TEDxMidAtlantic
Melanie Nezer: The fundamental right to seek asylum
Melanie Nezer: Temel hak olarak iltica talebinde bulunma hakkı
Filmed:
Readability: 4.2
1,577,377 views
Mülteci ve göçmen hakları avukatı Melanie Nezer, savunmasız durumda olanları korumak konusunda vatandaşların devleti nasıl sorumlu tutabileceklerini göstererek güney ABD sınırındaki krize derhâl tarihi bir bakış açısıyla bakılması gerektiğini paylaşıyor. "Bir ülke gücünü şefkat ve faydacılık ile gösterir, baskı ve korku ile değil" diyor.
Melanie Nezer - Refugee and immigrants rights attorney
Melanie Nezer is a national leader in efforts to inform and educate individuals, institutions, elected officials and communities about refugees and asylum seekers. Full bio
Melanie Nezer is a national leader in efforts to inform and educate individuals, institutions, elected officials and communities about refugees and asylum seekers. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
Last summer, I got a call
from a woman named Ellie.
from a woman named Ellie.
0
852
3173
Geçen yaz, Ellie isimli
bir kadın beni aradı.
bir kadın beni aradı.
Güney sınırında ailelerin
ayrı düştüklerini duymuş
ayrı düştüklerini duymuş
00:16
And she had heard about the family
separations at the southern border
separations at the southern border
1
4049
3240
ve yardım etmek için ne
yapabileceğini sordu.
yapabileceğini sordu.
00:19
and wanted to know
what she could do to help.
what she could do to help.
2
7313
2502
Dedesinin ve babasının
hikâyesini anlattı.
hikâyesini anlattı.
00:21
She told me the story
of her grandfather and his father.
of her grandfather and his father.
3
9839
3949
00:26
When they were kids in Poland,
4
14285
2088
Çocukluğunda, Polonya'da oğlunun
güvenliğinden endişelenen babası,
güvenliğinden endişelenen babası,
00:28
their father,
5
16397
1243
00:29
fearing for his son's safety,
6
17664
1904
onlara bir miktar para vermiş
00:31
gave them a little bit of money
and told them to walk west,
and told them to walk west,
7
19592
3134
ve Avrupa boyunca batıya
doğru yürümelerini söylemiş.
doğru yürümelerini söylemiş.
00:34
to just keep walking west across Europe.
8
22750
2360
00:37
And they did.
9
25134
1159
Onlar da bunu yapmışlar,
Avrupa boyunca tüm yolu yürümüşler.
Avrupa boyunca tüm yolu yürümüşler.
00:38
They walked all the way
west across Europe,
west across Europe,
10
26317
2018
Ardından, bir bota binmişler
ve Amerika'ya ulaşmışlar.
ve Amerika'ya ulaşmışlar.
00:40
and they got on a boat
and they got to America.
and they got to America.
11
28359
3026
00:44
Ellie said that when she heard
the stories of the teens
the stories of the teens
12
32159
4020
Ellie, Meksika boyunca yürüyen
gençlerin hikâyesini duyduğunda
gençlerin hikâyesini duyduğunda
00:48
walking up across Mexico,
13
36203
2396
düşünebildiği tek şeyin dedesi
ve erkek kardeşi olduğunu
ve erkek kardeşi olduğunu
00:50
all she could think about
was her grandfather and his brother.
was her grandfather and his brother.
14
38623
4601
ve kendisine göre, bu hikâyelerin
tamamen aynı olduğunu söyledi.
tamamen aynı olduğunu söyledi.
00:55
She said that for her, the stories
were exactly the same.
were exactly the same.
15
43248
3688
00:59
Those brothers were
the Hassenfeld Brothers --
the Hassenfeld Brothers --
16
47841
3591
Bu kardeşler, Hassenfeld kardeşlerdi;
01:03
the "Has" "bros" --
17
51456
1904
"Has" ve "Bros"
01:06
the Hasbro toy company,
18
54596
2173
yani, Hasbro oyuncak şirketi.
Bu da bizi Bay Patates Kafa'ya götürüyor.
01:08
which, of course, brought us
Mr. Potato Head.
Mr. Potato Head.
19
56793
3151
01:13
But that is not actually why
I'm telling you this story.
I'm telling you this story.
