TEDWomen 2017
Deb Willis and Hank Willis Thomas: A mother and son united by love and art
Deborah Willis, Hank Willis Thomas: Sevgi ve sanatın birleştiği bir anne ve oğul
Filmed:
Readability: 3.5
994,951 views
Bir gün, sanat okulundaki bir profesör, Deborah Willis'e "Bir kadın olarak iyi bir adamın yerini işgal ettiğini" söylemiş. Ama fotoğraf sanatçısı Deborah Willis, bunun yerine "İyi bir adam için bir yer yarattığını" söylüyor, Oğlu Hank Willis Thomas için. Bu etkileyici konuşmada, anne ve oğlu çalışmalarında birbirlerinden nasıl ilham aldıklarını ve yarattıkları sanatın siyahilerin yaşamı ve hayattan aldıkları zevkle ilgili tüm ana akım yargılarla nasıl başa çıktığını anlatıyor ve sonunda, sevgi her şeye hükmediyor.
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
Hank Willis Thomas: I'm Deb's son.
0
960
1696
Hank Willis Thomas: Deb'in oğluyum.
00:14
(Laughter)
1
2680
1576
(Gülüşmeler)
00:16
Deborah Willis: And I'm Hank's mom.
2
4280
2616
Deborah Willis: Ben de Hank'in annesiyim.
00:18
HWT: We've said that so many times,
3
6920
1936
HWT: Bunu defalarca söyledik
00:20
we've made a piece about it.
4
8880
1736
ve hakkında bir eser ürettik.
00:22
It's called "Sometimes
I See Myself In You,"
I See Myself In You,"
5
10640
2656
Adı "Bazen Sende Kendimi Görüyorum",
00:25
and it speaks to
the symbiotic relationship
the symbiotic relationship
6
13320
2256
yaşamımız ve iş hayatımız
boyunca geliştirdiğimiz
boyunca geliştirdiğimiz
00:27
that we've developed over the years
through our life and work.
through our life and work.
7
15600
2936
ortak yaşam ilişkisinden bahsediyor.
00:30
And really, it's because everywhere we go,
8
18560
3136
Gerçekten, çünkü gittiğimiz her yerde,
00:33
together or apart,
9
21720
1296
beraber ya da ayrı,
00:35
we carry these monikers.
10
23040
1240
bu isimleri taşıyoruz.
Dünyaya gelmemin bile
öncesinden bu yana
öncesinden bu yana
00:37
I've been following
in my mother's footsteps
in my mother's footsteps
11
25000
2096
annemin ayak izlerini takip ediyorum
00:39
since before I was even born
12
27120
1576
00:40
and haven't figured out how to stop.
13
28720
2080
ve nasıl duracağımı hâlen bilmiyorum.
00:43
And as I get older, it does get harder.
14
31600
2320
Büyüdükçe daha da zorlaşıyor.
00:46
No seriously, it gets harder.
15
34680
2256
Gerçekten, zorlaşıyor.
00:48
(Laughter)
16
36960
1536
(Gülüşmeler)
00:50
My mother's taught me many things, though,
17
38520
2376
Ama annem bana birçok şey öğretti,
en önemlisi sevginin her şeye
hükmettiğini öğretti.
hükmettiğini öğretti.
00:52
most of all that love overrules.
18
40920
2096
00:55
She's taught me that love
19
43040
2176
Annem bana sevginin
00:57
is an action,
20
45240
2200
bir eylem olduğunu öğretti,
01:00
not a feeling.
21
48240
1296
bir his değil.
01:01
Love is a way of being,
it's a way of doing,
it's a way of doing,
22
49560
3456
Sevgi bir var olma,
bir gerçekleştirme biçimidir,
bir gerçekleştirme biçimidir,
01:05
it's a way of listening
and it's a way of seeing.
and it's a way of seeing.
23
53040
3200
dinleme ve görme biçimidir.
DW: Ayrıca, sevgiyle ilgili olarak
01:09
DW: And also, the idea about love,
24
57320
2376
01:11
photographers,
25
59720
1520
fotoğrafçılar,
01:14
they're looking for love
when they make photographs.
when they make photographs.
26
62360
2696
fotoğraf çekerken sevgiyi ararlar.
01:17
They're looking and looking
and finding love.
and finding love.
27
65080
2776
Ararlar, ararlar ve sevgiyi bulurlar.
01:19
Growing up in North Philadelphia,
28
67880
1616
Kuzey Philadelphia'da büyürken
01:21
I was surrounded by people
in my family and friends
in my family and friends
29
69520
3856
çevrem, aile ve arkadaşlarımdan
fotoğraf çeken insanlarla doluydu,
fotoğraf çeken insanlarla doluydu,
01:25
who made photographs
30
73400
1536
fotoğraflar çeken
01:26
and used the family camera
as a way of telling a story about life,
as a way of telling a story about life,
31
74960
3976
ve aile kamerasını hayatla ilgili
hikâyeler anlatmak için kullanan
hikâyeler anlatmak için kullanan
01:30
about life of joy,
32
78960
1576
yaşama sevincinin
01:32
about what it meant
to become a family in North Philadelphia.
to become a family in North Philadelphia.
