TEDWomen 2010
Jody Williams: A realistic vision for world peace
Jody Williams: Dünya barışı için gerçekçi bir görüş
Filmed:
Readability: 3.3
821,241 views
Nobel Barış Ödülü sahibi Jody Williams, barışın gerçekten ne anlama geldiğini, ve keskin bir bakış açısından dünya barışına aşk getiriyor ve bunun için çalışanların yaratıcı mücadelelerinden - ve bağışlarından - hikayeler anlatıyor.
Jody Williams - Nobel peace laureate
Jody Williams won a Nobel Peace Prize for her efforts to eradicate landmines. Now she’s teaming up with five other female peace laureates to empower women to fight violence, injustice and inequality. Full bio
Jody Williams won a Nobel Peace Prize for her efforts to eradicate landmines. Now she’s teaming up with five other female peace laureates to empower women to fight violence, injustice and inequality. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
I'm actually here
0
0
2000
Ben aslında
00:17
to make a challenge to people.
1
2000
2000
burada insanlara meydan okumak için bulunuyorum.
00:19
I know there have been many challenges made to people.
2
4000
3000
Biliyorum ki insanlar bir çok mücadeleye davet edilmiştir.
00:22
The one I'm going to make
3
7000
2000
Benim yapıcağım ise
00:24
is that it is time for us to reclaim
4
9000
2000
barışın gerçekten ne anlama geldiğini
00:26
what peace really means.
5
11000
3000
yeniden talep etmenin zamanı olmasıdır.
00:29
Peace is not "Kumbaya, my Lord."
6
14000
3000
Barış, "Yanıma gel Lord'um." değildir.
00:32
Peace is not the dove and the rainbow --
7
17000
3000
Barış, kumru ve gökkuşağı değildir --
00:35
as lovely as they are.
8
20000
3000
onlar kadar güzel olsa da.
00:38
When I see the symbols
9
23000
2000
Gökkuşağı ve kumrunun
00:40
of the rainbow and the dove,
10
25000
2000
sembollerini görünce,
00:42
I think of personal serenity.
11
27000
3000
kişisel huzuru düşünüyorum.
00:45
I think of meditation.
12
30000
2000
Meditasyonu düşünüyorum.
00:47
I do not think
13
32000
2000
Barışın ne olduğu
00:49
about what I consider to be peace,
14
34000
3000
hakkında düşünmüyorum,
00:52
which is sustainable peace
15
37000
3000
sürerliği olan bir barış
00:55
with justice and equality.
16
40000
3000
adalet ve eşitlik içinde
00:58
It is a sustainable peace
17
43000
2000
Bu, sürdürebilecek bir barış
01:00
in which the majority of people
18
45000
3000
ve burada bu gezegendeki
01:03
on this planet
19
48000
2000
insanların bir çoğunun
01:05
have access to enough resources
20
50000
3000
sağlam bir yaşam için
01:08
to live dignified lives,
21
53000
3000
gerekli kaynaklara ulaşımı var
01:11
where these people have enough access
22
56000
3000
ve bu insanların gerektiği kadar
01:14
to education
23
59000
2000
eğitime de erişimi var
01:16
and health care,
24
61000
2000
ve sağlık bakımına
01:18
so that they can live in freedom from want
25
63000
3000
ki böylece arzu ve korkulardan özgür
01:21
and freedom from fear.
26
66000
3000
yaşayabilsinler.
01:24
This is called human security.
27
69000
3000
Buna insan güvenliği denir.
01:27
And I am not a complete pacifist
28
72000
3000
Ve ben tam anlamıyla bir barışsever değilim,
01:30
like some of my really, really heavy-duty,
29
75000
3000
benim bazı gerçekten ağır ışı olan,
01:33
non-violent friends,
30
78000
2000
ve şiddetten uzak arkadaşlarım gibi,
01:35
like Mairead McGuire.
31
80000
2000
Mairead McGuire gibi.
