TED2005
Scott McCloud: The visual magic of comics
Scott McCloud çizgi romanı konuşuyor
Filmed:
Readability: 4.2
1,211,621 views
Çizgi roman büyüsüne kaçırılmaması gereken bu bakışta Scott McCloud, sunum biçimini çizgi romana benzeterek içinde rengarenk eğlenceler, çocukluk tutkuları ve gözlerimizin işitip dokunabildiği düşlenmiş gelecekler için yer buluyor.
Scott McCloud - Cartoonist
Scott McCloud is author of Understanding Comics, a comic book about comics. He's an evangelist for comics as a valid literary form (as more than pulp and kids' stuff) and his admiring fans include a laundry list of superstar cartoonists. Full bio
Scott McCloud is author of Understanding Comics, a comic book about comics. He's an evangelist for comics as a valid literary form (as more than pulp and kids' stuff) and his admiring fans include a laundry list of superstar cartoonists. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:18
Of the five senses,
0
0
1000
Beş duyudan
00:19
vision is the one that I appreciate the most,
1
1000
3000
en çok takdir ettiğim
00:22
and it's the one that I can least take for granted.
2
4000
3000
ve en az cepte görebildiğim biri, görme duyusudur.
00:25
I think this is partially due to my father, who was blind.
3
7000
3000
Bu, bir dereceye kadar kör olan babamdan dolayı böyledir.
00:29
It was a fact that he didn't make much of a fuss about, usually.
4
11000
2000
Gerçi o, çoğu zaman kör olmasını mesele yapmadı.
00:31
One time in Nova Scotia,
5
13000
1000
Bir zaman Nova Scotia'ya,
00:32
when we went to see a total eclipse of the sun --
6
14000
2000
tam güneş tutulmasını izlemeye gittik --
00:35
yeah, same one as in the Carly Simon song,
7
17000
2000
Carly Simon şarkısında adı geçen güneş tutulmasını
00:37
which may or may not refer
8
19000
2000
ve belki de James Taylor'ın,
00:39
to James Taylor, Warren Beatty or Mick Jagger; we're not really sure.
9
21000
3000
Warren Beatty'nin ve Mick Jagger'in de atıfta bulunduğu tutulmayı, emin olamayız.
00:42
They handed out these dark plastic viewers
10
24000
3000
Bize, gözlerimize zarar vermeden
00:45
that allowed us to look directly at the sun
11
27000
2000
güneşe doğru bakmamızı mümkün kılan
00:47
without damaging our eyes.
12
29000
1000
bu koyu plastik parçaları dağıttılar.
00:49
But Dad got really scared:
13
31000
1000
Ama babam gerçekten korktu:
00:50
he didn't want us doing that.
14
32000
1000
bunu yapmamızı istemedi.
00:52
He wanted us instead to use these cheap cardboard viewers
15
34000
3000
Bunun yerine, gözlerimizin hasar görmesi tamamen imkansız olsun diye
00:55
so that there was no chance at all that our eyes would be damaged.
16
37000
3000
bu ucuz, karton parçaları kullanmamızı istedi.
00:59
I thought this was a little strange at the time.
17
41000
1000
O zaman bunu biraz tuhaf sandım.
01:01
What I didn't know at the time
18
43000
1000
O zaman bilmediğim şey şu ki
01:02
was that my father had actually been born with perfect eyesight.
19
44000
2000
babam mükemmel görme gücü ile doğmuştu.
01:05
When he and his sister Martha were just very little,
20
47000
2000
O ve kız kardeşi Martha çok küçükken
01:07
their mom took them out to see a total eclipse --
21
49000
3000
anneleri onlara tam güneş tutulmasını --
01:10
or actually, a solar eclipse --
22
52000
1000
yok, parçalı tutulmayı -- gösterdi
01:11
and not long after that,
23
53000
1000
ve çok geçmeden
01:12
both of them started losing their eyesight.
24
54000
3000
ikisinin de gözleri bozulmaya başladı.
01:16
Decades later,
25
58000
1000
Yıllar sonra
01:17
it turned out that the source of their blindness
26
59000
2000
kör olmalarının nedeninin muhtemelen
01:19
was most likely some sort of bacterial infection.
27
61000
3000
bir bakteriyel enfeksiyon olduğu ortaya çıktı.
01:22
As near as we can tell,
28
64000
1000
Tahmin edebildiğimiz kadarıyla
01:23
it had nothing whatsoever to do with that solar eclipse,
29
65000
4000
gözlerinin bozulması, bu güneş tutulmasıyla hiç alakalı değildi.
01:27
but by then my grandmother had already gone to her grave
30
69000
2000
Fakat babaannem zaten bunun kendi suçu olduğunu düşünerek
01:29
thinking it was her fault.
31
71000
1000
ölmüştü.
01:32
So, Dad graduated Harvard in 1946,
32
74000
3000
Babam 1946'da Harvard'dan mezun olmuş,
01:35
married my mom,
33
77000
1000
annemle evlenmiş,
01:36
and bought a house in Lexington, Massachusetts,
34
78000
3000
ve Massachusetts devletindeki Lexington'da ev almıştı.
01:39
where the first shots were fired against the British in 1775,
35
81000
4000
(Orada 1775'te İngilizlere karşı ilk kez ateş etmiş,
01:43
although we didn't actually hit any of them until Concord.
36
85000
2000
ama Concord'a kadar hiçbirini öldürememiştik.)
01:45
He got a job working for Raytheon,
37
87000
2000
Babam, Raytheon'da güdüm sistemleri
01:47
designing guidance systems,
38
89000
2000
tasarlayıcısı olarak çalışmaya başladı.
01:49
which was part of the Route 128 high-tech axis in those days --
39
91000
3000
Raytheon, 70'lerin Silikon Vadisi olan Route 128 ileri teknoloji ekseninin
01:52
so the equivalent of Silicone Valley in the '70s.
40
94000
3000
bir parçasıydı o sıralar.
