TEDGlobal>NYC
Margrethe Vestager: The new age of corporate monopolies
Margrethe Vestager: Monopollerin işbirliğinin yeni çağı
Filmed:
Readability: 3.6
1,553,513 views
Margrethe Vestager Avrupa pazarını rekabetçi tutmak istiyor- Hangisi niçin, AB adına, Google'lı tekel kanunlarını deldiği için 2.8 milyar dolarlık cezaya çarptırdı ve Apple'dan 15.3 milyar dolarlık vergi iadesini istedi ve Gazprom'dan Fiat'a bir çok firmayı rekabet karşıtı uygulamaları için soruşturdu. Global işin durumu ile ilgili olarak bu önemli konuşmada, neden pazarlar açık kurallara ihtiyaç duyar-- ve nasıl en inovatif firmalar bile aşırı dominant olduklarında nasıl problem olduklarını açıkladı. Vestager "Gerçek ve adil rekabet, toplumlarımızdan en iyi şekilde yararlanmak için ihtiyaç duyduğumuz güveni oluşturmada hayati bir role sahiptir" demektedir. "Ve bu kendi kurallarımızı uygulamakla başlar."
Margrethe Vestager - Commissioner for Competition, European Union
Margrethe Vestager is in charge of regulating commercial activity across the European Union and enforcing the EU’s rules designed to keep the markets fair. Full bio
Margrethe Vestager is in charge of regulating commercial activity across the European Union and enforcing the EU’s rules designed to keep the markets fair. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
Let's go back to 1957.
0
800
4200
1957'ye dönelim
00:18
Representatives
from six European countries
from six European countries
1
6680
4016
6 Avrupa ülkesinden temsilciler
Avrupa Birliği'ni kuracak
anlaşmayı imzalamak için
anlaşmayı imzalamak için
00:22
had come to Rome
2
10720
1736
00:24
to sign the treaty that was
to create the European Union.
to create the European Union.
3
12480
3280
Roma'ya gelmişlerdi.
00:29
Europe was destroyed.
4
17840
1440
Avrupa yıkılmıştı
00:32
A world war had emerged from Europe.
5
20560
3520
Dünya savaşı Avrupa'dan çıkmıştı.
00:37
The human suffering was unbelievable
6
25280
2656
Yaşanan acı inanılmaz
00:39
and unprecedented.
7
27960
1720
ve emsalsizdi.
00:43
Those men
8
31720
1976
Bu insanlar
00:45
wanted to create a peaceful,
9
33720
4136
barışçıl ve demokratik
bir Avrupa oluşturmak istediler.
00:49
democratic Europe,
10
37880
2216
00:52
a Europe that works for its people.
11
40120
2160
Kendi toplumu için çalışan bir Avrupa.
00:55
And one of the many building blocks
12
43760
2816
Bu barış projesindeki
00:58
in that peace project
13
46600
2256
yapı taşlarından bir tanesi de
01:00
was a common European market.
14
48880
2040
Ortak Avrupa Pazarı'ydı.
01:05
Already back then,
15
53080
2136
Zaten o zamanlardan
01:07
they saw how markets,
16
55240
1816
pazarın kendi kendine bırakıldığında
01:09
when left to themselves,
17
57080
2336
büyük şirketlerin ve kartellerin
01:11
can sort of slip into being
just the private property
just the private property
18
59440
5055
özel mülküne dönüşeceğini
sadece bazı şirketlerin ihtiyacını
karşılayacağını,
karşılayacağını,
01:16
of big businesses and cartels,
19
64519
2721
müşterilerin ihtiyacını
01:20
meeting the needs of some businesses
20
68360
2200
01:23
and not the needs of customers.
21
71520
2760
karşılamayacağını gördüler.
01:27
So from our very first day,
22
75840
1920
Daha ilk günden beri
01:30
in 1957,
23
78680
1640
1957'de
01:33
the European Union had rules
24
81360
2856
Avrupa Birliğinin adil rekabeti
01:36
to defend fair competition.
25
84240
2320
savunduğu kuralları vardı.
01:39
And that means competition on the merits,
26
87680
3296
Ve bunun anlamı;
ürünlerin kalitesini
ürünlerin kalitesini
01:43
that you compete
on the quality of your products,
on the quality of your products,
27
91000
3216
rekabet ettirdiğiniz,
faziletli bir rekabet,
faziletli bir rekabet,
01:46
the prices you can offer,
28
94240
1936
size sunulan fiyatlar,
01:48
the services, the innovation
that you produce.
that you produce.
29
96200
3160
servisler,
ürettiğiniz inovasyonlar.
ürettiğiniz inovasyonlar.
01:52
That's competition on the merits.
30
100400
2816
İşte bu faziletli rekabettir.
01:55
You have a fair chance
of making it on such a market.
of making it on such a market.
31
103240
3280
Bunu bu tür bir pazarda bunu yapmak
için adil şansa sahipsinizdir.
için adil şansa sahipsinizdir.
01:59
And it's my job,
32
107320
2016
Ve bu benim işim,
02:01
as Commissioner for Competition,
33
109360
2776
rekabet komiseri
02:04
to make sure that companies
who do business in Europe
who do business in Europe
34
112160
3696
Avrupa'da iş yapan firmaların
bu kurallarla
bu kurallarla
02:07
live by those rules.
35
115880
2040
yaşayıp yaşamadığından
emin olmak.
emin olmak.
02:12
But let's take a step back.
36
120360
2000
Fakat şimdi biraz geriye
çekilelim,
çekilelim,
02:16
Why do we need rules
on competition at all?
on competition at all?
37
124320
3640
Niçin bir şekilde rekabet
için kurallara ihtiyacımız var?
için kurallara ihtiyacımız var?
02:20
Why not just let businesses compete?
38
128880
2800
Neden firmaların rekabet etmesine
müsaade etmiyoruz?
müsaade etmiyoruz?
02:24
Isn't that also the best for us
39
132600
2696
Bu aynı zamanda bizim içinde
en iyisi değil midir?
en iyisi değil midir?
02:27
if they compete freely,
40
135320
2296
Eğer serbestçe rekabet ederlerse
02:29
since more competition
41
137640
2256
daha fazla rekabet
02:31
drives more quality,
42
139920
2176
daha fazla kalite, daha düşük
02:34
lower prices, more innovation?