20
61254
3127
Ama bu, aslında bu hikâyeyi
anlatma sebebim değil.
anlatma sebebim değil.
01:17
I'm telling you this story
because it made me think
because it made me think
21
65302
3260
Size bunu anlatıyorum çünkü bu hikâye
bana, kendi üç çocuğumu
bana, kendi üç çocuğumu
01:20
about whether I would have the faith,
22
68586
3217
böyle bir yolculuğa yollamak için inancım
ve cesaretim olur muydu diye düşündürdü.
ve cesaretim olur muydu diye düşündürdü.
01:23
the courage,
23
71827
1545
01:25
to send my teens --
and I have three of them --
and I have three of them --
24
73396
3419
01:28
on a journey like that.
25
76839
1328
Eskiden güvenli olduğumuz yerde
artık güvenli olamayacaklarını bilerek
artık güvenli olamayacaklarını bilerek
01:31
Knowing that they wouldn't
be safe where we were,
be safe where we were,
26
79169
3407
01:34
would I be able to watch them go?
27
82600
2086
gitmelerini izleyebilir miydim?
01:38
I started my career decades ago
at the southern US border,
at the southern US border,
28
86995
4879
Kariyerime, onlarca yıl önce,
Güney ABD sınırında
Güney ABD sınırında
Orta Amerikalı sığınmacılarla
çalışarak başladım.
çalışarak başladım.
01:43
working with Central American
asylum seekers.
asylum seekers.
29
91898
2519
01:46
And in the last 16 years,
I've been at HIAS,
I've been at HIAS,
30
94928
3566
Son 16 yılda, avukat olarak
HIAS'ta bulundum.
HIAS'ta bulundum.
Bu, dünya çapında mülteci hakları için
mücadele eden bir Yahudi organizasyonu.
mücadele eden bir Yahudi organizasyonu.
01:50
the Jewish organization that fights
for refugee rights around the world,
for refugee rights around the world,
31
98518
4101
01:54
as a lawyer and an advocate.
32
102643
1689
01:56
And one thing I've learned
is that, sometimes,
is that, sometimes,
33
104919
3493
Öğrendiklerimden biri şuydu:
Bizim daha güvenli ve daha güçlü olmamızı
sağladığı söylenen şeyler,
sağladığı söylenen şeyler,
02:01
the things that we're told
make us safer and stronger
make us safer and stronger
34
109229
3890
bazen bunu sağlamaz.
02:05
actually don't.
35
113143
1205
02:07
And, in fact, some of these policies
have the opposite of the intended results
have the opposite of the intended results
36
115262
4939
Hatta bu ilkelerin bazıları,
istenenin tam tersi sonuçlara sahip
istenenin tam tersi sonuçlara sahip
ve bu esnada büyük ve gereksiz
ızdıraplara neden oluyor.
ızdıraplara neden oluyor.
02:12
and in the meantime, cause tremendous
and unnecessary suffering.
and unnecessary suffering.
37
120225
5103
02:18
So why are people showing up
at our southern border?
at our southern border?
38
126571
3137
Öyleyse neden insanlar
güney sınırımıza geliyor?
güney sınırımıza geliyor?
Güney sınırımıza gelen mülteci
ve göçmenlerin çoğu şu üç ülkeden kaçıyor:
ve göçmenlerin çoğu şu üç ülkeden kaçıyor:
02:21
Most of the immigrants and refugees
that are coming to our southern border
that are coming to our southern border
39
129732
3478
02:25
are fleeing three countries:
Guatemala, Honduras and El Salvador.
Guatemala, Honduras and El Salvador.
40
133234
4114
Guatemala, Honduras ve El Salvador.
02:29
These countries are consistently ranked
41
137952
2408
Bu ülkeler sürekli olarak dünyanın
en şiddetli ülkeleri arasında sıralanıyor.
en şiddetli ülkeleri arasında sıralanıyor.
02:32
among the most violent
countries in the world.
countries in the world.
42
140384
3311
02:35
It's very difficult to be safe
in these countries,
in these countries,
43
143719
2367
Kendiniz ve aileniz için
gelecek kurmayı bırakın,
gelecek kurmayı bırakın,
02:38
let alone build a future
for yourself and your family.
for yourself and your family.
44
146110
3265
bu ülkelerde güvende
olmanız bile çok zor.
olmanız bile çok zor.
