TEDxBG
Steve Keil: A manifesto for play, for Bulgaria and beyond
Steve Keil: Bulgaristan ve ötesi için oyun manifestosu
Filmed:
Readability: 3.6
687,760 views
Sofya'da, TEDxBG'deki konuşmasında, Steve Keil, ülkesi Bulgaristan'ı tehdit eden "ciddiyet geni"ne karşı savaş verirken -- ekonomi, eğitim ve toplumu canlandırmak için oyun çağrısında bulunuyor. İş yerlerini, okullarını ve hayatlarını yeniden inşa etmek isteyen insanlar için evrensel bir mesaja sahip parlak bir konuşma.
Steve Keil - Entrepreneur
Based in Bulgaria, Steve Keil creates companies around big social and environmental goals. Full bio
Based in Bulgaria, Steve Keil creates companies around big social and environmental goals. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
I'm here today
0
0
3000
Bugün burada
00:18
to start a revolution.
1
3000
2000
bir devrim başlatmak için bulunuyorum.
00:20
Now before you get up in arms,
2
5000
2000
Şimdi, silahlarımızı kuşanmadan,
00:22
or you break into song,
3
7000
2000
şarkımızı söylemeden,
00:24
or you pick a favorite color,
4
9000
2000
ya da rengimizi seçmeden önce,
00:26
I want to define what I mean by revolution.
5
11000
3000
devrim derken ne kastettiğimi tanımlamak istiyorum.
00:29
By revolution,
6
14000
2000
Devrim derken,
00:31
I mean a drastic and far-reaching change
7
16000
3000
şiddetli ve etkisi uzun sürecek
00:34
in the way we think and behave --
8
19000
3000
düşünme şeklimizi ve davranışlarımızı etkileyecek
00:37
the way we think and the way we behave.
9
22000
3000
değişimlerden bahsediyorum.
00:40
Now why, Steve, why do we need a revolution?
10
25000
3000
Peki, Steve, neden bir devrime ihtiyacımız var?
00:43
We need a revolution
11
28000
2000
Bir devrime ihtiyacımız var çünkü
00:45
because things aren't working; they're just not working.
12
30000
3000
işler yolunda gitmiyor; evet, işler yolunda gitmiyor.
00:48
And that makes me really sad
13
33000
2000
Ve bu beni oldukça üzüyor
00:50
because I'm sick and tired of things not working.
14
35000
3000
çünkü işlerin yolunda gitmediğini görmekten yoruldum ve sıkıldım artık.
00:53
You know, I'm sick and tired of us not living up to our potential.
15
38000
3000
Potansiyelimize ulaşmadan yaşamaktan sıkıldım artık.
00:56
I'm sick and tired of us being last.
16
41000
3000
Sonuncu olmamızdan sıkıldım.
00:59
And we are last place in so many things --
17
44000
3000
Üstelik bir çok şeyde son sıradayız --
01:02
for example, social factors.
18
47000
3000
örneğin, toplum faktöründe.
01:05
We're last place in Europe in innovation.
19
50000
3000
İnovasyonda Avrupa'nın son sırasındayız.
01:08
There we are right at the end, right at the bottom,
20
53000
3000
İşte en sonda, en altta oradayız,
01:11
last place as a culture that doesn't value innovation.
21
56000
3000
inovasyona değer vermeyen bir toplum olarak son sıradayız.
01:14
We're last place in health care,
22
59000
2000
Sağlık hizmetlerinde son sıradayız,
01:16
and that's important for a sense of well-being.
23
61000
2000
ve sağlık hizmetleri refah açısından çok önemli değil mi?
01:18
And there we are, not just last in the E.U.,
24
63000
2000
İşte oradayız, yalnızca Avrupa Birliği'nde değil,
01:20
we're last in Europe, at the very bottom.
25
65000
2000
tüm Avrupa'da, en alt sıradayız.
01:22
And worst of all,
26
67000
2000
Ve en kötüsü de,
01:24
it just came out three weeks ago, many of you have seen it, The Economist.
27
69000
3000
yalnızca 3 hafta önce açıklandı, birçoğunuz da görmüş olmalı, The Economist.
01:27
We're the saddest place on Earth,
28
72000
3000
Kişi paşına düşen gayrisafi milli hasılaya göre,
01:30
relative to GDP per capita --
29
75000
2000
dünyadaki en mutsuz toplumuz. --
01:32
the saddest place on Earth.
30
77000
2000
dünyadaki en mutsuz toplum...
01:34
That's social. Let's look at education.
31
79000
3000
Bu toplum faktörüydü. Şimdi de eğitime bakalım.
01:37
Where do we rank three weeks ago
32
82000
2000
Yine 3 hafta önce açıklanan
01:39
in another report by the OECD?
33
84000
2000
diğer bir OECD raporuna göre kaçıncı sıradayız?
01:41
Last in reading, math and science. Last.
34
86000
3000
Matematik ve fen bilimleri performansında son sıradayız. -- Sonuncu...
01:44
Business:
35
89000
2000
İş dünyası:
01:46
The lowest perception in the E.U.
36
91000
2000
Girişimcilerin, topluma katkıda bulunma algısında
01:48
that entrepreneurs provide benefits to society.
37
93000
3000
Avrupa Birliği'nde en düşük seviyedeyiz.
01:51
Why as a result, what happens?
38
96000
2000
Sonuç olarak da ne oluyor?
01:53
The lowest percentage of entrepreneurs starting businesses.
39
98000
3000
Girişimcilikte en düşük yüzde...
01:56
And this is despite the fact
40
101000
2000
Ve ortada olan bu duruma rağmen,
01:58
that everybody knows that small business
41
103000
2000
herkes bilir ki, küçük işletmeler
02:00
is the engine of economies.
42
105000
2000
ekonomilerin lokomotifleridir.
02:02
We hire the most people; we create the most taxes.
43
107000
3000
En çok istihdamı onlar yapar, en çok vergiyi onlar öder.
02:05
So if our engine's broken, guess what?
44
110000
3000
Eğer lokomotifiniz çalışmıyorsa, tahmin edin ne olur?
02:08
Last in Europe GDP per capita.
45
113000
3000
Kişi başına düşen gayrisafi milli hasılada Avrupa'da son sıradayız.
02:11
Last.
46
116000
2000
Sonuncu.
02:13
So it's no surprise, guys, that 62 percent of Bulgarians
47
118000
3000
Bu nedenle, Bulgarların yüzde 62'sinin
02:16
are not optimistic about the future.
48
121000
2000
gelecekten ümitli olmamasına şaşırmamalıyız.
02:18
We're unhappy, we have bad education,
49
123000
2000
Mutsuzuz, kötü bir eğitim sistemimiz var,
02:20
and we have the worst businesses.
