TEDGlobal 2005
Jacqueline Novogratz: Invest in Africa's own solutions
Jacqueline Novogratz yoksulluğu sona erdirmeye yatırım yapıyor.
Filmed:
Readability: 3.7
1,016,168 views
Jacqueline Novogratz dünyanın Afrika ve yoksulluğa olan artan ilgisini alkışlıyor, fakat ikna edici bir şekilde yeni bir yaklaşım öne sürüyor.
Jacqueline Novogratz - Investor and advocate for moral leadership
Jacqueline Novogratz works to enable human flourishing. Her organization, Acumen, invests in people, companies and ideas that see capital and networks as means, not ends, to solving the toughest issues of poverty. Full bio
Jacqueline Novogratz works to enable human flourishing. Her organization, Acumen, invests in people, companies and ideas that see capital and networks as means, not ends, to solving the toughest issues of poverty. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:25
I want to start with a story, a la Seth Godin,
0
0
3000
Bir hikaye ile başlamak istiyorum,
00:28
from when I was 12 years old.
1
3000
2000
12 yaşında olduğum zamandan.
00:30
My uncle Ed gave me a beautiful blue sweater --
2
5000
3000
Ed Amcam bana güzel bir mavi süveter hediye etmişti --
00:33
at least I thought it was beautiful.
3
8000
2000
en azından güzel olduğunu düşünmüştüm.
00:35
And it had fuzzy zebras walking across the stomach,
4
10000
3000
Süveterin karın bölgesi üstünde tüylü zebralar vardı.
00:38
and Mount Kilimanjaro and Mount Meru were kind of
5
13000
3000
ve göğüs kısmının tam karşısında yine tüylü olan
00:41
right across the chest, that were also fuzzy.
6
16000
2000
Kilimanjaro ve Meru Dağları bulunuyordu.
00:43
And I wore it whenever I could,
7
18000
1000
Ve her fırsatım olduğunda onu giyerdim,
00:44
thinking it was the most fabulous thing I owned.
8
19000
3000
o süveterin sahip olduğum en harika şey olduğunu düşünerek.
00:47
Until one day in ninth grade,
9
22000
2000
dokuzuncu sınıftaki bir güne kadar,
00:49
when I was standing with a number of the football players.
10
24000
3000
bir dizi futbolcu ile bir aradayken.
00:52
And my body had clearly changed, and Matt Mussolina,
11
27000
4000
vücudum açıkça değişmişti, ve Matt Mussolina,
00:56
who was undeniably my nemesis in high school,
12
31000
4000
ki o lisede benim inkar edilmez en yakın arkadaşımdı,
01:00
said in a booming voice that
13
35000
1000
gürleyen bir ses tonu ile
01:01
we no longer had to go far away to go on ski trips,
14
36000
4000
artık kaymak için çok uzağa gitmek zorunda olmadığımızı söyledi.
01:05
but we could all ski on Mount Novogratz.
15
40000
2000
ama Novogratz Dağında kayabilirdik.
01:07
(Laughter)
16
42000
1000
(Gülme)
01:08
And I was so humiliated and mortified
17
43000
3000
Ve o kadar küçük düşmüş ve utanmıştım ki
01:11
that I immediately ran home to my mother and chastised her
18
46000
4000
hemen eve anneme koştum ve onu
01:15
for ever letting me wear the hideous sweater.
19
50000
1000
o iğrenç süveteri giymeme izin verdiği için azarladım.
01:16
We drove to the Goodwill and we threw the sweater away
20
51000
3000
Arabayla Goodwill'e gittik ve süveteri attık.
01:19
somewhat ceremoniously,
21
54000
2000
biraz merasimle,
01:21
my idea being that I would never have to think about the sweater
22
56000
3000
niyetim bir daha süveteri ne düşünmek
01:24
nor see it ever again.
23
59000
1000
ne de bir daha onu görmek zorunda olmaktı.
01:25
Fast forward -- 11 years later, I'm a 25-year-old kid.
24
60000
4000
İleri doğru hızlıca -- 11 yıl sonra, 25 yaşında bir çocuğum.
01:29
I'm working in Kigali, Rwanda, jogging through the steep slopes,
25
64000
7000
Kigali, Rwanda'da çalışıyorum, dik yamaçlar boyunca koşuşuyorum,
01:36
when I see, 10 feet in front of me, a little boy -- 11 years old --
26
71000
4000
3 metre önümde bana doğru koşan ve üzerinde benim süveterim olan
01:40
running toward me, wearing my sweater.
27
75000
3000
11 yaşında küçük bir oğlan çocuğu gördüm.
01:43
And I'm thinking, no, this is not possible.
28
78000
2000
kendi kendime, hayır, bu mümkün değil diyorum.
