TEDWomen 2017
Anjali Kumar: My failed mission to find God -- and what I found instead
Anjali Kumar: Başarısız olan Tanrı'yı bulma yolculuğum -- ve onun yerine bulduğum şey
Filmed:
Readability: 4.5
2,815,027 views
Anjali Kumar Tanrıyı bulmak için yola çıktı ve sonunda tamamen farklı bir şey buldu. Ortak değerlerimiz ve insanlık hakkındaki bu neşeli ve eğlenceli konuşmasında bizi New York'ta cadılarla, Peru'da bir şamanla, Brezilya'da kötü ünü olan bir şifacı ve başkalarıyla buluşturacağı spiritüel bir yolculuğa çıkarıyor ve bizimle çok önemli bir dersi paylaşıyor: Bizi birleştiren şeyler bizi ayıran şeylerden çok daha güçlüdür ve farklılıklarımız aşılamaz değildir.
Anjali Kumar - General counsel, author, "idea acupuncturist"
Anjali Kumar is a Brooklyn-born, first-generation Indian American author, attorney, advisor, speaker and “idea acupuncturist.” Full bio
Anjali Kumar is a Brooklyn-born, first-generation Indian American author, attorney, advisor, speaker and “idea acupuncturist.” Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:13
A few years ago,
0
1030
1445
Birkaç yıl önce,
00:14
I set out on a mission to find God.
1
2499
2959
Tanrı'yı bulma göreviyle yola çıktım.
00:17
Now, I'm going to tell you
right up front that I failed,
right up front that I failed,
2
5985
2664
Hemen şunu söyleyeyim,
başarısız oldum
başarısız oldum
00:20
which, as a lawyer,
3
8673
1586
ve bir avukat olduğumdan
00:22
is a really hard thing for me to admit.
4
10283
2157
başarısızlık benim için
kabullenilmesi çok zor bir şey.
kabullenilmesi çok zor bir şey.
00:25
But on that failed journey,
5
13194
2580
Ama başarısız olan bu yolculukta
00:27
a lot of what I found was enlightening.
6
15798
2430
birçok aydınlatıcı şey buldum.
00:30
And one thing in particular
gave me a lot of hope.
gave me a lot of hope.
7
18873
2928
Ve özellikle bir şey bana
çok umut verdi.
çok umut verdi.
00:34
It has to do with the magnitude
and significance of our differences.
and significance of our differences.
8
22378
3926
Bu şey, farklılıklarımızın
büyüklüğü ve önemi ile ilgili.
büyüklüğü ve önemi ile ilgili.
00:39
So, I was raised in America
by Indian parents -- culturally Hindu,
by Indian parents -- culturally Hindu,
9
27616
3825
Amerika'da Hintli bir aile tarafından
büyütüldüm--kültürel olarak Hindular
büyütüldüm--kültürel olarak Hindular
00:43
but practicing a strict and relatively
unknown religion outside of India
unknown religion outside of India
10
31465
4342
fakat Hindistan dışında
pek bilinmeyen katı bir din olan
pek bilinmeyen katı bir din olan
00:47
called Jainism.
11
35831
1156
Jainizm'e inanıyorlar.
00:49
To give you an idea
of just how minority that makes me:
of just how minority that makes me:
12
37610
2949
Ne kadar küçük bir azınlığın
mensubu olduğumu şöyle anlatayım:
mensubu olduğumu şöyle anlatayım:
00:53
people from India represent
roughly one percent of the US population;
roughly one percent of the US population;
13
41233
4275
Hintliler, Amerika nüfusunun
kabaca % 1'ini oluşturur;
kabaca % 1'ini oluşturur;
00:57
Hindus, about 0.7 percent;
14
45973
2186
Hindular yaklaşık %0,7'sini
01:00
Jains, at most .00046 percent.
15
48667
6298
Jainler ise en fazla 100.000'de 46'sını.
01:07
To put that in context:
16
55557
1565
Diğer bir deyişle;
01:09
more people visit the Vermont
Teddy Bear Factory each year
Teddy Bear Factory each year
17
57513
3179
her yıl Amerika'daki
''Vermont Teddy Bear'' fabrikasını
''Vermont Teddy Bear'' fabrikasını
01:12
than are followers
of the Jain religion in America.
of the Jain religion in America.
18
60716
2715
ziyaret edenlerin sayısı Jain dinine
mensup olanlardan daha fazla.
mensup olanlardan daha fazla.
01:15
To add to my minority mix,
my parents then decided,
my parents then decided,
19
63455
2901
Bu küçük karışıklığa ek olarak,
ailem şu kararı aldı;
ailem şu kararı aldı;
01:18
"What a great idea!
Let's send her to Catholic school" --
Let's send her to Catholic school" --
20
66380
2694
''Onu Katolik okuluna gönderelim.
Harika olur!''
Harika olur!''
01:21
(Laughter)
21
69098
1018
(Kahkahalar)
01:22
where my sister and I
were the only non-white,
were the only non-white,
22
70140
2179
Bütün okuldaki
Katolik ve beyaz olmayan
Katolik ve beyaz olmayan
01:24
non-Catholic students
in the entire school.
in the entire school.
23
72343
2357
tek öğrenci kız kardeşimle bendim.
01:27
At the Infant Jesus of Prague School
in Flossmoor, Illinois --
in Flossmoor, Illinois --
24
75287
4324
Flossmoor,Illinois' daki
Infant Jesus of Prague School'da-
Infant Jesus of Prague School'da-
01:31
yes, that's really what it was called --
25
79635
2472
evet, adı gerçekten "Prag Bebek İsa Okulu"
01:34
we were taught to believe
that there is a single Supreme Being
that there is a single Supreme Being
26
82131
3684
bize ne var ne yok
her şeyden sorumlu olan
her şeyden sorumlu olan
tek bir Yüce Varlığın olduğuna
01:37
who is responsible for everything,
27
85839
2208
iman etmek öğretildi,
01:40
the whole shebang,
28
88071
1230
01:41
from the creation of the Universe
to moral shepherding to eternal life.
to moral shepherding to eternal life.
29
89325
4156
evrenin yaratılışından tutun,
ebedi hayata giden yolu göstermeye kadar.
ebedi hayata giden yolu göstermeye kadar.