43
142120
2520
fiyatlar ve daha fazla inovasyon
getirmez mi?
getirmez mi?
02:39
Well, mostly it is.
44
147080
2200
Genellikle evet.
02:43
But the problem is
that sometimes, for businesses,
that sometimes, for businesses,
45
151520
4776
Fakat problem şurada,
bazen firmalar için
bazen firmalar için
02:48
competition can be inconvenient,
46
156320
3920
rekabet uygunsuz olabilir,
02:55
because competition means
that the race is never over,
that the race is never over,
47
163120
3680
çünkü rekabet demek yarışın
hiçbir zaman bitmeyeceği anlamına gelir,
hiçbir zaman bitmeyeceği anlamına gelir,
02:59
the game is never won.
48
167760
1520
oyun hiçbir zaman kazanılamaz.
03:02
No matter how well
you were doing in the past,
you were doing in the past,
49
170400
2656
Geçmişte ne kadar iyi yaptığın
hiç önemli değil,
hiç önemli değil,
03:05
there's always someone
50
173080
1816
dışarıda bekleyen ve
03:06
who are out there
wanting to take your place.
wanting to take your place.
51
174920
3280
senin yerini almak isteyen birileri
her zaman olacaktır.
her zaman olacaktır.
03:12
So the temptation to avoid competition
52
180360
3176
Bu nedenle rekabeti
engellemenin hazzı
engellemenin hazzı
03:15
is powerful.
53
183560
1200
kuvvetlidir.
03:18
It's rooted in motives
as old as Adam and Eve:
as old as Adam and Eve:
54
186320
4240
Bu Adem ve Havva kadar eski bir
bir dürtüden kaynaklanmaktadır.
bir dürtüden kaynaklanmaktadır.
03:23
in greed for yet more money,
55
191800
2760
Daha fazla para için açgözlülük,
03:27
in fear of losing
your position in the market
your position in the market
56
195640
3456
pazardaki yerini
03:31
and all the benefits it brings.
57
199120
2640
ve bunun getirdiği faydaları kaybetme
korkusu.
korkusu.
03:35
And when greed and fear
58
203960
2936
Açgözlülük ve korku
03:38
are linked to power,
59
206920
1856
güç ile irtibatladığında
03:40
you have a dangerous mix.
60
208800
1560
tehlikeli bir karışıma sahip
oluyorsunuz.
oluyorsunuz.
03:44
We see that in political life.
61
212280
1800
Bunu politik hayatta görüyoruz.
03:47
In part of the world,
62
215360
1856
Dünyanın bir kısmında,
03:49
the mix of greed and fear
63
217240
2376
aç gözlülük ve korkunun karışımı
03:51
means that those who get power
64
219640
2616
gücü ele geçirenlerin bunu geri vermek
03:54
become reluctant to give it back.
65
222280
4440
için gönülsüz olmaları anlamına gelir.
04:00
One of the many things
66
228920
1536
Bizim demokrasimizde sevdiğim
04:02
I like and admire in our democracies
67
230480
4736
ve taktir ettiğim bir çok şeyden biride
04:07
are the norms
68
235240
1816
normlardır.
04:09
that make our leaders hand over power
69
237080
3176
Ki bu normlar seçmenlerin söylediğinde
04:12
when voters tell them to.
70
240280
1600
bizim liderlerimizin gücü teslim
etmesini sağlar.
etmesini sağlar.
04:16
And competition rules
can do a similar thing in the market,
can do a similar thing in the market,
71
244720
3120
Ve rekabet kuralları pazarda aynı şeyi
yapabilir,
yapabilir,
04:20
making sure that greed and fear
doesn't overcome fairness.
doesn't overcome fairness.
72
248920
4840
açgözlülük ve korkunun adaletin
üstesinden gelmemesi sağlayabilir.
üstesinden gelmemesi sağlayabilir.
04:27
Because those rules mean
73
255600
1536
Çünkü bu kuralların anlamı,
04:29
that companies cannot misuse their power
to undermine competition.
to undermine competition.
74
257160
4840
şirketler rekabetin altını kazmamak için
kendi güçlerini kötüye kullanamamasıdır.
kendi güçlerini kötüye kullanamamasıdır.
04:36
Think for a moment about your car.
75
264040
2600
Arabanız hakkında bir anlık düşünün.
04:40
It has thousands of parts,
76
268720
3536
Koltukları yapan köpükten
04:44
from the foam that makes the seats
77
272280
3376
farlar için elektrik tellerine kadar
04:47
to the electrical wiring
to the light bulbs.
to the light bulbs.
78
275680
3120
binlerce parçaya sahiptir.
04:51
And for many of those parts,
79
279680
2296
Ve bu parçaların bir çoğu için
04:54
the world's carmakers,
80
282000
1576
dünyanın araba üreticileri
04:55
they are dependent
on only a few suppliers.
on only a few suppliers.
81
283600
3040
sadece bir kaç tedarikçiye
muhtaçlardır.
muhtaçlardır.
05:01
So it's hardly surprising
82
289120
2536
Bu nedenle bu tedarikçilerin bir
araya gelmesi
araya gelmesi
05:03
that it is kind of tempting
for those suppliers
for those suppliers
83
291680
4056
fiyatları sabitlemeleri
05:07
to come together and fix prices.
84
295760
2440
hiç de süpriz değildir.
05:11
But just imagine what that could do
85
299920
1896
Fakat sadece bunun
pazardaki sizin yeni
pazardaki sizin yeni
05:13
to the final price
of your new car in the market.
of your new car in the market.
86
301840
4920
arabanızın son fiyatına olan etkisini
hayal edin.
hayal edin.
05:20
Except, it's not imaginary.
87
308520
2440
Hayal olması dışında.
05:24
The European Commission
88
312400
2176
Avrupa Komisyonu
05:26
has dealt with already
seven different car parts cartels,
seven different car parts cartels,
89
314600
5856
araba parçası kartelleri ile
anlaşma yaptı,
anlaşma yaptı,
05:32
and we're still investigating some.
90
320480
2080
ve hala bazılarını araştırıyoruz.