01:45
But so, curious, I run up to the child -- of course
29
80000
4000
ama meraklı bir şekilde, çocuğa kadar koşuyorum -- kesinlikle
01:49
scaring the living bejesus out of him --
30
84000
2000
ödü patlıyor --
01:51
grab him by the collar, turn it over, and there is my name
31
86000
3000
yakasından yakalayıp, kendime doğru çeviriyorum ve
01:54
written on the collar of this sweater.
32
89000
2000
süveterin yakasına yazılmış adımı görüyorum.
01:56
I tell that story, because it has served and continues to serve
33
91000
5000
Bu hikayeyi anlatıyorum, çünkü bu Yeryüzünde hepimizin
02:01
as a metaphor to me about the level of connectedness
34
96000
4000
birbirimize bağlılığımızın seviyesi hakkında
02:05
that we all have on this Earth.
35
100000
2000
benim için bir metafor olarak hep işe yaradı ve yaramaya devam ediyor.
02:07
We so often don't realize what our action and our inaction
36
102000
4000
Sıklıkla eylem ve eylemsizliğimizin
02:11
does to people we think we will never see and never know.
37
106000
3000
asla görmeyeceğimizi ve tanımayacağımızı düşündüğümüz insanlara ne yaptığını anlamayız.
02:15
I also tell it because it tells a larger contextual story
38
110000
3000
Ayrıca bu hikayeyi anlatıyorum, çünkü bu yardımın ne olduğu ve ne olabileceği hakkında
02:18
of what aid is and can be.
39
113000
2000
daha geniş bir bağlamsal hikaye veriyor.
02:20
That this traveled into the Goodwill in Virginia,
40
115000
4000
Bu süveter Virginia Goodwill'e ve oradan da
02:24
and moved its way into the larger industry,
41
119000
3000
o noktada Afrika ve Asya'ya milyonlarca ton ikinci el elbise veren
02:27
which at that point was giving millions of tons of secondhand clothing to Africa and Asia.
42
122000
4000
daha büyük sanayi bölgesine gitti.
02:31
Which was a very good thing, providing low cost clothing.
43
126000
4000
Bu düşük maliyetli giyim sağlanması bakımından çok iyi bir şey.
02:35
And at the same time, certainly in Rwanda,
44
130000
2000
Ve aynı zamanda, özellikle Ruanda'da
02:37
it destroyed the local retailing industry.
45
132000
2000
bu ticaret yerli parekende sanayiye çökertti.
02:39
Not to say that it shouldn't have,
46
134000
2000
sahip olunmaması gerektiği demek değil,
02:41
but that we have to get better at answering the questions
47
136000
3000
ama sonuçlar ve cevaplar hakkında düşündüğümüz
02:44
that need to be considered when we think about consequences
48
139000
3000
zaman dikkat edilmesi gereken soruları cevaplandırmakta
02:47
and responses.
49
142000
2000
daha iyi olmak zorundayız.
02:49
So, I'm going to stick in Rwanda, circa 1985, 1986,
50
144000
5000
Böylece, 1985, 1986 dolaylarında Ruanda'da takılmaya devam ediyorum,
02:54
where I was doing two things.
51
149000
1000
orada iki şey yapıyordum.
02:55
I had started a bakery with 20 unwed mothers.
52
150000
3000
20 bekar anne ile bir fırın işine başladık.
02:58
We were called the "Bad News Bears," and our notion was
53
153000
2000
Kötü Haber Ayıları olarak adlandırılmaktaydık, ve nosyonumuz
03:00
we were going to corner the snack food business in Kigali,
54
155000
3000
Kigali'de aperatif yiyecek işini köşe noktalarda yapmak idi.
03:03
which was not hard because there were no snacks before us.
55
158000
3000
bu zor değildi çünkü bizden önce aperatif yoktu.
03:07
And because we had a good business model, we actually did it,
56
162000
3000
Ve iyi bir iş modeline sahip olmamızdan dolayı, onu gerçekten başardık,
03:10
and I watched these women transform on a micro-level.
57
165000
2000
ve mikro seviyede bu kadınların dönüşümünü gözlemledim.
03:12
But at the same time, I started a micro-finance bank,
58
167000
3000
Ama aynı zamanda, bir mikro-finans bankası işini başlattım,
03:15
and tomorrow Iqbal Quadir is going to talk about Grameen,
59
170000
3000
ve yarın tüm mikro finans bankaların atası olan
03:18
which is the grandfather of all micro-finance banks,
60
173000
3000
Iqbal Quadir Grameen mikrofinans hakkında bir konuşma yapacak,
03:21
which now is a worldwide movement -- you talk about a meme --
61
176000
2000
ki bu şu anda dünya çapında bir harekettir -- bir kültürel dönüşüm hakkında konuşuyoruz.
