TED2014
Sarah Lewis: Embrace the near win
Sarah Lewis: Neredeyse kazanmayı kabullenme
Filmed:
Readability: 4.3
2,737,190 views
Sanat tarihçisi Sarah Lewis, ilk müze işinde üzerinde çalıştığı sanatçı ile ilgili önemli bir şey fark etti: Her sanat eseri tam bir başyapıt değildi. Lewis, yaşamımızda neredeyse başarısızlığın, kazanmaya yaklaşmanın rolünü düşünmemizi istiyor. Başarı ve ustalığa giden yolda bizi ileriye doğru iten aslında neredeyse kazandıklarımız mıdır?
Sarah Lewis - Writer
Art historian and critic Sarah Lewis celebrates creativity and shows how it can lead us through fear and failure to ultimate success. Full bio
Art historian and critic Sarah Lewis celebrates creativity and shows how it can lead us through fear and failure to ultimate success. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:13
I feel so fortunate that my first job
0
1506
2202
İlk işim Modern Sanat Müzesi'nde
00:15
was working at the Museum of Modern Art
1
3708
2432
ressam Elizabeth Murray'in
retrospektifinde
retrospektifinde
00:18
on a retrospective of painter Elizabeth Murray.
2
6140
3454
çalışmak olduğu için kendimi
çok şanslı hissediyorum.
çok şanslı hissediyorum.
00:21
I learned so much from her.
3
9594
2386
Ondan çok fazla şey öğrendim.
00:23
After the curator Robert Storr
4
11980
1768
Küratör Robert Storr
00:25
selected all the paintings
5
13748
1519
hayat boyu ürettiği işler içinden
00:27
from her lifetime body of work,
6
15267
2752
bütün tabloları seçtikten sonra,
00:30
I loved looking at the paintings from the 1970s.
7
18019
3642
1970'lerdeki resimlere
bakmaya bayıldım.
bakmaya bayıldım.
00:33
There were some motifs and elements
8
21661
2556
İleride hayatında tekrar ortaya çıkacak
00:36
that would come up again later in her life.
9
24217
3506
olan bazı motifler ve öğeler vardı.
00:39
I remember asking her
10
27723
1639
Ona ilk çalışmaları hakkında
00:41
what she thought of those early works.
11
29362
2558
ne düşündüğünü sorduğumu hatırlıyorum.
00:43
If you didn't know they were hers,
12
31920
1464
Ona ait olduğunu bilmeseniz,
00:45
you might not have been able to guess.
13
33384
2570
bunu tahmin edemezdiniz.
00:47
She told me that a few didn't quite meet
14
35954
2923
Bana birkaçının olmasını istediği gibi
00:50
her own mark for what she wanted them to be.
15
38877
3607
kendi ölçülerine ulaşamadığını belirtti.
00:54
One of the works, in fact,
16
42484
1429
Aslında biri kendi
00:55
so didn't meet her mark,
17
43913
1521
standartlarına öylesine
00:57
she had set it out in the trash in her studio,
18
45434
2972
ulaşmamıştı ki, onu
stüdyosunda çöpe atmıştı
stüdyosunda çöpe atmıştı
01:00
and her neighbor had taken it
19
48406
1841
ve komşusu da değerini anladığı için
01:02
because she saw its value.
20
50247
2570
onu almıştı.
01:04
In that moment, my view of success
21
52817
2949
O anda başarı ve yaratıcılık
01:07
and creativity changed.
22
55766
2516
hakkındaki görüşüm değişti.
01:10
I realized that success is a moment,
23
58282
2888
Başarının bir an olduğunu,
01:13
but what we're always celebrating
24
61170
1936
ancak her zaman göklere çıkardığımız şeyin
01:15
is creativity and mastery.
25
63106
4008
yaratıcılık ve ustalık olduğunu anladım.
01:19
But this is the thing: What gets us to convert success
26
67114
3637
Ama işte olay şu: Başarıyı ustalığa
01:22
into mastery?
27
70751
2229
dönüştürmemizi sağlayan şey ne?
01:24
This is a question I've long asked myself.
28
72980
2791
Uzun zamandır kendi kendime
sorduğum bir soru bu.
sorduğum bir soru bu.
