TED2017
Anab Jain: Why we need to imagine different futures
Anab Jain: Niçin farklı gelecekler hayal etmeliyiz?
Filmed:
Readability: 5
1,739,273 views
Anab Jain geleceği hayata geçiriyor; onun işi kurmakta olduğumuz dünyanın potansiyelini insanların dokunabileceği, görebileceği ve hissedebileceği tecrübeler yaratmak. Akıllı makinelerin sokaklarımızda devriye gezdiği veya genetik mirasımızın sağlık sistemimize karar verdiği bir dünya istiyor muyuz? Jain'in yaptığı çıkarımlar niçin kendi istediğimiz bir dünya için savaşmanın önemli olduğunu ortaya koyuyor. Bu şaşırtıcı konuşmada olası gelecek senaryolarına bir göz atın.
Anab Jain - Futurist, designer
TED Fellow Anab Jain imagines and builds future worlds we can experience in the present moment. By creating new ways of seeing, being and acting, she inspires and challenges us to look critically at the decisions and choices we make today. Full bio
TED Fellow Anab Jain imagines and builds future worlds we can experience in the present moment. By creating new ways of seeing, being and acting, she inspires and challenges us to look critically at the decisions and choices we make today. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
I visit the future for a living.
0
968
2643
Benim işim geleceği ziyaret etmek.
00:16
Not just one future,
1
4265
1626
Sadece tek bir gelecek değil,
00:17
but many possible futures,
2
5915
2246
mümkün olan bir çok geleceği ziyaret edip
00:20
bringing back evidences from those futures
for you to experience today.
for you to experience today.
3
8185
4119
deneyimlemeniz için bu geleceklerden
pek çok kanıt getirmek.
pek çok kanıt getirmek.
00:25
Like an archaeologist of the future.
4
13197
2223
Tıpkı geleceğin bir arkeologu gibi.
00:28
Over the years, my many journeys
have brought back things
have brought back things
5
16432
2732
Yıllar boyunca yolculuklarım
pek çok şey geri getirdi...
pek çok şey geri getirdi...
00:31
like a new species
of synthetically engineered bees;
of synthetically engineered bees;
6
19188
3025
sentetik tasarlanmış yeni bir arı türü,
00:37
a book named, "Pets as Protein;"
7
25052
2383
"Protein Olarak Hayvanlar"
adında bir kitap,
adında bir kitap,
00:40
a machine that makes you rich
by trading your genetic data;
by trading your genetic data;
8
28263
3164
genetik kodunuzun ticaretini yaparak
sizi zengin yapan bir makine,
sizi zengin yapan bir makine,
00:43
a lamp powered by sugar;
9
31451
2047
şekerle çalışan bir lamba,
00:46
a computer for growing food.
10
34045
1881
gıda yetiştirmek için bir bilgisayar.
00:48
OK, so I don't actually travel
to different futures -- yet.
to different futures -- yet.
11
36573
4391
Pekâlâ, o kadar da farklı geleceklere
seyahat etmedim, henüz.
seyahat etmedim, henüz.
00:52
But my husband Jon and I spend
a lot of time thinking
a lot of time thinking
12
40988
2939
Ancak eşim Jon ve ben stüdyomuzda
farklı geleceklerin
farklı geleceklerin
00:55
and creating visions
of different futures in our studio.
of different futures in our studio.
13
43951
3690
görünümlerini düşünerek
ve yaratarak çok zaman harcadık.
ve yaratarak çok zaman harcadık.
01:00
We are constantly looking out
for weak signals,
for weak signals,
14
48081
2776
Sürekli olarak bu gelecekteki potansiyelin
01:02
those murmurs of future potential.
15
50881
2374
mırıltılardan zayıf sinyallerini arıyoruz.
01:05
Then we trace those threads of potential
out into the future, asking:
out into the future, asking:
16
53279
4073
Sonra potansiyel geleceğimizin izini sürüp
kendi kendimize şöyle sorduk:
kendi kendimize şöyle sorduk:
01:09
What might it feel like
to live in this future?
to live in this future?
17
57963
2535
Bu gelecekte yaşamak nasıl hissettirir?
01:13
What might we see, hear and even breathe?
18
61068
2835
Neler görür, duyar, hatta neyi soluruz?
01:17
Then we run experiments,
build prototypes, make objects,
build prototypes, make objects,
19
65157
4449
Sonra deneyler yürütüp modeller inşa edip
objeler oluşturduk,
objeler oluşturduk,
01:21
bringing aspects of these futures to life,
20
69630
2030
bu geleceklerin açılarını hayata geçirip
01:23
making them concrete and tangible
21
71684
2312
onları somut ve elle tutulur
bir hale getirdik
bir hale getirdik
01:26
so you can really feel the impact
of those future possibilities
of those future possibilities
22
74020
4754
bu yüzden potansiyel
geleceğin etkilerini burada
geleceğin etkilerini burada
01:30
here and now.
23
78798
1167
şu an hissedebilirsiniz.
01:32
But this work is not about predictions.
24
80936
2801
Yalnız bu tahminlerle
alakalı bir iş değil.
alakalı bir iş değil.
01:35
It's about creating tools --
25
83761
2007
Bu, araçlar oluşturmakla ilgili,
01:37
tools that can help connect
our present and our future selves
our present and our future selves
26
85792
3464
şu an ve gelecekteki halimizle bağlantı
kurmamıza yardımcı olacak araçlar ile
kurmamıza yardımcı olacak araçlar ile
01:41
so we become active participants
in creating a future we want --
in creating a future we want --
27
89280
4405
istediğimiz geleceğin aktif bir
katılımcısı olmamız için,
katılımcısı olmamız için,
01:45
a future that works for all.
28
93709
1856
hepimizin istediği bir gelecek için.
01:48
So how do we go about doing this?
29
96758
1815
Peki bu işe nasıl karar verdik?