01:46
But at home,
30
94023
1151
Fakat evde,
01:47
I was being taught something
entirely different.
entirely different.
31
95198
2769
tamamen farklı bir şey öğretiliyordu.
Jain dinine mensup insanlar
01:50
Followers of the Jain religion
32
98780
1681
01:52
don't believe in a single Supreme Being
33
100485
2109
tek bir Yüce Varlığa
veya Yüce Varlıklardan
veya Yüce Varlıklardan
01:54
or even a team of Supreme Beings.
34
102618
1780
oluşan bir topluluğa bile inanmazlar.
01:56
Instead, we're taught that God manifests
35
104747
2039
Daha çok, Tanrı'nın
biz bireylerin mükemmeliğinde
tezahür ettiği öğretilir
tezahür ettiği öğretilir
01:58
as the perfection of each of us
as individuals,
as individuals,
36
106810
3002
02:01
and that we're actually
spending our entire lives
spending our entire lives
37
109836
2484
ve bütün ömrümüzü Tanrısal,
mükemmel kendimiz olma yolunda
mükemmel kendimiz olma yolunda
02:04
striving to remove the bad karmas
38
112344
1879
karşımıza çıkan
kötü karmaları yok etmek için
kötü karmaları yok etmek için
02:06
that stand in the way of us
becoming our own godlike, perfect selves.
becoming our own godlike, perfect selves.
39
114247
4312
mücadele ederek harcarız.
02:11
On top of that, one of the core
principles of Jainism
principles of Jainism
40
119329
3288
Üstelik, Jainism' in en temel
prensiplerinden biri de
prensiplerinden biri de
02:14
is something called "non-absolutism."
41
122641
2646
'' mutlakçılık karşıtlığı'' denen şeydir.
02:17
Non-absolutists believe
that no single person
that no single person
42
125771
2956
Mutlakçılık karşıtları hiç kimsenin
02:20
can hold ownership or knowledge
of absolute truth,
of absolute truth,
43
128751
3505
mutlak hakikate veya bilgisine
sahip olamayacağına inanır,
sahip olamayacağına inanır,
02:24
even when it comes to religious beliefs.
44
132875
2357
konu dini itikatler olsa bile.
02:28
Good luck testing that concept out
45
136169
1945
Bu kavramı Katolik okullarındaki
02:30
on the priests and nuns
in your Catholic school.
in your Catholic school.
46
138138
2431
papaz ve rahibelerle
test edeceklere iyi şanslar.
test edeceklere iyi şanslar.
02:32
(Laughter)
47
140593
1316
(Kahkahalar)
02:33
No wonder I was confused
48
141933
1777
Tabii ki kafam karışıktı
02:35
and hyperaware of how different
I was from my peers.
I was from my peers.
49
143734
3556
ve akranlarımdan farklı olduğumu
çok iyi biliyordum.
çok iyi biliyordum.
02:39
Cut to 20-something years later,
50
147893
1950
Kısa kesip 20 küsur yıl sonraya gelirsek,
02:41
and I found myself to be
a highly spiritual person,
a highly spiritual person,
51
149867
2883
kendimi maneviyatı yüksek
bir kişi olarak bulmuştum
bir kişi olarak bulmuştum
02:44
but I was floundering.
52
152774
1554
fakat bocalıyordum.
02:46
I was spiritually homeless.
53
154352
1630
Maneviyatımın bir evi, adresi yoktu.
02:48
I came to learn that I was a "None,"
54
156633
3179
Sonra bir ''Hiçbiri'' olduğumu öğrendim.
02:51
which isn't an acronym
or a clever play on words,
or a clever play on words,
55
159836
3138
Bu bir kelime oyunu ya da kısaltma değil
02:54
nor is it one of these.
56
162998
2046
ya da o tür bir şey.
02:57
It's simply the painfully uninspired name
57
165663
2714
Pew Araştırma Merkezi
insanlara dini inanç sorduğunda
insanlara dini inanç sorduğunda
03:00
given to everyone
who checks off the box "none"
who checks off the box "none"
58
168401
3743
''Hiçbiri'' seçeneğini işaretleyen
03:04
when Pew Research asks them
about their religious affiliation.
about their religious affiliation.
59
172168
3348
herkese verilen yavan bir isim.
03:07
(Laughter)
60
175540
1024
(Kahkahalar)
03:08
Now, a couple of interesting
things about Nones are:
things about Nones are:
61
176588
2469
Hiçbiriler ile ilgili
ilginç şeyleri sayarsak;
ilginç şeyleri sayarsak;
03:11
there are a lot of us,
62
179081
1182
bizden çok var
03:12
and we skew young.
63
180287
1486
ve dağılımımız genç.
03:14
In 2014, there were over 56 million
religiously unaffiliated Nones
religiously unaffiliated Nones
64
182948
6338
2014'de, Amerika'da 56 milyonun üzerinde
bir dine bağlı olmayan Hiçbiri vardı
03:21
in the United States.
65
189310
1177
03:23
And Nones account
for over one-third of adults
for over one-third of adults
66
191029
4136
ve 18 ila 33 yaş arası yetişkinlerin
3'de 1'inden fazlası
3'de 1'inden fazlası
03:27
between the ages of 18 to 33.
67
195189
2762
Hiçbiri olarak görünüyor.
03:30
But the most interesting thing
to me about Nones
to me about Nones
68
198489
2953
Ancak, Hiçbirilerle ilgili
bana en ilginç gelen şey
bana en ilginç gelen şey
03:33
is that we're often spiritual.
69
201466
2302
çoğumuz maneviyata düşkünüz.
03:35
In fact, 68 percent of us believe,
with some degree of certainty,
with some degree of certainty,
70
203792
4220
Aslında, %68'imiz derecesi
değişmekle birlikte
değişmekle birlikte
bir Tanrı olduğuna inanıyoruz
03:40
that there is a God.
71
208036
1380
03:41
We're just not sure who it is.
72
209440
1513
yalnız kim olduğundan emin değiliz.