33
80560
4736
ve Kuzey Philadelphia'da aile olmanın
ne demek olduğunu anlatmak gibi.
ne demek olduğunu anlatmak gibi.
01:37
So I spent most of my life
searching for pictures
searching for pictures
34
85320
3056
Hayatımın çoğunu siyahi sevgi,
siyahi sevinç ve aile yaşamım
siyahi sevinç ve aile yaşamım
01:40
that reflect on ideas
about black love, black joy
about black love, black joy
35
88400
3416
hakkında fotoğraflar arayarak geçirdim.
01:43
and about family life.
36
91840
1576
01:45
So it's really important to think about
the action of love overrules as a verb.
the action of love overrules as a verb.
37
93440
5880
Sevmek eyleminin her şeye
hükmettiğini düşünmek gerçekten önemli.
hükmettiğini düşünmek gerçekten önemli.
01:52
HWT: Sometimes I wonder
if the love of looking is genetic,
if the love of looking is genetic,
38
100120
4336
HWT: Bazen bakma sevgisinin genetik
olup olmadığını merak ediyorum
olup olmadığını merak ediyorum
01:56
because, like my mother,
39
104480
2416
çünkü ben de annem gibi
01:58
I've loved photographs
since before I can even remember.
since before I can even remember.
40
106920
3296
kendimi bildim bileli
fotoğrafları seviyorum.
fotoğrafları seviyorum.
02:02
I think sometimes that --
after my mother and her mother --
after my mother and her mother --
41
110240
3776
Bazen düşünüyorum da
-annemden ve onun annesinden sonra-
-annemden ve onun annesinden sonra-
fotoğrafçılık ve fotoğraflar
benim ilk aşklarım.
benim ilk aşklarım.
02:06
that photography and photographs
were my first love.
were my first love.
42
114040
3456
Babam alınmasın ama
02:09
No offense to my father,
43
117520
1776
02:11
but that's what you get
for calling me a "ham"
for calling me a "ham"
44
119320
2696
beni her yerde "jambon"
olarak adlandırmanın
olarak adlandırmanın
02:14
wherever you go.
45
122040
1656
sonucu budur.
02:15
I remember whenever I'd go
to my grandmother's house,
to my grandmother's house,
46
123720
2477
Ne zaman büyükannemin evine gitsem
02:18
she would hide all the photo albums
47
126221
1675
albümleri sakladığını hatırlıyorum
02:19
because she was afraid of me asking,
48
127920
2255
çünkü soru sormamdan korkuyordu,
02:22
"Well, who is that in that picture?"
49
130199
1737
"Bu fotoğraftaki kim?"
ve "Senin neyin oluyorlar,
benim neyim oluyorlar
benim neyim oluyorlar
02:23
and "Who are they to you
and who are they to me,
and who are they to me,
50
131960
2256
ve bu fotoğraf çekildiğinde
kaç yaşındaydın?
kaç yaşındaydın?
02:26
and how old were you
when that picture was taken?
when that picture was taken?
51
134240
2336
Bu fotoğraf çekildiğinde yaşım kaçtı?
02:28
How old was I when that picture was taken?
52
136600
2056
Neden siyah beyazlar?
02:30
And why were they in black and white?
53
138680
1816
Ben doğmadan önce dünya
siyah beyaz mıydı?"
siyah beyaz mıydı?"
02:32
Was the world in black and white
before I was born?"
before I was born?"
54
140520
2429
DW: Bu ilginç,
02:34
DW: Well, that's interesting,
55
142973
1403
yani dünyayı siyah beyaz olarak
düşünmek.
düşünmek.
02:36
just to think about the world
in black and white.
in black and white.
56
144400
2336
Ben Kuzey Philadelphia'da
bir kozmetik mağazasında büyüdüm
bir kozmetik mağazasında büyüdüm
02:38
I grew up in a beauty shop
in North Philadelphia,
in North Philadelphia,
57
146760
2336
-annemin mağazasında-
siyahi kadın dergilerine bakarken,
siyahi kadın dergilerine bakarken,
02:41
my mom's beauty shop,
looking at "Ebony Magazine,"
looking at "Ebony Magazine,"
58
149120
2376
02:43
found images that told stories
that were often not in the daily news,
that were often not in the daily news,
59
151520
4936
günlük haberlerde genelde yer almayan
fakat aile albümünden
hikâyeler anlatan fotoğraflar buldum.
hikâyeler anlatan fotoğraflar buldum.
