Mission Blue Voyage
Roz Savage: Why I'm rowing across the Pacific
Roz Savage: Neden Pasifik'i kürekle geçiyorum
Filmed:
Readability: 3.2
700,173 views
İki sene önce, Roz Savage Londra'daki yüksek maaşlı işini bırakıp bir okyanus kürekçisi oldu. Atlantik'i tek başına geçti. Ve daha bu hafta, bir kadın tarafından ilk olacak Pasifik solo geçişinin üçüncü ayağına başladı. Peki o bunu neden yapıyor? Hem oldukça kişisel, hem de eylemci olan nedenlerini kendisinden dinleyin.
Roz Savage - Ocean rower
Roz Savage gave up her life as a management consultant to row across the Atlantic in 2005. Her mission now is to row across the Pacific, from the West Coast to Australia, raising awareness along the way of plastic pollution, climate change and eco-heroism. Full bio
Roz Savage gave up her life as a management consultant to row across the Atlantic in 2005. Her mission now is to row across the Pacific, from the West Coast to Australia, raising awareness along the way of plastic pollution, climate change and eco-heroism. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:16
Hi, my name is Roz Savage
0
1000
2000
Merhaba, adım Roz Savage
00:18
and I row across oceans.
1
3000
3000
ve kürek çekerek okyanusları geçiyorum.
00:21
Four years ago, I rowed solo across the Atlantic,
2
6000
3000
Dört yıl önce, Atlantik'i kürekle tek başıma geçtim.
00:24
and since then, I've done two out of three stages
3
9000
3000
O zamandan beri,
00:27
across the Pacific,
4
12000
2000
Pasifik'in üç etabından ikisini tamamladım,
00:29
from San Francisco to Hawaii
5
14000
2000
San Fransisco'dan Hawaii'ye,
00:31
and from Hawaii to Kiribati.
6
16000
2000
ve Hawaii'den Kiribati'ye.
00:33
And tomorrow, I'll be leaving this boat
7
18000
2000
Ve yarın, bu tekneden ayrılacağım
00:35
to fly back to Kiribati
8
20000
2000
ve Kiribati'ye uçarak
00:37
to continue with the third and final stage
9
22000
2000
Pasifik geçişimin
00:39
of my row across the Pacific.
10
24000
3000
üçüncü ve son etabına başlayacağım.
00:42
Cumulatively, I will have rowed
11
27000
2000
Toplamda
00:44
over 8,000 miles,
12
29000
2000
8,000 milden fazla yol yapmış,
00:46
taken over three million oar strokes
13
31000
2000
3 milyondan fazla kez kürek çekmiş,
00:48
and spent more than 312 days alone
14
33000
3000
okyanusta 312 günden fazla zamanı
00:51
on the ocean on a 23 foot rowboat.
15
36000
3000
7 metrelik teknemin içinde tek başıma geçirmiş olacağım.
00:55
This has given me a very
16
40000
2000
Bu yolculuk, benim
00:57
special relationship with the ocean.
17
42000
2000
okyanusla çok özel bir bağ kurmamı sağladı.
00:59
We have a bit of a love/hate thing going on.
18
44000
2000
Aramızda bir tür aşk/nefret ilişkisi oluşmuş durumda.
01:01
I feel a bit about it like I did about
19
46000
2000
Bana bir zamanlar okuldayken tanıdığım
01:03
a very strict math teacher that I once had at school.
20
48000
3000
çok sert bir matematik öğretmenimi hatırlatıyor.
01:06
I didn't always like her, but I did respect her,
21
51000
3000
Ondan hoşlanmadığım zamanlar olurdu, ama hep saygı duyardım.
01:09
and she taught me a heck of a lot.
22
54000
2000
Ve bana çok ama çok şey öğretti.
01:11
So today I'd like to share with you
23
56000
2000
Kısacası, bugün sizinle okyanus maceralarımın
01:13
some of my ocean adventures
24
58000
3000
bir kısmını paylaşmak,
01:16
and tell you a little bit about what they've taught me,
25
61000
2000
bana öğrettiklerinden biraz bahsetmek,
01:18
and how I think we can maybe take some of those lessons
26
63000
3000
ve bu derslerden bazılarının,
01:21
and apply them to this environmental challenge
27
66000
2000
şu an karşı karşıya bulunduğumuz çevre mücadelesine
01:23
that we face right now.
28
68000
2000
nasıl katkıda bulunabileceğini düşündüğümü aktarmak istiyorum.
01:26
Now, some of you might be thinking,
29
71000
2000
Şu an, bazılarınız şöyle düşünüyor olabilir:
01:28
"Hold on a minute. She doesn't look very much like an ocean rower.
30
73000
3000
"Bir dakika. Bu kız pek de bir okyanus kürekçisi gibi görünmüyor.
01:31
Isn't she meant to be about this tall
31
76000
2000
Şu boyda
01:33
and about this wide
32
78000
2000
ve şu çapta olması,
01:35
and maybe look a bit more like these guys?"
33
80000
3000
biraz da şu adamlar gibi görünmesi gerekmez miydi?"
01:38
You'll notice, they've all got something that I don't.
34
83000
3000
Fark edersiniz ki, bütün bu adamlarda bende olmayan bir şey var.
01:43
Well, I don't know what you're thinking, but I'm talking about the beards. (Laughter)
35
88000
3000
Hmm, sizin ne düşündüğünüzü bilmiyorum, ama benim kastettiğim şay sakallardı.
01:47
And no matter how long I've spent on the ocean,
36
92000
2000
Ve okyanusta geçirdiğim onca zamana rağmen,
01:49
I haven't yet managed to muster a decent beard,
37
94000
2000
şöyle adam gibi bir sakal uzatmayı başaramadım.
01:51
and I hope that it remains that way.
38
96000
3000
Açıkçası öyle de kalmasını umuyorum.
01:54
For a long time, I didn't believe that I could have a big adventure.
39
99000
3000
Uzun süre, büyük bir macera yaşayabileceğime inanmadım.
01:57
The story that I told myself was
40
102000
2000
Kendi kendime anlattığım hikaye,
01:59
that adventurers looked like this.
41
104000
2000
maceracıların böyle göründüğü palavrasıydı.
02:01
I didn't look the part.
42
106000
2000
Bir kere, görünüşten kaybediyordum.
02:03
I thought there were them and there were us,
43
108000
3000
Sanıyordum ki bir 'onlar' vardı, bir de 'biz',
02:06
and I was not one of them.
