TED2007
J.J. Abrams: The mystery box
J.J. Abrams'ın gizemli kutusu
Filmed:
Readability: 3.1
4,120,960 views
J.J. Abrams gizeme karşı sevgisini; Cloverfield, Lost ve Alias gibi film ve dizilerinde de açıkça görülen bir tutkusunun izlerini, sihirli başlangıcını arıyor.
J.J. Abrams - Filmmaker
Writer, director and producer J.J. Abrams makes smart, addictive dramas like TV's Lost, and films like Cloverfield and the new Star Trek. Full bio
Writer, director and producer J.J. Abrams makes smart, addictive dramas like TV's Lost, and films like Cloverfield and the new Star Trek. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
I wanna start today -- here's my thing. Hold on. There I go.
0
0
6000
Bugün üzerinde konuşacağım şey - bir saniye, evet işte.
00:18
Hey. I wanna start today -- talk about the structure of a polypeptide. (Laughter)
1
6000
6000
Evet, bugün bir polipeptidin yapısını anlatarak başlayacağım. (Kahkaha)
00:24
I get a lot of people asking me, in terms of "Lost," you know,
2
12000
4000
Birçok insan bana Lost ile alakalı şeyler soruyor.
00:28
"What the hell's that island?" You know,
3
16000
2000
"O adada neler oluyor?"
00:30
it's usually followed by,
4
18000
2000
ve genellikle soruyu şu takip ediyor:
00:32
"No, seriously, what the hell is that island?"
5
20000
2000
"Yok, gerçekten, o adada neler oluyor?"
00:34
(Laughter)
6
22000
1000
(Kahkaha)
00:35
Why so many mysteries? What is it about mystery that I seem to be drawn to?
7
23000
4000
Neden bu kadar gizem?
00:39
And I was thinking about this, what to talk about at TED.
8
27000
3000
Aslında bunun hakkında düşünüyordum. TED'de ne konuşsam diye...
00:42
When I talked to the kind rep from TED, and I said,
9
30000
4000
TED temsilcisiyle konuşurken ona dedim ki:
00:46
"Listen, you know, what should I talk about?"
10
34000
2000
"Baksana, sence ne hakkında konuşmalıyım?"
00:48
He said, "Don't worry about it. Just be profound."
11
36000
2000
O da bana: "Endişe etmene gerek yok, içten ol yeter." dedi.
00:50
(Laughter) And I took enormous comfort in that.
12
38000
4000
(Kahkaha) Bu beni gerçekten rahatlattı.
00:54
So thank you, if you're here.
13
42000
2000
Eğer buradaysan, sana çok teşekkür ederim.
00:56
I was trying to think, what do I talk about? It's a good question.
14
44000
2000
Ne hakkında konuşmam gerektiği üzerine düşünüyordum.
00:58
Why do I do so much stuff that involves mystery? And I started trying to figure it out.
15
46000
4000
Neden gizem içeren bu kadar çok şey yapıyorum? Bunun cevabını aramaya başladım.
01:02
And I started thinking about why do I do any of what I do,
16
50000
2000
Ve yaptığım her işi neden yaptığımı düşünmeye başladım.
01:04
and I started thinking about my grandfather.
17
52000
2000
sonra da dedem aklıma geldi.
01:06
I loved my grandfather. Harry Kelvin was his name,
18
54000
6000
Dedemi çok severdim. Adı Harry Kelvin'di.
01:12
my mother's father. He died in 1986. He was an amazing guy.
19
60000
3000
Annemin babasıydı. 1986'da yaşamını yitirdi. İnanılmaz bir adamdı.
01:15
And one of the reasons he was amazing:
20
63000
2000
İnanılmaz olmasının nedenlerinden biri de,
01:17
After World War II he began an electronics company.
21
65000
2000
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bir elektronik firmasını kurdu.
01:19
He started selling surplus parts, kits, to schools and stuff.
22
67000
5000
Okullara falan yedek parça ve kitler satmaya başladı.
01:24
So he had this incredible curiosity. As a kid I saw him
23
72000
3000
Bu tür şeylere inanılmaz bir merakı vardı. Çocukken
01:27
come over to me with radios and telephones and all sorts of things.
24
75000
3000
bana radyo, telefon ve bunun gibi şeyler getirir,
01:30
And he'd open them up, he'd unscrew them, and reveal the inner workings --
25
78000
3000
onların içini açardı. Vidalarını sökerdi ve çoğumuzun kanıksadığı
01:33
which many of us, I'm sure, take for granted.
26
81000
3000
iç düzenekleri gösterirdi.
01:36
But it's an amazing gift to give a kid.
27
84000
2000
Ama bu bir çocuğa verilebilecek harika bir hediyeydi.
01:38
To open up this thing and show how it works and why it works and what it is.
28
86000
5000
O şeylerin içini açmak, nasıl çalıştığını, ne işe yaradığını ve ne olduklarını göstermek...
01:43
He was the ultimate deconstructer, in many ways.
29
91000
4000
Bir çok açıdan o tam bir çözümlemeciydi.
01:47
And my grandfather was a kind of guy who would not only take things apart,
30
95000
5000
Büyükbabam sadece eşyaların içini açmakla kalmıyor,
01:52
but he got me interested in all sorts of different odd crafts,
31
100000
3000
aynı zamanda benim de garip şeylere ilgi duymamı sağlıyordu.
01:55
like, you know, printing, like the letter press. I'm obsessed with printing.
32
103000
5000
Örneğin, baskı işleri, tipo baskı gibi, matbaa işine kafayı takmış durumdayım.
02:00
I'm obsessed with silk screening and bookbinding and box making.
33
108000
3000
Kumaş baskı, ciltleme ve kutu yapımı konusunda takıntılıyım.
02:03
When I was a kid, I was always, like, taking apart boxes and stuff.
34
111000
4000
Çocukken, her zaman kutuları ve bunun gibi şeyleri parçalardım.
02:07
And last night in the hotel, I took apart the Kleenex box.
35
115000
3000
Dün akşam da otelde bu Kleenex kutusunu parçaladım.
02:10
I was just looking at it. And I'm telling you ... (Laughter) It's a beautiful thing.
