TED2002
Niels Diffrient: Rethinking the way we sit down
Niels Diffrient oturma şeklimizi yeniden düşünüyor
Filmed:
Readability: 3.1
613,712 views
Tasarım efsanesi Niels Diffrient endüstriyel tasarımcılık hayatından bahsediyor (ve jet pilotluğu yerine neden tasarımcı olduğundan). Temel bir veri seti olan insan vücudundan yola çıkarak ofis sandalyesini tamamen yeniden düşünmek amacıyla araştırmasını ayrıntılandırıyor.
Niels Diffrient - Designer
Design legend Niels Diffrient is the creator of the Freedom Chair, a radical rethink of the way we sit today. Throughout his career, he's been a pioneer of ergonomic design -- studying the human body (in all its shapes and sizes) and how to make it comfortable. Full bio
Design legend Niels Diffrient is the creator of the Freedom Chair, a radical rethink of the way we sit today. Throughout his career, he's been a pioneer of ergonomic design -- studying the human body (in all its shapes and sizes) and how to make it comfortable. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
When I was five years old
0
0
4000
Beş yaşındayken
00:16
I fell in love with airplanes.
1
4000
3000
Uçaklara aşık olmuştum.
00:19
Now I'm talking about the '30s.
2
7000
3000
30'lu yıllardan bahsediyorum.
00:22
In the '30s an airplane had two wings
3
10000
4000
30larda bir uçağın iki kanadı
00:26
and a round motor,
4
14000
3000
ve yuvarlak bir motoru vardı
00:29
and was always flown
5
17000
2000
ve her zaman
00:31
by a guy who looked like Cary Grant.
6
19000
4000
Cary Grant'e benzeyen bir adam tarafından uçurulurdu.
00:35
He had high leather boots,
7
23000
3000
Yüksek deri çizmeleri,
00:38
jodhpurs, an old leather jacket,
8
26000
3000
poturları, eski deri bir ceketi,
00:41
a wonderful helmet
9
29000
3000
muhteşem bir kaskı,
00:44
and those marvelous goggles --
10
32000
2000
ve o fevkalade gözlükleri,
00:46
and, inevitably, a white scarf,
11
34000
4000
ve illa ki beyaz bir şalı olurdu
00:50
to flow in the wind.
12
38000
4000
rüzgarda uçuşan.
00:54
He'd always walk up to his airplane
13
42000
3000
Her zaman uçağına
00:57
in a kind of saunter,
14
45000
3000
bir başıboşluk havası içinde yürürdü,
01:00
devil-may-care saunter,
15
48000
3000
pervasız bir başıboşlukla
01:03
flick the cigarette away,
16
51000
3000
sigarasını atıverir,
01:06
grab the girl waiting here, give her a kiss.
17
54000
3000
orda bekleyen kızı kavrar, öpüverirdi.
01:09
(Laughter)
18
57000
1000
(Gülüşmeler)
01:10
And then mount his airplane,
19
58000
2000
Sonra uçağına binerdi
01:12
maybe for the last time.
20
60000
2000
belki de son kez olmak üzere.
01:14
Of course I always wondered what would happen
21
62000
2000
Tabii ben her zaman merak etmişimdir,
01:16
if he'd kissed the airplane first.
22
64000
3000
önce uçağı öpse n'olurdu diye.
01:19
(Laughter)
23
67000
8000
(Kahkahalar)
01:27
But this was real romance to me.
24
75000
3000
Fakat bu benim için gerçek romantizm demekti.
01:30
Everything about flying in those years,
25
78000
4000
O yıllarda uçmakla ilgili her şey,
01:34
which was -- you have to stop and think for a moment --
26
82000
3000
ki bu muhtemelen -bir durup düşünürseniz-
01:37
was probably the most advanced
27
85000
3000
o zamanlarda
01:40
technological thing going on at the time.
28
88000
3000
en yüksek teknolojiye sahip şeydi.
01:43
So as a youngster,
29
91000
3000
Ben de bir genç olarak
01:46
I tried to get close to this
30
94000
2000
buna yaklaşmaya çalışırdım
01:48
by drawing airplanes,
31
96000
2000
uçaklar çizerek,
01:50
constantly drawing airplanes.
32
98000
3000
sürekli uçaklar çizerek.
01:53
It's the way I got
33
101000
2000
Bu şekilde
01:55
a part of this romance.
34
103000
2000
bu romantizmin bir parçasına ortak oluyordum.
01:57
And of course, in a way, when I say romance,
35
105000
3000
Ve tabii ki bir anlamda romantizm dediğim zaman
02:00
I mean in part
36
108000
2000
yani kısmen
02:02
the aesthetics of that whole situation.
37
110000
4000
bütün durumun estetiğinden bahsediyorum.
02:06
I think the word is the holistic experience
38
114000
4000
Sanırım doğru kelime bir ürünün etrafinda dönen
02:10
revolving around a product.
