TED2004
Virginia Postrel: On glamour
Virginia Postrel cazibeyi anlatıyor.
Filmed:
Readability: 4.2
421,899 views
Verilen süre içerisinde, kültürel eleştirmen Virginia Postrel etkilemek ve ikna etmek için uygun bulunmuş ve özenle gösterişli hale getirilmiş olarak tanımladığı cazibenin gerçek anlamı ve güçlü kullanımları hakkında derin düşüncelere dalıyor.
Virginia Postrel - Journalist
Virginia Postrel is a writer and cultural critic who examines the hidden economics of modern society, poking at the unexamined ideas behind the march of progress. Full bio
Virginia Postrel is a writer and cultural critic who examines the hidden economics of modern society, poking at the unexamined ideas behind the march of progress. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:18
You might be wondering why I'm wearing sunglasses,
0
0
2000
Neden güneş gözlüğü taktığımı merak ediyorsunuzdur,
00:20
and one answer to that is, because I'm here to talk about glamour.
1
2000
5000
Bunun tek cevabı cazibe hakkında konuşmak için burada olmam.
00:25
So, we all think we know what glamour is. Here it is.
2
7000
3000
Evet, hepimiz cazibenin ne anlama geldiğini bildiğimizi sanırız. İşte burada.
00:28
It's glamorous movie stars, like Marlene Dietrich.
3
10000
3000
Marlene Dietrich gibi çekici film yıldızlarının vücutlarında hayat bulur
00:31
And it comes in a male form, too --
4
13000
2000
Erkek formunda da kendini gösterir --
00:33
very glamorous.
5
15000
2000
çok çekici.
00:35
Not only can he shoot, drive, drink -- you know, he drinks wine,
6
17000
4000
Ateş edebilmesinin, araba kullanabilmesinin ve içmesinin yanı sıra -- bilirsiniz, şarap içer,
00:39
there actually is a little wine in there --
7
21000
2000
hatta orada biraz şarap da var --
00:41
and of course, always wears a tuxedo.
8
23000
3000
tabii ki her zaman smokin giyer.
00:44
But I think that glamour actually has a much broader meaning --
9
26000
4000
Ama bence cazibe kelimesi daha kapsamlı bir anlama sahip --
00:48
one that is true for the movie stars and the fictional characters,
10
30000
4000
film yıldızları ve hayali karakterler için geçerli olan,
00:52
but also comes in other forms.
11
34000
2000
ama aynı zamanda başka açıklamalara da sahip olan bir anlam.
00:54
A magazine?
12
36000
2000
Bir magazin dergisi?
00:56
Well, it's certainly not this one.
13
38000
2000
Pekala, kesinlikle bu değil.
00:58
This is the least glamorous magazine on the newsstand -- it's all about sex tips.
14
40000
3000
Bu gazete bayiinde en az cazibeye sahip olan dergi -- seks hakkıda ip uçlarıyla dolu.
01:01
Sex tips are not glamorous.
15
43000
2000
Seks hakkında verilen ipuçları pek de cazibeli sayılmaz.
01:03
And Drew Barrymore, for all her wonderful charm,
16
45000
3000
Ve Drew Barrymore da, sahip olduğu harikulade büyüye rağmen,
01:06
is not glamorous either.
17
48000
2000
cazibeli değil.
01:08
But there is a glamour of industry.
18
50000
2000
Ama endüstri cazibesi denen bir şey var.
01:10
This is Margaret Bourke-White's --
19
52000
2000
Bu Margaret Bourke-White'ın --
01:12
one of her pictures she did.
20
54000
2000
yaptığı resimlerden biri.
01:14
Fantastic, glamorous pictures
21
56000
3000
Fantastik, çelik fabrikalarının,
01:17
of steel mills and paper mills and all kinds of glamorous industrial places.
22
59000
4000
kağıt imalathanelerinin ve her türden göz alıcı endüstri merkezlerinin göz alıcı resimleri.
01:21
And there's the mythic glamour
23
63000
2000
Ve bir de büyük girişimcilerin işlerine küçük garajlarda
01:23
of the garage entrepreneur.
24
65000
2000
başladıklarını söyleyen efsanenin göz alıcılığı var.
01:25
This is the Hewlett-Packard garage.
25
67000
2000
Bu Hewlett-Packard garajı.
01:27
We know everyone who starts a business in a garage
26
69000
3000
Garajında bir işe başlayan herkesin
01:30
ends up founding Hewlett-Packard.
27
72000
3000
Hewlett-Packard'ı bulduğunu biliyoruz zaten.
01:33
There's the glamour of physics.
28
75000
2000
Fiziğin de cazibesi var.
01:35
What could be more glamorous than understanding the entire universe,
29
77000
2000
Tüm evreni ve büyük birleşmeyi anlamaktan
01:37
grand unification? And, by the way, it helps if you're Brian Greene --
30
79000
4000
daha ilgi çekici ne olabilir ki? Tabii bu arada Brian Greene'seniz işinize yarayabilir,
01:41
he has other kinds of glamour.
31
83000
2000
o da başka cazibe türlerine sahip.
01:43
And there is, of course, this glamour.
32
85000
2000
Ve, tabii ki, bu cazibe var.
01:45
This is very, very glamorous: the glamour of outer space --
33
87000
3000
Bu gerçekten ilgi çekici: uzayın cazibesi --
01:48
and not the alien-style glamour,
34
90000
3000
uzaylı hikayelerine ev sahipliği yapan türden değil,
01:51
but the nice, clean, early '60s version.
35
93000
3000
daha güzel ve net olan, 60'lı yılların başındaki versiyonu.
01:54
So what do we mean by glamour?
36
96000
2000
Peki, cazibe derken ne kastediyoruz?
01:56
Well, one thing you can do if you want to know what glamour means
37
98000
4000
Cazibenin ne anlama geldiğini anlamak istiyorsanız,
02:00
is you can look in the dictionary.