36
118000
5000
Sadece kutuya bakıyordum. Dediğim gibi... Bu...Bu harika birşey.
02:15
I swear to God. I mean, when you look at the box, and you sort of see how it works.
37
123000
3000
Yemin ederim. Yani, kutuya baktığınızda, nasıl çalıştığını anlıyorsunuz.
02:18
Rives is here, and I met him years ago at a book fair; he does pop-up books.
38
126000
5000
İşte Rives, onunla yıllar önce bir kitap fuarında tanıştım, fırlayan kitaplar yapıyordu.
02:23
And I'm obsessed with, like, engineering of paper.
39
131000
2000
Taktım kafayı, sanki, kağıt mühendisliği gibi.
02:25
But like, the scoring of it, the printing of it, where the thing gets glued,
40
133000
3000
Ama daha ziyade çizimi, basımı, yapışan yerleri,
02:28
you know, the registration marks for the ink. I just love boxes.
41
136000
3000
işte mürekkep işaretleri. Kutuları seviyorum.
02:31
My grandfather was sort of the guy who, you know,
42
139000
2000
Aslında büyükbabam, yani...
02:33
kind of got me into all sorts of these things.
43
141000
2000
benim bu cins şeylerle alakalı olmamı sağlayan kişi.
02:35
He would also supply me with tools.
44
143000
2000
Aynı zamanda bana alet edevat da verirdi.
02:37
He was this amazing encourager -- this patron, sort of, to make stuff.
45
145000
5000
İnanılmaz cesaret verirdi -- göz kulak olurdu, birşeyler yapmak için.
02:42
And he got me a Super 8 camera when I was 10 years old.
46
150000
4000
10 yaşıma geldiğimde bana bir Super 8 kamera hediye etti.
02:46
And in 1976, that was sort of an anomaly,
47
154000
3000
1976 için bu biraz alışılmadık bir durum,
02:49
to be a 10-year-old kid that had access to a camera.
48
157000
3000
yani, 10 yaşındaki bir çocuğun kamerası olması.
02:52
And you know, he was so generous; I couldn't believe it.
49
160000
3000
Ama, o kadar cömertti ki, inanamamıştım.
02:55
He wasn't doing it entirely without some manipulation.
50
163000
3000
Bütün bunları hiçbir dış etki olmadan yapıyor değildi.
02:58
I mean, I would call him, and I'd be like,
51
166000
2000
Demek istediğim onu arardım ve derdim ki;
03:00
"Listen, Grandpa, I really need this camera.
52
168000
3000
"Büyükbaba, bu kameraya gerçekten ihtiyacım var
03:03
You don't understand. This is, like, you know, I want to make movies.
53
171000
3000
"Anlamıyorsun, yani böyle filmler falan çekmek istiyorum.
03:06
I'll get invited to TED one day. This is like -- " (Laughter)
54
174000
4000
"Bir gün TED'e davet edileceğim, falan..." (Kahkaha)
03:10
And you know, and my grandmother was the greatest.
55
178000
2000
Ninem de harika bir kadındı.
03:12
Because she'd be like, you know -- she'd get on the phone.
56
180000
2000
O da şöyle ki - telefonu alırdı
03:14
She'd be like, "Harry, it's better than the drugs. He should be doing -- "
57
182000
4000
ve "Harry, bu uyuşturucudan daha iyi sonuçta. Yani bunu yapsa....."
03:18
She was fantastic. (Laughter)
58
186000
2000
Olağanüstüydü. (Kahkaha)
03:20
So I found myself getting this stuff,
59
188000
3000
Sonra kendimi -onun da yardımıyla-
03:23
thanks to her assist, and suddenly, you know,
60
191000
2000
bunlar elimdeyken buldum ve birden
03:25
I had a synthesizer when I was 14 years old -- this kind of stuff.
61
193000
4000
14 yaşındayım ve bir orgum var - işte böyle şeyler,
03:29
And it let me make things, which, to me, was sort of the dream.
62
197000
4000
ve ortaya birşeyler çıkartıyordum, bu benim için bir nevi rüyaydı.
03:33
He sort of humored my obsession to other things too, like magic.
63
201000
4000
Başka şeylere olan takıntılarıma da bir şekilde ayak uyduruyordu, mesela sihir.
03:37
The thing is, we'd go to this magic store in New York City called Lou Tannen's Magic.
64
205000
4000
Hikaye şu, New York'ta Lou Tannen Sihircisi diye bir sihir dükkanına gittik
03:41
It was this great magic store. It was a crappy little building in Midtown,
65
209000
3000
Müthiş bir sihir dükkanıydı. Şehir merkezinde dandik küçük bir binadaydı.
03:44
but you'd be in the elevator, the elevator would open --
66
212000
2000
ama asansörle çıkarsınız, kapılar bir açılır --
03:46
there'd be this little, small magic store. You'd be in the magic store.
67
214000
3000
işte böyle küçük, minik bir sihir dükkanı. Sihir dükkanındasınız.
03:49
And it was just, it was a magical place.
68
217000
2000
ve orası gerçekten, sihirli bir yerdi.
03:51
So I got all these sort of magic tricks. Oh, here. I'll show you.
69
219000
2000
Neyse, ordan bu cins sihir oyunları alırdım. Hah, burda. Göstereyim.
03:53
This is the kind of thing. So it would be like, you know. Right?
70
221000
4000
Böyle şeyler işte. Sonra şöyle yapıyorsun, tamam mı?
03:57
Which is good, but now I can't move.
71
225000
2000
Güzel, ama şimdi hareket edemiyorum.
03:59
Now, I have to do this, the rest of the thing, like this.
72
227000
2000
Şimdi, geri kalanında şöyle bir şey yapmam lazım, mesela
04:01
I'm like, "Oh, wow. Look at my computer over there!" (Laughter)
73
229000
3000
işte "Aaa! Bak bilgisayarıma!" falan diyeceğim. (Kahkaha)
04:04
Anyway, so one of the things that I bought at the magic store was this:
74
232000
6000
Her neyse, sihir dükkanından aldığım şeylerden bir tanesi de buydu:
04:10
Tannen's Mystery Magic Box.
