TEDSalon London Spring 2011
Richard Seymour: How beauty feels
Richard Seymour : Güzellik nasıl hissedilir?
Filmed:
Readability: 3
1,120,644 views
Bir öykü, sanat eseri, insan yüzü, tasarlanmış bir nesne -- nasıl bir şeyin güzel olduğuna karar veririz? Ve bizim için bu neden bu kadar önemlidir? Tasarımcı Richard Seymour güzelliğe olan duyarlılığımızı ve bunlara konu olan nesnelerin şaşırtıcı gücünü tartışıyor.
Richard Seymour - Designer
As a partner in seymourpowell, Richard Seymour designs idea-driven products -- from household goods to trains and motorcycles. Full bio
As a partner in seymourpowell, Richard Seymour designs idea-driven products -- from household goods to trains and motorcycles. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:15
When I was little --
0
0
2000
Ben küçükken --
00:17
and by the way, I was little once --
1
2000
2000
bu arada, bir zamanlar küçüktüm --
00:19
my father told me a story
2
4000
2000
babam bir hikaye anlattı
00:21
about an 18th century watchmaker.
3
6000
2000
18. yüzyıldaki bir saatçi hakkında.
00:23
And what this guy had done:
4
8000
2000
Ve bu adamın yaptığı şuydu:
00:25
he used to produce these fabulously beautiful watches.
5
10000
2000
harika güzellikte saatler üretmek.
00:27
And one day, one of his customers came into his workshop
6
12000
3000
Bir gün, müşterilerden biri atölyesine gelmiş
00:30
and asked him to clean the watch that he'd bought.
7
15000
3000
ve kendisinden aldığı bir saati temizletmek istemiş.
00:33
And the guy took it apart,
8
18000
2000
Adam saati açmış,
00:35
and one of the things he pulled out was one of the balance wheels.
9
20000
3000
ve çıkardığı şeylerden biri de denge çarkıymış.
00:38
And as he did so, his customer noticed
10
23000
2000
Bunu yaparken müşterisi farketmiş ki
00:40
that on the back side of the balance wheel was an engraving,
11
25000
3000
çarkın arka tarafında bir işleme
00:43
were words.
12
28000
2000
yazı var.
00:45
And he said to the guy,
13
30000
2000
Adama demiş ki,
00:47
"Why have you put stuff on the back
14
32000
2000
"Neden bu yazıyı arkaya
00:49
that no one will ever see?"
15
34000
2000
kimsenin göremeyeceği bir yere koydun?
00:51
And the watchmaker turned around and said,
16
36000
3000
Saatçi arkasına dönmüş ve demiş ki,
00:54
"God can see it."
17
39000
2000
"Allah görebilir."
00:56
Now I'm not in the least bit religious,
18
41000
2000
Ben hiç dinle ilgisi olan biri değilim
00:58
neither was my father,
19
43000
2000
babam da öyle değildi,
01:00
but at that point, I noticed something happening here.
20
45000
3000
ama o anda, burada bir şey olduğunun farkına vardım.
01:03
I felt something
21
48000
2000
Bir şey hissettim
01:05
in this plexus of blood vessels and nerves,
22
50000
4000
bu damar ve sinir ağlarının içinde
01:09
and there must be some muscles in there as well somewhere, I guess.
23
54000
2000
tabii ki sanırım burada bazı kaslar da mevcut.
01:11
But I felt something.
24
56000
2000
Ama bir şey hissettim.
01:13
And it was a physiological response.
25
58000
3000
Bu bir bedensel bir tepkiydi.
01:16
And from that point on, from my age at the time,
26
61000
3000
Ve o zamandan beri, yani o yaşımdan beri,
01:19
I began to think of things in a different way.
27
64000
2000
her şeyi değişik düşünmeye başladım.
01:21
And as I took on my career as a designer,
28
66000
2000
Ve tasarımcılık kariyerimde ilerledikçe,
01:23
I began to ask myself the simple question:
29
68000
3000
kendime şu basit soruyu sormaya başladım.
01:26
Do we actually think beauty,
30
71000
2000
Güzelliği gerçekte düşünür müyüz?
01:28
or do we feel it?
31
73000
2000
yoksa hisseder miyiz?
01:30
Now you probably know the answer to this already.
32
75000
2000
Şimdi siz büyük olasılıkla bu sorunun yanıtını biliyorsunuz.
01:32
You probably think, well, I don't know which one you think it is,
33
77000
3000
Düşünüyorsunuz ki, bilmiyorum hangisini,
01:35
but I think it's about feeling beauty.
34
80000
3000
ama inanıyorum ki güzelliği hissetmeyi.
01:38
And so I then moved on into my design career
35
83000
4000
Böylece ben tasarım kariyerimde ilerlerken
01:42
and began to find some exciting things.
36
87000
2000
bazı heyecan veren şeyleri hissetmeye başladım.
01:44
One of the most early work was done in automotive design --
37
89000
3000
İlk üzerinde çalıştığım konulardan biri araba tasarımı idi --
01:47
some very exciting work was done there.
38
92000
2000
burada bazı çok önemli işler başardık.
01:49
And during a lot of this work,
39
94000
2000
Ve bu işin çok sürecinde
01:51
we found something, or I found something,
40
96000
2000
bir şeyler bulduk, ya da ben bir şeyler buldum,
01:53
that really fascinated me, and maybe you can remember it.
41
98000
3000
beni çok heyecanlandıran şeyler, belki hatırlayabilirsiniz.
01:56
Do you remember when lights used to just go on and off,
42
101000
2000
Işıkların yanıp söndüğünü hatırlar mısınız?
01:58
click click, when you closed the door in a car?
43
103000
3000
klik, klik, arabanın kapısını kapattığınızda.
02:01
And then somebody, I think it was BMW,
44
106000
2000
Sonra birisi, sanırım bu BMW idi,
02:03
introduced a light that went out slowly.
45
108000
3000
azalarak sönen bir ışık tanıttı.
02:06
Remember that?
46
111000
2000
Hatırladınız mı?
02:08
I remember it clearly.
47
113000
2000
Ben çok iyi hatırlıyorum.
02:10
Do you remember the first time you were in a car and it did that?
48
115000
2000
İlk defa böyle bir arabada bunu gördüğünüzü hatırlıyor musunuz?
02:12
I remember sitting there thinking, this is fantastic.
49
117000
3000
Ben öylece oturup, bu harika diye düşündüğümü hatırlıyorum.
