TEDMED 2015
Sarah Gray: How my son's short life made a lasting difference
Sarah Gray: Oğlumun kısa hayatı, nasıl kalıcı bir fark yarattı
Filmed:
Readability: 4.5
1,543,224 views
Sarah Gray'in doğmamış çocuğu Thomas'a ölümcül bir hastalık olan anasefali teşhisi konulduktan sonra, ailesinin bu trajedisini sıradışı bir armağana dönüştürmeye karar verip, çocuğunun organlarını bilimsel bir araştırmaya bağışladı. Hayat ve keşfe dair bu saygı gösterisinde, Sarah kaybında bulduğu anlamı paylaşıp, yas tutan ailelere umut mesajı yaymaktadır.
Sarah Gray - Researchers' dream donator
Sarah Gray found meaning in tragic loss by donating the organs of her newborn son to advance scientific research. Full bio
Sarah Gray found meaning in tragic loss by donating the organs of her newborn son to advance scientific research. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:13
I was three months pregnant with twins
0
1798
2473
Eşim Ross ve ben, ikinci sonogramıma
gittiğimizde,
gittiğimizde,
00:16
when my husband Ross and I
went to my second sonogram.
went to my second sonogram.
1
4295
3344
ikizlerime üç aylık hamileydim.
00:21
I was 35 years old at the time,
2
9221
2318
O zamanlar, 35 yaşındaydım
00:23
and I knew that that meant
we had a higher risk
we had a higher risk
3
11563
3320
ve bunun, doğuştan özürlü bir çocuğumuz
00:26
of having a child with a birth defect.
4
14907
1944
olma ihtimalinin yüksek olduğu
anlamına geldiğini biliyordum
anlamına geldiğini biliyordum
00:29
So, Ross and I researched
the standard birth defects,
the standard birth defects,
5
17907
3058
Dolayısıyla, Ross ve ben standart doğum
kusurlarını araştırdık
kusurlarını araştırdık
00:32
and we felt reasonably prepared.
6
20989
2000
ve kendimizi bu duruma karşı oldukça
hazırlıklı hissettik.
hazırlıklı hissettik.
00:35
Well, nothing would have prepared us
7
23973
1945
Tabii ki de, hiçbir şey bizi
00:37
for the bizarre diagnosis
that we were about to face.
that we were about to face.
8
25942
3054
yüzleşeceğimiz tuhaf
teşhise hazırlayamazdı.
teşhise hazırlayamazdı.
00:42
The doctor explained
that one of our twins, Thomas,
that one of our twins, Thomas,
9
30291
3539
Doktor, ikizlerimizden, Thomas'ın
ölümcül bir
ölümcül bir
00:45
had a fatal birth defect
called anencephaly.
called anencephaly.
10
33854
2824
kusur olan anasefalisi olduğunu söyledi.
00:49
This means that his brain
was not formed correctly
was not formed correctly
11
37476
3394
Bunun anlamı, beyni düzgün şekilde
biçimlenmemişti,
biçimlenmemişti,
00:52
because part of his skull was missing.
12
40894
1976
çünkü kafatasının parçası eksikti.
00:55
Babies with this diagnosis
typically die in utero
typically die in utero
13
43663
3524
Bu şekilde teşhis edilen bebekler
genellikle rahim içinde ölürler
genellikle rahim içinde ölürler
00:59
or within a few minutes, hours
or days of being born.
or days of being born.
14
47211
3571
ya da doğumlarından sonra, dakikalar,
saatler belkide günler için de ölürler.
saatler belkide günler için de ölürler.
01:05
But the other twin, Callum,
15
53013
3215
Diğer ikiz, Callum,
01:08
appeared to be healthy,
as far as the doctor could tell,
as far as the doctor could tell,
16
56252
3888
doktorun söylediklerine göre,
sağlıklı görünüyordu,
sağlıklı görünüyordu,
01:12
and these twins were identical,
17
60164
4167
ve bu ikizler tek yumurta ikiziydi
01:16
genetically identical.
18
64355
1269
genetik açıdan birebir.
