TED2005
Tom Honey: Why would God create a tsunami?
Tom Honey, Tanrı ve tsunami üzerine
Filmed:
Readability: 4
683,538 views
Güney Asya'da 2004 yılında meydana gelen trajik tsunamiden sonraki günlerde, rahip Tom Honey "Seven bir Tanrı bunu nasıl yapmış olabilir?" sorusu üzerine uzun süre kafa yordu. İşte soruya kendisinin verdiği cevap;
Tom Honey - Priest
The Vicar of St David's Church, Exeter, in the UK, is unafraid to take on some of religion's tougher issues. Full bio
The Vicar of St David's Church, Exeter, in the UK, is unafraid to take on some of religion's tougher issues. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:25
I am a vicar in the Church of England.
0
0
2000
Ben İngiltere kilisesinde çalışan bir piskopos yardımcısıyım
00:27
I've been a priest in the Church for 20 years.
1
2000
5000
20 yıldır kilisede papazlık yapıyorum
00:33
For most of that time, I've been struggling and grappling
2
8000
4000
Bu sürenin çoğunu Tanrı'nın doğası hakkında sorularla mücadele ederek ve
00:37
with questions about the nature of God. Who is God?
3
12000
5000
cebelleşerek geçirdim. Tanrı kimdir?
00:43
And I'm very aware that when you say the word "God,"
4
18000
5000
Ve siz Tanrı kelimesini söylediğinizde dahi, eminim ki
00:48
many people will turn off immediately.
5
23000
3000
pek çok insanın o anda keyfi kaçacaktır.
00:51
And most people, both within and outside the organized church,
6
26000
5000
Ve organize kiliseye bağlı olan veya olmayan pek çok insan,
00:56
still have a picture of a celestial controller,
7
31000
6000
hala kutsal bir kontrol makamının resmedeceklerdir©
01:02
a rule maker, a policeman in the sky who orders everything,
8
37000
6000
bir kural koyucu, gökyüzünden herşeyi emreden bir polis,
01:08
and causes everything to happen.
9
43000
2000
ve herşeyin olmasına o neden olan.
01:10
He will protect his own people,
10
45000
4000
Kendi insanlarını koruyacak
01:14
and answer the prayers of the faithful.
11
49000
2000
ve inançlı insanların dualarına cevap verecektir.
01:18
And in the worship of my church,
12
53000
2000
Benim kilisemdeki ibadetlerde
01:20
the most frequently used adjective about God is "almighty."
13
55000
5000
Tanrı için en sık "Herşeye Kadir olan" sıfatı kullanılır
01:26
But I have a problem with that.
14
61000
3000
Fakat benim bununla ilgili bir sorunum var.
01:29
I have become more and more uncomfortable
15
64000
3000
Yıllar içinde bu şekilde bir Tanrı algısı ile ilgili
01:32
with this perception of God over the years.
16
67000
4000
rahatsızlıklarım giderek arttı
01:36
Do we really believe that God is the kind of male boss that we've been presenting
17
71000
9000
Gerçekten ayinlerimizde ve ibadetlerimizde bahsettiğimiz Tanrı'nın bir çeşit erkek patron
01:45
in our worship and in our liturgies over all these years?
18
80000
3000
olduğuna mı inanıyoruz?
01:49
Of course, there have been thinkers
19
84000
2000
Elbette, Tanrı'ya farklı
01:51
who have suggested different ways of looking at God.
20
86000
5000
şekillerde bakmamızı önerenler düşünürler oldu.
01:57
Exploring the feminine, nurturing side of divinity.
21
92000
5000
İlahi gücün dişiliğini, besleyip büyüten yönünü araştırdılar.
02:02
Suggesting that God expresses Himself or Herself through powerlessness,
22
97000
7000
Tanrı'nın kendisini güçten ziyade
02:09
rather than power.
23
104000
2000
güçsüzlük içinden ifade ettiğini öne sürdüler
02:13
Acknowledging that God is unknown and unknowable by definition.
24
108000
5000
Tanrı'nın bilinmezliği ve tanımlanamazlığını kabul ederek.
02:18
Finding deep resonances with other religions and philosophies
25
113000
7000
Diğer dinler ve felsefeler ile derin rezonans içinde
02:25
and ways of looking at life as part of what is a universal and global search for meaning.
26
120000
8000
"Hayatın anlamı"nı bulma yolundaki evrensel ve global arayışa başka bakış açıları getirdiler
02:33
These ideas are well known in liberal academic circles,
27
128000
5000
Bu fikirler liberal akademik cemiyetlerde çok iyi bilinmekle birlikte
02:38
but clergy like myself have been reluctant to air them,
28
133000
6000
ruhban sınıfına ait birisi olarak ben bu fikirleri dile getirme konusunda gönülsüzdüm;
02:44
for fear of creating tension and division in our church communities,
29
139000
6000
Kilise cemiyetimizde tansiyonu arttırıp bölünme yaratma korkusuyla,
02:50
for fear of upsetting the simple faith of more traditional believers.