02:48
but in the family album.
60
156480
1576
02:50
I wanted the family album
to be energetic for me,
to be energetic for me,
61
158080
2976
Ve kendi hikâyemi anlatması için
aile albümümün oldukça enerji dolu
olmasını istedim.
olmasını istedim.
02:53
a way of telling stories,
62
161080
1656
02:54
and one day I happened upon a book
in the Philadelphia Public Library
in the Philadelphia Public Library
63
162760
3856
Bir gün, Philadelphia Devlet
Kütüphanesi'nde bir kitaba rastladım.
Kütüphanesi'nde bir kitaba rastladım.
"The Sweet Flypaper of Life"
adındaki bu kitabı
adındaki bu kitabı
02:58
called "The Sweet Flypaper of Life"
by Roy DeCarava and Langston Hughes.
by Roy DeCarava and Langston Hughes.
64
166640
4376
Roy DeCarava ve Langston Huges yazmıştı.
Düşününce, yedi yaşındayken
bu kitapta beni etkileyen adındaki
bu kitapta beni etkileyen adındaki
03:03
I think what attracted me
as a seven-year-old,
as a seven-year-old,
65
171040
2176
03:05
the title, flypaper and sweet,
66
173240
2936
"sinek kâğıdı" ve "tatlı" sözcükleriydi.
03:08
but to think about that
as a seven-year-old,
as a seven-year-old,
67
176200
2096
Ama yine de yedi yaşında bir çocuk olarak
Roy DeCarava'nın yaptığı
güzel resimlere baktım
güzel resimlere baktım
03:10
I looked at the beautiful images
that Roy DeCarava made
that Roy DeCarava made
68
178320
3376
03:13
and then looked at ways
that I could tell a story about life.
that I could tell a story about life.
69
181720
3656
ve hayat hikâyemi anlatabilmenin
yollarını aramaya başladım.
yollarını aramaya başladım.
03:17
And looking for me is the act
that basically changed my life.
that basically changed my life.
70
185400
4120
Ve bu arayış benim için
hayatımı tamamen değiştiren şey oldu.
hayatımı tamamen değiştiren şey oldu.
03:21
HWT: My friend Chris Johnson
told me that every photographer,
told me that every photographer,
71
189920
3576
HWT: Arkadaşım Chris Johnson bana
her fotoğrafçının
her fotoğrafçının
03:25
every artist, is essentially
trying to answer one question,
trying to answer one question,
72
193520
4216
hatta her sanatçının tek bir soruyu
cevaplamaya çalıştığını söylemişti.
cevaplamaya çalıştığını söylemişti.
03:29
and I think your question might have been,
73
197760
2256
Ve bence senin sorun şu;
"Dünyanın geri kalanı
"Dünyanın geri kalanı
03:32
"Why doesn't the rest of the world
see how beautiful we are,
see how beautiful we are,
74
200040
3336
neden ne kadar güzel olduğumuzu görmüyor?
03:35
and what can I do to help them
see our community the way I do?"
see our community the way I do?"
75
203400
3896
Ve topluluğumuzu benim gördüğüm gibi
görmeleri için ne yapabilirim?"
görmeleri için ne yapabilirim?"
03:39
DW: While studying in art school --
76
207320
1696
DW: Sanat okulunda okurken
03:41
it's probably true --
77
209040
1416
-bu muhtemelen doğru-
03:42
I had a male professor who told me
that I was taking up a good man's space.
that I was taking up a good man's space.
78
210480
3920
Bana, iyi bir erkeğin yerini kapladığımı
söyleyen erkek bir profesörüm vardı.
söyleyen erkek bir profesörüm vardı.
Fotoğrafçı olma hayalimi
bastırmaya çalışıyordu.
bastırmaya çalışıyordu.
03:47
He tried to stifle my dream
of becoming a photographer.
of becoming a photographer.
79
215120
3376
Erkek öğrencilerle dolu bir sınıfta
beni aşağılamaya kalkıştı.
beni aşağılamaya kalkıştı.
03:50
He attempted to shame me
in a class full of male photographers.
in a class full of male photographers.
80
218520
3816
Bana, bir kadın olarak münasebetsiz
ve yoldan çıkmış olduğumu
ve yoldan çıkmış olduğumu
03:54
He told me I was out of place
and out of order as a woman,
and out of order as a woman,
81
222360
3896
ve ardından bir kadın olarak
en iyi yapacağım şeyin
en iyi yapacağım şeyin
03:58
and he went on to say
that all you could and would do
that all you could and would do
82
226280
2976
04:01
was to have a baby when a good man
could have had your seat in this class.
could have had your seat in this class.
83
229280
4296
bir çocuk doğurmak olduğunu,
benim yerimdeyse "iyi bir erkeğin"
olması gerektiğini söyledi.
olması gerektiğini söyledi.
