TED Salon: Belonging
Casey Gerald: Embrace your raw, strange magic
Casey Gerald: Saf, garip sihrini kucakla
Filmed:
Readability: 3.2
1,859,872 views
Yazar Casey Gerald, yaşamayı öğrendiğimiz yolun değişmesi gerektiğini söylüyor. Çok sık olarak, uyum sağlamak, övgü kazanmak, kabul görmek için kendimize ait parçaları gizleriz. Ama ne uğruna? Gerald, bu ilham verici konuşmada, Amerikan toplumunun üst kademelerinde başarı elde etmek için yaptığı kişisel fedakârlıkları paylaşıyor ve neden kendimizin saf, garip sihrinde yaşama cesaretine sahip olmamız gerektiğini anlatıyor.
Casey Gerald - American
Casey Gerald chronicles the current state of the American Dream and explores ways to sustain it for a new generation. Full bio
Casey Gerald chronicles the current state of the American Dream and explores ways to sustain it for a new generation. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
[This talk contains mature content]
0
40
3720
[Bu konuşma içeriği
yetişkinlere yöneliktir.]
yetişkinlere yöneliktir.]
00:16
My mother called this summer
to stage an intervention.
to stage an intervention.
1
4680
5816
Annem bu yaz, bir ikna konuşması
yapmak için beni aradı.
yapmak için beni aradı.
00:22
She'd come across
a few snippets of my memoir,
a few snippets of my memoir,
2
10520
5976
Kitabımdan birkaç kısım bulmuş,
00:28
which wasn't even out yet,
3
16520
1736
üstelik o zaman daha çıkmamıştı
00:30
and she was concerned.
4
18280
1200
ve endişelenmişti.
00:33
It wasn't the sex.
5
21040
1696
Endişesi kitaptaki cinsellik değildi.
00:34
(Laughter)
6
22760
1776
(Kahkaha)
00:36
It was the language that disturbed her.
7
24560
3120
Onu rahatsız eden şey kitabın üslubuydu.
00:40
For example:
8
28520
1200
Mesela,
00:43
"I have been so many things
9
31760
2056
"İlginç yolculuğum boyunca,
00:45
along my curious journey:
10
33840
1720
bana pek çok isim takıldı:
00:48
a poor boy, a nigger,
11
36520
2736
zavallı çocuk, zenci,
00:51
a Yale man, a Harvard man,
12
39280
2816
Yale'lı adam, Harvard'lı adam,
00:54
a faggot, a Christian,
13
42120
2616
ibne, Hristiyan,
00:56
a crack baby, alleged,
14
44760
2096
madde bağımlısı annenin çocuğu, suçlu,
00:58
the spawn of Satan, the Second Coming,
15
46880
2976
Şeytanın oğlu, İkinci Geliş,
01:01
Casey."
16
49880
1200
Casey."
01:03
That's just page six.
17
51640
1656
Henüz altıncı sayfadayız.
01:05
(Laughter)
18
53320
1696
(Kahkaha)
01:07
So you may understand my mother's worry.
19
55040
2040
Yani, annemin endişesini anlayabilirsiniz.
01:10
But she wanted only to make
one small change.
one small change.
20
58840
5016
O sadece küçük bir değişiklik
yapmak istedi.
yapmak istedi.
01:15
So she called, and she began,
21
63880
2360
Beni aradı ve dedi ki,
01:19
"Hey, you are a man.
22
67520
3400
"Hey, sen bir erkeksin.
01:23
You're not a faggot, you're not a punk,
23
71880
2696
Sen ibne değilsin, serseri de değilsin,
01:26
and let me tell you the difference.
24
74600
1696
sana aradaki farkı söyleyeyim.
01:28
You are prominent. You are intelligent.
25
76320
2576
Sen seçkin birisin. Akıllısın.
01:30
You dress well. You know how to speak.
26
78920
1976
İyi giyiniyorsun. Konuşmayı biliyorsun.
01:32
People like you.
27
80920
1536
İnsanlar seni seviyor.
01:34
You don't walk around
doing your hand like a punk.
doing your hand like a punk.
28
82480
2936
Ellerini bir serseri gibi oynatarak
etrafta dolaşmıyorsun.
etrafta dolaşmıyorsun.
01:37
You're not a vagabond on the street.
29
85440
2336
Sen, sokaktaki bir berduş değilsin.
01:39
You are an upstanding person
30
87800
2496
Sen sadece eşcinsel olan
01:42
who just happens to be gay.
31
90320
1800
asil bir insansın.
01:44
Don't put yourself over there
32
92920
2736
Aslında buradayken
01:47
when you are over here."
33
95680
2120
kendini oraya koyma."
01:51
She thought she'd done me a favor,
34
99480
1640
Bana bir iyilik yaptığını düşündü,
01:54
and in a way, she had.
35
102440
1320
bir bakıma yaptı da.
01:56
Her call clarified
what I am trying to do with my life
what I am trying to do with my life
36
104920
6336
Onun araması,
hayatımda ve bir yazar olarak kitabımda
hayatımda ve bir yazar olarak kitabımda
02:03
and in my work as a writer,
37
111280
2616
neler yapmaya çalıştığımı netleştirdi.
02:05
which is to send one simple message:
38
113920
2800
Çalışmamın amacı tek bir mesaj göndermek:
02:09
the way we're taught to live
has got to change.
has got to change.
39
117560
3440
Yaşamak için bize öğretilen yolun
değişmesi gerekiyor.
değişmesi gerekiyor.
02:14
I learned this the hard way.
40
122160
2056
Ben bunu zor şekilde öğrendim.
02:16
I was born not on
the wrong side of the tracks,
the wrong side of the tracks,
41
124240
2216
Yalnızca yolun yanlış tarafında değil,
02:18
but on the wrong side of a whole river,
42
126480
1975
tüm nehrin yanlış tarafında doğdum.
02:20
the Trinity, down in Oak Cliff, Texas.
43
128479
3177
Teksas, Oak Cliff'in aşağısındaki
Trinity Nehri.
Trinity Nehri.
