TEDWomen 2010
Madeleine Albright: On being a woman and a diplomat
Madeleine Albright: Kadın ve diplomat olmak üzerine
Filmed:
Readability: 3.4
828,183 views
Amerika Birleşik Devletleri eski dışişleri bakanı Madeleine Albright politika ve diplomasi hakkında cesurca konuşurken, kadın sorunlarının dış politikanın merkezinde bir yere sahip olduğunu iddia ediyor. Önemsiz bir konu olmanın aksine, kadın sorunlarının genellikle yaşam ve ölümle doğrudan ilgili olup en ciddi sorunlardan olduğunu söylüyor. Paley Center'da Pat Mitchell ile samimi ve komik bir söyleşi.
Madeleine Albright - Former US Secretary of State
Since leaving office as US Secretary of State in 2001, Madeleine Albright has continued her distinguished career in foreign affairs as a businesswoman, political adviser and professor. Full bio
Since leaving office as US Secretary of State in 2001, Madeleine Albright has continued her distinguished career in foreign affairs as a businesswoman, political adviser and professor. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
Pat Mitchell: What is the story of this pin?
0
0
2000
Pat Mitchell: Bu rozetin hikayesi nedir?
00:17
Madeleine Albright: This is "Breaking the Glass Ceiling."
1
2000
2000
Madeleine Albright: Bu camdan tavanı kırmayı temsil ediyor.
00:19
PM: Oh.
2
4000
2000
PM: Öyle mi?
00:22
That was well chosen, I would say, for TEDWomen.
3
7000
3000
O zaman TEDWomen için iyi bir tercih olmuş.
00:25
MA: Most of the time I spend when I get up in the morning
4
10000
2000
MA: Sabahları kalktığımda zamanımın büyük ölçüsünü
00:27
is trying to figure out what is going to happen.
5
12000
2000
o gün neler olacağını kestirmeye çalışmakla geçiririm.
00:29
And none of this pin stuff would have happened
6
14000
2000
Ve Saddam Hüseyin olmasaydı,
00:31
if it hadn't been for Saddam Hussein.
7
16000
2000
bu rozet olmayacaktı.
00:33
I'll tell you what happened.
8
18000
2000
Ne olduğunu anlatayım.
00:35
I went to the United Nations as an ambassador,
9
20000
3000
Birleşmiş Milletlere bir elçi olarak gittim.
00:38
and it was after the Gulf War,
10
23000
2000
Körfez Savaşı'ndan sonraydı.
00:40
and I was an instructed ambassador.
11
25000
2000
Görevlendirilmiş bir elçiydim.
00:42
And the cease-fire had been translated
12
27000
2000
Ateşkes, bir seri
00:44
into a series of sanctions resolutions,
13
29000
3000
zorlayıcı önleme dönüştürmüştü.
00:47
and my instructions
14
32000
2000
Ve benim görevim,
00:49
were to say perfectly terrible things about Saddam Hussein constantly,
15
34000
3000
Saddam Hüseyin hakkında sürekli korkunç şeyler söylemekti,
00:52
which he deserved -- he had invaded another country.
16
37000
3000
bunları hak ediyordu da -- başka bir ülkeyi işgal etmişti.
00:55
And so all of a sudden, a poem appeared in the papers in Baghdad
17
40000
3000
Bir gün Bağdat'taki gazetelerde bir şiir yayınlandı,
00:58
comparing me to many things,
18
43000
2000
beni, eşsiz bir sürüngenin de arasında bulunduğu
01:00
but among them an "unparalleled serpent."
19
45000
3000
pek çok şey ile karşılaştırıyordu.
01:03
And so I happened to have a snake pin.
20
48000
2000
Böylece bir yılan rozeti takmaya başladım.
01:05
So I wore it when we talked about Iraq.
21
50000
2000
Irak'la ilgili konuşmalarım sırasında takıyordum.
01:07
(Laughter)
22
52000
2000
(Gülüşmeler)
01:09
And when I went out to meet the press,
23
54000
2000
Basınla görüşmeye gittiğimde,
01:11
they zeroed in, said, "Why are you wearing that snake pin?"
24
56000
2000
tam hedefe vurarak "O yılan rozetini niye takıyorsunun?" diye sorduklarında
01:13
I said, "Because Saddam Hussein compared me to an unparalleled serpent."
25
58000
3000
"Çünkü Saddam Hüseyin beni eşsiz bir yılana benzetti." diye cevap verdim.
