TED2003
Sherwin Nuland: The extraordinary power of ordinary people
Sherwin Nuland: Umut üzerine
Filmed:
Readability: 3.9
492,041 views
Cerrah ve yazar olan Sherwin Nuland konuşmasında, kendimizi ve dünyayı daha iyi hale getirmek arzusu olarak tanımladığı umut kavramını irdeliyor. Yolunuza daha iyi odaklanmanızı sağlayacak 12 dakikalık düşündüren bir konuşma.
Sherwin Nuland - Doctor
A practicing surgeon for three decades, Sherwin Nuland witnessed life and death in every variety. Then he turned to writing, exploring what there is to people beyond just anatomy. Full bio
A practicing surgeon for three decades, Sherwin Nuland witnessed life and death in every variety. Then he turned to writing, exploring what there is to people beyond just anatomy. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
You know, I am so bad at tech
0
0
5000
Teknoloji konusunda o kadar kötüyüm ki
00:17
that my daughter -- who is now 41 --
1
5000
2000
şu an 41 yaşında olan kızımı
00:19
when she was five, was overheard by me
2
7000
3000
beş yaşındayken arkadaşına benimle
00:22
to say to a friend of hers,
3
10000
2000
ilgili şöyle derken duymuştum:
00:24
If it doesn't bleed when you cut it,
4
12000
2000
Eğer bir şey kestiğinde kanamıyorsa,
00:26
my daddy doesn't understand it.
5
14000
2000
babam kesildiğini anlamaz.
00:28
(Laughter)
6
16000
1000
(Kahkahalar)
00:29
So, the assignment I've been given
7
17000
2000
Dolayısıyla, bana verilen ödev
00:31
may be an insuperable obstacle for me,
8
19000
2000
benim için aşılamaz bir engel gibi
00:33
but I'm certainly going to try.
9
21000
3000
görünse de elimden geleni yapmaya çalışacağım.
00:36
What have I heard
10
24000
2000
Bu geçen dört gün
00:38
during these last four days?
11
26000
3000
boyunca neler duydum?
00:41
This is my third visit to TED.
12
29000
2000
Bu TED'e üçüncü ziyaretim.
00:43
One was to TEDMED, and one, as you've heard,
13
31000
2000
Birinde TEDMED'deydim, birinde de bildiğiniz gibi,
00:45
was a regular TED two years ago.
14
33000
2000
iki yıl önce normal TED'e geldim.
00:47
I've heard what I consider an extraordinary thing
15
35000
3000
Sıradışı olarak nitelendirebileceğim bir şey duydum
00:50
that I've only heard a little bit in the two previous TEDs,
16
38000
4000
bu konunun ancak çok az bir bölümünü önceki iki TED ziyaretimde duymuştum,
00:54
and what that is is an interweaving
17
42000
3000
işte bu, birbiriyle örülmüş
00:57
and an interlarding, an intermixing,
18
45000
3000
iç içe geçmiş
01:00
of a sense of social responsibility
19
48000
3000
bir sosyal sorumluluk bilinci
01:03
in so many of the talks --
20
51000
3000
pek çok konuşmada karşımıza çıkan--
01:06
global responsibility, in fact,
21
54000
3000
aslında küresel bir sorumluluk anlayışı,
01:09
appealing to enlightened self-interest,
22
57000
4000
kişisel çıkardan uzaklaştırmak üzere aydınlatmayı hedefleyen,
01:13
but it goes far beyond enlightened self-interest.
23
61000
4000
hatta bunun da ötesine geçen.
01:17
One of the most impressive things
24
65000
2000
En etkileyici noktalardan biri
01:19
about what some, perhaps 10,
25
67000
3000
belki bir 10 kişinin
01:22
of the speakers have been talking about
26
70000
3000
konuşmasında dile getirdiği,
01:25
is the realization, as you listen to them carefully, that they're not saying:
27
73000
3000
onları dikkatlice dünlediğinizde ortaya çıkan; bu insanlar şunu söylemiyorlar:
01:28
Well, this is what we should do; this is what I would like you to do.
28
76000
3000
İşte bakın yapmamız gereken budur, ya da sizden yapmanızı istediğim budur.