02:15
In fact, I've never found anybody
50
120000
2000
Hatta, bu ışığın böyle yavaşça sönmesinden
02:17
that doesn't like the light that goes out slowly.
51
122000
2000
hoşlanmayan hiç birine rastlamadım.
02:19
I thought, well what the hell's that about?
52
124000
2000
Düşündüm ki, bu nasıl bir şey böyle?
02:21
So I started to ask myself questions about it.
53
126000
3000
Tabi ki kendime bu konuda sorular sormaya başladım.
02:24
And the first was, I'd ask other people: "Do you like it?" "Yes."
54
129000
3000
Ve başkalarına ilk sorduğum, "Beğendiniz mi?" "Evet"
02:27
"Why?" And they'd say, "Oh, it feels so natural,"
55
132000
2000
"Niçin?" Ve onlar da, "Bu çok doğal geldi," demişlerdir.
02:29
or, "It's nice."
56
134000
2000
yada, "Çok hoş."
02:31
I thought, well that's not good enough.
57
136000
2000
Düşündüm, ama bu yeterli değil.
02:33
Can we cut down a little bit further,
58
138000
2000
Biraz daha açabilir miyiz?
02:35
because, as a designer, I need the vocabulary, I need the keyboard,
59
140000
3000
çünkü bir tasarımcı olarak, bunun nasıl olduğunu anlamak için
02:38
of how this actually works.
60
143000
2000
benim kelimelere, klavyeye ihtiyacım var.
02:40
And so I did some experiments.
61
145000
2000
Böylece bazı deneyler yaptım.
02:42
And I suddenly realized
62
147000
2000
Ve birden anladım ki
02:44
that there was something that did exactly that --
63
149000
2000
bunu tam olarak gerçekleştiren bir şey vardı --
02:46
light to dark in six seconds --
64
151000
2000
ışıktan karanlığa altı saniyeyi --
02:48
exactly that.
65
153000
2000
tam bunu.
02:50
Do you know what it is? Anyone?
66
155000
3000
Bunun ne olduğunu biliyor musunuz? Kimse?
02:53
You see, using this bit, the thinky bit,
67
158000
2000
İşte bu kısmı kullanarak, düşünen kısmı,
02:55
the slow bit of the brain -- using that.
68
160000
2000
beynimizin yavaş olan kısmını kullanarak.
02:57
And this isn't a think, it's a feel.
69
162000
2000
Ve bu bir düşünce değil, bu bir duygu.
02:59
And would you do me a favor?
70
164000
2000
Ve lütfen bana yardımcı olur musunuz?
03:01
For the next 14 minutes or whatever it is,
71
166000
2000
Gelecek 14 dakika içinde yada her neyse,
03:03
will you feel stuff?
72
168000
2000
bir şeyler hissedebilir misiniz?
03:05
I don't need you to think so much as I want you to feel it.
73
170000
3000
Düşünmekten daha çok hissetmenizi istiyorum.
03:08
I felt a sense of relaxation
74
173000
3000
Bir rahatlama hissettim
03:11
tempered with anticipation.
75
176000
3000
beklentiye dönüşen.
03:14
And that thing that I found
76
179000
3000
Ve bu bulduğum şey
03:17
was the cinema or the theater.
77
182000
2000
sinema veya tiyatroydu.
03:19
It's actually just happened here --
78
184000
2000
Gerçekten de tam burada oldu --
03:21
light to dark in six seconds.
79
186000
3000
ışıktan karanlığa altı saniyede.
03:24
And when that happens, are you sitting there going,
80
189000
2000
Ve bu olduğunda, orada oturup
03:26
"No, the movie's about to start,"
81
191000
2000
"Hayır, film başlamak üzere," mi
03:28
or are you going, "That's fantastic. I'm looking forward to it.
82
193000
3000
yoksa, "Bu harika. Başlamasını bekliyorum." mu diyor sunuz?
03:31
I get a sense of anticipation"?
83
196000
3000
Bir beklenti hissi algılıyorum?
03:34
Now I'm not a neuroscientist.
84
199000
2000
Şimdi ben bir beyin uzmanı değilim.
03:36
I don't know even if there is something called a conditioned reflex.
85
201000
2000
Acaba şartlandırılmış refleks diye bir şey var mı bilmiyorum.
03:38
But it might be.
86
203000
2000
Ama olabilir.
03:40
Because the people I speak to in the northern hemisphere
87
205000
2000
Çünkü kuzey yarımkürede konuştuğum sinemaya
03:42
that used to go in the cinema get this.
88
207000
2000
giden insanlar bunu hissediyordu.
03:44
And some of the people I speak to
89
209000
2000
Ve bazı konuştuğum insanlar
03:46
that have never seen a movie or been to the theater
90
211000
2000
hayatlarında hiç film seyretmemiş ya da sinemaya gitmemiş
03:48
don't get it in the same way.
91
213000
2000
olanlar bunu aynı şekilde algılamıyorlar.
03:50
Everybody likes it,
92
215000
2000
Herkesin hoşuna gidiyor,
03:52
but some like it more than others.
93
217000
3000
ama bazıları diğerlerinden fazla seviyor.
03:55
So this leads me to think of this in a different way.
94
220000
2000
Bu yüzden, bunu değişik bir şekilde düşünmem gerekiyor.
03:57
We're not feeling it. We're thinking beauty is in the limbic system --
95
222000
3000
Bunu hissetmiyoruz. Güzelliğin limbik sistemde olduğunu düşünüyoruz --
04:00
if that's not an outmoded idea.
96
225000
2000
eğer bu modası geçmiş bir fikir değilse.
04:02
These are the bits, the pleasure centers,
97
227000
3000
Bunlar kısımlar, zevk merkezleri,
04:05
and maybe what I'm seeing and sensing and feeling
98
230000
3000
ve belki de gördüğüm, algıladığım ve hissettiğim
04:08
is bypassing my thinking.
99
233000
2000
düşünceme takılmadan geçiyor.
04:10
The wiring from your sensory apparatus to those bits
100
235000
3000
Algılama sistemlerindeki kablolardan o kısımlara olan
04:13
is shorter than the bits that have to pass through the thinky bit, the cortex.
101
238000
3000
uzaklık düşünce kısmı korteksden geçen kısımlardan daha kısa.
04:16
They arrive first.
102
241000
2000
Onlar önce geliyor.
04:18
So how do we make that actually work?
103
243000
3000
Öyleyse bunlar nasıl çalışıyor?
