TED2011
Sarah Kay: If I should have a daughter ...
Sarah Kay: Bir Kızım Olursa ..
Filmed:
Readability: 3.2
14,428,001 views
TED2011'de iki defa alkış yağmuruna tutulan konuşmasına şair Sarah Kay "Bir kızım olursa, bana anne yerine, B noktası diyecek.." diyerek başladı. Koca gözlü bir bebekten, New York'un Bowery Şiir Kulübü'nde terleyen gence sonra da V.O.I.C.E. projesiyle kendini anlatma gücüne sahip çocuklar yetiştiren bir öğretmene dönüşümünü anlatırken, "B" ve "Hiroshima" şiirl performanslarıyla nefes kesiyor.
Sarah Kay - Poet
A performing poet since she was 14 years old, Sarah Kay is the founder of Project VOICE, an organization that uses spoken word poetry as a literacy and empowerment tool. Full bio
A performing poet since she was 14 years old, Sarah Kay is the founder of Project VOICE, an organization that uses spoken word poetry as a literacy and empowerment tool. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
If I should have a daughter,
0
0
3000
Bir kızım olursa,
00:18
instead of "Mom,"
1
3000
2000
Bana anne yerine,
00:20
she's gonna call me "Point B,"
2
5000
3000
B Noktası diyecek,
00:23
because that way she knows that no matter what happens,
3
8000
3000
Çünkü bu şekilde, ne olursa olsun
00:26
at least she can always find her way to me.
4
11000
3000
en azından her zaman bana ulaşmayı başarabilir.
00:29
And I'm going to paint solar systems on the backs of her hands
5
14000
3000
Ve güneş sistemini avcunun içine resmedeceğim,
00:32
so she has to learn the entire universe
6
17000
3000
böylece tüm evreni öğrenmiş olacak
00:35
before she can say, "Oh, I know that like the back of my hand."
7
20000
3000
"Ah, ben bunu avcumun içi gibi bilirim." demeden de önce.
00:38
And she's going to learn
8
23000
2000
Ve bilecek ki,
00:40
that this life will hit you hard in the face,
9
25000
3000
hayat acımadan yüzünün ortasına vuruverir,
00:43
wait for you to get back up just so it can kick you in the stomach.
10
28000
3000
ayağa kalkmanı bekler ve bu sayede midene de bi yumruk indirebilir.
00:46
But getting the wind knocked out of you
11
31000
2000
Ancak rüzgar seni sarhoş ettiğinde
00:48
is the only way to remind your lungs
12
33000
2000
ciğerlerin havanın tadını ne kadar
00:50
how much they like the taste of air.
13
35000
2000
sevdiklerini anlayabilir.
00:52
There is hurt, here,
14
37000
2000
Tam burada acı var
00:54
that cannot be fixed by Band-Aids or poetry.
15
39000
2000
yara bantları ya da şiirin iyileştiremeyeceği.
00:56
So the first time she realizes
16
41000
2000
Ve Süper Kahramanının
00:58
that Wonder Woman isn't coming,
17
43000
2000
gelmeyeceğini anladığı ilk anda,
01:00
I'll make sure she knows
18
45000
2000
bilecek ki, pelerinini
01:02
she doesn't have to wear the cape all by herself
19
47000
2000
tek başına giymek zorunda kalmayacak.
01:04
because no matter how wide you stretch your fingers,
20
49000
2000
Çünkü ellerini ne kadar açarsan aç,
01:06
your hands will always be too small
21
51000
2000
iyileştirmek istediğin acıyı yakalamak için
01:08
to catch all the pain you want to heal.
22
53000
2000
hiç bir zaman yeterince büyük olmayacak.
01:10
Believe me, I've tried.
23
55000
2000
Emin ol, denedim.
01:12
"And, baby," I'll tell her,
24
57000
2000
"Ve bebeğim" diyeceğim ona,
01:14
don't keep your nose up in the air like that.
25
59000
2000
"burnunu havada tutma öyle.
01:16
I know that trick; I've done it a million times.
26
61000
2000
Bu numarayı ben de denedim, milyonlarca kez hem de.
01:18
You're just smelling for smoke
27
63000
2000
Sadece duman kokusu almanı sağlar
01:20
so you can follow the trail back to a burning house,
28
65000
3000
onu takip edersen de yanan bir eve ulaşırsın,
01:23
so you can find the boy who lost everything in the fire
29
68000
2000
ya yangında herşeyini kaybeden çocuğu bulup
01:25
to see if you can save him.
30
70000
2000
kurtarmaya çalışırsın,
01:27
Or else find the boy who lit the fire in the first place,
31
72000
4000
ya da yangını başlatan çocuğu bulup
01:31
to see if you can change him."
32
76000
2000
onu değiştirmeye çalışırsın."
01:33
But I know she will anyway,
33
78000
2000
Ama biliyorum ki hep bildiğini yapacak,
01:35
so instead I'll always keep an extra supply
34
80000
2000
bu yüzden ona hep destek sağlayacağım
01:37
of chocolate and rain boots nearby,
35
82000
2000
çikolata ve yağmur çizmeleriyle.
01:39
because there is no heartbreak that chocolate can't fix.
36
84000
3000
Çünkü çikolatanın tamir edemeyeceği hiçbir üzüntü yoktur.
01:43
Okay, there's a few heartbreaks that chocolate can't fix.
37
88000
2000
Tamam, belki de bütün üzüntülere iyi gelmeyebilir,
01:45
But that's what the rain boots are for,
38
90000
2000
ama tam da bu yüzden var yağmur çizmeleri.
01:47
because rain will wash away everything, if you let it.
39
92000
4000
Çünkü izin verdiğinde yağmur yıkayıverir tüm hüzünleri.
01:51
I want her to look at the world
40
96000
2000
Ondan tabanı camlı teknesinden
01:53
through the underside of a glass-bottom boat,
41
98000
2000
aşğıdaki dünyayı izlemesini isteyeceğim,
01:55
to look through a microscope
42
100000
2000
ve mikroskopla incelemesini
01:57
at the galaxies that exist
43
102000
2000
insan zekasının ucunda
01:59
on the pinpoint of a human mind,
44
104000
2000
var olan galaksileri,
02:01
because that's the way my mom taught me.
45
106000
2000
çünkü annem de bana böyle öğretmişti,
02:03
That there'll be days like this.
46
108000
2000
böyle günlerin olabileceğini.