01:16
And then I thought, well this is fun.
26
61000
2000
Sonra bunun eğlenceli olduğunu düşündüm
01:18
So I went out and I bought a lot of pins
27
63000
3000
ve gidip
01:21
that would, in fact, reflect
28
66000
2000
o gün neler olacağını düşündüğümü yansıtan
01:23
what I thought we were going to do on any given day.
29
68000
2000
birçok rozet aldım.
01:25
So that's how it all started.
30
70000
2000
Bu rozet hikayesi böyle başladı.
01:27
PM: So how large is the collection?
31
72000
2000
PM: Koleksiyonunuz ne kadar geniş?
01:29
MA: Pretty big.
32
74000
2000
MA: Bir hayli geniş.
01:31
It's now traveling.
33
76000
2000
Şimdi seyahat halinde.
01:33
At the moment it's in Indianapolis,
34
78000
2000
Şu anda Indianapolis'te,
01:35
but it was at the Smithsonian.
35
80000
2000
daha önce Smithsonian'da idi.
01:37
And it goes with a book that says, "Read My Pins."
36
82000
3000
Yanında da "Rozetlerimi Okuyun" isimli bir kitap gidiyor.
01:40
(Laughter)
37
85000
2000
(Gülüşmeler)
01:42
PM: So is this a good idea.
38
87000
3000
PM: Bu iyi bir fikir.
01:45
I remember when you were the first woman
39
90000
2000
İlk kadın Dışişleri Bakanı olduğunuzda
01:47
as Secretary of State,
40
92000
2000
sürekli
01:49
and there was a lot of conversation always
41
94000
2000
ne giydiğiniz
01:51
about what you were wearing,
42
96000
2000
nasıl göründüğünüz
01:53
how you looked --
43
98000
2000
hakkında sürekli konuşulduğunu hatırlıyorum --
01:55
the thing that happens to a lot of women,
44
100000
2000
bu birçok kadının başına geliyor,
01:57
especially if they're the first in a position.
45
102000
3000
özellikle de konumlarında ilk olan kadınlara.
02:00
So how do you feel about that -- the whole --
46
105000
3000
Peki bunun tümü hakkında ne düşünüyorsunuz?
02:03
MA: Well, it's pretty irritating actually
47
108000
2000
MA: Bu aslında çok rahatsız edici,
02:05
because nobody ever describes what a man is wearing.
48
110000
3000
çünkü bir erkeğin ne giydiği konusunda kimse konuşmaz.
02:08
But people did pay attention to what clothes I had.
49
113000
3000
Ama insanlar benim kıyafetlerime dikkat ettiler.
02:11
What was interesting was that,
50
116000
2000
İşin ilginç yanı,
02:13
before I went up to New York as U.N. ambassador,
51
118000
2000
New York'a Birleşmiş Milletler elçisi olarak gittiğimde,
02:15
I talked to Jeane Kirkpatrick, who'd been ambassador before me,
52
120000
3000
benden önce elçi olan Jeane Kirkpatrick ile konuştum
02:18
and she said, "You've got to get rid of your professor clothes.
53
123000
3000
ve bana "Profesör kıyafetlerinde kurtulmalısın.
02:21
Go out and look like a diplomat."
54
126000
2000
Dışarı çık ve bir diplomat gibi gözük." dedi.
02:23
So that did give me a lot of opportunities to go shopping.
55
128000
3000
Bu da bana sık sık alışverişe gitmek için bahane oldu.
02:26
But still, there were all kinds of questions
56
131000
3000
Ama hala, şapka giydin mi, eteğin ne kadar kısaydı
02:29
about -- "did you wear a hat?" "How short was your skirt?"
57
134000
3000
gibi sorular vardı.
02:32
And one of the things --
58
137000
2000
Hatırlarsanız Condoleezza Rice
02:34
if you remember Condoleezza Rice was at some event and she wore boots,
59
139000
3000
bir davette çizme giymişti
02:37
and she got criticized over that.
60
142000
2000
ve bunun için eleştirilmişti.
02:39
And no guy ever gets criticized. But that's the least of it.
61
144000
3000
Hiçbir erkek bunun için eleştirilmez. Bu en hafifi.
02:42
PM: It is, for all of us, men and women,
62
147000
3000
PM: Bu, kadın erkek hepimiz için
02:45
finding our ways of defining our roles,
63
150000
3000
hayattaki rollerimizi tanımlamak
02:48
and doing them in ways that make a difference in the world
64
153000
3000
ve onu, dünyayı değiştirmek ve geleceği şekillendirmek için
02:51
and shape the future.
