TED Salon: Radical Craft
Leland Melvin: An astronaut's story of curiosity, perspective and change
Leland Melvin: Bir astronotun merak, bakış açısı ve değişim hikâyesi
Filmed:
Readability: 3.7
1,707,448 views
Tenis ustası, ülke çapında bir gezgin, bir kimyager ve bir NFL oyuncusu genç bir adam için en iyi iş ne olabilir? Belki de... bir astronot? Leland Melvin yüzleştiği zorlukları ve yakaladığı fırsatları anlatıyor; bunların Uluslararası Uzay İstasyonu'na onu nasıl yönlendirdiğini ve dünyadaki hayata nasıl yeni bir bakış açısı kazandığını paylaşıyor.
Leland Melvin - Engineer, educator
Leland Melvin is an engineer, educator, former NASA astronaut and NFL wide receiver. He shares his stories of perseverance and excellence to inspire communities for lasting positive change. Full bio
Leland Melvin is an engineer, educator, former NASA astronaut and NFL wide receiver. He shares his stories of perseverance and excellence to inspire communities for lasting positive change. Full bio
Double-click the English transcript below to play the video.
00:12
[This talk contains mature content]
0
221
3096
[Yetişkinlere yönelik içerik]
00:16
In 1969, I was standing behind
1
4770
4309
1969 yılında
00:21
a Sylvania black-and-white television set.
2
9103
2873
siyah beyaz bir TV seti arkasında
olduğumu hatırlıyorum.
olduğumu hatırlıyorum.
00:24
Hearing about these things happening
on the set in the front,
on the set in the front,
3
12640
3160
Bir yandan TV setinde
olan biteni dinlerken
olan biteni dinlerken
00:27
I was the guy, you know,
4
15824
1151
diğer yandan da
00:28
moving the rabbit ears
for my dad, and my sister and my mom.
for my dad, and my sister and my mom.
5
16999
3111
antenleri babam, kızkardeşim
ve annem için ayarlayan kişiydim.
ve annem için ayarlayan kişiydim.
00:32
"Move over here, turn over here,
move this way, we can't see the screen."
move this way, we can't see the screen."
6
20134
3495
''Bu tarafa oynat, şu tarafa çevir,
ekranı göremiyoruz.''
ekranı göremiyoruz.''
00:36
And what they were watching
7
24213
2039
İzledikleri şey de
00:38
was: "One small step for a man,
one giant leap for mankind."
one giant leap for mankind."
8
26276
5246
''İnsan için küçük bir adım,
insanlık için devasa bir adım''dı.
insanlık için devasa bir adım''dı.
00:43
Neil [Armstrong] and Buzz Aldrin
were walking on the Moon.
were walking on the Moon.
9
31546
3336
Neil Armstrong ve Buzz Aldrin
Ay'ın yüzeyinde yürüyorlardı.
Ay'ın yüzeyinde yürüyorlardı.
00:47
And I was five years old
in Lynchburg, Virginia,
in Lynchburg, Virginia,
10
35308
3841
Bense Virjinya'nın
Lynchburg kentinde beş yaşında,
Lynchburg kentinde beş yaşında,
00:51
a skinny black kid
in a kind of somewhat racist town.
in a kind of somewhat racist town.
11
39173
3320
ırkçı sayılabilecek bir kentte
cılız siyahi bir çocuktum.
cılız siyahi bir çocuktum.
00:55
And I was trying to figure out
what I was going to do with my life.
what I was going to do with my life.
12
43303
4166
Ne olacağımı belirlemeye çalışıyordum.
01:00
And my parents, you know,
they were educators,
they were educators,
13
48366
2366
Annem ve babam eğitimciydiler,
01:02
they'd said that you can do anything.
14
50756
2034
her şeyi yapabileceğimi söylerlerdi.
01:05
But after that moon landing,
all the kids in the neighborhood
all the kids in the neighborhood
15
53094
3012
Ancak Ay'a ayak basıldıktan sonra
mahalledeki tüm çocuklar
mahalledeki tüm çocuklar
01:08
were like, "You're going to be
an astronaut?"
an astronaut?"
16
56130
2134
''Astronot mu olacaksın?''
demeye başladılar.
demeye başladılar.
01:10
I'm like, "No."
17
58288
1202
Hayır diyordum.
01:11
I don't want a buzz cut,
and I don't see someone who looks like me.
and I don't see someone who looks like me.
18
59514
3199
Makine traşı istemiyorum,
ayrıca bana benzeyen biri de görmüyorum.
ayrıca bana benzeyen biri de görmüyorum.
01:14
Because representation does matter.
19
62717
1702
Çünkü gösterim de önemli.
01:16
And I knew that there was a guy
20
64443
3817
Ve beş sokak ileride, Pierce Street'de
01:20
five blocks down the street
on Pierce Street
on Pierce Street
21
68284
3079
birinin var olduğunu biliyordum,
01:23
who was training to play tennis.
22
71387
2134
tenis oynamak için eğitim alıyordu.
01:25
And it was Arthur Ashe.
23
73848
1466
Bu adam Arthur Ashe'ti.
01:27
And my dad talked
about his character, his discipline,
about his character, his discipline,
24
75832
2904
Babam onun karakteri, disiplini,
01:30
his intelligence, his athleticism.
25
78760
2270
zekâsı ve atletikliği hakkında konuşurdu.