01:31
It's: This is what I have done
29
79000
2000
Diyorlar ki: İşte bu benim yaptığım şey,
01:33
because I'm excited by it,
30
81000
2000
çünkü bunu yapmak beni heyecanlandırıyor,
01:35
because it's a wonderful thing, and it's done something for me
31
83000
3000
çünkü bu harika bir şey ve bunun bana getirileri oldu
01:38
and, of course, it's accomplished a great deal.
32
86000
3000
ve elbette ki çok çok şey kazandırdı.
01:41
It's the old concept, the real Greek concept,
33
89000
3000
Aslında kastedilen eski bir kavram, bir eski Yunan anlayışı olan
01:44
of philanthropy in its original sense:
34
92000
4000
özgün anlamıyla insancıllık, yani:
01:48
phil-anthropy, the love of humankind.
35
96000
3000
insana duyulan sevgi.
01:51
And the only explanation I can have
36
99000
2000
Ve yapabileceğim tek açıklama,
01:53
for some of what you've been hearing in the last four days
37
101000
3000
geçen dört gündür duyduğum bazı şeylerle ilgili olarak,
01:56
is that it arises, in fact, out of a form of love.
38
104000
4000
aslında bunların bir tür sevgiden kaynağını aldığı olur.
02:00
And this gives me enormous hope.
39
108000
3000
Ve işte bu bana inanılmaz büyük bir umut veriyor.
02:03
And hope, of course, is the topic
40
111000
2000
Ve anlaşıldığı üzere,umut
02:05
that I'm supposed to be speaking about,
41
113000
2000
bugün benim hakkında konuşacağım konu;
02:07
which I'd completely forgotten about until I arrived.
42
115000
4000
ancak buraya gelinceye kadar tamamen aklımdan çıkmıştı.
02:11
And when I did, I thought,
43
119000
2000
Hatırladığımda da,
02:13
well, I'd better look this word up in the dictionary.
44
121000
3000
kelimenin anlamı için sözlüğe baksam iyi olur diye düşündüm.
02:16
So, Sarah and I -- my wife -- walked over to the public library,
45
124000
3000
Bunun üzerine, eşim Sarah ile birlikte biraz ilerideki
02:19
which is four blocks away, on Pacific Street, and we got the OED,
46
127000
4000
Pacific Caddesi'ndeki halk kütüphanesine gittik ve OED sözlüğünü aldık,
02:23
and we looked in there, and there are 14 definitions of hope,
47
131000
4000
ve sözlükten baktığımızda umut kelimesinin 14 farklı tanımını gördük.
02:27
none of which really hits you
48
135000
3000
Ancak hiçbiri tam olarak
02:30
between the eyes as being the appropriate one.
49
138000
3000
uygun olan tanım olduğu hissini vermedi.
02:33
And, of course, that makes sense,
50
141000
2000
Aslında bu da anlaşılır bir durum
02:35
because hope is an abstract phenomenon; it's an abstract idea,
51
143000
3000
çünkü umut soyut bir olgu, soyut bir kavramdır;
02:38
it's not a concrete word.
52
146000
3000
somut bir kelime değil umut.
02:41
Well, it reminds me a little bit of surgery.
53
149000
3000
Bu durum bana ameliyatları hatırlatıyor.
02:44
If there's one operation for a disease, you know it works.
54
152000
4000
Bilirsiniz, bir hastalık için tek bir ameliyat varsa o işe yarar.
02:48
If there are 15 operations, you know that none of them work.
55
156000
2000
Ama 15 farklı ameliyat varsa hiçbiri işe yaramaz.
02:50
And that's the way it is with definitions of words.
56
158000
3000
İşte aynı durum kelime tanımlarında da olur.
02:53
If you have appendicitis, they take your appendix out, and you're cured.
57
161000
4000
Apandisitinizde sorun varsa onu alırlar ve böylece tedavi edilirsiniz.
02:57
If you've got reflux oesophagitis, there are 15 procedures,
58
165000
3000
Ama reflü sorununuz varsa, 15 farklı tedavi vardır,
03:00
and Joe Schmo does it one way
59
168000
2000
ve işte Joe Schmo bir yolu tercih eder
03:02
and Will Blow does it another way,
60
170000
2000
Will Blow bir başka yolu,
03:04
and none of them work, and that's the way it is with this word, hope.
