Grameen Bank founder Muhammad Yunus, an economist from Bangladesh who had developed the idea of microcredit: loans offered to entrepreneurs too poor to qualify for traditional bank loans. She says, "I was so completely blown away by the idea that I quit my job, dropped everything and moved to East Africa to help." In late 2005 she co-founded Kiva.org with Matt Flannery.

Kiva uses a peer-to-peer model in which lenders sort through profiles of potential borrowers -- be they a farmer in Cambodia, a pharmacist in Sierra Leone, or a shopkeeper in Mongolia -- and make loans to those they find most appealing. The minimum loan is $25, and the interest rate is 0%. The repayment rate for loans is more than 98%, Jackley says, and since the group was founded almost 700,000 people have pledged $128 million in loans to more than 325,000 people. Jackley's latest project is ProFounder, a new platform that helps small businesses in the United States access startup funding through community investing.

More profile about the speaker
Jessica Jackley | Speaker | TED.com