01:55
Dad wasn't a real militaristic kind of guy;
41
97000
3000
Babam aslında militarist biri değildi.
01:58
he just really felt bad that he wasn't able to fight in World War II
42
100000
3000
Yalnızca özürlülüğü yüzünden II. Dünya Savaşında savaşamadığından
02:01
on account of his handicap,
43
103000
1000
kendini çok kötü hissederdi.
02:02
although they did let him get through
44
104000
2000
Gerçi askerde bir kaç saat süren sağlık muayenesi
02:04
the several-hour-long army physical exam
45
106000
4000
yapmasına izin verdiler ama
02:08
before they got to the very last test,
46
110000
1000
sadece muayenenin sonundaki
02:09
which was for vision.
47
111000
1000
görme duyusu testine varana kadar.
02:10
(Laughter)
48
112000
4000
(Gülüşmeler)
02:14
So, Dad started racking up all of these patents
49
116000
3000
Babam bütün bu patentler toplamaya
02:17
and gaining a reputation as a blind genius, rocket scientist, inventor.
50
119000
3000
ve bilim adamı, kör dahi, kaşif namını almaya başladı.
02:20
But to us he was just Dad,
51
122000
1000
Ama bizim için sadece baba idi
02:21
and our home life was pretty normal.
52
123000
4000
ve evdeki yaşamımız oldukça sıradan sayılırdı.
02:25
As a kid, I watched a lot of television
53
127000
2000
Çocukken bol televizyon izledim,
02:27
and had lots of nerdy hobbies
54
129000
2000
ve mineraloji, mikrobiyoloji, uzay keşfi gibi
02:29
like mineralogy and microbiology and the space program
55
131000
3000
çok sayıda garip hobilerim vardı.
02:32
and a little bit of politics.
56
134000
1000
Biraz da politikayla ilgileniyordum.
02:33
I played a lot of chess.
57
135000
2000
Bir de bol satranç oynadım.
02:35
But at the age of 14,
58
137000
1000
Ama 14 yaşındayken
02:36
a friend of mine got me interested in comic books,
59
138000
1000
arkadaşlarımdan biri, bende çizgi roman ilgisini uyandırdı
02:37
and I decided that was what I wanted to do for a living.
60
139000
3000
ve ben bunu geçimimi sağlamak için yapmak istediğime karar verdim.
02:41
So, here's my dad:
61
143000
1000
Şimdi babam var, tamam mı?
02:42
he's a scientist, he's an engineer and he's a military contractor.
62
144000
5000
Bilim adamı, mühendis, ordu müteahhidi.
02:48
So, he has four kids, right?
63
150000
3000
Dört çocuğu da var.
02:51
One grows up to become a computer scientist,
64
153000
1000
Biri bilgisayar uzmanı,
02:52
one grows up to join the Navy,
65
154000
2000
biri bahriye askeri,
02:55
one grows up to become an engineer,
66
157000
1000
biri de mühendis oluyor,
02:57
and then there's me:
67
159000
1000
ben ise
02:59
the comic book artist.
68
161000
2000
çizgi roman sanatçısıyım.
03:01
(Laughter)
69
163000
3000
(Gülüşmeler)
03:04
Which, incidentally, makes me the opposite of Dean Kamen,
70
166000
1000
Ki tesadüfen beni Dean Kamen'in zıddı eder:
03:05
because I'm a comic book artist, son of an inventor,
71
167000
2000
Ben, bir kaşifin oğlu çizgi roman sanatçısıyım,
03:07
and he's an inventor, son of a comic book artist.
72
169000
2000
o ise çizgi roman sanatçısının oğlu kaşiftir.
03:10
(Laughter)
73
172000
1000
(Gülüşmeler)
03:11
Right, it's true.
74
173000
2000
Evet, doğrudur.
03:13
(Applause)
75
175000
3000
(Alkışlar)
03:16
The funny thing is, Dad had a lot of faith in me.
76
178000
2000
Komik olan, babamın bana duyduğu inanç çok güçlüydü.
03:18
He had faith in my abilities as a cartoonist,
77
180000
3000
Her şeyi bulanık bir şekilde gördüğünden
03:21
even though he had no direct evidence that I was any good whatsoever:
78
183000
3000
güzel resim çizdiğime hiç bir kesin delili olmamasına karşın,
03:24
everything he saw was just a blur.
79
186000
2000
yine de çizme yeteneklerime inanıyordu.
03:26
Now, this gives a real meaning to the term "blind faith,"
80
188000
2000
Hani "kör inanç" var ya...
03:28
which doesn't have the same negative connotation for me that it does for other people.
81
190000
4000
Aslında benim için bu sözün çağrıştırdığı anlam diğer insanlardaki gibi olumsuz değil.
03:33
Now, faith in things which cannot be seen, which cannot be proved,
82
195000
3000
Yani, görülemeyen, kanıtlanamayan şeylere inanç,
03:36
is not the sort of faith that I've ever really related to all that much.
83
198000
4000
benim önem verdiğim bir tür inanç asla olmazdı.
03:40
I tend to like science,
84
202000
1000
Ben daha çok, bildiğimizin temellerinin
03:41
where what we see
85
203000
2000
görüp tespit edebileceklerimizde bulunduğu
03:43
and can ascertain are the foundation of what we know.
86
205000
3000
bilime eğilimliyimdir.
03:47
But there's a middle ground, too.
87
209000
2000
Ama bu iki eğilimin ortak noktası da var.
03:49
A middle ground tread by people like poor old Charles Babbage,
88
211000
3000
Zavallı Charles Babbage ve hiç bir zaman yapılmamış
03:52
and his steam-driven computers that were never built.
89
214000
4000
buharla çalıştırılan bilgisayarının bulunduğu bir ortak yer.
03:56
Nobody really understood what it was that he had in mind,
90
218000
2000
Ada Lovelace haricinde hiç kimse aklında neyin olduğunu
03:58
except for Ada Lovelace,
91
220000
3000
tam kestiremedi ve o,
04:02
and he went to his grave trying to pursue that dream.