44
111000
2000
ve işte ben 'onlar'dan değildim.
02:08
So for 11 years, I conformed.
45
113000
3000
Böylece 11 yıl boyunca uyum sağlayarak yaşadım.
02:11
I did what people from my kind of background were supposed to do.
46
116000
3000
Benim gibi insanlardan beklendiği şekilde davrandım.
02:14
I was working in an office in London
47
119000
3000
Londra'da bir ofiste
02:17
as a management consultant.
48
122000
2000
yönetim danışmanı olarak çalışıyordum.
02:19
And I think I knew from day one that it wasn't the right job for me.
49
124000
3000
Ve sanırım daha birinci günden itibaren bunun benim için doğru iş olmadığını biliyordum.
02:22
But that kind of conditioning
50
127000
2000
Ama o koşullanma
02:24
just kept me there for so many years,
51
129000
2000
beni uzun yıllar boyunca orada tuttu.
02:26
until I reached my mid-30s and I thought,
52
131000
2000
Ta ki otuzlarımın ortasına gelip de şöyle diyene kadar:
02:28
"You know, I'm not getting any younger.
53
133000
3000
"Farkında mısın, asla daha genç olmayacağım.
02:31
I feel like I've got a purpose in this life, and I don't know what it is,
54
136000
3000
Bu hayatta bir amacım olduğunu hissediyorum, o amacın ne olduğunu bilmiyorum,
02:34
but I'm pretty certain that management consultancy is not it.
55
139000
3000
ama yönetim danışmanlığı olmadığından oldukça eminim."
02:39
So, fast forward a few years.
56
144000
2000
Derken, birkaç yılı hızla ileri saralım.
02:41
I'd gone through some changes.
57
146000
3000
Bazı değişimlerden geçtim.
02:44
To try and answer that question of,
58
149000
2000
Hayatımda ne yapmam gerektiği
02:46
"What am I supposed to be doing with my life?"
59
151000
2000
sorusunu yanıtlamaya çalışırken,
02:48
I sat down one day
60
153000
2000
bir gün oturdum
02:50
and wrote two versions of my own obituary,
61
155000
3000
ve kendime iki ayrı ölüm ilanı hazırladım.
02:53
the one that I wanted, a life of adventure,
62
158000
3000
Biri benim istediğim, macerayla dolu bir hayattı.
02:56
and the one that I was actually heading for
63
161000
2000
Diğeri ise yönlenmekte olduğum
02:58
which was a nice, normal, pleasant life,
64
163000
3000
hoş, normal, keyifli hayattı.
03:01
but it wasn't where I wanted to be by the end of my life.
65
166000
3000
Ancak hayatımın sonunda olmak istediğim yer burası değildi.
03:04
I wanted to live a life that I could be proud of.
66
169000
3000
Gurur duyabileceğim bir hayatı yaşamak istedim.
03:07
And I remember looking at these two versions of my obituary
67
172000
3000
Bu iki ölüm ilanıma bakıp
03:10
and thinking, "Oh boy,
68
175000
2000
şöyle düşündüğümü hatırlıyorum:
03:12
I'm on totally the wrong track here.
69
177000
2000
"Oh, ben tamamen yanlış yoldayım.
03:14
If I carry on living as I am now,
70
179000
2000
Eğer bu şekilde yaşamaya devam edersem,
03:16
I'm just not going to end up where I want to be
71
181000
2000
olmak istediğim yere
03:18
in five years, or 10 years,
72
183000
2000
değil beş-on sene sonra,
03:20
or at the end of my life."
73
185000
2000
ömrümün sonunda bile varamayacağım."
03:22
I made a few changes,
74
187000
2000
Birkaç değişiklik yaptım,
03:24
let go of some loose trappings of my old life,
75
189000
2000
eski hayatımın bazı tuzaklarından kurtuldum
03:26
and through a bit of a leap of logic,
76
191000
2000
ve biraz mantık sıçramasıyla,
03:28
decided to row across the Atlantic Ocean.
77
193000
2000
Atlantik Okyanusu'nu kürekle geçmeye karar verdim.
03:30
(Laughter)
78
195000
2000
(Gülüşmeler)
03:32
The Atlantic Rowing Race runs from the Canaries to Antigua,
79
197000
2000
Atlantik Kürek Yarışı Kanarya Adaları'ndan Antigua'ya kadar sürer.
03:34
it's about 3,000 miles,
80
199000
3000
Mesafe yaklaşık 3.000 mildir.
03:37
and it turned out to be
81
202000
2000
Ve bu,
03:39
the hardest thing I had ever done.
82
204000
3000
benim yaptığım en zor işe dönüştü.
03:42
Sure, I had wanted to get outside of my comfort zone,
83
207000
3000
Tabii ki, rahatlık alanımın dışına çıkmak istemiştim.
03:45
but what I'd sort of failed to notice was that
84
210000
2000
Ama kestirmekte biraz başarısız olduğum nokta şuydu ki,
03:47
getting out of your comfort zone is, by definition,
85
212000
2000
rahatlık alanının dışına çıkmak, tanımı gereği,
03:49
extremely uncomfortable.
86
214000
2000
son derece rahatsız bir şeydi.
03:53
And my timing was not great either:
87
218000
2000
Ayrıca, zamanlamam da pek harika sayılmazdı.
03:55
2005, when I did the Atlantic,
88
220000
2000
Benim Atlantik'i geçtiğim 2005 yılı,
03:57
was the year of Hurricane Katrina.
89
222000
2000
Katrina kasırgasının yılıydı.
03:59
There were more tropical storms in the North Atlantic
90
224000
3000
Kuzey Atlantik'teki tropik fırtınalar
04:02
than ever before, since records began.
91
227000
3000
kayıtların başlangıcından beri hiç bu kadar fazla görülmemişti.
04:05
And pretty early on,
92
230000
2000
Ve daha çok başlardan itibaren
04:07
those storms started making their presence known.
93
232000
3000
bu fırtınalar varlıklarını hissettirmeye başladılar.
04:11
All four of my oars broke
94
236000
2000
Dört küreğimin dördü de
04:13
before I reached halfway across.
95
238000
2000
daha yarı yola ulaşamadan kırıldı.
04:15
Oars are not supposed to look like this.
96
240000
3000
Küreklerin normalde böyle görünmemeleri gerekir.
04:18
But what can you do? You're in the middle of the ocean.