01:33
I wanted to be Arthur Ashe,
26
81054
1370
Arthur Ashe olmak istiyordum,
01:34
I didn't want to be
one of those moon guys.
one of those moon guys.
27
82448
2166
Ay insanlarından biri olmak istemiyordum.
01:37
And as I went on through this journey,
28
85106
4484
Bu yolculukta ilerlerken
01:41
my dad, who was a school teacher,
he played in a band,
he played in a band,
29
89614
3921
okulda öğretmen olan babam,
ayrıca bir müzik grubundaydı,
ayrıca bir müzik grubundaydı,
01:45
he did all these things to make money
for my sister and I
for my sister and I
30
93559
2761
tüm bu şeyleri yaparak para kazanıyordu ki
01:48
to take piano lessons
31
96344
1311
biz piyano dersi alıp
eğitimle daha pek çok şey yapalım.
01:49
and do these different things
with education.
with education.
32
97679
2118
01:51
And he one day decides to drive up
into the driveway with this bread truck.
into the driveway with this bread truck.
33
99821
5919
Bir gün garaja
bir ekmek kamyonetiyle geldi.
bir ekmek kamyonetiyle geldi.
01:58
And I'm thinking, "OK, bread truck,
34
106356
3777
Ben de düşündüm ki
02:02
me delivering bread
while my dad's driving the truck."
while my dad's driving the truck."
35
110157
2976
babam kamyoneti sürerken
ben ekmek teslimatı yapacağım.
ben ekmek teslimatı yapacağım.
02:05
I'm like, "OK, I'm going to be
a bread guy now."
a bread guy now."
36
113157
2611
''Ekmek satıcısı olacağım'' diyordum.
02:07
But he says, "This is our camper."
37
115792
2619
Babam ise
''Bu bizim tatil evimiz.'' diyordu.
''Bu bizim tatil evimiz.'' diyordu.
02:11
I'm like, "Dude, come one, I can read:
'Merita Bread and Rolls'
'Merita Bread and Rolls'
38
119800
2992
''Hadi ama,'' diyorum
''Kamyonetin üstündeki
''Kamyonetin üstündeki
ekmek reklamını okuyabiliyorum.''
02:14
on the side of this truck.
39
122816
1538
02:16
And he says, "No, we're going
to build this into our camper."
to build this into our camper."
40
124378
3920
Ama babam ''Hayır, bunu
tatil evimiz yapacağız'' diyordu.
tatil evimiz yapacağız'' diyordu.
02:21
And over that summer, we rewired
the entire electrical system.
the entire electrical system.
41
129187
3873
Ve o yaz tüm elektrik
sistemini baştan döşedik.
sistemini baştan döşedik.
02:25
We plumbed a propane tank
to a Coleman stove,
to a Coleman stove,
42
133483
2650
Ocak ve tüp taktık,
02:28
we built bunk beds that flip down.
43
136157
2444
açılıp kapanan ranzalı yatak inşa ettik.
02:30
We were turning this into our summer
vacation launch pad, escape pod,
vacation launch pad, escape pod,
44
138625
5149
Kamyonu yazlık tatil yuvası
hâline getiriyorduk, bir kaçış yuvası,
hâline getiriyorduk, bir kaçış yuvası,
02:35
this thing that could
take us out of Lynchburg.
take us out of Lynchburg.
45
143798
2767
bizi Lynchburg'den çıkarabilecek bir şey.
02:39
And before that,
46
147614
2600
Ancak bunun öncesinde,
02:43
I was actually raped at five
by some neighbors.
by some neighbors.
47
151376
3936
beş yaşında komşular tarafından
tecavüze uğradım.
tecavüze uğradım.
02:48
And I didn't tell anyone,
48
156574
2424
Kimseye söylemedim
02:51
because I had friends
that didn't have fathers.
that didn't have fathers.
49
159022
3468
çünkü babası olmayan arkadaşlarım vardı.
02:54
And I knew that my father
50
162887
1961
Biliyordum ki babam öğrenirse
02:56
would have killed the people
that did that to his son.
that did that to his son.
51
164872
2968
bunu oğluna yapan insanları öldürecekti.
02:59
And I didn't want my father to be gone.
52
167864
2600
Babasız kalmak istemedim.
03:02
So as we got in this bread truck
and escaped from Lynchburg,
and escaped from Lynchburg,
53
170959
4482
Nihayetinde ekmek kamyonuna
yerleşip Lynchburg'den kaçtık,
yerleşip Lynchburg'den kaçtık,
03:07
it was my time with my dad.
54
175465
2203
babamla vakit geçiriyordum.
03:09
And we went to the Smoky Mountains
55
177692
2234
Smoky Mountains'lara gittik
03:11
and looked at the purple
mountains' majesty.
mountains' majesty.
56
179950
2047
ve mor dağların büyüsüne kapıldım.
03:14
And we walked along the beach
in Myrtle Beach,
in Myrtle Beach,
57
182021
2542
Myryle Beach'te plajda yürüdük
03:16
and this thing was transformative.
58
184587
3112
ve bu şey gerçekten dönüşüm gibiydi.
03:20
It showed me what it meant
to be an explorer, at a very early age.
to be an explorer, at a very early age.
59
188298
3635
Çok küçük bir yaşta bir kâşif olmanın
ne demek olduğunu bana gösterdi.
ne demek olduğunu bana gösterdi.