50
125000
3000
ve en başarısız iş dünyasına sahibiz.
02:23
And these are facts, guys.
51
128000
2000
Bunlar gerçekler, arkadaşlar.
02:25
This isn't story tale; it's not make-believe.
52
130000
3000
Bunlar hikaye veya hayal ürünü değil.
02:28
It's not.
53
133000
2000
Hayır, değil.
02:30
It's not a conspiracy I have got against Bulgaria. These are facts.
54
135000
3000
Bulgaristan'a karşı kurduğum bir komplo da değil. Bunlar, gerçekler.
02:33
So I think it should be really, really clear
55
138000
2000
Bu nedenle, inanıyorum ki, çok açıkça kabul etmeliyiz,
02:35
that our system is broken.
56
140000
2000
Sistemimiz çökmüş halde.
02:37
The way we think, the way we behave,
57
142000
2000
Düşünme şeklimiz, davranışlarımız,
02:39
our operating system of behaving is broken.
58
144000
2000
işletim sistemimiz çökmüş halde.
02:41
We need a drastic change in the way we think and behave
59
146000
3000
Düşünme şeklimizde, davranışlarımızda
02:44
to transform Bulgaria for the better,
60
149000
2000
Bulgaristan'ı daha iyiye götürecek,
02:46
for ourselves, for our friends,
61
151000
2000
kendimiz, arkadaşlarımız,
02:48
for our family and for our future.
62
153000
2000
ailemiz ve geleceğimiz için şiddetli bir değişikliğe ihtiyacımız var.
02:50
How did this happen?
63
155000
2000
Tüm bunlar nasıl oldu?
02:52
Let's be positive now. We're going to get positive. How did this happen?
64
157000
3000
Şimdi biraz olumlu düşünelim. İyimser olacağız. Nasıl oldu tüm bunlar?
02:55
I think we're last because --
65
160000
2000
Sanıyorum ki, sonuncu sıradayız çünkü --
02:57
and this is going to be drastic to some of you --
66
162000
2000
ve bu bazılarınız için pek şaşırtıcı olacak --
02:59
because we are handicapping ourselves.
67
164000
2000
çünkü kendimizi engelliyoruz.
03:01
We're holding ourselves back
68
166000
2000
Kendimizi geri tutuyoruz
03:03
because we don't value play.
69
168000
2000
çünkü oynamaya yeterince değer vermiyoruz.
03:05
I said "play," all right.
70
170000
2000
"Oynamak" dedim, evet.
03:07
In case some of you forgot what play is, this is what play looks like.
71
172000
3000
Bazılarınızın oynamanın ne olduğunu unutması ihtimaline karşı, işte oynamak şuna benzer.
03:10
Babies play, kids play,
72
175000
2000
Bebekler oynar, çocuklar oynar,
03:12
adults play.
73
177000
2000
yetişkinler oynar.
03:14
We don't value play.
74
179000
2000
Oynamaya yeterince değer vermiyoruz.
03:16
In fact, we devalue play.
75
181000
2000
Aslına bakarsanız, oynamayı değersizleştiriyoruz.
03:18
And we devalue it in three areas.
76
183000
2000
Ve özellikle 3 alanda bunu yapıyoruz.
03:20
Let's go back to the same three areas.
77
185000
2000
Önceki 3 alana tekrar dönelim.
03:22
Social: 45 years of what?
78
187000
2000
Sosyal: 45 yıl boyunca ne?
03:24
Of communism --
79
189000
2000
Komünizm --
03:26
of valuing the society and the state over the individual
80
191000
3000
bireyin karşısında toplum ve devlete değer verirken
03:29
and squashing, inadvertently,
81
194000
2000
yaratıcılığı, kendini ifade etmeyi ve inovasyonu
03:31
creativity, individual self-expression and innovation.
82
196000
4000
kasıtlı olarak sindirdi.
03:35
And instead, what do we value?
83
200000
2000
Peki buna karşın, neye değer veriyoruz?
03:37
Because it's shown
84
202000
2000
Çünkü biliyor ki,
03:39
the way we apply, generate and use knowledge
85
204000
4000
bilgiyi uygulama, üretme veya kullanma şeklimiz
03:43
is affected by our social and institutional context,
86
208000
2000
sosyal ve idari iklimden etkilenmektedir.
03:45
which told us what in communism?
87
210000
2000
Ki, komünizm bize ne söylüyor bu konuda?
03:47
To be serious.
88
212000
2000
Ciddi olmamızı.
03:49
To be really, really serious.
89
214000
2000
Gerçekten, gerçekten ciddi olmamızı.
03:51
It did.
90
216000
2000
Öyle de oldu.
03:53
(Applause)
91
218000
4000
(Alkışlar)
03:57
Be serious.
92
222000
2000
Ciddi ol.
03:59
I can't tell you how many times I've been scolded in the park
93
224000
3000
Size oyun parkında çocuklarımı oynamaları için serbest bıraktığımda
04:02
for letting my kids play on the ground.
94
227000
4000
kaç defa azarlandığımı anlatamam.
04:06
Heaven forbid they play in the dirt, the kal,
95
231000
3000
Hele ki, yerlerde, (kal),
04:09
or even worse, lokvi, water -- that will kill them.
96
234000
3000
hatta daha kötüsü, suda, (lokvi) -- bu onları çileden çıkaracaktır.
04:12
I have been told by babas and dyados
97
237000
2000
Büyükannem ve büyükbabam, bana,
04:14
that we shouldn't let our kids play so much
98
239000
3000
çocuklarımızın çok fazla oyun oynamasına izin vermemiz gerektiğini öğretti.
04:17
because life is serious
99
242000
2000
Çünkü hayat ciddi,
04:19
and we need to train them for the seriousness of life.
100
244000
2000
ve bizim de onları hayatın ciddiyetine hazırlamamız lazım.
04:21
We have a serious meme running through.
101
246000
3000
Bir ciddiyet geni taşıyoruz.
04:24
It's a social gene running through us.
102
249000
2000
Taşıdığımız bu gen, sosyallikle alakalı bir gen.
04:26
It's a serious gene.
103
251000
2000
Bu, ciddi bir gen.
04:28
It's 45 years of it
104
253000
2000
45 yılın bir ürünü,
04:30
that's created what I call the "baba factor."
105
255000
2000
ve ben buna "büyükanne faktörü" diyorum.
04:32
(Laughter)
106
257000
2000
(Gülüşler)
04:34
(Applause)
107
259000
2000
(Alkışlar)
04:36
And here's how it works.
108
261000
2000
İşte söyle çalışıyor.
04:38
Step one: woman says, "I want to have a baby. Iskam baby."