30
145000
6000
çoğunluğu oluşturan geleneksel imanlıların inançlarına ihanet etme korkusuyla
02:57
I have chosen not to rock the boat.
31
152000
2000
işleri karıştırmamaya karar vermiştim.
03:04
Then, on December 26th last year, just two months ago,
32
159000
4000
Derken, geçen yıl 26 Aralıkta, henüz iki ay önce
03:08
that underwater earthquake triggered the tsunami.
33
163000
5000
denizin altında meydana gelen o deprem tsunamiye neden oldu.
03:13
And two weeks later, Sunday morning, 9th of January,
34
168000
5000
Ve iki hafta sonra, 9 Ocak günü pazar sabahı
03:18
I found myself standing in front of my congregation --
35
173000
3000
kendimi cemaatimin önünde ayakta dururken buldum;
03:21
intelligent, well meaning, mostly thoughtful Christian people --
36
176000
6000
zeki, iyi niyetli, çoğunlukla düşünceli hristiyan insanlar--
03:27
and I needed to express, on their behalf, our feelings and our questions.
37
182000
8000
ve onların adına duygularımızı ve sorularımızı ifade etmem gerekti
03:35
I had my own personal responses, but I also have a public role,
38
190000
7000
Benim kendime ait tepkilerimin yanı sıra, toplumsal bir rolüm de vardı
03:42
and something needed to be said.
39
197000
2000
ve birşeylerin söylenmesi gerekliydi.
03:44
And this is what I said.
40
199000
4000
Ve benim söylediklerim şunlar oldu;
03:50
Shortly after the tsunami I read a newspaper article
41
205000
3000
Tsunamiden kısa süre sonra gazetede bir makale okudum
03:53
written by the Archbishop of Canterbury -- fine title --
42
208000
3000
Canterbury Başpiskoposu tarafından yazılmış olan --güzel başlık--
03:56
about the tragedy in Southern Asia.
43
211000
3000
Güney Asya'da meydana gelen trajedi ile ilgiliydi
04:02
The essence of what he said was this:
44
217000
3000
Yazıda anlattıklarının ana fikri şuydu;
04:05
the people most affected by the devastation and loss of life
45
220000
5000
bu yıkımdan en çok etkilenmiş ve hayat kaybına uğramış bu insanlar
04:10
do not want intellectual theories about how God let this happen.
46
225000
6000
Tanrı'nın bunun olmasına nasıl izin verdiği hakkında entellektüel teoriler istemiyor
04:16
He wrote, "If some religious genius did come up with an explanation
47
231000
6000
Şöyle yazmış; "Eğer dindar bir dahi ortaya çıkıp
04:22
of exactly why all these deaths made sense,
48
237000
6000
bütün bu ölümlerin ne anlamlı olduğunu açıklamaya kalkarsa
04:28
would we feel happier, or safer, or more confident in God?"
49
243000
5000
daha mı mutlu hissederiz, daha mı güvende? Veya Tanrı inancımız daha mı artar?"
04:35
If the man in the photograph that appeared in the newspapers,
50
250000
3000
Gazetede fotoğrafı çıkan o adam
04:38
holding the hand of his dead child was standing in front of us now,
51
253000
6000
ölen çocuğunun elini tutarken tam önümüzde duruyor olsaydı
04:44
there are no words that we could say to him.
52
259000
4000
ona söyleyebilecek tek kelimemiz olmazdı
04:48
A verbal response would not be appropriate.
53
263000
3000
Konuşarak verilecek bir tepki uygun olmazdı.
04:51
The only appropriate response would be a compassionate silence
54
266000
7000
Tek uygun tepki merhamet ve şefkat dolu bir sessizlik olurdu
04:58
and some kind of practical help.
55
273000
2000
ve işine yarayacak bir yardım olurdu.
05:00
It isn't a time for explanation, or preaching, or theology;
56
275000
6000
Açıklamalar yapmak, vaaz vermek veya teoloji için uygun zaman olmazdı.
05:06
it's a time for tears.
57
281000
2000
bu gözyaşları için uygun bir zaman...
05:10
This is true. And yet here we are, my church in Oxford,
58
285000
6000
Bu doğru. Yine de burada, Oxford'daki kilisemde
05:16
semi-detached from events that happened a long way away,
59
291000
5000
çok uzaklarda meydana gelen olaylardan yarı kopuk haldeyken bile
05:21
but with our faith bruised.
60
296000
3000
inancımız zedelendi.
05:24
And we want an explanation from God.