02:05
♫ There'll be days like this, my momma said. ♫
47
110000
3000
♫ Böyle günler gelecek, demişti annem. ♫
02:08
When you open your hands to catch
48
113000
2000
Ellerini yakalamak için açıp da
02:10
and wind up with only blisters and bruises;
49
115000
2000
yakaladıkların sadece yara izleri olduğu;
02:12
when you step out of the phone booth and try to fly
50
117000
3000
telefon kulübesinden çıkıp uçmaya çalışırken
02:15
and the very people you want to save
51
120000
2000
kurtarmak istediğin insanların aslında
02:17
are the ones standing on your cape;
52
122000
2000
pelerinine basanlar olduğunu farkettiğin;
02:19
when your boots will fill with rain,
53
124000
2000
çizmelerin yağmurla dolup da,
02:21
and you'll be up to your knees in disappointment.
54
126000
2000
dizlerine kadar hayal kırıklığına gömüldüğün günler..
02:23
And those are the very days you have all the more reason to say thank you.
55
128000
3000
İşte böyle günler aslında teşekkür etmen gereken günlerdir.
02:26
Because there's nothing more beautiful
56
131000
2000
Çünkü dalgaların kumsalı öpmekten vazgeçmeyi
02:28
than the way the ocean refuses to stop kissing the shoreline,
57
133000
3000
reddetmesinden daha güzel birşey yoktur,
02:31
no matter how many times it's sent away.
58
136000
3000
kaç defa yıkıp geçtiği mühim değil.
02:34
You will put the wind in winsome, lose some.
59
139000
3000
Rüzgarla bazen kazanıp, bazen kaybedeceksin.
02:37
You will put the star
60
142000
2000
Yıldızlarla
02:39
in starting over, and over.
61
144000
2000
yeniden başlamayı öğreneceksin.
02:41
And no matter how many land mines erupt in a minute,
62
146000
3000
Bir dakikada silinip giden topraklara inat,
02:44
be sure your mind lands
63
149000
2000
aklın zemine sağlam basacak,
02:46
on the beauty of this funny place called life.
64
151000
2000
hayat denen komik yerin güzellik zeminine.
02:48
And yes, on a scale from one to over-trusting,
65
153000
3000
Ve evet, güven duyma skalasında
02:51
I am pretty damn naive.
66
156000
2000
oldukça safım.
02:53
But I want her to know that this world is made out of sugar.
67
158000
3000
Ama kızım bilecek ki bu dünya şekerlemeden yapıldığı için
02:56
It can crumble so easily,
68
161000
2000
çabucak parçalanabilir,
02:58
but don't be afraid to stick your tongue out and taste it.
69
163000
3000
ama dilini çıkarıp da tadına bakmaktan korkmayacak.
03:01
"Baby," I'll tell her, "remember, your momma is a worrier,
70
166000
3000
"Bebeğim," diyeceğim ona "unutma, annen bir savaşçıydı,
03:04
and your poppa is a warrior,
71
169000
2000
baban da bir savaşçı,
03:06
and you are the girl with small hands and big eyes
72
171000
2000
ve sen de minicik ellerin ve koca gözlerinle
03:08
who never stops asking for more."
73
173000
2000
daha fazlasını isteyen bir kızsın."
03:10
Remember that good things come in threes
74
175000
2000
Unutma ki iyi şeyler hep üçtür,
03:12
and so do bad things.
75
177000
2000
kötü şeyler de öyle.
03:14
And always apologize when you've done something wrong,
76
179000
2000
Ve hata yaptığında her zaman özür dile.
03:16
but don't you ever apologize
77
181000
2000
Ama asla gözlerindeki parıltı
03:18
for the way your eyes refuse to stop shining.
78
183000
3000
sönmek istemediği için özür dileme.
03:21
Your voice is small, but don't ever stop singing.
79
186000
3000
Sesin kısık olabilir ama şarkı söylemeyi bırakma.
03:24
And when they finally hand you heartache,
80
189000
2000
Ve sana kalp acıları bıraktıklarında,
03:26
when they slip war and hatred under your door
81
191000
3000
kapının altına savaş ve nefret attıklarında
03:29
and offer you handouts on street-corners
82
194000
2000
ve sokak köşelerinde ellerine
03:31
of cynicism and defeat,
83
196000
2000
kötümserlik ve yenilgi tutuşturduklarında,
03:33
you tell them that they really ought to meet your mother.
84
198000
5000
işte o zaman, onlara, gidip annenle tanışmalarını söylemelisin.
03:39
Thank you. Thank you.
85
204000
4000
Teşekkür ederim. Teşekkürler.
03:43
(Applause)
86
208000
2000
(Alkışlar)
03:45
Thank you.
87
210000
2000
Teşekkür ederim.
03:47
(Applause)
88
212000
3000
(Alkışlar)
03:50
Thanks.
89
215000
2000
Teşekkürler.
03:52
(Applause)
90
217000
2000
(Alkışlar)
03:54
Thank you.
91
219000
2000
Teşekkür ederim.
03:56
(Applause)
92
221000
4000
(Alkışlar)
04:00
All right, so I want you to take a moment,
93
225000
3000
Pekala, şimdi kendinize biraz zaman ayırıp,
04:03
and I want you to think of three things
94
228000
2000
gerçek olduğunu bildiğiniz üç şey
04:05
that you know to be true.
95
230000
2000
düşünmenizi istiyorum.
04:07
They can be about whatever you want --
96
232000
2000
İstediğiniz herşey hakkında olabilirler --
04:09
technology, entertainment, design,
97
234000
2000
teknoloji, eğlence, tasarım,
04:11
your family, what you had for breakfast.
98
236000
2000
aileniz, kahvaltıda yedikleriniz.
04:13
The only rule is don't think too hard.
99
238000
3000
Tek şart, çok düşünmemelisiniz.
04:16
Okay, ready? Go.
100
241000
2000
Hazır mısınız? Başlayın.
04:24
Okay.
101
249000
2000
Tamam.
04:26
So here are three things I know to be true.
102
251000
2000
İşte benim doğru olduğunu bildiğim üç şey:
04:28
I know that Jean-Luc Godard was right
103
253000
2000
Jean-Luc Godard'ın "iyi bir öykü
04:30
when he said that, "a good story
104
255000
2000
başı, ortası ve sonu olandır,
04:32
has a beginning, a middle and an end,
105
257000
2000
bu sırayı takip etmese bile."
04:34
although not necessarily in that order."
106
259000
3000
dediğinde haklı olduğunu biliyorum.
04:37
I know that I'm incredibly nervous and excited to be up here,
107
262000
3000
Bu sahnede olduğum için çok gergin ve heyecanlı olduğumu,
04:40
which is greatly inhibiting my ability to keep it cool.
108
265000
2000
bunun da sakinleşmemi engellediğini biliyorum.
04:42
(Laughter)
109
267000
2000
(Kahkahalar)
04:44
And I know
110
269000
2000
Ve biliyorum ki,
04:46
that I have been waiting all week to tell this joke.
