TEDxAmsterdam
Kevin Kelly: Technology's epic story
Kevin Kelly teknolojinin destansı hikayesini anlatıyor.
Filmed:
Readability: 3.8
655,376 views
TEDxAmsterdam'dan kapsamlı ve düşünmeye teşvik edici bu konuşmada Kevin Kelly teknolojinin insan karakterine etkisinden evrendeki yerine kadar teknolojinin bizim için ne anlama geldiği hakkında düşüncelerini paylaşıyor.
Kevin Kelly - Digital visionary
There may be no one better to contemplate the meaning of cultural change than Kevin Kelly, whose life story reads like a treatise on the value and impacts of technology. Full bio
There may be no one better to contemplate the meaning of cultural change than Kevin Kelly, whose life story reads like a treatise on the value and impacts of technology. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
I want to talk about my investigations
0
0
3000
Teknolojinin yaşamımız için
00:18
into what technology means in our lives --
1
3000
5000
ne anlam ifade ettiğiyle ilgili araştırmalarımdan bahsetmek istiyorum,
00:23
not just our immediate life, but in the cosmic sense,
2
8000
3000
sadece günlük yaşamımız için değil, evrensel olarak,
00:26
in the kind of long history of the world
3
11000
3000
dünyanın uzun tarihi
00:29
and our place in the world:
4
14000
3000
ve bizim dünyadaki yerimiz,
00:32
What is this stuff?
5
17000
2000
tüm bunlar nedir?
00:34
What is the significance?
6
19000
2000
Tüm bunların önemi nedir?
00:36
And so, I want to kind of go through my
7
21000
2000
Ve bunların sonunda ne keşfettiğimin
00:38
little story of what I found out.
8
23000
2000
kısa hikayesinden bahsetmek istiyorum.
00:40
And one of the first things that I started to investigate was
9
25000
2000
Araştırmaya başladığım ilk şeylerden biri
00:42
the history of the name of technology.
10
27000
4000
teknolojinin adının tarihiydi.
00:46
And in the United States there is a State of the Union address
11
31000
2000
ABD'de 1790'dan beri her sene başkan
00:48
given by every president since 1790.
12
33000
3000
parlamentoya hitaben bir konuşma yapar.
00:51
And each one of those is really kind of
13
36000
3000
Bu konuşmaların hepsi bir nevi,
00:54
summing up the most important things
14
39000
2000
ABD için o dönemde en önemli olan
00:56
for the United States at that time.
15
41000
2000
konuların bir araya getirilmesi gibidir.
00:58
If you search for the word "technology,"
16
43000
2000
"Teknoloji" kelimesi bu konuşmalarda
01:00
it was not used until 1952.
17
45000
4000
1952 yılından önce kullanılmamıştır.
01:04
So, technology was sort of absent
18
49000
2000
Yani, teknoloji bir bakıma 1952'ye kadar
01:06
from everybody's thinking until 1952, which happened to be the year of my birth.
19
51000
3000
kimsenin aklında yoktu, benim doğduğum yıla kadar.
01:09
And obviously, technology
20
54000
3000
Tabi ki teknoloji bundan önce de mevcuttu
01:12
had existed before then, but we weren't aware of it,
21
57000
2000
ama biz onun farkında değildik.
01:14
and so it was sort of an awakening
22
59000
2000
Ve bu bizim için hayatımızdaki
01:16
of this force in our life.
23
61000
3000
bu gücün bir çeşit uyanışı.
01:19
I actually did research to find out the first
24
64000
2000
Gerçekten teknoloji kelimesinin
01:21
use of the word "technology."
25
66000
2000
ilk olarak ne zaman kullanıldığını
01:23
It was in 1829,
26
68000
2000
araştırdım ve bu 1829'da kullanılmış.
01:25
and it was invented by a guy who was starting a curriculum --
27
70000
3000
Bir eğitim programı çerçevesinde her tür sanatı,
01:28
a course, bringing together all the kinds
28
73000
2000
zanaati ve endüstriyi bir araya getirip
01:30
of arts and crafts, and industry --
29
75000
3000
bir kursa dönüştürmek isteyen biri tarafından icat edildi.
01:33
and he called it "Technology."
30
78000
2000
O buna "teknoloji" adını verdi.
01:35
And that's the very first use of the word.
31
80000
2000
Kelimenin ilk kez kullanılışı böyle oldu.
01:37
So, what is this stuff
32
82000
2000
Peki bu hepimizi kullanan
01:39
that we're all consumed by,
33
84000
3000
ve ilgilendiren tüm
01:42
and bothered by?
34
87000
3000
bu olay nedir?
01:45
Alan Kay calls it, "Technology is anything
35
90000
2000
Alan Kay diyor ki, "Teknoloji siz doğduktan
01:47
that was invented after you were born."
36
92000
2000
sonra icat edilen herhangi bir şeydir".
01:49
(Laughter)
37
94000
1000
(Gülüşmeler)
01:50
Which is sort of the idea that we normally have about what technology is:
38
95000
4000
Bu bir nevi bizim teknolojiyi düşündüğümüz şekli.
01:54
It's all that new stuff.
39
99000
2000
Tüm bu yeni şeyler.
01:56
It's not roads, or penicillin,
40
101000
2000
Yollar veya penisilin değil,
01:58
or factory tires; it's the new stuff.
41
103000
4000
ya da jantlar. Tüm yeni şeyler.
02:02
My friend Danny Hillis says kind of a similar one,
42
107000
2000
Arkadaşım Danny Hİllis'de benzer bir şey diyor,
02:04
he says, "Technology is anything that doesn't work yet."
43
109000
3000
diyor ki, "Teknoloji henüz olmayan her şeydir."
02:07
(Laughter)
44
112000
1000
(Gülüşmeler)
02:08
Which is, again, a sense that it's all new.