75
238000
2000
Tannen'ın Gizemli Sihir Kutusu
04:12
The premise behind the mystery magic box was the following:
76
240000
2000
Gizemli sihir kutusunun asıl olayı da şuydu:
04:14
15 dollars buys you 50 dollars worth of magic.
77
242000
5000
15 dolara 50 dolarlık sihir alın.
04:19
Which is a savings. (Laughter)
78
247000
3000
Yani tasarruf. (Kahkaha)
04:22
Now, I bought this decades ago and I'm not kidding.
79
250000
2000
Neyse, bunu asırlar önce aldım ve dalga geçmiyorum.
04:24
If you look at this, you'll see it's never been opened.
80
252000
3000
Buna bakarsanız hiç açılmamış olduğunu göreceksiniz.
04:27
But I've had this forever.
81
255000
3000
Ama kendimi bildim bileli bendedir.
04:30
Now, I was looking at this, it was in my office, as it always is, on the shelf,
82
258000
2000
Neyse, ofiste buna baktım, her zaman olduğu gibi rafta duruyordu,
04:32
and I was thinking, why have I not opened this?
83
260000
5000
ve neden hiç açmadığımı düşündüm.
04:37
And why have I kept it? Because I'm not a pack rat. I don't keep everything
84
265000
4000
Niye sakladım? Çünkü çöpçü sayılmam. Herşeyi saklamam,
04:41
but for some reason I haven't opened this box.
85
269000
2000
ama bir şekilde bu kutuyu açmamışım.
04:43
And I felt like there was a key to this, somehow,
86
271000
2000
Bir şekilde anahtarın bu olduğunu hissettim,
04:45
in talking about something at TED that I haven't discussed before,
87
273000
4000
TED'de anlatacağım şeyin ve daha önce bundan bahsedip
04:49
and bored people elsewhere.
88
277000
2000
insanların canını başka bir yerde sıkmamıştım.
04:51
So I thought, maybe there's something with this. I started thinking about it.
89
279000
2000
Dedim ki, bununla ilgili birşeyler var. Düşünmeye başladım.
04:53
And there was this giant question mark. I love the design, for what it's worth,
90
281000
3000
Bir de üzerinde bu kocaman soru işareti var. Tasarımını seviyorum, tam da
04:56
of this thing. And I started thinking, why haven't I opened it?
91
284000
3000
buna uygun. Düşünmeye başladım, acaba neden açmadım?
04:59
And I realized that I haven't opened it because it represents something important
92
287000
4000
Farkettim ki açmadım, çünkü benim için çok önemli bir anlamı var.
05:03
-- to me. It represents my grandfather.
93
291000
4000
Dedemi temsil ediyor.
05:07
Am I allowed to cry at TED? Because -- no, I'm not going to cry. But -- (Laughter)
94
295000
10000
TED' de ağlanabiliyor mu? Çünkü... - Yok ağlamayacağım. Ama- (Kahkaha)
05:17
-- the thing is, that it represents infinite possibility.
95
305000
4000
--konu şu ki, bu kutu sonsuz olasılığı temsil ediyor.
05:21
It represents hope. It represents potential.
96
309000
2000
Bu kutu umudu simgeliyor. Potansiyeli simgeliyor.
05:23
And what I love about this box,
97
311000
3000
Ve bu kutunun en sevdiğim yanı,
05:26
and what I realize I sort of do in whatever it is that I do,
98
314000
4000
- anlıyorum ki yaptığım her tür işte bir şekilde kendimi
05:30
is I find myself drawn to infinite possibility, that sense of potential.
99
318000
6000
sonsuz olasılıklar dünyasında buluyorum - bu potansiyel hissi.
05:36
And I realize that mystery is the catalyst for imagination.
100
324000
3000
Ve anladım ki gizem, hayal gücü için en iyi katalizör.
05:39
Now, it's not the most ground-breaking idea,
101
327000
3000
Bu tabii ki çığır açan bir fikir değil,
05:42
but when I started to think that maybe there are times when mystery
102
330000
2000
ama buna olan ilgim, zaman zaman gizemin bilgiden daha önemli
05:44
is more important than knowledge, I started getting interested in this.
103
332000
4000
olabileceğini düşünmemle başladı.
05:48
And so I started thinking about "Lost," and the stuff that we do,
104
336000
2000
Sonra "Lost" ve diğer yaptığımız şeyler hakkında düşünmeye başladım,
05:50
and I realized, oh my God, mystery boxes are everywhere in what I do!
105
338000
4000
ve farkettim ki, Aman Tanrım! Yaptığım her işte gizemli kutular var!
05:54
In how -- in the creation of "Lost," Damon Lindelof and I,
106
342000
3000
Mesela "Lost"u yaratırken, diziyi beraber yarattığımız
05:57
who created the show with me, we were basically tasked with creating this series
107
345000
5000
Damon Lindelof ve ben, temelde diziyi yaratırken oldukça kısıtlı bir
06:02
that we had very little time to do. We had 11 and a half weeks
108
350000
3000
zamanımız vardı. 11 buçuk hafta içinde yazmamız, oyuncuları bulmamız,
06:05
to write it, cast it, crew it, shoot it, cut it, post it, turn in a two-hour pilot.
109
353000
5000
ekibi kurmamız, çekmemiz, kurgulamamız, hazırlayıp 2 saatlik bir pilot bölüm yapmamız gerekiyordu.
06:10
So it was not a lot of time. And that sense of possibility -- what could this thing be?
110
358000
4000
Yani pek uzun bir zaman sayılmaz. Bir de olasılıklar dünyası - neler yapılabilir?
06:14
There was no time to develop it.
111
362000
1000
Bunları geliştirmek için zaman yoktu.
06:15
I'm sure you're all familiar with those people
112
363000
2000
Eminim hepiniz bu tip insanlara aşinasınızdır
06:17
who tell you what you can't do and what you should change.
113
365000
2000
size yapamayacaklarınızı ve değiştirmeniz gerekenleri söylerler.
06:19
And there was no time for that, which is kind of amazing.
114
367000
3000
Bir de bunlar için zaman yok; aslında bu heyecan verici durum.