111
271000
2000
bu epiriyi yapmak için bir haftadır bekliyorum.
04:48
(Laughter)
112
273000
2000
(Kahkahalar)
04:50
Why was the scarecrow invited to TED?
113
275000
3000
Bir korkuluğu neden TED'e davet etmişler?
04:53
Because he was out standing in his field.
114
278000
3000
Çünkü alanında göze çarpan oymuş.
04:56
(Laughter)
115
281000
3000
(Kahkahalar)
04:59
I'm sorry.
116
284000
3000
Özür dilerim.
05:02
Okay, so these are three things I know to be true.
117
287000
3000
Neyse, işte bunlar doğru olduğunu düşündüğüm üç şey.
05:05
But there are plenty of things I have trouble understanding.
118
290000
3000
Ancak, anlamakta zorlandığım bir çok şey de var.
05:08
So I write poems to figure things out.
119
293000
4000
Birşeyleri anlayabilmek için şiir yazıyorum.
05:12
Sometimes the only way I know how to work through something
120
297000
2000
Bazen birşeyi çözümleyebilmek için bildiğim tek yol
05:14
is by writing a poem.
121
299000
2000
şiir yazmak.
05:16
And sometimes I get to the end of the poem
122
301000
2000
Ve bazen şiirin sonuna geldiğimde
05:18
and look back and go, "Oh, that's what this is all about,"
123
303000
2000
bakıyorum ve "Ha, yani hepsi bumuymuş?" diyorum.
05:20
and sometimes I get to the end of the poem
124
305000
2000
Bazen de şiirin sonuna geldiğimde
05:22
and haven't solved anything,
125
307000
2000
hala bi şey anlamamış oluyorum,
05:24
but at least I have a new poem out of it.
126
309000
2000
ama en azından bir şiir yazmış oluyorum.
05:26
Spoken word poetry is the art of performance poetry.
127
311000
3000
Sözel şiir, şiir performans sanatıdır.
05:29
I tell people it involves creating poetry
128
314000
2000
İnsanlara, bunun sadece kağıt üstünde
05:31
that doesn't just want to sit on paper,
129
316000
2000
oturmak istemeyen şiiri yarattığını söylerim,
05:33
that something about it demands it be heard out loud
130
318000
3000
o şiir genelde duyulmayı isteyendir,
05:36
or witnessed in person.
131
321000
2000
bizzat şahit olunmayı isteyen.
05:38
When I was a freshman in high school,
132
323000
2000
Okuldaki ilk yılımda
05:40
I was a live wire of nervous hormones.
133
325000
4000
yerinde duramayan bir tiptim.
05:44
And I was underdeveloped
134
329000
2000
Tamamen gelişmemiş
05:46
and over-excitable.
135
331000
2000
ve çok heyecanlı.
05:48
And despite my fear
136
333000
2000
Ve uzun süre izlenmeye
05:50
of ever being looked at for too long,
137
335000
2000
olan korkuma rağmen,
05:52
I was fascinated by the idea of spoken word poetry.
138
337000
3000
Sözel şiir fikrinden büyülenmiştim.
05:55
I felt that my two secret loves, poetry and theatre,
139
340000
3000
En sevdiğim iki şey, şiir ve tiyatro, bir araya gelmiş ve
05:58
had come together, had a baby,
140
343000
3000
çocukları olmuş gibi düşünürdüm.
06:01
a baby I needed to get to know.
141
346000
2000
Benim tanımam gereken bir bebek.
06:03
So I decided to give it a try.
142
348000
2000
Böylece bunu denemeye karar verdim.
06:05
My first spoken word poem,
143
350000
2000
İlk sözel şiirim,
06:07
packed with all the wisdom of a 14-year-old,
144
352000
4000
14 yaşında birinin tüm bilgisiyle donatılmış,
06:11
was about the injustice
145
356000
2000
ve kadınsı görünmemenin
06:13
of being seen as unfeminine.
146
358000
2000
haksızlığı ile ilgiliydi.
06:15
The poem was very indignant,
147
360000
2000
Şiir oldukça öfkeli ve
06:17
and mainly exaggerated,
148
362000
2000
ve bayağı abartılıydı,
06:19
but the only spoken word poetry that I had seen up until that point
149
364000
3000
doğrusu o zamana dek duyduğum tek sözel şiir
06:22
was mainly indignant,
150
367000
2000
öfke doluydu,
06:24
so I thought that that's what was expected of me.
151
369000
2000
bu yüzden benden beklenenin bu olduğunu düşündüm.
06:26
The first time that I performed,
152
371000
2000
Şiiri ilk okuduğumda
06:28
the audience of teenagers hooted and hollered their sympathy,
153
373000
3000
gençlerden oluşan izleyici bağırıp çağırmaya başladı,
06:31
and when I came off the stage I was shaking.
154
376000
3000
sahneden indiğimde hala titriyordum.
06:34
I felt this tap on my shoulder,
155
379000
2000
Omzuma biri dokundu,
06:36
and I turned around to see
156
381000
2000
dönüp baktığımda
06:38
this giant girl in a hoodie sweatshirt emerge from the crowd.
157
383000
2000
kapüşonlu kazağı olan kocaman bir kız bana doğru yürüdü.
06:40
She was maybe eight feet tall
158
385000
2000
Boyu iki buçuk metre falandı heralde,
06:42
and looked like she could beat me up with one hand,
159
387000
2000
ve tek eliyle beni yere yapıştırabilirmiş gibi görünüyordu,
06:44
but instead she just nodded at me
160
389000
2000
ama bunun yerine başını salladı ve
06:46
and said, "Hey, I really felt that. Thanks."
161
391000
3000
"Hey, gerçekten güzeldi. Teşekkürler." dedi.
06:49
And lightning struck.
162
394000
2000
Bir aydınlanma oldu.
06:51
I was hooked.
163
396000
2000
Artık işin içindeydim.
06:53
I discovered this bar on Manhattan's Lower East Side
164
398000
3000
Manhattan'ın Aşağı Doğu Yakasında bir bar keşfettim
06:56
that hosted a weekly poetry open mic,
165
401000
3000
haftada bir şiir gecesi düzenliyordu,
06:59
and my bewildered, but supportive, parents took me
166
404000
3000
şaşkına dönmüştüm ama destekçi anne ve babam
07:02
to soak in every ounce of spoken word that I could.
167
407000
3000
dile dökebildiğim her mısrada boğulmam için beni oraya götürdüler.
07:05
I was the youngest by at least a decade,
168
410000
3000
En az 10 yıl farkla bardaki en genç bendim,
07:08
but somehow the poets at the Bowery Poetry Club
169
413000
3000
ama bir şekilde Bowery Şiir Kulübü'ndeki şairler
07:11
didn't seem bothered by the 14-year-old wandering about --
170
416000
3000
14 yaşında ortalarda dolanan bu kızdan rahatsız olmadılar --
07:14
if fact, they welcomed me.