03:42
(Laughter)
73
210977
2000
(Kahkahalar)
03:45
So the first takeaway for me
74
213861
1965
Bir Hiçbiri olduğumu anladığımda
03:47
when I realized I was a None
and had found that information out
and had found that information out
75
215850
4061
yaptığım ilk çıkarım ve öğrendiğim şey
03:51
was that I wasn't alone.
76
219935
1808
yalnız olmadığımdı.
Sonunda Amerika'da birçok üyesi olan
03:54
I was finally part of a group in America
77
222139
2040
03:56
that had a lot of members,
78
224203
1478
bir gruba dâhil olmuştum
03:57
which felt really reassuring.
79
225705
1635
ve bu çok rahatlatıcıydı.
03:59
But then the second,
not-so-reassuring takeaway
not-so-reassuring takeaway
80
227731
2691
Fakat sonra, o kadar da rahatlık
vermeyen ikinci bir bilgi edindim
vermeyen ikinci bir bilgi edindim
04:02
was that, oh, man, there are a lot of us.
81
230446
2231
uhu, bizden bir sürü vardı.
04:04
That can't be good,
82
232701
1222
Bu iyi bir şey olamazdı
04:05
because if a lot of highly spiritual
people are currently godless,
people are currently godless,
83
233947
3853
çünkü bu kadar sayıda maneviyata
düşkün insan halen tanrısızsa,
düşkün insan halen tanrısızsa,
04:09
maybe finding God is not going to be
as easy as I had originally hoped.
as easy as I had originally hoped.
84
237824
3735
belki de Tanrı'yı bulmak sandığım
kadar kolay olmayacaktı.
kadar kolay olmayacaktı.
04:13
So that is when I decided
that on my spiritual journey,
that on my spiritual journey,
85
241583
3324
Bu nedenle manevi yolculuğa
çıkmaya karar verdiğimde,
çıkmaya karar verdiğimde,
04:16
I was going to avoid the obvious places
86
244931
2074
belirli yerlerden uzak durmaya
04:19
and skip the big-box religions altogether
87
247029
2496
ve büyük dinlerin hepsini
elemeye karar verdim.
elemeye karar verdim.
04:21
and instead venture out
into the spiritual fringe
into the spiritual fringe
88
249549
3658
Bunun yerine kıyıda köşede
kalmış medyumlara
kalmış medyumlara
04:25
of mediums
89
253231
1309
ve manevi şifacılara
04:26
and faith healers
90
254564
1182
ve "Tanrı" adamlara
04:28
and godmen.
91
256381
1162
bakacaktım.
04:30
But remember, I'm a non-absolutist,
92
258336
2038
Ama unutmayın,
ben mutlakçılığa karşı biriyim,
ben mutlakçılığa karşı biriyim,
04:32
which means I was pretty inclined
to keep a fairly open mind,
to keep a fairly open mind,
93
260398
3919
yani açık fikirli olmaya
oldukça meyilliyim
oldukça meyilliyim
04:36
which turned out to be a good thing,
94
264341
2088
ve bunun iyi bir şey olduğu anlaşıldı;
04:38
because I went to a witch's potluck dinner
95
266453
3714
iki cadıyla arkadaş olduğum
04:42
at the LGBT Center in New York City,
96
270191
2912
New York LGBT merkezinde
04:45
where I befriended two witches;
97
273127
1712
bir cadının ''potluck'' yemeğine gittim.
04:47
drank a five-gallon jerrican
full of volcanic water
full of volcanic water
98
275814
3741
Peru'da bir şamanla 20 litrelik bidondan
04:51
with a shaman in Peru;
99
279579
1380
volkan suyu içtim.
Bir toplantı merkezinde
bir azizle kucaklaştım,
bir azizle kucaklaştım,
04:54
got a hug from a saint
in the convention center --
in the convention center --
100
282173
2420
04:56
she smelled really nice --
101
284617
1345
gerçekten hoş kokuyordu.
04:57
(Laughter)
102
285986
1729
(Kahkahalar)
04:59
chanted for hours in a smoke-filled,
heat-infused sweat lodge
heat-infused sweat lodge
103
287739
3747
Meksika kıyılarında dumanla dolu,
sıcak ve havasız
sıcak ve havasız
bir buhar kulübesinde
saatlerce ilahi söyledim.
saatlerce ilahi söyledim.
05:03
on the beaches of Mexico;
104
291510
1487
05:05
worked with a tequila-drinking medium
to convene with the dead,
to convene with the dead,
105
293958
3288
Garip bir şekilde,
içlerinde kayın validemin
içlerinde kayın validemin
05:09
who oddly included both
my deceased mother-in-law
my deceased mother-in-law
106
297270
3358
ve hip hop grubu The Roots'un
menajerininde de bulunduğu,
menajerininde de bulunduğu,
05:12
and the deceased manager
of the hip-hop group The Roots.
of the hip-hop group The Roots.
107
300652
3176
ölülerin ruhlarını çağırırken
tekila içen bir medyumla çalıştım.
tekila içen bir medyumla çalıştım.
05:15
(Laughter)
108
303852
1083
(Kahkahalar)
05:16
Yeah, my mother-in-law told me
she was really happy
she was really happy
109
304959
2743
Kayın validem,
oğlu beni seçtiği için
oğlu beni seçtiği için
05:19
her son had chosen me for his wife.
110
307726
2006
çok mutlu olduğunu söyledi.
05:21
Duh! But --
111
309756
1151
Hıı! Ama..
05:22
(Laughter)
112
310931
1939
(Kahkahalar)
05:24
Yeah.
113
312894
1158
Evet.
05:26
But the manager of The Roots
114
314076
2089
Ama The Roots'un menajeri
05:28
said that maybe I should cut back
on all the pasta I was eating.
on all the pasta I was eating.
115
316189
3316
makarnayı azaltmamın
iyi olabileceğini söyledi.
iyi olabileceğini söyledi.
Karbonhidratı azalt diyen
05:31
I think we can all agree
116
319529
1608
merhum kayın validem olmadığı için
kocamın şanslı olduğu konusunda
kocamın şanslı olduğu konusunda
05:33
that it was lucky for my husband
that it wasn't his dead mother
that it wasn't his dead mother
117
321161
3038
hepimizin hemfikir olduğunu umuyorum.