61
299000
3000
Ve Tanrı'dan bie açıklama istiyoruz.
05:27
We demand an explanation from God.
62
302000
3000
Tanrı'dan bir açıklama talep ediyoruz.
05:33
Some have concluded that we can only believe in a God who shares our pain.
63
308000
4000
Bazılarımız sadece acımızı paylaşan bir Tanrı'ya inanabileceğine ikna oldu.
05:37
In some way, God must feel the anguish, and grief,
64
312000
6000
Bir şekilde, Tanrı keder ve azabı hissediyor olmalı.
05:43
and physical pain that we feel.
65
318000
2000
ve fiziksel olarak çektiğimiz acıyı da.
05:45
In some way the eternal God must be able to enter into the souls of human beings
66
320000
9000
Bir şekilde, ebedi tanrı yaşayanların ruhlarına girebiliyor
05:54
and experience the torment within.
67
329000
4000
ve içimizde çektiğimiz işkenceyi deneyimleyebiliyor olmalı
05:58
And if this is true, it must also be that God knows the joy and exaltation
68
333000
6000
Ve eğer bu doğruysa, yine aynı Tanrı insan ruhundaki
06:04
of the human spirit, as well.
69
339000
3000
neşe ve coşkuyu da biliyor olmalı.
06:10
We want a God who can weep with those who weep,
70
345000
3000
Biz ağlayan herkesle birlikte ağlayan
06:13
and rejoice with those who rejoice.
71
348000
4000
ve sevinen herkesle birlikte sevinebilen bir Tanrı istiyoruz
06:17
This seems to me both a deeply moving and a convincing re-statement
72
352000
6000
Bu bence, Hristiyanların Tanrı ile ilgili inançlarını hem derinden etkileyen
06:23
of Christian belief about God.
73
358000
2000
hemde bu konuda onları ikna eden yeniden şekillenmiş bir ifade.®
06:25
For hundreds of years, the prevailing orthodoxy, the accepted truth,
74
360000
6000
Yüzlerce yıl boyunca, ortodoksluğun hüküm sürdüğü dönemler boyu, kabul gören gerçek
06:31
was that God the Father, the Creator, is unchanging
75
366000
4000
Baba Tanrı, yaratıcı, değişmeden kalmıştır
06:35
and therefore by definition cannot feel pain or sadness.
76
370000
6000
ve bu sebeple de tanımlanmış şekliyle acı veya mutsuzluk hissedemez.
06:41
Now the unchanging God feels a bit cold and indifferent to me.
77
376000
4000
Şimdi, bu hiç değişmeyen Tanrı bana biraz soğuk ve kayıtsız geliyor
06:45
And the devastating events of the 20th century
78
380000
5000
Ve 20. yüzyılın yıkıcı olayları
06:51
have forced people to question the cold, unfeeling God.
79
386000
3000
insanları bu soğuk ve hissiz Tanrı'yı sorgulamaya itmiştir.
06:54
The slaughter of millions in the trenches and in the death camps
80
389000
6000
Ölüm kamplarında ve hendeklerde milyonların kıyıma uğraması
07:00
have caused people to ask, "Where is God in all this?
81
395000
4000
insanların "Tanrı bütün bu olayların neresinde" sorusunu sormasına neden oldu
07:04
Who is God in all this?"
82
399000
2000
Bütün bunların içindeki Tanrı kim?
07:07
And the answer was, "God is in this with us,
83
402000
6000
Ve cevap şuydu; "Tanrı tüm bu olan bitende bizimle beraber
07:13
or God doesn't deserve our allegiance anymore."
84
408000
5000
veya Tanrı bizim bağlılığımızı artık hak etmiyor"
07:18
If God is a bystander, observing but not involved,
85
413000
4000
Eğer Tanrı sadece durup olayları izleyense ve olaylara dahil değilse,
07:23
then God may well exist, but we don't want to know about Him.
86
418000
4000
o zaman Tanrı elbette var olabilir ama biz onu tanımak istemiyoruz
07:27
Many Jews and Christians now feel like this, I know.
87
422000
5000
Pek çok Yahudi ve Hristiyanın böyle hissettiğini biliyorum
07:32
And I am among them.
88
427000
2000
Ve bende onların arasındayım
07:35
So we have a suffering God --
89
430000
2000
Yani zarar görmüş bir Tanrı'mız var.
07:37
a God who is intimately connected with this world and with every living soul.
90
432000
6000
Bu dünya ve yaşayan her bir ruh ile çok yakın bağlantısı olan bir Tanrı.
07:43
I very much relate to this idea of God.