01:20
So after a lot of questions about
how this could have possibly happened,
how this could have possibly happened,
19
68125
4612
Dolayısıyla, böyle bir şeyin nasıl
olabileceği ile ilgili onca sorudan sonra,
olabileceği ile ilgili onca sorudan sonra,
01:24
a selective reduction was mentioned,
20
72761
3136
seçici indirgeme'den bahseldildi
01:27
and while this procedure
was not impossible,
was not impossible,
21
75921
2901
ve bu yöntem imkansız olmasa da,
01:30
it posed some unique risks
for the healthy twin and for me,
for the healthy twin and for me,
22
78846
4358
ben ve sağlıklı ikiz için bazı
emsalsiz riskler arz ediyordu
emsalsiz riskler arz ediyordu
01:35
so we decided to carry
the pregnancy to term.
the pregnancy to term.
23
83228
2357
ve hamileliği sonuna kadar
devam ettirmeye karar verdik.
devam ettirmeye karar verdik.
01:39
So there I was, three months pregnant,
with two trimesters ahead of me,
with two trimesters ahead of me,
24
87101
4191
İşte üç aylık hamileydim ve önümde
gebeliğin iki dönemi daha vardı
gebeliğin iki dönemi daha vardı
01:43
and I had to find a way to manage
my blood pressure and my stress.
my blood pressure and my stress.
25
91316
4879
ve ben, kan basıncımı ve
stresimi kontrol altında
stresimi kontrol altında
tutmanın bir yolunu bulmak zorundaydım.
01:49
And it felt like having a roommate
point a loaded gun at you for six months.
point a loaded gun at you for six months.
26
97268
4936
Bu sanki, oda arkadaşınızın
size altı ay boyunca
size altı ay boyunca
silah doğrultması gibi hissetirdi.
01:55
But I stared down
the barrel of that gun for so long
the barrel of that gun for so long
27
103553
4930
Fakat, silahın namlusuna o kadar
uzun süre baktım ki,
uzun süre baktım ki,
02:00
that I saw a light
at the end of the tunnel.
at the end of the tunnel.
28
108507
2063
tünelin ucunda bir ışık gördüm.
02:03
While there was nothing we could do
to prevent the tragedy,
to prevent the tragedy,
29
111506
3104
Trajediyi önlemek için, bizim
yapabilecek hiçbir şeyimiz olmasa da
yapabilecek hiçbir şeyimiz olmasa da
02:06
I wanted to find a way
for Thomas's brief life
for Thomas's brief life
30
114634
2463
Thomas'ın kısacık hayatında,
olumlu bir etki bırakması için
olumlu bir etki bırakması için
02:09
to have some kind of positive impact.
31
117121
2221
bir yol bulmak istedim.
02:11
So I asked my nurse about organ,
eye and tissue donation.
eye and tissue donation.
32
119366
3666
Ve hemşireme, organ, göz ve
doku bağışı ile ilgili sorular sordum.
doku bağışı ile ilgili sorular sordum.
02:16
She connected with our local
organ-procurement organization,
organ-procurement organization,
33
124080
3521
O da, yerel organ tedarik kurumuyla
bağlantı kurdu,
bağlantı kurdu,
02:19
the Washington Regional
Transplant Community.
Transplant Community.
34
127625
2293
Washington Bölgesel Organ Nakli Topluluğu.
02:23
WRTC explained to me
35
131359
2571
WBONT bana,
02:25
that Thomas would probably be too small
at birth to donate for transplant,
at birth to donate for transplant,
36
133954
4401
Thomas'ın organ bağışlayamayacak kadar
küçük olabileceğini ifade etti
küçük olabileceğini ifade etti
02:30
and I was shocked:
37
138379
1150
ve ben çok şaşırdım:
02:31
I didn't even know
you could be rejected for that.
you could be rejected for that.
38
139553
2404
Böyle bir sebepten ötürü,
reddedebileceklerini
bile bilmiyordum.
bile bilmiyordum.
02:33
But they said that he would be
a good candidate to donate for research.
a good candidate to donate for research.
39
141981
3412
Fakat, onun, araştırmaya
bağış yapabilecek
bağış yapabilecek
iyi bir aday olduğunu söylediler.
02:38
This helped me see Thomas in a new light.
40
146290
2031
Bu, bana Thomas'ı yeni
bir ışıkta görmemi sağladı.
bir ışıkta görmemi sağladı.