05:36
who suggested I lay off carbs.
118
324223
1483
05:37
(Laughter)
119
325730
1094
(Kahkahalar)
05:38
I also joined a laughing yoga group
out of South Africa;
out of South Africa;
120
326848
3879
Ayrıca Güney Afrika'da kahkahalı
bir yoga grubuna katıldım.
bir yoga grubuna katıldım.
05:43
witnessed a woman have
a 45-minute orgasm --
a 45-minute orgasm --
121
331917
3671
Bir kadının 45 dakikalık orgazmına
şahit oldum,
şahit oldum,
05:47
I am not making this up --
122
335612
1323
uydurmuyorum,
05:48
as she tapped into
the energy of the universe --
the energy of the universe --
123
336959
2562
evrenin enerjisine bağlanıyordu.
05:51
I think I'm going to go back there --
124
339545
1821
Sanırım oraya tekrar gideceğim.
05:53
(Laughter)
125
341844
2372
(Kahkahalar)
05:57
called God from a phone booth
in the Nevada desert at Burning Man,
in the Nevada desert at Burning Man,
126
345350
4056
Nevada Çölü'nde Burning Man Festivalinde
bir telefon kulübesinden Tanrıyı aradım.
bir telefon kulübesinden Tanrıyı aradım.
06:01
wearing a unitard and ski goggles;
127
349430
2068
Tayt giyip kayak gözlükleri takmıştım
06:04
and I had an old Indian guy
lie on top of me,
lie on top of me,
128
352556
3508
ve üzerime yaşlı bir Hintli uzandı,
06:08
and no, he wasn't my husband.
129
356088
2010
hayır, kocam değildi,
06:10
This was a perfect stranger named Paramji,
130
358122
2413
Paramji adında hiç tanımadığımı biriydi.
06:12
and he was chanting into my chakras
131
360559
1763
O benim yonimi (Sanskritçe: vajina)
06:14
as he tapped into the energy forces
of the Universe to heal my "yoni,"
of the Universe to heal my "yoni,"
132
362346
4678
iyileştirmek için evrenin enerjisini
bana doğru yönlendirirken
bana doğru yönlendirirken
06:19
which is a Sanskrit word for "vagina."
133
367048
2991
çakralarıma bir şeyler söylüyordu.
06:22
(Laughter)
134
370063
1324
(Kahkahalar)
06:23
I was going to have a slide here,
135
371411
1572
Burada sizin için bir slayt yapacaktım
06:25
but a few people suggested
136
373007
1831
fakat TED hatta TEDWomen'dan
06:26
that a slide of my yoni
at TED -- even TEDWomen --
at TED -- even TEDWomen --
137
374862
4315
bir kaç kişi, benim yoni slaytının
06:31
not the best idea.
138
379201
1359
iyi fikir olmadığını söyledi.
06:32
(Laughter)
139
380584
1158
(Kahkahalar)
06:34
Very early in my quest,
140
382927
1664
Tanrıyı sorguladığım ilk yıllarda,
06:36
I also went to see the Brazilian
faith healer John of God
faith healer John of God
141
384615
3336
Brezilya'daki merkezine
Brezilyalı şifacı Tanrı'nın John'unu
Brezilyalı şifacı Tanrı'nın John'unu
06:39
at his compound down in Brazil.
142
387975
1765
görmeye de gittim.
06:42
Now, John of God is considered
a full-trance medium,
a full-trance medium,
143
390166
3049
Bu arada, Tanrı'nın John'u
ölü insanlarla konuşabilen
ölü insanlarla konuşabilen
06:45
which basically means
he can talk to dead people.
he can talk to dead people.
144
393239
2521
tam-transta bir medyum olarak biliniyor.
06:48
But in his case, he claims
to channel a very specific group
to channel a very specific group
145
396173
3765
Ama, sizdeki sorunları
iyileştirmek için ölü doktorlar
iyileştirmek için ölü doktorlar
06:51
of dead saints and doctors
146
399962
1438
ve azizlerden oluşan
06:53
in order to heal
whatever's wrong with you.
whatever's wrong with you.
147
401424
2379
çok özel bir grubu
yönlendirdiğini iddia ediyor.
yönlendirdiğini iddia ediyor.
06:55
And although John of God does
not have a medical degree
not have a medical degree
148
403827
2948
Her ne kadar Tanrı'nın John'unun
herhangi bir tıp eğitimi
herhangi bir tıp eğitimi
06:58
or even a high school diploma,
149
406799
2084
veya bir lise diploması bile olmasa da
07:01
he actually performs surgery --
150
409653
1699
gerçekten ameliyat yapıyor,
07:04
the real kind, with a scalpel,
151
412186
1675
gerçek bir neşterle
07:06
but no anesthesia.
152
414504
1237
ama anestezi kullanmadan.
07:08
Yeah, I don't know.
153
416893
1160
Yani, bilemiyorum.
07:10
He also offers invisible surgery,
where there is no cutting,
where there is no cutting,
154
418077
3470
Ayrıca hiç kesik olmayan
görünmez ameliyatlar
görünmez ameliyatlar
ve vekâlet ameliyatı yapıyor.
07:13
and surrogate surgery,
155
421571
1157
07:14
where he supposedly can treat somebody
who is thousands of miles away
who is thousands of miles away
156
422752
4098
İddialara göre binlerce kilometre
ötedeki birini, ameliyatı onun sevdiği
ötedeki birini, ameliyatı onun sevdiği
07:18
by performing a procedure on a loved one.
157
426874
2202
başka biri üzerinde yaparak
tedavi edebiliyormuş.
tedavi edebiliyormuş.
07:21
Now, when you go to visit John of God,
158
429747
1843
Şimdi, Tanrı'nın John'unu
ziyaret etmeye giderseniz
ziyaret etmeye giderseniz
07:23
there are all kinds
of rules and regulations.
of rules and regulations.