01:27
I think it comes when we start to value
29
75771
2581
Bence başarıya yaklaşma lütfuna
01:30
the gift of a near win.
30
78352
3592
değer vermeye başladığımızda
ortaya çıkıyor.
ortaya çıkıyor.
01:33
I started to understand this when I went
31
81944
2195
Manhattan'ın en kuzeyinde bulunan
01:36
on one cold May day
32
84139
1983
Columbia'nın Baker
Spor Kompleksi'nde
Spor Kompleksi'nde
01:38
to watch a set of varsity archers,
33
86122
2551
soğuk bir Mayıs günü üniversitenin,
01:40
all women as fate would have it,
34
88673
2297
kadere bakın ki hepsi kadın olan,
01:42
at the northern tip of Manhattan
35
90970
2080
okçuluk takımını seyretmeye gittiğimde
01:45
at Columbia's Baker Athletics Complex.
36
93050
3419
bunu anlamaya başladım.
01:48
I wanted to see what's called archer's paradox,
37
96469
3669
Okçu paradoksu denen,
yani aslında hedefinizi
yani aslında hedefinizi
01:52
the idea that in order to actually hit your target,
38
100138
2831
vurmak için ondan biraz eğimli bir şeye
01:54
you have to aim at something slightly skew from it.
39
102969
4442
nişan almanız gerektiğini
söyleyen fikri görmek istedim.
söyleyen fikri görmek istedim.
01:59
I stood and watched as the coach
40
107411
1993
Koç bu kadınlarla gri minibüsünde
02:01
drove up these women in this gray van,
41
109404
2714
yaklaşırken durup seyrettim
02:04
and they exited with this kind of relaxed focus.
42
112118
2978
ve adeta rahat bir odaklanma
içinde dışarı çıktılar.
içinde dışarı çıktılar.
02:07
One held a half-eaten ice cream cone in one hand
43
115096
2894
Birisi bir elinde yarısı yenmiş
bir dondurma külahı
bir dondurma külahı
02:09
and arrows in the left with yellow fletching.
44
117990
2517
ve solunda sarı tüyüyle oklar tutuyordu.
02:12
And they passed me and smiled,
45
120507
2683
Yanımdan geçip gülümsediler,
02:15
but they sized me up as they
46
123190
1800
ama çim alana doğru giderken
02:16
made their way to the turf,
47
124990
1619
kim olduğumu anlamaya çalıştılar.
02:18
and spoke to each other not with words
48
126609
1754
Birbirleriyle kelimelerle değil,
02:20
but with numbers, degrees, I thought,
49
128363
2717
sayılarla, derecelerle konuştular,
02:23
positions for how they might plan
50
131080
1298
sanırım hedeflerini vurmayı
02:24
to hit their target.
51
132378
2533
planladıkları pozisyonlarla.
02:26
I stood behind one archer as her coach
52
134911
2383
Belki de kimin desteğe
ihtiyacı olabilir diye
ihtiyacı olabilir diye
02:29
stood in between us to maybe assess
53
137294
2022
değerlendirmek üzere koçu
aramızda dururken
aramızda dururken
02:31
who might need support, and watched her,
54
139316
2457
bir okçunun arkasında durdum
ve onu seyrettim,
ve onu seyrettim,
02:33
and I didn't understand how even one
55
141773
2087
birinin bile nasıl onluk daireyi
02:35
was going to hit the ten ring.
56
143860
2851
vuracağını anlayamamıştım.
02:38
The ten ring from the standard 75-yard distance,
57
146711
2648
Onluk daire standart 75 yarda mesafeden,
02:41
it looks as small as a matchstick tip
58
149359
2910
bir kol boyu uzaklığından
02:44
held out at arm's length.
59
152269
2097
bir kibrit çöpünün ucu
kadar küçük görünür.
kadar küçük görünür.
02:46
And this is while holding 50 pounds of draw weight
60
154366
3279
Bu her atışta 50
librelik çekiş ağırlığını
librelik çekiş ağırlığını
02:49
on each shot.
61
157645
2707
kaldırırken olur.