97
243000
2000
Ama ne yapabilirsiniz? Okyanusun ortasındasınız.
04:20
Oars are your only means of propulsion.
98
245000
2000
Sahip olduğunuz tek itme gücünü kürekler sağlıyor.
04:22
So I just had to look around the boat
99
247000
2000
Bu nedenle sadece teknede etrafıma bakınmam,
04:24
and figure out what I was going to use
100
249000
2000
bu kürekleri neyle onarabileceğimi bulmam
04:26
to fix up these oars so that I could carry on.
101
251000
2000
ve devam etmem gerekiyordu.
04:28
So I found a boat hook and my trusty duct tape
102
253000
3000
Bir tekne kancası buldum ve sadık duct tape ile
04:31
and splintered the boat hook
103
256000
2000
kancayı destek olarak
04:33
to the oars to reinforce it.
104
258000
3000
küreklere yapıştırdım.
04:36
Then, when that gave out,
105
261000
2000
Daha sonra, bu yöntem su koyverdiğinde,
04:38
I sawed the wheel axles off my spare rowing seat
106
263000
3000
yedek kürek oturağımın tekerlek akslarını testereyle kesip
04:41
and used those.
107
266000
2000
onları kullandım.
04:43
And then when those gave out, I cannibalized one of the broken oars.
108
268000
3000
Onlar da pes ettiğinde, kırık küreklerden birini diğerlerine yedek parça olarak kullandım.
04:46
I'd never been very good at fixing stuff
109
271000
2000
Eski yaşamımda birşeyleri tamir etmekte
04:48
when I was living my old life,
110
273000
2000
asla iyi olmamıştım.
04:50
but it's amazing how resourceful you can become
111
275000
3000
Ama okyanusun ortasındayken
04:53
when you're in the middle of the ocean
112
278000
2000
ve öbür kıyıya ulaşmanın yalnızca tek yolu varken
04:55
and there's only one way to get to the other side.
113
280000
2000
ne kadar becerikli olabildiğinize inanamazsınız.
04:57
And the oars kind of became a symbol
114
282000
2000
Ve o kürekler,
04:59
of just in how many ways
115
284000
3000
varsaydığım sınırlarımın ötesine
05:02
I went beyond what I thought were my limits.
116
287000
2000
ne çok farklı şekilde geçtiğimin bir sembolü oldular.
05:04
I suffered from tendinitis on my shoulders
117
289000
3000
Omuzlarımda tendinitten
05:07
and saltwater sores on my bottom.
118
292000
2000
ve altımda tuzlu yaralardan acı çektim.
05:09
I really struggled psychologically,
119
294000
3000
Psikolojik anlamda gerçekten mücadele ettim,
05:12
totally overwhelmed by the scale of the challenge,
120
297000
3000
mücadelenin büyüklüğü altında tamamen ezilmiş olarak,
05:15
realizing that, if I carried on moving at two miles an hour,
121
300000
3000
saatte 2 mil ile ilerlemeye devam edersem
05:18
3,000 miles was going to
122
303000
2000
3.000 milin
05:20
take me a very, very long time.
123
305000
2000
çok, çok uzun süreceğinin farkına varırken.
05:22
There were so many times
124
307000
2000
Öyle çok kez
05:24
when I thought I'd hit that limit,
125
309000
2000
o sınırıma ulaştığımı düşündüm.
05:26
but had no choice but to just carry on
126
311000
3000
Ama devam etmekten,
05:29
and try and figure out how I was going to get to the other side
127
314000
2000
denemekten ve diğer tarafa
05:31
without driving myself crazy.
128
316000
2000
aklımı yitirmeden nasıl ulaşacağımı bulmaktan başka hiçbir çarem yoktu
05:33
And eventually after
129
318000
2000
Ve sonunda,
05:35
103 days at sea,
130
320000
2000
denizde geçirilen 103 günden sonra
05:37
I arrived in Antigua.
131
322000
2000
Antigua’ya ulaştım.
05:39
I don't think I've ever felt so happy
132
324000
2000
Bütün hayatım boyunca
05:41
in my entire life.
133
326000
2000
bundan daha mutlu hissettiğimi sanmıyorum.
05:43
It was a bit like finishing a marathon
134
328000
2000
Aynı anda bir maratonu bitirmek,
05:45
and getting out of solitary confinement
135
330000
2000
bir hücre hapsini tamamlamak
05:47
and winning an Oscar all rolled into one.
136
332000
3000
ve bir de Oscar ödülü kazanmak gibiydi. Hepsi bir arada.
05:50
I was euphoric.
137
335000
2000
Son derece mutlu ve heyecanlıydım.
05:52
And to see all the people coming out to greet me
138
337000
2000
Beni selamlamak için gelen,
05:54
and standing along the cliff tops and clapping and cheering,
139
339000
3000
kayalıkların üzerinden alkışlayan ve tezahürat yapan bütün o insanları gördüğümde,
05:57
I just felt like a movie star.
140
342000
2000
kendimi bir film yıldızı gibi hissettim.
05:59
It was absolutely wonderful.
141
344000
2000
Tam anlamıyla harikaydı.
06:01
And I really learned then that, the bigger the challenge,
142
346000
2000
Ve ancak o zaman gerçekten anladım ki, meydan okuma ne kadar büyükse,
06:03
the bigger the sense of achievement
143
348000
2000
sonunda elde ettiğiniz başarı duygusu da
06:05
when you get to the end of it.
144
350000
2000
o kadar büyük oluyor.
06:08
So this might be a good moment to take a quick time-out
145
353000
3000
Sanırım şu an kısa bir mola verip,
06:11
to answer a few FAQs about ocean rowing
146
356000
3000
aklınıza gelebilecek, okyanus kürekçiliği hakkında sıkça sorulan
06:14
that might be going through your mind.
147
359000
2000
birkaç soruyu yanıtlayabilirim.
06:16
Number one that I get asked: What do you eat?
148
361000
3000
Bana en çok sorulan soru: Ne yiyiyorsun?
06:19
A few freeze-dried meals, but mostly I try and eat
149
364000
3000
Birkaç çeşit dondurulmuş ya da kurutulmuş yemek,
06:22
much more unprocessed foods.
150
367000
3000
ama çoğunlukla işlenmemiş gıda tüketmeye çalışıyorum.
06:25
So I grow my own beansprouts.
151
370000
2000
Bu nedenle kendi fasulye filizlerimi yetiştiriyorum.