65
156000
2000
nasıl yerine geitrdiığmız.
02:53
How did you handle that balance
66
158000
3000
Bu dengeyi nasıl tutturdunuz?
02:56
between being the tough diplomatic
67
161000
3000
Bu ülkenin, dünyanın geri kalanına
02:59
and strong voice of this country
68
164000
3000
sert diplomatik ve güçlü sesi olmak ile
03:02
to the rest of the world
69
167000
2000
kendiniz hakkında ne hissettiğiniz,
03:04
and also how you felt about yourself
70
169000
2000
anne olmak, büyükanne olmak, yetiştirmek
03:06
as a mother, a grandmother, nurturing ...
71
171000
3000
arasındaki dengeyi nasıl ayarladınız?
03:09
and so how did you handle that?
72
174000
2000
Bununla nasıl başa çıktınız?
03:11
MA: Well the interesting part was I was asked
73
176000
2000
MA: İşin ilginci, benim ilk
03:13
what it was like to be the first woman Secretary of State
74
178000
2000
kadın dışişleri bakanı olduğum açıklandıktan
03:15
a few minutes after I'd been named.
75
180000
2000
birkaç dakika sonra bu bana soruldu.
03:17
And I said, "Well I've been a woman for 60 years,
76
182000
2000
Benim cevabım, "60 yıldır kadınım
03:19
but I've only been Secretary of State for a few minutes."
77
184000
3000
ama sadece birkaç dakikadır dışişleri bakanıyım." oldu.
03:22
So it evolved.
78
187000
2000
Zamanla gelişti.
03:24
(Laughter)
79
189000
2000
(Gülüşmeler)
03:26
But basically I love being a woman.
80
191000
2000
Ama temelinde kadın olmaktan çok memnunum.
03:28
And so what happened --
81
193000
2000
Böylece ne oldu? --
03:30
and I think there will probably be some people in the audience
82
195000
2000
eminim seyirciler arasında da bunu
03:32
that will identify with this --
83
197000
2000
kendiyle özleştirecekler vardır --
03:34
I went to my first meeting, first at the U.N.,
84
199000
3000
B.M.'deki ilk toplantıma gittim.
03:37
and that's when this all started,
85
202000
2000
Her şey orada başladı,
03:39
because that is a very male organization.
86
204000
3000
çok erkek bir organizasyondu.
03:42
And I'm sitting there -- there are 15 members of the Security Council --
87
207000
3000
Güvenlik Konseyi 15 kişiden oluşur
03:45
so 14 men sat there staring at me,
88
210000
4000
ve ben orada otururken 14 erkek bana bakıyordu,
03:49
and I thought -- well you know how we all are.
89
214000
2000
ben de düşünüyordum. Hepiniz bilirsiniz.
03:51
You want to get the feeling of the room,
90
216000
2000
Odadaki havayı anlamaya çalışırsınız,
03:53
and "do people like me?"
91
218000
2000
insanlar beni sevdiler mi,
03:55
and "will I really say something intelligent?"
92
220000
2000
gerçekten zekice bir şey söyleyebilecek miyim?
03:57
And all of a sudden I thought, "Well, wait a minute.
93
222000
3000
Birden şöyle düşündüm. Bir dakika,
04:00
I am sitting behind a sign that says 'The United States,'
94
225000
3000
"Birleşik Devletler" yazısının arkasında oturuyorum.
04:03
and if I don't speak today
95
228000
2000
Bu gün konuşmazsam
04:05
then the voice of the United States will not be heard,"
96
230000
3000
Birleşik Devletler'in sesi duyulmayacak.
04:08
and it was the first time that I had that feeling
97
233000
2000
O zaman hayatımda ilk defa
04:10
that I had to step out of myself
98
235000
2000
kendimi çekingen kadın modundan
04:12
in my normal, reluctant female mode
99
237000
4000
çıkarıp bir ülke adına konuşmam gerektiği
04:16
and decide that I had to speak on behalf of our country.
100
241000
3000
hissine kapıldım.
04:19
And so that happened more at various times,
101
244000
3000
Bu daha sonra da başıma geldi,
04:22
but I really think that there was a great advantage in many ways
102
247000
4000
ama kadın olmanın gerçekten
04:26
to being a woman.