02:52
She first hit a seven, I remember, and then a nine,
62
160352
2692
Önce yediyi, ardından dokuzu
ve sonra iki kere
ve sonra iki kere
02:55
and then two tens,
63
163044
1280
onu vurduğunu hatırlıyorum
02:56
and then the next arrow
64
164324
1236
ve sonraki ok da hedefi
02:57
didn't even hit the target.
65
165560
2219
dahi vuramadı.
02:59
And I saw that gave her more tenacity,
66
167779
2001
Bunun ona daha çok kararlılık verdiğini
03:01
and she went after it again and again.
67
169780
2786
gördüm ve tekrar tekrar denedi.
03:04
For three hours this went on.
68
172566
2946
Bu üç saat sürdü.
03:07
At the end of the practice, one of the archers
69
175512
2421
Antrenmanın sonunda, okçulardan biri
03:09
was so taxed that she lied out on the ground
70
177933
2586
öylesine zorlanmıştı ki,
03:12
just star-fished,
71
180519
1941
yere pestil gibi serildi,
03:14
her head looking up at the sky,
72
182460
2032
kafası gökyüzüne doğru bakıyor,
03:16
trying to find what T.S. Eliot might call
73
184492
2612
T.S. Eliot'un dönen dünyadaki bu duran
03:19
that still point of the turning world.
74
187104
3886
noktaya ne diyeceğini
bulmaya çalışıyordu.
bulmaya çalışıyordu.
03:22
It's so rare in American culture,
75
190990
2015
Amerikan kültüründe bu çok nadirdir,
03:25
there's so little that's vocational about it anymore,
76
193005
3010
bunun artık meslekle pek ilgisi yoktur,
03:28
to look at what doggedness looks like
77
196015
2594
bu derecede kusursuz
03:30
with this level of exactitude,
78
198609
2111
bir kararlılığın nasıl olduğunu,
03:32
what it means to align your body posture
79
200720
2381
bir hedefi vurmak için üç saat
03:35
for three hours in order to hit a target,
80
203101
3367
bedenin duruşunu ayarlamanın
ne demek olduğunu görmek,
ne demek olduğunu görmek,
03:38
pursuing a kind of excellence in obscurity.
81
206468
4070
bilinmezlik içinde bir çeşit
mükemmellik aramak.
mükemmellik aramak.
03:42
But I stayed because I realized I was witnessing
82
210538
2225
Ancak orada kaldım, çünkü çok nadir olarak
03:44
what's so rare to glimpse,
83
212763
2335
görülecek bir şeye tanıklık
ettiğimi anladım,
ettiğimi anladım,
03:47
that difference between success and mastery.
84
215098
3873
başarı ve ustalık arasındaki o farka.
03:50
So success is hitting that ten ring,
85
218971
2624
O zaman başarı o onluk
daireye isabet ettirmektir,
daireye isabet ettirmektir,
03:53
but mastery is knowing that it means nothing
86
221595
2116
ancak ustalık bunu
tekrar tekrar yapamazsan
tekrar tekrar yapamazsan
03:55
if you can't do it again and again.
87
223711
3556
bunun hiçbir şey ifade
etmediğini bilmektir.
etmediğini bilmektir.
03:59
Mastery is not just the same as excellence, though.
88
227267
3721
Ancak ustalık mükemmellikle
aynı şey değildir.
aynı şey değildir.
04:02
It's not the same as success,
89
230988
1833
Başarıyla aynı şey değildir,
04:04
which I see as an event,
90
232821
2233
ki başarıyı bir hadise olarak,
04:07
a moment in time,
91
235054
1586
zamanın içinde bir an olarak
04:08
and a label that the world confers upon you.
92
236640
3298
ve dünyanın size verdiği bir
etiket olarak görürüm.
etiket olarak görürüm.
04:11
Mastery is not a commitment to a goal
93
239938
3134
Ustalık bir hedefe bağlılık değil,
04:15
but to a constant pursuit.
94
243072
2905
bitmeyen bir arayıştır.
04:17
What gets us to do this,
95
245977
1877
Bunu yapmamıza sebep olan şey,
04:19
what get us to forward thrust more
96
247854
2546
bizi daha fazla ileriye iten şey,
04:22
is to value the near win.
97
250400
3657
neredeyse kazanmanın değeridir.