01:37
I understand that humans
32
82000
2000
İnsanların karman çorman olduğunu
01:39
are so "messed up" --
33
84000
3000
anlıyorum --
01:42
to use a nice word,
34
87000
2000
düzgün bir kelime kullanmak için,
01:44
because I promised my mom
35
89000
2000
çünkü anneme söz verdim ki
01:46
I'd stop using the F-bomb in public.
36
91000
2000
S-bombasını halk içinde kullanmayı durduracağım
01:48
And I'm trying harder and harder.
37
93000
3000
Ve daha daha çok bunu yapmaya çalışıyorum.
01:51
Mom, I'm really trying.
38
96000
2000
Anne, gerçekten deniyorum.
01:53
We need a little bit of police;
39
98000
2000
Bizim çok az polise ihtiyacımız var,
01:55
we need a little bit of military,
40
100000
2000
bizim çok az orduya ihtiyacımız var
01:57
but for defense.
41
102000
2000
savunma için ihtiyacımız var bunlara
01:59
We need to redefine
42
104000
2000
Bu dünyada bizi güvenli
02:01
what makes us secure
43
106000
2000
yapan şeyleri
02:03
in this world.
44
108000
2000
tekrar tanımlamalıyız.
02:05
It is not arming our country
45
110000
2000
Bu ülkemizi tepeden tırnağa
02:07
to the teeth.
46
112000
2000
silahlandırmak değil.
02:10
It is not getting other countries
47
115000
2000
Başka ülkelerin tepeden tırnağa
02:12
to arm themselves to the teeth
48
117000
2000
silahlanması değil;
02:14
with the weapons that we produce
49
119000
2000
bizim ürettiğimiz silahlarla
02:16
and we sell them.
50
121000
3000
ve bizim sattığımız.
02:19
It is using that money more rationally
51
124000
3000
Bu parayi daha doğru kullanmak
02:22
to make the countries of the world secure,
52
127000
4000
ve böylece ülkelerin güvenliğini sağlamak,
02:26
to make the people of the world secure.
53
131000
3000
insanların güvenliğini sağlamak.
02:30
I was thinking about
54
135000
2000
Son zamanlarda
02:32
the recent ongoings
55
137000
2000
Kongre'de olanları
02:34
in Congress,
56
139000
2000
düşünüyordum.
02:36
where the president is offering
57
141000
3000
Başkan, Stratejik Silahları Azaltma Antaşmasıyla ilgili oylamayı
02:39
8.4 billion dollars
58
144000
3000
kazanmak için 8.4 milyar dolar
02:42
to try to get the START vote.
59
147000
2000
teklif ediyor.
02:44
I certainly support the START vote.
60
149000
2000
Ben kesinlikle Stratejik Silahları Azaltma Antaşmasıyla ilgili oylamayı destekliyorum.
02:46
But he's offering 84 billion dollars
61
151000
3000
Ama 84 milyar dolar teklif ediyor
02:49
for the modernizing
62
154000
3000
nükleer silahları
02:52
of nuclear weapons.
63
157000
2000
modernize etmek için.
02:54
Do you know the figure that the U.N. talks about
64
159000
3000
BM'nin Bin Yıllık Kalkınma Hedefleri'ni yerine getirmesi
02:57
for fulfilling the Millennium Development Goals
65
162000
3000
için 80 milyar dolardan bahsettiğini
03:00
is 80 billion dollars?
66
165000
3000
biliyor musunuz?
03:05
Just that little bit of money,
67
170000
2000
Sadece bu kadarcık para,
03:07
which to me, I wish it was in my bank account --
68
172000
2000
bana göre, keşke benim banka hesabımda olsaydı --
03:09
it's not, but ...
69
174000
2000
değil, ama...
03:11
In global terms, it's a little bit of money.
70
176000
3000
Küresel bakımdan bu çok az para.
03:16
But it's going to modernize weapons
71
181000
2000
fakat bu silahları modernleştirecek
03:18
we do not need
72
183000
2000
ihtiyacımız olmayan silahları
03:20
and will not be gotten rid of in our lifetime,
73
185000
3000
ve ömrümüz boyunca kurtulamayacağımız silahları
03:23
unless we get up off our ...