01:51
For a recent project called Drone Aviary,
30
99143
3344
Drone Aviary denen güncel bir proje için
01:54
we were interested in exploring
31
102511
1538
keşfetmeye meraklıydık
01:56
what it would mean to live
with drones in our cities.
with drones in our cities.
32
104073
2967
şehrimizde dronlarla
yaşayacak kadar hem de.
yaşayacak kadar hem de.
01:59
Drones that have the power
to see things we can't,
to see things we can't,
33
107064
2833
Dronlar bizim göremediğimiz şeyleri görme
02:01
to go places we can't
34
109921
1752
gidemediğimiz yerlere gitme gücüne
02:03
and to do so with increasing autonomy.
35
111697
2199
ve yükselen bir bağımsızlığa sahiptir.
02:06
But to understand the technology,
36
114734
1590
Ancak teknolojiyi anlamak için
02:08
getting our hands dirty was crucial.
37
116348
1869
bizim de bu işe girmemiz kaçınılmazdı.
02:10
So we built several different
drones in our studio.
drones in our studio.
38
118652
2830
Biz de stüdyomuzda
çeşit çeşit dronlar yaptık.
çeşit çeşit dronlar yaptık.
02:13
We gave them names, functions
and then flew them --
and then flew them --
39
121506
3104
Onlara isimler, fonksiyonlar verdik
ve onları uçurduk...
ve onları uçurduk...
02:17
but not without difficulty.
40
125395
1513
ama pek kolay olmadı.
02:19
Things came loose,
41
127413
1389
Bir şeyler yerinden çıktı,
02:20
GPS signals glitched
42
128826
1620
GPS sinyalleri bozuldu
02:22
and drones crashed.
43
130470
1412
ve dronlar düştü.
02:24
But it was through such experimentation
44
132599
2142
Yine de hepsi,
mümkün bir geleceğe dair
mümkün bir geleceğe dair
02:26
that we could construct a very
concrete and very experiential slice
concrete and very experiential slice
45
134765
4175
çok somut ve çok deneysel bir süreç ile
02:30
of one possible future.
46
138964
1623
oluşturabildiğimiz bir senaryoydu.
02:33
So now, let's go to that future.
47
141613
2075
Şimdi hadi o geleceğe gidelim.
02:36
Let's imagine we are living in a city
with drones like this one.
with drones like this one.
48
144199
3370
Şuna benzer dronlarla dolu bir şehirde
yaşadığımızı hayal edelim.
yaşadığımızı hayal edelim.
02:40
We call it The Nightwatchman.
49
148196
1927
Adına da 'The Nightwatchman' diyelim.
02:42
It patrols the streets, often spotted
in the evenings and at night.
in the evenings and at night.
50
150756
3889
Sokaklarda devriye gezer,
çoğunlukla akşam ve geceleri ortaya çıkar.
çoğunlukla akşam ve geceleri ortaya çıkar.
02:47
Initially, many of us were annoyed
by its low, dull hum.
by its low, dull hum.
51
155239
3400
Başta çoğumuz onun zayıf ve sabit
vızıltısına sinir olurduk.
vızıltısına sinir olurduk.
02:51
But then, like everything else,
we got used to it.
we got used to it.
52
159144
2768
Sonra, her şeye olduğu gibi
buna da alıştık.
buna da alıştık.
02:54
Now, what if you could see
the world through its eyes?
the world through its eyes?
53
162423
2734
Dünyayı onun gözleriyle
görebilseydiniz nasıl olurdu?
görebilseydiniz nasıl olurdu?
02:58
See how it constantly logs
every resident of our neighborhood;
every resident of our neighborhood;
54
166615
4322
Mahallenin her bir köşesini nasıl
gezdiğine bakın;
gezdiğine bakın;
03:02
logging the kids who play football
in the no-ballgame area
in the no-ballgame area
55
170961
3320
saha olmayan bir yerde futbol oynayan
çocukların üstünden geçip
çocukların üstünden geçip
03:06
and marking them as statutory nuisances.
56
174305
2447
onları bir baş belası olarak
işaretleyip kaydediyor.
işaretleyip kaydediyor.
03:08
(Laughter)
57
176776
1437
(Kahkaha)
03:10
And then see how it disperses
this other group, who are teenagers,
this other group, who are teenagers,
58
178237
3970
Sonra da nasıl diğer genç grubu dağıtıp
03:14
with the threat of an autonomously
issued injunction.
issued injunction.
59
182231
3114
toplu çıkarılmış bir emirle tehdit ediyor.
03:18
And then there's this giant
floating disc called Madison.
floating disc called Madison.
60
186387
3133
Burada da yerinde durmayan koca disk
Madison var.
Madison var.
03:22
Its glaring presence is so overpowering,
61
190203
2220
Göz alıcı varlığı karşı konulamaz,
03:24
I can't help but stare at it.
62
192447
2153
bakmadan duramıyorum.
03:27
But if feels like each time I look at it,
63
195242
2001
Fakat sanki her ona baktığımda,
03:29
it knows a little more about me --
64
197267
1814
sanki hakkımda daha çok şey biliyor...
03:31
like it keeps flashing all these
Brianair adverts at me,
Brianair adverts at me,
65
199914
3165
sanki şu Brianair reklamlarını
gözüme sokup
gözüme sokup
03:35
as if it knows about
the holiday I'm planning.
the holiday I'm planning.
66
203103
2344
tatil planlarımdan haberdarmış
gibi hissediyorum.
gibi hissediyorum.
03:38
I'm not sure if I find this
mildly entertaining
mildly entertaining
67
206479
3727
Bunu biraz eğlendirici mi buluyorum
yoksa tamamen saldırgan mı
yoksa tamamen saldırgan mı
03:42
or just entirely invasive.
68
210230
1812
emin değilim.
03:45
Back to the present.
69
213684
1324
Şu ana dönelim.
03:47
In creating this future, we learned a lot.
70
215611
2223
Bu geleceği yaratırken çok şey öğrendik.