06:22
And so we did this show, and for those of you who, you know, who haven't seen it,
115
370000
3000
Sonra bu diziyi yaptık, diziyi bilmeyenler ya da hiç seyretmemiş
06:25
or don't know it, I can show you this one little clip from the pilot,
116
373000
4000
olanlar için deneme bölümünden bu küçük parçayı gösterebilirim,
06:29
just to show you some stuff that we did.
117
377000
3000
yaptığımız şeylerden bir kısmını paylaşmak için.
06:40
Claire: Help! Please help me! Help me! Help me!
118
388000
8000
Claire: İmdat! Ne olur yardım edin! Yardım edin!
06:48
Jack: Get him out of here! Get him away from the engine! Get him out of here!
119
396000
4000
Jack: Onu buradan çıkarın! Motordan uzak tutun! Çabuk uzaklaştırın buradan!
06:59
C: I'm having contractions!
120
407000
3000
C: Sancılarım başladı!
07:02
J: How many months pregnant are you?
121
410000
1000
J: Kaç aylık hamilesin?
07:03
C: I'm only eight months.
122
411000
2000
C: Sadece sekiz aylık.
07:05
J: And how far apart are they coming?
123
413000
1000
J: Aralarında ne kadar süre var?
07:06
C: I don't know. I think it just happened.
124
414000
3000
C: Bilmiyorum. Sanırım şimdi oldu.
07:10
Man: Hey! Hey! Hey, get away from --
125
418000
3000
Adam: Hey! Hey! Çabuk oradan --
07:23
JJA: Now, 10 years ago, if we wanted to do that, we'd have to kill a stuntman.
126
431000
4000
JJA: 10 sene önce eğer böyle birşey yapmak isteseydik, dublörün tekini öldürmemiz gerekiyordu.
07:27
We'd actually -- (Laughter)
127
435000
5000
Aslında biz... (Kahkaha)
07:32
it would be harder. It would take -- Take 2 would be a bitch.
128
440000
4000
daha zor olurdu. En azından - 2. tekrar, tam karın ağrısı.
07:36
So the amazing thing was, we were able to do this thing.
129
444000
4000
İnanılmaz olan da bu zaten, böyle şeyler yapabilmemiz.
07:40
And part of that was the amazing availability of technology,
130
448000
3000
İşin bir kısmı da teknolojinin sunduğu muhteşem olanaklar,
07:43
knowing we could do anything. I mean, we could never have done that.
131
451000
3000
herşeyi yapabileceğimizi biliyoruz. Yani, bunu hiç yapamayabilirdik.
07:46
We might have been able to write it; we wouldn't have been able to depict it
132
454000
2000
Belki yazabilirdik; ama görsel olarak burada gösterdiğim gibi
07:48
like we did. And so part of the amazing thing for me is in the creative process,
133
456000
4000
ifade edemeyebilirdik. Benim için bunun en heyecan verici yanı, yaratıcı süreç,
07:52
technology is, like, mind-blowingly inspiring to me.
134
460000
3000
teknoloji bana aklımı başımdan alacak kadar ilham veriyor.
07:55
I realize that that blank page is a magic box, you know?
135
463000
4000
Anladım ki bu boş sayfa bir gizemli kutu, değil mi?
07:59
It needs to be filled with something fantastic.
136
467000
2000
Fantastik birşeylerle doldurmak gerekiyor.
08:01
I used to have the "Ordinary People" script that I'd flip through.
137
469000
2000
Elimde "Ordinary People"ın senaryosu varken sayfalara şöyle bir göz attım.
08:03
The romance of the script was amazing to me; it would inspire me.
138
471000
3000
Senaryodaki aşk hikayesi beni çok etkiledi, ilham verdi.
08:06
I wanted to try and fill pages with the same kind of
139
474000
3000
Bir sürü sayfayı bu senaryonun yaptığı gibi ruh, düşünce
08:09
spirit and thought and emotion that that script did.
140
477000
4000
ve duyguyla doldurmak istedim.
08:13
You know, I love Apple computers. I'm obsessed.
141
481000
3000
Bu arada, Apple bilgisayarları seviyorum. Takıntım var.
08:16
So the Apple computer -- like those -- the PowerBook -- this computer, right,
142
484000
3000
Bir Apple bilgisayar, -işte bunlar gibi, buradaki Powerbook mesela,
08:19
it challenges me. It basically says,
143
487000
2000
bana meydan okuyor. Temelde şöyle diyor:
08:21
what are you going to write worthy of me? (Laughter)
144
489000
3000
"Bana layık olacak ne yazabileceksin ki?" (Kahkaha)
08:24
I guess I feel this -- I'm compelled.
145
492000
3000
Aşağı yukarı böyle hissettiriyor. Kendimi mecbur hissediyorum.
08:27
And I often am like, you know, dude, today I'm out. I got nothing. You know? (Laughter)
146
495000
4000
Ve çoğu zaman da, "Adamım, bugün bittim. Benden birşey çıkmaz." (Kahkaha)
08:31
So there's that. In terms of the content of it, you look at stories, you think,
147
499000
2000
Böyleyken böyle. İçerik açısından baktığınızda hikayeler ve
08:33
well, what are stories but mystery boxes?
148
501000
3000
gizemli kutular arasındaki ilişki nedir?
08:36
There's a fundamental question -- in TV, the first act is called the teaser.
149
504000
3000
Çok temel bir mesele var -- TV'de ilk perdeye "teaser" (meraklandırıcı) denir.
08:39
It's literally the teaser. It's the big question.
150
507000
2000
Kelimenin tam anlamıyla meraklandırıcı. Büyük mesele bu.
08:41
So you're drawn into it. Then of course,
151
509000
2000
İçine çekilirsiniz. Sonra tabii ki,
08:43
there's another question. And it goes on and on.
152
511000
2000
başka bir mesele vardır. Böyle devam eder gider.
08:45
Look at "Star Wars." You got the droids; they meet the mysterious woman.
153
513000
2000
Mesela "Star Wars"a bakın. Droidler gider gizemli kadınla tanışır.
08:47
Who's that? We don't know. Mystery box! You know?
154
515000
2000
O kim? Bilmiyoruz. Gizemli kutu. Değil mi?
08:49
Then you meet Luke Skywalker. He gets the Droid, you see the holographic image.