159
431614
2136
bir sürü kural ve
düzenlemeyle karşılaşırsınız,
düzenlemeyle karşılaşırsınız,
07:25
It's a whole complicated thing,
160
433774
1582
bayağı karmaşık şeyler,
07:27
but the bottom line is that
you can visit John of God
you can visit John of God
161
435380
3259
fakat sonuçta;
Tanrı'nın John'unu ziyaret edebilir
Tanrı'nın John'unu ziyaret edebilir
07:30
and present him with three things
that you would like fixed,
that you would like fixed,
162
438663
3207
ve ona düzelmesini istediğiniz
üç şeyi sunabilirsiniz,
üç şeyi sunabilirsiniz,
07:33
and he will set the dead saints
and doctors to work on your behalf
and doctors to work on your behalf
163
441894
3097
o da sizin adınıza çalışması için
ölü azizleri ve doktorları ayarlar.
07:37
to get the job done.
164
445015
1183
07:38
(Laughter)
165
446222
1009
(Kahkahalar)
07:39
Now, before you snicker,
166
447255
2475
Siz gülmeye devam edin
07:41
consider
167
449754
1484
ama internet sayfasına göre
07:43
that, at least according to his website,
168
451262
1972
sekiz milyondan fazla kişi
07:45
over eight million people --
169
453258
1782
onu görmeye gitmiş,
07:47
including Oprah,
170
455802
1178
Televizyon Gündüz Kuşağı Tanrıçası
07:49
the Goddess of Daytime TV --
171
457630
1945
Oprah dahil.
07:52
have gone to see John of God,
172
460441
1863
Tanrı'nın John'unu görmeye gitmişler.
07:54
and I was pre-wired to keep an open mind.
173
462328
2664
Açık fikirli olma konusunda
önceden eğitimliydim
önceden eğitimliydim
07:58
But to be honest, the whole thing for me
was kind of weird and inconclusive,
was kind of weird and inconclusive,
174
466124
3618
ama doğrusu bütün bunlar benim için
bile acayipti ve inandırıcı değildi
bile acayipti ve inandırıcı değildi
08:01
and in the end, I flew home,
175
469766
1751
ve sonunda eve döndüğümde
08:03
even more confused
than I already started out.
than I already started out.
176
471541
2491
kafam öncekinden de karışıktı.
08:06
But that doesn't mean
I came home empty-handed.
I came home empty-handed.
177
474913
2382
Ama bu eve eli boş geldiğim
anlamına da gelmiyor.
anlamına da gelmiyor.
08:10
In the weeks leading up
to my trip to Brazil,
to my trip to Brazil,
178
478605
2553
Brezilya seyahatimden önceki haftalarda,
08:13
I mentioned my upcoming plans
to some friends
to some friends
179
481182
2769
bazı arkadaşlarıma ve
zamanında avukatı olduğum
zamanında avukatı olduğum
08:15
and to a couple of colleagues at Google,
180
483975
1946
Google'daki birkaç meslektaşıma
08:17
where I was a lawyer at the time.
181
485945
1671
bu planımdan bahsetmiştim.
08:20
And I might have mentioned it
to a couple more people
to a couple more people
182
488028
2508
Aslında birkaç kişiye daha
bahsetmiş olabilirim,
bahsetmiş olabilirim,
08:22
because I'm chatty,
183
490560
1191
çünkü geveze biriyimdir.
08:23
including my neighbor,
184
491775
1208
Mesela komşum,
08:25
the guy who works at the local
coffee shop I go to each morning,
coffee shop I go to each morning,
185
493672
3096
her sabah gittiğim kahve
dükkanında çalışan çocuk,
dükkanında çalışan çocuk,
08:29
the checkout lady at Whole Foods
186
497181
1734
Whole Foods'ta kasadaki hanımefendi,
08:31
and a stranger who sat
next to me on the subway.
next to me on the subway.
187
499486
2336
metroda yanımda oturan yabancı gibi.
08:34
I told each of them where I was going
188
502743
2216
Onların her birine gideceğim yeri
08:36
and why,
189
504983
1171
ve nedenini söyledim
08:38
and I offered to carry three wishes
of theirs down to Brazil,
of theirs down to Brazil,
190
506178
4421
ve onlara üç dileklerini
Brezilya'ya götürmeyi, Tanrı'nın John'unu
Brezilya'ya götürmeyi, Tanrı'nın John'unu
görmeye gidenlerin başkalarının
dileğini de vekâlaten götürebildiğini
dileğini de vekâlaten götürebildiğini
08:42
explaining that anyone going
to see John of God
to see John of God
191
510623
2769
08:45
could act as a proxy for others
192
513416
1810
ve böylece onları bu yolculuktan kurtarıp
08:47
and save them the trip.
193
515250
1172
dileklerini taşımayı önermiştim.
08:49
And to my surprise, my in-box overflowed.
194
517795
3135
Gelen kutum dolup taştığında şaşırdım.
08:53
Friends told friends who told friends,
195
521906
1901
Herkes arkadaşına söylemiş
08:55
and those friends
apparently told more friends,
apparently told more friends,
196
523831
2236
ve bu arkadaşlar da görünüşe
göre başka arkadaşlara,
göre başka arkadaşlara,
08:58
other strangers
and the guys at their coffee shops,
and the guys at their coffee shops,
197
526091
2410
diğer kişilere,
kahve dükkanındaki arkadaşlara
kahve dükkanındaki arkadaşlara
09:00
until it seemed that days
before I left for Brazil
before I left for Brazil
198
528525
2404
ve Brezilya'ya gidene kadar
09:02
that there was no one who did not
have my email address.
have my email address.
199
530953
2935
e-posta adresimi öğrenmeyen kalmamış.
09:06
And at the time, all I could conclude
was that I had offered too much
was that I had offered too much
200
534765
4350
O zamanlar çıkardığım tek sonuç
çok fazla kişiye
çok fazla kişiye
09:11
to too many.
201
539139
1157
çok fazla şey önerdiğimdi.
09:13
But when I actually reread
those messages a few years later,
those messages a few years later,
202
541302
3679
Fakat birkaç yıl sonra bu mesajları
tekrar okuduğumda
tekrar okuduğumda
09:18
I noticed something completely different.
203
546172
2765
tamamen farklı bir şey fark ettim.
09:22
Those emails actually shared
three commonalities,
three commonalities,
204
550728
3324
Bu e-postaların üç ortak yönü vardı.
09:26
the first of which was rather curious.
205
554885
1824
Birincisi oldukça ilginçti.