04:21
And how much of that reactive side of it
104
246000
2000
Ve o tepki veren kısmın ne kadarı
04:23
is due to what we already know,
105
248000
2000
önceden bildiklerimize dayalı,
04:25
or what we're going to learn, about something?
106
250000
2000
ya da bir şey hakkında öğreneceğimizle ilgili?
04:27
This is one of the most beautiful things I know.
107
252000
2000
Bu bildiğim en güzel şeylerden biri.
04:29
It's a plastic bag.
108
254000
2000
Bir plastik torba.
04:31
And when I looked at it first, I thought, no, there's no beauty in that.
109
256000
3000
Ve buna ilk baktığımda, düşündüm ki, bunda hiç bir güzellik yok.
04:34
Then I found out,
110
259000
2000
Sonra buldum,
04:36
post exposure,
111
261000
2000
buna açıldıktan sonra,
04:38
that this plastic bag if I put it into a filthy puddle
112
263000
3000
işte bu plastik torba, eğer bunu kirli bir su öbeğinin
04:41
or a stream filled with coliforms
113
266000
2000
içine koyup, veya kloroform dolu bir akıntıya
04:43
and all sorts of disgusting stuff,
114
268000
2000
her türlü iğrenç şeylerin olduğu,
04:45
that that filthy water
115
270000
2000
işte o iğrenç su
04:47
will migrate through the wall of the bag by osmosis
116
272000
3000
osmosisle torbanın duvarından içeri sızıp
04:50
and end up inside it as pure, potable drinking water.
117
275000
4000
içinde saf ve saklanabilir içme suyuna dönüşecek.
04:54
And all of a sudden, this plastic bag
118
279000
2000
Ve ansızın, bu plastik torba,
04:56
was extremely beautiful to me.
119
281000
3000
son derece güzeldi benim için.
05:00
Now I'm going to ask you again
120
285000
2000
Şimdi size tekrar soracağım
05:02
to switch on the emotional bit.
121
287000
2000
duygusal kısmınızı açmanızı.
05:04
Would you mind taking the brain out,
122
289000
2000
Beyinlerinizi çıkarmaya zahmet eder misiniz?
05:06
and I just want you to feel something.
123
291000
2000
Sadece bir şey hissetmenizi istiyorum.
05:08
Look at that. What are you feeling about it?
124
293000
3000
İşte görün. Neyi hissediyorsunuz?
05:11
Is it beautiful? Is it exciting?
125
296000
3000
Güzel mi? Heyecan verici mi?
05:14
I'm watching your faces very carefully.
126
299000
3000
Yüzlerinizi çok dikkatli izliyorum.
05:17
There's some rather bored-looking gentlemen
127
302000
2000
Şurada bazı çok sıkkın beyler var
05:19
and some slightly engaged-looking ladies
128
304000
2000
ve biraz da olsa ilgiyle bakan bayanlar
05:21
who are picking up something off that.
129
306000
2000
bundan bir şeyler aldıkları belli.
05:23
Maybe there's an innocence to it.
130
308000
2000
Belki de bunda bir saflık var.
05:25
Now I'm going to tell you what it is. Are you ready?
131
310000
3000
Şimdi size ne olduğunu söyleyeceğim. Hazır mısınız?
05:28
This is the last act on this Earth
132
313000
3000
Bu yeryüzünde son yaptığı bir şey
05:31
of a little girl called Heidi, five years old,
133
316000
3000
Heidi adındaki küçük bir kızın, beş yaşında,
05:34
before she died of cancer to the spine.
134
319000
3000
omurga kanserinden ölmeden önce.
05:37
It's the last thing she did,
135
322000
2000
Bu en son yaptığı şeydi,
05:39
the last physical act.
136
324000
2000
son fiziksel eylem.
05:41
Look at that picture.
137
326000
2000
Şu resme bakın.
05:43
Look at the innocence. Look at the beauty in it.
138
328000
3000
Masumiyete bakın. Bundaki güzelliğe bakın.
05:46
Is it beautiful now?
139
331000
2000
Şimdi size güzel geliyor mu?
05:48
Stop. Stop. How do you feel?
140
333000
2000
Durun. Durun. Ne hissediyor sunuz?
05:50
Where are you feeling this?
141
335000
2000
Bunu nerede hissediyorsunuz?
05:52
I'm feeling it here. I feel it here.
142
337000
3000
Ben burada hissediyorum. Tam burada.
05:55
And I'm watching your faces,
143
340000
2000
Ve sizin yüzlerinizi izliyorum,
05:57
because your faces are telling me something.
144
342000
2000
çünkü yüzleriniz bana bir şey söylüyor.
05:59
The lady over there is actually crying, by the way.
145
344000
3000
Şuradaki bayan gerçekten ağlıyor, bu arada.
06:02
But what are you doing?
146
347000
2000
Ama ne yapıyorsunuz?
06:04
I watch what people do.
147
349000
2000
Ben insanların yaptığını seyrediyorum.
06:06
I watch faces.
148
351000
2000
Yüzleri izliyorum.
06:08
I watch reactions.
149
353000
2000
Tepkileri izliyorum.
06:10
Because I have to know how people react to things.
150
355000
3000
Çünkü insanların her şeye nasıl tepki verdiklerini bilmem gerekli.
06:13
And one of the most common faces
151
358000
2000
Ve çok ortak yüzlerden biri
06:15
on something faced with beauty,
152
360000
2000
bir güzellikle karşılaşıldığında,
06:17
something stupefyingly delicious,
153
362000
2000
şaşırtıcı derecede lezzetli,
06:19
is what I call the OMG.
154
364000
3000
aman tanrım dediğim şey.
06:22
And by the way, there's no pleasure in that face.
155
367000
2000
Ve bu arada, bu yüzde hiç bir zevk göstergesi yok.
06:24
It's not a "this is wonderful!"
156
369000
2000
"Bu ne kadar harika bir şey!" ifadesi değil.
06:26
The eyebrows are doing this, the eyes are defocused,
157
371000
3000
Kaşlar şöyle yapıyor ve gözler odağını yitirmiş,
06:29
and the mouth is hanging open.
158
374000
2000
ve ağız açık kalmış.
06:31
That's not the expression of joy.
159
376000
2000
Bu bir keyif ifadesi değil.
06:33
There's something else in that.
160
378000
2000
Bunda başka bir şey daha var.
06:35
There's something weird happening.
161
380000
2000
Garip bir şey oluyor.