03:24
but then it was quite new, especially in an economy
62
179000
3000
ama o zaman oldukça yeniydi, özellikle
03:27
that was moving from barter into trade.
63
182000
3000
değiş-tokuştan ticarete kayan bir ekonomide.
03:30
We got a lot of things right.
64
185000
2000
Birçok şeye sahip olduk.
03:32
We focused on a business model; we insisted on skin in the game.
65
187000
3000
Bir iş modeline odaklandık, kendi işimize yatırım yapmakta ısrarlı olduk.
03:35
The women made their own decisions at the end of the day
66
190000
3000
Günün sonunda kadınlar kendi kararlarını aldılar
03:38
as to how they would use this access to credit
67
193000
2000
bu krediye giriş olanağını nasıl kullanacakları hakkında
03:40
to build their little businesses, earn more income
68
195000
3000
kendi küçük işlerini kurmak, daha fazla para kazanmak için
03:43
so they could take care of their families better.
69
198000
2000
böylece aileleri ile daha iyi ilgilenebileceklerdi.
03:46
What we didn't understand, what was happening all around us,
70
201000
4000
Anlamadığımız şey, etrafımızda olan şey,
03:50
with the confluence of fear, ethnic strife
71
205000
6000
korku, etnik kavganın ve kuşkusuzu bir yardım oyununun birbirine karışması ile
03:57
and certainly an aid game, if you will, that was playing into
72
212000
4000
ve kesinlikle bir yardım oyunu,
04:02
this invisible but certainly palpable movement inside Rwanda,
73
217000
6000
o zamanlara bütçesinin yüzde 30'u dış yardımdan gelen
04:08
that at that time, 30 percent of the budget was all foreign aid.
74
223000
3000
Ruanda içindeki bu görünmez ama kuşkusuz somut hareket.
04:11
The genocide happened in 1994,
75
226000
2000
1994'de soykırım oldu,
04:13
seven years after these women all worked together
76
228000
2000
bu kadınların bu hayali inşaa etmek için birlikte çalışmaya başlamalarından
04:15
to build this dream.
77
230000
2000
yedi yıl sonra.
04:17
And the good news was that the institution,
78
232000
2000
Ve iyi haber söz konusu kurum
04:19
the banking institution, lasted.
79
234000
2000
yani bankacılık kurumu, devam etti.
04:21
In fact, it became the largest rehabilitation lender in the country.
80
236000
3000
Aslında, bu ülkenin en büyük rehabilitasyon amaçlı borç sağlayıcısı oldu.
04:25
The bakery was completely wiped out,
81
240000
2000
Fırın işi tamamen silinip gitmişti,
04:27
but the lessons for me were that accountability counts --
82
242000
4000
ama benim için dersler
04:32
got to build things with people on the ground,
83
247000
2000
en aşağıdaki insanlarla bir şeyler inşaa etmek zorunda olmaktı,
04:34
using business models where, as Steven Levitt would say,
84
249000
3000
Steven Levitt'in ifade ettiği gibi, teşvikin önemli olduğu
04:37
the incentives matter.
85
252000
2000
iş modellerini kullanmaktı.
04:39
Understand, however complex we may be, incentives matter.
86
254000
4000
Ne kadar kompleks olabilirsek olalım, teşvikin önemli olduğunu anlıyorum.
04:43
So when Chris raised to me how wonderful everything
87
258000
4000
Böylece, Chris dünyada meydana gelen herşeyin
04:47
that was happening in the world,
88
262000
2000
genel görüşde bir değişimi görüyor olduğumuz
04:49
that we were seeing a shift in zeitgeist,
89
264000
2000
ne kadar harika olduğunu bana söylediğinde
04:51
on the one hand I absolutely agree with him,
90
266000
2000
bir yandan kesinlikle onunla aynı fikirdeydim,
04:53
and I was so thrilled to see what happened with the G8 --
91
268000
3000
ve G8 ile ilgili olan şeyi görmekte o kadar heyecanlanmıştım ki
04:56
that the world, because of people like Tony Blair and Bono
92
271000
4000
Tony Blair ve Bono ve Bob Geldof gibi kişiler sayesinde --
05:00
and Bob Geldof -- the world is talking about global poverty;
93
275000
4000
dünya küresel yoksulluk hakkında konuşuyor.
05:04
the world is talking about Africa
94
279000
2000
dünya Afrika hakkında konuşuyor.
05:06
in ways I have never seen in my life.
95
281000
2000
hayatımda hiç görmediğim şekilde.
05:08
It's thrilling.
96
283000
1000
Heyecan vericiydi.