38
102000
2000
sözlük kullanmak yapabileceğiniz şeylerden biri.
02:02
And it actually helps a lot more if you look in a very old dictionary,
39
104000
3000
Ve aslında eski bir sözlük kullanırsanız daha çok yardımcı olacaktır.
02:05
in this case the 1913 dictionary.
40
107000
2000
Bu durumda 1913 basımlı bir sözlük işinizi görür.
02:07
Because for centuries, glamour had a very particular meaning,
41
109000
5000
Çünkü cazibe yüzyıllar boyunca çok belirli bir anlama sahipti,
02:12
and the word was actually used differently from the way we think of it.
42
114000
5000
ve bu kelime düşündüğümüz anlamından çok daha farklı şekillerde kullanıldı.
02:17
You had "a" glamour.
43
119000
2000
Cazibe somut bir şekilde sahip olunabilen bir şeydi.
02:19
It wasn't glamour as a quality -- you "cast a glamour."
44
121000
2000
Nitelik olan bir cazibe değildi bu. Cazibeyi bir hareket olarak sergilerdiniz.
02:21
Glamour was a literal magic spell.
45
123000
3000
Cazibe tam anlamıyla bir büyüydü.
02:24
Not a metaphorical one, the way we use it today,
46
126000
2000
Bugün kullandığımız mecazi anlamda değil,
02:26
but a literal magic spell associated with witches and gypsies
47
128000
4000
gerçek anlamıyla cadılar, çingeneler ve
02:30
and to some extent, Celtic magic.
48
132000
3000
kısmen de Kelt büyüsüyle ilişkilendirilen bir büyü.
02:33
And over the years, around the turn of the 20th century,
49
135000
3000
Yıllar geçtikçe, 19. yüzyıldan 20.yüzyıla geçiş sırasında,
02:36
it started to take on this other kind of deception --
50
138000
6000
diğer aldatmaca haline bürünmeye başladı.
02:42
this definition for any artificial interest in, or association with,
51
144000
5000
Bu tanımlama aldatıcı bir biçimde büyütülmüş veya abartılmış gözüken bir obje ile
02:47
an object through which it appears delusively magnified or glorified.
52
149000
5000
yüzeysel bir ilgi veya bağlantı anlamına gelir.
02:52
But still, glamour is an illusion.
53
154000
2000
Yine de cazibe bir illüzyondur.
02:54
Glamour is a magic spell.
54
156000
3000
Cazibe bir büyüdür.
02:57
And there's something dangerous about glamour
55
159000
2000
Ve genellikle tarih boyunca cazibe tehlikeli olmuştur.
02:59
throughout most of history. When the witches cast a magic spell
56
161000
4000
Cadılar size bir büyü yaptıklarında
03:03
on you, it was not in your self-interest --
57
165000
2000
bu sizin çıkarınız için değil,
03:05
it was to get you to act against your interest.
58
167000
2000
kendi isteğiniz dışında hareket etmenizi sağlamak için yapılırdı.
03:07
Well of course, in the 20th century,
59
169000
2000
Tabii 20. yüzyılda,
03:09
glamour came to have this different meaning associated with Hollywood.
60
171000
4000
cazibe Hollywood ile ilişkilendirilen bir anlam taşımaya başladı.
03:13
And this is Hedy Lamarr.
61
175000
2000
Ve bu da Hedy Lamarr.
03:15
Hedy Lamarr said, "Anyone can look glamorous,
62
177000
2000
Hedy Lamarr, "Herkes çekici olabilir,
03:17
all you have to do is sit there and look stupid." (Laughter)
63
179000
3000
tek yapmanız gereken orada öylece oturmak ve aptal gözükmek." demişti. (Gülüşmeler)
03:20
But in fact, with all due respect to Hedy --
64
182000
5000
Ama aslında, Hedy'ye saygısızlık etmek istemem ama --
03:25
about whom we'll hear more later -- there's a lot more to it.
65
187000
4000
- ki onun adını daha sonra sıklıkla duyacağız - ortada cazibe hakkında söylenecek daha fazla şey var.
03:29
There was a tremendous amount of technical achievement
66
191000
3000
Bu Hollywood cazibesinin yaratılmasıyla bağlantılı olarak
03:32
associated with creating this Hollywood glamour.
67
194000
2000
büyük ölçülü teknik başarılar elde edildi.
03:34
There were scores of retouchers and lighting experts and make-up experts.
68
196000
4000
Yüzlerce rötuş görevlisi, ışıklandırma ve makyaj uzmanları vardı.
03:38
You can go to the museum of Hollywood history in Hollywood
69
200000
3000
Hollywood'daki Hollywood Tarih Müzesi'ne gidebilir ve
03:41
and see Max Factor's special rooms that he painted different colors
70
203000
3000
Max Factor'ün makyaj yapacağı yıldızın cildine bağlı olarak
03:44
depending on the complexion of the star he was going to make up.
71
206000
4000
farklı renklerde boyadığı özel odaları görebilirsiniz.
03:48
So you've got this highly stylized portrait of something
72
210000
3000
Yani tamamen bu dünyadan olmayan bir şeyin,
03:51
that was not entirely of this earth -- it was a portrait of a star.
73
213000
3000
bir hayli stilize edilmiş portresine sahip olursunuz. -- Bu da bir film yıldızının portresi olurdu.
03:54
And actually, we see glamorized photos of stars all the time --
74
216000
4000
Ve aslında yıldızların göz alıcı hale getirilmiş fotoğraflarını sürekli görüyoruz --
03:58
they call them false color.
75
220000
2000
buna sahte renk deniliyor.
04:00
Glamour is a form of falsification,
76
222000
4000
Cazibe bir sahtecilik şeklidir,
04:04
but falsification to achieve a particular purpose.