03:50
Not just about how these machines work,
71
218352
2606
Sadece makinenin nasıl çalıştığını değil,
03:52
but what it would feel like
to live alongside them.
to live alongside them.
72
220982
2859
onlarla birlikte yaşamanın
nasıl olduğunu da.
nasıl olduğunu da.
03:56
Whilst drones like Madison
and Nightwatchman,
and Nightwatchman,
73
224239
2254
Madison ve Nightwatchman
gibi kumandalı dronlar
gibi kumandalı dronlar
03:58
in these particular forms,
74
226517
1517
bu belirli şekillerde
04:00
are not real yet,
75
228058
1541
ve hâlâ gerçek değilken,
04:01
most elements of a drone future
are in fact very real today.
are in fact very real today.
76
229623
3957
onlarla dolu bir geleceğe ait çoğu faktör
şu an zaten var.
şu an zaten var.
04:06
For instance,
77
234264
1151
Mesela,
04:07
facial recognition systems
are everywhere --
are everywhere --
78
235439
2314
yüz tanıma sistemleri her yerde...
04:09
in our phones, even in our thermostats
79
237777
2410
telefonlarımızda,
hatta termostatlarımızda bile
hatta termostatlarımızda bile
04:12
and in cameras around our cities --
80
240211
1830
ve şehrimizdeki kameralarda,
04:14
keeping a record of everything we do,
81
242714
2746
yaptığımız her şeyi kaydediyorlar,
04:17
whether it's an advertisement
we glanced at or a protest we attended.
we glanced at or a protest we attended.
82
245484
4185
baktığımız bir reklamı
veya katıldığımız bir eylemi.
veya katıldığımız bir eylemi.
04:21
These things are here,
83
249693
1670
Bunlar çoktan burada,
04:23
and we often don't understand
how they work,
how they work,
84
251387
2724
genellikle nasıl işlediklerini
ve ne sonuçlar
ve ne sonuçlar
04:26
and what their consequences could be.
85
254135
1850
doğuracaklarını bilmiyoruz.
04:29
And we see this all around us.
86
257279
1580
Bunları her yerde görüyoruz.
04:30
This difficulty in even imagining
87
258883
1772
Bugün yaptıklarımızın,
04:32
how the consequences of our actions
today will affect our future.
today will affect our future.
88
260679
4144
gelecekte sonuçlarının ne olacağını
hayal etmek bile çok zor.
hayal etmek bile çok zor.
04:37
Last year, where I live, in the UK,
there was a referendum
there was a referendum
89
265649
2885
Geçen yıl yaşadığım yerde,
İngiltere'de bir referandum vardı
İngiltere'de bir referandum vardı
04:40
where the people could vote
for the UK to leave the EU
for the UK to leave the EU
90
268558
2525
insanların İngiltere'nin
AB'de kalıp kalmaması
AB'de kalıp kalmaması
04:43
or stay in the EU,
91
271107
1158
için oy verdiği,
04:44
popularly known as "Brexit."
92
272289
1702
''Brexit'' diye bilinen referandum.
04:46
And soon after the results came out,
93
274819
1802
Sonuçlar gelir gelmez,
04:48
a word began to surface
called "Bregret" --
called "Bregret" --
94
276645
3015
'Bregret' (Bre-pişmanlık)
diye bir kelime türedi.
diye bir kelime türedi.
04:51
(Laughter)
95
279684
1040
(Kahkaha)
04:52
describing people who chose to vote
for Brexit as a protest,
for Brexit as a protest,
96
280748
3435
Brexit'e karşı oy veren insanları
tanımlamak üzere uydurulmuş
tanımlamak üzere uydurulmuş
04:56
but without thinking through
its potential consequences.
its potential consequences.
97
284207
3090
ama potansiyel sonuçları
düşünülmemiş bir kelime.
düşünülmemiş bir kelime.
05:01
And this disconnect is evident
in some of the simplest things.
in some of the simplest things.
98
289127
3424
Bu tutarsızlık çok basit şeylerde
bile geçerli.
bile geçerli.
05:05
Say you go out for a quick drink.
99
293795
1869
Dışarı bir şeyler içmeye çıkarsınız.
05:07
Then you decide
you wouldn't mind a few more.
you wouldn't mind a few more.
100
295688
2734
Sonra birkaç tane daha içmeye
karar verirsiniz.
karar verirsiniz.
05:10
You know you'll wake up
in the morning feeling awful,
in the morning feeling awful,
101
298446
2620
Sabah berbat bir hisle uyanırsınız
05:13
but you justify it by saying,
102
301090
1382
ama sonra bunu savunmak için
05:14
"The other me in the future
will deal with that."
will deal with that."
103
302496
2503
''Gelecekteki halim bununla
başa çıkar.'' dersiniz.
başa çıkar.'' dersiniz.
05:17
But as we find out in the morning,
104
305607
1868
Ama bu sabah fark ediyoruz ki
05:19
that future "you" is you.
105
307499
1965
gelecekteki ''siz'' sizsiniz.
05:22
When I was growing up in India
in the late '70s and early '80s,
in the late '70s and early '80s,
106
310454
3197
Ben Hindistan'da 70'lerde
ve 80'lerde büyürken,
ve 80'lerde büyürken,
05:25
there was a feeling
107
313675
1151
şöyle bir şey vardı,
05:26
that the future both needed to
and could actually be planned.
and could actually be planned.
108
314850
2987
gelecek planlanmak zorunda
ve gerçekten planlanabilir.
ve gerçekten planlanabilir.
05:30
I remember my parents had to plan
for some of the simplest things.
for some of the simplest things.
109
318343
3260
Ailemin en basit şeyleri bile
planlamadığını hatırlıyorum.
planlamadığını hatırlıyorum.
05:33
When they wanted a telephone in our house,
110
321627
2029
Eve bir telefon almak istediklerinde,
05:35
they needed to order it and then wait --
111
323680
2310
sipariş verip beklemeleri gerekiyordu,
05:38
wait for nearly five years before
it got installed in our house.
it got installed in our house.