02:40
As opposed to just a victim of a disease,
41
148345
2895
Bir hastalığın kurbanı olmasının aksine,
02:43
I started to see him as a possible key
to unlock a medical mystery.
to unlock a medical mystery.
42
151264
3587
onu, tıbbi bir gizemi çözecek muhtemel
bir anahtar olarak görmeye başladım.
bir anahtar olarak görmeye başladım.
02:48
On March 23, 2010,
43
156288
3278
23 Mayıs 2010,
02:51
the twins were born,
and they were both born alive.
and they were both born alive.
44
159590
2507
ikizler doğdu
ve her ikisi de hayatta.
ve her ikisi de hayatta.
02:55
And just like the doctor said,
45
163978
1666
Ve tam da doktorun dediği gibi,
02:57
Thomas was missing
the top part of his skull,
the top part of his skull,
46
165668
3079
Thomas'ın kafatasının üst kısmı yoktu,
03:00
but he could nurse,
47
168771
1523
fakat emebiliyor,
03:02
drink from a bottle,
48
170318
1452
şişeden içebiliyor,
03:03
cuddle and grab our fingers
like a normal baby,
like a normal baby,
49
171794
3299
normal bir bebek gibi, parmaklarımızı
tutup oynuyor
tutup oynuyor
03:07
and he slept in our arms.
50
175117
1597
ve kollarımızda uyuyabiliyordu.
03:10
After six days, Thomas died in Ross's arms
51
178053
3389
Altı gün sonra, Thomas,
Ross'un kollarında öldü
Ross'un kollarında öldü
03:13
surrounded by our family.
52
181466
1396
ve ailemizde oradaydı.
03:16
We called WRTC, who sent a van to our home
53
184846
4135
WBONT'nu aradık, ve onlar evimize
bir araç gönderip,
bir araç gönderip,
03:21
and brought him to Children's
National Medical Center.
National Medical Center.
54
189005
2539
onu Çocuk Ulusal Tıp Merkezine götürdüler.
03:24
A few hours later, we got a call to say
that the recovery was a success,
that the recovery was a success,
55
192751
3821
Birkaç saat sonra, kurtarmanın başarılı
olduğunu söyleyen bir telefon aldık
olduğunu söyleyen bir telefon aldık
03:28
and Thomas's donations
would be going to four different places.
would be going to four different places.
56
196596
3234
ve Thomas'ın bağışları
dört farklı yere gidecekti.
dört farklı yere gidecekti.
03:32
His cord blood would go
to Duke University.
to Duke University.
57
200159
2396
Kordon kanı Duke Üniversitesi'ne gidecekti.
03:35
His liver would go to a cell-therapy
company called Cytonet in Durham.
company called Cytonet in Durham.
58
203208
4015
Karaciğeri, Durham'daki Cytonet adlı
hücre-tedavi şirketi gidecekti.
hücre-tedavi şirketi gidecekti.
03:40
His corneas would go
to Schepens Eye Research Institute,
to Schepens Eye Research Institute,
59
208263
3245
Korneaları, Harvard Tıp Okulunun
bir bölümü olan,
bir bölümü olan,
03:43
which is part of Harvard Medical School,
60
211532
2159
Schepens Göz Araştırma
enstitüsüne gidecekti
enstitüsüne gidecekti
03:45
and his retinas would go
to the University of Pennsylvania.
to the University of Pennsylvania.
61
213715
2856
ve retinası da Pensilvanya Üniversitesine.
03:50
A few days later, we had a funeral
with our immediate family,
with our immediate family,
62
218083
3928
Birkaç gün sonra,
yakın akrabaların katıldığı
yakın akrabaların katıldığı
03:54
including baby Callum,
63
222035
1944
bebek Callum da dahil,
bir cenaze töreni düzenledik
bir cenaze töreni düzenledik
03:56
and we basically
closed this chapter in our lives.
closed this chapter in our lives.
64
224003
3314
ve hayatımızın bu bölümünü kapattık.
03:59
But I did find myself wondering,
what's happening now?
what's happening now?
65
227718
2916
Fakat, kendimi, şimdi ne oluyor, diye
merak ederken buldum,
merak ederken buldum,
04:03
What are the researchers learning?