02:42
And violence against
women and girls is pervasive.
women and girls is pervasive.
45
150180
2977
Kadınlara ve kızlara karşı şiddet yaygın.
İnsanlar Orta Amerika'dan
nesillerdir kaçıyor.
nesillerdir kaçıyor.
02:46
People have been fleeing Central America
46
154021
3270
02:49
for generations.
47
157315
1580
02:50
Generations of refugees
have been coming to our shores,
have been coming to our shores,
48
158919
2608
ABD'nin son derece dahil olduğu 1980'lerin
sivil savaşlarından kaçan mülteciler
sivil savaşlarından kaçan mülteciler
02:53
fleeing the civil wars of the 1980s,
49
161551
4761
nesillerden beri kıyılarımıza geliyor.
02:58
in which the United States
was deeply involved.
was deeply involved.
50
166336
2232
03:01
This is nothing new.
51
169227
1357
Bu yeni bir durum değil.
03:03
What's new is that recently,
there's been a spike in families,
there's been a spike in families,
52
171169
4768
Yeni olan şey, son zamanlarda
ailelerin ve çocukların
ailelerin ve çocukların
kontrol noktalarına gelip iltica talebinde
bulunmalarındaki ani artış.
bulunmalarındaki ani artış.
03:07
children and families,
showing up at checkpoints
showing up at checkpoints
53
175961
2794
03:10
and presenting themselves to seek asylum.
54
178779
2335
03:14
Now, this has been in the news lately,
55
182262
2166
Bunlar, son zamanlarda
haberlerde yer aldı,
haberlerde yer aldı,
bu yüzden bu resimleri gördüğünüzde
şunları hatırlamanızı istiyorum:
şunları hatırlamanızı istiyorum:
03:16
so I want you to remember a few things
as you see those images.
as you see those images.
56
184452
3318
İlki, bu alıkoymalar, güney sınırında
yapılan en üst düzey alıkoymalar değil
yapılan en üst düzey alıkoymalar değil
03:19
One, this is not a historically high level
of interceptions at the southern border,
of interceptions at the southern border,
57
187794
6094
ve aslında insanlar kendilerini
kontrol noktalarında tanıtıyorlar.
kontrol noktalarında tanıtıyorlar.
03:25
and, in fact, people are presenting
themselves at checkpoints.
themselves at checkpoints.
58
193912
3111
03:29
Two, people are showing up
with the clothes on their backs;
with the clothes on their backs;
59
197444
4871
İkincisi, insanlar sırtlarında
kıyafetleri ile geliyorlar.
kıyafetleri ile geliyorlar.
Bazıları parmak arası terlikle geliyor.
03:34
some of them are literally in flip-flops.
60
202339
2342
Üçüncüsü, biz dünyanın en güçlü ülkesiyiz.
03:36
And three, we're the most
powerful country in the world.
powerful country in the world.
61
204705
2946
03:40
It's not a time to panic.
62
208204
1604
Panik yapmanın zamanı değil.
03:42
It's easy from the safety
of the destination country
of the destination country
63
210601
2526
Güvenli olan varış ülkesinin, kesin şeyler
hakkında düşünmesi kolaydır.
hakkında düşünmesi kolaydır.
03:45
to think in terms of absolutes:
64
213151
1871
"Bu yasal mı değil mi?"
03:47
Is it legal, or is it illegal?
65
215046
2299
Ama bu sorularla boğuşan ve aileleri
hakkında bu kararları alan insanlar
hakkında bu kararları alan insanlar
03:49
But the people who are wrestling
with these questions
with these questions
66
217734
2503
03:52
and making these decisions
about their families
about their families
67
220261
3815
03:56
are thinking about
very different questions:
very different questions:
68
224100
2564
çok daha farklı sorular
üzerine düşünüyorlar.
üzerine düşünüyorlar.
03:58
How do I keep my daughter safe?
69
226688
1873
"Kızımı nasıl güvende tutarım?"
04:01
How do I protect my son?
70
229458
1442
"Oğlumu nasıl korurum?"
04:04
And if you want absolutes,
71
232114
2260
Kesin bir şey istiyorsanız
iltica talebinde bulunmak
kesinlikle yasaldır.
kesinlikle yasaldır.