02:23
I was raised there
in part by my grandmother
in part by my grandmother
44
131680
2416
Orada beni,
02:26
who worked as a domestic,
45
134120
1296
hizmetçi olan büyükannem
02:27
and by my sister,
46
135440
2096
ve ruhsal hastalığıyla
mücadele eden annemin
mücadele eden annemin
02:29
who adopted me
a few years after our mother,
a few years after our mother,
47
137560
3536
kayboluşundan sonra
bana bakan
02:33
who struggled with mental illness,
48
141120
1976
02:35
disappeared.
49
143120
1816
ablam büyüttü.
02:36
And it was that disappearance,
50
144960
2016
Kişiliğimi şekillendiren, sonrasında da
02:39
that began when I was 13
and lasted for five years,
and lasted for five years,
51
147000
3496
beni eski halime dönmek
zorunda bırakan olay,
zorunda bırakan olay,
02:42
that shaped the person I became,
52
150520
1720
annemin, ben on üç yaşındayken olan
02:45
the person I later had to unbecome.
53
153200
2640
ve beş yıl süren bu kayboluşuydu.
02:49
Before she left, my mother
had been my human hiding place.
had been my human hiding place.
54
157120
4296
O gitmeden önce, benim insanlardan
saklanma yerim annemdi.
saklanma yerim annemdi.
02:53
She was the only other person
who seemed as strange as me,
who seemed as strange as me,
55
161440
4696
O, benim kadar tuhaf olan tek insandı.
Tuhaf derken, demek istediğim,
Tuhaf derken, demek istediğim,
02:58
beautifully strange,
56
166160
1256
hoş bir tuhaflık.
02:59
some mix of Blanche DuBois
from "A Streetcar Named Desire"
from "A Streetcar Named Desire"
57
167440
3536
İhtiras Tramvayı'ndaki Blanche DuBois ile
03:03
and a 1980s Whitney Houston.
58
171000
1896
ile 1980'lerin
Whitney Houston'ı karışımı gibi.
Whitney Houston'ı karışımı gibi.
03:04
(Laughter)
59
172920
3256
(Kahkaha)
03:08
I'm not saying she was perfect,
60
176200
1480
Tabii kusursuz değildi,
03:10
just that I sure benefited
from her imperfections.
from her imperfections.
61
178800
3296
kusurlarının bana faydası vardı sadece.
03:14
And maybe that's what magic is, after all:
62
182120
2656
Sihir dediğimiz şey budur belki de:
03:16
a useful mistake.
63
184800
1320
Faydalı bir hata.
03:19
So when she began to disappear
for days at a time,
for days at a time,
64
187280
2776
Yani, günlerce ortadan
kaybolmaya başladığında
kaybolmaya başladığında
03:22
I turned to some magic of my own.
65
190080
1976
ben de kendi sihrime döndüm.
03:24
It struck me, as from above,
66
192080
2136
Kafama dank etti,
03:26
that I could conjure up my mother
just by walking perfectly
just by walking perfectly
67
194240
4176
yalnızca dik bir tepenin
üzerindeki ilkokulumdan
üzerindeki ilkokulumdan
03:30
from my elementary school
at the top of a steep hill
at the top of a steep hill
68
198440
3136
büyükannemlerin evine
kusursuz bir şekilde,
kusursuz bir şekilde,
03:33
all the way down
to my grandmother's house,
to my grandmother's house,
69
201600
2976
her bir kareye bir ayağım
denk gelecek şekilde yürüyerek
denk gelecek şekilde yürüyerek
03:36
placing one foot, and one foot only,
in each sidewalk square.
in each sidewalk square.
70
204600
4600
annemi hayalimde canlandırabilirim.
03:41
I couldn't let any part of any foot
touch the line between the square,
touch the line between the square,
71
209920
3336
Çimenliğimizi araba yolundan
ayıran son çimdeki
ayıran son çimdeki
03:45
I couldn't skip a square,
72
213280
1336
son kareye kadar,
03:46
all the way to the last square
at the last blade of grass
at the last blade of grass
73
214640
3176
kareler arasındaki hiçbir çizgiye değemez,
03:49
that separated our lawn from our driveway.
74
217840
3616
hiçbir kareyi atlayamazdım.
03:53
And I bullshit you not, it worked --
75
221480
3256
Ve saçmalamıyorum, işe yaradı.
03:56
just once though.
76
224760
1200
Ama yalnızca bir kez.
03:58
But if my perfect walk
could not bring my mother back,
could not bring my mother back,
77
226960
3936
Bu kusursuz yürüyüşüm
annemi geri getirmese de
annemi geri getirmese de
04:02
I found that this approach had other uses.
78
230920
3320
bu yaklaşımın
başka yararları olduğunu gördüm.
başka yararları olduğunu gördüm.
04:07
I found that everyone else
in charge around me
in charge around me
79
235240
2176
Etrafımdaki kimsenin mükemmellik,
itaat ve boyun eğmekten
itaat ve boyun eğmekten
04:09
loved nothing more than perfection,
80
237440
2040
daha fazla sevdiği bir şey
04:12
obedience, submission.
81
240400
2776
olmadığını anladım.
04:15
Or at least if I submitted,
they wouldn't bother me too much.
they wouldn't bother me too much.
82
243200
2896
En azından boyun eğseydim,
beni pek rahatsız etmezlerdi.
beni pek rahatsız etmezlerdi.
04:18
So I took a bargain
83
246120
2736
Daha sonra bir hapishanede,
04:20
that I'd later see in a prison,
a Stasi prison in Berlin,
a Stasi prison in Berlin,
84
248880
4336
Berlin'deki bir Stasi hapishanesinde,
bir teklife denk geldim.
bir teklife denk geldim.
04:25
on a sign that read,
85
253240
1456
Tabelada,
04:26
"He who adapts can live tolerably."
86
254720
3000
"Uyum sağlayanlar
hoşgörüyle yaşayabilir" yazıyordu.
hoşgörüyle yaşayabilir" yazıyordu.