155
517000
3000
Sonra Luke Skywalker gelir. Droid'i alır, holografik görüntü görünür.
08:52
You learn, oh, it's a message, you know.
156
520000
2000
Anlarsın ki, bu bir mesaj, tamam mı?
08:54
She wants to, you know, find Obi Wan Kenobi. He's her only hope.
157
522000
3000
Obi Wan Kenobi'yi bulmak istiyordur. Kadının tek umudu budur.
08:57
But who the hell's Obi Wan Kenobi? Mystery box!
158
525000
1000
Ama kim bu lanet Obi Wan Kenobi? Gizemli kutu!
08:58
So then you go and he meets Ben Kenobi. Ben Kenobi is Obi Wan Kenobi.
159
526000
3000
Sonra bakarsın Ben Kenobi'yle tanışmış. Ben Kenobi de aslında Obi Wan Kenobi.
09:01
Holy shit! You know -- so it keeps us --
160
529000
2000
Kahretsin! Anlatabiliyor muyum? Sürekli...
09:03
(Laughter) -- have you guys not seen that?
161
531000
3000
(Kahkaha) - yoksa hiç seyretmediniz mi?
09:06
(Laughter) It's huge! Anyway --
162
534000
2000
(Kahkaha) Gerçekten iyidir! Neyse -
09:08
So there's this thing with mystery boxes that I started feeling compelled.
163
536000
6000
gizemli kutularla ilgili buna benzer şeyler hissetmeye başladım, buna zorlandım.
09:14
Then there's the thing of mystery in terms of imagination --
164
542000
4000
Bir de şu var ki, hayal gücü açısından gizem -
09:18
the withholding of information. You know,
165
546000
2000
bilgiyi kendinde saklı tutma.
09:20
doing that intentionally is much more engaging.
166
548000
4000
Yani, bunu sezgisel olarak hissettirmek çok daha cazip.
09:24
Whether it's like the shark in "Jaws"
167
552000
2000
Mesela "Jaws"taki köpekbalığı,
09:26
-- if Spielberg's mechanical shark, Bruce, had worked,
168
554000
2000
- eğer Spielberg'in mekanik köpekbalığı Bruce çalışsaydı
09:28
it would not be remotely as scary; you would have seen it too much.
169
556000
3000
bu kadar korkutucu olamazdı, onu çok sık görürdünüz.
09:31
In "Alien", they never really showed the alien: terrifying!
170
559000
3000
"Alien"da aslında yaratığı hiç göstermediler! Dehşet verici!
09:34
Even in a movie, like a romantic comedy, "The Graduate,"
171
562000
3000
"The Graduate" gibi bir romantik komedide bile
09:37
they're having that date, remember?
172
565000
2000
öyle bir randevu yaşıyorlar. Hatırlar mısınız?
09:39
And they're in the car, and it's loud, and so they put the top up.
173
567000
3000
Arabadalar, ses çok açık, bu yüzden arabanın üstünü kapatırlar.
09:42
They're in there -- you don't hear anything they're saying! You can't hear a word!
174
570000
3000
İçerideler işte - söyledikleri hiç birşeyi duyamıyorsunuz! Tek kelime bile!
09:45
But it's the most romantic date ever. And you love it because you don't hear it.
175
573000
4000
Ama gelmiş geçmiş en romantik randevudur. Sevmenizin sebebi de hiç bir şey duymamanızdır.
09:49
So to me, there's that.
176
577000
2000
Neyse, bana göre mesele bu.
09:51
And then, finally, there's this idea -- stretching the sort of paradigm a little bit --
177
579000
4000
İşte en sonunda, mesele bu - işin yapısını biraz esnetmek-
09:55
but the idea of the mystery box.
178
583000
2000
gizemli kutu fikri bu.
09:57
Meaning, what you think you're getting, then what you're really getting.
179
585000
3000
Yani, anladığını sandığın şeyler ve aslında sana gösterilenler.
10:00
And it's true in so many movies and stories.
180
588000
3000
Ve bu, birçok film ve öykü için de geçerlidir.
10:03
And when you look at "E.T.," for example -- "E.T." is this, you know,
181
591000
2000
Mesela, E.T.'ye bakalım. E.T., işte bu, peki;
10:05
unbelievable movie about what? It's about an alien who meets a kid, right?
182
593000
3000
filmin konusu ne? Çocuğun tekiyle karşılaşan bir uzaylı, değil mi?
10:08
Well, it's not. "E.T." is about divorce. "E.T." is about a heartbroken,
183
596000
3000
Maalesef, değil! E.T.'nin konusu boşanma. E.T., acı dolu,
10:11
divorce-crippled family, and ultimately, this kid who can't find his way.
184
599000
4000
boşanma etkisinde bir aile ve aslında ne yapacağını bilemeyen bir çocuk hakkında.
10:15
"Die Hard," right? Crazy, great, fun, action-adventure movie in a building.
185
603000
4000
"Zor Ölüm"? Bir binada geçen manyak, süper, eğlenceli aksiyon filmi.
10:19
It's about a guy who's on the verge of divorce.
186
607000
2000
Boşanmanın eşiğinde bir adam hakkında.
10:21
He's showing up to L.A., tail between his legs.
187
609000
2000
Kuyruğunu ayaklarının arasına sıkıştırıp, Los Angeles'a geliyor.
10:23
There are great scenes -- maybe not the most amazing dramatic
188
611000
3000
Müthiş sahneleri var -- belki sinema tarihindeki en güzel
10:26
scenes in the history of time, but pretty great scenes.
189
614000
3000
dram sahneleri değil ama, oldukça güzel sahneler.
10:29
There's a half an hour of investment in character before you get to the stuff
190
617000
3000
Asıl izlemek için gittiğiniz şeyi görmeden önce yarım saat boyunca
10:32
that you're, you know, expecting.
191
620000
2000
karaktere yatırım yapılıyor.
10:34
When you look at a movie like "Jaws,"
192
622000
1000
Mesela "Jaws" gibi bir filme baktığınızda,
10:35
the scene that you expect -- we have the screen?
193
623000
3000
asıl görmeyi beklediğiniz sahne - perdede görebiliyor muyuz?