06:27
I eat fruits and nut bars,
152
372000
2000
Meyveli ve kuruyemişli barlar,
06:29
a lot of nuts.
153
374000
2000
çok miktarda kuruyemiş,
06:31
And generally arrive about 30 pounds lighter
154
376000
2000
ve genellikle varış noktasına
06:33
at the other end.
155
378000
2000
13-14 kg daha hafif ulaşıyorum.
06:35
Question number two: How do you sleep?
156
380000
2000
İki numaralı soru: Nasıl uyuyorsun?
06:37
With my eyes shut. Ha-ha.
157
382000
3000
Gözlerim kapalı olarak. Haha.
06:40
I suppose what you mean is:
158
385000
2000
Sanırım kastettiğiniz şu:
06:42
What happens to the boat while I'm sleeping?
159
387000
2000
Ben uyurken tekneye ne oluyor?
06:44
Well, I plan my route so that I'm drifting
160
389000
2000
Rotamı öyle planlamaya çalışıyorum ki,
06:46
with the winds and the currents while I'm sleeping.
161
391000
2000
ben uyurken rüzgarlar ve akıntılar beni doğru yönde sürüklesin.
06:48
On a good night, I think my best ever was 11 miles
162
393000
2000
İyi bir gecede, sanırım başıma gelenin en iyisi buydu,
06:50
in the right direction.
163
395000
2000
doğru yönde 11 mil ilerledim.
06:52
Worst ever, 13 miles in the wrong direction.
164
397000
3000
En kötüsünde de, yanlış yönde 13 mil.
06:55
That's a bad day at the office.
165
400000
2000
Bu şirkette kötü bir güne karşılık geliyor.
06:57
What do I wear?
166
402000
2000
Ne giyiyorum?
06:59
Mostly, a baseball cap,
167
404000
2000
Çoğunlukla bir beyzbol şapkası,
07:01
rowing gloves and a smile -- or a frown,
168
406000
3000
kürek eldivenleri ve bir gülümseme, ya da bir çift çatık kaş
07:04
depending on whether I went backwards overnight --
169
409000
3000
– bir önceki gece hangi yöne gitmiş olduğuma bağlı olarak.
07:07
and lots of sun lotion.
170
412000
2000
Ve bol bol güneş kremi.
07:09
Do I have a chase boat?
171
414000
2000
Beni takip eden bir destek teknesi var mı?
07:11
No I don't. I'm totally self-supporting out there.
172
416000
3000
Hayır, yok. Orada tamamen kendi kendime yetiyorum.
07:14
I don't see anybody for the whole time
173
419000
2000
Denizde olduğum tüm süre boyunca
07:16
that I'm at sea, generally.
174
421000
2000
genellikle hiç kimseyi görmüyorum.
07:20
And finally: Am I crazy?
175
425000
3000
Ve son olarak: Deli miyim?
07:23
Well, I leave that one up to you to judge.
176
428000
3000
En iyisi, bunun kararını size bırakayım.
07:26
So, how do you top rowing across the Atlantic?
177
431000
3000
Peki, Atlantik’i kürekle geçtikten sonraki hedefiniz ne olur?
07:29
Well, naturally, you decide to row across the Pacific.
178
434000
3000
Tabii ki bu kez Pasifik’i kürekle geçmeye karar verirsiniz.
07:33
Well, I thought the Atlantic was big,
179
438000
2000
Açıkçası ben Atlantik’i büyük sanırdım,
07:35
but the Pacific is really, really big.
180
440000
3000
ama Pasifik gerçekten çok, çok büyük.
07:40
I think we tend to do it a little bit of a disservice in our usual maps.
181
445000
3000
Sanırım biz haritalarımızda bu duruma biraz haksızlık ediyoruz.
07:43
I don't know for sure that the Brits
182
448000
2000
Dünyanın bu görünümünü İngilizler mi icat etti emin değilim,
07:45
invented this particular view of the world, but I suspect we might have done so:
183
450000
3000
ama öyle olabileceğini sanıyorum
07:48
we are right in the middle,
184
453000
2000
çünkü bu görünümde biz tam ortadayız.
07:50
and we've cut the Pacific in half
185
455000
2000
Ve Pasifik’i iki yarıya bölüp,
07:52
and flung it to the far corners of the world.
186
457000
3000
haritanın iki uzak ucuna atmışız.
07:55
Whereas if you look in Google Earth,
187
460000
3000
Öyle ki, eğer Google Earth’e bakarsanız,
07:58
this is how the Pacific looks.
188
463000
2000
Pasifik böyle görünür.
08:00
It pretty much covers half the planet.
189
465000
3000
Gezegenin neredeyse yarısını kaplar.
08:03
You can just see a little bit of North America up here
190
468000
2000
Şurada yukarıda Kuzey Amerika’nın küçük bir bölümünü görebilirsiniz,
08:05
and a sliver of Australia down there.
191
470000
3000
aşağıda da Avustralya’dan ince bir kıymık.
08:08
It is really big --
192
473000
2000
Gerçekten büyüktür.
08:10
65 million square miles --
193
475000
2000
170 milyon kilometrekare.
08:12
and to row in a straight line across it
194
477000
2000
Ve kürek çekerek düz bir çizgi üzerinde geçmek için,
08:14
would be about 8,000 miles.
195
479000
2000
8.000 mil gitmeniz gerekirdi.
08:16
Unfortunately, ocean rowboats
196
481000
2000
Ne yazık ki, okyanusta seyreden kürekli tekneler
08:18
very rarely go in a straight line.
197
483000
2000
pek nadiren düz bir çizgi üzerinde ilerlerler.
08:20
By the time I get to Australia,
198
485000
2000
Avustralya’ya ulaştığımda,
08:22
if I get to Australia,
199
487000
2000
yani eğer Avustralya’ya ulaşabilirsem,
08:24
I will have rowed probably nine or 10,000 miles in all.
200
489000
3000
büyük olasılıkla toplamda 9.000 ya da 10.000 mil yol almış olacağım.
08:29
So, because nobody in their straight mind would row
201
494000
2000
Aklı başında hiçbir kimse Hawaii’ye gelip de,
08:31
straight past Hawaii without dropping in,
202
496000
2000
uğramadan yanından kürek çekerek geçip gitmeyeceğinden,
08:33
I decided to cut this very big undertaking
203
498000
2000
bu çok büyük girişimi
08:35
into three segments.
204
500000
3000
üç bölüme ayırdım.