171
419000
2000
hatta, beni aralarına aldılar.
07:16
And it was here, listening to these poets share their stories,
172
421000
2000
Ve orada hikayelerini paylaşan şairleri dinlerken
07:18
that I learned that spoken word poetry didn't have to be indignant,
173
423000
3000
sözel şiirin öfkeyle dolu olması gerekmediğini öğrendim,
07:21
it could be fun or painful
174
426000
3000
neşe ya da acıyla ilgili,
07:24
or serious or silly.
175
429000
2000
ciddi ya da aptalca olabilirdi.
07:26
The Bowery Poetry Club became my classroom and my home,
176
431000
3000
Bowery Şiir Kulübü evim ve okulum haline geldi.
07:29
and the poets who performed
177
434000
2000
Şiirlerini okuyan her şair
07:31
encouraged me to share my stories as well.
178
436000
2000
hikayelerimi paylaşmam için beni yüreklendiriyordu.
07:33
Never mind the fact that I was 14 --
179
438000
2000
14 yaşımda olduğuma bakmadan --
07:35
they told me, "Write about being 14."
180
440000
3000
bana "14 yaşında olmakla ilgili yaz" dediler.
07:38
So I did and stood amazed every week
181
443000
2000
Öylede yaptım ve her hafta
07:40
when these brilliant, grown-up poets
182
445000
3000
bu yetişkin müthiş şairler benimle birlikte gülüp
07:43
laughed with me and groaned their sympathy
183
448000
2000
acılarını dile getirdiklerinde ve beni alkışlayıp
07:45
and clapped and told me, "Hey, I really felt that too."
184
450000
3000
"Ben de hissetim, çok iyiydi." dediklerinde şaşırıp kaldım.
07:49
Now I can divide my spoken word journey
185
454000
3000
Şimdi sözel şiir seyahatimi
07:52
into three steps.
186
457000
2000
üç adıma ayırabilirim.
07:54
Step one was the moment I said,
187
459000
2000
İlki, "Yapabilirim. Bunu yapabilirim"
07:56
"I can. I can do this."
188
461000
2000
dediğim andı.
07:58
And that was thanks to a girl in a hoodie.
189
463000
2000
Bu da, o kapüşonlu koca kız sayesindeydi.
08:00
Step two was the moment I said,
190
465000
2000
İkincisi, "Buna devam edeceğim,
08:02
"I will. I will continue.
191
467000
2000
Sözel şiiri seviyorum,
08:04
I love spoken word. I will keep coming back week after week."
192
469000
3000
ve her hafta buraya gelmeye devam edeceğim." dediğim andı.
08:07
And step three began
193
472000
2000
Ve üçüncü adımı
08:09
when I realized that I didn't have to write poems that were indignant,
194
474000
2000
tabi asıl hissettiğim bu değilse, öfkeyle dolu şiirler yazmak zorunda olmadığımı
08:11
if that's not what I was.
195
476000
2000
anladığım zaman attım.
08:13
There were things that were specific to me,
196
478000
2000
Bana özel gelen şeyler de vardı,
08:15
and the more that I focused on those things,
197
480000
3000
bunlara ne kadar odaklanırsam,
08:18
the weirder my poetry got,
198
483000
2000
şiirlerimin o kadar tuhaflaşıp,
08:20
but the more that it felt like mine.
199
485000
2000
bir o kadar da gerçekten benimmiş gibi hissettiriyordu.
08:22
It's not just the adage "write what you know."
200
487000
3000
Şu ünlü "bildiğini yaz" sözü değil bu,
08:25
It's about gathering up all of the knowledge and experience
201
490000
3000
bu aslında, şimdiye dek biriktirdiğin tüm bilgini ve deneyimini
08:28
you've collected up to now
202
493000
2000
bir araya getirmek
08:30
to help you dive into the things you don't know.
203
495000
3000
ve bilmediğin şeylerin arasına dalmakla ilgili.
08:33
I use poetry to help me work through what I don't understand,
204
498000
2000
Ben şiiri anlamadığım şeylerin üstesinden gelmek için kullanıyorum,
08:35
but I show up to each new poem
205
500000
2000
ama her yeni şiire
08:37
with a backpack full
206
502000
2000
daha önce bulunduğum heryerle dolu
08:39
of everywhere else that I've been.
207
504000
2000
bir çantayla başlıyorum.
08:41
When I got to university, I met a fellow poet
208
506000
3000
Universiteye başladığımda, benim gibi
08:44
who shared my belief in the magic of spoken word poetry.
209
509000
3000
sözlü şiirin büyüsüne inanan bir şairle tanıştım.
08:47
And actually, Phil Kaye and I
210
512000
2000
Ve aslında Phil Kaye ve benim
08:49
coincidentally also share the same last name.
211
514000
3000
soyadlarımız tesadüfen aynı.
08:52
When I was in high school I had created Project V.O.I.C.E.
212
517000
3000
Lisedeyken V.O.I.C.E projesini başlatmıştım
08:55
as a way to encourage my friends to do spoken word with me.
213
520000
3000
arkadaşlarımı sözel şiire yüreklendirmek için.
08:58
But Phil and I decided to reinvent Project V.O.I.C.E. --
214
523000
3000
Ama Phil ve ben V.O.I.C.E projesini yeniden düzenledik --
09:01
this time changing the mission
215
526000
2000
bu sefer farklı bir amaçla,
09:03
to using spoken word poetry as a way to entertain,
216
528000
3000
sözel şiirin eğlendirmek, eğitmek ve ilham vermek
09:06
educate and inspire.
217
531000
2000
için kullanmak amacıyla.
09:08
We stayed full-time students, but in between we traveled,
218
533000
2000
Tam zamanlı öğrenciliğe devam ettik ama arada
09:10
performing and teaching
219
535000
2000
seyahatlere çıktık ve
09:12
nine-year-olds to MFA candidates,
220
537000
3000
9 yaşındakilerden, MFA adaylarına
09:15
from California to Indiana to India
221
540000
3000
Kaliforniya'dan Indiana'ya hatta Hindistan'a
09:18
to a public high school just up the street from campus.
222
543000
3000
ya da kampüsün az ilerisindeki liseye kadar heryerde şiirler okuduk.
09:21
And we saw over and over
223
546000
2000
Ve her seferinde
09:23
the way that spoken word poetry
224
548000
2000
sözel şiirin kilitleri nasıl da
09:25
cracks open locks.
225
550000
2000
açtığını gördük.
09:27
But it turns out sometimes,
226
552000
2000
Ancak bazen de şiirin gerçekten
09:29
poetry can be really scary.