66
231055
1667
Araştırmacılar ne öğreniyorlar?
04:05
And was it even worthwhile to donate?
67
233130
2293
Ve hatta bağış yapmaya bile değdi mi?
04:09
WRTC invited Ross and I
to a grief retreat,
to a grief retreat,
68
237019
3722
WBONT bizi üzüntü terapisine
davet etti,
davet etti,
04:12
and we met about
15 other grieving families
15 other grieving families
69
240765
2753
ve yaklaşık yas tutan
15 aile ile tanıştık,
15 aile ile tanıştık,
04:15
who had donated their loved one's
organs for transplant.
organs for transplant.
70
243542
2627
onlar da, sevdiklerinin organlarını
bağışlamışlar.
bağışlamışlar.
04:19
Some of them had even received letters
71
247494
2401
Hatta bazıları, yakınlarının organlarını
04:21
from the people who received
their loved one's organs,
their loved one's organs,
72
249919
2969
alan insanlardan,
04:24
saying thank you.
73
252912
1165
teşekkür mektupları almış.
04:27
I learned that they
could even meet each other
could even meet each other
74
255038
2189
Öğrendim ki, birbirleriyle bile
tanışabilirler,
tanışabilirler,
04:29
if they'd both sign a waiver,
75
257251
1438
eğer her ikisi de
feragat imzalarsa,
feragat imzalarsa,
04:30
almost like an open adoption.
76
258713
1396
sanki açık evlat edinme gibi.
04:32
And I was so excited,
I thought maybe I could write a letter
I thought maybe I could write a letter
77
260907
2839
Ve çok heyecanlandım,
belki, bir mektup yazabilirim
belki, bir mektup yazabilirim
04:35
or I could get a letter
and learn about what happened.
and learn about what happened.
78
263770
2609
ya da bir mektup alır,
neler olduğunu öğrenebilirim dedim.
neler olduğunu öğrenebilirim dedim.
04:38
But I was disappointed to learn
79
266403
1539
Fakat, hayal kırıklığına uğradım
04:39
that this process only exists
for people who donate for transplant.
for people who donate for transplant.
80
267966
3170
çünkü bu süreç sadece organ
bağışı yapanlar için işliyordu.
bağışı yapanlar için işliyordu.
04:43
So I was jealous.
I had transplant envy, I guess.
I had transplant envy, I guess.
81
271160
3262
Ve kıskandım.
Sanırım, organ nakline imrendim.
Sanırım, organ nakline imrendim.
04:46
(Laughter)
82
274446
1150
(Kahkaha)
04:48
But over the years that followed,
83
276104
1896
Fakat takip eden yıllarda,
04:50
I learned a lot more about donation,
84
278024
2476
organ bağışıyla ilgili çok şey öğrendim
04:52
and I even got a job in the field.
85
280524
2078
ve hatta bu alanda işe bile girdim.
04:54
And I came up with an idea.
86
282626
1413
Ve bir fikir ileri sürdüm.
04:57
I wrote a letter that started out,
87
285879
1659
"Sayın Araştırmacı",
diye başlayan,
diye başlayan,
04:59
"Dear Researcher."
88
287562
1166
bir mektup yazdım.
05:02
I explained who I was,
89
290468
1850
Kim olduğumu açıkladım
05:04
and I asked if they could tell me
why they requested infant retinas
why they requested infant retinas
90
292342
3868
ve neden 2010 Mart'ta bebek
retinalarını istediklerini
retinalarını istediklerini
05:08
in March of 2010,
91
296234
2235
bana söylemelerini rica ettim
05:10
and I asked if my family
could visit their lab.
could visit their lab.
92
298493
2269
ve ailemin laboratuvarlarını
ziyaret edip edemeyeceklerini sordum.
ziyaret edip edemeyeceklerini sordum.
05:13
I emailed it to the eye bank
that arranged the donation,
that arranged the donation,
93
301953
3096
Bunu, bağışı ayarlayan göz bankasına
e-posta olarak gönderdim,
e-posta olarak gönderdim,
05:17
the Old Dominion Eye Foundation,
94
305073
2378
Old Dominion Göz Kuruluşu
05:19
and asked if they could
send it to the right person.
send it to the right person.