09:29
Almost everyone sent me meticulous details
about how they could be reached.
about how they could be reached.
206
557791
4640
Neredeyse herkes onlara nasıl
ulaşılacağına dair net detaylar vermişti.
ulaşılacağına dair net detaylar vermişti.
09:35
I had told them,
or their friends had told them,
or their friends had told them,
207
563239
2896
Yani ben ya da arkadaşları onlara,
09:38
that along with the list
of the three things they wanted fixed,
of the three things they wanted fixed,
208
566159
3133
düzelmesini istedikleri üç şeyin
listesinin yanı sıra, resimlerine
listesinin yanı sıra, resimlerine
09:41
I needed their photo, their name
and their date of birth.
and their date of birth.
209
569316
3598
isimlerine ve doğum tarihlerine de
ihtiyacım olduğunu söylemişti.
ihtiyacım olduğunu söylemişti.
09:45
But they gave me full addresses, with,
like, apartment numbers and zip codes,
like, apartment numbers and zip codes,
210
573533
4132
Ama onlar bana kapı no ve posta
kodları ile tam adreslerini vermişlerdi,
kodları ile tam adreslerini vermişlerdi,
09:49
as if John of God was going
to stop by their house
to stop by their house
211
577689
2355
sanki Tanrı'nın John'u
onların evine uğrayacak,
onların evine uğrayacak,
09:52
and see them in person
or send along a package.
or send along a package.
212
580068
2352
onları şahsen görecek
veya bir paket gönderecekmiş gibi.
veya bir paket gönderecekmiş gibi.
09:55
It was as if, in the highly unlikely event
that their wishes were granted
that their wishes were granted
213
583250
4357
Sanki, uzak bir ihtimal olsa bile
dilekleri Tanrı'nın John'u
dilekleri Tanrı'nın John'u
tarafından kabul edilirse,
09:59
by John of God,
214
587631
1192
10:00
they just wanted to make sure
that they weren't delivered
that they weren't delivered
215
588847
2773
bunun yanlış adres ya da yanlış kişiye
10:03
to the wrong person or the wrong address.
216
591644
1970
gitmediğinden emin olmak ister gibi.
10:05
Even if they didn't believe,
217
593638
2166
İnanmasalar bile,
10:07
they were hedging their bets.
218
595828
1604
işi sağlama almak istemişlerdi.
10:10
The second commonality
was just as curious,
was just as curious,
219
598785
2913
İkinci ortak nokta da yine ilgi çekici
10:14
but far more humbling.
220
602612
1386
ama çok daha mütevazi bir şeydi.
10:17
Virtually everyone --
221
605784
1361
Abartısız herkes,
10:19
the stranger on the subway,
222
607925
1305
metrodaki yabancı,
10:21
the guy at the coffee shop,
223
609827
1308
kahve dükkanındaki adam,
10:23
the lawyer down the hall,
224
611530
1323
adliyedeki avukat,
10:25
the Jew, the atheist,
the Muslim, the devout Catholic --
the Muslim, the devout Catholic --
225
613310
3172
Yahudi, ateist, Müslüman, dindar Katolik,
10:28
all asked for essentially
the same three things.
the same three things.
226
616873
3212
hepsi temelde üç aynı şeyi istemişti.
10:33
OK, there were a couple of outliers,
and yes, a few people asked for cash.
and yes, a few people asked for cash.
227
621020
3667
Tamam, birkaç tane sapkın vardı
ve evet bazıları da para istedi
ve evet bazıları da para istedi
10:36
But when I eliminated what were
ultimately a handful of anomalies,
ultimately a handful of anomalies,
228
624711
4382
ama hepi topu üç beş anormali elediğimde
10:41
the similarities were staggering.
229
629527
2314
benzerlikler çok şaşırtıcıydı.
10:45
Almost every single person
230
633931
2188
Neredeyse herkes ilk olarak
10:48
first asked for good health
for themselves and their families.
for themselves and their families.
231
636828
3839
kendileri ve aileleri için
sağlıklı bir yaşam istemişti.
sağlıklı bir yaşam istemişti.
10:54
Almost universally,
232
642001
1377
Neredeyse bir bütün halinde,
10:56
they next asked for happiness
233
644212
1474
mutluluk istemişlerdi
10:58
and then love,
234
646829
1151
ve sonra aşk.
11:01
in that order:
235
649439
1176
Sıralama şöyleydi:
11:03
health, happiness, love.
236
651824
1755
sağlık, mutluluk, aşk.
11:07
Sometimes they asked for a specific
health issue to be fixed,
health issue to be fixed,
237
655585
2927
Bazıları belirli bir sağlık sorununun
düzelmesini istemişti
düzelmesini istemişti
11:10
but more often than not, they just
asked for good health in general.
asked for good health in general.
238
658536
3322
ama genel olarak
hepsi sağlıklı olmayı istiyordu.
hepsi sağlıklı olmayı istiyordu.
11:15
When it came to happiness,
239
663222
1276
Konu mutluluk olduğunda,
11:17
they each phrased it slightly differently,
240
665031
2176
her biri bunu birazcık
farklı anlatmıştı,
farklı anlatmıştı,
11:20
but they all asked for the same
specific subtype of happiness, too --
specific subtype of happiness, too --
241
668052
4596
ama hepsi mutluluğun
aynı alt türünü istemişti.
aynı alt türünü istemişti.
11:26
the kind of happiness that sinks in
242
674282
2081
Hani içinize işleyip
11:28
and sets down roots in your soul;
243
676832
1943
ruhunuzda hissettiğiniz mutluluğu;
11:32
the kind of happiness
that could sustain us,
that could sustain us,
244
680521
2336
bize güç veren türden mutluluğu,
11:35
even if we were to lose
absolutely everything else.
absolutely everything else.
245
683922
2926
her şeyi kaybetmek üzere olsak bile.
11:40
And for love,
246
688587
1152
Aşka gelirsek,
11:42
they all asked for the kind
of romantic love,
of romantic love,
247
690779
2218
hepsi romantik aşk istemişti,
11:45
the soul mate that we read about
in epic romantic novels,
in epic romantic novels,
248
693021
3976
büyük romanlarda okuduğumuz bir ruh eşi,
11:50
the kind of love that will stay with us
till the end of our days.
till the end of our days.