77
226000
3000
ama bu sahtecilik belirli bir amaca ulaşmaya yönelik çalışır.
04:07
It may be to illuminate the star; it may be to sell a film.
78
229000
4000
Bu amaç bir yıldızı aydınlatmak veya bir filmi satmak olabilir.
04:11
And it involves a great deal of technique.
79
233000
2000
Ve büyük miktarda teknik gerektirir.
04:13
It's not -- glamour is not something --
80
235000
2000
Yoktur -- cazibe varolan bir şey değildir --
04:15
you don't wake up in the morning glamorous. I don't care who you are.
81
237000
3000
Sabah çekici bir şekilde uyanmazsınız. Kim olduğunuz umrumda bile değil.
04:18
Even Nicole Kidman doesn't wake up in the morning glamorous.
82
240000
3000
Nicole Kidman bile sabah uyandığında çekici değildir.
04:21
There is a process of "idealization, glorification and dramatization,"
83
243000
4000
Ortada "idealleştirme, yüceltme ve dramatize etme" süreci vardır,
04:25
and it's not just the case for people.
84
247000
2000
ve bu sadece insanlar için geçerli değildir.
04:27
Glamour doesn't have to be people.
85
249000
2000
Cazibe insanları nitelemek zorunda değildir.
04:29
Architectural photography --
86
251000
2000
Mimari fotoğrafçılık --
04:31
Julius Schulman, who has talked about transfiguration,
87
253000
3000
başkalaşım hakkında konuşmuş olan Julius Schulman
04:34
took this fabulous, famous picture of the Kauffman House.
88
256000
3000
Kauffman House’un bu enfes ve ünlü fotoğrafını çekti.
04:37
Architectural photography is extremely glamorous.
89
259000
3000
Mimari fotoğrafçılık fazlasıyla ilgi çekici.
04:40
It puts you into this special, special world.
90
262000
4000
Sizi özel mi özel bir dünyaya sürüklüyor.
04:44
This is Alex Ross's comic book art,
91
266000
3000
Bu Alex Ross’un son derece
04:47
which appears to be extremely realistic,
92
269000
2000
gerçekçi gözüken karikatür kitabı.
04:49
as part of his style is he gives you a kind of realism in his comic art.
93
271000
5000
Tarzının bir parçası olarak karikatür kitabında size kısmi bir gerçeklik sunuyor.
04:54
Except that light doesn't work this way in the real world.
94
276000
3000
Tabii o ışık normal dünyada bu şekilde parlamıyor.
04:57
When you stack people in rows,
95
279000
2000
İnsanları sıraya dizdiğinizde,
04:59
the ones in the background look smaller than the ones in the foreground --
96
281000
3000
öndekiler arkadakilerden daha küçük gözükürler --
05:02
but not in the world of glamour.
97
284000
3000
ama cazibe dünyasında bu böyle değildir.
05:05
What glamour is all about -- I took this from a blurb
98
287000
3000
Cazibenin tam anlamı -- Cazibenin geri döndüğünü söyleyen
05:08
in the table of contents of New York magazine,
99
290000
3000
bu tanıtıcı yazıyı New York dergisinin
05:11
which was telling us that glamour is back --
100
293000
2000
içindekiler bölümünden aldım. --
05:13
glamour is all about transcending the everyday.
101
295000
3000
Cazibenin tam anlamı gündelik dünyayı aşabilmektir.
05:16
And I think that that's starting to get at what the core
102
298000
3000
Ve bunun da cazibenin tüm anlamlarını birleştiren
05:19
that combines all sorts of glamour is.
103
301000
3000
çekirdeğe erişmeye başladığını düşünüyorum.
05:22
This is Filippino Lippi's 1543 portrait of Saint Apollonia.
104
304000
5000
Bu Filippino Lippi’nin 1543 yılında yaptığı Saint Apollonia portresi.
05:27
And I don't know who she is either,
105
309000
2000
Kadının kim olduğunu bilmiyorum,
05:29
but this is the [16th] century equivalent of a supermodel.
106
311000
3000
ama bu süpermodel tanımının 16.yüzyılda vücut bulmuş hali.
05:32
It's a very glamorous portrait.
107
314000
2000
Gerçekten ilgi çekici bir portre bu.
05:34
Why is it glamorous?
108
316000
2000
Peki neden ilgi çekici?
05:36
It's glamorous, first, because she is beautiful --
109
318000
2000
İlgi çekici çünkü, öncelikle, kadın çok güzel --
05:38
but that does not make you glamorous,
110
320000
2000
ama bu sizi çekici değil,
05:40
that only makes you beautiful.
111
322000
2000
sadece güzel yapar.
05:42
She is graceful, she is mysterious and she is transcendent,
112
324000
5000
O aynı zamanda zarif, gizemli, yüce,
05:47
and those are the central qualities of glamour.
113
329000
2000
ve bunlar da cazibenin temel nitelikleri.
05:49
You don't see her eyes; they're looking downward.
114
331000
4000
Gözlerini göremiyorsunuz; aşağı doğru bakıyorlar.
05:53
She's not looking away from you exactly,
115
335000
2000
Bakışlarını tam olarak sizden kaçırmıyor,
05:55
but you have to mentally imagine her world.
116
337000
4000
ama onun dünyasını zihinsel olarak hayal etmek zorundasınız.
05:59
She's encouraging you to contemplate this higher world
117
341000
4000
Sizi, ait oldugu ve ölümünün demir enstrümanlarını azap içinde tutarken
06:03
to which she belongs, where she can be completely tranquil
118
345000
3000
tamamen huzurlu hissettigi o ileri dünya hakkında
06:06
while holding the iron instruments of her death by torture.
119
348000
4000
kafa yormak için cesaretlendiriyor.
06:10
Mel Gibson's "Passion Of The Christ" -- not glamorous.
120
352000
3000
Bu Mel Gibson'ın "Passion of the Christ"ı -- ilgi çekici değil.