06:37
So pleasure seems to be tempered
162
382000
3000
Keyif görünürde kıvamlanmış
06:40
by a whole series of different things coming in.
163
385000
2000
bir sıra gelen değişik şeyler tarafından.
06:42
Poignancy is a word I love as a designer.
164
387000
3000
Dokunaklık bir tasarımcı olarak sevdiğim bir kelimedir.
06:45
It means something triggering a big emotional response,
165
390000
3000
Demektir ki, bu büyük bir duygu tepkisi doğuran bir tetiklemedir,
06:48
often quite a sad emotional response,
166
393000
4000
genellikle bayağı acı bir duygusal tepki,
06:52
but it's part of what we do.
167
397000
2000
ama bu yaptığımız şeylerden biri.
06:54
It isn't just about nice.
168
399000
2000
Bu sadece hoş olmakla alakalı değil.
06:56
And this is the dilemma, this is the paradox, of beauty.
169
401000
2000
Ve işte bu ikilem, bu çeliskidir güzellik.
06:58
Sensorily, we're taking in all sorts of things --
170
403000
2000
Algıyla, bir sürü şeyleri alıyoruz --
07:00
mixtures of things that are good, bad, exciting, frightening --
171
405000
4000
bir karışım iyi, kötü, heyecan verici, korkutucu --
07:04
to come up with that sensorial exposure,
172
409000
2000
o algılayıcı teşhire sahne olabilmek için
07:06
that sensation of what's going on.
173
411000
2000
ne olduğunu hissetmeye.
07:08
Pathos appears obviously
174
413000
2000
Tabi ki acıma belirir
07:10
as part of what you just saw in that little girl's drawing.
175
415000
3000
o küçük kızın çizdiklerinde gördüğünüzden.
07:13
And also triumph, this sense of transcendence,
176
418000
3000
Aynı zamanda zafer, ve uhrevi üstünlük
07:16
this "I never knew that. Ah, this is something new."
177
421000
3000
şu "Bunu hiç bilmiyordum. Ah, bu yeni bir şey."
07:19
And that's packed in there as well.
178
424000
2000
Ve bu da aynı zamanda mevcut.
07:21
And as we assemble these tools,
179
426000
2000
Bu parçaları bir araya getirince,
07:23
from a design point of view, I get terribly excited about it,
180
428000
3000
tasarım açısından, bu konuda çok heyecanlanıyorum,
07:26
because these are things, as we've already said,
181
431000
2000
çünkü bu şeyler, söylediğimiz gibi,
07:28
they're arriving at the brain, it would seem,
182
433000
2000
görünüşe bakılırsa, beyine ulaşıp,
07:30
before cognition, before we can manipulate them --
183
435000
3000
bilinçten önce, biz bunlara ayar yapmadan önce --
07:33
electrochemical party tricks.
184
438000
3000
elektrokimyasal oyun hileleri.
07:37
Now what I'm also interested in is:
185
442000
2000
Şimdi şunu da merak ediyorum:
07:39
Is it possible to separate
186
444000
2000
Acaba şunları ayırmak
07:41
intrinsic and extrinsic beauty?
187
446000
2000
gerçek ve dolaylı güzelliği, mümkün mü?
07:43
By that, I mean intrinsically beautiful things,
188
448000
3000
Bundan demek istediğim aslından güzel olan şeyler,
07:46
just something that's exquisitely beautiful,
189
451000
2000
yani kendinden zarif güzelliği olan bir şey,
07:48
that's universally beautiful.
190
453000
2000
evrensel bir güzellik.
07:50
Very hard to find. Maybe you've got some examples of it.
191
455000
3000
Bunu bulmak çok zor. Belki sizde bazı örnekler vardır.
07:53
Very hard to find something that, to everybody,
192
458000
2000
Herkes için öyle olan bir şeyi bulmak çok zor,
07:55
is a very beautiful thing,
193
460000
2000
çok güzel bir şeyi,
07:57
without a certain amount of information packed in there before.
194
462000
4000
özüne bazı bilgileri eklemeden önce.
08:01
So a lot of it tends to be extrinsic.
195
466000
2000
Öyleyse bir çok şey dolaylı.
08:03
It's mediated by information before the comprehension.
196
468000
4000
Kavrama bilgi aktarmasıyla oluşuyor.
08:07
Or the information's added on at the back,
197
472000
2000
Veya, bilgi sonuna ekleniyor,
08:09
like that little girl's drawing that I showed you.
198
474000
3000
size gösterdiğim o küçük kızın resmi gibi.
08:12
Now when talking about beauty
199
477000
2000
Şimdi güzellikten bahsedilirken,
08:14
you can't get away from the fact
200
479000
2000
şu gerçekten kaçamazsınız
08:16
that a lot experiments have been done in this way
201
481000
3000
ve bir çok deney bu şekilde yapılmıştır
08:19
with faces and what have you.
202
484000
2000
insan yüzleri ile ve her ne varsa.
08:21
And one of the most tedious ones, I think,
203
486000
2000
Bence bunların en bıktırıcı olanlarından biri,
08:23
was saying that beauty was about symmetry.
204
488000
2000
güzelliğin bir simetri olduğunun söylenmesidir.
08:25
Well it obviously isn't.
205
490000
2000
Tabi ki bu doğru değildir.
08:27
This is a more interesting one
206
492000
2000
Bu daha ilginç bir örnek
08:29
where half faces were shown to some people,
207
494000
2000
burada insanların yüzlerinin yarısı gösterilmiş,
08:31
and then to add them into a list
208
496000
2000
sonra bunların bir listeye eklenmesi
08:33
of most beautiful to least beautiful
209
498000
2000
en güzelden en az güzel olana istenmiş
08:35
and then exposing a full face.
210
500000
2000
sonra da tam yüzler gösterilmiş.
08:37
And they found that it was almost exact coincidence.
211
502000
2000
Ve anlamışlar ki bu sanki tam bir rastlantıdan ibaret.
08:39
So it wasn't about symmetry.
212
504000
3000
Tabi ki bunun simetriyle hiç bir ilgisi yok.
08:42
In fact, this lady has a particularly asymmetrical face,
213
507000
3000
Gerçekte, bu bayanın özellikle bir simetrisi olmayan bir yüzü var,
08:45
of which both sides are beautiful.
214
510000
3000
yüzünün iki yanı da güzel.
08:48
But they're both different.
215
513000
2000
Ama iki yanı da farklı.