249
698396
3220
son günlerimize kadar
yanımızda kalan bir aşk.
yanımızda kalan bir aşk.
11:55
Sorry, that's my husband.
250
703893
2015
Kusura bakmayın, o benim kocam.
12:00
Crap! Now I forgot my place.
251
708665
1585
Tüh! Ne dediğimi unuttum.
12:02
(Laughter)
252
710274
2019
(Kahkaha)
12:05
(Applause)
253
713176
4801
(Alkış ve tezahürat)
12:14
So by and large,
254
722602
1559
Genel olarak
12:16
all of these friends and strangers,
255
724185
2388
bütün bu arkadaşlar ve yabancılar
12:18
regardless of their background,
race or religion,
race or religion,
256
726597
3354
ırk, din ya da geçmişleri ne olursa olsun
hepsi aynı şeyleri istiyordu,
12:22
all asked for the same things,
257
730762
1664
12:24
and they were the same things
that I really wanted,
that I really wanted,
258
732450
2762
benim istediğim de tam aynı şeylerdi.
12:27
the simplified version
of the basic human needs
of the basic human needs
259
735236
2802
Abraham Maslow ve Manfred Max-Neef
gibi sosyal bilimciler
gibi sosyal bilimciler
12:30
identified by social scientists
like Abraham Maslow and Manfred Max-Neef.
like Abraham Maslow and Manfred Max-Neef.
260
738062
4621
tarafından anlatılan temel insan
ihtiyaçların basit bir versiyonuydu.
ihtiyaçların basit bir versiyonuydu.
12:35
No one asked for answers
to the big existential questions
to the big existential questions
261
743668
3118
Hiç kimse yola çıkma nedenim olan
Tanrının varlığına dair delilleri veya
Tanrının varlığına dair delilleri veya
12:38
or for proof of God or the meaning of life
like I had set out to find.
like I had set out to find.
262
746810
3405
hayatın anlamı gibi
büyük varoluşsal sorulara cevap istemedi.
büyük varoluşsal sorulara cevap istemedi.
12:42
They didn't even ask for an end
to war or global hunger.
to war or global hunger.
263
750596
2982
Savaşlara ve dünyadaki açlığa
son vermeyi bile dilemediler.
son vermeyi bile dilemediler.
12:46
Even when they could have asked
for absolutely anything,
for absolutely anything,
264
754879
3603
Gerçekten akla gelebilecek
her şeyi isteyebilecekken,
her şeyi isteyebilecekken,
12:50
they all asked for health,
happiness and love.
happiness and love.
265
758506
3035
hepsi sağlık, mutluluk ve aşk istedi.
12:55
So now those emails had
a third commonality as well.
a third commonality as well.
266
763418
2748
Bu e-postaların üçüncü ortak özelliği;
12:59
Each of them ended in the exact same way.
267
767444
3128
hepsi aynı sonla bitiyordu.
13:03
Instead of thanking me for carting
their wishes all the way to Brazil,
their wishes all the way to Brazil,
268
771597
3766
Dileklerini Brezilya'ya kadar ileteceğim
için bana teşekkür etmek yerine
için bana teşekkür etmek yerine
13:08
everyone said,
269
776427
1215
herkes,
13:11
"Please don't tell anyone."
270
779285
1472
''Lütfen kimseye söyleme''
diyordu.
diyordu.
13:14
So I decided to tell everyone --
271
782738
2216
Bu nedenle de
herkese söylemeye karar verdim
herkese söylemeye karar verdim
13:16
(Laughter)
272
784978
1231
(Kahkahalar)
13:18
right here on this stage,
273
786233
1498
ve tam burada, bu sahnede.
13:21
not because I'm untrustworthy,
274
789421
1790
Güvenilmez biri olduğumdan değil,
13:23
but because the fact
that we have so much in common
that we have so much in common
275
791867
3242
çok fazla ortak noktamız olduğu için.
13:27
feels especially important for us
all to hear, especially now,
all to hear, especially now,
276
795133
3486
Bunları bilmek hepimiz için çok önemli,
özellikle şu anda, çünkü;
özellikle şu anda, çünkü;
13:30
when so many of the world's problems
277
798643
2047
dünyadaki problemlerin bu kadar çok
13:32
seem to be because we keep focusing
on the things that make us different,
on the things that make us different,
278
800714
3987
olma nedeni, bizi birbirimize bağlayan
şeylere değil, bizi farklı yapan şeylere
şeylere değil, bizi farklı yapan şeylere
13:36
not on what binds us together.
279
804725
1883
odaklanıyor olmamız gibi görünüyor.
13:39
And look -- I am the first to admit
that I am not a statistician,
that I am not a statistician,
280
807765
4376
Ve bakın, baştan söyleyeyim
ben bir istatistikçi değilim
ben bir istatistikçi değilim
13:44
and that the data I presented to you
that I just accumulated in my in-box
that I just accumulated in my in-box
281
812790
3920
ve size sunduğum verileri
sadece gelen kutumdan topladım.
sadece gelen kutumdan topladım.
13:48
is more anecdotal than scientific,
more qualitative than quantitative.
more qualitative than quantitative.
282
816734
5101
Bilimselden ziyade birer anlatı, öykü,
ve sayısaldan çok niteliksel.
ve sayısaldan çok niteliksel.
13:54
It is, as anyone who works
with data would tell you,
with data would tell you,
283
822394
3222
Verilerle çalışan herkes
size aynı şeyi söyleyecektir;
size aynı şeyi söyleyecektir;
13:57
hardly a statistically significant
or demographically balanced sample.
or demographically balanced sample.
284
825640
3824
bu istatistiksel olarak geçersize yakın,
demografik olarak dengesiz bir örneklem.
demografik olarak dengesiz bir örneklem.