74
188000
2000
ve bu eğer biz sesimi duyurup
03:25
and take action to make it happen,
75
190000
3000
harekete geçmezsek
03:28
unless we begin to believe
76
193000
2000
ve bu son iki günde
03:30
that all of the things that we've been hearing about
77
195000
2000
duyduğumuz tüm bu şeylerin
03:32
in these last two days
78
197000
2000
insan güvenliğini sağlamak için bir araya gelmiş
03:34
are elements of what come together
79
199000
2000
ögeler olduğuna inanmazsak
03:36
to make human security.
80
201000
3000
bu gerçekleşecek
03:39
It is saving the tigers.
81
204000
3000
bu kaplanları kurtarmakla ilgili
03:42
It is stopping the tar sands.
82
207000
3000
bu katranlı kumları durdurmak
03:45
It is having access
83
210000
3000
bu ,kanseri tehşis edebilecek
03:48
to medical equipment
84
213000
2000
tıbbi malzemeye
03:50
that can actually tell who does have cancer.
85
215000
3000
erişimi sağlamak
03:53
It is all of those things.
86
218000
2000
tüm bunlar bahsettiğim.
03:55
It is using our money for all of those things.
87
220000
3000
paramızı bunlar için kullanmamız önemli olan
03:58
It is about action.
88
223000
2000
harekete geçmemiz
04:00
I was in Hiroshima
89
225000
2000
birkaç hafta önce
04:02
a couple of weeks ago,
90
227000
2000
Hiroşima'daydım
04:04
and His Holiness --
91
229000
2000
Patrik cenapları ile birlikte.
04:06
we're sitting there in front of thousands of people in the city,
92
231000
3000
Şehirde binlerce insanın önünde oturuyoruz
04:09
and there were about eight of us Nobel laureates.
93
234000
2000
Ve 8 nobel ödüllü bir aradayız
04:11
And he's a bad guy. He's like a bad kid in church.
94
236000
3000
ve o kötü bir adam,kilisedeki kötü çocuk
04:14
We're staring at everybody, waiting our turn to speak,
95
239000
3000
insalara bakınıyor,konuşma sıramızın gelmesini bekliyoruz.
04:17
and he leans over to me, and he says,
96
242000
2000
ve bana doğru eğilerek şöyle diyor;
04:19
"Jody, I'm a Buddhist monk."
97
244000
3000
Jody,Ben bir Budist rahibiyim
04:23
I said, "Yes, Your Holiness.
98
248000
3000
Ben de evet cenapları diyorum
04:26
Your robe gives it away."
99
251000
2000
Üstünüze giydiğiniz şeyden anlaşılıyor bu.
04:28
(Laughter)
100
253000
2000
(kahkaha)
04:30
He said, "You know
101
255000
2000
Ve O şöyle diyor; biliyorsun,
04:32
that I kind of like meditation, and I pray."
102
257000
3000
meditasyonu seviyorum ve dua ediyorum
04:35
I said, "That's good. That's good.
103
260000
2000
Ben de bu iyi bu iyi diyorum
04:37
We need that in the world.
104
262000
2000
Dünyamız için buna ihtiyacımız var diyorum
04:39
I don't follow that, but that's cool."
105
264000
3000
Ben bunu yapmıyorum ama bu iyi bir şey diyorum
04:42
And he says, "But I have become skeptical.
106
267000
3000
Ve O da şöyle diyor; ama ben şüpheci oldum
04:45
I do not believe
107
270000
3000
meditasyonun ve duanın
04:48
that meditation and prayer
108
273000
3000
dünyayı değiştirebileceğine
04:51
will change this world.
109
276000
2000
inanmıyorum.
04:53
I think what we need
110
278000
2000
Sanırım ihtiyacımız olan şey
04:55
is action."
111
280000
2000
hareket geçmek
04:57
His Holiness, in his robes,
112
282000
2000
Cenapları,yeni kıyafetiyle
04:59
is my new action hero.