03:24
And I suppressed all that negativity,
60
192433
3382
Tüm o olumsuzluğu bastırdım,
03:27
all that trauma,
61
195839
1166
o travmayı
03:29
because I was learning to be an explorer.
62
197029
2440
çünkü bir kâşif olmayı öğreniyordum.
03:31
And a little bit later, my mother gave me
an age-inappropriate,
an age-inappropriate,
63
199910
3055
Biraz zaman sonra annem bana
yaşıma uygun olmayan
yaşıma uygun olmayan
OSHA onaysız bir kimya seti verdi.
03:34
non-OSHA-certified chemistry set,
64
202989
1635
03:36
(Laughter)
65
204648
1163
(Gülme sesleri)
03:37
where I created the most incredible
explosion in her living room.
explosion in her living room.
66
205835
3893
Onunla oturma odasında
en inanılmaz patlamayı gerçekleştirdim.
en inanılmaz patlamayı gerçekleştirdim.
03:41
(Laughter)
67
209752
1461
(Gülme)
03:43
And so I knew I could be a chemist.
68
211237
1738
Kimyager olabileceğimi anlamıştım.
03:44
So as I went on this journey
through a high school,
through a high school,
69
212999
2421
Bu yolculuğum liseye kadar devam etti,
03:47
and I went to college,
70
215444
1602
sonra da üniversiteye
03:49
and I got a football scholarship
to play football in college.
to play football in college.
71
217070
3119
ve üniversitede futbol
oynamak için bir burs aldım.
oynamak için bir burs aldım.
03:52
And I knew that I could be a chemist,
because I'd already blown stuff up.
because I'd already blown stuff up.
72
220213
3508
Kimyager olabileceğimi biliyordum
çünkü bir şeyleri patlatmıştım bile.
çünkü bir şeyleri patlatmıştım bile.
03:55
(Laughter)
73
223745
1634
(Gülme)
03:57
And when I graduated,
74
225403
3381
Mezun olduğumda
04:00
I got drafted to the Detroit Lions.
75
228808
2574
Detroit Lions takımına alındım.
04:03
But I pulled a hamstring in training camp,
76
231406
2206
Ama eğitim esnasında bacak kasımı incittim
04:05
and so what every former NFL player does,
they go work for NASA, right?
they go work for NASA, right?
77
233636
3357
ve her eski NFL sporcusunun yaptığı gibi
NASA'ya gitmeye karar verdim.
NASA'ya gitmeye karar verdim.
04:09
So I went to work for NASA.
78
237017
1294
NASA'da çalışmaya başladım.
04:10
(Laughter)
79
238335
1001
(Gülme)
04:11
And this friend of mine said,
"Leland, you'd be great astronaut."
"Leland, you'd be great astronaut."
80
239360
3093
Bir arkadaşım dedi ki
''Leland, harika bir astronot olursun.''
''Leland, harika bir astronot olursun.''
04:14
I just laughed at him,
I was like, "Yeah, me, an astronaut?"
I was like, "Yeah, me, an astronaut?"
81
242477
2884
Ben ona güldüm,
''Ben? Astronot? Tabii tabii.''
''Ben? Astronot? Tabii tabii.''
04:17
You know that Neil and Buzz
thing from back in '69?
thing from back in '69?
82
245385
2420
1969 yılındaki
Neil ve Buzz olayı vardı ya?
Neil ve Buzz olayı vardı ya?
04:19
And he handed me an application,
and I looked at it,
and I looked at it,
83
247829
2567
Bana bir başvuru formu verdi,
şöyle bir baktım
şöyle bir baktım
04:22
and I didn't fill it out.
84
250420
1262
ve doldurmadım.
04:23
And that same year, another friend of mine
filled out the application
filled out the application
85
251706
4959
Aynı yıl, başka bir arkadaşım
o formu doldurdu
o formu doldurdu
04:28
and he got in.
86
256689
1150
ve kabul edildi.
04:30
And I said to myself,
87
258372
1400
Kendime dedim ki
04:32
"If NASA's letting knuckleheads
like that be astronauts,"
like that be astronauts,"
88
260790
3161
''Madem NASA böyle şapşalları
astronot olarak alıyor,"
astronot olarak alıyor,"
04:35
(Laughter)
89
263975
1174
(Gülme)
04:37
"maybe I can be one, too."
90
265173
1405
''belki beni de alırlar.''
04:38
So the next selection, I filled out
the application, and I got in.
the application, and I got in.
91
266602
3707
Bir sonraki seçimde
formu doldurdum ve kabul edildim.
formu doldurdum ve kabul edildim.
04:42
And I didn't know
what it meant to be an astronaut:
what it meant to be an astronaut:
92
270333
3809
Astronot olmanın ne demek
olduğunu bilmiyordum:
olduğunu bilmiyordum:
04:46
the training, the simulations,
93
274166
2579
eğitimler, simülasyonlar,
04:48
all these things to get you ready
for this countdown:
for this countdown:
94
276769
3070
sizi geri sayım için hazırlayacak her şey:
04:51
three, two, one, liftoff.
95
279863
2000
üç, iki, bir, kalkış.
04:54
And in 2007, I was in Space Shuttle
"Atlantis," careening off the planet,
"Atlantis," careening off the planet,
96
282427
5450
2007 yılında gezegenden hareket eden
''Atlantis'' uzay aracındaydım,
''Atlantis'' uzay aracındaydım,
04:59
traveling at 17,500 miles per hour.
97
287901
3534
saatte 28.000 km hızla ilerliyordu.