91
438000
4000
Ben kesinlikle böyle bir Tanrı fikrine bağlıyım
07:47
But it isn't enough. I need to ask some more questions,
92
442000
5000
Ama bu yeterli değil. Başka sorular da sormam lazım,
07:52
and I hope they are questions that you will want to ask, as well,
93
447000
3000
ve bunların sizlerin de soruları olmasını umud ediyorum
07:55
some of you.
94
450000
2000
en azından bazılarınızın
07:58
Over the last few weeks I have been struck by the number of times
95
453000
4000
Son birkaç hafta içinde ibadetimiz sırasında pek çok defa
08:02
that words in our worship have felt a bit inappropriate, a bit dodgy.
96
457000
4000
kelimelerimin uygunsuz, şüpheli kaçtığı hissiyle sarsıldım.
08:06
We have a pram service on Tuesday mornings for mums and their pre-school children.
97
461000
6000
Salı sabahları anneler ve onların okul öncesi çağı çocukları için servisimiz var.
08:12
And last week we sang with the children one of their favorite songs,
98
467000
4000
Geçen hafta çocuklarla onların en favori şarkılarından birini söylüyorduk.
08:16
"The Wise Man Built His House Upon the Rock."
99
471000
3000
"Evini kayaların üstüne inşa eden bilge adam"
08:19
Perhaps some of you know it. Some of the words go like this:
100
474000
3000
Belki bazılarınız biliyordur. Bazı sözleri şöyle devam eder;
08:22
"The foolish man built his house upon the sand /
101
477000
3000
"Akılsız adam evini kumun üstüne inşa etti/
08:25
And the floods came up / And the house on the sand went crash."
102
480000
6000
Ve sular yükseldi/Ve kumların üstündeki evini yıktı"
08:31
Then in the same week, at a funeral,
103
486000
5000
Sonra aynı hafta, bir cenazede
08:36
we sang the familiar hymn "We Plow the Fields and Scatter,"
104
491000
5000
benzer bir ilahiyi söyledik "Biz tarlaları sürdük ve serptik"
08:41
a very English hymn.
105
496000
2000
Oldukça İngiliz bir ilahidir.
08:43
In the second verse comes the line, "The wind and waves obey Him."
106
498000
5000
İkinci kıtada şu mısra geliyor "Rüzgar ve dalgalar ona itaat eder"
08:48
Do they? I don't feel we can sing that song again in church,
107
503000
7000
Öyle mi? Bu şarkıyı artık kilisede söyleyebileceğimizi sanmıyorum
08:55
after what's happened.
108
510000
2000
bütün o olan bitenden sonra...
08:58
So the first big question is about control.
109
513000
3000
Yani, ilk büyük soru kontrol ile ilgili.
09:01
Does God have a plan for each of us? Is God in control?
110
516000
4000
Tanrı'nın hepimiz için ayrı ayrı planları mı var? Kontrol Tanrı'da mı?
09:06
Does God order each moment? Does the wind and the waves obey Him?
111
521000
6000
Her dakikayı Tanrı mı düzenliyor? Rüzgar ve dalgalar ona itaat mi ediyor?
09:13
From time to time,
112
528000
2000
Zaman zaman
09:15
one hears Christians telling the story of how God organized things for them,
113
530000
5000
Hristiyanların kendileri için şeyleri nasıl organize ettiğine dair bir hikaye duyarız
09:20
so that everything worked out all right --
114
535000
2000
yani herşey iyi sonuçlanmıştır.
09:22
some difficulty overcome, some illness cured, some trouble averted,
115
537000
5000
Bazı zorluklar atlatılmış, bazı hastalıklar iyileşmiş, bazı belalar engellenmiş
09:27
a parking space found at a crucial time.
116
542000
4000
can alıcı bir zamanda bir park yeri bulunmuş
09:31
I can remember someone saying this to me,
117
546000
4000
Birisinin bana bunu söylediğini anımsıyorum,
09:35
with her eyes shining with enthusiasm at this wonderful confirmation of her faith
118
550000
6000
inancının onaylanmasından ve Tanrı'nın iyiliğinden dolayı
09:41
and the goodness of God.
119
556000
3000
gözleri heyecanla parlıyordu
09:46
But if God can or will do these things --
120
561000
2000
Fakat eğer Tanrı bunları yapabiliyor veya yapacaksa
09:49
intervene to change the flow of events --
121
564000
3000
olayların akışına müdahele edip değiştirebiliyorsa
09:52
then surely he could have stopped the tsunami.
122
567000
3000
o zaman kesinlikle tsunamiyi de durdurabilirdi.
09:55
Do we have a local God who can do little things like parking spaces,
123
570000
5000
Park yeri bulmak gibi küçük işler yapan, sınırlı bir Tanrı'mız mı var,
10:00
but not big things like 500 mile-per-hour waves?