109
263000
3000
İlk adım: Kadın, "Bir bebek sahibi olmak istiyorum" der. (Iskam baby)
04:41
Step two: we get the baby. Woohoo!
110
266000
2000
Adım 2: Bebek dünyaya gelir. Woohoo!
04:43
But then what happens in step three?
111
268000
2000
Peki 3. adımda ne olur?
04:45
I want to go back to work
112
270000
2000
İşe geri dönmek istiyorum
04:47
because I need to further my career or I just want to go have coffees.
113
272000
3000
çünkü kariyerimi ilerletmek istiyorum ya da daha fazla kahve içmek istiyorum.
04:50
I'm going to give bebko to baba.
114
275000
3000
Bebeğimi, büyükannesine bırakacağım.
04:53
But we need to remember
115
278000
2000
Ama hatırlamalıyız ki,
04:55
that baba's been infected by the serious meme for 45 years.
116
280000
3000
büyükanne, 45 yıl boyunca bu ciddi gene maruz kalmıştı.
04:58
So what happens?
117
283000
2000
Peki şimdi ne olacak?
05:00
She passes that virus on to baby,
118
285000
3000
Virüsü bebeğe de geçirecek,
05:03
and it takes a really, really, really long time -- as the redwood trees --
119
288000
4000
ve ciddiyet geninin
05:07
for that serious meme
120
292000
2000
sistemimizden çıkması,
05:09
to get out of our operating system.
121
294000
3000
çok, çok uzun zaman alacak -- tıpkı bir sekoya ağacının büyümesi gibi
05:12
What happens then?
122
297000
2000
Peki, sonra ne olacak?
05:14
It goes into education where we have an antiquated education system
123
299000
3000
Köhnemiş eğitim sistemimizin bir parçası olacak. Bu sistem öyle ki,
05:17
that has little changed for 100 years,
124
302000
2000
100 sene içerisinde çok az değişime uğramış,
05:19
that values rote learning,
125
304000
2000
basmakalıpçılığa,
05:21
memorization and standardization,
126
306000
2000
ezberciliğe ve standardizasyona değer veren,
05:23
and devalues self-expression, self-exploration,
127
308000
3000
kendini ifade etmeyi, kendini keşfetmeyi,
05:26
questioning, creativity and play.
128
311000
2000
sorgulamayı, yaratıcılığı ve oynamayı değersizleştiren bir sistem.
05:28
It's a crap system.
129
313000
2000
İşe yaramaz bir sistem.
05:30
True story: I went looking for a school for my kid.
130
315000
4000
Gerçek bir hikaye: Çocuğumu göndermek için bir okul arıyordum.
05:34
We went to this prestigious little school
131
319000
2000
Prestijli, küçük bir okula gittik
05:36
and they say they're going to study math 10 times a week
132
321000
2000
orada, öğrencilerin haftada 10 saat matematik,
05:38
and science eight times a week
133
323000
2000
8 saat ise fen bilimleri çalışacaklarını,
05:40
and reading five times a day and all this stuff.
134
325000
2000
ve günde 5 defa okuma saatleri olacağı ve benzeri şeyleri söylediler.
05:42
And we said, "Well what about play and recess?"
135
327000
3000
Biz de dedik ki, "Peki ya oyun saatleri ve teneffüsler?"
05:45
And they said, "Ha. There won't be a single moment in the schedule."
136
330000
3000
Cevaben, "İşte onlar için programda tek bir an bile olmayacak" dediler.
05:48
(Laughter)
137
333000
2000
(Gülüşler)
05:50
And we said, "He's five."
138
335000
2000
"O daha 5 yaşında" dedik.
05:52
What a crime. What a crime.
139
337000
2000
Bu bir suç, bu bir suç.
05:54
And it's a crime
140
339000
2000
Şöyle de bir suç var ki,
05:56
that our education system is so serious because education is serious
141
341000
3000
eğitim sistemimiz o kadar ciddi ki, çünkü eğitim ciddi olmalıdır,
05:59
that we're creating mindless, robotic workers
142
344000
2000
önceden delinmiş deliklere vidalar yerleştirmek için
06:01
to put bolts in pre-drilled holes.
143
346000
2000
aldırışsız, robotik işçiler üretiyoruz.
06:03
But I'm sorry, the problems of today
144
348000
2000
Üzgünüm ama, bugünün problemleri
06:05
are not the problems of the Industrial Revolution.
145
350000
2000
endüstriyel devrimin sorunları ile aynı değil.
06:07
We need adaptability,
146
352000
2000
Adapte olabilmeye,
06:09
the ability to learn how to be creative and innovative.
147
354000
3000
nasıl yaratıcı ve inovatif olabiliriz öğrenmeye ihtiyacımız var.
06:12
We don't need mechanized workers.
148
357000
2000
Tamamen mekanize edilmiş işçilere ihtiyacımız yok.
06:14
But no, now our meme goes into work where we don't value play.
149
359000
3000
Ama hayır, oynamaya değer vermediğimiz iş yerlerimize gidiyoruz.
06:17
We create robotic workers that we treat like assets,
150
362000
3000
Mal varlığımız gibi davrandığımız robotik işçiler üretiyor,
06:20
to lever and just throw away.
151
365000
2000
sonra da kaldırıp atıyoruz.
06:22
What are qualities of a Bulgarian work?
152
367000
3000
Bulgar iş gücünün özellikleri neler?
06:25
Autocratic --
153
370000
2000
Despot --
06:27
do what I say because I'm the chef.
154
372000
2000
söylediğimi yapacaksın, çünkü ben amirinim.
06:29
I'm the boss and I know better than you.
155
374000
2000
Ben patronum ve senin bildiğinden daha iyisini biliyorum.
06:31
Untrusting -- you're obviously a criminal, so I'm going to install cameras.
156
376000
3000
Güvensiz -- belli ki bir suçlusun, o nedenle kamera sistemi kurduracağım.
06:34
(Laughter)
157
379000
2000
(Gülüşler)
06:36
Controlling --
158
381000
2000
Kontrolcü --
06:38
you're obviously an idiot, so I'm going to make
159
383000
2000
belli bir ahmaksın, o nedenle önüne
06:40
a zillion little processes for you to follow so you don't step out of the box.
160
385000
3000
kaidelerden şaşmanı engelleyecek, izlemen gereken zilyon tane proses icat edeceğim.
06:43
So they're restrictive -- don't use your mobile phone,
161
388000
2000
Kısıtlamacılar -- cep telefonlarınızı kullanmayın,
06:45
don't use your laptop, don't search the Internet,
162
390000
2000
dizüstü bilgisayarlarınızı kullanmayın, internette arama yapmayın,
06:47
don't be on I.M.