45
113000
2000
Bu da, tekrardan, yeni şeyler anlamına geliyor.
02:10
But we know that it's just not new.
46
115000
2000
Ama sadece yeni şeyler olmadığını biliyoruz.
02:12
It actually goes way back, and what I want to suggest
47
117000
2000
Aslında eskilere dayanıyor. Ve bana sorarsanız
02:14
is it goes a long way back.
48
119000
4000
çok çok eskilere dayanıyor.
02:18
So, another way to think about technology, what it means,
49
123000
2000
Teknolojinin ne demek olduğunu düşünmenin bir başka
02:20
is to imagine a world without technology.
50
125000
2000
yolu, onsuz dünyanın nasıl olacağını düşünmek.
02:22
If we were to eliminate every single bit of technology in the world today --
51
127000
3000
Eğer dünyadaki en ufak teknolojiyi bile
02:25
and I mean everything,
52
130000
2000
ortadan kaldırırsak,
02:27
from blades to scrapers to cloth --
53
132000
4000
bıçaklardan greyderlere elbiselere kadar,
02:31
we as a species would not live very long.
54
136000
3000
biz canlılar çok uzun zaman hayatta kalamazdık.
02:34
We would die by the billions, and very quickly:
55
139000
3000
Milyarlarca insan anında ölürdü.
02:37
The wolves would get us, we would be defenseless,
56
142000
3000
Kurtlar bizi kapardı. Savunmasız kalırdık.
02:40
we would be unable to grow enough food, or find enough food.
57
145000
3000
Yeterli besini bulamayabilir veya yetiştiremeyebilirdik.
02:43
Even the hunter-gatherers used some elementary tools.
58
148000
4000
Avcı-toplayıcılar bile en basit malzemeleri kullandılar.
02:47
And so, they had minimal technology,
59
152000
2000
Böylece en küçük teknolojiyi elde ettiler,
02:49
but they had some technology.
60
154000
2000
ama yine de teknoloji elde ettiler.
02:51
And if we study those hunter-gatherer tribes
61
156000
3000
Eğer o avcı-toplayıcıların kabilelerini ve
02:54
and the Neanderthal, which are very similar to early man,
62
159000
4000
ilk insana çok benzeyen mağara adamlarını incelersek,
02:58
we find out a very curious thing about this world without technology,
63
163000
3000
Bu teknolojisiz dünya hakkında çok ilginç bir şey bulduk,
03:01
and this is a kind of a curve of their average age.
64
166000
3000
ve bu bir nevi onların ortalama yaşının eğrisi.
03:04
There are no Neanderthal fossils that are older than 40 years old
65
169000
3000
Bulabildiklerimiz arasında 40 yaşını geçmiş olan bir
03:07
that we've ever found,
66
172000
2000
mağara adamı fosili yok.
03:09
and the average age of most of these
67
174000
2000
Bu avcı-toplayıcı kabilelerinde
03:11
hunter-gatherer tribes is 20 to 30.
68
176000
3000
ortalama yaş 20 ila 30 arasında.
03:14
There are very few young infants
69
179000
3000
Çok fazla sayıda bebek var, çünkü ölüm oranı
03:17
because they die -- high mortality rate -- and there's very few old people.
70
182000
3000
çok yüksek, ayrıca çok az yaşlı insan var.
03:20
And so the profile is sort of for your average San Francisco neighborhood:
71
185000
4000
Nüfus profili sanki bir San Francisco mahallesindeki gibi.
03:24
a lot of young people.
72
189000
2000
Çok fazla genç insan.
03:26
And if you go there, you say, "Hey, everybody's really healthy."
73
191000
2000
Eğer oraya giderseniz, "Hey, herkes gerçekten sağlıklı." diyorsunuz.
03:28
Well, that's because they're all young.
74
193000
2000
Çünkü hepsi çok genç.
03:30
And the same thing with the hunter-gatherer tribes and early man
75
195000
2000
Aynı şey avcı-toplayıcı kabileleri ve ilk insanlar
03:32
is that you didn't live beyond the age of 30.
76
197000
3000
için de geçerli, 30 yaşından fazla yaşamadılar.
03:35
So, it was a world without grandparents.
77
200000
2000
Büyük anne, babaların olmadığı bir dünyaydı.
03:37
And grandparents are very important,
78
202000
2000
Büyük anne, babalar çok önemli,
03:39
because they are the transmitter of cultural evolution and information.
79
204000
4000
çünkü onlar kültürel gelişimin ve bilginin geçişini sağlıyorlar.
03:43
Imagine a world and basically everybody was 20 to 30 years old.
80
208000
3000
Herkesin 20 ila 30 yaşında olduğu bir dünya düşünün,
03:46
How much learning can you do?
81
211000
2000
ne kadar şey öğrenebilirdiniz?
03:48
You can't do very much learning in your own life,
82
213000
2000
Kendi hayatınızda çok fazla şey öğrenemezsiniz,
03:50
it's so short,
83
215000
2000
hayat çok kısa.
03:52
and there's nobody to pass on what you do learn.
84
217000
2000
Ve öğrendiklerinizi aktarabileceğiniz kimse yok.
03:54
So, that's one aspect.
85
219000
3000
Bu bir bakış açısı.
03:57
It was a very short life. But at the same time
86
222000
2000
Çok kısa bir yaşamdı. Ama aynı zamanda
03:59
anthropologists know
87
224000
3000
antropologlar, teknolojisiz zamandaki
04:02
that most hunter-gatherer tribes of the world,
88
227000
2000
çoğu avcı-toplayıcı kabilelerin
04:04
with that very little technology, actually did not spend
89
229000
2000
aslında gerekli olan yiyeceği toplamak için
04:06
a very long time gathering the food that they needed:
90
231000
3000
çok zaman harcamadığını söylüyorlar.
04:09
three to six hours a day.