04:31
It was a bargain that helped ensure
87
259040
1895
Barınabileceğim ve yemek yiyebileceğim
04:32
I had a place to stay and food to eat;
88
260959
4137
bir yer sağlayan bir teklifti,
04:37
a bargain that won me praise
of teachers and kin, strangers;
of teachers and kin, strangers;
89
265120
4296
öğretmenlerin, akrabalarımın, yabancıların
bana saygı duymasını sağlayan,
bana saygı duymasını sağlayan,
04:41
a bargain that paid off
big time, it seemed,
big time, it seemed,
90
269440
2136
zamanla büyük fayda sağlayan bir teklif.
04:43
when one day at 17, a man from Yale
showed up at my high school to recruit me
showed up at my high school to recruit me
91
271600
4616
17 yaşındayken, Yale'dan bir adam
okuluma geldi
okuluma geldi
ve beni Yale futbol takımına almak istedi.
04:48
for Yale's football team.
92
276240
1240
O zamanlar bu benim için beklenmedikti,
tıpkı şu an sizin için olduğu gibi.
tıpkı şu an sizin için olduğu gibi.
04:50
It felt as out of the blue to me then
as it may to you now.
as it may to you now.
93
278240
2960
04:53
The Yale man said -- everybody said --
94
281800
3296
Yale'li adam, aslında herkes,
04:57
that this was the best thing
that could ever happen to me,
that could ever happen to me,
95
285120
3496
bunun benim başıma,
hatta bütün topluluğun başına gelebilecek
en güzel şey olduğunu söyledi.
en güzel şey olduğunu söyledi.
05:00
the best thing that could happen
to the whole community.
to the whole community.
96
288640
2656
05:03
"Take this ticket, boy," they told me.
97
291320
2560
"Bu fırsatı kaçırma oğlum," dediler.
05:06
I was not so sure.
98
294840
1200
Ben pek emin değildim.
05:09
Yale seemed another world entire:
99
297160
2576
Yale tamamen başka bir dünyaymış
gibi geliyordu,
gibi geliyordu,
05:11
a cold, foreign, hostile place.
100
299760
3680
soğuk, yabancı, düşmanca bir yer.
05:16
On the first day of my recruiting visit,
101
304360
1936
İlk ziyaret günümde,
05:18
I texted my sister
an excuse for not going.
an excuse for not going.
102
306320
2136
gitmemek için kardeşime
bir bahane uydurdum.
bir bahane uydurdum.
05:20
"These people are so weird."
103
308480
1760
"Buradaki insanlar çok garip."
05:23
She replied, "You'll fit right in."
104
311000
3096
"O zaman hemen uyum sağlarsın"
diye cevap verdi.
diye cevap verdi.
05:26
(Laughter)
105
314120
2880
(Kahkaha)
05:30
I took the ticket
106
318080
1816
Fırsatı yakaladım
05:31
and worked damn hard to fit right in.
107
319920
2176
ve uyum sağlamak için delicesine çalıştım.
05:34
When my freshman advisor warned me
not to wear my fitted hats on campus ...
not to wear my fitted hats on campus ...
108
322120
4296
Birinci sınıf danışmanım kampüste şapka
takmamam konusunda beni uyarırken dedi ki:
takmamam konusunda beni uyarırken dedi ki:
05:38
"You're at Yale now. You don't have to
do that anymore," she said.
do that anymore," she said.
109
326440
3720
"Artık Yale'desin.
Bunu yapmana gerek yok."
Bunu yapmana gerek yok."
05:43
I figured, this was just one
of the small prices
of the small prices
110
331280
2896
Bunun, başarabilmek için
ödenmesi gereken küçük bedellerin
ödenmesi gereken küçük bedellerin
05:46
that must be paid to make it.
111
334200
2040
yalnızca bir tanesi olduğunu anladım.
05:49
I paid them all, or tried,
112
337280
2896
Tüm bedelleri ödedim
ya da ödemeye çalıştım
ya da ödemeye çalıştım
05:52
and sure enough
they seemed to pay me back:
they seemed to pay me back:
113
340200
2736
ve karşılığını aldım gibi görünüyor.
05:54
made me a leader
on the varsity football team;
on the varsity football team;
114
342960
3336
Üniversitenin futbol takım kaptanlığı,
05:58
got me into a not-so-secret society
115
346320
2416
çok da gizli olmayan bir topluluğa giriş,
06:00
and a job on Wall Street,
and later in Washington.
and later in Washington.
116
348760
2536
Wall Street'te, daha sonra da
Washington'da bir iş.
Washington'da bir iş.
06:03
Things were going so well
that I figured naturally
that I figured naturally
117
351320
3656
İşler o kadar iyi gitti ki,
doğal olarak bunun sonunda
doğal olarak bunun sonunda
06:07
I should be President
of the United States.
of the United States.
118
355000
2376
ABD balkanı olmalıyım diye düşündüm.
06:09
(Laughter)
119
357400
3176
(Kahkaha)
06:12
But since I was only 24
120
360600
2376
Ama daha 24 yaşında olduğumdan
06:15
and since even presidents
have to start somewhere,
have to start somewhere,
121
363000
2856
ve başkanların bile bir yerden
başlaması gerektiğinden,
başlaması gerektiğinden,
06:17
I settled instead on a run for Congress.
122
365880
3336
kongre için aday olmaya karar verdim.
06:21
Now, this was in the afterglow
of that great 2008 election:
of that great 2008 election:
123
369240
4376
Bu, o büyük 2008 seçimlerinin hala
etkisinde olduğumuz o dönemde oldu.
etkisinde olduğumuz o dönemde oldu.
06:25
the election during which
a serious, moderate senator stressed,
a serious, moderate senator stressed,
124
373640
5136
Ciddi, ılımlı bir senatör
şunu vurgulamıştı:
şunu vurgulamıştı:
06:30
"The message you've got to send
more than any other message
more than any other message
125
378800
3856
"Vermem gereken en önemli mesaj,
06:34
is that Barack Obama is just like us."
126
382680
3000
Barack Obama'nın da
bizden biri olduğudur."
bizden biri olduğudur."