10:38
These are the kind of, you know, scenes that you remember and expect from "Jaws."
194
626000
4000
İşte "Jaws"ta bu tip sahneler hatırlarsınız ve filmden de beklentiniz budur.
10:42
And she's being eaten; there's a shark.
195
630000
5000
Ve işte bir köpekbalığı var, kadını yiyecek.
10:47
The thing about "Jaws" is, it's really about a guy
196
635000
2000
"Jaws"ın asıl olayı, bir şekilde dünyadaki
10:49
who is sort of dealing with his place in the world -- with his masculinity,
197
637000
3000
yerini sorgulayan bir adam hakkındadır - erkekliğiyle,
10:52
with his family, how he's going to, you know, make it work in this new town.
198
640000
4000
ailesiyle; gittiği yeni şehirde nasıl ayakta kalacağını bulmaya çalışır.
10:56
This is one of my favorite scenes ever,
199
644000
2000
Bu benim en sevdiğim sahnelerden biri,
10:58
and this is a scene that you wouldn't necessarily think of when you think of "Jaws."
200
646000
3000
ve "Jaws"ı düşünürken aklımıza gelecek ilk sahnelerden biri olmayacaktır.
11:01
But it's an amazing scene.
201
649000
2000
Ama gerçekten müthiş bir sahne.
11:58
Father: C'mere. Give us a kiss.
202
706000
6000
Baba: Gel buraya. Bir öpücük ver.
12:05
Son: Why?
203
713000
2000
Oğul: Neden?
12:09
Father: 'Cause I need it.
204
717000
2000
Baba: Çünkü ihtiyacım var.
12:11
JJA: C'mon. "Why? 'Cause I need it?" Best scene ever, right?
205
719000
3000
JJA: "Neden? Çünkü ihtiyacım var?" Gelmiş geçmiş en iyi sahne, değil mi?
12:14
Come on! So you think of "Jaws" --
206
722000
3000
Hadi! "Jaws"ı düşündüğünde -
12:17
so that's the kind of stuff that, like, you know, the investment of character,
207
725000
4000
işte bu tip şeyler, karaktere yapılan yatırım,
12:21
which is the stuff that really is inside the box, you know?
208
729000
3000
aslında kutunun içinde olan şey. Değil mi?
12:24
It's why when people do sequels, or rip off movies, you know, of a genre,
209
732000
3000
İşte bu yüzden insanlar ikinci filmi çekerken ya da başka filmi taklit ederken,
12:27
they're ripping off the wrong thing.
210
735000
2000
yanlış şeyi aşırıyorlar.
12:29
You're not supposed to rip off the shark or the monster.
211
737000
2000
Taklit etmen gereken köpekbalığı ya da canavar değil.
12:31
You gotta rip off -- you know, if you rip something off -- rip off the character.
212
739000
4000
Eğer aşıracaksan -yani illa ki aşıracaksan- karakteri aşır.
12:35
Rip off the stuff that matters. I mean, look inside yourself and figure out what is inside you.
213
743000
3000
İşe yarayan kısmı taklit et. Yani, kendi içine bak ve içinde olanı ortaya çıkar.
12:38
Because ultimately, you know, the mystery box is all of us. So there's that.
214
746000
5000
Çünkü sonuçta, gizemli kutu biziz. Konu bu.
12:43
Then the distribution. What's a bigger mystery box than a movie theater?
215
751000
3000
Sonra da dağıtım. Bir sinema salonundan daha büyük gizemli kutu var mı?
12:46
You know? You go to the theater, you're just so excited to see anything.
216
754000
2000
Sinemaya gidince, göreceğiniz şeyler için heyecanlanırsınız.
12:48
The moment the lights go down is often the best part, you know?
217
756000
3000
Işıkları kapattıkları an çoğunlukla en iyi andır, değil mi?
12:51
And you're full of that amazing --
218
759000
3000
Heyecanla dolmuşsunuzdur -
12:54
that feeling of excited anticipation.
219
762000
3000
coşkulu bir bekleyiş duygusu ile.
12:57
And often, the movie's, like, there and it's going, and then something happens
220
765000
2000
Genelde de, film başlar, devam eder, sonra birşeyler olur
12:59
and you go, "Oh--" and then something else, and you're, "Mmm ..."
221
767000
2000
"Ha-" dersiniz, başka birşey olur, "Hmmm" dersiniz.
13:01
Now, when it's a great movie, you're along for the ride
222
769000
2000
Eğer iyi bir filmse, film boyunca böyle devam edersiniz,
13:03
'cause you're willing to give yourself to it.
223
771000
2000
çünkü kendini kaptırmaya isteklisinizdir.
13:05
So to me, whether it's that, whether it's a TV, an iPod, computer, cell phone --
224
773000
5000
Bana göre; ister böyle bir film olsun; ister televizyon, ister iPod, bilgisayar, cep telefonu.
13:10
it's funny, I'm an -- as I said, Apple fanatic -- and one day, about a year or so ago,
225
778000
4000
Tuhaf tabi - ben bir Apple fanatiğiyim, dediğim gibi. Geçenlerde, geçen sene ya da o civarlarda,
13:14
I was signing on online in the morning to watch Steve Jobs' keynote,
226
782000
4000
sabah Steve Jobs'un konuşmasını izlemek için internete girdim,
13:18
'cause I always do. And he came on, he was presenting the video iPod,
227
786000
5000
çünkü hep izlerim. Neyse; adam çıktı, video gösteren iPod'u tanıtıyordu
13:23
and what was on the enormous iPod behind him?
228
791000
2000
ve arkasındaki devasa iPod'da ne vardı?
13:25
"Lost"! I had no idea! And I realized, holy shit, it'd come full circle.
229
793000
5000
"Lost!" Hiç beklemiyordum! Dedim ki, Vay anasını! Çember tamamlandı!
13:30
Like, the inspiration I get from the technology is now using the stuff that I do,
230
798000
2000
Bana ilham veren teknoloji, şimdi benim ürettiğim şeyi kullanıyor,
13:32
inspired by it, to sell technology. I mean, it's nuts! (Laughter)
231
800000
4000
ve teknoloji satmak için ondan ilham alıyor. Yani, manyakça! (Kahkaha)
13:36
I was gonna show you a couple of other things I'm gonna skip through.
