TED2019
Brittany Packnett: How to build your confidence -- and spark it in others
Brittany Packnett: Öz güvenini nasıl inşa eder ve bu kıvılcımı diğerlerine de verirsiniz
Filmed:
Readability: 4.2
3,454,341 views
Eğitimci ve aktivist Brittany Packnett, "Öz güven, takip eden her şeyden önce olan gerekli kıvılcımdır," diyor. İlham verici bir konuşmada, öz güven kodunu çözmenin üç yöntemini - ve devrimci öz güvenin en iddialı hayallerimizi gerçeğe dönüştürmesine yardımcı olduğu bir dünya hayalini paylaşıyor.
Brittany Packnett - Activist, educator, writer
An activist, educator and writer, Brittany Packnett uses every platform she has to teach truth that provokes people to action -- for the sake of freedom and justice. Full bio
An activist, educator and writer, Brittany Packnett uses every platform she has to teach truth that provokes people to action -- for the sake of freedom and justice. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
So when I was a little girl,
0
708
1851
Ben küçük bir kızken
00:14
a book sat on the coffee table
in our living room,
in our living room,
1
2583
3310
giriş kapısından birkaç adım ötedeki
oturma odamızda,
oturma odamızda,
00:17
just steps from our front door.
2
5917
2017
sehpanın üzerinde bir kitap dururdu.
00:19
And the living room is a first impression.
3
7958
2518
Oturma odası, ilk izlenimdir.
00:22
Ours had white carpet
4
10500
1601
Bizimkinde beyaz bir halı
00:24
and a curio of my mother's
most treasured collectibles.
most treasured collectibles.
5
12125
4042
ve annemin en kıymetli koleksiyonunun
sergilendiği bir vitrin vardı.
sergilendiği bir vitrin vardı.
00:28
That room represented the sacrifices
of generations gone by
of generations gone by
6
16875
4559
Bu oda, yoksulluk veya politika yüzünden,
bir koleksiyon vitrini şöyle dursun,
bir koleksiyon vitrini şöyle dursun,
00:33
who, by poverty or by policy,
7
21458
2976
onları içine koyacak orta sınıf bir evi
dahi karşılayamadan
dahi karşılayamadan
00:36
couldn't afford a curio of collectibles
8
24458
2518
giden nesillerin fedakârlıklarını
00:39
let alone a middle class house
to put them in.
to put them in.
9
27000
3268
temsil ediyordu.
00:42
That room had to stay perfect.
10
30292
2684
O oda mükemmel olmalıydı.
00:45
But I would risk messing up
that perfect room every day
that perfect room every day
11
33000
3768
Ama ben, her gün
sadece bu kitabı görmek için
sadece bu kitabı görmek için
00:48
just to see that book.
12
36792
2892
o mükemmel odayı dağıtma riskini alırdım.
00:51
On the cover sat a woman
named Septima Clark.
named Septima Clark.
13
39708
3476
Kitabın kapağında Septima Clark isimli
bir kadın oturuyordu.
bir kadın oturuyordu.
00:55
She sat in perfect profile
with her face raised to the sky.
with her face raised to the sky.
14
43208
4893
Yüzünü gökyüzüne çevirmiş,
mükemmel bir profille oturuyordu.
mükemmel bir profille oturuyordu.
01:00
She had perfect salt-and-pepper cornrows
15
48125
2601
Başının her iki yanından sarkan
01:02
platted down the sides of her head,
16
50750
1809
siyah beyaz kırçıllı örgüleri vardı
01:04
and pride and wisdom
just emanated from her dark skin.
just emanated from her dark skin.
17
52583
4893
ve koyu teninden
gurur ve bilgelik yayılıyordu.
gurur ve bilgelik yayılıyordu.
01:09
Septima Clark was an activist
and an educator,
and an educator,
18
57500
2684
Septima Clark sonunda
kariyerimin inşasında model aldığım
kariyerimin inşasında model aldığım
01:12
a woman after whom I'd eventually
model my own career.
model my own career.
19
60208
4560
bir aktivist ve eğitimciydi.
01:16
But more than all the words
she ever spoke,
she ever spoke,
20
64792
2476
Ama şimdiye kadar dile getirdiği
tüm kelimelerden öte
tüm kelimelerden öte
Septima Clark'ın
o portresi benim için,
o portresi benim için,
01:19
that single portrait of Septima Clark,
21
67292
3017
01:22
it defined confidence for me
22
70333
2476
daha kelime anlamını dahi bilmezken
01:24
before I ever even knew the word.
23
72833
2726
öz güvenin ne olduğunu anlatmaktaydı.
01:27
It may sound simple,
24
75583
1310
Kulağa çok basit gelebilir
01:28
but confidence is something
that we underestimate the importance of.
that we underestimate the importance of.
25
76917
4851
ama öz güven önemini
azımsadığımız bir şey.
azımsadığımız bir şey.
01:33
We treat it like a nice-to-have
instead of a must-have.
instead of a must-have.
26
81792
3476
Onu, olması gerekliden ziyade,
olsa iyi olur şeklinde değerlendiriyoruz.
olsa iyi olur şeklinde değerlendiriyoruz.