05:36
Here, the Department of Justice
91
324320
3176
Burada, Adalet departmanı da
05:39
are also looking
into the market for car parts,
into the market for car parts,
92
327520
2640
araba parçası pazarına bakıyor,
05:42
and it has called it
the biggest criminal investigation
the biggest criminal investigation
93
330920
3536
ve departman bunu
bu güne kadar takip ettiği
bu güne kadar takip ettiği
en büyük suç soruşturması
olarak tanımlıyor
olarak tanımlıyor
05:46
it has ever pursued.
94
334480
1720
05:49
But without competition rules,
95
337320
2416
Fakat rekabet kuralları olmadan,
05:51
there would be no investigation,
96
339760
2456
soruşturma olmazdı,
05:54
and there would be nothing
to stop this collusion from happening
to stop this collusion from happening
97
342240
3896
bu gizli anlaşmaların oluşmasını
durduracak hiç bir şey olmazdı,
durduracak hiç bir şey olmazdı,
05:58
and the prices of your car to go up.
98
346160
2640
ve sizin arabanızın fiyatları
yükselirdi.
yükselirdi.
06:03
Yet it's not only companies
99
351600
2336
Fakat adil rekabetin altını oyan
06:05
who can undermine fair competition.
100
353960
1800
sadece şirketler değildir.
06:08
Governments can do it, too.
101
356960
1520
Hükumetler de bunu yapmaktadır.
06:11
And governments do that
when they hand out subsidies
when they hand out subsidies
102
359720
4176
Ve hükumetler bunu kendilerinin
favorilerine, seçilmişlerine
favorilerine, seçilmişlerine
06:15
to just the favorite few, the selected.
103
363920
3560
sübvansiyonları dağıtarak yapmaktadırlar.
06:21
They may do that
when they hand out subsidies --
when they hand out subsidies --
104
369240
3056
Sübvansiyonları şirketlere
dağıttıklarında bunu yapabilirler--
dağıttıklarında bunu yapabilirler--
06:24
and, of course,
all financed by taxpayers --
all financed by taxpayers --
105
372320
3240
ve tabii ki, bunların hepsi
vergi verenler tarafından
vergi verenler tarafından
06:28
to companies.
106
376680
1200
finanse edilmektedir.
06:30
That may be in the form
of special tax treatments,
of special tax treatments,
107
378760
4936
Fiat, Starbucks ve Apple'ın
Avrupa'daki bazı hükumetlerden
06:35
like the tax benefits
108
383720
1416
06:37
that firms like Fiat,
Starbucks and Apple got
Starbucks and Apple got
109
385160
4896
aldığı vergi avantajı gibi
06:42
from some governments in Europe.
110
390080
1840
bunların hepsi bir vergi muamelesi
formunda olabilir.
formunda olabilir.
06:46
Those subsidies stop companies
from competing on equal terms.
from competing on equal terms.
111
394120
3560
Bu sübvansiyonlar şirketlerin eşit
koşullarda yarışmasını engeller.
koşullarda yarışmasını engeller.
06:51
They can mean that
the companies that succeed,
the companies that succeed,
112
399240
3576
Bunun anlamı bunu başaran
şirketler
şirketler
06:54
well, they are the companies
that got the most subsidy,
that got the most subsidy,
113
402840
2600
en fazla sübvansiyonu alan
şirketlerdir.
şirketlerdir.
06:58
the ones that are the best-connected,
114
406400
2296
Bunlar en iyi ilişkileri olanlardır,
07:00
and not, as it should be,
115
408720
2136
ve olması gerektiği gibi
07:02
the companies that serve
consumers the best.
consumers the best.
116
410880
2600
tüketicilere en iyi hizmeti veren
şirketler, değillerdir.
şirketler, değillerdir.
07:07
So there are times when we need to step in
117
415560
2200
Bu nedenle rekabetin olması gibi
işlediğinden emin olmak için
işlediğinden emin olmak için
07:10
to make sure that competition
works the way it should.
works the way it should.
118
418720
3200
adım atmamız gereken durumlar
olduğu zamanlar vardır.
olduğu zamanlar vardır.
07:15
By doing that, we help
the market to work fairly,
the market to work fairly,
119
423160
3200
Bunu yaparak, pazarın adil olarak
işlemesine yardım ederiz,
işlemesine yardım ederiz,
07:19
because competition gives consumers
the power to demand a fair deal.
the power to demand a fair deal.
120
427720
4680
çünkü rekabet tüketiciye adil anlaşma
istemek için güç verir.
istemek için güç verir.
07:25
It means that companies know
that if they cannot offer good prices
that if they cannot offer good prices
121
433840
4496
Bunun anlamı firmalar eğer beklenen iyi
07:30
or the service that's expected,
122
438360
2576
fiyatları veya hizmeti sağlamaz ise
07:32
well, the customers
will go somewhere else.
will go somewhere else.
123
440960
3400
tüketicilerin başka bir yere gideceğini
bilmesidir.
bilmesidir.
07:38
And that sort of fairness
is more important
is more important
124
446680
2656
Bu tür bir adalet daha önemlidir,
07:41
than we may sometimes realize.
125
449360
2160
ve ardından bazen gerçekleştiririz.
07:47
Very few people think
about politics all the time.
about politics all the time.
126
455560
2480
Çok az insan her zaman politika
hakkında düşünür.
hakkında düşünür.
07:51
Some even skip it at election time.
127
459600
2160
Bazıları bunu seçim zamanında bile
önemsemez.
önemsemez.
07:55
But we are all in the market.
128
463880
2496
Fakat hepimiz pazarın içerisindeyiz.
07:58
Every day, we are in the market.
129
466400
2480
Her gün, pazardayız.
08:02
And we don't want businesses
to agree on prices in the back office.
to agree on prices in the back office.
130
470280
4240
Ve arka ofislerde firmaların fiyatlar ile
ilgili olarak anlaşmasını istemeyiz.
ilgili olarak anlaşmasını istemeyiz.
08:07
We don't want them
to divide the market between them.
to divide the market between them.
131
475520
2720
Pazarı kendi aralarında bölüşmelerini
istemeyiz.
istemeyiz.
08:11
We don't want one big company
132
479640
1896
Büyük bir şirketin sadece,
rakiplerinin
rakiplerinin
08:13
just to shut out competitors
133
481560
2656
neler yapabileceklerini bize göstermesini
08:16
from ever showing us what they can do.