112
326014
3247
eve hat kurulması için yaklaşık
beş yıl kadar beklemeleri gerekiyordu
beş yıl kadar beklemeleri gerekiyordu
05:41
(Laughter)
113
329285
1034
(Kahkaha)
05:42
And then if they wanted to call
my grandparents who lived in another city,
my grandparents who lived in another city,
114
330343
3498
Eğer başka şehirde yaşayan
büyüklerini aramak isterlerse,
büyüklerini aramak isterlerse,
05:45
they needed to book
something called a "trunk call,"
something called a "trunk call,"
115
333865
2528
'şehirler arası konuşma'
için rezervasyon yapmak,
için rezervasyon yapmak,
05:48
and then wait again,
for hours or even days.
for hours or even days.
116
336417
2260
saatlerce hatta günlerce
beklemek zorundalardı.
beklemek zorundalardı.
05:51
And then abruptly, the phone
would ring at two in the morning,
would ring at two in the morning,
117
339298
2937
Ve ansızın, gece ikide telefon çalardı,
05:54
and all of us would jump out of our beds
and gather round the phone,
and gather round the phone,
118
342259
3250
hepimiz yataktan kalkıp
telefonun etrafına toplanırdık,
telefonun etrafına toplanırdık,
05:57
shrieking into it,
discussing general well-being
discussing general well-being
119
345533
2315
çığlık atarcasına hal hatır sorardık
05:59
at two in the morning.
120
347872
1333
gece saat ikide.
06:01
Today it can feel like things
are happening too fast --
are happening too fast --
121
349229
3780
Artık her şey çok hızlı gelişiyor gibi,
06:05
so fast, that it can
become really difficult
become really difficult
122
353033
2255
o kadar hızlı ki
06:07
for us to form an understanding
of our place in history.
of our place in history.
123
355312
2957
tarihteki yerimizi anlamamız
gerçekten zorlaşabiliyor.
gerçekten zorlaşabiliyor.
06:10
It creates an overwhelming sense
of uncertainty and anxiety,
of uncertainty and anxiety,
124
358293
3427
Bu boğucu bir belirsizlik
ve endişe duygusu yaratıyor
ve endişe duygusu yaratıyor
06:13
and so, we let the future
just happen to us.
just happen to us.
125
361744
3042
ve geleceğin bize gelmesine
izin veriyoruz.
izin veriyoruz.
06:18
We don't connect with that future "us."
126
366032
1995
Gelecekteki 'kendimize' bağlanmıyoruz.
06:20
We treat our future selves as a stranger,
127
368528
2312
Gelecekteki halimize yabancı biri gibi
06:22
and the future as a foreign land.
128
370864
1968
geleceğe yabancı bir yer gibi bakıyoruz.
06:25
It's not a foreign land;
129
373735
1185
Yabancı bir yer değil;
06:26
it's unfolding right in front of us,
130
374944
1748
gözlerimizin önünde,
06:28
continually being shaped
by our actions today.
by our actions today.
131
376716
2564
bugünkü hareketlerimizle
şekillenen bir yer.
şekillenen bir yer.
06:31
We are that future,
132
379734
1490
O gelecek biziz
06:33
and so I believe fighting
for a future we want
for a future we want
133
381940
2830
ve bence istediğimiz gelecek için savaşmak
06:36
is more urgent and necessary
than ever before.
than ever before.
134
384794
2623
her zamankinden daha önemli ve gerekli.
06:40
We have learned in our work
135
388297
1465
Çalışmamızda öğrendik ki
06:41
that one of the most powerful means
of effecting change
of effecting change
136
389786
3444
etkili bir değişimin
en önemli yollarından biri
en önemli yollarından biri
06:45
is when people can directly, tangibly
and emotionally experience
and emotionally experience
137
393254
4144
insanların direkt ve somut bir şekilde
06:49
some of the future consequences
of their actions today.
of their actions today.
138
397422
3028
bugün yaptıklarının gelecekteki
sonuçlarına ulaşabilmesi.
sonuçlarına ulaşabilmesi.
06:53
Earlier this year, the government
of the United Arab Emirates invited us
of the United Arab Emirates invited us
139
401130
3974
Bu yılın başlarında,
Birleşik Arap Emirlikleri bizi yardım için
Birleşik Arap Emirlikleri bizi yardım için
06:57
to help them shape
their country's energy strategy
their country's energy strategy
140
405128
2446
ülkelerinin 2050 yılına kadarki
enerji stratejisini
enerji stratejisini
06:59
all the way up to 2050.
141
407598
1584
oluşturmaya davet etti.
07:01
Based on the government's econometric
data, we created this large city model,
data, we created this large city model,
142
409558
4258
Devletin ekonomik verilerine göre,
bu büyük şehir modelini oluşturduk
bu büyük şehir modelini oluşturduk
07:05
and visualized many
possible futures on it.
possible futures on it.
143
413840
3068
ve mümkün olan
tüm geleceklerini görselleştirdik.
tüm geleceklerini görselleştirdik.
07:10
As I was excitably taking a group
of government officials
of government officials
144
418387
3320
Ben heyecanla bir grup devlet memurunu
07:13
and members of energy companies
145
421731
1537
ve enerji şirketi üyelerini
07:15
through one sustainable
future on our model,
future on our model,
146
423292
2531
sürdürebilir bir gelecek
modeli için seçerken
modeli için seçerken
07:17
one of the participants told me,
147
425847
1730
katılımcılardan biri şöyle dedi:
07:20
"I cannot imagine that in the future
people will stop driving cars
people will stop driving cars
148
428122
3107
''İleride insanların araba sürmeyi
bırakıp toplu taşıma
bırakıp toplu taşıma
07:23
and start using public transport."
149
431253
1798
kullandığını hayal edemiyorum.''
07:25
And then he said,
150
433916
1160
Ve sonra dedi ki:
07:27
"There's no way I can tell my own son
to stop driving his car."
to stop driving his car."
