TED@Tommy
Kaustav Dey: How fashion helps us express who we are -- and what we stand for
Kaustav Dey: Moda kim olduğumuzu, neyi temsil ettiğimizi anlatmaya nasıl yardımcı oluyor?
Filmed:
Readability: 3.7
1,173,968 views
New York City'de hiç kimse, mavi kot pantolon giyen bir kadın hakkında iki kez düşünmez ancak Nobel ödüllü Malala giydiğinde bu politik bir eylemdir. Dünya çapında, bireysellik bir suç olabilir ve giyim bir protesto şekli olabilir. Ne giydiğimizin gücüyle ilgili Kaustav Dey, modanın bize muhalefet dilini nasıl verdiğini inceliyor ve bizi, özgün benliğimizi kucaklamaya teşvik ediyor.
Kaustav Dey - Fashion revolutionary
Kaustav Dey leads marketing for Tommy Hilfiger in India. Full bio
Kaustav Dey leads marketing for Tommy Hilfiger in India. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
I was around 10 when one day,
0
931
2586
10 yaşlarındayken bir gün
00:15
I discovered a box
of my father's old things.
of my father's old things.
1
3541
2743
babamın eski eşyalarının arasında
bir kutu buldum.
bir kutu buldum.
00:18
In it, under a bunch
of his college textbooks,
of his college textbooks,
2
6985
2830
Kutunun içindeki
ders kitaplarının arasında
ders kitaplarının arasında
00:21
was a pair of black corduroy
bell-bottom pants.
bell-bottom pants.
3
9839
4472
siyah, ispanyol paça
kumaş pantolon vardı.
kumaş pantolon vardı.
00:27
These pants were awful --
4
15292
1863
Pantolon berbat haldeydi;
00:29
musty and moth-eaten.
5
17179
1997
küf ve güve yemişti.
00:31
And of course, I fell in love with them.
6
19200
2056
Tabii ki pantolona aşık oldum.
00:33
I'd never seen anything like them.
7
21770
1625
Daha önce böyle bir şey görmemiştim.
00:36
Until that day,
8
24154
1469
O güne kadar
00:37
all I'd ever known and worn
was my school uniform,
was my school uniform,
9
25647
4490
bildiğim ve giydiğim tek okul kıyafetimdi,
00:42
which, in fact, I was pretty grateful for,
10
30161
3217
ki aslında çok minnettarım
00:45
because from quite a young age,
11
33402
2122
çünkü küçük yaşlardan beri
00:47
I'd realized I was somewhat different.
12
35548
2894
anladım ki biraz farklıymışım.
00:50
I'd never been one of the boys my age;
13
38885
2360
Kendi yaşımdakiler gibi olamadım;
00:53
terrible at sports,
14
41269
1502
sporda çok kötüydüm,
00:54
possibly the unmanliest little boy ever.
15
42795
2661
belki de bu,
küçük bir erkeğe hiç yakışmıyordu.
küçük bir erkeğe hiç yakışmıyordu.
00:57
(Laughter)
16
45480
1088
(Gülüşmeler)
00:58
I was bullied quite a bit.
17
46592
1666
Pek çok defa zorbalık ettim.
01:01
And so, I figured that to survive
I would be invisible,
I would be invisible,
18
49408
4732
Dahası, hayatta kalmak için
görünmez olacağımı düşündüm
görünmez olacağımı düşündüm
01:06
and the uniform helped me
19
54164
1585
fakat okul kıyafeti
01:08
to seem no different from any other child.
20
56532
2617
diğer çocuklardan
farkım olmadığını gösterdi
farkım olmadığını gösterdi
01:11
(Laughter)
21
59173
1177
(Gülüşmeler)
01:12
Well, almost.
22
60374
2062
Eh, neredeyse.
01:16
This became my daily prayer:
23
64253
1987
Bu benim günlük duamdı:
01:18
"God, please make me
just like everybody else."
just like everybody else."