01:37
We place value on knowledge and resources
27
85292
3476
Bilgi ve kaynaklara,
sosyal beceri addettiğimiz
sosyal beceri addettiğimiz
01:40
above what we deem to be
the soft skill of confidence.
the soft skill of confidence.
28
88792
4351
öz güvenden daha fazla değer veriyoruz.
01:45
But by most measures,
we have more knowledge
we have more knowledge
29
93167
2684
Fakat çoğu ölçeğe göre
bugün tarihin herhangi bir noktasında
bugün tarihin herhangi bir noktasında
01:47
and more resources now
than at any other point in history,
than at any other point in history,
30
95875
3184
sahip olduğumuzdan
daha fazla bilgi ve kaynağa sahibiz;
daha fazla bilgi ve kaynağa sahibiz;
01:51
and still injustice abounds
and challenges persist.
and challenges persist.
31
99083
5084
yine de haksızlıklar artıyor
ve zorluklar devam ediyor.
ve zorluklar devam ediyor.
01:56
If knowledge and resources
were all that we needed,
were all that we needed,
32
104667
2934
Eğer bilgi ve kaynaklar
bize gereken tek şey olsaydı;
bize gereken tek şey olsaydı;
01:59
we wouldn't still be here.
33
107625
2309
hâlâ burada olmazdık.
02:01
And I believe that confidence
is one of the main things
is one of the main things
34
109958
2643
Bu denklemde eksik kalan
temel ögelerden birinin
temel ögelerden birinin
02:04
missing from the equation.
35
112625
1667
öz güven olduğuna inanıyorum.
02:07
I'm completely obsessed with confidence.
36
115208
2768
Öz güven konusunda tamamen takıntılıyım.
02:10
It's been the most important
journey of my life,
journey of my life,
37
118000
2268
Bu, hayatımın en önemli seyahati oldu;
02:12
a journey that,
to be honest, I'm still on.
to be honest, I'm still on.
38
120292
3142
öyle bir seyahat ki, hâlâ devam ediyorum.
02:15
Confidence is the necessary spark
before everything that follows.
before everything that follows.
39
123458
5685
Öz güven, takip eden her şeyden önce olan
gerekli kıvılcımdır.
gerekli kıvılcımdır.
02:21
Confidence is the difference
between being inspired
between being inspired
40
129167
3476
Öz güven, ilham almak
ile gerçekten başlamak
ile gerçekten başlamak
02:24
and actually getting started,
41
132667
2434
ya da yapılana kadar denemek ile
02:27
between trying and doing until it's done.
42
135125
4018
yapmak arasındaki farktır.
02:31
Confidence helps us keep going
even when we failed.
even when we failed.
43
139167
3708
Öz güven, kaybettiğimizde dahi
devam etmemize yardımcı olur.
devam etmemize yardımcı olur.
02:36
The name of the book on that coffee table
was "I Dream A World,"
was "I Dream A World,"
44
144125
4934
O sehpanın üstündeki kitabın adı
"Bir Dünya Hayal Ediyorum" idi
"Bir Dünya Hayal Ediyorum" idi
02:41
and today I dream a world
where revolutionary confidence
where revolutionary confidence
45
149083
4518
ve ben bugün devrimci öz güvenin
en iddialı hayallerimizi
en iddialı hayallerimizi
02:45
helps bring about our
most ambitious dreams into reality.
most ambitious dreams into reality.
46
153625
5309
gerçeğe dönüştürmeye yardımcı olduğu
bir dünyayı hayal ediyorum.
bir dünyayı hayal ediyorum.
02:50
That's exactly the kind of world
that I wanted to create in my classroom
that I wanted to create in my classroom
47
158958
3435
Öğretmenlik yaparken bu,
saf hayal gücüne dayanan
saf hayal gücüne dayanan
02:54
when I was a teacher,
48
162417
1309
Willy Wonka benzeri dünya
02:55
like a Willy Wonka world
of pure imagination,
of pure imagination,
49
163750
2684
ama akademik versiyonu,
tam da sınıfımda
tam da sınıfımda
yaratmak istediğim tür dünyaydı.
02:58
but make it scholarly.
50
166458
1250
03:01
All of my students were black or brown.
51
169083
3268
Tüm öğrencilerim siyahi
veya beyaz ırktan olmayan çocuklardı.
veya beyaz ırktan olmayan çocuklardı.
03:04
All of them were growing up
in a low-income circumstance.
in a low-income circumstance.
52
172375
2708
Tamamı düşük gelir şartlarında
yetişiyordu.
yetişiyordu.
03:08
Some of them were immigrants,
some of them were disabled,
some of them were disabled,
53
176167
3017
Bir kısmı göçmendi,
bir kısmı engelliydi
bir kısmı engelliydi
03:11
but all of them were the very last people
54
179208
2976
ancak hepsi, bu dünyanın
03:14
this world invites to be confident.
55
182208
2792
öz güvenli olmaya davet ettiği
en son insanlardı.
en son insanlardı.