04:05
I was shocked into silence
into that experience.
into that experience.
84
233600
3576
Olayın şokuyla sessizliğe büründüm.
Ama hâlâ bir kameram vardı ve ona,
04:09
But I had my camera,
and I was determined to prove to him
and I was determined to prove to him
85
237200
2816
o sınıftaki bir sandalyede oturmayı
hak ettiğimi göstermeye kararlıydım.
hak ettiğimi göstermeye kararlıydım.
04:12
that I was worthy
for a seat in that class.
for a seat in that class.
86
240040
2496
04:14
But in retrospect, I asked myself:
"Why did I need to prove it to him?"
"Why did I need to prove it to him?"
87
242560
3496
Ama geçmişe baktığımda kendime soruyorum,
"Neden ona ispat etmem gerekiyor?"
04:18
You know, I had my camera,
and I knew I needed to prove to myself
and I knew I needed to prove to myself
88
246080
3336
Bilirsiniz, kameram vardı ve kendimi
fotoğrafçılıkta bir fark yaratacağıma
fotoğrafçılıkta bir fark yaratacağıma
04:21
that I would make
a difference in photography.
a difference in photography.
89
249440
2176
inandırmam gerektiğini biliyordum.
04:23
I love photography, and no one
is going to stop me from making images.
is going to stop me from making images.
90
251640
3400
Fotoğrafçılığı seviyordum ve kimse beni
imgeler yaratmaktan alıkoyamazdı.
imgeler yaratmaktan alıkoyamazdı.
HWT: Ama o zaman ben geldim.
04:27
HWT: But that's when I came in.
91
255760
1495
04:29
DW: Yeah, that year I graduated,
I got pregnant.
I got pregnant.
92
257279
2937
DW: Evet, mezun olduğum yıl
sana hamile kaldım.
sana hamile kaldım.
04:32
Yep, he was right.
93
260240
1440
Evet, o haklıydı.
Artık sana sahiptim
04:34
And I had you,
94
262600
1216
ve bana karşı kullandığı cinsiyetçi dili
silkinip üzerimden attım,
silkinip üzerimden attım,
04:35
and I shook off that sexist language
that he used against me
that he used against me
95
263840
4936
04:40
and picked up my camera
and made photographs daily,
and made photographs daily,
96
268800
2976
kameramı alıp her gün fotoğraf çektim.
04:43
and made photographs of my pregnant belly
as I prepared for graduate school.
as I prepared for graduate school.
97
271800
4656
Yüksek lisansa hazırlanırken hamilelik
göbeğimin fotoğraflarını çekmeye başladım.
göbeğimin fotoğraflarını çekmeye başladım.
Ama fotoğrafçılığın tarihini
anlatan kitaplarda
anlatan kitaplarda
04:48
But I thought about also
that black photographers were missing
that black photographers were missing
98
276480
3936
siyahi fotoğrafçıların
olmadığını görüyordum
olmadığını görüyordum
04:52
from the history books of photography,
99
280440
3056
04:55
and I was looking
for ways to tell a story.
for ways to tell a story.
100
283520
2936
ve bu hikâyeyi anlatmanın
yollarını arıyordum.
yollarını arıyordum.
Bir gün, Gordon Parks'ın
"A Choice of Weapons" kitabına rastladım,
"A Choice of Weapons" kitabına rastladım,
04:58
And I ran across Gordon Parks' book
"A Choice of Weapons,"
"A Choice of Weapons,"
101
286480
4616
ki bu onun otobiyografisiydi.
05:03
which was his autobiography.
102
291120
1696
Böylece, fotoğraf çekmeye ve imgeler
üretmeye başladım
üretmeye başladım
05:04
I began photographing and making images,
103
292840
2536
ve hamilelik göbeğimin fotoğraflarından
yaptığım kolajı sakladım
yaptığım kolajı sakladım
05:07
and I tucked away that contact sheet
that I made of my pregnant belly,
that I made of my pregnant belly,
104
295400
4296
ama sonrasında sen bana başka bir eser
üretmem için ilham verdin.
üretmem için ilham verdin.
05:11
and then you inspired me
to create a new piece,
to create a new piece,
105
299720
2576
05:14
a piece that said, "A woman
taking a place from a good man,"
taking a place from a good man,"
106
302320
4296
Eserin adı şuydu:
"Bir kadın, iyi bir erkeğin yerini alıyor"
"Bir kadın, iyi bir erkeğin yerini alıyor"
"İyi bir erkeğin elinden yerini aldın."
05:18
"You took the space from a good man,"
107
306640
1816
Sonrasında bu söylemi tersine çevirdim
ve şöyle dedim:
ve şöyle dedim:
05:20
and then I used that language
and reversed it and said,
and reversed it and said,
108
308480
3576
"Ben, iyi bir erkek için
bir yer yarattım, senin için."
bir yer yarattım, senin için."