04:06
it's absolutely legal to seek asylum.
72
234398
3013
04:09
It is a fundamental right in our own laws
and in international law.
and in international law.
73
237862
4887
Bu, kendi hukukumuzda ve uluslararası
hukukta bulunan temel bir hak.
hukukta bulunan temel bir hak.
04:14
And, in fact --
74
242773
1190
Hatta bu hak,
04:15
(Applause)
75
243987
6864
(Alkışlar)
1951 Mülteci Sözleşmesinden doğar.
04:22
it stems from the 1951 Refugee Convention,
76
250875
3541
04:26
which was the world's response
to the Holocaust
to the Holocaust
77
254440
3072
Bu sözleşme, dünyanın
Holokost'a tepkisidir
Holokost'a tepkisidir
ve ülkelerin, insanları, zarar görecekleri
veya öldürülecekleri ülkelere
veya öldürülecekleri ülkelere
04:29
and a way for countries to say never again
would we return people to countries
would we return people to countries
78
257536
3810
asla geri göndermeyeceklerini
söyleme şeklidir.
söyleme şeklidir.
04:33
where they would harmed or killed.
79
261370
2204
Mültecilerin buraya gelmesinin
birkaç yolu var.
birkaç yolu var.
04:36
There are several ways
refugees come to this country.
refugees come to this country.
80
264306
2521
Bunlardan biri, ABD
Mülteci Kabul Programı.
Mülteci Kabul Programı.
04:38
One is through the US Refugee
Admissions Program.
Admissions Program.
81
266851
2804
04:41
Through that program, the US identifies
and selects refugees abroad
and selects refugees abroad
82
269679
4130
Bu programla ABD, yurt dışındaki
mültecileri belirliyor,
mültecileri belirliyor,
aralarından seçiyor
ve onları ABD'ye getiriyor.
ve onları ABD'ye getiriyor.
04:45
and brings them to the United States.
83
273833
2056
04:48
Last year, the US resettled fewer refugees
84
276527
3642
ABD geçen yıl, programın
başlangıcı olan 1980'den beri
başlangıcı olan 1980'den beri
herhangi bir zamana kıyasla
daha az mülteci yerleştirdi.
daha az mülteci yerleştirdi.
04:52
than at any time since
the program began in 1980.
the program began in 1980.
85
280193
3681
04:55
And this year, it'll probably be less.
86
283898
1958
Bu yıl muhtemelen daha da az olacak.
04:58
And this is at a time when we have
more refugees in the world
more refugees in the world
87
286800
2963
Şu an, dünyada, yazılı tarihe geçen
herhangi bir zamandan,
herhangi bir zamandan,
2. Dünya Savaşı döneminden bile,
05:01
than at any other time
in recorded history,
in recorded history,
88
289787
2055
daha fazla mültecinin olduğu bir zaman.
05:03
even since World War II.
89
291866
1389
05:06
Another way that refugees
come to this country is by seeking asylum.
come to this country is by seeking asylum.
90
294020
3767
Mültecilerin ülkeye gelmesinin
başka bir yolu iltica talebinde bulunmak.
başka bir yolu iltica talebinde bulunmak.
İltica edenler, sınıra gelen
05:09
Asylum seekers are people
who present themselves at a border
who present themselves at a border
91
297811
3285
ve ülkelerine gönderilirlerse
zulüm göreceklerini söyleyen kişilerdir.
zulüm göreceklerini söyleyen kişilerdir.
05:13
and say that they'll be persecuted
if they're sent back home.
if they're sent back home.
92
301120
3304
İltica eden, mülteci tanımını
karşıladığını kanıtlamak için
karşıladığını kanıtlamak için
05:16
An asylum seeker is simply somebody
who's going through the process
who's going through the process
93
304448
3214
05:19
in the United States
94
307686
1159
05:20
to prove that they meet
the refugee definition.
the refugee definition.
95
308869
2538
ABD'de bir süreçten geçer.
05:25
And it's never been
more difficult to seek asylum.
more difficult to seek asylum.
96
313407
3436
İltica talebinde bulunmak hiçbir zaman
bu kadar zor olmamıştı.
bu kadar zor olmamıştı.