124
575000
4000
ama saatte 500 mil hızla giden dalgalar gibi büyük işler hariç
10:04
That's just not acceptable to intelligent Christians,
125
579000
5000
Bu akıllı Hristiyanlar için kabul edilebilir bir şey değil,
10:09
and we must acknowledge it.
126
584000
2000
ve bizler bunu onaylamak zorundayız.
10:11
Either God is responsible for the tsunami,
127
586000
3000
Ya Tanrı tsunamiden sorumlu
10:14
or God is not in control.
128
589000
2000
yada olayları yönlendiren Tanrı değil.
10:18
After the tragedy, survival stories began to emerge.
129
593000
3000
Trajedi sonrasında, hayatta kalma hikayeleri gelmeye başladı.
10:21
You probably heard some of them:
130
596000
2000
Muhtemelen bir kaçını duymuşsunuzdur.
10:23
the man who surfed the wave,
131
598000
2000
Dalga ile sörf yapan adam.
10:25
the teenage girl who recognized the danger
132
600000
3000
Tehlikeyi fark eden genç kız
10:28
because she had just been learning about tsunamis at school.
133
603000
3000
okulda daha yeni tsunami ile ilgili derse girmişti.
10:31
Then there was the congregation who had left their usual church building on the shore
134
606000
5000
Ayrıca dağlarda yeni bir servis mekanı edinip kıyıdaki olağan kiliselerini
10:36
to hold a service in the hills.
135
611000
2000
bırakan kilise cemaati.
10:38
The preacher delivered an extra long sermon,
136
613000
4000
Vaiz, ekstra uzun bir vaaz vermişti,
10:42
so that they were still out of harm's way when the wave struck.
137
617000
4000
ve böylelikle dalgalar çarptığında hala tehlikeden uzak bir yerdeydiler.
10:46
Afterwards someone said that God must have been looking after them.
138
621000
6000
Sonrasında birisi Tanrı'nın onları gözetmiş olması gerektiğini söylemişti
10:54
So the next question is about partiality.
139
629000
3000
Yani bir sonraki soru taraf tutmayla ile ilgili.
10:57
Can we earn God's favor by worshipping Him or believing in Him?
140
632000
5000
Tanrı'nın lütfuna dua ederek mi, inanarak mı ulaşacağız?
11:02
Does God demand loyalty, like any medieval tyrant?
141
637000
4000
Tanrı bir ortaçağ zorbası gibi itaati şart mı koşuyor?
11:06
A God who looks after His own, so that Christians are OK,
142
641000
7000
Tanrı kendisine ait olanlara sahip çıkıyor, o zaman Hristiyanlar tamam,
11:13
while everyone else perishes?
143
648000
2000
fakat geriye kalan herkes telef mi olacak?
11:15
A cosmic us and them, and a God who is guilty of the worst kind of favoritism?
144
650000
10000
kozmik bir biz ve onlar, ve suçu en kötü şekilde iltimas geçmesi olan bir Tanrı?
11:25
That would be appalling,
145
660000
2000
Bu son derece korkunç,
11:27
and that would be the point at which I would hand in my membership.
146
662000
5000
ve işte bu nokta benim kendimi geri çektiğim nokta
11:32
Such a God would be morally inferior to the highest ideals of humanity.
147
667000
7000
Böyle bir tanrı insanlığın yüce ideallerine kıyasla ahlaken daha aşağıda olurdu.
11:40
So who is God, if not the great puppet-master or the tribal protector?
148
675000
6000
Bir kabile koruyucusu veya büyük kukla ustası değilse, o zaman Tanrı kim?
11:47
Perhaps God allows or permits terrible things to happen,
149
682000
4000
Belki Tanrı berbat şeylerin olmasına izin veriyor veya olanak tanıyor,
11:51
so that heroism and compassion can be shown.
150
686000
4000
böylece şevkat ve kahramanlıklar gözükebiliyor.
11:55
Perhaps God is testing us: testing our charity, or our faith.
151
690000
4000
Belki de Tanrı bizi deniyor; hayırseverliğimiz veya inancımız deneniyor.
12:00
Perhaps there is a great, cosmic plan that allows for horrible suffering
152
695000
4000
Belki de büyük ve kozmik bir plan korkunç acıların yaşanmasına izin veriyor
12:04
so that everything will work out OK in the end.
153
699000
3000
Öyle ki en sonunda herşey iyi bir şekilde bitecek
12:07
Perhaps, but these ideas are all just variations on God controlling everything,
154
702000
9000
Belki, ama bu fikirlerin hepsi Tanrı'nın herşeyi kontrol etmesinin farklı versiyonları
12:16
the supreme commander toying with expendable units in a great campaign.
155
711000
7000
Büyük komutan büyük kampanyasında harcanabilir oyuncak üniteleri ile oynuyor
12:23
We are still left with a God who can do the tsunami and allow Auschwitz.