05:24
"I made a space for a good man, you."
109
312080
2816
05:26
(Applause)
110
314920
1216
HWT: Teşekkür ederim anne.
05:28
HWT: Thanks, ma.
111
316160
1280
(Alkışlar)
Tıpkı annem gibi ben de fotoğraflarla dolu
bir evde büyüdüm.
bir evde büyüdüm.
05:33
Like mother, like son.
112
321040
2176
05:35
I grew up in a house full of photographs.
113
323240
3576
05:38
They were everywhere, and my mother
would turn the kitchen into a darkroom.
would turn the kitchen into a darkroom.
114
326840
4016
Her yerdeydiler ve annem mutfağı
karanlık odaya dönüştürmüştü
karanlık odaya dönüştürmüştü
ve evde sadece annemin çektiği ya da aile
üyelerimizin olduğu fotoğraflar yoktu.
üyelerimizin olduğu fotoğraflar yoktu.
05:42
And there weren't
just pictures that she took
just pictures that she took
115
330880
2136
05:45
and pictures of family members.
116
333040
1536
Duvarda, yerlerde, bilmediğimiz insanların
tanımadığımız kadın ve erkeklerin
tanımadığımız kadın ve erkeklerin
05:46
But there were pictures on the wall
of and by people that we didn't know,
of and by people that we didn't know,
117
334600
4576
fotoğrafları duruyordu.
05:51
men and women that we didn't know.
118
339200
2016
05:53
Thanks, ma.
119
341240
1216
Çok sağ ol, anne.
05:54
(Laughter)
120
342480
1216
Kendi zamanlamam var, anne.
05:55
I have my own timing.
121
343720
1216
05:56
(Laughter)
122
344960
1656
05:58
Did you see her poke me?
123
346640
1216
Beni nasıl dürttüğünü gördünüz mü?
05:59
(Laughter)
124
347880
1216
İplerimi eline aldı.
06:01
Puppet strings.
125
349120
1200
06:06
I grew up in a house full of photographs.
126
354000
2296
Fotoğraflarla dolu bir evde büyüdüm.
06:08
(Applause)
127
356320
3216
Dediğim gibi, sadece tanıdığımız
insanların değil
insanların değil
06:11
But they weren't just pictures
of men and women that we knew,
of men and women that we knew,
128
359560
2896
06:14
but pictures of people that I didn't know,
129
362480
3136
tanımadığım insanların fotoğrafları vardı.
Açıkçası, okulda öğrendiğim kadarıyla
diğer insanların da tanımadığı insanlardı.
diğer insanların da tanımadığı insanlardı.
06:17
Pretty much, it was pretty clear
from what I learned in school,
from what I learned in school,
130
365640
2976
06:20
that the rest of the world didn't either.
131
368640
2496
Annemin neyle uğraştığını anlamam
biraz zamanımı aldı
biraz zamanımı aldı
06:23
And it took me a long time
to figure out what she was up to,
to figure out what she was up to,
132
371160
3456
06:26
but after a while, I figured it out.
133
374640
3616
ama bir süre sonra çözdüm.
Ben dokuz yaşındayken,
annem kitabını yayınladı:
annem kitabını yayınladı:
06:30
When I was nine years old,
she published this book,
she published this book,
134
378280
2416
"Siyahi Fotoğrafçılar,
1840-1940: Biyobibliografya."
1840-1940: Biyobibliografya."
06:32
"Black Photographers, 1840-1940:
A Bio-Bibliography."
A Bio-Bibliography."
135
380720
3896
06:36
And it's astounding to me to consider
136
384640
2376
Benim için, Afro Amerikalıların 1840'ta
fotoğraf çektiğini bilmek
fotoğraf çektiğini bilmek
06:39
that in 1840, African Americans
were making photographs.
were making photographs.
137
387040
4216
gerçekten müthişti.
06:43
What does it mean for us to think
138
391280
1616
Bizim için bunu düşünmek ne ifade ediyor?
06:44
that at a time that was two, three decades
before the end of slavery,
before the end of slavery,
139
392920
4656
Köleliğin sona ermesinden
yirmi otuz yıl önce
yirmi otuz yıl önce
okumayı, matematiği öğrenmek zorundaydılar
06:49
that people were learning how to read,
140
397600
3176
06:52
they had to learn how to do math,
141
400800
1616
06:54
they had to be on the cutting edge
of science and technology,
of science and technology,
142
402440
2896
matematik, fizik, kimya, teknoloji
ve bilimde ileri olmaları gerekiyordu.
ve bilimde ileri olmaları gerekiyordu.
06:57
to do math, physics and chemistry
just to make a single photograph.
just to make a single photograph.