134
484240
2160
engellemesini istemeyiz.
08:20
If that happens,
135
488440
1360
Eğer bu olursa,
08:22
well, obviously, we feel
that someone has cheated us,
that someone has cheated us,
136
490760
3376
tabii ki, açık bir şekilde, birilerinin
bizi aldattığını hissederiz,
bizi aldattığını hissederiz,
08:26
that we are being ignored
or taken for granted by the market.
or taken for granted by the market.
137
494160
4120
Bizim pazar tarafından ihmal edildiğimiz veya
olduğu gibi kabul edildiğimiz durumlarda.
olduğu gibi kabul edildiğimiz durumlarda.
08:31
And that may undermine
not only our trust in the market
not only our trust in the market
138
499680
3576
Ve bu sadece bizim pazardaki güvenimizi
sarsmamakta,
08:35
but also our trust in the society.
139
503280
2680
aynı zamanda toplumdaki güvenimizi de
sarsmaktadır.
sarsmaktadır.
08:39
In a recent survey,
140
507680
1936
Son araştırmalarda;
08:41
more than two-thirds of Europeans
141
509640
2416
Avrupa'nın üçte ikisi
08:44
said that they had felt
the effects of lack of competition:
the effects of lack of competition:
142
512080
4680
rekabet eksikliğini hissettiklerini ifade
etmiştir:
etmiştir:
08:49
that the price
for electricity was too high,
for electricity was too high,
143
517880
2360
ki bunlar, elektrik parasının yüksek
olması,
olması,
08:53
that the price for the medicines
they needed was too high,
they needed was too high,
144
521280
3200
ihtiyaç duydukları ilaç ücretlerinin
fazla olması,
fazla olması,
otobüsle veya uçakla seyahat etmek
istediklerinde
istediklerinde
08:57
that they had no real choice
145
525560
1496
08:59
if they wanted to travel
by bus or by plane,
by bus or by plane,
146
527080
3336
veya internet sağlayıcıdan kötü
servis aldıklarında
servis aldıklarında
09:02
or they got poor service
from their internet provider.
from their internet provider.
147
530440
2800
başka gerçek bir seçenekleri
olmaması.
olmaması.
09:06
In short, they found that the market
didn't treat them fairly.
didn't treat them fairly.
148
534240
3440
Kısaca, pazarın onlara adil davranmadığı
sonucuna ulaştılar.
sonucuna ulaştılar.
09:11
And that might seem
like very small things,
like very small things,
149
539000
3040
Ve bu çok küçük bir şeymiş
gibi gelebilir,
gibi gelebilir,
09:16
but they can give you this sense
150
544000
2560
fakat bu size dünyanın gerçekten
09:19
that the world isn't really fair.
151
547720
2200
adil olmadığı hissini verebilir.
09:23
And they see the market,
which was supposed to serve everyone,
which was supposed to serve everyone,
152
551720
4856
Herkese hizmet vermesi gereken
pazarı gördüler,
pazarı gördüler,
09:28
become more like the private property
of a few powerful companies.
of a few powerful companies.
153
556600
5040
daha çok bir kaç güçlü şirketin
özel mülkü gibi bir şey oldu.
özel mülkü gibi bir şey oldu.
09:35
The market is not the society.
154
563680
1680
Pazar toplum değildir.
09:38
Our societies are, of course,
much, much more than the market.
much, much more than the market.
155
566080
4160
Bizim toplumumuz, tabii ki, pazardan
çok daha fazla şey ifade eder.
çok daha fazla şey ifade eder.
09:43
But lack of trust in the market
156
571720
2656
Fakat pazardaki güven eksikliği
09:46
can rub off on society
157
574400
2856
topluma bulaşabilir.
09:49
so we lose trust in our society as well.
158
577280
2880
Bu nedenle toplumumuzdaki güveni de
kaybedebiliriz.
kaybedebiliriz.
09:55
And it may be the most important
thing we have, trust.
thing we have, trust.
159
583480
4120
Ve bizim sahip olduğumuz
en önemli şey güven olabilir.
en önemli şey güven olabilir.
10:01
We can trust each other
if we are treated as equals.
if we are treated as equals.
160
589880
4240
Bize eşit olarak davranılırsa
birbirimize güvenebiliriz.
birbirimize güvenebiliriz.
10:08
If we are all to have the same chances,
161
596080
4416
Eğer hepimiz aynı şansa sahip olursak
10:12
well, we all have to follow
the same fundamental rules.
the same fundamental rules.
162
600520
3680
hepimiz aynı temel kuralları takip
etmek zorunda oluruz.
etmek zorunda oluruz.
10:17
Of course, some people and some businesses
are more successful than others,
are more successful than others,
163
605560
4680
Tabii ki, bazı insanlar ve bazı firmalar
diğerlerinden çok daha başarılıdır,
diğerlerinden çok daha başarılıdır,
10:23
but we do not trust in a society
164
611360
2616
fakat, eğer daha rekabet başlamadan
10:26
if the prizes are handed out
165
614000
2056
ödüller dağıtılırsa
10:28
even before the contest begins.
166
616080
2720
topluma güvenemeyiz.
10:33
And this is where
competition rules come in,
competition rules come in,
167
621280
2400
İşte tam burada rekabet kuralları
ortaya çıkıyor,
ortaya çıkıyor,
10:37
because when we make sure
that markets work fairly,
that markets work fairly,
168
625160
3496
çünkü pazarın adil çalıştığından,
emin olduğumuzda,
emin olduğumuzda,
10:40
then businesses compete on the merits,
169
628680
3216
ardından firmalar faziletli olarak
rekabet ettiğinde
rekabet ettiğinde
10:43
and that helps to build the trust
that we need as citizens
that we need as citizens
170
631920
5256
rahat ve kontrol altında
hissetmemiz için
hissetmemiz için
10:49
to feel comfortable and in control,
171
637200
3656
ihtiyacımız olan güvenin
kurulmasına yardımcı olur,
kurulmasına yardımcı olur,
10:52
and the trust that allows
our society to work.
our society to work.
172
640880
3600
ve güven toplumumuzun
çalışmasına izin verir.
çalışmasına izin verir.