04:26
How many times have we designated something
98
254057
2152
Kaç kere bir şeyi bir klasik,
hatta başyapıt
hatta başyapıt
04:28
a classic, a masterpiece even,
99
256209
2871
olarak tanımladık,
04:31
while its creator considers it hopelessly unfinished,
100
259080
3578
yaratıcısı onu umutsuzca
bitmemiş olarak görürken,
bitmemiş olarak görürken,
04:34
riddled with difficulties and flaws,
101
262658
2223
zorluklar ve hatalarla dolu olarak,
04:36
in other words, a near win?
102
264881
3018
yani başka bir ifadeyle
bir neredeyse kazanmak olarak?
bir neredeyse kazanmak olarak?
04:39
Elizabeth Murray surprised me
103
267899
1894
Elizabeth Murray, ilk tabloları
04:41
with her admission about her earlier paintings.
104
269793
3210
hakkındaki itirafıyla beni şaşırtmıştı.
04:45
Painter Paul Cézanne so often
thought his works were incomplete
thought his works were incomplete
105
273013
3652
Ressam Paul Cézanne, çalışmalarının
sıklıkla bitmemiş olduğunu düşünerek,
sıklıkla bitmemiş olduğunu düşünerek,
04:48
that he would deliberately leave them aside
106
276665
1822
onları tekrar ele almak niyetiyle
04:50
with the intention of picking them back up again,
107
278487
2550
kasıtlı olarak bir kenara koyardı,
04:53
but at the end of his life,
108
281037
1743
ancak hayatının sonunda
04:54
the result was that he had only signed
109
282780
2215
sonuç resimlerinin sadece yüzde onunu
04:56
10 percent of his paintings.
110
284995
2740
imzalamış olmasıydı.
04:59
His favorite novel was "The [Unknown]
Masterpiece" by Honoré de Balzac,
Masterpiece" by Honoré de Balzac,
111
287735
4150
En sevdiği roman, Honoré de Balzac'ın
Gizli Başyapıt'ıydı
Gizli Başyapıt'ıydı
05:03
and he felt the protagonist was the painter himself.
112
291885
5596
ve ana karakteri kendisiyle
özdeşleştirmişti.
özdeşleştirmişti.
05:09
Franz Kafka saw incompletion
113
297481
1934
Diğerleri çalışmalarını yalnızca
05:11
when others would find only works to praise,
114
299415
3251
övgüye değer bulurken,
Franz Kafka bitmemiş olarak gördü,
Franz Kafka bitmemiş olarak gördü,
05:14
so much so that he wanted all of his diaries,
115
302666
2433
o kadar ki bütün günlüklerinin,
05:17
manuscripts, letters and even sketches
116
305099
2097
el yazılarının, mektuplarının ve hatta
05:19
burned upon his death.
117
307196
2329
taslaklarının öldükten
sonra yakılmasını istedi.
sonra yakılmasını istedi.
05:21
His friend refused to honor the request,
118
309525
2795
Arkadaşları bu isteğine
uymayı reddettiler
uymayı reddettiler
05:24
and because of that, we now have all the works
119
312320
1678
ve bu yüzden şimdi Kafka'nın
05:25
we now do by Kafka:
120
313998
1769
yaptığı bütün çalışmalara sahibiz:
05:27
"America," "The Trial" and "The Castle,"
121
315767
3393
"Amerika", "Dava" ve "Şato",
05:31
a work so incomplete it even stops mid-sentence.
122
319160
3625
öylesine tamamlanmamış bir eser ki,
cümlenin ortasında bitiyor.
cümlenin ortasında bitiyor.
05:34
The pursuit of mastery, in other words,
123
322785
2535
Ustalığı arayış, diğer bir deyişle,
05:37
is an ever-onward almost.
124
325320
4638
hemen hemen hep ileriye doğrudur.
05:41
"Lord, grant that I desire
125
329958
1976
"Tanrım, bana başarabileceğimden daha
05:43
more than I can accomplish,"
126
331934
2076
fazlasını istemeyi bahşet,"
05:46
Michelangelo implored,
127
334010
1559
diye yakarmıştı Michelangelo,
05:47
as if to that Old Testament God on the Sistine Chapel,
128
335569
3431
sanki Sistina Şapeli'ndeki
05:51
and he himself was that Adam
129
339000
1949
Eski Ahit Tanrısı'na
05:52
with his finger outstretched
130
340949
1506
ve kendisi de uzattığı parmağı
05:54
and not quite touching that God's hand.