156
718000
5000
Hala tsunami yaratan ve Auschwitz'e izin veren bir Tanrı ile başbaşa bırakılıyoruz.
12:31
In his great novel, "The Brothers Karamazov," Dostoevsky gives these words to Ivan,
157
726000
7000
Büyük romanı "Karamazov Kardeşler"'de Dostoevsky Ivan'a şöyle der,
12:38
addressed to his naive and devout younger brother, Alyosha:
158
733000
6000
naif ve dindar küçük erkek kardeşi Alyosha'ya hitaben;
12:44
"If the sufferings of children go to make up the sum of sufferings
159
739000
3000
"Çocukların çektiği acıların tamamı toplansa
12:47
which is necessary for the purchase of truth,
160
742000
3000
ve gerçeği satın alacak bir bedel olarak belirlense
12:50
then I say beforehand that the entire truth is not worth such a price.
161
745000
8000
ben peşinen gerçekliğin tamamının beş para etmediğini söylüyorum.
12:58
We cannot afford to pay so much for admission.
162
753000
4000
Kabul görmek için bu kadar bedel ödemeye gücümüz yetmez.
13:02
It is not God that I do not accept.
163
757000
3000
Kabul etmediğim Tanrı değil,
13:05
I merely, most respectfully, return Him the ticket."
164
760000
7000
Ben sadece, büyük bir saygıyla, O'na biletini iade ediyorum"
13:13
Or perhaps God set the whole universe going at the beginning
165
768000
4000
Yada belki Tanrı bütün kainatı en başa dönmeye ayarlamıştır
13:17
and then relinquished control forever,
166
772000
2000
ve kontrolü tamamen bırakmıştır
13:20
so that natural processes could occur, and evolution run its course.
167
775000
5000
ve öyle ki doğal süreçler oluşup, evrim kendi yolunda akar.
13:25
This seems more acceptable,
168
780000
2000
Bu daha kabul edilebilir,
13:27
but it still leaves God with the ultimate moral responsibility.
169
782000
8000
ama buda hala Tanrı'yı nihai ahlaki sorumluluğu ile bırakıyor.
13:35
Is God a cold, unfeeling spectator?
170
790000
4000
Tanrı soğuk, duygusuz bir izleyici mi?
13:39
Or a powerless lover, watching with infinite compassion
171
794000
5000
Yada güçsüz bir aşık, kontrol edemediği ve değiştiremediği şeyleri
13:44
things God is unable to control or change?
172
799000
4000
sonsuz bir şefkatle izleyen?
13:48
Is God intimately involved in our suffering,
173
803000
4000
Tanrı bizlerin acılarıyla yakından ilişkili mi,
13:52
so that He feels it in His own being?
174
807000
4000
bunu kendi varlığında hissedecek kadar mı?
13:58
If we believe something like this, we must let go of the puppet-master completely,
175
813000
6000
Eğer böyle bir şeye inanacaksak, kukla ustasından tamamen kurtulmalıyız
14:04
take our leave of the almighty controller, abandon traditional models.
176
819000
5000
Herşeye kadir olan kontrolcüyü ve geleneksel modelleri terketmeliyiz.
14:09
We must think again about God.
177
824000
4000
Tanrı hakkında yeniden düşünmeliyiz.
14:13
Maybe God doesn't do things at all.
178
828000
5000
Belki de Tanrı bunların hiç birini yapmıyor.
14:18
Maybe God isn't an agent like all of us are agents.
179
833000
5000
Belki de Tanrı bizler gibi bir oyuncu değil.
14:23
Early religious thought conceived God as a sort of superhuman person,
180
838000
5000
Eski dini inanış, Tanrı'yı insan-üstü olarak düşünüp
14:28
doing things all over the place.
181
843000
2000
her şeyi yapan biri olarak tasarlamıştır.
14:30
Beating up the Egyptians, drowning them in the Red Sea, wasting cities, getting angry.
182
845000
7000
Mısır'lıları yeniyor, onları Kızıldeniz'de boğuyor, şehirleri yok ediyor, kızıyor.
14:37
The people knew their God by His mighty acts.
183
852000
3000
İnsanlar Tanrı'larını muazzaam rolleriyle tanımışlar.
14:41
But what if God doesn't act? What if God doesn't do things at all?
184
856000
7000
Ama ya Tanrı rol yapmıyorsa? Ya Tanrı hiç birşey yapmıyorsa?
14:48
What if God is in things?
185
863000
4000
Ya Tanrı olayların içindeyse?
14:52
The loving soul of the universe.
186
867000
3000
Kainatın sevgi dolu ruhunda.
14:55
An in-dwelling compassionate presence, underpinning and sustaining all things.