39
118000
3000
bütünsel bir deneyim.
02:13
The product was that airplane.
40
121000
3000
Ürün bu uçağın kendisiydi fakat
02:16
But it built a romance.
41
124000
3000
o bir romantizm kurgulardı.
02:19
Even the parts of the airplane
42
127000
3000
Uçağın parçalarının isimleri bile
02:22
had French names.
43
130000
2000
Fransızca'ydı.
02:24
Ze fuselage, ze empanage, ze nessal.
44
132000
5000
Le fuselage (uçak gövdesi), l'empennage (kuyruk), la nacelle (motor kabini).
02:29
You know, from a romance language.
45
137000
4000
Öyle bir romantizm dilinden geliyordu ki
02:33
So that it was something that just got into your spirit.
46
141000
3000
ruhunuza işleyen bir şeydi.
02:36
It did mine.
47
144000
2000
Benimkine işledi.
02:38
And I decided I had to get closer than
48
146000
2000
Ben de yalnızca hayali uçaklar çizmekten
02:40
just drawing fantasy airplanes.
49
148000
3000
daha fazla yaklaşmaya karar verdim.
02:43
I wanted to build airplanes.
50
151000
3000
Uçak yapmak istiyordum.
02:46
So I built model airplanes.
51
154000
3000
Bu yüzden uçak modelleri yapmaya başladım.
02:49
And I found that in doing the model airplanes
52
157000
6000
Model uçakları yaparken şunu fark ettim
02:55
the appearance drawings were not enough.
53
163000
3000
Görünüş çizimleri yeterli değildi.
02:58
You couldn't transfer those
54
166000
2000
Bunları modelin kendisine
03:00
to the model itself.
55
168000
3000
transfer edemezdiniz.
03:03
If you wanted it to fly
56
171000
2000
Uçmasını istiyorsanız
03:05
you had to learn the discipline
57
173000
3000
uçuş disiplininin kendisini öğrenmeniz
03:08
of flying.
58
176000
2000
gerekiyordu.
03:10
You had to learn about aeronautics.
59
178000
2000
Havacılığı öğrenmek zorundaydınız.
03:12
You had to learn what made an airplane
60
180000
3000
Uçağı havada tutan şeyin ne olduğunu
03:15
stay in the air.
61
183000
2000
öğrenmeniz gerekliydi.
03:17
And of course, as a model in those years, you couldn't control it.
62
185000
3000
Ve tabii ki o yıllarda bir model olduğu için kontrol edemezdiniz.
03:20
So it had to be self-righting,
63
188000
3000
Kendi kendini düzenler durumda olup
03:23
and stay up without crashing.
64
191000
5000
çarpmadan yukarda durabilmesi gerekirdi.
03:28
So I had to give up
65
196000
2000
Böylece ben de
03:30
the approach of drawing
66
198000
2000
hayal şekiller çizme
03:32
the fantasy shapes
67
200000
3000
yaklaşımını bırakmaktan vazgeçip
03:35
and convert it to technical drawings --
68
203000
3000
bunu teknik çizimlere çevirmek --
03:38
the shape of the wing, the shape of the fuselage and so on --
69
206000
3000
kanadın şekli, fuselage'ın şekli vesaire --
03:41
and build an airplane over these drawings
70
209000
4000
bazı prensipleri takip ettiğini bildiğim
03:45
that I knew followed some of the principles
71
213000
2000
bu çizimler üzerinden bir uçak yapmak
03:47
of flying.
72
215000
2000
zorunda kaldım.
03:49
And in so doing, I could produce
73
217000
3000
Bunu yaparak uçabilen ve havada durabilen
03:52
a model that would fly, stay in the air.
74
220000
3000
bir uçak üretebilecektim.
03:55
And it had, once it was in the air,
75
223000
3000
Bir kere havada olduğu zaman
03:58
some of this romance that I was in love with.
76
226000
4000
o aşık olduğum romantizmin bir kısmına sahipti.
04:02
Well the act of drawing airplanes
77
230000
3000
Uçak çizme eylemi
04:05
led me to,
78
233000
2000
beni,
04:07
when I had the opportunity to choose
79
235000
2000
okulda da bir ders seçme
04:09
a course in school,
80
237000
2000
imkanım olduğu zaman,
04:11
led me to sign up for aeronautical engineering.
81
239000
4000
hava mühendisliğine yazılmaya itti.
04:15
And when I was sitting in classes --
82
243000
4000
Ve derste otururken --
04:19
in which no one asked me to draw an airplane --
83
247000
3000
kimsenin benden uçak çizmem istemediği derslerdi
04:22
to my surprise.
84
250000
3000
meğerse --
04:25
I had to learn mathematics and mechanics
85
253000
2000
matematik, mekanik ve bir sürü şey öğrenmek
04:27
and all this sort of thing.
86
255000
2000
zorundaydım.
04:29
I'd wile away my time drawing airplanes
87
257000
2000
Dersteki zamanımı
04:31
in the class.