24
66264
3474
"Tanrım, lütfen beni herkes gibi yap."
01:23
I think this went straight
to God's voicemail, though.
to God's voicemail, though.
25
71342
2585
Bence bu doğrudan
Tanrı'nın sesli mesajına gitti.
Tanrı'nın sesli mesajına gitti.
01:25
(Laughter)
26
73951
1052
(Gülüşmeler)
01:27
And eventually, it became pretty clear
27
75027
2502
Nihayetinde oldukça belliydi ki
01:29
that I was not growing up to be
the son that my father always wanted.
the son that my father always wanted.
28
77553
3820
babamın istediği
bir çocuk gibi yetişmiyordum.
bir çocuk gibi yetişmiyordum.
01:33
Sorry, Dad.
29
81833
1150
Üzgünüm baba.
01:37
No, I was not going to magically change.
30
85523
2835
Hayır,
sihirli bir değişim geçirmeyecektim.
sihirli bir değişim geçirmeyecektim.
01:40
And over time, I grew less and less sure
that I actually wanted to.
that I actually wanted to.
31
88382
5305
Zaman içinde, gerçekten istediğimden
gitgide daha az emin oldum.
gitgide daha az emin oldum.
01:46
Therefore, the day those black corduroy
bell-bottom pants came into my life,
bell-bottom pants came into my life,
32
94740
4604
Bu sebeple o siyah düşük bel pantolonun
hayatıma girdiği gün
hayatıma girdiği gün
01:51
something happened.
33
99368
1320
bir şeyler oldu.
01:53
I didn't see pants;
34
101227
1397
Pantolonu değil,
01:55
I saw opportunity.
35
103063
1501
fırsatı gördüm.
01:57
The very next day,
I had to wear them to school,
I had to wear them to school,
36
105087
2701
Hemen ertesi gün
ne olursa olsun
okula gitmek için onu giymeliydim.
okula gitmek için onu giymeliydim.
01:59
come what may.
37
107812
1150
02:01
And once I pulled on those god-awful pants
and belted them tight,
and belted them tight,
38
109820
3436
Bir keresinde o çirkin pantolonu
giydim ve kemeri sıkıca bağladım,
giydim ve kemeri sıkıca bağladım,
02:05
almost instantly, I developed
what can only be called a swagger.
what can only be called a swagger.
39
113844
4396
hemen o anda havalı olabilecek
bir şey geliştirdim.
bir şey geliştirdim.
02:10
(Laughter)
40
118264
1632
(Gülüşmeler)
02:11
All the way to school,
41
119920
1666
Okul yolu boyunca
02:13
and then all the way back
because I was sent home at once --
because I was sent home at once --
42
121610
2916
ve sonra dönüş yolunda
çünkü aniden evden gönderildim.
çünkü aniden evden gönderildim.
02:16
(Laughter)
43
124550
1308
(Gülüşmeler)
02:17
I transformed into
a little brown rock star.
a little brown rock star.
44
125882
4107
Küçük kahverengi
bir rock yıldızına dönüştüm.
bir rock yıldızına dönüştüm.
02:22
(Laughter)
45
130013
1539
(Gülüşmeler)
02:23
I finally didn't care anymore
that I could not conform.
that I could not conform.
46
131576
2975
Uyumlu olamamak
artık umrumda değildi.
artık umrumda değildi.
02:26
That day, I was suddenly celebrating it.
47
134982
2698
O gün pat diye bunu kutladım.
02:30
That day, instead of being invisible,
48
138770
2730
O gün görünmez olmak yerine
02:33
I chose to be looked at,
49
141524
1794
farklı bir şeyler giyerek
02:36
just by wearing something different.
50
144206
2073
görünmeye karar verdim.
02:39
That day, I discovered
the power of what we wear.
the power of what we wear.
51
147136
4282
O gün giyimimizin gücünü keşfettim.