91
234000
2000
Günde 3 ila 6 saat.
04:11
Some anthropologists call that the original affluent society.
92
236000
3000
Bazı antropolglar bunu orijinal varlıklı toplum olarak adlandırıyor.
04:14
Because they had banker hours basically.
93
239000
3000
Çünkü aslında kısa çalışma saatleri vardı.
04:17
So, it was possible to get enough food.
94
242000
3000
Bu yüzden, yeterli yiyeceği toplamaları imkansızdı.
04:20
But when the scarcity came
95
245000
2000
Ama kıtlık ortaya çıktığında, fazla sıcak
04:22
when the highs and lows and the droughts came,
96
247000
2000
ve soğuklar ve kuraklık çıktığında,
04:24
then people went into starvation.
97
249000
3000
insanlar açlıktan ölmeye başladı.
04:27
And that's why they didn't live very long.
98
252000
2000
Bu yüzden, çok uzun yaşamadılar.
04:29
So, what technology brought,
99
254000
2000
Yani, teknolojinin getirdiği,
04:31
through the very simple tools like these stone tools here --
100
256000
5000
buradaki taştan malzemeler gibi basit malzemeler ile,
04:36
even something as small as this --
101
261000
2000
bu kadar küçüklerle bile,
04:38
the early bands of humans were actually able
102
263000
2000
10,000 yıl önce
04:40
to eliminate to extinction
103
265000
3000
Kuzey Amerika'ya ilk gelen insanlar
04:43
about 250 megafauna animals
104
268000
4000
250 büyük hayvanı bu aletlerle
04:47
in North America when they first arrived 10,000 years ago.
105
272000
4000
ortadan kaldırmayı başardılar.
04:51
So, long before the industrial age
106
276000
2000
Yani, endüstriyel çağdan çok uzun
04:53
we've been affecting the planet on a global scale,
107
278000
3000
zaman önce bile gezegenimizi global ölçekte etkiliyorduk,
04:56
with just a small amount of technology.
108
281000
2000
küçük bir teknoloji sayesinde.
04:58
The other thing that the early man invented was fire.
109
283000
3000
İlk insanların icat ettiği bir başka şey de ateş.
05:01
And fire was used to clear out, and again,
110
286000
2000
Ateş temizleyerek yer açmaya yarıyordu,
05:03
affected the ecology of grass and whole continents,
111
288000
4000
tekrardan çimlerin ekolojisi ve tüm kıtalar etkilendi,
05:07
and was used in cooking.
112
292000
3000
ayrıca ateş, yemek pişirmekte kullanıldı.
05:10
It enabled us to actually eat all kinds of things.
113
295000
2000
Her tür şeyi yiyebilmemizi sağladı.
05:12
It was sort of, in a certain sense, in a McLuhan sense,
114
297000
2000
Bir başka açıdan, bir çeşit
05:14
an external stomach,
115
299000
3000
harici mide olarak nitelendirilebilir.
05:17
in the sense that it was cooking food that we could not eat otherwise.
116
302000
3000
Ateşte pişirmeseydik o yiyecekleri yiyemezdik.
05:20
And if we don't have fire, we actually could not live.
117
305000
3000
Ayrıca ateşimiz olmasaydı, gerçekten yaşayamazdık.
05:23
Our bodies have adapted to these new diets.
118
308000
3000
Vücudumuz bu yeni yeme alışkanlıklarına uyum sağladı.
05:26
Our bodies have changed in the last 10,000 years.
119
311000
3000
Vücutlarımız son 10,000 yılda değişti.
05:29
So, with that little bit of technology,
120
314000
3000
Yani, ufacık bir teknoloji ile,
05:32
humans went from a small band of 10,000 or so --
121
317000
2000
insanlar, 10,000'ler civarındaki küçük bir gruptan,
05:34
the same number as Neanderthals everywhere --
122
319000
2000
toplam mağara adamlarının sayısına denk,
05:36
and we suddenly exploded. With the invention of language
123
321000
2000
bir anda arttık, dilin icadı ile,
05:38
around 50,000 years ago,
124
323000
2000
yaklaşık 50,000 yıl önce
05:40
the number of humans exploded,
125
325000
2000
insanların sayısı büyük bir artış gösterdi,
05:42
and very quickly became the dominant species on the planet.
126
327000
3000
ve hemen gezegendeki hakim tür olduk.
05:45
And they migrated into the rest of the world at two kilometers per year
127
330000
4000
Küçük bir teknoloji sayesinde, birkaç 10,000 yıl içinde
05:49
until, within several tens of thousands of years,
128
334000
3000
gezegendeki tüm su havzalarını ele geçirene ve
05:52
we occupied every single watershed on the planet
129
337000
2000
hakim tür olana kadar,
05:54
and became the most dominant species,
130
339000
2000
dünyanın geri kalanına ortalama her yıl
05:56
with a very small amount of technology.
131
341000
2000
iki kilometre mesafesinde göç ettik.
05:58
And even at that time, with the introduction of agriculture,
132
343000
3000
O zaman bile, tarımın doğuşu ile birlikte,
06:01
8,000, 10,000 years ago
133
346000
2000
8,000 - 10,000 yıl önce
06:03
we started to see climate change.
134
348000
2000
iklim değişikliğini gözlemlemeye başladık.
06:05
So, climate change is not a new thing.
135
350000
2000
Yani, iklim değişikliği yeni bir şey değil.
06:07
What's new is just the degree of it. Even during
136
352000
2000
Yeni olan onun büyüklüğü. Tarım döneminde
06:09
the agricultural age there was climate change.
137
354000
3000
bile iklim değişikliği vardı.
06:12
And so, already small amounts of technology
138
357000
2000
Bu da gösteriyor ki, küçük miktarda
06:14
were transforming the world.
139
359000
2000
teknoloji bile dünyayı değiştiriyor.