88
259000
2000
uçak çizerek geçirirdim.
04:33
One day a young man looked over my shoulder,
89
261000
3000
Bir gün genç bir adam omuzumun üstünden bakarak
04:36
he said, "You draw very well.
90
264000
2000
dedi ki "Çok güzel çiziyorsun.
04:38
You should be in the art department."
91
266000
3000
Senin sanat bölümünde olman gerekir."
04:41
And I said, "Why?"
92
269000
2000
Dedim "Neden?"
04:43
And he said, "Well for one thing, there are more girls there."
93
271000
3000
O da "Bir kere orda daha çok kız var."
04:46
(Laughter)
94
274000
4000
(Kahkahalar)
04:50
So my romance was temporarily shifted.
95
278000
3000
Böylece romantizmim geçici olarak yön değiştirmiş oldu.
04:53
(Laughter)
96
281000
1000
(Kahkahalar)
04:54
And I went into art
97
282000
2000
Ben de çizime değer veriyorlar diye
04:56
because they appreciated drawing.
98
284000
2000
sanata geçtim.
04:58
Studied painting; didn't do very well at that.
99
286000
3000
Resim okudum, onda pek başarılı olmadım.
05:01
Went through design,
100
289000
3000
Biraz tasarımdan
05:04
some architecture.
101
292000
2000
biraz mimarlıktan geçtim.
05:06
Eventually hired myself out as a designer.
102
294000
3000
Sonunda kendimi bir tasarımcı olarak işe aldım.
05:09
And for the following 25 years,
103
297000
3000
Ve bunu takip eden 25 yıl boyunca
05:12
living in Italy,
104
300000
2000
Italya'da yaşayarak,
05:14
living in America,
105
302000
2000
Amerika'da yaşayarak
05:16
I doled out a piece of this romance
106
304000
4000
para ödeyecek herkese
05:20
to anybody who'd pay for it --
107
308000
3000
bu romantizmin bir parçasından verdim --
05:23
this sense, this aesthetic feeling,
108
311000
4000
bir tasarım ürünü etrafında dolanan
05:27
for the experience revolving around
109
315000
3000
bir deneyimin yarattığı
05:30
a designed object.
110
318000
3000
bu histen, bu estetik duygudan biraz vermiş oldum.
05:33
And it exists.
111
321000
2000
Ve bu olan bir şey.
05:35
Any of you who rode the automobiles --
112
323000
3000
Eğer pistteki otomobilleri sürdüyseniz --
05:38
was it yesterday? --
113
326000
2000
dün müydü? --
05:40
at the track, you know the romance
114
328000
3000
o yüksek performans arabaların etrafında dönen
05:43
revolving around those high performance cars.
115
331000
6000
romantizmi bilirsiniz.
05:49
Well in 25 years
116
337000
3000
Ve 25 yıl boyunca
05:52
I was mostly putting out
117
340000
2000
çoğunlukla bu romantizmin
05:54
pieces of this romance
118
342000
2000
parçalarını dağıttım
05:56
and not getting a lot back in
119
344000
2000
ve pek fazla da geri almadım
05:58
because design on call
120
346000
2000
çünkü sipariş üzerine tasarım
06:00
doesn't always connect you with a circumstance
121
348000
4000
sizi her zaman böyle şeyler üreteceğiniz
06:04
in which you can produce things of this nature.
122
352000
3000
bir durumla karşılaştırmıyor.
06:07
So after 25 years I began to feel
123
355000
2000
Bu yüzden 25 yılın sonunda
06:09
as though I was running dry.
124
357000
3000
kuruduğumu hissetmeye başladım.
06:12
And I quit.
125
360000
2000
Ve bıraktım.
06:14
And I started up a very small operation --
126
362000
3000
Ve küçük bir operasyon başlattım --
06:17
went from 40 people
127
365000
2000
40 kişiden bire giden
06:19
to one,
128
367000
2000
--
06:21
in an effort to rediscover my innocence.
129
369000
4000
masumluğumu yeniden keşfetmek için.
06:25
I wanted to get back
130
373000
2000
Romantizmin olduğu yere
06:27
where the romance was.
131
375000
3000
dönmek istiyordum.
06:30
And I couldn't choose airplanes
132
378000
2000
Uçakları seçemezdim
06:32
because they had gotten sort of unromantic
133
380000
3000
çünkü o noktada biraz
06:35
at that point,
134
383000
2000
romantik olmayan bir hale gelmişlerdi,
06:37
even though I'd done a lot of airplane work,
135
385000
2000
iç mekanda bir çok
06:39
on the interiors.
136
387000
2000
uçak işi yapmış olmama rağmen.
06:41
So I chose furniture.
137
389000
3000
Böylece mobilyayı seçtim.
06:44
And I chose chairs specifically
138
392000
3000
Ve özellikle sandalyeyi seçtim
06:47
because I knew something about them.