08:50
And as a designer, I can't help meddling with this,
216
515000
2000
Tasarımcı olarak, bunla oynamaktan duramıyorum,
08:52
so I pulled it to bits and sort of did stuff like this,
217
517000
3000
bu yüzden bunu parçalara ayırdım ve böyle bir şeyler yaptım,
08:55
and tried to understand what the individual elements were,
218
520000
2000
ve anlamaya çalıştım ki yalın öğelerin ne olduğunu,
08:57
but feeling it as I go.
219
522000
2000
üzerinde çalışdıkça hissederek.
08:59
Now I can feel a sensation of delight and beauty
220
524000
3000
Şimdi bir haz ve güzellik hissedebiliyorum
09:02
if I look at that eye.
221
527000
2000
eğer o göze bakarsam.
09:04
I'm not getting it off the eyebrow.
222
529000
2000
Kaştan pek bir şey hissetmiyorum.
09:06
And the earhole isn't doing it to me at all.
223
531000
2000
Ve bana göre kulak deliğinin hiç etkisi yok.
09:08
So I don't know how much this is helping me,
224
533000
2000
Yani bunun bana ne kadar yardım ettiğinden şüpheliyim,
09:10
but it's helping to guide me to the places
225
535000
2000
ama beni başka yerlere götürüyor
09:12
where the signals are coming off.
226
537000
2000
bu sinyallerin geldiği yerlere.
09:14
And as I say, I'm not a neuroscientist,
227
539000
3000
Dediğim gibi, sinirbilimci değilim,
09:17
but to understand how I can start to assemble things
228
542000
2000
ama her şeyi bir araya getirmeye başlamayı anlamak
09:19
that will very quickly bypass
229
544000
3000
bu çok geçici
09:22
this thinking part
230
547000
2000
bu düşünme kısmı
09:24
and get me to the enjoyable precognitive elements.
231
549000
3000
ve bana zevk veren bu bilinç öncesi öğelere getirmesi.
09:28
Anais Nin and the Talmud have told us time and time again
232
553000
3000
Anais Nin ve Talmud bize bir çok kez söylediler
09:31
that we see things not as they are, but as we are.
233
556000
3000
biz varlıkları olduğu gibi değil, kendimizin olduğu gibi görürüz.
09:34
So I'm going to shamelessly expose something to you,
234
559000
2000
Böylece size çekinmeden bir şeyi açıklayacağım,
09:36
which is beautiful to me.
235
561000
2000
benim için güzel bir şey.
09:38
And this is the F1 MV Agusta.
236
563000
5000
Bu F1 MV Agusta.
09:43
Ahhhh.
237
568000
2000
Ahhhh.
09:45
It is really -- I mean, I can't express to you
238
570000
2000
Bu gerçekten -- açıklaması çok güç
09:47
how exquisite this object is.
239
572000
2000
ne kadar zarif bir nesne olduğunu.
09:49
But I also know why it's exquisite to me,
240
574000
3000
Fakat bana neden çok zarif geldiğini biliyorum,
09:52
because it's a palimpsest of things.
241
577000
3000
çünkü bir çok şeyin önceden yazılmış bir parşömende buluşması.
09:55
It's masses and masses of layers.
242
580000
2000
Yığınlarca katmanlar.
09:57
This is just the bit that protrudes into our physical dimension.
243
582000
3000
Bu sadece bizim fiziki boyutlarımıza yaptığı çıkış.
10:00
It's something much bigger.
244
585000
2000
Bu aslında çok daha büyük.
10:02
Layer after layer of legend, sport, details that resonate.
245
587000
3000
Her katmanında efsane ve spor ayrıntıları yankılanmakta.
10:05
I mean, if I just go through some of them now --
246
590000
3000
Demek istediğim, şimdi bazılarını anlatmaya çalışsam --
10:08
I know about laminar flow when it comes to air-piercing objects,
247
593000
3000
Havayı delen nesnelerin kat be kat akıcılığı hakkında bilgim var,
10:11
and that does it consummately well, you can see it can.
248
596000
3000
ve bunu çok verimli bir şekilde yapıyor, görüyorsunuz.
10:14
So that's getting me excited.
249
599000
2000
İşte bu beni heyecanlandırıyor.
10:16
And I feel that here.
250
601000
2000
Ve burada hissediyorum.
10:18
This bit, the big secret of automotive design --
251
603000
2000
Bu parça, otomotiv tasarımcılığının en büyük sırrı --
10:20
reflection management.
252
605000
2000
yansıma idaresi.
10:22
It's not about the shapes,
253
607000
2000
Şekillerle bir ilgisi yok,
10:24
it's how the shapes reflect light.
254
609000
2000
şekillerin ışığı nasıl yansıttığıyla ilgili.
10:26
Now that thing, light flickers across it as you move,
255
611000
3000
Şimdi şu şey, hareket ettiğinizde ışık titreşir,
10:29
so it becomes a kinetic object,
256
614000
2000
yani kinetik bir nesne halini alır,
10:31
even though it's standing still --
257
616000
2000
hala ayakta durmasına karşılık --
10:33
managed by how brilliantly that's done on the reflection.
258
618000
3000
bunun yansıtmayla nasıl dahice başarıldığıdır.
10:36
This little relief on the footplate, by the way, to a rider
259
621000
3000
Bu küçük ayak levhası, bu arada, bir sürücü için
10:39
means there's something going on underneath it --
260
624000
2000
demek oluyor ki, bunun altında bir şeyler oluyor --
10:41
in this case, a drive chain running at 300 miles and hour probably,
261
626000
3000
bu durumda, bir kullanım zinciri saatte 300 mil hızla hareket ediyor,
10:44
taking the power from the engine.
262
629000
2000
kuvveti motordan alarak.
10:46
I'm getting terribly excited
263
631000
2000
Çok heyecanlanıyorum
10:48
as my mind and my eyes flick across these things.
264
633000
3000
zihnim ve gözlerim bu şeyler arasında hareket ederken.
10:51
Titanium lacquer on this.
265
636000
3000
Bundaki titanyum lake kaplama.
10:54
I can't tell you how wonderful this is.
266
639000
3000
Bunun ne kadar harika olduğunu size söyleyemem.
10:57
That's how you stop the nuts coming off at high speed on the wheel.
267
642000
3000
Hızlı araçtaki bir tekerlekteki somunların düşmesi böyle engellenir.
11:00
I'm really getting into this now.
268
645000
2000
Şimdi gerçekten bu hoşuma gidiyor.