06:38
They sent that message so well
127
386520
1936
Bu mesajı o kadar iyi verdiler ki
06:40
that their campaign became
the gold standard of modern politics,
the gold standard of modern politics,
128
388480
3176
kampanyaları modern siyasetin
altın kuralı haline geldi.
altın kuralı haline geldi.
06:43
if not modern life,
which also seems to demand
which also seems to demand
129
391680
3456
En sonunda, huzur ve tatminle,
06:47
that we each do whatever it takes
to be able to say at the end of our days
to be able to say at the end of our days
130
395160
4696
"Ben de herkes gibiydim" demek için
06:51
with peace and satisfaction,
"I was just like everybody else."
"I was just like everybody else."
131
399880
4536
elimizden geleni yapmamızı isteyen
bu modern hayat düzeni olmasaydı
bu modern hayat düzeni olmasaydı
06:56
And this would be my message, too.
132
404440
2680
benim mesajım da bu olacaktı.
07:00
So one night, I made one final call
to my prospective campaign manager.
to my prospective campaign manager.
133
408480
5520
Bir gece, aday kampanya
yöneticimi son kez aradım.
yöneticimi son kez aradım.
07:07
We'd do the things it'd take to win,
but first he had one question:
but first he had one question:
134
415320
4600
Kazanmak için ne yapmamız gerekiyorsa
yapacaktık ama önce, son bir sorusu vardı:
yapacaktık ama önce, son bir sorusu vardı:
07:13
"Is there anything I need to know?"
135
421120
1760
"Bilmem gereken bir şey var mı?"
07:16
I held the phone and finally said,
136
424240
3376
Durakladım ve sonunda dedim ki,
07:19
"Well, you should probably know I'm gay."
137
427640
2400
"Eşcinsel olduğumu bilmelisin."
07:23
Silence.
138
431920
1200
Sessizlik.
07:26
"Hmm. I see," he nearly whispered,
139
434560
3816
Neredeyse fısıldayarak "Anlıyorum" dedi.
07:30
as if he'd found a shiny penny
or a dead baby bird.
or a dead baby bird.
140
438400
3736
Parlak bir kuruş ya da
ölü bir yavru kuş bulmuş gibiydi.
ölü bir yavru kuş bulmuş gibiydi.
(Kahkaha)
07:34
(Laughter)
141
442160
1056
07:35
"I'm glad you told me," he continued.
142
443240
2816
"Bana söylediğine sevindim," dedi.
"İşimi kesinlikle kolaylaştırmadın.
07:38
"You definitely didn't make
my job any easier.
my job any easier.
143
446080
2176
Demek istediğim, sen Teksas'tasın.
07:40
I mean, you are in Texas.
144
448280
1776
07:42
But it's not impossible, not impossible.
145
450080
3080
Ama imkansız değil, imkansız değil.
Ama Casey, sana bir şey soracağım:
07:46
But Casey, let me ask you something:
146
454200
1960
07:49
How are you going to feel when somebody,
say, at a rally, calls you a faggot?
say, at a rally, calls you a faggot?
147
457080
5520
Biri miting esnasında sana
ibne dediğinde ne hissedeceksin?
ibne dediğinde ne hissedeceksin?
07:55
And let's be real, OK?
148
463520
1440
Gerçekçi ol, tamam mı?
07:57
You do understand that somebody
might want to physically harm you.
might want to physically harm you.
149
465720
3480
Birinin fiziksel olarak sana zarar vermek
isteyebileceğini biliyorsun.
isteyebileceğini biliyorsun.
08:02
I just want to know:
150
470160
1936
Sadece bilmek istiyorum.
08:04
Are you really ready for this?"
151
472120
2080
Buna gerçekten hazır mısın?"
08:07
I wasn't.
152
475720
1736
Değildim.
08:09
And I could not understand --
153
477480
3016
Ve anlayamıyordum.
08:12
could hardly breathe
154
480520
2856
Zar zor nefes alıyor,
08:15
or think, or say a word.
155
483400
2760
zar zor düşünüyor ve konuşuyordum.
08:19
But to be clear:
the boy that I was at that time
the boy that I was at that time
156
487400
2576
Ama dürüst olmam gerekirse,
o zamanlar olduğum çocuk,
o zamanlar olduğum çocuk,
08:22
would have leapt
at the chance to be harmed,
at the chance to be harmed,
157
490000
2616
bir amaç uğruna zarar görmeyi göze alır,
08:24
to sacrifice everything,
even life, for a cause.
even life, for a cause.
158
492640
2920
her şeyi ve hatta
hayatını bile feda ederdi.
hayatını bile feda ederdi.
08:28
There was something shocking, though --
159
496840
2696
Ama, yalnızca kendisi olduğu için bile
zarar görebileceği gibi
zarar görebileceği gibi
08:31
not that there should have been,
but there was --
but there was --
160
499560
2736
şok edici bir gerçek vardı.
08:34
in the notion that he might be harmed
for nothing more than being himself,
for nothing more than being himself,
161
502320
4936
Olmamalıydı, ama vardı.
08:39
which he had not even tried
to do in the first place.
to do in the first place.
162
507280
2480
Ki başlarda kendi gibi olmayı
denemeyi hiç düşünmemişti bile.
denemeyi hiç düşünmemişti bile.
08:42
All that he -- all that I --
163
510640
3015
Onun denediği, benim denediğim,
08:45
had tried to do and be
was what I thought was asked of me.
was what I thought was asked of me.
164
513679
4377
benden beklenildiğini düşündüğüm şeyi
yapmak ve öyle olmaktı.
yapmak ve öyle olmaktı.
08:50
I was prominent for a 24-year-old:
165
518080
3536
24 yaşındaki birine göre seçkin biriydim:
08:53
intelligent, I spoke well, dressed decent;
I was an upstanding citizen.
I was an upstanding citizen.
166
521640
4440
zekiydim, iyi konuşuyordum,
iyi giyiniyordum. Asil bir vatandaştım.
iyi giyiniyordum. Asil bir vatandaştım.
08:59
But the bargain I had accepted
could not save me after all,
could not save me after all,
167
527040
4800
Ama başta kabul ettiğim teklif
beni kurtaramadı.
beni kurtaramadı.