139
395000
2000
çünkü onlarla ilgili bildiğim bir şey vardı.
06:49
I'd designed a lot of chairs, over the years
140
397000
3000
Yıllar boyunca bir sürü sandalye tasarlamıştım,
06:52
for tractors and trucks
141
400000
3000
traktörler, kamyonlar olsun,
06:55
and submarines --
142
403000
3000
denizaltları olsun --
06:58
all kinds of things.
143
406000
2000
her çeşit şey.
07:00
But not office chairs.
144
408000
2000
Yalnız ofis sandalyeleri değil.
07:02
So I started doing that.
145
410000
2000
Ben de onları yapmaya başladım.
07:04
And I found that there were ways
146
412000
3000
Ve fark ettim ki
07:07
to duplicate the same approach
147
415000
3000
uçaklarda izlediğim aynı yolu
07:10
that I used to use on the airplane.
148
418000
3000
uygulamanın yolları vardı.
07:13
Only this time,
149
421000
2000
Yalnız bu sefer
07:15
instead of the product being shaped by the wind,
150
423000
3000
ürün rüzgar tarafından değil,
07:18
it was shaped by the human body.
151
426000
4000
insan vücudu tarafından şekil alıyordu.
07:22
So the discipline was --
152
430000
2000
Kural şuydu --
07:24
as in the airplane you learn a lot about
153
432000
2000
uçakta havayla nasıl mücadele edeceğin üzerine
07:26
how to deal with the air,
154
434000
3000
bir sürü şey öğrenmen gerekiyordu,
07:29
for a chair
155
437000
2000
sandalyede de
07:31
you have to learn a lot about how to deal
156
439000
2000
vücudu nasıl idare edeceğinle ilgili,
07:33
with the body,
157
441000
2000
ve neye ihtiyaç duyduğuyla,
07:35
and what the body needs, wants,
158
443000
2000
ne istediğiyle,
07:37
indicates it needs.
159
445000
3000
ne istediğini gösterdiğiyle.
07:40
And that's the way, ultimately
160
448000
2000
Ve en nihayetinde bu
07:42
after some ups and downs,
161
450000
4000
biraz iniş çıkışlardan sonra
07:46
I ended up designing the chair I'm going to show you.
162
454000
3000
size göstereceğim sandalyeyi tasarlama şeklim oldu.
07:49
I should say one more thing. When I was doing those
163
457000
4000
Bir şey daha söylemem lazım.
07:53
model airplanes,
164
461000
2000
O model uçakları yaparken
07:55
I did everything.
165
463000
2000
her şeyi yapardım.
07:57
I conceived the kind of airplane.
166
465000
3000
Uçağı kavrardım.
08:00
I basically engineered it.
167
468000
3000
Esasında mühendisliğini yapardım.
08:03
I built it.
168
471000
2000
İnşa ettim.
08:05
And I flew it.
169
473000
2000
Uçurdum.
08:07
And that's the way I work now.
170
475000
3000
Şimdi de bu şekilde çalışıyorum.
08:14
When I started this chair
171
482000
2000
Ben bu sandalyeye başladığımda
08:16
it was not a preconceived notion.
172
484000
3000
daha yerleşmiş bir kavram değildi.
08:19
Design nowadays, if you mean it,
173
487000
3000
Bugün tasarımda, gerçekten tasarımdan bahsediyorsanız,
08:22
you don't start with styling sketches.
174
490000
4000
taslaklar tasarlamakla başlamazsınız.
08:26
I started with a lot of loose ideas,
175
494000
3000
Ben bir sürü dağınık fikirle başladım,
08:29
roughly eight or nine years ago.
176
497000
3000
yaklaşık sekiz veya dokuz yıl önce.
08:32
And the loose ideas had something
177
500000
3000
Ve bu dağınık fikirler
08:35
to do with what I knew happened with
178
503000
2000
ofisteki insanlara olan,
08:37
people in the office,
179
505000
2000
bildiklerimle alakalıydı.
08:39
at the work place -- people who worked,
180
507000
2000
çalışma yerinde olanlarla -- iş yapan,
08:41
and used task seating,
181
509000
3000
bunu da iş oturmasıyla yapan,
08:44
a great many of them sitting in front of a computer
182
512000
3000
bir çoğunun bütün gün boyunca
08:47
all day long.
183
515000
2000
bilgisayar başında oturduğu insanlar.
08:49
And I felt,
184
517000
2000
Ben de
08:51
the one thing they don't need,
185
519000
2000
ihtiyaçları olmadıkları bir şey varsa
08:53
is a chair that interferes
186
521000
2000
o da orda oturma sebepleriyle aralarına giren
08:55
with their main reason for sitting there.
187
523000
3000
bir sandalyedir diye düşündüm.