103
251000
2000
pek çok açıdan avantajlı olduğunu düşünüyorum.
04:28
I think we are a lot better
104
253000
2000
Bence kişisel ilişkilerde
04:30
at personal relationships,
105
255000
2000
daha iyiyiz
04:32
and then have the capability obviously
106
257000
2000
ve gerektiğinde bir şeyi
04:34
of telling it like it is when it's necessary.
107
259000
3000
olduğu gibi anlatabilme kapasitesine sahibiz.
04:37
But I have to tell you, I have my youngest granddaughter,
108
262000
2000
Ama size şunu söylemeliyim, en küçük torunum
04:39
when she turned seven last year,
109
264000
2000
geçen yıl yedi yaşına bastığında,
04:41
said to her mother, my daughter,
110
266000
2000
annesine, kızıma,
04:43
"So what's the big deal about Grandma Maddie being Secretary of State?
111
268000
3000
"Büyükanne Maddie'nin dışişleri bakanı olmasının ne önemi var?
04:46
Only girls are Secretary of State."
112
271000
2000
Sadece kızlar dışişleri bakanı oluyorlar zaten." dedi.
04:48
(Laughter)
113
273000
2000
(Gülüşmeler)
04:50
(Applause)
114
275000
9000
(Alkış)
04:59
PM: Because in her lifetime -- MA: That would be so.
115
284000
3000
PM: Onun yaşantısında -- (MA: Öyle)
05:03
PM: What a change that is.
116
288000
2000
PM: Ne kadar büyük bir değişim.
05:05
As you travel now all over the world,
117
290000
3000
Şimdi dünyayı dolaştığınızda,
05:08
which you do frequently,
118
293000
2000
sık sık yapıyorsunuz bunu,
05:10
how do you assess
119
295000
2000
kadınların ve kızların
05:12
this global narrative around the story of women and girls?
120
297000
3000
yerini nasıl görüyorsunuz?
05:15
Where are we?
121
300000
2000
Neredeyiz?
05:17
MA: I think we're slowly changing,
122
302000
2000
MA: Bence yavaş yavaş değişiyoruz,
05:19
but obviously there are whole pockets
123
304000
2000
ama tabii ki hiçbir şeyin
05:21
in countries where nothing is different.
124
306000
2000
değişmediği ülkeler de var.
05:23
And therefore it means that we have to remember
125
308000
3000
Bu yüzden birçoğumuzun büyük fırsatlara
05:26
that, while many of us have had huge opportunities --
126
311000
3000
sahip olduğunu -- Pat, sen de alanında önemli bir lidersin --
05:29
and Pat, you have been a real leader in your field --
127
314000
3000
ama kendi başının çaresine
05:32
is that there are a lot of women
128
317000
2000
bakabilecek durumda olmayan
05:34
that are not capable
129
319000
2000
birçok kadının olduğunu unutmamalıyız.
05:36
of worrying and taking care of themselves
130
321000
2000
Ve kadınların kadınlara
05:38
and understanding that women have to help other women.
131
323000
3000
yardım etmesi gerektiğini hatırlatmalıyız.
05:41
And so what I have felt --
132
326000
2000
Ve ben şunu hissettim --
05:43
and I have looked at this
133
328000
2000
buna ulusal güvenlik
05:45
from a national security issue --
134
330000
2000
açısından da baktım --
05:47
when I was Secretary of State, I decided
135
332000
3000
ben dışişleri bakanıyken
05:50
that women's issues had to be central to American foreign policy,
136
335000
3000
kadın sorunlarının Amerika dış politikasında
05:53
not just because I'm a feminist,
137
338000
2000
merkezde olması gerekiyordu.
05:55
but because I believe that societies are better off
138
340000
4000
Sadece feminist olduğumdan düşünmedim bunu.
05:59
when women are politically and economically empowered,
139
344000
3000
Bence kadınların politik ve ekonomik olarak güçlendiği
06:02
that values are passed down,
140
347000
2000
toplumlar daha iyi durumda olurlar, değerler aktarılır,
06:04
the health situation is better,
141
349000
3000
sağlık durumu daha iyidir,
06:07
education is better,
142
352000
2000
eğitim daha iyidir,
06:09
there is greater economic prosperity.
143
354000
2000
ekonomik kalkınma daha iyidir.