92
224000
3000
bu düşün peşinde koşarak ta mezara kadar gitti.
04:05
Vannevar Bush with his Memex --
93
227000
2000
Vannevar Bush ve Memex'i --
04:07
this idea of all of human knowledge at your fingertips --
94
229000
3000
tüm insan bilginin elinin altında bulunması fikri --
04:10
he had this vision.
95
232000
2000
onun bir hayali vardı.
04:12
And I think a lot of people in his day
96
234000
1000
Ve tahminen gününde pek çok insan,
04:13
probably thought he was a bit of a kook.
97
235000
2000
biraz çılgın olduğu kanısındaydı.
04:15
And, yeah, we can look back in retrospect and say,
98
237000
2000
Şimdi de geçmişe baktığımızda, ha, evet, diyoruz,
04:17
yeah, ha-ha, you know -- it's all microfilm. But that's --
99
239000
4000
bu işte bildiğimiz mikrofilm.
04:21
that's not the point. He understood the shape of the future.
100
243000
3000
Ama mesele bu değil. O, geleceğin biçimini kavradı.
04:24
So did J.C.R. Licklider and his notions for computer-human interaction.
101
246000
4000
Tam bilgisayar-insan arası ilişki hakkındaki fikirleriyle J.C.R. Liklider gibi.
04:28
Same thing: he understood the shape of the future,
102
250000
3000
Aynısı: Geleceğin biçimini kavradı,
04:31
even though it was something that would
103
253000
3000
neden sonra
04:34
only be implemented by people much later.
104
256000
3000
gerçekleşitirilse bile.
04:37
Or Paul Baran, and his vision for packet switching.
105
259000
3000
Veya paket anahtarlama hayaliyle Paul Barron.
04:40
Hardly anybody listened to him in his day.
106
262000
2000
Gününde neredeyse hiç kimse onu dinlemedi.
04:43
Or even the people who actually pulled it off,
107
265000
2000
Veya bunu aslında beceren kişiler:
04:45
the people at Bolt, Beranek and Newman in Boston,
108
267000
3000
Boston'daki Bolt, Beranek ve Newman'da çalışanlar.
04:48
who just would sketch out these structures
109
270000
2000
Onlar, sonunda dünya çapında ağ
04:50
of what would eventually become a worldwide network,
110
272000
3000
olacak şeyin şekilleri
04:53
and sketching things on the back of napkins and on note papers
111
275000
4000
peçetelerin arkalarında ve mektup kağıdında tasarlıyorlardı,
04:57
and arguing over dinner at Howard Johnson's --
112
279000
2000
Massachusetts devletinde, Lexington'da, Route 128'deki
04:59
on Route 128 in Lexington, Massachusetts,
113
281000
2000
Howard Johnson'da yemek yerken tartışıyorlardı,
05:01
just two miles from where I was studying the Queen's Gambit Deferred
114
283000
3000
benim Queen's Gambit Deferred'i okuduğum ve Gladys Knight & the Pips
05:04
and listening to Gladys Knight & the Pips
115
286000
2000
dinlediğim ve "Midnight Train to Georgia" söylediğim
05:06
singing "Midnight Train to Georgia," while --
116
288000
2000
yerden sadece iki mil uzaklığında, ben ise o anda --
05:08
(Laughter)
117
290000
1000
(Gülüşmeler)
05:09
-- in my dad's big easy chair, you know?
118
291000
3000
-- babamın büyük koltuğundaydım, tamam mı?
05:12
So, three types of vision, right?
119
294000
2000
Peki, üç tür görme var, değil mi?
05:14
Vision based on what one cannot see:
120
296000
3000
Görülemeyene dayalı görme,
05:17
the vision of that unseen and unknowable.
121
299000
3000
yani görülmeyeni, bilinmeyeni görme.
05:20
The vision of that which has already been proven or can be ascertained.
122
302000
3000
Kanıtlanmış veya tespit edilebilecek olanı görme.
05:23
And this third kind
123
305000
2000
Ve üçüncü
05:26
of vision, of something which
124
308000
2000
görme tipi:
05:28
can be, which may be,
125
310000
1000
bilime dayanabilen ama bu yana
05:30
based on knowledge, but is as yet unproven.
126
312000
3000
kanıtlanmamış olanı görme.
05:33
Now, we've seen a lot of examples of people who are pursuing that sort of vision in science,
127
315000
5000
Şimdi bilim alanında bu tür görmenin peşinde koşan pek çok insanın örneğini gördük
05:38
but I think it's also true in the arts, it's true in politics,
128
320000
2000
ama bu aynı zamanda sanat, siyaset,
05:40
it's even true in personal endeavors.
129
322000
3000
hatta kişisel girişimler için de doğru olabilir.
05:43
What it comes down to, really, is four basic principles:
130
325000
2000
Aslında bunu dört temel kurala indergeyebiliriz:
05:45
learn from everyone,
131
327000
2000
Herkesten öğren,
05:47
follow no one,
132
329000
2000
hiç kimseye uyma,
05:49
watch for patterns,
133
331000
2000
değişmeyen kalıpları izle,
05:51
and work like hell.
134
333000
1000
harıl harıl çalış.
05:52
I think these are the four principles that go into this.
135
334000
3000
Bu dört noktayı, bu görmenin içerdiği birer ilke sanıyorum.
05:55
And it's that third one, especially,
136
337000
2000
Özellikle de üçüncüsünde
05:57
where visions of the future
137
339000
2000
gelecek hayalleri
05:59
begin to manifest themselves.
138
341000
2000
belirmeye başlar.
06:01
What's interesting is that this particular way of looking at the world,
139
343000
2000
İlginç olan, bu özel dünyayı görme şekli
06:04
is, I think, only one of four different ways
140
346000
2000
kanımca değişik girişim alanlarında beliren
06:06
that manifest themselves in different fields of endeavor.