02:43
That day, I discovered
the power of fashion,
the power of fashion,
52
151723
2673
O gün modanın gücünü keşfettim,
02:46
and I've been in love with it ever since.
53
154956
2295
o zamandan beri ona aşığım.
02:50
Fashion can communicate our differences
to the world for us.
to the world for us.
54
158073
3891
Moda, farklılıklarımızı
bizler için dünyaya anlatabilir.
bizler için dünyaya anlatabilir.
02:54
And with this simple act of truth,
55
162717
2037
Bu temel hakikatle fark ettim ki
02:56
I realized that these differences --
56
164778
2828
bu farklılıklar
02:59
they stopped being our shame.
57
167630
1946
utancımızın yolunu kesti.
03:02
They became our expressions,
58
170413
2631
Bu farklılıklar,
03:05
expressions of our very unique identities.
59
173068
3404
eşsiz kimliklerimizin ifadeleri oldu.
03:10
And we should express ourselves,
60
178138
2177
Kendimizi ifade etmeliyiz,
03:12
wear what we want.
61
180339
1332
istediğimizi giymeliyiz.
03:14
What's the worst that could happen?
62
182285
1875
Olabilecek en kötü şey ne?
03:16
The fashion police are going to get you
for being so last season?
for being so last season?
63
184184
4830
Geçen sezondan giyindiğiniz için
moda polisi sizi alıp götürecek mi?
moda polisi sizi alıp götürecek mi?
03:21
(Laughter)
64
189038
1961
(Gülüşmeler)
03:24
Yeah.
65
192667
1159
Evet.
03:26
Well, unless the fashion police
meant something entirely different.
meant something entirely different.
66
194329
5843
Moda polisi tamamen
farklı bir şey ifade etmedikçe...
farklı bir şey ifade etmedikçe...
03:34
Nobel Prize laureate Malala
survived Taliban extremists
survived Taliban extremists
67
202088
4140
Nobel ödüllü Malala,
Ekim 2012'de
Taliban saldırısından sağ kurtuldu.
Taliban saldırısından sağ kurtuldu.
03:38
in October 2012.
68
206252
1589
03:40
However, in October 2017,
she faced a different enemy,
she faced a different enemy,
69
208495
4829
Ancak Kasım 2017'de
farklı bir düşmanla karşılaştı;
farklı bir düşmanla karşılaştı;
03:45
when online trolls viciously
attacked the photograph
attacked the photograph
70
213906
3820
çevrimiçi troller, kot pantolon giyen
03:49
that showed the 20-year-old
wearing jeans that day.
wearing jeans that day.
71
217750
3123
20 yaşındaki Malala'nın
fotoğrafına alçakça saldırdı.
fotoğrafına alçakça saldırdı.
03:53
The comments,
72
221984
1456
"Başörtüsü ne zamandır taşınır oldu?"
03:55
the hatred she received,
73
223464
1513
gibi nefret yorumları aldı.
03:57
ranged from "How long
before the scarf comes off?"
before the scarf comes off?"
74
225001
2982
04:00
to, and I quote,
75
228915
1252
Ben de şunu belirttim:
"Çok zaman önce merminin
doğrudan onun kafasını
doğrudan onun kafasını
04:03
"That's the reason the bullet
directly targeted her head
directly targeted her head
76
231008
3097
hedef almasının nedeni bu."
04:06
a long time ago."
77
234129
1290
04:08
Now, when most of us decide
to wear a pair of jeans
to wear a pair of jeans
78
236430
2658
Çoğumuz New York, Londra,
Milano ve Paris gibi yerlerde
Milano ve Paris gibi yerlerde
04:11
someplace like New York,
London, Milan, Paris,
London, Milan, Paris,
79
239112
3768
kot pantolon giymeye karar verdiğimizde,
04:16
we possibly don't stop
to think that it's a privilege;
to think that it's a privilege;
80
244007
3824
muhtemelen bunun bir ayrıcalık
olduğunu düşünmüyoruz;
olduğunu düşünmüyoruz;
04:21
something that somewhere else
can have consequences,
can have consequences,
81
249049
3047
başka bir yerde başka sonuçları olabilir,
04:25
something that can one day
be taken away from us.
be taken away from us.