06:13
That's glamour:
121
355000
2000
İşte cazibe bu:
06:15
that's Michelangelo's "Pieta," where Mary is the same age as Jesus
122
357000
3000
Mary’nin İsa ile aynı yaşta oldugu
06:18
and they're both awfully happy and pleasant.
123
360000
3000
ve ikisininde müthiş derecede mutlu ve memnun gözüktüğü Michelangelo’nun “Pieta,”sı.
06:21
Glamour invites us to live in a different world.
124
363000
3000
Cazibe bizi farklı bir dünyada yaşamaya davet eder.
06:24
It has to simultaneously be mysterious, a little bit distant --
125
366000
4000
Aynı zamanda gizemli olmak zorundadır, biraz uzak --
06:28
that's why, often in these glamour shots,
126
370000
2000
bu yüzden cazibe temalı fotoğraf çekimlerinde,
06:30
the person is not looking at the audience,
127
372000
2000
modelin gözü izleyici üzerinde değildir,
06:32
it's why sunglasses are glamorous --
128
374000
3000
güneş gözlükleri bu yüzden cazibelidir --
06:35
but also not so far above us that we can't identify with the person.
129
377000
4000
fakat ayrıca bizden çok da yüksekte değildir böylece modelle kendimizi özdeşleştirebiliriz.
06:39
In some sense, there has to be something like us.
130
381000
4000
Bir anlamda, orada bizden biri olmak zorundadır.
06:43
So as I say, in religious art, you know, God is not glamorous.
131
385000
3000
Yani dediğim gibi dini sanatta Tanrı cazibeli değildir.
06:46
God cannot be glamorous because God is omnipotent,
132
388000
3000
Tanrı cazibeli olamaz çünkü o her şeye gücü yeten,
06:49
omniscient -- too far above us.
133
391000
2000
ve her şeyi bilen güçtür. -- Bizden çok yüksektedir.
06:51
And yet you will see in religious art, saints or the Virgin Mary
134
393000
3000
Ama yine de dini sanatta azizlerin veya Bakire Meryem’in
06:54
will often be portrayed -- not always -- in glamorous forms.
135
396000
3000
genellikle – her zaman değil – cazibeli şekillerde portrelendiğini görürsünüz.
06:57
As I said earlier, glamour does not have to be about people,
136
399000
4000
Daha once de belirttiğim gibi, cazibe insanlar hakkında olmak zorunda değildir,
07:01
but it has to have this transcendent quality.
137
403000
3000
ama yüce bir nitelikte olmak zorundadır.
07:04
What is it about Superman?
138
406000
2000
Superman’in ilgi çekici yanı nedir?
07:06
Aside from Alex Ross's style, which is very glamorous,
139
408000
2000
Alex Ross’un cazibeli stili dışında,
07:08
one thing about Superman is he makes you believe that a man can fly.
140
410000
4000
Superman ile ilgili çekici olan şey size bir insanın uçabileceğine inandırmasıdır.
07:12
Glamour is all about transcending this world
141
414000
3000
Cazibe tamamen dünyevi sınırları aşmak ve
07:15
and getting to an idealized, perfect place.
142
417000
4000
dünyayı daha ideal ve mükemmel bir hale getirmektir.
07:19
And this is one reason that modes of transportation
143
421000
4000
Bu da ulaşım şekillerinin
07:23
tend to be extremely glamorous.
144
425000
2000
son derece ilgi çekici olmasının bir nedenidir.
07:25
The less experience we have with them,
145
427000
2000
Onlar hakkında ne kadar az tecrübeye sahip olursanız,
07:27
the more glamorous they are.
146
429000
2000
o kadar ilgi çekici bir hal alırlar.
07:29
So you can do a glamorized picture of a car,
147
431000
3000
Bir arabayı göz alıcı bir şekilde resmedebilirsiniz,
07:32
but you can't do a glamorized picture of traffic.
148
434000
2000
ama aynı şeyi trafik için yapamazsınız.
07:34
You can do a glamorized picture of an airplane, but not the inside.
149
436000
4000
Bir uçağı gözalıcı şekilde resmedebilirsiniz ama içini resmederken aynı göz alıcılığı yakalayamazsınız.
07:38
The notion is that it's going to transport you,
150
440000
2000
Buradaki ana fikir aracın size taşıyacağıdır,
07:40
and the story is not about, you know, the guy in front of you in the airplane,
151
442000
4000
ve hikaye uçakta önünüzde oturan,
07:44
who has this nasty little kid, or the big cough.
152
446000
4000
yaramaz çocuk sahibi olan veya öksürük krizlerine tutunan adamla ilgili değildir.
07:48
The story is about where you're arriving,
153
450000
2000
Hikaye nereye gittiğiniz,
07:50
or thinking about where you're arriving.
154
452000
2000
veya nereye gitmeyi hayal ettiğinizle alakalıdır.
07:52
And this sense of being transported
155
454000
2000
Ve bir yerden bir yere taşınıyor olma algısı
07:54
is one reason that we have glamour styling.
156
456000
4000
ilgi çekici endüstriyel tasarımlar yapılmasının bir sebebidir.
07:58
This sort of streamlining styling is not just glamorous
157
460000
4000
Bu türde modernize edilmiş tasarımlar
08:02
because we associate it with movies of that period, but because,
158
464000
4000
yalnızca kullanıldıkları dönemde çekilen filmlerle bağdaştırdğımız için değil,
08:06
in it's streamlining, it transports us from the everyday.
159
468000
3000
modernize edilmiş halinde bizi her gün taşıyor olması sayesinde ilgi çekicidir.
08:09
The same thing -- arches are very glamorous.
160
471000
3000
Aynı şekilde – kemerler son derece ilgi çekicidir.
08:12
Arches with stained glass -- even more glamorous.