163
392000
2000
anlık mesajlaşma programları kullanmayın.
06:49
That's somehow unprofessional and bad.
164
394000
2000
Nedense bu bir şekilde profesyonel olmayan, kötü bir şey.
06:51
And at the end of the day, it's unfulfilling
165
396000
2000
Ve günün sonunda, tatminsiz hissediyorsunuz
06:53
because you're controlled, you're restricted, you're not valued
166
398000
3000
çünkü kontrol edildiniz, kısıtlandınız, değersizleştirildiniz
06:56
and you're not having any fun.
167
401000
2000
ve eğlenemediniz.
06:58
In social, in education and in our business,
168
403000
2000
Sosyal hayatta, eğitimde ve iş dünyamızda
07:00
don't value play.
169
405000
2000
oynamaya değer vermiyoruz.
07:02
And that's why we're last,
170
407000
2000
İşte bu yüzden son sıradayız,
07:04
because we don't value play.
171
409000
2000
çünkü oynamaya değer vermiyoruz.
07:06
And you can say, "That's ridiculous, Steve. What a dumb idea.
172
411000
3000
Şöyle diyebilirsiniz, "Bu çok saçma, Steve. Ne aptal bir fikir.
07:09
It can't be because of play.
173
414000
2000
Oynamaktan olamaz tüm bunlar.
07:11
Just play, that's a stupid thing."
174
416000
2000
Yani, oynamak, çok saçma bir şey."
07:13
We have the serious meme in us.
175
418000
2000
Ciddiyet sosyal genine sahibiz biz.
07:15
Well I'm going to say no.
176
420000
2000
Yine de ben hayır diyeceğim.
07:17
And I will prove it to you in the next part of the speech --
177
422000
3000
Ve konuşmamın geri kalan kısmında size,
07:20
that play is the catalyst, it is the revolution,
178
425000
3000
oynamanın katalizör görevi gördüğünü, Bulgaristan'ı
07:23
that we can use to transform Bulgaria for the better.
179
428000
3000
daha iyi bir yere götürecek devrim olduğunu kanıtlayacağım.
07:26
Play:
180
431000
2000
Oynamak:
07:28
our brains
181
433000
2000
Beyinlerimiz
07:30
are hardwired for play.
182
435000
2000
oynamak üzere bağıntılanmıştır.
07:32
Evolution has selected,
183
437000
2000
Evrim,
07:34
over millions and billions of years,
184
439000
3000
milyonlarca, milyarlarca sene boyunca
07:37
for play in animals and in humans.
185
442000
3000
insanların ve hayvanların oynamasını seçmiştir.
07:40
And you know what?
186
445000
2000
Peki şunu biliyor musunuz?
07:42
Evolution does a really, really good job
187
447000
2000
Evrim gerçekten de,
07:44
of deselecting traits that aren't advantageous to us
188
449000
3000
bize avantaj sağlamayacak özellikleri eleyip
07:47
and selecting traits for competitive advantage.
189
452000
3000
bize rekabette avantaj sağlayacak özellikleri seçmekte oldukça başarılıdır.
07:50
Nature isn't stupid, and it selected for play.
190
455000
3000
Doğa aptal değildir, ve doğa oynamayı onaylar.
07:53
Throughout the animal kingdom, for example:
191
458000
2000
Hayvanların krallığında mesela:
07:55
ants. Ants play.
192
460000
2000
karıncalar. Karıncalar oynar.
07:57
Maybe you didn't know that.
193
462000
2000
Belki de bunu bilmiyordunuz.
07:59
But when they're playing,
194
464000
2000
Bir de karıncalar oynarken,
08:01
they're learning the social order and dynamics of things.
195
466000
2000
sosyal düzeni ve sosyal dinamikleri öğrenirler.
08:03
Rats play, but what you might not have known
196
468000
2000
Fareler oynar, fakat şunu bilmiyor olabilirsiniz
08:05
is that rats that play more
197
470000
2000
oyun oynayan fareler
08:07
have bigger brains
198
472000
2000
daha büyük bir beyne sahip olur
08:09
and they learn tasks better,
199
474000
2000
ve görevleri daha çabuk öğrenirler.
08:11
skills.
200
476000
2000
Veya yetenekleri.
08:13
Kittens play. We all know kittens play.
201
478000
2000
Kediler oynar. Zaten hepimiz kedilerin oynadığını biliyoruz.
08:15
But what you may not know
202
480000
2000
Ama şunu bilmeyebilirsiniz
08:17
is that kittens deprived of play
203
482000
3000
oynamaktan alıkonulmuş kediler
08:20
are unable to interact socially.
204
485000
2000
sosyal iletişime geçmekte başarısız olurlar.
08:22
They can still hunt, but they can't be social.
205
487000
3000
Avlanabilirler, ama sosyalleşemezler.
08:25
Bears play.
206
490000
2000
Ayılar oynar.
08:27
But what you may not know
207
492000
2000
Ama şunu bilmiyor olabilirsiniz
08:29
is that bears that play more survive longer.
208
494000
3000
oyun oynayan ayılar daha uzun süre hayatta kalabilir.
08:32
It's not the bears that learn how to fish better.
209
497000
2000
Nasıl daha iyi balık tutabileceğini öğrenen ayılar değil,
08:34
It's the ones that play more.
210
499000
3000
daha çok oyun oynayan ayılar.
08:37
And a final really interesting study --
211
502000
2000
Son olarak çok ilginç bir çalışmaya göre --
08:39
it's been shown, a correlation
212
504000
2000
oyun oynamak ile beyin büyüklüğü arasında
08:41
between play and brain size.
213
506000
2000
bir ilinti vardır.
08:43
The more you play, the bigger the brains there are.
214
508000
3000
Ne kadar çok oyun oynarsanız, o kadar büyük bir beyne sahip olursunuz.
08:46
Dolphins, pretty big brains, play a lot.
215
511000
3000
Yunuslar, oldukça büyük beyinleri vardır, oldukça çok oynarlar.
08:49
But who do you think
216
514000
2000
Ama sizce
08:51
with the biggest brains are the biggest players?
217
516000
3000
en büyük beyne sahip olan, en büyük oyuncular kimdir?
08:54
Yours truly: humans.
218
519000
2000
Tabii ki siz: insanlar.
08:56
Kids play, we play --
219
521000
2000
Çocuklar oynar,
08:58
of every nationality, of every race,
220
523000
2000
tüm milletlerden, tüm ırklardan,
09:00
of every color, of every religion.
221
525000
2000
tüm renklerden, tüm dinlerden herkes oynar.
09:02
It's a universal thing -- we play.
222
527000
2000
Bu evrensel bir şeydir. -- Oyun oynarız.