151
435100
3606
''Oğluma araba sürmeyi bırakmasını
asla söyleyemem.''
asla söyleyemem.''
07:31
But we were prepared for this reaction.
152
439927
1981
Biz bu tepkiye zaten hazırdık.
07:35
Working with scientists in a chemistry lab
in my home city in India,
in my home city in India,
153
443208
3337
Hindistan'da kimya laboratuvarında
bilim insanlarıyla çalışırken
bilim insanlarıyla çalışırken
07:38
we had created approximate samples
154
446569
2175
bu şekilde yaşamaya devam edersek
07:40
of what the air would be like in 2030
if our behavior stays the same.
if our behavior stays the same.
155
448768
4750
2030 yılındaki havaya yakın havanın
örneklerini oluşturduk.
örneklerini oluşturduk.
07:46
And so, I walked the group
over to this object
over to this object
156
454493
3393
Sonra gruba doğru buhar yayan hava
07:49
that emits vapor from those air samples.
157
457910
2347
örneğiyle yürüdüm.
07:53
Just one whiff of the noxious
polluted air from 2030
polluted air from 2030
158
461494
3556
2030'dan zehirli ve pis tek koku dalgası
07:57
brought home the point
that no amount of data can.
that no amount of data can.
159
465074
3117
hiçbir verinin yapamayacağı şekilde
konuyu özetledi.
konuyu özetledi.
08:01
This is not the future you would want
your children to inherit.
your children to inherit.
160
469069
3052
Bu çocuklarınıza miras bırakmak
istediğiniz gelecek değil.
istediğiniz gelecek değil.
08:04
The next day, the government
made a big announcement.
made a big announcement.
161
472620
2565
Ertesi gün devlet büyük bir duyuru yaptı.
08:07
They would be investing billions
of dollars in renewables.
of dollars in renewables.
162
475209
3163
Yenilenen kaynaklara milyarlarca dolar
yatıracaklarını duyurdular.
yatıracaklarını duyurdular.
08:10
We don't know what part our future
experiences played in this decision,
experiences played in this decision,
163
478396
4379
Potansiyel geleceklerin hangisi
bu kararda etkili oldu bunu bilmiyoruz
bu kararda etkili oldu bunu bilmiyoruz
08:14
but we know that they've changed
their energy policy
their energy policy
164
482799
2492
ama enerji politikalarını
daha zararsız bir yöntemle
daha zararsız bir yöntemle
08:17
to mitigate such a scenario.
165
485315
1484
değiştirdiğimizi biliyoruz.
08:18
While something like air from the future
is very effective and tangible,
is very effective and tangible,
166
486823
3505
Gelecekten gelmiş hava ne kadar
etkili ve hissedilebilirken
etkili ve hissedilebilirken
08:22
the trajectory from our present
to a future consequence
to a future consequence
167
490352
2830
günümüzde yaptıklarımızın
geleceğe etkilerinin gidişatı
geleceğe etkilerinin gidişatı
08:25
is not always so linear.
168
493206
1305
hep böyle doğrusal değil.
08:27
Even when a technology
is developed with utopian ideals,
is developed with utopian ideals,
169
495347
3173
Ütopik ideallerle gelişmiş
bir teknoloji bile
bir teknoloji bile
08:30
the moment it leaves the laboratory
and enters the world,
and enters the world,
170
498544
2733
laboratuvarı terk edip dünyaya geçtiği an
08:33
it is subject to forces outside
of the creators' control.
of the creators' control.
171
501301
3345
yaratıcısının kontrolü dışındakiler
için bir deney haline geliyor.
için bir deney haline geliyor.
08:37
For one particular project,
we investigated medical genomics:
we investigated medical genomics:
172
505617
4234
Belli bir projede
tıbbi genomları inceledik:
tıbbi genomları inceledik:
08:41
the technology of gathering
and using people's genetic data
and using people's genetic data
173
509875
3091
Kişiselleştirmiş ilaç yaratmak için
insanların genetik verilerini
insanların genetik verilerini
08:44
to create personalized medicine.
174
512990
1859
toplama ve kullanma teknolojisi.
08:47
We were asking:
175
515268
1378
Şunu sorduk:
08:48
What are some of the unintended
consequences of linking our genetics
consequences of linking our genetics
176
516670
3724
Sağlık sistemiyle genetik bilgilerimizi
birbirine bağlamananın
birbirine bağlamananın
08:52
to health care?
177
520418
1161
istenmeyen sonuçları ne?
08:55
To explore this question further,
178
523175
2266
Bu soruyu irdelemek adına
08:57
we created a fictional lawsuit,
179
525465
1892
kurgusal bir dava yarattık
08:59
and brought it to life through 31 pieces
of carefully crafted evidence.
of carefully crafted evidence.
180
527914
4386
ve dikkatle hazırlanmış 31 parça kanıt ile
bunu hayata geçirdik.
bunu hayata geçirdik.
09:04
So we built an illegal genetic clinic,
181
532783
3088
Yasadışı bir genetik klinik inşa ettik,
09:07
a DIY carbon dioxide incubator,
182
535895
3183
bir DIY karbon dioksit inkübatörü
09:11
and even bought frozen mice on eBay.
183
539102
2336
ve hatta eBay'den donmuş fare bile aldık.
09:14
So now let's go to that future
where this lawsuit is unfolding,
where this lawsuit is unfolding,
184
542273
3155
Bu davanın incelendiği
o geleceğe bir adım atalım;
o geleceğe bir adım atalım;
09:17
and meet the defendant, Arnold Mann.
185
545452
2122
davalı Arnold Mann ile tanışın.
09:20
Arnold is being prosecuted
by this global giant biotech company
by this global giant biotech company
186
548194
3565
Arnold bu büyük küresel
dev biotech şirketi tarafından şuçlanıyor,
dev biotech şirketi tarafından şuçlanıyor,
09:23
called Dynamic Genetics,
187
551783
1298
adı Dynamic Genetics.