82
253429
3418
bir gün bizden
alınabilecek bir şey olabilir.
alınabilecek bir şey olabilir.
04:30
My grandmother was a woman
who took extraordinary pleasure
who took extraordinary pleasure
83
258447
3094
Büyükannem giyinmekten
fevkalade keyif alan bir kadındı.
04:33
in dressing up.
84
261565
1297
04:34
Her fashion was colorful.
85
262886
2090
Onun modası renkliydi.
04:37
And the color she loved to wear so much
was possibly the only thing
was possibly the only thing
86
265000
3689
Giymeyi sevdiği renk
aslında onunla ilgili olan tek şeydi,
04:40
that was truly about her,
87
268713
1904
04:42
the one thing she had agency over,
88
270641
1949
çünkü Hindistan'da kendi neslinin
04:45
because like most other women
of her generation in India,
of her generation in India,
89
273139
2809
çoğu kadınları gibi
yaptığı tek faaliyetti,
yaptığı tek faaliyetti,
04:47
she'd never been allowed to exist
90
275972
2674
örf ve geleneklerinin dikte ettiğinin
04:50
beyond what was dictated
by custom and tradition.
by custom and tradition.
91
278670
2886
ötesinde olmasına hiç izin verilmedi.
04:54
She'd been married at 17,
92
282535
1779
17 yaşında evlenmişti,
04:57
and after 65 years of marriage,
when my grandfather died suddenly one day,
when my grandfather died suddenly one day,
93
285094
4691
evliliğinden 65 yıl sonra
büyükbabam bir gün aniden vefat etti,
büyükbabam bir gün aniden vefat etti,
05:03
her loss was unbearable.
94
291198
1640
gidişi dayanılmazdı.
05:07
But that day, she was going to lose
something else as well,
something else as well,
95
295122
3771
Fakat o gün büyükannem
başka bir şeyi de kaybetti;
başka bir şeyi de kaybetti;
05:11
the one joy she had:
96
299514
1272
sahip olduğu tek mutluluğu;
05:13
to wear color.
97
301433
1150
renkli giyinmek.
05:16
In India, according to custom,
98
304129
1854
Hindistan örfüne göre
05:18
when a Hindu woman becomes a widow,
99
306007
2276
Hintli bir kadın dul kaldığında
05:20
all she's allowed to wear is white
100
308307
2695
kocasının ölüm gününden itibaren
beyaz giyinmesine izin veriliyor.
05:23
from the day of the death of her husband.
101
311026
2078
05:25
No one made my grandmother wear white.
102
313634
2137
Kimse büyükannemi beyaz giyindirmedi.
05:28
However, every woman she'd known
who had outlived her husband,
who had outlived her husband,
103
316424
3835
Ancak, büyükannemin annesi de
dahil olmak üzere
dahil olmak üzere
kocasını ardında bırakan
05:32
including her mother,
104
320283
1583
her kadın bunu yapmıştı.
05:33
had done it.
105
321890
1150
05:35
This oppression was so internalized,
106
323463
4384
Büyükannemin elinin
tersiyle ittiği bu tercih
tersiyle ittiği bu tercih
05:39
so deep-rooted,
107
327871
1597
çok içselleştirildi
05:41
that she herself refused a choice.
108
329492
2643
ve çok kök saldı.
05:46
She passed away this year,
109
334649
1892
O, bu yıl aramızdan ayrıldı.
05:48
and until the day she died,
110
336565
1602
Öldüğü güne kadar
05:50
she continued to wear only white.
111
338191
2151
sadece beyaz giymeye devam etti.
05:56
I have a photograph with her
from earlier, happier times.
from earlier, happier times.