11:02
And of course, a racing bike doesn't have a prop stand,
269
647000
3000
Ve tabi ki, bir yarış motorunun üstünde duracağı bir ayak yoktur,
11:05
but this one, because it's a road bike,
270
650000
2000
ama bu, bir yol aracı olduğu için,
11:07
it all goes away and it folds into this little gap.
271
652000
3000
bunun hepsi kaybolup şu ufak boşluğa katlanıp girer.
11:10
So it disappears.
272
655000
2000
Yani görünmez olur.
11:12
And then I can't tell you how hard it is to do that radiator, which is curved.
273
657000
2000
Ve sonra size bu radyatörü yapmanın zorluğunu anlatamam, bu kıvrımda.
11:14
Why would you do that?
274
659000
2000
Niye böyle yapılmıştır?
11:16
Because I know we need to bring the wheel farther into the aerodynamics.
275
661000
3000
Çünkü biliyorum ki, tekerleği daha çok aerodinamiğe yakınlaştırılması gerekli.
11:19
So it's more expensive, but it's wonderful.
276
664000
2000
Yani bu daha pahalı, ama harika.
11:21
And to cap it all,
277
666000
2000
Üstüne üstlük,
11:23
brand royalty --
278
668000
2000
marka ayrıcalığı --
11:25
Agusta, Count Agusta,
279
670000
2000
Agusta, Kont Agusta,
11:27
from the great histories of this stuff.
280
672000
2000
bu şeylerin büyük tarihinden kaynaklanan.
11:29
The bit that you can't see is the genius that created this.
281
674000
3000
Göremediğiniz kısmı, bunu yaratan deha.
11:32
Massimo Tamburini.
282
677000
2000
Massimo Tamburini.
11:34
They call him "The Plumber" in Italy,
283
679000
2000
Ona İtalya'da "Tesisatçı" derler,
11:36
as well as "Maestro,"
284
681000
2000
aynı zamanda "Üstad,"
11:38
because he actually is engineer
285
683000
3000
çünkü gerçekten de bir mühendistir
11:41
and craftsman and sculptor at the same time.
286
686000
3000
ve bir usta ve heykeltraştır üstelik.
11:44
There's so little compromise on this, you can't see it.
287
689000
3000
Bunda ne kadar az bir taviz var, göremezsiniz.
11:47
But unfortunately, the likes of me and people that are like me
288
692000
3000
Ama maalesef, ben ve benim gibi insanlar
11:50
have to deal with compromise all the time with beauty.
289
695000
3000
güzellikte tavizle uğraşmak zorundadır.
11:53
We have to deal with it.
290
698000
2000
Uğraşmak zorundayız.
11:55
So I have to work with a supply chain, and I've got to work with the technologies,
291
700000
3000
Öyle ki, bir tedarik zinciriyle çalışmam gerekli, ve bu teknolojilerle çalışmalıyım,
11:58
and I've got to work with everything else all the time,
292
703000
2000
ve her zaman başka bir şeylerle de çalışmam gerekli,
12:00
and so compromises start to fit into it.
293
705000
3000
yani tavizler buna uymaya başlıyor.
12:03
And so look at her.
294
708000
2000
Ve şöyle bir bakın bu kadına.
12:05
I've had to make a bit of a compromise there.
295
710000
2000
Burada biraz taviz vermem gerekti.
12:07
I've had to move that part across, but only a millimeter.
296
712000
2000
Şu kısmı karşıya geçirmem gerekti, ama sadece bir milim.
12:09
No one's noticed, have they yet?
297
714000
2000
Hiç kimse bunun farkında değil daha, değil mi?
12:11
Did you see what I did?
298
716000
2000
Ne yaptığımı gördünüz mü?
12:13
I moved three things by a millimeter.
299
718000
2000
Üç tane şeyi bir milim oynattım.
12:15
Pretty? Yes.
300
720000
2000
Hoş, değil mi?
12:17
Beautiful? Maybe lesser.
301
722000
2000
Güzel mi? Belki de daha az.
12:19
But then, of course, the consumer says that doesn't really matter.
302
724000
4000
Tabi ama bu yüzden tüketici hiç bir farkın olmadığını söyler.
12:23
So that's okay, isn't it?
303
728000
2000
Yani bu oldu, öyle değil mi?
12:25
Another millimeter?
304
730000
2000
Bir milim daha?
12:27
No one's going to notice those split lines and changes.
305
732000
2000
Kimse o ayrık hatları ve değişikliği farketmeyecek.
12:29
It's that easy to lose beauty,
306
734000
2000
Güzelliği kaybetmek o kadar kolay,
12:31
because beauty's incredibly difficult to do.
307
736000
4000
çünkü güzel yapmak inanılmaz zor bir şey.
12:35
And only a few people can do it.
308
740000
2000
Çok az sayıda bir insan bunu yapabilir.
12:37
And a focus group cannot do it.
309
742000
3000
Ve bir odak grubu bunu yapamaz.
12:40
And a team rarely can do it.
310
745000
2000
Bir takım nadiren bunu yapabilir.
12:42
It takes a central cortex, if you like,
311
747000
3000
Doğrusu, merkezi beynin
12:45
to be able to orchestrate all those elements at the same time.
312
750000
3000
bütün öğeleri aynı zamanda yönetmesini gerektirir.
12:48
This is a beautiful water bottle --
313
753000
2000
Bu güzel bir su şişesi --
12:50
some of you know of it --
314
755000
2000
kiminize tanıdık --
12:52
done by Ross Lovegrove, the designer.
315
757000
2000
tasarımcı Ross Lovegrove tarafından yapılmış.
12:54
This is pretty close to intrinsic beauty. This one,
316
759000
2000
Bu evrensel olan güzelliğe çok yakın. İşte bu,
12:56
as long as you know what water is like
317
761000
2000
suyun nasıl olduğunu hatırladığınız sürece
12:58
then you can experience this.
318
763000
2000
bunu hissedebilirsiniz.
13:00
It's lovely because it is an embodiment
319
765000
2000
Bu çok hoş çünkü ferahlatıcı ve
13:02
of something refreshing and delicious.
320
767000
2000
lezzetli bir şeyin somut örneği.
13:04
I might like it more than you like it,
321
769000
2000
Ben bunu sizden fazla beğeniyor olabilirim,
13:06
because I know how bloody hard it is to do it.
322
771000
3000
çünkü bunu becermenin ne kadar zor olduğunu biliyorum.