05:03
And eight and a half minutes later,
98
291880
1920
Sekiz buçuk dakika sonra da
05:05
the main engines cut off,
and we're now floating in space.
and we're now floating in space.
99
293824
3327
ana motorlar devre dışı kaldı
ve artık uzayda hareket ediyorduk.
ve artık uzayda hareket ediyorduk.
05:09
And I push off
and float over to the window,
and float over to the window,
100
297519
2953
Kendimi pencereye attım
05:12
and I can see the Caribbean.
101
300496
2055
ve Karayipler'i görebiliyordum.
05:14
And I need new definitions of blue
to describe the colors that I see.
to describe the colors that I see.
102
302575
3630
Gördüğüm o renkleri tanımlamak için
maviye yeni anlamlar yüklemem lazım.
maviye yeni anlamlar yüklemem lazım.
05:18
Azure, indigo, navy blue,
medium navy blue, turquoise
medium navy blue, turquoise
103
306560
4163
Azure, indigo, lacivert,
açık lacivert, turkuaz
açık lacivert, turkuaz
05:22
don't do any justice
to what I see with my eyes.
to what I see with my eyes.
104
310747
2896
gördüklerimi bir türlü karşılamıyor.
05:26
And my job on this mission was to install
105
314151
2935
Benim bu görevdeki işim
05:29
this two-billion dollar
Columbus laboratory.
Columbus laboratory.
106
317110
3391
iki milyar dolarlık
Columbus laboratuvarını kurmaktı.
Columbus laboratuvarını kurmaktı.
05:33
It was a research laboratory
107
321117
1683
Bu bir araştırma laboratuvarıydı,
05:34
for materials research,
for human research.
for human research.
108
322824
2603
materyal araştırması
ve insan araştırması için.
ve insan araştırması için.
05:37
And I reached into the payload bay
of the space shuttle,
of the space shuttle,
109
325737
3349
Uzay aracının yük kısmına ulaştım,
05:41
grabbed out this big module,
110
329110
2484
o büyük modülü kaptım
05:43
and I used the robotic arm
and I attached it to the space station.
and I attached it to the space station.
111
331618
3426
ve robot kolu kullanarak
onu uzay istasyonuna monte ettim.
onu uzay istasyonuna monte ettim.
05:47
And the European team have been waiting
10 years for this thing to get installed,
10 years for this thing to get installed,
112
335962
3826
Avrupa ekibi on yıldır
bunun kurulmasını bekliyorlardı,
bunun kurulmasını bekliyorlardı,
05:51
so I'm sure everyone in Europe was like,
"Leland! Leland! Leland!"
"Leland! Leland! Leland!"
113
339812
4574
o yüzden eminim Avrupa'daki herkes
''Leland! Leland!'' diye bağırmıştır.
''Leland! Leland!'' diye bağırmıştır.
05:56
(Laughter)
114
344410
1390
(Gülme sesleri)
05:57
And so this moment happened,
this was our primary mission objective,
this was our primary mission objective,
115
345824
3578
Ve o an geldi geçti,
bu bizim öncelikli amacımızdı
bu bizim öncelikli amacımızdı
06:01
it was done.
116
349426
1150
ve yapılmıştı.
06:03
And I had this big sigh of relief.
117
351006
2857
Rahat bir nefes aldık.
06:07
But then, Peggy Whitson,
the first female commander,
the first female commander,
118
355189
3166
Ama sonra ilk kadın
kumandanımız Peggy Whitson,
kumandanımız Peggy Whitson,
06:10
she invited us over
to the Russian segment.
to the Russian segment.
119
358379
2056
bizi Rus bölümüne çağırdı.
06:12
And the space station's
about the size of a football field,
about the size of a football field,
120
360459
2849
Uzay aracı bir futbol sahası kadar,
06:15
with solar panel and trusses
and all of these modules.
and all of these modules.
121
363332
3531
modüllerin her bir yanında
güneş panelleri ve kirişler var.
güneş panelleri ve kirişler var.
06:19
And she says, "Leland, you go get
the rehydrated vegetables,
the rehydrated vegetables,
122
367427
3064
Bana dedi ki ''Leland,
sen hidratize edilmiş sebzeleri al.
sen hidratize edilmiş sebzeleri al.
06:22
we have the meat."
123
370515
1214
Et burada hazır.''
06:23
So we float over with the bag
of vegetables, all rehydrated,
of vegetables, all rehydrated,
124
371753
3769
O kısma doğru yaylandık,
hidratize sebzelerle dolu paketi aldık
hidratize sebzelerle dolu paketi aldık
06:27
and we get there.
125
375546
1150
ve oraya ger geldik.
06:29
And there's this moment
126
377467
1322
Ve öyle bir an yaşandı ki
06:30
where I get [transported]
back to my mother's kitchen.
back to my mother's kitchen.
127
378813
4320
annemin mutfağına nakledilmiş gibiydim.
06:35
You can smell the beef
and barley heating up,
and barley heating up,
128
383157
2699
Etin ve arpanın ısınırkenki
kokusunu alabiliyorduk,
kokusunu alabiliyorduk,
06:37
you can smell the food, the colors,
129
385880
3753
yemeğin ve renklerin kokusunu,
06:41
and there are people there
from all around the world.
from all around the world.
130
389657
2897
tabii bir de tüm dünyadan insanlar var.