112
344275
3466
Onunla daha eskiye ait,
daha mutlu zamanlardan bir fotoğrafım var.
daha mutlu zamanlardan bir fotoğrafım var.
06:00
In it, you can't really see
what she's wearing --
what she's wearing --
113
348376
3015
Fotoğraf siyah beyaz olduğu için
ne giydiğini görmek imkansız.
06:03
the photo is in black and white.
114
351415
1790
06:05
However, from the way she's smiling in it,
115
353783
2832
Ancak, gülümsemesinden yola çıkarak
06:08
you just know she's wearing color.
116
356639
1886
renkli giydiğini fark edebilirsiniz.
06:12
This is also what fashion can do.
117
360382
2853
Bu da modanın ne yapabileceği.
06:15
It has the power to fill us with joy,
118
363259
2115
Moda bizi sevinçle,
nasıl görünmek istediğimiz
nasıl görünmek istediğimiz
06:17
the joy of freedom to choose for ourselves
how we want to look,
how we want to look,
119
365836
5280
ve yaşamak istediğimizi seçme konusunda
06:23
how we want to live --
120
371140
1528
uğrunda mücadeleye değer
06:25
a freedom worth fighting for.
121
373638
2317
özgürlük sevinciyle doldurma gücüne sahip.
06:28
And fighting for freedom, protest,
comes in many forms.
comes in many forms.
122
376608
3985
Özgürlük ve protesto için
mücadele birçok şekilde oluyor.
mücadele birçok şekilde oluyor.
06:33
Widows in India like my grandmother,
thousands of them,
thousands of them,
123
381805
3170
Hindistan'da büyükannem gibi
06:36
live in a city called Vrindavan.
124
384999
1854
binlerce dul
Vrindavan şehrinde yaşıyor.
Vrindavan şehrinde yaşıyor.
06:39
And so, it's been a sea
of white for centuries.
of white for centuries.
125
387720
2955
Böylece, şehir yüzyıllar boyunca
beyaz bir deniz oldu.
beyaz bir deniz oldu.
06:44
However, only as recently as 2013,
126
392608
3094
Ancak, daha 2013 yılında
06:47
the widows of Vrindavan
have started to celebrate Holi,
have started to celebrate Holi,
127
395726
3730
Hindistan'a özgü renk festivali olan,
06:51
the Indian festival of color,
128
399947
2010
katılmaları yasaklanan
06:54
which they are prohibited
from participating in.
from participating in.
129
402665
2269
Holi'yi kutlamaya başladılar.
06:58
On this one day in March,
130
406615
1620
Mart ayında bir gün
07:00
these women take the traditional
colored powder of the festival
colored powder of the festival
131
408259
3703
bu kadınlar geleneksel
renkli tozları alarak
renkli tozları alarak
07:04
and color each other.
132
412705
1473
birbirlerini boyuyorlar.
07:07
With every handful of the powder
they throw into the air,
they throw into the air,
133
415454
3929
Avuç dolusu tozu havaya atıyorlar,
07:11
their white saris slowly start
to suffuse with color.
to suffuse with color.
134
419407
3834
beyaz Hintli elbiselerini yavaşça renge bürüyorlar.
07:16
And they don't stop until
they're completely covered
they're completely covered
135
424423
3444
Onlara yasaklanan etkinlikte kadınlar,
07:19
in every hue of the rainbow
that's forbidden to them.
that's forbidden to them.
136
427891
3633
gökkuşağı tonunda kaplanana kadar durmuyorlar.
07:24
The color washes off the next day,
137
432889
1883
Renk ertesi gün yıkayarak çıkarılıyor
07:27
however, for that moment in time,
138
435395
3063
ancak, o anda
07:30
it's their beautiful disruption.
139
438482
2274
bu onların güzel bozulmaları.