131
342455
4573
Tanrı'nın eline tam değmeyen Âdem'di.
05:59
Mastery is in the reaching, not the arriving.
132
347028
4588
Ustalık uzanmaktır, ulaşmak değildir.
06:03
It's in constantly wanting to close that gap
133
351616
3305
Olduğunuz yer ve olmak
istediğiniz yer arasındaki
istediğiniz yer arasındaki
06:06
between where you are and where you want to be.
134
354921
4198
boşluğu sürekli kapatmayı istemektir.
06:11
Mastery is about sacrificing for your craft
135
359119
3588
Ustalık sanatınız için
fedakârlık yapmaktır,
fedakârlık yapmaktır,
06:14
and not for the sake of crafting your career.
136
362707
4218
kariyerinizi inşa etmeniz için değil.
06:18
How many inventors and untold entrepreneurs
137
366925
2665
Kaç tane mucit ve sayısız girişimci
06:21
live out this phenomenon?
138
369590
2769
bu olguyu yaşıyor?
06:24
We see it even in the life
139
372359
1505
Bunu yılmaz Kuzey Kutbu kâşifi
06:25
of the indomitable Arctic explorer Ben Saunders,
140
373864
2810
Ben Saunders'ın yaşamında bile görüyoruz,
06:28
who tells me that his triumphs
141
376674
1674
ki bana zaferlerinin
06:30
are not merely the result
142
378348
1923
sadece büyük başarılarının
06:32
of a grand achievement,
143
380271
1795
sonucu olmadığını,
06:34
but of the propulsion of a lineage of near wins.
144
382066
4994
onun yerine bir dizi kazanmaya
yaklaştıklarının itici gücü söylemiştir.
yaklaştıklarının itici gücü söylemiştir.
06:39
We thrive when we stay at our own leading edge.
145
387060
3736
Kendi öncüsü olduğumuz yerde
kaldığımızda başarılı oluyoruz.
kaldığımızda başarılı oluyoruz.
06:42
It's a wisdom understood by Duke Ellington,
146
390796
2695
Duke Ellington tarafından
anlaşılmış bir bilgelikti bu,
anlaşılmış bir bilgelikti bu,
06:45
who said that his favorite song out of his repertoire
147
393491
2926
ki kendisi repertuvarındaki
en sevdiği şarkının
en sevdiği şarkının
06:48
was always the next one,
148
396417
2135
hep bir sonraki olduğunu,
06:50
always the one he had yet to compose.
149
398552
3659
hep daha bestelemediği şarkı
olduğunu söylemiştir.
olduğunu söylemiştir.
06:54
Part of the reason that the near win
150
402211
2129
Neredeyse kazanmanın ustalığın
06:56
is inbuilt to mastery
151
404340
2292
doğasında olmasının sebeplerinden biri,
06:58
is because the greater our proficiency,
152
406632
2353
uzmanlığımız ne kadar fazlaysa,
07:00
the more clearly we might see
153
408985
2160
bildiğimizi düşündüğümüz
şeylerin hepsini
şeylerin hepsini
07:03
that we don't know all that we thought we did.
154
411145
3218
bilmediğimizi daha net görebilmemizdir.
07:06
It's called the Dunning–Kruger effect.
155
414363
2631
Buna Dunning–Kruger etkisi denir.
07:08
The Paris Review got it out of James Baldwin
156
416994
2927
Paris Review, James Baldwin'e sorduğunda
07:11
when they asked him,
157
419921
1028
şu cevabı alabilmişti,
07:12
"What do you think increases with knowledge?"
158
420949
2697
"Bilgiyle artan şey sizce nedir?"
07:15
and he said, "You learn how little you know."
159
423646
4682
ve o da şöyle söyledi,
"Ne kadar az bildiğini öğreniyorsun."
"Ne kadar az bildiğini öğreniyorsun."
07:20
Success motivates us, but a near win
160
428328
2324
Başarı bizi motive eder,
ama neredeyse kazanmak
ama neredeyse kazanmak
07:22
can propel us in an ongoing quest.