Sınır muhafızları, insanlar
sınırlarımıza geldiklerinde onlara,
sınırlarımıza geldiklerinde onlara,
05:28
Border guards are telling people
when they show up at our borders
when they show up at our borders
97
316867
3078
ülkemizin dolu olduğunu
ve başvuru yapamayacaklarını söylüyorlar.
ve başvuru yapamayacaklarını söylüyorlar.
05:31
that our country's full,
that they simply can't apply.
that they simply can't apply.
98
319969
2549
05:34
This is unprecedented and illegal.
99
322542
1811
Bunun benzeri görülmedi
ve yasal değil.
ve yasal değil.
05:36
Under a new program,
100
324828
2240
Orwellci gibi bir başlığı olan
"Göçmen Koruma Protokolleri"
adlı yeni bir program altında,
adlı yeni bir program altında,
05:39
with the kind of Orwellian title
"Migrant Protection Protocols,"
"Migrant Protection Protocols,"
101
327092
4166
05:44
refugees are told
they have to wait in Mexico
they have to wait in Mexico
102
332472
2656
dosyaları ABD mahkemelerinde yer edinene
kadar -ki bu işlem aylar, yıllar alabilir-
kadar -ki bu işlem aylar, yıllar alabilir-
05:47
while their cases make their way
through the courts in the United States,
through the courts in the United States,
103
335152
3478
mültecilere Meksika'da beklemek
zorunda oldukları söyleniyor.
zorunda oldukları söyleniyor.
05:50
and this can take months or years.
104
338654
1656
Bu süre içinde güvende değiller
ve avukatlara erişimleri de yok.
ve avukatlara erişimleri de yok.
05:52
Meanwhile, they're not safe,
105
340334
1819
05:54
and they have no access to lawyers.
106
342177
2023
05:57
Our country, our government,
has detained over 3,000 children,
has detained over 3,000 children,
107
345830
4360
Ülkemiz, hükûmetimiz, iltica
taleplerinden caymaları için
taleplerinden caymaları için
3 binden fazla çocuğu ebeveynlerinin
kollarından ayırarak alıkoydu.
kollarından ayırarak alıkoydu.
06:02
separating them from their parents' arms,
108
350214
2577
06:04
as a deterrent from seeking asylum.
109
352815
2086
06:07
Many were toddlers,
110
355723
1409
Birçoğu daha küçük çocuktu
06:09
and at least one was
a six-year-old blind girl.
a six-year-old blind girl.
111
357913
2644
ve aralarında görme engelli
6 yaşında bir kız vardı.
6 yaşında bir kız vardı.
06:12
And this is still going on.
112
360581
1481
Bu hâlâ devam ediyor.
06:14
We spend billions to detain people
in what are virtually prisons
in what are virtually prisons
113
362812
3868
Hiçbir suçu olmayan insanları
cezaevlerinde fiilî olarak alıkoymak için
milyarlar harcıyoruz.
milyarlar harcıyoruz.
06:18
who have committed no crime.
114
366704
1537
06:22
And family separation has become
the hallmark of our immigration system.
the hallmark of our immigration system.
115
370799
5431
Aileleri ayırmak, göç sistemimizi
diğerlerinden ayıran bir nitelik oldu.
diğerlerinden ayıran bir nitelik oldu.
06:28
That's a far cry from a shining city
on a hill or a beacon of hope
on a hill or a beacon of hope
116
376603
5058
Bu, tepede parlayan bir şehirden,
bir umut ışığından
bir umut ışığından
ya da kendimizi ve değerlerimizi anlatma
şekillerimizden oldukça farklı.
şekillerimizden oldukça farklı.
06:33
or all of the other ways we like to talk
about ourselves and our values.
about ourselves and our values.
117
381685
3839
06:38
Migration has always been with us,
and it always will be.
and it always will be.
118
386137
3248
Göç her zaman bizimleydi
ve her zaman bizimle olacak.
ve her zaman bizimle olacak.
06:41
The reasons why people flee --
persecution, war, violence,
persecution, war, violence,
119
389899
3679
İnsanların kaçma nedenleri,
yani zulüm, savaş, şiddet,
yani zulüm, savaş, şiddet,
06:45
climate change
120
393602
1513
iklim değişikliği
06:47
and the ability now to see on your phone
what life is like in other places --
what life is like in other places --
121
395139
4290
ve telefonunuzdan başka yerlerde
hayatın nasıl olduğunu görebilme imkânı;
hayatın nasıl olduğunu görebilme imkânı;
bu baskılar gün geçtikçe artıyor.