113
284000
3000
benim yeni kahramanım
05:02
I spoke with Aung Sun Suu Kyi
114
287000
2000
Birkaç gün önce
05:04
a couple of days ago.
115
289000
2000
Aung Sun Suu Kyi ile konuştum.
05:06
As most of you know,
116
291000
2000
Pek çoğunuzun bildiği gibi
05:08
she's a hero for democracy in her country, Burma.
117
293000
3000
O ülkesi Burma'da bir demokrasi kahramanı.
05:11
You probably also know
118
296000
2000
Ve belki yine biliyorsunuzdur
05:13
that she has spent 15 of the last 20 years
119
298000
2000
ülkesine demokrasi getirmek için
05:15
imprisoned for her efforts
120
300000
3000
çabaladığı son 20 yılın 15'ini
05:18
to bring about democracy.
121
303000
2000
hapishanede geçirdi.
05:20
She was just released a couple of weeks ago,
122
305000
3000
Birkaç hafta önce ancak serbest bırakıldı.
05:23
and we're very concerned to see how long she will be free,
123
308000
3000
Ve biz de ne kadar süre serbest kalacağı konusunda gerçekten endişeliyiz.
05:26
because she is already out in the streets in Rangoon,
124
311000
2000
Çünkü şimdiden Rangoo'da sokaklarda
05:28
agitating for change.
125
313000
2000
değişim getirmek için çabalamaya başladı.
05:30
She is already out in the streets, working with the party
126
315000
3000
Sokaklarda,partisiyle birlikte
05:33
to try to rebuild it.
127
318000
2000
partiyi yeniden inşa etmek için çalışıyor.
05:35
But I talked to her for a range of issues.
128
320000
3000
Kendisiyle bazı konularla ilgili konuştuk.
05:38
But one thing that I want to say,
129
323000
2000
Ve size aktarmak istediğim bir şey var
05:40
because it's similar to what His Holiness said.
130
325000
3000
çünkü bu patrik cenaplarının söylediğine benziyor
05:43
She said, "You know, we have a long road to go
131
328000
3000
Şöyle dedi:Önümüzde uzun bir yol var
05:46
to finally get democracy in my country.
132
331000
3000
demokrasiyi ülkemize getirmek için
05:49
But I don't believe in hope
133
334000
3000
Fakat emek vermeden
05:52
without endeavor.
134
337000
3000
başarıya inanmıyorum
05:55
I don't believe in the hope of change,
135
340000
3000
eğer harekete geçmezsek
05:58
unless we take action
136
343000
2000
değişime,değişimin olabileceğine
06:00
to make it so."
137
345000
2000
inanmıyorum
06:02
Here's another woman hero of mine.
138
347000
3000
İşte benim bir diğer kadın kahramanım
06:05
She's my friend, Dr. Shirin Ebadi,
139
350000
3000
Dostum doktor Shirin Ebadi.
06:08
the first Muslim woman
140
353000
2000
Kendisi Nobel Barış ödülünü alan
06:10
to receive the Nobel Peace Prize.
141
355000
2000
İlk Müslüman kadın.
06:12
She has been in exile
142
357000
2000
Son bir buçuk yıldır
06:14
for the last year and a half.
143
359000
2000
sürgündeydi
06:16
You ask her where she lives -- where does she live in exile?
144
361000
3000
Ona nerede yaşadığını,sürgünde nereye gönderildiğini sorduğunuzda
06:19
She says the airports of the world.
145
364000
3000
cevabı dünyanın dör bir yanındaki havalanları olur.
06:22
She is traveling because she was out of the country
146
367000
3000
O seyehat ediyor çünkü seçim zamanında
06:25
at the time of the elections.
147
370000
2000
ülke dışındaydı.
06:27
And instead of going home,
148
372000
2000
Ve eve dönmek yerine
06:29
she conferred with all the other women that she works with,
149
374000
3000
birlikte çalıştığı tüm diğer kadınlarla bir araya geldi,görüştü
06:32
who said to her, "Stay out. We need you out.