95
307475
2492
ve bu e-postayı, doğru kişiye
ulaştırmalarını istedim.
ulaştırmalarını istedim.
05:22
They said that they had
never done this before,
never done this before,
96
310395
2231
Böyle bir şeyi daha önce yapmadıklarını
05:24
and they couldn't guarantee a response,
97
312650
1889
ve herhangi bir cevabı
garanti edemeyeceklerini
garanti edemeyeceklerini
05:26
but they wouldn't be an obstacle,
and they would deliver it.
and they would deliver it.
98
314563
2816
fakat engel de olmayacaklarını,
ve e-postayı ileteceklerini söylediler.
ve e-postayı ileteceklerini söylediler.
05:30
Two days later, I got a response
99
318506
2191
İki gün sonra,
Pensilvanya Üniversitesi'nden
Pensilvanya Üniversitesi'nden
05:32
from Dr. Arupa Ganguly
of the University of Pennsylvania.
of the University of Pennsylvania.
100
320721
2984
Dr. Arupa Ganguly'den bir cevap aldım.
05:36
She thanked me for the donation,
101
324617
1622
Bağış için bana teşekkür etti
05:38
and she explained
that she is studying retinoblastoma,
that she is studying retinoblastoma,
102
326263
2723
ve bana retinoblastom üzerindeki
çalışmasını anlattı,
çalışmasını anlattı,
05:41
which is a deadly cancer of the retina
103
329010
1817
bu bir tür ölümcül
retina kanseri türü,
retina kanseri türü,
05:42
that affects children
under the age of five,
under the age of five,
104
330851
2126
beş yaş altı çocukları etkiliyor
05:45
and she said that yes,
we were invited to visit her lab.
we were invited to visit her lab.
105
333001
2690
ve evet dedi, ve onun laboratuvarını
ziyaret etmeye davet edildik.
ziyaret etmeye davet edildik.
05:48
So next we talked on the phone,
106
336612
1642
Sonra, telefonda konuştuk
05:50
and one of the first things she said to me
107
338278
2047
ve bana söylediği bir sürü şeyden biri
05:52
was that she couldn't possibly
imagine how we felt,
imagine how we felt,
108
340349
2831
bizim ne hissettiğimizi
tahmin bile edemediği,
tahmin bile edemediği,
05:55
and that Thomas had given
the ultimate sacrifice,
the ultimate sacrifice,
109
343204
2740
ve Thomas'ın en büyük fedakarlığı yaptığı
05:57
and that she seemed
to feel indebted to us.
to feel indebted to us.
110
345968
2087
ve kendisini bize
borçlu olarak hissettiğiydi.
borçlu olarak hissettiğiydi.
06:00
So I said, "Nothing against your study,
111
348709
3126
Ve ben de dedim ki,
"Çalışmanıza karşı değilim,
"Çalışmanıza karşı değilim,
06:03
but we didn't actually pick it.
112
351859
1666
fakat biz çalışmanızı
aslında seçmedik.
aslında seçmedik.
06:05
We donated to the system,
and the system chose your study.
and the system chose your study.
113
353549
3158
Sisteme bağış yaptık,
ve sistem sizin çalışmanızı seçti."
ve sistem sizin çalışmanızı seçti."
06:09
I said, "And second of all,
bad things happen to children every day,
bad things happen to children every day,
114
357493
4890
Dedim ki "İkincisi, çocukların başına
her gün kötü şeyler geliyor
her gün kötü şeyler geliyor
06:14
and if you didn't want these retinas,
115
362407
1788
ve siz bu retinaları
istememiş olsaydınız
istememiş olsaydınız
06:16
they would probably
be buried in the ground right now.
be buried in the ground right now.
116
364219
2530
şimdi, büyük ihmalle toprağın
altında çürüyeceklerdi.
altında çürüyeceklerdi.
06:18
So to be able to participate in your study
117
366773
3366
Yani, çalışmanıza katılabilmek
06:22
gives Thomas's life
a new layer of meaning.
a new layer of meaning.
118
370163
3643
Thomas'ın hayatına yeni bir
anlam katmanı katıyor.
anlam katmanı katıyor.