09:04
And it's not just kids, it's adults too.
223
529000
3000
Sadece çocuklar da değil, yetişkinler de oynar.
09:07
Really cool term: neoteny --
224
532000
2000
Çok havalı bir terim: neoteni --
09:09
the retention of play and juvenile traits in adults.
225
534000
3000
Yetişkinlerde oynama ve çocuksu davranışların sürmesi.
09:12
And who are the biggest neotenists?
226
537000
2000
Peki en meşhur neotenistler kimdir?
09:14
Humans. We play sports.
227
539000
2000
İnsanlar. Spor yaparız.
09:16
We do it for fun, or as Olympians, or as professionals.
228
541000
2000
Eğlence için, olimpiyatlar için ya da profesyonel anlamda spor yaparız.
09:18
We play musical instruments.
229
543000
2000
Müzik enstrümanları çalarız.
09:20
We dance, we kiss, we sing,
230
545000
2000
Dans ederiz, öpüşürüz, şarkı söyleriz,
09:22
we just goof around.
231
547000
2000
öylece oyalanırız.
09:24
We're designed by nature to play
232
549000
3000
Doğa tarafından, doğumumuzdan başlayarak
09:27
from birth to old age.
233
552000
3000
yaşlanana kadar dahi oynamak üzere tasarlandık.
09:30
We're designed to do that continuously --
234
555000
3000
Bunu sürekli yapacak şekilde --
09:33
to play and play a lot
235
558000
2000
oynayacak, daha çok oynayacak
09:35
and not stop playing.
236
560000
2000
ve oynamayı bırakmayacak şekilde tasarlandık.
09:37
It is a huge benefit.
237
562000
3000
Bunun bize büyük yararları var.
09:40
Just like there's benefits to animals,
238
565000
2000
Tıpkı hayvanlara yararlı olduğu gibi,
09:42
there's benefits to humans.
239
567000
2000
biz, insanlara da yararları var.
09:44
For example, it's been shown
240
569000
2000
Örneğin, araştırmalar gösteriyor ki,
09:46
to stimulate neural growth in the amygdala,
241
571000
2000
oynamak, duyguları kontrol eden amigdaladaki
09:48
in the area where it controls emotions.
242
573000
2000
sinir gelişimini uyarmaktadır.
09:50
It's been shown to promote pre-frontal cortex development
243
575000
3000
Kavramanın gerçekleştiği alın korteksinin
09:53
where a lot of cognition is happening.
244
578000
2000
gelişimini arttırmaktadır.
09:55
As a result, what happens?
245
580000
2000
Bu bize neyi gösteriyor?
09:57
We develop more emotional maturity if we play more.
246
582000
3000
Oyun oynadıkça, daha fazla duygusal olgunluğa erişiyoruz.
10:00
We develop better decision-making ability
247
585000
2000
Oyun oynadıkça, daha iyi karar verme yetisine
10:02
if we play more.
248
587000
2000
sahip oluyoruz.
10:04
These guys are facts.
249
589000
2000
Bunlar gerçekler.
10:06
It's not fiction, it's not story tales, it's not make-believe;
250
591000
2000
Bunlar kurgu, masal ya da sizi inandırmaya çalışmam değil.
10:08
it's cold, hard science.
251
593000
2000
Bunlar yalansız, güçlü bilimsel gerçekler.
10:10
These are the benefits to play.
252
595000
3000
Bunlar oyun oynamanın getirileri.
10:13
It is a genetic birthright that we have,
253
598000
3000
Tıpkı yürümek ya da görmek gibi,
10:16
like walking or speaking or seeing.
254
601000
3000
doğuştan sahip olduğumuz bir hak.
10:19
And if we handicap ourselves with play,
255
604000
2000
Ve eğer oyun oynamayı engellersek,
10:21
we handicap ourselves
256
606000
2000
kendimizi engellemiş oluruz;
10:23
as if we would with any other birthright that we have.
257
608000
2000
tıpkı diğer haklarımızdan engellenebileceğimiz şekilde.
10:25
We hold ourselves back.
258
610000
3000
Kendimizi sınırlıyoruz.
10:29
Little exercise just for a second:
259
614000
2000
Şimdi küçük bir alıştırma yapalım:
10:31
close your eyes
260
616000
2000
gözlerinizi kapatın
10:33
and try to imagine a world without play.
261
618000
3000
ve oyun oynanmayan bir dünya hayal edin.
10:36
Imagine a world without theater, without the arts,
262
621000
3000
Tiyatrodan, sanattan,
10:39
without song, without dancing,
263
624000
3000
şarkılardan, danstan,
10:42
without soccer, without football,
264
627000
2000
futboldan
10:44
without laughter.
265
629000
2000
gülmekten yoksun bir dünya hayal edin.
10:46
What does this world look like?
266
631000
2000
Neye benziyor hayal ettiğiniz dünya?
10:48
It's pretty bleak.
267
633000
2000
Bayağı kasvetli olmalı.
10:50
It's pretty glum.
268
635000
2000
Ya da bayağı hüzünlü.
10:52
Now imagine your workplace.
269
637000
2000
Şimdi işyerinizi düşünün.
10:54
Is it fun? Is it playful?
270
639000
2000
Eğlenceli mi? Neşeli mi?
10:56
Or maybe the workplace of your friends -- here we're forward thinking.
271
641000
3000
Ya da arkadaşlarınızın işyerleri -- daha geniş düşünüyoruz
10:59
Is it fun? Is it playful?
272
644000
2000
Eğlenceli mi? Neşeli mi?
11:01
Or is it crap? Is it autocratic, controlling,
273
646000
3000
Yoksa saçmalık mı? Despot, kontrolcü,
11:04
restrictive and untrusting and unfulfilling?
274
649000
3000
kısıtlayıcı, güvensiz ya da tatminsiz mi?
11:09
We have this concept
275
654000
2000
Oynamanın tersinin çalışmak olduğu
11:11
that the opposite of play is work.
276
656000
3000
gibi bir algıya sahibiz.
11:14
We even feel guilty if we're seen playing at work.
277
659000
3000
Hatta, işte oyun oynarken görüldüğümüz zaman suçlu hissediyoruz.
11:17
"Oh, my colleagues see me laughing. I must not have enough work,"
278
662000
3000
"İş arkadaşım beni gülerken gördü. Yeterince çalışmadığımı düşünüyor olmalı,"
11:20
or, "Oh, I've got to hide because my boss might see me.
279
665000
3000
ya da, "Bir yerlere saklanmalıyım ki, patronum beni görmesin."
11:23
He's going to think I'm not working hard."
280
668000
3000
Yoksa "yeterince çalışmadığımı" düşünecek.