06:11
So I think that it behooves us --
144
356000
3000
Bence kadınların ekonomide ve politikada
06:14
those of us that live in various countries
145
359000
3000
söz hakkına sahip olduğu ülkelerdeki kadınlar olarak
06:17
where we do have economic and political voice --
146
362000
3000
diğer kadınlara
06:20
that we need to help other women.
147
365000
2000
yardım etmeliyiz.
06:22
And I really dedicated myself to that,
148
367000
2000
Ve kendimi hem B.M.'de hem de dışişleri bakanı olarak
06:24
both at the U.N. and then as Secretary of State.
149
369000
3000
buna adadım.
06:27
PM: And did you get pushback
150
372000
2000
PM: Peki bunu dışişleri politikasının
06:29
from making that a central tenant of foreign policy?
151
374000
3000
merkezine koyduğunuzda itirazlarla karşılaştınız mı?
06:32
MA: From some people.
152
377000
2000
MA: Bazı insanlardan.
06:34
I think that they thought that it was a soft issue.
153
379000
3000
Sanırım bunun önemsiz bir konu olduğunu düşünüyorlardı.
06:37
The bottom line that I decided
154
382000
2000
Ama benim düşünceme göre
06:39
was actually women's issues are the hardest issues,
155
384000
3000
kadın sorunları en ciddi sorunlar,
06:42
because they are the ones that have to do with life and death
156
387000
3000
çünkü onlar birçok açıdan,
06:45
in so many aspects,
157
390000
2000
yaşamla ve ölümle ilgili sorunlar
06:47
and because, as I said,
158
392000
2000
ve dediğim gibi
06:49
it is really central to the way that we think about things.
159
394000
3000
bence düşünce tarzımızın merkezindeler.
06:52
Now for instance,
160
397000
2000
Örneğin,
06:54
some of the wars that took place
161
399000
2000
ben görevde iken
06:56
when I was in office,
162
401000
2000
olan birçok savaşın
06:58
a lot of them, the women were the main victims of it.
163
403000
3000
ana mağdurları kadınlardı.
07:01
For instance, when I started,
164
406000
2000
Mesela ben başladığımda
07:03
there were wars in the Balkans.
165
408000
3000
Balkanlar'da savaşlar vardı.
07:06
The women in Bosnia were being raped.
166
411000
3000
Bosna'daki kadınlara tecavüz ediliyordu.
07:09
We then managed to set up a war crimes tribunal
167
414000
3000
Biz daha sonra bu tarz meselelerle ilginen
07:12
to deal specifically with those kinds of issues.
168
417000
3000
bir savaş suçları mahkemesi kurmayı başardık.
07:15
And by the way, one of the things that I did at that stage
169
420000
3000
Oradayken yaptığım şeylerden biri de
07:18
was, I had just arrived at the U.N.,
170
423000
3000
B.M'ye katıldığımda
07:21
and when I was there, there were 183 countries in the U.N.
171
426000
3000
183 ülke vardı.
07:24
Now there are 192.
172
429000
2000
Şimdi 192.
07:26
But it was one of the first times that I didn't have to cook lunch myself.
173
431000
3000
Kendime öğle yemeği hazırlamak zorunda olmadığım ilk zamanlardandı.
07:29
So I said to my assistant,
174
434000
2000
Asistanıma,
07:31
"Invite the other women permanent representatives."
175
436000
3000
"Diğer kadın temsilcileri davet et" dedim.
07:34
And I thought when I'd get to my apartment
176
439000
2000
Evime gittiğimde orada dolu kadın olacağını
07:36
that there'd be a lot of women there.
177
441000
2000
düşünmüştüm.
07:38
I get there, and there are six other women, out of 183.
178
443000
3000
Sadece 6 kadın vardı, 183 kişi arasından.
07:41
So the countries that had women representatives
179
446000
3000
Kadın temsilcisi olan ülkeler
07:44
were Canada, Kazakhstan, Philippines,
180
449000
2000
Kanada, Kazakistan, Filipinler,
07:46
Trinidad Tobago, Jamaica,
181
451000
2000
Trinidad Tobago, Jamaica,
07:48
Lichtenstein and me.
182
453000
3000
Lichtenstein ve ben.
07:51
So being an American, I decided to set up a caucus.
183
456000
3000
Amerikalı olarak bir toplantı düzenlemeye karar verdim.
07:54
(Laughter)
184
459000
2000
(Gülüşmeler)
07:56
And so we set it up,
185
461000
2000
Bunu düzenledik
07:58
and we called ourselves the G7.