61
172000
3000
ancak hiçbiri işe yaramaz; işte umut kelimesinde de aynısı olur.
03:07
They all come down to the idea of an expectation
62
175000
3000
Tüm tanımlar en nihayetinde şu noktada birleşir:
03:10
of something good that is due to happen.
63
178000
3000
iyi bir şey olacak beklentisi.
03:13
And you know what I found out?
64
181000
2000
Ve ne buldum biliyor musunuz?
03:15
The Indo-European root of the word hope
65
183000
3000
Umut kelimesinin Hint-Avrupa dillerindeki kökü
03:18
is a stem, K-E-U --
66
186000
2000
K-E-U şeklinde hecelenen ve
03:20
we would spell it K-E-U; it's pronounced koy --
67
188000
5000
-koy- diye söylenen bir kelimedir,
03:25
and it is the same root from which the word curve comes from.
68
193000
4000
ve aynı kökten kavis, eğri kelimesi de gelir.
03:29
But what it means in the original Indo-European
69
197000
4000
Ancak Hint-Avrupa kökenindeki anlamı,
03:33
is a change in direction, going in a different way.
70
201000
4000
yöndeki bir değişiklik, farklı yönde gitmek demektir.
03:37
And I find that very interesting and very provocative,
71
205000
3000
Ben bu durumu çok ilgi çekici ve etkileyici buluyorum,
03:40
because what you've been hearing in the last couple of days
72
208000
3000
çünkü son birkaç gündür duyduklarınız,
03:43
is the sense of going in different directions:
73
211000
4000
farklı yönlere gitme anlayışı aslında:
03:47
directions that are specific and unique to problems.
74
215000
3000
sorunlara özgü ve birbirinden farklı yönler.
03:50
There are different paradigms.
75
218000
2000
Farklı paradigmalar vardır.
03:52
You've heard that word several times in the last four days,
76
220000
2000
son dört gündür bu kelimeyi birkaç defa duydunuz,
03:54
and everyone's familiar with Kuhnian paradigms.
77
222000
3000
ve zaten herkes Kuhn'ün paradigmalarına aşinadır.
03:57
So, when we think of hope now,
78
225000
2000
Dolayısıyla şimdi biz umut kavramını düşündüğümüzde,
03:59
we have to think of looking in other directions
79
227000
3000
bunu, bakmakta olduğumuz yönlerden farklı yönlere bakmak
04:02
than we have been looking.
80
230000
3000
olarak düşünmeliyiz.
04:05
There's another -- not definition, but description, of hope
81
233000
3000
Bir başka tasviri, tanımdan ziyade tasviri, var umut kelimesinin
04:08
that has always appealed to me, and it was one by Václav Havel
82
236000
4000
bana çok daha fazla hitap eden; Václav Havel'in bir tasviri,
04:12
in his perfectly spectacular book "Breaking the Peace,"
83
240000
4000
olağanüstü kitabı "Sessizliği Bozmak" ta geçen.
04:16
in which he says that hope
84
244000
2000
Ona göre umut,
04:18
does not consist of the expectation that things will
85
246000
3000
her şeyin tam olarak olması gerektiği gibi
04:21
come out exactly right,
86
249000
2000
olması beklentisini içermez;
04:23
but the expectation that they will make sense
87
251000
3000
her nasıl olurlarsa olsunlar
04:26
regardless of how they come out.
88
254000
3000
bir şey ifade edebilmeleri beklentisini içerir.
04:29
I can't tell you how reassured I was
89
257000
3000
Beni ne kadar rahatlattığını anlatamam
04:32
by the very last sentence
90
260000
3000
bir kaç gün önce Dean Kamen'in görkemli sunumundaki
04:35
in that glorious presentation by Dean Kamen a few days ago.
91
263000
5000
şu son cümlenin.
04:40
I wasn't sure I heard it right,
92
268000
2000
Doğru duyduğumdan emin olamadığım için
04:42
so I found him in one of the inter-sessions.
93
270000
4000
oturum arasında onu buldum.
04:46
He was talking to a very large man, but I didn't care.
94
274000
3000
İrice bir adamla konuşuyordu ama umursamadım.
04:49
I interrupted, and I said, "Did you say this?"
95
277000
2000
Konuşmalarını bölerek, "Bunu mu dediniz?" diye sordum.