232
804000
2000
Size göstermeye niyetlendiğim başka şeyler vardı, ama şimdi onları atlayacağım.
13:38
I just want to show you one other thing that has nothing to do with anything.
233
806000
3000
Size şimdi herhangi birşeyle hiçbir alakası olmayan başka birşey göstereceğim.
13:41
This is something online; I don't know if you've seen it before.
234
809000
2000
Bu internette var, daha önce seyrettiniz mi bilmiyorum.
13:43
Six years ago they did this. This is an online thing done by guys
235
811000
4000
Bunu 6 yıl önce yaptılar. Bu, biraz görsel efekt tecrübesi olan
13:47
who had some visual effects experience. But the point was,
236
815000
2000
birileri tarafından yapılmış bir video. Asıl önemli olan,
13:49
that they were doing things that were using these mystery boxes that they had --
237
817000
4000
kendilerinde nasıl gizemli kutular varsa onları kullanarak yaptılar --
13:53
everyone has now.
238
821000
1000
şu an herkeste olduğu gibi.
13:54
What I've realized is what my grandfather did for me when I was a kid,
239
822000
4000
Dedemin küçükken benim için yaptıklarına artık herkesin
13:58
everyone has access to now.
240
826000
2000
erişimi olduğunu farkediyorum.
14:00
You don't need to have my grandfather, though you wished you had.
241
828000
2000
İlla benimkisi gibi bir dedeniz olmasına gerek yok, tabi keşke olsaydı.
14:02
But I have to tell you -- this is a guy doing stuff on a Quadra 950 computer
242
830000
4000
Ama diyeceğim şu ki - bu eleman bir Quadro 950 bilgisayarda çalışırken
14:06
-- the resolution's a little bit low --
243
834000
1000
- çözünürlük birazcık düşük -
14:07
using Infinity software they stopped making 15 years ago.
244
835000
3000
15 senedir üretilmeyen Infinity diye bir yazılım kullanıyor.
14:10
He's doing stuff that looks as amazing as stuff I've seen released from Hollywood.
245
838000
6000
Hollywood'dan çıkan görüntüler kadar inanılmaz görüntüler üretiyor.
14:16
The most incredible sort of mystery, I think, is now the question of what comes next.
246
844000
6000
Gizemin en akıl almaz türü ise, bence, bundan sonra ne olacak sorusudur.
14:22
Because it is now democratized. So now, the creation of media is -- it's everywhere.
247
850000
4000
Zira şimdi herşey çok demokratik. Şimdi, görüntü üretimi dört bir yanımızda.
14:26
The stuff that I was lucky and begging for to get when I was a kid is now ubiquitous.
248
854000
5000
Çocukken benim olsun diye yalvardığım ve şans eseri sahip olduğum herşey artık her köşe başında var.
14:31
And so, there's an amazing sense of opportunity out there.
249
859000
3000
Yani, dışarıda bizi inanılmaz bir fırsatlar dünyası bekliyor.
14:34
And when I think of the filmmakers who exist out there now who would have
250
862000
5000
Film yapan bir sürü filmciyi ele alırsak, ki bunlar sessizliğe gömülecekler,
14:39
been silenced, you know -- who have been silenced in the past --
251
867000
3000
- sesi çıkmayan eskileri düşünün -
14:42
it's a very exciting thing.
252
870000
1000
bu oldukça ilginç bir konu.
14:43
I used to say in classes and lectures and stuff,
253
871000
3000
Ders verdiğim ve konuşma yaptığım yerlerde,
14:46
to someone who wants to write, "Go! Write! Do your thing." It's free,
254
874000
3000
yazmak isteyenlere, "Hadi! Yaz! Hemen!" diyordum. Çünkü yazmak serbest ve bedava,
14:49
you know, you don't need permission to go write. But now I can say,
255
877000
2000
kimseden izin almanız gerekmiyor. Ama artık,
14:51
"Go make your movie!" There's nothing stopping you
256
879000
2000
"Hadi filmini yap!" diyebiliyorum. Dışarı çıkıp teknolojiye
14:53
from going out there and getting the technology.
257
881000
2000
ulaşmanızı engelleyen hiçbir şey yok.
14:55
You can lease, rent, buy stuff off the shelf
258
883000
3000
Leasing yapabileceğin, kiralayabileceğin, ikinci el alabileceğin
14:58
that is either as good, or just as good, as the stuff that's being used by the, you know,
259
886000
6000
malzemeler var ve bunların kalitesi en azından, bazen de
15:04
quote unquote "legit people."
260
892000
2000
tırnak içinde "Profesyoneller"in kullandıklarıyla aynı kalitede olacaktır.
15:06
No community is best served when only the elite have control.
261
894000
4000
Sadece seçkin kesimin üretebildiği bir toplum hiç bir işe yaramaz.
15:10
And I feel like this is an amazing opportunity to see what else is out there.
262
898000
3000
Bunu gizli kalmış bir sürü şeyin ortaya çıkması için büyük bir fırsat olarak görüyorum.
15:13
When I did "Mission: Impossible III," we had amazing visual effects stuff.
263
901000
3000
"Görevimiz Tehlike 3" filmini çekerken, harika bir görsel efekt ekibimiz vardı.
15:16
ILM did the effects; it was incredible.
264
904000
2000
Efektleri ILM yapmıştı ve inanılmazdı.
15:18
And sort of like my dream to be involved.
265
906000
2000
Sanki hayallerim gerçeğe dönüyordu.
15:20
And there are a couple of sequences in the movie,
266
908000
3000
Filmde birkaç sahne var ki,
15:23
like these couple of moments I'll show you.
267
911000
2000
şimdi göstereceğim kısım mesela.
15:31
There's that.
268
919000
1000
İşte.
15:52
Okay, obviously I have an obsession with big crazy explosions.
269
940000
3000
Tamam, görüldüğü üzere büyük patlamalara karşı bir saplantım var.
15:55
So my favorite visual effect in the movie is the one I'm about to show you.
270
943000
4000
Şimdi izleteceğim ise filmdeki en sevdiğim görsel efekt.