06:16
And what this means, and where I'm going, is that
140
361000
2000
Tüm bunlar ne demek, varmak istediğim nedir;
06:18
technology has become the most powerful force in the world.
141
363000
4000
teknoloji dünyadaki en güçlü etken durumuna geldi.
06:22
All the things that we see today
142
367000
2000
Bugün gördüğümüz her şeyde, hayatımızı
06:24
that are changing our lives, we can always trace back
143
369000
2000
değiştiren her şeyde, her zaman geçmişte
06:26
to the introduction of some new technology.
144
371000
2000
tanıtılmış yeni bir teknolojinin izini bulabiliriz.
06:28
So, it's a force that is the most powerful force
145
373000
4000
Bu bir etken, gezegenimizde serbest bırakılmış
06:32
that has been unleashed on this planet,
146
377000
2000
en güçlü etken.
06:34
and in such a degree that I think
147
379000
3000
Ve böyle bir büyüklükte de, sanıyorum ki,
06:37
that it's become our -- who we are.
148
382000
5000
bizim kim olduğumuzu söyleyen güç haline geldi.
06:42
In fact, our humanity, and everything that we think about ourselves
149
387000
3000
Aslında, insanlığımız ve hakkımızda düşündüğümüz her şeyi
06:45
is something that we've invented.
150
390000
2000
biz kendimiz yarattık.
06:47
So, we've invented ourselves. Of all the animals that we have domesticated,
151
392000
2000
Yani, biz kendimizi yarattık. Evcilleştirdiğimiz
06:49
the most important animal that we've domesticated
152
394000
2000
tüm hayvanlar arasında en önemlisi kendimiziz.
06:51
has been us. Okay?
153
396000
3000
Tamam mı?
06:54
So, humanity is our greatest invention.
154
399000
3000
İnsanlık en büyük icadımız.
06:57
But of course we're not done yet.
155
402000
2000
Ama tabii ki henüz işimiz bitmedi.
06:59
We're still inventing, and this is what technology is allowing us to do --
156
404000
3000
Hala icat ediyoruz ve bu da teknolojinin bize sağladığı durum.
07:02
it's continually to reinvent ourselves.
157
407000
3000
Kendimizi sürekli yeniden icat etmemizi sağlıyor.
07:05
It's a very, very strong force.
158
410000
2000
Çok çok güçlü bir etken.
07:07
I call this entire thing -- us humans as our technology,
159
412000
3000
Tüm bunlara verdiğim ad, teknolojimizin yarattığı bize,
07:10
everything that we've made, gadgets in our lives --
160
415000
3000
yaptığımız her şeye, hayatımızdaki aletlere,
07:13
we call that the technium. That's this world.
161
418000
2000
buna Technium diyoruz. Bu bizim dünyamız.
07:15
My working definition of technology
162
420000
2000
Benim teknoloji için çalışma tanımım,
07:17
is "anything useful that a human mind makes."
163
422000
3000
insan beyninin yaptığı her türlü faydalı şey.
07:20
It's not just hammers and gadgets, like laptops.
164
425000
2000
Sadece çekiçler ve laptop gibi aletler değil.
07:22
But it's also law. And of course cities are ways to make
165
427000
5000
Ama aynı zamanda kanunlar. Tabii ki bizim için
07:27
things more useful to us.
166
432000
2000
her şeyi daha kullanışlı kılan şehirler.
07:29
While this is something that comes from our mind,
167
434000
2000
Bu bizim aklımızdan gelen bir şey iken,
07:31
it also has its roots deeply
168
436000
3000
aynı zamanda kainatın derinlerinde de
07:34
into the cosmos.
169
439000
2000
kökleri olan bir şey.
07:36
It goes back. The origins and roots of technology
170
441000
2000
Çok eskilere gidiyor. Teknolojinin kökleri
07:38
go back to the Big Bang,
171
443000
2000
Büyük Patlamaya kadar gidiyor,
07:40
in this way, in that they are part of this
172
445000
2000
bu açıdan da, teknoloji, Büyük Patlamaya
07:42
self-organizing thread
173
447000
2000
neden olan, galaksiler ve yıldızlar
07:44
that starts at the Big Bang
174
449000
2000
arasında dolaşan ve dünyayı
07:46
and goes through galaxies and stars,
175
451000
3000
oluşturan küçük parçacıkların
07:49
into life, into us.
176
454000
2000
bir parçası sayılabilir.
07:51
And the three major phases of the early universe
177
456000
2000
Evrenin ilk dönemlerinin üç ana safhası var.
07:53
was energy, when the dominant force was energy;
178
458000
2000
Hakim güç en başta enerji idi.
07:55
then it became, the dominant force, as it cooled, became matter;
179
460000
3000
Daha sonra, hakim güç, soğudukça, madde oldu.
07:58
and then, with the invention of life, four billion years ago,
180
463000
4000
Sonra da hayatın yaratılması ile, 4 milyar yıl önce,
08:02
the dominant force in our neighborhood became information.
181
467000
2000
çevremizdeki hakim güç bilgi oldu.
08:04
That's what life is: It's an information process
182
469000
2000
Bu hayatın ne olduğudur. Yeni düzeni oluşturan
08:06
that was restructuring and making new order.
183
471000
3000
ve yeniden düzenleyen bilgi sürecidir.
08:09
So, those energy, matter Einstein show
184
474000
3000
Einstein bu enerji maddelerinin denk
08:12
were equivalent, and now new sciences
185
477000
3000
olduğunu gösterdi ve şimdi yeni kuantum hesaplama
08:15
of quantum computing show that entropy
186
480000
2000
bilimi tüm enerji, bilgi,
08:17
and information and matter and energy
187
482000
3000
madde ve atık ısının birbiriyle ilgili
08:20
are all interrelated, so it's one long continuum.