04:51
He said, "I think so."
96
279000
2000
"Sanırım öyle," dedi.
04:53
So, here's what it is: I'll repeat it.
97
281000
2000
Şimdi aynen tekrarlıyorum:
04:55
"The world will not be saved by the Internet."
98
283000
4000
"Dünyayı Internet kurtarmayacak."
04:59
It's wonderful. Do you know what the world will be saved by?
99
287000
4000
Bu muhteşem bir ifade. Dünyayı neyin kurtaracağını biliyor musunuz?
05:03
I'll tell you. It'll be saved by the human spirit.
100
291000
2000
Size söyleyeyim. Dünyayı insan ruhu kurtaracak.
05:05
And by the human spirit, I don't mean anything divine,
101
293000
3000
İnsan ruhuyla kast ettiğim kutsal bir şey değil,
05:08
I don't mean anything supernatural --
102
296000
2000
doğaüstü bir şeyi de kast etmiyorum--
05:10
certainly not coming from this skeptic.
103
298000
4000
kesinlikle böyle kuşkucu birinden bu tür bir ifade çıkmaz.
05:14
What I mean is this ability
104
302000
2000
Bahsettiğim,
05:16
that each of us has
105
304000
2000
her birimizde olan bu yetenek,
05:18
to be something greater than herself or himself;
106
306000
6000
olduğundan çok daha büyük bir şey olma yeteneği;
05:24
to arise out of our ordinary selves and achieve something
107
312000
4000
kendi sıradan benliğimizden sıyrılarak başlangıçta
05:28
that at the beginning we thought perhaps we were not capable of.
108
316000
4000
yapamayacağımızı sandığımız bir şeyleri başarmak.
05:32
On an elemental level, we have all felt
109
320000
3000
Bu duyguyu hepimiz
05:35
that spirituality at the time of childbirth.
110
323000
3000
çocuk doğumu esnasında hissederiz.
05:38
Some of you have felt it in laboratories;
111
326000
2000
Kiminiz bunu laboratuvarlarda,
05:40
some of you have felt it at the workbench.
112
328000
2000
kiminiz iş tezgahlarında hissettiniz.
05:42
We feel it at concerts.
113
330000
2000
Bunu konserlerde hissederiz.
05:44
I've felt it in the operating room, at the bedside.
114
332000
3000
Ameliyathanede, yatağın başında hissettim ben bunu.
05:47
It is an elevation of us beyond ourselves.
115
335000
3000
Kendimizin ötesinde bir yükselme durumu bu.
05:50
And I think that it's going to be, in time,
116
338000
4000
Ve inanıyorum ki, zamanla,
05:54
the elements of the human spirit that we've been hearing about
117
342000
4000
son bir kaç gündür pek çok konuşmacıdan hakkında parça parça şeyler duyduğumuz
05:58
bit by bit by bit from so many of the speakers in the last few days.
118
346000
5000
insan ruhunun ögeleri bunu oluşturacak.
06:03
And if there's anything that has permeated this room,
119
351000
4000
Ve bu odaya nüfuz eden bir şey varsa,
06:07
it is precisely that.
120
355000
3000
o da tam olarak budur.
06:10
I'm intrigued by
121
358000
3000
Beni çok etkileyen
06:13
a concept that was brought to life
122
361000
3000
bir kavram var;
06:16
in the early part of the 19th century --
123
364000
2000
19. yüzyılın başlarında -
06:18
actually, in the second decade of the 19th century --
124
366000
4000
hatta ikinci 10 yılında-
06:22
by a 27-year-old poet
125
370000
3000
27 yaşında Percy Shelley
06:25
whose name was Percy Shelley.
126
373000
2000
adında bir şair tarafından hayat verilen.
06:27
Now, we all think that Shelley
127
375000
2000
Hepimiz Shelley'i
06:29
obviously is the great romantic poet that he was;
128
377000
3000
önemli bir romantik şair olarak tanıyoruz;
06:32
many of us tend to forget that he wrote
129
380000
5000
ancak çoğumuz onun aynı zamanda
06:37
some perfectly wonderful essays, too,
130
385000
3000
mükemmel makalelerinin de olduğunu unutuyoruz.