11:26
But I have news for you: our thinking is backwards.
281
671000
2000
Ama size bir haberim var: biz tam tersi düşünüyoruz.
11:28
The opposite of play
282
673000
2000
Oyun oynamanın tersi
11:30
is not work.
283
675000
2000
çalışmak değildir.
11:32
The opposite of play
284
677000
2000
Oyun oynamanın tersi
11:34
is depression. It's depression.
285
679000
3000
depresyondur. Evet, depresyon.
11:37
In fact,
286
682000
2000
Aslına bakarsanız,
11:39
play improves our work.
287
684000
2000
oynamak, çalışmanıza katkı sağlar.
11:41
Just like there's benefits for humans and animals,
288
686000
2000
Tıpkı hayvanlara ve insanlara yararlı olduğu gibi,
11:43
there's benefits for play at work.
289
688000
2000
çalışmaya da yararı vardır.
11:45
For example, it stimulates creativity.
290
690000
4000
Örneğin, yaratıcılığı geliştirir.
11:49
It increases our openness to change.
291
694000
3000
Değişime olan açıklığımızı arttırır.
11:52
It improves our ability to learn.
292
697000
2000
Öğrenme kabiliyetimizi geliştirir.
11:54
It provides a sense of purpose and mastery --
293
699000
2000
Motivasyon için çok önemli iki şey olan azim ve mahareti
11:56
two key motivational things
294
701000
2000
sağlayarak
11:58
that increase productivity,
295
703000
2000
üretkenliği arttırır
12:00
through play.
296
705000
2000
oynamak yoluyla.
12:02
So before you start thinking of play as just not serious,
297
707000
3000
Yani, siz oynamanın ciddi bir şey olmadığını düşünmediğiniz sürece
12:05
play doesn't mean frivolous.
298
710000
2000
oynamak anlamsız değildir.
12:07
You know, the professional athlete that loves skiing,
299
712000
2000
Bilirsiniz ki, kayak yapan bir sporcu
12:09
he's serious about it, but he loves it.
300
714000
3000
bunu ciddiye alır, fakat aynı zamanda kaymayı da sever.
12:12
He's having fun, he's in the groove, he's in the flow.
301
717000
3000
Eğleniyordur, havasındadır.
12:15
A doctor might be serious,
302
720000
2000
Bir doktor ciddi olabilir,
12:17
but laughter's still a great medicine.
303
722000
3000
fakat hala gülmek çok önemli bir ilaçtır.
12:21
Our thinking is backwards.
304
726000
2000
Biz tam tersi düşünüyoruz.
12:23
We shouldn't be feeling guilty.
305
728000
2000
Kendimizi suçlu hissetmemeliyiz.
12:25
We should be celebrating play.
306
730000
2000
Oynadığımız için sevinmeliyiz.
12:27
Quick example from the corporate world.
307
732000
2000
İş dünyasından küçük bir örnek:
12:29
FedEx, easy motto: people, service, profit.
308
734000
3000
FedEx'in sade mottosu: insan, hizmet, kar.
12:32
If you treat your people like people, if you treat them great,
309
737000
3000
Çalışanlarına insan gibi davranırsan, onlara gerçekten iyi davranırsan,
12:35
they're happier, they're fulfilled, they have a sense of mastery and purpose.
310
740000
3000
mutlu olurlar, tatmin olmuş hissederler, bir amaçlarının olduğunu bilir, işe yaradıklarını hissederler.
12:38
What happens? They give better service --
311
743000
2000
Bu da ne getiriyor? Daha iyi hizmet veriyorlar --
12:40
not worse, but better.
312
745000
2000
daha kötü değil, daha iyi.
12:42
And when customers call for service
313
747000
2000
Müşteriler bir hizmet almak için aradığında
12:44
and they're dealing with happy people that can make decisions and are fulfilled,
314
749000
3000
iyi kararlar verebilen, tatminkar insanlar ile konuşuyorlar
12:47
how do the customers feel? They feel great.
315
752000
2000
sonuçta müşteriler nasıl hissediyor? Harika hissediyor.
12:49
And what do great customers do, great-feeling customers?
316
754000
3000
Peki iyi hisseden müşteri ne yapıyor?
12:52
They buy more of your service and they tell more of their friends,
317
757000
2000
Sizden daha fazla hizmet alıyor ve daha fazla arkadaşlarına sizden bahsediyor,
12:54
which leads to more profit.
318
759000
2000
bu da daha fazla karlılık sağlıyor.
12:56
People, service, profit.
319
761000
2000
İnsan, hizmet, kar.
12:58
Play increases productivity, not decreases.
320
763000
3000
Oynamak üretkenliği arttırır, azaltmaz.
13:01
And you're going to say,
321
766000
2000
Diyeceksiniz ki,
13:03
"Gee, that can work for FedEx out there in the United States,
322
768000
2000
"A.B.D.'de FedEx için bu işe yarayabilir,
13:05
but it can't work in Bulgaria.
323
770000
2000
ama Bulgaristan için işe yaramaz.
13:07
No way. We're different."
324
772000
2000
Asla. Biz farklıyız."
13:09
It does work in Bulgaria, you guys. Two reasons.
325
774000
2000
Bulgaristan için de işe yarar. İki nedeni var.
13:11
One, play is universal.
326
776000
2000
Bir, oynamak evrenseldir.
13:13
There's nothing weird about Bulgarians that we can't play,
327
778000
3000
Bulgarlar oynayamaz diye bir şey yoktur,
13:16
besides the serious meme that we have to kick out.
328
781000
2000
her ne kadar bu ciddiyet genini sistemimizden atmak zorunda olsak da.
13:18
Two, I've tried it. I've tried at Sciant.
329
783000
3000
İki, ben denedim. Sciant'taki kişisel tecrübemde denedim.
13:21
When I got there, we had zero happy customers.
330
786000
2000
Ben buraya geldiğimde hiç mutlu müşterimiz yoktu.
13:23
Not one customer would refer us.
331
788000
2000
Hiçbir müşterimiz bizi tavsiye etmezdi.
13:25
I asked them all.
332
790000
2000
Hepsine sordum.
13:27
We had marginal profit -- I did.
333
792000
2000
Ucu ucuna kazanç sağlıyorduk -- ben yaptım.
13:29
We had marginal profits,
334
794000
2000
Ucu ucuna kazanç sağlıyorduk
13:31
and we had unhappy stakeholders.
335
796000
2000
ve mutsuz hissedarlarımız vardı.