10:58
Because without trust,
everything becomes harder.
everything becomes harder.
173
646000
3240
Çünkü güven olamadan,
her şey daha güç olur.
her şey daha güç olur.
11:02
Just to live our daily lives,
we need to trust in strangers,
we need to trust in strangers,
174
650640
3240
Sadece günlük hayatımızı yaşamak
için, yabacılara güvenmemiz gerekli,
için, yabacılara güvenmemiz gerekli,
11:07
to trust the banks who keep our money,
175
655000
2720
paramızı koruyan bankalara
güvenmemiz gerekir,
güvenmemiz gerekir,
11:10
the builders who build our home,
176
658800
1720
evimizi inşa eden inşaatçılara,
11:14
the electrician
who comes to fix the wiring,
who comes to fix the wiring,
177
662200
3056
kabloları onaran elektrikçiye,
11:17
the doctor who treats us when we're ill,
178
665280
2336
hasta olduğumuzda bizi iğleştiren
doktora,
doktora,
11:19
not to mention
the other drivers on the road,
the other drivers on the road,
179
667640
2816
yollardaki diğer sürücülerden
bahsetmiyorum bile,
bahsetmiyorum bile,
11:22
and everyone knows that they are crazy.
180
670480
1920
ve herkes biliyor ki onlar çılgındır.
11:26
And yet, we have to trust them
181
674000
3096
Fakat, doğru şeyi yapmak için
11:29
to do the right thing.
182
677120
1360
onlara güvenmek zorundayız.
11:32
And the thing is
that the more our societies grow,
that the more our societies grow,
183
680120
3040
Ve burada konu, ne kadar
toplumumuz büyürse
toplumumuz büyürse
11:36
the more important trust becomes
184
684880
3016
güven daha da önemli olur
11:39
and the harder it is to build.
185
687920
3296
ve bunu inşa etmek daha da
zor olur.
zor olur.
11:43
And that is a paradox of modern societies.
186
691240
3720
Ve bu modern toplumların paradoksudur.
11:48
And this is especially true
187
696960
2336
Teknoloji bizim etkileşim
yöntemimizi değiştirdiğinde
yöntemimizi değiştirdiğinde
11:51
when technology changes
the way that we interact.
the way that we interact.
188
699320
2800
bu özellikle doğrudur.
11:55
Of course, to some degree,
technology can help us
technology can help us
189
703840
2336
Tabii ki, ortak ekonomiye
imkan sağlayan derecelendirme
imkan sağlayan derecelendirme
11:58
to build trust in one another
with ratings systems and other systems
with ratings systems and other systems
190
706200
4336
sistemi veya diğer sistemlerle
karşılıklı güven ortamı kurmamızda
karşılıklı güven ortamı kurmamızda
12:02
that enable the sharing economy.
191
710560
2040
teknoloji bir dereceye kadar bize
yardımcı olabilir.
yardımcı olabilir.
12:06
But technology also creates
completely new challenges
completely new challenges
192
714360
3776
Fakat ,bizden diğer insanlardan
ziyade
ziyade
12:10
when they ask us
not to trust in other people
not to trust in other people
193
718160
2400
algoritmalara ve bilgisayarlara
inanmamız talep edildiğinde
inanmamız talep edildiğinde
12:14
but to trust in algorithms and computers.
194
722120
3720
teknoloji tamamen yeni
zorluklar da yaratmaktadır.
zorluklar da yaratmaktadır.
12:19
Of course, we all see
and share and appreciate
and share and appreciate
195
727920
3856
Tabii ki, hepimiz teknolojinin
bize yapabildiği güzellikleri
bize yapabildiği güzellikleri
12:23
all the good that
new technology can do us.
new technology can do us.
196
731800
3976
görüyoruz, paylaşıyoruz ve
değerlendiriyoruz.
değerlendiriyoruz.
12:27
It's a lot of good.
197
735800
1360
Çok fazla güzellik.
12:30
Autonomous cars can give people
with disabilities new independence.
with disabilities new independence.
198
738240
5136
Otonom arabalar engelli insanlara
yeni serbestlikler verebiliyor.
yeni serbestlikler verebiliyor.
12:35
It can save us all time,
199
743400
1416
Bizi her zaman koruyabilir,
12:36
and it can make a much, much
better use of resources.
better use of resources.
200
744840
2680
ve çok çok daha iyi kaynak
kullanımı sağlayabilir.
kullanımı sağlayabilir.
12:41
Algorithms that rely on crunching
enormous amounts of data
enormous amounts of data
201
749240
4936
Algoritmalar, ki bunlar muazzam bir
verinin sıkıştırılmasına dayanmakta,
verinin sıkıştırılmasına dayanmakta,
12:46
can enable our doctors
to give us a much better treatment,
to give us a much better treatment,
202
754200
4056
doktorların bize daha iyi tedavi
vermesine imkan sağlıyabilir,
vermesine imkan sağlıyabilir,
12:50
and many other things.
203
758280
1640
ve bir çok şey.
12:54
But no one is going
to hand over their medical data
to hand over their medical data
204
762440
4080
Fakat hiç kimse kendi medikal verilerinin
algoritmalara teslim etmeyecek
algoritmalara teslim etmeyecek
12:59
or step into a car
that's driven by an algorithm
that's driven by an algorithm
205
767720
3080
veya algoritma tarafından kullanılan
bir arabaya adım atmayacaktır,
bir arabaya adım atmayacaktır,
13:03
unless they trust the companies
that they are dealing with.
that they are dealing with.
206
771880
3560
ilgilendikleri şirketlere güvenmedikçe.
13:09
And that trust isn't always there.
207
777560
2360
Bu güven her zaman orada değildir.
13:13
Today, for example,
less than a quarter of Europeans
less than a quarter of Europeans
208
781240
4176
Bugün, örneğin, Avrupalıların
dörtte birinden azı
dörtte birinden azı
13:17
trust online businesses
to protect their personal information.
to protect their personal information.
209
785440
4640
kendi kişisel bilgilerinin korunması
açısından online firmalara güvenmektedir.
açısından online firmalara güvenmektedir.