161
430652
2875
süregelen bir arayışta
bizi ileriye götürebilir.
bizi ileriye götürebilir.
07:25
One of the most vivid examples of this comes
162
433527
2119
Bunun en etkili örneklerinden biri,
07:27
when we look at the difference
163
435646
1790
yarışmadan sonra Olimpiyat gümüş
07:29
between Olympic silver medalists
164
437436
1946
madalyası ile bronz madalyası kazananlar
07:31
and bronze medalists after a competition.
165
439382
2951
arasındaki farka baktığımızda görülür.
07:34
Thomas Gilovich and his team from Cornell
166
442333
2613
Thomas Gilovich ve Cornell'den ekibi
07:36
studied this difference and found
167
444946
2146
bu farkı araştırmış ve gümüş madalya
07:39
that the frustration silver medalists feel
168
447092
2524
alanların, dördüncü olmayıp
hiç madalya almamaları
hiç madalya almamaları
07:41
compared to bronze, who are typically a bit
169
449616
1961
söz konusu olmadığı için tipik olarak daha
07:43
more happy to have just not received fourth place
170
451577
2473
mutlu olan bronz kazananlarla
karşılaştırıldığında
karşılaştırıldığında
07:46
and not medaled at all,
171
454050
1679
hissettikleri öfkenin, gümüş madalya
07:47
gives silver medalists a focus
172
455729
1955
kazananlara bir sonraki yarışmada
07:49
on follow-up competition.
173
457684
2423
bir odak noktası verdiğini bulmuştur.
07:52
We see it even in the gambling industry
174
460107
2282
Bunu kumar endüstrisinde dahi görüyoruz,
07:54
that once picked up on this phenomenon
175
462389
1986
ki bu neredeyse kazanma olgusunu
07:56
of the near win
176
464375
1492
bir zamanlar alıp
07:57
and created these scratch-off tickets
177
465867
2263
neredeyse kazanma oranı ortalamadan daha
08:00
that had a higher than average rate of near wins
178
468130
3328
yüksek olan kazı kazan
biletleri yarattılar
biletleri yarattılar
08:03
and so compelled people to buy more tickets
179
471458
2809
ve insanlar daha fazla bilet almak için
08:06
that they were called heart-stoppers,
180
474267
1949
öylesine istekliydi ki,
08:08
and were set on a gambling industry set of abuses
181
476216
3063
bunlara yürek durduran dendi
ve 1970'lerde Britanya'da
ve 1970'lerde Britanya'da
08:11
in Britain in the 1970s.
182
479279
3391
kumar endüstrisinin bir dizi
suistimali ile körüklendi.
suistimali ile körüklendi.
08:14
The reason the near win has a propulsion
183
482670
2249
Neredeyse kazanmanın
itici gücü olmasının nedeni,
itici gücü olmasının nedeni,
08:16
is because it changes our view of the landscape
184
484919
2884
olaya bakışımızı değiştirmesi
08:19
and puts our goals, which we tend to put
185
487803
2651
ve uzağa koymaya meyilli olduğumuz
08:22
at a distance, into more proximate vicinity
186
490454
2605
hedeflerimizi bulunduğumuz
08:25
to where we stand.
187
493059
1846
daha yakın bir yere koymasıdır.
08:26
If I ask you to envision what a
great day looks like next week,
great day looks like next week,
188
494905
3178
Gelecek hafta harika bir günün neye
benzediğini düşünmenizi istesem,
benzediğini düşünmenizi istesem,
08:30
you might describe it in more general terms.
189
498083
3705
bunu daha genel ifadelerle
anlatabilirsiniz.
anlatabilirsiniz.
08:33
But if I ask you to describe a
great day at TED tomorrow,
great day at TED tomorrow,
190
501788
3651
Ama yarın TED'de harika bir
günü anlatmanızı istesem,
günü anlatmanızı istesem,
08:37
you might describe it with granular, practical clarity.
191
505439
3461
bunu tane tane, gerçekçi bir
netlikte anlatabilirsiniz.
netlikte anlatabilirsiniz.
08:40
And this is what a near win does.
192
508900
1663
Neredeyse kazanma işte bunu yapar.
08:42
It gets us to focus on what, right now,
193
510563
2546
Görüş alanımız içinde olan o dağı
ele almak için şu an
ele almak için şu an
08:45
we plan to do to address that mountain in our sights.