141
348000
2000
dört ayrı şeklin sadece birisidir.
06:08
In comics, I know that
142
350000
2000
Çizgi romanda, nasıl işlediğine ilişkin
06:10
it results in sort of a formalist attitude
143
352000
3000
kavrama çabalarını bir türlü
06:13
towards trying to understand how it works.
144
355000
2000
biçimci kılar diye sanırım.
06:15
Then there's another, more classical, attitude
145
357000
3000
Bundan başka, güzelliğe ve ustalığa odaklı,
06:18
which embraces beauty and craft.
146
360000
2000
daha klasik bir yaklaşım var.
06:20
Another one which believes in the pure transparency of content.
147
362000
4000
Ayrıca, içeriğin mutlak saydamlığına inanan yaklaşım var.
06:24
And then another
148
366000
2000
Ve sonunda,
06:26
which emphasizes the authenticity of human experience --
149
368000
2000
insan deneyinin özgünlüğünü, dürüstlüğünü ve saflığını
06:28
and honesty, and rawness.
150
370000
2000
vurgulayan yaklaşım.
06:30
These are four very different ways of looking at the world. I even gave them names.
151
372000
2000
Bu, dünyayı görmenin dört şeklidir. Onlara birer ad taktım bile.
06:32
The classicist, the animist, and formalist and iconoclast.
152
374000
4000
Klasik, canlıcı, biçimci ve ikonoklast.
06:36
Interestingly, it seemed to correspond more or less
153
378000
1000
İlginç olan, bunun az çok Jung'un insan düşüncesini
06:37
to Jung's four subdivisions of human thought.
154
379000
3000
bölme şekline benzemesi.
06:42
And they reflect a dichotomy of art and delight
155
384000
2000
Bir de, solda sanatı,
06:44
on left and the right;
156
386000
2000
sağda yaşamı;
06:46
tradition and revolution on the top and the bottom.
157
388000
2000
üstte geleneği, altta devrimi yansıyor.
06:48
And if you go on the diagonal, you get content and form --
158
390000
2000
Köşegenlere de bakarsanız, içerik-biçim ve
06:50
and then beauty and truth.
159
392000
2000
güzellik-gerçeklik karşıtlıkları görürsünüz.
06:52
And it probably applies just as much
160
394000
1000
Bu şema aynı şekilde müzik, sinema,
06:53
to music and to movies and to fine art,
161
395000
3000
ve güzel sanatlar için de uygulanabilir
06:56
which has nothing whatsoever to do with vision at all,
162
398000
3000
ama bunun görme ile hiç alakası yok.
06:59
or for that matter, nothing to do with our conference theme of
163
401000
3000
Hatta konferansımızın başlığı olan "Doğadan Esinti" ile
07:02
"Inspired by Nature" --
164
404000
1000
hiç ilgisi de yok.
07:03
except to the extent of the fable of the frog
165
405000
3000
Şu hikayenin çağrıştırdığı anlamın dışında:
07:06
who gives the ride to the scorpion on his back to get across the river
166
408000
3000
Kurbağa akrebi ırmağın karşı yakasına taşımayı kabul eder
07:09
because the scorpion promises not to sting him,
167
411000
2000
çünkü akrep, kurbağayı sokmayacağını söz verdi.
07:11
but then the scorpion does sting him anyway and they both die,
168
413000
2000
Ama akrep yine de sokar ve ikisi de ölür.
07:13
but not before the frog asks him why and the scorpion says,
169
415000
3000
Fakat bir an önce kurbağa akrebe, niçin soktuğunu sorar ve akrep,
07:16
"Because it's my nature" --
170
418000
1000
"Doğamda olan bir şey" diye cevaplar --
07:17
in that sense, yes.
171
419000
2000
bu anlamda, evet.
07:19
(Laughter)
172
421000
2000
(Gülüşmeler)
07:21
So --
173
423000
1000
Yani, doğamda
07:23
so this was my nature. The thing was, I saw
174
425000
3000
olan bir şeydi. Aslında yürüdüğüm yolu,
07:26
that the route that I took to discovering
175
428000
2000
yani eserlerimde bu görüşün olduğunu ve
07:28
this focus in my work
176
430000
3000
benim kim olduğumu keşfetmeye giden yolu,
07:31
and who I was,
177
433000
2000
beni bu keşfe doğru götürecek
07:33
I saw it as just this road to discovery.
178
435000
2000
araç olarak gördüm sadece.
07:35
Actually, it was just me embracing my nature,
179
437000
2000
Yani aslında doğamda olan şeyi kabul ettim
07:37
which means
180
439000
2000
ve öyleyse
07:39
that I didn't actually fall that far from the tree after all.
181
441000
3000
ailemden o kadar uzaklaşmadım.
07:44
So what does a "scientific mind"
182
446000
2000
Peki, "bilimsel akıl"ın
07:46
do in the arts?
183
448000
2000
sanatta işi ne?
07:49
Well, I started making comics,
184
451000
1000
Ben, çizgi roman yapmaya ve
07:50
but I also started trying to understand them, almost immediately.
185
452000
2000
neredeyse eşzamanlı olarak çizgi romanı anlamaya çalışmaya başladım.
07:52
And one of the most important things about comics, I discovered,
186
454000
3000
Ve keşfettiğim en önemli şeylerden biri,
07:55
was that comics are a visual medium,
187
457000
2000
çizgi romanın görsel bir araç olduğu
07:57
but they try to embrace all of the senses within it.
188
459000
4000
ama içinde bütün duyuları bulundurmaya çalıştığı idi.
08:01
So, the different elements of comics, like pictures and words,
189
463000
4000
Çizgi romanda bulunan, resim, kelimeler, farklı semboller
08:05
and the different symbols and everything in between
190
467000
3000
ve aralarında kalan her şey gibi
08:08
that comics presents
191
470000
1000
çeşitli öğelerin hepsi,
08:09
are all funneled through the single conduit of vision.