09:25
because they have evidence
188
553627
1490
Şirketin elinde
09:27
that Arnold has illegally inserted
the company's patented genetic material
the company's patented genetic material
189
555141
4590
Arnold'ın şirketin patentli genetik
materyalini kendine enjekte ettiğine dair
materyalini kendine enjekte ettiğine dair
09:31
into his body.
190
559755
1494
kanıtları var.
09:33
How on earth did Arnold manage to do that?
191
561273
2590
Arnold bunu yapmayı nasıl başardı?
09:36
Well, it all started
192
564853
1174
Her şey Arnold'ın
09:38
when Arnold was asked to submit
a saliva sample in this spit kit
a saliva sample in this spit kit
193
566051
4183
Birleşik Krallık Milli Sağlık Sigorta
kurumunda
kurumunda
09:42
to the NHI --
194
570258
1558
bir tükürük örneği için
09:43
the UK's National Health
Insurance service.
Insurance service.
195
571840
2950
küçük bir test kabına
tükürmesiyle başladı.
tükürmesiyle başladı.
09:47
When Arnold received
his health insurance bill,
his health insurance bill,
196
575289
2920
Arnold sağlık sigorta faturasını aldığında
09:50
he was shocked and scared
197
578233
1712
şoka uğradı ve korkmuştu
09:51
to see that his premiums
had gone through the roof,
had gone through the roof,
198
579969
2382
çünkü primi tavan yapmıştı,
09:54
beyond anything he or his family
could ever afford.
could ever afford.
199
582375
2974
kendisinin ve ailesinin
karşılayabileceğinin çok üstünde.
karşılayabileceğinin çok üstünde.
09:57
The state's algorithm had scanned
his genetic data
his genetic data
200
585970
2681
Devletin algoritması
genetik verilerini taramıştı
genetik verilerini taramıştı
10:00
and found the risk of a chronic health
condition lurking in his DNA.
condition lurking in his DNA.
201
588675
4008
ve DNA'sında kronik hastalık riski
olduğunu saptadı.
olduğunu saptadı.
10:05
And so Arnold had to start paying
toward the potential costs
toward the potential costs
202
593135
3364
Arnold da gelecekteki bu hastalığa karşı
muhtemel masrafları
muhtemel masrafları
10:08
of that future disease --
203
596523
1676
ödemeye başlamak zorunda kaldı,
10:10
potential future disease from today.
204
598223
2183
muhtemel geleceğe bugünden bir hastalık.
10:12
In that moment of fear and panic,
205
600430
1612
O panik ve korku duygusuyla
10:14
Arnold slipped through the city
206
602066
1506
Arnold tüm şehri dolaştı
10:15
into the dark shadows
of this illegal clinic for treatment --
of this illegal clinic for treatment --
207
603596
3058
ve tedavi için bu yasadışı kliniğe geldi,
10:19
a treatment that would modify his DNA
208
607457
2161
tedavi DNA'sını onaracak
10:21
so that the state's algorithm
would no longer see him as a risk,
would no longer see him as a risk,
209
609642
3658
böylece devletin algoritması onu
tekrar risk olarak görmeyecek
tekrar risk olarak görmeyecek
10:25
and his insurance premiums
would become affordable again.
would become affordable again.
210
613324
2977
ve sigorta primleri ödenebilir
hale düşecekti.
hale düşecekti.
10:28
But Arnold was caught.
211
616325
1685
Ancak Arnold yakalandı.
10:30
And the legal proceedings in the case
Dynamic Genetics v. Mann began.
Dynamic Genetics v. Mann began.
212
618034
4078
Dynamic Genetics ve Mann
davası da böyle başlamış oldu.
davası da böyle başlamış oldu.
10:34
In bringing such a future to life,
213
622961
1692
Böyle bir geleceği hayata getirirken,
10:36
what was important to us
was that people could actually touch,
was that people could actually touch,
214
624677
2954
insanların o potansiyele dokunabilmesi,
görmesi ve hissetmesi
görmesi ve hissetmesi
10:39
see and feel its potential,
215
627655
1568
bizim için çok önemliydi
10:41
because such an immediate and close
encounter provokes people
encounter provokes people
216
629757
2995
çünkü böyle hızlı ve yakın görüler
insanları galeyana getirir
insanları galeyana getirir
10:44
to ask the right questions,
217
632776
1491
onlara doğru sorular sordurur,
10:46
questions like:
218
634816
1271
şu tür sorular:
10:48
What are the implications
of living in a world
of living in a world
219
636111
2186
Genetiğim yüzünden yargılandığım
10:50
where I'm judged on my genetics?
220
638321
1989
bir dünyanın çıkarımları neler?
10:53
Or: Who might claim ownership
to my genetic data,
to my genetic data,
221
641045
3141
Veya: Kim benim genetik verilerim
üzerinde sahiplik iddia edebilir
üzerinde sahiplik iddia edebilir
10:56
and what might they do with it?
222
644210
1510
ve bununla ne yapabilirler ki?
10:58
If this feels even slightly
out-there or farfetched,
out-there or farfetched,
223
646918
3109
Eğer bu biraz olsun
inanması güç geliyorsa,
inanması güç geliyorsa,
11:02
today there's a little-known bill
being passed through the American congress
being passed through the American congress
224
650051
3792
bugün Amerika'da çok az bilinen
HR 1313 adında bir yasa geçiyor,
HR 1313 adında bir yasa geçiyor,
11:05
known as HR 1313, Preserving
Employee Wellness Programs Act.
Employee Wellness Programs Act.
225
653867
4049
Çalışan Sağlığı
Programlarını Koruma Yasası.
Programlarını Koruma Yasası.