06:44
It's like a Benetton commercial,
131
392578
1587
Benetton reklamı gibi,
06:46
you know, you have African American,
Asian American, French, German, Russian,
Asian American, French, German, Russian,
132
394189
3960
Afrikalı Amerikalı, Asyalı Amerikalı,
Fransız, Alman, Rus
Fransız, Alman, Rus
06:50
the first female commander,
133
398173
1325
ve ilk kadın kumandan var,
06:51
breaking bread at 17,500 miles per hour,
134
399522
3795
saatte 28.000 km giderken
ekmek bölüşüyorlar,
ekmek bölüşüyorlar,
06:55
going around the planet every 90 minutes,
135
403341
2326
her 90 dk'da bir gezegeni tam dolaşarak
06:57
seeing a sunrise and a sunset every 45.
136
405691
2906
ve 45 dk'da bir güneşin
doğuşu ve batışını izleyerek.
doğuşu ve batışını izleyerek.
07:01
And Peggy would say,
"Hey, Leland, try some of this,"
"Hey, Leland, try some of this,"
137
409127
2627
Peggy derdi ki
''Hey Leland, şunu da bir dene.''
''Hey Leland, şunu da bir dene.''
07:03
and she'd float it over to my mouth,
138
411778
1801
ve yemeği ağzıma uçururdu,
07:05
and I'd catch it
and we'd go back and forth.
and we'd go back and forth.
139
413603
2229
ben de yakalardım ve yine aynını yapardık.
07:07
And we're doing all of this while
listening to Sade's "Smooth Operator."
listening to Sade's "Smooth Operator."
140
415856
5159
Bir yandan da Sade'in
''Smooth Operator'' parçasını dinlerdik.
''Smooth Operator'' parçasını dinlerdik.
07:13
(Laughter)
141
421039
1001
(Gülme sesleri)
07:14
I mean, this is like
blowing my mind, you know.
blowing my mind, you know.
142
422064
2395
Bu benim aklımı başımdan alıyor.
07:16
(Laughter)
143
424483
1095
(Gülme sesleri)
07:17
And I float over to the window,
and I look down at the planet,
and I look down at the planet,
144
425602
3420
Pencereye doğru yaylanıyorum,
gezegene bir göz atıyorum
gezegene bir göz atıyorum
07:21
and I see all of humanity.
145
429046
3032
ve tüm insanlığı görüyorum.
07:24
And my perspective changes at that moment,
146
432499
2722
O anda tüm bakış açım değişiyor
07:27
because, I'm flying over Lynchburg,
Virginia, my home town,
Virginia, my home town,
147
435245
2879
çünkü Virjinya'nın Lynchburg kenti
üzerinden, evimden geçiyoruz
üzerinden, evimden geçiyoruz
07:30
and my family's probably breaking bread.
148
438148
1986
ve muhtemelen ailem de yemek yiyor.
07:32
And five minutes later,
we're flying over Paris,
we're flying over Paris,
149
440158
2563
Beş dakika sonra Paris üzerindeyiz,
07:34
where Leo Eyharts
is looking down at his parents,
is looking down at his parents,
150
442745
2603
Leo Eyhards ailesine bir bakıyor,
07:37
probably having some wine and cheese,
151
445372
1801
muhtemelen şarap içip peynir yiyorlar
07:39
and Yuri's looking off to Moscow,
152
447197
1864
ve Yuri, Moskova üzerinde aşağı bakıyor
07:41
and they're probably eating
borscht or something else.
borscht or something else.
153
449085
2545
ve ailesi muhtemelen
borscht falan yiyorlar.
borscht falan yiyorlar.
07:43
But we're all having this moment
where we see our respective families
where we see our respective families
154
451654
5027
Ama hepimiz ailelerimizin
tek bir medeniyet çatısı altında
tek bir medeniyet çatısı altında
07:48
working together as one civilization,
155
456705
4167
birlikte çalıştıklarını hissediyoruz,
07:52
at 17,500 miles per hour.
156
460896
2357
saatte 28 bin km. hızla giderken.
07:56
My perspective shifted cognitively,
157
464245
2833
Bakış açım bilişsel bir dönüşüm geçiriyor,
07:59
it changed me.
158
467102
1333
beni değiştiriyor.
08:00
And when I think about being
that little skinny boy,
that little skinny boy,
159
468459
2460
Virjinya'nın bazen ırkçı
Lyncburg kentinden
Lyncburg kentinden
08:02
from sometimes racist Lynchburg, Virginia,
160
470943
3357
o cılız küçük çocuk olduğum
zamanı düşünüyorum,
zamanı düşünüyorum,
08:06
I would never have had that perspective
161
474324
4127
bu bakış açısına asla sahip olamazdım,
08:10
to think about myself
of being an astronaut,
of being an astronaut,
162
478475
2984
kendimi asla bir astronot
olarak göremezdim,
olarak göremezdim,
08:13
if my father hadn't taken us on a journey
163
481483
3031
eğer babam kendi ellerimizle
inşa ettiğimiz o araçta
inşa ettiğimiz o araçta
08:16
in this radical craft that we built
with our own two hands.
with our own two hands.
164
484538
3861
bizi o yolculuğa çıkarmasaydı
bunlar olamazdı.
bunlar olamazdı.
08:22
When I came home,
165
490016
2214
Eve döndüğümde
08:24
I realized that perspective is something
166
492254
4698
bu bakış açısının
08:28
that we all get and we all have.
167
496976
2445
hepimizde var olduğunu fark ettim.