06:51
those pressures are only growing.
122
399453
1816
06:54
But there are ways that we can have
policies that reflect our values
policies that reflect our values
123
402602
5677
Ama dünyadaki gerçeklik düşünüldüğünde
mantıklı ve değerlerimizi yansıtan
politikalar oluşturmamızın yolları var.
politikalar oluşturmamızın yolları var.
07:00
and actually make sense,
given the reality in the world.
given the reality in the world.
124
408303
2915
07:03
The first thing we need to do
is dial back the toxic rhetoric
is dial back the toxic rhetoric
125
411980
6083
Yapmamız gereken ilk şey,
uzun zamandır ulusal tartışmamızın
bu konudaki temeli olan
bu konudaki temeli olan
07:10
that has been the basis of our national
debate on this issue for too long.
debate on this issue for too long.
126
418087
4691
zehirleyici söylemi kaldırmak.
07:15
(Applause)
127
423437
5114
(Alkışlar)
07:22
I am not an immigrant or a refugee myself,
128
430702
3144
Ben bir göçmen ya da mülteci değilim
ama bu saldırıları üzerime alınıyorum
07:25
but I take these attacks personally,
because my grandparents were.
because my grandparents were.
129
433870
4000
çünkü dedelerim de göçmendi.
07:31
My great-grandmother Rose
didn't see her kids for seven years,
didn't see her kids for seven years,
130
439211
4548
Büyük büyükannem Rose, çocuklarını
Polonya'dan New York'a gönderirken
Polonya'dan New York'a gönderirken
07:35
as she tried to bring them
from Poland to New York.
from Poland to New York.
131
443783
2462
onları 7 yıl görmemiş.
Dedem 7 yaşındayken onu bırakmış
ve 14 yaşına kadar onu hiç görmemiş.
ve 14 yaşına kadar onu hiç görmemiş.
07:38
She left my grandfather
when he was seven
when he was seven
132
446269
1931
07:40
and didn't see him again
until he was 14.
until he was 14.
133
448224
2021
07:42
On the other side of my family,
134
450269
1596
Ailemin diğer tarafında ise
büyükannem Aliza,
büyükannem Aliza,
07:43
my grandmother Aliza
left Poland in the 1930s
left Poland in the 1930s
135
451889
3637
Filistin'deki İngiliz Mandasına gitmek
için 1930'larda Polonya'dan ayrılmış
için 1930'larda Polonya'dan ayrılmış
07:47
and left for what was then
the British Mandate of Palestine,
the British Mandate of Palestine,
136
455550
2873
ve ailesini ve arkadaşlarını
bir daha görmemiş.
bir daha görmemiş.
07:50
and she never saw
her family and friends again.
her family and friends again.
137
458447
2246
07:53
Global cooperation as a response
to global migration and displacement
to global migration and displacement
138
461741
5054
Küresel göç ve yerinden edilmeye tepki
olarak küresel iş birliğinin,
olarak küresel iş birliğinin,
07:58
would go a long way towards making
migration something that isn't a crisis
migration something that isn't a crisis
139
466819
4485
göçün kriz değil, sadece göç olmasında
ve insanların bunu birlikte halletmesinde
ve insanların bunu birlikte halletmesinde
08:03
but something that just is,
140
471328
1353
08:04
and that we deal with
as a global community.
as a global community.
141
472705
2548
çok katkısı vardır.
08:08
Humanitarian aid is also critical.
142
476488
2405
İnsani yardım da önem teşkil ediyor.
08:10
The amount of support we provide
to countries in Central America
to countries in Central America
143
478917
3001
Mülteci ve göçmen gönderen Orta Amerika
ülkelerine sağladığımız desteğin boyutu
ülkelerine sağladığımız desteğin boyutu
08:13
that are sending refugees and migrants
144
481942
2429
zorlama ve alıkoymaya harcadığımız
masrafın ufacık bir kısmı.
masrafın ufacık bir kısmı.
08:16
is a tiny fraction of the amount
we spend on enforcement and detention.
we spend on enforcement and detention.
145
484395
5195
08:22
And we can absolutely
have an asylum system that works.
have an asylum system that works.