192
471000
2000
tek görme duyusu aracılığıyla bize ulaşır.
08:11
So you have things like resemblance,
193
473000
2000
Öyleyse, benzerlik var ve
08:13
where something which resembles the physical world can be abstracted
194
475000
3000
fiziksel dünyaya benzeyen bir öğe bir kaç yöne doğru
08:16
in a couple of different directions:
195
478000
2000
soyutlanabilir:
08:18
abstracted from resemblance,
196
480000
2000
benzerlikten soyutlanıp
08:20
but still retaining the complete meaning,
197
482000
2000
bütün anlamını saklayabilir;
08:22
or abstracted away from both resemblance and meaning towards the picture plan.
198
484000
4000
veya hem benzerlik hem de anlamdan soyutlanarak resim sahasına getirilebilir.
08:26
Put all these three together, and you have a nice little map
199
488000
2000
Bu üç nokta, çizgi romanın
08:28
of the entire boundary of visual iconography
200
490000
3000
görsel tarafınının sınırlarını beliren
08:31
which comics can embrace.
201
493000
2000
birer kutuptur.
08:33
And if you move to the right you also get language,
202
495000
3000
Sağa doğru giderseniz, dile ulaşacaksınız
08:36
because that's abstracting even further from resemblance,
203
498000
3000
çünkü dil, benzerlikten daha ileri soyutlanarak elde alınır
08:39
but still maintaining meaning.
204
501000
2000
ama anlamı saklıyor.
08:42
Vision is called upon to represent sound
205
504000
2000
Görme, sesi teslim etmek
08:44
and to understand the common properties of those two
206
506000
3000
ve ikisinin ortak özelliklerini ve mirasını
08:47
and their common heritage, as well.
207
509000
2000
anlamak için çağrılır.
08:49
Also, to try to represent the texture of sound
208
511000
3000
Bir de, görsel içinde sesin dokumunu teslim etmek,
08:52
to capture its essential character through visuals.
209
514000
4000
öz karakterini kavramak için.
08:57
And there's also a balance
210
519000
2000
Çizgi romanda aynı zamanda görülen ile
08:59
between the visible and the invisible in comics.
211
521000
2000
görülmeyen arasındaki denge var.
09:02
Comics is a kind of call and response
212
524000
2000
Çizgi roman, çağrı-cevap şeması
09:04
in which the artist gives you
213
526000
1000
üzerinde kurulur:
09:05
something to see within the panels,
214
527000
1000
Sanatçı size, pano içinde göreceğiniz
09:06
and then gives you something to imagine between the panels.
215
528000
4000
ve panolar dışında hayal edeceğiniz öğeleri verir.
09:11
Also, another sense
216
533000
2000
Bir de çizgi roman görmesinin
09:13
which comics' vision represents, and that's time.
217
535000
3000
teslim ettiği başka bir duyu: zaman.
09:17
Sequence is a very important aspect of comics.
218
539000
3000
Sıralama, çizgi romanın çok önemli yönüdür.
09:21
Comics presents a kind of temporal map.
219
543000
2000
Çizgi roman bir zaman haritasıdır.
09:24
And this temporal map was something that energizes modern comics,
220
546000
3000
Ve bu zaman haritası, modern çizgi romana enerji veren unsurdur.
09:27
but I was wondering if perhaps it also energizes
221
549000
3000
Ben ise "belki başka biçimlere de enerji veriyor"
09:30
other sorts of forms,
222
552000
2000
diye düşündüm ve tarih içinde
09:32
and I found some in history.
223
554000
1000
buldum.
09:34
And you can see this same principle operating
224
556000
3000
Aynı fikrin eskiçağ versiyonlarında
09:37
in these ancient versions of the same idea.
225
559000
3000
aynı ilkeyi görebilirsiniz.
09:40
What's happening is, the art form is colliding
226
562000
2000
Sanatsal biçim, mevcut teknolojiyle
09:42
with the given technology,
227
564000
1000
uyum içindedir,
09:43
whether it's paint on stone, like the Tomb of the Scribe in ancient Egypt,
228
565000
4000
ister Mısır'daki Katibin Mezarı'nda olduğu gibi taş üzerine boya olsun,
09:47
or a bas-relief sculpture rising up a stone column,
229
569000
2000
ister taş sütun boyunca yukarıya doğru giden yarım kabartma olsun,
09:50
or a 200-foot-long embroidery,
230
572000
2000
ister 60 metre uzunluğunda nakış olsun,
09:52
or painted deerskin and tree bark
231
574000
2000
ister 88 akordeonvari katlanmış sayfa boyunca
09:54
running across 88 accordion-folded pages.
232
576000
3000
uzanan geyik derisi ve ağaç kabuğu olsun.
09:57
What's interesting is, once you hit print --
233
579000
2000
İlginç olan şudur ki,
09:59
and this is from 1450, by the way --
234
581000
2000
matbaanın keşfinden, yani 1450'den itibaren
10:01
all of the artifacts of modern comics start to present themselves:
235
583000
2000
tüm modern çizgi roman teknikleri görülmeye başlar:
10:03
rectilinear panel arrangements,
236
585000
2000
düz çizgili pano sıralanması,
10:05
simple line drawings without tone
237
587000
2000
basit tonsuz çizgi çizmeler,
10:07
and a left-to-right reading sequence.
238
589000
3000
soldan sağa okuma sırası.
10:11
And within 100 years,
239
593000
1000
Ve 100 yıl içinde
10:12
you already start to see word balloons and captions,
240
594000
3000
artık balonları ve başlıkları fark etmeye başlarsınız.
10:16
and it's really just a hop, skip and a jump from here to here.
241
598000
2000
Ve bu resimlerle çağımızın çizgi romanı arasında mesafe çok kısadır.