08:38
The first attempt didn't go so well.
205
503000
2000
İlk deneme pek de iyi gitmedi.
08:40
In 2007, I did a rather involuntary capsize drill
206
505000
3000
2007’de, 24 saat içinde üç kez
08:43
three times in 24 hours.
207
508000
2000
isteğim dışında alabora talimi yapmak zorunda kaldım.
08:45
A bit like being in a washing machine.
208
510000
2000
Biraz çamaşır makinası içinde olmaya benziyordu.
08:47
Boat got a bit dinged up,
209
512000
2000
Hem tekne
08:49
so did I.
210
514000
2000
hem de ben epey sarsıldık.
08:51
I blogged about it. Unfortunately, somebody
211
516000
2000
Ben de bununla ilgili bir blog yazısı yazdım. Ne yazık ki,
08:53
with a bit of a hero complex decided that
212
518000
2000
kahramanlık kompleksine sahip bir kişi,
08:55
this damsel was in distress and needed saving.
213
520000
3000
bu küçük hanımın zor durumda ve kurtarılmaya ihtiyacı olduğuna karar vermiş.
08:58
The first I knew about this was when the Coast Guard plane turned up overhead.
214
523000
3000
Benimse bundan haberim, Sahil Güvenlik uçağı başımın üstünde belirdiğinde olabildi.
09:01
I tried to tell them to go away.
215
526000
2000
Onlara beni yalnız bırakmalarını söylemeye çalıştım.
09:03
We had a bit of a battle of wills.
216
528000
2000
Karşılıklı bir irade savaşı yaşadık.
09:05
I lost and got airlifted.
217
530000
2000
Sonuçta ben kaybettim ve havayoluyla taşındım.
09:07
Awful, really awful.
218
532000
2000
Berbattı, gerçekten berbattı.
09:09
It was one of the worst feelings of my life,
219
534000
2000
Hayatımın en kötü duygularından biriydi.
09:11
as I was lifted up on that winch line into the helicopter
220
536000
3000
Beni helikoptere bağlayan vinç hattıyla yukarı çekilirken,
09:14
and looked down at my trusty little boat
221
539000
2000
sadık küçük tekneme
09:16
rolling around in the 20 foot waves
222
541000
3000
6 metrelik dalgalar arasında sallanırken baktım
09:19
and wondering if I would ever see her again.
223
544000
2000
ve onu bir daha görüp göremeyeceğimi merak ettim.
09:21
So I had to launch a very expensive
224
546000
2000
Bunun için
09:23
salvage operation
225
548000
2000
çok pahalı bir kurtarma operasyonu başlatmak
09:25
and then wait another nine months
226
550000
2000
ve yeniden okyanusa çıkabilmek için
09:27
before I could get back out onto the ocean again.
227
552000
2000
bir dokuz ay daha beklemek zorunda kaldım.
09:29
But what do you do?
228
554000
2000
Ama ne yaparsınız?
09:31
Fall down nine times, get up 10.
229
556000
2000
9 kez düşer, 10 kez kalkarsınız.
09:33
So, the following year, I set out
230
558000
2000
Gelecek sene yeniden denize açıldım
09:35
and, fortunately, this time made it safely across to Hawaii.
231
560000
3000
ve neyse ki, bu kez güvenle Hawaii'ye ulaştım.
09:38
But it was not without misadventure.
232
563000
2000
Ancak aksilikler de eksik değildi.
09:40
My watermaker broke,
233
565000
2000
Su cihazım bozuldu
09:42
only the most important piece of kit that I have on the boat.
234
567000
3000
teknedeki tek en önemli şey.
09:45
Powered by my solar panels,
235
570000
2000
Gücünü güneş panellerimden alarak,
09:47
it sucks in saltwater
236
572000
2000
tuzlu suyu emer
09:49
and turns it into freshwater.
237
574000
2000
ve tatlı suya dönüştürür.
09:51
But it doesn't react very well to being immersed in ocean,
238
576000
3000
Ama okyanusa daldırılmak ona pek iyi gelmedi
09:54
which is what happened to it.
239
579000
2000
ve sonuçta böyle oldu.
09:56
Fortunately, help was at hand.
240
581000
2000
Neyse ki, yardım yetişti.
09:58
There was another unusual boat out there
241
583000
2000
Orada bir başka sıradışı tekne daha vardı,
10:00
at the same time, doing as I was doing,
242
585000
3000
aynı zamanda, benimle aynı şeyi yapıyordu.
10:03
bringing awareness to the North Pacific Garbage Patch,
243
588000
3000
Kuzey Pasifik çöp alanı hakkında farkındalık yaratmaya çalışıyordu.
10:06
that area in the North Pacific about twice the size of Texas,
244
591000
3000
Bu alan Texas'ın yaklaşık iki katı kadardır,
10:09
with an estimated 3.5 million
245
594000
2000
tahminen 3.5 milyon ton
10:11
tons of trash in it,
246
596000
2000
çöpten oluşur.
10:13
circulating at the center of
247
598000
2000
Kuzey Pasifik akıntısının merkezinde
10:15
that North Pacific Gyre.
248
600000
2000
döner durur.
10:17
So, to make the point, these guys
249
602000
2000
Bu noktaya vurgu yapmak için, bu adamlar
10:19
had actually built their boat out of plastic trash,
250
604000
3000
teknelerini plastik çöpten inşa etmiş,
10:22
15,000 empty water bottles
251
607000
2000
15.000 boş su şişesini
10:24
latched together into two pontoons.
252
609000
3000
iki duba halinde birbirine bağlamışlardı.
10:27
They were going very slowly.
253
612000
2000
Çok yavaş ilerliyorlardı.
10:29
Partly, they'd had a bit of a delay.
254
614000
2000
Yolda bir de gecikme yaşamışlardı.
10:31
They'd had to pull in at Catalina Island shortly after they left Long Beach
255
616000
3000
Long Beach'ten ayrıldıktan kısa süre sonra, Catalina Adası'na yanaşmak zorunda kaldılar.
10:34
because the lids of all the water bottles were coming undone,
256
619000
3000
Çünkü bütün su şişelerinin kapakları açılmaya
10:37
and they were starting to sink.
257
622000
2000
ve tekne batmaya başlamıştı.
10:39
So they'd had to pull in and do all the lids up.
258
624000
3000
Bu nedenle durup bütün kapakları halletmeleri gerekti.