07:34
This disruption,
140
442742
1390
Bu bozulma,
her türlü uyumsuzluk,
her türlü uyumsuzluk,
07:37
any kind of dissonance,
141
445082
1479
baskıya karşı savaşta yere attığımız
07:39
can be the first gauntlet we throw down
in a battle against oppression.
in a battle against oppression.
142
447116
3997
ilk zırh eldiveni olabilir.
07:44
And fashion --
143
452279
1186
Moda
07:45
it can create visual disruption for us --
144
453926
2410
tam anlamıyla üzerimizde
görsel bozulma yaratabilir.
görsel bozulma yaratabilir.
07:48
on us, literally.
145
456926
1390
07:51
Lessons of defiance
have always been taught
have always been taught
146
459942
2579
Meydan okuma dersleri her zaman
07:54
by fashion's great revolutionaries:
147
462545
1973
modanın büyük devrimcileri,
07:57
its designers.
148
465045
1181
tasarımcıları tarafından öğretildi.
07:59
Jean Paul Gaultier taught us
that women can be kings.
that women can be kings.
149
467041
4944
Jean Paul Gaultier bize
kadınların kral olabileceğini öğretti.
kadınların kral olabileceğini öğretti.
08:04
Thom Browne --
150
472718
1347
Thom Browne
08:06
he taught us that men can wear heels.
151
474089
2817
erkeklerin topuklu giyebileceğini öğretti.
08:10
And Alexander McQueen,
in his spring 1999 show,
in his spring 1999 show,
152
478392
4455
1999 baharında Alexander McQueen'in
08:14
had two giant robotic arms
in the middle of his runway.
in the middle of his runway.
153
482871
3041
podyum ortasında iki dev robot kolu vardı.
08:19
And as the model, Shalom Harlow
began to spin in between them,
began to spin in between them,
154
487222
4893
Shalom Harlow model olarak
iki dev kolun arasında dönmeye başladı,
08:24
these two giant arms --
155
492139
2129
08:26
furtively at first and then furiously,
156
494292
2480
kollar sinsice,
kızgın bir şekilde rengini
kızgın bir şekilde rengini
Harlow'un üzerine
püskürtmeye başladı.
püskürtmeye başladı.
08:28
began to spray color onto her.
157
496796
2101
08:31
McQueen, thus,
158
499328
1742
Böylece McQueen,
canına kıymadan önce
canına kıymadan önce
08:33
before he took his own life,
159
501690
1724
bedenimizin bir tuval olduğunu,
08:35
taught us that this body
of ours is a canvas,
of ours is a canvas,
160
503438
3991
bu tuvali istediğimiz gibi
08:40
a canvas we get to paint however we want.
161
508088
3991
boyayabileceğimizi öğretti.
08:45
Somebody who loved this world of fashion
162
513467
2230
Moda dünyasını sevenlerden biri de
08:47
was Karar Nushi.
163
515721
1466
Karar Nushi'ydi.
08:49
He was a student and actor from Iraq.
164
517548
2092
Iraklı bir öğrenci ve aktördü.
08:52
He loved his vibrant, eclectic clothes.
165
520348
2345
Canlı ve seçmeci kıyafetlerini seviyordu.
08:55
However, he soon started receiving
death threats for how he looked.
death threats for how he looked.
166
523164
4819
Ancak, görünümüyle ilgili
ölüm tehditleri almaya başlamıştı.
ölüm tehditleri almaya başlamıştı.
09:00
He remained unfazed.
167
528764
1431
İstifini bozmadı,
09:02
He remained fabulous,
168
530754
1848
efsaneviydi,
09:04
until July 2017,
169
532626
1968
Ta ki 2017'ye, Karar'ın cansız bedeni
09:06
when Karar was discovered dead
on a busy street in Baghdad.
on a busy street in Baghdad.
170
534618
4042
Bağdat'ın işlek caddesinde bulunana kadar.
09:13
He'd been kidnapped.
171
541910
1523
Kaçırıldı.
09:16
He'd been tortured.
172
544480
1261
İşkence edildi.