10:19
So I wrote a book about this in '93,
242
601000
2000
1993'te bunun üzerine bir kitap yazdım
10:21
but as I was finishing the book,
243
603000
2000
ve kitabı bitirecekken
10:23
I had to do a little bit of typesetting,
244
605000
1000
biraz dizgi yapmam gerekiyordu
10:24
and I was tired of going to my local copy shop to do it,
245
606000
2000
ve bitişikteki kırtasiyeye gitmekten usandığım için
10:26
so I bought a computer.
246
608000
2000
bilgisayar aldım.
10:29
And it was just a little thing -- it wasn't good for much except text entry --
247
611000
3000
Basit bir şeydi -- metin girişi dışında pek işe yaramıyordu --
10:32
but my father had told me about Moore's Law,
248
614000
3000
ama babam bana, 70'lerde Moore Yasası'ndan
10:35
about Moore's Law back in the '70s, and I knew what was coming.
249
617000
3000
bahsettiğinden geleceğin farkındaydım.
10:39
And so, I kept my eyes peeled
250
621000
2000
Dolayısıyla gözlerimi dört açıp
10:41
to see if the sort of changes that happened
251
623000
2000
matbaa öncesi çizgi romanından matbaa dönemi çizgi romanına
10:43
when we went from pre-print comics to print comics
252
625000
3000
geçişte olduğu gibi, matbaa sonrası çizgi romanına geçtiğimizde
10:46
would happen when we went beyond, to post-print comics.
253
628000
3000
çizgi romanın aynı şekilde değişip değişmeyeceğini görmeye çalıştım.
10:49
So, one of the first things that were proposed
254
631000
2000
İleri sürülen ilk savlardan biri,
10:51
was that we could mix the visuals of comics
255
633000
2000
çizgi romanın görsel tarafının
10:53
with the sound, motion and interactivity
256
635000
2000
o günlerde yapılan CD-ROM'ların ses, hareket ve interaktifliğiyle
10:55
of the CD-ROMs that were being made in those days.
257
637000
2000
karıştırılabilmesi oldu.
10:57
This was even before the Web.
258
639000
2000
Bu İnternet öncesinde bile oldu.
10:59
And one of the first things they did was,
259
641000
1000
Ve yaptıkları ilk şeylerden biri,
11:00
they tried to take the comics page as-is
260
642000
2000
çizgi roman sayfasını olduğu gibi alarak
11:02
and transplant it to monitors,
261
644000
1000
ekrana taşımaları oldu.
11:03
which was a classic McLuhanesque mistake
262
645000
2000
Bu da klasik McLuhan'vari bir hataydı:
11:06
of appropriating the shape of the previous technology
263
648000
3000
Önceki teknolojinin biçimini, yeni teknolojinin
11:09
as the content of the new technology.
264
651000
2000
içeriği olarak kabul ettiler.
11:11
And so, what they would do is,
265
653000
1000
Öyleyse,
11:12
they'd have these comic pages that resemble print comics pages,
266
654000
2000
basılmış çizgi roman sayfalarına benzeyen çizgi roman sayfaları vardı
11:14
and they would introduce all this sound and motion.
267
656000
3000
ve bu sayfalara ses ve hareket eklediler.
11:18
The problem was, that if you go with this idea --
268
660000
2000
Ama şöyle bir sorun ortaya çıktı: Bu temel fikrindeysen
11:20
this basic idea that space equals time in comics --
269
662000
3000
yani çizgi romanda mekanın zaman ile eşit olduğu fikrindeysen,
11:23
what happens is that when you introduce sound and motion,
270
665000
2000
ve içine birer zamansal olgu olan ve sadece zaman içerisinde
11:25
which are temporal phenomena that can only be represented through time,
271
667000
4000
var olabilen ses ve hareket koyarsan,
11:29
then they break with that continuity of presentation.
272
671000
5000
bunlar çizgi romanın akıcılığıyla çarpışıyor.
11:35
Interactivity was another thing.
273
677000
1000
İnteraktiflik başka bir şeydi.
11:36
There were hypertext comics.
274
678000
1000
Hipermetin çizgi romanı da vardı.
11:37
But the thing about hypertext
275
679000
1000
Ama hipermetinde
11:38
is that everything in hypertext is either here, not here or connected to here;
276
680000
3000
ya her şey buradadır, ya burada değildir, ya da buraya bağlıdır:
11:41
it's profoundly non-spatial.
277
683000
2000
Hipermetin, derinlemesine gayri mekansaldır.
11:43
The distance from Abraham Lincoln to a Lincoln penny,
278
685000
3000
Abraham Lincoln'dan Lincoln penny'ye,
11:46
the Penny Marshall to the Marshall Plan
279
688000
2000
Penny Marshall'a, Marshall Planı'na,
11:48
to "Plan 9" to nine lives:
280
690000
1000
"Plan 9"a, dokuz yaşama mesafe,
11:49
it's all the same.
281
691000
2000
hep aynıdır.
11:51
(Laughter)
282
693000
1000
(Gülüşmeler)
11:52
And -- but in comics, in comics,
283
694000
2000
Fakat çizgi romanda
11:55
every aspect of the work, every element of the work
284
697000
2000
eserin her tarafının, her öğesinin
11:58
has a spatial relationship to every other element at all times.
285
700000
3000
daima her diğer öğesine mekansal bir bağlılığı vardır.
12:01
So the question was:
286
703000
1000
Ve şu soru belirdi:
12:02
was there any way to preserve that spatial relationship
287
704000
3000
Bu mekansal bağlılığı muhafaza etmenin ve
12:05
while still taking advantage of all of the things
288
707000
2000
aynı zamanda dijital çağın bize sunduğu tüm fırsatlardan
12:07
that digital had to offer us?
289
709000
2000
istifade etmenin bir yolu var mı?
12:09
And I found my personal answer for this
290
711000
2000
Ben kendi kişisel cevabımı size göstermiş olduğum
12:11
in those ancient comics that I was showing you.
291
713000
2000
eski çağ çizgi romanlarda buldum.