08:58
So I took the approach
188
526000
3000
Böylece sandalyenin onlara olabildiğince en insancıl ve mekanik şekilde
09:01
that the chair should do as much for them
189
529000
3000
yardımcı olması gerektiği
09:04
as humanly possible
190
532000
2000
yaklaşımını benimsedim
09:06
or as mechanistically possible
191
534000
4000
ki böylece
09:10
so that they didn't have to fuss with it.
192
538000
2000
onunla uğraşmak zorunda kalmayacaklardı.
09:12
So my idea was that,
193
540000
2000
Kafamdaki fikir
09:14
instead of sitting down and reaching
194
542000
2000
oturup bir sürü kontrol düğmesine uzanmak yerine
09:16
for a lot of controls,
195
544000
2000
oturduğunuzda ağırlığınızı
09:18
that you would sit on the chair,
196
546000
2000
yaslanmak için gereken kuvvetle
09:20
and it would automatically balance your weight
197
548000
3000
dengeleyecek
09:23
against the force required
198
551000
3000
bir sandalye
09:26
to recline.
199
554000
2000
idi.
09:28
Now that may not mean a lot to some of you.
200
556000
3000
Şimdi bu pek çoğunuza bir şey ifade etmiyor olabilir.
09:31
But you know most good chairs do recline
201
559000
3000
Ama biliyorsunuz iyi sandalyelerin çoğu arkaya yaslanır
09:34
because it's beneficial to open up this joint
202
562000
3000
çünkü bacaklarınızla üst gövdenizin arasındaki bu eklemi açmak
09:37
between your legs and your upper body
203
565000
2000
daha iyi nefes almak
09:39
for better breathing
204
567000
2000
ve akış sağlamak için
09:41
and better flow.
205
569000
2000
yararlıdır.
09:43
So that if you sit down
206
571000
3000
Benim sandalyeme oturursanız,
09:46
on my chair,
207
574000
2000
ister 1.50 olun,
09:48
whether you're five feet tall
208
576000
2000
ister 2 metre,
09:50
or six foot six,
209
578000
2000
ağırlığınızla öyle bir idare ediyor
09:52
it always deals with your weight
210
580000
4000
ve yaslanmak için gereken kuvveti
09:56
and transfers the amount of force required
211
584000
4000
transfer ediyor ki
10:00
to recline
212
588000
2000
sizin ayarlamak için
10:02
in a way that you don't have to look
213
590000
3000
bir şeyler aranmanıza
10:05
for something to adjust.
214
593000
2000
gerek kalmıyor.
10:07
I'll tell you right up front,
215
595000
2000
Size baştan söyliyim,
10:09
this is a trade off.
216
597000
2000
bu bir değiş-tokuş.
10:11
There are drawbacks to this.
217
599000
3000
Bunun da dezavantajları var.
10:14
One is: you can't
218
602000
2000
Birincisi:
10:16
accommodate everybody.
219
604000
2000
Herkese uyduramazsınız.
10:18
There are some very light people,
220
606000
3000
Bazı insanlar var çok hafif,
10:21
some extremely heavy people,
221
609000
2000
bazısı aşırı ağır,
10:23
maybe people with a lot of bulk up top.
222
611000
3000
bazılarında üstte çok fazla ağırlık var.
10:26
They begin to fall off the end of your chart.
223
614000
3000
Çizelgenizden dışarı çıkmaya başlıyorlar.
10:29
But the compromise, I felt,
224
617000
2000
Ama verilen ödün
10:31
was in my favor
225
619000
2000
benden yanaydı diye düşündüm
10:33
because most people don't adjust their chairs.
226
621000
3000
çünkü insanların çoğu sandalyelerini ayarlamıyorlar.
10:36
They will sit in them forever.
227
624000
2000
Sonsuza kadar öyle otururlar.
10:38
I had somebody on the bus out to the racetrack
228
626000
3000
Yarış pistine giderken otobüste birisi
10:41
tell me about his sister calling him.
229
629000
2000
kız kardeşinin aradığını anlatıyordu.
10:43
He said she had one of the new, better chairs.
230
631000
3000
O yeni, daha iyi sandalyelerden varmış kardeşinde.
10:46
She said, "Oh I love it."
231
634000
2000
"Ah bayılıyorum" demiş.
10:48
She said, "But it's too high."
232
636000
2000
"Ama çok yüksek."
10:50
(Laughter)
233
638000
3000
(Gülüşmeler)
10:53
So he said, "Well I'll come over and look at it."
234
641000
3000
O da "Tamam, gelir bir bakarım" demiş.
10:56
He came over and looked at it.
235
644000
2000
Gidiyor ve bakıyor.
10:58
He reached down. He pulled a lever. And the chair sank down.
236
646000
4000
Aşağı uzanıyor, bir kolu kaldırıyor ve sandalye aşağı iniyor.
11:02
She said, "Oh it's wonderful. How did you do that?"
237
650000
2000
Kardeşi "Harika, nasıl yaptın?" diyor.
11:04
And he showed her the lever.
238
652000
2000
Ve o da kolu gösteriyor.