161
474000
3000
Lekelenmiş camlı kemerler ise daha da ilgi çekicidir.
08:15
Staircases that curve away from you are glamorous.
162
477000
3000
Dairesel merdivenler ilgi çekicidir.
08:18
I happen to find that particular staircase picture very glamorous
163
480000
3000
O türde bir merdiven fotoğrafını çok ilgi çekici buluyorum
08:21
because, to me, it captures the whole promise
164
483000
2000
çünkü, benim gözümde, akademik düşünce hayatının tüm sözünü yakalıyorlar.
08:23
of the academic contemplative life --
165
485000
3000
tüm sözünü yakalıyorlar. --
08:26
but maybe that's because I went to Princeton.
166
488000
2000
Ama bu belki Princeton Üniversitesi’nde okuduğum içindir.
08:28
Anyway, skylines are super glamorous,
167
490000
3000
Her neyse, ufuk çizgileri ilgi çekicidir,
08:31
city streets -- not so glamorous.
168
493000
2000
şehir sokakları ise pek değil.
08:33
You know, when you get, actually to this town it has reality.
169
495000
3000
Bu şehre ulaştığınızda gerçekliğini görürsünüz.
08:36
The horizon, the open road, is very, very glamorous.
170
498000
4000
Ufuk, uçsuz bucaksız yol son derece ilgi çekicidir.
08:40
There are few things more glamorous than the horizon --
171
502000
3000
Ufuktan daha ilgi çekici olan çok az sey vardır --
08:43
except, possibly, multiple horizons.
172
505000
4000
tabii birkaç tane ufuk dışında.
08:47
Of course, here you don't feel the cold, or the heat --
173
509000
5000
Tabii ki burada soğuğu veya sıcağı hissetmezsiniz --
08:52
you just see the possibilities.
174
514000
2000
yalnızca olasılıkları görürsünüz.
08:54
In order to pull glamour off, you need this Renaissance quality
175
516000
4000
Çekiciliği ortaya çıkartmak için, Rönesans tarzı
08:58
of sprezzatura, which is a term coined by Castiglione
176
520000
4000
sprezzatura’ya (soğukkanlılık) ihtiyaç duyarsınız. Sprezzatura terimini Castiglione türetmiş
09:03
in his book, "The Book Of The Courtier."
177
525000
2000
ve kitabı “The Book Of The Courtier” da kullanmıştır.
09:05
There's the not-glamorous version of what it looks like today,
178
527000
3000
Birkaç yüzyıl sonra bugün,
09:08
after a few centuries.
179
530000
2000
pek de ilgi çekici olmayan bir hali var.
09:10
And sprezzatura is the art that conceals art.
180
532000
4000
Sprezzatura sanatı gizleyen sanattır.
09:14
It makes things look effortless.
181
536000
2000
Her şeyin yapılırken çaba harcanmamış gibi gözükmesine yol açar.
09:16
You don't think about how Nicole Kidman is maneuvering that dress --
182
538000
4000
Nicole Kidman’ın o elbiseyi nasıl taşıyor olduğunu düşünmezsiniz --
09:20
she just looks completely natural.
183
542000
2000
çünkü o tamamen doğal gözükür.
09:22
And I remember reading, after the Lara Croft movies,
184
544000
3000
Ve Lara Croft filmlerinden sonra,
09:25
how Angelina Jolie would go home completely black and blue.
185
547000
4000
Angelina Jolie’nin eve tamamen morluklara bürünmüş halde gittiğini okumuştum.
09:29
Of course, they covered that with make-up,
186
551000
2000
Tabii ki morluklar makyajla kapatmışlardır,
09:31
because Lara Croft did all those same stunts --
187
553000
2000
çünkü Lara Croft tüm o akrobatik uçuşları yapar --
09:33
but she doesn't get black and blue, because she has sprezzatura.
188
555000
4000
ama morarmaz çünkü sprezzatura sahibidir.
09:37
"To conceal all art and make whatever is done or said appear to be without effort":
189
559000
5000
“Tüm sanatı gizlemek ve yapılan veya söylenen şeyi çabasız bir şekilde gerçekleşmiş gibi göstermek.”
09:42
And this is one of the critical aspects of glamour.
190
564000
3000
Ve bu da cazibenin kritik bir yönü.
09:45
Glamour is about editing.
191
567000
2000
Cazibe biçimlendirmedir.
09:47
How do you create the sense of transcendence,
192
569000
2000
Üstünlük ve kusursuz bir dünyayı uyandırma algısını
09:49
the sense of evoking a perfect world?
193
571000
3000
nasıl yaratırsınız?
09:52
The sense of, you know, life could be better, I could join this --
194
574000
4000
Bilirsiniz, yaşam daha iyi olabilir algısı, buna katılabilirim --
09:56
I could be a perfect person, I could join this perfect world.
195
578000
2000
Kusursuz bir insan olabilirim, mükemmel bir hayatım olabilir.
09:58
We don't tell you all the grubby details.
196
580000
3000
Tabii biz size işin kötü tarafındaki detaylardan bahsetmeyiz.
10:01
Now, this was kindly lent to me by Jeff Bezos, from last year.
197
583000
4000
Bu bana Jeff Bezos tarafından geçen yıl ödünç verildi.
10:05
This is underneath Jeff's desk.
198
587000
2000
Bu Jeff’in masasının altı.
10:07
This is what the real world of computers,
199
589000
3000
Bilgisayarların, lambaların, her çeşit elektronik araç gereçlerin
10:10
lamps, electrical appliances of all kinds, looks like.
200
592000
4000
gerçek dünyası işte böyle gözüküyor.
10:14
But if you look in a catalog --
201
596000
2000
Ama bir kataloga bakarsanız --
10:16
particularly a catalog of modern, beautiful objects for your home --
202
598000
3000
özellikle modern, eviniz için güzel objeler için hazırlanmış bir katalog –
10:19
it looks like this.