15:59
And it's a scene in which Tom's character wakes up. He's drowsy. He's crazy
271
947000
2000
Bu sahne Tom'un oynadığı karakterin uyandığı sahne. Uykulu, kızgın
16:01
-- out of it. And the guy wakes up,
272
949000
2000
ve adam uyanır,
16:03
and he shoves this gun in his nose and shoots this little capsule into his brain
273
951000
3000
sonra diğeri silahı burnuna sokup beynine ufak bir kapsul enjekte eder
16:06
that he's going to use later to kill him, as bad guys do.
274
954000
2000
ki daha sonra onu öldürmek için kullanacak, kötü adamların yaptığı gibi.
16:16
Bad Guy: Good morning.
275
964000
2000
Kötü Adam: Günaydın.
16:20
JJA: OK, now. When we shot that scene, we were there doing it,
276
968000
2000
JJA: Tamam. Bu sahneyi çektiğimizde, orda bununla uğraşırken,
16:22
the actor who had the gun, an English actor, Eddie Marsan -- sweetheart, great guy
277
970000
4000
silahlı oyuncu, bir İngiliz aktör, Eddie Marsan - canım benim, müthiş bir adamdır -
16:26
-- he kept taking the gun and putting it into Tom's nose, and it was hurting Tom's nose.
278
974000
5000
silahı Tom'un burnuna sokup duruyordu ve bu Tom'un canını yakıyordu.
16:31
And I learned this very early on in my career: Don't hurt Tom's nose. (Laughter)
279
979000
5000
Bunu kariyerimin ilk zamanlarında öğrendim: "Tom'un burnunu acıtma!" (Kahkaha)
16:36
There are three things you don't want to do. Number two is: Don't hurt Tom's nose.
280
984000
3000
Yapmamanız gereken 3 şey vardır. İkincisi: Tom'un burnunu acıtma.
16:39
So Eddie has this gun -- and he's the greatest guy -- he's
281
987000
2000
Neyse, Eddie'nin elinde silah var - bu arada muhteşem bir adamdır - işte bu
16:41
this really sweet English guy. He's like, "Sorry, I don't want to hurt you."
282
989000
3000
gerçekten tatlı İngiliz adam. Sürekli "Özür dilerim, canını yakmak istemedim." deyip
16:44
I'm like -- you gotta -- we have to make this look good.
283
992000
2000
dururken diğer tarafta ben bunun iyi gözükmesini becermeliyiz diyordum.
16:46
And I realized that we had to do something 'cause it wasn't working just as it was.
284
994000
3000
Halihazırdaki durumun işe yaramadığını farkedince başka bir çözüm aradım.
16:49
And I literally, like, thought back to what I would have done using
285
997000
4000
Gerçekten de, geçmişe dönüp dedemin bana aldığı o Super 8 kamerayla,
16:53
the Super 8 camera that my grandfather got me sitting in that room,
286
1001000
2000
o odada çekiyor olsam ne yapardım diye düşündüğümde,
16:55
and I realized that hand didn't have to be Eddie Marsan's. It could be Tom's.
287
1003000
5000
bu elin illa ki Eddie Marsan'ın eli olması gerekmediğini farkettim. Tom'un elini de kullanabilirdik.
17:00
And Tom would know just how hard to push the gun. He wouldn't hurt himself.
288
1008000
3000
Tom silahı ne kadar zorlayabileceğini bilirdi. Kendi canını acıtmazdı.
17:03
So we took his hand and we painted it to look a little bit more like Eddie's.
289
1011000
3000
Elini aldık, Eddie'nin eline benzemesi için biraz makyaj yaptık.
17:06
We put it in Eddie's sleeve,
290
1014000
3000
Eddie'nin eldivenini giydirdik,
17:09
and so the hand that you see -- I'll show you again,
291
1017000
2000
ve burada gördüğünüz el - bir daha gösteriyorum,
17:11
that's not Eddie's hand, that's Tom's.
292
1019000
1000
Eddie'nin değil, Tom'un eli.
17:12
So Tom is playing two roles. (Laughter)
293
1020000
3000
Yani aslında Tom iki rol birden oynuyor. (Kahkaha)
17:15
And he didn't ask for any more money.
294
1023000
2000
Daha fazla para da istemedi.
17:17
So here, here. Watch it again.
295
1025000
3000
İşte burası. Bir daha seyredin.
17:20
There he is. He's waking up. He's drowsy, been through a lot.
296
1028000
4000
İşte adam. Uyanıyor. Uykulu, başından çok şey geçmiş.
17:29
Tom's hand. Tom's hand. Tom's hand. (Laughter) Anyway.
297
1037000
3000
Tom'un eli. Tom'un eli. Tom'un eli. (Kahkaha) Her neyse.
17:32
So.
298
1040000
2000
Yani...
17:34
(Applause)
299
1042000
3000
Teşekkürler.
17:37
Thanks.
300
1045000
3000
Yani filmlerde izlediğimiz şeyleri yapmak için yüksek teknolojiye ihtiyacınız yok.
17:40
So you don't need the greatest technology to do things that can work in movies.
301
1048000
5000
ve bu gizemli kutu, dedemin onuruna, kapalı durmaya devam edecek.
17:45
And the mystery box, in honor of my grandfather, stays closed.
302
1053000
3000
Teşekkürler. (Alkış)
17:48
Thank you. (Applause)
303
1056000
9000
ABOUT THE SPEAKER
J.J. Abrams - FilmmakerWriter, director and producer J.J. Abrams makes smart, addictive dramas like TV's Lost, and films like Cloverfield and the new Star Trek.
Why you should listen
As the Emmy-winning creator of the smart, addictive TV dramas Lost, Alias and Felicity, J.J. Abrams' name looms large on the small screen. As the writer/director behind the blockbuster explode-a-thon Mission: Impossible III, Cloverfield and the new Star Trek movie, these days Abrams also rules the big screen -- bringing his eye for telling detail and emotional connection to larger-than-life stories.
Abrams' enthusiasm -- for the construction of Kleenex boxes, for the quiet moments between shark attacks in Jaws, for today's filmmaking technologies, and above all for the potent mystery of an unopened package -- is incredibly infectious.
J.J. Abrams | Speaker | TED.com