12:14
Each of them has a single unbroken reading line,
292
716000
3000
Onlardan her birisinde, tek, aralıksız okuma çizgisi var,
12:17
whether it's going zigzag across the walls
293
719000
2000
ister duvarlar üzerinde zikzak olsun,
12:19
or spiraling up a column
294
721000
2000
ister sütun boyunca yükselen helezon olsun,
12:21
or just straight left to right, or even going in a backwards zigzag
295
723000
3000
ister soldan sağa, ister 88 akordeonvari sayfa boyunca
12:24
across those 88 accordion-folded pages.
296
726000
2000
geriye giden zikzak olsun.
12:26
The same thing is happening, and that is that the basic idea
297
728000
2000
Bütün bunlarda aynı şey oluyor, ki bu temel bir fikirdir:
12:29
that as you move through space you move through time
298
731000
2000
Mekan içinde hareket ettikçe, zaman içinde de hareket ediyorsun fikri,
12:31
is being carried out without any compromise,
299
733000
2000
istisna olmaksızın beliriyor.
12:33
but there were compromises when print hit.
300
735000
3000
İstisnalar, matbaa ile birlikte başladı.
12:36
Adjacent spaces were no longer adjacent moments,
301
738000
3000
Bitişik yerler, bitişik anlar değildi artık
12:39
so the basic idea of comics was being broken again and again
302
741000
3000
ve çizgi romanın temel fikri reddediliyordu tekrar tekrar,
12:42
and again and again.
303
744000
1000
tekrar tekrar.
12:43
And I thought, O.K., well,
304
745000
1000
Ben de şöyle düşündüm:
12:44
if that's true, is there any way,
305
746000
2000
Peki, bu doğruysa günümüzün matbaasının
12:47
when we go beyond today's print,
306
749000
2000
ötesine giderek bunu geri getirmemizin
12:49
to somehow bring that back?
307
751000
2000
bir yolu var mı?
12:52
Now, the monitor
308
754000
2000
Şimdi ekran, teknik olarak sayfa kadar
12:55
is just as limited as the page, technically, right?
309
757000
2000
sınırlıdır, değil mi?
12:57
It's a different shape, but other than that
310
759000
2000
Şekli farklıdır ama bunun dışında
12:59
it's the same basic limitation.
311
761000
2000
aynı temel sıralama söz konusudur.
13:01
But that's only if you look at the monitor as a page,
312
763000
3000
Ama bu yalnızca ekrana sayfa muamelesi yaparsanız geçerlidir.
13:05
but not if you look at the monitor as a window.
313
767000
2000
Ekranı bir pencere olarak görürseniz, geçerli değildir.
13:08
And that's what I proposed: that perhaps we could create these comics
314
770000
2000
Ve ben şunu teklif ettim: Belki çizgi romanları sonsuz bir tuval
13:10
on an infinite canvas:
315
772000
1000
üzerinde yapabilirdik,
13:12
along the X axis and the Y axis and staircases.
316
774000
4000
X ve Y eksenleri ve merdivenler boyunca.
13:17
We could do circular narratives that were literally circular.
317
779000
2000
Kelimenin tam anlamıyla döngüsel hikayeler kurabilirdik.
13:19
We could do a turn in a story that was literally a turn.
318
781000
3000
Hikayede kelimenin tam anlamıyla dönüşleri yapabilirdik.
13:23
Parallel narratives could be literally parallel.
319
785000
2000
Gerçekten paralel olacak paralel anlatılar.
13:27
X, Y and also Z.
320
789000
2000
X, Y, bir de Z.
13:30
So I had all these notions. This was back in the late '90s,
321
792000
2000
Geç 1990'larda bütün bu sezilerim vardı
13:32
and other people in my business thought I was pretty crazy,
322
794000
3000
Ve meslektaşlarım beni oldukça çılgın sandı
13:36
but a lot of people then went on and actually did it.
323
798000
2000
ama pek çok kişi, devam ederek sezdiklerimi gerçekleştirdi.
13:38
I'm going to show you a couple now.
324
800000
2000
Şimdi bir kaç örnek göstereceğim.
13:41
This was an early collage comic by a fellow named Jason Lex.
325
803000
3000
Jason Lex adındaki meslektaşımın yaptığı erken bir kolaj çizgi roman bu.
13:48
And notice what's going on here.
326
810000
2000
Burada neyin olup bittiğini fark edin.
13:50
What I'm searching for is a durable mutation --
327
812000
2000
Benim aradığım, hepimizin aradığı şey,
13:52
that's what all of us are searching for.
328
814000
2000
kalıcı bir değişimdir.
13:54
As media head into this new era,
329
816000
2000
Medya bu yeni çağa girerken
13:56
we are looking for mutations
330
818000
3000
biz değişimleri arıyoruz,
13:59
that are durable, that have some sort of staying power.
331
821000
4000
kalıcı, kalma gücü olan değişimleri.
14:03
Now, we're taking this basic idea of presenting comics in a visual medium,
332
825000
4000
Şimdi bu basit fikri, görsel bir araç içerisinde çizgi romanı sunma fikrini benimseyip
14:07
and then we're carrying it through all the way from beginning to end.
333
829000
3000
çizgi romana başından sonuna kadar görsel araç muamelesi yapıyoruz.
14:10
That's that entire comic you just saw
334
832000
2000
Biraz önce gördüğünüz çizgi romanın bütünü
14:12
is up on the screen right now.
335
834000
2000
şu an ekranda.
14:14
But even though we're only experiencing it one piece at a time,
336
836000
3000
Gerçi onu yalnızca küçük parçalarla algılayabiliyoruz ama
14:17
that's just where the technology is right now.
337
839000
2000
bu, teknolojinin şu an bulunduğu yerden dolayı böyledir.
14:19
As the technology evolves,
338
841000
2000
Teknoloji geliştiği,
14:21
as you get full immersive displays and whatnot,
339
843000
3000
tamamen kaptıran görünüşleri ve bilmem neleri elde ettiğimiz sürece
14:24
this sort of thing will only grow.