186
463000
2000
ve kendimize G7 adını verdik.
08:00
(Laughter)
187
465000
2000
(Gülüşmeler)
08:02
PM: Is that "Girl 7?" MA: Girl 7.
188
467000
2000
PM: Bu, 7 kız anlamına mı geliyor? (MA: Yedi kız.)
08:04
And we lobbied
189
469000
2000
MA: Ve biz, kadın sorunları hakkında
08:06
on behalf of women's issues.
190
471000
2000
lobi yapmaya başladık.
08:08
So we managed to get two women judges
191
473000
3000
Bu savaş suçları mahkemesine
08:11
on this war crimes tribunal.
192
476000
2000
iki kadın yargıç getirilmesini başardık.
08:13
And then what happened
193
478000
2000
Peki ne oldu,
08:15
was that they were able to declare that rape was a weapon of war,
194
480000
3000
tecavüzün bir insanlık dışı bir savaş silahı olarak
08:18
that it was against humanity.
195
483000
2000
kabul edilmesini sağladılar.
08:20
(Applause)
196
485000
5000
(Alkış)
08:25
PM: So when you look around the world
197
490000
2000
PM: Dünyaya baktığımızda
08:27
and you see that, in many cases --
198
492000
2000
özellikle Batı dünyasında
08:29
certainly in the Western world --
199
494000
2000
kadınların liderlik pozisyonlarına geldiğini
08:31
women are evolving into more leadership positions,
200
496000
3000
ve başka yerlerde de
08:34
and even other places
201
499000
2000
bariyerlerin yavaş yavaş yıkıldığını
08:36
some barriers are being brought down,
202
501000
3000
görüyoruz,
08:39
but there's still so much violence,
203
504000
3000
ama hala şiddet olayları
08:42
still so many problems,
204
507000
2000
ve birçok sorun var,
08:44
and yet we hear there are more women
205
509000
2000
ama uzlaşma masalarında
08:46
at the negotiating tables.
206
511000
2000
daha fazla kadın var.
08:48
Now you were at those negotiating tables
207
513000
2000
Siz bu uzlaşma masalarındayken
08:50
when they weren't, when there was maybe you --
208
515000
3000
pek kadın yoktu, belki siz
08:53
one voice, maybe one or two others.
209
518000
2000
tek bir ses, belki bir iki daha.
08:55
Do you believe, and can you tell us why,
210
520000
3000
Siz, bu durumda
08:58
there is going to be a significant shift
211
523000
3000
şiddet, barış, çatışma ve çözüm
09:01
in things like violence
212
526000
2000
konularında ciddi bir değişim
09:03
and peace and conflict and resolution
213
528000
3000
olacağına inanıyor musunuz?
09:06
on a sustainable basis?
214
531000
2000
İnanıyorsanız neden?
09:08
MA: Well I do think, when there are more women,
215
533000
3000
MA: Ben daha fazla kadın olunca
09:11
that the tone of the conversation changes,
216
536000
4000
görüşmenin tonunun değiştiğine gerçekten inanıyorum,
09:15
and also the goals of the conversation change.
217
540000
3000
bence görüşmenin amacı da değişiyor.
09:18
But it doesn't mean that the whole world
218
543000
2000
Ama bütün dünyanın
09:20
would be a lot better
219
545000
2000
kadınlar tarından yönetilmesi durumunda da
09:22
if it were totally run by women.
220
547000
2000
çok daha iyi durumda olacağına inanmıyorum.
09:24
If you think that, you've forgotten high school.
221
549000
3000
Böyle düşünüyorsanız, lise yıllarınızı unutmuşsunuz demektir.
09:27
(Laughter)
222
552000
3000
(Gülüşmeler)
09:30
But the bottom line
223
555000
2000
Ama neticede
09:32
is that there is a way,
224
557000
2000
masada daha fazla kadın olduğunda
09:34
when there are more women at the table,
225
559000
3000
bir anlaşmaya varma
09:37
that there's an attempt
226
562000
2000
konusunda
09:39
to develop some understanding.
227
564000
2000
çaba oluyor.
09:41
So for instance, what I did when I went to Burundi,
228
566000
3000
Mesela Burundi'ye gittiğimde
09:44
we'd got Tutsi and Hutu women together
229
569000
3000
Tutsi ve Hutu kadınlarını
09:47
to talk about some of the problems
230
572000
2000
bir araya getirererek
09:49
that had taken place in Rwanda.