13:24
But what if people knew
210
792720
1600
Fakat İnsanlar teknoloji firmalarının
13:27
that they could rely
on technology companies
on technology companies
211
795440
3336
adil davranacaklarına yönelik
itimat edebilecekleri
itimat edebilecekleri
13:30
to treat them fairly?
212
798800
1320
bilselerdi, ne olurdu?
13:34
What if they knew that those companies
213
802280
2416
Eğer bu firmaların daha iyisini yapmaya
çalışarak,
çalışarak,
13:36
respond to competition
by trying to do better,
by trying to do better,
214
804720
3600
müşterilere daha iyi hizmet edebilmek
için çabalayarak,
için çabalayarak,
13:41
by trying to serve consumers better,
215
809400
2280
yarışmacıların pazara girmesini
engellemek için
engellemek için
13:45
not by using their power
216
813120
2336
kendi kuvvetlerini kullanmayarak,
13:47
to shut out competitors,
217
815480
2376
kendi hizmetlerini
arama sonuçlarının
arama sonuçlarının
13:49
say, by pushing their services
218
817880
2376
çok çok altına iterek,
13:52
far, far down the list of search results
219
820280
3736
ve kendi kendilerin teşvik
ederek
ederek
13:56
and promoting themselves?
220
824040
1760
rekabete cevap vereceklerini
bilselerdi ne olurdu?
bilselerdi ne olurdu?
13:59
What if they knew
that compliance with the rules
that compliance with the rules
221
827920
4256
Eğer kurallara uymanın algoritmik
14:04
was built into the algorithms by design,
222
832200
3680
tasarımla kurulduğunu,
14:09
that the algorithm had to go
to competition rules school
to competition rules school
223
837080
2896
bu algoritmaların çalışmasına müsaade
edilmeden önce
edilmeden önce
14:12
before they were ever allowed to work,
224
840000
1960
rekabet kuralları okuluna gitmek
zorunda olduğunu,
zorunda olduğunu,
14:16
that those algorithms were designed
225
844120
2736
bu algoritmaların hiç bir şekilde
dolap çevirmeyeceği
dolap çevirmeyeceği
14:18
in a way that meant
that they couldn't collude,
that they couldn't collude,
226
846880
3616
şekilde dizayn edildiğini,
14:22
that they couldn't form
their own little cartel
their own little cartel
227
850520
3016
çalıştıkları kara kutuda kendi küçük
kartellerini kurmayacaklarını
kartellerini kurmayacaklarını
14:25
in the black box they're working in?
228
853560
1880
bilselerdi ne olurdu?
14:29
Together with regulation,
229
857480
1800
Düzenlemeyle beraber,
14:32
competition rules can do that.
230
860280
1960
rekabet kuralları bunu yapabilirler.
14:35
They can help us to make sure
231
863240
1776
Bize yeni teknolojinin insanlara adil
14:37
that new technology treats people fairly
232
865040
3480
davranacağını konusunda ve herkesin
oyun alanı seviyesinde rekabet
oyun alanı seviyesinde rekabet
14:41
and that everyone can compete
on a level playing field.
on a level playing field.
233
869680
3480
edebileceğinden emin olmamız için
yardım edebilirler.
yardım edebilirler.
14:46
And that can help us build the trust
234
874800
3256
İşte bu bize gerçek inovasyon için
ihtiyaç duyduğumuz,
ihtiyaç duyduğumuz,
14:50
that we need for real innovation
235
878080
2416
gelişmek için ihtiyaç duyduğumuz
14:52
to flourish
236
880520
1296
ve vatandaşlar için geliştirilmiş
toplum için ihtiyaç duyduğumuz
toplum için ihtiyaç duyduğumuz
14:53
and for societies to develop for citizens.
237
881840
3600
güveni inşa etmemizde yardımcı olabilir.
14:59
Because trust cannot be imposed.
238
887920
2240
Çünkü güven empoze edilemez.
15:03
It has to be earned.
239
891000
1480
Kazanılması zordur.
15:06
Since the very first days
of the European Union,
of the European Union,
240
894280
3976
Avrupa Birliğinin daha ilk günlerinden
itibaren
itibaren
15:10
60 years ago,
241
898280
1320
60 yıl önce
15:12
our competition rules have helped
242
900800
2936
bizim rekabet kurallarımız bu güvenin
inşa edilmesine
inşa edilmesine
15:15
to build that trust.
243
903760
1480
yardım etmiştir.
15:19
A lot of things have changed.
244
907120
1600
Çok fazla şey değişmiştir.
15:22
It's hard to say
what those six representatives
what those six representatives
245
910440
3336
Bu altı temsilcinin akıllı telefonlardan
15:25
would have made of a smartphone.
246
913800
1524
neler yapabileceğini söylemek
çok güçtür.
çok güçtür.
15:29
But in today's world,
247
917000
1616
Fakat bugünün dünyasında,
15:30
as well as in their world,
248
918640
2616
kendi dünyalarında da
15:33
competition makes the market
work for everyone.
work for everyone.
249
921280
3120
rekabet pazarı herkes için çalışır
hale getirmektedir.
hale getirmektedir.
15:38
And that is why I am convinced
250
926000
2256
Benim ikna olma nedenim de şu;
15:40
that real and fair competition
251
928280
3176
ihtiyacımız olan güvenin
inşasına iştirak etmek için,
inşasına iştirak etmek için,
15:43
has a vital role to play
252
931480
2056
toplumumuzun en iyisini almak için
15:45
in building the trust we need
253
933560
2176
gerçek ve adil rekabet
15:47
to get the best of our societies,
254
935760
3120
hayati öneme haizdir,
15:52
and that starts with enforcing our rules,
255
940000
4976
ve bu kurallarımızı uygulayarak başlar,
15:57
actually just to make
the market work for everyone.
the market work for everyone.
256
945000
3816
aslında sadece pazarı herkes için
çalışır hale getirerek başlar.
çalışır hale getirerek başlar.
16:00
Thank you.
257
948840
1376
Teşekkür ederim.
16:02
(Applause)
258
950240
3440
(Alkış)
16:07
Bruno Giussani: Thank you.
259
955760
1280
Bruno Giussani: Teşekkür ederim.
Teşekkür ederim, komiser.
16:11
Thank you, Commissioner.
260
959360
1256
Margrethe Vestager: Benim için
bir zevkti.
bir zevkti.