340
846000
2000
bu gibi şeyler de gelişecektir.
14:26
It will adapt. It will
341
848000
2000
Benimsenecek,
14:28
adapt to its environment:
342
850000
2000
çevresine uydurulacak:
14:30
it's a durable mutation.
343
852000
2000
Kalıcı bir değişim olacak.
14:33
Here's another one I'll show you. This is by Drew Weing;
344
855000
2000
Başka bir çizgi romanı göstereceğim size. Drew Weing'in yaptığı,
14:35
this is called,
345
857000
1000
adı
14:36
"Pup Contemplates the Heat Death of the Universe."
346
858000
2000
"Pop, Evrenin Isıl Ölümü Üzerine Kafa Yoruyor" olan bir çizgi roman.
15:04
See what's going on here
347
886000
1000
Burada neyin olup bittiğine bakın:
15:06
as we draw these stories on an infinite canvas
348
888000
3000
Sonsuz tuval üzerinde çizdiğimizde
15:11
is you're creating a more pure expression
349
893000
3000
aracın kendisiyle ilgili saf bir dışavurum
15:15
of what this medium is all about.
350
897000
2000
yaratıyoruz.
15:22
We'll go by this a little quickly -- you get the idea.
351
904000
2000
Bunu çabuk gözden geçireceğiz: Anlıyorsunuzdur.
15:24
I just want to get to the last panel.
352
906000
2000
Son panoya gelmek istiyorum sadece...
15:32
(Laughter)
353
914000
3000
(Gülüşmeler)
15:35
There we go.
354
917000
1000
Buyurun.
15:38
(Laughter)
355
920000
2000
(Gülüşmeler)
15:43
(Laughter)
356
925000
3000
(Gülüşmeler)
15:49
Just one more.
357
931000
1000
Bir tane daha.
15:52
Talk about your infinite canvas.
358
934000
2000
Hani sonsuz tuval.
15:55
It's by a guy named Daniel Merlin Goodbrey in Britain.
359
937000
2000
Daniel Merlin Goodbrey adlı bir İngiliz tarafından yapıldı.
15:58
Why is this important?
360
940000
2000
Peki, bu niçin önemli?
16:01
I think this is important because media,
361
943000
2000
Bence, medya,
16:04
all media,
362
946000
1000
tüm medya, bize
16:06
provide us a window back into our world.
363
948000
3000
dünyamıza geri bakan bir pencere verdiği için önemlidir.
16:09
Now, it could be that motion pictures --
364
951000
2000
Şimdi, belki bir gün filmler,
16:11
and eventually, virtual reality, or something equivalent to it --
365
953000
3000
nihayet de sanal gerçeklik veya bir karşılığı,
16:14
some sort of immersive display,
366
956000
2000
yani bizi tamamen kaptıran bir araç,
16:16
is going to provide us with our most efficient escape from the world that we're in.
367
958000
5000
bize bulunduğumuz dünyadan en etkili kaçış yolunu verecektir.
16:21
That's why most people turn to storytelling, is to escape.
368
963000
3000
Çoğu insanın hikaye anlatmaya başvurmasının nedeni, kaçma isteğidir zaten.
16:24
But media provides us with a window
369
966000
3000
Ama medya bize, yaşadığımız dünyaya geri
16:27
back into the world that we live in.
370
969000
3000
bakan bir pencere veriyor.
16:31
And when media evolve
371
973000
2000
Ve medya geliştikçe
16:34
so that the identity of the media becomes increasingly unique.
372
976000
5000
kimliği giderek daha çok benzersiz olmaya başlar.
16:39
Because what you're looking at is, you're looking at comics cubed:
373
981000
3000
Çünkü şu an küplü çizgi romana bakıyorsunuz.
16:42
you're looking at comics that are more comics-like than they've ever been before.
374
984000
3000
Her zamankinden daha çok kendine özgü bir çizgi romana bakıyorsunuz.
16:46
When that happens, you provide people with multiple ways
375
988000
3000
Böyle bir şey olunca insanlara, dünyaya çeşitli pencerelerden
16:49
of re-entering the world through different windows,
376
991000
3000
geri dönmenin çok fazla yolunu veriyorsunuz.
16:53
and when you do that, it allows them to triangulate the world that they live in
377
995000
3000
Ve bunu yaptığınızda onlara dünyaya düzen verme fırsatını,
16:56
and see its shape.
378
998000
2000
dünyanın şeklini görme fırsatını veriyorsunuz.
16:58
And that's why I think this is important.
379
1000000
2000
Bu yüzden bunun önemli olduğunu düşünüyorum.
17:00
One of many reasons, but I've got to go now.
380
1002000
2000
Bu, bir çok nedenden biri ama şimdi gitmem lazım.
17:02
Thank you for having me.
381
1004000
1000
Teşekkürler.
ABOUT THE SPEAKER
Scott McCloud - CartoonistScott McCloud is author of Understanding Comics, a comic book about comics. He's an evangelist for comics as a valid literary form (as more than pulp and kids' stuff) and his admiring fans include a laundry list of superstar cartoonists.
Why you should listen
If not for Scott McCloud, graphic novels and webcomics might be enjoying a more modest Renaissance. The flourishing of cartooning in the '90s and '00s, particularly comic-smithing on the web, can be traced back to his major writings on the comics form. The first, Understanding Comics, is translated into 13 languages, and along with Reinventing Comics and Making Comics, its playful and profound investigations are justly revered as something like the Poetics of sequential art.
McCloud coined the term "infinite canvas" -- for the new comics medium made possible by web browsers. He's an avid user of the medium: My Obsession With Chess was widely popular online, as was The Right Number. Back on the printed page, he wrote and illustrated Zot!, a colorful response to then-trendy grimness and gore in comic books. (He describes the book as "a cross between Peter Pan, Buck Rogers and Marshall McLuhan.")
He's the inventor of the game 5-Card Nancy.
Scott McCloud | Speaker | TED.com