09:04
nor can it save you.
168
532960
1200
Sizi de kurtaramaz.
09:07
You may have already learned this lesson,
169
535600
1976
Belki de bunu
cinsel yöneliminiz fark etmeksizin
cinsel yöneliminiz fark etmeksizin
09:09
or you will, regardless of your sexuality.
170
537600
3440
çoktan öğrenmişsinizdir
ya da öğreneceksinizdir.
ya da öğreneceksinizdir.
09:13
The queer receives
a concentrated dose, no doubt,
a concentrated dose, no doubt,
171
541840
3936
Şüphesiz ki bir eşcinsel,
baskıdan çok yoğun bir doz alır.
baskıdan çok yoğun bir doz alır.
Ancak aslında baskı,
hepimize sunulan acı bir haptır.
hepimize sunulan acı bir haptır.
09:17
but repression is a bitter pill
that's offered to us all.
that's offered to us all.
172
545800
4320
09:23
We're taught to hide so many parts
of who we are and what we've been through:
of who we are and what we've been through:
173
551640
3656
Kim olduğumuzun ve yaşadıklarımızın
çok büyük bir kısmını saklamayı öğrendik.
çok büyük bir kısmını saklamayı öğrendik.
09:27
our love, our pain, for some, our faith.
174
555320
2840
Aşkımızı, acımızı,
bazılarımız için inançlarımızı.
bazılarımız için inançlarımızı.
09:31
So while coming out
to the world can be hard,
to the world can be hard,
175
559240
2320
Bu yüzden dünyaya gelmek bile zorken,
09:34
coming in to all the raw, strange magic
of ourselves can be much harder.
of ourselves can be much harder.
176
562760
4416
kendimize ait bütün o saf, tuhaf sihri
kucaklamak çok daha zor olabilir.
kucaklamak çok daha zor olabilir.
09:39
As Miles Davis said, "It takes a long time
to sound like yourself."
to sound like yourself."
177
567200
3960
Miles Davis'in de dediği gibi, "Sesinin
kendisi gibi duyulması uzun zaman alır."
kendisi gibi duyulması uzun zaman alır."
09:44
That surely was the case for me.
178
572320
1560
Bu, kesinlikle benim için geçerliydi.
09:47
I had my private revelation
that night at 24,
that night at 24,
179
575240
2576
Hakkımdaki gerçeği, 24 yaşındayken,
o gece ortaya döktüm
o gece ortaya döktüm
09:49
but mostly went on with my life.
180
577840
2136
ama hayatım boyunca devam etti.
09:52
I went on to Harvard Business School,
started a successful nonprofit,
started a successful nonprofit,
181
580000
4216
Harvard İşletme Okulu'na gittim, kâr amacı
gütmeyen başarılı bir girişim başlattım,
gütmeyen başarılı bir girişim başlattım,
bir magazin dergisinin kapağında
yer aldım, TED sahnesine çıktım.
yer aldım, TED sahnesine çıktım.
09:56
wound up on the cover of a magazine,
on the stage at TED.
on the stage at TED.
182
584240
2936
(Kahkahalar)
09:59
(Laughter)
183
587200
1656
10:00
I had achieved, by my late 20s,
184
588880
1576
20'li yaşlarımın sonlarında,
10:02
about everything
a kid is supposed to achieve.
a kid is supposed to achieve.
185
590480
2440
bir çocuğun başarması
gereken her şeyi başardım.
gereken her şeyi başardım.
10:06
But I was real cracked up:
186
594360
1320
Ama gerçekten paramparça olmuştum.
10:09
not exactly having a nervous breakdown,
but not too far off,
but not too far off,
187
597440
4216
Tam olarak sinirsel çöküş yaşamıyordum
ama buna çok da uzak değildim.
ama buna çok da uzak değildim.
10:13
and awful sad either way.
188
601680
1520
Her iki şekilde de çok üzücü bir durumdu.
10:16
I had never thought of being a writer,
189
604280
2776
Bir yazar olmayı hiç düşünmemiştim,
10:19
didn't even read, in earnest,
until I was nearly 23.
until I was nearly 23.
190
607080
3320
23 yaşıma gelene kadar
istekle kitap okumamıştım bile.
istekle kitap okumamıştım bile.
Ama kitap sektörü,
kendi sorunlarınızı araştırmanız için
kendi sorunlarınızı araştırmanız için
10:23
But the book business
is about the only industry
is about the only industry
191
611640
2256
10:25
that will pay you to investigate
your own problems, so --
your own problems, so --
192
613920
2896
size ödeme yapan tek sektördür.
(Kahkaha)
10:28
(Laughter)
193
616840
3400
10:34
So I decided to give it a try,
194
622800
2160
Bu yüzden, çatlaklarımı
10:38
to trace those cracks with words.
195
626000
2960
kelimelerle doldurmaya karar verdim.
10:42
Now, what came out on the page was
about as strange as I felt at that time,
about as strange as I felt at that time,
196
630640
4256
Sayfada ortaya çıkan şey,
o sırada hissettiğim kadar tuhaftı,
o sırada hissettiğim kadar tuhaftı,
10:46
which alarmed some people at first.
197
634920
2856
bu da ilk başta
bazı insanları harekete geçirdi.
bazı insanları harekete geçirdi.
10:49
A respected writer called
to stage his own intervention
to stage his own intervention
198
637800
2816
Saygın bir yazar,
birkaç bölüm okuduktan sonra
birkaç bölüm okuduktan sonra
10:52
after reading a few early chapters,
199
640640
3056
araya girdi
10:55
and he began, much like my mother,
200
643720
3736
ve annem gibi konuştu.
10:59
"Hey, listen.
201
647480
2360
"Hey, dinle.
11:02
You've been hired
to write an autobiography.
to write an autobiography.
202
650800
2376
Bir otobiyografi için işe alındın.
11:05
It's a straightforward exercise.
203
653200
1856
Bu, net bir şey.
11:07
It's got a beginning, middle and end,
204
655080
1816
Başı, ortası ve sonu var
11:08
and is grounded in the facts of your life.