06:40
and the most well-remembered essay
131
388000
3000
Kendisinin en çok hatırlanan makalesi
06:43
is one called "A Defence of Poetry."
132
391000
4000
"Şiiri Savunma" dır.
06:47
Now, it's about five, six, seven, eight pages long,
133
395000
3000
Makale yaklaşık beş, altı, yedi, sekiz sayfa uzunluğunda
06:50
and it gets kind of deep and difficult after about the third page,
134
398000
3000
ve yaklaşık üçüncü sayfadan itibaren de derinleşiyor ve anlaşılması güçleşiyor,
06:53
but somewhere on the second page
135
401000
4000
ancak ikinci sayfada bir yerlerde
06:57
he begins talking about the notion
136
405000
4000
"ahlaki hayal gücü" diye adlandırdığı
07:01
that he calls "moral imagination."
137
409000
5000
bir düşünceden bahsetmeye başlıyor.
07:06
And here's what he says, roughly translated:
138
414000
5000
Ve aşağı yukarı şöyle bir şey diyor:
07:11
A man -- generic man --
139
419000
4000
Bir insanın -genel anlamda insandan bahsediyor-
07:15
a man, to be greatly good,
140
423000
3000
çok iyi olması için,
07:18
must imagine clearly.
141
426000
3000
açık ve net olarak hayal etmesi gerekir.
07:21
He must see himself and the world
142
429000
5000
Kendisini ve dünyayı
07:26
through the eyes of another,
143
434000
3000
başkasının hatta başkalarının gözlerinden
07:29
and of many others.
144
437000
3000
görebilmelidir.
07:34
See himself and the world -- not just the world, but see himself.
145
442000
6000
Kendisini ve dünyayı -sadece dünyayı değil kendini de.
07:40
What is it that is expected of us
146
448000
3000
Bizden beklenen nedir
07:43
by the billions of people
147
451000
3000
bu milyarlarca insan tarafından?
07:46
who live in what Laurie Garrett the other day
148
454000
3000
Bu insanlar, önceki gün Laurie Garrett'in
07:49
so appropriately called
149
457000
2000
çok uygun bir tabirle umutsuzluk ve eşitsizlik
07:51
despair and disparity?
150
459000
2000
içinde yaşayanlar diye nitelendirdiği insanlar.
07:53
What is it that they have every right
151
461000
4000
Onların çok haklı olarak
07:57
to ask of us?
152
465000
2000
bizden istedikleri nedir?
07:59
What is it that we have every right to ask of ourselves,
153
467000
4000
Onların çok haklı olarak
08:03
out of our shared humanity and out of the human spirit?
154
471000
5000
ortak insanlığımız ve insan ruhu adına bizden istedikleri nedir?
08:08
Well, you know precisely what it is.
155
476000
3000
Ne olduğunu tam olarak biliyorsunuz.
08:11
There's a great deal of argument
156
479000
2000
Çok fazla tartışma var
08:13
about whether we, as the great nation that we are,
157
481000
4000
büyük bir millet olarak
08:17
should be the policeman of the world,
158
485000
3000
bizim dünyanın polisi, güvenlik teşkilatı olmamız
08:20
the world's constabulary,
159
488000
3000
gerekip gerekmediği konusunda;
08:23
but there should be virtually no argument
160
491000
4000
ancak, hakikaten bizim dünyanın yaralarını
08:27
about whether we should be the world's healer.
161
495000
5000
saran olmamız gerekip gerekmediği konusunda hiç tartışma yok.
08:32
There has certainly been no argument about that
162
500000
3000
Bu konuda kesinlikle hiç tartışma yaşanmadı
08:35
in this room in the past four days.
163
503000
4000
son dört günde bu odada.
08:39
So, if we are to be the world's healer,
164
507000
3000
Dolayısıyla, eğer dünyanın yaralarını saracaksak,
08:42
every disadvantaged person in this world --
165
510000
3000
bu dünyadaki her mağdur insan -
08:45
including in the United States -- becomes our patient.
166
513000
5000
bunlara Amerika'dakiler da dahil- bizim hastamızdır.
08:50
Every disadvantaged nation, and perhaps our own nation,
167
518000
4000
Her mağdur ulus ve belki kendi ulusumuz,
08:54
becomes our patient.