09:18
And eyewitnesses say that his body
showed multiple wounds.
showed multiple wounds.
173
546701
4208
Görgü tanıkları, Karar'ın vücudunda
birçok yaralanma olduğunu söylüyor.
birçok yaralanma olduğunu söylüyor.
09:24
Stab wounds.
174
552019
1178
Bıçak izleri.
09:27
Two thousand miles away in Peshawar,
175
555838
2279
Pakistan’ın Peşaver şehrinde
iki bin mil uzakta
iki bin mil uzakta
09:30
Pakistani transgender activist Alisha
was shot multiple times in May 2016.
was shot multiple times in May 2016.
176
558141
6412
transseksüel activist olan Alişa,
Mayıs 2016’da birçok kez vuruldu.
Mayıs 2016’da birçok kez vuruldu.
09:37
She was taken to the hospital,
177
565339
2036
Kadın elbisesi içinde olduğu için
09:39
but because she dressed
in women's clothing,
in women's clothing,
178
567399
2175
hastaneye kaldırıldığında
09:41
she was refused access
to either the men's or the women's wards.
to either the men's or the women's wards.
179
569598
4352
erkek ya da kadınların olduğu
bölgeye girişi engellendi.
bölgeye girişi engellendi.
09:48
What we choose to wear can sometimes
be literally life and death.
be literally life and death.
180
576270
4204
Giymek için seçtiğimiz şey
bazen yaşam ya da ölüm olabilir.
Ölümde bile bazen seçemiyoruz.
09:53
And even in death,
we sometimes don't get to choose.
we sometimes don't get to choose.
181
581569
3091
09:57
Alisha died that day
182
585387
1604
Alisha o gün öldü,
09:59
and then was buried as a man.
183
587015
2023
bir erkek olarak defnedildi.
10:02
What kind of world is this?
184
590753
1625
Bu nasıl bir dünya?
10:05
Well, it's one in which
it's natural to be afraid,
it's natural to be afraid,
185
593142
3572
Korkunun doğal olduğu,
gözetimin korkuttuğu,
10:09
to be frightened of this surveillance,
186
597856
2532
10:12
this violence against our bodies
and what we wear on them.
and what we wear on them.
187
600412
3319
bedenlerimize ve ne giydiğimize
karşı şiddetin olduğu bir dünya.
karşı şiddetin olduğu bir dünya.
10:16
However, the greater fear
is that once we surrender,
is that once we surrender,
188
604928
4696
Daha büyük korku,
vazgeçtiğimizde ve bir araya gelip
vazgeçtiğimizde ve bir araya gelip
10:21
blend in
189
609648
1173
birbirimizi ardı ardına
10:22
and begin to disappear
one after the other,
one after the other,
190
610845
2176
ortadan kaldırmaya başladığımızda
10:25
the more normal this false
conformity will look,
conformity will look,
191
613907
2737
bu yanlış uyumun daha normal,
10:29
the less shocking
this oppression will feel.
this oppression will feel.
192
617693
2305
bu baskının daha az şok edici olacağıdır.
10:34
For the children we are raising,
193
622285
1635
Yetiştirdiğimiz çocuklar için
10:36
the injustice of today could become
the ordinary of tomorrow.
the ordinary of tomorrow.
194
624840
4117
bugünün adaletsizliği
yarının sıradanı olabilir.
yarının sıradanı olabilir.
10:42
They'll get used to this,
195
630849
1447
Buna alışacaklar.
10:45
and they, too, might begin to see
anything different as dirty,
anything different as dirty,
196
633104
3754
Karanlık, bir yaşam tarzı olana dek
her şeyi kirli,
10:50
something to be hated,
197
638413
1378
nefret edilen,
10:52
something to be extinguished,
198
640763
1713
ortadan kaldırılmış
10:55
like lights to be put out,
199
643546
1577
tıpkı birer birer sönmüş ışık gibi
10:57
one by one,
200
645147
1167
görmeye başlayabilirler.