03:17
That's why it was so important
that my classroom be a place
that my classroom be a place
56
185875
3434
İşte bu yüzden, sınıfımın,
öğrencilerimin öz güven kası
öğrencilerimin öz güven kası
03:21
where my students could build
the muscle of confidence,
the muscle of confidence,
57
189333
3393
inşa edebilecekleri; her yeni günü
kendi hayallerinin imgesi uyarınca
kendi hayallerinin imgesi uyarınca
03:24
where they could learn to face each day
with the confidence you need
with the confidence you need
58
192750
3434
dünyayı yeniden dizayn edebilmeleri
için gereken öz güven ile karşılamayı
için gereken öz güven ile karşılamayı
03:28
to redesign the world
in the image of your own dreams.
in the image of your own dreams.
59
196208
4143
öğrenebilecekleri bir yer olması,
son derece önemliydi.
son derece önemliydi.
03:32
After all, what are academic skills
without the confidence to use those skills
without the confidence to use those skills
60
200375
4976
Nihayetinde dışarı çıkıp dünyayı
değiştirmede kullanmak için
değiştirmede kullanmak için
öz güveni yoksa
akademik beceriler neye yarardı.
akademik beceriler neye yarardı.
03:37
to go out and change the world.
61
205375
1958
03:40
Now is when I should tell you about
two of my students, Jamal and Regina.
two of my students, Jamal and Regina.
62
208208
3851
Şimdi size iki öğrencimden
bahsetmeliyim, Jamal ve Regina.
bahsetmeliyim, Jamal ve Regina.
03:44
Now, I've changed their names,
but their stories remain the same.
but their stories remain the same.
63
212083
3768
Şimdi isimlerini değiştirdim
ancak hikâyeleri aynı.
ancak hikâyeleri aynı.
03:47
Jamal was brilliant, but unfocused.
64
215875
3476
Jamal zekiydi ama odaklanamazdı.
03:51
He would squirm in his chair
during independent work,
during independent work,
65
219375
2768
Bağımsız çalışma sırasında
sandalyesinde kıvranırdı
sandalyesinde kıvranırdı
03:54
and he would never stay still
for more than three or four minutes.
for more than three or four minutes.
66
222167
4017
ve asla üç-dört dakikadan fazla
sabit duramazdı.
sabit duramazdı.
03:58
Students like Jamal
can perplex brand new teachers
can perplex brand new teachers
67
226208
2643
Jamal gibi öğrenciler,
yeni öğretmenleri şaşırtabilirler
yeni öğretmenleri şaşırtabilirler
04:00
because they're not quite sure
how to support young people like him.
how to support young people like him.
68
228875
3958
çünkü onun gibi gençleri nasıl
destekleyeceklerini pek bilemezler.
destekleyeceklerini pek bilemezler.
04:06
I took a direct approach.
69
234000
1434
Ben direkt bir yaklaşım seçtim.
04:07
I negotiated with Jamal.
70
235458
2893
Jamal'la müzakere ettim.
04:10
If he could give me focused work,
71
238375
1601
Bana odaklanmış bir iş verirse,
04:12
then he could do it
from anywhere in the classroom,
from anywhere in the classroom,
72
240000
2434
o zaman sınıfın herhangi bir yerinden,
04:14
from our classroom rug,
from behind my desk,
from behind my desk,
73
242458
2601
sınıf halımızdan, masamın arkasından,
04:17
from inside his classroom locker,
which turned out to be his favorite place.
which turned out to be his favorite place.
74
245083
4042
en sevdiği yer olduğu ortaya çıkan
sınıf dolabının içinden dahi yapabilirdi.
sınıf dolabının içinden dahi yapabilirdi.
04:22
Jamal's least favorite
subject was writing,
subject was writing,
75
250458
2518
Jamal'in en az sevdiği ders yazma idi
04:25
and he never wanted to read
what he had written out loud in class,
what he had written out loud in class,
76
253000
3601
ve hiçbir zaman yazdıklarını
sınıfta sesli okumak istemezdi
sınıfta sesli okumak istemezdi
04:28
but we were still making progress.
77
256625
2392
ama yine de gelişme kaydediyorduk.
04:31
One day, I decided to host
a mock 2008 presidential election
a mock 2008 presidential election
78
259041
4102
Bir gün, sınıfta
kurgusal 2008 başkanlık seçimi
kurgusal 2008 başkanlık seçimi
04:35
in my classroom.
79
263167
1309
düzenlemeye karar verdim.
04:36
My third graders had to research
and write a stump speech
and write a stump speech
80
264500
3476
Üçüncü sınıflarım, kendi seçtikleri
şu adaylar için araştırıp
şu adaylar için araştırıp
04:40
for their chosen candidate:
81
268000
1393
seçim konuşması yazmalıydı:
04:41
Barack Obama, Hillary Clinton
or John McCain.
or John McCain.
82
269417
3851
Barack Obama, Hillary Clinton
veya John McCain.
veya John McCain.
04:45
The heavy favorites were obvious,
83
273292
1976
Yoğun favoriler açıktı
04:47
but one student chose John McCain.
84
275292
3059
ancak bir öğrenci John McCain'i seçti.
04:50
It was Jamal.
85
278375
1250
O Jamal'dı.