231
574000
2000
onlarla Rwanda'da olan olayları konuştuk.
09:51
And so I think the capability of women
232
576000
3000
Bence kadınların kendini
09:54
to put themselves --
233
579000
2000
karşısındakinin yerine koyma becerileri daha gelişmiş.
09:56
I think we're better about putting ourselves into the other guy's shoes
234
581000
3000
Bence biz kendimizi başkasının yerine koyup
09:59
and having more empathy.
235
584000
2000
empatiye sahip olmakta daha iyiyiz.
10:01
I think it helps in terms of the support
236
586000
3000
Bence odada başka kadınların olması
10:04
if there are other women in the room.
237
589000
2000
destek açısından da yardımcı oluyor.
10:06
When I was Secretary of State,
238
591000
2000
Dışişleri bakanıyken, benden başka
10:08
there were only 13 other women foreign ministers.
239
593000
3000
sadece 13 kadın dışişleri bakanı vardı.
10:11
And so it was nice when one of them would show up.
240
596000
3000
Ve birinin gelmesi iyi oluyordu.
10:14
For instance, she is now the president of Finland,
241
599000
3000
Örneğin şimdiki Finlandiya başkanı
10:17
but Tarja Halonen was the foreign minister of Finland
242
602000
3000
Tarja Halonen, o zaman dışişleri bakanıydı
10:20
and, at a certain stage, head of the European Union.
243
605000
3000
ve bir ara da Avrupa Birliği başkanı.
10:23
And it was really terrific.
244
608000
2000
Bu harika bir şeydi.
10:25
Because one of the things I think you'll understand.
245
610000
2000
bunu bence siz de anlayabilirsiniz.
10:27
We went to a meeting,
246
612000
2000
Bir toplantıya gitmiştik,
10:29
and the men in my delegation,
247
614000
2000
ve ben "Bu konu hakkında
10:31
when I would say, "Well I feel we should do something about this,"
248
616000
3000
bir şeyler yapılması gerektiğini hissediyorum" dediğimde,
10:34
and they'd say, "What do you mean, you feel?"
249
619000
3000
erkekler "Hissetmekle ne demek istiyorsun?" dediler.
10:37
And so then Tarja was sitting across the table from me.
250
622000
3000
Tarja benim karşımda oturuyordu.
10:40
And all of a sudden we were talking about arms control,
251
625000
3000
Birden silah kontrolü hakkında konuşmaya başladık,
10:43
and she said, "Well I feel we should do this."
252
628000
2000
o da "Bunu yapmamız gerektiğini hissediyorum." dedi.
10:45
And my male colleagues kind of got it all of a sudden.
253
630000
3000
Erkek çalışma arkadaşlarım bunu o anda anladılar.
10:48
But I think it really does help
254
633000
2000
Bence dış politika
10:50
to have a critical mass of women
255
635000
3000
meseleleriyle ilgilenen pozisyonlarda
10:53
in a series of foreign policy positions.
256
638000
3000
ciddi miktarda kadın olmalı.
10:56
The other thing that I think is really important:
257
641000
3000
Bence çok önemli olan diğer bir konu da:
10:59
A lot of national security policy
258
644000
2000
Birçok ulusal güvenlik politikası
11:01
isn't just about foreign policy,
259
646000
2000
sadece ulusal güvenlikle ilgili değil,
11:03
but it's about budgets, military budgets,
260
648000
3000
bütçelerler, askeri bütçelerle
11:06
and how the debts of countries work out.
261
651000
3000
ve ülkelerin borçlarının nasıl olduğuyla ilgili.
11:09
So if you have women
262
654000
2000
Bu yüzden,
11:11
in a variety of foreign policy posts,
263
656000
3000
çeşitli dış politika pozisyonlarında
11:14
they can support each other
264
659000
2000
kadınlar olursa, onlar
11:16
when there are budget decisions being made in their own countries.
265
661000
3000
kendi ülkerinde karar verilme aşamasında birbirlerine yardımcı olabilirler.
11:19
PM: So how do we get
266
664000
2000
PM: Peki o noktaya nasıl geleceğiz?
11:21
this balance we're looking for, then, in the world?
267
666000
3000
Dünyadaki bu denge durumuna?
11:24
More women's voices at the table?
268
669000
2000
Masalarda daha fazla kadın sesi
11:26
More men who believe
269
671000
2000
ve dengenin daha iyi olduğuna
11:28
that the balance is best?