205
656920
2496
ve yaşadığın şeylerden oluşuyor.
11:11
And by the way, there's a great tradition
of autobiography in this country,
of autobiography in this country,
206
659440
3576
Ve bu arada bu ülkede, varoluşlarını
savunmak için yazan toplumdan
savunmak için yazan toplumdan
11:15
led by people on the margins of society
who write to assert their existence.
who write to assert their existence.
207
663040
5056
dışlanmış insanlar tarafından yönetilen
büyük bir otobiyografi geleneği var.
büyük bir otobiyografi geleneği var.
11:20
Go buy some of those books
and learn from them.
and learn from them.
208
668120
3416
Git bu kitaplardan birini al da öğren.
11:23
You're going in the wrong direction."
209
671560
2800
Yanlış yoldan gidiyorsun."
11:27
But I no longer believed
what we are taught --
what we are taught --
210
675680
3496
Ama artık bize öğretildiği gibi,
doğru yolun güvenli yol
olduğuna inanmıyordum.
olduğuna inanmıyordum.
11:31
that the right direction
is the safe direction.
is the safe direction.
211
679200
2456
Artık bize öğretildiği gibi eşcinsellerin,
siyahilerin, fakirlerin hayatlarının
siyahilerin, fakirlerin hayatlarının
11:33
I no longer believed what we are taught --
212
681680
2176
11:35
that queer lives or black lives
or poor lives are marginal lives.
or poor lives are marginal lives.
213
683880
3496
sıra dışı hayatlar olduğuna inanmıyordum.
11:39
I believed what Kendrick Lamar
says on "Section.80.":
says on "Section.80.":
214
687400
3520
Artık, Kendrick Lamar'ın ''Section.80.''de
söylediğine inanıyordum:
söylediğine inanıyordum:
11:43
"I'm not on the outside looking in.
215
691640
3296
"Dışarıdan içeriye bakmıyorum.
11:46
I'm not on the inside looking out.
216
694960
1936
İçeriden dışarıya da bakmıyorum.
11:48
I'm in the dead fucking center
looking around."
looking around."
217
696920
2416
Lanet orta noktadayım
ve etrafıma bakıyorum."
ve etrafıma bakıyorum."
11:51
(Laughter)
218
699360
1456
(Kahkaha)
11:52
That was the place
219
700840
1976
Burası,
11:54
from which I hoped to work,
220
702840
2176
üzerinde çalışmayı umduğum yerdi.
11:57
headed in the only direction worth going,
the direction of myself,
the direction of myself,
221
705040
3456
İlerlemeye değer tek yön, kendi yönümdü.
12:00
trying to help us all
refuse the awful bargains
refuse the awful bargains
222
708520
3856
Kabul etmemizin öğretildiği
o tüm berbat teklifleri
o tüm berbat teklifleri
reddetmemize yardımcı olacak olan yerdi.
12:04
we've been taught to take.
223
712400
1280
12:06
We're taught to turn ourselves
224
714680
2176
Kendimizi ve yaptığımız işi,
kolayca sindirilebilen
kolayca sindirilebilen
12:08
and our work into little nuggets
that are easily digestible;
that are easily digestible;
225
716880
4056
küçük parçalar haline
getirmemiz öğretildi.
getirmemiz öğretildi.
12:12
taught to mutilate ourselves
so that we make sense to others,
so that we make sense to others,
226
720960
3376
Başkalarına anlamlı gelelim diye kendimize
yabancı olmamız öğretildi.
yabancı olmamız öğretildi.
12:16
to be a stranger to ourselves
so the right people might befriend us
so the right people might befriend us
227
724360
3576
Belki doğru insanlar arkadaşımız olur,
doğru okullar bizi kabul eder,
doğru patronlar bizi işe alır,
doğru patronlar bizi işe alır,
12:19
and the right schools might accept us,
and the right jobs might hire us,
and the right jobs might hire us,
228
727960
3416
doğru partilere davet ediliriz diye
12:23
and the right parties might invite us,
229
731400
1856
ve bir gün doğru Tanrı,
bizi doğru cennetine kabul eder
bizi doğru cennetine kabul eder
12:25
and, someday, the right God
might invite us to the right heaven
might invite us to the right heaven
230
733280
3176
ve o ışıltılı kapılarını
ardımızdan kapatır,
ardımızdan kapatır,
12:28
and close his pearly gates behind us,
231
736480
1976
12:30
so we can bow down to Him
forever and ever.
forever and ever.
232
738480
2536
böylece onun önünde
ilelebet diz çökebilelim diye.
ilelebet diz çökebilelim diye.
12:33
These are the rewards, they say,
233
741040
2416
Derler ki,
boyun eğmemizin ödülleri bunlar olur.
12:35
for our obedience:
234
743480
1360
12:37
to be a well-liked holy nugget,
235
745640
2936
Çok sevilen yüce,
sindirilebilir bir parça olmak
sindirilebilir bir parça olmak
12:40
to be dead.
236
748600
1200
ya da ölü olmak.
12:42
And I say in return, "No, thank you."
237
750640
3720
Ben de dünyaya ve anneme
"Hayır, teşekkürler" diye
karşılık veriyorum.
karşılık veriyorum.
12:47
To the world and to my mother.
238
755480
2760
12:51
Well, to tell you the truth,
239
759520
1376
Aslında sadece,
"Tamam anne, sonra konuşuruz" dedim.
12:52
all I said was, "OK, Mom,
I'll talk to you later."
I'll talk to you later."
240
760920
2376
(Kahkaha)
12:55
(Laughter)
241
763320
1296
12:56
But in my mind, I said, "No, thank you."
242
764640
3336
Ama içimden "Hayır teşekkürler" dedim.
Annemin teklifini de kabul edemedim.
13:00
I cannot accept her bargain either.
243
768000
3400
Siz de etmemelisiniz.
13:04
Nor should you.
244
772280
1200
13:06
It would be easy
for many of us in rooms like this
for many of us in rooms like this
245
774360
4456
Böyle odalarda
kendimizi güvende hissetmek,
kendimizi güvende hissetmek,
kendimizi burada güvende tutmak
13:10
to see ourselves as safe,
246
778840
2896
çoğumuz için kolay olurdu.