188
485000
4000
olduğunu gösterdi, yani bu uzun bir süreç.
08:24
You put energy into the right kind of system
189
489000
3000
Enerjiyi doğru bir sisteme yerleştiriyorsunuz
08:27
and out comes wasted heat, entropy
190
492000
3000
ve dışarı sırasıyla atık ısı
08:30
and extropy, which is order.
191
495000
3000
ve ekzotropi çıkıyor.
08:33
It's the increased order.
192
498000
2000
Sırası böyle. Peki bu düzen
08:35
Where does this order come from? Its roots go way back.
193
500000
2000
nereden geliyor? Kökleri çok eskiye gidiyor.
08:37
We actually don't know.
194
502000
2000
Aslında bilmiyoruz.
08:39
But we do know that the self-organization trend
195
504000
3000
Ama bildiğimiz şey, kendi başına organize olma
08:42
throughout the universe is long,
196
507000
2000
eğiliminin kainatta uzun zamandır olduğu,
08:44
and it began with things like galaxies;
197
509000
2000
hemen hemen galaksilerle aynı zamanda başladı.
08:46
they maintained their order for billions of years.
198
511000
3000
Düzenlerini milyarlarca yıl sürdürdüler.
08:49
Stars are basically nuclear fusion machines
199
514000
4000
Yıldızlar aslında kendilerini milyarlarca yıl sürdüren
08:53
that self-organize and self-sustain themselves for billions of years,
200
518000
3000
ve organize eden nükleer fizyon makineleridir.
08:56
this order against the entropy of the world.
201
521000
2000
Bu düzen dünyanın ekzotropisine karşı.
08:58
And flowers and plants are the same thing, extended,
202
523000
6000
Çiçekler ve bitkilerde aynı şekilde, yayıldılar.
09:04
and technology is basically an extension of life.
203
529000
4000
Teknolojide aslında hayatın bir uzantısıdır.
09:08
One trend that we notice in all those things is that
204
533000
4000
Tüm bu şeylerde fark ettiğimiz bu trend
09:12
the amount of energy per gram per second
205
537000
2000
bir gramda bir saniyede uçuşan enerjinin miktarı
09:14
that flows through this, is actually increasing.
206
539000
3000
ve bu enerji artıyor,
09:17
The amount of energy is increasing through this little sequence.
207
542000
5000
enerji miktarı bu küçük düzende artmaya devam ediyor.
09:22
And that the amount of energy per gram per second that flows through life
208
547000
4000
Hayat içinde akıp giden, saniye ve gram başına düşen enerji miktarı
09:26
is actually greater than a star --
209
551000
2000
yıldızdan daha büyüktür,
09:28
because of the star's long lifespan,
210
553000
3000
yıldızların uzun yaşam süresi yüzünden,
09:31
the energy density in life is actually higher than a star.
211
556000
3000
hayattaki enerji yoğunluğu yıldızdan daha fazladır.
09:34
And the energy density that we see in the greatest
212
559000
3000
Ve kainatta herhangi bir yerde görebileceğimiz
09:37
of anywhere in the universe is actually in a PC chip.
213
562000
3000
en büyük enerji yoğunluğu PC çipindekidir.
09:40
There is more energy flowing through, per gram per second,
214
565000
3000
Tecrübe ettiğimiz herhangi bir şeydekinden
09:43
than anything that we have any other experience with.
215
568000
3000
gram başına bir saniyede daha fazla enerji akışı olur.
09:46
What I would suggest is that if you want to see
216
571000
3000
Teknoloji nereye gidiyor diye sorarsanız,
09:49
where technology is going, we continue that trajectory,
217
574000
3000
sizlere söyleyebileceğim, bu yörüngede devam edeceğimiz,
09:52
and we say "Well what's going to become more energy-dense,
218
577000
3000
nerede daha fazla enerji yoğunluğu sağlayabilirsek
09:55
that's where it's going." And so what I've done
219
580000
2000
o yöne doğru gidiyoruz. Şimdi, yaptığım şey,
09:57
is, I've taken the same kinds of things
220
582000
2000
aynı türde şeyleri aldım ve
09:59
and looked at other aspects
221
584000
2000
evrimsel yaşamın farklı bakış açıları
10:01
of evolutionary life and say,
222
586000
2000
ile inceledim ve hayatın evrimindeki
10:03
"What are the general trends in evolutionary life?"
223
588000
2000
genel trendlerin neler olduğunu buldum.
10:05
And there are things moving towards
224
590000
2000
Hayatta daha büyük bir karışıklığa,
10:07
greater complexity, moving towards greater diversity,
225
592000
2000
çeşitliliğe, uzamanlaşmaya, duyarlılığa,
10:09
moving towards greater specialization,
226
594000
3000
aynı anda birçok yerde var olmaya
10:12
sentience, ubiquity and most important, evolvability:
227
597000
4000
ve en önemlisi evrim geçirmeye doğru bir gidiş var.
10:16
Those very same things are also present in technology.
228
601000
4000
Bu aynı şeyler teknolojide de mevcut.
10:20
That's where technology is going.
229
605000
2000
Teknolojinin gittiği yer de burası.
10:22
In fact, technology is accelerating
230
607000
2000
Aslında, teknoloji hayatın tüm
10:24
all the aspects of life,
231
609000
3000
bakış açılarına hız kazandırıyor.
10:27
and we can see that happening; just as there's diversity in life,
232
612000
3000
Bunun olduğunu görebiliriz. Yaptığımız şeylerdeki
10:30
there's more diversity in things we make.
233
615000
3000
çeşitlilik, hayattakinden daha fazla.
10:33
Things in life start out being general cell,
234
618000
2000
Hayattaki şeyler genel bir hücre olarak
10:35
and they become specialized: You have tissue cells,
235
620000
2000
yola koyulurlar, daha sonra özelleşirler.