150
377000
3000
Ve bu kadınlar ona,ülke dışında kal,senin ülke dışnda olman lazım bizim için,dediler
06:35
We need to be able to talk to you out there,
151
380000
2000
Seninle oradan konuşabilmemiz lazım dediler
06:37
so that you can give the message
152
382000
2000
ki burada ne olup bittiğine dair
06:39
of what's happening here."
153
384000
2000
dışarıya mesaj verebilesin.
06:41
A year and a half --
154
386000
2000
bir buçuk yıl--
06:43
she's out speaking
155
388000
2000
O,ülkesi dışında ülkesindeki kadınlar adına konuşuyor
06:45
on behalf of the other women in her country.
156
390000
3000
sesini duyurmaya çalışıyor.
06:48
Wangari Maathai --
157
393000
2000
Wangari Maathai--
06:50
2004 Peace laureate.
158
395000
2000
2004'te Barış ödülü aldı.
06:52
They call her the "Tree Lady,"
159
397000
2000
Ona 'ağaç kadın' diyorlar.
06:54
but she's more than the Tree Lady.
160
399000
2000
ama O, aslında bundan da fazlası.
06:56
Working for peace
161
401000
2000
Barış için çalışmak
06:58
is very creative.
162
403000
2000
yaratıcılık ister.
07:00
It's hard work every day.
163
405000
2000
Her gün çok çalışmanız gerekir.
07:02
When she was planting those trees,
164
407000
2000
O, ağaçları dikerken
07:04
I don't think most people understand
165
409000
2000
çoğu insanın
07:06
that, at the same time,
166
411000
3000
onun başka insanlara ağaç diktirme
07:09
she was using the action
167
414000
2000
eylemini
07:11
of getting people together to plant those trees
168
416000
3000
aslında ülkesindeki otoriter hükümeti nasıl yeneceğine
07:14
to talk about how to overcome
169
419000
3000
dair konuşmak,sesini duyurmak için kullandığını
07:17
the authoritarian government in her country.
170
422000
3000
anladığını sanmıyorum.
07:20
People could not gather
171
425000
2000
İnsanlar toplandıklarında
07:22
without getting busted and taken to jail.
172
427000
3000
yakalanmaktan ve hapse atılmaktan kurtulamıyorlardı.
07:25
But if they were together planting trees for the environment,
173
430000
3000
Ama çevre için ağaç dikmek adına bir araya geldiklerinde
07:28
it was okay --
174
433000
2000
sorun yoktu
07:30
creativity.
175
435000
2000
işte bu yaratıcılık.
07:33
But it's not just iconic women
176
438000
3000
Yalnızca sembol haline gelmiş kadınlar değil
07:36
like Shirin,
177
441000
2000
Shirin gibi
07:38
like Aung Sun Suu Kyi, like Wangari Maathai --
178
443000
3000
Aung Sun Suu Kyi gibi,Wangari Maathai gibi dünyayı değiştirmeye çalışan
07:41
it is other women in the world
179
446000
3000
dünyadaki diğer kadınlar da
07:44
who are also struggling together
180
449000
2000
birlikte çaba sarf ederek
07:46
to change this world.
181
451000
2000
dünyayı değiştirmeye çalışıyorlar.
07:48
The Women's League of Burma,
182
453000
2000
Burma Kadınlar Birliği--
07:50
11 individual organizations of Burmese women
183
455000
3000
ki bu Burmalı kadınların kurduğu 11 ayrı örgütten oluşur
07:53
came together because there's strength in numbers.
184
458000
3000
bu birlik toplandı;çünkü sayının fazlalığı gücün göstergesidir.
07:56
Working together is what changes our world.
185
461000
3000
Dünyayı değiştiren şey birlikte çalışmaktır
07:59
The Million Signatures Campaign
186
464000
2000
Bir milyon imza kampanyasıyla
08:01
of women inside Burma
187
466000
2000
Burma'daki kadınlar
08:03
working together to change human rights,
188
468000
3000
ülkelerin insan hakları ve
08:06
to bring democracy to that country.