06:25
So, never feel guilty
about using this tissue."
about using this tissue."
119
373830
2944
Bu yüzden, bu dokuyu kullanırken
asla kendinizi suçlu hissetmeyin."
asla kendinizi suçlu hissetmeyin."
06:29
Next, she explained to me how rare it was.
120
377845
2534
Sonra, bana, bunun ne denli
ender olduğunu söyledi.
ender olduğunu söyledi.
06:32
She had placed a request
for this tissue six years earlier
for this tissue six years earlier
121
380403
3696
Bu doku için,
Ulusal Hastalık Araştırma'dan
Ulusal Hastalık Araştırma'dan
06:36
with the National Disease
Research Interchange.
Research Interchange.
122
384123
2213
altı yıl önce istekte bulunmuş.
06:39
She got only one sample of tissue
that fit her criteria,
that fit her criteria,
123
387160
3334
Onun kriterlerine uyan tek
doku örneğine ulaşmış,
doku örneğine ulaşmış,
06:42
and it was Thomas's.
124
390518
1205
O da Thomas'ın.
06:44
Next, we arranged a date for me
to come visit the lab,
to come visit the lab,
125
392958
3730
Sonra, benim laboratuvarı ziyaretim
için bir tarih belirledik
için bir tarih belirledik
06:48
and we chose March 23, 2015,
which was the twins' fifth birthday.
which was the twins' fifth birthday.
126
396712
4650
ve ikizlerin beşinci doğum günü,
23 Mart 2015'i seçtik.
23 Mart 2015'i seçtik.
06:54
After we hung up, I emailed her
some pictures of Thomas and Callum,
some pictures of Thomas and Callum,
127
402563
3936
Telefonu kapattıktan
sonra ona
sonra ona
Thomas ve Callum'un bazı
fotoğraflarını gönderdim,
fotoğraflarını gönderdim,
06:58
and a few weeks later,
we received this T-shirt in the mail.
we received this T-shirt in the mail.
128
406523
2889
ve bir kaç hafta sonra,
posta kutumuza bu T-shirt geldi.
posta kutumuza bu T-shirt geldi.
07:03
A few months later, Ross, Callum
and I piled in the car
and I piled in the car
129
411142
2799
Birkaç ay sonra, Ross, Callum
ve ben arabaya bindik
ve ben arabaya bindik
07:05
and we went for a road trip.
130
413965
1591
ve yolculuğa çıktık.
07:07
We met Arupa and her staff,
131
415580
2564
Arupa ve personeli ile tanıştık
07:10
and Arupa said that when I told her
not to feel guilty, that it was a relief,
not to feel guilty, that it was a relief,
132
418168
4248
ve Arupa, benim ona suçlu
hissetmemesini söylediğimde
hissetmemesini söylediğimde
bunun onu rahatlattığını
07:14
and that she hadn't seen it
from our perspective.
from our perspective.
133
422440
2301
ve bunu, bizim bakış açımızdan
göremediğini söyledi.
göremediğini söyledi.
07:18
She also explained that Thomas
had a secret code name.
had a secret code name.
134
426090
4238
Bir de, Thomas'ın gizli bir kod adı
olduğunu söyledi.
olduğunu söyledi.
07:22
The same way Henrietta Lacks
is called HeLa,
is called HeLa,
135
430931
3369
Aynı Henrietta Lacks'ın, HeLa olarak
hitap edilmesi gibi,
hitap edilmesi gibi,
07:26
Thomas was called RES 360.
136
434324
2626
Thomas'da RES 360 olarak adlandırılmış.
07:29
RES means research,
137
437394
1398
RES, araştırma anlamına geliyor
07:30
and 360 means he was the 360th specimen
138
438816
3500
ve 360 ise, 10 yıllık süre zarfındaki,
07:34
over the course of about 10 years.
139
442340
1785
360. numune anlamına geliyor.
07:37
She also shared with us a unique document,
140
445133
4143
Ayrıca, bizimle eşsiz bir
belge de paylaştı,
belge de paylaştı,
07:41
and it was the shipping label
141
449300
2485
ve bu onun retinalarını
DC'den Philadelphia'ya
DC'den Philadelphia'ya
07:43
that sent his retinas
from DC to Philadelphia.
from DC to Philadelphia.