227
554000
2000
korkutucu olduğu ortaya çıkıyor.
09:31
Turns out sometimes,
228
556000
2000
Bazen de
09:33
you have to trick teenagers into writing poetry.
229
558000
3000
gençleri şiir yazmaları için kandırmanız gerekiyor.
09:36
So I came up with lists. Everyone can write lists.
230
561000
3000
Ben de listeler uydurdum. Herkes liste yapabilir.
09:39
And the first list that I assign
231
564000
2000
Ve uyguladığım ilk liste
09:41
is "10 Things I Know to be True."
232
566000
3000
"Doğru olduğunu bildiğiniz 10 şey"di.
09:44
And here's what happens, and here's what you would discover too
233
569000
3000
İşte eğer listelerimizi sesli olarak paylaşsaydık
09:47
if we all started sharing our lists out loud.
234
572000
2000
keşfedeceğiniz çok şey olurdu.
09:49
At a certain point, you would realize
235
574000
2000
İlk olarak farkederdiniz ki
09:51
that someone has the exact same thing,
236
576000
3000
birileri de sizinkiyle aynı şeyi
09:54
or one thing very similar,
237
579000
2000
ya da çok benzer bir şeyi,
09:56
to something on your list.
238
581000
2000
listesine yazmış..
09:58
And then someone else
239
583000
2000
Ve sonra başka birileri de
10:00
has something the complete opposite of yours.
240
585000
3000
sizinkiyle tamamen zıt olanı.
10:03
Third, someone has something you've never even heard of before.
241
588000
3000
Üçüncü olarak, birilerinin daha önce hiç duymadığınız bi şeyleri.
10:06
And fourth, someone has something you thought you knew everything about,
242
591000
3000
Dördüncü olarak, sizin çok iyi bildiğinizi sandığınız bir şeyi
10:09
but they're introducing a new angle of looking at it.
243
594000
3000
farklı bir açıdan bakarak yazdığını farkedersiniz.
10:12
And I tell people that this is where great stories start from --
244
597000
3000
Ve ben isanlara iyi bir hikayenin burada başladığını söylüyorum --
10:15
these four intersections
245
600000
2000
sizin tutkuyla bağlı olduğunuz
10:17
of what you're passionate about
246
602000
2000
ve diğerlerinin yatırım yapmış olabileceği
10:19
and what others might be invested in.
247
604000
2000
dört kesişim noktasından.
10:21
And most people respond really well to this exercise.
248
606000
3000
Ve çoğu insan bu egzersizi çok seviyor.
10:24
But one of my students, a freshman named Charlotte,
249
609000
3000
Ancak, öğrencilerimden biri, Charlotte adında birinci sınıf öğrencisi,
10:27
was not convinced.
250
612000
2000
pek de ikna olmamıştı.
10:29
Charlotte was very good at writing lists, but she refused to write any poems.
251
614000
3000
Charlotte liste hazırlamakta çok başarılıydı ama şiir yazmayı hep reddediyordu.
10:32
"Miss," she'd say, "I'm just not interesting.
252
617000
3000
"Hocam," diyordu "Çok da ilginç biri değilim.
10:35
I don't have anything interesting to say."
253
620000
3000
Söyleyecek pek ilginç sözüm yok."
10:38
So I assigned her list after list,
254
623000
2000
Ben de ona liste üstüne liste yazdırdım,
10:40
and one day I assigned the list
255
625000
2000
en sonunda da yeni bir liste:
10:42
"10 Things I Should Have Learned by Now."
256
627000
2000
"Şimdiye kadar öğrenmiş olmam gereken 10 şey."
10:44
Number three on Charlotte's list was,
257
629000
2000
Charlotte'un listesindeki üç numara şuydu,
10:46
"I should have learned not to crush on guys
258
631000
2000
"Kendimden üç kat yaşlı erkeklere aşık olmamayı
10:48
three times my age."
259
633000
2000
öğrenmiş olmalıydım."
10:50
I asked her what that meant,
260
635000
2000
Ne demek istediğini sorduğumda
10:52
and she said, "Miss, it's kind of a long story."
261
637000
2000
"Hocam, bu uzun bi hikaye" dedi.
10:54
And I said, "Charlotte, it sounds pretty interesting to me."
262
639000
3000
Ben de " Charlotte, bana çok ilgi çekici göründü." dedim.
10:57
And so she wrote her first poem,
263
642000
2000
Ve böylece ilk şiirini yazdı,
10:59
a love poem unlike any I had ever heard before.
264
644000
3000
şimdiye kadar duyduklarıma hiç benzemeyen bir aşk şiiri.
11:02
And the poem began,
265
647000
3000
Şiir şöyle başlıyor,
11:05
"Anderson Cooper is a gorgeous man."
266
650000
2000
"Anderson Cooper muhteşem bi adamdır."
11:07
(Laughter)
267
652000
2000
(Kahkahalar)
11:09
"Did you see him on 60 Minutes,
268
654000
2000
"Onu hiç 60 dakikada,
11:11
racing Michael Phelps in a pool --
269
656000
2000
havuzda Michael Phelps'le yarışırken --
11:13
nothing but swim trunks on --
270
658000
2000
sadece mayosu üstündeyken --
11:15
diving in the water, determined to beat this swimming champion?
271
660000
2000
suya dalıp, bu yüzme şampiyonunu geçmeye çalışırken gördünüz mü?
11:17
After the race, he tossed his wet, cloud-white hair
272
662000
3000
Yarışma sonrası, ıslak, bulut beyazı saçlarını savurarak
11:20
and said, 'You're a god.'
273
665000
2000
"Sen tanrısın" dediğini?
11:22
No, Anderson, you're the god."
274
667000
2000
Yo Anderson, asıl tanrı sensin."
11:24
(Laughter)
275
669000
2000
(Kahkahalar)
11:26
(Applause)
276
671000
4000
(Alkışlar)
11:30
Now I know that the number one rule to being cool
277
675000
3000
Şimdi biliyorum ki, havalı olmanın birinci kuralı
11:33
is to seem unfazed,
278
678000
2000
etkilenmemiş gibi görünüp
11:35
to never admit that anything scares you
279
680000
3000
sizi birşeylerin korkuttuğunu, etkilediğini ya da
11:38
or impresses you or excites you.
280
683000
2000
heyecanlandırdığını asla itiraf etmemekmiş.
11:40
Somebody once told me
281
685000
2000
Bi defasında bir bana
11:42
it's like walking through life like this.
282
687000
2000
hayat boyu şu şekilde yürümekten bahsetti.
11:44
You protect yourself
283
689000
2000
Kendinizi ortaya çıkabilecek acılar ve
11:46
from all the unexpected miseries or hurt that might show up.