143
405360
4776
Sadece bir tane fotoğraf yapabilmek için.
07:02
And what compelled them
to do that if not love?
to do that if not love?
144
410160
2560
Onlara bunu yaptıran şey
sevgi değilse nedir?
sevgi değilse nedir?
Bu, onu sonraki kitabına yönlendirdi:
"Siyahi Fotoğrafçılar, 1940-1988"
"Siyahi Fotoğrafçılar, 1940-1988"
07:05
Well, that book led her to her next book,
"Black Photographers, 1940-1988,"
"Black Photographers, 1940-1988,"
145
413200
5056
07:10
and that book led to another book,
and another book, and another book,
and another book, and another book,
146
418280
4696
ve bu kitap bir diğerine, diğeri
bir başkasına, başka bir kitap diğerine
bir başkasına, başka bir kitap diğerine
ve o kitap bir diğerine, diğeri bir
başka kitaba, diğeri bir başkasına...
başka kitaba, diğeri bir başkasına...
07:15
and another book, and another book,
147
423000
2256
07:17
and another book, and another book,
148
425280
1696
07:19
and another book, and another book,
and another book, and another book,
and another book, and another book,
149
427000
3336
07:22
and another book, and another book,
and another book, and another book,
and another book, and another book,
150
430360
3336
07:25
and another book,
and another book, and another.
and another book, and another.
151
433720
2256
07:28
(Applause)
152
436000
1736
07:29
And throughout my life,
153
437760
1336
ve hayatım boyunca annem
07:31
she's edited and published dozens of books
154
439120
3536
onlarca kitap düzenledi ve yayınladı
07:34
and curated numerous exhibitions
on every continent,
on every continent,
155
442680
4696
ve her kıtada sayısız serginin
küratörlüğünü yaptı
küratörlüğünü yaptı
bunların hepsi siyahi fotoğrafçılarla
ilgili değildi ama hepsi
ilgili değildi ama hepsi
07:39
not all about black photographers
but all inspired by the curiosity
but all inspired by the curiosity
156
447400
3536
Kuzey Philadelphialı küçük siyahi kızın
merakından ilham alıyordu.
merakından ilham alıyordu.
07:42
of a little black girl
from North Philadelphia.
from North Philadelphia.
157
450960
2536
Ve tüm bunların sonunda ulaştığım şey,
siyahi fotoğrafçıların
siyahi fotoğrafçıların
07:45
DW: What I found is that
black photographers had stories to tell,
black photographers had stories to tell,
158
453520
3416
anlatacak hikâyeleri olduğu
07:48
and we needed to listen.
159
456960
2136
ve bizim onları dinlememiz gerektiğiydi.
07:51
And then I found and I discovered
160
459120
1616
Sonrasında bazı siyahi fotoğrafçıları
keşfettim.
keşfettim.
07:52
black photographers
like Augustus Washington,
like Augustus Washington,
161
460760
2936
Bu güzel dagerreyotipi fotoğrafları yapan
Agustus Washington gibi fotoğrafçıları.
Agustus Washington gibi fotoğrafçıları.
07:55
who made these beautiful daguerreotypes
162
463720
2216
07:57
of the McGill family
in the early 1840s and '50s.
in the early 1840s and '50s.
163
465960
4016
Bu fotoğraflar, 1840'lı ve 50'li yıllarda
yaşayan, McGill ailesinin fotoğrafları.
yaşayan, McGill ailesinin fotoğrafları.
08:02
Their stories tended to be different,
black photographers,
black photographers,
164
470000
2936
Siyahi fotoğrafçıların
çok farklı hikâyeleri var
çok farklı hikâyeleri var
08:04
and they had a different narrative
about black life during slavery,
about black life during slavery,
165
472960
3976
ve kölelik zamanındaki yaşantılarıyla
ilgili anlatacak değişik şeyleri var.
ilgili anlatacak değişik şeyleri var.
08:08
but it was also about family life, beauty
and telling stories about community.
and telling stories about community.
166
476960
4656
Hikâyeleri aynı zamanda aile hayatı ve
bizlerin güzelliğini anlatmakla da ilgili.
bizlerin güzelliğini anlatmakla da ilgili.
08:13
I didn't know how to link the stories,
167
481640
2616
Tüm bu hikâyeleri
nasıl bağlayacağımı bilmiyordum
nasıl bağlayacağımı bilmiyordum
08:16
but I knew that teachers
needed to know this story.
needed to know this story.
168
484280
3120
ama tüm öğretmenlerin bu hikâyeyi
bilmeleri gerektiğini biliyordum.
bilmeleri gerektiğini biliyordum.
08:19
HWT: So I think I was
my mother's first student.
my mother's first student.