146
490756
3769
İşe yarayan bir iltica sistemimiz
kesinlikle olabilir.
kesinlikle olabilir.
08:27
For a tiny fraction of the cost of a wall,
147
495460
2720
Sınır duvarı maliyetinin
ufacık bir kısmı ile
ufacık bir kısmı ile
daha çok hakim işe alabilir,
sığınmacılara avukat sağlayabilir
sığınmacılara avukat sağlayabilir
08:30
we could hire more judges,
148
498204
1381
08:31
make sure asylum seekers have lawyers
149
499609
2230
ve insancıl bir iltica sistemi
oluşturabiliriz.
oluşturabiliriz.
08:33
and commit to a humane asylum system.
150
501863
2521
08:36
(Applause)
151
504955
4666
(Alkışlar)
08:45
And we could resettle more refugees.
152
513090
2566
Daha fazla mülteci yerleştirebiliriz.
08:48
To give you a sense of the decline
in the refugee program:
in the refugee program:
153
516118
3173
Mülteci programındaki düşüş hakkında
size fikir vermesi için,
size fikir vermesi için,
dünyadaki en geniş çaplı
mülteci krizine karşılık olarak
mülteci krizine karşılık olarak
08:51
three years ago, the US resettled
15,000 Syrian refugees
15,000 Syrian refugees
154
519315
4259
ABD üç yıl önce 15 bin
Suriyeli mülteci yerleştirdi.
Suriyeli mülteci yerleştirdi.
08:55
in response to the largest
refugee crisis on earth.
refugee crisis on earth.
155
523598
2639
Bir yıl sonra bu sayı 3 bin oldu.
08:58
A year later, that number was 3,000.
156
526261
3117
Geçen yıl ise 62'ydi.
09:01
And last year, that number was 62 people.
157
529402
3435
09:06
62 people.
158
534109
1731
62 kişi.
09:08
Despite the harsh rhetoric
and efforts to block immigration,
and efforts to block immigration,
159
536819
3900
Göçü engellemek ve mültecileri
ülke dışında tutmak için
ülke dışında tutmak için
kullanılan sert söylemler
ve çabalara rağmen
ve çabalara rağmen
09:12
keep refugees out of the country,
160
540743
1937
09:14
support for refugees and immigrants
in this country, according to polls,
in this country, according to polls,
161
542704
3381
anketlere göre, ülkedeki mülteciler
ve göçmenlere destek
ve göçmenlere destek
hiç bu kadar yüksek olmamıştı.
09:18
has never been higher.
162
546109
1243
09:19
Organizations like HIAS, where I work,
163
547376
1941
Çalıştığım yer olan HIAS gibi örgütler,
insani yardım örgütleri
ve inanç temelli örgütler
ve inanç temelli örgütler
09:21
and other humanitarian
and faith-based organizations,
and faith-based organizations,
164
549341
2508
destek veya muhalif olmaya değer bir yasa
09:23
make it easy for you to take a stand
165
551873
2147
ya da denetime ihtiyacı olan
bir politika olduğunda
bir politika olduğunda
09:26
when there's a law that's worth opposing
166
554044
2570
09:28
or a law that's worth supporting
or a policy that needs oversight.
or a policy that needs oversight.
167
556638
3377
taraf tutmanızı kolaylaştırıyor.
09:32
If you have a phone,
168
560485
1351
Telefonunuz varsa
bir şeyler yapabilirsiniz,
bir şeyler yapabilirsiniz,
09:33
you can do something,
169
561860
1323
daha fazlasını yapmak isterseniz,
yapabilirsiniz.
yapabilirsiniz.
09:35
and if you want to do more, you can.
170
563207
1748
09:36
I will tell you that if you see
one of these detention centers
one of these detention centers
171
564979
3596
Kıyı boyunca içinde çocukların olduğu
bu alıkoyma merkezlerini görürseniz,
bu alıkoyma merkezlerini görürseniz,
09:40
along the border
172
568599
1255
09:41
with children in them -- they're jails --
173
569878
1957
ki bunlar cezaevleri,
eskisi gibi olamazsınız.
09:43
you will never be the same.