04:52
Jamal finally decided to read something
that he had written out loud in class,
that he had written out loud in class,
86
280583
4768
Jamal nihayet yazdığı bir şeyi sınıfta
yüksek sesle okumaya karar verdi
yüksek sesle okumaya karar verdi
04:57
and sure enough, Jamal stunned
all of us with his brilliance.
all of us with his brilliance.
87
285375
3851
ve tabii ki Jamal hepimizi
zekasıyla şaşırttı.
zekasıyla şaşırttı.
05:01
Just like Jamal's dad,
John McCain was a veteran,
John McCain was a veteran,
88
289250
4059
Jamal'ın babası gibi,
John McCain de gaziydi
John McCain de gaziydi
05:05
and just like Jamal's dad protected him,
89
293333
2268
ve Jamal tıpkı babasının
kendisini koruduğu gibi
kendisini koruduğu gibi
05:07
Jamal believed that John McCain
would protect the entire country.
would protect the entire country.
90
295625
4143
John McCain'in de tüm ülkeyi
koruyacağına inanıyordu.
koruyacağına inanıyordu.
05:11
And he wasn't my candidate of choice,
but it didn't matter,
but it didn't matter,
91
299792
2809
O benim seçim adayım değildi
ama bunun bir önemi yoktu
ama bunun bir önemi yoktu
05:14
because the entire class
erupted into applause,
erupted into applause,
92
302625
4143
çünkü, sonunda o yıl ilk kez
en öz güvenli hâliyle ortaya çıkan
en öz güvenli hâliyle ortaya çıkan
05:18
a standing ovation
for our brave friend Jamal
for our brave friend Jamal
93
306792
2851
cesur arkadaşımız Jamal için
05:21
who finally showed up
as his most confident self
as his most confident self
94
309667
3476
tüm sınıf alkışa boğuldu,
05:25
for the first time that year.
95
313167
1833
ayakta alkışlandı.
05:28
And then there was Regina.
96
316208
2351
Ve sonra Regina vardı.
05:30
Regina was equally
as brilliant, but active.
as brilliant, but active.
97
318583
2851
Regina eşit derecede parlak ama aktifti.
05:33
She'd inevitably finish her work early,
98
321458
2560
Kaçınılmaz olarak işini erken bitirir
05:36
and then she'd get on about the business
of distracting other students.
of distracting other students.
99
324042
3767
ve sonra diğer öğrencilerin
dikkatini dağıtma işine başlardı.
dikkatini dağıtma işine başlardı.
05:39
(Laughter)
100
327833
1310
(Kahkaha)
05:41
Walking, talking,
101
329167
2267
Yürüme, konuşma,
öğretmenlerin nefret ettiği ama
çocukların bayıldığı notları verme.
çocukların bayıldığı notları verme.
05:43
passing those notes
that teachers hate but kids love.
that teachers hate but kids love.
102
331458
2518
Bunlardan bolca vermiş gibi görünüyorsun.
05:46
You look like you passed a lot of them.
103
334000
1893
05:47
(Laughter)
104
335917
1351
(Kahkaha)
05:49
Despite my high ideals for our classroom,
105
337292
3392
Sınıfımız için yüksek ideallerime rağmen
05:52
I would too often default
to my baser instincts,
to my baser instincts,
106
340708
3476
kötü içgüdülerime çok sık dönüyor
05:56
and I would choose
compliance over confidence.
compliance over confidence.
107
344208
3643
ve uyumu güvene tercih ediyordum.
05:59
Regina was a glitch in my intended system.
108
347875
3851
Regina planladığım sistemde
bir aksaklıktı.
bir aksaklıktı.
06:03
A good teacher can correct misbehavior
109
351750
2643
İyi bir öğretmen
davranış bozukluklarını düzeltirken
davranış bozukluklarını düzeltirken
06:06
but still remain a student's champion.
110
354417
1851
hâlâ öğrencinin şampiyonu olarak kalır.
06:08
But on one day in particular,
111
356292
2142
Ama özellikle bir gün,
06:10
I just plain old chose control.
112
358458
2685
sıradan eski kontrol yöntemini seçtim.
06:13
I snapped,
113
361167
1684
Patladım
06:14
and my approach
didn't communicate to Regina
didn't communicate to Regina
114
362875
2559
ve bu yaklaşımım Regina'ya
06:17
that she was being a distraction.
115
365458
2601
dikkat dağıttığı mesajını iletmedi.
06:20
My approach communicated to Regina
that she herself was a distraction.
that she herself was a distraction.
116
368083
4917
Yaklaşımım, Regina'ya kendisinin
dikkat dağıtıcı olduğunu iletti.
dikkat dağıtıcı olduğunu iletti.
06:26
I watched the light go out from her eyes,
117
374042
2226
Gözlerindeki ışığın silinişini izledim,
06:28
and that light sparked joy
in our classroom.
in our classroom.
118
376292
3559
ki o ışık sınıfımızda sevinç yaratırdı.
06:31
I had just extinguished it.
119
379875
2143
Onu tam anlamıyla söndürmüştüm.
06:34
The entire class became irritable,
120
382042
2642
Tüm sınıf hırçınlaştı
06:36
and we didn't recover
for the rest of the day.
for the rest of the day.