13:13
to keep ourselves over here.
247
781760
2520
13:17
We speak well, we dress decent,
248
785520
2976
Güzel konuşuyoruz, güzel giyiniyoruz,
zekiyiz, insanlar bizi seviyorlar,
en azından seviyormuş gibi davranıyorlar.
en azından seviyormuş gibi davranıyorlar.
13:20
we're intelligent, people like us,
or act like they do.
or act like they do.
249
788520
3920
13:25
But instead, I say that we
should remember Lot's wife.
should remember Lot's wife.
250
793440
4280
Ama bunun yerine, Lut'un karısını
hatırlayalım derim.
hatırlayalım derim.
13:31
Jesus of Nazareth said it
first to his disciples:
first to his disciples:
251
799200
3176
Nazaretli İsa, bunu ilk kez
müritlerine söyledi:
müritlerine söyledi:
"Lut'un karısını hatırlayın."
13:34
"Remember Lot's wife."
252
802400
2440
13:38
Lot, in case you haven't
read the Bible recently,
read the Bible recently,
253
806240
3376
Eğer yakın zamanda İncil'i
okumadıysanız söyleyeyim,
okumadıysanız söyleyeyim,
13:41
was a man who set
his family down in Sodom,
his family down in Sodom,
254
809640
3256
Lut, ailesini Sodom'a,
Tanrı'nın yok etmesi gerektiğine
Tanrı'nın yok etmesi gerektiğine
13:44
in the midst of a wicked society
that God decided he had to destroy.
that God decided he had to destroy.
255
812920
4560
karar verdiği kötü bir toplumun
ortasında bırakan bir adamdı.
ortasında bırakan bir adamdı.
Zalim olmasına rağmen
bazen yumuşayan Tanrı,
bazen yumuşayan Tanrı,
13:50
But God, being cruel,
yet still a sap in part,
yet still a sap in part,
256
818280
2736
iki meleği, halkını toplayıp
Dodge’dan çıkmaları için
Dodge’dan çıkmaları için
13:53
rushed two angels out to Sodom
to warn Lot to gather up his folks
to warn Lot to gather up his folks
257
821040
4296
Lut'u uyarsın diye Sodom’a gönderdi.
13:57
and get out of Dodge.
258
825360
1200
Lut, meleklerin uyarısını duydu ama geç.
13:59
Lot heard the angel's warning, but delayed.
259
827480
3296
Melekler tüm gün bekleyemezdi,
14:02
They didn't have all day to wait,
so they grabbed Lot's hands
so they grabbed Lot's hands
260
830800
3256
Lut'un, iki kızının
ve karısının ellerini tuttular
ve karısının ellerini tuttular
14:06
and his two daughters' hands,
and his wife's hands,
and his wife's hands,
261
834080
2856
ve onları Sodom'ın dışına doğru
aceleyle götürdüler.
aceleyle götürdüler.
14:08
and hurried them out of Sodom.
262
836960
2056
14:11
And the angels shout,
263
839040
1576
Ve melekler bağırdı,
14:12
"Escape to the mountain.
Whatever you do, don't look back,"
Whatever you do, don't look back,"
264
840640
3536
"Dağlara kaçın, ne yaparsanız yapın
ama asla arkanıza bakmayın."
ama asla arkanıza bakmayın."
14:16
just as God starts raining down fire
on Sodom and Gomorrah.
on Sodom and Gomorrah.
265
844200
3936
Tam bu sırada, Tanrı Sodom ve Gomora
üstüne ateşler yağdırmaya başladı.
üstüne ateşler yağdırmaya başladı.
14:20
I can't figure out how Gomorrah
got dragged into this.
got dragged into this.
266
848160
2616
Gomora'nın, bu duruma
nasıl geldiğini anlayamıyorum.
nasıl geldiğini anlayamıyorum.
14:22
But Lot and his folks are running,
267
850800
2976
Ama, Lut ve halkı koşuyor,
14:25
fleeing all that destruction,
268
853800
1656
tüm bu yıkımdan kaçıyor,
14:27
kicking up dust while the Lord
rains down death,
rains down death,
269
855480
2976
Tanrı ölüm yağdırırken
onlar tozu dumana katıyor
onlar tozu dumana katıyor
14:30
and then, for some reason,
Lot's wife looks back.
Lot's wife looks back.
270
858480
5280
ve sonra her nedense
Lut'un karısı arkasına bakıyor.
Lut'un karısı arkasına bakıyor.
14:36
God turns her into a pillar of salt.
271
864920
2240
Tanrı, onu tuzdan bir sütun
hâline getiriyor.
hâline getiriyor.
14:40
"Remember Lot's wife," Jesus says.
272
868600
3680
İsa der ki, "Lut'un karısını hatırlayın."
Ama, bir şey soracağım:
14:45
But I've got a question:
273
873920
1200
14:48
Why does she look back?
274
876600
1200
Neden arkasına baktı?
14:51
Does she look back because
she didn't want to miss the mayhem,
she didn't want to miss the mayhem,
275
879520
3776
Kargaşayı kaçırmamak
ve ateşler içindeki şehre son
bir kez bakmak istediği için mi?
bir kez bakmak istediği için mi?
14:55
wanted one last glimpse of a city on fire?
276
883320
2400
Yanındakilerin biraz daha
rahat nefes alabilmesi için
rahat nefes alabilmesi için
14:59
Does she look back because she wanted
to be sure that her people
to be sure that her people
277
887160
3016
tehlikeden yeterince uzakta
olduklarından emin olmak için mi?
olduklarından emin olmak için mi?
15:02
were far enough from danger
to breathe a little easy?
to breathe a little easy?
278
890200
2936
15:05
I'm so nosy and selfish sometimes,
those likely would have been my reasons
those likely would have been my reasons
279
893160
3656
Bazen, çok meraklı ve bencil olabiliyorum,
eğer onun yerinde olsaydım,
eğer onun yerinde olsaydım,
15:08
if I'd been in her shoes.