270
673000
2000
inanan erkekler?
11:30
MA: Well I think one of the things --
271
675000
2000
MA: Şöyle olabilir:
11:32
I'm chairman of the board of an organization
272
677000
2000
Ben Ulusal Demokratik Enstitü adında
11:34
called the National Democratic Institute
273
679000
2000
kadın adayları destekleyen bir kuruluşun
11:36
that works to support women candidates.
274
681000
3000
yönetim kurulundayım.
11:39
I think that we need
275
684000
2000
Bence
11:41
to help in other countries
276
686000
2000
diğer ülkelerde
11:43
to train women
277
688000
2000
kadınların politik pozisyonlarda olması için
11:45
to be in political office,
278
690000
2000
yardım etmeliyiz
11:47
to figure out how they can in fact
279
692000
2000
ve onların politikada seslerini
11:49
develop political voices.
280
694000
2000
nasıl çıkaracaklarını düşünmeliyiz.
11:51
I think we also need to be supportive
281
696000
3000
Bence ayrıca iş alanları yaratma
11:54
when businesses are being created
282
699000
3000
konusunda destek sağlamalı
11:57
and just make sure that women help each other.
283
702000
2000
ve kadınların birbirlerine yardım etmelerini sağlamalıyız.
11:59
Now I have a saying
284
704000
2000
Benim güçlü olarak
12:01
that I feel very strongly about,
285
706000
2000
inandığım bir şey var.
12:03
because I am of a certain age
286
708000
2000
Belli bir yaşı geçtim
12:05
where, when I started in my career,
287
710000
2000
ve kariyerime ilk başladığımda
12:07
believe it or not, there were other women who criticized me:
288
712000
3000
ister inanın ister inanmayın beni eleştiren başka kadınlar vardı:
12:10
"Why aren't you in the carpool line?"
289
715000
3000
"Niçin arabanda değilsin?"
12:13
or "Aren't your children suffering
290
718000
2000
ya da "Çoğunlukla onlarla olmadığın için
12:15
because you're not there all the time?"
291
720000
2000
çocukların çekmiyor mu?"
12:17
And I think we have a tendency to make each other feel guilty.
292
722000
3000
Bence birbirimizi suçlu hissettirme eğilimimiz var.
12:20
In fact, I think "guilt" is every woman's middle name.
293
725000
4000
Hatta, bence "suçluluk" bütün kadınların göbek adı.
12:24
And so I think what needs to happen
294
729000
2000
Bence olması gereken
12:26
is we need to help each other.
295
731000
3000
birbirimize yardımcı olmamız.
12:29
And my motto is that there's a special place in hell
296
734000
2000
Ve benim inandığım şu ki
12:31
for women who don't help each other.
297
736000
3000
cehennemde birbirine yardımcı olmayan kadınlar için özel bir yer var.
12:34
(Applause)
298
739000
8000
(Alkış)
12:42
PM: Well Secretary Albright, I guess you'll be going to heaven.
299
747000
3000
PM: Bakan Albright, bence siz cennete gideceksiniz.
12:46
Thank you for joining us today.
300
751000
2000
Bize katıldığınız için teşekkür ederim.
12:48
MA: Thank you all. Thanks Pat.
301
753000
3000
MA: Hepinize teşekkür ederim. Teşekkürler Pat.
12:51
(Applause)
302
756000
2000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Madeleine Albright - Former US Secretary of StateSince leaving office as US Secretary of State in 2001, Madeleine Albright has continued her distinguished career in foreign affairs as a businesswoman, political adviser and professor.
Why you should listen
Madeleine Albright is one of America’s leading authorities on foreign affairs. Unanimously confirmed as the first female Secretary of State in 1997, she became the highest-ranking woman in U.S. government history. During her four-year tenure, Albright reinforced U.S. alliances, advocated for democracy and human rights, and promoted American trade, business, labor and environmental standards abroad.
Since then, Albright has continued her distinguished career as a businesswoman, political adviser and professor. She is chair of Albright Stonebridge Group, a global strategy firm, and Albright Capital Management LLC, an investment advisory firm focused on emerging markets. Albright also chairs the National Democratic Institute for International Affairs and the Pew Global Attitudes Project and serves on the boards of the Council on Foreign Relations, the Aspen Institute and the Center for a New American Security. She also teaches diplomacy at Georgetown’s School of Foreign Service.
Madeleine Albright | Speaker | TED.com