284
691000
3000
ızdıraplardan bu şekilde korursunuz.
11:49
But I try to walk through life like this.
285
694000
2000
Bense hayatta böyle yürümeyi tercih ediyorum.
11:51
And yes, that means catching all of those miseries and hurt,
286
696000
3000
Ve evet, bu acı ve ızdırapları yakalamak anlamına geliyor,
11:54
but it also means that when beautiful, amazing things
287
699000
3000
ama ayrıca güzel ve büyüleyici şeyleri de.
11:57
just fall out of the sky,
288
702000
2000
gökten düştüklerinde,
11:59
I'm ready to catch them.
289
704000
2000
onları yakalamaya hazırım.
12:01
I use spoken word to help my students
290
706000
2000
Sözel şiiri öğrencilerime merakı yeniden keşfetmelerine
12:03
rediscover wonder,
291
708000
2000
yardım etmek için kullanıyorum,
12:05
to fight their instincts to be cool and unfazed
292
710000
3000
havalı ya da etkilenmemiş gibi görünme güdülerini engellemek için
12:08
and, instead, actively pursue being engaged with what goes on around them,
293
713000
3000
ve bunun yerine etrafta olan bitenle iç içe olabilmeleri için,
12:11
so that they can reinterpret and create something from it.
294
716000
3000
işte bu sayede olanları yeniden yorumlayıp bir şeyler üretebilirler.
12:14
It's not that I think that spoken word poetry
295
719000
2000
Sözel şiirin ideal sanat şekli falan olduğunu
12:16
is the ideal art form.
296
721000
2000
söylemiyorum.
12:18
I'm always trying to find the best way to tell each story.
297
723000
3000
Ben her zaman bir öyküyü en iyi şekilde anlatmaya çalışıyorum.
12:21
I write musicals; I make short films alongside my poems.
298
726000
3000
Şiirin yanı sıra müzikaller ve kısa filmler de yapıyorum.
12:24
But I teach spoken word poetry
299
729000
2000
Sözel şiiri öğretiyorum
12:26
because it's accessible.
300
731000
2000
çünkü ulaşılması mümkün.
12:28
Not everyone can read music
301
733000
2000
Herkesin nota okuma becerisi,
12:30
or owns a camera,
302
735000
2000
ya da kameraları olmayabilir
12:32
but everyone can communicate in some way,
303
737000
2000
ama herkes bir şekilde iletişime girmek zorunda,
12:34
and everyone has stories
304
739000
2000
ve herkesin bize birşeyler öğretebilecek
12:36
that the rest of us can learn from.
305
741000
2000
bir hikayesi var.
12:38
Plus, spoken word poetry allows for immediate connections.
306
743000
3000
Ayrıca, sözel şiir anlık bağlantılar yaratabilir.
12:41
It's not uncommon for people to feel like they're alone
307
746000
2000
İnsanlar sık sık yalnız olduklarını düşünürler
12:43
or that nobody understands them,
308
748000
2000
ya da kimsenin onları anlamadığını,
12:45
but spoken word teaches
309
750000
2000
ama sözel şiir onlara
12:47
that if you have the ability to express yourself
310
752000
3000
eğer kendini açıklama yeteneğin ve
12:50
and the courage to present those stories and opinions,
311
755000
2000
fikirlerinle hikayeni anlatma cesaretin varsa
12:52
you could be rewarded
312
757000
2000
bir oda dolusu dostla
12:54
with a room full of your peers,
313
759000
2000
ya da seni dinleyen bir toplulukla
12:56
or your community, who will listen.
314
761000
2000
ödüllendirileceklerini öğretir.
12:58
And maybe even a giant girl in a hoodie
315
763000
2000
Belki kapüşonlu koca bir kız gelip
13:00
will connect with what you've shared.
316
765000
2000
paylaştığınız şeyi hissettiğini söyleyecektir.
13:02
And that is an amazing realization to have,
317
767000
3000
Ve bu farkına varılacak büyüleyici bir şeydir,
13:05
especially when you're 14.
318
770000
2000
özellikle 14 yaşındaysanız.
13:07
Plus, now with YouTube,
319
772000
2000
Ayrıca, şimdi youtube sayesinde,
13:09
that connection's not even limited to the room we're in.
320
774000
2000
bağlantılarımız içinde bulunduğumuz odadakilerle sınırlı değil.
13:11
I'm so lucky that there's this archive of performances
321
776000
3000
Öğrencilerimle paylaşabileceğim bir performans arşivim
13:14
that I can share with my students.
322
779000
2000
olduğu için çok şanslıyım.
13:16
It allows for even more opportunities
323
781000
2000
Bu onlara bağlantı kurabilecekleri
13:18
for them to find a poet or a poem
324
783000
3000
şiir ya da şair bulabilme
13:21
that they connect to.
325
786000
2000
olanağını sağlıyor.
13:23
It is tempting -- once you've figured this out --
326
788000
2000
Bir kere farkettiğinizde
13:25
it is tempting to keep writing the same poem,
327
790000
2000
aynı tür şiiri yazmak işten değil,
13:27
or keep telling the same story, over and over,
328
792000
3000
ya da aynı hikayeyi tekrar tekrar anlatmak,
13:30
once you've figured out that it will gain you applause.
329
795000
2000
bu türün size alkış getireceğini farkettiğinizde.
13:32
It's not enough to just teach that you can express yourself.
330
797000
3000
Yani kendini ifade etmeyi öğretmek yeterli olmuyor;
13:35
You have to grow and explore
331
800000
2000
aynı zamanda büyüyüp keşfetmeyi
13:37
and take risks and challenge yourself.
332
802000
2000
risk alıp kendine meydan okumayı da öğrenmelisin.
13:39
And that is step three:
333
804000
3000
Bu da üçüncü adım:
13:42
infusing the work you're doing
334
807000
2000
sizi siz yapan özel şeylerle
13:44
with the specific things that make you you,
335
809000
2000
yaptığınız işi harmanlamak,
13:46
even while those things are always changing.
336
811000
2000
bunların her zaman değiştiğini bilseniz bile.
13:48
Because step three never ends.
337
813000
3000
Çünkü üçüncü adım asla bitmez.
13:51
But you don't get to start on step three,
338
816000
2000
Ancak üçüncü adıma geçmeniz için,
13:53
until you take step one first: I can.
339
818000
3000
birinci adımı atmanız gerekir: "Yapabilirim."
13:56
I travel a lot while I'm teaching,
340
821000
2000
Ders verirken çok seyahat ederim,
13:58
and I don't always get to watch all of my students reach their step three,
341
823000
3000
ve her zaman öğrencilerimin üçüncü adıma ulaştığını göremeyebilirim,
14:01
but I was very lucky with Charlotte,
342
826000
2000
ama Charlotte konusunda şanslıydım,
14:03
that I got to watch her journey unfold the way it did.