169
487800
4456
HWT: Düşünüyorum da sanırım
annemin ilk öğrencisi bendim
annemin ilk öğrencisi bendim
08:24
Unwillingly and unwittingly --
puppet strings --
puppet strings --
170
492280
3576
gayriihtiyari, farkında bile olmadan
-- iplerim elindeydi--
-- iplerim elindeydi--
08:27
I decided to pick up a camera,
171
495880
2536
Bir gün, elime bir kamera aldım
ve kendi fotoğraflarımı çekmem
gerektiğini düşündüm
gerektiğini düşündüm
08:30
and thought that I
should make my own pictures
should make my own pictures
172
498440
2176
08:32
about the then and now
and the now and then.
and the now and then.
173
500640
2376
ve o günden bu güne,
o zamandan bu zamana
o zamandan bu zamana
08:35
I thought about
how I could use photography
how I could use photography
174
503040
3376
fotoğrafı nasıl kullanabileceğimizi
düşünüyorum,
düşünüyorum,
08:38
to talk about how what's going on
outside of the frame of the camera
outside of the frame of the camera
175
506440
3336
kadrajın dışında kalan her şeyin
fotoğrafta gördüklerimizi
fotoğrafta gördüklerimizi
08:41
can affect what we see inside.
176
509800
2176
nasıl etkilediğini anlatabilmek için.
08:44
The truth is always in the hands
of the actual image maker
of the actual image maker
177
512000
3296
Gerçek her zaman
imgeyi yaratan kişinin ellerinde
imgeyi yaratan kişinin ellerinde
08:47
and it's up to us to really consider
what's being cut out.
what's being cut out.
178
515320
3056
ve neyin çıkarılacağı, neyin kalacağı
gerçekten o kişiye bağlı.
gerçekten o kişiye bağlı.
08:50
I thought I could use her research
as a jumping-off point
as a jumping-off point
179
518400
2896
Annemin araştırmalarını toplumda
gözlemlediğim şeyler için
gözlemlediğim şeyler için
08:53
of things that I was seeing in society
180
521320
1976
bir başlangıç noktası olarak
kullanmayı düşündüm.
kullanmayı düşündüm.
08:55
and I wanted to start to think
about how I could use historical images
about how I could use historical images
181
523320
3496
Sonrasında tüm bu tarihi imgeleri
geçmişte yaşananları anlatmak için
nasıl kullanabileceğimi düşündüm.
nasıl kullanabileceğimi düşündüm.
08:58
to talk about the past being present
182
526840
3016
09:01
and think about ways that we can speak
183
529880
1856
Ve uzun zamandır verdiğimiz
insan hakları ve eşitlik mücadelesinden
insan hakları ve eşitlik mücadelesinden
09:03
to the perennial struggle
for human rights and equal rights
for human rights and equal rights
184
531760
3696
fotoğrafa yaklaşımım doğrultusunda
09:07
through my appropriation of photographs
185
535480
3616
09:11
in the form of sculpture, video,
186
539120
3376
ya da heykel, video ya da resim formunda
nasıl bahsedebileceğimizi düşündüm.
09:14
installation and paintings.
187
542520
1336
09:15
But through it all,
one piece has affected me the most.
one piece has affected me the most.
188
543880
4336
Ama tüm bunların yanında,
beni en çok etkileyen şu parça oldu
beni en çok etkileyen şu parça oldu
- ki hâlâ bana ilham vermeye devam eder -
09:20
It continues to nourish me.
189
548240
1656
09:21
It's based off of this photograph
by Ernest Withers,
by Ernest Withers,
190
549920
2456
Bu, Ernest Withers'ın 1968'de çektiği
bir fotoğraftan esinlenen bir parça
bir fotoğraftan esinlenen bir parça
09:24
who took this picture in 1968
191
552400
2416
09:26
at the Memphis Sanitation Workers March
192
554840
2376
Mephis Sanitasyonu'nun işçi eyleminde
09:29
of men and women standing collectively
to affirm their humanity.
to affirm their humanity.
193
557240
4656
kadın ve erkeklerin
"insan olduklarını bildirmek" için
"insan olduklarını bildirmek" için
toplandıkları ve ellerinde "ben insanım"
yazan pankartlar tuttukları
yazan pankartlar tuttukları
09:33
They were holding signs
that said "I am a man,"
that said "I am a man,"
194
561920
2536
bir fotoğraf bu.
09:36
and I found that astounding,
because the phrase I grew up with
because the phrase I grew up with
195
564480
2936
Bunu şaşırtıcı buluyorum çünkü ben
"insan olan benim" mottosuyla büyüdüm,
"insan olan benim" mottosuyla büyüdüm,
09:39
wasn't "I am a man,"
it was "I am the man,"
it was "I am the man,"
196
567440
3096
"ben insanım" mottosuyla değil.