16:12
Margrethe Vestager: It was a pleasure.
261
960640
1856
16:14
BG: I want to ask you two questions.
262
962520
1736
BG: Size iki soru sormak istiyorum.
16:16
The first one is about data,
because I have the impression
because I have the impression
263
964280
2736
Birincisi veriler ile ilgili, çünkü,
benim bir izlenimim var;
benim bir izlenimim var;
16:19
that technology and data are changing
the way competition takes place
the way competition takes place
264
967040
3416
Teknoloji ve veri rekabetin meydana
gelme tarzını
gelme tarzını
16:22
and the way competition regulation
is designed and enforced.
is designed and enforced.
265
970480
4656
ve rekabet düzenlemesinin dizaynını
ve uygulanmasını değiştirdi.
ve uygulanmasını değiştirdi.
Belki bu konu üzerine bir
yorum yapmak istersiniz?
yorum yapmak istersiniz?
16:27
Can you maybe comment on that?
266
975160
1656
16:28
MV: Well, yes, it is
definitely challenging us,
definitely challenging us,
267
976840
3336
MV: evet, bu kesinlikle bize zorluk
çıkarmaktadır,
çıkarmaktadır,
16:32
because we both have to sharpen our tools
268
980200
3216
çünkü hepimiz kendi gereçlerimizi
keskinleştirmek zorundayız ,
keskinleştirmek zorundayız ,
16:35
but also to develop new tools.
269
983440
1840
fakat aynı zamanda yeni gereçlerde
geliştirmeliyiz.
geliştirmeliyiz.
16:38
When we were going through
the Google responses
the Google responses
270
986120
2856
Google'ın itiraz beyannamemize
olan cevabını
olan cevabını
16:41
to our statement of objection,
271
989000
2736
kabul ettiğimizde
16:43
we were going through
5.2 terabytes of data.
5.2 terabytes of data.
272
991760
4200
5.2 terebaytlık veriyidi
kabul ettik.
kabul ettik.
16:49
It's quite a lot.
273
997080
1520
Bu oldukça fazla.
16:51
So we had to set up new systems.
274
999320
3296
Bu nedenle yeni bir sistem
kurmak zorundaydık.
kurmak zorundaydık.
16:54
We had to figure out how to do this,
275
1002640
2616
Bunu nasıl yapacağımızı
çözmek zorundaydık,
çözmek zorundaydık,
16:57
because you cannot work
the way you did just a few years ago.
the way you did just a few years ago.
276
1005280
4096
çünkü bir kaç yıl önce yaptığın şekilde
çalışmanın imkanı yoktu.
çalışmanın imkanı yoktu.
17:01
So we are definitely
sharpening up our working methods.
sharpening up our working methods.
277
1009400
3880
Bu nedenle kusursuz olarak çalışma
metotlarımızı keskinleştirdik.
metotlarımızı keskinleştirdik.
17:05
The other thing is
that we try to distinguish
that we try to distinguish
278
1013880
2136
Diğer şey ise farklı veriler arasında
17:08
between different kinds of data,
279
1016040
1696
ayırım yapmaya çabalıyoruz,
17:09
because some data is extremely valuable
280
1017760
2576
çünkü bazı veriler oldukça değerli,
17:12
and they will form, like,
a barrier to entry in a market.
a barrier to entry in a market.
281
1020360
3256
ve bunlar pazara girmek için
bariyer oluşturacaklardır.
bariyer oluşturacaklardır.
17:15
Other things you can just --
it loses its value tomorrow.
it loses its value tomorrow.
282
1023640
4040
Diğerleri ise, yarın kendi
değerini kaybedeceklerdir.
değerini kaybedeceklerdir.
17:20
So we try to make sure
283
1028560
1536
Bu nedenle şunda emin olmaya
çabalıyoruz;
çabalıyoruz;
17:22
that we never, ever underestimate the fact
284
1030119
3457
Biz hiçbir zaman verinin,
pazardaki para birimi
pazardaki para birimi
17:25
that data works
as a currency in the market
as a currency in the market
285
1033599
3977
olarak ve rekabet için gerçek
bir engel olabilen
bir engel olabilen
17:29
and as an asset that can be
a real barrier for competition.
a real barrier for competition.
286
1037599
5041
servet olarak çalışması
gerçeğini küçümsemedik.
gerçeğini küçümsemedik.
17:35
BG: Google. You fined them
2.8 billion euros a few months ago.
2.8 billion euros a few months ago.
287
1043560
4536
BG: Google. Onlara birkaç ay önce
2.8 milyar avro ceza kestin
2.8 milyar avro ceza kestin
17:40
MV: No, that was dollars.
It's not so strong these days.
It's not so strong these days.
288
1048119
2657
MV: Hayır, dolardı.
Bugünlerde çok kuvvetli değil.
Bugünlerde çok kuvvetli değil.
17:42
BG: Ah, well, depends on the --
289
1050800
1496
BG: peki, duruma göre--
17:44
(Laughter)
290
1052320
1016
(Gülüşme)
17:45
Google appealed the case.
The case is going to court.
The case is going to court.
291
1053360
2496
Google temyize başvurdu.
Dosya mahkemeye gitti.
Dosya mahkemeye gitti.
17:47
It will last a while.
292
1055880
1560
Bir süre devam edecektir.
17:50
Earlier, last year, you asked Apple
to pay 13 billion in back taxes,
to pay 13 billion in back taxes,
293
1058240
4736
Geçen yılın başlarında, Apple'dan 13 milyarlık
vergi iadesini ödemesini istedin.
vergi iadesini ödemesini istedin.
17:55
and you have also
investigated other companies,
investigated other companies,
294
1063000
3136
Bugüne kadar
sadece Amerikan firmalarını değil
sadece Amerikan firmalarını değil
17:58
including European and Russian companies,
295
1066160
2056
Avrupa ve Rusya firmalarını da kapsayan
18:00
not only American companies, by far.
296
1068240
2096
diğer firmaları da soruşturdun.
18:02
Yet the investigations
against the American companies
against the American companies
297
1070360
4296
Fakat Amerikan Şirketlerine
karşı yaptığın soruşturmalar
karşı yaptığın soruşturmalar
18:06
are the ones that have attracted
the most attention
the most attention
298
1074680
2416
en fazla dikkat çekenlerdi,
18:09
and they have also attracted
some accusations.
some accusations.