203
601000
2000
böyle gözükür.
10:21
There are no cords.
204
603000
2000
Kablolardan eser yok.
10:23
Look next time you get these catalogs in your mail --
205
605000
3000
Bir sonraki sefere bu kataloglar postanıza geldiğinde
10:26
you can usually figure out where they hid the cord.
206
608000
3000
neden kabloları sakladıklarını anlayabilirsiniz.
10:29
But there's always this illusion that if you buy this lamp,
207
611000
3000
Ama eğer bu lambayı alırsanız kablosuz bir dünyada
10:32
you will live in a world without cords. (Laughter)
208
614000
3000
yaşayacağınız yanılsaması her zaman vardır. (Gülüşmeler)
10:35
And the same thing is true of, if you buy this laptop
209
617000
3000
aynı şey laptop veya bilgisayar aldığınızda da geçerlidir.
10:38
or you buy this computer -- and even in these wireless eras,
210
620000
3000
bilgisayar aldığınızda da geçerlidir. -- Kablosuz zamanlarda bile,
10:41
you don't get to live in the world without cords.
211
623000
2000
kablosuz bir dünyada yaşayamazsınız.
10:43
You have to have mystery and you have to have grace.
212
625000
4000
Gizem ve inceliğe sahip olmak zorundasınız.
10:47
And there she is -- Grace.
213
629000
2000
Ve işte burada – Grace.
10:49
This is the most glamorous picture, I think, ever.
214
631000
2000
Bu sanırım tarihteki en çekici fotoğraf.
10:51
Part of the thing is that, in "Rear Window,"
215
633000
3000
“Rear Window”daki soru,
10:54
the question is, is she too glamorous to live in his world?
216
636000
3000
Grace bu dünyadan olamayacak kadar çekici biri mi?
10:57
And the answer is no, but of course it's really just a movie.
217
639000
3000
Ve cevap hayır, ama tabii ki bu sadece bir film.
11:00
Here's Hedy Lamarr again.
218
642000
2000
İşte tekrar Hedy Lamarr.
11:02
And, you know, this kind of head covering is extremely glamorous
219
644000
3000
Ve bilirsiniz başı bu şekilde kapatmak son derece cazibelidir
11:05
because, like sunglasses, it conceals and reveals at the same time.
220
647000
4000
güneş gözlükleri gibi, gizleme ve ortaya çıkarma işini aynı anda yapıyor.
11:09
Translucence is glamorous --
221
651000
2000
Yarısaydamlık cazibelidir --
11:11
that's why all these people wear pearls.
222
653000
2000
tüm bu insanların inci takmasının sebebi budur.
11:13
It's why barware is glamorous. Glamour is translucent --
223
655000
4000
Barlarda kullanılan araç gereçler bu yüzden ilgi çekicidir. Cazice yarısaydamdır --
11:17
not transparent, not opaque.
224
659000
2000
transparan veya opak değildir.
11:19
It invites us into the world
225
661000
2000
Bizi dünyasına davet eder
11:21
but it doesn't give us a completely clear picture.
226
663000
4000
eder ama tamamen net bir resim göstermez.
11:25
And I think if Grace Kelly is the most glamorous person,
227
667000
3000
Ve bence eğer Grace Kelly en çekici insansa,
11:28
maybe a spiral staircase with glass block may be the most glamorous interior shot,
228
670000
6000
camla kaplanmış dairesel bir merdiven de en çekici iç mimari tasarımdır,
11:34
because a spiral staircase is incredibly glamorous.
229
676000
3000
çünkü dairesel merdiven son derece ilgi çekidir.
11:37
It has that sense of going up and away,
230
679000
4000
Yukarı ve uzağa gitme hissi verir,
11:41
and yet you never think about how you would really trip
231
683000
3000
ama yine de aşağı inecek olsanız
11:44
if you were -- particularly going down.
232
686000
2000
nasıl ineceğiniz konusunda bir fikriniz olmaz.
11:46
And of course glass block has that sense of translucence.
233
688000
3000
Ve tabii ki cam kaplama yarı saydamlık algısına sahiptir.
11:49
So, this session's supposed to be about pure pleasure
234
691000
4000
Yani, bu seansın saf zevk üzerine olması gerekiyordu
11:53
but glamour's really partly about meaning.
235
695000
3000
ama cazibe kısmen anlamla ilgili.
11:56
All individuals and all cultures have ideals
236
698000
3000
Tüm bireyler ve tüm kültürler
11:59
that cannot possibly be realized in reality.
237
701000
4000
gerçeklikte gerçekleştirilemeyecek ideallere sahiptir.
12:03
They have contradictions,
238
705000
2000
Karşıtlıklara sahipler,
12:05
they uphold principles that are incommensurable with each other --
239
707000
3000
birbirleriyle kıyaslanamaz ilkeleri destekliyorlar --
12:08
whatever it is -- and yet these ideals give meaning and purpose
240
710000
3000
her ne demekse – ama yine de bireyler ve kültürler olarak bu idealler
12:11
to our lives as cultures and as individuals.
241
713000
3000
hayatımıza anlam ve amaç katıyor.
12:14
And the way we deal with that is we displace them --
242
716000
4000
Ve bununla başa çıkma yöntemimiz onların yerlerini değiştirmek –
12:18
we put them into a golden world, an imagined world,
243
720000
3000
onları altından, hayal gücüyle üretilmiş bir dünyaya,
12:21
an age of heroes, the world to come.
244
723000
3000
gelmekte olan kahramanların zamanının içine koyuyoruz.
12:24
And in the life of an individual, we often associate that with some object.
245
726000
4000
Ve bir bireyin hayatında bunu bir objeyle bağdaştırıyoruz.
12:28
The white picket fence, the perfect house.
246
730000
4000
Beyaz tahta çitler, kusursuz ev.
12:32
The perfect kitchen -- no bills on the counter in the perfect kitchen.