05:09
And at the same time, what keeps me up at night
97
284000
3000
Ve aynı zamanda, geceleri beni ayakta tutan
05:12
is a fear that we'll look at the victories of the G8 --
98
287000
4000
G8 başarılarını bakacağımız korkusuydu --
05:16
50 billion dollars in increased aid to Africa,
99
291000
3000
Afrika'ya 50 milyar dolar artırılmış yardım,
05:19
40 billion in reduced debt -- as the victory,
100
294000
3000
40 milyar dolar düşürülmüş borç -- başarı olarak,
05:22
as more than chapter one, as our moral absolution.
101
297000
4000
bölüm birden daha fazla olarak, ahlaki temizlenme olarak.
05:26
And in fact, what we need to do is see that as chapter one,
102
301000
4000
Ve aslında, yapmamız gereken şey bölüm bir olarak,
05:30
celebrate it, close it, and recognize that we need a chapter two
103
305000
4000
onu kutlama, onu kapatma, ve bölüm ikiye ihtiyacımız olduğunu anlama
05:34
that is all about execution, all about the how-to.
104
309000
2000
hepsi iş yapma hakkında --- hepis nasıl hakkında.
05:37
And if you remember one thing from what I want to talk about today,
105
312000
3000
Ve bu gün hakkında bahsetmek istediğim şeyi hatırlarsanız,
05:40
it's that the only way to end poverty, to make it history,
106
315000
4000
yoksulluğu ortadan kaldırmanın, tarihe gömmenin tek yolu
05:44
is to build viable systems on the ground
107
319000
3000
hayati ve ulaşılabilir mal ve hizmetleri
05:47
that deliver critical and affordable goods and services to the poor,
108
322000
4000
yoksullara dağıtan
05:51
in ways that are financially sustainable and scaleable.
109
326000
3000
temelde yaşayabilir sistemler kurmaktan geçmektedir.
05:54
If we do that, we really can make poverty history.
110
329000
3000
Bunu yaparsak, yoksulluğu gerçekten tarihe gömebiliriz.
05:57
And it was that -- that whole philosophy --
111
332000
3000
Ve -- bütün bir felsefe olarak -- Acumen Fonu adlı
06:00
that encouraged me to start my current endeavor
112
335000
4000
şimdiki teşebbüsümü başlatmam için
06:04
called "Acumen Fund,"
113
339000
2000
beni cesaretlendiren budur.
06:06
which is trying to build some mini-blueprints
114
341000
2000
ki bu teşebbüs Pakistan, Hindistan, Kenya, Tanzanya ve Mısır'da
06:08
for how we might do that in water, health and housing
115
343000
3000
su, sağlık ve konutta bunu nasıl başarabileceğimiz ile ilgili
06:11
in Pakistan, India, Kenya, Tanzania and Egypt.
116
346000
3000
küçük uygulama planları oluşturmaya çalışıyor.
06:14
And I want to talk a little bit about that, and some of the examples,
117
349000
5000
Ve bunun hakkında biraz konuşmak isterim, bir kaç örnekle
06:19
so you can see what it is that we're doing.
118
354000
2000
böylece ne yapıyor olduğumuzu görebilirsiniz.
06:21
But before I do this -- and this is another one of my pet peeves --
119
356000
3000
Ama bunu yapmadan önce -- ve bu benim canımı sıkanlardan bir başkasıdır --
06:24
I want to talk a little bit about who the poor are.
120
359000
2000
Yoksulun kim olduğu hakkında biraz bahsetmek istiyorum.
06:26
Because we too often talk about them as these
121
361000
4000
Çünkü bizler onlar hakkında özgür olmak için özlem duyan
06:30
strong, huge masses of people yearning to be free,
122
365000
3000
büyük, geniş insanlar topluluğu olarak konuşuruz,
06:33
when in fact, it's quite an amazing story.
123
368000
5000
aslında, bu oldukça hayret verici bir hikayedir.
06:38
On a macro level, four billion people on Earth make less than four dollars a day.
124
373000
5000
Bir makro seviyede, Yeryüzündeki dört milyar insan günde dört dolardan daha az kazanıyor.
06:43
That's who we talk about when we think about "the poor."
125
378000
2000
Yoksul hakkında konuştuğumuz zaman kim hakkında konuştuğumuz işte budur.
06:45
If you aggregate it, it's the third largest economy on Earth,
126
380000
3000
Eğer toplarsanız, Yeryüzündeki üçüncü en büyük ekonomidir.
06:48
and yet most of these people go invisible.
127
383000
2000
ve bu insaların çoğu görünmezler.
06:51
Where we typically work, there's people making between
128
386000
2000
Tipik olarak çalıştığımız yerde, günde bir ila üç dolar arasında
06:53
one and three dollars a day.
129
388000
2000
kazanan insanlar vardır.
06:55
Who are these people?