174
571849
1473
09:47
What I loved so much
about my call with Ellie
about my call with Ellie
175
575320
2595
Ellie ile yaptığım görüşmede
hoşuma giden şey,
hoşuma giden şey,
09:50
was that she knew in her core
that the stories of her grandparents
that the stories of her grandparents
176
578792
3856
dedesinin ve büyükannesinin hikâyelerinin
bugünkü hikâyelerden
farklı olmadığını bilmesiydi
farklı olmadığını bilmesiydi
09:55
were no different than today's stories,
177
583537
2139
09:57
and she wanted to do something about it.
178
585700
2066
ve o buna dair bir şeyler
yapmak istedi.
yapmak istedi.
10:00
If I leave you with one thing,
179
588974
2346
Buradan ayrılırken size
bir şey bırakacaksam,
bir şey bırakacaksam,
Bay Patates Kafa'nın geçmişinden başka,
10:03
beyond the backstory
for Mr. Potato Head,
for Mr. Potato Head,
180
591344
2402
tabii Bay Patates Kafa da
ayrılmak için güzel bir hikâye,
ayrılmak için güzel bir hikâye,
10:05
which is, of course,
a good story to leave with,
a good story to leave with,
181
593770
3428
10:09
it's that a country shows strength
182
597222
4148
bu şu olacaktır: Bir ülke, gücünü
10:14
through compassion and pragmatism,
183
602522
2317
şefkat ve yararcılık ile gösterir;
baskı ve korku ile değil.
10:16
not through force and through fear.
184
604863
1907
10:19
(Applause)
185
607448
5993
(Alkışlar)
10:29
These stories of the Hassenfelds
and my relatives and your relatives
and my relatives and your relatives
186
617139
4166
Hassenfeldlerin hikâyeleri, akrabalarımın
ve akrabalarınızın hikâyeleri
ve akrabalarınızın hikâyeleri
günümüzde hâlâ yaşanıyor, hepsi aynı.
10:33
are still happening today;
they're all the same.
they're all the same.
187
621329
2550
10:37
A country is strong
when it says to the refugee,
when it says to the refugee,
188
625269
3277
Bir ülke, mültecilere
"Çekip git." dediği zaman değil,
"Çekip git." dediği zaman değil,
10:40
not, "Go away," but,
189
628570
3197
"Tamam, seni aldık. Güvendesin."
dediği zaman güçlüdür.
dediği zaman güçlüdür.
10:43
"It's OK, we've got you, you're safe."
190
631791
2817
10:47
Thank you.
191
635112
1163
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)
10:48
(Applause)
192
636299
2825
Teşekkürler.
10:51
Thanks.
193
639148
1206
(Alkışlar)
10:52
(Applause)
194
640378
1361
ABOUT THE SPEAKER
Melanie Nezer - Refugee and immigrants rights attorneyMelanie Nezer is a national leader in efforts to inform and educate individuals, institutions, elected officials and communities about refugees and asylum seekers.
Why you should listen
Melanie Nezer is Senior Vice President for Public Affairs for HIAS, the American Jewish community's international refugee agency. Founded in 1881, HIAS is the oldest refugee agency in the world and has helped refugees from all over the world find safety and freedom. In 17 years at HIAS, Nezer has shaped much of the agency's policy and advocacy agenda and its legal work. She previously served as HIAS's Vice President for Policy and Advocacy, as Migration Policy Counsel and as Director of HIAS's Employment Visa Program, representing at-risk Jewish professionals and religious workers seeking to work in the US during times of instability and crisis in their home countries.
Before joining HIAS, Nezer was the Immigration Policy Director for the organization now known as US Committee for Refugees and Immigrants, where -- in addition to conducting advocacy on immigration and asylum issues -- she was co-editor of Refugee Reports and a writer for the annual World Refugee Survey. Prior to her work in Washington DC, Nezer was in private legal practice in Miami, Florida, where she specialized in immigration law and criminal defense.
Learn more about Nezer's work by watching "The Ground Beneath My Children's Feet: Refugees and the Jewish Story," "'We Stand with You'": HIAS Responds to Synagogue Massacre with Message of Hope for Refugees," by listening to "HIAS Responds to Deadly Attack on Pittsburgh Synagogue," and by reading "Refugee Order Demystified, Q&A with Nezer of HIAS," and "The Global Plan for Dealing with Refugees Isn't Broken, It's Nearly Broke."
Melanie Nezer | Speaker | TED.com