194
513109
4781
ne yapmayı planladığımıza
odaklanmamızı sağlar.
odaklanmamızı sağlar.
08:49
It's Jackie Joyner-Kersee, who in 1984
195
517890
3156
Jackie Joyner-Kersee 1984'te
08:53
missed taking the gold in the heptathlon
196
521046
2006
heptatlonda altını saniyenin üçte biri
08:55
by one third of a second,
197
523052
2261
ile kaçırmıştı
08:57
and her husband predicted that would give her
198
525313
1881
ve kocası bunun bir sonraki yarışmada
08:59
the tenacity she needed in follow-up competition.
199
527194
3962
ona ihtiyacı olan kararlılığı
vereceğini öngörmüştü.
vereceğini öngörmüştü.
09:03
In 1988, she won the gold in the heptathlon
200
531156
3372
1988'de heptatlonda altını kazandı
09:06
and set a record of 7,291 points,
201
534528
4175
ve 7.921 puanla rekor kırdı,
09:10
a score that no athlete has come very close to since.
202
538703
5107
ki bu o zamandan beri hiçbir sporcunun
yaklaşmadığı bir skor.
yaklaşmadığı bir skor.
09:15
We thrive not when we've done it all,
203
543810
2711
Her şeyi yaptığımızda gelişmeyiz,
09:18
but when we still have more to do.
204
546521
3407
aksine daha yapacak şeyler olduğunda.
09:21
I stand here thinking and wondering
205
549928
2082
Burada durup bu odada
09:24
about all the different ways
206
552010
1698
neredeyse kazanmayı yaratacak
09:25
that we might even manufacture a near win
207
553708
2397
değişik yollar hakkında,
hayatlarınızın bunu
hayatlarınızın bunu
09:28
in this room,
208
556105
1265
nasıl yerine
09:29
how your lives might play this out,
209
557370
2069
getirebileceğini düşünüyor
ve merak ediyorum.
ve merak ediyorum.
09:31
because I think on some gut level we do know this.
210
559439
4791
Çünkü bence biraz içgüdüsel
seviyede bunu biliyoruz.
seviyede bunu biliyoruz.
09:36
We know that we thrive when we stay
211
564230
1752
Öncüsü olduğumuz yerde kaldığımızda
09:37
at our own leading edge,
212
565982
1517
başarılı olduğumuzu biliyoruz.
09:39
and it's why the deliberate incomplete
213
567499
2466
Bu yüzden kasti eksiklikler
09:41
is inbuilt into creation myths.
214
569965
2493
yaratılış efsaneleri
içine yerleştirilmiştir.
içine yerleştirilmiştir.
09:44
In Navajo culture, some craftsmen and women
215
572458
2522
Navaho kültüründe, bazı
erkek ve kadın sanatçılar
erkek ve kadın sanatçılar
09:46
would deliberately put an imperfection
216
574980
2443
tekstil ve seramikler içine bilerek
09:49
in textiles and ceramics.
217
577423
1647
kusur koyarlar.
09:51
It's what's called a spirit line,
218
579070
2791
Buna ruh çizgisi adı verilir,
09:53
a deliberate flaw in the pattern
219
581861
2109
dokumacı veya yapana bir çıkış yolu
09:55
to give the weaver or maker a way out,
220
583970
3028
vermek için, aynı zamanda da
iş yapmasına devam etmesi
iş yapmasına devam etmesi
09:58
but also a reason to continue making work.
221
586998
4672
için bir sebep olarak
desende kasti bir kusur.
desende kasti bir kusur.
10:03
Masters are not experts because they take
222
591670
1777
Ustalar bir konuyu kavramsal sona
10:05
a subject to its conceptual end.
223
593447
2618
getirdikleri için uzman değillerdir.
10:08
They're masters because they realize
224
596065
1709
Ustalardır çünkü bunun
10:09
that there isn't one.
225
597774
2578
olmadığını fark ederler.