168
522000
3000
hastamız olur.
08:57
So, it's fun to think about the etymology of the word "patient."
169
525000
5000
Bu noktada "hasta" kelimesinin kökenine bakmak ilginç olur:
09:02
It comes initially from the Latin patior, to endure, or to suffer.
170
530000
9000
Kelime ilk olarak Latince'deki dayanmak, acı çekmek anlamına gelen patior'dan geliyor.
09:11
So, you go back to the old Indo-European root again,
171
539000
3000
Yine eski Hint-Avrupa köküne baktığımızda,
09:14
and what do you find? The Indo-European stem is pronounced payen --
172
542000
4000
Hint-Avrupa dilinde payen diye söylenen
09:18
we would spell it P-A-E-N -- and, lo and behold, mirabile dictu,
173
546000
5000
P-A-E-N diye hecelenen bir kelime olduğunu görüyoruz;
09:23
it is the same root as the word compassion comes from, P-A-E-N.
174
551000
6000
ve karşımıza ne çıksa beğenirsiniz, bu kökten merhamet kelimesi de geliyor.
09:29
So, the lesson is very clear. The lesson is that our patient --
175
557000
5000
Yani aslında çıkarılacak ders çok net: hastamız -
09:34
the world, and the disadvantaged of the world --
176
562000
4000
dünya ve mağdur dünya-
09:38
that patient deserves our compassion.
177
566000
5000
merhametimizi hak ediyor.
09:43
But beyond our compassion, and far greater than compassion,
178
571000
3000
Ama merhametimizin ötesinde ve ondan çok daha büyük olan
09:46
is our moral imagination
179
574000
2000
bizim ahlaki hayal gücümüzdür;
09:48
and our identification with each individual
180
576000
4000
ve bizim o dünyada yaşayan
09:52
who lives in that world,
181
580000
3000
her bireyle özdeşleşmemizdir;
09:55
not to think of them as a huge forest,
182
583000
4000
onları büyük bir orman gibi değil,
09:59
but as individual trees.
183
587000
3000
ayrı birer ağaç gibi düşünmemizdir.
10:02
Of course, in this day and age, the trick is not to let each tree
184
590000
4000
Elbette bugün bu çağda, asıl mesele her bir ağacın
10:06
be obscured by that Bush in Washington that can get --
185
594000
4000
araya girebilecek Washington'daki Bush tarafından
10:10
can get in the way.
186
598000
2000
görünmez hale getirilmesine izin vermemektir.
10:12
(Laughter)
187
600000
2000
(Kahkahalar)
10:14
So, here we are.
188
602000
2000
İşte burdayız.
10:16
We are, should be,
189
604000
3000
Biz,
10:19
morally committed to
190
607000
3000
ahlaki açıdan kendimizi
10:22
being the healer of the world.
191
610000
4000
dünyanın yaralarını sarmaya adıyoruz, adamalıyız da.
10:26
And we have had examples over and over and over again --
192
614000
4000
Ve tekrar tekrar duyduk örneklerini --
10:30
you've just heard one in the last 15 minutes --
193
618000
4000
son 15 dakikada bir tanesini dinlediniz--
10:34
of people who have not only had that commitment,
194
622000
4000
bu şekilde kendilerini adamanın yanı sıra
10:38
but had the charisma, the brilliance --
195
626000
2000
o karizmaya ve zekaya sahip insanların örneklerini--
10:40
and I think in this room it's easy to use the word brilliant, my God --
196
628000
4000
ve bence bu odada zeki kelimesini kullanmak çok kolay, Tanrım --
10:44
the brilliance to succeed at least at the beginning
197
632000
4000
başarmak için gereken zeka
10:48
of their quest,
198
636000
2000
en azından arayışlarının başlangıcında
10:50
and who no doubt will continue to succeed,
199
638000
3000
ve kuşkusuz bu insanlar başarmaya devam edecek,
10:53
as long as more and more of us enlist ourselves in their cause.
200
641000
4000
her geçen gün daha çoğumuz onlara katıldıkça.
10:58
Now, if we're talking
201
646000
3000
Şimdi, tıptan
11:01
about medicine,
202
649000
2000
bahsediyorsak,
11:03
and we're talking about healing,
203
651000
3000
ve iyileştirmekten bahsediyorsak,
11:06
I'd like to quote someone who hasn't been quoted.