13:33
Through some basic change,
336
798000
2000
Bazı basit değişiklikler ile
13:35
change like improving transparency,
337
800000
3000
şeffaflığı arttırarak,
13:38
change like promoting self-direction
338
803000
2000
kendi kendini yönetmeyi değerlendirerek,
13:40
and collaboration, encouraging collaboration,
339
805000
3000
ve işbirliği; işbirliğini teşvik ederek
13:43
not autocracy,
340
808000
2000
despotluğu teşvik etmek yerine
13:45
the things like having a results-focus.
341
810000
2000
sonuç odaklı çalışarak yaptık.
13:47
I don't care when you get in in the morning. I don't care when you leave.
342
812000
3000
Ne zaman uyandığını önemsemiyorum. Ya da ne zaman işten ayrıldığını önemsemiyorum.
13:50
I care that your customer and your team is happy
343
815000
2000
Müşterinin ve ekibinin mutlu olmasını,
13:52
and you're organized with that.
344
817000
2000
senin de bu şekilde organize olmanı önemsiyorum.
13:54
Why do I care if you get in at nine o'clock?
345
819000
2000
Saat 9'da kalkmanı neden önemseyeyim ki?
13:56
Basically promoting fun.
346
821000
2000
Kısacası eğlenmeyi teşvik ediyoruz.
13:58
Through promoting fun and a great environment,
347
823000
3000
Eğlenmeyi teşvik ederek ve harika bir çevre yaratarak
14:01
we were able to transform Sciant
348
826000
2000
Sciant'ı dönüştürmeyi başardık,
14:03
and, in just three short years --
349
828000
2000
ve yalnızca 3 sene gibi kısa bir zamanda
14:05
sounds like a long time, but change is slow --
350
830000
2000
-- uzun bir zaman gibi geliyor kulağa fakat değişim yavaştır --
14:07
every customer, from zero to every customer referring us,
351
832000
3000
önceden hiçbir müşteri yapmazken şimdi tüm müşterilerimiz bizi tavsiye ediyor,
14:10
above average profits for the industry
352
835000
2000
piyasaya göre ortalamanın üstünde bir karlılığımız
14:12
and happy stakeholders.
353
837000
2000
ve mutlu hissedarlarımız var.
14:14
And you can say, "Well how do you know they're happy?"
354
839000
2000
"Mutlu olduklarını nereden biliyorsunuz?" diye sorabilirsiniz.
14:16
Well we did win, every year that we entered,
355
841000
2000
Çünkü, küçük işletmeler için yapılan sıralamalarda
14:18
one of the rankings for best employer for small business.
356
843000
3000
en iyi iş veren ödülünü, her katıldığımız sene kazandık.
14:21
Independent analysis from anonymous employees
357
846000
2000
Kimliği gizli tutulan çalışanların katıldığı anketler değerlendirilerek
14:23
on their surveys.
358
848000
2000
yapılan bağımsız analizler gösteriyor bunu.
14:25
It does, and it can, work in Bulgaria.
359
850000
2000
İşe yarıyor, ve bu Bulgaristan için de geçerli.
14:27
There's nothing holding us back,
360
852000
2000
Oynamak hakkındaki mantalitemiz dışında
14:29
except our own mentality about play.
361
854000
3000
bizi geri tutabilecek herhangi bir şey yok.
14:32
So some steps that we can take -- to finish up --
362
857000
3000
Sonuç olarak, bu devrimi, oynamak yoluyla gerçekleştirmek için
14:35
how to make this revolution through play.
363
860000
2000
bazı adımlar atmamız gerekiyor.
14:37
First of all, you have to believe me.
364
862000
2000
İlkin, bana inanmanız gerekiyor.
14:39
If you don't believe me,
365
864000
2000
Eğer bana inanmazsanız,
14:41
well just go home and think about it some more or something.
366
866000
2000
evlerimize döneceğiz ve yalnızca bunun üzerine biraz daha düşünmekle kalacağız.
14:43
Second of all, if you don't have the feeling of play in you,
367
868000
3000
İkincisi, eğer oynamak hissine artık sahip değilseniz
14:46
you need to rediscover play.
368
871000
2000
bunu yeniden keşfetmeniz gerekiyor.
14:48
Whatever it was that as a kid you used to enjoy,
369
873000
2000
6 ay öncesine kadar hoşunuza giden,
14:50
that you enjoyed only six months ago,
370
875000
2000
ama şimdi terfi ettiğiniz için
14:52
but now that you've got that promotion you can't enjoy,
371
877000
2000
ve ciddi olmanız gerektiğini düşündüğünüz için
14:54
because you feel like you have to be serious,
372
879000
2000
keyif alamadığınız çocukluğunuzdaki o şey her ne ise
14:56
rediscover it.
373
881000
2000
tekrar keşfedin.
14:58
I don't care if it's mountain biking or reading a book or playing a game.
374
883000
2000
Dağ bisikleti sürmek olsun, kitap okumak olsun ya da bir oyun oynamak olsun farketmez.
15:00
Rediscover that
375
885000
2000
Tekrar keşfedin,
15:02
because you're the leaders,
376
887000
2000
çünkü sizler liderlersiniz,
15:04
the innovation leaders, the thought leaders.
377
889000
2000
inovasyon liderleri, fikir liderleri.
15:06
You're the ones that have to go back to the office
378
891000
2000
Sizler, ofise gidip
15:08
or talk to your friends
379
893000
2000
arkadaşları ile konuşması gereken
15:10
and ignite the fire of change in the play revolution.
380
895000
3000
ya da oyun devriminde değişimi ateşlemesi gerekenlersiniz.
15:13
You guys have to, and if you're not feeling it,
381
898000
2000
Bunu siz yapmak zorundasınız, ve eğer siz bunu hissedemezseniz,
15:15
your colleagues, your employees, aren't going to feel it.
382
900000
3000
iş arkadaşlarınız, çalışanlarınız, bunu hissedemeyecekler.
15:18
You've got to go back and say, "Hey, I'm going to trust you."
383
903000
3000
Oraya gidip, "Sana güveneceğim" demelisiniz.
15:21
Weird concept: I hired you; I should trust you.
384
906000
3000
Garip bir algı: Seni işe aldım; Sana güvenmeliyim.
15:24
I'm going to let you make decisions. I'm going to empower you,
385
909000
3000
Karar vermene izin vereceğim. Sana yetki vereceğim,
15:27
and I'm going to delegate to the lowest level, rather than the top.
386
912000
3000
ve en yüksek mevkiye değil, en düşük mevkiye yetki vereceğim.
15:30
I'm going to encourage constructive criticism.
387
915000
3000
Yapıcı eleştiriyi teşvik edeceğim.
15:33
I'm going to let you challenge authority.
388
918000
2000
Otoriteyi zorlamana izin vereceğim.