130
390000
2000
Bu insalar kimdir?
06:57
They are farmers and factory workers.
131
392000
3000
Bunlar çiftçiler ve fabrika işçileridir.
07:00
They work in government offices. They're drivers.
132
395000
2000
Bunlar kamuda çalışıyorlar. Bunlar sürücülerdir.
07:02
They are domestics.
133
397000
3000
Bunlar yerlidirler.
07:05
They typically pay for critical goods and services like water,
134
400000
3000
Bunlar genel olarak
07:08
like healthcare, like housing, and they pay 30 to 40 times
135
403000
4000
su, sağlık, barınma gibi hayati mal ve hizmetleri satın alırlar, orta sınıf emsallerinin ödediklerinin
07:12
what their middleclass counterparts pay --
136
407000
2000
30 ila 40 katı fazlasını ödeyerek.
07:14
certainly where we work in Karachi and Nairobi.
137
409000
3000
çalıştığımız yer Karachi ve Nairobi.
07:18
The poor also are willing to make, and do make, smart decisions,
138
413000
4000
Yoksullar ayrıca zekice kararlar almak istiyorlar
07:22
if you give them that opportunity.
139
417000
2000
onlara bu fırsatı verirseniz.
07:24
So, two examples.
140
419000
2000
İşte, iki örnek.
07:26
One is in India, where there are 240 million farmers,
141
421000
3000
Birisi 240 milyon çiftçinin olduğu Hindistan'dan,
07:29
most of whom make less than two dollars a day.
142
424000
2000
ki çoğu günde iki dolardan az kazanmakta.
07:31
Where we work in Aurangabad, the land is extraordinarily parched.
143
426000
3000
Aurangabad'da çalıştığımızda, toprak olağandışı şekilde kavrulmuştu.
07:35
You see people on average making 60 cents to a dollar.
144
430000
3000
60 sentle bir dolara kadar ortalama kazanan insanlar görüyorsunuz.
07:38
This guy in pink is a social entrepreneur named Ami Tabar.
145
433000
3000
Bu pembeli adam Ami Tabar adında bir sosyal müteşebbis.
07:42
What he did was see what was happening in Israel, larger approaches,
146
437000
3000
Yaptığı şey Israil'de olanı görmekti, daha geniş yaklaşımlar,
07:45
and figure out how to do a drip irrigation,
147
440000
3000
ve bir damla sulamayı nasıl yapacağını öğrendi.
07:48
which is a way of bringing water directly to the plant stock.
148
443000
4000
yani bu suyu bitki yığınına direk olarak getirmenin bir yöntemi.
07:53
But previously it's only been created for large-scale farms,
149
448000
3000
Ama daha önce geniş ölçekli tarlalar için tasarlanmıştı,
07:56
so Ami Tabar took this and modularized it down to an eighth of an acre.
150
451000
5000
böylece Ami Tabar bunu aldı ve bir hektarın sekizde birine indirerek değiştirdi.
08:01
A couple of principles:
151
456000
2000
bir çift ilke --
08:03
build small.
152
458000
2000
küçük inşaa et.
08:05
Make it infinitely expandable and affordable to the poor.
153
460000
2000
onu yoksullara genişletilebilir ve ulaşılabilir kıl.
08:07
This family, Sarita and her husband, bought a 15-dollar unit
154
462000
5000
Bu aile, Sarita ve kocası bir 15 dolarlık bir birim aldılar
08:12
when they were living in a -- literally a three-walled lean-to
155
467000
3000
burada literal olarak üçduvarlı bir eğimde olmuklu demir çatılı
08:15
with a corrugated iron roof.
156
470000
2000
bir yerde yaşıyorlardı.
08:18
After one harvest, they had increased their income enough
157
473000
4000
bir hasattan sonra, gelirlerini yeterince artırdılar
08:22
to buy a second system to do their full quarter-acre.
158
477000
3000
tam çeyrek hektar yapmak için ikinci bir sistem satın aldılar.
08:25
A couple of years later, I meet them.
159
480000
2000
bir çift yıl sonra, onlarla görüştüm.
08:27
They now make four dollars a day, which is pretty much middle class for India,
160
482000
3000
Günde dört dolar kazanıyorlar, Hindistan için oldukça iyi orta sınıf,
08:30
and they showed me the concrete foundation they had just laid
161
485000
5000
ve kendi evleri inşaa etmek için daha henüz döktükleri beton temeli
08:35
to build their house.
162
490000
1000
bana gösterdiler.
08:36
And I swear, you could see the future in that woman's eyes.
163
491000
3000
Ve yemin ederim, geleceği o kadının gözlerinde görebilirsiz.
08:39
Something I truly believe.
164
494000
2000
Hakikaten inandığım bir şey.