10:12
Now it occurred to me, as I thought about this,
226
600352
3110
Bunun hakkında düşününce,
10:15
why the archery coach
227
603462
1788
neden okçuluk koçunun
10:17
told me at the end of that practice,
228
605250
2170
idmanın sonunda bana okçularının
10:19
out of earshot of his archers,
229
607420
2245
işitmeyeceği mesafeden,
10:21
that he and his colleagues never feel
230
609665
1977
onun ve meslektaşlarının ekipleri için
10:23
they can do enough for their team,
231
611642
2260
ne yapsalar yetmeyeceğini düşündüklerini,
10:25
never feel there are enough visualization techniques
232
613902
2877
kazanmak üzere olmak konusunu
aşmalarına yardımcı olması
aşmalarına yardımcı olması
10:28
and posture drills to help them overcome
233
616779
2787
için yeterli gözünde canlandırma
tekniği ve duruş eğitimi
tekniği ve duruş eğitimi
10:31
those constant near wins.
234
619566
2280
olmadığını söylediğini anlıyorum.
10:33
It didn't sound like a complaint, exactly,
235
621846
2447
Aslında tam olarak şikâyet
gibi gelmedi bu,
gibi gelmedi bu,
10:36
but just a way to let me know,
236
624293
2593
sadece bana yaptığı
10:38
a kind of tender admission,
237
626886
1480
naif bir itiraf gibiydi,
10:40
to remind me that he knew
he was giving himself over
he was giving himself over
238
628366
3265
kendisini hep daha fazlasını talep eden
10:43
to a voracious, unfinished path
239
631631
3155
doymak bilmez, bitmeyen bir yola
10:46
that always required more.
240
634786
2925
adadığını bildiğini bana
hatırlatmak içindi.
hatırlatmak içindi.
10:49
We build out of the unfinished idea,
241
637711
3149
Bitmemiş bir fikir üzerine inşa ederiz,
10:52
even if that idea is our former self.
242
640860
4456
bu fikir eski hâlimiz olsa bile.
10:57
This is the dynamic of mastery.
243
645316
3015
Bu ustalığın dinamiğidir.
11:00
Coming close to what you thought you wanted
244
648331
3033
İstediğinizi düşündüğünüz şeye yaklaşmak,
11:03
can help you attain more than you ever dreamed
245
651364
2726
yapmayı hayal ettiğinizden
daha fazlasına ulaşmanıza
daha fazlasına ulaşmanıza
11:06
you could.
246
654090
1611
yardımcı olabilir.
11:07
It's what I have to imagine Elizabeth Murray
247
655701
2874
Bir gün galeride o ilk resimlerine
11:10
was thinking when I saw her smiling
248
658575
2015
gülümserken onu gördüğümde,
11:12
at those early paintings one day
249
660590
2261
Elizabeth Murray'in ne
düşündüğünü anlamam
düşündüğünü anlamam
11:14
in the galleries.
250
662851
3071
için gereken şey bu.
11:17
Even if we created utopias, I believe
251
665922
2366
Ütopyalar yaratmış olsaydık bile, bence
11:20
we would still have the incomplete.
252
668288
3302
hâlâ bitmemişlere sahip olurduk.
11:23
Completion is a goal,
253
671590
2164
Tamamlamak bir amaçtır,
11:25
but we hope it is never the end.
254
673754
3993
ama onun hiçbir zaman son
olmadığını ümit ederiz.
olmadığını ümit ederiz.
11:29
Thank you.
255
677747
2781
Teşekkürler.
11:32
(Applause)
256
680528
3856
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Sarah Lewis - WriterArt historian and critic Sarah Lewis celebrates creativity and shows how it can lead us through fear and failure to ultimate success.
Why you should listen
Curator and critic Sarah Lewis has emerged as a cultural powerhouse for her fresh perspectives on the dialogue between culture, history, and identity. In 2010, she co-curated the groundbreaking SITE Santa Fe biennial, a platform celebrating artists melding the “homespun and the high-tech.” She has served on Obama’s National Arts Policy Committee, and as a curatorial advisor for Brooklyn’s high-profile Barclays Center.
Her debut book The Rise analyzes the idea of failure, focusing on case studies that reveal how setbacks can become a tool enabling us to master our destinies. As she says: "The creative process is actually how we fashion our lives and follow other pursuits. Failure is not something that might be helpful; it actually is the process." — Art21.org.
Sarah Lewis | Speaker | TED.com