247
734000
3000
Kusursuz mutfak – kusursuz mutfakta tezgahta faturalar yok.
12:35
You know, you buy that Viking range, this is what your kitchen will look like.
248
737000
3000
O Viking Range marka ocağı alıyorsunuz ve işte sonuç, mutfağınız böyle gözüküyor.
12:38
The perfect love life -- symbolized by the perfect necklace,
249
740000
3000
Kusursuz aşk hayatı -- kusursuz kolye ve pırlanta yüzükle sembolize edilmiş.
12:41
the perfect diamond ring.
250
743000
2000
pırlanta yüzükle sembolize edilmiş.
12:43
The perfect getaway in your perfect car.
251
745000
2000
Kusursuz arabayla yapılan kusursuz kaçamak.
12:45
This is an interior design firm that is literally called Utopia.
252
747000
4000
Bu adı gerçekten Utopia olan içmimari tasarım firması.
12:49
The perfect office --
253
751000
2000
Kusursuz ofis –
12:51
again, no cords, as far as I can tell.
254
753000
2000
yine, gördüğüm kadarıyla kablolardan eser yok.
12:53
And certainly, no, it doesn't look a thing like my office.
255
755000
3000
Ve kesinlikle hayır, benim ofisimin nasıl gözüktüğüyle alakası yok.
12:56
I mean, there's no paper on the desk.
256
758000
2000
Yani demek istediğim, şuraya bakın masada kağıt yok.
12:58
We want this golden world.
257
760000
2000
Bu altın dünyayı istiyoruz.
13:00
And some people get rich enough,
258
762000
2000
Ve bazı insanlar yeteri kadar zengin oluyorlar,
13:02
and if they have their ideals -- in a sort of domestic sense,
259
764000
3000
ve eğer idealleri varsa -- evcil bir türden,
13:06
they get to acquire their perfect world.
260
768000
2000
kusursuz dünyalarını elde ediyorlar.
13:08
Dean Koontz built this fabulous home theater, which is --
261
770000
3000
Dean Koontz bu enfes –tesadüfi olduğunu sanmıyorum –
13:11
I don't think accidentally -- in Art Deco style.
262
773000
4000
Art Deco stilindeki ev sinemasını inşa etti.
13:15
That symbolizes this sense of being safe and at home.
263
777000
3000
Güvende ve evde olma algısını sembolize ediyor.
13:18
This is not always good, because what is your perfect world?
264
780000
3000
Bu her zaman iyi değildir, çünkü sizin kusursuz dünyanız nedir?
13:21
What is your ideal, and also, what has been edited out?
265
783000
3000
İdealiniz ve ortaya çıkardığınız kısmı nedir?
13:24
Is it something important?
266
786000
2000
Önemli bir şey mi?
13:26
"The Matrix" is a movie that is all about glamour.
267
788000
3000
“The Matrix” tamamen cazibe ile alakalı bir film.
13:29
I could do a whole talk on "The Matrix" and glamour.
268
791000
2000
“The Matrix” ve cazibe hakkında bir konuşma yapabilirim.
13:31
It was criticized for glamorizing violence,
269
793000
4000
Şiddeti göz alıcı hale getirdiği için eleştirilmişti,
13:35
because, look -- sunglasses and those long coats, and, of course,
270
797000
5000
çünkü bakın – güneş gözlükleri ve şu uzun ceketler ve tabii ki
13:40
they could walk up walls and do all these kinds of things
271
802000
2000
duvarlarda yürüyebiliyor ve gerçek dünyada yapılması imkansız olan şeyleri yapıyorlar.
13:42
that are impossible in the real world.
272
804000
2000
yapılması imkansız olan şeyleri yapıyorlar.
13:44
This is another Margaret Bourke-White photo.
273
806000
2000
Bu Margaret Bourke-White’ın bir başka fotoğrafı.
13:46
This is from Soviet Union. Attractive.
274
808000
2000
Sovyetler Birliği’nden. Çekici.
13:48
I mean, look how happy the people are, and good-looking too.
275
810000
4000
Demek istediğim, insanların ne kadar mutlu olduklarına bir bakın, ve ne kadar güzel olduklarına.
13:52
You know, we're marching toward Utopia.
276
814000
3000
Biliyorsunuz, Utopia’ya doğru yol alıyoruz.
13:55
I'm not a fan of PETA, but I think this is a great ad.
277
817000
3000
Bir PETA destekçisi değilim ama bu reklamı sevdim.
13:58
Because what they're doing is they're saying,
278
820000
2000
Çünkü ceketiniz pek de çekici sayılmaz diyorlar,
14:00
your coat's not so glamorous, what's been edited out is something important.
279
822000
4000
ortaya konan şey önemli.
14:04
But actually, what's even more important
280
826000
2000
Ama aslında, ortaya konan şeyi hatırlamaktan daha önemli olan şey
14:06
than remembering what's been edited out is thinking, are the ideals good?
281
828000
4000
düşünmek, idealler iyi mi?
14:10
Because glamour can be very totalitarian and deceptive.
282
832000
4000
Çünkü cazibe baskıcı ve yanıltıcı olabilir.
14:14
And it's not just a matter of glamorizing cleaning your floor.
283
836000
3000
Ve bu sadece gözalıcı bir biçimde zemininizi temizleme meselesi değil.
14:17
This is from "Triumph Of The Will" --
284
839000
2000
Bu “Triump Of The Will”den --
14:19
brilliant editing to cut together things.
285
841000
2000
kesip birleştirmenin enfes bir biçimlendirmesi.
14:21
There's a glamour shot.
286
843000
2000
Bu da cazibeli bir fotoğraf.
14:23
National Socialism is all about glamour.
287
845000
2000
Ulusal sosyalizm cazibeden ibaret.
14:25
It was a very aesthetic ideology.