187
870000
8000
İçimize şefkatle işlenmiş bir varlık halinde; herşeye güç veren ve destekliyorsa
15:03
What if God is in things?
188
878000
3000
Ya Tanrı olayların içindeyse?
15:07
In the infinitely complex network of relationships and connections that make up life.
189
882000
6000
Hayatı oluşturan sonsuz kompleks ilişkiler ağı ve onun bağlantılarının sonsuzluğunda.
15:13
In the natural cycle of life and death,
190
888000
4000
Yaşam ve ölümün doğal döngüsünde,
15:17
the creation and destruction that must happen continuously.
191
892000
5000
aralıksız olarak devam etmek zorunda olan yaratma ve yoketmede
15:23
In the process of evolution.
192
898000
2000
Gelişim sürecinin içinde.
15:25
In the incredible intricacy and magnificence of the natural world.
193
900000
6000
Doğal dünyanın inanılmaz karmaşası ve ihtişamında.
15:31
In the collective unconscious, the soul of the human race.
194
906000
4000
Müştereken bilinçsiz olan, insan ırkının ruhunda
15:35
In you, in me, mind and body and spirit.
195
910000
7000
İçinizde, içimde; akıl, beden ve ruhumda
15:42
In the tsunami, in the victims. In the depth of things.
196
917000
5000
Tsunamide, kurbanlarda. Mevcudiyetin derinliğinde.
15:47
In presence and in absence. In simplicity and complexity.
197
922000
5000
Varlıkta ve yoklukta. Basitlikte ve karmaşada.
15:52
In change and development and growth.
198
927000
4000
Değişimde, gelişimde ve büyümede.
15:57
How does this in-ness, this innerness, this interiority of God work?
199
932000
5000
Bu iç-lik, bu içsellik, bu Tanrısal maneviyat nasıl çalışıyor?
16:02
It's hard to conceive, and begs more questions.
200
937000
4000
Anlamak zor ve daha çok soruyu doğuruyor.
16:06
Is God just another name for the universe,
201
941000
3000
Tanrı, sadece kainat için başka bir isim mi?
16:09
with no independent existence at all?
202
944000
2000
hiç bir bireyselliği olmayan?
16:11
I don't know.
203
946000
2000
Bilmiyorum
16:13
To what extent can we ascribe personality to God?
204
948000
7000
Ne dereceye kadar Tanrı'ya bir kişilik yükleyebiliriz?
16:20
I don't know.
205
955000
2000
Bilmiyorum.
16:22
In the end, we have to say, "I don't know."
206
957000
4000
En sonunda, söylemek zorundayız; "Bilmiyorum"
16:26
If we knew, God would not be God.
207
961000
2000
Bilseydik, Tanrı Tanrı olmazdı.
16:29
To have faith in this God
208
964000
2000
Bu Tanrıya inanmak
16:31
would be more like trusting an essential benevolence in the universe,
209
966000
5000
daha ziyade kainatta varlığı elzem olan bir cömertliğe güvenmek gibi,
16:37
and less like believing a system of doctrinal statements.
210
972000
4000
ve kuramsal açıklamalara daha az inanmak gibi.
16:41
Isn't it ironic that Christians who claim to believe
211
976000
4000
Bu size de ironik gelmiyor mu, sonsuz ve bilinmez bir varlığa
16:45
in an infinite, unknowable being
212
980000
2000
inandığını iddia eden Hristiyanlar
16:47
then tie God down in closed systems and rigid doctrines?
213
982000
6000
daha sonra .kapalı ve katı kuramlarla Tanrı'nın özgürlüğünü kıtladılar.
16:54
How could one practice such a faith?
214
989000
5000
Bu şekilde nasıl inançlı olunabilir?
16:59
By seeking the God within. By cultivating my own inwardness.
215
994000
7000
Yüreğimdeki Tanrı'nın peşinden giderek. Kendi içselliğimi geliştirerek
17:07
In silence, in meditation, in my inner space, in the me that remains
216
1002000
8000
Sessizlikte, meditasyonda, kendi iç dünyamda, benim içimde geriye kalan
17:15
when I gently put aside my passing emotions and ideas and preoccupations.
217
1010000
9000
fikirlerimi, zihinsel uğraşlarımı, geçici duygularımı yavaşca kenara koyduğumda.
17:24
In awareness of the inner conversation.
218
1019000
2000
İçimdeki sohbetin farkındalığında.
17:27
And how would we live such a faith? How would I live such a faith?
219
1022000
6000
Ve bu inancı nasıl yaşayabiliriz? Böylesi bir inancı ben nasıl yaşarım?
17:33
By seeking intimate connection with your inwardness.
220
1028000
5000
Maneviyatınızla çok yakın temas kurmanın yolunu arayarak
17:38
The kind of relationships when deep speaks to deep.