13:09
It's stupefyingly difficult
323
774000
2000
Bunlatıcı derecede zor
13:11
to make something that refracts light like that,
324
776000
3000
böyle ışığı bu şekilde yansıtan bir şey yapabilmek,
13:14
that comes out of the tool correctly,
325
779000
2000
öyle aletten doğru çıkan,
13:16
that goes down the line without falling over.
326
781000
2000
ve düşmeden bu çizgide durabilen.
13:18
Underneath this, like the story of the swan,
327
783000
3000
Bunun arkasında, kuğunun hikayesindeki gibi,
13:21
is a million things very difficult to do.
328
786000
3000
milyonlarca yapılması güç olan şeyler var.
13:24
So all hail to that.
329
789000
2000
Buna şapka çıkartılır.
13:26
It's a fantastic example, a simple object.
330
791000
3000
Bu basit bir nesnenin harika bir örneği.
13:29
And the one I showed you before was, of course, a massively complex one.
331
794000
3000
Ve bundan önce gösterdiğim, tabi ki, büyük oranda karmaşık bir şeydi.
13:32
And they're working in beauty
332
797000
2000
Ve bu yüzden güzellik konusunu
13:34
in slightly different ways because of it.
333
799000
3000
biraz farklı bir şekilde işliyorlar.
13:37
You all, I guess, like me,
334
802000
2000
Sanırım benim gibi hepiniz,
13:39
enjoy watching a ballet dancer dance.
335
804000
2000
bir balerinin dansını izlemeyi seversiniz.
13:41
And part of the joy of it is, you know the difficulty.
336
806000
3000
Bu keyifin bir kısmı bu işin zorluğunu bilmektir.
13:44
You also may be taking into account the fact that it's incredibly painful.
337
809000
3000
Aynı zamanda bunun çok eziyetli bir iş olduğunu da hesap edersiniz.
13:47
Anybody seen a ballet dancer's toes
338
812000
2000
Bir balerinin ayak parmaklarını
13:49
when they come out of the points?
339
814000
2000
bale pabuçlarından çıktığı zaman gören var mı?
13:51
While she's doing these graceful arabesques and plies and what have you,
340
816000
3000
Böyle zarif arabesk ve pilie'leri yaparken,
13:54
something horrible's going on down here.
341
819000
3000
aşağı kısımda korkunç şeyler oluyor.
13:57
The comprehension of it
342
822000
2000
Bunu anlayabilmemiz
13:59
leads us to a greater and heightened sense
343
824000
2000
bizi daha büyük ve yüksek derecede
14:01
of the beauty of what's actually going on.
344
826000
2000
bir güzelliğin varlığına götürüyor.
14:03
Now I'm using microseconds wrongly here,
345
828000
2000
Ben burada mikrosaniyeleri yanlış kullanıyorum,
14:05
so please ignore me.
346
830000
2000
lütfen bana aldırmayın.
14:07
But what I have to do now, feeling again,
347
832000
2000
Ama şimdi yapmam gereken, yine hissederek,
14:09
what I've got to do is to be able to supply enough of these enzymes,
348
834000
3000
yapmam gereken, yeterli kadar bu enzimleri sağlamak,
14:12
of these triggers into something early on in the process,
349
837000
3000
bu tetiklemeleri bu işlem sürecinin başında
14:15
that you pick it up,
350
840000
2000
farkına varılan,
14:17
not through your thinking, but through your feeling.
351
842000
2000
düşünme yoluyla değil, ama his yoluyla.
14:19
So we're going to have a little experiment.
352
844000
2000
Öyleyse küçük bir deney yapalım.
14:21
Right, are you ready? I'm going to show you something for a very, very brief moment.
353
846000
3000
Tamam, hazır mısınız? Size çok çok kısa anlık bir şey göstereceğim.
14:24
Are you ready? Okay.
354
849000
3000
Hazır mısınız? Tamam.
14:27
Did you think that was a bicycle when I showed it to you at the first flash?
355
852000
2000
Size gösterdiğim şeyin bir an için bir bisiklet olduğunu mu düşündünüz?
14:29
It's not.
356
854000
2000
Öyle değil.
14:31
Tell me something, did you think it was quick when you first saw it? Yes you did.
357
856000
4000
Söyleyin bakalım, hızlı bir şey mi olduğunu düşündünüz ilk gördüğünüzde? Evet öyle.
14:35
Did you think it was modern? Yes you did.
358
860000
2000
Modern bir şey miydi sizce? Evet öyle.
14:37
That blip, that information, shot into you before that.
359
862000
3000
O anlık çekim, o bilgi, içinize daha önce girdi.
14:40
And because your brain starter motor began there,
360
865000
3000
Çünkü beynin marş motoru orada başladı,
14:43
now it's got to deal with it.
361
868000
2000
şimdi onunla uğraşacak.
14:45
And the great thing is, this motorcycle has been styled this way
362
870000
2000
Bunun harika tarafı, bu motorsiklet bu stilde yapılmış
14:47
specifically to engender a sense
363
872000
2000
özellikle böyle bir his doğurmak için
14:49
that it's green technology and it's good for you
364
874000
3000
bu bir yeşil teknoloji ürünü ve size yararlı bir şey
14:52
and it's light and it's all part of the future.
365
877000
3000
ve bu hafif ve herşeyiyle geleceğin bir parçası.
14:55
So is that wrong?
366
880000
2000
Öyleyse bu yanlış mı?
14:57
Well in this case it isn't,
367
882000
2000
Bu durumda değil,
14:59
because it's a very, very ecologically-sound piece of technology.
368
884000
3000
çünkü bu çevresel olarak çok sağlam bir teknoloji ürünü.
15:02
But you're a slave of that first flash.
369
887000
2000
Ama ilk o anlık bakışın kölesisiniz.
15:04
We are slaves to the first few fractions of a second --
370
889000
4000
Bir saniyenin ilk kesitlerinin kölesiyiz hepimiz --
15:08
and that's where much of my work
371
893000
2000
ve bu benim işimin
15:10
has to win or lose,
372
895000
2000
kazanıp kaybetmesi burada gereklidir,
15:12
on a shelf in a shop.
373
897000
2000
bir mağazanın rafında.
15:14
It wins or loses at that point.
374
899000
2000
İşte o an ya kazanır ya da kaybeder.