11:10
This bill proposes to amend the Genetic
Information Nondiscrimination Act,
Information Nondiscrimination Act,
226
658455
4480
Bu yasa, toplumda GINA olarak bilinen
Genetik Bilgide Ayrım Yapmama Yasasını
Genetik Bilgide Ayrım Yapmama Yasasını
11:14
popularly known as GINA,
227
662959
1706
değiştirmeyi teklif ediyor,
11:16
and would allow employers to ask
about family medical history
about family medical history
228
664689
3308
buna göre işverenler
tüm çalışanlarına ilk kez
tüm çalışanlarına ilk kez
11:20
and genetic data
229
668021
1184
ailevi tıbbi geçmiş
11:21
to all employees for the first time.
230
669229
2569
ve genetik veri soruları sorabilecek.
11:24
Those who refuse
would face large penalties.
would face large penalties.
231
672938
2594
Kabul etmeyenler
ciddi cezalara çarptırılabilir.
ciddi cezalara çarptırılabilir.
11:29
In the work I've shown so far,
232
677346
1754
Şimdiye kadar gösterdiğim çalışmada,
11:31
whether it was drones or genetic crimes,
233
679124
2163
dronlar veya genetik suçlar olsun,
11:33
these stories describe troubling futures
234
681311
2358
bu hikâyeler rahatsız edici
gelecekler anlatıyor
gelecekler anlatıyor
11:35
with the intention of helping us
avoid those futures.
avoid those futures.
235
683693
2752
ve bunlardan kaçınmamız için
yardım etme niyetindeler.
yardım etme niyetindeler.
11:39
But what about what we can't avoid?
236
687004
1977
Peki ya kaçınamayacaklarımız?
11:41
Today, especially with climate change,
237
689577
2092
Bugün, özellikle iklim değişikliğiyle
11:43
it looks like we are heading for trouble.
238
691693
2070
soruna doğru ilerliyoruz gibi görünüyor.
11:46
And so what we want to do now
is to prepare for that future
is to prepare for that future
239
694151
3199
Şu an yapmak istediğimiz şey de
bu gelecek için hazırlanmak,
bu gelecek için hazırlanmak,
11:49
by developing tools and attitudes
that can help us find hope --
that can help us find hope --
240
697374
4257
bunu da umut bulmamız için gerekli araç
ve bakış açısı geliştirerek yapabiliriz,
ve bakış açısı geliştirerek yapabiliriz,
11:54
hope that can inspire action.
241
702322
1772
harekete geçirecek bir umut.
11:56
Currently, we are running
an experiment in our studio.
an experiment in our studio.
242
704908
2688
Şu an stüdyomuzda bir deney yürütüyoruz.
11:59
It's a work in progress.
243
707620
1477
Hâlâ devam etmekte.
12:01
Based on climate data projections,
244
709539
2224
İklim veri projeksiyonlarına göre
12:03
we are exploring a future
245
711787
1556
Batı dünyasının zenginlikten
12:05
where the Western world has moved
from abundance to scarcity.
from abundance to scarcity.
246
713367
3433
kıtlığa gittiği
bir geleceği araştırıyoruz.
bir geleceği araştırıyoruz.
12:08
We imagine living in a future city
with repeated flooding,
with repeated flooding,
247
716824
3411
Hayal ettiğimiz bu gelecekteki şehirde
tekrarlanan seller,
tekrarlanan seller,
12:12
periods with almost
no food in supermarkets,
no food in supermarkets,
248
720259
2737
süpermarketlerde hiç yiyecek
olmadığı dönemler,
olmadığı dönemler,
12:15
economic instabilities,
249
723020
1736
ekonomik dengesizlikler,
12:16
broken supply chains.
250
724780
1685
işlemeyen tedarik kanalları var.
12:19
What can we do to not just survive,
but prosper in such a world?
but prosper in such a world?
251
727111
4056
Böyle bir dünyada hayatta kalmanın
yanı sıra refahı nasıl sağlayabiliriz?
yanı sıra refahı nasıl sağlayabiliriz?
12:24
What food can we eat?
252
732015
1346
Hangi yiyeceği yiyebiliriz?
12:26
To really step inside these questions,
253
734163
1819
Bu soruları irdelemek için
12:28
we are building this room in a flat
in London from 2050.
in London from 2050.
254
736006
3814
Londra'da bir apartman dairesinde
2050'ye ait bir oda inşa ediyoruz.
2050'ye ait bir oda inşa ediyoruz.
12:32
It's like a little time capsule
that we reclaimed from the future.
that we reclaimed from the future.
255
740654
3316
Tıpkı gelecekten edindiğimiz
küçük bir zaman kapsülü gibi.
küçük bir zaman kapsülü gibi.
12:35
We stripped it down to the bare minimum.
256
743994
2146
Her eşyayı en aza indirdik.
12:38
Everything we lovingly put in our homes,
257
746164
1906
Evlerimizde sevdiğimiz her şey,
12:40
like flat-panel TVs,
258
748094
1676
büyük ekranlı TV,
12:41
internet-connected fridges
259
749794
1796
akıllı buzdolapları
12:43
and artisanal furnishings
260
751614
1429
ve her tür tasarımlı dekor...
12:45
all had to go.
261
753067
1322
Hepsi gitmeliydi.
12:46
And in its place,
we're building food computers
we're building food computers
262
754413
2902
Bu mekânda
yiyecek bilgisayarları yapıyoruz,
yiyecek bilgisayarları yapıyoruz,
12:49
from abandoned, salvaged
and repurposed materials,
and repurposed materials,
263
757339
2854
atılmış ve yeniden
kullanılabilir materyaller ile
kullanılabilir materyaller ile
12:52
turning today's waste
into tomorrow's dinner.
into tomorrow's dinner.
264
760715
2407
bugünün atıklarını
yarının yemeğine çeviriyoruz.
yarının yemeğine çeviriyoruz.
12:56
For instance,
265
764707
1151
Örneğin,
12:57
we've just finished building our first
fully automated fogponics machine.
fully automated fogponics machine.
266
765882
3988
ilk tam otomatik fogponik
makinemizi yapmayı yeni bitirdik.
makinemizi yapmayı yeni bitirdik.