204
654000
4000
birinin, hiç alıntı yapılmamış birinin sözünü aktarmak istiyorum.
11:10
It seems to me everybody in the world's been quoted here:
205
658000
2000
Burada dünyadaki herkesten alıntı yapıldı gibi geliyor bana:
11:12
Pogo's been quoted;
206
660000
2000
Pogo'dan yapıldı;
11:14
Shakespeare's been quoted backwards, forwards, inside out.
207
662000
4000
Shakespeare'den öyle çok alıntı yapıldı ki ters yüz edildi.
11:18
I would like to quote one of my own household gods.
208
666000
3000
Bilindik bir tanrıdan alıntı yapmak istiyorum.
11:21
I suspect he never really said this,
209
669000
3000
Bunu gerçekten söylediğini hiç sanmıyorum,
11:24
because we don't know what Hippocrates really said,
210
672000
3000
çünkü Hipokrat'ın gerçekte ne dediğini bilmiyoruz,
11:27
but we do know for sure that one of the great Greek physicians
211
675000
3000
ama büyük Yunan hekimlerinden birinin
11:30
said the following,
212
678000
3000
şunu dediğinden eminiz,
11:33
and it has been recorded in one of the books attributed to Hippocrates,
213
681000
3000
ve bu Hipokrat'a atfedilen kitaplardan birinde geçiyor,
11:36
and the book is called "Precepts."
214
684000
2000
ve bu kitabın adı "Temel İlkeler."
11:38
And I'll read you what it is.
215
686000
3000
Şimdi size ne olduğunu okuyorum.
11:41
Remember, I have been talking about,
216
689000
3000
Öz itibariyle insan sevgisi üzerine
11:44
essentially philanthropy:
217
692000
2000
konuştuğumu unutmayın:
11:46
the love of humankind, the individual humankind
218
694000
5000
insanlığa, insanoğluna duyulan sevgi
11:51
and the individual humankind
219
699000
2000
ve bu insanoğlu
11:53
that can bring that kind of love
220
701000
2000
bu türden bir sevgiyi
11:55
translated into action,
221
703000
3000
hayata geçirebilir,
11:58
translated, in some cases, into enlightened self-interest.
222
706000
3000
kimi durumlarda kişisel çıkardan uzak aydınlanmaya ulaştırabilir.
12:01
And here he is, 2,400 years ago:
223
709000
4000
İşte o, iki bin dört yüz yıl önce diyor ki:
12:06
"Where there is love of humankind,
224
714000
4000
"İnsan sevgisinin olduğu yerde,
12:10
there is love of healing."
225
718000
3000
iyileştirme isteği de vardır."
12:13
We have seen that here today
226
721000
3000
Bunu biz bugün burada gördük
12:16
with the sense,
227
724000
2000
duyularımızla
12:18
with the sensitivity --
228
726000
3000
hassasiyetimizle
12:21
and in the last three days,
229
729000
2000
ve son üç gündür
12:23
and with the power of the indomitable human spirit.
230
731000
4000
ve boyun eğmez insan ruhunun gücüyle.
12:27
Thank you very much.
231
735000
2000
Çok teşekkür ederim.
12:29
(Applause)
232
737000
2000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Sherwin Nuland - DoctorA practicing surgeon for three decades, Sherwin Nuland witnessed life and death in every variety. Then he turned to writing, exploring what there is to people beyond just anatomy.
Why you should listen
Sherwin Nuland was a practicing surgeon for 30 years and treated more than 10,000 patients -- then became an author and speaker on topics no smaller than life and death, our minds, our morality, aging and the human spirit.
His 1994 book How We Die: Reflections of Life's Final Chapter demythologizes the process of dying. Through stories of real patients and his own family, he examines the seven most common causes of death: old age, cancer, AIDS, Alzheimer's, accidents, heart disease and stroke, and their effects. The book, one of more than a dozen he wrote, won the National Book Award, was a finalist for the Pultizer Prize, and spent 34 weeks on the New York Times best-seller list. Other books include How We Live, The Art of Aging: A Doctor's Prescription for Well-Being; and The Soul of Medicine: Tales from the Bedside.
Sherwin Nuland | Speaker | TED.com