15:16
You may see 50, 100, 200 things on a shelf
375
901000
3000
Bir rafta 50, 100, 200 tane şey görebilirsiniz
15:19
as you walk down it,
376
904000
2000
yanından geçerken,
15:21
but I have to work within that domain,
377
906000
2000
ama benim o alanda çalışmam şart,
15:23
to ensure that it gets you there first.
378
908000
3000
sizi tam orada etkilemesi için.
15:26
And finally, the layer that I love, of knowledge.
379
911000
3000
Ve son olarak, bilginin en sevdiğim dokusu.
15:29
Some of you, I'm sure, will be familiar with this.
380
914000
2000
Eminim, kiminize bu tanıdık gelecek.
15:31
What's incredible about this,
381
916000
2000
Bunun harika tarafı,
15:33
and the way I love to come back to it,
382
918000
2000
ve buna geri dönmeyi de çok seviyorum,
15:35
is this is taking something that you hate or bores you,
383
920000
3000
bunun sizin nefret ettiğiniz yada sizi sıkan bir şeyi ele alması,
15:38
folding clothes,
384
923000
2000
giysi katlamak,
15:40
and if you can actually do this --
385
925000
2000
ve bunu gerçekten yapabilirseniz --
15:42
who can actually do this? Anybody try to do this?
386
927000
2000
bunu cidden yapmış olan var mı? Kimse denedi mi?
15:44
Yeah?
387
929000
2000
Eeee?
15:46
It's fantastic, isn't it?
388
931000
2000
Bu harika, öyle değil mi?
15:48
Look at that. Do you want to see it again?
389
933000
2000
Bakın şuna. Bir daha görmek ister misiniz?
15:50
No time. It says I have two minutes left, so we can't do this.
390
935000
3000
Zaman yok. İki dakikamın kaldığını söylüyor, yapamayız.
15:53
But just go to the Web, YouTube,
391
938000
2000
Ama İnternet'e gidin, You Tube'a
15:55
pull it down, "folding T-shirt."
392
940000
2000
"tişört katlama" 'ya bakın.
15:57
That's how underpaid younger-aged people have to fold your T-shirt.
393
942000
3000
Az maaşla çalışan genç insanlar tişörtlerinizi işte böyle katlıyor.
16:00
You didn't maybe know it.
394
945000
2000
Belki bunu bilmiyordunuz.
16:02
But how do you feel about it?
395
947000
2000
Ama bununla ilgili ne hissediyorsunuz?
16:04
It feels fantastic when you do it, you look forward to doing it,
396
949000
2000
Bunu yapmak insana keyif veriyor, yeniden yapmayı bekliyorsunuz,
16:06
and when you tell somebody else about it -- like you probably have --
397
951000
3000
ve bunu başka birine aktarımda -- belki de yapmışsınızdır --
16:09
you look really smart.
398
954000
2000
çok akıllı görünüyorsunuz.
16:11
The knowledge bubble that sits around the outside,
399
956000
2000
Dışarıda oturan bilgi baloncuğu,
16:13
the stuff that costs nothing,
400
958000
2000
bedava olan şeyler,
16:15
because that knowledge is free --
401
960000
2000
çünkü bu bilgi ücretsiz --
16:17
bundle that together and where do we come out?
402
962000
2000
bunların hepsini birleştirin ve nereden çıkarız?
16:19
Form follows function?
403
964000
3000
Şekil işlevi mi izler?
16:22
Only sometimes. Only sometimes.
404
967000
3000
Sadece bazen. Sadece bazen.
16:25
Form is function. Form is function.
405
970000
3000
Şekil işlevdir. Şekil işlevdir.
16:28
It informs, it tells us,
406
973000
2000
Bizi bilgilendirir, bize söyler,
16:30
it supplies us answers before we've even thought about it.
407
975000
3000
daha düşünmeye fırsat bulamadığımız cevapları verir.
16:33
And so I've stopped using words like "form,"
408
978000
2000
Ve bu yüzden "şekil" gibi kelimeleri kullanmaktan vazgeçtim,
16:35
and I've stopped using words like "function" as a designer.
409
980000
2000
ve bir tasarımcı olarak "işlev" gibi kelimeleri de kullanmayı bıraktım.
16:37
What I try to pursue now
410
982000
2000
Şimdi yakalamaya çalıştığım,
16:39
is the emotional functionality of things.
411
984000
2000
nesnelerin duygusal işlevleri.
16:41
Because if I can get that right,
412
986000
3000
Çünkü bunu başarabilirsem,
16:44
I can make them wonderful, and I can make them repeatedly wonderful.
413
989000
3000
onları şahane yapabilirim, ve onları tekrar tekrar şahane yapabilirim.
16:47
And you know what those products and services are,
414
992000
2000
Siz bu ürünlerinve hizmetlerin ne olduğunu biliyorsunuz,
16:49
because you own some of them.
415
994000
2000
çünkü bunların bazılarına sahipsiniz.
16:51
They're the things that you'd snatch if the house was on fire.
416
996000
3000
Bunlar evinizde yangın çıktığında kapacağınız şeyler.
16:54
Forming the emotional bond
417
999000
2000
Duygusal bağı oluşturmak
16:56
between this thing and you
418
1001000
2000
bu şeyin ve sizin aranızdaki
16:58
is an electrochemical party trick
419
1003000
2000
elektrokimyasal bir oyun hilesidir
17:00
that happens before you even think about it.
420
1005000
3000
sizin daha düşünmeye fırsatınız bile olmadan önce.
17:03
Thank you very much.
421
1008000
2000
Çok teşekkürler.
17:05
(Applause)
422
1010000
4000
Alkış.
ABOUT THE SPEAKER
Richard Seymour - DesignerAs a partner in seymourpowell, Richard Seymour designs idea-driven products -- from household goods to trains and motorcycles.
Why you should listen
Designer Richard Seymour works on products with soul -- from a curvy, swoopy iron to a swift and sleek city motorcycle. Seymourpowell is regarded as one of the world’s leading product and innovation design consultancies, with clients who include Ford, Virgin Galactic, Tefal, Casio, Nokia, Guinness, Samsung and Unilever. Seymour is also consultant global creative director of design to Unilever’s Dove, Axe/Lynx and Vaseline brands.
The pair have appeared extensively on British television, most notably in two series on design for Channel 4: Better by Design and Designs on your.... They have also appeared on Design Challenge and several radio productions. In the 1980s, Seymour co-wrote the book The Mirrorstone, with Michael Palin, a children's book full of holograms ...
Richard Seymour | Speaker | TED.com