08:41
You can't talk about poverty today without talking about malaria bed nets,
165
496000
3000
Sıtma yatak tülleri hakkında konuşmaksızın bu gün yoksulluk hakkında konuşamazsınız,
08:44
and I again give Jeffrey Sachs of Harvard
166
499000
3000
ve tekrardan Harvad'dan Jeffrey Sachs'a
08:47
huge kudos for bringing to the world
167
502000
3000
dört dolara bir hayat kurtarabilrsin -- şeklindeki fikrini dünyaya
08:50
this notion of his rage -- for five dollars you can save a life.
168
505000
4000
getirmesinden dolayı büyük övgüde bulunmak istiyorum.
08:54
Malaria is a disease that kills one to three million people a year.
169
509000
4000
Sıtma yılda bir ila üç milyon insanı öldüren bir hastalık.
08:58
300 to 500 million cases are reported.
170
513000
2000
300 ila 500 milyon vaka raporlanıyor.
09:00
It's estimated that Africa loses
171
515000
2000
Afrikanın
09:02
about 13 billion dollars a year to the disease.
172
517000
2000
bu hastalık nedeniyle yılda 13 milyar dolar kaybettiği tahmin ediliyor.
09:04
Five dollars can save a life.
173
519000
2000
Beş dolar bir hayat kurtarabilir.
09:06
We can send people to the moon; we can see if there's life on Mars --
174
521000
3000
İnsanları aya gönderebiliriz, Mars'ta hayat olup olmadığını görebiliriz --
09:09
why can't we get five-dollar nets to 500 million people?
175
524000
3000
neden 500 milyon insana beş dolarlık tül veremiyoruz?
09:13
The question, though, is not "Why can't we?"
176
528000
3000
Mesele, bununla beraber, niçin yapamadığımız değil,
09:16
The question is how can we help Africans do this for themselves?
177
531000
4000
mesele Afrikalılara bunu kendileri için nasıl yapabilmelerine nasıl yardım edebilmemizdir?
09:21
A lot of hurdles.
178
536000
1000
bir çok engel var.
09:22
One: production is too low. Two: price is too high.
179
537000
3000
Birisi: üretim çok düşük. İkincisi: fiyat çok yüksek.
09:25
Three: this is a good road in -- right near where our factory is located.
180
540000
5000
Üçüncüsü: bu bir yol -- tam fabrikamızın yerleştirildiği yer
09:30
Distribution is a nightmare, but not impossible.
181
545000
3000
Dağıtım bir kabus, fakat imkansız değil.
09:33
We started by making a 350,000-dollar loan
182
548000
3000
Afrika'daki en büyük geleneksel yatak tülü üreticisine
09:37
to the largest traditional bed net manufacturer in Africa
183
552000
2000
350,000 dolar borç yaparak işe başladık,
09:39
so that they could transfer technology from Japan
184
554000
5000
ki böylece teknolojiyi Japonya'dan transfer edebilsinler.
09:44
and build these long-lasting, five-year nets.
185
559000
2000
ve uzun ömürlü ve beş yıl tülleri yapabilsinler diye.
09:46
Here are just some pictures of the factory.
186
561000
2000
İşte fabrikdan bir kaç resim.
09:48
Today, three years later, the company has employed
187
563000
3000
Bu gün, üç yıl sonra, şirket
09:51
another thousand women.
188
566000
2000
1000 kadın daha istihdam etti
09:54
It contributes about 600,000 dollars in wages to the economy of Tanzania.
189
569000
5000
Tanzan'ya ekonomisine ücret olarak yaklaşık 600,000 dolar katkıda bulunuyor.
09:59
It's the largest company in Tanzania.
190
574000
2000
Tanzan'yadaki en büyük şirket.
10:01
The throughput rate right now is 1.5 million nets,
191
576000
3000
Çıktı oranı şu anda 1.5 milyon tül,
10:04
three million by the end of the year.
192
579000
2000
yılın sonuna doğru üç milyon olacak.
10:06
We hope to have seven million at the end of next year.
193
581000
2000
gelecek yıl sonunda yedi milyona sahip olacağımızı umut ediyoruz.
10:09
So the production side is working.
194
584000
2000
Böylecek üretim tarafı işliyor.
10:11
On the distribution side, though,
195
586000
1000
Dağıtım tarafında, bununla beraber,
10:12
as a world, we have a lot of work to do.
196
587000
2000
bir dünya olarak, yapacak çok şeyimiz var.
10:14
Right now, 95 percent of these nets are being bought by the U.N.,
197
589000
4000
Şimdi, bu tüllerin yüzde 95'i BM tarafında satın alınıyor,
10:18
and then given primarily to people around Africa.
198
593000
4000
ve temel olarak Afrika'daki insanlara veriliyor.