142
451809
3484
götüren sevkiyat etiketiydi.
07:48
This shipping label
is like an heirloom to us now.
is like an heirloom to us now.
143
456273
3389
Bu sevkiyat etiketi bizim
için bir yadigar gibi.
için bir yadigar gibi.
07:52
It's the same way that a military medal
or a wedding certificate might be.
or a wedding certificate might be.
144
460304
3508
Aynı bir askeri madalyanın ya da evlilik
cüzdanının olabileceği gibi.
cüzdanının olabileceği gibi.
07:56
Arupa also explained that she is using
Thomas's retina and his RNA
Thomas's retina and his RNA
145
464687
5400
Arupa, ayrıca Thomas'ın
retinasını ve RNAsını
retinasını ve RNAsını
08:02
to try to inactivate the gene
that causes tumor formation,
that causes tumor formation,
146
470111
3410
tümör oluşumuna sebep olan geni
devre dışı bırakmak için
kullandığını açıkladı
kullandığını açıkladı
08:05
and she even showed us some results
that were based on RES 360.
that were based on RES 360.
147
473545
3110
ve hatta bize, RES 360'a dayalı
bazı sonuçları gösterdi.
bazı sonuçları gösterdi.
08:09
Then she took us to the freezer
148
477959
1834
Sonra, bizi dondurucuya götürdü
08:11
and she showed us the two samples
that she still has
that she still has
149
479817
3435
ve bize elindeki, RES 360 etiketli
08:15
that are still labeled RES 360.
150
483276
2322
iki tane örnek gösterdi.
08:17
There's two little ones left.
151
485622
1860
Geriye sadece bu ikisi kalmış.
08:19
She said she saved it
152
487506
1528
Bunları sakladığını söyledi
08:21
because she doesn't know
when she might get more.
when she might get more.
153
489058
2328
çünkü daha ne zaman başkasının
eline geçeceğini bilmiyordu.
eline geçeceğini bilmiyordu.
08:24
After this, we went to the conference room
154
492553
2048
Bundan sonra, konferans salonuna gittik
08:26
and we relaxed and we had lunch together,
155
494625
2610
rahatladık ve beraber öğle yemeğini yedik
08:29
and the lab staff presented Callum
with a birthday gift.
with a birthday gift.
156
497259
4270
ve lab ekibi Callum'a bir doğum günü
hediyesi verdi.
hediyesi verdi.
08:34
It was a child's lab kit.
157
502179
1643
Bir tane çocuk
laboratuvar ekipmanı.
laboratuvar ekipmanı.
08:36
And they also offered him an internship.
158
504419
2388
Ve ona stajyerlik önerdiler.
08:38
(Laughter)
159
506831
3183
(Kahkaha)
08:42
So in closing, I have two
simple messages today.
simple messages today.
160
510038
3150
Konumu kapatırken, bugün size iki
tane basit mesajım var.
tane basit mesajım var.
08:45
One is that most of us probably
don't think about donating to research.
don't think about donating to research.
161
513578
3804
Bir tanesi, çoğumuz araştırmalara
bağış yapmayı genellikle düşünmüyor.
bağış yapmayı genellikle düşünmüyor.
08:49
I know I didn't.
I think I'm a normal person.
I think I'm a normal person.
162
517406
3110
Biliyorum, çünkü bende düşünmüyordum.
Normal olduğumu sanırdım.
Normal olduğumu sanırdım.
08:52
But I did it.
163
520540
1151
Ama değilmişim.
08:53
It was a good experience,
and I recommend it,
and I recommend it,
164
521715
2142
Bu iyi bir deneyimdi
ve sizlere de öneriyorum
ve sizlere de öneriyorum
08:55
and it brought my family a lot of peace.
165
523881
1944
ve bu aileme çokça huzur getirdi.
08:57
And second is if you work
with human tissue
with human tissue
166
525849
2785
Ve ikincisi, eğer insan dokusuyla
çalışıyorsanız
çalışıyorsanız
09:00
and you wonder about the donor
and about the family,
and about the family,
167
528658
2595
ve bağışçı ile ailesini merak ediyorsanız
09:03
write them a letter.