121
384708
2584
ve günün geri kalanında düzelemedik.
06:40
I think about the day often,
122
388250
2434
Sık sık o günü düşünürüm
06:42
and I have literally prayed
that I did not do irreparable harm,
that I did not do irreparable harm,
123
390708
4518
ve onulmaz bir şekilde zarar vermediğim
için gerçekten dua ederim
için gerçekten dua ederim
çünkü eskiden Regina gibi
küçük bir kız olan bir kadın olarak
küçük bir kız olan bir kadın olarak
06:47
because as a woman who used to be
a little girl just like Regina,
a little girl just like Regina,
124
395250
5559
öz güvenini öldürme sürecini
başlatabileceğimi biliyorum
başlatabileceğimi biliyorum
06:52
I know that I could have started
the process of killing her confidence
the process of killing her confidence
125
400833
4101
06:56
forever.
126
404958
1250
hem de sonsuza kadar.
06:58
A lack of confidence
pulls us down from the bottom
pulls us down from the bottom
127
406833
3143
Öz güven eksikliği bizi
dipten aşağıya doğru çeker
dipten aşağıya doğru çeker
07:02
and weighs us down from the top,
128
410000
1976
ve yukarıdan alta doğru iter
07:04
crushing us between a flurry
of can'ts, won'ts and impossibles.
of can'ts, won'ts and impossibles.
129
412000
5184
ve yapamaz, yapmayacak
ve imkansız telaşları arasında ezer.
ve imkansız telaşları arasında ezer.
07:09
Without confidence, we get stuck,
130
417208
2601
Öz güven olmadan sıkışıp kalırız
07:11
and when we get stuck,
we can't even get started.
we can't even get started.
131
419833
3250
sıkışıp kaldığımızda ise
başlayamayız bile.
başlayamayız bile.
07:16
Instead of getting mired
in what can get in our way,
in what can get in our way,
132
424083
2560
Önümüze çıkabilecekler karşısında
çamura batmak yerine
çamura batmak yerine
07:18
confidence invites us
to perform with certainty.
to perform with certainty.
133
426667
4017
öz güven bizi emin bir şekilde
yapmaya davet eder.
yapmaya davet eder.
07:22
We all operate a little differently
when we're sure we can win
when we're sure we can win
134
430708
3060
Hepimiz, kazanabileceğimize
emin olduğumuz durum ile
emin olduğumuz durum ile
07:25
versus if we just hope we will.
135
433792
2726
kazanacağımızı umduğumuz
durumda biraz farklı çalışırız.
durumda biraz farklı çalışırız.
07:28
Now, this can be a helpful check.
136
436542
1976
Şimdi, bu faydalı bir kontrol olabilir.
07:30
If you don't have enough confidence,
137
438542
1767
Yeterli öz güvenin yoksa
07:32
it could be because you need
to readjust your goal.
to readjust your goal.
138
440333
2726
bu, hedefini yeniden ayarlaman
gerektiği için olabilir.
gerektiği için olabilir.
07:35
If you have too much confidence,
139
443083
1560
Eğer çok fazla öz güvenin varsa,
07:36
it could be because
you're not rooted in something real.
you're not rooted in something real.
140
444667
4142
gerçek olan bir şeye
dayanmadığın için olabilir.
dayanmadığın için olabilir.
07:40
Not everyone lacks confidence.
141
448833
2601
Herkes öz güven eksikliği çekmemekte.
07:43
We make it easier in this society
for some people to gain confidence
for some people to gain confidence
142
451458
4518
Tercih ettiğimiz liderlik arketipine
uydukları için toplumdaki bazı insanların
uydukları için toplumdaki bazı insanların
07:48
because they fit our preferred
archetype of leadership.
archetype of leadership.
143
456000
3958
öz güven kazanmalarını kolaylaştırıyoruz.
07:52
We reward confidence in some people
144
460833
2518
Bazı insanların
öz güvenini ödüllendirirken
öz güvenini ödüllendirirken
07:55
and we punish confidence in others,
145
463375
2476
bazılarınınkini cezalandırıyoruz
07:57
and all the while far too many people
146
465875
2518
ve bu süre zarfında pek çok insan
08:00
are walking around
every single day without it.
every single day without it.
147
468417
3392
ortalıkta her gün öz güvensiz dolaşıyor.
08:03
For some of us,
148
471833
2393
Kimimiz için,
08:06
confidence is a revolutionary choice,
149
474250
2667
öz güven devrimci bir seçenektir
08:09
and it would be our greatest shame
150
477833
2310
ve sırf öz güven motorumuz olmadığı için
08:12
to see our best ideas go unrealized
151
480167
3101
en iyi fikirlerimizin gerçekleşmediğini
08:15
and our brightest dreams go unreached
152
483292
2476
en parlak hayallerimizin ulaşılamaz
olduğunu görmek
olduğunu görmek
08:17
all because we lacked
the engine of confidence.
the engine of confidence.
153
485792
3851
en büyük utancımız olabilir.
08:21
That's not a risk I'm willing to take.
154
489667
2166
Bu almak istediğim bir risk değil.