10:22
We're looking at building
199
597000
2000
binaya bakıyoruz
10:24
on some of the most precious resources of Africa: people.
200
599000
3000
Afrika'nın en değerli kaynaklarından bazısı -- insanlar.
10:27
Their women.
201
602000
2000
Kadınları.
10:29
And so I want you to meet Jacqueline,
202
604000
2000
Ve Jacqueline ile tanışmanızı istiyorum,
10:31
my namesake, 21 years old.
203
606000
2000
benim adaşım, 21 yaşında.
10:33
If she were born anywhere else but Tanzania,
204
608000
2000
Tanzanya'dan başka bir yerde doğmuş olsaydı,
10:35
I'm telling you, she could run Wall Street.
205
610000
2000
size söylüyorum, Wall Street'i yönetebilirdi.
10:37
She runs two of the lines, and has already saved enough money
206
612000
4000
Hatların ikisini yönetiyor, ve kendi evini ödeyebilmek yapmak için
10:41
to put a down payment on her house.
207
616000
2000
yeterince para tasarruf etti.
10:43
She makes about two dollars a day, is creating an education fund,
208
618000
4000
günde iki dolar kazanıyor, bir eğitim fonu oluşturuyor,
10:47
and told me she is not marrying nor having children
209
622000
3000
ve evlenmeyeceğini ve çocuk yapmayacağını söyledi,
10:50
until these things are completed.
210
625000
3000
bu şeyler tamamlanana kadar.
10:53
And so, when I told her about our idea --
211
628000
2000
ve böylece, ona fikrimi söylediğimde --
10:55
that maybe we could take a Tupperware model from the United States,
212
630000
3000
belki Birleşik Devletlerden bir Tupperware almamız,
10:58
and find a way for the women themselves to go out
213
633000
3000
ve kadınların kendileri için dışarıya çıkıp bu tülleri diğerlerine
11:01
and sell these nets to others --
214
636000
2000
satmalarının bir yolunu bulmamız --
11:03
she quickly started calculating what she herself could make
215
638000
3000
hemen kendisinin ne yapabileceğini hesaplamaya başladı
11:06
and signed up.
216
641000
2000
ve kayıt oldu.
11:08
We took a lesson from IDEO, one of our favorite companies,
217
643000
5000
Gözde şirketlerimizden biri olan IDEO'dan ders aldık,
11:13
and quickly did a prototyping on this,
218
648000
2000
ve bunun üzerinde bir prototip yaptık,
11:15
and took Jacqueline into the area where she lives.
219
650000
3000
ve Jacqueline'i yaşadığı yere götürdük.
11:18
She brought 10 of the women with whom she interacts
220
653000
4000
Kendisi ile etkileşimde olan kadınlardan 10'nunu
11:22
together to see if she could sell these nets, five dollars apiece,
221
657000
2000
insanların hiç kimsenin satın almayacağını söylemelerine rağmen,
11:24
despite the fact that people say nobody will buy one,
222
659000
3000
parçası beş dolara, birlikte bu tülleri satıp satamayacağını görmek için getirdi.
11:27
and we learned a lot about how you sell things.
223
662000
3000
ve bu şeyleri nasıl satabilceğiniz hakkında çok şey öğrendik.
11:30
Not coming in with our own notions,
224
665000
2000
Kendi fikirlerimizle ortaya çıkmaktan ziyade,
11:32
because she didn't even talk about malaria until the very end.
225
667000
2000
günün sonuna kadar sıtmadan bile bahsetmemişti.
11:34
First, she talked about comfort, status, beauty.
226
669000
3000
İlk önce, rahatlık, statü, güzellik hakkında konuştu.
11:37
These nets, she said, you put them on the floor, bugs leave your house.
227
672000
3000
Dedi ki, bu tülleri yere koyun, böcekler evinizi terk edecekler.
11:40
Children can sleep through the night;
228
675000
2000
Gece boyunca çocuklar uyuyabilirler,
11:42
the house looks beautiful; you hang them in the window.
229
677000
2000
ev gözel görünür, onları pencereye asarsanız.
11:44
And we've started making curtains,
230
679000
2000
Ve perde yapmaya başladık,
11:46
and not only is it beautiful, but people can see status --
231
681000
4000
ve sadece güzeli değil, insanlar statüyü de görebiliyorlar --
11:50
that you care about your children.
232
685000
1000
çocuklarınızla ilgilenmenizi.
11:51
Only then did she talk about saving your children's lives.
233
686000
4000
Sadece ondan sonra çocuklarınızın hayatlarını kurtarma hakkında konuştu.
11:56
A lot of lessons to be learned in terms of how we sell
234
691000
3000
Mal ve hizmeleri yoksullara nasıl sattığımıza ilişkin
11:59
goods and services to the poor.