168
531277
1195
onlara bir mektup yazın.
09:04
Tell them you received it,
tell them what you're working on,
tell them what you're working on,
169
532496
2816
Bağışı aldığınızı
ve üzerinde çalıştığınızı söyleyin,
ve üzerinde çalıştığınızı söyleyin,
09:07
and invite them to visit your lab,
170
535336
1667
ve onları laboratuvarınıza davet edin,
09:09
because that visit may be
even more gratifying for you
even more gratifying for you
171
537027
2525
bu onlara olduğundan çok sizin için
09:11
than it is for them.
172
539576
1231
daha sevindirici olabilir.
09:12
And I'd also like to ask you a favor.
173
540831
1762
Ve sizlerden bir iyilik istiyorum.
09:14
If you're ever successful
in arranging one of these visits,
in arranging one of these visits,
174
542617
2959
Bu ziyaretlerden bir tanesi düzenlemekte
başarılı olursanız,
başarılı olursanız,
09:17
please tell me about it.
175
545600
1318
lütfen beni haberdar edin.
09:20
The other part of my family's story
176
548064
1696
Aile hikayemizin diğer kısmı ise
09:21
is that we ended up visiting
all four facilities
all four facilities
177
549784
2312
Thomas'ın bağışlarını alan
09:24
that received Thomas's donations.
178
552120
2062
diğer dört tane kuruluşu da
ziyaret etmemizdir.
ziyaret etmemizdir.
09:26
And we met amazing people
doing inspiring work.
doing inspiring work.
179
554206
2924
Ve, ilham verici işler yapan
harika insanlarla tanıştık.
harika insanlarla tanıştık.
09:30
The way I see it now
is that Thomas got into Harvard,
is that Thomas got into Harvard,
180
558003
5101
Artık bunu, Thomas Harvard'a, Duke ve Penn
09:35
Duke and Penn --
181
563128
2166
girmiş gibi görüyor --
09:37
(Laughter)
182
565318
3325
(Kahkaha)
09:40
And he has a job at Cytonet,
183
568667
2368
Ve Cytonet'te bir işi var,
09:43
and he has colleagues and he has coworkers
184
571059
2785
iş arkadaşları ve alanlarında
09:45
who are in the top of their fields.
185
573868
1761
birinci sınıf olan meslektaşları var.
09:47
And they need him
in order to do their job.
in order to do their job.
186
575653
2571
Ve işlerini yapabilmeleri için
ona ihtiyaçları var.
ona ihtiyaçları var.
09:51
And a life that once seemed
brief and insignificant
brief and insignificant
187
579137
4651
Ve bir zamanlar, kısa ve önemsiz
gibi görünen bir hayat
gibi görünen bir hayat
09:55
revealed itself to be vital,
everlasting and relevant.
everlasting and relevant.
188
583812
5682
kendisini hayati, sonsuz
ve belirgin hale getirdi.
ve belirgin hale getirdi.
10:02
And I only hope that my life
can be as relevant.
can be as relevant.
189
590224
2547
Ve tek isteğim, umarım benim
hayatımda bu denli belirgin olur.
10:05
Thank you.
190
593512
1151
Teşekkür ediyorum.
10:06
(Applause)
191
594687
9728
(Alkış)
ABOUT THE SPEAKER
Sarah Gray - Researchers' dream donatorSarah Gray found meaning in tragic loss by donating the organs of her newborn son to advance scientific research.
Why you should listen
While struggling to cope with the loss of their infant son Thomas, Sarah Gray and her family met the researchers who received his eye, liver and cord blood donations. This journey garnered national and international media attention and brought profound peace to the Gray family.
Gray is the director of marketing and public affairs for the American Association of Tissue Banks and a member of the AATB Donor Family Guidance Document Committee. She is author of a forthcoming memoir from HarperOne, A Life Everlasting: The Extraordinary Story of One Boy's Gift to Medical Science.
Gray holds a BA in Communications from Marquette University and a Masters in Public Communication from American University, where her capstone topic was nondirected kidney donation. She lives in Washington, DC with her husband Ross and children, Callum and Jocelyn.
Sarah Gray | Speaker | TED.com