08:24
So how do we crack the code on confidence?
155
492792
2059
Peki öz güven kodunu nasıl çözeceğiz?
08:26
In my estimation,
it takes at least three things:
it takes at least three things:
156
494875
3518
Tahminime göre en az üç şey gerekli:
08:30
permission, community and curiosity.
157
498417
3416
izin, topluluk ve merak.
08:34
Permission births confidence,
158
502625
1893
İzin, öz güveni doğurur,
08:36
community nurtures it
159
504542
2517
topluluk onu besler
08:39
and curiosity affirms it.
160
507083
1834
ve merak bunu onaylar.
08:41
In education, we've got a saying,
161
509833
1768
Eğitimde bir deyişimiz var:
08:43
that you can't be what you can't see.
162
511625
2726
Göremediğiniz bir şey olamazsınız.
08:46
When I was a little girl,
I couldn't show confidence
I couldn't show confidence
163
514375
2643
Küçük bir kızken,
biri bana gösterinceye kadar
biri bana gösterinceye kadar
08:49
until someone showed me.
164
517042
2141
öz güven gösteremedim.
08:51
My family used to do everything together,
165
519207
1976
Ailem sıradan şeyler de dahil olmak üzere
08:53
including the mundane things,
like buying a new car,
like buying a new car,
166
521207
2686
her şeyi birlikte yapardı,
yeni bir araba almak gibi
yeni bir araba almak gibi
08:55
and every time we did this,
167
523917
1517
ve bunu her yaptığımızda
08:57
I'd watch my parents
put on the exact same performance.
put on the exact same performance.
168
525458
4268
ailemin tam anlamıyla aynı performansı
sergilemesini izlerdim.
sergilemesini izlerdim.
09:01
We'd enter the dealership,
169
529750
1434
Bayiye girerdik,
09:03
and my dad would sit
170
531208
2768
annem alışveriş yaparken
09:06
while my mom shopped.
171
534000
2143
babam otururdu.
09:08
When my mom found a car that she liked,
172
536167
2642
Annem sevdiği bir araba bulduğunda,
09:10
they'd go in and meet with the dealer,
173
538833
2185
içeriye girip satıcıya görüşürlerdi
09:13
and inevitably, every time
the dealer would turn his attention
the dealer would turn his attention
174
541042
3851
ve kaçınılmaz olarak,
her seferinde satıcı,
her seferinde satıcı,
09:16
and his body to my dad,
175
544917
3017
kesenin ağzını
ve dolayısıyla bu müzakereyi
ve dolayısıyla bu müzakereyi
09:19
assuming that he
controlled the purse strings
controlled the purse strings
176
547958
2351
babamın kontrol ettiğini düşünerek
09:22
and therefore this negotiation.
177
550333
1976
dikkatini ve vücudunu babama çevirirdi.
09:24
"Rev. Packnett," they'd say,
"how do we get you into this car today?"
"how do we get you into this car today?"
178
552333
4500
"Muhterem Packnett," derdi,
"bugün sizi bu arabaya nasıl sokarız?"
"bugün sizi bu arabaya nasıl sokarız?"
09:29
My dad would inevitably
respond the same way.
respond the same way.
179
557833
3893
Babam kaçınılmaz olarak
aynı şekilde cevap verirdi.
aynı şekilde cevap verirdi.
09:33
He'd slowly and silently
gesture toward my mother
gesture toward my mother
180
561750
4851
Anneme doğru
yavaşça ve sessizce bir jest yapıp
yavaşça ve sessizce bir jest yapıp
09:38
and then put his hands
right back in his lap.
right back in his lap.
181
566625
2143
hemen ellerini kucağına geri koyardı.
09:40
It might have been the complete shock
182
568792
1934
80'lerde siyah bir kadınla,
09:42
of negotiating finances
with a black woman in the '80s,
with a black woman in the '80s,
183
570750
2851
finansal müzakereye girmek
tam anlamıyla bir şok olabilirdi
tam anlamıyla bir şok olabilirdi
09:45
but whatever it was,
184
573625
1309
ama her ne idiyse,
09:46
I'd watch my mother
work these car dealers over
work these car dealers over
185
574958
3476
annemin, bu araba satıcıları üzerinde
arabayı neredeyse bedavaya verene kadar
çalışmasını izlerdim.
çalışmasını izlerdim.
09:50
until they were basically
giving the car away for free.
giving the car away for free.
186
578458
2601
09:53
(Laughter)
187
581083
1310
(Kahkaha)
09:54
She would never crack a smile.
188
582417
1458
Asla gülümsemezdi.
09:56
She would never be afraid to walk away.
189
584958
2334
Asla çekip gitmekten korkmazdı.
10:00
I know my mom just thought
she was getting a good deal on a minivan,
she was getting a good deal on a minivan,
190
588333
3893
Annemin, tam da, o minibüste
iyi bir anlaşma kaptığını düşündüğünü
iyi bir anlaşma kaptığını düşündüğünü
10:04
but what she was actually doing
191
592250
2143
biliyorum ama aslında annem,
10:06
was giving me permission
to defy expectations
to defy expectations
192
594417
4642
benden kim şüphelenirse şüphelensin,
beklentilere karşı çıkmam ve yeteneklerimi
öz güvenle göstermeme izin veriyordu.