10:37
you have muscle, brain cells. And same things happens with
236
622000
2000
Doku hücreleriniz, kaslarınız, beyin hücreleriniz var.
10:39
say, a hammer, which is general at first
237
624000
2000
Bu, çekiç için de denebilir, başlangıçta
10:41
and becomes more specific.
238
626000
2000
geneldir, zaman geçtikçe daha
10:43
So, I would like to say that while there is six kingdoms of life,
239
628000
3000
belirgin bir işte kullanılır. Yani şöyle diyebilirim,
10:46
we can think of technology basically
240
631000
2000
Hayatın altı krallığı varken, teknolojiyi
10:48
as a seventh kingdom of life.
241
633000
2000
yedinci krallık olarak düşünebiliriz.
10:50
It's a branching off from the human form.
242
635000
2000
İnsan formundan farklı kollara ayrılıyor.
10:52
But technology has its own agenda,
243
637000
2000
Ama teknolojinin kendi gündemi var,
10:54
like anything, like life itself.
244
639000
2000
diğer her şey gibi, hayat gibi.
10:56
For instance, right now, three-quarters of the energy that we use
245
641000
3000
Mesela şimdi, kullandığımız enerjinin dörtte üçünü
10:59
is actually used to feed the technium itself.
246
644000
2000
technium'un kendisini beslemek için kullanıyoruz.
11:01
In transportation, it's not to move us, it's to move
247
646000
2000
Ulaşım, kendimizi taşımak için değil,
11:03
the stuff that we make or buy.
248
648000
2000
yaptıklarımız veya aldıklarımızı taşımak için.
11:05
I use the word "want." Technology wants.
249
650000
2000
"İstemek" kelimesini kullandım. Teknoloji istiyor.
11:07
This is a robot that wants to plug itself in to get more power.
250
652000
3000
Bu, daha çok güç almak için kendini prize takmak isteyen bir robot.
11:10
Your cat wants more food.
251
655000
2000
Arabanız daha çok besin istiyor.
11:12
A bacterium, which has no consciousness at all,
252
657000
3000
Bir bakteri, hiç bilinci olmamasına rağmen
11:15
wants to move towards light.
253
660000
2000
ışığa doğru ilerlemek istiyor.
11:17
It has an urge, and technology has an urge.
254
662000
3000
Bu bir dürtü. Ve teknolojinin de dürtüsü var.
11:20
At the same time, it wants to give us things,
255
665000
2000
Aynı zamanda, bize bir şeyler vermek istiyor.
11:22
and what it gives us is basically progress.
256
667000
3000
Bize verdiği şey de gelişimin ta kendisi.
11:25
You can take all kinds of curves, and they're all pointing up.
257
670000
2000
Tüm bu grafiklere bakın, hepsi yukarıya doğru gidiyor.
11:27
There's really no dispute about progress,
258
672000
3000
Aslında gelişme konusunda bir tartışma yok,
11:30
if we discount the cost of that.
259
675000
3000
eğer onun maliyetini göz ardı edersek.
11:33
And that's the thing that bothers most people,
260
678000
2000
Ve bu insanları en rahatsız eden şey,
11:35
is that progress is really real,
261
680000
2000
gelişimin gerçekten gerçek olması,
11:37
but we wonder and question: What are the environmental costs of it?
262
682000
4000
ama merak edip soruyoruz acaba bunun çevreye maliyeti nedir.
11:41
I did a survey of a number of species of artifacts in my house,
263
686000
4000
Evimde çeşitli sayıda sanat eserini bir araya getirdim.
11:45
and there's 6,000. Other people have come up with 10,000.
264
690000
3000
6,000 tane var. Diğer insanlar 10,000 tane ortaya koydular.
11:48
When King Henry of England died,
265
693000
3000
İngiltere'nin Kralı Henry öldüğünde,
11:51
he had 18,000 things in his house,
266
696000
2000
evinde 18.000 tane vardı.
11:53
but that was the entire wealth of England.
267
698000
3000
Ama bu İngiltere'nin tüm varlığı idi.
11:56
And with that entire wealth of England,
268
701000
4000
Ve de bu İngiltere'nin tüm varlığı ile,
12:00
King Henry could not buy any antibiotics,
269
705000
3000
Kral Henry antibiyotik bile alamadı.
12:03
he could not buy refrigeration, he could not buy a trip of a thousand miles.
270
708000
3000
Soğutucu alamadı. Binlerce millik bir yolculuğa çıkamadı.
12:06
Whereas this rickshaw wale in India
271
711000
3000
Oysaki Hindistan'daki bu çekçek sürücüsü
12:09
could save up and buy antibiotics
272
714000
2000
tasarruf yapıp antibiyotik alabiliyor.
12:11
and he could buy refrigeration.
273
716000
2000
Ayrıca soğutucuda alabiliyor.
12:13
He could buy things that King Henry, in all his wealth, could never buy.
274
718000
3000
Kral Henry'nin tüm varlığı ile alamadığı şeyleri satın alabiliyor.
12:16
That's what progress is about.
275
721000
2000
Gelişim işte budur.
12:18
So, technology is selfish; technology is generous.
276
723000
3000
Teknoloji bencildir. Teknoloji cömerttir.
12:21
That conflict, that tension, will be with us forever,
277
726000
3000
Bu çatışma, bu gerginlik daima bizimle kalacak.
12:24
that sometimes it wants to do what it wants to do,
278
729000
2000
Bazen o canı ne isterse onu yapıyor.
12:26
and sometimes it's going to do things for us.
279
731000
2000
Bazen de bizim yararımıza şeyleri yapıyor.
12:28
We have confusion about what we should think about a new technology.
280
733000
4000
Yeni teknoloji hakkında ne düşünmemiz gerektiği konusunda kafamız karışık.