10:58
until darkness becomes a way of life.
201
646338
2007
11:02
However, if I today,
202
650738
2186
Bugün ben,
11:04
then you tomorrow,
203
652948
1457
yarın sen,
11:06
maybe even more of us someday,
204
654429
1845
hatta gelecekte birçoğumuz
11:08
if we embrace our right
to look like ourselves,
to look like ourselves,
205
656298
2863
eğer kendimiz gibi görünmeyi benimsersek,
11:11
then in the world that's been
violently whitewashed,
violently whitewashed,
206
659185
2890
o zaman şiddetle beyaza boyanan dünyada
11:14
we will become the pinpricks
of color pushing through,
of color pushing through,
207
662099
2673
Vrindavan'ın dul kadınları gibi
11:17
much like those widows of Vrindavan.
208
665286
1898
renkli iğne deliğinden geçeceğiz.
11:21
How then, with so many of us,
209
669093
3444
O zaman silahın hedefi olacak birçoğumuzu
11:24
will the crosshairs of a gun
210
672561
2080
Karar'dan,
11:26
be able to pick out Karar,
211
674665
1902
11:29
Malala,
212
677412
1155
Malala'dan,
11:31
Alisha?
213
679048
1155
Alisha'dan ayırt edilebilecek miyiz?
11:34
Can they kill us all?
214
682223
1298
Hepimizi öldürebilirler mi?
11:38
The time is now to stand up,
215
686533
1773
Şimdi ayağa kalkma,
11:41
to stand out.
216
689171
1368
karşı koyma vakti.
11:43
Where sameness is safeness,
217
691407
2375
Eşitliğin güvenli olduğu yerde,
11:45
with something as simple as what we wear,
218
693806
2525
giyimimiz kadar basit bir şeyle
11:48
we can draw every eye to ourselves
219
696355
2212
dikkatleri üzerimize çekebiliriz.
11:51
to say that there are differences
in this world, and there always will be.
in this world, and there always will be.
220
699041
4386
Bu dünyada her zaman farklılıklar oldu,
her zaman da olacak.
her zaman da olacak.
11:56
Get used to it.
221
704183
1234
Buna alış.
11:58
And this we can say without a single word.
222
706511
2919
Bunu bir tek kelime
olmadan söyleyebiliriz.
olmadan söyleyebiliriz.
12:01
Fashion can give us
a language for dissent.
a language for dissent.
223
709844
2954
Moda bize muhalefet için
bir dil verebilir,
bir dil verebilir,
12:05
It can give us courage.
224
713710
1498
cesaret verebilir.
12:07
Fashion can let us literally wear
our courage on our sleeves.
our courage on our sleeves.
225
715971
4287
Moda, cesaretimizi kollarımızın
üzerinde taşımamıza izin verebilir.
üzerinde taşımamıza izin verebilir.
12:13
So wear it.
226
721644
1153
Öyleyse onu giy.
12:16
Wear it like armor.
227
724327
1481
Zırh gibi giy.
12:18
Wear it because it matters.
228
726771
1697
Giy, çünkü önemli.
12:21
And wear it because you matter.
229
729053
2017
Giy, çünkü sen de önemlisin.
12:23
Thank you.
230
731817
1150
Teşekkürler.
12:24
(Applause)
231
732991
3170
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Kaustav Dey - Fashion revolutionaryKaustav Dey leads marketing for Tommy Hilfiger in India.
Why you should listen
Kaustav Dey has always been fascinated by the role of fashion as a vehicle for protest, both in his own life and in the fashion industry. He believes that fashion has played a key role in counterculture history -- and that now more than ever, we need to fight censorship and repression with fashion.
Dey earned a bachelor's degree in electrical and electronics engineering from Madras University in Chennai, and he holds an MBA in marketing and communications from MICA in Ahmedabad, India. He loves fashion, food and his six dogs.
Kaustav Dey | Speaker | TED.com