08:32
It's just how far
do we open up our blinders
do we open up our blinders
168
500236
2437
Konu yalnızca perdelerimizi
ne kadar araladığımız
ne kadar araladığımız
08:34
to see that shift and that change.
169
502697
2547
ve o değişimi ne kadar görebildiğimiz.
08:37
And going back to the space station,
170
505903
1799
Uzay aracına geri dönersek
08:39
I think of, you know, Germans
and Russians fighting Americans.
and Russians fighting Americans.
171
507726
4823
Amerikalılarla kavga eden
Almanlar ve Rusları düşünüyorum.
Almanlar ve Rusları düşünüyorum.
08:45
We have these people
living and working together.
living and working together.
172
513081
2944
Bu insanlar birlikte
çalışıyor ve yaşıyorlar.
çalışıyor ve yaşıyorlar.
08:48
White folks, black folks, Russian folks,
French folks, you know.
French folks, you know.
173
516382
4093
Beyazlar, siyahlar, Ruslar, Fransızlar...
08:52
All these different people coexisting
in harmony as one race.
in harmony as one race.
174
520499
5101
Tüm bu insanlar tek bir ırk gibi
harmoni içinde birlikteler.
harmoni içinde birlikteler.
08:58
And I think about the colors that I saw,
the design of the modules,
the design of the modules,
175
526712
4247
Sonra gördüğüm renkleri düşünüyorum,
modüllerin tasarımını,
modüllerin tasarımını,
09:02
the way that things fit together,
176
530983
1580
her şeyin birbiriyle eşleştiğini,
09:04
the way that it made us
a community, our home.
a community, our home.
177
532587
3762
bizi bir topluluk yaptığını,
bir aile yaptığını.
bir aile yaptığını.
09:09
And so when I look up to space now,
178
537221
4488
Şimdi uzaya baktığımda
09:13
and I have this newfound perspective
179
541733
3741
yepyeni bir bakış açım var,
09:17
on the space station going overhead
and looking there,
and looking there,
180
545498
3187
uzay aracından ve buraya bakmaktan kalan,
09:20
and then looking back at my community
181
548709
1792
sonra topluluğuma bakıyorum
09:22
and seeing the people
that I'm living and working with,
that I'm living and working with,
182
550525
3199
ve birlikte yaşadığım ve çalıştığım
tüm bu insanları görüyorum,
tüm bu insanları görüyorum,
09:25
and coexisting with,
183
553748
2095
birlikte var oluyoruz,
09:27
I think it's something that we all
can do now, especially in these times,
can do now, especially in these times,
184
555867
5925
özellikle bu zamanlarda, bu hepimizin
yapabileceği bir şey;
yapabileceği bir şey;
09:33
to make sure that we have
the right perspective.
the right perspective.
185
561816
3722
doğru bakış açısına
sahip olduğumuzdan emin olmak.
sahip olduğumuzdan emin olmak.
09:38
Thank you.
186
566466
1194
Teşekkürler.
09:39
(Applause)
187
567684
4630
(Alkışlar)
09:44
Chee Pearlman: If you don't mind,
could I just chat with you for a minute,
could I just chat with you for a minute,
188
572338
3490
Chee Pearlman: Sakıncası yoksa
bir dakika sohbet edebilir miyiz?
bir dakika sohbet edebilir miyiz?
09:47
because they're going to set up
some things here.
some things here.
189
575852
2372
Çünkü sahnede bir ayarlama yapılıyor.
09:50
And I get to have you all to myself, OK.
190
578248
2302
Ben de seninle baş başa kalabiliyorum.
09:52
Leland Melvin: Alright.
191
580574
1210
Leland: Pekâlâ.
09:54
CP: You guys don't get to hear this.
192
582348
1817
CP: Sizler bunu bilmezsiniz.
09:56
So I have to tell you
193
584189
2079
O yüzden söyleyeyim,
09:58
that in my family,
we watch a lot of space movies
we watch a lot of space movies
194
586292
5162
biz ailece çok uzay filmi izlerleriz,
10:03
about astronauts and stuff like that.
195
591478
1885
astronotlar ve bu tarz şeyler hakkında.
10:05
I can't tell you why, but we do.
196
593387
2016
Nedenini söyleyemem ama izliyoruz işte.
10:07
(Laughter)
197
595427
1785
(Gülme sesleri)
10:09
The thing that I wanted
to ask you, though,
to ask you, though,
198
597849
2076
Sormak istediğim şey ise
10:11
is that we were seeing
this movie the other day,
this movie the other day,
199
599949
3356
geçen gün bu filmi izliyorduk,
10:15
and it was about one of the astronauts,
one of your colleagues,
one of your colleagues,
200
603329
3892
astronotlardan biri hakkında,
iş arkadaşlarından biri
iş arkadaşlarından biri
10:19
and before he went up into space,
201
607245
2968
ve uzaya çıkmadan önce,
10:22
they actually wrote an obituary,
NASA wrote an obituary for him.
NASA wrote an obituary for him.
202
610237
4159
bir ölüm ilanı yazdılar,
NASA onun için bir ölüm ilanı yazdı.
NASA onun için bir ölüm ilanı yazdı.
10:26
And I was like, is that normal?
203
614792
1850
Ben de merak ettim, bu normal mi?
10:28
And is that part of the job?
204
616666
1936
İşin bir parçası mı?