12:32
Right now the default position about when
281
737000
2000
Şu anda yeni bir teknoloji ortaya
12:34
a new technology comes along, is we --
282
739000
2000
çıktığında öncelikli pozisyonumuz,
12:36
people talk about the precautionary principle,
283
741000
2000
ihtiyatlılık ilkesinden bahsetmemiz.
12:38
which is very common in Europe,
284
743000
3000
Bu Avrupa'da çok yaygın bir durum.
12:41
which says, basically, "Don't do anything. When you meet a new
285
746000
2000
Temel olarak "Hiçbir şey yapma." diyor.
12:43
technology, stop,
286
748000
2000
Yeni bir teknoloji ile karşılaştığında, dur,
12:45
until it can be proven that there's no harm."
287
750000
2000
zararsız olduğu ispat edilene kadar.
12:47
I think that really leads nowhere.
288
752000
3000
Bence bu bizi hiçbir yere götürmez.
12:50
But a better way is to, what I call proactionary principle,
289
755000
2000
Bence en iyisi benim "eylem öncesi ilkesi"
12:52
which is: You engage with technology.
290
757000
3000
olarak adlandırdığı yöntem. Teknoloji ile
12:55
You try it out.
291
760000
2000
karşılaştığınızda onu deneyeceksiniz.
12:57
You obviously do what the precautionary principle suggests,
292
762000
4000
Siz belli ki ihtiyatlılık ilkesinin önerdiklerini yapıyorsunuz,
13:01
you try to anticipate it, but after anticipating it,
293
766000
2000
onu sezmeye çalışıyorsunuz. Ama
13:03
you constantly asses it,
294
768000
2000
sezdikten sonra, devamlı değerlendiriyorsunuz,
13:05
not just once, but eternally.
295
770000
2000
bir kez değil, sonsuza dek.
13:07
And when it diverts from what you want,
296
772000
3000
Eğer o sizin istediğinizden saparsa,
13:10
we prioritize risk, we evaluate not just
297
775000
2000
riske öncelik veriyoruz, sadece yenisini
13:12
the new stuff, but the old stuff.
298
777000
2000
değil eskisini de değerlendiriyoruz.
13:14
We fix it, but most importantly, we relocate it.
299
779000
3000
Onu tamir ediyoruz. Ama en önemlisi yeniden yerleştiriyoruz.
13:17
And what I mean by that is that
300
782000
2000
Bununla anlatmak istediğim şey;
13:19
we find a new job for it.
301
784000
2000
bunun için yeni bir iş buluyoruz.
13:21
Nuclear energy, fission, is really bad idea
302
786000
2000
Nükleer enerji, fizyon,
13:23
for bombs.
303
788000
2000
bombalar için gerçekten kötü fikirler.
13:25
But it may be a pretty good idea
304
790000
2000
Ama iyi bir fikir de olabilir,
13:27
relocated into sustainable nuclear energy
305
792000
3000
yanan kömürler yerine elektrik için
13:30
for electricity, instead of burning coal.
306
795000
3000
sürdürülebilir nükleer enerji kullanılırsa.
13:33
When we have a bad idea, the response to a bad idea
307
798000
3000
Kötü bir fikrimiz olduğunda, kötü fikre yanıtımız
13:36
is not no ideas, it's not to stop thinking.
308
801000
3000
fikirsizlik değildir, düşünmeyi bırakmamaktır.
13:39
The response to a bad idea --
309
804000
2000
Kötü bir fikre yanıt,
13:41
like, say, a tungsten light bulb --
310
806000
3000
mesela tungsten ampul,
13:44
is a better idea. OK?
311
809000
2000
bu daha iyi bir fikir. Tamam mı?
13:46
So, better ideas is really -- always the response
312
811000
4000
Yani, daha iyi fikirler gerçekten her zaman
13:50
to technology that we don't like
313
815000
1000
beğenmediğimiz
13:51
is basically, better technology.
314
816000
3000
teknolojiye yanıtımızdır, yani, daha iyi teknoloji.
13:54
And actually, in a certain sense, technology
315
819000
2000
Aslında, bir bakıma, teknoloji
13:56
is a kind of a method for generating better ideas,
316
821000
3000
daha iyi fikirler üretmek için bir metottur,
13:59
if you can think about it that way.
317
824000
2000
eğer onu bu şekilde algılayabilirsek.
14:01
So, maybe spraying DDT on crops is a really bad idea.
318
826000
3000
Belki DDT'yi ekinlerin üstüne püskürtmek kötü bir fikirdir.
14:04
But DDT sprayed on local homes,
319
829000
3000
Ama yerel evlerde DDT ilaçlaması yapılması,
14:07
there's nothing better to eliminate malaria,
320
832000
3000
sıtmadan korunmak için daha iyi bir yol yok,
14:10
besides insect DDT-impregnated mosquito nets.
321
835000
4000
DDT'li sivrisinek ağları dışında.
14:14
But that's a really good idea; that's a good job for technology.
322
839000
3000
Ama bu gerçekten iyi bir fikir. Bu teknoloji için iyi bir iş.
14:17
So, our job as humans is to
323
842000
2000
Yani, bizlerin insanlar olarak
14:19
parent our mind children,
324
844000
2000
görevimiz çocuklarımıza ebeveynlik yapmak,
14:21
to find them good friends,
325
846000
2000
onlara iyi arkadaşlar bulmak,
14:23
to find them a good job.
326
848000
2000
iyi bir iş bulmak.
14:25
And so, every technology is sort of a creative force
327
850000
2000
Her teknoloji, doğru işi aramak
14:27
looking for the right job.
328
852000
2000
için bir çeşit yaratıcı güç.
14:29
That's actually my son, right here.
329
854000
2000
Buradaki gerçekten benim oğlum.
14:31
(Laughter)
330
856000
1000
(Gülüşmeler)
14:32
There are no bad technologies,
331
857000
3000
Kötü teknoloji yoktur.