13:01
It uses the technique of fogponics --
so just fog as a nutrient,
so just fog as a nutrient,
267
769894
3416
Fogponik tekniğiyle
yani besleyici olarak sis
yani besleyici olarak sis
13:05
not even water or soil --
268
773334
1579
su veya toprak değil,
13:06
to grow things quickly.
269
774937
1395
bitkileri büyütmeye yarıyor.
13:09
At the moment,
270
777324
1219
Şu anda
13:10
we have successfully grown tomatoes.
271
778567
1724
başarıyla domates olgunlaştırdık.
13:13
But we'll need more food than what
we can grow in this small room.
we can grow in this small room.
272
781254
3127
Ancak bu odada yetiştirebileceğimizden
daha fazla gıda lazım.
daha fazla gıda lazım.
13:16
So what else could we forage
from the city?
from the city?
273
784705
2235
Peki bu şehirden
başka ne elde edebiliriz?
başka ne elde edebiliriz?
13:19
Insects? Pigeons? Foxes?
274
787509
3372
Böcekler, güvercinler, tilkiler?
13:25
Earlier, we brought back
air from the future.
air from the future.
275
793794
2569
Daha önce gelecekten hava getirmiştik.
13:28
This time we are bringing
an entire room from the future,
an entire room from the future,
276
796387
2723
Şimdi gelecekten tam bir oda getiriyoruz,
13:31
a room full of hope, tools and tactics
277
799134
2347
odanın içi zor koşullar altında
13:33
to create positive action
in hostile conditions.
in hostile conditions.
278
801505
3135
olumlu hareket etmemizi sağlayacak
umut, araç ve taktiklerle dolu.
umut, araç ve taktiklerle dolu.
13:37
Spending time in this room,
279
805384
1591
Bu odada zaman geçirmek,
13:38
a room that could be our own future home,
280
806999
2063
gelecekteki odamız olabilecek bu odada,
13:41
makes the consequences
of climate change and food insecurity
of climate change and food insecurity
281
809086
3562
iklim değişikliği ve gıda belirsizliği
sonuçlarını
sonuçlarını
13:44
much more immediate and tangible.
282
812672
2239
çok daha yakın ve somut hale getiriyor.
13:49
What we're learning through such
experiments and our practice
experiments and our practice
283
817055
3028
Bu deneyler ve uygulamamız
ve birlikte çalıştığımız insanlardan
ve birlikte çalıştığımız insanlardan
13:52
and the people we engage with
284
820107
1491
öğrendiğimiz şey
13:53
is that creating concrete experiences
285
821622
2251
elle tutulur tecrübeler yaratmak
13:55
can bridge the disconnect
between today and tomorrow.
between today and tomorrow.
286
823897
3313
bugün ve yarın arasındaki
mesafede köprü olabilir.
mesafede köprü olabilir.
13:59
By putting ourselves
into different possible futures,
into different possible futures,
287
827761
2894
Kendimizi farklı geleceklere koyarak,
14:02
by becoming open and willing
288
830679
1562
bunun getirdiği belirsizlik
14:04
to embrace the uncertainty and discomfort
that such an act can bring,
that such an act can bring,
289
832265
4340
ve rahatsızlığa kucak açıp
açık fikirli ve istekli olarak
açık fikirli ve istekli olarak
14:08
we have the opportunity
to imagine new possibilities.
to imagine new possibilities.
290
836629
3085
yeni ihtimalleri hayal etme
fırsatını elde ediyoruz.
fırsatını elde ediyoruz.
14:12
We can find optimistic futures;
291
840223
1904
İyimser gelecekler bulabiliyoruz,
14:14
we can find paths forward;
292
842151
1841
ileriye yollar bulabiliyoruz.
14:16
we can move beyond hope into action.
293
844016
2052
Umuttan öteye gidip
harekete geçebiliyoruz.
harekete geçebiliyoruz.
14:18
It means we have the chance
to change direction,
to change direction,
294
846781
3280
Yönümüzü değiştirebilme şansına
sahibiz anlamına geliyor bu,
sahibiz anlamına geliyor bu,
14:22
a chance to have our voices heard,
295
850966
2153
sesimizi duyurabilieceğimiz anlamına,
14:25
a chance to write ourselves
into a future we want.
into a future we want.
296
853832
4215
ismimizi kendi istediğimiz
bir geleceğe yazma şansına.
bir geleceğe yazma şansına.
14:31
Other worlds are possible.
297
859548
2038
Başka dünyalar da mümkün.
14:34
Thank you.
298
862469
1167
Teşekkür ederim.
14:35
(Applause)
299
863660
3189
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Anab Jain - Futurist, designerTED Fellow Anab Jain imagines and builds future worlds we can experience in the present moment. By creating new ways of seeing, being and acting, she inspires and challenges us to look critically at the decisions and choices we make today.
Why you should listen
We live in extraordinary times, concurrently breathtaking and deeply precarious. Anab Jain co-founded the vanguard laboratory, design and film studio Superflux with Jon Ardern to parse uncertainties around our shared futures. She creates tangible, provocative experiences that transport people directly into possible future worlds. Through her work, Jain has discovered a powerful means of affecting change; by confronting and emotionally connecting people with future consequences in the present.
From climate change and growing inequality, to the emergence of artificial intelligence and the future of work, Jain and her team explore some of the biggest challenges of our times -- and investigate the potential and unintended consequences of these challenges.
Superflux is currently developing tools and strategies that can enable us to mitigate the shock of food insecurity and climate change. Recently, they produced a series of civilian drones -- creating a vision of a near-future city where these intelligent machines begin to display increasing autonomy within civic society.
Jain is also Professor of Design at the University of Applied Arts in Vienna, where she is currently curating the "How Will We Work" show for the Vienna Biennale, and she is a TED Fellow. Her work has won awards at UNESCO, Apple Inc., Geneva Human Rights Film Festival, Innovate UK, and exhibited at MoMA New York, V&A London, National Museum of China, Vitra Design Museum and Tate Modern.
Anab Jain | Speaker | TED.com