10:44
But, as I was approaching the end of my water reserves,
259
629000
3000
Ama ben su stoğumun sonlarına yaklaşırken,
10:47
luckily, our courses were converging.
260
632000
2000
neyse ki rotalarımız çakışıyordu.
10:49
They were running out of food; I was running out of water.
261
634000
3000
Onların yemeği tükeniyordu, benim de suyum.
10:52
So we liaised by satellite phone and arranged to meet up.
262
637000
3000
Uydu telefonu aracılığıyla iletişim kurduk ve bir buluşma ayarladık.
10:55
And it took about a week
263
640000
2000
Ve sonunda biraraya gelmemiz
10:57
for us to actually gradually converge.
264
642000
2000
yaklaşık bir hafta sürdü.
10:59
I was doing a pathetically slow speed
265
644000
2000
Acınacak kadar yavaş yol alıyordum,
11:01
of about 1.3 knots,
266
646000
2000
saatte yaklaşık 1.3 mil kadar.
11:03
and they were doing only marginally less pathetic speed of about 1.4:
267
648000
3000
Onlar da saatte 1.4 mil ile, olsa olsa biraz daha az acınacak haldelerdi.
11:06
it was like two snails in a mating dance.
268
651000
3000
Sanki çiftleşme dansındaki iki salyangoz gibiydik.
11:09
But, eventually, we did manage to meet up
269
654000
2000
Ama sonunda buluşmayı başardık.
11:11
and Joel hopped overboard,
270
656000
2000
Joel tekneye atladı
11:13
caught us a beautiful, big mahi-mahi,
271
658000
2000
ve bize büyük, güzel bir mahi mahi yakaladı.
11:15
which was the best food I'd had
272
660000
2000
Bu en azından son 3 ay içinde
11:17
in, ooh, at least three months.
273
662000
2000
yediğim en iyi yemekti.
11:19
Fortunately, the one that he caught that day
274
664000
2000
Neyse ki o gün tuttukları,
11:21
was better than this one they caught a few weeks earlier.
275
666000
3000
bu birkaç hafta önce tuttuklarından daha iyiydi.
11:24
When they opened this one up,
276
669000
2000
Onun içini açtıklarında,
11:26
they found its stomach was full of plastic.
277
671000
2000
midesinin plastikle dolu olduğunu gördüler.
11:28
And this is really bad news because plastic
278
673000
2000
Ve bu gerçekten kötü haber,
11:30
is not an inert substance.
279
675000
2000
çünkü plastik tepkimeye giren bir malzemedir.
11:32
It leaches out chemicals
280
677000
2000
Açığa çıkan kimyasal maddeler,
11:34
into the flesh of the poor critter that ate it,
281
679000
2000
onu yiyen zavallı yaratığın etine geçer.
11:36
and then we come along and eat that poor critter,
282
681000
3000
Ve sonra biz gelip de o zavallı yaratığı yediğimizde,
11:39
and we get some of the toxins accumulating
283
684000
2000
biriken toksinlerin bir bölümü
11:41
in our bodies as well.
284
686000
2000
bizim de bedenlerimize geçer.
11:43
So there are very real implications for human health.
285
688000
3000
Bunun da insan sağlığı için son derece somut sonuçları olur.
11:47
I eventually made it to Hawaii still alive.
286
692000
3000
Sonuçta Hawaii'ye canlı olarak ulaşmayı başardım.
11:50
And, the following year, set out
287
695000
2000
Ve sonraki sene,
11:52
on the second stage of the Pacific,
288
697000
3000
Pasifk'in ikinci etabı için
11:55
from Hawaii down to Tarawa.
289
700000
3000
Hawaii'den Tarawa'ya doğru denize açıldım.
11:58
And you'll notice something about Tarawa;
290
703000
3000
Tarawa hakkında bir şey dikkatinizi çekecektir;
12:01
it is very low-lying.
291
706000
2000
deniz seviyesine göre çok alçaktadır.
12:03
It's that little green sliver on the horizon,
292
708000
3000
Burası, şu ufukta gördüğünüz küçük yeşil kıymıktır.
12:06
which makes them very nervous
293
711000
2000
Bu nedenle onlar,
12:08
about rising oceans.
294
713000
2000
okyanusların yükselmesi konusunda çok endişeliler.
12:10
This is big trouble for these guys.
295
715000
2000
Bu durum onlar için çok büyük bir sorun.
12:12
They've got no points of land more than about six feet above sea level.
296
717000
3000
Deniz seviyesine göre 2 metreden daha yüksek kara parçaları yok.
12:15
And also, as an increase in extreme
297
720000
2000
Ayrıca,
12:17
weather events due to climate change,
298
722000
2000
aşırı hava durumlarındaki artışlar ve iklim değişikliği nedeniyle
12:19
they're expecting more waves
299
724000
2000
gittikçe daha fazla deniz dalgasının
12:21
to come in over the fringing reef,
300
726000
3000
adayı çevreleyen mercanları aşmasını
12:24
which will contaminate their fresh water supply.
301
729000
3000
ve tatlı su kaynaklarını kullanılamaz hale getirmesini bekliyorlar.
12:27
I had a meeting with the president there,
302
732000
2000
Orada başkanları ile bir toplantım oldu,
12:29
who told me about his
303
734000
2000
bana ülkesinin
12:31
exit strategy for his country.
304
736000
2000
tahliye stratejisinden bahsetti.
12:33
He expects that within the next 50 years,
305
738000
2000
Önümüzdeki 50 sene içinde
12:35
the 100,000 people that live there
306
740000
2000
orada yaşayan 100,000 insanın
12:37
will have to relocate to
307
742000
2000
göç ederek
12:39
New Zealand or Australia.
308
744000
2000
Yeni Zelanda ya da Avustralya'ya göç etmesini bekliyor.
12:41
And that made me think about how would I feel
309
746000
2000
Ve bu bana
12:43
if Britain was going to disappear under the waves;
310
748000
3000
İngiltere dalgalar altında kaybolacak olsa neler hissedeceğimi düşündürdü.
12:46
if the places where I'd been born
311
751000
2000
Eğer doğduğum,
12:48
and gone to school
312
753000
2000
okula gittiğim,
12:50
and got married,
313
755000
2000
evlendiğim yerler
12:52
if all those places were just going to disappear forever.
314
757000
2000
sonsuza kadar kaybolacak olsaydı,
12:54
How, literally, ungrounded
315
759000
2000
nasıl da, kelimenin tam anlamıyla, yersiz yurtsuz
12:56
that would make me feel.