10:30
Do you think about that peril
that you're putting yourself in
that you're putting yourself in
205
618626
5534
Uzaya çıkarken
kendinizi içine attığınız bu tehlikeyi
kendinizi içine attığınız bu tehlikeyi
10:36
as you go into space?
206
624184
1294
hiç düşünüyor musunuz?
10:37
LM: Yeah.
207
625502
1298
LM: Evet.
10:38
So, I don't remember anyone
writing my obituary,
writing my obituary,
208
626824
2254
Kimsenin bana ölüm ilanı
yazdığını hatırlamıyorum,
yazdığını hatırlamıyorum,
10:41
maybe that was an Apollo-day thing.
209
629102
2611
belki de Apollo zamanına özgü bir şeydi.
10:43
But I do know that in the 135
shuttle flights that we've had,
shuttle flights that we've had,
210
631737
4531
Ama şunu biliyorum ki
gerçekleştirdiğimiz 135 uçuşta,
gerçekleştirdiğimiz 135 uçuşta,
10:48
the shuttle that I flew on,
211
636292
2651
benim de uçtuğum uzay aracında,
10:50
we had two accidents
that killed everyone on that mission.
that killed everyone on that mission.
212
638967
3770
görevdeki herkesin ölümüyle
sonuçlanan iki kaza geçirdik.
sonuçlanan iki kaza geçirdik.
10:55
And we all know the perils
and the risks that go along with this,
and the risks that go along with this,
213
643292
3280
Yani bu işin beraberinde
getirdiği risk ve tehlikeleri biliyoruz
getirdiği risk ve tehlikeleri biliyoruz
10:58
but we're doing something
that's much bigger than ourselves,
that's much bigger than ourselves,
214
646596
2839
ama biz kendimizden
çok daha büyük bir şey yapıyoruz
çok daha büyük bir şey yapıyoruz
11:01
and helping advance civilization,
215
649459
1602
ve medeniyeti ileriye taşıyoruz,
11:03
so the risk is worth the reward.
216
651085
3096
o yüzden bu risk bu ödüle değer.
11:06
And we all feel that way
when we get into that vehicle
when we get into that vehicle
217
654515
2712
Ve hepimiz aracın içine girince
bunu hissediyoruz,
bunu hissediyoruz,
11:09
ans strap into those million pounds
of rocket fuel and go up to space.
of rocket fuel and go up to space.
218
657251
4716
milyonlarca litre yakıtla uzaya çıkarken
kendimizi oraya bağlamak.
kendimizi oraya bağlamak.
11:13
CP: Yeah, I've only seen
the Hollywood version --
the Hollywood version --
219
661991
2341
CP: Ben yalnızca Hollywood
versiyonunu gördüm --
versiyonunu gördüm --
11:16
it looks pretty terrifying,
I have to tell you.
I have to tell you.
220
664356
2359
oldukça dehşet verici görünüyor.
11:18
LM: You should go.
221
666739
1204
LM: Gidip görmelisiniz.
11:19
(Laughter)
222
667967
1151
(Gülme sesleri)
11:21
CP: Yeah, my husband's
told me that a few times.
told me that a few times.
223
669142
2737
CP: Evet, eşim bana
bunu birkaç kez söyledi.
bunu birkaç kez söyledi.
11:23
(Laughter)
224
671903
1992
(Gülme)
11:25
LM: One-way trip or two-way?
225
673919
1960
LM: Tek yön mü çift yön mü?
11:27
(Laughter)
226
675903
1151
(Gülme)
11:29
CP: That’s a bit of a debate in our house.
227
677078
2452
CP: Bu konuda henüz anlaşmaya varmadık.
11:31
(Laughter)
228
679554
1464
(Gülme)
11:33
I wanted to, if I may ...
229
681411
3473
Eğer sakıncası olmazsa...
11:37
You did touch on something
that was very powerful and difficult,
that was very powerful and difficult,
230
685554
5233
Oldukça güçlü ve zor bir
noktaya da değindin,
noktaya da değindin,
11:42
which is, you spoke about this incident
231
690811
3661
sadece beş yaşındayken başına gelen
11:46
that had happened to you
when you were five years old,
when you were five years old,
232
694496
2524
bu hadise hakkında da konuştun,
11:49
and that you were raped.
233
697044
1181
tecavüze uğradığından.
11:50
And I just think that
for you to be able to say those things,
for you to be able to say those things,
234
698249
3202
Bence tüm bunları söyleyebilmen,
11:53
you know, on the TED stage,
235
701475
2127
üstelik TED sahnesinde,
11:55
to be able to talk about that at all,
236
703626
2682
tüm bunlar hakkında konuşabilmen
11:58
is pretty fearless.
237
706332
1936
gerçekten korkusuzca.
12:00
And I wanted to get a sense from you,
238
708292
2865
Senden de bir görüş almak istedim,
12:03
is that something that you think
is important for you to share that now,
is important for you to share that now,
239
711181
4247
bunu paylaşmanın,
bunun hakkında konuşmanın
bunun hakkında konuşmanın
önemli olduğunu mu düşünüyorsun?
12:07
to speak about it?
240
715452
1443
12:08
LM: It's so important, especially for men,
to talk about things that have happened,
to talk about things that have happened,
241
716919
4128
LM: Çok önemli, özellikle erkekler için
daha önce olan şeyler hakkında konuşmak
daha önce olan şeyler hakkında konuşmak
12:13
because we've been trained
242
721071
1479
çünkü bize toplum tarafından
12:14
and told by our society
that we have to be so tough and so hard
that we have to be so tough and so hard
243
722574
4186
hep güçlü olmamız söylendi ve öğretildi
12:18
and we can't tell of things
that are happening to us.
that are happening to us.