11:06
Well, that's typical
239
654000
2000
Sandalyede çalışan pek çoklarımız için
11:08
of a lot of us working in chairs.
240
656000
2000
tipik bu.
11:10
And why should you
241
658000
2000
Neden bir sandalyeyi kullanmak için
11:12
get a 20-page manual
242
660000
2000
20 sayfalık bir kullanma kılavuzu
11:14
about how to run a chair?
243
662000
2000
alasınız ki?
11:16
(Laughter)
244
664000
2000
(Gülüşmeler)
11:18
I had one for a wristwatch once. 20 pages.
245
666000
4000
Bir keresinde bir kol saati için vardı bende. 20 sayfa.
11:22
Anyway, I felt that it was important
246
670000
2000
Neyse,
11:24
that you didn't have to make an adjustment
247
672000
3000
böyle bir eylem elde etmek için
11:27
in order to get this kind of action.
248
675000
3000
ayar yapmak zorunda olmamak bana önemli gelmişti.
11:30
The other thing I felt was that armrests
249
678000
2000
Fark ettiğim bir diğer şey de
11:32
had never really been properly approached
250
680000
5000
kolçaklara daha önce hiçbir zaman
11:37
from the standpoint of how much
251
685000
3000
iş yaşamınıza
11:40
of an aid they could be
252
688000
2000
ne kadar yardımcı olabilecekleri
11:42
to your work life.
253
690000
2000
açısından yaklaşılmadıklarıydı.
11:44
But I felt it was too much to ask
254
692000
3000
Ama her bir kolçağı nereye getirmek istediğinize göre
11:47
to have to adjust each individual armrest
255
695000
2000
tek tek ayarlamak
11:49
in order to get it where you wanted.
256
697000
3000
çok fazla şey istemek olur diye düşündüm.
11:52
So I spent a long time.
257
700000
2000
Çok vakit harcadım.
11:54
I said I worked eight or nine years on it.
258
702000
3000
Sekiz veya dokuz yıl bunun üzerine çalıştığımı söylemiştim.
11:57
And each of these things went along
259
705000
2000
Bunların hepsi bir şekilde
11:59
sort of in parallel
260
707000
2000
birbirine paralel gidiyordu fakat
12:01
but incrementally were a problem of their own.
261
709000
3000
her biri kendi başına katlanan bir sorundu.
12:04
I worked a long time on figuring out
262
712000
2000
Uzun süre kolları çok daha büyük bir kavis üzerinden
12:06
how to move the arms over a much greater arc --
263
714000
5000
nasıl hareket ettirileceği --
12:11
that is up and down --
264
719000
2000
yani yukarı ve aşağı --
12:13
and make them a lot easier,
265
721000
3000
ve bir düğme kullanmadan nasıl çok daha kolay hale
12:16
so that you didn't have to use a button.
266
724000
3000
getirilebileceği üzerine çalıştım.
12:19
And so after many trials, many failures,
267
727000
2000
Birçok deneme yanılmadan sonra
12:21
we came up with a very simple arrangement
268
729000
3000
çok basit bir ayarlama bulduk
12:24
in which we could just move
269
732000
2000
kollardan yalnızca biri veya
12:26
one arm or the other.
270
734000
2000
diğerini hareket ettirebilecektik.
12:28
And they go up easily.
271
736000
2000
Yukarı çok kolay çıkıyorlar.
12:30
And stop where you want.
272
738000
3000
Ve nerde isterseniz duruyorlar.
12:33
You can put them down, essentially out of the way.
273
741000
3000
Aslında tamamen bertaraf edecek şekilde aşağı kadar indirebilirsiniz,
12:36
No arms at all.
274
744000
2000
Hiç kol olmayacak biçimde.
12:38
Or you can pull them up where you want them.
275
746000
3000
Veya yukarı, istediğiniz yere çıkarabilirsiniz.
12:41
And this was another thing that I felt,
276
749000
2000
Ve bu fark ettiğim bir başka şeydi
12:43
while not nearly as romantic
277
751000
3000
hiç Cary Grant kadar
12:46
as Cary Grant,
278
754000
2000
romantik olmasa da,
12:48
nevertheless begins to
279
756000
3000
yine de bir ürüne
12:51
grab a little bit of aesthetic
280
759000
3000
biraz estetik operasyon,
12:54
operation, aesthetic performance
281
762000
3000
estetik performans katmaya
12:57
into a product.
282
765000
2000
başlamıştı.
12:59
The next area that was of interest to me
283
767000
3000
İlgilendiğim bir diğer alan ise
13:02
was the fact that reclining
284
770000
3000
yaslanmanın çok önemli bir
13:05
was a very important factor.
285
773000
2000
faktör olduğu gerçeğiydi.
13:07
And the more you can recline,
286
775000
2000
Ne kadar çok yaslayabilirseniz
13:09
in a way, the better it is.