Tecrit dönemindeki bu kolektif söylemin
tecrit sona erdiği dönemde
tecrit sona erdiği dönemde
09:42
and I was amazed at how it went from this
collective statement during segregation
collective statement during segregation
197
570560
4176
nasıl bencil bir söyleme evrildiğini
görmek beni çok şaşırtmıştı.
görmek beni çok şaşırtmıştı.
09:46
to this seemingly selfish statement
after integration.
after integration.
198
574760
3696
09:50
And I wanted to ponder that,
199
578480
1976
Bunun üzerine kafa patlatmak istedim
09:52
so I decided to remix that text
in as many ways as I could think of,
in as many ways as I could think of,
200
580480
3216
ve bu metni olabildiğince farklı
şekillerde karıştırmaya başladım
şekillerde karıştırmaya başladım
09:55
and I like to think of the top line
as a timeline of American history,
as a timeline of American history,
201
583720
5096
ve bunu ilk dizesinden son dizesine kadar
Amerika'nın kısa tarihi olarak düşündüm.
Amerika'nın kısa tarihi olarak düşündüm.
10:00
and the last line as a poem,
202
588840
2256
Şiirin son kıtasında şöyle diyordu:
10:03
and it says,
203
591120
1256
"Ben oyum, o kim?
Sen osun, o da kim?
Sen osun, o da kim?
10:04
"I am the man. Who's the man.
You the man. What a man.
You the man. What a man.
204
592400
2816
10:07
I am man. I am many. I am, am I.
205
595240
2776
Ben oyum, ben çoğum, benim, ben miyim?
10:10
I am, I am. I am, Amen.
206
598040
2896
Benim, benim, benim, amin.
DW: Çok etkileyici.
10:12
DW: Wow, so fascinating.
207
600960
1976
(Alkışlar)
10:14
(Applause)
208
602960
1216
Ama bu tecrübeden öğrendiğimiz şey,
10:16
But what we learn from this experience
209
604200
1856
10:18
is the most powerful two words
in the English language is, "I am."
in the English language is, "I am."
210
606080
3856
İngilizcedeki en önemli iki kelimenin;
"ben varım" olduğu
"ben varım" olduğu
10:21
And we each have the capacity to love.
211
609960
2616
ve hepimizde sevme gücü olduğuydu.
10:24
Thank you.
212
612600
1216
Teşekkürler.
(Alkışlar)
10:25
(Applause)
213
613840
4360
ABOUT THE SPEAKERS
Deborah Willis - Curator, photographerDeborah Willis is a photographer and writer in search of beauty.
Why you should listen
As an author and curator, Deborah Willis's pioneering research has focused on cultural histories envisioning the black body, women and gender. She is a celebrated photographer, acclaimed historian of photography, MacArthur and Guggenheim Fellow, and University Professor and Chair of the Department of Photography & Imaging at the Tisch School of the Arts at New York University.
Willis received the NAACP Image Award in 2014 for her co-authored book Envisioning Emancipation: Black Americans and the End of Slavery (with Barbara Krauthamer) and in 2015 for the documentary Through a Lens Darkly, inspired by her book Reflections in Black: A History of Black Photographers 1840 to the Present.
Deborah Willis | Speaker | TED.com
Hank Willis Thomas - Artist
Hank Willis Thomas is a conceptual artist working primarily with themes related to identity, history and popular culture.
Why you should listen
Hank Willis Thomas's work has been exhibited throughout the U.S. and abroad including, the International Center of Photography, Guggenheim Museum Bilbao, Musée du quai Branly, and the Cleveland Museum of Art. His work is in numerous public collections including the Museum of Modern Art New York, the Solomon R. Guggenheim Museum, the Whitney Museum of American Art, the Brooklyn Museum, the High Museum of Art and the National Gallery of Art in Washington DC, among others.
Thomas's collaborative projects include Question Bridge: Black Males, In Search Of The Truth (The Truth Booth), and For Freedoms. For Freedoms was recently awarded the 2017 ICP Infinity Award for New Media and Online Platform. Thomas is also the recipient of the 2017 Soros Equality Fellowship and the 2017 AIMIA | AGO Photography Prize. Current exhibitions include Prospect 4: The Lotus in Spite of the Swamp in New Orleans and All Things Being Equal at Zeitz Museum of Contemporary Art Africa. In 2017, Thomas also unveiled his permanent public artwork "Love Over Rules" in San Francisco and "All Power to All People" in Opa Locka, Florida. Thomas is a member of the Public Design Commission for the City of New York. He received a BFA in Photography and Africana studies from New York University and an MFA/MA in Photography and Visual Criticism from the California College of Arts. He has also received honorary doctorates from the Maryland Institute of Art and the Institute for Doctoral Studies in the Visual Arts. He lives and works in New York City.
Hank Willis Thomas | Speaker | TED.com