316
761000
2000
hissedeceğimi düşündüm.
13:00
Very shortly, I'll be setting out to try and get to Australia,
317
765000
3000
Çok kısa süre sonra, Avustralya'ya ulaşmayı denemek üzere denize açılacağım.
13:03
and if I'm successful, I'll be the first woman ever to row solo
318
768000
3000
Ve eğer başarılı olursam, Pasifik'i kürekle tek başına geçen
13:06
all the way across the Pacific.
319
771000
2000
ilk kadın olacağım.
13:08
And I try to use this to bring awareness to these environmental issues,
320
773000
3000
Bunu, çevre sorunlarına karşı farkındalık oluşturmak
13:11
to bring a human face to the ocean.
321
776000
3000
ve okyanusa insani bir bakış getirmek için değerlendirmeye çalışıyorum.
13:14
If the Atlantic was about my inner journey,
322
779000
3000
Eğer Atlantik benim içsel yolculuğum,
13:17
discovering my own capabilities,
323
782000
2000
kendi becerilerimi keşfim olduysa,
13:19
maybe the Pacific has been about my outer journey,
324
784000
3000
belki Pasifik de benim dışsal yolculuğum oluyor.
13:22
figuring out how I can use
325
787000
2000
Düşünüp,
13:24
my interesting career choice
326
789000
2000
ilginç kariyer seçimimi
13:26
to be of service to the world,
327
791000
3000
dünyanın hizmetine sunmak için bir yol bulmaya
13:29
and to take some of those things that I've learned out there
328
794000
3000
ve orada öğrendiğim şeylerden bazılarını alıp
13:32
and apply them to the situation
329
797000
2000
şu anda
13:34
that humankind now finds itself in.
330
799000
3000
insanlığın kendini içinde bulduğu duruma uygulamaya çalışıyorum.
13:37
I think there are probably three key points here.
331
802000
3000
Bence burada muhtemelen üç anahtar nokta var.
13:40
The first one is about
332
805000
2000
Birincisi,
13:42
the stories that we tell ourselves.
333
807000
2000
kendimize anlattığımız hikayelerle ilgili.
13:44
For so long, I told myself
334
809000
2000
Çok uzun süre boyunca
13:46
that I couldn't have an adventure
335
811000
2000
kendime bir macera yaşayamayacağımı söyledim.
13:48
because I wasn't six foot tall
336
813000
2000
Çünkü 2 metre boyunda,
13:50
and athletic and bearded.
337
815000
3000
atletik yapılı ve sakallı değildim.
13:53
And then that story changed.
338
818000
3000
Ve sonra, o hikaye değişti.
13:56
I found out that people had rowed across oceans.
339
821000
3000
Okyanusları kürek çekerek geçmiş insanların bulunduğunu öğrendim.
13:59
I even met one of them and she was just about my size.
340
824000
3000
Hatta bunu yapmış bir kadınla tanıştım ve tam benim boyutlarımdaydı.
14:02
So even though I didn't grow any taller,
341
827000
2000
Böylece boyum uzamadı,
14:04
I didn't sprout a beard,
342
829000
2000
sakallarım çıkmadı
14:06
something had changed: My interior dialogue had changed.
343
831000
3000
ama birşey değişti, değişen benim iç sesimdi.
14:09
At the moment, the story that we collectively tell ourselves
344
834000
3000
Şu anda bizim, hepimizin kendi kendimize anlattığımız hikaye,
14:12
is that we need all this stuff,
345
837000
2000
sahip olduğumuz tüm o şeylere,
14:14
that we need oil.
346
839000
2000
dolayısıyla da petrole ihtiyaç duyduğumuz hikayesi.
14:16
But what about if we just change that story?
347
841000
3000
Ama ya bu hikayeyi bir değiştirirsek?
14:19
We do have alternatives,
348
844000
2000
Farklı seçeneklerimiz de var
14:21
and we have the power of free will
349
846000
2000
ve özgür irademizle
14:23
to choose those alternatives, those sustainable ones,
350
848000
3000
o sürdürülebilir seçenekleri seçme gücümüz var.
14:26
to create a greener future.
351
851000
2000
Daha yeşil bir gelecek yaratmak için.
14:30
The second point is about
352
855000
2000
İkinci nokta,
14:32
the accumulation of tiny actions.
353
857000
2000
küçücük eylemlerin üstüste birikmesiyle ilgili.
14:35
We might think that anything that we do as an individual
354
860000
3000
Birey olarak yaptıklarımızın, okyanusta bir damla olduğunu
14:38
is just a drop in the ocean, that it can't really make a difference.
355
863000
3000
ve gerçekte bir değişiklik yaratamayacağını düşünebiliriz.
14:41
But it does. Generally, we haven't
356
866000
2000
Ama yaratır.
14:43
got ourselves into this mess through big disasters.
357
868000
3000
Genellikle içinde bulunduğumuz durumun nedeni büyük felaketler değildir.
14:46
Yes, there have been the Exxon Valdezes
358
871000
2000
Evet, Exxon Valdezs'i yaşadık
14:48
and the Chernobyls,
359
873000
2000
ya da Çernobil'i.
14:50
but mostly it's been an accumulation
360
875000
2000
Ama çoğunlukla, sorun
14:52
of bad decisions
361
877000
2000
milyarlarca insanın
14:54
by billions of individuals,
362
879000
2000
günler, yıllar boyunca verdiği
14:56
day after day and year after year.
363
881000
3000
kötü kararların üstüste birikmesinden kaynaklandı.
14:59
And, by the same token, we can turn that tide.
364
884000
2000
Ve aynı şekilde, bu gidişi tersine çevirebiliriz.
15:01
We can start making better,
365
886000
2000
Daha iyi seçimler yapmaya başlayabiliriz.
15:03
wiser, more sustainable decisions.
366
888000
3000
Daha bilge, daha sürdürülebilir seçimler.
15:06
And when we do that, we're not just one person.
367
891000
2000
Ve bunu yaptığımızda, tek bir kişi değilizdir.
15:08
Anything that we do spreads ripples.
368
893000
3000
Yaptığımız her şey, dalga dalga yayılır.
15:11
Other people will see if you're in the supermarket line
369
896000
2000
Başkaları görür. Süpermarket kuyruğundayken
15:13
and you pull out your
370
898000
2000
çantanızdan
15:15
reusable grocery bag.