287
777000
3000
bşr bakıma o kadar iyi.
13:12
The more the angle between here and here opens up --
288
780000
3000
Burayla buranın arasındaki açı ne kadar açılırsa --
13:15
and nowadays, with a screen in front of you,
289
783000
3000
ve şimdi önünüzde bir ekranla,
13:18
you don't want to have your eye drop too far in the recline,
290
786000
3000
yaslanma esnasında gözlerinizi çok da aşağıya kaydırmak zorunda olmadan,
13:21
so we keep it at more or less the same level --
291
789000
4000
aşağı yukarı aynı seviyede tutuyoruz --
13:25
but you transfer weight
292
793000
3000
ama ağırlığınızı
13:28
off your tailbones.
293
796000
2000
kuyruk kemiğinizden almış oluyorsunuz.
13:30
Would everybody put their hand under their bottom
294
798000
3000
Herkes elini altına koyup
13:33
and feel their tailbone?
295
801000
2000
kuyruk kemiğini hissedebilir mi?
13:35
(Laughter)
296
803000
1000
(Gülüşmeler)
13:37
You feel that bone under there?
297
805000
2000
Aşağıdaki o kemiği hissediyor musunuz?
13:39
(Laughter)
298
807000
1000
(Gülüşmeler)
13:40
Just your own.
299
808000
2000
Yalnızca kendinizinkini.
13:42
(Laughter)
300
810000
6000
(Gülüşmeler)
13:48
There's two of them, one on either side.
301
816000
5000
İki tane var, her yanda bir tane.
13:53
All the weight of your upper torso --
302
821000
2000
Üst gövdenizin bütün ağırlığı --
13:55
your arms, your head --
303
823000
2000
kollarınız, başınız --
13:57
goes right down through your back,
304
825000
3000
oturduğunuzda direk sırtınızdan aşağı,
14:00
your spine, into those bones when you sit.
305
828000
4000
omurganıza, ordaki kemiklere gidiyor.
14:04
And that's a lot of load.
306
832000
2000
Bu da epey bir yük.
14:06
Just relieving your arms with armrests
307
834000
2000
Yalnızca kolçaklarla kollarınızı rahatlatmak
14:08
takes 20 percent of that load off.
308
836000
3000
bu yükün yüzde 20'sini alıyor.
14:11
Now that, if your spine is not held in a good position,
309
839000
5000
Şimdi, eğer omurganız iyi bir konumda durmuyorsa
14:16
will help bend your spine the wrong way, and so on.
310
844000
5000
bu omurganızı yanlış yönde eğecektir vesaire.
14:21
So to unload
311
849000
2000
Bu yüzden de
14:23
that great weight --
312
851000
4000
bu büyük ağırlığı kaldırmak için --
14:27
if that indeed exists --
313
855000
2000
eğer gerçekten varsa --
14:29
you can recline.
314
857000
3000
yaslanabilirsiniz.
14:32
When you recline you take away a lot of that load
315
860000
3000
Yaslandığınızda o yükün büyük bir kısmını
14:35
off your bottom end, and transfer it to your back.
316
863000
3000
alt kısmınızdan atmış ve sırtınıza transfer etmiş oluyorsunuz.
14:38
At the same time, as I say, you open up this joint.
317
866000
3000
Ben söylerken aynı zamanda bu eklemi açmış oluyorsunuz.
14:41
And breathability is good.
318
869000
3000
Ve nefes alabilirlik iyi.
14:44
But to do that, if you have any
319
872000
4000
Fakat bunu yapabilmek için,
14:48
amount of recline,
320
876000
4000
eğer herhangi bir miktar yaslanmışsanız
14:52
it gets to the point where you need a headrest
321
880000
3000
başlık gerektiren bir noktaya geliyorsunuz
14:55
because nearly always,
322
883000
4000
çünkü nerdeyse her zaman,
14:59
automatically hold your head
323
887000
2000
başınızı otomatik olarak
15:01
in a vertical position, see?
324
889000
2000
dik bir pozisyonda tutuyorsunuz, gördünüz mü?
15:03
As I recline, my head says more or less vertical.
325
891000
5000
Yaslandıkça başım aşağı yukarı dik kalıyor.
15:08
Well if you're reclined a great deal,
326
896000
2000
Bayağı yaslanırsanız,
15:10
you have to use muscle force
327
898000
2000
kafanızı orda tutmak için
15:12
to hold your head there.
328
900000
2000
kas gücü kullanmak zorunda kalıyorsunuz.
15:14
So that's where a headrest comes in.
329
902000
2000
Burası başlığın devreye girdiği yer.
15:16
Now headrest is a challenge
330
904000
2000
Şimdi başlık zorlu bir iş
15:18
because you want it to adjust
331
906000
3000
çünkü öyle bir ayarlamak istiyorsunuz ki
15:21
enough so that it'll fit,
332
909000
4000
uysun,
15:25
you know, a tall guy and a short girl.