15:35
Because it's by challenging the way things are always done
389
920000
3000
Çünkü monotonluğu kaldırarak,
15:38
is that we are able to break out of the rut that we're in
390
923000
2000
bugünün problemlerine yaratıcı inovasyon çözümlerini oluşturmak,
15:40
and create innovative solutions
391
925000
2000
ancak alışılagelmiş yöntemleri zorlayarak
15:42
to problems of today.
392
927000
2000
mümkündür.
15:44
We're not always right as leaders.
393
929000
2000
Liderler olarak her zaman haklı olamayız.
15:46
We're going to eradicate fear.
394
931000
2000
Korkuyu yok edeceğiz.
15:48
Fear is the enemy of play.
395
933000
3000
Korku, oynamanın düşmanıdır.
15:51
And we're going to do things
396
936000
2000
Ve kısıtlamaları kaldırmak gibi
15:53
like eliminate restrictions.
397
938000
2000
adımlar atacağız.
15:55
You know what, let them use their mobile phone
398
940000
2000
Bırakalım kişisel aramaları için cep telefonlarını
15:57
for personal calls -- heaven forbid.
399
942000
3000
kullanabilsinler. -- tanrı korusun.
16:00
Let them be on the Internet.
400
945000
2000
Bırakalım internette gezsinler.
16:02
Let them be on instant messengers.
401
947000
3000
Bırakalım anlık mesajlaşma programları kullansınlar.
16:05
Let them take long lunches.
402
950000
4000
Bırakalım uzun öğle tatilleri yapsınlar.
16:09
Lunch is like the recess for work.
403
954000
2000
Öğle tatilleri bir nevi iş teneffüsleridir.
16:11
It's when you go out in the world
404
956000
2000
Öğle tatili için dışarı gittiklerinde
16:13
and you recharge your brain, you meet your friends,
405
958000
2000
beyinlerini sarj eder, arkadaşları ile buluşur,
16:15
you have a beer, you have some food, you talk,
406
960000
3000
biraz yemek yer, bir bira içer, konuşurlar
16:18
you get some synergy of ideas
407
963000
2000
belki de daha önceden yapamayacakları
16:20
that maybe you wouldn't have had before.
408
965000
2000
bir fikir sinerjisi kurarlar.
16:22
Let them do it. Give them some freedom,
409
967000
3000
Bırakalım yapsınlar. Onlara biraz özgürlük verelim,
16:25
and in general, let them play. Let them have fun at the workplace.
410
970000
3000
ve genel olarak, bırakalım oynasınlar. İş yerinde eğlenmelerine izin verelim.
16:28
We spend so much of our lives at the workplace,
411
973000
3000
Hayatımızın büyük bir bölümünü iş yerlerinde geçiriyoruz,
16:31
and it's supposed to be, what, a miserable grind,
412
976000
2000
peki bu zavallı bir angarya olursa
16:33
so that 20 years from now, we wake up and say, "Is this it?
413
978000
3000
bundan 20 sene sonra bir gün uyanıp kendimize, "Bu muydu?,
16:36
Is that all there was?"
414
981000
2000
Hepsi bundan mı ibaretti?" diye mi soracağız?
16:38
Unacceptable. Nepriemliv.
415
983000
2000
Kabul edilemez. (Nepriemliv.)
16:40
(Laughter)
416
985000
2000
(Gülüşler)
16:43
So in summary,
417
988000
2000
Yani özet olarak,
16:45
we need a drastic change
418
990000
2000
düşünme ve davranma şekillerimizde
16:47
in the way we think and behave,
419
992000
2000
şiddetli bir değişime ihtiyacımız var
16:49
but we don't need
420
994000
2000
fakat ihtiyacımız
16:51
a workers' revolution.
421
996000
3000
bir işçi devrimi değil.
16:54
We don't need a workers' revolution.
422
999000
2000
Bir işçi devrimine ihtiyacımız yok.
16:56
What we need
423
1001000
2000
İhtiyacımız olan
16:58
is a players' uprising.
424
1003000
2000
oyuncuların başkaldırısı.
17:00
What we need is a players' uprising.
425
1005000
3000
İhtiyacımız, oyuncuların başkaldırısı.
17:03
What we need is a players' uprising.
426
1008000
2000
İhtiyacımız, oyuncuların başkaldırısı.
17:05
Seriously, we need to band together.
427
1010000
2000
Ciddiyim, birlikte hareket etmeliyiz.
17:07
Today is the start of the uprising.
428
1012000
2000
Bugün başkaldırının başladığı gündür.
17:09
But what you need to do
429
1014000
2000
Yapmanız gereken,
17:11
is fan the flames of the revolution.
430
1016000
2000
Devrim ateşini harlamaktır.
17:13
You need to go and share your ideas and your success stories
431
1018000
3000
Fikirlerinizi, başarı öykülerinizi paylaşmanız, anlatmanız gerekiyor
17:16
of what worked
432
1021000
2000
hayatlarımızı, okullarımızı canlandıran,
17:18
about reinvigorating our lives, our schools,
433
1023000
3000
oynayarak işimizi harekete geçiren,
17:21
and our work with play;
434
1026000
2000
işe yarayan fikirlerinizi;
17:23
about how play promotes
435
1028000
2000
oynamanın, umuda ve tatmine nasıl
17:25
a sense of promise and self-fulfillment;
436
1030000
3000
katkıda bulunduğunu
17:28
of how play promotes innovation and productivity,
437
1033000
4000
oynamanın, inovasyona ve üretkenliğe
17:32
and, ultimately, how play creates meaning.
438
1037000
3000
ve en önemlisi, anlamlandırmaya nasıl katkıda bulunduğunu belirterek anlatmalısınız.
17:36
Because we can't do it alone. We have to do it together,
439
1041000
3000
Çünkü bunu yalnız başımıza yapamayız. Bunu, birlikte yapmalıyız,
17:39
and together, if we do this and share these ideas on play,
440
1044000
3000
ve beraberce yapabilirsek, oynamak üzerine fikirlerimizi yayarsak,
17:42
we can transform Bulgaria for the better.
441
1047000
4000
Bulgaristan'I daha iyiye götürebiliriz.
17:46
Thank you.
442
1051000
2000
Teşekkürler.
17:48
(Applause)
443
1053000
3000
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Steve Keil - EntrepreneurBased in Bulgaria, Steve Keil creates companies around big social and environmental goals.
Why you should listen
Steve Keil is an entrepreneur whose passion is to create companies in which people are inspired to make their mark with their ideas and imagination. He believes that business leaders are responsible for creating such an environment, by including social and environmental objectives in their personal and business ethics. He has taught at the American College, written for various publications, and currently teaches at the University of Sofia.
He says: "I don't like plastic bottles."
Steve Keil | Speaker | TED.com