288
847000
2000
Çok estetik bir ideolojiydi.
14:27
It was all about cleaning up Germany, and the West, and the world,
289
849000
3000
Tamamen Almanya’yı , Batı’yı ve dünyayı temizlemekle
14:30
and ridding it of anything unglamorous.
290
852000
2000
ve cazibeli olmayan her şeyi defetmekten ibaretti.
14:32
So glamour can be dangerous.
291
854000
2000
Yani cazibe tehlikeli olabilir.
14:34
I think glamour has a genuine appeal, has a genuine value.
292
856000
3000
Bence cazibenin özgün bir görünüşü ve özgün bir değeri var.
14:37
I'm not against glamour.
293
859000
2000
Cazibe karşıtı değilim.
14:39
But there's a kind of wonder in the stuff that gets edited away in the cords of life.
294
861000
5000
Hayatın bağlarında biçimlendirilerek kaybolan şeylerde bir merak var.
14:44
And there is both a way to avoid the dangers of glamour
295
866000
4000
Ve cazibenin tehlikelerinden kaçınmak için ve
14:48
and a way to broaden your appreciation of it.
296
870000
2000
cazibeye karşı duyduğunuz minnettarlığı genişletmek için yollar var.
14:50
And that's to take Isaac Mizrahi's advice
297
872000
3000
Bunun yolu da Isaac Mizrahi’nin tavsiyesine uymak
14:53
and confront the manipulation of it all,
298
875000
2000
ve kötüye kullanmayla yüzleşmek,
14:55
and sort of admit that manipulation is something that we enjoy,
299
877000
5000
bir bakıma kötüye kullanmanın hoşlandığımız bir şey olduğunu,
15:00
but also enjoy how it happens.
300
882000
2000
ve ayrıca yapılış şeklinden de hoşnut olduğumuzu kabul etmektir.
15:02
And here's Hedy Lamarr.
301
884000
2000
Ve işte Hedy Lamarr.
15:04
She's very glamorous but, you know, she invented spread-spectrum technology.
302
886000
3000
Çok çekici ama bildiğiniz gibi yayılı izge teknolojisini icat etti.
15:07
So she's even more glamorous if you know that she really wasn't stupid,
303
889000
3000
Yani aptal olmadığını bildiğinizde o tam tersini düşünse de
15:10
even though she thought she could look stupid.
304
892000
2000
daha da çekici gözüküyor.
15:12
David Hockney talks about how the appreciation of this
305
894000
4000
David Hockney saniyeler içinde gerçekleşen su sıçramasını resmetmenin
15:16
very glamorous painting is heightened if you think about
306
898000
3000
yaklaşık iki hafta kadar sürdüğü gerçeği göz önünde bulundurulursa
15:19
the fact that it takes two weeks to paint this splash,
307
901000
4000
bu çok ilgi çekici tablonun takdir edilmesinin
15:23
which only took a fraction of a second to happen.
308
905000
2000
ne kadar da arttığını söylüyor.
15:25
There is a book out in the bookstore --
309
907000
2000
Kitapçılarda bu kitaba rastlayabilirsiniz –
15:28
it's called "Symphony In Steel,"
310
910000
2000
adı “Symphony In Steel,”
15:30
and it's about the stuff that's hidden under the skin of the Disney Center.
311
912000
3000
ve Disney Merkezi’nin temelinde saklı olan şeyleri konu ediniyor.
15:33
And that has a fascination.
312
915000
2000
Kulağa büyüleyici geliyor.
15:35
It's not necessarily glamorous, but unveiling the glamour has an appeal.
313
917000
3000
Çok çekici olmasa da, cazibeyi açığa çıkarmak ilgi çekici.
15:38
There's a wonderful book called "Crowns"
314
920000
3000
Siyahi kadınların kilise şapkalarıyla çekildikleri cazibeli fotoğraflardan oluşan
15:41
that's all these glamour pictures of black women in their church hats.
315
923000
4000
“Crowns” adında harika bir kitap var.
15:45
And there's a quote from one of these women, and she talks about,
316
927000
3000
Kadınlardan biri,
15:48
"As a little girl, I'd admire women at church with beautiful hats.
317
930000
3000
“Küçük bir kız olarak, kilisedeki güzel şapkalı kadınlara hayranlık duyardım.
15:51
They looked like beautiful dolls, like they'd just stepped out of a magazine.
318
933000
4000
Çok güzel oyuncak bebeklere benziyorlardı, sanki bir magazin dergisinden fırlayıp gelmişlerdi.
15:55
But I also knew how hard they worked all week.
319
937000
3000
Ama aynı zamanda tüm hafta boyunca ne kadar çok çalıştıklarını da biliyordum.
15:58
Sometimes under those hats there's a lot of joy and a lot of sorrow."
320
940000
4000
Ve o şapkalar içlerinde bazen çok fazla neşe, bazen de çok fazla acı saklıyorlar.” diyordu.
16:02
And, actually, you get more appreciation for glamour
321
944000
3000
Aslında, onu yaratan temele indiğinizde
16:05
when you realize what went into creating it.
322
947000
3000
cazibe için daha çok takdir görüyorsunuz.
16:08
Thank you.
323
950000
1000
Teşekkürler.
ABOUT THE SPEAKER
Virginia Postrel - JournalistVirginia Postrel is a writer and cultural critic who examines the hidden economics of modern society, poking at the unexamined ideas behind the march of progress.
Why you should listen
Virginia Postrel looks at culture through the lens of economics, and vice versa -- looking for the hidden actors and attitudes that drive us to make the choices we do. She writes frequently for the Atlantic and Forbes, and is the author of several books, including The Substance of Style and The Future and Its Enemies.
Her next book will be about glamour; she's exploring the topic on the witty blog Deep Glamour. Her own blog, frequently updated and fascinatingly wide-ranging, is the Dynamist.
Virginia Postrel | Speaker | TED.com