235
694000
3000
öğrenilecek birçok ders.
12:03
I want to end just by saying that there's enormous opportunity
236
698000
4000
Yoksulluğu tarihe gömmek için
12:08
to make poverty history.
237
703000
2000
muazzam fırsat olduğunu söyleyerek bitirmek istiyorum.
12:10
To do it right, we have to build business models that matter,
238
705000
3000
Doğru şekilde yapmak için, bu konuda ölçülebilir ve Afrikalılar, Yerliler,
12:13
that are scaleable and that work with Africans, Indians,
239
708000
4000
bu kategoriye uyan gelişmekte olan dünyadaki
12:17
people all over the developing world
240
712000
2000
herkes bakımından işleyebilir
12:19
who fit in this category, to do it themselves.
241
714000
3000
iş modelleri oluşturmak zorundayız.
12:22
Because at the end of the day, it's about engagement.
242
717000
3000
Çünkü her şeyden önce, bu işe koyulma ile ilgilidir.
12:25
It's about understanding that people really don't want handouts,
243
720000
3000
İnsanların gerçekten bildiriler istememelerini,
12:28
that they want to make their own decisions;
244
723000
2000
kendi kararlarını kendilerinin vermelerini istemelerini,
12:30
they want to solve their own problems;
245
725000
2000
kendi problemlerini çözmek istemelerini,
12:32
and that by engaging with them,
246
727000
2000
onlarla birlikte işe koyularak,
12:34
not only do we create much more dignity for them,
247
729000
3000
sadece onları çok daha fazla onurlandırdığımızı değil,
12:37
but for us as well.
248
732000
2000
kendimizi de onurlandırdığımızı anlamakla ilgilidir.
12:39
And so I urge all of you to think next time
249
734000
3000
Ve bundan dolayı hepinizi bir daha ki sefere
12:42
as to how to engage with this notion and this opportunity
250
737000
4000
bu fikre ve bu fırsata nasıl angaje olacağımız,
12:46
that we all have -- to make poverty history --
251
741000
3000
sürecin gerçekten parçası olarak
12:49
by really becoming part of the process
252
744000
2000
ve bizler-ve-onlar dünyasından uzaklaşarak
12:51
and moving away from an us-and-them world,
253
746000
2000
ve bunun hepimiz ile ilgili olduğunu anlayarak
12:53
and realizing that it's about all of us,
254
748000
2000
ve birlikte yaşamak ve paylaşmak istediğimiz
12:55
and the kind of world that we, together, want to live in and share.
255
750000
3000
bir dünya hakkında düşünmeye çağırıyorum.
12:58
Thank you.
256
753000
1000
Teşekkür ederim.
12:59
(Applause)
257
754000
2000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Jacqueline Novogratz - Investor and advocate for moral leadershipJacqueline Novogratz works to enable human flourishing. Her organization, Acumen, invests in people, companies and ideas that see capital and networks as means, not ends, to solving the toughest issues of poverty.
Why you should listen
Jacqueline Novogratz writes: "I want to build a movement in which we define success based on the amount of human energy we release in the world.
"I started my career on Wall Street and soon discovered that markets are efficient, but by themselves they too often overlook or exploit the poor. So I moved to Rwanda in 1986 to help found the country’s first micro-finance bank. There I saw the humanitarian ethos of philanthropy, and also how often top-down solutions too often create dependency, the opposite of dignity. Through 30 years of working on solutions to poverty, I have come to redefine it for myself, seeing it not as how much income a person earns, but how free they are to make their own choices and decisions, how much agency they have over their own lives.
Acumen was founded to change the way the world tackles poverty in 2001. Our mission was simple – to raise philanthropy and invest it as patient capital – long-term investment in intrepid entrepreneurs willing to go where markets and government had failed the poor. We enable companies to experiment and fail, never wavering from a commitment to stand with the poor, yet understanding that profitability is necessary for sustainable solutions. We’ve invested more than $110M across South Asia, Africa, Latin America and the US, and have seen entire sectors disrupted and hundreds of millions served.
The work also taught that it was critical to invest in talent. To date, we’ve supported nearly 400 Acumen Fellows across lines of race, class, ethnicity, religion and ideology. They are a beautiful group, full of vision and grit, and a determination to do what is right, not easy. The group itself enables individual leaders to endure the loneliness that is part of the work.
And then we measure what matters rather than just what we can count. Take this all together and you see our mission to do what it takes to build a world in which all of us have the chance to dream and to flourish, not from a place of easy sentimentality but through a commitment to using the tools of capitalism and the attributes of moral leadership to focus on doing what it takes, and no less.
Jacqueline Novogratz | Speaker | TED.com