14:01
But nonetheless, I find myself
thinking about those emails
thinking about those emails
285
829488
4061
Yine de, o e-postaları
düşünmeden edemiyorum
düşünmeden edemiyorum
14:05
every time I reflect back
on the bias and prejudice
on the bias and prejudice
286
833573
3552
ve sonra hayatım boyunca karşılaştığım
bütün tarafgirlikleri
bütün tarafgirlikleri
ve ön yargıları tekrar düşününce
14:09
that I've faced in my life,
287
837149
1517
14:11
or when there's another hate crime
or a senseless tragedy
or a senseless tragedy
288
839131
2894
veya nefret kusmaları ya da
anlamsız trajedileri,
anlamsız trajedileri,
14:14
that underscores the disheartening sense
289
842049
2612
bizim bu farklılıkları
aşabileceğimiz konusunda
aşabileceğimiz konusunda
14:16
that our differences
might be insurmountable.
might be insurmountable.
290
844685
2853
cesaretimin kırıldığını hissediyorum.
14:21
I then remind myself that I have evidence
291
849070
2310
Ama sonra kendime
bir kanıtım var deyip,
bir kanıtım var deyip,
14:23
that the humbling, unifying commonality
292
851404
2582
insan olmanın mütevazi ve birleştirici
sıradanlığını düşünüyorum
14:26
of our humanity
293
854010
1610
14:27
is that, even when presented
with the opportunity
with the opportunity
294
855644
2968
ve bu sıradanlıkla,
aklımıza gelen her şeyi
aklımıza gelen her şeyi
14:30
to ask for anything at all,
295
858636
2153
isteme şansı bulduğumuzda bile,
14:32
most of us want the same things,
296
860813
1937
hep aynı şeyleri istiyoruz,
14:34
and that this is true
no matter who we are,
no matter who we are,
297
862774
2705
kim olursak olalım bu böyle
14:38
what name we call our god,
298
866179
1917
Tanrımıza hangi adı verirsek verelim,
14:40
or which religion, if any, we call home.
299
868702
3122
hangi dinden olursak olalım, eğer
inanıyorsak ona ev diyoruz.
inanıyorsak ona ev diyoruz.
14:45
I then also note
300
873300
1604
Aynı zamanda fark ettim ki
14:46
that apparently some of us
want these things so badly
want these things so badly
301
874928
3367
bazılarımız bu şeyleri
o kadar çok istiyor ki
o kadar çok istiyor ki
14:50
that we would email a None,
302
878821
1777
bir Hiçbirine mail gönderiyor.
14:53
a spiritually confused None like me --
303
881319
3287
Benim gibi ruhani yönden
kafası karışık bir Hiçbirine--
kafası karışık bir Hiçbirine--
14:56
some might say otherwise
confused as well --
confused as well --
304
884630
2108
bazıları başka yönlerden de
kafası karışık diyebilir--
kafası karışık diyebilir--
14:59
and that we would seek out this stranger
and email her our deepest wishes,
and email her our deepest wishes,
305
887742
4781
Çünkü çok uzak bir ihtimal olsa bile
ne olur ne olmaz diyerek,
ne olur ne olmaz diyerek,
15:04
just in case there is
the remote possibility
the remote possibility
306
892547
3345
dileklerimizin Tanrı değil ama
aşağı yukarı öyle olan biri tarafından
aşağı yukarı öyle olan biri tarafından
15:07
that they might be granted
by someone who is not a god,
by someone who is not a god,
307
895916
3641
kabul edilebileceğini düşünerek
bir yabancıya en derin dileklerimizi
bir yabancıya en derin dileklerimizi
15:11
much less our god,
308
899581
2389
e postayla gönderip medet umuyoruz.
15:13
someone who is not even
a member of our chosen religion,
a member of our chosen religion,
309
901994
2973
Hatta bu kişi bizim dinimizden
bile değilken
bile değilken
15:17
someone who, when you
look at him on paper,
look at him on paper,
310
905998
2001
ve kâğıt üzerinde, hiç de bu dilekleri
15:20
seems like an unlikely
candidate to deliver.
candidate to deliver.
311
908023
2490
iletmeye namzet biri gibi görünmüyorken.
15:24
And so now,
312
912354
1165
Ve artık
15:26
when I reflect back on my spiritual quest,
313
914494
3129
manevi arayışıma dönüp baktığımda
15:31
even though I did not find God,
314
919758
2120
Tanrı'yı bulamamış olsam da
15:35
I found a home in this:
315
923211
2308
ait olduğum bir yer, ev buldum:
15:39
even today, in a world
fractured by religious,
fractured by religious,
316
927170
4121
Bugün dünyada din, etnisite, siyaset,
15:44
ethnic, political, philosophical,
and racial divides,
and racial divides,
317
932069
5137
felsefe ve ırk bakımından
bölünmüş olsak
bölünmüş olsak
15:49
even with all of our obvious differences,
318
937230
3034
ve dış görünüşümüzde farklar olsa bile
15:52
at the end of the day,
319
940288
1415
son tahlilde,
15:54
and the most fundamental level,
320
942311
1715
kökünde ve derininde
15:56
we are all the same.
321
944886
1394
hepimiz aynıyız.
15:59
Thank you.
322
947613
1163
Teşekkürler.
16:00
(Applause)
323
948800
5613
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Anjali Kumar - General counsel, author, "idea acupuncturist"Anjali Kumar is a Brooklyn-born, first-generation Indian American author, attorney, advisor, speaker and “idea acupuncturist.”
Why you should listen
Anjali Kumar is the Chief People Officer and General Counsel at Cheddar, author and "idea acupuncturist." She was formerly the Head of Social Innovation and Founding General Counsel at Warby Parker, a transformative lifestyle brand offering designer eyewear at affordable prices while leading the way for socially conscious businesses. Prior to joining Warby Parker, Kumar was Senior Counsel at Google where she was a commercial and product attorney on areas ranging from Google X to YouTube. She is an Adjunct Professor at Columbia Business School and Fordham University and serves as an advisor to prominent technology companies, luxury fashion brands, consumer products and non-profit organizations including Malala Fund, IDEO.org and organize.org. She serves on the Board of Directors of Happy Money, GloScience Professional, Amplifier Foundation, Edible Schoolyard NY, and GrowNYC and the Guggenheim museum’s Global Innovation Group. Anjali’s first book, Stalking God: My Unorthodox Search for Something to Believe In, comes out January 2018 via Seal Press.
Anjali Kumar | Speaker | TED.com