371
900000
2000
yeniden kullanılabilir bez torbanızı çıkardığınızı görürler.
15:17
Maybe if we all start doing this,
372
902000
2000
Belki hepimiz bunu yapmaya başlarsak,
15:19
we can make it socially unacceptable
373
904000
2000
toplumun
15:21
to say yes to plastic in the checkout line.
374
906000
3000
marketlerde plastik torbayı reddetmesini sağlayabiliriz.
15:24
That's just one example.
375
909000
2000
Bu sadece bir tek örnek.
15:26
This is a world-wide community.
376
911000
2000
Dünya artık küresel bir topluluk.
15:29
The other point:
377
914000
2000
Diğer nokta:
15:31
It's about taking responsibility.
378
916000
2000
Sorumluluk almakla ilgili.
15:33
For so much of my life,
379
918000
2000
Hayatımın çoğunda
15:35
I wanted something else to make me happy.
380
920000
3000
dışımdaki bir şeylerin beni mutlu etmesini istedim.
15:38
I thought if I had the right house or the right car
381
923000
2000
Eğer doğru eve, doğru arabaya
15:40
or the right man in my life,
382
925000
2000
ya da doğru adama sahip olursam
15:42
then I could be happy.
383
927000
2000
mutlu olabileceğimi sandım.
15:44
But when I wrote that obituary exercise,
384
929000
3000
Ancak o ölüm ilanlarımı yazdığımda,
15:47
I actually grew up a little bit in that moment
385
932000
3000
o anda biraz büyüdüm aslında.
15:50
and realized that I needed to create my own future.
386
935000
3000
Kendi geleceğimi yaratmak zorunda olduğumu fark ettim.
15:53
I couldn't just wait passively
387
938000
2000
Eylemsiz şekilde
15:55
for happiness to come and find me.
388
940000
3000
mutluluğun gelip beni bulmasını bekleyemezdim.
15:58
And I suppose I'm a selfish environmentalist.
389
943000
2000
Ve bencil bir çevreci olduğumu sanıyorum.
16:00
I plan on being around for a long time,
390
945000
2000
Daha uzun süre yaşamayı planlıyorum.
16:02
and when I'm 90 years old,
391
947000
2000
Ve 90 yaşıma geldiğimde,
16:04
I want to be happy and healthy.
392
949000
2000
mutlu ve sağlıklı olmak istiyorum.
16:06
And it's very difficult to be happy
393
951000
2000
Ve
16:08
on a planet that's racked
394
953000
2000
enkaza dönmüş bir gezegende
16:10
with famine and drought.
395
955000
3000
açlık ve kıtlık içinde mutlu olmak çok zor.
16:13
It's very difficult to be healthy on a planet
396
958000
2000
Toprağı,
16:15
where we've poisoned the earth
397
960000
3000
denizi ve havayı zehirlediğimiz
16:18
and the sea and the air.
398
963000
3000
bir gezegende sağlıklı olmak çok zor.
16:21
So, shortly, I'm going to be
399
966000
2000
Kısa süre içinde,
16:23
launching a new initiative
400
968000
2000
yeni bir hareket başlatacağım,
16:25
called Eco-Heroes.
401
970000
3000
adı Eco-Heroes (Çevre Kahramanları)
16:28
And the idea here is that
402
973000
2000
Buradaki fikir şu:
16:30
all our Eco-Heroes will log at least one green deed every day.
403
975000
3000
Bütün çevre kahramanlarımız her gün en azından bir tane yeşil eylem kaydedecekler.
16:33
It's meant to be a bit of a game.
404
978000
2000
Bu bir tür oyun olacak.
16:35
We're going to make an iPhone app out of it.
405
980000
2000
Bunun için bir iPhone uygulaması geliştireceğiz.
16:37
We just want to try and create that awareness
406
982000
2000
Sadece bir farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.
16:39
because, sure, changing a light bulb isn't going to change the world,
407
984000
3000
Çünkü kesinlikle, bir tek ampülü değiştirmek tüm dünyayı değiştirmeyecek.
16:42
but that attitude,
408
987000
2000
Ama o tutum,
16:44
that awareness that leads you to change the light bulb
409
989000
3000
sizi o ampülü değiştirmeye,
16:47
or take your reusable coffee mug,
410
992000
2000
ya da kahvenizi plastik bardak yerine kupada içmeye yönelten farkındalık
16:49
that is what could change the world.
411
994000
3000
işte o, dünyayı değiştirebilir.
16:52
I really believe that we stand
412
997000
2000
Gerçekten şu anda
16:54
at a very important point in history.
413
999000
3000
tarihin çok önemli bir noktasında durduğumuza inanıyorum.
16:57
We have a choice. We've been blessed,
414
1002000
2000
Bir seçimimiz var. Bizler kutsanmış,
16:59
or cursed, with free will.
415
1004000
2000
ya da lanetlenmişiz. Çünkü özgür irade sahibiyiz.
17:01
We can choose a greener future,
416
1006000
3000
Daha yeşil bir geleceği seçebiliriz.
17:04
and we can get there
417
1009000
2000
Ve o geleceğe
17:06
if we all pull together to take it one stroke at a time.
418
1011000
3000
eğer hep birlikte kürek çekersek ulaşabiliriz, adım adım.
17:09
Thank you.
419
1014000
2000
Teşekkür ederim.
17:11
(Applause)
420
1016000
3000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Roz Savage - Ocean rowerRoz Savage gave up her life as a management consultant to row across the Atlantic in 2005. Her mission now is to row across the Pacific, from the West Coast to Australia, raising awareness along the way of plastic pollution, climate change and eco-heroism.
Why you should listen
A latecomer to the life of adventure, Roz Savage worked as a management consultant for 11 years before setting out in a new life direction -- in a rowboat across the Atlantic Ocean. She completed her solo row across the Atlantic in 2005 and is now on a mission be the first woman to row solo across the Pacific, from the West Coast of the US to Australia. She began the pursuit in 2008, rowing from California to Hawaii, and rowed from Hawaii to Kiribati in 2009. In April 2010 she began the third and final stage of her Pacific row, from Kiribati to Australia.
When not on the open seas, Roz is a passionate environmental campaigner, focused on sustainability and ending plastic pollution. She's working on the new site EcoHeroes.me, where everyday acts of environmental heroism (as simple as refusing a plastic carrier bag) can be tracked and celebrated.
Roz Savage | Speaker | TED.com