öz güvenle göstermeme izin veriyordu.
10:11
and to show up confidently in my skill
no matter who doubts me.
no matter who doubts me.
193
599083
3625
10:15
Confidence needs permission to exist
194
603750
3559
Öz güvenin var olması için
izin olması gerekiyor
izin olması gerekiyor
10:19
and community is the safest place
to try confidence on.
to try confidence on.
195
607333
4268
ve topluluk, öz güveni
denemek için en güvenli yer.
denemek için en güvenli yer.
10:23
I traveled to Kenya this year
to learn about women's empowerment
to learn about women's empowerment
196
611625
3059
Bu yıl Masai kadınları arasında
kadınların güçlendirilmesine dair
kadınların güçlendirilmesine dair
10:26
among Maasai women.
197
614708
1685
bilgi edinmek için Kenya'ya gittim.
10:28
There I met a group of young women
198
616417
2059
Orada, Kenya'nın ilk
tamamı kadınlardan oluşan
tamamı kadınlardan oluşan
10:30
called Team Lioness,
199
618500
1684
topluluk korucu gruplarından olan
10:32
among Kenya's first all-female
community ranger groups.
community ranger groups.
200
620208
4393
Team Lioness adlı
bir grup genç kadınla tanıştım.
bir grup genç kadınla tanıştım.
10:36
These eight brave young women
were making history
were making history
201
624625
3143
Bu sekiz cesur genç kadın
henüz genç olmalarına rağmen
henüz genç olmalarına rağmen
10:39
in just their teenage years,
202
627792
1517
tarih yazıyorlardı
10:41
and I asked Purity, the most verbose
young ranger among them,
young ranger among them,
203
629333
4226
ve aralarındaki en lafebesi,
genç korucu Purity'e şöyle sordum:
genç korucu Purity'e şöyle sordum:
10:45
"Do you ever get scared?"
204
633583
1935
"Hiç korkar mısın?"
10:47
I swear to you, I want to tattoo
her response all over my entire body.
her response all over my entire body.
205
635542
4267
Yemin ederim, cevabını tüm vücuduma
dövme yaptırmak istiyorum.
dövme yaptırmak istiyorum.
10:51
She said, "Of course I do,
206
639833
2768
"Tabii ki korkuyorum
10:54
but I call on my sisters.
207
642625
2309
ama kızkardeşlerimi çağırıyorum.
10:56
They remind me that we
will be better than these men
will be better than these men
208
644958
3518
Onlar bana bu adamlardan
daha iyi olacağımızı ve başarısız
daha iyi olacağımızı ve başarısız
11:00
and that we will not fail."
209
648500
1542
olmayacağımızı hatırlatıyorlar.”
11:03
Purity's confidence to chase down
lions and catch poachers,
lions and catch poachers,
210
651125
3601
Purity'nin aslanları kovalayıp
avcıları yakalama konusundaki öz güveni,
avcıları yakalama konusundaki öz güveni,
11:06
it didn't come from her athletic ability
or even just her faith.
or even just her faith.
211
654750
4351
atletik yeteneğinden ya da
sadece inancından kaynaklanmıyordu.
sadece inancından kaynaklanmıyordu.
11:11
Her confidence was
propped up by sisterhood,
propped up by sisterhood,
212
659125
3684
Onun öz güveni kızkardeşlik tarafından,
11:14
by community.
213
662833
1768
topluluk tarafından destekleniyordu.
11:16
What she was basically saying
was that if I am ever in doubt,
was that if I am ever in doubt,
214
664625
3934
Temel olarak söylediği şey,
şüphede olduğum zaman,
şüphede olduğum zaman,
11:20
I need you to be there
215
668583
2310
umudumu geri kazanmak
11:22
to restore my hope
216
670917
1892
ve eminliğimi yeniden inşa etmek için
11:24
and to rebuild my certainty.
217
672833
2935
orada olmana ihtiyacım olduğuydu.
11:27
In community, I can find my confidence
218
675792
4559
Topluluk içinde öz güvenimi bulabilirim
11:32
and your curiosity can affirm it.
219
680375
3226
ve merakın bunu onaylayabilir.
11:35
Early in my career,
I led a large-scale event
I led a large-scale event
220
683625
2518
Kariyerimin başlarında,
tam planlandığı gibi gitmeyen
tam planlandığı gibi gitmeyen
11:38
that did not go exactly as planned.
221
686167
2226
büyük ölçekli bir etkinliğe öncülük ettim.
11:40
I'm lying to you. It was terrible.
222
688417
2726
Yalan söylüyorum. Berbattı.
11:43
And when I debriefed the event
with my manager,
with my manager,
223
691167
2392
Etkinliği yöneticimle değerlendirdiğimde
11:45
I just knew that she
was going to run down the list
was going to run down the list
224
693583
2810
muhtemelen doğumumdan itibaren,
şimdiye dek yapmış olduğum
şimdiye dek yapmış olduğum
11:48
of every mistake I had ever made,
225
696417
2309
tüm hataların listesini
11:50
probably from birth.