333
913000
3000
işte uzun bir çocukla kısa bir kıza.
15:28
So here we are.
334
916000
2000
İşte.
15:30
I've got five inches of adjustment here
335
918000
4000
On iki buçuk santimlik bir ayarlamam var
15:34
in order to get the headrest in the right place.
336
922000
3000
başlığı doğru yere koyabilmek için.
15:37
But then I knew from experience
337
925000
2000
Fakat deneyimimden ve
15:39
and looking around in offices
338
927000
3000
başlıklı sandalyelerin olduğu ofislerde etrafa bakınmaktan biliyordum ki
15:42
where there were chairs with headrests
339
930000
3000
kimse hiçbir zaman
15:45
that nobody would ever bother
340
933000
2000
başlığı doğru pozisyona göre ayarlamak için
15:47
to reach back and turn a knob
341
935000
3000
arkaya uzanıp
15:50
and adjust the headrest to put it in position.
342
938000
2000
bir kolu çevirmeye uğraşmazdı.
15:52
And you need it in a different position
343
940000
2000
Ve dik durduğunuzda
15:54
when you're upright, then when you're reclined.
344
942000
2000
yaslandığınızdan daha faklı bir pozisyonda olmasına ihtiyacınız var.
15:56
So I knew that had to be solved, and had to be automatic.
345
944000
4000
Yani bunun çözülmesi ve otomatik olması gerektiğini biliyordum.
16:00
So if you watch this chair
346
948000
2000
Ben yasladıkça bu sandalyeye bakarsanız
16:02
as I recline, the headrest comes up
347
950000
3000
başlık yukarı
16:05
to meet my neck.
348
953000
2000
boynumla birleşmeye geliyor.
16:07
Ideally you want to put the head support
349
955000
4000
İdeal olarak baş desteğini
16:11
in the cranial area, right there.
350
959000
4000
kafatası bölgesine, tam şuraya koymak istersiniz.
16:15
So that part of it took a long time
351
963000
5000
Bu yüzden o kısmı çözmek
16:20
to work out.
352
968000
2000
epey vakit aldı.
16:22
And there is a variety of other things: the shape of the cushions,
353
970000
3000
Ve daha bir sürü farklı şey de var: yastıkların şekli,
16:25
the gel we put.
354
973000
3000
koyduğumuz jel.
16:28
We stole the idea from bicycle seats,
355
976000
3000
Fikri bisiklet selelerinden çaldık,
16:31
and put gel in the cushions
356
979000
2000
yastıklara ve kolçaklara
16:33
and in the armrests
357
981000
2000
nokta yükünü çekmek için
16:35
to absorb point load --
358
983000
4000
jel koyduk --
16:39
distributes the loading so you don't get hard spots.
359
987000
3000
yüklenmeyi dağıtıyor böylece sert kısımlar oluşmuyor.
16:42
You cant hit your elbow
360
990000
2000
Dırseklerinizi aşağıya
16:44
on bottom.
361
992000
2000
çarpamazsınız.
16:46
And I did want to demonstrate
362
994000
3000
Benim göstermek istediğim
16:49
the fact that the chair can accommodate people.
363
997000
5000
sandalyenin insanları ikame edebildiği gerçeğiydi.
16:54
While you're sitting in it you can adjust it
364
1002000
2000
Üzerinde otururken
16:56
down for the five-footer,
365
1004000
3000
1.50'lik için aşağıya ayarlayabilir
16:59
or you can adjust it
366
1007000
3000
veya 2 metrelik için
17:02
for the six-foot-six guy --
367
1010000
5000
ayarlayabilirsiniz
17:07
all within the scope of a few simple adjustments.
368
1015000
6000
ve hepsi birkaç basit ayarlama kapsamı içersinde.
17:13
(Applause)
369
1021000
2000
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Niels Diffrient - DesignerDesign legend Niels Diffrient is the creator of the Freedom Chair, a radical rethink of the way we sit today. Throughout his career, he's been a pioneer of ergonomic design -- studying the human body (in all its shapes and sizes) and how to make it comfortable.
Why you should listen
Niels Diffrient is a pioneer of ergonomic design -- taking the radical approach of examining the human body as it interacts with furniture, and asking, Is there a better way to sit? His three-volume reference work, Humanscale, explores the relationship of spine to chair and other "human engineering" data necessary for highly specialized workplaces such as a cockpit or a truck cab, as well as aiding in the search for the perfectly comfortable place to sit down.
In the 1990s, Diffrient turned his attention to the office task chair. Working with the company Humanscale, he drew up the Freedom chair, a self-adjusting chair that mixed advanced materials (such as a gel seat pad) with good old-fashioned sketchbook design. The Freedom chair was part of a late-'90s revolution in design that turned expensive ergonomic office chairs into dot-com covetables. In 2004, Diffrient and Humanscale released the lighter and lower-priced Liberty task chair.
Niels Diffrient | Speaker | TED.com