189
471000
2000
demokrasi getirmek için birlikte çalışıyorlar
08:08
When one is arrested and taken to prison,
190
473000
3000
Biri tutuklanıp hapse gönderildiğinde
08:11
another one comes out and joins the movement,
191
476000
3000
diğeri gelip harekete katılıyor
08:14
recognizing that if they work together,
192
479000
3000
ve bunu yaparken eğer birlikte çalışırlarsa
08:17
they will ultimately bring change
193
482000
2000
sonunda ülkelerine değişimi getirebileceklerini
08:19
in their own country.
194
484000
2000
biliyorlar.
08:21
Mairead McGuire in the middle,
195
486000
2000
Mairead McGuire ortada
08:23
Betty Williams on the right-hand side --
196
488000
2000
Betty Williams ta sağda
08:25
bringing peace to Northern Ireland.
197
490000
2000
Kuzey İrlanda'ya barış getiriyorlar.
08:27
I'll tell you the quick story.
198
492000
2000
Size bunun hikayesini anlatacağım hemen
08:29
An IRA driver was shot,
199
494000
2000
Bir İrlanda Cumhuriiyet Ordusu askeri vuruluyor
08:31
and his car plowed into people
200
496000
2000
ve arabası da insanlara çarpıyor
08:33
on the side of the street.
201
498000
2000
sokaktaki
08:35
There was a mother and three children.
202
500000
2000
Bir anne ve üç çocuğuna çarpıyor.
08:37
The children were killed on the spot.
203
502000
2000
Çocuklar kaza yerinde hayatlarını kaybediyorlar
08:39
It was Mairead's sister.
204
504000
2000
O anne Mairead'ın kızkardeşi
08:41
Instead of giving in
205
506000
2000
Bu şiddet karşısında
08:43
to grief, depression, defeat
206
508000
3000
acı,depresyon ve yenilmişlik duygusuna kapılıp
08:46
in the face of that violence,
207
511000
3000
gitmektense Mairead
08:49
Mairead hooked up with Betty --
208
514000
2000
Betty ile bir araya geliyor--
08:51
a staunch Protestant and a staunch Catholic --
209
516000
3000
biri sıkı bir Protestan,diğeri de sıkı bir Katolik
08:54
and they took to the streets
210
519000
2000
ve sokaklarda gösteri yapmaya başlıyorlar
08:56
to say, "No more violence."
211
521000
3000
"şiddete hayır"
08:59
And they were able to get
212
524000
2000
Ve onbinlerce insanı,özellikle kadınları ve bir de erkekleri
09:01
tens of thousands of, primarily, women, some men,
213
526000
3000
etkileyerek
09:04
in the streets to bring about change.
214
529000
3000
değişim getirebilmek için gösteri yapıyorlar
09:08
And they have been
215
533000
2000
Ve Kuzey İrlanda'ya değişim getiren dalganın
09:10
part of what brought peace to Northern Ireland,
216
535000
2000
parçası oluyorlar
09:12
and they're still working on it,
217
537000
2000
ve hala bununla ilgili çabalarını sürdürüyorlar
09:14
because there's still a lot more to do.
218
539000
3000
çünkü daha yapılacak çok şey var.
09:17
This is Rigoberta Menchu Tum.
219
542000
2000
Bu Rigoberta Menchu Tum
09:19
She also received the Peace Prize.
220
544000
2000
Nobel Barış Ödülü sahibi aynı zamanda.
09:21
She is now running for president.
221
546000
2000
Şu anda başkanlık seçimlerinde aday
09:23
She is educating the indigenous people of her country
222
548000
3000
ülkesindeki yerli insanlara
09:26
about what it means to be a democracy,
223
551000
3000
demokrasinin ne anlama geldiğiyle ilgili
09:29
about how you bring democracy to the country,
224
554000
3000
ülkeye nasıl demokrasi getirileceğiyle ilgili
09:32
about educating, about how to vote --
225
557000
2000
oy kullanmayla ilgili
09:34
but that democracy is not just about voting;
226
559000
3000
fakat demokrasinin yalnızca oy kullanmadan ibaret olmadığıyla ilgili eğitim veriyor
09:37
it's about being an active citizen.