280
896840
1240
bunlar benim arkama bakma
sebeplerim olurdu.
sebeplerim olurdu.
Ama ya Lut'un karısına
başka bir şey olduysa?
başka bir şey olduysa?
15:11
But what if something else was going on
with this woman, Lot's wife?
with this woman, Lot's wife?
281
899240
5520
Bu insanları, yalnız başlarına
canlı canlı yanarken
canlı canlı yanarken
15:18
What if she could not bear the thought
of leaving those people
of leaving those people
282
906080
5456
geride bıraktıkları
düşüncesine katlanamadıysa?
düşüncesine katlanamadıysa?
15:23
all alone to burn alive,
283
911560
2616
15:26
even for righteousness's sake?
284
914200
1720
Doğruluğuna rağmen?
15:28
Isn't that possible?
285
916880
1200
Bu mümkün değil mi?
15:31
If it is, then this backward glance
of a disobedient woman
of a disobedient woman
286
919360
5176
Eğer mümkünse,
itaatsiz bir kadının arkasına bakışı
itaatsiz bir kadının arkasına bakışı
15:36
may not be a cautionary tale after all.
287
924560
2376
bize ders veren bir hikâye olmayabilir.
15:38
It may be the bravest act
in all the Bible,
in all the Bible,
288
926960
3296
Belki bu, İncil'deki
en cesur davranış olabilir,
en cesur davranış olabilir,
hatta belki de
tüm İncil'i ayakta tutan olay olan
tüm İncil'i ayakta tutan olay olan
15:42
even braver than the act
that holds the whole Book together,
that holds the whole Book together,
289
930280
2936
İsa'nın çarmıha gerilmesinden
daha cesurca bir hareket.
daha cesurca bir hareket.
15:45
the crucifixion.
290
933240
1200
15:47
We are told that up on Calvary,
on an old rugged cross,
on an old rugged cross,
291
935080
5096
Calvary'de,
eski ve engebeli bir haç üzerinde
eski ve engebeli bir haç üzerinde
İsa'nın herkesi kurtarmak için
yaşamını yitirdiği söylendi,
yaşamını yitirdiği söylendi,
15:52
Jesus gave his life to save everybody:
292
940200
1896
15:54
billions and billions of strangers
for all time to come.
for all time to come.
293
942120
2920
yaşayacak olan milyarca
ve milyarlarca insan için.
ve milyarlarca insan için.
Hoş bir hareket.
15:57
It's a nice thing to do.
294
945840
1856
Bu hareket onu ünlü yaptı. Orası kesin.
15:59
It made him famous, that's for sure.
295
947720
1736
16:01
(Laughter)
296
949480
1816
(Kahkaha)
16:03
But Lot's wife was killed,
297
951320
2696
Ama Lut'un karısı öldürüldü,
16:06
turned into a pillar of salt,
298
954040
2576
tuzdan bir sütuna dönüştürüldü,
16:08
all because she could not
turn her back on her friends,
turn her back on her friends,
299
956640
4776
arkadaşlarına arkasını dönemediği için,
16:13
the wicked men of Sodom,
300
961440
2896
Sodom'ın hain adamlarına.
16:16
and nobody even wrote
the woman's name down.
the woman's name down.
301
964360
3000
Ve kadının ismini kimse yazmadı bile.
Lut'un karısının cesaretine sahip olmak,
16:20
Oh, to have the courage of Lot's wife.
302
968880
3120
16:25
That's the kind of courage we need today.
303
973040
3616
bugün ihtiyacımız olan şey
işte böyle bir cesaret.
işte böyle bir cesaret.
Kendimizi oraya koyma cesareti.
16:28
The courage to put ourselves over there.
304
976680
3416
16:32
The courage that says that either
all of us have to be faggots,
all of us have to be faggots,
305
980120
3256
Herhangi birimizin özgür olabilmesi için
ya hepimizin ibne olması
ya hepimizin ibne olması
16:35
or none of us can be faggots,
for any of us to be free.
for any of us to be free.
306
983400
4376
ya da hiçbirimizin özgür olmaması
gerektiğini söyleyen bir cesaret.
gerektiğini söyleyen bir cesaret.
Sokaktaki diğer serserilerle,
16:39
The courage to stand
with other vagabonds in the street,
with other vagabonds in the street,
307
987800
4416
dünyanın tüm zavallılarıyla
beraber durmak için,
beraber durmak için,
16:44
with all the wretched of the earth,
308
992240
2376
16:46
to form an army of the least of these,
309
994640
2816
bunların en azıyla
ordu kurmak için bir cesaret.
ordu kurmak için bir cesaret.
16:49
with the faith that from
the naked crust of all we are,
the naked crust of all we are,
310
997480
4336
Hepimizin çıplak kabuğundaki o inançla
daha iyi bir dünya yaratabiliriz.
16:53
we can build a better world.
311
1001840
2320
16:56
Thank you.
312
1004920
1216
Teşekkürler.
16:58
(Applause)
313
1006160
4600
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Casey Gerald - AmericanCasey Gerald chronicles the current state of the American Dream and explores ways to sustain it for a new generation.
Why you should listen
Casey Gerald has witnessed every facet of the American Dream -- from his harrowing childhood in Texas, to his tenure at the heights of America's elite institutions, to his journeys through the cities and towns of the American heartland where he has spent his recent years as cofounder and CEO of MBAs Across America. Now his work as a writer, speaker, and business leader centers on the question: will the American dream survive another generation?
Gerald began his career in economic policy and government innovation at the Center for American Progress, and he has worked as a strategist with startup social ventures such as The Future Project as well as companies like The Neiman Marcus Group.
Born and raised in Dallas, Gerald received an MBA from Harvard Business School, where he delivered the 2014 commencement address, and a BA in Political Science from Yale College. He has been featured on MSNBC, in The New York Times, Financial Times, The Guardian, and he has appeared on the cover of Fast Company, which also named him one of the "Most Creative People in Business." He currently serves on the advisory board of NPR's Generation Listen.
Casey Gerald | Speaker | TED.com