299
1077120
3016
ve bunlar bazı suçlamaları
harekete geçirdi.
harekete geçirdi.
18:12
You have been accused, essentially,
of protectionism, of jealousy,
of protectionism, of jealousy,
300
1080160
3136
Özellikle korumacılık, kıskançlık veya
18:15
or using legislation
to hit back at American companies
to hit back at American companies
301
1083320
2896
Avrupa pazarını fetheden
Amerikan firmalarını
Amerikan firmalarını
18:18
that have conquered European markets.
302
1086240
2296
arkadan vurmak için kanunları kullanmakla
suçlandın.
suçlandın.
18:20
"The Economist" just this week
on the front page writes,
on the front page writes,
303
1088560
3456
"The Economist" bu hafta ön sayfasında
şunu yazdı;
şunu yazdı;
18:24
"Vestager Versus The Valley."
304
1092040
1896
" Vestager Vadiye karşı."
18:25
How do you react to that?
305
1093960
1320
Buna nasıl tepki veriyorsun?
18:28
MV: Well, first of all,
I take it very seriously,
I take it very seriously,
306
1096600
3216
MV: Öncelikle,
bunu çok ciddiye alıyorum,
bunu çok ciddiye alıyorum,
18:31
because bias has no room
in law enforcement.
in law enforcement.
307
1099840
5320
çünkü kanunların uygulanmasında
ön yargıya yer yoktur.
ön yargıya yer yoktur.
18:38
We have to prove our cases
with the evidence and the facts
with the evidence and the facts
308
1106160
3176
Dosyamızı kanıtlarla, gerçeklerle
ve hukuk ilmi ile
ve hukuk ilmi ile
18:41
and the jurisprudence
309
1109360
2016
kanıtlamak zorundayız,
18:43
in order also to present it to the courts.
310
1111400
2040
Mahkemeye sunmak için de.
18:46
The second thing is
that Europe is open for business,
that Europe is open for business,
311
1114760
3936
İkinci şey ise Avrupa iş için açıktır,
18:50
but not for tax evasion.
312
1118720
1736
fakat vergi kaçakçılığı için değil.
18:52
(Applause)
313
1120480
3680
(Alkış)
18:58
The thing is that we are changing,
314
1126800
3736
Konu şu, biz değişiyoruz,
19:02
and for instance,
when I ask my daughters --
when I ask my daughters --
315
1130560
2216
ve örneğin,
ben kızlarıma--
ben kızlarıma--
19:04
they use Google as well --
316
1132800
1536
olarda da google kullanıyor--
19:06
"Why do you do that?"
317
1134360
1496
"neden bunu yapıyordunuz"
diye sorduğumda
diye sorduğumda
19:07
They say, "Well, because it works.
It's a very good product."
It's a very good product."
318
1135880
2976
Onlar bana " çünkü çalışıyor.
çok iyi bir ürün" dediler.
çok iyi bir ürün" dediler.
19:10
They would never, ever,
come up with the answer,
come up with the answer,
319
1138880
2456
asla ve kat a bu cevabı
ileri sürmezlerdi,
ileri sürmezlerdi,
19:13
"It's because it's a US product."
320
1141360
1720
"çünkü bu ABD ürünü."
19:15
It's just because it works.
321
1143960
1856
sadece çalışıyor.
19:17
And that is of course how it should be.
322
1145840
2056
Tabii ki nasıl olması gerektiği gibi.
19:19
But just the same, it is important
that someone is looking after to say,
that someone is looking after to say,
323
1147920
3416
Fakat benzer şekilde,birisinin şunları
söylemeye ihtimam göstermesi önemlidir,
söylemeye ihtimam göstermesi önemlidir,
19:23
"Well, we congratulate you
324
1151360
2336
"sizi tebrik ediyoruz
19:25
while you grow and grow and grow,
325
1153720
2536
siz büyürken, büyürken ve büyürken,
19:28
but congratulation stops
326
1156280
1736
fakat eğer kendi pozisyonunuzu
rekabet edenlere zarar vermek için
rekabet edenlere zarar vermek için
19:30
if we find that you're
misusing your position
misusing your position
327
1158040
2280
kötüye kullanırsanız
bu nedenle bunlar müşterilere hizmet
bu nedenle bunlar müşterilere hizmet
19:34
to harm competitors
so that they cannot serve consumers."
so that they cannot serve consumers."
328
1162000
4216
veremez ise tebrikler sonlanır"
19:38
BG: It will be
a fascinating case to follow.
a fascinating case to follow.
329
1166240
2096
BG: Takip etmek için ilgi çekici
bir dosya olacak.
bir dosya olacak.
19:40
Thank you for coming to TED.
330
1168360
1376
TED'e geldiğin için teşekkür ederim
19:41
MV: It was a pleasure. Thanks a lot.
331
1169760
1736
MV: Benim için zevkti.
Çok teşekkürler.
Çok teşekkürler.
19:43
(Applause)
332
1171520
3760
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Margrethe Vestager - Commissioner for Competition, European UnionMargrethe Vestager is in charge of regulating commercial activity across the European Union and enforcing the EU’s rules designed to keep the markets fair.
Why you should listen
Margrethe Vestager has been described as "the most powerful woman in Brussels" -- otherwise said, in European politics. As Commissioner for Competition for the European Union, Vestager is in charge of regulating commercial activity across the 28 member states and enforcing the EU's rules designed to keep the markets fair -- rules that, she believes, some big companies have been abusing. In 2016, Vestager ordered Apple to pay €13 bn (about US$15.3 bn) in back taxes. In June 2017, she fined Google €2.4 bn (US$2.8 bn) for manipulating search results in favor of its own services. Other antitrust cases are open against Google. Facebook, Amazon, Russian natural gas producer Gazprom, Italian carmaker Fiat and others are also on her radar screen.
Born in Denmark, Vestager held various ministerial posts in her country's government before being appointed to the European Commission in 2014. Her politics are liberal in the classic meaning of the term: free speech, free assembly and free trade -- but she argues that it can only happen if markets are free of undue influence and anti-competitive behaviors.
Margrethe Vestager | Speaker | TED.com