227
562000
2000
demokrasinin aktif bir vatandaş olmakla ilgili olduğunu öğretiyor.
09:39
That's what I got stuck doing --
228
564000
2000
Bu yaparken çıkmaza girdiğim bir şey
09:41
the landmine campaign.
229
566000
2000
mayın kampanyası
09:43
One of the things that made this campaign work
230
568000
3000
Bu kampanyanın işe yaramasını sağlayan şey
09:46
is because we grew from two NGOs
231
571000
3000
iki sivil toplum örgütüyken
09:49
to thousands
232
574000
2000
tüm dünyada
09:51
in 90 countries around the world,
233
576000
2000
90 ülkede binlerce insana ulaşmamızdı
09:53
working together in common cause to ban landmines.
234
578000
3000
Mayınların yasaklanması için birlikte çalıştık
09:57
Some of the people who worked in our campaign
235
582000
2000
Kampanyamızda görev alan insanlardan bazıları
09:59
could only work maybe an hour a month.
236
584000
2000
belki de ayda yalnızca bir saat çalışabildi
10:01
They could maybe volunteer that much.
237
586000
2000
Bu kadar vakit ayırabiliyorlardı.
10:03
There were others, like myself,
238
588000
2000
Ve bir de benim gibi
10:05
who were full-time.
239
590000
2000
tam zamanlı çalışanlar vardı
10:07
But it was the actions, together, of all of us
240
592000
3000
değişim getiren
10:10
that brought about that change.
241
595000
2000
hepimizin ortak çabalarıydı.
10:12
In my view, what we need today
242
597000
2000
bence ,bugün ihtiyacımız olan şey
10:14
is people getting up
243
599000
2000
insanların
10:16
and taking action
244
601000
2000
harekete geçmesi
10:18
to reclaim the meaning of peace.
245
603000
2000
ve barışın anlamını vurgulamasıdır
10:20
It's not a dirty word.
246
605000
2000
bu kötü bir kelime değil
10:22
It's hard work every single day.
247
607000
2000
her gün çok çalışmayı gerektiren bir kelime
10:24
And if each of us
248
609000
2000
Ve her birimiz
10:26
who cares about the different things we care about
249
611000
2000
önemsediğimiz farklı şeylere önem verirken
10:28
got up off our butts
250
613000
2000
harekete geçip
10:30
and volunteered
251
615000
2000
bu iş için gönüllü olursak
10:32
as much time as we could,
252
617000
3000
ve mümkün olduğunca bunun için zaman ayırabilirsek
10:35
we would change this world,
253
620000
2000
bu dünyayı değiştirebilirz
10:37
we would save this world.
254
622000
2000
bu dünyayı kurtarabiliriz
10:39
And we can't wait for the other guy. We have to do it ourselves.
255
624000
2000
başka birinin bunu yapmasını bekleyemeyiz,bunu kendimiz yapmak durumundayız
10:41
Thank you.
256
626000
2000
Teşekkürler.
10:43
(Applause)
257
628000
3000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Jody Williams - Nobel peace laureateJody Williams won a Nobel Peace Prize for her efforts to eradicate landmines. Now she’s teaming up with five other female peace laureates to empower women to fight violence, injustice and inequality.
Why you should listen
In more than 100 years of Nobel Peace Prizes, only a dozen women have ever won. Civil-rights and peace activist Jody Williams, received the award in 1997 as the chief strategist of the International Campaign to Ban Landmines, which established the first global treaty banning antipersonnel mines.
Williams believes that peace is defined by human (not national) security and that it must be achieved through sustainable development, environmental justice, and meeting people’s basic needs. To this end, she co-founded the Nobel Women’s Initiative, endorsed by six of seven living female Peace laureates. She chairs the effort to support activists, researchers, and others working toward peace, justice, and equality for women and thus humanity. Williams also continues to fight for the total global eradication of landmines.
Jody Williams | Speaker | TED.com