226
698750
1476
sayacağını biliyordum.
11:52
But instead, she opened with a question:
227
700250
4184
Onun yerine, bir soru ile başladı:
11:56
What was your intention?
228
704458
1709
Niyetin neydi?
11:59
I was surprised but relieved.
229
707500
2893
Şaşırmıştım ama rahatlamıştım.
12:02
She knew that I was already
beating myself up,
beating myself up,
230
710417
2892
Benim zaten kendimi dövüyor
olduğumu biliyordu
olduğumu biliyordu
12:05
and that question invited me
to learn from my own mistakes
to learn from my own mistakes
231
713333
4476
ve bu soru, zaten kırılgan olan
öz güvenime zarar vermek yerine
öz güvenime zarar vermek yerine
12:09
instead of damage
my already fragile confidence.
my already fragile confidence.
232
717833
3893
beni kendi hatalarımdan
öğrenmeye davet etti.
öğrenmeye davet etti.
12:13
Curiosity invites people
to be in charge of their own learning.
to be in charge of their own learning.
233
721750
5101
Merak, insanları kendi öğrenmelerinden
sorumlu olmaya davet eder.
sorumlu olmaya davet eder.
12:18
That exchange, it helped me
approach my next project
approach my next project
234
726875
3809
Bu değişim, bir sonraki projeme
12:22
with the expectation of success.
235
730708
2584
başarı beklentisiyle yaklaşmama
yardımcı oldu.
yardımcı oldu.
12:26
Permission, community, curiosity:
236
734750
3375
İzin, topluluk, merak:
12:31
all of these are the things that we
will need to breed the confidence
will need to breed the confidence
237
739042
4476
tüm bunlar, öz güveni beslemek için
ihtiyaç duyacağımız şeyler
ihtiyaç duyacağımız şeyler
12:35
that we'll absolutely need
to solve our greatest challenges
to solve our greatest challenges
238
743542
4059
en büyük sorunlarımızı çözmek
12:39
and to build the world we dream,
239
747625
2601
ve eşitsizliğin sona erdiği
adaletin gerçek olduğu
adaletin gerçek olduğu
12:42
a world where inequity is ended
and where justice is real,
and where justice is real,
240
750250
5101
dışarıda ve içeride özgür olacağımız
çünkü hepimiz özgür olana kadar
çünkü hepimiz özgür olana kadar
12:47
a world where we can be free
on the outside and free on the inside
on the outside and free on the inside
241
755375
3226
hiçbirimizin özgür olmadığını
bildiğimiz bir dünya inşa etmek için
bildiğimiz bir dünya inşa etmek için
12:50
because we know that none of us are free
until all of us are free.
until all of us are free.
242
758625
4559
kesinlikle ihtiyacımız olan şeylerdir.
12:55
A world that isn't
intimidated by confidence
intimidated by confidence
243
763208
2726
Bir kadında ya da siyahi birinde
ya da tercih ettiğimiz
liderlik arketiplerinin dışında
liderlik arketiplerinin dışında
12:57
when it shows up as a woman
244
765958
1935
12:59
or in black skin
245
767917
1267
herhangi bir kimsede
13:01
or in anything other than
our preferred archetypes of leadership.
our preferred archetypes of leadership.
246
769208
4560
ortaya çıktığı zaman
öz güvenden korkmayan bir dünya.
öz güvenden korkmayan bir dünya.
13:05
A world that knows
that that kind of confidence
that that kind of confidence
247
773792
2559
Bu tür bir öz güvenin, tam da
istediğimiz geleceğin kilidini açmak için
istediğimiz geleceğin kilidini açmak için
13:08
is exactly the key we need
to unlock the future that we want.
to unlock the future that we want.
248
776375
4625
ihtiyacımız olan anahtar olduğunu
bilen bir dünya.
bilen bir dünya.
13:14
I have enough confidence
to believe that that world
to believe that that world
249
782042
2892
O dünyanın bir gün gerçekleşeceğine
13:16
will indeed come to pass,
250
784958
2310
ve bunu başaracak olanların
13:19
and that we are the ones to make it so.
251
787292
3267
bizler olduğuna
inanacak öz güvene sahibim.
inanacak öz güvene sahibim.
13:22
Thank you so much.
252
790583
1310
Çok teşekkürler.
13:23
(Applause)
253
791917
3416
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Brittany Packnett - Activist, educator, writerAn activist, educator and writer, Brittany Packnett uses every platform she has to teach truth that provokes people to action -- for the sake of freedom and justice.
Why you should listen
In her own words, Brittany Packnett is "a disciple of radical, productive candor. I found, through prayer and practice, that truth provokes change like nothing else ever will. We owe truth our fiercest loyalty.”
Packnett cohosts the award-winning Pod Save The People and has penned her first book, We Are Like Those Who Dream, due to be published in spring 2020. She writes for Teen Vogue and other publications, speaks to live and television audiences across the world, and coleads Campaign Zero. Everyday, she uses platforms on and offline to activate people toward action and equip them with the skills and mindsets to make disciplined social change.
Brittany Packnett | Speaker | TED.com