343
828000
3000
seyahatinin benimki gibi başladığını izleyebildim.
14:06
I watched her realize
344
831000
2000
Onun,
14:08
that, by putting the things that she knows to be true into the work she's doing,
345
833000
3000
bildiği şeyleri yaptığı işe katarak
14:11
she can create poems that only Charlotte can write --
346
836000
3000
gözbebekleri, asansörler ve Kaşif Dora'yla ilgili --
14:14
about eyeballs and elevators and Dora the Explorer.
347
839000
3000
sadece Charlotte gibi şiir yazabileceğini farketmesini izledim.
14:17
And I'm trying to tell stories only I can tell --
348
842000
2000
Ve ben de sadece benim anlatabileceğim bunun gibi
14:19
like this story.
349
844000
2000
öyküler anlatıyorum.
14:21
I spent a lot of time thinking about the best way to tell this story,
350
846000
3000
Bu öyküyü en iyi nasıl anlatabileceğimi günlerce düşünüyorum,
14:24
and I wondered if the best way
351
849000
2000
acaba en iyi yol
14:26
was going to be a PowerPoint or a short film --
352
851000
2000
PowerPoint ya da kısa bir film mi olurdu --
14:28
and where exactly was the beginning or the middle or the end?
353
853000
2000
ve acaba bu öykünün başı, ortası ve sonu nerede?
14:30
And I wondered whether I'd get to the end of this talk
354
855000
3000
Ve acaba bu konuşmanın sonuna gelip
14:33
and finally have figured it all out, or not.
355
858000
3000
herşeyi anlayabilmiş olacak mıyım?
14:36
And I always thought that my beginning was at the Bowery Poetry Club,
356
861000
2000
Ve her zaman başladığım yerin Bowery Şiir Kulübü olduğunu sanardım,
14:38
but it's possible that it was much earlier.
357
863000
3000
ama sanırım bu çok daha önceydi.
14:41
In preparing for TED,
358
866000
2000
TED'e hazırlanırken,
14:43
I discovered this diary page in an old journal.
359
868000
2000
eski bir günlükte şu sayfayı buldum.
14:45
I think December 54th was probably supposed to be 24th.
360
870000
4000
Sanırım Aralık 54 derken 24'ünü kastetmişim.
14:49
It's clear that when I was a child,
361
874000
2000
Belli ki, çocukken
14:51
I definitely walked through life like this.
362
876000
2000
hayatta şu şekilde yürüyormuşum.
14:53
I think that we all did.
363
878000
2000
Sanırım hepimiz öyle yaptık.
14:55
I would like to help others rediscover that wonder --
364
880000
3000
Başkalarına merakı yeniden keşfetmeleri
14:58
to want to engage with it, to want to learn,
365
883000
2000
öğrenmek istemeleri ve onunla içiçe girebilmeleri,
15:00
to want to share what they've learned,
366
885000
2000
öğrendiklerini ve doğru olduğunu farkettikleri
15:02
what they've figured out to be true
367
887000
2000
doğru olduğunu farkettikleri
15:04
and what they're still figuring out.
368
889000
2000
paylaşmaları için yardım etmek istiyorum.
15:06
So I'd like to close with this poem.
369
891000
3000
Bu yüzden kapanışı bu şiirle yapacağım.
15:09
When they bombed Hiroshima,
370
894000
3000
Hiroşima bombalandığında,
15:12
the explosion formed a mini-supernova
371
897000
3000
Patlama minik bir süpernova oluşturdu,
15:15
so every living animal, human or plant
372
900000
3000
ve yaşayan her hayvan, insan ya da bitki
15:18
that received direct contact
373
903000
2000
güneş ışınlarıyla olan
15:20
with the rays from that sun
374
905000
2000
doğrudan bağlantısı olan her canlı
15:22
was instantly turned to ash.
375
907000
2000
aniden küle dönüştü.
15:24
And what was left of the city soon followed.
376
909000
2000
Ve şehirden arta kalan ne varsa onlar da.
15:26
The long-lasting damage of nuclear radiation
377
911000
2000
Nükleer radyasyonun kalıcı zararı
15:28
caused an entire city and its population
378
913000
3000
tüm şehri ve içindekileri
15:31
to turn into powder.
379
916000
3000
toza çevirdi.
15:34
When I was born, my mom says I looked around the whole hospital room
380
919000
3000
Doğduğumda, hastane odasını inceleyen gözlerimde, diyor annem
15:37
with a stare that said, "This? I've done this before."
381
922000
4000
"Bu mu? Bunu daha önce de yapmıştım." gibisinden bir bakış varmış.
15:41
She says I have old eyes.
382
926000
2000
Dediğini göre gözlerim yaşlıymış.
15:43
When my Grandpa Genji died, I was only five years old,
383
928000
3000
Büyükbabam Genji öldüğünde, sadece beş yaşındaydım,
15:46
but I took my mom by the hand and told her,
384
931000
2000
annemi elinden tutup da dediğim
15:48
"Don't worry, he'll come back as a baby."
385
933000
3000
"Üzülme, bir bebek olarak geri gelecek." sözü
15:51
And yet, for someone who's apparently done this already,
386
936000
3000
hiç de 'bunu daha önce de yapmış' birine göre değildi.
15:54
I still haven't figured anything out yet.
387
939000
3000
Belli ki henüz herşeyi çözememişim.
15:57
My knees still buckle every time I get on a stage.
388
942000
3000
Sahneye çıktığımda dizlerim hala titriyor.
16:00
My self-confidence can be measured out
389
945000
2000
Kendime güvenimi bir çaykaşığıyla ölçüp
16:02
in teaspoons mixed into my poetry,
390
947000
2000
şiirime karıştırdığımda,
16:04
and it still always tastes funny in my mouth.
391
949000
3000
ağzımda hala garip bir tat bırakıyor.
16:07
But in Hiroshima, some people were wiped clean away,
392
952000
3000
Ama Hiroşima'da, bazı insanlar silinip gitti,
16:10
leaving only a wristwatch or a diary page.
393
955000
3000
geride sadece bi kol saati ya da günlük sayfası bırakarak.
16:13
So no matter that I have inhibitions to fill all my pockets,
394
958000
3000
Ceplerime doldurduğum onca çekinceye rağmen,
16:16
I keep trying,
395
961000
2000
yine de deniyorum,
16:18
hoping that one day I'll write a poem
396
963000
2000
umut ediyorum ki bir gün
16:20
I can be proud to let sit in a museum exhibit
397
965000
2000
var olduğumun kanıtı olarak bi müzede sergilenebilecek
16:22
as the only proof I existed.