14:35
just as there are no bad children.
332
860000
2000
Kötü çocuk olmadığı gibi.
14:37
We don't say children are neutral, children are positive.
333
862000
2000
Çocuklar nötr veya pozitiftir demeyiz.
14:39
We just have to find them the right place.
334
864000
3000
Sadece onlar için doğru yeri bulmalıyız.
14:42
And so, what technology gives us,
335
867000
3000
Uzun dönemde düşünürsek, tüm evrim süresince,
14:45
over the long term, over the sort of
336
870000
2000
zamanın başlangıcından itibaren,
14:47
extended evolution -- from the beginning of time,
337
872000
2000
bitkilerin ve hayvanların keşfi ile birlikte,
14:49
through the invention of the plants and animals,
338
874000
4000
teknoloji, hayatımızın ve beynimizin evriminin
14:53
and the evolution of life, the evolution of brains --
339
878000
3000
gerçekleşmesini sağladı.
14:56
what that is constantly giving us
340
881000
2000
Bize devamlı olarak sağladığı şey
14:58
is increasing differences:
341
883000
2000
artan farklılıklar.
15:00
It's increasing diversity, it's increasing options,
342
885000
2000
Çeşitliliği ve seçenekleri artırıyor.
15:02
it's increasing choices, opportunities,
343
887000
2000
Tercihleri, fırsatları, olasılıkları
15:04
possibilities and freedoms.
344
889000
2000
ve özgürlükleri artırıyor.
15:06
That's what we get from technology
345
891000
3000
Teknolojiden her zaman elde ettiğimiz budur.
15:09
all the time. That's why people leave villages
346
894000
2000
İşte bu yüzden insanlar köylerini
15:11
and go into cities, is because they are always
347
896000
2000
terk edip şehre gidiyorlar, bu yüzden her zaman
15:13
gravitating towards increased choices and possibilities.
348
898000
4000
artan tercihlere ve ihtimallere doğru yöneliyorlar.
15:17
And we are aware of the price.
349
902000
3000
Bu bedelin farkındayız.
15:20
We pay a price for that, but we are aware of it, and generally
350
905000
2000
Bunun için bir bedel ödüyoruz, ama
15:22
we will pay the price for increased freedoms,
351
907000
2000
bunun farkındayız ve genellikle
15:24
choices and opportunities.
352
909000
3000
artan özgürlükler tercihler ve fırsatlar için ödeyeceğiz.
15:27
Even technology wants clean water.
353
912000
3000
Teknoloji bile temiz su istiyor.
15:30
Is technology diametrically opposed
354
915000
2000
Teknoloji tamamen doğaya
15:32
to nature?
355
917000
2000
karşı mı?
15:34
Because technology is an extension of life,
356
919000
3000
Teknoloji hayatımızın bir uzantısı olduğu için,
15:37
it's in parallel and aligned with the same things
357
922000
2000
onunla paralel ve hayatın istediği şeylerle
15:39
that life wants.
358
924000
3000
aynı hizada.
15:42
So that I think technology loves biology,
359
927000
2000
Bana göre teknoloji biyolojiyi sever,
15:44
if we allow it to.
360
929000
2000
eğer biz buna müsaade edersek.
15:46
Great movement that is starting billions of years ago
361
931000
4000
Milyarlarca yıl önce başlamış muazzam bir hareket,
15:50
is moving through us and it continues to go,
362
935000
2000
bizlerle devam ediyor ve etmeye devam edecek.
15:52
and our choice, so to speak,
363
937000
3000
Deyim yerindeyse, bizim teknoloji hakkındaki
15:55
in technology, is really to align ourselves
364
940000
2000
seçimimiz, bizden çok daha güçlü olan
15:57
with this force much greater than ourselves.
365
942000
2000
bu güç ile aynı hizada olmak.
15:59
So, technology is more than just the stuff in your pocket.
366
944000
3000
Yani, teknoloji cebinizdeki şeyden çok daha fazlası.
16:02
It's more than just gadgets; it's more than just things that people invent.
367
947000
3000
Aletlerden çok daha fazlası. İnsanların icat ettiklerinden daha fazlası.
16:05
It's actually part of a very long story,
368
950000
3000
Aslında çok uzun bir hikayenin bir parçası,
16:08
a great story, that began billions of years ago.
369
953000
3000
büyük bir hikaye, milyarlarca yıl önce başlamış,
16:11
And it's moving through us, this self-organization,
370
956000
2000
ve bizlerle devam ediyor.
16:13
and we're extending and accelerating it,
371
958000
2000
Biz onu genişletiyor ve hızlandırıyoruz.
16:15
and we can be part of it by aligning the technology
372
960000
2000
Yarattığımız teknoloji ile aynı hizada kalarak
16:17
that we make with it.
373
962000
2000
onun bir parçası olabiliriz.
16:19
I really appreciate your attention today. Thank you.
374
964000
4000
Bugünkü ilginize gerçekten çok teşekkür ederim. Teşekkürler.
16:23
(Applause)
375
968000
4000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Kevin Kelly - Digital visionaryThere may be no one better to contemplate the meaning of cultural change than Kevin Kelly, whose life story reads like a treatise on the value and impacts of technology.
Why you should listen
Kelly has been publisher of the Whole Earth Review, executive editor at Wired magazine (which he co-founded, and where he now holds the title of Senior Maverick), founder of visionary nonprofits and writer on biology, business and “cool tools.” He’s renounced all material things save his bicycle (which he then rode 3,000 miles), founded an organization (the All-Species Foundation) to catalog all life on Earth, championed projects that look 10,000 years into the future (at the Long Now Foundation), and more. He’s admired for his acute perspectives on technology and its relevance to history, biology and society. His new book, The Inevitable, just published, explores 12 technological forces that will shape our future.
Kevin Kelly | Speaker | TED.com