244
726784
2825
ve başımıza gelenler
hakkında konuşamayacağımız.
hakkında konuşamayacağımız.
12:21
But I've had so many men
contact me and tell me that,
contact me and tell me that,
245
729633
3554
Ama o kadar çok erkek
benimle iletişime geçti ki
benimle iletişime geçti ki
12:25
"You came through that, you got over that,
246
733211
2049
''Sen bunu atlattın, bunu başardın,
12:27
I'm going to get over my alcoholism,"
247
735284
1823
ben de alkolikliğimi atlatacağım.''
12:29
and these things
that are going on in them,
that are going on in them,
248
737131
2018
İçlerinde yaşadıkları tüm bu şeyler,
12:31
because of what happened to them.
249
739173
1603
başlarına gelenler yüzünden.
12:32
And so we must share these stories,
this is part of storytelling,
this is part of storytelling,
250
740800
3246
Ve biz de bu hikâyeleri paylaşmalıyız,
hikâye anlatımının parçası bu,
hikâye anlatımının parçası bu,
12:36
to heal us and to make us
whole as a community.
whole as a community.
251
744070
3230
bizi iyileştirmek ve bizi
bir topluluk olarak birleştirmek için.
bir topluluk olarak birleştirmek için.
12:39
CP: That's wonderful.
252
747324
1899
CP: Harika.
12:41
(Applause)
253
749247
5423
(Alkışlar)
12:46
And you know, quite honestly,
you spoke about perspective shift,
you spoke about perspective shift,
254
754694
4159
Dürüst olmak gerekirse
bakış açısı değişiminden bahsettin
bakış açısı değişiminden bahsettin
12:50
and that is a shift that I think
we've been very slow to accept
we've been very slow to accept
255
758877
4296
ve bu değişim konusunda
çok yavaş olduğumuzu,
çok yavaş olduğumuzu,
12:55
and to be able to speak about that,
so we thank you for that.
so we thank you for that.
256
763197
3865
bu konuda konuşamadığımızı düşünüyorum,
bu yüzden sana teşekkür ederim.
bu yüzden sana teşekkür ederim.
12:59
We thank you for being
the amazing astronaut that you are,
the amazing astronaut that you are,
257
767086
3145
Harika bir astronot olduğun için de tabii
13:02
and thank you for coming
to the TED stage, Leland.
to the TED stage, Leland.
258
770255
2411
ve TED sahnesine geldiğin için de, Leland.
13:04
LM: Thank you so much, Chee.
259
772690
1375
LM: Çok teşekkürler, Chee.
13:06
(Applause)
260
774089
1316
(Alkışlar)
ABOUT THE SPEAKER
Leland Melvin - Engineer, educatorLeland Melvin is an engineer, educator, former NASA astronaut and NFL wide receiver. He shares his stories of perseverance and excellence to inspire communities for lasting positive change.
Why you should listen
Leland Melvin served on board the Space Shuttle Atlantis as a mission specialist on mission STS-122 (2008) and STS-129 (2009), helping to construct the International Space Station. He also served as co-chair of the White House's Federal Coordination in STEM Education Task Force and as NASA Associate Administrator for Education. He can currently be seen as a judge on ABC's robot competition series "BattleBots."
"Houston, we have a problem." Melvin was 25 feet under water in the Neutral Buoyancy Laboratory, a six million gallon pool, training to perform spacewalks as a NASA astronaut when he called the test director and asked him to turn the volume up in his headset. He never heard a reply and was immediately hoisted out of the pool to learn that he was deaf. Emergency surgery resulting in only partial recovery to his hearing and led him to being medically disqualified to fly in space by NASA flight surgeons.
This is just one of the many career-ending challenges Melvin has overcome in his life. Before becoming an astronaut, he was drafted by the Detroit Lions to play professional football in 1986, but a hamstring injury thwarted his NFL career with Detroit and then later with the Dallas Cowboys. Through determination and perseverance, he ultimately traveled off-planet twice on Space Shuttle Atlantis to help construct the International Space Station, logging more than 565 hours in space. He's the only person drafted into the National Football League to have flown in space. The Pro Football Hall of Fame honored his athletic and academic accomplishments by placing his Detroit Lions jersey under glass in Canton, Ohio.
Melvin has a bachelor's degree in chemistry and a master's degree in materials science engineering. He worked at NASA Langley Research Center in the area of nondestructive testing creating optical fiber sensors for measuring damage in aerospace vehicles resulting in publications in numerous scientific journals. After hanging up his space boots, he was appointed head of NASA Education and served as the co-chair on the White House's Federal Coordination in Science, Technology, Engineering and Mathematics (STEM) Education Task Force developing the nation's five-year STEM education plan. He was the United States representative and chair of the International Space Education Board (ISEB), a global collaboration in space. He holds five honorary doctorates for his service in education, the sciences and philanthropy.
Melvin's memoir, Chasing Space: An Astronaut's Story of Grit, Grace, and Second Chances shares his personal journey from the gridiron to the stars and examines the intersecting roles of community, perseverance and grace that align to create the opportunities for success. A young reader's version of the book is available here.
Leland Melvin | Speaker | TED.com