221
1033000
4000
İç sesiniz derinlerde konuştuğunda onunla kurulabilen bir ilişkiyle.
17:42
If God is in all people, then there is a meeting place
222
1037000
4000
Eğer Tanrı her insandaysa, o zaman bir buluşma alanı var
17:46
where my relationship with you becomes a three-way encounter.
223
1041000
5000
ve orada sizinle ilişkim üç yoldan bir rastlaşma.
17:51
There is an Indian greeting, which I'm sure some of you know:
224
1046000
6000
Hintçe bir selamlama var; bazılarınızın bildiğinden eminim,
17:57
"Namaste," accompanied by a respectful bow,
225
1052000
4000
NAMASTE, ve bu kelimeyi saygı dolu bir selamlamayla tamamlıyorsunuz
18:01
which, roughly translated means,
226
1056000
4000
kabaca tercüme edildiğinde ise anlamı şu;
18:05
"That which is of God in me greets that which of God is in you."
227
1060000
5000
"İçimdeki Tanrısal kısmımla, senin içindeki Tanrısal kısmı selamlıyorum"
18:10
Namaste.
228
1065000
3000
Namaste.
18:15
And how would one deepen such a faith?
229
1070000
3000
Ve kişi bu inancı nasıl derinleştiebilir?
18:18
By seeking the inwardness which is in all things.
230
1073000
3000
Herşeyde zaten var olan maneviyatı arayarak.
18:21
In music and poetry, in the natural world of beauty
231
1076000
5000
Müzik ve şiirde, doğal dünyanın güzelliğinde,
18:26
and in the small ordinary things of life,
232
1081000
3000
ve hayata dair küçük sıradan gündelik şeylerde,
18:29
there is a deep, indwelling presence that makes them extraordinary.
233
1084000
5000
içlerinin derinliğine yerleşmiş ve onları sıradışı yapan derin ve kalıcı bir huzur var.
18:34
It needs a profound attentiveness and a patient waiting,
234
1089000
7000
Son derece derin bir dikkat ve sabırlı bir bekleyiş gerektiriyor
18:41
a contemplative attitude and a generosity and openness
235
1096000
5000
Deneyimleri benimkinden farklı olanlara karşı
18:46
to those whose experience is different from my own.
236
1101000
4000
düşünceli bir tutum, cömertlik ve açıklıkla yaklaşmak gerekiyor.
18:51
When I stood up to speak to my people about God and the tsunami,
237
1106000
3000
Cemaatimin karşısında, Tanrı ve tsunamiden bahsetmek için ayağa kalktığımda
18:54
I had no answers to offer them.
238
1109000
3000
onlara verecek bir cevabım olmadı.
18:58
No neat packages of faith, with Bible references to prove them.
239
1113000
4000
İncil'den referanslar ile ispat edebileceğim güzel ambalajlı sözlerim yok.
19:03
Only doubts and questioning and uncertainty.
240
1118000
5000
Sadece şüpheler, sorular ve belirsizlik.
19:08
I had some suggestions to make --
241
1123000
3000
Bazı önerilerim olabilirdi--
19:11
possible new ways of thinking about God.
242
1126000
3000
Tanrıyı düşünmek için muhtemel yeni yollar
19:14
Ways that might allow us to go on, down a new and uncharted road.
243
1129000
6000
Bizim devam etmemize izin veren, derinlere doğru yeni ve keşfedilmemiş bir yol.
19:20
But in the end, the only thing I could say for sure was, "I don't know,"
244
1135000
8000
Ama en sonunda, emin olarak söyleyebileceğim tek şey var "Bilmiyorum"
19:28
and that just might be the most profoundly religious statement of all.
245
1143000
5000
Ve sadece bu bütün hepsi içinde en içten dini söylem olabilir.
19:34
Thank you.
246
1149000
1000
Teşekkür ederim.
ABOUT THE SPEAKER
Tom Honey - PriestThe Vicar of St David's Church, Exeter, in the UK, is unafraid to take on some of religion's tougher issues.
Why you should listen
Tom Honey's appeal goes far beyond his own congregation. For years he was the vicar of the church in Oxford attended decades earlier by the Christian thinker C.S. Lewis. As Reverend, Honey built a reputation there for thoughtful sermons that disdained cliche or easy answers. They were often willing to grapple with the darker side of life -- pain, loss, grief -- and the challenges these presented to the concept of a loving God.
These challenges were dramatically highlighted by the devastation of the Indian Ocean tsunami of late 2004 in which some 300,000 people died, making it one of the worst natural disasters in human history. The sermon penned by Honey shortly after was eloquent and powerful enough to win him an invitation to come speak at TED.
Tom Honey | Speaker | TED.com