398
967000
2000
bir şiir yazabilirim.
16:24
My parents named me Sarah,
399
969000
2000
Ailem bana Sarah adını vermiş,
16:26
which is a biblical name.
400
971000
2000
kutsal bir ad.
16:28
In the original story, God told Sarah she could do something impossible
401
973000
3000
İncilde dediğine göre Tanrı Sarah'ya imkansız birşeyler yapabileceğini söylemiş
16:31
and she laughed,
402
976000
3000
O da gülmüş,
16:34
because the first Sarah,
403
979000
2000
çünkü ilk Sarah,
16:36
she didn't know what to do with impossible.
404
981000
2000
imkansızla ne yapılabileceğini bilmiyormuş.
16:38
And me? Well, neither do I,
405
983000
3000
Ben mi? Hayır, ben de bilmiyorum,
16:41
but I see the impossible every day.
406
986000
2000
ama imkansızı hergün görüyorum.
16:43
Impossible is trying to connect in this world,
407
988000
3000
İmkansız bu dünyayla bağlantı kurmaktır,
16:46
trying to hold onto others while things are blowing up around you,
408
991000
2000
etrafınızda birşeyler uçup giderken, başkalarına tutunmaktır,
16:48
knowing that while you're speaking,
409
993000
2000
siz konuşurken sadece sıralarını
16:50
they aren't just waiting for their turn to talk -- they hear you.
410
995000
3000
beklemeyen -- sizi dinleyen insanlara.
16:53
They feel exactly what you feel
411
998000
2000
Sizin hissettiğinizin aynısını
16:55
at the same time that you feel it.
412
1000000
2000
aynı zamanda hisseden insanlara.
16:57
It's what I strive for every time I open my mouth --
413
1002000
2000
Ağzımı her açışımda kurmaya uğraştığım
16:59
that impossible connection.
414
1004000
2000
o imkansız bağlantı işte bu.
17:01
There's this piece of wall in Hiroshima
415
1006000
3000
Hiroşima'da bir duvar var
17:04
that was completely burnt black by the radiation.
416
1009000
3000
radyasyondan tamamen kararmış.
17:07
But on the front step, a person who was sitting there
417
1012000
2000
Ama bir adım önünde, oturmakta olan birisi
17:09
blocked the rays from hitting the stone.
418
1014000
2000
ışınların oraya vurmasını engellemiş.
17:11
The only thing left now
419
1016000
2000
Orada geriye kalan tek şey
17:13
is a permanent shadow of positive light.
420
1018000
2000
pozitif ışığın kalıcı gölgesi.
17:15
After the A-bomb,
421
1020000
2000
İlk bombadan sonra,
17:17
specialists said it would take 75 years
422
1022000
2000
uzmanların dediğine göre 75 yıl gerekliymiş
17:19
for the radiation-damaged soil of Hiroshima City
423
1024000
3000
Hiroşima'nın radyasyondan ölen toprağının
17:22
to ever grow anything again.
424
1027000
2000
yeniden yeşerebilmesi için.
17:24
But that spring, there were new buds popping up from the earth.
425
1029000
3000
Ama bu baharda, topraktan fırlayan yeni tomurcuklar gördüm.
17:27
When I meet you, in that moment,
426
1032000
2000
Sizinle tanıştığım şu an
17:29
I'm no longer a part of your future.
427
1034000
2000
artık sizin geleceğinizin bi parçası olamam.
17:31
I start quickly becoming part of your past.
428
1036000
2000
Hızla geçmişinize dönüşüyorum.
17:33
But in that instant, I get to share your present.
429
1038000
3000
Ama sadece şu an, şimdiki zamanınızı paylaşıyorum.
17:36
And you, you get to share mine.
430
1041000
2000
Ve siz, siz de benimkini.
17:38
And that is the greatest present of all.
431
1043000
2000
Ve bu yaşayabileceğiniz en iyi an.
17:40
So if you tell me I can do the impossible,
432
1045000
2000
Eğer bana imkansızı yapabileceğimi söylerseniz,
17:42
I'll probably laugh at you.
433
1047000
2000
herhalde size gülerim.
17:44
I don't know if I can change the world yet,
434
1049000
2000
Dünyayı değiştirebilir miyim bilmiyorum henüz,
17:46
because I don't know that much about it --
435
1051000
2000
çünkü dünyayı o kadar da iyi tanımıyorum --
17:48
and I don't know that much about reincarnation either,
436
1053000
2000
reenkarnasyonu da pek bilmiyorum,
17:50
but if you make me laugh hard enough,
437
1055000
2000
ama beni yeterince güldürebilirseniz,
17:52
sometimes I forget what century I'm in.
438
1057000
3000
hangi yüzyılda olduğumu unutabilirim.
17:55
This isn't my first time here. This isn't my last time here.
439
1060000
3000
Buraya ilk kez gelmiyorum. Buraya son gelişim de değil.
17:58
These aren't the last words I'll share.
440
1063000
2000
Paylaşacağım son sözler de değil bunlar.
18:00
But just in case, I'm trying my hardest
441
1065000
3000
Ama yine de, bu kez doğrusunu yapmak için
18:03
to get it right this time around.
442
1068000
3000
çok uğraşıyorum.
18:06
Thank you.
443
1071000
2000
Teşekkür ederim.
18:08
(Applause)
444
1073000
4000
(Alkışlar)
18:12
Thank you.
445
1077000
2000
Teşekkür ederim.
18:14
(Applause)
446
1079000
2000
(Alkışlar)
18:16
Thank you.
447
1081000
2000
Teşekkür ederim.
18:18
(Applause)
448
1083000
4000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Sarah Kay - PoetA performing poet since she was 14 years old, Sarah Kay is the founder of Project VOICE, an organization that uses spoken word poetry as a literacy and empowerment tool.
Why you should listen
Plenty of 14-year-old girls write poetry. But few hide under the bar of the famous Bowery Poetry Club in Manhattan’s East Village absorbing the talents of New York’s most exciting poets. Not only did Sarah Kay do that -- she also had the guts to take its stage and hold her own against performers at least a decade her senior. Her talent for weaving words into poignant, funny, and powerful performances paid off.
Sarah holds a Masters degree in the art of teaching from Brown University and an honorary doctorate in humane letters from Grinnell College. Her first book, B, was ranked the number one poetry book on Amazon.com. Her second book, No Matter the Wreckage, is available from Write Bloody Publishing.
Sarah also founded Project VOICE, an organization that uses spoken word poetry as a literacy and empowerment tool. Project VOICE runs performances and workshops to encourage people to engage in creative self-expression in schools and communities around the world.
Sarah Kay | Speaker | TED.com